-
İçerik sayısı
3.544 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
391
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by evrensel-insan
-
Bence neden uzerinde bilimi baglama. Bilimsel olan nasil sorusunun yanitidir. Bir seyin nedeni her turlu olumlu olumsuz sorusu, felsefi ve insanoglu amaclidir. Zaten reason olarak insanoglu bir seyin nedenini sorgular.Ama cause olarak bir neden aramak bilimin isi degildir. Cunku bilim sonuctan yola cikar. Yani bir neden bulup buna sonuc uydurmak felsefenin ideolojisinin inancinin izmlerinin ve etigin konusudur. Zaten akilcilik ta budur.
-
Raslanti-random ise yani ozne yok ise teleoloji yok ise dogal secilim ise, baska. Mutlak ise bilimsel bir kav ram degildir. Felsefi bir kavramdir. Ayrica quantumun "uncertainty-kesinsizlik" ilkesi ile de celisir. Kesin olmayan hic bir sey mutlak yani obsolute olamaz.
-
Bilimde bilimsel olarak onemli olan fenomenin algiya verdigi fonksiyonel/davranissal gozlem yani sonuctur. Iste bilim bu sonuc uzerinden, aldigi gozlemin nedenini degil; nasilini aciklar. Bu da zaten bilimsel/olgusal temeldedir. Herhangibir sonucun olmasi demek, mantiksal olabilirlik olassiliginin olmus olmasi ve gozlem vermesi demektir. Iste bu soncun bilimsel aciklamasi "bu sonucun nasil elde edildigidir". Eger nedensellige girilirse, bu hem akilci ve gozlemsiz, hem bias hem onyargili hem de pesin hukumlu olabilir. Ayrica teleolojik bir tehlike de vardir. Cunku nedenini veren, insanogludur. Bu konuda K.Popper soyle der "eger bilimsel olarak herhangibir neden bu ana kadarhep ayni sonucu da verse, bu onun mutlakligi anlamina gelmez. Cunku yanlislanabilirlik, daimi olarak bakidir." Ayrica buradaki diger bir tehlike de nedeni kabullenip, burdan gozlem vermeyen akilci bir sonuc elde etmektir. O yuzden nedensellik ilkesi bilimsel degil; temelde felsefidir.
-
"mutlak raslanti ongorumu matematiksel temelini" aciklar misin? Cunku buradaki "mutlak" ve "raslanti" dan ne algilandigina, ya das bu temelin orijinal dildeki cumlesinin nasil tercume edindigine bagli. Yani biliyorsan, bu temelin ingilizcesini de verir misin?
-
Yeni bir baslik actim. "Uyarilmislik/uyarilis" diye, aslinda bunun algisi ve bilinci hemen hemen her seyi cozuyor. Yani "var" algisinin ve dile getiriminin, neler gerektirdigini ortaya koyuyor. Sana iki cumle, yansitan yok ise, yansima algilanmaz. Uyariyi alan yok ise, verilen uyari algilanmaz. Eger ortada "var algisi" varsa; insanoglu ve onun uyarilmisligi vardir. Bu temelde alan yok ise, var da yoktur. Cunku var uyariyi alanin algisidir. Uyariyi veren de ancak uyariyi alan tarafindan dile getirilir. Var olan bir seyin algilanabilirligi de, bu var olmanin algisina baglidir. Eger buradaki kavramsal algi soyut ise, sadece algilayanin varladigidir ve onun inanc/ideoloji v.s. dogrulamasidir. Yok eger, bu var algisi tartismasiz gozlem veriyorsa, zaten ortada bir fenomen vardir. Unutmamak gerekirki, var algisi mutlaka kavram ile ozdeslesmistir. Yani kavrami vardir.
-
Evren ile ilgilisu baslik sana bilgi v erebilir. http://forum.dusuncedunyasi.net/topic/954-evren-kavrami-uzerine/?hl=%2Bevren+%2Buzerine
-
Aslinda bilisel algilama olarak cok onemli bir konuya deginmissin. Basta big bang olmak uzere, bugun evren ile ilgili soylenen ve gozlem vermeyen bir suru teori!? vardir. Bunlarin temeli varliksal ve zamansaldir. Yani aklin one surdukleri. Mesela paralel evrenler, ya da evren disinda baska seyler one surmek gibi. Zaten bilimselligin bilgiselligi algilansa, bu tur varliksal ve zamansal akilci niteliklerden uzaklasilir. Yalniz akil illa, evreni bir varlik ya da zaman temelinde degerlendirmek istemektedir. Cunku evreni sanki evren bunyesindeki bir mekan gibi algilar. Zaten bu algilansa, evren degil; hic bir fenomenin metafizik varliksal ne oldugu zaten ortaya bilimsel olarak konamaz. Su iki cumle cok onemlidir. Felsefi- concept's existence Bilimsel functioning of fenomena or concept. Zaten bilimsel yontem ile metafizik akilcilik ta bu naturalist bakis acisi ile farklilasir. Iste o yuzden bilimsel kalabilmek, bilimsel siniri bilissel olarak iyi saptiyabilmekte yatar. Yoksa varliksal zamansal inancsal ideolojik felsefi bilim yapmask yani akli bilimsel algilamak hatasi kacinilmazdir. Ayrica bu algilansa bir suru soru da zaten kendi kendini bertaraf eder.
