Jump to content

evrensel-insan

Members
  • İçerik sayısı

    3.544
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    391

Everything posted by evrensel-insan

  1. Bir seyin bir seyden farkini ortaya koymakile bir seyi bir seyden soyutlamak/ayirmak fasrkini biliyor musun? Mesela "inanir inancsizdan farklidir" ile, "Inanir inancsizdan ayridir" farki nedir. Berden bilkiyorsun ayni oldugunu? Bir inancli, inanc karsiti, inancsiz ve inancdisi ayni mi dusunur? Bir kisi bu dort deger asamasini gectiginde her biri arasindaki beyin ve zihin yeti ve fonksiyonlari farki nelerdir ve nerden kaynaklanir? Ayrica matematikte, x'in fonksiyonu y; sadece x eliyle ifade edilir. Bu evrensel-insan zihniyetinin ortaya koydugu yapilandirilmisligin yapi ve isleyisinin kokensel ve temelsel sorununun evrensel sembollerinin dogal/fenomenal zihniyetin sahte egosu ve erkeksel karakterinin, temelini teskil eder. Diger temelde, Y'nin x ve x i X in de x ve y yi icermesidir. Yani burdan "one mind" olan x'in ne kendisinin ortadaoldugu ne de fonksiyonu y nin kendisinin ortada oldugu ortaya cikar.
  2. Peki madem atom "canli" cansiz olan nedir?
  3. Bilimsel olan hangisi "canli nedfen var?" sorusunun yaniti mi, yoksa "Canli nasil olusmustur?" sorusunun yaniti mi? Iste zaten canli ile cansizin farkini ortaya koymak, canli/cansiz fenomeni degil; onun davranisini ortaya koymaktir. Atom canli midir? Neden sorusunun teleoloji yani bir amac gaye v.s. temelli bir oznellik ozsellik ve ozellik icerdigini soylemistim.
  4. Insanoglunun kurallari. Kurallar soyuttur ve insanoglunun beyni ve zihninin urunudur. Yani diyelim, dogayi algilar ve gozlemler burdan da kurallara varir. Mesela yer cekimi. Yer yere gore cekmez, insanogluna ve onun algisina gore ceker. Simsek simsege gore cakmaz, insanogluna gore cakar. Yani bir fenomene her turlu soyut deger oznellik ozellik ve ozsellik insanoglu tarafindan verilir. Buna fenomenin varliksal ne oldugu ve adi da dahil.
  5. Ben soyutlamiyorum, beynin zxihinden farkini ortaya koymak, birini digerinden soyutlamak degildir. Idrar ile bobren ayni midir, yoksa bir birinden farkli midir. Iste bein ile zihin ayni degildir, biribirinden farklidir. Tamam da burada beyini zihinden soyutlamak ya da ayirmak soz konusu degil. Sadece birinin digeri olmadigi ve biribirinden farkli olmalari soz konusu. Ayni bobrek idrar gibi, kas sinir gibi ya da tum vucudun her biribirinden farkli fakat ayri olmayan organ ve uzuvlari v.s. gibi. Ben anilardan bahsetmiyorum. Soyut degerlerden bahsediyorum. Mesela bir kisinin in ancli iken zihnmi ve beyni nasil davraniyorsa; ayni kisi inancsiz olsdugunda tamamen farkli davranir. Farkli dusunur farkli bilgilenir, farkli fark eder, farkli tartisir, farkli algilar v.s.
  6. O zaman ilk basta canlilik ile cansizlik farkini hareket olarak acikla, ya da enerji canli midir?
  7. Peki sana bilimsel sorular. Bilim kesin ve mutlak midir? Bilim neyi bilir ve bildirir? Fizik kurallari doga kurallari ya da kurallar kimin/neyin kurallaridir. Olgu ile gercek farki nedir?
  8. Peki sen, zihnin beyni kullanarak kendini algilamasina ve bireyin de zihnine hukmederek orda yerlesmis soyutlari sorgulamasina ve de degistirebilmesine bunun da beyni degistirdigine ve boylece algi bilgi bilinc ve farkindaligin da degistigine ne diyorsun?
