Jump to content

evrensel-insan

Members
  • İçerik sayısı

    3.544
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    391

Everything posted by evrensel-insan

  1. Aradaki en buyuk fark, bahsettigin "felsefenin" tamamen bir cikar (politik/ekonomik/otokratik v.s.) temelinde olmasidir. Onlar da zihne etki edilerek insanogluna herseyi yaptirabileceginin farkindadirlar. Yalniz tum yaptiklari cikarci temelde ve her turlu toplumsal/sosyal degeri bir politika araci olarak kullanarak somurme temelindedir. Yani rantlarini "insan haklari hak ve ozgurlukler" olarak susler ve somururler. Cunku bunlasrdan yana degillerdir, sadece bu insanlik iceren degerleri somuru ve cikar araci olarak kullanirlar. Tursel bilinc icin, bireyin tum insanoglunun farkindaligi ve algisi ve de kendisinin de bu turun bir biri oldugu farkindaligi ve algisi gerekir. Yani hic bir cikar ya da dusunce ve de davranis, insanoglunu parcasal bir bolume goturmez. Hak ve ozgurlukler evrensel hukuk ve insan haklari, cikarandan ya da yonetenden yana degildir, herkes icindir. Bir turune sadece ona bilinci farkindaligi zihni ve bunun degisebilirligini gostererek yardimci olur. Burada baskasina mudahele ya da zorlama soz konusu degildir. Cunku bunlar verilemez, kisi isterse bunlari kendine alir. Iste randdan bir farki da herseyin istekli gonullu bilgili ve bilincli alimidir. Iste o yuzden birey bilinci ile bireysel bilinc farklilasir. Bunun basligi var sitede. Tursel bilinc maalesef henuz mevcut degildir. Insanoglu toplumsal olarak ozgur dusunceye sahip olabilir, ama serbest dusunce duzeyi henuz bireysel boyuttadir. Bu iki dusunce farki da sitede var. Tembellik ve bananecilik bilincin degil; bilincsizligin urunudur.
  2. Evet bir seyi yapmak isteyen zaten yapar. Insanoglu ne her yaptiginin bilincindedir, ne de bazen neyi neden yaptigini bilir.
  3. Herseyde oldugu gibi bilimin de bilimsel olan ve olmayan yontemleri ve felsefeleri vardir. Cunku felsefe bir cesit sorgulamali cikarimdir. Iste bilimin bilimsel yontemi de bu sekilde ortaya konur. Buradaki fark; felsefenin mi bilimi, yoksa bilimin mi felsefeyi belirliyecegidir. Iste tum bilimsel olmayan soyutlamalar, felsefenin bilimi yonlenbdirdigini yani felsefi bilimi ortaya koyar. Yukaridaki arkadasinin dusuncesi de bu temeldedir. Halbuki olmasi gereken, bilimin felsefeyi belirlermesidir. Yani bilimsel felsefe. Bilimsel felsefe, bilimin bilimsel olarak kalmasini gelismesini yenilenmesini ve degismesini saglar. Digerleri de tanm tersi olarak akilcilik ile bilimi "asar" inanca ve ideolojiye agirlik verir. Bu konuda sitede oldukca baslik bulabilirsin. Benim bilimsel felsefem, constructive epistemoloji, yani yapilandirmaci bilgi dir. Bugun cogu cevre hem felsefi hem de bilimsel olarak bu dali Kabul eder. Bu baslikta yazilari okuyabilirsin. Yapilandirmaci epistemoloji, ontolojik bakis acisini da sonlandiran bir felsefedir. Bilim kisilerinin aslinda felsefe bilmesi degil; genelde akilciligi gozlemin onune cikarmalari temelinde bilimsellikten saparlar. Tarihte ornegi coktur. Ustelik emperyalist zihniyet bu bilim kisilerini de bilimi sulandirmak Adina koz olarak kullanir. Burada onemli olan bilim kisisinin, kendi bireysel inanc ve ideolojisini bilimsel calismasina katmamasidir. Bunu basarmak ta oldukca zordur. Buradaki akilciligin en buyuk sorunu da, bilim kisilerinin; insanoglu disinda baska bir ozne aramasi ve insanoglu beyninin yetilerini, evrene, dunyaya, dogaya maddeye vermesi ve de burden bir buyuk ozneye (great designer) ulasmalaridir. Bunun sonuncusu "bilim yasalarini tanri yapan" S.Hopking dir. Gecmiste hegel kant Nietzche, Schopenhauer v.s. tanriyi oldurseler bile idealizme sapmislardir. Tam da senin yukaridaki arkadasinin ornegi temelinde. Bilim bilinmeyen ile ugrasmaz, bu akilciliktir. Bilim daimi olarak ortaya cikardigini bildirir. Bilim pozitiftir. Bilimde bilinemez yoktur, bilinemezin algisi akilciliktir. Bilim bilir ve bildirir. Bilim bilmektir.
