Jump to content

Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur.


evrensel-insan

Recommended Posts

Senin polemik taktiğini yenmek için bilimsel bilgiyi koyup çekilmek gerekiyor. Yoksa insanı kendine benzetiyorsun. Asıl ve tek amacın açık yakalamak. Bilgi paylaşımı değil.

Hala laga luga peşindesin. Var mı bu yazıma bir cevabın ? Varsa düşüncen, yaz !

 

Teknik konulara daha fazla takılmak niyetinde değilsen, buyur devam edelim. Gözden kaçırdığın ve detayla polemik çıkardığın önceki yazımdaki esas konu ile ilgili cümlelerimi aynen buraya kopyalıyorum :

 

" Bizim bu Osilatör fenomeninden gözlem yapıp bu bilgiyi ( ses, görüntü, mesaj vs. )  çıkarmamız fenomenin insan gözlemi dışında enformasyon anlamında bilgi üretmediğini göstermez. Gerçekten üretip üretmediğini asla bilemeyiz. Gözleme göre üretiyor olmasının tespiti bilimsel temelde yeterlidir.

 

Zira, bilimler insan gözlemine göre ise ( ki öyle ), fenomende bilgi olmadığını kesin bir dille söylememiz zaten bilimsel olmayacaktır. Gözlemimiz budur demekten öte bir yargı belirtmek ancak felsefi bir çabanın sonucu, bilimsel olmayan bir yargı olur. "

Link to comment
Share on other sites

Alıntıda yazılan arkadan atma değil. Sana yazdığım gibi okunsun diye yazılmış bir yazı. Ayrıca bilgi edinmek istemeyen topluluktan bahsedilmiş.

Özrün kabahatinden de büyük. Onun şahsında genelleme yaparak bir topluluktan bahsetmiş olman, zaten o şahsı kategorize edip suçlaman, küçümsemen, aşağılaman demektir. Ayrıca, o şahıs ne bu forumun üyesi ne de bu forumu takip ettiğinin bir delili var ve bu nedenle belki de bu yazıyı okuma ihtimali de hiç yok. Dolayısıyla, hiç lafı çevirmenin yolu yok, bunun adı " arkadan atmak "tır !

Link to comment
Share on other sites

Kendi özelliklerini bana yansıtmaya çalışarak bu işten sıyrılamazsın. Ortaya koyduğum bilgileri çürütemeyince anında egon devreye giriyor ve işi atışmaya döküyor, çamura yatıyorsun.

 

Daha ilk mesajımda yazdım ama yanıt veremedin :

 

Canlıların kırmızı-siyah, sarı-siyah kombinasyonlarını tehlikeli bulması ( bu renkleri taşıyanlara ilk tepkilerinin korkudan kaynaklanması ) bu bilgi ile doğduklarının işaretidir.

 

Laf ebeliği yapacağına buyur bunu çürüt !

Ben curuturumde, beyni  onaylama onyargisina alismis olanlar icin gecerli olmaz.

Link to comment
Share on other sites

Özrün kabahatinden de büyük. Onun şahsında genelleme yaparak bir topluluktan bahsetmiş olman, zaten o şahsı kategorize edip suçlaman, küçümsemen, aşağılaman demektir. Ayrıca, o şahıs ne bu forumun üyesi ne de bu forumu takip ettiğinin bir delili var ve bu nedenle belki de bu yazıyı okuma ihtimali de hiç yok. Dolayısıyla, hiç lafı çevirmenin yolu yok, bunun adı " arkadan atmak "tır !

 

Ben o yazıyı kime yazdığımı ve okuNması için yazdığımı çok iyi biliyorum.

 

Yaşamda, ideolojileriyle asalak, bozguncu, parazit olarak geçinen ve onlarında gurupsal destekçileri var. Bu, zaman zaman onlara verilen mesajlardan birisi. 

 

Buna benzer mesajlar, bugünlerde sosyal medyada, hit hastaglarda bol bol görülebilir.

 

Sana uymanın bilgi paylaşımı değil sataşma ve polemik olduğunu, boş yere vakit kaybı olduğunu bildiğimden, diğer forumdakilerin de yaptıkları gibi sana cevap vermeyeceğim.  Cevaben arkamdan ne yazarsan yaz.

 

Hatta, Buradaki arkadaşımın bilgilerinden, paylaşımlarından yararlanıyor olsam da, benim için zaman kaybı olduğunu bilsem de, diğer forumda yaptığım gibi, çamurunun bana sıçramaması için bir müddet ara vereceğim.

 

Burada ve diğer forumlardan izlenimime göre; SENİN TEK AMACIN, NEREDE BİR BİLİMSEL DURUŞ SERGİLEYEN, ETKİLİ, BİLGİLİ BİRİSİ VAR, ONU LİSTENE ALARAK, BİR AÇIK ARAYARAK, LAF CAMBAZLIKLARIYLA ONA ENGEL OLUP PAYLAŞIMLARINI ENGELLEMEK. BUNU, SENİ YAKINDAN İZLEMEYEN BİLEMEZ. 

Link to comment
Share on other sites

SENİN TEK AMACIN, NEREDE BİR BİLİMSEL DURUŞ SERGİLEYEN, ETKİLİ, BİLGİLİ BİRİSİ VAR, ONU LİSTENE ALARAK, BİR AÇIK ARAYARAK, LAF CAMBAZLIKLARIYLA ONA ENGEL OLUP PAYLAŞIMLARINI ENGELLEMEK. BUNU, SENİ YAKINDAN İZLEMEYEN BİLEMEZ.

...

Boş konuşmaya devam ediyorsun. Üçüncü kez yineliyorum :

 

Var mı arkadaşım şu aşağıda yazdıklarıma bir cevabın ? Ya da var mı o etkili, bilgili, bilimsel duruş sergileyenin (!) bir cevabı ?

 

" Bizim bu Osilatör fenomeninden gözlem yapıp bu bilgiyi ( ses, görüntü, mesaj vs. )  çıkarmamız fenomenin insan gözlemi dışında enformasyon anlamında bilgi üretmediğini göstermez. Gerçekten üretip üretmediğini asla bilemeyiz. Gözleme göre üretiyor olmasının tespiti bilimsel temelde yeterlidir.

