-
İçerik sayısı
3.544 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
391
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by evrensel-insan
-
Usame Bin Ladin ile ilgili yeni gelisme Obama'nin yapmis oldugu "operasyonda bize pakistan yardimci olmadi" aciklamasi uzerine, pakistan sessizligini bozdu ve UBL'i 10 yil once yakalayip, ABD'ye verdigini soyledi. Sonrada ABD'nin UBL'i biraktigini vurguladi. Ayrica, ABD UBL'in fotograflarini da "gizlilik" nedeniyle yayinlayamadi. Televizyonlarda ABD'nin tanittigi sahsin ve UBL olarak lanse edilen sahsin, olu olup olmadigi tartisiliyor. Eeee, ne yaparsiniz, ABD bu agzi ile degil; her yeriyle yalan soyluyor. UBL'mi "seytan aldi goturdu, satamadan getirdi." Zerdari: Ladin'i 10 yıl önce teslim ettik ! http://www.habervakti.com/?page=news_details&id=45517 http://www.facebook.com/notes/haber-medya5/pakistan-bin-ladini-10-y%C4%B1l-%C3%B6nce-yakalayarak-abdye-teslim-etti/170605286330945 Tatmin olmayan beyinlere, baska linkler de verebilirim. evrensel-insan
-
Saygideger Astur; Evrensel bey amca orada "düşünen beyinler komplo teorilerine inanır" diye bir aforizma yumurtladıydı, ben de ona binaen yazdım onu. Wallahi benim "yumurtlama cagim gecti". Yalniz, sen neye gore bu cumleyi yumurtladin, ben onu merak ediyorum. Ben hic bir zaman bunlara komplo teorisi demedim. Komplo olduklarini soyleyen sensin. Eger benim astigim yaziyi algilayarak okursan ABD'nin "camiyi calmadan, kilifini hazirladigini" dile getirdim. Ama dedimya, inanc iman duzeyine cikinca, yapacak bir sey yok. Evrensel'e karşı biraz sabırsız vs. yazmış olabilirim haklısın, ama tabii kendisiyle ilk defa yazışmıyoruz, bir de fena kilitliyor adam, hiç çekemediğim şey. Neyse... "cuvaldizi kendine, igneyi basskasina batir." Ayrica kendinin ne yaptigini algilamak istiyorsan, arasira da aynaya bir bak. Bir daha lakabimi anmazsan, senin ile bu konuda yazismayacagim. Cunku, sabit fikir, inancini iman duzeyine cikarmis beyinlerle yazismanin bir anlami yok. evrensel-insan
-
Saygideger agop; Var olma durumu, mevcudiyet:-TDK- Bana, var olmayan bir sey soyler misiniz? evrensel-insan
-
Saygideger agop; Tabi varlik diyebilirsiniz, ama; varligin ne oldugunu kesinlikle soylemek, metafizigin ontolojisine girer. Bilimin bilimselligi bu anlamda, varligin ne oldugu ile degil;onun gozlemi ile ilgilenir. Varligin ne oldugu, felsefenin metafiziginin insanoglu tarihine esit bir tartismasidir. Bilimsellikte ise, tartisma yoktur; gozlem, olgu ve yanlislanabilirlik vardir. Sizce varlik nedir? evrensel-insan
-
Bilinc, insanoglunun; yasam ve iliskilerinde; kendisine verilenleri ve de kendisinin, kendisine verdiklerini;sadece, hafizasinda tasiyip, kullanma yerine degilde; bu ogrendiklerinin, ne oldugunu bilmeye tasimasina bilinc denir. Bilinc, ogrenilenlerin ve ogretilenlerin; bir ust asamasi, yani bilme asamasidir. Insanoglu, bilinci olabilecek tek canlidir. Bir seyi, ogrenmek ve onu kullanmak; bilinc degildir.Tum, kavramlarin ve o kavramlarin, kisinin yasam ve iliskilerinde yer alisinin temeli bilinctir. Ben, isciyim diyebilir ve isci olabilirsiniz. Ama, isci olma bilincine varmak; isciligin ne anlama geldigini, nasil bir ekonomiye sahip oldugunu, nasil bir gelecek kurabilecegini; hayale sapmadan nasil bir isci gibi yasayip iliski kurulabilecegini ve isci oldugunu rahatca ve gocunmadan soyleyebilmeyi getirir. Iscinin, grev hakki, iscinin sendika hakki, iscinin calisma saatleri, patronun lokavt hakki, v.s. Yani, isci olmakla ilgili, tum bilinmesi gerekenleri bilecek; ve nerede nasil isci haklarini savunulacagini bilecek ve bir isci bilinciyle, yasayip iliski kuracaksiniz. Bilincler arasinda; birey bilinci, sinif bilinci, isci bilinci, meslek bilinci, aile bilinci, toplum bilinci, koruma-kollama bilinci, ekonomik bilinc, sosyal bilinc, siyasal bilinc, demokrasi bilinci, dini bilinc, milli bilinc,v.s. sayilabilir. BILINCIN DUZEYI, AYNI ZAMANDA EVRENSEL INSANI DEGERLERI KOLLAMAK VE KORUMAKTAN VE BUNLARI SUISTISMAR ETMEMEKTEN VE ARAC HALINE GETIRMEMEKTEN GECER. Bilincli bir kisi; yasam ve iliskilerinde; bilincli mucadelesini verdigi konuda, hem kararli, hem guvenli, hem tutarli, hemde ne yaptigini bilir olmalidir. Bir kisinin, herhangibir seyin bilincine varabilmesi icin; herseyden once; o seyi, ogrenmeden bilmeye tasimasi ve o sey ile ilgili, her tutlu sorgulama ve nedenlemeyi yapmis olmasi gerekir. Bir, kisiye; eger kendisi almaya hazir degilse; disaridan bilinc siringalanamaz. BILINC, OGRENILENLERI VE OGRENILECEK OLANLARI; BILMEYE TASIMA VE YASAM VE ILISKIDE; BU BILGIYI YANSITMA DEMEKTIR. evrensel-insan
- 27 yanıt
-
- 1
-
-
Saygideger agop; Ayni zamanda, bilgi olmasinin sebebi, tabanin varlik ve olmak olmamasidir. Yani, metafizik (ontolojik/teolojik) ve etik. Yukaridaki cumleye dikkatli bakilirsa, varlik ve olmak kokenleri ile cumlede verilen, gramatik olumsuzluktur. Yani bilgi olumluluguna karsi. Ayrica, varolus, var olmak v.s. var ve ol kokenlerinden gelir (Hani Tanrinin ol dedi, oldu temeli) Iste bu anlamda, ol ve var kokeni metafizigin konusudur ve bilimsel degildir. Yukaridaki cumlede de, verilmek istenen "varlik ve olmak degil; bilgi olmasidir" anlamindadir. Deney varliklar uzerinde degil (Cunku varlik metafizigin tabanidir), fenomenler uzerindedir, bunu da yukarida acikladim. Umarim, bu izahat yeterlidir. evrensel-insan
-
Saygideger agop; Eger bilimsel olarak konusacaksak; birincisi ortada goruntu veren bir fenomen (metafizigin ontolojisinin madde, dusunce temelinde kesinlestirmedigi ve determine etmedigi anlamda) ve bunun gozlemi vardir. Oyuzden bilimsel olarak, inanoglu buradan bir soyutlamaya ulasir. Bu ulastigi soyutlamayi da, test edebiliyor sa, yanlislanabilirligini baki kilarak, ortaya evrensel onay almis ve tartismaya acik olmayan bir olgu sunar. Ornek; NSA su 100 derecede kaynar, 0 derecede donar. Burada bu bir raslantimi, duzen mi, duzensizlik mi, akilli tasarim mi, neden 0 ve 100 v.s. temelli sorular ve verilecek cevaplar bilimsel degildir, felsefidir. Eger bilimsel olarak ortaya bir sonuc cikiyor ve bunu bilimsel gozlem acikliyamiyorsa, o zaman bu durum sartlarin, olusumu veren fenomenlerin, zamanin ve kurallarin bir sonucudur. Mesela senin yolda yururken bir cuzdan bulman, senin o yoldan yurumene, o saatte ordan yurumene, senden once yuruyenin cuzdani gormemesine, senin cuzdani gormek icin cuzdani farketmene, kisinin cuzdani dusurmesine, hava sartlarina v.s. temelli bir suru izah edilebilecek duruma baglidir. Oyuzden butun mesele bilimsel olabilmek, ya da insanoglu ozelligi ile teleolojik yanasabilmek, ya da aklin kendini inandirdigi dogrularla tatmin olabilmek ve istersen bir tanriya varabilmek konusudur. Oyuzden neyin, neden, nasil v.s. oyle oldugunun aciklanmasi gozlemin disinda, BILIMSEL DEGILDIR. evrensel-insan
-
Saygideger agop; Rastlantidan ne algiliyorsunuz, ya da duzen/duzensizlik farkinin ne olduguna neye/kime gore karar veriyorsunuz? Iliski ile celiski bagini nasil degerlendiriyorsunuz? evrensel-insan
-