-
Once kisa bir giris yapaslim. Evren daimi gozlem veren bir mekandir. Mekan oldugu icin zamana ihtiyaci yoktur. Oyuzden zamansal olarak ortaya konamaz. Sadece uzerinde olan zamansal teoriler ya da gozlemler dile getirilebilir. Mekan olmadan uzerrindeki parcalarin ve bu parcalardan birinin yarattigi zamanin olmasi mumkun degildir. Insanoglu henuz evrenin bir mekan olarak ebatlarini ortaya koyamamistir. Evreni ve uzerideki her bir parcayi kendi parcasida dahil, gozlemlemektedir. Evren, insanoglunca bilinen ve sinirlari henuz ortaya konmamis en genis mekan olarak bir fenomendir. Dolayisi ile "evrenin oncesi" zamansal bir sorudur. Evren olmadi daimi olarak orda. Bunun zamansal basi ya da sonu ya da genislemesi daralmasi paralel evrenler v.s. sadece varsayimlardir. Cunku mekaninin henuz ebatlari bilinmeyen evrenin, neyin mekaninda genisledigi ya da daraldigi hangi mekandan var oldugu ne zaman oldugu v.s. sorulari ve yanitlari var sayimdir. Bilim ayrica neden/nicin den ziyade, nasil sorusunu sorar. Aksi sorular evrene beyin ve zihin soyutlamasi yuklemektir ve bir olduran aramaktir. Yani evreni oznellestirmek ya da tanri ile bag kurmaktir. Aynen asil sorun, gozlem vermeyen seyler hakkinda soru soran beyinlerimizde.
-
Bilimde naturalism algisi da iki cesittir. Yöntemsel natüralizm (veya bilimsel natüralizm) ki bu epistemoloji üzerine yoğunlaşır: "Dünya üzerinde güvenilir bilgiyi edinmenin yöntemleri nelerdir?". Metafizik ve dini inançtan bağımsız, özellikle "bilgi" edinmenin pratik yöntemleriyle ilgili epistemolojik bir bakış açısıdır. Buna göre varsayımların doğal neden ve olaylara göre açıklanıp test edilmesi gerekir. Gözlemlenebilir eylemlerin açıklamaları yalnızca doğal nedenlerle ilişkilendirildikleri sürece pratik ve faydalı olur (mesela "kesin işleyişler" buna örnektir, ama "şüpheli mucizeler" değil). Yöntemsel natüralizm modern bilimin temel prensibidir. Bazı filozoflar bu düşünceyi daha da genişleterek yöntemsel natüralizmin felsefenin de temel prensibi olduğunu söylemişlerdir. Bu bakış açısına göre bilim ve felsefe bir bütündür. W.V. Quine, George Santayana ve diğer bazı filozoflar da bu düşünceyi desteklemişlerdir. Metafizik natüralizm, (veya ontolojik natüralizm veya felsefik naturalism veya Bilimsel materialism ) ontoloji üzerine yoğunlaşır: Bu bakış açısı daha çok varoluş ile alakalıdır: var olan nedir ve var olmayan nedir? Natüralizm "tabiat vardır ve bütün temel doğrular tabiatın doğrularıdır." metafiziki pozisyonuna sahiptir. Bilimsel yontem Bilimsel yöntem, en basit haliyle aşağıdaki şekilde özetlenebilir: 1.Evrendeki bir fenomenin gözlemlenmesi 2.Bu fenomene dair, gözlemler ile tutarlı, ancak kesin olmayan, hipotez adında deneysel bir açıklama getirilmesi 3.Hipotezin tahminlerde bulunmak için kullanılması 4.Tahminlerin deneylerle veya ek gözlemlerle test edilmesi ve sonuçlar ışığında hipotezde gerekli değişikliklerin yapılması 5.(3) ve (4) numaralı adımların hipotez ve deney arasında tutarsızlık kalmayana kadar tekrarlanması http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/9/9a/Bilimsel_y%C3%B6ntem.png
- 14 yanıt
-
- 1
-
-
Bilginin Felsefesi-Epistemoloji- Teorileri- Coherentism · Constructivist epistemology · Contextualism · Determinism · Empiricism · Evolutionary epistemology · Fallibilism · Feminist epistemology · Fideism · Foundationalism · Genetic epistemology · Holism · Infinitism · Innatism · Internalism and externalism · Naïve realism · Naturalized epistemology · Phenomenalism · Positivism · Reductionism · Reliabilism · Representative realism · Rationalism · Skepticism · Theory of Forms · Transcendental idealism · Uniformitarianism Epistemolojistler; William Alston-St. Thomas Aquinas-Aristotle-Robert Audi-A. J. Ayer-Francis Bacon-George Berkeley-Harry Binswanger-Laurence Bonjour-Berit Brogaard-Mario Bunge-Judith Butler-David Chalmers-Vienna Circle-Noam Chomsky-Jonathan Dancy-Simone de Beauvoir-René Descartes-Fred Dretske-Margaret Elizabeth Egan-Catherine Elgin-Heinz von Foerster-Edmund