 

Zira, bilimler insan gözlemine göre ise ( ki öyle ), fenomende bilgi olmadığını kesin bir dille söylememiz zaten bilimsel olmayacaktır. Gözlemimiz budur demekten öte bir yargı belirtmek ancak felsefi bir çabanın sonucu, bilimsel olmayan bir yargı olur. "

Link to comment
Share on other sites

 

Küresel Vana, on 18 Dec 2013 - 02:40, said:snapback.png

" Bizim bu Osilatör fenomeninden gözlem yapıp bu bilgiyi ( ses, görüntü, mesaj vs. ) çıkarmamız fenomenin insan gözlemi dışında enformasyon anlamında bilgi üretmediğini göstermez. Gerçekten üretip üretmediğini asla bilemeyiz. Gözleme göre üretiyor olmasının tespiti bilimsel temelde yeterlidir.

 

Zira, bilimler insan gözlemine göre ise ( ki öyle ), fenomende bilgi olmadığını kesin bir dille söylememiz zaten bilimsel olmayacaktır. Gözlemimiz budur demekten öte bir yargı belirtmek ancak felsefi bir çabanın sonucu, bilimsel olmayan bir yargı olur. "

Onaylama onyargisi olan beynine yonelik yukaridaki alintini aciklamamis olmama ragmen sana son bir kez daha yanit yazacagim. Diger basliklardaki yanitlarina yanit verme geregi vermiyoirum, cunku tekrardan baska bir anlami olmayacak.

 

Benim amacim tekrar degil bilgi ve dusunce alisveriksinde ilerlemek. Tekrari ise sadece iyiniyetliu bilinci acik ve hakikaten verildigi gibi algilanamamis oldugunda yaparim ve bunu da veriligi gibi algilanani gozlemleyene kadar yapmaktan gocunmam.

 

Gelelim yukaridaki mesajina;

 

Bilimsellikte KESINLIK TE SUPHE DE TEK TE ILK TE MUTLAK TA YOKTUR. Bilimsellik olgusal gecerlilik ve gozlemsel yanlislanabilirlik uzerine kurulur.

 

Olgusal gecerlilik gozlemsel yanlislanabilene kadar tartismasiz ve tum insanoglu icin gecerliir, cunku gozlem verir.

 

Iste biz bu olgusal gecerlilik ve gozlemsel yanlislanabilirlik arasindaki surece epistemolojik surec diyoruz. Yani kavramsal bilginin geligi bilimsel sinir. Iste bu sinir ne mutlaktir ne de suphelidir. sadece gozlem ile yanlislanir ve her turlu gozlem algi ve kavram yenilenir ve bilgi de bu yenilenme uzerinden turetilir.

 

Iste bu temelde insanoglunun dogani dahil insanogluna gozlem veren hic bir fenomende kavramsal bilgi olmadigi, olgusal bir gecerliliktir ve gozlemsel olarak yanlislanabkilene kaar da gecerli sayilir.

 

Burada bilissel olan her turlu bilginin insanoglu kavramsal yapilandirilmislik oldugu ve yine felsefi olan da qua felsefesi ve serbest dusunurluk ile de, bu yapilanirilmisligin bilimsel olarak mantik cercevesinde ortaya konmasidir.

 

Bunu da saglayan insanoglunun yapilandirdigi kavramsal bilginin, birey bilinci temelinde her bir beynin sorgulamasi ve zihinsel avranissal duze ve sistemsel yasam ve iliskisel kurum ve kurumsallasmaksal temelde; insanlasmak evrensellesmek bilimsellesmek ve bilissellesmek hedefi ile sorgulanmasi ve bu hedef disinda kalanlarin eliminesi ve onlardan beynin kurtulmasi ve arinmasidir.

 

Yukariaki aciklamaya eger onaylama onyargisi ile ya da satir arasi okumalar ile ya da sirf kendi dogrunu yazilanlari carpitarak inandirmak yerine yukaridaki bilgi ve dusunce bunyesinde dusunce ve bilgi icermeyen yanitina da yanit verilmeyecektir.

 

Bu tum mesajlarin icin gecerlidir. Ayrica yanit verildikten sonra ayni duzeyde yazi dili ve uslubu tekrarlandiginda da yine yanit verilmeyecektir.

 

Burasi dusunce dunyasidir. Amac dusuncelerin serbestce dile gelmesi ve dile gelen dusunceler arasi da bilgi alis verisidir.

 

Sirf onaylama onyargisi temelinde bir dusuncenin egosal akilci ve sadece keniu inandigi temele onunun  kesilmeye calisilmasi bu sitenin uslubu degildir.

 

Dusunce ve bilgisi olan yazar ve yazdigi a baslik ile ilgili konu ve kavram temelindedir.

 

Burada yazilanlar genelde kitle adina okunan ve dusuncesi ve bilgisine guvenilen yazilardir.

 

Sitenin siari budur. Kitle okuruna bir konu ve kavramda dusunce cesitliligi ve bilgi alis verisi sunmak.

 

Iste o yuzden site kitlesinin yazardan cok okur olmasi da bu nedendendir.   ...

 

Link to comment
Share on other sites

Benim de sana tavsiyem; sağlıklı yazışmak istiyorsan, öncelikle kendi ön yargılarını, üslup bozukluğunu, duygusal yaklaşımını bana yamamaya kalkmaktan vazgeçmelisin.

 

Foruma kimsenin yazmamasından da kendine paye çıkarmamalı, onaylandığını zannetmemelisin.

 

Yazdıklarının onaylanmamasına, fikirlerine itiraz edilmesine de alışmalısın.

 

Yazdıklarının hepsini alıntılamamamı da, aradan seçme, çarpıtma olarak algılaman, ana fikrin cümlesini alıntılamam olarak algılayamaman da senin sorunun.

 

 

Şimdi, gelelim yazdıklarına :

 

Olgusal gecerlilik gozlemsel yanlislanabilene kadar tartismasiz ve tum insanoglu icin gecerliir, cunku gozlem verir.

 

Iste biz bu olgusal gecerlilik ve gozlemsel yanlislanabilirlik arasindaki surece epistemolojik surec diyoruz. Yani kavramsal bilginin geligi bilimsel sinir. Iste bu sinir ne mutlaktir ne de suphelidir. sadece gozlem ile yanlislanir ve her turlu gozlem algi ve kavram yenilenir ve bilgi de bu yenilenme uzerinden turetilir.

 

Iste bu temelde insanoglunun dogani dahil insanogluna gozlem veren hic bir fenomende kavramsal bilgi olmadigi, olgusal bir gecerliliktir ve gozlemsel olarak yanlislanabkilene kaar da gecerli sayilir.

