-
İçerik sayısı
3.544 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
391
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by evrensel-insan
-
Turkiye'deki dizilerde de su anda islenmekte olan konu tecavuz. Hemen hemen her dizi de ya dizinin konusu yada dizinin icinde diziye yon veren konumunda ya da sadece bir sahne.
-
O "utanc" ta sadece utanmanin insan ve insanlik adina ne oldugunu algilayanlar icin gecerlidir.
-
TC tarihinde laiklik hic bir zaman laikiyle olmamistir ve laikligi getirecek olan zihniyet sekuler olmadigi surece de olmasi mumkun degildir.
-
Bugun gelen aciklamalarla RTE askerlik konusunu tamamen ekonomik somuruye baglamistir. Bedelli askerlik ve askerligi, 21 gun dahil yapmamayi sadece para somurusune dayandiran RTE; cok acikki vicdani red kabulu halinde bu ekonomik somuruden mahrum kalacagini gormustur. Oyuzden de duygu somurusu yapmakta askerligi guya korumakta ve bundan muafligi da bilincli, farkindalikli vicdani red'din insan ve insanlik anlayisi yerine; maddi somuru temeliner oturtmaktadir. Oyuzden askerlik konusundaki kabullerive redleri vatandaslar ve yurt disinda yasayanlar cok iyi ve dikkatli algilamali ve degerlendirmelidir. Kisaca "Para odersen askerligi yapmazsin, yok odemezsen de yaparsin" seklinde bir dayatma ve ekonomik ve de duygu somurusu vatandasa sunulmaktadir. Bu da RTE'nin askerligi degilde; bu konudan gelecek ekonomik cikari dusundugunu gozler onune sermektedir. Cunku sonucta vicdani reddin kabulu halinde bu yolu secen kisi ekonomik bir kayba ugramayacaktir. Bu da RTE'nin askerlikten saglayacagi ekonomik cikari onleyecektir. O yuzden de vicdani red konusunda RTE hem Mehmet ile Muhammed'i baglayarak dini duygusal somuru, hem de Mehmed'i vatan ile baglayarak milli somuru yapmaktadir. Her konuda oldugu gibi, bu konuda da RTE'yi ilgilendiren tek konunun ekonomik cikar oldugu ve bunun icin her konuyu her turlu duygu somurusune tasimaktan kacinmayacagi algilanmis oldu.
-
Ingiltere bir deprem bolgesi degil. En buyuk depremini de hatirladigim kadariyla 1500-1600 lerde yasamis. Ama b u konunun uzmani Japonya'dir ve bir dogal fellakette hem devlet, hem hukumet, hem halk hem de ulke acisindan her seyden once insanoglunun sagligini, selametini, yasamasinive her turlu ihtiyacinin karsiliksiz ve politik propagandasiz saglamasini one cikarir. Kimse boyle bir felaketten kendine bir cikar ummaz ve herkes birbiri ile yardimlasir. En onemlisi de binalari yikanin medeniyeti yikanin deprem degil, insanoglunun medeniyet ve binalarinin curuk, cikarci olmasi farkidir. Japonya'da 8 li depremlerde yapilar yikilmazken, Van'da 5.6 da yapilar yikiliyorsa, bu depremin degil; yapilarin curuklugu ve sorunudur. Oyuzden hani bir tekerleme vardir "Burasi Turkiye burda her an hersey olabilir, sasmamak lazim" zihniyeti ve bunun gecerliligi sadece bize aittir. Oyle gorunuyor. Kisaca Japonya'da olacaklar ile Turkiye'de olanlar mukayese bile edilemez. Cunku ne boyle bir yikim ve her turlu zarar/ziyan ve kayip yasanir, ne de devlet ve hukumet bu sekilde bir dusunce ve davranis belirtir, ne de belirten hala gorevinde kalabilir.
