-
İçerik sayısı
3.544 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
391
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by evrensel-insan
-
Buradaki ana fark, gozlemin kesintisiz olmasidir. Daimilik te zaten bu anlamdadir. Bu bahsettigin formel mantiktir. Formel mantik kesinlikci bir mantiktir ve sadece sekilseldir. Benim sitede uc farkli mantigi aciklayan basligim hatta basliklarim var. A A degildir, cunku A bir siniflama ise, bu siniflama icinde farkli A lar vardir. Mesela hristiyanlik ta muslumanlikta din siniflamasinda A dir. Yalniz bir birinden farkli hatta bir birine karsi A dir. Yani muslumanlik A ise, hristiyanlik karsi A dir. Insanoglu vucudu dogdugu andan itibaren olerek yasar. Yani yaslilik demek, vucuttaki hucrelerin olmesi demektir. Yani yasiyan kisi de, olmus bir suru hucre bulunur. 3.cunun olmamasi ilekesi de gecersizdir. Cunku "tarafsizlik, kararsizlik, bananecilik, bilinmezlik" iki uctan da degildir. O dedigin bulanik degil, epistemolojik mantiktir. Cunku farkin farkinda olarak, aristo mantiginin fark edemedigini fark etmistir. Mesela kirmizi renk arasindaki farklarin farkina varmak, o renkleri kirmizi olmaktan ali koymaz; ama kirmizinin kendi bun yesinde farklari vardir.
-
Cunku insanoglu kendini bildi bileli gozlemini aliyor. Yani gozlemini almadigi bir kesinti yok, sureklilik/daimilik var. Yalniz daimi ebedi ya da ezeli degildir. Zaten bilimde kesinlik te suphe de yoktur. Sadece gecerlilik ve yanlislanabilirlik vardir. Bir seyin yanlislanabilmesi icin, tartismasiz gozleminin olmasi gerekir. Yoksa inan cin ideolojinin akilciligin dogruladiginin, tartismasiz bir gozlemi yoktur ve o yuzden de yanlislanamaz. Dolayisi ile bilimsel degildir. Bulanik mantiktan kastin nedir? Bir ornek ile aciklar misin?
-
Bir seyin yanlislanabilir olmasi, onun bilimsel yonteminin bir parcasidir. Sadece bilimsel verilere dayanmayan oneriler kuramlar yanlislanamaz. Evren daimi oldugundan ve zamansiz oldugundan, enerjisi de daimi ve zamansizdir. Burada zaman sadece enerjinin donusumu icin bir olcum olarak kullanilabilir. Bu evrenin/doganin bir ozelligi ilkesi degildir. Sadece insanoglunun evren ve dogayi gozleminden ortaya cikardigi bir olgudur. Zaten sorun bu metafizik naturalizm algisinda, yani insanoglunun her turlu degerini; evrene dogaya v.s. mal etmek. Cunku bu mal edis, ister istemez mutlaki ve degismezligi cagristirir. Halbuki bunun insanoglunun bir ortaya koyumu oldugunun farkindaligi ve algisi ise, onun daimi yanlislanabilir olmasini getirir. Evet insanoglunun ortaya koyumunun yapilandirilmis yapi ve isleyisi zaten sorundur. Celiskiyi de bunyesinde tasir. B urada paradoks gibi gorunen, bunun insanoglu ortaya koyumu yerine, uzerine ozdeslesene aiy oldugunu soylemek. Asil paradox budur.. Yani metafizik naturalizmden kurtulmak ve bilimsel olarak, yontemsel naturalizmi benimsemek gerekir. Ayni zamanda tum bilimsel kurgularin (kanunlar, kurallasr, olgular, yasalar, formuller, teoriler, tezler, v.s. nin ) insanoglunun bir soyutlamasi oldugunu ve evrenin doganin v.s. bir ozelligi olarak algilanmamasi gerektigini algilamak. Yani "doganin kanunlari yoktur, bu kanunlari dogaya onu gozlemleyen insanoglu verir. Bu verilerin ancak yanlislanabilir olabilmesi ancak bu verileri bilimsel yapar. Burada bir yanlis algida, yanlislanabilir olmayi "neden yanlislanamiyor?" olarak algilamaktir. Yanlislanabilirlik "insanoglunun ortaya koydugu bir olgunun gecerliliginin teorik deneyi saglandikca ve gozlemn verdikce gecerliligi" nin "bu teorinin deneyinin artik ayni sonucu vermemesi ya da gozlem ile yanlislanmis olmasi" demektir. Gozlem verdigi surece ve teorisi test edilebildigi surece zaten gecerlidir.
-
http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1045-hangi-ataturkculukkemalizm-ve-karsitligi/
-
Burada ortada olan bir teorinin, test edilebilir deneyi icermesi ve bunun daimi yapilabilmesi soz konusudur. Ya da bir gozlemin, getirdigi teorinin test edilirligi ve daimiligi soz konusudur. Buradan iki sonuc cikar, ya teori olarak henuz goizlem vermeyen -Mesela big bang Olgu olarak gozlem veren ve henuz yanlislanamamis olan. Mesela yer cekimini ele alalim. Yer cekimi hem bir olgu, hem de bir teoridir. Düşme eylemi maddelerin birbirini çekmesinin bir gözlemidir.-Burada dusme eyleminin tartismasiz bir gozlemi var. Maddelerin birbirini çekmesine yer çekimi denir.- Iste bu gozleme verilen teorinin adi "ter cekimi" Yer çekimi bir olgudur. -Bu teori deneyler ile kanitlanabilir ve gozlemi daimidir. Gozlem ile yanlislanabilene kadar da, tartismasiz gecerlidir. Aristoteles ve Galileo yer çekimi olguları için açıklamalar üretmişlerdir. Bunlar artık kullanılmayan açıklamalardır. Newton'ın yer çekimi açıklaması kabaca doğrudur ama geliştirilmeye ihtiyaç duymuştur. Einstein'ın açıklaması Newton'ın yer çekimi açıklamasının geliştirilmiş halidir. Einstein'ın açıklaması yer çekimi olgusunun günümüzde en çok kabul gören açıklamasıdır. Yer çekiminin Einstein tarafından yapılan açıklaması Genel Görelilik Teorisi olarak adlandırılır. Yer çekimi bir olgu ve bir teoridir. Iste burada; Bu teorinin ve de gozlemini alanin ve de olgusunu ortaya koyanin insanoglu oldugudur. Yani bu kanunlar fizigin degil, algiladigi gozlemini teoriye tasiyan insanoglunundur. Evrenin, doganin, dunyanin, maddenin v.s. yani insanoglu disinda kalan her hangi bir fenomenin yasalari vardir demek- metafizik/ontolojik naturalizmdir. Halbuki bu yasalari evrene, maddeye ve dogaya v.s. insanoglu kendi yetileri olan somut ve soyut algilama ve soyutlama ve de onu somutatasima islevleri ile verir.-yontemsel naturalizm-epistemolojik olarak Insanoglunun tum ortaya attigi ilkeler, teoriler, formuller v.s. onun soyutlamasi ve gozleme dayanan deneyi verdigi surece de olgusudur. Gozlem ile yanlislandiginda bu soyutlamalar gecerliligini yitirir. O yuzden bilimde bilimsel olarak mutlaklar, ilkler, tekler gozlemi olmayan akilci soylemler gecerli degildir. Hatta bu oyle hal almistir ki realite "isik hizi" disinda cokmustur. Isik hizinda da yine insanoglu gozlemi, bilgisi ve olcumu mevcuttur.
