Jump to content

Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur.


evrensel-insan

Recommended Posts

Tamam ama doğumdan gelen yetinin sahip olduğu information da yaşamdan öğrenilir.

Yetinin sahip oldugu bir informasyon yoktur. Bunu da yetiye veren insanogludur.

 

Kisaca insanoglu gozlemini aldigi A'yi kavramsal bilgisi ile B'ye donusturur. A artik yoktur, uzerinde bilgi uretilen B'dir.

 

http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/978-insanoglunun-kavramsal-bilgisi-ve-epistemolojik-alternatifsizlik/

Link to comment
Share on other sites

Dogumdan gelen hic bir sey yoktur. Insanoglu gozleminin algisi onu kavramsal bilgi ile ortaya koyar.Dogumdan hic bir NUMENAL YA DA FENOMENAL DEGER, ANLAM, ICERIK VE KAVRAM GELMEZ.

 

Temel korkular doğuştan itibaren sırayla aktive olarak kendisini gösterir. Bunun gözlemden elde edilmiş olması, doğumdan gelmediğinin kanıtı değildir.

Link to comment
Share on other sites

Korku alinan bir gozlemin kavramidir, bunu da yasamdan ogrenirsin.

 

Korku alınan gözleme karşı gösterilen ilk tepkinin kaynağı olarak doğumdan evvel evrimsel kazanılmış ön bilgidir.

 

Zira, Korkunun nesnesi fenomenal ise, gerçekten korkulması gerekiyorsa ( bu öğrenildiğinde ) bilinçlenme ile korku artar.

Korkulmaması gerektiği öğrenildiğinde bu bilinçle korku azalır.

Link to comment
Share on other sites

Bu sadece yasayanin bilgisidir. Doganda bu bilgi yoktur. A'yi B'ye donusturen de yasayandir. Doganin diger A lardan hic bir farki yoktur.

 

O halde başılığı şu şekilde değiştirmemiz gerekir :

 

" Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi, Temel Korkular hariç olmak üzere Yeni Doğana göre Yoktur. "

Link to comment
Share on other sites

Korku insanoglunun gozlem olarak algiladigi bir dusunce ve de davranisa verdigi kavramdir. Bunu yeni dogan bilmez. Cunku bunu gozlemleyecek algilayacak ve dusunce/davranisa tasiyacak bilgiyi henuz ogrenmemistir.

 

Dolayisi ile diyelim bebegin anne/babasi gozlem algisi temelinde bebeginin davranisini korku olarak algilayabilir.

 

Bebek te bunu ogrendikten sonra, korku algisi veren davranisini bilerek gozleme sunabilir.

 

Çok net olarak ik adet gözlemim var. Birisi yeni doğan bebek(3-4 aylık) diğeri ise kedi yavrusu(1-2 aylık). Bebek bazı seslerden ve kendisinin ani sarsılmalarından korkuyor. Korku olduğu, büyük insanların gösterdiği korku tepkisine benzediği için belli oluyor. Keza kedi yavrusu da, başka canlıların kendine yaklaşmasına bedeninden beklemedik güçlü bir ses çıkararak, gözlerini büyüterek tepki gösteriyor. Bu tepkilerin adı, korku değilse nedir? Tepkilerini gerektiren algıları bilgisel değilse nasıl?

 

Yeni doğan canlılarda mutluluk, huzur, rahatsızlık çığlıkları vb. da gözlemleniyor. Bu tepkiler kavramsal olarak nedir?

 

Bir de "kavram, bilgi ve adlandırma"nın farklarını kısaca tanımlarmısın?

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

O halde başılığı şu şekilde değiştirmemiz gerekir :

 

" Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi, Temel Korkular hariç olmak üzere Yeni Doğana göre Yoktur. "

Hayir degistiremeyiz. Cunku korku bir kavramdir ve gozlem ile algilanir, dogan bir bebekte bu algi ve gozlem yoktur.

 

Boyle bir davranis sunmasi, onun bu kavrami bildigi anlamina gelmez.

 

Cunku ve sonucta biur bebek yasam yetisi olarak, insanogluna baska kavramlarin gozlemini de verir. Aglamak, meme emmek, rahatsiz olmak v.s. gibi. Tum bu yasam yetileri, bebegin bilgisi dahilinde degildir, sadece davranisinin verdigi gozlem dahilindedir. 

