-
İçerik sayısı
2.729 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
137
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by kavak
-
Son 5-6 günden beri aynadaki tüm parçalar tek tek hareket ettiriliyor. Her ayna parçasının hareket payı minimum 10 nm ve maksimum 12,4 mm! Başka bir deyişle 10 nm(nano metre), insan saçının kalınlığının 10000´de birine tekabül ediyor, düşünebiliyor musunuz? Yani müthiş bir hassas ayarlama düzeni var. İlgisi olanlara: https://jwst.nasa.gov/content/webbLaunch/whereIsWebb.html
-
Hep aynı, hep hep aynı, hep aynıı.... Derken...Mor ve Ötesi´nin pir parçası aklıma geldi: Hep aynı dertler hep aynı Hep aynı sözler hep aynı Hep aynı sıkıntı sarar
-
İstedikten sonra birileriyle tanışmak pek zor değil ancak istediğimiz kriterlere uygun birisi ile beraber yaşamak göründüğü gibi pek kolay değil. Hele ki uzun süre beraber yaşamak ya da evlenmek daha da zordur. Bence işiniz biraz zor ancak diğer yandan "Gönül ferman dinlemez" diye bir atasözü var. Eğer ki birisine gönlünüzü kaptırırsanız... kritermiş, dindarmış, dinsizmiş falan filan...bunları pek umursamıyorsunuz. Dünya bile umrunuzda olmuyor. Umarım hem gönlünüze uygun hem de dinsiz imansız birini bulursunuz.
- 33 yanıt
-
- 1
-
-
Yurdum memleketinde İhsan Şenocak zihniyetinde olanlar olduğu müddetçe, bu ilkel tarikat/cemaatler varlğını sürdürmeye maalesef devam edecekler. Anladığım kadarı ile bu yerlerde adam gibi denetleme falan da yok.
-
Zaman Makinesi, 1895´te yazılan ve bilimkurgu türünün en büyük klasiklerinden biridir. Herbert George Wells´in bu eserini bilimkurgu severlere şiddetle tavsiye ederim. Bu eserdeki kahramanımız bir kaza sonucu kendi yaptığı bir makine ile çok ileri bir geleceğe , 802701 senesine gider. Güzel ve cennetvari bir iklimde saf insanların mutlu mesut yaşadığı bir yere varır. Ancak ilk izlenim aldatıcıdır, çünkü hiç ummadığı korkunç şeyler onu orada beklemektedir.
-
Aklından zoru olan birisi daha dinsiz imansızlara saldırmaya yeltenmiş. Bu zat din bezirganlığının tipik bir örneğıni sergilemiş. İnsanlıktan nasibini almadığı nasıl da belli! İhsan Şenocak: "Risale-i Nur, on binlerce genci ateizmden korudu. Enes, Risale-i Nur okuduğundan değil, ateistlerin masallarına kandığından elimizden kayıp gitti. Şimdi de ateistler büyük bir algı operasyonuyla önlerinde engel gördükleri Risaleye saldırıyor.Müslüman! Dinsizlerin yalanına kanma!" https://twitter.com/ihsansenocak/status/1482335131625046017?s=21
-
Siyasetçiler atıp tutar da gazeteciler durur mu? Cem Küçük resmen çuvallamış: https://t24.com.tr/video/cem-kucuk-avrupa-da-1-ekmek-2-euro-biz-30-liraya-ekmek-mi-satiyoruz-turkiye-de,44868 Ayrıca Avrupa hakkında verdiği bilgiler yanlış; yani yandaşlık yapmak uğruna resmen yalan söylüyor. Gazeteci dediğin tarafsız olmalı. Avrupalılar sıkıntılı olsaydı, ucuz(!) Türkiye´de yaşamak için akın ederlerdi ve Avrupa tamamen boşalırdı. Ancak gel gör ki dananın kuyruğu tam tersini gösteriyor. Türkiye´de yaşayanların bir çoğu fırsatını bulup Avrupa´ya kapağı atma derdinde. Neden acaba?
