Jump to content

Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur.


evrensel-insan

Recommended Posts

Dunya da her bir fenomen gibi, numen icermez. Ona da her bir fenomene oldugu gibi numeni insanoglu verir.

 

En başta fenomen insan gözlemine hitap eden bir kavramdır. İnsan olmazsa fenomen de olmaz. Fenomen insana gözlem veren şeydir.

 

Dünya insan zihninden bağımsızdır demek, fenomenin, insan gözlemine varlığa ilişkin tüm datayı yansıtmadığının iddiasıdır. Bu idealizmin iddiasının aynısıdır.

 

Oysa  Kantın Fenomen ve Numen ayrımına göre söylüyorum, fenomenin, insan gözlemine varlığa ilişkin tüm datayı yansıtıp yansıtmadığını bilemiyoruz. Ne Materyalizm, ne de İdealizm bilimseldir. Yapılandırmacı Epistemoloji de üstü kapalı bir şekilde varlık konusunda idealizmi destekler.

Link to comment
Share on other sites

Informasyon, sosyal bilgi de olabilir. Data, matematikksel/mantiksal bilgidir. Knowledge ise BILGI DEGIL, BILGININ BILGISIDIR. Yani bilmektir, ...ile ilgili bilginin olup olmadigidir.

 

Sosyal bilgi de, matematiksel / mantıksal bilgi de zaten bilimsel bilgilerdir.

 

Data yorumsuz, fenomenin kavramsallaştırılmamış, saf, ham, işlenmemiş reseptörlerle algılanabilen, ölçülen halidir.

 

İnformation, ölçülen fiziksel değerlerin bir bağlamda işlenmiş halidir.

 

Knowledge ise, information'dan zihnin kavramsallaştırma süzgecinden geçirilerek elde edilir.

 

http://imageshack.us/a/img199/223/vk6e.jpg

Link to comment
Share on other sites

Kisaca, insanoglu disinda kalan baska herhangibir fenomen de bilgi var mi?

 

Yani insanoglu vermeden bir seyin kendinde bilgi var mi?

 

Olmadığını biliyoruz şimdilik. Olmuş olsa bile, anlattığım şeyi değiştirmez. Çünkü, zaten insana ait bilgi ile anlatıyorum.

 

Buna göre, Kavramsallaştırma Yetisi, kavramsallaştırma işlevinin gerektirdiği informationa sahiptir. Bize göre Yeti bir information taşır ve bu doğuştan önce mevcuttur.

Link to comment
Share on other sites

olan bir sey once gozlem verir, sonra algilanir, sonra da kavram ile ozdeslestirilir.

 

Bilgi bu kavramdan turetilir. KAVRAM YOKSA BILGI DE YOKTUR.

 

BİLGİ YOKSA TEPKİ DE OLMAZ: 

 

İnsan doğarken neden ağlar ?

 

Çünkü, ortam değiştirmiştir ve buna ilk tepkisi ağlamak olur. Bu tepkinin kaynağı da ön bilgi olan temel korkudur.

 

İnsan doğarken ortam değiştirdiğinden gözlem yapıp algılayıp kavram üretmez.

 

Ortam değiştirdiğinde kavram olarak hazır bulunan temel bir korkusu ( bilgi ) aktive olur ve ağlayarak yardım ister  ( tepki ).

 

Bilinçsiz bir etki-tepki mekanizmasını çalıştıran otomatik bir karar verici vardır ve o da karar için bir  kavrama ihtiyaç duyar. İşte o kavram da genlerden yüklü vaziyette ilkel beyinde ortaya çıkan korkudur.

 

Stabilizasyon bozulunca korku aktive olur. Yoksa, bu kavram doğuştan sonra oluşmuş olsa, bunun sonradan oluşması tümevarım süreci gerektirir. Böyle bir imkan bulunmadığına göre, doğarken ağlayan insanın tepkisinin kaynağını teşkil eden korku evrimsel süreçte tümevarım aşamasını geçirmiştir ki, bu da tepkinin anında verilmesini açıklar.