  4. Onu yapmasi zordur. Ne ile suclayacak.
  5. Iste o yuzden soyutlama ile soyutculuk farklidir. Birinin bir dayanagi vardir, digeri hayal urunudur. O yuzden soyutlama yaparken idealizme sapmadan bilimsel olmak, oldukca zordur. Bu bilimsel bilisselligin duzeyine ve de bilimin bilisselligine baglidir. Bir nesnenin herhangi bir özelliğini diğerlerinden ayırarak tek başına ele alan ansal işlem felsefede soyutlama olarak adlandırılır.Bir bilgi yöntemi olarak, soyutlamayı insan zihni yapar. Gerçekte soyutlama, bilme sürecinde zorunlu bir yöntemdir. İdealizme düşmeksizin gerçekleştirilen soyutlama, bilimsel soyutlamadır. Kavramlar, soyutlamalarla elde edilirler. Ama nesnel gerçeklerle denenir ve doğrulanırlar. Soyut kavram ve düşüncelerin hakikiliklerinin ölçütü insansal pratiktir. Soyutlamada aşırılığa varmaya ya da soyutlamaları kötüye kullanmaya soyutçuluk denir.
  6. Turkiye de ne oldu? Eylemler hem bolge hem de sayi olarak yayildi. Aslinda bu eylemi ilk defa Japonyada sadece bir kisi, hareket eden tanklarin onunde sadece durarak gerceklestirdi. Ikincci dunya savasi sirasinda. Mesela bir kisi diyelim vinciun, aracin v.s. onune gecince; neen sofor ustune surmez? Cunku anlik sok gecirir. Ben sana bir olay anlatayim. Bu eski solcu eylemlerinden birinde, iki kisiyi polis ellerinde silah ile kovalar ve iclerinden birinin kafasina tabancanin kabzasi ile vurur. Cocuk tere duser ve kafasindan kan akmaktadir. Digeri arkadasinin yaninda egilir, polis te basinda ve "ne yaptin, arkadasimi vurdun" deyip polisi suclar ve polis biran saskinlik gecirir, bu arada bunu diyen kacar ve polisin elinden kurtulur.
  7. Akildan uzak olamazsin. Cunku akil zihnin ve bilimin soyutu olan teori v.s. nin bir urunu. Burada onemli olan, akil ile gozlemi teori ile olguyu birlestirebilmek. Bilim somuttan soyuta; Inanc, ideoloji, izm v.s. soyuttan somuta gider. Yani bilimi somut, digerlerini soyut belirler. Cunku akilciligin bilimsel olmayan soyutunu tek dogrulamak inanc ve ideoloji ile olur. O da sadece dogrulayan icin gecerlidir ve yanlislanamaz. Bilimin dogrulamasi ise olgudur ve gozlem verir, yine gozlemle de yanlislanabilir. Klasik metafizik varliga dayali eski bilim, sadece ispat ederdi. Yani bilimi gelistirmez ve ayni inanc ideoloji gibi, ispat mutlagina teslim ederdi. Iste o yuzden herhangi bir akilci one surumun mantiksal gozlem verme olasiliginin olup olmamasi olcuttur. Mesela "hersey maddedir, madde tek, ilk ve mutlaktir" Soyleminde "hersey, tek, ilk, mutlak" gozlem vermez. Yani bilimsel degildir.