Konumuz, ister varlik, ister varligin gercekligi, ister varligin mustakilligi olsun. Bu temelde de, ister, nesnel, maddesel, gorunussel, fiziksel, kimyasal ve bunlarin epistemolojik belirtilen en kucugu, yada en buyugu olsun; FELSEFI YANASIM, MONIZM VE DUALIZM ILE SINIRLIDIR. Yani, dogal zihniyetin; felsefeye felsefi yanasimi, ya monist, ya da dualisttir. Bu temelde zaten; Birincisi, monist bakisacilarindan; ideolik inacsal temelli dogru rehberliginde one cikan monist yanasimlar; kendi icinde dogruluk mcadelesi vermektedirler. Bu da monizmin, mono olarak hangi felsefi temeli alirsa alsin, hem diger monist temellere, hem de dualist temele karsi bir uyumu soz konusu degildir. Ayni sey dualizm icinde gecerlidir. Cunku dualizmin temeli DIYALEKTIGE DAYANIR ve bu diyalektigin, dualitik birlesiminden, bilhassa kulak ve ses dilinin noktalama icerikli yapilanis ve isleyisinden dolayi, bir diyalektik monizm soz konusudur. Yani, dualizm kabullenilir, fakat bu dualitik birlesim temellerinden birinin digerine zamansal ilk ve/veya oncelik kosuluyla. Iste felsefenin, felsefi yanasiminin bu zamansal alisilagelmisligi, dusunceyi; mutlaka bir ilke, onceye yonelmeye zorlar. Dolayisiyle, varlik tartismasi; ister mustakillik, ister gercek temelinde olsun "varlik nedir?" den ziyade "benim inandigim ideolojinin ilkledigi, onceledigi varlik dogrudur/vardir" tartismasina doner. Iste bu nedenden, felsefe; bilimsel ve ORTAYA KOYUCU, TUM RESMI VERICI, DISARIDAN BAKIS ACILI VE NOTR ALGILI degildir ve dogal zihniyet bunyesinde de olamaz. Cunku dogal zihniyetin ufku, diyalektikle son bulur. Onun vereni ve otesi ortaya konan felsefenin felsefi yanassimi ile mumkun degildir. Bu temelde de felsefi yanasim ve bakis acisi; IDEOLOJI, INANCSALLIK VE DOGRULUK ile sinirlidir. Tabi ki ideoloji, inanc ve dogru farkliliklarindan dolayi da, tartismasi; KESINLIKCI, MUTLAKLI, ISPATLI, DETERMINIST icerikte ve anlamdadir. Bu da zihniyet ve onun dusuncesi UFKUNUN ACIKLIGINI KAPATMAK anlamina gelir. Halbuki felsefeye, bilimsel yanasim; herseyden once insanoglu turu ve biri faktorunu, onun NESNELLIGINDEN ZIYADE; OZNELLIGINI, OZELLIGINI SOYUTLAMASINI VE ORTAYA KOYMASINI one cikarir. Bu da otomatikman; epistemolojinin DEGISKENLIK, GERCEKLIK NOTRLUK, QUA ICERIKLILIK, temelinde; diyalektik tikanikligin tikanikligini acmak ve felsefeyi, felsefi degilde; bildirilen, belirtilen ve ortaya konan, ortaya koyan ve ortaya konum temelinde ve tum ideolojik, inancsal, dogrusal resmin goruntusunu vererek ve bu verimin faktoru INSANOGLU TURU VE BIRININ faktor olarak alternatifsizligini ve one cikisini algilayarak ve farkina vararak degerlendirmek anlamini tasir. Burada, her zaman belirtildigi gibi; insanoglu turu ve birinin; diger her fiziksel, nesnel, maddesel, gorunussel, somut varlik gibi bir icerigi oldugu, zaten insanoglunu,m hem mustakillik, hem de gercek temelde felsefi bakis acisindan maddesel, nesnel, somut v.s. yapar. Iste burada felsefi bakis acisinin, algilayamadigi, farkina varamadigi, bilincine cikaramadigi; INSANOGLU TURU VE BIRINDE OLUPTA, DIGER MUSTAKIL VE GERCEK OLARAK FELSEFI NITELENDIRILEN VARLIKLARDA OLMAYAN; diyalektik monizmin diger ucu olan; dusunsellik, oznellik, ozellik, soyutluktur. Yani felsefeye gore; madde nasil maddesel, soyut nasil inancsal sa ve biribiriyle karsitsa; insanoglu bu karsitligi bunyesinde tasiyan; hem maddesel, hem de inancsal olmasidir. Iste insanoglunun, felsefenin; felsefi tarihler boyu tartismasini, insanoglu kendi varlik bunyesinde DUALITY OLARAK barindirir. Iste asil, ufuk ise bundan sonra gelir. Bu ufukta, insanoglu turu ve birinin, diger mustakil ve gercek varliklarda olmayan bu duality yapisinin ISLEYISINI VE DIYALEKTIGINI VEREN UCUNCU BIR NOKTA OLAN KAVRAMDIR. Iste bu kavram sayesinde; insanoglu, hem kendi dualitisini, hem de felsefi monizmi ortaya koyabilir. Bu da insanoglu turu ve birini, bir ust asamaya, duality otesi bir ucleme tasir. Iste bu uclemin, algisi, farkindaligi ve bilinci, ancak neyin ne oldugunu, ne olarak nasil oldugunu ve neden oyle oldugunu BILIMSEL OLARAK ortaya koyabilir. Iste epistemolojik gerceklik, Insanoglunun bu mustakil ve gercek varlik temelli DUALITISINE; epistemolojinin temeli kavrami hem yanlislanabilirlik, hem de degisebilirlik temelinde katarak; zihniyetin her konudaki her turlu ufkunun onunu engel olmayan bir sekilde acmaktadir ve ozgur birakmaktadir. Iste insanoglu turunun dogumdan beri aldigi ve kendisine verilen tum sinirlar, kesinlikler, mutlaklar, tabular, degerler, teslimiyetler, tikanikliklar, noktalar, kaliplar, yasalar, kurallar v.s. kisaca; olgu ve kurgular; BULGU, BILGI temelinde OZGUR KALMAKTA; hic bir kisitlama, herhangibir konu icerik ve anlam icin bir sinir teskil edememektedir. Iste bilimin ve bilimselligin onunu acik tutacak olan da, insanoglunun bu acik ve serbest ufkudur. Tabi bu ufuk ortada yok ise; felsefenin felsefi temelli ideolojik, inancsal, dogrusal tarismalari; hem bir yarar saglamadigi gibi; insanoglunun her turlu mustakil ve gercek varlik algisini, farkindaligini ve bilince cikmasini da erteleyecek ve gundeme getirmeyecektir. Zaten emperyalist zihniyetin; dogal zihniyet ve dogal ego temelli her turlu soyutlama da, dilde, felsefe de, bilimde KALICI VE MUTLAK kilmak istedigi de, bu determinizmdir. Cunku emperyalist zihniyet; insanoglunun dualist yapisini algilamis ve bu dualist yapilanisin monist isleyisinin her turlu monist ayrimciligini ve birbirleriyle savastirimini ustlenmistir. Ama; maalesef; emperyalist zihniyet kendini algilayamamis ve kendi zihniyetini vereni ortaya koyamamistir. Iste bu uclem olarak ortaya koyum, insanoglunun emperyalist zihniyet ve onun ayrimci, cikarci v.s. dogal zihniyet ve dogal egosundan ozgurluk anlamini ve INSANSAL ZIHNIYET anlamini tasir. Aksi, felsefenin felsefi bakis acisinin, dilde, bilimde ve felsefe de emperyalist zihniyet ile sinirliligi ve insanoglu turunun kendi bunyesindeki her turlu ayrimciligi, kisaca gunumuzun tarihler boyu devam eden insanoglu turu arasi ustunluk, hakimiyet ve teslimiyet yarisidir. Su anki, bilimde de, felsefede de olan budur. evrensel-insan
-
- 4
-
-
Saygideger Agop; Epistemolojinin bir kac anlami vardir. Felsefe olarak bilimin felsefesidir. Bilgi olarak bilginin her turlu felsefi temel ve tabanini ortaya koyar. Anlam olarak ta, bilimin su an bulundugu yer demektir. Yani bilgi ve bilimin su anki bildigi, bildirdigi sinir. Ayni zamanda, bilgi olmasinin sebebi, tabanin varlik ve olmak olmamasidir. Yani, metafizik (ontolojik/teolojik) ve etik. Bilim de bilgi de, bil ve bilmek, bildirmek kokeninden gelir. Bu temelde de, bilimin bilimselligi ve bilimsel metodu, epistemolojiktir. Bu temelde algi olarak; iki turlu bilgi vardir, inanca dayanan ve bilimsellige dayanan. Konu bilgi oldugunda da, uc cesit bilgi vardir. Fiziksel, sosyal ve matematiksel/mantiksal bilgi. Tam da bu temelde, inancsal ya da bilimsel; tanri da, varlikta, gercekte, dogruda kisaca insanoglunun kavram ile ozdeslestirdigi hersey bir bilgidir. evrensel-insan
-
Saygideger pante; Sen konunun bu yonunu aciklayinca, benim de aklima, Libya saldirilarina baskanlik eden NATO komutaninin adinin, Andre Dorya olmasi geldi. Bilindigi gibi, Andre Dorya; Preveze deniz savasindaki Barboros'un yendigi geminin ve donanmanin adiydi. evrensel-insan
-
Insanoglu ve Birinin Nesnelligi/Oznelligi Uzerine
evrensel-insan replied to evrensel-insan's konu in Felsefe
Fenomen/Numen Bagi, Iliski mi/Celiski midir? Konuya aciklik getirmeden once, kullanilan kavramlarin konu ile ilgili aciklamasini yapmak gerekir. Fenomen, goruntu veren bir yapiya sahiptir. Numen, goruntu vermeyen (zihinsel) bir yapiya sahiptir. Insanoglu disinda kalan ve insanogluna goruntu veren baska hic bir numenal yapiya sahip olan bir fenomenal yapi yoktur. Ali ile masayi ele alalim. Masa Aliye, fenomenal bir goruntu verir ve Ali, masayi fenomenonumenal yapisi ile algilar. Ali masaya bir goruntu vermez, cunku masanin yapisi sadece fenomenal bir yapidir ve masanin numenal bir yapisi yoktur. Simdi, masa yerine Veli'yi ele alalim. Ali, veli'ye fenomenal bir goruntu verir, veli'yi numenal olarak algilar. Ayni sey, veli icin de gecerlidir. Simdi Ali ile veli arasindaki fenomenal ve numenal iliskiyi (celiski yi?) ortaya koyalim. Ali, kendi numenal yapisi ile, velinin fenomenal yapisini gozlemler. Veli de, kendi numenal yapisi ile Ali'nin fenomenal yapisini gozlemler. Ylniz buradaonemli bir ayrinti mevcuttur. Bu ayrinti da, Ali ile Veli'nin numenal yapilarinin AYNI DEGIL; FARKLI OLUSUDUR. Ali aslinda, kendi gozlem vermeyen, numenal yapisi ile, Veli'nin fenomenal yapisini gozlemlerken, Veli'nin fenomenal yapisini mi, yoksa numenal yapisini mi degerlendirmektedir? Eger numenal yapisini degerlendiriyorsa, goruntu vermeyen bu yapiyi degerlendirmesi nasil mumkun olabilir? Eger fenomenal yapisini degerlendiriyorsa, bu degerlendirme Veli'nin numenal yapisi (dile getirdikleri, davranislari) degil midir? Peki aslinda ortada nasil bir iliski (celiski?) vardir. Burada gozden kacan durum sudur. Ali, kendi gozlem vermeyen numenal yapisi ile, Veli'yi degerlendirirken, bu degerlendirmeyi veli'nin numenal yapisi uzerine yapmakta, ama; veli'nin fenomenal yapisina iletmektedir. Yani Ali, hem kendisinin, hem de veli'nin goruntu vermeyen numenal yapilardan hareket etmekte, ama; bunu goruntu veren fenomene yoneltmektedir. Yani Ali, goruntu vermeyen numenal yapisini, goruntu veren fenomenal