  9. Madde nesnel degil de oznel midir? Maddenin oznesini kim/ne verir? "Mdde bakis acisi" bu tanrinin agzindan konusmak gibi bir sey. Maddeyi ortaya koyan insanoglu degil mi? Madde bakis acisi materyalizm bir insanoglu ideolojisi degil mi? Ayrica yukarida sana maddenin ne oldugunun bile ortak bir tanimi tarifi olmadigini da aciklamistim. Yinelemek durumundayim, maddeye ozne vermek hyloteizmdir.
  10. Ilgisi yok zihniyet olarak temel bilimsel ve bilgisel icerikli bilissellik temellidir. Daha once veremistim. Bilimsel, bilissel, bilgisel niteligin bireysel, insansal evrensel nitelikle birleserek kavramsal dile getirisi. Yazdiklarindan hic te oyle algilanmiyor. Bilimsel yontem senin sdavundugun metafizik naturalizm uzerine deguil, yontemsel naturalizm uzerinedir. Bugun bilinen ve kabullenilen bilimsel felsefe de yapilandirmaci epistemolojidir. Evrensel-insan lakabinin dile getirdiklerinin paylasilabilmesinden once, algilanilmasi gerekir. Bu da en basta birey bilinci ve serbest dusunurlugun daimi dusunce ve zihnini serbest birakmasi, zihninin farkina varabilmesi ona yon verebilmesi ve beyninde yer etmis her turlu degeri sorgulayarak ondan kurtulmasi ile mumkundur. Yani imzamdakiler. O yuzden ortada bir noncocnitivizm soz konusu. Bu tamamen kisinin insiyatifindedir. Kimseye istemeden siringayla zorla v.s. ne bilgi ne farkindalik ne de bilinc verilemez. Ancak kucukten Turkiye'deki egitim sisteminin dini temelde yaptigi gibi, zihni doldurulur. Zihni baskasi tarafindan doldurulandan zaten hayir gelmez. Taki kendi zihnini kendi yonlendirip doldurana kadar. Ben senin yazdiklarindabir bilimsel yontem gormedim. Bunu yukarda acikladim. Temelin hangisi olduguna bagli. Felsefe mi bilimi yonlendiriyor, bilim mi felsefeyi? Bilimsel felsefe bilim nitelikli felsefedir, digeri ise felsefi nitelikli "ilim/sozde bilim" dir. Istesen de olamazsin. Cunku herkesin yasam ve iliskisi o bilse de bilmese de bir felsefi temele dayanir. Bu ideoloji olur, inanc olur, tanri olur, madde olur, enerji olur v.s. olur da olur. Bilim ve felsefeyi bir birinden tumuyle ayiramazsin. Bunun iki nedeni vardir. Birincisi bilimin yontemini ve gidisatini felsefe belirler. Ikincisi, bilimin etigi, yani etik bilim ve etigin bilimi yani bilimsel etik birliktedir. Caga uygun ve gelism,esine paralel Etik olmayan bilim bilim degildir. Mesela bilim kisisinin durustlugu.