  8. Psikolojik siddet, fiziksel olmadigindan cezasi yoktur. Cunku zihni etkiler. Peki bu psikolojideki bir kisi, sence duran adamin ne yapmasini bekler?
  9. Yani kisisel mi degerlendiriyorsun? Halbuki burada bir eylem var, yani sosyal.
  10. Olabilir, determinism inancin ideolojinin izmin v.s. dogmasi iken; bilincin gostergelerinden biridir. Zaten tek duze dusunen ideoloji inanc ve izmler; bu farki goremez. Inancta da determinism yoktur. Biri determinizmini izmine, digeri tanrisina verir. Ikisinin ortak noktasi akilciligi ve insanoglu varliginin farkindasizligidir.
  11. Sence atabilir mi? Polis amirine "eylem var" diyor. Amiri "Ne yapiyor?" diye soruyor Polis "Duruyor" diyor. Mesela bir kisi sana yumruk atmak icin elini kaldirdiginda, senin de elini kaldirmani bekler. Eger elini kaldirmazsan, normalde sana yumruk atamaz. Soyle dusun "bir kisi duran adama, neden yumruk atsin?"
  12. Aynen. Iste ozgur iradeyi algilayamayanlar, insanoglu varliginin niteliklerini algilayamayanlardir. Basta maddecilerdir. Dinciler de sadece gostermelik Allah'larinin emrinde bir iradeden bahsederler. Determinizm ise, birey bilincinin ve ne yaptigini bilme bilisselliginin kararliligidir. Bilimde mutlak olamaz, oldu mu bilim inanc ya da ideoloji olur. Yani mitlak gozlemci degil; akilci algilamasdir. Ben bu iki farkli algilama ile ilgili yazdim. Siteden bulabilirsin. Insanoglunun algisi ile ortaya attigi her bir kavramsal bilgi zaten vardir. Bunun varliksal tartismasi ise, metafiziktir. Bilgi olarak vardir.
  13. Mesela sence oturma eylemi ya da duran adam eylemi, aktif mi/pasif mi? Zaten o dedigin direnmenin geregidir. Yoksa teslim olmus olursun.
  14. Aynen. Zaten bilimin bilimselliginin bilisselligine varamayan, aklinin esiri olur ve inanca ideolojiye dolayisiyla cag gectikce dogmaya teslim olur.
  15. Bir direnmenin aktifi ile pasifini mesela sen nasil farkli kilarsin? Eylememi yoksa etkisine mi bakarsin?
  16. Bence once kayigin her acidan saglamligini control etmeli. Bir olayin olabilme olasiligi neyse o kadardir. Kayigin boyu, seyahat edecegi suyun niteligi (gol, deniz, okyanus v.s.) Hava sartlari, ne kadar suda kalacagi. v.s. kisaca ne kadar tedbir alirsan al. Sonucta mantiksal olabilirlik olasiluiginin tumunu hesaplaman mumkun degildir. Hani bir atasozu vardir "esirgedigin goze cop batar" diye. Ya da "korktgun basina gelir" Kisaca hic bir seyin garantisi yoktur.
  17. Gozlem sadece ve illa bir teoriye bagli olarak yapilmaz. O yuzden de bilim de bilimsel olarak, inanc ideoloji izm v.s. gibi bir on yargi yoktur. Yani "okuzun altinda buzagi aramaz" Sadece altina bakar. O yuzden bilim bu temelde de "sunu gozleyim/bunu gozlemeyim" diye bir ayrim yapmaz. Herseyden once insanoglu algisina bir yansi gelmesi lazim ki, uyari alsin. Ayrica fenomenler, ne oldugu ortaya konabilen gorunguler oldugundan verdikleri gozlem de sinirsizdir, bu da algiyi bilgiyi kavrami v.s. sinirsiz yapar. Mantik ta ya olabilirlik olasiligi olmustur ve gozlem verir, ya da ortada olabilirlik olasiligi gozlem verebilecek bir soyutlama yani teori v.s. vardir. Mesela sen dusunuyorsan ki "bir gezegenin cevresindfe dolanan bir caydanlik oldugunu" gozlemini esirgemez ve her yeni olanakta ve teknik gelisim ile, bakarsin.