yapisi ile birlikte, Veli'den aldigi goruntu vermeyen numenal yapiyi, velinin goruntu veren fenomenal yapisina yonlendirmektedir. Iste aslinda, goruntu vermeyen, numenal yapilar iletisim icindeyken, goruntu veren fenomenal yapilar iliskiyi almaktadir. Ustelik bu fenomenal iliski gibi gorunen, numenal iliski de, ne Ali kendi gozlem vermeyen numenal yapisini, ne de Veli'den aldigi numenal yapinin fenomele yonelik goruntusu ortada yoktur. Ayni sorun ve isleyis, Veli icin de gecerlidir. Yani her ikisi de, aslinda goruntu vermeyen numenal yapilarin iliskide oldugunu ALGILAYAMAMAKTA, sadece goruntu veren fenomenal yapilari algilayabilmektedirler. Cunku, her ikiside fenomenonumenal yapiyi, gozlem verirken, fenomenal yapiya ve gozlem alirken de fenomenal yapiya INDIRGEDIKLERININ FARKINDA DEGILDIRLER. Cunku goruntu vermeyen numenal yapi, goruntu veren fenomenal yapi ile ozdeslestirilmis ve tek kilinmistir. Bu hem Ali'nin, hem Veli'nin kendileri acisindan, hem de birbirileri ile olan iliski acisindan boyledir, ama farkinda olunmamaktadir. Iste o yuzden Ali'nin fenomenonumenal ve numenal goruntu vermeyen numeni yerine goruntu veren fenomenal muhatabi, Veli'nin goruntu vermeyen numenalligina yonelmis olsa bile, onun fenomenal goruntu veren kismidir. Iste, fenomen ile numen arasindaki bu kendinden icicelik iliskisi algilanmazsa ve de goruntu vermeyen numenal yapi muhatap oldugu halde, gale alinmazsa; ortada sadece fenomenal bir goruntu kalir. Iste goruntu vermeyen ve fenomenal yapi ile ic ice ayrilmaz bir butun olan numenal yapi, gale alinmadigi gibi, ayri bir katagoriymis gibi, fenomenal yapinin karsisina konur. Kisaca goruntu veren, fenomenal yapi olsa bile, alinan goruntu numenaldir. Numenal goruntu vermedigi icin de, alinan goruntu fenomenal olarak indirgenmistir. Soyle ozetlersek; insanoglu turu birlerinin birbirleri ile olan iletisimlerinde, fenomenal yapi, numenal bir algi, fenomenal bir goruntu verir. Oyuzden, GORUNTU FENOMENAL, ALGI NUMENALDIR. Goruntu ve algi, birbirinden ayrilmaz bir butun oldugundan da, ortada yalnizca, ne fenomenal bir goruntu, ne de numenal bir algi vardir. Ortada olan FENOMENONUMENAL BIRLIKTELIKTIR. Yani oz ve gorunus, icicedir. gorunusu veren goruntu, gorunusu alan ozdur. Diger bir deyimle, gorunusu veren, fenomen; gorunusu alan numendir. Ustelik burada, numen de fenomende insanoglu birlerinin iletisimi acisindan ikilidir. Yani insanoglu turu birinin ikiligi (fenomenonumenal yapi ve isleyisi)dir. Iste bu ikili birlik, birer birler olarak, iletisimdedir. evrensel-insan -
Kendisi Nedir ve Kendisince Kendisi Nasil Gozlemlenir/Algilanir? Konuya girmeden once, N. Hoca'nin bilinen bir fikrasini anlatmak istiyorum. Nasrettin Hoca bir gun esseklerini saymaya karar vermis. Kendi esseginin uzerine binerek, baslamis essekleri saymaya. Saymis tam dokuz essek cikmis. Sonra da "benim 10 tane essegim olacakti", diye kendi kendine soylenmis ve bu arada essekten inmis oldugu vaziyette, esseklerini tekrar saymis ve 10 tane cinca da, "derin bir nefes" almis. Simdi yukaridaki fikrada, bakildiginda, N. Hoca'nin neden ilk basta, 9 ve daha sonra 10 essek saydigi anlasilmayabilir. Aslinda durum cok basittir. N. Hoca, ilk saydiginda KENDI ESSEGINI, UZERINDE OLDUGU ICIN saymamistir. Ikinci saydiginda da, KENDI ESSEGINI, UZERINDE OLMADIGI ICIN, sayabilmistir. Yani ikinci sayimda, esseklerin toplamina DISARIDAN BAKABILMISTIR. Ilkinde ise, essegin birinin ustunde oldugundan, esseklere DISARIDAN DEGIL; ICERIDEN BAKMISTIR. Simdi Ali ve veli adinda iki kisiyi ele alalim. Ali, Veliye goruntu verir ve Velinin goruntusunu alir. Ayni sey, Veli icinde gecerlidir. Yani Aliye goruntu verir ve Ali'nin goruntusunu alir. Peki Ali ve/veya Veli acisindan bu goruntu verip/alma da; KENDILERI KENDILERI ICIN devrede midir?, yoksa, yukaridaki fikra gibi, bu goruntu alis verisinin icinde mi yer almaktadirlar? Ali, veliye goruntu verir ve Velinin goruntusunu alirken, KENDINE GORUNTU VERMEKTE VE KENDI GORUNTUSUNU ALMAKTA MIDIR? Ya da ayni soru, Veli icinde gecerlidir? Iste insanoglunun aklinin inandigi dogru siniri, maalesef buna musade etmez. Yani, dusunce olarak Ali ve Veli, KENDILERINE KENDILERININ VERDIKLERI GORUNTUYU VERMEMEKTE VE ALMAMAKTADIR. Bunun en mantiksal cevabi neden olarak, Ali ve Velinin kendi goruntulerini kendilerinin gormemesidir, dolayisiyle, kendi goruntuleri kendilerine GOZLEM VERMEMEKTEDIR. Bir kisi, kendisinine zaman gorur/gozlemler?, ancak aynaya baktiginda yani KENDI GORUNTUSUNU GORDUGUNDE VE GOZLEMLEDIGINDE. Cunku, normal algida, kisinin kendi goruntusu, gozlem olarak kendisine yansimaz. Bu gorevi ayna gorur. Yalniz burada aynanin gordugu gorev, bir yerde kisinin "goruntusune ceki-duzen vermesi" adinadir. Yani FENOMENALDIR. Dolayisi ile, Ali veliyi, Veli aliyi gozlemlerken, numenal tarafini KENDI ICIN DEGIL, GOZLEMLEDIGI ICIN KULLANIR. Yani, Ali Veli icin, Veli'de Ali icin, dusunce ve davranis uygular, belirtir. Peki Ali, kendi icin, ya da Veli kendi icin, dusunce ve davranis uygular mi? Bu genelde, ayna temelli fenomenal bir uygulamadir. Yani, gorunusune ceki duzen verme, ya da otomatiklesmis kendi organlarini kendi icin kullanim adinadir. Yemek yeme, su icme, ihtiyac giderme, yikanma, tabi bu arada, kisinin kendi iradesi disinda kalan harekete deginmedim, yani kalp atisi, kan dolasimi, nabz atisi v.s. Simdi bu temelde bakalim. Ali veye Velinin, KENDILERINE GOZLEM VERDIGI VE ALDIGI ALGISI ni saglayacak olan nedir? Yani Ali'nin "Ben veli'yi gozlemledigim ve ona gozlem verdigim kadar, kendimi de gozlemleyebilir ve kendime de gozlem verebilirim" Iste Ali, ya da Veli; ancak yukaridaki cumleyi kurabilirse, KENDISINI, KENDISINCE KENDSISININ NE OLDUGUNU algilayabilir, sorgulayabilir, nedensellige tasiyabilir, degerlendirebilir v.s. kisaca, kendisini kendi algisiyla gorebilir ve gosterebilir. Iste birey bilinc ve farkindaligi denilen sey; bireyin kendisini disaridan gozlemleyebilmesi ve bu gozlem temelinde, kendi kendi ile kendini degerlendirebilmesi, sorgulayabilmesi v.s. dir. Iste bir bireyin bu bilincinin insansal yonu de ancak boyle baslar. Cunku, gozlemledigi ve kendisine gozlem veren Veli yerine, onu sorgulamasi, degerlendirmesi v.s. yerine; gozlemledigi ve kendisine gozlem veren KENDISINI sorgulamasi, degerlendirmesi ve insanlik adina, Veliye verdigi ogutleri, onerileri v.s. kendine vermesi; hem Veli'yi kendinde gormesini saglayacak, hem kendini Veli de gormesini saglayacak hem de tum degerlendirmesi, sorgulamasi ne sadece kendi adina, ne de sadece Veli adina degil; kendi ve veli birlikteligi olan insanoglu adina tursel bir bilinc ve farkindaliga yukselecektir. Oyuzden unutmamak gerekirki; Birincisi insanoglu da her fenomen gibi gozlem veren bir fenomendir. Ikincisi, bu gozlemi alan ve degerlendiren tek bir fenomen vardir, o da insanoglu turudur. Ucuncusu, insanoglu turu biri, sadece diger bire gozlem verip, diger birin gozlemini almaz; ayni zamanda, KENDI BIRININ GOZLEMINI KENDISINE VEREBILIR. KENDISINE VERDIGI GOZLEMI, YINE KENDISI ALABILIR. Cunku, insanoglunun kendisi dahil; gozlem veren her turlu fenomenin gozlemini alan, in sanoglunun fenomenal yonu degil; numenal, yani zihinsel yonudur. Iste insanoglu bu numenal yonunu, kendi turunun kendi disindaki birine ve her turlu fenomene yoneltirken; yonelten insanoglu turu biri olarak, bu numenal yonunu KENDI BIRINE DE YONELTMELIDIR. Iste ancak o zaman, disaridan bakis acisi ve notr algi ile, sadece goruntu vereni degil; kendisine goruntu vermeyen kendisini de gozleme kendi adina tasiyabilir. Bu da bize otomatikman, fenomenal goruntunun, goruntu vermeyen numenal bir yeti ile algilanabildigini gosterir. Ama, burada onemli olan bu goruntu vermeyen numenal yetinin, kendi disina degil; ayni zamanda kendine de yonlendirilebilmesidir. Yani, kendi goruntu veren fenomenal yapiyi, kendi goruntu vermeyen numenal yapi ile insanoglu turu birinin, kendi biri adina gozlemlemesi. Insanoglu turunun biri eger, bu kendini kendi adina bir bir olarak gozlemi disaridan bakis acisi ve notr algi ile gozlemleme bilincx ve farkindaligina erdigi zaman; celiski gibi gorunen, cevapsiz kalan, netlik kazanmayan v.s. bir suru konu aciga kavusacaktir. O yuzden,insanoglu turunun biri olarak, herf turlu konuyu, once kendi kendisini degerlendirerek kendi biri adina gozlemlemelidir. Yoksa, baskasinin verdigi goruntuyu gozlemlemek, zaten klasik, ctetolojik, alisilagelmis ve yerlesmis dogal zihniyetin bir her turlu insandisi ve insanlikdisi KENDIDISI sinirlamasidir. Cunku, kendinin bir disi, bir de kendisi vardir. Iste kendinin, disini degil de; kendisini gozlemleyebilmesi, numenal olarak insanoglundan, insanliga bir gecis kapisidir. evrensel-insan