Link to comment
Share on other sites

Olmadığını biliyoruz şimdilik. Olmuş olsa bile, anlattığım şeyi değiştirmez. Çünkü, zaten insana ait bilgi ile anlatıyorum.

 

Buna göre, Kavramsallaştırma Yetisi, kavramsallaştırma işlevinin gerektirdiği informationa sahiptir. Bize göre Yeti bir information taşır ve bu doğuştan önce mevcuttur.

 

Doğuştan önce yüklenmiş "kavramsallaştırma yetisi bilgisi", 0-2 yaş gurubu çocuğu tarafından kullanabiliyor mu? Yani bu çocuk bu bilgi ile bir olguyu kavramlaştırabilyormu?

 

Yapabiliyorsa bu kavramlaştırmaya örnek isterim. Yapamıyorsa nedenini isterim.

 

BİLGİ YOKSA TEPKİ DE OLMAZ: 

 

Güneşle gezegenler arasındaki etkiyi/tepkiyi kabul edersin sanırım. Bu tepki, bilgi ile oluyorsa bu nasıl bir  BİLGİ dir.? Bilgi ile olmuyorsa bu olgu NE ile isimlendirilir?

Link to comment
Share on other sites

Doğuştan önce yüklenmiş "kavramsallaştırma yetisi bilgisi", 0-3 yaş gurubu çocuğu tarafından kullanabiliyor mu? Yani bu çocuk bu bilgi ile bir olguyu kavramlaştırabilyormu?

 

Yapabiliyorsa bu kavramlaştırmaya örnek isterim. Yapamıyorsa nedenini isterim.

Tabular, toplumsal değerler, ahlak dışında elbette kullanabilir. Aksini ima eden bir şey mi vardı yazdıklarımda ?

 

Zaten, 3-6 yaş arası Fallik dönemde çocuğun beyninin yoğunlaştığı algı reseptörleri ağız ve dudaklar, anüs ve ağırlıklı olarak penis ve klitoristir. Bu dönemde ilkel beyin kaynaklı yeni bir korku daha algılanmaktadır. O da Kastrasyon korkusudur. Bu dönemde çocuğun anneye duyduğu cinsel istek, babaya karşı hissettiği rekabet duygusu ve nefret, Kastrasyon korkusu sayesinde baba ile özdeşleşme ve bu yolla anneye karşı cinsel doyum getirir. Baba ile özdeşleşme aynı zamanda Süper Egonun gelişiminin son aşamasıdır.

 

Örnek istemişsin, bir değil birçok tanesini hemen vereyim :

 

Mama, su, kaka, çiş, masa, sandalye, kuş, böcek, ayı, eşek, köpek, ...

 

 

Güneşle gezegenler arasındaki etkiyi/tepkiyi kabul edersin sanırım. Bu tepki, bilgi ile oluyorsa bu nasıl bir BİLGİ dir.? Bilgi ile olmuyorsa bu olgu NE ile isimlendirilir?

 

Daha önce yaptığım şu açıklamalarımın ile bu sorunun cevabının ne gibi bir farkı olabileceğini düşünüyorsun ? Ha gezegen ha elektron, ne farkı var sence ?

 

“Elektronlar arası etkileşim olduğu zaten insan icadı bir bilgidir ( knowledge ). Elektronlar arası aktarılan şey ise yine insan icadı bilgidir ( information ). Haberleşmede bilgi ( information ) kavramı olmadan hiç bir konuyu açıklayamazsınız. Karşılıklı iki nesne haberleşiyorsa bu demektir ki birbirlerine etki gönderip birbirlerinin konumu, momentumu hakkında bilgi ( information ) sahibi oluyorlar. Kuantum Dolanıklık ilişkisi buna en güzel örnektir. “

 