Link to comment
Share on other sites

Çok net olarak ik adet gözlemim var. Birisi yeni doğan bebek(3-4 aylık) diğeri ise kedi yavrusu(1-2 aylık). Bebek bazı seslerden ve kendisinin ani sarsılmalarından korkuyor. Korku olduğu, büyük insanların gösterdiği korku tepkisine benzediği için belli oluyor. Keza kedi yavrusu da, başka canlıların kendine yaklaşmasına bedeninden beklemedik güçlü bir ses çıkararak, gözlerini büyüterek tepki gösteriyor. Bu tepkilerin adı, korku değilse nedir? Tepkilerini gerektiren algıları bilgisel değilse nasıl?

 

Yeni doğan canlılarda mutluluk, huzur, rahatsızlık çığlıkları vb. da gözlemleniyor. Bu tepkiler kavramsal olarak nedir?

 

Bir de "kavram, bilgi ve adlandırma"nın farklarını kısaca tanımlarmısın?

Burada onun korktugunu soyleyen bu gozleme anlam ve icerik vermis olandir, bu davranisi gozleme tasiyan da bu davranisi yasam yetisi olarak gozleme sunandir.

 

Burada bilgi bu gozleme kavram veren ve bu gozlemi algilayandadir.

 

Bu gozlemi vderende bu kavram ve algi yoiktur. Bu davranisi onun ayni aglama, meme emme, rahatsizlanma v.s. gibi yasam yetisidir.

 

Kisaca bir bebek yasam yetisi ve numenal yeti ile dogar. Bunlarin ne oldugunun bilgisinde degildir. Bu bilgiler, bu yetilerin goizlemini alan ve kavramlastirmis olandadir. Bebek te bunlari ogrendiginde kavramsal bilgi sahibi olur.

 

Canlilarda yasam yetisi, cansizlarda ic dinamik bunlari gozlem olarak alan insanoglu tarafindan kavramsal bilgi ile ortaya konur.

 

Dolayisi ile ne cansiz ic dinamikten, ne de dogan ogrenene kadar yasam ve numenal yetisinden ve onun davranmasindan kavramsal bilgi olarask yoksundur.

 

Adlandirma gozlemin algisina verilen addir. Kavram bu adin anlam ve icerigidir. Bilgi de bunlar uzerinde yapilan gozlemsel algisal dilsel turetmedir.

Link to comment
Share on other sites

 Ben de mantıksal olarak böyle düşünüyordum. Ama olsun, hem bilgim onaylamış hem de özetlemiş olduk. Teşekkür ederim

Butun mesela insanoglu numenal yetisi ile kendisine gozlem veren A'nin algi ve kavramsal bilgi ile B' ye donusumudur. Yani A varinin B olmasi.

 

Iste bu A yi B yapma yetisi, sadece yasamdan ogrenilir. Bir bebek dogmadan A yi B yapma yetisine sahiptir, fakat B ile dogmaz.

 

Butun mesele bunun algilanmasidir.

 

Bunu ben asagidaki baslikta oldukca detayli ve aciklayici bir sekilde dile getirdim.

 

http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/978-insanoglunun-kavramsal-bilgisi-ve-epistemolojik-alternatifsizlik/

Link to comment
Share on other sites

"Korku" kavram olduğu gibi o kavramın adlandırılmasıdır(adı, ismi) değil mi? Bilgi ise bu kavramın boyutları ve ayrıntıları..

Korku gozlem verenin algidaki adidir, korku kavrami ona verilen anlam ve iceriktir. Bilgi de adlandirilmis olan kavram uzerindeki gozlemsel, algisal turetimdir. Bilgi kavramin boyut ve ayrintisi olma yerine, KAVRAM ILE OZDESLESEN FENOMENIN YA DA HAREKETIN BU KAVRAM TEMELINDEKI ORTAYA KONULAN DETAYI ACILIMI V.S. DIR.

 

Yani kavramin gozlemsel ve algisal derinligi aciklanmasi analitigi kritigi v.s. kisaca KAVRAMIN ISLENMESIDIR.