- 2 yanıt
-
- 4
-
-
Insanoglu Soyutlamasi, Yonlendirim ve Yaptirimlar Daha onceleri, insanoglu zihninin disinda kalan birgercegin oldugunu, fakat bu gercegin bilgi, anlam ve icerigini yine insanoglunun verdigini soylemistik. Yani, insanoglu dahil; herseyin bir yapilandirilmislik oldugunu. Simdi bu konudaki YONLENDIRIM ve YAPTIRIMLARI dile getirelim. Insanoglunun kendi turune, yonlendirim ve yaptirim uygulayabilmesi icin bazi kavramlari dusunce ve davranis olarak yaratmaya ihtiyaci ve gereksinimi vardir. Insanogluna gecmeden bu konuyu hayvanlar aleminden verebiliriz. Mesela bir aslan diger aslanlar arasindaki kendi yonlendirim ve yaptirimini GUCU ile ortaya koyar. Diger aslanlar, buna karsi gelecekse, bu aslanin gucune karsi gelmek durumundadirlar. Tekrar insanoglunas donersek; insanoglu yonlendirim ve yaptirim olarak, once "buna uylmasi gerekir" icerikli, soyutlar ortaya atar. Bunlara, kural, kaide, kanun, yasa v.s. temelli "uyulmasi gerekenler" olarak bakilir. Bu kurallarin, iki yonu vardir. Buna ihtiyac duyanlar (yani kuralin duzenleyicileri ve ortaya koyuculari) ve uzerine kural uygulanacak olanlar. Insanoglu neden kurala ihtiyac duyar? Bunun dogal zihniyet temelindeki ilk nedeni, bu kurali koyanin, kuralin ona oyle veya boyle saglayacagi, cikar, yarar ve ustunluktur. Kurali koyabilmek icin, digerlerine aslanda oldugu gibi, ustunlugunu gucun ve otoriten ile kabul ettirebilmen gerekir. Bu da iktidar demektir. Peki bu kural kendi basina yeterli mi?, hayir bu kurallari besleyecek olan ve insanoglunun bu kurallara uymasini saglayan yan yaratimlar ve yaptirilmisliklara da gereksinim vardir. Bu kurallara uymayanlara uygulanacak ceza, ve bu kurallara uymuyanlara verilen suc kavrami. Bu suc ve cezayi saglayacak olan hukuk. Yani bir yerde hukuk, uzerinde kural uygulanacak olana taninmis haktir. Buradan bu hukukun verilen hak temelindeki gerekcesi, adalet ve esitlik. Iste kisaca insanoglunu bir arada yasatacak olan duzen ve sistem bu temeller uzerine tarihler boyu, icerikleri, anlamlari ve uygulamalari degiserek uygulanagelmistir. Bu uygulanagelmislikte de sistemler cesitli iceriklerle sekillendirilerek cesitli adlar almislardir. Gunumuzde bunun adi, her algilayanin nasil olmasi gerektigi farkli anlam ve icerikle degerlendirilse de, demokrasidir. Yonlendirim ve yaptirim icin bu kavramlarimizi siralayalim. Kural, guc, otorite, iktidar, suc, ceza, hukuk, hak, adalet ve esitlik. Iste akla gelen ve algi olarak nasil bir anlam ve icerikle degerlendirilirse degerlendirilsin, bir demokrasi bu kavramlardan bagimsiz olamaz. Ayni zamanda, bu demokrasi; sadece bu kurallari koyanin cikarina, yararina v.s. nin olacagida aciktir. Bu algi, toplumsal kisilik temelinde hangi izmi savunursa savunsun, ortada bir DEMOKRATIK CIKAR VE YARAR saglayan iktidar olmak durumundadir. Yine, bu algi, toplumsal kisilik olarak hangi izmi savunursa savunsun, ortada bir DEMOKRATIK ZARAR goren uzerinde iktidar uygulanan bir kesim olacaktir. Dolayisiyle, bir toplumsal kisiligin, kendi aklinin inandigi dogrusu olarak bir izm savunusu ve bu savunuya taraftar kazanmasi mucadelesi, onun ayni zamanda, baska izme karsi actigi savas ve onun taraftarini karsiya alma algisidir. O yuzden toplumsal bir kisiligin, doger toplumsal kisilikler ile verdigi bu izm mucadelesi, hic bir zaman ne butun toplumu, ne de tum insanligi kapsamayacaktir. Insanoglu yonlendirimsiz ve yaptirimsiz kendi bunyesinde bir yasam surebilir mi? Bu sorunun cevabi, gene soruda gizlidir. Yani bu yonlendirim ve yaptirima her yonuyle ihtiyac ve gereksinim duyan insanoglu, demekki bu yonlendirim ve yaptirima ihtiyac ve gereksinim de duymayabilir. Peki bu nasil mumkun olur?, bunun mumkunlugu, birey bilinc vefarkindaligi, bu bilinc ve farkindaligin tursel butunlugu ve bu bilinc ve farkindaligin insanoglunu kendi bunyesinde ayristirmayan ve farklarinin her birini butunun bir parcasi olarak degerlendiren bilinc ve farkindalik. Sonucta, insanoglu iradesi disinda kalan hic bir fenomende, bir kural,guc, otorite, iktidar, suc ve ceza, hukuk, hak adalet, esitlik ve bunlarin olusturdugu bir yasam ve duzeni sistemi yoktur. Butun bunlari hem kendi turune, hem de herturlu fenomene veren, ekleyen insanogludur. Insanoglunun soyutlamasi, kural ile sinirlanmis yonlendirim ve yaptirimlar butunudur. Her bir kural da, insanoglu zihninin ufkunu sinirlayan bir isleve sahiptir. Bu arada kural denince, akla; sabitlik, sahiplik, degismezlik, ideoloji, inanc v.s. temelli kurali besleyen tabanlari eklemeyi de unutmayalim. evrensel-insan
- 63 yanıt
-
- 1
-
-
Bilgi ve Ne Oldugu Bilginin, yapilandirilmis oldugunu ve bir insanoglu yapilandirilmisligi oldugunu daha once belirtmistik. Bu temelde de, bilginin, sosyal, fiziksel ve algi, bilinc, birikim, farkindalik, duzeyine ve zihniyet ufkunun, aklin inandigi dogruluk ufkunun sinirlarini asan, ozgurlugu ve sinirsizilgi temelinde de, bu ozelliklere ozgu, alisilagelmis, yerlesmis, otomatiklesmisin disinda kalan, matematiksel/mantiksal bilgi oldugunu v insanoglunu sistem, duzen, yasam ve iliski olarak yenileten, degistiren, gelistiren v.s. bilgi oldugunu dile getirmistik. Simdi bu temelde, bilginin nasil direk yansi olmadigini, yansiyanin kendi kendisini ortaya koyumu degil; onun yansi olarak bir algisal turevi oldugunu matematiksel/mantiksal bilgi ile ortaya koyalim. Once yanlis oncul (false premise) baslayalim. Yanlis oncul; Tum bilgi ya sezgidir, ya yansidir. Simdi de bu yanlis onculun, yanlis cikarimlarina ve sonuclarina bakalim. Buradan uc tane yanlis sonuc cikar. Birincisi; Metafizik (felsefenin varlik ile ilgilenen dali anlaminda), kaynagini yansidan alir. (Mantiksal Dogmatizm ve Spekulatif yapilandirmacilik (olusturmacilik)-Bilginin akilsal ufku) Ikincisi;Zihinsel sezgiye sahibiz. (Mistisizm ve Sezgicilik)-Aklin dogruladigi soyut Ucuncusu; Metafizige ( ontolojik taban olarak ortaya konan varlik, kesin olarak her ne ise) sahip degiliz (onun disinda baska hic bir sey, kesinlikle yok). (Empiricism, deneycilik, pozitivizm, olguculuk, objectivizm, nesnellik-Aklin dogruladigi somut. Simdi de dogru oncullere ve dogru cikarim, sonuclara bakalim. Birincisi; Metafizige sahibiz (Hayal gucumuz, dusuncemiz var) Ikincisi; Sezgimiz, algisaldir. Yani yansiyani, duyu, duyum ile algilariz. Ucuncusu; Yansisal bilgi turevlenmistir. Yani, yansi, algiya, kavrama ve yansitmaya donusturulmustur. Bu dogru oncullerin verdigi dogru cikarim ve sonuc ise; Metafizik (hayal gucu, dusunce, kavram) kaynagini, sezgisel olmayan ilk, birinci bilgiden alir. Yani, bilgi, yansinin ilk algi ile kavrama donusturulup yansitilmis olanidir. Bu da yapilan, gozlemsel analizve kritigin bir sonucudur. Bu sonucun verdigi ilk onemli algi; bilginin metafizigin ontolojik ve teolojik varlik tabanlarinin kesinligini bu olarak ortaya koyan ideolojilerle bir ilgisi yoktur. Bilgi, bu temelde inancsalliktan farklilasarak, bilimsel olarak gozleme, bu gozlemin teorisine, bu teorinin test edilebilmesine ve yanlislanabilirligine baglidir. Zaten bunun disindaki bilgi, bilimsel, bilissel degil; inancsal, dogrusal, kesin, akilsaldir. Iste bu temelde de, hem inancsal, hem de bilimsel bilgi; insanoglunun turevidir ve yapilandirilmistir. Bu yapilandirilmisligin da, kendi ideolojik, inancsal dogrusu ve bilimin dallarinin kendi paradigmalari temelinde bir on kabulu mevcuttur. Ayrica, bu yapilandirilmis inancsal ve bilimsel bilginin, evrensel ayniliktaki yapi ve isleyisini de, evrensel-insan zihniyeti yapilandirilmisligin bozucusu olarak ortaya koyar. evrensel-insan
-
Saygideger Astur; Vay be, 9 Eylül ha?!-Astur- Sagolasin, duzelttim. evrensel-insan
-