“Havada serbest halde bulunan H2 ve O2 iyonları, birinin -2, diğerinin -1 değerlikli olması bu ikisinin birbirinden Elektrik etki yoluyla haberdar olması ( Bilgi alışverişi ) neticesinde birleşerek bir bileşik oluştururlar( H2O ). Buna biz " Su Molekülü " diyoruz. Bu molekül polar bir moleküldür ve diğer su molekülleri ile aralarında kimyasal bağ oluşturur. İşte bu bağ oluşturan polarite bilgisi-etkisi benzer moleküllerle etkileşim ( bilgi alışverişi ) sağlatarak yeni bir statü ( su ) oluşturur.

 

İnsan bilgiyi gözlemlerini anlamlandırma güdüsü itkisi nedeniyle ve determinizme meyilli zihni vasıtasıyla üretiyor. Gözlemini determinist manada açıklamaya, temellendirmeye çalışıyor. Zaten bunun tersine açıklama denmez. Belki de insanın bu yaklaşımı tam olarak gerçeği yansıtıyor, bunu bilemeyiz. Belki de gerçekle hiç alakası yoktur. Bunu da bilemeyiz. Bu ayrı mesele.

Link to comment
Share on other sites

Örnek istemişsin, bir değil birçok tanesini hemen vereyim :

 

Mama, su, kaka, çiş, masa, sandalye, kuş, böcek, ayı, eşek, köpek, ...

 

Bunları 0-3 yaş gurubu çocukların mı kavramlaştırdığını söylüyorsun? :)

 

Ben ise aksini biliyorum. Yetişkinler hem de çocuksu şive kullanarak öğretirler o yaş gurubundaki çocuğa.

 

Bir kaç kavram ÖĞRENENE KADAR çocuktan ancak "agu" sesi duyulur. Bu da kavram değildir.

 

 

“Elektronlar arası etkileşim olduğu zaten insan icadı bir bilgidir ( knowledge ). Elektronlar arası aktarılan şey ise yine insan icadı bilgidir ( information ). Haberleşmede bilgi ( information ) kavramı olmadan hiç bir konuyu açıklayamazsınız. Karşılıklı iki nesne haberleşiyorsa bu demektir ki birbirlerine etki gönderip birbirlerinin konumu, momentumu hakkında bilgi ( information ) sahibi oluyorlar. Kuantum Dolanıklık ilişkisi buna en güzel örnektir.

 

Ben de şunu ima etmiştim. Bu saydığın knowledge, information, data, bilgi insanoğluna ait numenal soyutluklar. Maddeninki ise, maddesel dinamiklik. Bu kavramların hiç birisi değil. Bak doğa bilimleri.

Link to comment
Share on other sites

En başta fenomen insan gözlemine hitap eden bir kavramdır. İnsan olmazsa fenomen de olmaz. Fenomen insana gözlem veren şeydir.

 

Dünya insan zihninden bağımsızdır demek, fenomenin, insan gözlemine varlığa ilişkin tüm datayı yansıtmadığının iddiasıdır. Bu idealizmin iddiasının aynısıdır.

 

Oysa  Kantın Fenomen ve Numen ayrımına göre söylüyorum, fenomenin, insan gözlemine varlığa ilişkin tüm datayı yansıtıp yansıtmadığını bilemiyoruz. Ne Materyalizm, ne de İdealizm bilimseldir. Yapılandırmacı Epistemoloji de üstü kapalı bir şekilde varlık konusunda idealizmi destekler.

 

En başta fenomen insan gözlemine hitap eden bir kavramdır. İnsan olmazsa fenomen de olmaz. Fenomen insana gözlem veren şeydir.

 

Dünya insan zihninden bağımsızdır demek, fenomenin, insan gözlemine varlığa ilişkin tüm datayı yansıtmadığının iddiasıdır. Bu idealizmin iddiasının aynısıdır.