-
Cehennemde grev Bir işadamı vefat eder. Tanrı onu cennette görmek istemediği için doğru cehenneme gönderir. Bir ay sonra tanrının telefonu çalar. Telefondaki Şeytanın ta kendisi kızgın bir vaziyette söylenmektedir: "Yaptığını beğendin mi? Sen bana kimi gönderdin böyle? Gelir gelmez üç ocağı kapattı, 1000 kişiye çıkış verdi, geriye kalan elemanların hepsi de şu anda grevdeler!"
-
Putçuluk her dinde var, hem de sapına kadar var. Yani İslam´da da elbette var. Bakmayın siz Müslümanların diğerlerini putlara tapmakla karalamasına, çünkü "put" denen şey aslında tapılan tanrıya ulaşmak/yaklaşmak ve onunla mesajlaşmak(!) için araç olarak kullanılan nesnelerdir. Bu nesnelerin çok çeşitleri vardır ve zamanla değişime uğramışladır. Tahtadan olanı var, taştan olanı var ve hatta kocaman küp(!) şeklinde olanı bile var. Evet, hani şu Müslümanların ömürlerinde asgari bir kere olmak üzere haç vesilesi yüzünden gitmek zorunda kaldıkları Mekke´deki kara küp bildiğin puttur. Çünkü dindarlar onun etrafında dönerek, taptıkları Arap ithali mălum olan tanrıya ulaşmaya çalışmaktadırlar. Putların görevi tam olarak budur.
-
Konu biraz farklı bir yere kayacak, ama olsun... Reyting diye bir şey var. Tüm özel kanallar bunu ölçüt alıyor, çünkü reklamlar buna göre endeksli. Şirketler, izlenmeyen yayınların arasına doğal olarak reklam iliştirmek istemezler. Eğer sözünü etmiş olduğun rol modellerin olduğu yayınları izleyenlerin sayısı çok ise, demek ki halk bu tip yayınlardan hoşlanıyor. Aslında prime time dedikleri zaman aralığında (19:00 - 21:00) yayınlanan dizilerin çokluğu işte bu Reyting denen zımbırtıdan kaynaklanıyor. Program ve dizi yapımcıları halkın ilgisini çekmek için her şeyi deniyorlar. Yani yapımcılardan toplumu eğitici yapımlar beklemek beyhude bir davranış olur. Onların tek derdi: Reytingleri yüksekte tutabilmek.
-
Teleskopun en mühim aygıtları olan ayna ve kalkanlar sorunsuz bir şekilde açıldıktan sonra, şimdi ince ayarların yapılmasına geldi. Ana aynanın segmentlerine ve ikincil aynalara komutlar gönderilmeye başlandı. Bu eylemlerin 10 sürmesi öngörülmüş. Mühendisler daha sonra 3 ay sürecek olan bir işleme başlayacaklar. Bu süreçte aynadaki tüm segmentler sanki tek bir ayna imiş gibi yönlendirilecekler.
-
Kara mizah severler için.. 1. İki pilot karşılaşır...130 ölü. 2. Baba: "Senin bütün oyuncaklarını çocuk yuvasına bağışladım." Oğul: "Neden ki?" Baba: "Sen mutlu olasın diye." 3. Hasta: "Doktor Bey, daha ne kadar ömrüm kaldı?" Doktor: "On." Hasta: "On ne? Gün? Hafta? Ay?" Doktor: "Dokuz, sekiz, yedi..." 4. Çocuklar, şavaş bölgesinde hangi oyunu oynar? "Arayan bulur, bulup da üstüne basan, kaybolur" oyununu.