Gettier-Ernst von Glasersfeld-Alvin Goldman-Emma Goldman-Nelson Goodman-John Greco-Paul Grice-Donna Haraway-Sandra Harding-Gilbert Harman-Sally Haslanger-Friedrich A. Hayek-G.W.F. Hegel-John Hawthorne-Augustine of Hippo- Thomas Hobbes-David Hume-Carrie Ichikawa Jenkins-Immanuel Kant-Søren Kierkegaard-Peter D. Klein-Hilary Kornblith-Saul Kripke-Jennifer Lackey-Keith Lehrer-Isaac Levii-David Lewis-John Locke-Niklas Luhmann-Norman Malcolm-Trenton Merricks-Ludwig von Mises-Jean-Louis Le Moigne-George Edward Moore-Edgar Morin-Mioara Mugur-Schächter-Robert Nozick-William of Ockham-George Pappas-L.A. Paul-Leonard Peikoff-Jean Piaget-Gualtiero Piccinini-Alvin Plantinga-Plato-Louis Pojman-Karl Popper-Hilary Putnam-Thomas Reid-W.V.O. Quine-Ayn Rand-Sherrilyn Roush-Bertrand Russell-John Searle-Susanna Schellenberg-Susanna Siegel-Socrates-David Sosa-Ernest Sosa-Walter Terence Stace-Rudolf Steiner-P. F. Strawson-Barry Stroud-Nassim Nicholas Taleb-Peter Unger-Giambattista Vico-Gerhard Vollmer-Phillip H. Wiebe-Karla Jessen Williamson-Timothy Williamson-Jessica Wilson-Ludwig Wittgenstein-Nicholas Wolterstorff ·Xenophanes-Linda Trinkaus Zagzebski-James Frederick Ferrier
-
Bilimin Felsefesinin Teorileri- Coherentism · Confirmation holism · Constructive empiricism · Constructive realism · Constructivist epistemology · Contextualism · Conventionalism · Deductive-nomological model · Determinism · Epistemological anarchism · Fallibilism · Foundationalism · Hypothetico-deductive model · Inductionism · Instrumentalism · Pragmatism · Model-dependent realism · Naturalism · Physicalism · Positivism · Rationalism / Empiricism · Received view / Semantic view of theories · Reductionism · Scientific realism · Scientific essentialism · Scientific formalism · Scientific skepticism · Scientism · Structuralism · Uniformitarianism · Vitalism Bilimin Filozoflari (Caga gore) Ancient-Eski- Plato · Aristotle · Stoicism · Epicurians Medieval-ortacag- Averroes · Avicenna · Roger Bacon · William of Ockham · Hugh of Saint Victor · Dominicus Gundissalinus · Robert Kilwardby Early modern-ilk modern cag-Francis Bacon · Thomas Hobbes · René Descartes · Galileo Galilei · Pierre Gassendi · Isaac Newton · David Hume Late modern-sonraki modern cag-Immanuel Kant · Friedrich Schelling · Auguste Comte · William Whewell · Wilhelm Windelband · John Stuart Mill · Herbert Spencer · Pierre Duhem · Henri Poincaré · Wilhelm Wundt Contemporary-yakin gecmis/gunumuz-Albert Einstein · Bertrand Russell · Alfred North Whitehead · Rudolf Carnap · W. V. O. Quine · Bas van Fraassen · Carl Gustav Hempel · Charles Sanders Peirce · Daniel Dennett · Hans Reichenbach · Jaakko Hintikka · Ian Hacking · Imre Lakatos · Jürgen Habermas · Karl Pearson · Karl Popper · Larry Laudan · Michael Polanyi · Otto Neurath · Paul Feyerabend · Thomas Kuhn
-
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/7/75/The_Scientific_Universe.png/750px-The_Scientific_Universe.png Bilimin "bilinen bilgi birikimi" teorisi, empiriktir. Yani, yeni bir kanit ortaya sunuldugunda, herzaman yanlislanabilirlige aciktir. Bu durum, bilimde mutlakligi ve kesinligi onler. Ayrica insanoglun bildirirken de her zaman bir hataya egimli olmasi, felsefi bir prensiptir. Bilim Alani genelde iki ana dala ayrilir. Tabi/dogal bilimler- biyolojik yasami da iceren, tabi fenomenin alanidir. Dogal bilimler de ana olarak biyoloji ve fiziksel bilim (fizik, kimya, astronomi ve dunya bilimleri) olarak farklilasir. Sosyal bilimler- Insanoglu davranisi ve sosyal toplulasmasi alanidir. Antropoloji, ekonomi, politik bilim, psikoloji, sosyoloji, arkeoloji, tarih, hukuk, linquistiks (dil ve yapisi/isleyisi) Cografya da "insanoglu cografyasi ve fiziksel cografya olarak farklilasir. Bu ana gruplama, gozleme/tecrubeye dayali deneysel bilimdir. Deneysel bilim- Bilgi biliminin ve birikiminin, gozlemlenen fenomene temel olmasi ve gecerliliginin, ayni durumdaki digger kaynaklar ve arastirmalarla test edilebilir olmasidir. Matematik- usule uygun, resmi