  11. Canliligin "gizemi" ya da bunun uzerine olan bir calismanin bilimselligini neye gore soyluyorsun? Bilimin gizemlerle isi yoktur. Bilim sadece algisina gozlem veren fenomenin fonksiyonunun ya da davranisinin nasilini ortaya koyar. Neyin olacak beynin informasyonu. Sonucta butun informasyon beynin dile getirdigi informasyondur. Yani insanoglu turunun. Yaratmak mi, sen "enerjinin bizi yarattigini mi " dusunuyorsun? Bu tamamen fizik otesi bir yanasim. Bunun bilim ve bilimsellik ya da bilimsel yontem ile uzaktan yakindan ilgisi yok. Yani sen enerjiyi tanri yapiyorsun, cunku onu "ilk tek ve mutlak" olarak aliyor ve onun da bir yaratani oldcugu kisir dongusunu hesaba da katmiyorsun. Yani bir cesit hyloteizm. Yaratilmis tek sey, insanoglu eliyle her turlu soyutlar ve bu temeldseki kavramsal bilgidir. Bilim genelde nasil sorusuna yanit verir. Nedenbe verilen yanit genelde insanoglunun teleolojisini yani amacini gayesini oznesini ve ozselini icerir. Doganin kanunu oldugunu soylemek, metafizik naturalizmdir. Dogada kanun yoktur, kanunlari dogayi algilayan ve gozlemleyen insanoglu kendisoyutlamasi ile verir. Cunku kanunlar somut degil, soyuttur. Yani abstract. Bilimde gercek yoktur, olgu vardir. Gercek yapilandirilmisliktir ve tartismalidir. Herkewsin gercegi kendi ideolojik inancsal v.s. dogrulari temelindedir. Yani gercek aklin inandigini kendine dogrulamasidir. Olgular ise tartismasiz gecerlidir ve taki gozlemselyanlislanabilene kadar. "canliligin gercek dogasi" ile ilgiliortaya ne konarsa konsun, bu ne dogayi ne de canliyi degil; sadece insanoglunun zihniyetini yansitacaktir. Son cumlen ise hic bilime uymuyor, cunku senin dediklerin bilimseldegil; felsefi soylemler ve beklemler. Iste sen bu soylem temelinde beklemini de aslinda aklini bir dogruya inandirarak kendine gerceklestirebilirsin.
  12. Anlasmamizin "zorlugu/imkansizligi" sence nerden kaynaklaniyor? Senin bir felsefen yok mu? Ya da bilime hangi felsefeyi uyguluyorsun? Benim yasadigim felsefe degil, bir zihniyet ve bu zihniyet temelindede de hersey. Felsefe ise sadece bilimselve bilissel olarak. Yani bilgi temelli bilimsel felsefe. Sen felsefe olmadan bilim olabilecegini ya da bilimin felsefesinin olmadigini mi dusunuyorsun? Bilimin ya da herhangibir seyin bilisselligi onun bilincine varmak ve cagdaslasan bilgisini de takip etmekten gecer. Ne o klasik felsefe ne de o klasik bilim, ne o klasik sorgulama ve de klasik dusunce ve davranis artik gecerli degiuldir. Dil devriminden sonra kavramin onemi artmis ve anlam ve icerigine felsefi ve bilissel temelde bir boyut kazandirilmistir. 21. yuzyil bilgi ve bilisim cagidir. Ayrica cagimiz ozgur birey cagidir. Bilimde gitgide felsefeye yamanmak yerine, felsefenin bilimi temel almasi seklindedir. Yani felsefi bilim tarihe karismis, bilimsel felsefe yerini almistir.
  13. Birincisi ben serbest dusunen bir yapilandirmaci epistemolojiyi yapilandirilmis yapi ve isleyisini temel ve kokenden sorgulayan ve bunu da, bireysel, insansal, evrensel, bilimsel, bilgisel, bilissel ve kavramsalnitelikler ile sorgulayarak zihin degisim ve devrimini bu temelde saglamanin yollarini gosteren cagdas bir bireyim. Bilimselligin bilisselligi olarak hic bir zaman bir fenomene insanoglunun hic bir oznelligini ozelligini ozselligini katmamanin ve fenomende bir insanoglu beyni ve zihni yetileri fonksiyonlari aramamanin ancak bilimselolabilecegi bilincindeyim. Ayrica aklin sirf kendini tatmin adina aradigi ve bugun bilimin ortaya koyamadigi bir inancin/ideolojinin