Herseyden once, nihilizm ile hemfikir oldugum bir temeli belirteyim. Bu temel, dunyayi ve kendini ifade eden-ki bizde ayni cinsten oldugumuzdan dolayi algiliyoruz-insanogludur. Yani, insanoglundan baska bir ifade gucu olan varlik yoktur.-Varsa bile insanoglunun bu ifadeyi algilamasi mumkun degildir- Bu baslangictan sonra nihilizm, hiccilige yonelmistir. Bu hiccilik, hem yukumluluk, hem de evrensel (gercek varlik, mustakil var olan varlik degil) temeldedir. Once yukumlulukten baslayalim: Nihilizmin yukumlulugu, herseyden once yanlis bir onculden kaynaklanir. Bu oncul: "Yukumlulugun kokeninin ve temelinin ya bizim kendimizin, ya da baskasinin, iradesi-niyeti-istemi-maksati-olusturur." oldugudur. Ayni oncul, nihilizm den baska iki yanlis sonuclamaya daha acilir. Bunlardan birincisi:Egoizm-Bencillik-Ben ideolojisi- yukumlulugun temelini kendi istemi yapar. Ikincisi:Otoritercilik- yukumlulugun temelini baskasinin istemi yapar. Nihilizm ise:YUKUMLULUGU TAMAMEN ORTADAN KALDIRIR. Onun bu yukumlulugu ortadan kaldirmasi-kendi deyimiyle-tanriyi oldurmesidir. Bununla birlikte butun alisilagelmis, ahlaki, geleneksel, goreneksel, toresel v.s. kurallarini da oldurmesidir. Onun bu oldurumu; Hem amerikan idealizminin, dunyayi hakimiyetine almaktaki guc kullaniminin onunu acar, hemde hukuku, adaleti, hakki tanimis dunyayi 1400' lere yani gucun hakim oldugu tarihi doneme cekmesini saglar. Bu isin otoritercilik yanidir.Yani gucluye boyun ey. Diger ucu ise birey yonudur.Yukumlulugun olumu bireyi tamamen serbest birakir ve onun istedigini yapma hurriyetinin onunu acar.Bu nihilizmin bireyi, birey ustu yapma-overman-onerisidir. Bu da bireylerin, baskalarina insanlik disi tavrini getirir. Ornekleri coktur. Ki bu iki yonun birlesimi, Fasizmin, terorizmin, anarsizmin ve marxismin onunu acmistir. "islam kokenli" terorun kaynagi da bu ideolojinin urunudur. Benim bakis acim ise; once yanlis onculu duzeltir. Yani:Yukumluluk vardir. Burdanda su sonuca varir. Bu yukumluluk ne kendi ne de baskasinin istemidir.Iste buradan benim birey-insan ikilemim ve bireysel saygi (farkin farkina varma algisi) ve insansal vicdan (kendine ve baskasina zarar vermeme algisi) onerim cikar. Isin diger yonu ise:evrenseller (gercek varlik)dir. Bu konudaki soru sudur. Dunyada yasayan her bir kisinin karsi cikamiyacagi evrensel bir deger varmidir?-herkesin kabullenecegi- Bu sorunun cevabi nihilizm icin yoktur. Ki buradaki yanlis oncul:"Gercek varlik, ya oznel ya da nesneldir; ikisi birden olamaz"dir. Bu yanlis onculden, cikan yalnis sonuc ise:Kavramciliktir-yani,evrensellerin sadece oznel olarak var oldugunu soyler. Bu yanlis sonucta; iki tane yanlis gorusle sonuclanir. Birincisi:Realizm dir-yani,evrensellerin sadece nesnel olarak varoldugunu savunur. Ikincisi:Isimselcilik-yani,evrensellerin olmadigini soyler. Halbuki oncul; evrensellerin sadece oznel olamiyacagidir.Bu onculun cikaracagi sonucta-evrensellerin hem oznel, hemde nesnel olarak varoldugudur. Benim bakis acim, yukarida sordugum soruya bir cevap verir. Bu cevap KAVRAM dir-kavramcilikla karistirilmasin-Yani, EVRENSELLER KAVRAMLARDIR VE BEYNIN FONKSIYONU DUSUNCEDE OLUSURLAR, YANSI VERENIN ALGISI TEMELINDE ONUNLA (OZNEL/NESNEL) OZDESLESIRLER. Iste ben bu cumleden sonra, dusuncenin evrensel temelinin sorununu ortaya koyan kokeni cizimsel ve anlatimsal olarak ortaya koydum. Insanoglunun zihniyet olarak insanlasabilmesinin olabilmesi ve insanligini hem dusunce hemde davranista sunabilmesi icin;bu dusunce yapisinin tamamen yenilenmesi gerekmektedir. Bu konudaki ana onerim ise: evrensel dusuncenin hem disindan bakabilmek, hem de evrensel dusuncenin icsel sorunlarini notr algilayabilmek, yani icsel tartisma, atisma, kutuplasma ikna olma-etme, mudahele etme, kisisellige cekme, kendini kabul ettirme, kabul-red sinirliliginda kalma v.s. temelindeki kisir donguye girmemek, birsey uretememek sadece ya hakli oldugunu ortaya koymak veya baskasinin haksiz oldugunu gostermeye calismak v.s. den uzak kalmaktir. Bu tartismanin zaten galibi-maglubu da olmaz.Ustelik gucun gucunu kullanmasini getirir.-ki guclu olan; dogru, iyi, hakli,v.s. olsun. Umarim bu yazim; hem nihilizmi tanitmis, hemde benim getirdigim insan olma ve insanlik sunma ve bunu hem bireysel hemde evrensel temelde gerceklestirme acilimlarina-ki nihilizme tamamen ters ve onun insani yoketme-bireyi robot, vatandasi kole yapma-bir giris olmustur. evrensel-insan
-
Bu mesajimda nihilizmin insanoglu tarihindeki yer alisinin ne oldugunu ve neler getirip/goturdugunu isleyecegim. Herseyden once nihilizm, insanoglu tarihinde bir ilke imza atmistir. Bu ilk insanoglu dogal dusuncesinin, hem hicligini, hem de bu dusunceye teslimiyeti, yani dogal dusuncenin insanoglu eliyle ortaya konan en temel celiski/sorununu ortaya koymus ve CIKISI, INSANOGLUNUN KENDI KENDINI, KENDI MAHKUMUYETINE BIRAKMISTIR. Nihilizm oncesi, insanoglu hem kendi turu bazinda, hem de insandisi bazindaki temel sorun ve celiskiyi ortaya koymustu. Bunlardan insanoglu eliyle yaratilani (emek-sermaye, ezen-ezilen, uretim celiskisi, uretim-tuketim v.s.), yani insanoglunu enternasyonel icerikte tam bir kutuplamayi ve yine insanoglunun insandisi celiskisi (madde-dusunce, evrim-yaratim, var-yok ) ni varlik ve olusumu (varolus) temelinde de ortaya koymustu. Yalniz bir seyi ortaya koyamamisti, o da insandisi (kah insanoglu eliyle ortaya konan etiksel tabular, kah insanoglu eliyle ortaya koyan metafizik ideolojiler) dogrunun karsitini. Iste nihilizmin, hiclemesi; aslinda ortaya konan seyin, tamamen bir insanoglu urunu oldugu ve insandisinin hicligiydi. Buradan da yeni bir karsitlik ortaya cikiyordu, insanoglunun en kucuk, bolunmez butunu birey ile, bu bolunmez butunlerin geldigi yer yani insanoglu turu. Iste insandisi sey temelli herseyi hicbir seye donusturen nihilizm, insanoglunuda turu ve biri olarak karsi karsiya getiriyordu. Eger dogal dusuncenin, kokenini olusturan temellerini hatirlarsak, nihilizmin yaptigi, bu temelleri insanoglu turu ile biri arasinda birbirine karsit kilmakti. Yani, nihilizm bir yerde insanoglunun insandisiligini hiclerken, insanoglunu kendi bunyesinde biri ve turu olarak INSANLIKDISILIGA MAHKUM EDIYORDU. Iste nihilizmin basaramadigi, INSANOGLU BIRI ILE TURUNU BIRLESTIREMEMESI, ARALARINDAKI ILISKIYI KURAMAMASI VE BIRINI DIGERINE "DUSMAN KILMASIYDI" Bu da zaten nihilizm eliyle iflas etmis, dogal dusuncenin son duragiydi. Insanoglu yeni bir dusunce sistemi, yolu, yontemi, yapilanisi ve isleyisi arayip, bulacagi yerde; tarihinde gorulmemis bir IC CELISKI VE SORUNUN ICINE DUSTU. Nihilizm, insandisiligin hem etiksel hem de metafizik ideolojilerini, inanclarini ve dogrularini hicleyerek, insanoglu turune degil; aksine onun biri olan bireye tam da dogal dusuncenin insanlikdisi temelleriyle kapi aciyordu. Iste bireyci akilcilik olan ve dogal dusunce aklinin son duragi olan bu dusunce ve davranis tarzi, dunya ve insanoglunu herseyiyle birlikte yeni bir kaosun kucagina atiyordu. Birey bilincini, turu ile birlestiremeyen bireyci akilcilik, insanoglu tarihinde gorulmemis yeni bir insanlikdisi doneme giriyordu. Bunun en belirgin uzantisi, nihilizmin yarattigi ideolojik inancsal dogru temelli izmlerin, bireyler eliyle, insanoglu turune getirdigi, baski, siddet, savas, zulum, iskence, diktatorluk, katliam, yani "benim dogrum icin ben herseyi yaparim, bana hersey mubah" anlayisinin, cikari, bencilligi, iktidari, gucu ve otritesiydi. Bu birey duzeyden, toplumsal, kitlesel ve dunya duzeyine eristi. Egitim olarak, bireyler biribiriyle yaristiriliyor, herkes "en dogru benim, benim dusuncem, izmim, yasamim, dusunduklerim" v.s. savasina tutusuyordu. Insansal/evrensel bilinci alamamis ve bilincsiz birey, insandisi etiksel ve metafizik tabu, veri ve degerlerin hiclenmesiyle, yukumluluk ve sorumluluk olarak kendi kendini buyuk bir boslukta, ozgurlukte, sinirsizlikta v.s. gormeye basladi. Insanoglu tarihinde, insanoglunun bu en kucuk birimi, deyim yerindeyse, canavarlasti, toplumsallasti, kitlesellesti, sistemlesti ve buyuk bir guc ve otorite haline geldi. Bunun yansisi, ana olarak iki turluydu, aktiflik ve pasiflik. Kisi eger bulundugu cografyanin sartlarindan ve dusunce yapisindan dolayi, birey olamamis ve birey olarak yetismemisse, genellikle, insandisi bir tabu, Ideoloji, inanca dogru olarak sarilarak