 

Korku ile ilgili ne kadar cok bilgi ortaya konursa; bu korkunun her turlu algilanmasinda ve bu kavram uzerindeki bilinclenme de bilimsel ve bilissel yardimci olur ve bu kavramin KONTROLUNU INSANOGLU NUMENAL YETI OLARAK ELE ALABILIR.

Link to comment
Share on other sites

Boyle bir davranis sunmasi, onun bu kavrami bildigi anlamina gelmez.

 

Bebek doğduğu anda onda Anne kavramı da vardır, korkular da vardır. Bunların bilincinde olması ve bu kavramları adlandırması veya adlarını öğrenmesi gerekmez. Adlarını öğrenmeden de kavramlar zihinde vardır.

 

Bebek doğduğunda korku 0 değildir, belli bir ilk değere sahiptir. Bu ön bilgi onun hayatta kalabilmesi için gereken asgari bilgidir.

 

Bu kavramlar olmasa bebek annesine hemen yönelmez, temel korkuları aktive olup yaşamdan öğrendikleri ile şiddeti artmaz veya azalmaz.

 

Burada Anne bir kavramdır. " Anne " bu kavramın adıdır. " Anne iyidir " ise bir kavramsal bilgidir.

 

Annenin iyi olması bilgisi " Anne " adı öğrenilmeden zaten vardır. Bu bilgi olmasa yani " Anne iyidir " bilgisi bulunmazsa bebek anneye yönelmez.

 

Korku bir kavramdır. " Korku" bu kavramın adıdır. Bir şeyden korkulması gerektiği ise bir bilgidir.

 

Bir şeyden korkulması gerektiği bilgisi " Korku"  adı öğrenilmeden zaten vardır. Bu bilgi olmasa yani " bir şeyden korkulması gerektiği " bilgisi bulunmazsa bebeğin yaşamı tehlikeye girer.

Link to comment
Share on other sites

Bunun iç dinamikten farkı ise şudur :

 

Örneğin bir duvardan seken top gözleminde, duvarda topu yansıtma bilgisi yeti anlamında mevcuttur diye kabul edersek bize göre bu bir informationdır. Ama topu yansıtmasının kendisi için iyi olacağı ( duvarın delinmemesi ) bilgisi ( knowledge ) duvarda mevcut değildir. 

 

Oysa bebekte anne iyidir bilgisi ile birlikte bunun sebebi de, yani annesine yönelmezse kendisine zarar geleceği bilgisi de beslenememe korkusundan dolayı vardır ve bu bilgi eyleme dönüşmek üzere bir karar mekanizmasını çalıştırır.

Link to comment
Share on other sites

"Korku" kavram olduğu gibi o kavramın adlandırılmasıdır(adı, ismi) değil mi? Bilgi ise bu kavramın boyutları ve ayrıntıları..

 

 Bilgi kavramin boyut ve ayrintisi olma yerine, KAVRAM ILE OZDESLESEN FENOMENIN YA DA HAREKETIN BU KAVRAM TEMELINDEKI ORTAYA KONULAN DETAYI ACILIMI V.S. DIR.

 

Şimdi bu söylediklerinin benim söylediğimle ne farkı var? Detay kelimesi ayrıntıdan çok mu farklı? "Boyutları" kelimesi,  "açılımından" çok mu farklı?

 

Ayrıca ben, "bilgi kavramın ayrıntıları ve boyutları" demişim sen ise, "fenomen ile özdeşleşen kavramın.." şeklinde yine aynı şeyi söylemişsin. Bunlar çok mu farklı ki, ben istediğim halde kısa cevaplar vermedin?

 

Ben de, 'arkadaşım farklı bir şey söylüyor galiba benimkisi yanlışmış' diye iletişimi de bırakmak zorunda kalıyorum. Zira ne paylaşımda bulunsam mutlaka "öyle değil böyle" diye cevap geliyor.

 

Defaatlerce söyledim, sorulara açık, net, kısa, hatta evet/hayır şeklinde cevap versen daha iyi anlaşılacak. FENOMEN'in ne olduğunda ancak bir yılda anlaşabildik.