-
Uzulme, yoneticiler silerler.
-
Tabi ki bilimin bilisselligi kendi bunyesinde her seyi farkli kilan bir zihin soyutlamasidir. En onemli farki biase olmamasi degismezi olmamasi ve daimi yenilenir, gelisir ve cagdaslasir olmasidir. Iste bilimin bilisselloigi bu acidan cok onemlidir. Aksi cagdisiligin, gericiligin, yobazligin, tutuculugun ve bilimsel olmayana savununun inadin geri kalmisligidir.
-
Mantik ta her sey gibi felsefenin bir dalidir. Tabi ki bilimde de mantik vardir. En basta matematiksel bilgi mantiksaldir. Diger mantiklar da, bilimsel yontemin destekledigi mantiktir. Her mantik bilimsel degildir. Varliksal inancsal ideolojik ve izmsel etik olabilir. Mantik, halk dilinde "akil yurutmek" anlamina gelir. Yani beynin zihninin her turlu soyutlamasini soyut degerlendirmesini muhakemeyi, sorgulamayi v.s. yapandir. Mesele insanoglu yasam ve iliskisinde, duygusal ya da mantiksal dusunup davranir. Ayrica akilci mantik sadece ego icerikli ve kendi tarafinin yararini iceren mantiktir. Mantigin ortaya koydugunun gosterilebilir olamamasi o mantigi bilimsel yapmaz. Benim algimdaki bilimselmantik; olabilirlik olasiliginin olmuslugu ve gozlem vermesi.-olgu Ya da mantiksal olabilirlik olasiliginin olabilmesinin olasiligi-teori
-
Basligi iki kere acmissin.
-
Bilimsel felsefe "philosophy of science" ve scientific philosophy seklindedir. Bilimin kendisi felsefey hem icerir, hem icermez. Yani felsefe eger bilime bilimsel yol gosteriyorsa icerir. Bilgi temelli ile ve bu bilgi fiziksel/sosyal ve matamatiksel/mantiksal bilgi ise, ve bilimsel ise icerir. Felsefe genelde metafizik, etik, estetik olarak varliksal degersel temeldedir. Buradaki sorun, akilciligin ve gozlemi olmayan bilginin bilimi yonlendirme sorunudur. Yani felsefi bilim sorunudur. Halbuki burada felsefe bilimden yola cikan felsefedir. O yuzden de varliksal, inancsal, ideolojik ve akilci degil; gozlemsel, olgusaldir. Yani bilim varligi degil; onun gozlemini ortaya koyar. Iste burada bilginin bilimselliginin ne oldugunun algisi yapilandirmaci epistemoloji, yani insanoglunun bilimi ortaya koymasi olgusal gecerlilik ve gozlemsel yanlislanabilirlik ve de bilissel bilimi icerir. Bilimsel yontem, bilimin yontemidir; felsefenin degil. Zaten bu yontemin felsefesinin bilimselligi yontemi bilimsel yapar. Yani metafizigi ontolojiyi ve de tozlerini kuram ve one surum olarak icermez. Cunku bunlar gozlem vermez. Yani tozun monizmi dualizmi ya da herseyligi, ilkligi tekligi, mutlakligi ve degismezligi bilimsel olarak gecerli degildir. Bilimsel felsefenin icerikleri; Olgusal gecerlilik Gozlemsel yanlislanabilirlik Fenomenin degil, gozleminin ortaya konmasi Bilginin teorisinin deney ile test edilebilmesi. Bilimsel/bilissel mantik-epistemolojik mantik. Insanoglu faktoru. Onun oznel, ozel, ozsel, ve beyninin zihninin soyutlamasi soyut degerleri ve soyut degerlendirmesi. Somuttan soyuta gidis. Yani gozlemden akila gidis; akildan gozleme gidisin bilimsel yontem ile uyusmasi. Kisaca bunun disindaki yontem ve mantik bilimsel degildir.
-
Alintiyi yanlis yapmissin. Alinti burda; Epistemoloji ya bili felsefesinde (bilim degil) gercegin ne oldugu (truth) inanc (belief) ve dogrulama (justification) birlikteliginde vucut bular. Buradaki bili knowledge anlamindadir. Turkce de bilgi cesitli anlamlara gelir ve enfermasyonu da icerir. Epistemolojideki ise "bili" yani," bilginin bilinmesi" anlamindadir. Cumle burda; Gercek(Truth) genelde, bilimde olgu, ontolojide de gerceklik ile baglantilidir. Kisaca- Epistemoloji, yani felsefenin bilgi ile ilgili dalinda; bilginin anlami "gercegin ne oldugunun (truth) inanc ile dogrulanmasidir, Ontoloji de gerceklik ise, varlik temelinde toz temelindedir. Bilimde ise, gerceklik ya da truth-gercegin ne oldugu yerine, olgu yani tartismasiz gecerli bilgidir. Yapilandirmaci epistemoloji, hem bilginin hem de bilimin felsefesidir. Bilgi olarak "gercegin ne oldugunun yapilandirilmislik oldugunu soyler. Gerceklik bu temelde "insanoglunun iradesinden bagimsiz bir gerceklik vardir, yalniz bu gercekligin anlami, icerigi tanimi tarifi v.s. insanoglu yapilandirilmisligidir" der ve gercekligin ontolojik degil, yapilandirilmis oldugunu savunur.