  18. Yani fenomenden bahsediyorsun.
  19. Burada determinizmden ne algilandigina bagli, buradaki algi ideolojik inancsal bir saplantinin uzerinde israr etme ya da illa onun dogrulugunu bikr cesit ortaya koyma anlaminda degildir. Buradaki determinizm, yapilanin bilisselligi kararliligi azmi ve de yonteminden sapmama kendini koruma anlamindadir. Bilim ne yapar, gozlemler, bulur, teori ortaya atar bunu test eder deneye tabi tutar ve herkesin tartismasiz algiladigi olgusunu ortayas koyar ve de bu olguyu yine gozlem ile yanlislanabilir kilar. Yani buradfa ne bir kalicilik, kesinlik, mutlaklik v.s. de suphe de sozkonusu degildir. Benim bu sitede bunu aciklayan basligim var. Yani boyle bir determinizm ancak akilci inancsal ve ideolojik olan determinizmdir. Bilimde ise gecerlilik ve de yanlislanabilirlik soz konusudur. Zaten oyle olmazsa bilim de dogmalasir, inancsallasir ve ideolojilesir ve degisime ugramazdi. Iste bilimi diger yontemlerden de farkli kilan budur. Yani determinizmi, bilimsellikten sapmamaktir. Benlik ozgurluk serbestlik v.s. gerci ben bunlari sitede acikladim. Yine acikladigim, insanoglunun bir vucudu beyni ve zihni vardir bir de bunlarin butunu olan kendi vardir. Iste kavramsal bilgi ve ortaya koyum ya da dile getirim, bu butunluktur. Burada kendi kisminda kalanin kendini yonlendirmesi ve yonetmesi bilincsizlik, bireysizlik, bilincalti ve dogumdan itibaren alinan her bir degere kendinin harfiyen uymasi ya da en fazla karsi gelmesidir. Halbuki bilincli bir birey; vucudunu beynini zihnini kendi sorgulamalari ile kendi yonlendirebilir ve de yonetebilir. Yani kendinde olanlardan kendi soz sahibi olabilir. Iste serbestlik te, serbest irade de budur. Yadi kisi kendi, kendi zihnindeki degerleri sorgulayabilir, degistirebiler onlardan kurtulabilir, yerine yenilerini koyabilir. Aksi zaten yasamin kisi tarafindan yasanmasi degil; verilenler temelinde kisinin yasatilmasidir. Ozgurluk ise farkli bir seydir. Kisiden ziyade, kisinin icinde bulundugu ortamin ona sagladigi olanaklar ile ilgilidir. Yani kisinin ne soyleyeceginin, ne yapacaginin, hangi degerleri hakki olarak uygulayacaginin ortam olarak ona taninip taninmamasidir ozgurluk. Bir yerde politikm cikar temellidir. Hatta duygu/akil somuruludur. Burada da determinizme deginmissin. Istersen sen, determinizmden ne algiladigini ve neye gore determinizme ne anlam ve icerik verdigini dile getir, ben de ona gore senin ne algiladigin temelinde yanit vereyim. Ozgur Irade ve determinizm ideolojik inancsal ve izm temeli olarak biri birine zittir ve biri varsa oteki yoktur. Halbuki oyle degildir. Ikisi de bireyin bilinc ve farkindalik temelli dusunce ve davranis temellerinin birer kavramidir.
  20. Dik durmak zaten direnmek ile mumkundur, yani direnmek direnc gostermektir. Diger bir adi ile teslim olmamak, boyun egmemek ve mucadeleyi oyle ya da boyle surdurmektir. Tabi ki burada kuvvetler dengesi hatta ustunlugu direnisin kazanilmasi icin gereklidir. Yalniz buradaki kuvveti sadece silah ya da fiziki guc olarak ta almamak lazim. Onemli olan direnmenin ses getirmesi ve onlenemeyecek hale gelmesidir. Zaten silah olursa o zaman savas olur. Yalniz burada direnmedeki irade kararlilik ve azim, ancak bilincli ve neye direndiginin farkindaligi ve de direnenlerin ortak direnc noktasinin korunmassi destegi talebi ve savunusu temelinde mumkundur. Yoksa sisirme ya da toplama bir direnme zaten kalici olmaz.