 

Tanım uzayıp, sündürülüp, hele de cümleler açık net olmayıp bir de düşüklük olduğunda yanlış anlaşılıyor. Hatta anlaşılmıyor. Fenomen'in soyut olduğunu söyleyen kaç cümlene rastladım. Nihayet evet ve Hayıra zorlayarak anlaşılır hale getirdim. Bu konuda bir tek ben şikayetçi değilim. Büyük çoğunluk.

 

Sen de, Küresel Vana da ancak kendi bilginizi satma peşindesiniz. Karşı tarafın ne dediğinden, anlaşılır olup olmadığından ziyade kendi söyledikleriniz önemli.

 

Küresel Vana da bana bilimsel teoriyi anlatıyor. Benim teori olarak insanın fikrini kastettiğimi çok ta iyi biliyor. Halbu ki sosyologların, filozofların "teori ve pratik üzerine" isimli bir çok yayını var. Burada edinilmiş fikirleri kast etmişler.

 

Neyse, söylenek çok şey olmasına rağmen uzatmayacağım. Cevaplarınızın yine "satma, dayatma, ben bilirimci" doğrultusunda olacağını biliyorum. Tutarlılığa, duyarlılığa, empatiye hasret kaldık. Tutarlılk dedim de; Küresel Vana ile ilgili sen/siz tutarsızlığı konusuna hiç girmek istemiyorum.

 

Bilgili insanlar olmanıza rağmen paylaşımcılığınız sağlıklı değil. İkinize de, başta empatisiz, ben bilirimci, dayatmacı, kısır tartışma ve paylaşımlarınızın farkındalığını diliyorum. Sizlerin de söylediği gibi, önemli olan farkındalık deil mi?

Link to comment
Share on other sites

Herkesin bir seyin anlam ve iceriginin ne oldugunu dile getirmesi, kendine goredir. 

 

Bu dile getiris, hem diger dile getirise yonelik/karsi degildir, hem de dile getirenin kendi algisinca verilenin verildigi gibi algilanmasi temelinde bir dile getirimdir.

 

Bilgi paylasimindaki en onemli nokta, bilginin olabildigince detayli bilgiyi dile getirenler tarafindan getirilebilmesidir.

 

Yani amac bir dile gelenin onaylanmasi ya da ona karsi cikilmasi degildir.

 

Yoksa dusunce de bilgi de gelisemez ve turetilemez.

 

Benim yaptigim sadece budur. Ne kimseye bir sey ogretme ne kimseyi onaylama/elestirme gibi bir dusuncem, hic bir zaman olmadi. 

 

Yaazmis oldugun mesajdan bunun algilanabildigini zannetmiyorum.

 

O yuzden tum mesajdaki algilar benim hic kimseye hic bir sart ve ortamda verdigim ya da vermek istedigim algilar degildir.

 

Sonucta eger boyle oldugu halde boyle bir yanlis algi varsa ve bu dile geliyorsa ve de bunda benim dile getiordiklerimin bilgi ve dusunce duzeyimin ya da yazi dili ve uslubumun rolu oldugu dusunuluyorsa, ben kendi adima ozur dilerim.

Link to comment
Share on other sites

Herkesin bir seyin anlam ve iceriginin ne oldugunu dile getirmesi, kendine goredir. 

 

Bu dile getiris, hem diger dile getirise yonelik/karsi degildir, hem de dile getirenin kendi algisinca verilenin verildigi gibi algilanmasi temelinde bir dile getirimdir.

 

 Söylediklerimi anlatamazsam bu son iletim olacak. Zira aynı şeyleri bir kaç kez daha yazdım.

 

Altını çizdiğim hariç diğerlerine katılıyorum. Altını çizdiğimi de, senin kurduğun cümleden algıladığım gibi ise kabullenemiyorum.

 

"Bu dile getiriş," elbetteki diğer dile getirişe cevap(karşı) niteliğindedir. Burada birbirimize cevap vermiyor muyuz? Cevapta net ve basitlik olmazsa karmaşa oluşuyor. "Dile getiriş"in öznesi, bu net ve basitliğe dikkat etmesi gerekir. Bu, tüm disiplinler için geçerlidir.

 

 

Bilgi paylasimindaki en onemli nokta, bilginin olabildigince detayli bilgiyi dile getirenler tarafindan getirilebilmesidir.