İnsanoglunun kendisi ve dogani hariç insanogluna gozlem veren hic bir fenomende knowledge anlamında kavramsal bilgi olmadigi, olgusal bir gecerliliktir. Bu bilimsel yasalar ve teoriler ve diğer Bilgi türleri ( Felsefi, Dini, Gündelik, Teknik )için geçerlidir.

 

Ama, bir olgusal geçerlilik de fenomenin data ve enformasyon anlamında bilgi üretip üretmediğinin bilinmediğidir. Fenomen data ve enformasyon anlamında bilgi üretmiyor demek, numen iddiasında bulunmaktır.

 

Osilatör örneğini onun için vermiştim. Biz Osilatörden bize gelen dalgaları ve taşıdığı informasyonu tespit ederiz. Ama Osilatörün doğasını tam olarak bilmiyorsak informasyonun onun tarafından üretilip üretilmediğini bilemeyiz.

 

İşte, üretmiyor dersek biz İnformation taşıyan Modüle edilmiş Elektro Manyetik dalganın üretildiği osilatör feomeninin doğasını bilmeyişimizi " asla bilemeyeceğimiz " nedenine bağlamışız demektir. Yani, algılayamayacağımız bir Numen olduğu varsayımı ile hüküm vermiş oluruz.

 

Oysa, biz Osilatör fenomeninin doğasını bilmiyorsak, bize ondan gelen data ve information'ın onun üretimi olup olmadığını bilemeyiz. Üretiyor veya üretmiyor diyemeyiz. Bununla birlikte asla bilemeyiz de diyemeyiz.

 

İşte bilimsel gözlemsel olgu ve gözlemsel yanlışlanabilirlik yaklaşımı budur.

 

Buna karşılık, yine bilimsel yaklaşıma göre, İnsan türü yeni doğanının gözlemsel olarak knowledge anlamında bazı kavramsal bilgilere sahip olduğu bir olgudur. Bunun bilgisini bizim numenal yetimizle çıkarsamamız o kavramsal bilginin orada olduğu gerçeğini değiştirmez.

 

Temel korkular ve buna bağlı bilgiler ( mesela canlıların kırmızı-siyah, sarı-siyah kombinasyonlarını tehlikeli bulması ve bu renkleri taşıyanlara ilk tepkilerinin korkudan kaynaklanması bu bilgi ile doğduklarının işaretidir. ) Burada herhangi bir yorum yoktur. Yalnızca deney ve gözlem vardır.

 

Ayrıca, yine İç Dinamik / Yeti dediğimiz şey de bir İnformasyon olarak yine bizim gözlemimize göre bir olgudur. Ama bu iç dinamiğin / yetinin insan fenomenine ait olup olmadığını bilemiyoruz ve bu bilemeyişimiz asla bilemeyeceğiz anlamına da gelmez.

Link to comment
Share on other sites

Benim de sana tavsiyem; sağlıklı yazışmak istiyorsan, öncelikle kendi ön yargılarını, üslup bozukluğunu, duygusal yaklaşımını bana yamamaya kalkmaktan vazgeçmelisin.

 

Foruma kimsenin yazmamasından da kendine paye çıkarmamalı, onaylandığını zannetmemelisin.

 

Yazdıklarının onaylanmamasına, fikirlerine itiraz edilmesine de alışmalısın.

 

Yazdıklarının hepsini alıntılamamamı da, aradan seçme, çarpıtma olarak algılaman, ana fikrin cümlesini alıntılamam olarak algılayamaman da senin sorunun.

 

 

Şimdi, gelelim yazdıklarına :

 

İnsanoglunun kendisi ve dogani hariç insanogluna gozlem veren hic bir fenomende knowledge anlamında kavramsal bilgi olmadigi, olgusal bir gecerliliktir. Bu bilimsel yasalar ve teoriler ve diğer Bilgi türleri ( Felsefi, Dini, Gündelik, Teknik )için geçerlidir.

 

Ama, bir olgusal geçerlilik de fenomenin data ve enformasyon anlamında bilgi üretip üretmediğinin bilinmediğidir. Fenomen data ve enformasyon anlamında bilgi üretmiyor demek, numen iddiasında bulunmaktır.

 

Osilatör örneğini onun için vermiştim. Biz Osilatörden bize gelen dalgaları ve taşıdığı informasyonu tespit ederiz. Ama Osilatörün doğasını tam olarak bilmiyorsak informasyonun onun tarafından üretilip üretilmediğini bilemeyiz.

 

İşte, üretmiyor dersek biz İnformation taşıyan Modüle edilmiş Elektro Manyetik dalganın üretildiği osilatör feomeninin doğasını bilmeyişimizi " asla bilemeyeceğimiz " nedenine bağlamışız demektir. Yani, algılayamayacağımız bir Numen olduğu varsayımı ile hüküm vermiş oluruz.

 

Oysa, biz Osilatör fenomeninin doğasını bilmiyorsak, bize ondan gelen data ve information'ın onun üretimi olup olmadığını bilemeyiz. Üretiyor veya üretmiyor diyemeyiz. Bununla birlikte asla bilemeyiz de diyemeyiz.

 

İşte bilimsel gözlemsel olgu ve gözlemsel yanlışlanabilirlik yaklaşımı budur.

 

Buna karşılık, yine bilimsel yaklaşıma göre, İnsan türü yeni doğanının gözlemsel olarak knowledge anlamında bazı kavramsal bilgilere sahip olduğu bir olgudur. Bunun bilgisini bizim numenal yetimizle çıkarsamamız o kavramsal bilginin orada olduğu gerçeğini değiştirmez.

 

Temel korkular ve buna bağlı bilgiler ( mesela canlıların kırmızı-siyah, sarı-siyah kombinasyonlarını tehlikeli bulması ve bu renkleri taşıyanlara ilk tepkilerinin korkudan kaynaklanması bu bilgi ile doğduklarının işaretidir. ) Burada herhangi bir yorum yoktur. Yalnızca deney ve gözlem vardır.

 

Ayrıca, yine İç Dinamik / Yeti dediğimiz şey de bir İnformasyon olarak yine bizim gözlemimize göre bir olgudur. Ama bu iç dinamiğin / yetinin insan fenomenine ait olup olmadığını bilemiyoruz ve bu bilemeyişimiz asla bilemeyeceğiz anlamına da gelmez.