dogruladigi yaniti da bileme tercih etmeyecek kadar bilincliyim. Cunku biliyorumki, aklin gozleme tasinamayan her bir inancsal ideolojik dogrulamasi en azindan bilimin o konuda bir seyi ortaya koyana kadarsabittir ve bilim ortaya koyduktan sonra da gericilesir, dogmalasir. Halbuki bilim daimi yenilenen degisen cagdaslasan gelisen sekilde cagdaslasir. Iste buradaki daimi tehlike de bilimin cagdaslasmasi esnasinda, beyinlerin tanrilarini ya da aklinin inandigi dogrulara yonelmesidir. Bunun en son ornegi, klasik mekanikten quantum mekanigine geciste yasanmis ve bunu ilk kabullenenler tanrilarini bulmuslardir. Ayrica bugun artik bilimi metafizigin varliksal/ontolojik temelde ele alinmasi olan klasik bilim de tarih olmustur. Bilim bugun cagdas olarak epistemolojik temelde hic bir akilciligin "ilkini, tekini, mutlakini, kesinligini" v.s. tasimayan ve bu degerlerin gozleminin olamayacagi bilincindedir. Bugun bilim "nasil" sorusuna yanit vermektedir. Neden sonuc iliskisi de teleoloji icerdiginden bilim disidir. Butun bu aciklamalar temelinde simdi soralim, madde ile ilgili. Madde, felsefenin varlik ile ilgili dali olan metafizigin varliksal/ontolojik ideolojilerden materyalizmin one surdugu bir tozudur. Bu toze gore "indirgemecilik, determinizm ve monizm" esastir. Yine bu toze gore, madde degismez bir yapitasidir. Yani ne kadar degisime ugrarsa ugrasin, madde ozunu yitirmez. Yani bir "degismez degiskenlik" soz konusudur. Iste o yuzden diyalektik te materyalizmdir. Materyalizmde madde "ilk, tek ve mutlak" olarak ele alinir. Kisaca klasik bilimin temeli materyalizmdi. Simdi madde ile ilgili yazalim ve soralim. Materyalizme gore- Her sey maddedir Idealizme gore- Hersey dusuncedir. Burada indirgemeci ve determinist monism temelinde "hersey" "bunun (madde ya da dusunce) disinda baska bir mustakil var olan varlik yoktur" demektedirler. Yalniz, materyalizmin madde temelinde; maddenin ne oldugu ortak bir algi degildir. Yani; madde; herseyin ondan meydana geldigi "tek cesit bir madde mi vardir (hyle), ya da madde cesitleri mi vardir? madde surekli/daimi mustakilligini koruyanve cogulcu formlari ifade edebilen midir? (hylomorphism), ya da sayisal ozel degismeyen icerikler midir? (atomism), kalitimsal ozellikleri var midir? (substance/mustakillik teorisi),ya da bunlardan yoksun mudur? prima material-on material) Yukaridakilerden hangisidir, bunun bir ortak algisi yoktur. Ayrica, mustakilliginin (substantial) varlik olarak ebati ortaya konamaz. Dolayisi ile, materyalizm de ne oldugu ortak olarak ortaya konamayan bir madde temeli vardir. . Gunumuz modern biliminde fenomen insanoglu algisina gozlem veren tabandir ve bilim bu tabanin varliksalideolojileri ile ilgilenmez. Bilim bu tabanin verdigi fonksiyonel ve davranissal alginin gozleminin kavramsal bilgi olarak dile getirilmesi ile ilgilenir. Bilimsellikdemek olgusal tartismasiz gecerlilik ve de bu gecerliligin gozlemsel yanlislanabilirligi demektir.
  14. Birincisi insanoglu bir madde degil, bir fenomendir ve de zihinsel yeti ve fonksiyonlari olan bir fenomen. Sen konuya materyalist yanasiyorsun, bilimseldegil. Daha maddenin ne oldugu bile tartismakonusu iken ve bilim "concept'e existence" i degil, de algilasdigi ve gozxlermi aldigiu fenomenin ki buna insanoglu dahil; davranis ve fonksiyonunu dile getirirken; sen felsefi ve tartismali bir varlik temelinden dem vuruyorsun. Madde nerden evrilmistir? Yoksa o da tanrigibi "ilk tek ve mutlak" midir? Oyle ise "ilk, tek mutlak" gozlemi nerde?