ve bicimsel bilim olarak siniflandirilir. Bu bilimin, yukaridaki ana bilimlerden benzerlikleri ve farkliliklari vardir. Bilginin alaninin objektif, dikkatli ve sistematik calismasini icermesi yonuyle, deneysel bilimlerle benzesir; bilgisinin yontem ile kanitlanmasinda, deneysel methodlardan ziyade; Onsel-priori (deney oncesi) kullanmasi ile de farklilasir. Matematik yani usule uygun, resmi ve bicimsel bilim olan, deneysel bilimlerde cok onemli rolu olan mantigi ve istatistigi de icerir. Yukarida siniflamalarda kullanilan kavramlar hem kendi bunyesinde dallara ayrilir hem de bir dal kullanilan kavramlar ile sinmirli degildir. Sadece ana kavramlar kullanilmistir. Bilimin Felsefesi Bilimsel teoriler realism denilen; metafizik/ontolojik realiteyi icerir ve temsil eder.(Buradaki metafizik bilimin soyutlari olan teoriler, formuller, tezler, varsayimlar, formuller v.s. dir. Yani nesnel material obje tabani olmayan veriler) En popular olani empirisizm olmasi yaninda, bilimin felsefesinde bir suru farkli dusunce okullari vardir. Burada deneysellik, akilcilik ile ters duser. Bilimsel metod da one surulen bir teorinin, varsayimin, tezin v.s. deney ya da gozlem ile test edilebilirligini gerektirir. Eger bir hipotez bu konuda basarisiz ise, ya yenilenir, ya da gecersiz kilinir. Ayni sekilde test edilmis ve gozlemi olan bir olgunun da, yine deney ve de gozlem ile basarisizligi olgunun yenilenmesini ya da gecersiz kilinmasini getirir.
-
Bu konuda cesitli mantik yurutumleri var; Eger serbest irade oldugunu dusunuyorsan ve bu konuda determinist isen, o zaman bu oldugunu dusundugun serbest iradeni yasamini yonlendirmede kullanirsin ve bu bu buyuk bir kazanimdir. Eger serbest iraden oldugunu dusunmuyorsan ve de serbest dusuncen varsa; o zaman yasaminda secenegin olma sansini kullanmayarak bu olanagini red ediyorsun dolayisi ile buyuk kayiptasin. Eger serbest iraden oldugunu dusunuyorsan ve bu konuda determinist degil isen, kazancin ya da kaybin yoktur, cunku konuda secenegin yoktur. Eger serbest iraden oldugunu dusunmuyorsan ve bu konuda determinist te degilsen, kazancin ya da kaybin yoktur, cunku konuda secenegin yoktur. Bu durumda determinism ve serbest iradenin kendinde oldugunu dusunenler, kazanclidir. Serbest iradesi oldugunu dusunmuyenler bunun determinizmini kendileri disindaki baska bir guce (somut ya da soyut) bagliyorlarsa, ve secim ve de karar haklarini red ediyorlarsa, buyuk kayiptadirlar. Dolayisi ile determinizm ile serbest dusunurluk biri birine paraleldir. Bu paralelligin olumlusu kazanc, olumsuzu, olan secim ve karar hakkini kullanmamak, kayip; ya da "nasil olsa olacak" algisi ve de "zaten secenegim yok" algisi ile kullanmamak ise ne kazanc ne de kayiptir. Bu temelde serbest iradenin olup olmamasindan bagimsiz olarak, bir kisi yasamini yonlendirmede kendi karar ve secim hakki oldugunu bilerek yasamali ve her seyde bir secim hakki oldugunu bilmeli ve bunu kullanmali. Aksi yani bunu kullanmamak, kayiptir. Kisinin yasamina yon verme acisindan; Ya kazanci, ya kaybi olur, ya da her ikisi de olmaz. Iste dinde/inancta, bu kaybi kisi;serbest iradenin oldugunu dusunup, determinizmini tanrisina verdigi icin ve de secim karar hakkini kullanmadigi icin kaybeder. Felsefelerde de sebest iradenin olmadigini dusunerekten, ya tamamen secim ve karar hakkini da kendinde bulmaz ve kullanmayarak kaybeder, ya da determinizmin secimi yerine getirecegini dusunup kazanc ya da kayip yasamaz. Kisaca konu kisinin determinizmin secim ve karar hakkini kendinde mi yoksa baska seydemi arayacagi onun serbest iradeyi kullanip kullanmamasinin belirleyicisidir. Kisilerin secim ve karar hakki ve farki oldugu ise bilimsel olarak kisilerin ayni durumda farkli secimler ve kararlara yonlenmesinde gozlem vermektedir. Yani insanoglunun secim ve karar hakki vardir, bunu oyle ya da boyle kullanmasi; kazanc, kullanmamasi ise kayiptir. Kullanan yasamini kendi karari ve secimi ile yonlendirebilir, kullanmayan ise yasamini ya inandigina ya da olana terk eder.