-
Yalniz unutma ki, insanoglunun anima/animus mind temelli zihnini insanlastirmak v.s. icin; sadece yapilandirmaci bilginin bilisselligi yetmez. Imzadaki ana ogelerin de bilisselligi gerekir. Mesala bunlardan "qua felsefesi" biaseye karsit olarak acikladigim sekli ile lakabima aittir. Ayni sekilde "evrimci ve devrimci sorgulama" ve yine aciklandigi sekli ile "serbest dusunurluk" te lakabima aittir. Diger ogelerde de kendi ...e goremin objektivizmi ve subjektivizmi mevcuttur. Abductive yani ..e gore anlam ve mana cikasrma ve analojik ile epistemolojik mantik gerekir. Buradaki mantigin temeli epistemoloji ve pragmatizmi ise ...e goredir. Zihinsel devrimin asamalari ne oldugu ve de bilissel bilimin aciklandigi sekli de lakabima aittir. Bu aitligin yapilandirilmis yapi ve temeli de bir 7'li nitelige sahiptir. Bireysel, insansal, evrensel, bilgisel, bilimsel, bilissel ve kavramsal. Iste evrensel-insan zihniyeti nin yapilandirilmis olan dogal/fenomenal temelli anima/animus zihniyetinin tum yapi ve isleyisinin yapilandirildigi koken ve temelden sorunsal cozumu de evrensel-insan zihniyeti sayesindedir.
-
Yapilandirmacilik aslinda bir egitim ve ogretim. Her turlu insanoglu soyutlamasinin kritik analitik ve diagnostik dusunce temelinde, zihinlerin her turlu hic bir sinira tabi tutulmadan beslenmesini ve bu beslenmede de her turlu hareket ve kararin kisinin kendine birakilmasini sagliyor. Internetten konu ile ilgili yayinlar bulabilirsin. Kitap konusuna gelince; Ben eger bir kitap yayinlasam, bu kitabi alanlar ve kitap ile ilgili bir sey sormak ya da fikir belirtmek ya da tartismak isteyenler, beni bulamayacaklar. O yuzden herseyi kitle onunde yaziyorum ki, birisi yazilanlara yonelik bir yanit verdiginde; ona yanit verebileyim diye.
-
Evrensel insan zihniyetinin "harflerin anlami" temelindeki anlami; E- out M- man, matter, mind, main, mean v.s. olarak, "insanoglunun disari cikardigi" anlamindadir. en-1 , a prefix forming verbs that have the general sense “to cause (a person or thing) to be in” the place, condition, or state named by the stem; morespecifically, “to confine in or place on” (entomb); “to cause to be in” (enrich; enslave; entrust); “to restrict,” typically with the additional sense “on allsides, completely” (encircle; enclose; entwine). This prefix is also attached to verbs in order to make them transitive, or to give them a transitivemarker if they are already transitive (enkindle; enliven; enshield).Also, before labial consonants, em-. Compare be-, in-2. [Middle English < Old French < Latin in- in-2]en-2 , a prefix meaning “within, in,” occurring in loanwords from Greek: energy; enthusiasm.Also, before labial consonants, em-. en- 1 or em- or in- pref.1.a. To put into or onto: encapsulate.b. To go into or onto: enplane.2. To cover or provide with: enrobe.3. To cause to be: endear.4. Thoroughly. Used often as an intensive: entangle. en- 2 or em- pref.In; into; within: enzootic. en- or em- prefix forming verbs and verbal derivatives1. (from nouns)a. put in or on: entomb; enthrone.b. go on or into: enplane.c. surround or cover with: enmesh.d. furnish with: empower.2. (from adjectives and nouns) cause to be in a certain condition: enable; encourage; enrich; enslave. em- on eki, en- on ekinin versiyonlaridir. orta ingilizce, eski fransizca, latince, yunanca hint-Avrupa diller grubuna aittir.
-
Ayrica em pozitif te bir ikilemdir. Yukaridakilerden ornek verelim. Neyin hakki, namusu, inani varligi? Seyin hakki, namusu, inani varligi. Yani diyelim varlik em pozitifi, var ve yok karsitligina acilirken, ayni zamanda "seyin varligi" olarak bir ikilemdir. X harfini cizimsel olarak dusun. Alt iki ucun, soluna "var" sagina "yok" yaz. X harfinin iki capraz cizgisinin kesistigi yere "varlik" yaz. Ust iki ucunun da soluna "sey" sagina "var" yaz. Ondan sonra da "bir pozitif nokta-Y sekli" olarak isleme tasi. Iste burdan insanoglu zihinin yapilandirilmis zihniyetinin yapi ve isleyisine ulasirsin. Bu bir 7'lidir. Ikilem, karsitlik, kendisi, karsiti, bir, pozitif ve nokta. Iste bir kavram bu temelde olusur. X ve Y bu yapilandirilmis yapi ve isleyisin evrensel sembolleridir. Bunlar dogal/fenomenal insanoglu zihniyetini ortaya koyan, ve zihni insanlastiracak, evrensellestirecek, bilimsellestirecek, bilgisellestirecek, bilissellestirecek olan evrensel-insan zihniyetinin matematiksel/mantiksal bilgileridir. Insanoglunu zihin ve davranis yasam ve iliski olarak insanlastiracak 7'li olusumun niteligi de; Bireysel, insansal, evrensel, bilgisel, bilimsel, bilissel ve kavramsaldir.
-
Kapsamaz. Epistemoloji de, bilgi teorisi olarak bir suru teori vardir. Bunlarin icinde benim savundugum bilimsel felsefe olan yapilandirmaci bilgidir. Yani bilginin yapilandirildigini soyler. Bu temelde uc cesit bilgi vardir- Fiziksel, sosyal ve matematiksel/mantiksal. Digerleri de bilginin niteligidir - bilimsel, bilissel, felsefi, mantiksal, varliksal, inancsal, ideolojik, etik, metafizik, ontolojik, fizik otesi, dinsel, tanrisal, estetik v.s. Kisaca insanoglunun ortaya attigi her sey bir kavramsal bilgidir. Yukaridaki fiziksel bilgi, bilimsel bilgidir. Sosyal bilgi de, bilginin niteligine gore bilimsel olabilir. Matematik/mantiksal bilginin de bilimsel olani vardir. Butun bu bilgi cesitlerinin detayli aciklanmisligi sitede var. Yanlislanabilene kadar en garanti ve gecerli bilimsel bilgi, olgudur. O yuzden bilgi felsefesi olan epistemoloji ile, bilimsel felsefeyi ya da bilimin bilgisini karistirmamak lazim.