 

Detaya da katılıyorum. Ancak, detay mümkün olduğunca net, basit ve anlaşılır olmalı. Hatta evet/hayır, katılıyorum/katılmıyorum  şeklinde başlayıp, kısa ve ön cümle ile detaya girilmeli.

 

Mesela fenomenden örnek verecek olursak, "Fenomen asla soyut değildir. Gözlemlenebilmesi, olgu olması şarttır." şeklinde bir ön, tanıtıcı, öz cümle ile sonra detaya geçilebilir. Detay da yine(olabildiğice de olsa) açık, net ve basit olmalı.

 

Ben dilbilgisi uzmanı değilim. Ancak anlaşılabilirlik konusunda uzmanlar bunu salık veriyorlar.

 

 

 

Yani amac bir dile gelenin onaylanmasi ya da ona karşı cikilmasi degildir. Yoksa dusunce de bilgi de gelisemez ve turetilemez.

 

İşte ben buna karşı çıkıyorum. Bilgi bu şekilde ürer. Karşı çıkmak demek rakibi hırçın bir şekilde yerden yere vurmak değil ki. (böyle yapıyorsun demiyorum) Elbette karşı çıkılacak. Tartışmalarda gözlemlenen sadece karşı çıkmak.

 

Sonra yeni bilgi nasıl oluşuyor. Bunları benden çok daha iyi biliyorsun. Tez, Karşı tez --> Sentez.

 

 

Benim yaptigim sadece budur. Ne kimseye bir sey ogretme ne kimseyi onaylama/elestirme gibi bir dusuncem, hic bir zaman olmadi.

 

Buna paylaşım diyoruz. Herkes paylaşım deyiminde hem fikir zaten.

 

 

 

Yaazmis oldugun mesajdan bunun algilanabildigini zannetmiyorum.

 

O yuzden tum mesajdaki algilar benim hic kimseye hic bir sart ve ortamda verdigim ya da vermek istedigim algilar degildir.

 

Sen öyle diyorsan öyledir mi demem gerekir? İşte benim algımın ve senin algınının olumlu yada olmsuz taraflarını anlatıyorum. Sağlıklı değerlendirmek sana ait. 

 

 

Sonucta eger boyle oldugu halde boyle bir yanlis algi varsa ve bu dile geliyorsa ve de bunda benim dile getiordiklerimin bilgi ve dusunce duzeyimin ya da yazi dili ve uslubumun rolu oldugu dusunuluyorsa, ben kendi adima ozur dilerim.

 

Ne özürü?

 

Şunu samimiyetle söyleyeyim, hayatta ve net'te senden yararlandığım kadar kimseden yararlanamadım. Üstelik karşılaştığım bilgilerin en mantıklı olanları.

 

Ancak, bunu(algımı) yazılarınla/bilgilerinle adeta boğuşarak yapabiliyorum. Yukardaki isteklerimin herkes tarafından genel bir istek olduğunu sanıyorum. Ben böyle bir dil ve makale kullanıyorum, bu böyle olmalı inadından vazgeçmelisin.

 

Anlatım/paylaşım, herkesin anlayacağı bir şekilde açık, net ve basit olmalıdır. Kabul edersin ki, bunlar sığlık değildir. 

 

Teşekkürler.

Link to comment
Share on other sites

 Söylediklerimi anlatamazsam bu son iletim olacak. Zira aynı şeyleri bir kaç kez daha yazdım.

 

Altını çizdiğim hariç diğerlerine katılıyorum. Altını çizdiğimi de, senin kurduğun cümleden algıladığım gibi ise kabullenemiyorum.

 

"Bu dile getiriş," elbetteki diğer dile getirişe cevap(karşı) niteliğindedir. Burada birbirimize cevap vermiyor muyuz? Cevapta net ve basitlik olmazsa karmaşa oluşuyor. "Dile getiriş"in öznesi, bu net ve basitliğe dikkat etmesi gerekir. Bu, tüm disiplinler için geçerlidir.

 

 

Detaya da katılıyorum. Ancak, detay mümkün olduğunca net, basit ve anlaşılır olmalı. Hatta evet/hayır, katılıyorum/katılmıyorum  şeklinde başlayıp, kısa ve ön cümle ile detaya girilmeli.