-
Fiziksel/Dogal Determinizm-Yaratilissal Irade Bagi/Iliskisi
evrensel-insan posted a topic in Felsefe
Ilk once bu ikisi arasindaki bagi/iliskiyi ortaya koymadan, ikisinin biribirinden farkini ortaya koyalim. Fiziksel/dogal determinism- fiziki olarak herhangibir fenomenin her turlu olusumunun, degisim, donusum ve baskalasiminin her turlu hareketinin oznel ya da soyut bir karar ya da secim mekanizmasina dayanmadan kendi kendine sartlara duruma ve zamana bagli olarak olacagidir. Yani buna kisaca "evrim "diyebiliriz. Yaratilissal Irade- Yaraticinin yarattigi bir fenomen olarak, her turlu olusumun; degisim, donusum ve baskalasiminin, her turlu hasreketinin fenomenin karar ve secim mekanizmasina dayanmadan bir akilli tasarimcinin, bir yaraticinin onun ayarladigi sartlara, duruma ve zamana bagli olarak. olacagidir. Yani buna kisaca "buyuk/akilli tasarim" diyebiliriz. Bu ikisi birbirinden farklki gorunmekle beraber, ikisinin de bir ortak noktasi vardir. Nedir bu ortak nokta, "her turlu olusumun, degisim, donusum ve baskalasimi. Yine ikisindeki ortak nokta, bu olusumun "degisimi, donusumu ve baskalasimi yani hareketi" Peki buradaki farkli gorunen nedir? Ilkinde " fenomende,oznel ve de soyut bir karar ve secim mekanizmasinin" olmamasi, ikincisinde ise boyle bir mekanizmanin, fenomenin kendisi yerine, onu yarattigi one surulen bir tasarimciya ya da yaraticiya verilmesi. Iste bu olusumdan biri olan bizlere yani insanoglu turune ve onun birlerine gelince bu durum degisiyor. Yani bizlerin digger fenomenlerden farki ortaya cikiyor. Nedir bizlerin digger fenomenlerden farki; Bu fark, fiziki/dogal determinism de yer almayan ve yaratilissal irade de yaraticiyi ve tasarimciya verilenin, bizlerde yani insanoglu turu ve birinde bulunmasi. Yani insanoglunun hem oznel ve soyut yeninin olmasi hem de yaraticiya verilen tasarim ve akil yetilerine sahip olmasi. Iste bizlerin bu yetisi bizim soyut ve oznel yanimizi kullanarak soyutlama ve soyut degerlendirme muhakeme karar ve secim olarak bir seyi donusturebilecegimizin, degistirebilecegimizin ve de baskalastirabilecegimizin ve bunun icin de akilci ve tasarimci yetimizin oldugunun ve bunu kullanabilecegimizin farkidir. Yani ilkinde, bu yetimizi ve farkimizi, gormemezlikten gelirken, yok sayarken, gale almazken ve farkina varmazken; ikincisinde de bu yeti ve ozelligimizi bizim disimizdajki bir akilli tasarimciya ya da yaraticiya veriyoruz. Iste insanoglu turunun ve her bir birinin farki; hem bizim devrimci yonumuzu ortaya koyuyor, hem bu devrimci yonumuzun, soyutlama soyut deger ve degerlendirme ve oznel olma ozelligimize dayandigini gosteriyor, hem de bu yonumuz ve ozelligimiz ve oznelligimiz ile, her turlu tasarim ve yaratimin da soyut ve soyutlama temelinde bizlerin birer ozelligi oldugunu ortaya koyuyor. Yani determinism ve irade her ikisine biz de olan, soyutlama yeti ve soyut degerlendirmemiz ile de tasarlanabilen ve de mudahele edebilen bir yanimiz ve yonumuz oldugunu ortaya koyuyor. Iste fenomene verdigimiz farkli sekil ve sekillendirmeler yani insanoglu eliyle ortaya konmus fenomenler ve de bunlarin soyutlama akil ve tasarimciligi da bizim eserimiz olarak ortaya cikiyor. Kisaca teknik ve cagdas fenomenlerin ortaya cikarilmasi ve bilim temelinde de her turlu kendimiz dahil; bilerek ve bildirerek soyutlama ve soyut degerlendirme yetimizi kullanmamiz. Yani insanoglu hem devrimcidir hem de tasarimcidir. Hem yaraticidir hem de soyutlama soyut degerlendirme kendi kendini yonlendirebilme ve yonetebilme ve de her turlu soyut somut, degistirebilme, donusturebilme, baskalastirabilme olusturabilme ki buna kendi de dahil; yeti ve hareketine dusunce ve davranisina sahiptir. Dolayisi ile ne bir tasarimciya ya da yaraticiya ihtiyaci vardir, ne de soyut oznel ve soyutlamadan soyut degerlendirmeden yoksundur. Bunu algilayabilmek farkina varabilmek ve bilincine erisebilmek ise; basta soyut sonrada somut insanlasmanin evrensellesmenin bilimsellesmenin ve bilissellesmenin her turlu bilgi temelindeki algisi ve farkindaligidir. Bu her seye insanoglunun ortaya attigi farkli ve cesitli nitelikteki bilgilerden sadece birinin bilgisi ile bakmak degil; aksine, tamamen insanoglundan ve onun fiziki yapi ve gorunumunun disinda, onun yaratici tasarlayici devrimci ve soyutlama yetenekli soyut degerlendirme ozellikli ve oznel yanindan bir bakistir. -