-
Em syn ve anti nin ortak noktasi olan notrlugun algisidir. Mesela empati, sempati ya da antipati degildir. Bu anlama, her pozitif ve negatif boyutu veren bir em pozitif vardir. Mesela hak- hakli/haksiz-hakki/hakki degil Namus-namuslu/namussuz Inan- inan/inanma Varlik-var/yok. Kisaca insanoglu yarattigi em pozitiflerin sabitliginde onu kendi algisinca olumlu ya da olumsuza tasir. Bunu "evrensel-insan zihniyeti" nin. Seyin-kendisi ve karsiti olarak ta aciklayabiliriz. Ayrica em pozitifin, hem kendi pozitifine hem de tersi olan negatifine acilmasini algilamak, bu acilimi yapmadan em pozitifi kavram olarak degerlendirmeyi getirir. Soyle dusun. Ornegin. Hak-hakli/haksiz. Burada hakli da haksiz da aslinda haktir. Halbuki insanoglu, bunu hak sabitligi temelinde ustelik dusunce ve davranisa degil de; tam da kisinin kendisine tasir. Yani kisiyi hak sabitliginde hakli ya da haksiz yapar. Sen yukaridaki em poozitif yazisini, nerde gordun? Sormamdaki sebep, gordugun yere bagli olarak izah etmek belki daha algilanir olur.
-
Insanoglu kendini bildi bileli gercek kavramini; gercegin ne oldugu, neyin/nasil ve neden gercek oldugu, gercekte var olanin ne ve neden o oldugu, gercek varligin ne ve neden o oldugunu tartismakta ve tartisa gelmektedir. Butun bu tartismalarin kavramsal temeli felsefidir. Felsefi olarak tartisilan bu kavramin, her bir one surumunun de ortaya attigi bir gerceklik kavrami vardir. Gerceklik kavrami da buradaki gercek kavramindan hareketle kullanilan, gercek olarak varolan seylerin tumunu ifade eden bir kavramdir. Ontoloji ve epistemoloji alaninda, bazen bu alanlari birbiriyle iliskilendiren bazen ayristiran anlam katmanlariyla kullanilan bir kavramdir gerçek. Burdan yola cikarak gercegin gerceklik olarak ortaya konusu, ancak o ortaya konana bagli olarak bir anlam ve icerik kazanir. Gerceklik, gunluk kullanimdaki anlamiyla, "var olan her şey" demektir. Bilimde, dinde ve felsefede farklı anlamları vardır. Gercek(Truth) genelde, bilimde olgu, ontolojide de gerceklik ile baglantilidir. Ontolojideki gercegin gerceklik algisi, Töz, değişen yüklemlere desteklik eden değişmez gerçeklik; kendi kendisiyle, kendi kendisinde var olan anlamındaki felsefi kavram. Öznede değil, kendinde var olan. Bağımsızca kendi içinde var olan. İngiliz düşünürü John Locke, Latince altta bulunan şey anlamına gelen töz (substantia) deyiminden ne anlaşılması gerektiğini şöyle açıklamaktadır: "Niteliklerin yalnız başkalarına var olmakta devam etmelerini kavrayamıyoruz. Zorunlu olarak bunlara destek olan başka bir şeyin var olması gerektiğini düşünüyoruz. Destek olan şeyin birçok nesnelerde bulunduğunu varsıyıyoruz, işte bu ortak desteğe töz adını veriyoruz." Fransız düşünürü Rene Descartes da şöyle demektedir: "Tözü düşündüğüm zaman var olmak için kendinden başka hiçbir şeyin varlığına muhtaç olmayan bir şeyi düşünüyorum. Açık söylemek gerekirse böyle olmayan yalnız Tanrıdır." Hollandalı düşünür Baruch Spinoza da şöyle diyor: "Töz sözcüğünden, kendiliğinden ve kendisi için var olanı anlıyorum. Bu kavramın meydana gelmesi için başka bir kavrama ihtiyaç yoktur." Bilim doğada değişmeyen bir nesne ya da gerçeklik bulunmadığını savunmaktadır. Bunun yanında bazı modern teoriler, varlıkların maddesel olarak değişiklik göstermeyen ortak maddeler olan kuarklardan meydana geldiğini öne sürmektedir. Diyalektik felsefede töz, özdek demektir. Diyalektik Materyalizm uzun bir felsefi geleneği, karşıt eğilimleri ve çatışmalarıyla birlikte mas ettiği ve onu aştığı iddiasındadır. Bir yandan Hegel'den diyalektiği, öte yandan Feuerbach'tan materyalizmi almıştır. Marx diyalektik materyalizmi soyle aciklamistir.; "Benim diyalektik yöntemim, Hegelci yöntemden yalnızca farklı değil, onun tam karşıtıdır da. Hegel için insan beyninin yaşam-süreci, yani düşünme süreci —Hegel bunu "Fikir" ("Idea") adı altında bağımsız bir özneye dönüştürür— gerçek dünyanın yaratıcısı ve mimarı olup, gerçek dünya, yalnızca "Fikir"in dışsal ve görüngüsel (Phenomenal) biçimidir. Benim için ise tersine, fikir, maddi dünyanın insan aklında yansımasından ve düşünce biçimlerine dönüşmesinden başka bir şey değildir." (Das Kapital,Almanca İkinci Baskıya Önsöz) Dinde ise gercekligin kavrami hakikat ve bu temeldeki anlam ve iceriktedir. Ontolojik ve dindeki kendi felsefi alanlarindaki tartismalarini burada birakarak, Epistemolojideki gercegin anlam ve icerigine gecelim. Epistemoloji ya bili felsefesinde gercegin ne oldugu (truth) inanc (belief) ve dogrulama (justification) birlikteliginde vucut bular. Iste bu uclu temelinde, gercegin ne oldugunu inancin dogrulamasi belirler. Benim bireysel olarak savundugum, gerceklik ise; ontolojik degil; yapilandirilmis gercekliktir. Bu temelde, insanoglu iradesinden bagimsiz bir gercek vardir, yalniz bu gercegin ne oldugunun her turlu anlami, icerigi, tanimi, tarifi ve degerlendirilmesi insanoglu yapilandirilmisligidir. Ontolojik olarak ta toz temelli gercek insanoglu gercekligidir. Bunun tozsel olarak her hangi bir tek toze indirgenmesi (nesnel, oznel ve kavramsal) mumkun degildir. Cunku bu indirgeme insanoglu tozunu insanoglu olmaktan bozar. Bu uc ontolojik toz, ancak insanoglu tozunu olusturur. Bilim alaninda ise, konu gerceklik (realite) degil, olgu (fact) tir. Bilim de degismez yani toz ozlu bir gerceklik yoktur. Olgu da tartismasiz gecerli kilinir ve gozlem ile yanlislanabilir. Gercegi her yonu ile tartisirken; Ancak kendi bunyesi (ontolojik/epistemolojik/bilimsel/dinsel) temelinde bir tartismada sonuc alinabilir. Eger gercek, farkli bunyelerde tartisiliyorsa, bu tartismadan bir sonuca varilamaz. Sonucta her gercegi kendi bunyesindeki one surumu ile ancak ortaya koyabilmek mumkundur. Buradaki gercek ve onun temelindeki gercekligi tartismasinda, en onemli konu; degismez bir gercegin olup olmadigi ve bunun bilimsel ortaya koyumu. Ya da bilimsel olarak gercekligin(realite) degil , olgunun(fact) ortaya koyumu ve bunun bilimsel gecerliligi ve tartisma disiligi ve de gozlem olarak yanlislanabilmesi yenilenmesi ve degisimi. Dolayisi ile ilk tartisilacak nokta, gercekligin bir toz olup olmadigi, degismez bir gercekligin olup olmadigi ve bunun bilimsel dogrulanmasi. Evet, gercek; toz olarak degismez bir ontolojik gerceklik mi tasir (oznelya da nesnel) yoksa gerceklik bilimsel bir olgu olarak yanlislanabilir ve degisebilir mi? Gerceklik ontolojik midir, yoksa yapilandirilmis midir?