 

Mesela fenomenden örnek verecek olursak, "Fenomen asla soyut değildir. Gözlemlenebilmesi, olgu olması şarttır." şeklinde bir ön, tanıtıcı, öz cümle ile sonra detaya geçilebilir. Detay da yine(olabildiğice de olsa) açık, net ve basit olmalı.

 

Ben dilbilgisi uzmanı değilim. Ancak anlaşılabilirlik konusunda uzmanlar bunu salık veriyorlar.

 

 

İşte ben buna karşı çıkıyorum. Bilgi bu şekilde ürer. Karşı çıkmak demek rakibi hırçın bir şekilde yerden yere vurmak değil ki. (böyle yapıyorsun demiyorum) Elbette karşı çıkılacak. Tartışmalarda gözlemlenen sadece karşı çıkmak.

 

Sonra yeni bilgi nasıl oluşuyor. Bunları benden çok daha iyi biliyorsun. Tez, Karşı tez --> Sentez.

 

 

Buna paylaşım diyoruz. Herkes paylaşım deyiminde hem fikir zaten.

 

 

Sen öyle diyorsan öyledir mi demem gerekir? İşte benim algımın ve senin algınının olumlu yada olmsuz taraflarını anlatıyorum. Sağlıklı değerlendirmek sana ait. 

 

 

Ne özürü?

 

Şunu samimiyetle söyleyeyim, hayatta ve net'te senden yararlandığım kadar kimseden yararlanamadım. Üstelik karşılaştığım bilgilerin en mantıklı olanları.

 

Ancak, bunu(algımı) yazılarınla/bilgilerinle adeta boğuşarak yapabiliyorum. Yukardaki isteklerimin herkes tarafından genel bir istek olduğunu sanıyorum. Ben böyle bir dil ve makale kullanıyorum, bu böyle olmalı inadından vazgeçmelisin.

 

Anlatım/paylaşım, herkesin anlayacağı bir şekilde açık, net ve basit olmalıdır. Kabul edersin ki, bunlar sığlık değildir. 

 

Teşekkürler.

Butun bu yazilanlara algilanacagini umit ettigim, cok kisa bir yanit vermek istiyorum. Cunku oyle algilaniyor ki, baska turlu bir aciklama ister istemez bir cesit polemige donusecek.

 

Birincisi eger ortada ogrenim varsa, bu hic bir zaman tek tarafli olmaz. Cunku her bir beynin kendi yasamsal ve iliskisel bilgisi algisi ve bilinci biri birinden farklidir. Burada onemli olan beyinlerin bilgi alis verisine yonelik bilincacikligi ve de sozu edilen bilgi ve dusunce temelinde alis veriste bulunanlarin, o kavram ve konudaki bilgiye yonelik ilgi etki ve onem duyumundan en az birinin olmasidir.

 

Asli aciklamak istedigim konu ise sudur.

 

Burasi bir kitle platformudur ve siteye uye ya da misafir her bir yazar ve okurun gozlemine aciktir.

 

Bu nedenden, mesajlar kisilere yonelik gibi algilansa da, tum mesajlar her turlu beyin duzeyindeki okur ve yazara aciktir.

 

Yani kitle platformudur.

 

Iste bu platform da, kendi bilgi ve dusuncesini dile getiren her bir beyin, sadece bunu bir beyine yaziyormus gibi degerlendiremez.

 

Kisaca senin ile biz gercek ortamda ya da MSN de yazisiyor olsak, iste o zaman karsilikli yazisma temelinde tum soylenenler ve yazilanlar sadece karsidakine yonelik olabilir.

 

Mesela biz bu konuyu senin ile karsilikli bir gercek ya da sanal ortamda gerceklestiriyor olsak, ben o zaman kitle platformunda yazdigim gibi yazmayabilir ve direk sana ve senin yanitlarina yonelik yazabilirim. 

 

Ama bunu benden kitle platformunda isteme ve bekleme. Cunku kitle platformunda dile gelen her turlu dusunce ve bilgi, sadece karsilikli ve bir beyne yonelik degil; site bunyesindeki her turlu duzeyde ve farkta okur ve yazarin oldugu beyinlere yoneliktir.