  21. Once sitemize ve aramiza hosgeldin. Benim lakabini bildigim kisi misin? : Umarim, katilimci ve kalici olursun. Burada hangi varliktan bahsettigin tam olarak algilanmasa da, eger felsefenin metafiziginin ilgilendigi genel bir varliktan bahsediyorsan; bilimsel olarak varligin kendisi degil; gozlemi ortaya konur. Yani insanoglu algisi ile gozlemini aldigini kavramsal bilgisi ile ortaya koyar. Bilim gozlem veren tabana fenomen der ve fenomenin goizlemini ortaya koyar. Fenomenin varliksal tartismasi ise felsefenin metafizik dalinin one surumleri ve kuramlari temelindedir. Burada kavram, gozlemi alinan fenomen ile ozdeslesmis olandir. Bu temelde zaten kavram ile ozdeslesmemis varlik mumkun degildir. Yokluk ise, en basta algi ile varlanan bir kavramin, ozdeslestiginin algisal temeldeki ve dilbilgisi olarak yoklugudur. Ben yoklugun ne oldugunu ve cesitlerini bu sitede acikladim. Kisaca var kilinmis bir kavramin yoklugudur. Yani yokluk kendi basina kullanilmaz. Bilimin mantigi; olabilirlik olasiliginin olmuslugu ya da olabilme olanagi uzerinedir. Yani bilimde negatif algi yoktur. Zaten algi daimi pozitiftir. Burada olanak temelinde sadece bilimin epistemolojik olarak ne an olursa olsun bir geldigi bilgi noktasi vardir. Birincisi bu nokta daimi yenilenen, degisen, gelisen ve olani eskiten noktadir. Ikincisi bu noktanin bilimsel olgu ya da teori disinda kalan kismi akilciligin one surdugu ve bilimsel temeli olmayandir. Dolayisi ile bilimin her daim gelinen siniri kavramsal bilgisidir. Eger bir seyin henuz kavrami yoksa, onun bilgiside yoktur. O yuzden olasiliksiz sadece akilciligin tatminsizligi bilim ile yetinmemesi ve kendini inandiran bir yanit aramasidir. Yalniz bunu gecmise dayanarak ortaya biliriz. Mesela bugunku bilimin geldigi yer ve teknik, bundan bir asir once olasi degil de vee olmadi. Burada konu olasiliklarin var olmadigi ancak gecmis ile bugunun mukayesesi temelindedir.
  22. Bundan sonra, uzerinde yasadiginiz ulkedeki her bir vatandas "makul supheli" durumundadir. Yani polis ya da bir yetkili sizi" bu kisi hukumeti ve devleti devirmeye yonelik darbe yapabilir" dusuncesi ile; Yolda yururken, bir eylemde iken, arkadaslariniz ile sohbette iken, bir yerde oturuyorken ve hatta evinizdeyken; makul supheli olarak gelir, alir ve tutukluyabilir. Sucunuzu bilmeniz gerekmez, avukatiniza sucunuzun soylenmesi de gerekmez, sizi alir mahkeme eder, suclar yargilar ve hapse atar. Bir de buna "gizlilik sorusturmasini" ve de "gizli taniklari" ekleyebilir. Size istedigi muameleyi yapabilir ve hatta sizi oldurebilir/katledebilir. Neden makul supheli olabileceginize eger ortada "sadece sizi tutuklama istemi" yok ise digger yukleyecekleri suclar. Soylediginiz soz, yazdiginiz yazi, attiginiz twit, sosyal medyada paylastiginiz bir cumle, yaptiginiz basin toplantisi kisaca her turlu davranisinizda eger "diktatore, onun bas otokratina, partisine, soylemlerine, uygulamalarina, her turlu kendi ceplerini doldurmalarina, orayi burayi satmalarina, v.s. kisaca ne yapiyorlar soyluyorlar ise ona karsi bir davranis sizing zaten makul supheli oldugunuzun