Bilimselligin ne oldugunu bilmedigin anlasiliyor. BILIMDE BILGI OLARAK BILINMEYEN YOKTUR. BILINECEK OLAN UZERINE DE BILIM SPEKULASYON YAPMAZ. O YUZDEN OLGUSAL GECERLILIK GOZLEMSEL YANLISLANABILIRLIK TEMELINDE BILIM EPISTEMOLOJIK OLARAK GELINEN YERDIR. OTESI BILIMSEL DEGILDIR. ZATEN BILIMIN GOREVI BILINECEK OLANI BILEREK ORTAYA KOYMAKTIR.

 

Senin her zamanki gibi sorunun bilime ve bilimsellige varlik olarak bakmandir. Bilimin ve bilimselligin temeli bilgidir.

 

Benim hic bir on yargim yoktur, oldugunu da gosteremezsin. Senin onyargin ise bilimsel olana bile keni aklinin inandigina ters geligi icin aklinca ve kendince karsi cikmak bunu da onayladigin on yargi ile yapmaktir.

 

Senin acikladiginin felsefi adi, undecidability yani kararsizlik ve agnostisizmin teolojik temeldeki tanrinin varliginin bilinemez olmasidir.

 

Bilimde BILINEMEZ DE BILINMEYEN DE YOKTUR. BILIMIN EPISTEMOLOJIK SINIRI GELINEN KAVRAMSAL BILGI YERIDIR. Bu da yenilenen temelde degisken oldugundan bilimde herhangi bir gozlemsel algisal kavramsal ve bilgisel sinir da yoktur, negativite temelli olumsuzluk ta yoktur. Ya gozlemini ortaya koyarsin, ya olgusunu ortaya koyarsin ya da gozlem verecegini dusundugun teorisini bilimsel temele ayanarak ortaya koyarsin.

 

SPEKULASYON BILIMIN ISI DEGILDIR.

Link to comment
Share on other sites

SPEKULASYON BILIMIN ISI DEGILDIR.

 

Sen daha kendi yazdığını anlamış değilsin ki. Yazdıkların ezber cümlelerden ibaret. Anlamını kavramadan ezberlemiş, burada tekrarlıyorsun.

 

SPEKÜLASYON BİLİMİN İŞİ DEĞİLSE ( ki öyledir ); bilimsel düşündüğünü iddia edip FENOMENDE BİLGİ OLMADIĞINI NASIL SÖYLEYEBİLİRSİN ?

 

Fenomende bilgi olup olmadığını bilemiyoruz şimdilik. Bu yargı gözlemsel bir olgudur ve onun için bilimseldir. Tanrı ile falan ilgisi de yoktur.

 

Baştan beri söylüyorum, sen felsefi bir yargıda bulunuyorsun. Bilimsel değil.

Link to comment
Share on other sites

Sen daha kendi yazdığını anlamış değilsin ki. Yazdıkların ezber cümlelerden ibaret. Anlamını kavramadan ezberlemiş, burada tekrarlıyorsun.

 

SPEKÜLASYON BİLİMİN İŞİ DEĞİLSE ( ki öyledir ); bilimsel düşündüğünü iddia edip FENOMENDE BİLGİ OLMADIĞINI NASIL SÖYLEYEBİLİRSİN ?

 

Fenomende bilgi olup olmadığını bilemiyoruz şimdilik. Bu yargı gözlemsel bir olgudur ve onun için bilimseldir. Tanrı ile falan ilgisi de yoktur.

 

Baştan beri söylüyorum, sen felsefi bir yargıda bulunuyorsun. Bilimsel değil.

Cunku bu bir olgusal gecerliliktir. Gozlemsel yanlislanabilirligi de henuz yoktur.

 

Fenomende bilgi oldugu dusuncesi AKILCILIGIN FENOMENE OZNELLIK OZELLIK OZSELLIK EKLEMESIDIR.

 

Doganin kanunlari oldugunu DOGA DEGIL, INSANOGLU SOYLER.

 

Yontemsel naturalizmin bugun bilimsel oldugu bir kabuldur.

 

Yontemin ilk cumlesi de;

 

FENOMENIN GOZLEMLENMESIDIR.

 

Bu a insanoglu gozlemidir. Dolayisiyle algisi da kavramsal bilgisi de insanogluna aittir. 

 

Butun bunlar henuz gozlemsel olarak yanlislanabilmis degildir. 

Link to comment
Share on other sites

Numenal deger veri ve tabular (numenal yeti ogeleri egil) her turlu bilgi olarak (fiziksel, sosyal ve matematiksel/mantiksal ve nitelik olarak bilimsel bilissel ideolojik inancsal gerceksel dogrusal etik metafizik estetik v.s.) insanogluna aittir.

 

Aksi gozlem ile henuz yanlislanamamistir.

 

Iste buna tum kanunlar yasalar v.s. de dahildir.

 

Insanoglu disinda bir yasa bir oz bir ozellik bir oznellik v.s. ortaya koyan ve bunu insanoglu gozlemi algisi ve kavrami disinda insanoglu ile dialog kurarak ortaya koyan koyan baska bir fenomen henuz gozlem vermemistir.

 

Ayrica bu numenal deger veri ve tabularin ne oldugu bilgisi insanoglu dogani olarak yasamdan ogrenilir. 

Link to comment
Share on other sites

Fenomende bilgi oldugu dusuncesi AKILCILIGIN FENOMENE OZNELLIK OZELLIK OZSELLIK EKLEMESIDIR.

 

Doganin kanunlari oldugunu DOGA DEGIL, INSANOGLU SOYLER.

İnsan türü söyler, doğru ama bu fenomende bilgi olmadığının kanıtı değildir. Gözlemlenemeyen hakkında yargı belirtmek bilimsel değildir. Spekülatiftir, felsefidir.

Link to comment
Share on other sites

Ayrica bu numenal deger veri ve tabularin ne oldugu bilgisi insanoglu dogani olarak yasamdan ogrenilir.

Benim dediklerimi çürütmeye çalışıp, varsa eğer açıklarımı yakalamaya çalışsan belki bir ilerleme kaydedebiliriz.

 

 

" Temel korkular ve buna bağlı bilgiler ( mesela canlıların kırmızı-siyah, sarı-siyah kombinasyonlarını tehlikeli bulması ve bu renkleri taşıyanlara ilk tepkilerinin korkudan kaynaklanması bu bilgi ile doğduklarının işaretidir. ) Burada herhangi bir yorum yoktur. Yalnızca deney ve gözlem vardır. "

 

 

Osilatör örneğini onun için vermiştim. Biz Osilatörden bize gelen dalgaları ve taşıdığı informasyonu tespit ederiz. Ama Osilatörün doğasını tam olarak bilmiyorsak informasyonun onun tarafından üretilip üretilmediğini bilemeyiz.