-
Baslik ile ilgiliolarak benim sahsi gorusume gelince; Ben hic bir sekilde varliksal ve olusumsal ve de teolojik monizmi savunmuyorum. Bu anlamda nemateryalistim ne idealistim ne de pozitivistim. Toz olarak ta sadece monizmi ve cesitlerini degil, dualizmi de savunmuyorum. Benim savunum, varliksal, olusumsal ve teolojik degil; epistemolojik yani bilgisel. Bilgisel olarak pluralizmi bilimsel olarak ta pluralizmi savunuyorum. http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1408-pluralizm-cogulculuk/ Bunun ana nedeni, bir uyesi oldugum insanoglu turunun fenomenal yapisinin, monism cesitleri ya da dualism gibi sinirlandirici bir gorus ile ortaya konamayacagidir. Maddeyi bilimsel gozlem veren ve pozitif bilimlerdeki kullanimi temelinde zaten savunmaya gerek yok. Cunku gozlemi tartismasiz bir gercektir. Insanoglu olarak hem fiziksel/kimyasal/sinirsel yapisinin oldugunun hem de zihinsel soyutlamasi degerlendirmesi soyut uretimi/yaratimi oldugunun da farkinda ve bilincindeyim. Ayrica her bir ortaya surumun, bu zihnin bir soyutlamasi ve bu soyutlamanin, insanoglunun oznelligi oldugunun da farkinda ve bilincindeyim. Bilimin teorisi, hipotezi, tezi, antitezi, formula ve matematiksel/mantiksal bilgisinin de insanoglu zihninin soyutlamasi ve soyut degerlendirmesi ve degerlerinin oldugunun farkinda ve bilincindeyim. Bilimin gozleminin ve olgusunun her turlu soyutlanmis teorisinin deneyinin de somut ve de tartismasiz oldugunun farkinda ve bilincindeyim. Ayrica bilim ve her bir dali ve de felsefe ve her bir dali, dil ve her bir dalinin dainsanoglu soyutlamasi ve bu soyutlamasinin da somutlastirilmasi oldugunun farkinda ve bilincindeyim. Yani insanoglunun her bir monist one surdugu uclu kuramina (materyalizm/idealism/pozitivizm) sahip oldugunun ve bu uc kuramin one surdugu uc toze de (madde, dusunce ve kavram) sahip oldugunun farkinda ve bilincindeyim. Herseyi one surenin insanoglu olmasi vasfiyla da hic bir fenomenin monist ya da dualist bir icerikte olamayacaginin da farkinda ve bilincindeyim. O yuzden de hem insanoglunun kendi yapisi hem de ortaya koydugu her bir seyi kendi yapisindan hareketle ortaya koymasi vasfi ile de pluralistim. Yani ortaya konan her ne ise, bunun ve de ortaya koyani olan insanoglunun (nesnel ve oznel/gorunussel ve ozsel, soyut ve somut, genel ve ozel), herhangibir toz ile sinirlandirilamayacagini soyluyorum. Bunu zaten bilim de, ortaya koydugunun gozlem veren fenomen degil; fenomenden aldigi gozlem oldugunu acikliyarak dile getiriyor. Bilim kendisini biase etmiyor. Ortaya koydugu, ya delilin onaylanmasi ya da olgunun gozlem ile yanlislanmasi oluyor. Hangisinin olacagina da bir biase ile yanasmiyor. Yani zihnini ve yetilerini on yargiya tasimiyor, acik zihin ile yanasiyor. Biase ile ilgili; Ingilizcesi bias. http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1406-qua-felsefesi-nedir/?p=11863
-
Alıntı: Pluralism is a term used in philosophy, meaning "doctrine of multiplicity", often used in opposition to monism ("doctrine of unity") and dualism ("doctrine of duality"). The term has different meanings in metaphysics, ontology, and epistemology. Pluralism, felsefe de kullanilan bir terim olarak; "Cesitlilik doktrini" anlamina gelir, s1kl1kca, monizme (tekligin doktrini) ve dualizme (ikiligin doktrini) karsit olarak kullanilir. Bu terimin, metafizikte, ontolojide, ve epistemolojide farkli anlamlari vardir. Alıntı: In metaphysics, pluralism is a doctrine that there is more than one reality, while realism holds that there is but one reality, that may have single objective ontology or plural ontology. In one form, it is a doctrine that many substances exist, in contrast with monism which holds existence to be a single substance, often either matter (materialism) or mind (idealism), and dualism believes two substances, such as matter and mind, to be necessary. Metafizikte, pluralism doktrini, birden fazla gerceklik oldugunu one surer. realism ise, sadece tek bir gerceklik oldugunu savunur. Bu savundugu gerceklik, ya tek bir objective olusum, ya da coklu olusumdur. Bir formda, monizmin, ya madde (materyalizm) ya da dusunce (idealism) ve madde ve dusunce gibi iki tozluluge inanan dualizm olarak tek/ikili tozluluge karsit bir cok tozun var oldugunu savunur. Alıntı: In ontology, pluralism refers to different ways, kinds, or modes of being. For example, a topic in ontological pluralism is the comparison of the modes of existence of things like 'humans' and 'cars' with things like 'numbers' and some other concepts as they are used in science.[1] Ontolojide ise, pluralism, olusumun; cok farkli yonlerinee, cesitlerine ve bicimlerine isaret eder. Ornek olarak, olusumsal pluralism de, bir baslik; insanlar ya da arabalar gibi ya da numaralar ve digger baska bilimde kullanilan kavramlar gibi varligin bicimlerini karsilastirir. Alıntı: In epistemology, pluralism is the position that there is not one consistent means of approaching truths about the world, but rather many. Often this is associated with pragmatism, or conceptual, contextual, or cultural relativism. Epistemoloji de, pluralism dunya hakkindaki gerceklere ulasmanin tek bir tutarli anlam icermedigi aksine coklugu icerdigi durumudur. Bu s1kl1kla pragmatism, veya kavramsal, iceriksel ve kulturel gorecilik ile iliskilidir. Alıntı: Methodological pluralism, the view that some phenomena observed in science and social science require