delilidir. Bunlarin hic birini su andan itibaren yapmasaniz bile, daha onceki dusunce ve davranislarinizdan dolayi ve hatta size gore hic bir karsitliginizin olmadigini dusunseniz bile; bir gun bir zamanda bir yerde, makul supheli olarak degerlendirilebilirsiniz. Yani bundan sonra karsitliginizi ortaya koymamis olsaniz bile, kendinize gore de hic yasaminizda bir karsitlik sergilemediginizi dusunuyor olsaniz bile, bu size yoneltilen makul supheli iddiasini curutemez. Yani bugun ulke bunyesindeki her bir vatandas istisnasiz, makul suphelidir. Eger bu iddia ile karsilasirsaniz, yasaminiz ve iliskileriniz artik sizden alinmis demektir. Sadece bunlar olsa, bunun yaninda; her turlu maliniza el koyabilirler, sizi her zaman dinleyebilirler ve size yasami zehir edebilirler. Kisaca sizi makul supheli iddiasi uzerinize verildikten sonra, hic bir guc, kurum, kurulus, kisi kurtaramaz yani hak ve ozgurlugunuzu savunacak, hukuk olanaginiz elinizden alinmistir. Dunyanin neresinde boyle bir yasam varsa, oradan bunun ornekleri elde edilebilir. Tayyibiye'ye hos geldiniz. Mutlu iyi yasam ve iliskiler.
      • 6
      • Like
  23. Guncel olan Kobani saldirilari ve turkiye halk savunuculari gercegi gostermistir ki, cikar cikmaz guya "cemaat/parallel" safsatasiyla AKP'lilesmeye baslayan, D.Perincek ve surekasini takiple, AKP'lilesmek sirasi daha dun "ergenekon" adi ile AKP karsitligi yapan, ulkuculer, turk milliyetcileri ve ulusalcilar olmustur. Iste bu AKP'lilesmek her turlu cikarin pesinde kosanlar icin bulasicidir. Simdi hep bir agizdan "Kobaney'i bahabe ederek sokaga cikanlar, PKK'li ve kurddur" sarkisini soylemektedirler. Ayrica sokak eylemlerini ayni bir zamanlar Gezi bilinci direnisinde oldugu gibi "terorizm, vandallik, polise saldiri, turk milli degerlerine zarar verme, ortaligi yakip yikma v.s." ile ozdeslestirmisler, . Turkiye'nin 79 beldesinde sokaga cikan hak ve ozgurluk savunucularini gormemislerdi. Cunku onlar hic bir zaman evrensel hukuk ve insan haklarinin hak ve ozgurluklerinin yaninda ve de saldiriya ugrayan halklarin yaninda olmadiklarindan, bu amacla sokaga cikanlari da gormeleri imkansizdir.
  24. Bugun "PKK, kurd" damgasi yemekten korkanlar, dun de "baazci, capulcu, ergenekoncu, cemaatci v.s." damgasi yemekten korkanlardi. "Korkunun ecele faydasi yoktur" "Kusdan korkan dari ekmez" Onlar bu donem donem kullanilmalarini ve cikarlarini insanliga hak ve ozgurluklere tercih edebilirler. Bizler ise, insanligimiz ve hak ve ozgurluklerimizi hic bir cikara tercih etmeyiz. Yarin yeni damgalar yemeye de haziriz. Tabi yine "yiyecegi damgayi begenmeyenler" AKP yanlarinda saf tutabilirler. Hatta bunlar bugunku AKP "karsiti" olabilir. Cunku onlarin karsitligi insanlik ve hak ve ozgurlukler ile degil; cikar ile belirlenir. Iste aradaki en belirgin fark da budur. Diktatore ve surekasina karsi olmak: Ideolojik, inancsal, politik, etik v.s. cikar karsitligi mi? yoksa, evrensel hukuk ve insan haklarinin Hak ve ozgurluk karsitligi mi? Bu karsitlik kendi cikari icin mi, yoksa hak ve ozgurlugu elinden alinanlarin halklarin bireylerin hak ve ozgurlugu icin mi?