Varlik, metafizigin felsefedeki varligi inceleyen yanidir. Metafizik te fizik otesi demektir. Cunku varlik ile ilgili one surulen tozler kuramlar v.s. zaten fizik degil, fizik otesidir. Burada diger bir fizik otesi de bu one surulen tozlerin ya da kuramlarin one surdugudur. Materyalizmin one surdugu madde, fizikseldir. Idealizmin one surdugu dusaunce fiziksel degildire. Pozitivizmde de boyle bir one surum "yok" tur. Bunlari yani tozleri felsefede siniflamak, ingilizce deki substance ve nitelik olarak ta seubstential varlik yani existance dir. Bu temelde ontolojinin ve de felsefi temelde gercegin ne oldugunun ya da gercek varligin zaten tartismali olmasi da bundandir. Materyalizm de gercek varlik-nesnel Isealizmde-oznel Pozitivizmde de isimsel dir. Halbuki insanoglu varliginin kendisi zaten bu ucunu de icerir. Varligin her turlu ne oldugunun indirgemeci determinist kesin mutlak ilk tek olarak ortaya konmasi tartismasi akilci ve felsefidir, bilimsel degildir. Bilimde ise, bilim varligi ne olarak ortaya koymaz, sadece fenomen dedigi varligi gozlemler ve ondan aldigi gozlemi bildirir ve varlik tartismasina giormez. Cunku bilimde tartisma yoktur, olgu tartismasiz gecerlidir ve bilim varligin felsefi olarak ne oldugunu kesin yani tartismasiz olarak ortaya koymaz ve koyamaz. Cunku bilim ve bilgi tamamen bir insanoglu ortaya koyumudur ve ortaya koydugu fenomeni degil; ondan aldigi gozlemi ortaya koyar. Bu temelde evren bir fenomendir. Cunku insanoglu algisina gozlem verir. Benim sitede "metafizik varlik algisinin sonu" adli basligim var. Kisaca varligin ne oldugunu ortaya koymak, bilimsel degil; felsefidir ve felsefenin metafiziginin konusudur. Varligin gercek ile olan bagi da hem epistemolojinin hem de metafizigin konusudur. Metafizikteki gerceklik algisi varlik temelionde, farkli realite olarak yansirken, epistemolojide gerceklik algisi bilgi temelinde "gercegin ne oldugunun inanc/ideoloji v.s.( yani biade ile) dogrulanmasidir. Benim bilimsel felsefe olarak savundugum, bilgi felsefe ve teorilerinden olan yapilandirmaci bilgi de, gerceklik; insanoglu yapilandirilmisligidir. Yani gercegin ne oldugunu insanoglu kendi inancinin/ideolojisinin kendine dogrulamasi ile ortaya koyar.
-
Dedigim gibi bilimde bilimsel olarak "yok" yoktur. Bilim bilmek bulmak ve algilamak icin yola cikar. Bu yola cikista biase olmamasi icin de, ya bir seyi ispatlamak ya da bir seyi yanlislamak durumundadir ve bunlarin hangisini yapacagi gibi bir on yargi ya da dusuncesi, pesin hukmu yoktur. Big bang bir teoridir, ya kanitlanacak ya da yeni bir teoriye acilacaktir. Bunlardan hangisi olacagini da bilim belirliyecektir. Burada bir kesinlige gitmek adina zamansal bir sinir yoktur. O yuzden bir seyi yok demek, onu sonlandirmak demektir. Var demekte ispatlamak demektir. Ya da bu eldeki teoriden bilime daha yatkin yeni bir teori ortaya atilir. O yuzden "higgs bozonu bulunamadigi taktirde" cumlesinin zamansal bir siniri yoktur. Higgs bazonu degil de baska bir sey bulunabilir. Yokluk bir sonlandirmadir, bilim ne bilgiyi ne bulguyu ne de kurguyu sonlandirmaz. Sadece bilimsel olarak hangisine erisirse onu one surer, ispatlar ya da yanlislar. Var/yok sadece ontolojik temelli varliksal alginin inanc ve ideolojilerindedir. Bilimin bilgisinde, olgusunda ve teorisinde "yok" yoktur. Eldeki mantiksal olabilirlik olasiliginin hangisi bilimsellige daha yatkinsa o on plandadir, taki baska bir sey daha yatkin olana kadar.