-
Aslinda deprem konusunda, bu konuya yanasimdaki cagdaslik ve insana onem verme konusunda, "deprem cografyasi" ve "deprem ile yasamayi ogrenmek/bilmek" konusunda ve deprem yasamislara her turlu maddi manevi gereksinimlerini karsilama konusunda, "asil yikanin doganin depremi degil de, insanoglunun insa ettigi yerlesim yerleri olmasi" konusunda, bu depremi bir sov haline getirmek, toplanan paralarin yerine ulasip/ulasmamasi ve deprem malzemelerinin yagmalanmasi, devletin ve hukumetin genelde bu konu ile ilgili yaptiklari/yapmadiklari konusunda, depremzadelere uygulanan her turlu muamele, verilen deger ve onem ve hatta tedavilerinde talep edilen ucreter konusunda, deprem vergisi ve bu verginin nelere harcandigi konusunda, depremden her turlu politik/ekonomik cikar elde etmek konusunda v.s. Tabi sizlerinde bu siralanan konular disinda ekleyebileceginiz deprem ile ilgili her konuda. Bu baslik aslinda "bu konular site yazarlari ve okurlari tarafindan degerlendirilsin ve ortaya konsun", diye acildi. Benim deginecegim konu ise, ilk Van depreminden sonra, bir devlet ve hukumet bakaninin cikip "evleriniz guvencededir, binalar saglamdir. Evlerinize geri donebilirsiniz" dedikten ve arkasindan yasanan 5.6 siddetindeki depremin evleri ve yerlesim yerlerini yikip bir suru vatandasin hayatini kaybetmesi. Buna paralel olarak ta, Van'daki evlerin ana mutahitlerinden olan bir hukumet yanlisinin, toplanan yardimlarin dagitilmasi konusunda kurulan komisyonun baskanligina getirilmesi. Ayrica isteyenler bu deprem yardimlari konusunu, deniz feneri olayi ve yardim kurumu ile de birlestirerek degerlendirebilir. Ben sadece bir gozlem dile getirdim. Gelen yanitlar, gorusler ve yorumlar cercevesinde de, devlet kisiligi, hukumet sorumlulugu, insan ve insanlik vicdani ve hala bu sahislarin gorevlerinde kalmasini ve sanki hic bir sey olmamis gibi davranmasini ve van depremzedeleri ile kendi soylemleri arasindaki her turlu "yardim ulastirma/her turlu yardimin saglanmis olup/olmadigi " aciklama ve celiskisini de ayrica dile getirebiliriz. Bu arada oradaki yapilan ve gozlemlenen yardimlarin her turlu kalite ve dayanikliliginin su andaki cografi hava sartlarina uygunlugunu ve yeterliligini de dile getirebiliriz.
-
Ayni sey benim de basima geldigi icin, acisini iyi bilirim. Neyse, saglik olsun. Yazini bekliyorum, yalniz bu sefer istersen once bir copyasini alki, yazi giderse; tekrar paste yaparsin.
-
Bu arada 6 Kasim Kurban Bayrami, ne dersiniz; bunu da erteleyebilecekler mi?, ya da nasil kutlayacaklar. Iste "tesadufun" boylesi milli ve dini icerikli etigi bir araya getirdi.
-
RTE bu sene van depremi duygusal somurusunu bahane ederek, Cumhuriyet kutlamalarinin yapilmayacagini soylemis, duyurulur. Bu yoksa, "yeni Anayasa" oncesi halkin cumhuriyet nabzini gormek anlamina mi geliyor? Kutlamalar, bir eglence midir?, yas tutmak ve eglenmek bir birine ters mi duser? Depremin 8 RTE kanalinin birleserek ortak bir duygu somurusune donusturuldugu ve burada tum yasamin gerceklerinin goz ardi edildigi gozler onune serilmistir. Gerci depremden bile her turlu cikar saglamak ve nemalanmak isteyen bu zihniyetten de baska bir yanasim beklenemezdi zaten. Bu konudaki her turlu "piskinlikleri" de "taktire sayan."
-
Konu teorinin sacmaligi, ya da mantikliligi degil; gecerliligidir. Bilimsel olarak tek gecerli olan da, teorisi test edilmis olgulardir. Bu evrensel onay almis bilimsel olgularin gecerliligi de, farkli bir gozlemin olan olguyu yanlislayabilirolmasina ve bunun teorisinin test edilip, olan olgunun yenilenimi, degisimine kadardir. Zaten aksi olsa, bilimde akilciligin inancsal ve ideolojik kesinlikci ve sabit verileri gibi, degismez olurdu. Bilimselligi inancsalliktan farki kilan degisim varligidir. Inanc ideolojik olarak degisik hal alsa da, ayni konudaki ideoloji ile akilci bir farki yoktur. Sadece inanc ve ideoloji caga ve bilimin gelismesine ayak uydurma adina degisim veya farkli bir icerige burunmustur. Akilli tasarimcilik gibi.
-
Birden fazla sik isaretlenebilir. Cunku siklarin bazilari biribirini tamamlayici gozukuyor. Ama, oncelik sirasi soz konusu olacaksa, her dusuncenin kendince bir onceligi olacaktir.
-
Bilmem! Oyle mi olmus!
-
Ben yanit yazma geregi bile duymadim. Yine de sagol.
-
P.z.v.nkin isi nedir?
-
Ben bu tip hayalci bir soru uzerine spekulasyon yapmam. Ayrica benim varligim bana aittir, baskasina degil. Cunku hic bir fenomen ne yaparsa yapsin, bana kendinin bir numenal yetisi oldugunu gosteremez, insanoglundan baska.
-
Sadece o mu esi dekolte giyen her erkegi de, yukaridaki cumle "p.z.v.nk" yapiyor. Akli sira "kapali" konusuyor, biz de "yiyoruz."