multiple methods to account for their nature Yontemsel pluralism, bilimde ve sosyal bilimde gozlemlenen bazi fenomenlerin, onlarin tabiatina yonelik coklu metodlara ihtiyac duydugunun gorusudur. Alıntı: Scientific pluralism, the view that some phenomena observed in science require multiple explanations to account for their nature Bilimsel pluralism, bilimdeki bazi fenomenlerin, onlarin tabiatlarina yonelik coklu aciklamalara ihtiyac duydugunun gorusudur. Alıntı: Epistemological pluralism, methodologies for determining what we know – a set of untold truths about the world. Epistemolojik pluralism, bizim ne bildigimize determine olan metodlardir- dunya hakkinda aciklanmamis gercekler grubu. Alıntı: In the philosophy of science epistemological pluralism arose in opposition to reductionism to express the contrary view that at least some natural phenomena cannot be fully explained by a single theory or fully investigated using a single approach Bilimin felsefesinde, epistemolojik pluralism, en azindan bazi dogal fenomenlerin tek bir teori ile ya da tek bir yanasimin tam bir arastirma uygulamasi ile olamayacagina yonelik karsit gorusu indirgemecilige karsi dikilerek ifade etmektedir. Alıntı: ontological pluralism (that examines what exists in each of these realms) and epistemological pluralism (that deals with the methodology for establishing knowledge about these realms). Olusumsal pluralism (her bir gercekte ne var oldugunu arastirir) ve epistemolojical pluralism ( bu gercekler ile ilgili bilgi bilgi kanitlamanin yontemleri ile ilgilenir). Pluralizmin digger cesitleri ile ilgili asagidaki linke bakabilirsiniz. http://en.wikipedia.org/wiki/Pluralism
-
Aslinda notr monizme ornek, fenomenler arasinda insanoglunu verebiliriz. Cunku insanoglu hem bilen subje hem de bilinen objedir. Kavram- Hem bilen, hem de bilinendir Beyin- Hem bilen hem de bilinendir. Kisaca insanoglunun kendisi de dahil; her bir kavrami hem bilen hem de bilinendir. Insanoglunun algisi hem algilayan hem de algilanandir. Kisaca insanoglunun bilen subjeliginin kendi dahil bir bilinen objesi vardir. Zaten bilen ve bilinen olmasa bilgi de bilimde olmaz. Ustelik insanoglu bir de bilmenin metodu olan bilisi ortaya koyar.
-
Metafizigin varliksal one surulmus kuramlari arasinda fiziki ve zihni monizmin ve de dualizmin disinda, bir de "notr monism vardir. Notr monism kisaca, baska bir unsur ya da faktorden, hem fiziki hem zihni mustakil var olan varligin ciktigini one suren kuramdir. Burada bu adi gecen mustakil varligin, hem bir bilen subjesi, hem de bilinen objesi vardir. Kendisi de notrdur. Yani ne fiziki ne de zihni mustakil var olan varlik degildir. Bu goruse gore, fiziki ve zihni temelin farkli iki temel oldugu Kabul gormez. aksine, notr monism evrenin tek bir seyden yani notr unsurdan olustugunu ve buna da zihni ya da fiziki denemeyecegini bu unsurun, sekil ve renk icerebilecegini ve bu sekillenmis renklenmis unsurun zihinde olmadigini ve de kendi basina var oldugudur. Bu gorusu ilk defa J.D.Broad 1925 yilinda ortaya atmis ve olumlerinden sonar da Baruch Spinoza, David Hume, Ernst Mach, Richard Avenarius, Kenneth Sayre and Joseph Petzoldt. gibi filozoflarin bu gorus grubuna dahil oldugu anlasilmistir. William James 1904'de "bilinc var mi?" adli yapitinda (bu yapit "radikal empirisizm" olarak 1912'de yer aldi) Bertrand Russell 1921'de William James'e yakin bir tezi "bilinc var mi?" seklinde soyle acikladi. "My thesis is," [James] says, "that if we start with the supposition that there is only one primal stuff or material in the world, a stuff of which everything is composed, and if we call that stuff 'pure experience,' then knowing can easily be explained as a particular sort of relation towards one another into which portions of pure experience may enter. The relation itself is a part of pure experience; one of its 'terms' becomes the subject or bearer of the knowledge, the knower, the other becomes the object known (p. 4)."[4] James " benim tezim budur" soyle diyor; "eger biz sadece herseyin onda toplandigi ve Adina "saf tecrube" deigimiz tek bir ana sey ya da material oldugundan yola cikarsak, o zaman; bilmek birinden digerine bir cesit iliskidir ki bu iliskiye saf tecrubenin bir parcasi girer, seklinde kolayca aciklariz. Iliski kendi bunyesinde saf tecrubedirin; bir terimi bilginin sahibi ya da oznesi olur, yani bilen; digeri de bilinen obje olur. Russell summarizes this notion as follows: James's view is that the raw material out of which the world is built up is not of two sorts, one matter and the other mind, but that it is arranged in different patterns by its inter-relations, and that some arrangements may be called mental, while others may be called physical.[5] Russell bu nosyonu soyle ozetliyor; James'in gorusu; dunyayi olusturan ham material iki cesitten olusmuyor, biri madde digeri zihin fakat bunlar farkli sekillenis olarak uyarlanmis kendi ic iliskisinde ve bu uyarlamadan bazilasrina zihni darken, digerlerine de fiziki diyebiliriz.seklindedir. Ayrica iki Amerikan gercekcisi olan Harvard'dan R.B.Perry ve Bay Edwin B. Holt bundan esinlenerek, ilgilerini daha cok mantik, matematik ve felsefenin soyutuna vererek, notr birimlerinzihin ve madde birliginden ciktigini, aciklamislardir. Burdan yola cikarak, Russell, James ile ve Amerikan gercekcilerinin bazi soylemleri ile ayni goruste oldugunu soyle acikladi. James'in bilinci farkli bir birim olarak red edisi ve Amerikan gercekcilerinin de dogruluk payi, zihin ve maddenin, notr bir seyde birlesmesi ama ayristiginda da ne zihin ne de madde olmamasi. http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/7/79/Dualism-vs-Monism.png Yukaridaki semanin aciklamasi; Dualite monizme karsi; Semanin sol tarafi-Dualiteye gore; Matter (P) Zihin (M)-Fiziki ve zihni mustakil varlik, ya esas/ana/temel olarak (duz cizgi) ya da turetilmis olarak (kesintili cizgi) vardir. Sag taraf- En ust- Fiziksellik, orta-idealizm ve en alt-notr monizm http://en.wikipedia.org/wiki/Neutral_monism