-
Burada varsayimin dayanagi onemlidir. Inancsal mi, varliksal mi, ideolojik mi, felsefi mi, teorik mi v.s. Birde varsayimin; Eger mantiksal olabilirlik olasiligi olmamis ise, bu olasiligin olabilirligi yani gozlemi olanagi nedir ve nelere baglidir? Ya da bu butun bilim dunyasinin henuz yerineyeni bir teori gelistirememis olmasindan mi dir? Mesela steady state theory, yani duragan durgunluk teorisi, big bang oncesi teorisi idi ve daha uzerine fazla bir gelisme olmasdan, big bang teorisi ortaya atildi ve bilim cevresi bu iki teoriden big bangin daha bilimsel olduguna karar verdi. Bugun her iki teoride mevcut oldugu halde, duragan durgunluk teorisi bilimsel bir ragbet gormez. Iste A sikki bunun ile ilgilidir. Yani bir teoriyi baska bir teori bilimsel yatkinlik bakimindan gecersiz kilabilir. B- Bilimde genelde bilgi ve kavram temelinde "yoktur" yoktur. Cunku bilim zaten bilinen ve bildirilendir. Dolayisi ile burada "yok" olan bilimsel olarak nedir? Bir seyin varliginin kanitlanamamasi onun kanitlanamaz anlamini icermez. Cunku bilimde kesin cizgiler yoktur. C- gozlem verip vermemesini bir zamana oturtmak ta bilimsel degildir. Mesela big bang hala gozlem vermemektedir. Burada onemli olan bir baska teorinin baska bir sekilde ortaya atiilabilecegi olanagidir. Yani bir varsayimin teorisini bilimsel yatkinlik olarak baska bir teori gecersiz kilabilir. Yukaridaki big bang ornegi. O acidan ucu de bilimsel degildir. Bilimin yontemi bellidir. Bilimsel yöntem, en basit haliyle aşağıdaki şekilde özetlenebilir: Evrendeki bir fenomenin gözlemlenmesi Bu fenomene dair, gözlemler ile tutarlı, ancak kesin olmayan, hipotez adında deneysel bir açıklama getirilmesi Hipotezin tahminlerde bulunmak için kullanılması Tahminlerin deneylerle veya ek gözlemlerle test edilmesi ve sonuçlar ışığında hipotezde gerekli değişikliklerin yapılması (3) ve (4) numaralı adımların hipotez ve deney arasında tutarsızlık kalmayana kadar tekrarlanmasıhttp://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/9/9a/Bilimsel_y%C3%B6ntem.png
-
Aynen ve gayet guzel aciklamis ve yorumlamissin, aferin. Hem senin adina hem de insanligin zihin kullanmasi adina, cok memnun oldum. Burada onemli olan "dusunuyorum" diyebilmenin getirdigi, bilgi ve aciklamayamuktedir olmaktir? Cunku "neden boyle dusunuyorum?" sorusunu kendine sorarsan, Hem kendine hem de bu soruyu sana yoneltecek olanlara yanit vermis olursun. Kimbilir belki de bu yanitini soan gelistirir ya da sen gelistirirsin, boylece dusunceni bilgiye ve yeni dusuncelere tasima olanagi dogar. Onemli olan neir biliyor musun? Daimi kendi kendini kendi degerlerini kendin sorgularken, hem bu sorgulamadaki kendine sordugun sorular ile karsilastiginda ya da herhangibir soru ile karsilastiginda en azindan aciklayacak bir yanitin olur. Ben bundan yillar once bir arkadasin bir sorunu uzerine konusurken, ona bir cumle kullanmistim. Aradan uzun bir zaman gectikten sonra, bu arkadasin olan sorununu cozdugunu gozlemledim. Onun bu yeni ve farkli canli aktif gorunumu beni mutlu etmisti. Bir gun bana kendisinin sorununu cozdurenin benim o ona soyledigim cumle oldugunu acikladi. Ben de merakla o cumlenin hangi cumle oldugunu sordum. Cunku ben genelde bu tip seyleri hatirlamam. Kullanirim ve biter. Arkadas soyle dedi. "Sen bana demistin ki 'ben kendi kendimi kendi sorgulamam ile oyle bir dovuyorum ki, disaridan bana gelecek her turlu yikici elestiri v.s. bunun yaninda sinek viziltisi kalir" Yani sen kendini sorguladikca ve yeniledikce gelistirdikce, kendi kendini her yonuyle elestirebildikce, baskalarinin sorulari zaten sen kendine sordugundan, sana surpriz olmaz. Unutmaki sen bir bir olarak dunyada yasam suren turunun her birinin her turlu dusuncesini ve davranisini kendinde tasiyabilirsin. Iste bu kendini sorgulama, seni sende cogul yapar.