 

Oysa  Kantın Fenomen ve Numen ayrımına göre söylüyorum, fenomenin, insan gözlemine varlığa ilişkin tüm datayı yansıtıp yansıtmadığını bilemiyoruz. Ne Materyalizm, ne de İdealizm bilimseldir. Yapılandırmacı Epistemoloji de üstü kapalı bir şekilde varlık konusunda idealizmi destekler.

Aynen, iste insanoglu kendine gozlem vereni bilimsel olarak "fenomen" diye kavramlastirmis ve ondan sonra bilgiyi de bu kavramdan turetmistir.

 

Bu bir iddia degil, olgudur. Eger dedigin gibi olsa FENOMEN VARLIKSAL OLARAK MUTLAKLASIR VE DOGMALASIR. Yani gozlem ve kavramsal bilginin degisimine ve yenilenmesine engel olur.

 

Zaten insanoglu zihninden bagimsizligi, onun gozlem olarak algisina yansimasidir. Yani algida !? isareti yaratmasinin sebebidir.

 

Kant numen ve fenomeni BILIMSEL/BILISSEL OLARAK DEGIL; FELSEFI VARLIKSAL ONTOLOJIK VE FIZIK OTESI OLARAK farkli kilmistir.

 

Zaten fenomenoloji varlik ideolojisi de burdan cikmistir, bu ideoloji fenomene yukledigi anlam ve icerik ile idealisttir. Ayrica Kant numeni de tanrisina bagislamistir.

 

Fenomen bilimin bilimsel gozlem veren tabani, numen de bilissel bilimin numenal yeti ve onun degerlerini inceleyen dalidir.

 

Ayrica numen hem numenal yeti hem de numenal deger veri ve tabu lolarak insanoglu yetisidir. Insanoglunun kendisi de kendisine gozlem veren biur fenomendir ve ayni zamanda bu gozlemi algilayan ve kav ramsal bilgiye donusturendir.

 

Iste epistemolojik alternatifsizlik insanoglu adina da budur.

 

Yapilandirmaci epistemoloji de VARLIK YOKTUR VE GERCEKLIK VARDIR VE DE GERCEKLIGIN YAPILANDIRILMISLIK OLDUGUNU SOYLER, ONTOLOJIK OLMA YERINE.

Link to comment
Share on other sites

Sosyal bilgi de, matematiksel / mantıksal bilgi de zaten bilimsel bilgilerdir.

 

Data yorumsuz, fenomenin kavramsallaştırılmamış, saf, ham, işlenmemiş reseptörlerle algılanabilen, ölçülen halidir.

 

İnformation, ölçülen fiziksel değerlerin bir bağlamda işlenmiş halidir.

 

Knowledge ise, information'dan zihnin kavramsallaştırma süzgecinden geçirilerek elde edilir.

 

http://imageshack.us/a/img199/223/vk6e.jpg

Sosyal bilginin sadece bilimsel bilgi olmasi sart degilkdir. Metafizik ve etik bilgiler de yani gnostik bilgiler de sosyal bilgidir.

 

Bilimsel bilgi de yorum yoktur. Tum insanogluna gozlem verme temelinde olgudur.

Link to comment
Share on other sites

Olmadığını biliyoruz şimdilik. Olmuş olsa bile, anlattığım şeyi değiştirmez. Çünkü, zaten insana ait bilgi ile anlatıyorum.

 

Buna göre, Kavramsallaştırma Yetisi, kavramsallaştırma işlevinin gerektirdiği informationa sahiptir. Bize göre Yeti bir information taşır ve bu doğuştan önce mevcuttur.

Kavramlastirma yetisi, gozleme algiya (duyusal/duyumsal) ve bunlarin beyinde !? temelinde "var" isaretine donusmesine baglidir. Yeti bilgi tasimaz. SOMUT SOYUTU BUNYESINDE TASIMAZ. SOMUT SOYUT YARATABILECEK YETIYE SAHIPTIR.