-
Kimin nasil ve ne celiskide olduguna, birakta okurlar karar versin. Senin gibi varligindan bir haber akillar ancak itaat edecek bir Allah arar. Benim varligim bana yetiyor ve bunu da kimseye itaat ettirmeye de niyetim yok. Allah; islam dini oncesi hubal putu eliyle uzerine dua edilen bir ilahti. Muhammed ve surekasi eliyle, putu kaldirildi, ilahi kaldi. Allah arap bedevilerinden Muhammed ve surekasinin akilciliginin olan bir seyi kendi akillarinca duzenledigi ve somut kitap haline getirdigi bir kavramdir. Bu kavramliktan cikmis, inanirlarin yasam ve iliskilerine ve duzen ve sistemlerine dini uygulamalarin kurumsallasmasiyla girmis ve yerlesmistir. Sizler baski ve zorbalik uygulamasaniz,m kadin tabi ki karar verir. Ama sizlerin serrinden "korku felsefesinin" psikolojik bunaliminda yasiyorlar. Ortada bir celiski yok. Cunku hak ve ozgurlukler bir bireyin hem uygulamasi hem de savunmasi gerekenlerdir.
-
Sen neden "onlar" adina konusuyorsun, sana bu hakki kim veriyor?, dogru ya! Allah'iniz size kadinlar hakkinda konusma hakki veriyor. Cunku kadinlar dilsiz, sagir ve kor sizin gibi beyin=uckur yapanlari da avukatlari secmisler, oyle mi?
-
Birincisi burda her "tartistigin" ateist degil. Ikincisi bizler uzayda yasamiyoruz. Toplum icinde yasiyoruz. Hepimizin bir aile hayati var ve cogumuz evli ve coluk cocuk sahibiyiz. Cevremiz var ve onlarda aile olarak yasiyorlar ve coluk cocuk sahibiler. Ayrica bir kisinin hak ve ozgurluklerinin ne oldugunu algilamak icin, hem konuya "bir kadin" olarak degil, kadinlar ve toplumun uyeleri olarak bakiyoruz. Allah bir seyi dayatmaz. Allah adini kullananlar dayatir. Burada senin gibi akli olan erkekler Allah adina konusuyor, cunku islerine geliyor. Allahlarini da kendileri gibi erkek egemen, sovenist vesexist yaratmislar. Onemli olan ALLAH'IN DEGIL, KADININ IZIN VERIP VERMEMESIDIR. Erkek cinselligi Allah uzerine degil, kadin uzerine uyguluyor. Burada gayet acik bir sekilde erkek Allah'i kullanarak iliski kurdugunu da Allah'ina birakarak onu yok sayiyor. Terbiye sinirlarini asma. Bir kadinin dekolte giymesinin zarari nedir? Eger bundan tahrik oluyorsan, sorun o kadin degil; senin uckuruna takilmis beynindir. Ortada ispat edecek bir durum yok. Bir kadin topluma uyan bir sekilde istedigi gibi giyinebilir. Bunu sorun yapanlar, senin gibi beyni cinsellik disinda baska bir seye calismiyanlardir. Kadin, insanoglunun bir parcasidir ve ustelik erkegi doguran bir anadir. Her erkek esine, kizina, ya da hayatindaki bir baska kadina sovenist ve sexist davraniyorsa, bunun zararini basta kendi gorur. Oyuzden sen Allah'i Kuran'i bir tarafa birakta, once insan ve insanliktan ve kadin varligindan nasibini al. Kadin ile de bir iliski kuracaksan, bunu Allah'inas degil, iliski kuracagin kadina sor. Sonucta o vucut ona ait ve o vucudun nasil kullanilacagina, nasil giyilecegine v.s. o karar verir. Ayrica Beyin=uckur da olmadigini algila. Hic bir kadin senin uckurunun keyfi icin dogmuyor bu dunyaya.
-
Ben neyin yanlis neyin dogru oldugunu tartismiyorum. Insan haklari, evrensel hukuk ve hak ve ozgurluklerin her turlu cinsiyet esitligini dile getiriyorum. Senin aklin gibi sovenist ve sexist erkek oncelik ve agirlikli yanasmiyorum. Yoksa insanoglu sadece erkekten mi olusmakta? Konu benim engel olup olmamam dan ziyade, o kadina bireysel bilinci vermek ve kendi hak ve ozgurluklerini saglamasinda da her turlu yardimci olmak. Bu benim insanlik gorevim. Cunku eminim o kadina kimse hak ve ozgurluklerinden bahsetmemis ustelik baski, mudahele altinda yetistirilmistir, onun varligi sadece onun erkegine aittir. Cunku kadinin senin dedigin gibi "teslim olmasi" onun varlik dogasina ters.