-
Biase, felsefi mantikta; yukarida aciklanmis olan quafelsefesinin tam da tersi olan bir felsefi mantik cesididir. Bias is an inclination of temperament or outlook to present or hold a partial perspective, often accompanied by a refusal to even consider the possible merits of alternative points of view. People may be biased toward or against an individual, a race, a religion, a social class, or a political party. Biased means one-sided, lacking a neutral viewpoint, not having an open mind. Bias can come in many forms and is often considered to be synonymous with prejudice or bigotry http://en.wikipedia.org/wiki/Bias Biase, red edisin esligide; alternatif bakis acilarini hak etmeyi de goz onunde bulunduran sunmak, veya tarafli perspektif icermek ile ilgili gorusun veya huyun/mizacin egilimidir. Kisiler, bir bireye, bir irka, bir dine, bir sosyal sinifa, ya da bir politik partiye yonelik ya da karsit olarak biase olabilirler. Biase olmak, tek taraflilik, notr bakis acisi yoksunlugu, zihni acik olmamaktir. Biase olmak, bir cok cesitlilik icerir. ve genelde onyargi ve bagnazlik, dar kafalilik,fanatiklik yobazlik ile; es anlamlidir. Biase olmak, felsefi mantiginin ornek cesitliligi asagidadir. Biases in judgment and decision-making Acquiescence bias · Anchoring bias · Attentional bias · Attribution bias · Belief bias · Choice-supportive bias · Cognitive bias · Confirmation bias · Congruence bias · Correspondence bias · Halo effect · Hindsight bias · Hostile attribution bias · Memory bias · Outcome bias · Response bias · Self-serving bias · Status quo bias · Survivorship bias Statistical biases Ascertainment bias · Bias of an estimator · Information bias · Lead time bias · Omitted-variable bias · Sampling bias · Selection bias · Self-selection bias · Social desirability bias · Spectrum bias · Systematic error · Systemic bias Other FUTON bias · Media bias · No abstract available bias · Publication bias · Reporting bias Asagida dal ve cesitleme olarak daha detayli bilissel bias olmak cesitleri vardir. http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_cognitive_biases
-
Bilindigi gibi, felsefenin hangi dali olursa olsun, bir ideolojik inancsal tartisma alanidir. Felsefenin tartisma alani olmasinin tek sebebi, konu ne olursa olsun; onu ortaya atanin kendine bilincli, ya da bilincsiz olarak aldigi bir tartisma tabanindan konuya yanasmasidir. Orneklersek, eger konu varlik tartismasi ise, yani ontoloji; tartisma felsefesinin temel ve tabani tartisan kisinin kendi subjektif tabanidir. Yani, ya madde den yola cikar, materyalist, nesnel objektif yanasir. Ya dusunceden yola cikar, idealist, oznel subjektif yanasir. Ya pozitivizmden yola cikar, pozitivist, isimsel ve subjektif yanasir. Ya gercegi, nesnellestirir, ya gercegi oznellestirir. Bu her turlu etik tede boyledir. Ya otoriteden yana, ya egodan yana bakar, ya da nihilisttir. Ya marxist, sosyalist, emperyalist, fasist, anarsist, milliyetci, ulusal, liberal v.s. yanasir. Tanrinin varligi konusunda, ya teist, ya antiteist, ya ateist, ya da agnostik yanasir. Isin ilginci, yazar genelde hangi tabandan ve nasil yanastiginin kendi de bilincinde degildir. Tum bu yanasimlarin, ortak bir noktasi vardir; o da ideolojik ve inancsal, ayrimci yanasimdir. Yani kendi subjektif bakis acisindan yola cikarak, ya indirger, ya da butunler. Iste konu ne olursa olsun, bir oznenin bu yanasimi; ayrimci, ideolojik ve inancsal yanasimdir. Halbuki tum bu yanasimlari ortaya atanin kendisi olan insanoglundan yanasmak ise, butun bunlari icerir ve butun bunlara ayrimci bir ideolojik inancsal acidan bakmaz. Qua felsefesi, bir oznenin, OZNESININ AYRIMCI IDEOLOJIK INANCSAL BAKIS ACISINI KONUYA KATMADAN DISARIDAN VE NOTR ALGILI BAKIS ACISIDIR. Mesela; Din felsefesinde, bir dini temelden, ya da dinsiz bir temelden degil de, dini felsefenin ne oldugunu tum felsefeleri ile birlikte ve hic birinde yer almadan, gozlem olarak ortaya koyar. Ayni sey teoloji icinde gecerlidir. Teolojik bir tabandan degil; teolojinin ortaya atilmis tabanlarinin gozleminden yola cikarak, teolojiyi gozlem olarak ortaya koyar. Ayni sekilde, ontolojinin de bir tabanindan degil; ontolojik olarak ortaya atilmis her tabanin gozleminden ve ontolojinin ortaya koyumundan yola cikar. Bu etik (milli, dini, ahlaki, siyasal, toplumsal, sosyal v.s.) her turlu yonlendirim ve yaptirimlar icinde boyledir. Yani, kisaca tartisilan her turlu tabanin bir taban olarak tartismasini yapmaz, aksine; tartismada yer alan tum tabanlari gozlem ile ortaya koyar. Qua felsefesinin, en onemli yani; eger basarilabilirse, oznenin her hangi bir sekilde tartistiginin tabaninin ne oldugunu ona algilatmaya calisir. Cunku, tartisan genelde, ya tartistigi tabani ad olarak bilmekte, ya da bilmemektedir. Kisaca ornek verirsek, mesela; kisi tanrinin