  15. Tamam iste bilimde bunu yapiyor yani "function or behaviour of phenomena or concept" yani kavramin ya da fenomenin fonksiyonunu ya da davranisini gozlemsel olarak algiliyor ve bunu kavramsal bilgiye ceviriyor. Tabi ki evrimsel degisim ve gelisim temelinde beyninin zihinsel yeti ve fonksiyonlari gelisen canlilarda da bir cesit "icgudusel nitelikli davranisin" degisimini gozlemliyebiliyor, bilim. Bilinc, kisaca kompleks ve dinamik sistem olan beynin, soyutlama soyut degerlendirme soyut degerleme merkezi olan zihninin bir yetisidir.
  16. Beyin ile zihin iliskisi ve birinin digerinden farki metafizigin varliksal/ontolojik felsefelerinin indirgemeci, determinist monist/dualist "birini otekine tercih eden/birini digeri bunyesinde yok eden" sartlanmis cagdisi yanasimi ile algilanmaz. Herseyden once bu iki kavramin ne oldugunu ve birinin digerinden farkini algilamak icin; ikisi arasindaki farki algilamak ve farkina varmakgerekir. Beyin, bir complex dinamik sistemdir. Iste bu complex ve dinamik sistemin her turlu soyutlama, soyut degerlendirme, soyut degerleme ve soyut temeli; zihin denen merkezden gelir. Basta zihnin beyinden bagimsiz olmadigini ve ondan ayruilamayacagini zaten zihnin tanimi ortaya koyar. Zihin, beyni kkullanarak kendini algilayan/algilatandir. Zihnin bu taniminin yaninda bir de beyin temelli islevi vardir, o da; Zihin sadece beyni kullanmak ile kalmaz, beyni degistirirde. Iste bir kisinin yasam suresince, algi bilgi ve buna bagli olarak ideolojisi inanci izmive her turlu etik v.s. degerinin kaliciligi sorgulanmazligi ya da degisimini en guzel acikliyan da budur. Yaani kisinin zihin olarak ideolojisi inanci izmi ve etik v.s. her turlu degeri degisime ugradikca, bu degisim beyni de degistirerek kisinin algisini bilgisini de degistirir. Iste bu farkindaligin degisimine de bilinc degisimi ya da kazanimi denir. Ayrica hafizada yer edenlerin kaliciligi ya da unutkanligi da bu algi ve bilgi temelindeki kullanim ve paylasimin onemi etkisi ve ilgisi temelinde degisime ugrar. Iste bilimin bilissel temelinde, zihin farkina varmak ve zihin/beyin iliskisindeki zihnin kendine ozgu farkindaligini algilamak ve bilincinme varmak "zihnin beyni kullanarak kendini algilamasi" temelinde, kisinin bu farkindaliginin kendi beynine yonelmesini ve fark ettigi algiladigi zihnini, beyni uzerinde kullanarak beynini degistirebilmesini saglar. Bir yerde bu "evrimci ve devrimci sorgulama" basliginda aciklanmistir. http://forum.dusuncedunyasi.net/topic/50-evrensel-insan-zihniyeti/?p=4485 Kisaca bir kisinin zihninin farkindaligi, ancak kisinin "kendi beynini kullanarak algilamasi" ile mumkundur. Bu algilama saglandiktan sonar da kisi zihnine hukmederek ideolojisini inancini izmini etik v.s. degerlerini sorgulayabilir ve bir rahatsizlik, sorun yasarsa ya da zarar gorurse de bunlari ya degistirir, ya da kavram temelinde serbesdte erdirerek bunlara bagimliliktan kurtulur. Iste bu temelde zihnin farkindaligi ve algilanmasi cok onemlidir. Evet, evrimci sorgulama ile yani bilincaltinin yasadigi bir sorunun gordugu zararin ve rahatsizligin zorlamasi ile de bilincsiz olarakkisiler, ideoloji inanc izm ve de etik v.s. degerlerini ve algi ve bilgilerini degistirebilirler. Yalniz burada beynin bu