ve kendi kisiligini bu ugurda hicleyerek, dogrusuna teslim oldu ve bu ugurda savasim verdi ve veriyor. Buna tum etiksel ideolojik inancsal dogrulari katabiliriz. Siyasal, dini ve milli konu etigin bunyesindedir. Aktifligin, birey yonu ise, birey olarak yetisen fakat birey bilinci alamayan toplumlarda, bireylerin ceteler kurmasi, saga sola saldirmasi ve kendi bireyci cikari icin, topluma her turlu insanlik disi dusunce ve davranisla zarar vermesiydi, serial katiller, kovboylar, eline silah alip, okul, hastane v.s. basanlar, yolda kisilere silah zoruyla her turlu zarari verenler v.s. Bunun disindaki aktif cikis, amerikan idealizminin, soros ideolojisinin evengalist orgutlenmesi, adalet, hak hukuk v.s. hice sayilarak ulke isgalleri, olum kamplari v.s. Nihilizmin pasif yansisi da ulkelerin gelismisligine gore degisiyordu. Genelde birey yetisen ulkelerde bir bananecilik ve robotsallik hakim olurken, birey yetismiyen ulkelerde, kisiler ya "ben kendi hayatima bakarim, gerisi beni ilgilendirmez" temelli, ya da bosluga dusulmuslukten kaynaklanan bir psikolojik bunalim ve ne yaptigini bilmemezlik, ya da insandisi metafizik ve etiksel ideolojik inancsallara yeni bir icerik vermek suretiyle, pasif olarak bu verilen iceriklere teslim oluyordu. Bu da genellikle, dini ya da inancsal iceriklibir yeni tanricilik anlayisiydi. Cunku bu tanri ve inanc, kisiye bir gorev yukumluluk ve sorumluluk yuklemiyordu. Sadece kisiyi, pasif kiliyor ve kisi bu pasifligini, kendini inandirdigi bu insandisi tabu ile besliyor ve onu bahane ediyordu. Aslinda butun bu gecmis zaman olarak ifade ettigim cumleler, gecmiste baslamasina ragmen bugunde ayni temelde ve geliserek devam ediyor. Nihilizm, insanoglunun kendi kendine yapilandirdigi, sekillendirdigi ve isleme koydugu ve de "dogal" olarak kendi kendine algilattigi, dogal dusuncenin; hem aktif, hem de pasif icerigi olarak son duragidir. Yani akil bencilliginin, cikarinin son duragidir. Ya nihilizm oyle veya boyle bireyin insanoglu turu yani kendi turu ile olan cikarci, bencil v.s. dusunce ve davranisini, herhangibir insandisi tabuya, ya da kendi egosuna, aktif veya pasif TESLIM ALARAK/OLARAK, yasamini surdurecek, ya da yepyeni bir ufukla; kendi birey bilincini, kendi turu ile butunluyerek ve birlestirerek, evrensel/insansal bilinc duzeyine eristirme/ulastirma savasini, kendi adina ve kendi icin, kendi devrimini yaparak kazanacaktir. Oyuzden her bir kisinin, kendisine dogumdan itibaren verilen ve onu yasatan tum etiksel, metafizik ideolojik inancsal tabu, veri ve degerlerin dogrularini sahiplenip, sabitleyip onlar ugruna yasamini da hice sayarak, bir savasim vermek yerine; insan olmak ve insanlik sunmak adina, bu insandisi ve insanlikdisi degerleri sorgulamali v.s. ve de insan olmak ve insanlik sunmak ile mukayese etmeli ve insan olmak ve de insanlik sunmak adina ihtiyac temelinde degerlendirmelidir. Insan olmaya ve insanlik sunmaya engel olanlari da, kendi adina elemeli, onlardan kurtulmali/arinmalidir. Tabi butun bunlar, icinde bulundugu dusunce ve davranis yapi ve isleyisinden insan ve insanligi adina rahatsiz olanlar ve zarar gorenler icindir. Bu rahatsizligi duyanlar ve zarar gordugunun farkinda ve bilincinde olarak algilayanlar, kendi birlerini turleri ile birlestirebilirler ve butunlestirebilirler, iste birey bilincinin, yasami boyu yol aldigi bu hedef evrensel insandir. BIREYIN EVRENSEL INSANLIGIDIR. Nihilizm "belasindan ve tikanmis dogal dusuncenin temellerinden ve kokeninden kurtulmanin/arinmanin yolu ve yontemi de budur. Oyuzden nihilizmin neyi hicleyip, neyi seyledigini cok iyi algilamak gerekir. Cunku nihilizmin hiclediginin yerine koydugu sey, INSAN VE ONUN INSANLIGI ADINA DEGIL; ONUN SADECE BIRI ADINADIR. BIRIN INSANDISI VE INSANLIKDISI TESLIMIYETI/CANAVARLIGI/BANANECILIGI/ ROBOTLUGU/PSIKOLOJIK BUNALIMIDIR. evrensel-insan
-
Aslinda konu felsefe konusudur. Tarihde felsefi gelisme sudur: Karl Marx'in ve Friedrich Engels'in ortaklasa teorisini ortaya attigi ve Lenin'in carlik Rusya'sini yikarak pratikde uyguladigi buyuk sovyet devriminden sonra (ki bildiginiz gibi Soviet Sosyalist Cumhuriyet Birligi yerine, sadece Rusya sabit kalmak sartiyla, birsuru devletler ortaya cikmis yani 1990'larda Soviet Sosyalist Cumhuriyet Birligi parcalanmistir. Ve yine bilindigi gibi, bunu takiben Yugoslavya parcalanmistir. Tekrar felsefenin tarihine donucek olursak, Fredrich Nietzsche (1844-1900) ortaya NIHILISM diye bir felsefi acilim atmis ve bu butun dunyada buyuk etkisi gorulecek sekilde (gunumuzde cokca raslanmaktadir) yayilmis ve yayilmaktadir. NIHILISM kisaca, herhangibir temel, ana, esas, kok tanimayan, ve evrensel nebir dogrunun nebir gerceyin, nede herhangibir ilkenin yok olusunu genel ahlaki, geleneksel, moral, v.s gibi kulturel, toplumsal, milli, dini, v.s tum deger yargilarini sifir kokene indirgeyen bir felsefedir. Bu felsefenin diger bir yanida hayali kahramanlar yaratmaktir (Superman, Spiderman, Harry Potter, Batman v.s) Gelelim onemli konuya. AMERIKAN IDEALIZMI, felsefi akim olarak, Marxism/Leninism, ve onun devami olan, ayni zamanda herseyin sonu anlamina gelen NIHILISM'in paralelinde, 1900'lerin baslarinda ortaya atilmis PRAGMATICISM, PRAGMATISM, EXISTENTIALISM, ve son olarak NEO-PRAGMATISM felsefeleri olarak gelismis, ve bugunki Amerika'nin dunyaya meydan okuyan cani istediginde istedigi ulkeyi iskal eden, ve bunuda bilumum kandirmacalarla susluyebilen, hem teorik, hem pratik, hem kulaga hos gelen, vede soyle boyle cok cazip! bir yapi kazanmistir. Bugun dunyada bu idealizmi teorik olarak yenebilecek herhangibir felsefi gorus maalesef ortaya atilamamistir. Oyuzden NIHILISM'den sonra dunya her yonuyle bir kaosa girmis, hem bireysel hemde toplumsal guc hem hukukun, hemde adaletin, ve maalesefki insanligin sonunu hazirlamistir. Bugun bireyler rahatca bas kaldirabilmekte, baskalarinin rahatca canina kiyabilmekte, hatta bunlari yaparken zevk aldiklarini soyluyebilmektedirler. (Hanibal filmde oldugu gibi). O yuzden artik dunyada insani vicdan rafa kalkmis, yerini vicdansiz akil almistir. Ve bu akil sadece ya bir bireye ya bir topluma ya bir zumreye hizmet eder duruma gelmis, ve bu vicdansiz akli uygulamamanin nedeni ortadan kaldirlmistir. Yani bireyler kolayca ve memlunlukla birer canavar kesilebilirler. Hatrlatmak isterimki, Marksist ideoloji'deki "ulkelerin kendi kaderlerini kendilerinin tayin hakki" biraz degistirilerek "ulkelerin kaderlerinin AMERIKAN IDEALIZMI'ile tayin hakki"na donusturulmustur ve donusturulmektedir. Tabii bu ideolojinin birde dini yonu vardirki, bu bilindigi gibi evangelizim'dir ve nihayi amaci Yahudi'lere hizmettir. Bunun icin yapmasi gereken Hiristiyanligin butun kollarini (Katolik, Protestan, Ortodoks) yanina alarak, once Islamiyeti ve Islamiyetin hakimiyetini dunya uzerinden silmek ve nihayi amacta Hiristiyan'ligida Yahudi'lige donusturerek, dunyayi tek din ideolojisi altinda istedigi gibi yonetmeyi amaclamaktadir. Bilmem su soruyu hic kendinize sordunuzmu: Turkiye topraklari neden bir filozof yetistiremiyor, ve dunya'ya acilim getirecek fikirleri ortaya atamiyorda sadece ortaya atilmis fikirleri ustelik yeteri kadar algilayamadan takibe ve yoruma calisiyor, yani kisaca fikir konusunda dunyada liderlik yerine, hep takipcilik yapiyor. Bu konuda bilhassa nihilizmin, bireyci akilciligi; kendi turu insanoglunu kendine rakip sectigi icin, algilanmasi gereken en onemli dusunce ve davranis seklidir. Cunku, Dunya bu konuda bir suru tarihi kisilik yetistirmis (Hitler, Stalin, Mussolini, Bush, Saddam, Kaddafi, Usame Bin Ladin v.s.) ve hala da yetistirmektedir. evrensel-insan
-