Link to comment
Share on other sites

BİLGİ YOKSA TEPKİ DE OLMAZ: 

 

İnsan doğarken neden ağlar ?

 

Çünkü, ortam değiştirmiştir ve buna ilk tepkisi ağlamak olur. Bu tepkinin kaynağı da ön bilgi olan temel korkudur.

 

İnsan doğarken ortam değiştirdiğinden gözlem yapıp algılayıp kavram üretmez.

 

Ortam değiştirdiğinde kavram olarak hazır bulunan temel bir korkusu ( bilgi ) aktive olur ve ağlayarak yardım ister  ( tepki ).

 

Bilinçsiz bir etki-tepki mekanizmasını çalıştıran otomatik bir karar verici vardır ve o da karar için bir  kavrama ihtiyaç duyar. İşte o kavram da genlerden yüklü vaziyette ilkel beyinde ortaya çıkan korkudur.

 

Stabilizasyon bozulunca korku aktive olur. Yoksa, bu kavram doğuştan sonra oluşmuş olsa, bunun sonradan oluşması tümevarım süreci gerektirir. Böyle bir imkan bulunmadığına göre, doğarken ağlayan insanın tepkisinin kaynağını teşkil eden korku evrimsel süreçte tümevarım aşamasını geçirmiştir ki, bu da tepkinin anında verilmesini açıklar.

Tepki bir dusunce ve davranisa gozlemin algisi temelinde verilmis bir kavramdir. Buradaki etki kavrami da zaten, tepkiye neden veren dusunce ve davranistir. Bilgi de bu kavramlarin gozleminin algisindan turer.

 

TEPKI BILGIYE BAGLI DEGILDIR, AYNI HAREKETIN ZAMANA BAGLI OLMADIGI GIBI. 

 

Yani zaman olmadan hareket ve bilgi olmadan tepki mevcuttur. Bu mevcudiyet olmasa zaten ne kavramlasri ne de bilgileri olurdu.

 

Insanin dogarken neden agladiginin yaniti, ONE GOZLEMLEYEN VE YASAMDA OLANDADIR, DOGAN DA DEGIL. Yani dogan AGLADIGINI BILMEZ. Onun yardim istedigi algisi da yasamdadir, doganda degil. Bu mekanizma numenal yetidir, ya da fenomendeki gozlemi algilayan numenal yetidir.

 

Senin bu bakis acin fenomenal teslimiyetci ve kaderci bakis acisidir.

 

Bir daha yaziyorum, INSANOGLU DISINDA HIC BIR FENOMENDE INSANOGLKUNUN YENI DOGMUSU DA DAHIL; BILGI YOKTUR. O bilgiyi ona ekleyen insanoglu numenal yetisidir.

Link to comment
Share on other sites

Bunları 0-3 yaş gurubu çocukların mı kavramlaştırdığını söylüyorsun? :)

 

Ben ise aksini biliyorum. Yetişkinler hem de çocuksu şive kullanarak öğretirler o yaş gurubundaki çocuğa.

 

Bir kaç kavram ÖĞRENENE KADAR çocuktan ancak "agu" sesi duyulur. Bu da kavram değildir.

 

Bence sen önce kavram ile kavrama ad vermenin farkını, dil-kavram ilişkisini öğrenmelisin. :)

Link to comment
Share on other sites

Ben de şunu ima etmiştim. Bu saydığın knowledge, information, data, bilgi insanoğluna ait numenal soyutluklar. Maddeninki ise, maddesel dinamiklik. Bu kavramların hiç birisi değil. Bak doğa bilimleri.

Hemen bakalım " doğa bilimleri" ne. Mesela fizik nasıl, idare eder mi sence ?

 

Birbiri ile temas eden iki cisim alalım ve bunların sıcaklıklarını ölçelim. Ölçtüğümüz değerler DATA'dır.