degisimi kisi tarafindan bilincli olarak saglanmadigindan, beyin bu degisime karsi mucadele eder ve belki de kisiyi "caydirarak" bu degisimden ali koyar, ya da degisim bilince cikmadan, geri tepebilir. Evet her turlu degerlerimiz ile bugun beyni algilamamiz bilimsel olarak kacinilmazdir. Onemli olan ise zihnin algilanmasi ve beyinden farkinin ortaya konulmasi ve beyin uzerindeki degisim etkisinin farkindaligi ve bilinci temelinde, kisinin beynine getirecegi degisim, yenilenim, gelisim, cagdasliktir. Bu da kisi Adina yeni bir algi yeni bir bilgi yeni bir deneyim/tecrube edinme ve herseye yeni bir bakis acisidir. Hele birde bu bilisselligin kisi tarafindan ....e goresi belirlense, iste o zaman kisinin birey bilincinin varligi ve neyi neden ve nasil yapmak istediginin de kisininm farkindaliginda ve bilincinde gerceklesmesi ve de bunun kisice algi ve bilgi ve de deneyim/tecrube temelinde dile getirilebilmesi kacinilmazdir. Kisaca kisi kendi zihnini algiladiginda beyninde yer etmis her turlu kavramsalbilgisini sorgulayabilir ve degistirebilir. Yani hic bir sey dogumdan gelen bir kalicilik dogal mutlak bir soyut ya da somut kadercilik, teslimiyet ve caresizlik icermez.
  17. Bilincini algiya kapatmamis sorgulanmazlarini sorgulayabilen cagdaslamak bilinclenmek isteyen, bilimselligi bilisselligi onemseyen ondan etkilenen ve onun ile ilgilenen ve de bilgisini algisini yenilemek isteyen her bir beyine yararli olur. Aksi noncognitivizmdir.
  18. Iste bilimsel onsezi de budur. Yani bilincli ve bllissel olarak, bilimsel temelde; akil ne kadar zorlarsa zorlasin gozlemi alinmadigi bir seyleri insanoglu disindaki bir fenomene eklememek, yani metafizik naturalizme ordan da bir tanri arayisina yonelmemek. Kisaca insanoglunun her turlu zihinsel yeti ve soyutlamasini hic bir surette fenomene oznelozel ve ozsel nitelikte vermemek. Kanunlarin yasalarin formullerin her turlu fizikselsosyal ve matematiksel/mantiksal bilginin kavramsal temelde insanoglu urunu oldugunun farkinda ve bilincinde olmak. Eger bu onsezi bilimsel olarak kaybedilirse, sonuc maddeyi, evreni, dogayi, dunyayi da insanoglu oznel ozel ve ozsel nitelikleri ile bezemek olur. Burdan da ilk nedene ve tanriya ulasilir. Iste gordugun gibi, bilimsel onsozuyu korumak ve gelisen degisen yenilenen bilim ve teknik temelinde bilgi iceriginde paralel tutmak, oyle kolay bir sey degil. Herseyden once bilimselligin bilisselligini bilgiselligin de bilimselligini icerir. Iste o yuzden bu sekildeki aklin bilimsel onseziden "caydirici/kendi inancini dogrulayici" sekildeki sapmalari; ancak boyle sorgulanarak ve tartisilarak onlenir. Bu acidan sana ve beynine bu sorgulamayi yaptigi icin, bilimsel onsezi adina tesekkur ediyorum. Burada beni sevindiren en cok sey ise, senin; aklinin onerdigi inanc temelli dogrulanan bir saplantiya bagli kalmaman ve bunu tartismaya acman ve sorgulayabilip, bilimselligi tekrar yakalayabilmen. Unutma bir madde, nesne, evren, doga, dunya evrim v.s. gibi fenomenlere insanoglu yetilerini vermek ve bunu unutup; bu fenomenlerde bu yetilerin oldugunu sanmak buna inanmak bunu kendine dogrulamak ve bunda israr ederek bunu bir cagdisi dogma haline getirmek; bir beynin en tehlikeli ve onlenmesi bilinc isteyen bir bilimden sapmasidir.