Cagmizda demokrasiden, haktan ve hukuk devletinden bahsedebilmek icin, o ulkede yasiyan halk dedigimiz kesim bireysellestirerek, bir birey bilinci tasimali ve bilinc sayesinde hak ve ozgurluklerini koruyabilmelidir. Bu da toplumda, bireylerin olusturduklari ve haklarini ariyabilecegi sivil kuruluslarin ortaya cikmasiyla mumkundur. Eger bir ulkede, birey degilde ailenin bir ferdi, toplumun bir ferdi, halktan biri, abisinin kardesi, babasinin oglu, ve saire varsa, birey yoktur. Dolayisiyla olmayan birey, ne hak ve ozgurluklerinden haberdardir, nede bulundugu toplumda dusunduklerini rahatca ifade edebilmek hakkina sayiptir. Ya baba baskisi ya mahalle baskisa ya okul baskisi ya din baskisi ya milliyet baskisi, ve buna benzer topluma yerlesik bilimum baskilarla buyur. Ya o baskilara boyun eyer, yada isyan eder. Iste 87 yildir, Turkiye'yi idare edenler, devlet eli ile ve kendi istedikleri dogrultusunda toplum yandas ve vatandas yetistirdiklerinden, birey yetistirememislerdir. Ne zaman Turkiye birey yetistirmeye karar verir, ve o yetistirdigi bireye taniyacaga hak ve ozgurluklerin hukukunu yaratir, iste o zaman bireyi hur, bireysel haklarini rahatca savunabilen, bunu bir isyan veya bas kaldiris degilde bir bilinc temelinde yapan bir toplum olusur, iste bu toplumun bireyleri kendi bireysel goruslerini rahatca nasil savunabiliyorsa, karsisindaki bireyinde karsi goruslerini saygiyla karsilamayi ogrenir. Boylece bireyler arasinda saygi dayanismasi baslar, ve hicbir birey kendisine ogretilen, vede empose edilen toplumun deger yargilarini, ahlakini, dini ve milli anlayisini biribirine kabul ettirmeye calismaz. Boylece toplumun icindeki bireyler bir mozaik cesitliligi icinde ve bilincli bir sekilde birbirlerini algiliyarak, birbirlerine saygi duyarak bereberce yasamayi ogrenirler. Kisaca, 87 yildir, Turkiye'nin idare sekline ne denilirse denilirsin, ne tartisilirsa tartisilsin, ana sorunu birey ve bireyin bilinci olan bireysel hak ve ozgurlukler, ve devletin gorevi olan bunu koruyucu hukukun temelindeki sivil toplum orgutlerini yaratamamasidir. Bu bir baslangic yazisidir. Bu basliktan amac bu konudaki her turlu farkli kavramlar, yani ben, ego, self (kendi/lik) bencillik, bireycilik, birey, bireysellik, bireyci akilcilik, bananecilik, birey bilinci ve bireyin en ust duzeyi olan bireyin tursel bilinci islenecektir. evrensel-insan
- 27 yanıt
-
- 7
-
-
Insanoglunun, tum tarihsel yasam ve iliski suresi boyunca, kok ve temelsel olarak yonlendirip, yapilandirdigi yapi ve isleyisinin cesitleri vardir. Ilki bilincaltidir. Ikincisi aklin inandigi dogrudur. Ucuncusu Pozitivizm, yani pozitif dusuncedir. Dorduncusu modernizmdir (yapisallik, yapilandirmacilik degil) Besincisi, post modernizmdir (yapisallik ustu, post yapisallik) Evrensel-insan zihniyeti ise, bunlarin disindadir. Simdi sira ile, bu dogal zihniyet cesitlerini aciklayalim. Bunu yaparken de, Tanrilastirma ve tanri ornegini kullanalim. Insanoglu tanrilastirma temelli tanri fikrini ortaya attiktan sonra (bunun nasili mesajimizin konusu degil), bu fikri ortaya atan yerde bulunan toplumun dogan her ferdi, bu dusunce ona vererek yetistirilir. Iste kisinin, bu temelde yetismesi ve bunu sanki programlanmis gibi aynen yasam ve iliskisinde uygulamasi, bilincaltidir. Ikinci asama, kisinin bundan rahatsizlik duymasi asamasidir. Burada da, kisi bu rahatsizligini, ya kendini ikna ederek kendine uygular, ya da ikna edemez ve karsi cikarak kendine uygular. Iste kisinin bilincalti ile bilincsiz bu cabasi, aklin inandigi dogrusudur. Ucuncusu, yani pozitivizm; aklin inandigi dogrusunun, ister bilincalti verilen olsun, ister, kisinin buna karsi cikarak dogrulamasi olsun, ortada bir savunu ve "baskasini kendi gibi dusunmeye ikna etme" mucadelesi vardir. Buraya kadar olan durumda, ortada olan ve verilen tek bir tanri soz konusudur. Yani, toplum bu tanriya alternatif bir tanitimla karsilasmamistir. Teknik ve bilimin gelismesi, dunya uzerinde yasayan insanoglunun bulunduklari cografya disinda, birbirleri ile iletisimi getirmistir. Burada ortaya yeni bir tur pozitivizm cikar. Bu pozitivizmde olan bir tanrinin, varligi yoklugu degil; konu alternatif bir tanrinin devreye girmesidir. Bu acidan, iki turlu gelisme olur. Bir olan tanrilar arasi, bilincalti ve aklin dogrusunun mucadelesine, hem alternatif tanrinin, bilincalti ve aklin dogrusu mucadelesi kendi tanrisi bunyesinde eklenmis, hem de bir tanridan diger tanriya transfer ve iki tanri arasi savunu/karsi cikis mucadelesi baslamis, en onemlisi; tanrilari ortak degerlendirenlerin de bir tanri savunu birligi ile, tanrilari ortak degerlendirenlerin bir tanri karsi cikisi birligi ortaya cikmistir. Bunu eger tanrilarin dunya cografyasi ve tarihsel gelisim ve cografya cesitliligi ve gelisen teknik ve bilimsel iletisim olarak algilarsak; hem her tanrinin, kendi bunyesindeki kutuplasmasi, hem de tanrilar arasi savunu ve karsi cikis birlikteligi cesitlenmektedir. Iste bu bilincalti pozitivizmidir. Asil konu, bilincli ve farkinda olarak aklin yaraticiligi pozitivizmidir. Bu dunya butunlugu acisindan, bir cografya ve toplumda, meydana gelir. Zaten tanri farklari dfa da bu pozitivizm ile iyice algilanacaktir. Soyle dusunelim. Bir kisi ciksin ve akil yurutsun "benim bir tanrim var, ben bu tanriyi savunmak, ya da bu tanriya karsi cikmak yerine, OLAN TANRIYA ALTERNATIF OLARAK NEDEN KENDI TANRIMI YARATMIYAYIM" iste bu dusunce, hem olanin disina cikan, hem de yeni bir tanri yaratan modern dusuncedir. Zaten tanri cesitleri de, boyle ortaya cikmistir. Iste post modern dusunce de bunun tam zittidir, yani olani oldugu gibi red etme veya olani, olmayacak sekilde, iliskilendirme (dinler arasi dialog gibi), yine bu dusuncenin devami olan, olan sekilde, yaratilacak ileride olacak olanlariu da onceden algilayip, karsi cikma, yani "ben olan hic bir tanriyi savunmuyorum, ama bu gunumuzle sinirli degil, yarin bir tanri daha yaratilsa, onu da savunmam; karsi cikarim" temelli, olanin disina olabilecekler olarak cikan ve olan temelli olabilecekleri de red eden bir anlayistir. Iste butun bu zihniyet, dogal zihniyet bunyesindedir ve verilen tanri ornegi, her konuya,dile, felsefeye, teknige, bilime tasinabilir. Nitekim tarihin gelismisligine bakilirsa, tasindigi da gorulmustur. Peki, insanoglunun bu zihniyette geldigi nokta nedir?, ortada bir olan ve olanin temelinde olacak olan ve ortada bir olana olacagin temelinde karsi cikan. Bu iki dusunce de, dogal zihniyeti kendi bunyesi disina cikartmayan, kendi sinirlarina mahkum eden bir zihniyettir. Iste evrensel-insan zihniyetinin, burada ilk farki ortaya cikar. Bu olan ve olan paralelinde olabilecek olan ve bu olana olabilecek olarak karsi cikan, zihniyet bunu NEYE/KIME GORE SAPTAMAKTADIR?, iste bu sorunun cevabi iki acilim saglar, birincisi; neyin ne oldugunu, NASIL OLDURULMUS seviyesine cikarir. Ikincisi, butun ...e gorelerin, aslinda bir insanoglu yapilandirilmisligi oldugunu, bunu temellerine ve kokenine yapiyi ve isleyisi bulup ortaya cikarmak icin yonelimi saglar. En onemliside, butun bu olanlarin ve olabilecek olanlarin ve karsi cikislarin, bunun asil kaynagini, faktorunu veren insanogluna odaklasmasini, tartismanin geldigi kaynagi ve butun farkliliklarin bu kaynaktan kaynaklandigini algilatir. Iste bu da algilanirsa, geriye bir tek sey kalir. "iyi guzel de, butun bu tartismalarin her turlu koken ve temelleri insanoglu faktorune dayaniyorsa, bunlarin insanlik ve evrensellik ile bagi ne?" Iste bu soru, sizi; dogal zihniyetin, koken ve temellerinin, aslinda insanlik ve evrensellik uzerine degil de; insandisi ve insanlikdisi uzerine kuruldugunu algilatir. Iste evrensel-insan zihniyeti, bu algi temelinde; hem tum ve her konuda olan, olabilecek olan ve buna karsi cikan her turlu tartismanin, bir insanlik sorunu oldugunu algilar hem de, butun bu sorunu ortaya atan insanoglu faktorunun kendi varligi olarak bu tartismanin icinde olmadigini ve bu tartisma ugruna yasamini feda ettigini ortaya koyar. Bu da sadece kaynagin ne oldugunu algilatmak ile kalmaz, ayni zamanda kaynagin varliginin bilinc ve farkindaligini verir ve kaynagin ortaya attiklarini tartismak yerine, kaynagin kerndisinin tartisilmasi gerektigini ortaya koyar. Bu da en basinda, tartisan kaynagin, tartisma yerine, kendisinin ne oldugunu algilamak adina, ve uygulamalarinin kendi ozune uygun olup olmadigini algilama adina, KENDINI SORGULAMASIDIR. Iste evrensel-insan zihniyeti, bunu yaparken olan bunyesinde bir taraf tutmaz, notr algilar ve olana disaridan bakar. Ama, yeni bir olan yaratmak pozitivizmi yerine, olandan ve olabilecek olan ve olmayandan tamamen arinmayi ve kurtulmayi ve bunun yerine olabilecek ve oldurulacak olanin, sadece insanlik icermesini, insan faktoru olmasini ve insanoglunun kerndi disinda bir olani, kendinin ustune cikarmamasini veya ona teslim olmamasini ortaya koyar. Bunu yaparken, hem modern, hem post modern pozitivizmin disinna ciktigi gibi, aklin inandigi dogrularin da disinda kalir. Kisaca, insanoglunun dogal zihniyet olarak getirdigi her turlu deger, veri, cesit, tabu, dogru, kesinlik, mutlak, pozitif v.s. sinirlarinin onunu sinirsizlastirir ve ozgur birakir, tek bir bilinc ve farkindalikla; INSAN VE INSANLIK ZIHNIYETI FARKI ile. evrensel-insan