 

İşte, üretmiyor dersek biz İnformation taşıyan Modüle edilmiş Elektro Manyetik dalganın üretildiği osilatör feomeninin doğasını bilmeyişimizi " asla bilemeyeceğimiz " nedenine bağlamışız demektir. Yani, algılayamayacağımız bir Numen olduğu varsayımı ile hüküm vermiş oluruz.

 

Oysa, biz Osilatör fenomeninin doğasını bilmiyorsak, bize ondan gelen data ve information'ın onun üretimi olup olmadığını bilemeyiz. Üretiyor veya üretmiyor diyemeyiz. Bununla birlikte asla bilemeyiz de diyemeyiz.

 "

Link to comment
Share on other sites

Benim dediklerimi çürütmeye çalışıp, varsa eğer açıklarımı yakalamaya çalışsan belki bir ilerleme kaydedebiliriz.

 

 

" Temel korkular ve buna bağlı bilgiler ( mesela canlıların kırmızı-siyah, sarı-siyah kombinasyonlarını tehlikeli bulması ve bu renkleri taşıyanlara ilk tepkilerinin korkudan kaynaklanması bu bilgi ile doğduklarının işaretidir. ) Burada herhangi bir yorum yoktur. Yalnızca deney ve gözlem vardır. "

 

 

Osilatör örneğini onun için vermiştim. Biz Osilatörden bize gelen dalgaları ve taşıdığı informasyonu tespit ederiz. Ama Osilatörün doğasını tam olarak bilmiyorsak informasyonun onun tarafından üretilip üretilmediğini bilemeyiz.

 

İşte, üretmiyor dersek biz İnformation taşıyan Modüle edilmiş Elektro Manyetik dalganın üretildiği osilatör feomeninin doğasını bilmeyişimizi " asla bilemeyeceğimiz " nedenine bağlamışız demektir. Yani, algılayamayacağımız bir Numen olduğu varsayımı ile hüküm vermiş oluruz.

 

Oysa, biz Osilatör fenomeninin doğasını bilmiyorsak, bize ondan gelen data ve information'ın onun üretimi olup olmadığını bilemeyiz. Üretiyor veya üretmiyor diyemeyiz. Bununla birlikte asla bilemeyiz de diyemeyiz.

 "

Bilim akilciligi curutmez. Sadece  gozlemi olmadigini dile getirir.

 

Benim dile getirdiklerim gozlemi olan seylerdir.

 

Seniunki ise akilci spekulasyonlardir.

 

Senin dediklerinin gozlemi yoktur.

 

O yuzden de bilimsel degildir.

 

Bilimsel olabilmesi icin ile gelenlerin gozlemsel yanlislanabilmesi gerekir.

 

Sen benim dile getirdiklerimin hangisini gozlemsel olarak yanlisliyorsun?

 

Ilk cumlendeki gozlem degil akil yurutmedir. Sen DOGAN BIR BEBEKTE BILGI OLDUGUNA DAIR AKIL YURUTUYORSUN.

 

Dogan bebegin davranisinin DOGAN BEBEK ADINA BILGI OLDUGUNU SOYLUYORSUN.

 

Nerde gozlemi?

 

Dogan bebek sana "ben ne davrandigimi biliyorum" mu diyor, hangi ortak dialog ile? 

 

Iste zaten tanriya boyle ulasilir "TAM OLARAK BIULMIYORSAK" ne demek bu bilim bir seyi tam olarak bildigini soyledigi zaman bilim olmaz dogma olur. HIC BIR SEY TAM OLARAK BILINEMEZ CUNKU DEGISKENDIR. BILGI DEGISKENDIR YENILEN ENIR YANLISLANANDIR.

 

Hic bir seyin ne oldugunu bilimsel olarak zaten bilemezsin, SADECE GOZLEMINI BILGIYE TASIRSIN VE BU BILGI YINE SADECE GOZLEM ILE YANLISLANABILIR.

Link to comment
Share on other sites

Osilatör örneğimdeki detayları anlamamışsın. Üstelik, örneklerimi doğrudan ele almayıp, kendi jargonunla aynı cümleleri tekrarlıyorsun ama çelişki çok.

 

1- Fenomenin gözlemi bilgiye taşınıp, bu bilgi yine sadece gözlem ile yanlışlanabilirse, biz fenomenin doğasını gerçekten tam olarak bilmiyoruz, çalışmalarımız sürüyor demektir. Tam olarak bilmiyoruz demek bilimseldir.

 

2- Bilmediğimiz bir şeyin hakkında nasıl kesin konuşabiliriz o halde ? Asıl böyle kesin konuşmak dogma yaratmaktır. Fenomenin bilgi taşımadığını söylemek bilimsel bir söylem değil, yalnızca felsefi bir inancın söylemidir.

 

3- Fenomenin doğasını asla bilemeyeceğimiz de bilimsel bir söylem değil, felsefi bir inancın söylemidir.

 

4- Fenomen asla bilgi taşımıyor, biz kendi kendimize gelin güvey oluyoruz, kendi aklımızca ona akıl yüklüyoruz demek de bilimsel değil, felsefi bir inancın söylemidir.

 

Doğrusu : FENOMENİN BİLGİ TAŞIYIP TAŞIMADIĞINI BİLMİYORUZ, BİZ KENDİ AKLIMIZCA ONA AKIL YÜKLÜYORUZ AMA ÜRETTİĞİMİZ BİLGİNİN FENOMENE AİT OLUP OLMADIĞINI ASLA BİLEMEYECEĞİZ DE DİYEMEYİZ.

 

Yeni doğanın da nasıl ve neden davrandığının bilincinde olmasının, bilgiye sahip olmasına mani olmadığını yüz kere söyledim. Hala bana kalkmış, bebek biliyorum diyor mu diyorsun.

 

Doğada korkulması gereken şeylerin listesi yeni doğanın genetik kodlarında var. Kromozomlarda saklı bilginin yeşil göz rengi, kumral saçı, uzun boyu oluşturduğu da gözlemsel bilgidir.

 

İşte korku da kromozomlarda saklı bir bilginin ilkel beyinde ortaya çıkmasıdır. Korkunun emareleri, neye yönelik olduğu bellidir. Gözlem alınabilir. Bu bilgi bilimsel değil mi ? Ayrıca, yanlışlanamayacağını mı söylemişim ki dogma olsun ?