  19. Evrende yasa yok.Atom ve molekullerin de birbirini tanima ya da farketmeleri de yok. Tum bunlar insanoglu algisi gozlemi sonucu ortaya cikardigi kavramsal bilgi. Ne evreni, ne atomu, ne molekulu ne de aralarindaki iliskiyi baglamaz. Bilinc te insanogluna aittir. Mdde ya da nesne de bilinc "ilkelde olsa" yoktur. Bence sen illa bir sey yuklemek istiyorsan "kendiliginden gelen hareket/ic dinamik" diyebilirsin.
  20. Tamamda belirleyen yasanin kendisi degil, insanoglu. Kisaca insanoglu algisi gozlemi ve kavramsalk bilgisi olmasa, boyle bir yasa belirlenemez. Yani bir belirleyen gerekir. Her istencte yasa ortaya koymak ile sonuclanmaz. YHa da insanoglunun istenci her zaman bilimsel de degildir, bir ideal ya da bir hayal urunu de olabilir.
  21. Konu derken, tam olarak kavramak istedigin konu nedir?
  22. "ilkel bilinc" ten kastin nedir? Buradaki ilkel sifatini neden kullandin? Yasalar zaten fizigin degil ki, insanoglunun. Insanoglu yasayi hangi konu ile ozdeslestirirse onun yasasi olur. "guc istenci" nden neyi kastettin? S.Hawking yasalara "tanri denebilir" dedikten sonra; sen de "ilkel bilinc" mi demek istiyorsun? Neden, yasanin ne sorunu var?
  23. Bilinc nerededir, insanoglunun beyninin zihin yetisindedir. Yani bilim yasalari burdan cikar. Yasalar insanoglunun bir soyutlamasidir. Olabilir, yalniz bizim kavramsal bilgimiz bize, onlarinki onlara arada bir dialog yok. Tabiki evrimile olustu. Yalniz, bugun insanoglu kendi bilincini kendisi evrime birakmadan devrimci olarak yukseltebilir. Yeterki bunun farkinda ve bilincinde olsun. Olurmu, yasalar kalici olmadiginda ya da yanlislandiginda ne olacak? Bilinci algilamak icin, insanoglunun dusunce ve davranisina bakmak yeterlidir. Cunku beyninde yer etmis olasni ancak dile getirecektir. Evrium olarak bakilacaksa, konu sadece bilinc degil. Bilinc sadece zihnin soyutlama yetilerinden sadece biridir. Burada beynin soyutlama merkezi olarak zihi nasil olusturdugu ve insanoglunun konusma/dil yetisi gelisimi onemli.
  24. Hayir, ilkkel bilinc dersen; bizim verdigimiz ozellik anlamini tasimaz. Zaten sorun da bu hatadan yola cikip, sadece metafizikte varlikta takili kalmakta. Denemez. Cunku o yasalar da insanoglunun verdigidir. Maalesef geliyor. Gelmezse insanoglu madde olarak algilanmaz ve degerlendirilmezdi. Yani insanoglunun maddeye verdigini, tam tersi olarak maddenin insanogluna verdigi seklinde algilaniyor. Boylece insanoglu kendi kendine kendini teslim ediyor ve ufkunu daraltiyor. Ondan sonmra da tanrisini buluyor. Maddenin ufku yoktur, ufuk insanoglundadir. Bunu algilayamayan insanoglu ufkunu mahkum eder. Insanoglu bilincine bu farkindalik, devrimsel temelolusturur.
  25. Sen insanoglunun soyutlama yetilerinin, soyutlamasini soyut degerlendirmesinin muhakemesinin, sorgulamasinin v.s. merkezinin nerede oldugunu dusunuyorsun? Ya da masanin bir soyutu oldugunun bana gozlemini ver. Ayrica oldugunu farzetsek bile, sen hangi ortak dil ile atomlarla iletisim kurabiliyorsun? Ya "doganin kanunlari vardir"- metafizik naturalizm. Ya da "dogaya kanunlari onu algilayan ve gozlemleyen insanoglu verir"- yontemselnaturalizm Epistemolojik secenek bu.
×
×
  • Create New...