- 10 yanıt
-
- 1
-
-
2008 yilinda,11 Eylul ile ilgili daha once yazmis oldugum bir yazimi buraya alintiliyorum. Boylece konu daha detayli tartisilabilir. 11 Eylul ve getirdikleri/goturdukleri Ikiz kuleler ve onun perde arkasini, eminim cogunuz takip etmissinizdir. Bu konuya aciklik getirmeden once, bazi seyleri belirtmek istiyorum. Terorun dunyaya tanistirilis tarihi, kamuoyuna yansima temelinde, 1960-70' lerdir. SSCB'nin, Afganistan isgali sirasinda, oraya Arabistan'dan gonderilen, Usami-bin- laden ile carpistigini, bilmem duydunuz mu? El-kaide teror orgutu, amerikan idealizminin teror orgutudur. SSCB'nin 1990' lardaki "parcalanisindan" sonra, amerikan idealizmi, icin, o devirlik, Sovyet tehlikesi bitmisti. Amerikan idealizmi, hem ekonomik cikari temelinde, hem de islami ilimlilastirmak icin, yeni planlar pesindeydi. Guzel bir bahane bulup, orta dogu'ya bir cesit fiziksel mudahele yapmaliydi. Bunun temelinde, iste bu-ki dunya politikasinda, bircok acidan bir yeni baslangictir-ikiz kuleler eylemini duzenledi. Internetten veya basindan, okumussunuzdur. Fizik kurallari olarak, o ucagin, kule yikacak bir yapiya sahip olamayacagini, binalar yikilirken, alttan patlamalar duyuldugunu, beyaz saraya girdigi soylenen ucagin hic bir parcasinin izine rastlanmadigini, o kadar yikinti arasinda, teroristlerden birinin pasaportunun saglam olarak bulundugunu,, binalarin sanki, yikima hazirlanmis sekilde coktugunu, carpan ucagin, cekilen resimden bir yolcu ucagi degilde; bir savas ucagi oldugunu v.s. Bir suru arastirmanin, ikiz kulelerin daha onceden planlanmis sekilde cokertildigini, hatta, bina da calisan, bir kac yahudi uyarilarak, ogun ise gitmemelerinin istendigini, tahminim az cok herkes duymustur. Isin ilginci, sanki onceden hazirlanmis bir konusma imis gibi, Bush'un, hemen teroru hedef gosterdigini de herkes bilir. Peki, Amerika neden kendi kendini vurdu? Bu sorunun tek bir cevabi, var; o da once Afganistan'a ve sonra da irak'a-ki Saddam'i da zaten iran-irak savasinda yonlendirmis ve kullanmisti-saldirisina, kendini hakli gosterme cabasi. Ki sonra bu caba, "bu ulkelere disaridan demokrasi goturme" masaliyla suslendi. Cunku Irak'ta nukleer silah bulunamadi. Iste, kisaca 11 Eylul, amerikan idealizminin hem ekonomik hemde politik cikari temelinde, kendisini ve muttefiklerini-fiziksel guc olarak orta dogu'ya aktarma planinin baslangicidir. Ayni planin bir baska ucu da, teroru yarattigi islami radikal islam gostererek ve tum radikal islami terorist ilan ederek ve yine kendi uydurmasi temelinde, bu sekilde yonetildigini soyledigi ulkeleri hedef gostererek; hem muslumanlar arasinda bir kutuplasma yaratmak, hemde radikal islami terorist gostererek, ilimli islami onermek ve nihayetinde de, ilimli islami kendi dini ideolojisi olan, evengalizme peskes cekmek. Tabi bu arada musluman kokenli ulkeler icinde, amerikan idealizminin ideolojisi olan sorosu, ulkelerin en ust kademelerine tasiyip, ulkelerin idaresini icerden ele gecirmek. Gunumuzde bile, hala amerikan idealizminin hedef gosterdigi ulkeler, aciklanmis temelde; Iran, K.Kore ve Suriye'dir. Ana amac BOP projesi temelinde, orta doguyu tamamen yonetimine gecirip, Israil'i araplara karsi guclu ve rakipsiz kilmak ve su anda dunya gucu olarak gelismekte olan iki ulkeye-ki Rusya ve cin-isgal ettigi topraklar sayesinde, sinir komsusu olmak. Konunun Turkiye yonune gelirsek; 1980'lerde iyice belirginlesen bir temelde, soros, evengalizm ve ilimli islam politikalari son suratle uygulanmaktadir. Bu konudaki, adamlari, T.Ozal, F.Gulen ve K.Evren'dir. Turkiye uzerine baslayan bu politik grisimin tarihi ise, Menderes'le acikca baslamis-ki idamin durdurulmasi istenmis, yalniz karar yetisememistir. S.Demirel' le su yuzune cikmistir-ki S.Demirel'i iktidara getiren amerikan ideolojisinin medyatik calismasi ve kamuoyunu kandirmasi temelindedir- Bugun ku, durumda da pek bir degisiklik yoktur. AKP,nin nasil bir parti oldugu, ilimli islami nasil getirmek istedigi ve T.Erdogan'in da BOP projesi es baskani oldugunu sanirim herkes bilir. Amerikan idealizminin asil amacinin, musluman toplumlari kutuplu ve cemaat olarak koruyarak, gelismis toplumlarin bireylerini de, bireyci akilcilik temelinde-ki tarihsel olarak iflas etmistir-robotlastirarak ve kanunun ve adaletin yerine de, gucu getirerek; Dunyayi, ronesans-1440- oncesine, yani, insanoglunun ilk defa, kendine, dogaya ve bilime dondugu devrin oncesine; ortacag karanligina, sirf cikari ugruna, dunyayi, insanoglunu ve insanligin degerlerini gommek istemektedir. Iste, amerikan idealizminin ideali budur. Butun bunlar isiginda, 11 Eylul'u cok iyi algilamak ve getirdiklerini iyice sorgulayip, nedenlemek gerekir. Bunu toplumlar ne kadar basarirsa, o kadar kendi menfaatlerini koruyabilme mucadelesi verirler. evrensel-insan
-
Saygideger Astur; Wallahi, garip adamsin, vesselam. O videoda ha spiker sormus, ha konusan bahsetmis, ne fark eder. Zaten spiker UBL'i o adamdan duydugu icin, onun ile roportaj yapiyor ve ona soruyor, o da "aciklayamam" diyor. ikinci linkteki videoya gelince,, cocuklar ilk kuleyi soruyorlar ve Bush ta onu cevapliyor. Cevaplama seklide, televizyonda gordugu. Halbuki TV o sira henuz birinci kuleyi ABD'de hic gostermemis, ikinci kuleyi gostermis. Yani birinci kule ile ilgili kimsenin televizyonda gordugu bir goruntu yok.Iki kule arasi 27 dakika. Bu arada 3 bina yikiliyor, 3. bina neden yikiliyor, ona bir ucak carpmasi yok. Bir de pentagona ucak carptigi olayi var, ama ortada ucak yok, sadece pentagondaki hasar var. Bu arada, olay aninda kule icinden cekilmis 10 bolumluk belgesel var. Sana ilkinin linkini verecegim, digerlerini oradan takip edersin. Ayrica, burayi da oku. Cleland attacked his own commission after the other members cut a deal to accept highly limited access to CIA reports to the White House that may indicate advance knowledge of the attacks on the part of the Bush administration. "This is a scam," Cleland said. "It's disgusting. America is being cheated." "As each day goes by," Cleland said, "we learn that this government knew a whole lot more about these terrorists before September 11 than it has ever admitted.... Let's chase this rabbit into the ground. They had a plan to go to war and when 9/11 happened that's what they did; they went to war." Feel free to download the PDF version and print it yourself. http://www.911truth.org/article.php?story=20040525104145424 Yukarida linkini verdigim, 10 bolumluk belgeselin, 6. bolumunde ve tam orta yerinde, dunya tvleri haberi verirken, Ingilizce verilen bir haberde de UBL ismi belgeselin 4. dakikasinda geciyor. evrensel-insan
-
Saygideger Astur; On the evening of 9/11, several politicians appeared on TV and announced that Bin Laden was behind the attacks, but refused to explain how they knew. John Edwards said this on ABC News. Notice how he can't justify the claim when he's asked to. http://www.youtube.com/watch?v=_0eC3uns3pA&feature=related evrensel-insan
-
Saygideger Ludwig; Gerçekten de düşününce biz materyalistiz-Ludwig- Konu metafizigin ontolojisinin varlik ideolojilerinden hangisinden ziyade; Insanoglu temelli bilginin, kaynagi olan insanoglunun kendisinin, madde, dusunce ve kavram ucleminden olustugudur. Oyuzden, beyin olmadan, dusunce olmaz, bu ikisi olmadan kavram olmaz. Dusunce ve kavram olmazsa,m maddeyi (beyni) ortaya koyan, bildiren, acikliyan olmaz. Oyuzden konu varliksal degil; bilgisel ve kaynagi insanoglunun kendisidir. Cunku, insanoglu yoksa, zaten kavram da yoktur ve algilayan, yansitan, soyut/somut belirten, ortaya koyan da yoktur. Sonucta ortaya konan madde, insanoglunun algisi sonucudur. Kendi kendini, kendi adina ortaya koymus degildir. Kavram olarak tarihi de, M.O. 4000 yilidir. evrensel-insan