varligini/yoklugunu tartismakta ama; nasil bir tanriyi tartistiginin bilincinde olmamaktadir. Ya da ateist oldugunu soylemekte, bunun antiteizm ile farkini algilayamamaktadir,ya da ateizmini sirf bir dini inanistan ayrilis uzerine kurmaktadir. Konu aslinda, bir insanoglu oznesinin tum yasam ve iliskilerindeki her dusunce ve davranisini iceren bir konudur ve bilinc, farkindalik gerektirmektedir. Eger konu algilanir ve konuya yanit gelirse, devam edebilirim. Cunku konunun algilanmasi icin, once anlasilmasi gerekir. Oyuzden katilim olmadan, konunun dallanip budaklanmasi, konunun dagilmasina neden olacaktir. Qua Felsefesinin zihinsel olarak ve matematik/mantiksal bilgi temelinde ilk ortaya atan akim, bilincsiz ve farkindasiz olarak nihilizmdir. Cunkunihilizm oncesi, hersey NEYE DAYANIYORDU. En buyuk karsitlik ta, en son marx ve Engels'in ortak ortaya attigi emek/sermaye, uretim sahipligi/paylasimi, isci sinifi/burjuvazi karsitliklariydi. Diyalektik monizmin, Hegel monizmi idealizmi, Marx aciklamali materyalizme tasinmisti. Nihilizm oncesi olan QUI (KIM) FELSEFESIDIR. Fakat ilgincolan kimin degil, insanoglunun NEYIN uzerine yogunlasmasi,kendi ortaya attigi NEYI temel ve taban almasi ne bakis acisindan yola cikmasiydi. E. Kant ilk defa,ne ile kim farkini fenomen ve numen olarak ortaya koymus, fakat ve maalesef kimi yani numeni Yaraticiya, tasnriya bahsetmisti. Iste nihilizmin ilk defa NEYI SIFIRLAMASI VE KIMIN BIR SOYUTLAMASI OLARAK ORTAYA KOYMASI, hem QUI felsefesinin, aslinda QUA oldugunu ortaya koymus hem de BILIMSEL QUI nin onunu acmistir. Gerci nihilizm, insanoglu tarihinde dogal zihniyetin asli qui temelli fakat qua olarak algilanan her turlu bilgi temelini en buyuk karsitliga tasimis ve bu karsitlik diyalektik olarak insanoglu tarihini insanlik ve insan adina kana boyamistir. Cunku, nihilizm kim olarak INSANOGLU TURU BUTUNUNU DEGIL; INSANOGLU TURU BIRI OLAN BIREYI ONE CIKARMIS VE ONU TURUNE RAKIP KILARAK BIREYCI AKILCILIGIN, DOGAL ZIHNIYET OLARAK CIKMAZININ SON DURAGINA IMZA ATMISTIR. Iste qua felsefesi nihilizm sonrasi, insanlik tarihinde neden kime donusumun, insandisi ve insanlik disindan insan ve insanliga donusumun zihinsel kapisiniacmistir. Cunku, Qui felsefesinin dogal zihniyetine aykiri ve tezat olarak, aslinda qui felsefesinin olmadigini ve qua felsefesinin ise olmayan qii felsefesinin bir soyutlamasi oldugunu ortaya koymustur. Hem ne olarak quayi yerine oturtmus, hem de qui ve numen olarak E. Kant'in tasnriya bagisladigi kimi, asil sahibi olan insanogluna geri dondurmus ve boylece kim sorusuna insandisi ve insanlikdisi bir guc aramadan ve gerek duymadan, insanoglunun kendisinin kim oldugunu ortaya koymustur. Bu aynizamanda dogal zihniyetin kim ozneli ne nesneli diyalektik yonteminin de sonudur. Sonucta kimin ortaya attigi neyin diyalektigini ortaya koyan dogal zihniyet, kime yanit bulamamistir ve en uc noiktasi kimi ortaya koymak yerine kimi ortaya atan E. Kant'in kimi yaraticiya, tanriya yok temelli ateist bir yaklasimla care bulmustur. Ustelik yok dediginin de ne oldugunu ve neye yok dedigini bilmeden ve bilincine varmadan. Iste qua felsefesine kadar, insanoglunun zihniyeti dogal olarak qui den yola cikmis, ama bunun bilincinde olmadigi icin, bunu yaraticiya vermis ve sadece ne uzerine yogunlasmistir. Qui konusunda kendi turunun ve birinin varligini algilayamamis ve kendi turu ve biri ustu bir gucu tarihler boyu her temelde yaratici ve tanri yapmistir. Iste qua felsefesi bu tersligin duzelticisi, kimin kim oldugunun aciklayicisi ve neyi ortaya koyan kimin bilimsel cevabini epistemolojik olarak vericisidir. Oyuzden qui si insan ve insanlik olmayan dogal zihniyet ile, quisi sadece ve sadece epistemolojik olarak insan olan qua felsefesi farki algilandiginda ve bilince ciktiginda da, dogal zihniyetin sonu olacak ve yerini INSANSAL ZIHNIYET ve asil neyi ortaya koyan kim alacaktir. Iste qua felsefesi, insanoglunun tarihinde KENDINE DONUS, KENDINI BULUS, KENDINE VARIS, KENDINI ALGILAYIS VE KENDININ QUA'YI NE OLARAK ORTAYA KOYDUGUNUN, VE BASKA BIR ORTAYA KOYAN BIR QUI OLMADIGININ FARKINA VARIS FELSEFESIDIR. Bu da ancak, epistemolojik olarak simdiye kadar insanoglunun dogal zihniyeti ile kendine ve algiladigi herseye verdigi zararin rahatsizligin ve sorunun temelini algilamaktir. Cunku neyi tartisan insanoglu, bu neyi tartisanin kiminin kendi oldugu ve bu tartismanin yaraticisinin kendi oldugu bilincine ve baska kim aramaya ihtiyac duymamaya ve kendi ustu bir kim gucu yaratmaya gerek duymamaya algi olarak varabilecektir. O yuzden, qua felsefesi, dogal zihniyetin kiminin kimin kim oldugunu algilamadan ortaya koydugu ve tartistigi neyi yerli yerine oturtmakta ve insan ve insanlik tarihinin insanoglu temelli dogal zihniyetinden arinis ve kurtul;usunun onunu acmaktadir. E.kant ile insanoglunun ufkuna giren, nihilizm ile en buyuk catismalara yol acan bu zihniyetin elde edimi icin insanoglu qua felsefesi ile farkina varacagi yasamini kazanacak ve yasayip, yasatma bilincine erecektir. Qua felsefesi, insanoglu tarihinde insanoglunun dogal zihniyetinden, insan ve insanligin zihniyetine donusumunun baslangic noktasidir. Iste insanoglunun insanligi ve evrenselligi ise, ancak bu bilinc ve farkindaliktan sonra zihinlerde sorgulama olarak yerini alir. Oyuzden qua felsefesi, insanin ve insanligin ve de onun her turlu soyutlamasinin ve de bilginin bilimsellik ile inancsallik farkini ortaya koyumunun felsefesidir.