 

Bir Fare kaç kere kırmızı-siyah renkleri olan bir zehirli yılan tarafından ısırılmalıdır ki, bu renklerin zehire tekabül ettiğini öğrensin ve ondan kaçınsın ? Bir kere yeter mi ? İkinci şansı olur mu ?

 

Böyle bir şey yok. Yılan doğumdan itibaren, Zehirli yılanları tanır ve onlardan kaçar.

 

Bir Antilop kaç kere sarı-siyah renkleri olan bir Çita tarafından parçalanmalı ki, bu renklerin yırtıcılığa tekabül ettiğini öğrensin ve ondan kaçınsın ? Bir kere yeter mi ? İkinci şansı olur mu ?

 

Böyle bir şey yok. Antilop doğumdan itibaren, Çitaları, Leoparları tanır ve onlardan kaçar.

Link to comment
Share on other sites

Asil senin anlamadigin ortada.

 

Osilatör örneğimdeki detayları anlamamışsın. Üstelik, örneklerimi doğrudan ele almayıp, kendi jargonunla aynı cümleleri tekrarlıyorsun ama çelişki çok.

1- Fenomenin gözlemi bilgiye taşınıp, bu bilgi yine sadece gözlem ile yanlışlanabilirse, biz fenomenin doğasını gerçekten tam olarak bilmiyoruz, çalışmalarımız sürüyor demektir. Tam olarak bilmiyoruz demek bilimseldir.

2- Bilmediğimiz bir şeyin hakkında nasıl kesin konuşabiliriz o halde ? Asıl böyle kesin konuşmak dogma yaratmaktır. Fenomenin bilgi taşımadığını söylemek bilimsel bir söylem değil, yalnızca felsefi bir inancın söylemidir.

3- Fenomenin doğasını asla bilemeyeceğimiz de bilimsel bir söylem değil, felsefi bir inancın söylemidir.

4- Fenomen asla bilgi taşımıyor, biz kendi kendimize gelin güvey oluyoruz, kendi aklımızca ona akıl yüklüyoruz demek de bilimsel değil, felsefi bir inancın söylemidir.

Doğrusu : FENOMENİN BİLGİ TAŞIYIP TAŞIMADIĞINI BİLMİYORUZ, BİZ KENDİ AKLIMIZCA ONA AKIL YÜKLÜYORUZ AMA ÜRETTİĞİMİZ BİLGİNİN FENOMENE AİT OLUP OLMADIĞINI ASLA BİLEMEYECEĞİZ DE DİYEMEYİZ.

Yeni doğanın da nasıl ve neden davrandığının bilincinde olmasının, bilgiye sahip olmasına mani olmadığını yüz kere söyledim. Hala bana kalkmış, bebek biliyorum diyor mu diyorsun.

Doğada korkulması gereken şeylerin listesi yeni doğanın genetik kodlarında var. Kromozomlarda saklı bilginin yeşil göz rengi, kumral saçı, uzun boyu oluşturduğu da gözlemsel bilgidir.

İşte korku da kromozomlarda saklı bir bilginin ilkel beyinde ortaya çıkmasıdır. Korkunun emareleri, neye yönelik olduğu bellidir. Gözlem alınabilir. Bu bilgi bilimsel değil mi ? Ayrıca, yanlışlanamayacağını mı söylemişim ki dogma olsun ?

Bir Fare kaç kere kırmızı-siyah renkleri olan bir zehirli yılan tarafından ısırılmalıdır ki, bu renklerin zehire tekabül ettiğini öğrensin ve ondan kaçınsın ? Bir kere yeter mi ? İkinci şansı olur mu ?

Böyle bir şey yok. Yılan doğumdan itibaren, Zehirli yılanları tanır ve onlardan kaçar.

Bir Antilop kaç kere sarı-siyah renkleri olan bir Çita tarafından parçalanmalı ki, bu renklerin yırtıcılığa tekabül ettiğini öğrensin ve ondan kaçınsın ? Bir kere yeter mi ? İkinci şansı olur mu ?

Böyle bir şey yok. Antilop doğumdan itibaren, Çitaları, Leoparları tanır ve onlardan kaçar.

 

1- Bilim bilimsel olarak fenomeni degil, gozlemini ortaya koyar. 

 

2 Bilim bilimsel olarak kesin konusmaz. Olgusal gecerlilik ve gozlemsel yanlislanabilirlik temeline konusur.

 

3- Bilim bilimselolarak fenomeni degil, gozlemini ortaya koyar. Fenomeni tek ilk mutlak diye koydugunu iddia een metafizik varliksal ideolojik inancsallardir.

 

4- son defa insanoglu kendi fenomeni dahil, fenomeni degil gozlemini ortaya koyar.

 

Fenomenin ortaya koydugunu iddia eden metafizik varliksal ideolojilerdir.

 

Senin bu yazilanlari algilama olanagin BILIME METAFIZIK FENOMENAL VARLIKSAL DEGIL; BILGISEL BILIMSEL VE BILISSEL BAKABILMEN ILE MUMKUNDUR.

 

Bilimin metafizik varliksal temelli bakis acisi klasik bilimdir ve en basta YANLISLANABILIRLIGE TERSTIR ve fenomeni kendince ideolojik inancsal temelde tek ilk mutlak olarak ortaya koyar ve temellerine gore de arasinda tartisir.

 

O yuzden ayni seyleri tekrar edersen, sana yanitg vermenin bir yarari yok.

 

Algilaman gereken, BILIMIN BILIMSEL OLARAK FENOMENI DEGIL; GOZLEMINI ORTAYA KAVRAMSAL BILGISI ILE ORTAYA KOYDUGU. Burada da hic bir sinir yoktur gozlem de algi da fenomen de kavram da bilgi de sinirsizdir, o yuzden de her bir farkli duzeyde GOZLEMSEL OLARAK YANLISLANDIGINDA her turlu yenilenir ve degisir.

Link to comment
Share on other sites

Bilimsel yöntem, en basit haliyle aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

  1. Evrendeki bir fenomenin gözlemlenmesi
  2. Bu fenomene dair, gözlemler ile tutarlı, ancak kesin olmayan, hipotez adında deneysel bir açıklama getirilmesi
  3. Hipotezin tahminlerde bulunmak için kullanılması
  4. Tahminlerin deneylerle veya ek gözlemlerle test edilmesi ve sonuçlar ışığında hipotezde gerekli değişikliklerin yapılması
  5. (3) ve (4) numaralı adımların hipotez ve deney arasında tutarsızlık kalmayana kadar tekrarlanması

Goruldugu gibi, BILIM BILIMSEL OLARAK FENOMENDEN DEGIL; GOZLEMINDEN BASLAR.