-
İnsanlar, farkındalıklarının farkına vardıklarından beri epeyi bir zaman geçmesine rağmen, hălă birbirini kesmeye, tecavüz etmeye, öldürmeye, kendi dini inançlarını ve yaşam tarzını başkalarına dikte etmeye devam ediyor. En yakışıklı tanrı didişmesi, en doğru din kavgası ve savaşı günümüzde bile tüm hızıyla devam ediyor ve bu gidişatın devam edeceği de ortada. Bunlar yetmiyormuş gibi... Hergün tabiatın ırzına geçiyoruz, anasını ağlatıyoruz ve hayvanların canına okuyoruz; bariz bir şekilde baş göşteren iklim sıcaklığının artışının birincil sorumlusu bizleriz. Dünyanın dört bir yanında küçüklü büyüklü lüzumsüz savaşlar cereyan ediyor. Bu verilerinin ışığında, kendimizden aşağıda gördüğümüz hayvanlardan da pek bir üstünlüğümüz olmadığı ortada. Hatta bazı hal ve hareketlerimiz, onlarınkinden de geride. Sırf spor/zevk adına hayvanları avlıyoruz, sırf hayali varlıklar uğruna hayvanları boğazlıyoruz. Yamyamlık ve bencillik genlerimizde var galiba... İnsanlar gerçek karakterlerini ne zaman gösterirler, hiç düşündünüz mü? Kendimin de deneyimlediğim ve ilk aklıma gelenler şunlar: - trafikte araba kullanırken - hotelde yemek zamanı hazırlananan açık büfenin önünde - trafik lambasında beklerken - her hangi bir kuyruk sırasında - daha fazla gücü eline geçirdiği zaman - toplu taşıma araçlarına inip binme esnasında Halbuki insanı insan yapan, küçük şeylerdir aslında. Bir jest, içten gelen bir gülücük, kendi sırasını başkasına vermek, empati vb...
-
Gençlere ve genç kalan yetişkinlere tavsiye edeceğim kitapların başında gelen bu eser Mark Twain´e ait. Teyzesinin yanında yaşayan yetim Tom, bir gün okula giderken, herkesin çekindiği haylaz Huckleberry ile tanışır ve sohbete dalar. Bu nedenle okula geç kalır ve olaylar gelişir. Not: Bu yazarın daha sonra yazdığı Huckleberry Finn´in maceraları isimli eser de okunmaya değer.
-
Hadi siyasetçilerin ve medyanın hal ve hareketlerini bir yere kadar anlamak mümkün ancak hakimlere n´oluyor? Bir siyasetçinin yediği nanenin işlendiği başlığı engellemeye kalkmışlar... Bu kafayla dünya gider aya, bizim memleket gider yaya! https://eksisozluk.com/akpli-baskanin-ickili-alemli-olay-goruntuleri--7134541?a=popular
-
Yurdum memleketim cemaat ve tarikatların salgınına uğramış. Görünen o ki ülkenin dört bir yanını bunlar sarmış vaziyette. Bir üniversitenin öğretim üyesi ve ekibinin aylarca süren bir araştırmanın sonucuna göre Türkiye´de 30 tarikat ve bunların 400 kolu bulunmakta. Sadece İstanbul´da 400´ün üzerine tekke varmış; gerisini siz tahmin edin. Bu mevzu memleketin kanayan yarasından birisi aslında, çünkü burada yetişenlere çağdaşlıktan ziyade gericilik aşılanıyor. Ülkenin geleceği olan çocuklar bunlara emanet ediliyor. Detaylı bilgiler ve kaynak: https://www.mansetturkiye.com/turkiye-de-kac-tarikat-kac-cemaat-var/21318/
-
Çok önemli ve kritik olan bir adım da başarılı bir şekilde tamamlandı ve teleskopun önemli parçalarından olan aynalar nihayet tamamen açıldı. Yolculuk sorunsuz devam ediyor ve Lagrange (L2) noktası olan yörüngeye varmasına iki hafta kaldı. Muhtemelen 5-6 ay sonra da ilk verilerin gelmesi bekleniyor. https://blogs.nasa.gov/webb/ Aktuel durumunu ve konumunu şuradan takip etmek mümkün: https://jwst.nasa.gov/content/webbLaunch/whereIsWebb.html