 

Aslinda daha onceki bu tip yazismalarda ayni sorun ile karsilastim ve KITLE ONUNDE YAZMA BILINCI maalesef pek algilanan bilinc degil.

 

Umarim bu yazdiklarim yazildigi gibi algilanir.

 

Bu arada yazilanin yazildigi gibi algilanmasi, yazilanin okuyan tarafindan her yazilani kabul ettigi anlamina gelmez. Sadece "bu lakapli yazar, burda sunu vermek istemis" anlamindadir.

 

Iste bilgi ve dusunce alis verisinin kitle onundeki onemi de, her bir beynin her bir farktaki dusunce ve bilgisinin kendi beyin duzeyince dile gelmesidir.

 

Bu da yine kitle on unde yazilanlari okuyan her bir farkli beyne, ayni konu ve kavramda farkli acilardan ve ...e gorelerden farkli bakisin bilgi ve dusuncesini sunar. Boylece okur bir konu ve kavram hakkinda farkli acilardan farkli dusunce ve bilgiyi gozlemleme firsati bulur.

 

Eger burada senin alginda bir "inat" varsa, bunun nedeni platform farkidir.

 

Kitle platformu baska, karsilikli iki kisinin platformu baskadir.

 

Bence hic bir zaman bilgi ve dusuncenin sagligi kitleye sunulmasi adina, bilenin ogrenenin farkli bilgi ve dusuncenin hic bir beyin acisindan son iletisi olmamalidir.

 

Cunku kitle platformunda, ne senin yazdiklarin sadece bana, ne de benim yazdiklarim sadece sana yonelik degildir. Her bir site okur ve yazarinin okuma ve yazmasina yoneliktir. 

 

Umarim KITLE PLATFORMUNDA YAZMA ile KARSILIKLI YAZISMA farki algilanabilmistir.

 

Ozurumun nedeni de gayet aciktir. Cunku verilmek istenenin disinda alinan bir algi da, sadece alanin degil; verenin de payi/rolu vardir. Iste ozur bu bana ait olan algidaki paya/role yoneliktir.

Link to comment
Share on other sites

Umarim KITLE PLATFORMUNDA YAZMA ile KARSILIKLI YAZISMA farki algilanabilmistir.

 

Son demiştim ama..  Bunları söylemem gerekli oldu..

 

Bir insan sadece kendisinden başkasına algılayamıyor gözüyle bakabilmesi nasıl bir şeydir? İşte  ..e göre bu demek ki bu.. Bu, ikinizin iletisinde de çok bariz şekilde sırıtıyor. Algılayamadığımı zaten sana sormak için başlık açtım.

 

"Kitle platformu" yalnızca  ..e görelerin anlayışına göre değildir. "Kitle platformu"ndaki HERKESin anlayacağı tarzda olmalı. Söylemiştim, bilimsel olanı "detay" zannedilen değil, detay ama, kolay, net ve anlaşılır olanıdır.

 

Yine söylemiştim ki, empati olmayacak şekilde cevaplar gelecek.

 

İnsanlar ne kadar bilinçli olsa da, senin deyiminle toplumdan aldıklarını atamıyorlar. İspatını gördük işte ya mutlak kendinci savunma, ya da vınnn.

 

Anlamak için adeta iltilerinle boğuşuyor olsam da, seni izlemeye, sormaya, anlamaya devam edeceğim. Zaten izlememek mümkün değil. Bilgilerine ihtiyacım var. Üslup eleştirisi olarak son yazım.

 

Teşekkür ederim.

Link to comment
Share on other sites

Üslup eleştirisi olarak son yazım.

 

Kitle platformu olsa da, bireyin kolay ve basit soruları kişiye aittir. Direkt onun sorusuna, uzunca makalerle değil, yine kolay, anlaşılır ve basit şekilde cevap verilir. Hatta veya mümküse evet/hayır şeklinde. BU CEVAP SADECE ONUN İSTEĞİNE AİTTİR. Tabi cevaplayan mecbur da değildir. Birey bilincine bağlı.

 

Bunları onlarca defa yazdım "algılanamıyor" mu demeliyim? Bunun için uzattık.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...