-
Zararli olup olmamasi bunlarin belki birer misyon haline gelmesi ya da utopik olarak bir temelde kalmasi olarak degerlendirilebilir. Unutmamak gerekir ki; her seyin oldugu gibi, biliminde zihin ufku vardir. Burada onemli olan bu ufku dile getirirken, neyin gerceklesebilecegini neyin henuz gerceklesebilemeyecegini ve de neyin gerceklesebilirlikolanaginin olmadigini ya da bu olanaga ters oldugunu algilamak ve farkina varmak gerekir. Sana bir soru sorayim. Neden cumlelerinin sonunda, "inaniyorum" u kullandin da "dusunuyorum" ya da "umuyorum" u kullanmadin. Aslinda bu kullanimin farki, aciklayabilmek ya da aciklayamamak ta yatiyor. Yani eger sen bu inandiklarina neden inandigini acikliyabiliyorsan, o zaman "dusunuyorum" daha uygundur, ya da insanoglunun insanlasmasi adina bir niyet tasiyorsan, o zaman da "umuyorum" daha uygundur. Cunku inanc sadece bir sezi, duyum olarak vardir ve inananin aciklayabilmesi bilgi ve dusunce gerektirmez. Sadece bir temenni ya da kendi aklini sakinlestirme/tatmin olarak kullanilir. Bu yonde de yani inanilan yonde de inananin kisi olarak bir aktivitesinin olup olmayacagini da pek icermez. Cunku boyle bir aktivite icin, bir itici guc gerekir ki; bu da inanc degildir. Inancin gorevi pasiflestirmek ve tatmin olmaktir.
-
Mantiksal bilgi bir yerde bilimin felsefesinin saglanmasida yol ve yon gostermede bir rehber olarak ele alinabilir. Tabi ki bilimsel bilginin her daim yenilenisine, degisimine ve gelisimine ayak uyduracak ve yardimci olacak sekil de, o da kendini paralel olarak yeniletmeli, degistirmeli ve gelistirmelidir. Bir yerde mantik, insanoglu ortaya ne koyuyorsa; onun arka planindaki bilinen ya da bilinmeyen zeka ve zihin duzeyidir. Bu temelde sadece bilimsel alan degil; insanoglunun ortaya koydugu her bir alanin gorunurde olan ya da olmayan bir mantigi vardir. Mesela ortayaatilan bir teorinin, ortaya attiginin gozleme ya da deneye tasinilabilmesinde mantigin onemli rolu vardir. Bilimdeki en onemli mantik, "nasil" sorusuna yanit aramak ve verebilmektir. Neden sorusu ise felsefenin sorusudur. Iste burada mantik soru cevap diyaligindeki uyumu ya da tutarliligi saglar. Zaten mantiksal/matematikselbilgi bilimin bir parcasidir. Matematik ve mantigi her bilim dalinda oyle ya da boyle az ya da cok yer alir.
-
Aynen ve aferin. Iste bilinc tam da sorunun fark edisidir. Sonucta her sorgulamanmin getirdigi bir sorunun fark edilisi yeni bir bilincin kapisidir. Yani bilinc sorunun algisi ile paraleldir. Zaten sorun yok ise, bilincin degisimine de gerek yoktur. Cunku kisi bulundugu duzeyden rahattir ve sahte bir mutluluk icindedir. Bu konuda benden istedigin bir oneri bilgi v.s. olursa lutfen cekinme. http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/50-evrensel-insan-zihniyeti/?p=4485
-
Evet zihinsel soyutlamanin ilaci qua felsefesidir. Kendi bireysel durumunda ise, kendi tarafini sadece kendinin ne oldugunu ortaya koymak adina dile getirirsin. Herkesin de kendini ne olarak dile getiriyorsa ona saygi duyarsin. Yani ne kimseyi kendi dogrularina cekersin, ne de kimseye kendi dogrularina seni cekmelerine izin verirsin. http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1012-evrensel-insan-zihniyetinin-bireysel-bilisselligi/
-
http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1406-qua-felsefesi-nedir/?p=11863
-
Rica ederim. Her iki baslikta dursun, bakarsin baska yazarlar farkli olarak katki sunabilirler. Her iki baslikta aslinda farkli farkindaliklari dile getiriyor.
-
Iste burada biase olmamak onemlidir. Yani ispat ya da yanlislamak pesin hukmu ile bilime baslamamak. Hangisi olursa onu ortaya koymak. Aksi onyargi ve pesin hukmun akilciligidir. Yani "bu kanun, yasa, kural kalicidir/degismez ve sorgulanmaz" biasesi her zaman her yerde bir on engeldir. Bu engeli asabilmek icin de, bilimin epistemolojik olarak geldigi ani algilamak ve onun ustune cikmamak, onun ile yetinmek ve de ayni zamanda bu anlik gelinen sinirin daimi degisebilirligini yenilenebilirligini ve olanin eskiyebilirligini ve gecersiz kilinabilirligini unutmamak. Kisaca bilimin bilimsel gelisimini, degisimini ve yenilenimini taki etmek ve buna sadik kalmak. Metafizik naturalizm, insanoglu disindaki gozlem veren diger herhangibir fenomene; insanoglu beyin ve zihin soyutlarini soyutlamalarini ve soyut deger ve degerlendirmelerini adapte etmek ve bunun insanoglu yapilandirilmisligi oldugunu algilamak yerine, sanki o adapte edilen fenomende varmis gibi algilamaktir. Iste bu algi hem insanoglu varliginin farkindasizligini hem de zihin yuklenen fenomene insanoglunun kendi eliyle kendi teslimiyetini getirir.