 

Her turlu fenomen insanoglu algisina gozlem veren bir tabandir.

 

Burada ortaya koyan kavramsal bilgi ilgili oldugu fenomen ile ozdeslestirilir.

 

http://tr.wikipedia.org/wiki/Bilimsel_y%C3%B6ntem

Link to comment
Share on other sites

Fenomenin ortaya koydugunu iddia eden metafizik varliksal ideolojilerdir.

 

" Fenomende bilgi yoktur " diyerek bir ortaya koyum iddiasında bulunanın metafizik varlıksal ideolojisi olduğunun itirafı.

 

Oysa, ben ne diyorum ? Fenomende bilgi var ya da yok diyemeyiz diyorum. Bizim gözlemimize göre var görünüyor ama bu bir kanıt değil diyorum, ayrıca bu dediğim değişmez de değil diyorum.

 

Kim bilimsel, kim metafizik varlıksal inançsal ideolojik  bakıyor okuyanlar karar versin artık. Zira, sen benim yazdıklarımı anlayamıyorsun.

 

Bak şu yukarıdaki yazdığım maddelerde hep aynı ezberi tekrar etmişsin. Hiç biri yazdıklarıma cevap değil.

 

1-

 

KV : Fenomenin gözlemi bilgiye taşınıp, bu bilgi yine sadece gözlem ile yanlışlanabilirse ( ki bu bana göre de doğrudur), biz fenomenin doğasını gerçekten tam olarak bilmiyoruz, çalışmalarımız sürüyor demektir. Tam olarak bilmiyoruz demek bilimseldir.

 

Eİ : Bilim bilimsel olarak fenomeni degil, gozlemini ortaya koyar.

 

2-

 

KV : Bilmediğimiz bir şeyin hakkında nasıl kesin konuşabiliriz o halde ? Asıl böyle kesin konuşmak dogma yaratmaktır. Fenomenin bilgi taşımadığını söylemek bilimsel bir söylem değil, yalnızca felsefi bir inancın söylemidir.

 

Eİ : Bilim bilimsel olarak kesin konusmaz. Olgusal gecerlilik ve gozlemsel yanlislanabilirlik temeline konusur.

 

 

3-

 

KV : Fenomenin doğasını asla bilemeyeceğimiz de bilimsel bir söylem değil, felsefi bir inancın söylemidir.

 

Eİ : Bilim bilimsel olarak fenomeni degil, gozlemini ortaya koyar. Fenomeni tek ilk mutlak diye koydugunu iddia een metafizik varliksal ideolojik inancsallardir.

 

4-

 

KV :Fenomen asla bilgi taşımıyor, biz kendi kendimize gelin güvey oluyoruz, kendi aklımızca ona akıl yüklüyoruz demek de bilimsel değil, felsefi bir inancın söylemidir.

 

Eİ : son defa insanoglu kendi fenomeni dahil, fenomeni degil gozlemini ortaya koyar.

Link to comment
Share on other sites

Goruldugu gibi, BILIM BILIMSEL OLARAK FENOMENDEN DEGIL; GOZLEMINDEN BASLAR.

 

Her turlu fenomen insanoglu algisina gozlem veren bir tabandir.

 

Sen ne yazdığının bile farkında değilsin.

 

Bak şimdi;

 

Fenomen = İnsan algısına gözlem veren taban. Doğru. Bir de bu tanımı senin diğer cümlende kullanalım :

 

Goruldugu gibi, BILIM BILIMSEL OLARAK FENOMENDEN DEGIL; GOZLEMINDEN BASLAR.

 

Goruldugu gibi, BILIM BILIMSEL OLARAK FENOMENDEN DEGIL; FENOMENİN GOZLEMINDEN BASLAR.

 

Goruldugu gibi, BILIM BILIMSEL OLARAK " İnsan algısına gözlem veren tabandan " DEGIL; " İnsan algısına gözlem veren tabanın " GOZLEMINDEN BASLAR.

 

SORU : " İnsan algısına gözlem veren tabanın GOZLEMI  "  nedir ?

 

CEVAP İnsan algısına gözlem veren taban, yani FENOMEN. :)

 

Buna göre, cümleni tekrar yazarsak;

 

Goruldugu gibi, BILIM BILIMSEL OLARAK FENOMENDEN DEGIL; FENOMENİN GOZLEMINDEN BASLAR.

 

Yani bu şimdi laf mı ?  :)

 

ZATEN BİLİMİN FENOMENDEN BAŞLAMASI ZATEN FENOMENİN GÖZLEMİ DEMEKTİR.

 

O halde bu cümlenin doğrusu :

 

Goruldugu gibi, BILIM BILIMSEL OLARAK VARLIKTAN DEGIL; FENOMENİN GOZLEMINDEN BASLAR.

Link to comment
Share on other sites

BU YAZDIKLARIMI ANLAMADIYSAN, HAKARET, SUÇLAMA, AŞAĞILAMA YAPMADAN ÖNCE BİR DAHA SORABİLİRSİN, YENİDEN ANLATIRIM.

 

AMA HALA AYNI TAVRI GÖSTERECEKSEN, ÖNCE DEDİKLERİMİ ANLAMAK İÇİN BİR DAHA OKU, CEVAP VERMEK İÇİN DE ACELE ETME, DUYGUSALLIĞINDAN SIYRIL.

 

BURASI DÜŞÜNCE DÜNYASI, EZBER DÜNYASI VEYA DUYGU DÜNYASI DEĞİL !

Link to comment
Share on other sites

 

" Fenomende bilgi yoktur " diyerek bir ortaya koyum iddiasında bulunanın metafizik varlıksal ideolojisi olduğunun itirafı.

 

Oysa, ben ne diyorum ? Fenomende bilgi var ya da yok diyemeyiz diyorum. Bizim gözlemimize göre var görünüyor ama bu bir kanıt değil diyorum, ayrıca bu dediğim değişmez de değil diyorum.

 

Kim bilimsel, kim metafizik varlıksal inançsal ideolojik  bakıyor okuyanlar karar versin artık. Zira, sen benim yazdıklarımı anlayamıyorsun.

 

Bak şu yukarıdaki yazdığım maddelerde hep aynı ezberi tekrar etmişsin. Hiç biri yazdıklarıma cevap değil.