  25. Artik gozlem ile deneyim ile ogrendik ve bilincine vardik ki, dictator ve parisi ve de yardakcilari her yeni bir olayda, kendine bir provakator ortagi seciyor ve "ona olan karsitliktan, kendi karsitligina vurgu yapiyor" Iste su gunlerde bu provakasyon ortagi ISID'dir. Bugun Kobani halkina yapilan saldirilarin her turlu karsitligi, diktatorun provakasyon kullaniminda ISID'dir. Iste burden basliyarak siralar" PKK, Kurd, marjinal, vandal, terrorist v.s. ve baglar "darbeci, hukumet karsiti, devlet karsiti, demokrasi karsiti" Kisaca bugun her turlu hak ve ozgurluk yanlilarinin karsitligi ne olursa olsun, onlarin damgasi hazirdir "PKKli terrorist, v.s." Yani bugun herhangibir grup kisi kurum kurulus v.s. diktatore karsi olmaya gorsun, hemen bu damgayi yer. Boylece dictator daha once kullandigi "cemaatci/parallel" provakasyonunu bugun, ISID'a cevirmistir. Tabi bu algi size otomatikman gunesin altinda AKP olmayan ne varsa, onu yapar. Buna islam karsitligi, vatan hainligi v.s. de dahildir. Kisaca dictator kendi her turlu cikari icin oyle durur, sadece doneme gore provakator ortagini belirler ve kendine karsi olan her kim her ne konuda karsi oluyorsa, onemli degildir. Onun gecmiste aldigi her turlu etikete bu sefer yenileri eklenir. Peki bizler ne yapalim, sirf kendi cikarlari icin kendilerini diktatore kullandiran ve guya onsdan yana olmayanlari da, meselasu an D.Perincek'i de; dictator mantigi ile mi etiketliyelim. Yoo bizlere yakismaz. Bizler sadece kimin nerde ne zaman nasil dusunup davrandigini kimi neden savundugunu kime neden karsi oldugunu gozlemler ve dile getiririz. Burada her kendini kullandirtan da bundan nasibini alir. Diktatorun kullandiklari kullanilirken AKP'li olur, kullanilmazken de AKP karsiti olur. Bu onlarin tutarsizligi ve ilkesizligi ve de cikar temelindeki durumlarinin yansisidir. Bizler ise, diktatorun her turlu cikarci politikasini algilayanlar olarak, bu cikara boyun egmez ve hic bir zaman kendimizi diktatore kullandirtmayiz. Bunun icin de uzerimize atilan her turlu camuru ve eklenmen etiketi; uzerimizde tutmayiz. Cunku bizim tek bir etiketimiz vardir, o da insani degerlerle yasamak ve bu degerleri her cografi ve toplumda her saldiriya ugrayana yonelik savunmak. Bu dun, gezi idi, bugun Kobanidir. Dun filistin idi, bugun Kobanidir, dun ezidilerdi, turkmenlerdi bugun Kobanidir. Yarin da baska bir bolge ve halk olabilir, ya da ulkemiz ve toplumumuz bunyesinde bir savunu olabilir. Bu durumda, dictator yeni bir provakasyon ortagi bulur ve onun isiginda yine kendine karsi olan bizleri etiketler. Bu sefer de kullandigi belki bugun ona karsi duran olacaktir. Kendini kullandirtanlar degisir, bizler karsi duranlar olarak degismeyiz. Sadece karsi durus nedenimiz ve gerekcemiz degisebilir. Bu diktatorun ayni gun icinde bile degisime ugrayan pragmatist cikarina ayak uydurabilmek ve karsitligimiza devam edebilmek iste bizim yaptigimizdir. Cunku aslinda biliriz ki, bize verilen her turlu ve her donemdeki etiket, aslinda diktatorun kendi etiketleridir. Onun hipokritikligi, yani kendi yaptiklarini baskalarinin yaptigi gibi gostermesi ve baskalarinin yaptigini da kendi yapmis gibi gostermesi artik saklanamaz bir gozlemdir.
×
×
  • Create New...