-
Merhaba... Bizim Temel´in hemşerisi dini bütün Pakize Nine, günlerden bir gün, çekine çekine köyün yeni hocası olan Saftirik Mahmut Efendi´ye yakınır: "Hocam, bir problemim var. Bende iki tane dişi papağan var. Bunların bütün gün söyledikleri tek şey şu: Merhaba, biz orospuyuz. Eğlenmek istiyor musunuz?" Saftirik Mahmut Efendi: "Aman, ne kötü! Ama ben bu problemin çözümünü biliyorum. Bende de iki tane erkek papağan var ve bunlar bütün gün dua ediyorlar. En iyisi, papağanlarınızı bize getirin ki adamakıllı düzgünce konuşmayı öğrensinler!" Hocanın cevabı Pakize Nine´nın aklına yatar. İki dişi papağanını getirdiği vakit, Hoca´nın erkek papağanları malum kutsal kıtabı sesli okumakla meşguldü. Bizim iki dişi papağan hemen başlar: "Merhaba, biz orospuyuz. Eğlenmek istiyor musunuz?" Bunu duyan erkek papağanlar birbirlerine bakar, sonra birisi diğerine söyler: "At şu kutsal kitabı, nihayet dualarımız kabul oldu!"
-
Resimler... Psikoloğ bir kağıda düz bir çizği çizmiş: "Neyi düşünüyorsunuz?" Adam: "Çıplak kadınları." Psikoloğ bir daire çizmiş: "Ya şimdi neyi düşünüyorsunuz?" Adam: "Yine çıplak kadınları." Psikoloğ bir yıldız çizmiş: "Peki, şimdi neyi düşünüyorsunuz?" Adam: "Tabii ki çıplak kadınları." Psikoloğ kalemi bir kenara bırakır ve der ki: "Zannedersem çıplak kadınlar sizde bir takıntı haline gelmiş." Adam: "Niyeymiş?. O müstehcen resimleri ben mi çizdim?!"
-
Bir memlekete çocukların beynini yıkamaya kalkarsanız, elbette ne idiğü belirsiz tarikatların peşinden gidenler çok olur.
-
Diyanet İşleri Başkanı diyor ki: "4-6 yaş Kur’an kurslarımızda 10 bin kadar sınıfımız, 200 bine yakın öğrencimiz var Elhamdülillah." Bunun böyle olduğu için bir de şükrediyor, iyi mi? İnsan o yaştaki çocukların beynini yıkamaya bir utanır yahu...
-
Ben bu yaşıma gelmeme rağmen bazı insanların neden tarikatların peşine takılıp gittiğini anlamış değilim. Bu tip güzergahlarda ne buluyorlar? Bu insanlar ya kör kütük cahil ya da oralardan ekonomik bir getiri beklentisinde olanlar olmalı bunlar. Tarikat önderlerinin çıkarı tamamen ekonomik, bu nedenle onları bir nebze olsun anlamak mümkün. Ancak müritlerini anlamam mümkün değil.
-
Ota böceğe hiç ilişmeyen ve kendi halinde olan dinler olduğu gibi, hayatınızın her şeyine karışan dinler de var. Bu dinlerin başında İslam gelir. 24 saat gözetim altındasınız; tuvalete giderken, affedersiniz, kıçınızın nasıl temizleneceğine bile karışır. Hedefi yayılmacılıktır; tıpkı Hrıstiyanlık´ta var olan misyonerlik, İslam´da da vardır. Habire güzel ahlaktan dem vurulur, halbuki kendinden olmayanları tü kaka ilăn eden, insanları ötekileştiren ve tarafgirlik yapan mălum tanrı ahlaksızlığın dik ălasını yapıyor. Ölmeyi ve öldürmeyi çözüm olarak sunuyor insanlara. Ahlak, kimsenin tapulu malı falan değil ki dinlerin hiç değildir, çünkü dinler ayrımcılık aşılar ve seviden ziyade diğerlerinin kötü olduğunu ha bire vurgular.