 

1-

 

KV : Fenomenin gözlemi bilgiye taşınıp, bu bilgi yine sadece gözlem ile yanlışlanabilirse ( ki bu bana göre de doğrudur), biz fenomenin doğasını gerçekten tam olarak bilmiyoruz, çalışmalarımız sürüyor demektir. Tam olarak bilmiyoruz demek bilimseldir.

 

Eİ : Bilim bilimsel olarak fenomeni degil, gozlemini ortaya koyar.

 

2-

 

KV : Bilmediğimiz bir şeyin hakkında nasıl kesin konuşabiliriz o halde ? Asıl böyle kesin konuşmak dogma yaratmaktır. Fenomenin bilgi taşımadığını söylemek bilimsel bir söylem değil, yalnızca felsefi bir inancın söylemidir.

 

Eİ : Bilim bilimsel olarak kesin konusmaz. Olgusal gecerlilik ve gozlemsel yanlislanabilirlik temeline konusur.

 

 

3-

 

KV : Fenomenin doğasını asla bilemeyeceğimiz de bilimsel bir söylem değil, felsefi bir inancın söylemidir.

 

Eİ : Bilim bilimsel olarak fenomeni degil, gozlemini ortaya koyar. Fenomeni tek ilk mutlak diye koydugunu iddia een metafizik varliksal ideolojik inancsallardir.

 

4-

 

KV :Fenomen asla bilgi taşımıyor, biz kendi kendimize gelin güvey oluyoruz, kendi aklımızca ona akıl yüklüyoruz demek de bilimsel değil, felsefi bir inancın söylemidir.

 

Eİ : son defa insanoglu kendi fenomeni dahil, fenomeni degil gozlemini ortaya koyar.

Fenomende bilgi olmadigi gozlem vermektedir. Oldugunu soyluyorsan gozlemi nedir?

 

Ben bugun bilimin epistemolojik olarak geldigi yerde soyluyorum, cunku bu bir olgudur ve gozlem ile yanlislasnabilene kadar da gecerlidir.

 

Bilimin olgusal gecerlkiligi senin alginda kesin algilanabilir. Zaten olgusal gecerlilik tartisma disidir ve herkesi baglar.

 

Asla gibi kelimeler senin getirmen; bende boyle kesinlik iceren kelimeler yok.

 

O yuzden hala sen neyi iddia ediyorsun.

 

Eger fenomende bilgi var diyorsan, goster. Gosteremedigin bir sey hakkinda spekulasyon yapma, akilciliga sapma.

 

Iste ayni senin bu akilciliginin temeli zaten agnostisizmdir. GOSTEREMEDIGIN BIR SEYI VAR SAYMAK. Ya da var olup olmadigini ortaya koyamamak.

 

Bu KESINLIKTEN YOLA CIKISTIR. Beni gozlemi olmayan hic bir sey ilgilendirmiyor. Billimi de oyle.

Link to comment
Share on other sites

Sen ne yazdığının bile farkında değilsin.

 

Bak şimdi;

 

Fenomen = İnsan algısına gözlem veren taban. Doğru. Bir de bu tanımı senin diğer cümlende kullanalım :

 

Goruldugu gibi, BILIM BILIMSEL OLARAK FENOMENDEN DEGIL; GOZLEMINDEN BASLAR.

 

Goruldugu gibi, BILIM BILIMSEL OLARAK FENOMENDEN DEGIL; FENOMENİN GOZLEMINDEN BASLAR.

 

Goruldugu gibi, BILIM BILIMSEL OLARAK " İnsan algısına gözlem veren tabandan " DEGIL; " İnsan algısına gözlem veren tabanın " GOZLEMINDEN BASLAR.

 

SORU : " İnsan algısına gözlem veren tabanın GOZLEMI  "  nedir ?

 

CEVAP İnsan algısına gözlem veren taban, yani FENOMEN. :)

 

Buna göre, cümleni tekrar yazarsak;

 

Goruldugu gibi, BILIM BILIMSEL OLARAK FENOMENDEN DEGIL; FENOMENİN GOZLEMINDEN BASLAR.

 

Yani bu şimdi laf mı ?  :)

 

ZATEN BİLİMİN FENOMENDEN BAŞLAMASI ZATEN FENOMENİN GÖZLEMİ DEMEKTİR.

 

O halde bu cümlenin doğrusu :

 

Goruldugu gibi, BILIM BILIMSEL OLARAK VARLIKTAN DEGIL; FENOMENİN GOZLEMINDEN BASLAR.

Dogru algi noksanligi olursa ancak boyle algilanir.

 

BILIM BILIMSEL OLARAK GOZLEMDEN BASLIYOR DEMEK, ORTADA INSANOGLUNA GOZLEM VEREN BIR FENOMEN TABANI VAR DEMEKTIR. Fenomen olmazsa zaten ne gozlem ne algi ne kavram ne de bilgi olur.

 

Iste bu tabanin varliksal ne oldugu tartismasi metafiziktir. Bilim bu tartismaya girmez, sadece bu tabanin gozlemini alir.

 

Umarim anlamissinir.

Link to comment
Share on other sites

BU YAZDIKLARIMI ANLAMADIYSAN, HAKARET, SUÇLAMA, AŞAĞILAMA YAPMADAN ÖNCE BİR DAHA SORABİLİRSİN, YENİDEN ANLATIRIM.

 

AMA HALA AYNI TAVRI GÖSTERECEKSEN, ÖNCE DEDİKLERİMİ ANLAMAK İÇİN BİR DAHA OKU, CEVAP VERMEK İÇİN DE ACELE ETME, DUYGUSALLIĞINDAN SIYRIL.

 

BURASI DÜŞÜNCE DÜNYASI, EZBER DÜNYASI VEYA DUYGU DÜNYASI DEĞİL !

Sen de benim yazdiklarimi anlamadiysan, dediklerini yapma. Benim huyum degildir, bu saydiklarini yapmak.

 

Ne demek ayni tavir, olan tavir bilimin bilimsel tavri. Ne o sen istedin diye degismiyor bu tavir.

 

O yuzden onc e sen kendine bak ve ezberlerini bozarak ve bilincini acarak oku.

 

Kendi algisal celiskini de, benimkisi gibi gostermekten vazgec.

 

Son cumlenin kendinde oldugunun farkinda ve bilincinde degilsin. Bir seyi yazmak degil onu uygulamak gozlem verir.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...