-
Bunun zarari insan olan ve insan gibi dusunene. Kadina ve onun hak ve ozgurluklerini tanimama zarari var. Bu zararin topluma yayilma ve gelecek nesillere sicrama zarari var. Erkek kadin ayrimi zarari var. Kadinlarin kendilerine toplum icinde yer ayiramama zarari var. Kisaca sexist ve male sovenist bir dusunce ve davranis olma zarari var. Ayrica konu zinayi onlemek degil; zinaya kanuni verilmesi gereken cezayi vermek. Erkeklerin uckuru yuzunden sen nasil olurda kadinin hak ve ozgurlugunu elinden alirsin? Neden erkegin uckuruna bir care oner miyorsun?
-
Disi vekadin uzerine yapilmis hak ve ozgurluklerin tecavuzunden bahsediyorum. Eger yazimi dikkatli okursan bunu algilarsin. Nitekim senin uzerinden sordugum sorulara da cevap verememenin nedeni budur. Kadini ezmektir, yok saymaktir, erkege peskes cekmektir, esya yerine koymaktir v.s. Iste hak ve ozgurluklere tecavuz budur. Ustelik kendin ile de celisiyorsun. Hem kizini bu duruma koymaya razi olmuyorsun, hem de kadinin erkege olan ustunlugunu kabul etmiyorsun?, yalan mi?
-
Bu saydiklarinizin hepsi, insan haklarina ve evrensel hukuka ve de bilimsel olarak insanoglunun psikolojik gelisimine ters oneriler. Dunya insanligi, inanclari, ideolojileri ve onlarin akillarinin istediklerini degil; insan ve insanligi korumak ile ilgili. Bu senin saydiklarin kak degil; ustelik baskasinin hak ve ozgurlugune tecavuz etmektir. Ayrica sexist, male sovenist ve erkek agirlikli yanasimlar icermektedir. Simdi ben sana sorayim. Kizini imam nikahli verirmisin? Kizinin evlendigi erkegin, kizinin ustune uc kadin daha almasini ister misin? Kizini 18'ine varmadan evlendiri misin? Ayrica kizin bunlara hak v e ozgurluk olarak karsi cikarsa ne yaparsin? Bir kadinin dort erkek ile evlenmesine ne dersin? Ya da soyle sorayim. Evli bir kadinin baska biri ile imam nikahina ne dersin? Ya da bir kadinin 18 yas alti cinsel birlikteligine ne dersin?, sadece cinsel birliktelik, sonunda resmi ya da imam nikahi yok. Bak bunlarda sexist, female sovenist disi agirlikli istemler.
-
Bunun boyle olmadigi TC tarihine bakilarak anlasilabilir. TC tarihinde belirli bir donemden sonra Ataturk uzerine her turlu elestiri gundeme tasinmistir ve tasinmaktadir. Ikinci sorudaki algiya nasil vardigini aciklar misin? Birincisi, Ataturk'un dine olan her turlu yanasimi Osmanli'dan farklidir. Yalniz dinin ustune de bir SSCB'de oldugu gibi gidilmemistir. Ustelik diyanet isleri gibi bir kurum devlet kurumu olarak kurulmus ve laiklige ters dusulmustur. Iste dine bu ikircimli yanasim bile, politikanin bir pragmatisizm oldugunun kanitidir. Ayrica unutmamak gerekirki, o devrin bagimsizlik savaslari din uzerine degil, etnisite uzerinedir ve K.Savasinin temeli de etnisiteye dayanir. Bu da dini olgulari ister istemez ortadan kaldirmaz ama, ikinci plana iter.
-
Aklindaki sorular her ne ise, onlarin varliksal, metafizik, ontolojik ve teolojik ve de teleolojik evrensel onay almis cevaplari epistemolojik olarak yoktur. Ama, amac aklini bir dogruya inandirmak ise, aklini inandiracagin her hangibir cevabi kendi sorularina cevap olarak secebilirsin. Eger bunlar aklini tatmin etmiyorsa da, yeni aklinin inanacagi ve aklinin dogrulayacagi cevaplara yonelebilirsin. Sonucta varliksal her turlu sorunun cevabi; ya yaratilis ta, ya da madde de son bulur. Ama her ikisinin de ilklik baslangiclik oncelik zamansal sorunu vardir. Ama akil bunlardan kendine uygun dusen cevabi baslangic ve oncesi olmayan bir dogruluk inanci ile kendine temel ve taban secebilir. Ama bu sadece secen akli baglar, ne dogrulayabilir, ne de yanlislanabilir. Cunku bilimsel bir icerigi yoktur, bu varliksal cevaplarin, olmaz da. Sonucta birlik fenoimeni gozlemler, ortaya ne olarak hem de mutlak, kesin, degismez edasiyla koymaz.