 

Ölçtüğümüz iki cismin sıcaklıklarını karşılaştırdığımızda birinin diğerinden daha sıcak olduğu bilgisine ulaşırız. BU bilgi INFORMATION'dır.

 

Ondan sonra da zamanla temasta olan bu iki cismin sıcaklıklarının bir denge noktasında buluştuklarını ikinci bir ölçümle tespit edip, bu deneyi makul sayıda tekrarladığımızda bu sonucu bir kural haline getirdiğimizi varsayalım. Bu kuralın bilgisi de KNOWLEDGE'tir.

 

İşte önce doğuştan gelen soyutlama yetimiz ile bir sıcaklık kavramı icat ettik.

 

Sonra somuttan yorumsuz Data elde ettik.

 

Ondan sonra doğuştan gelen kıyaslama yetimiz ile bu dataları kıyaslayıp İnformation elde ettik.

 

Ve en sonunda da doğuştan gelen tümevarım yapma yetimiz ile bir kural yani Knowledge'i elde ettik.

 

Şimdi, bu noktada sorulması gereken soru şudur;

 

Doğuştan mevcut olan tümevarım yetimiz, tümevarım yapma bilgisine sahip olmasa onu nasıl tümevarım yetisi olarak adlandırabiliriz ? Bilgi olmadan Yeti olur mu ?

 

Aynı şekilde;

 

Doğuştan mevcut olan soyutlama yetimiz, soyutlama yapma bilgisine sahip olmasa onu nasıl soyutlama yetisi olarak adlandırabiliriz ? Bilgi olmadan Yeti olur mu ?

 

Doğuştan mevcut olan kıyaslama yetimiz, kıyaslama yapma bilgisine sahip olmasa onu nasıl soyutlama yetisi olarak adlandırabiliriz ? Bilgi olmadan Yeti olur mu ?

 

Daha iyi anlaman açısından bir de şöyle ifade edeyim;

 

Sen yazı yazmanin bilgisine sahip olmadan nasıl olur da senin böyle bir yetin olabilir ve gelip de bu forumda bana cevap yazabilirsin ? Bilgi olmadan Yeti olur mu ?

 

Mesela, karşılaştırıcı ( Comparator ) lojik devre ham datayı işler information haline getirir. İşte bu devrenin bu işlevini yerine getirmesi için onda bu işlevin bilgisi bulunmalıdır ki işini yapabilsin.

 

Ve tüm bu bahsettiğim işlev bilgileri bağlam ( Context )içeren İnformationlardır. Zaten Latince İnformare, biçim vermek demektir. Buradan türetilmiş İnformation da İngilizce biçim veren ( yeti kazandıran )şey anlamındadır.

Link to comment
Share on other sites

Bu bir iddia degil, olgudur. Eger dedigin gibi olsa FENOMEN VARLIKSAL OLARAK MUTLAKLASIR VE DOGMALASIR. Yani gozlem ve kavramsal bilginin degisimine ve yenilenmesine engel olur.

 

En başta bunun adı Olgu değildir.

 

Olgubilimsel verilere dayalı, kanıtlanabilir özellikteki bilgidir. Olgu; nesnel ve irade dışı olumlardır ve sık sık olay ile karıştırılır.

  • Tarafsızdır,
  • Nesneldir,
  • Yoruma açık değildir,
  • İstenç (irade) dışıdır,
  • Bir süreç belirtir,
  • Herkes tarafından kabul edilmiştir.

 

Herkes tarafından kabul edilmiştir.

 

( tr.wikipedia )

 

 

Olgu süreçlerle ilgili bir kavramdır ( evrim, serbest düşme, suyun kaynaması vs. ) ve bilimsel olarak kanıtlanabilir.

 

Oysa, varlığa ilişkin tüm bilginin insana gözlem imkanı veren fenomenden ibaret olmadığı kanıtlanmamıştır.

 

Yapılandırmacı Epistemolojiyi savunanların bu görüşü ortaya atmalarında Kuantum Mekaniği etkili olmuştur. Fakat, Kuantum Mekaniği bize, varlığın bilgisine ulaşamayacağımızı ve ulaşmaya çalıştıkça gözlemin fenomeni değiştirdiğini söyler. Bu bilgi Numene işaret eder. Halbuki Feynman'ın da belirttiği gibi, bu doğanın bir özelliği olmayabilir. Yalnızca ölçme yöntemlerimizin yetersizliğinden kaynaklanmış olabilir ve hiçbir zaman da gerçeğe erişmemize müsaade edecek ölçme yöntemlerimiz olamayacaktır. Dolayısıyla varlığa ilişkin Numen olup olmayacağını bilemiyoruz.

 

Yapılandırmacı Epistemolojiyi savunanların alt yapısının, fizikteki bu gelişmeden Numenin mevcut olduğu sonucunun çıktığını zanneden bilim felsefecileri tarafından oluşturulmuş olduğu anlaşılıyor. Mesela Karl Popper " Yanlışlığı ispatlanamayan şey doğrudur " demiştir.

Link to comment
Share on other sites

Kavramlastirma yetisi, gozleme algiya (duyusal/duyumsal) ve bunlarin beyinde !? temelinde "var" isaretine donusmesine baglidir. Yeti bilgi tasimaz. SOMUT SOYUTU BUNYESINDE TASIMAZ. SOMUT SOYUT YARATABILECEK YETIYE SAHIPTIR.

 

SOMUTUN SAHİP OLDUĞU " SOYUT YARATABİLME YETİSİ " DE, SOYUTTUR. Bu da INFORMATION'dır.

 

Senin bu yazıları yazabilme yetin de soyuttur ve bu yeti yazı yazma bilgisi taşımıyorsa ona zaten yazı yazma yetisi denmez.

Link to comment
Share on other sites

 

Doğuştan önce yüklenmiş "kavramsallaştırma yetisi bilgisi", 0-2 yaş gurubu çocuğu tarafından kullanabiliyor mu? Yani bu çocuk bu bilgi ile bir olguyu kavramlaştırabilyormu?

 

Yapabiliyorsa bu kavramlaştırmaya örnek isterim. Yapamıyorsa nedenini isterim.

 

 

Örnek istemişsin, bir değil birçok tanesini hemen vereyim :

 

Mama, su, kaka, çiş, masa, sandalye, kuş, böcek, ayı, eşek, köpek, ...

 

Bunları 0-3 yaş gurubu çocukların mı kavramlaştırdığını söylüyorsun? :)

 

Ben ise aksini biliyorum. Yetişkinler hem de çocuksu şive kullanarak öğretirler o yaş gurubundaki çocuğa.

 

 

 

Bence sen önce kavram ile kavrama ad vermenin farkını, dil-kavram ilişkisini öğrenmelisin. :)

 

 

 

 

Kavramdan, kavramlaştırmadan kastım:

 

Soyut ve somut kavramlar: Kavram bir cisme veya varlığa işaret ediyorsa somuttur. Örneğin taş, insan, beyaz gibi kavramlar somut kavramlardır. Ancak kavram bir oluş tarzını ifade ediyorsa soyuttur. Örneğin insanlık, beyazlık gibi kavramlar soyuttur. Şu şekilde de ifade edilebilir. Somut kavramlar insan zihninde bir konu içinde oluşurlar, soyut kavramlar ise konudan soyutlanmıştır.[3]

-Viki-

 

0-2,3 yaş gurubu çocuk nesneleri kavramlaştıramaz demiştim.

 

Not: Bu başlıkta çok değerli tartışmalar oluyor. Bence nette bile kolay kolay erişilemeyecek bilgiler. "Öğrenmelisin" gibi polemik çıkaracak kelimeler yerine; " 'kavramın' doğru tanımı şudur" gibi dil kullanmak daha doğru.

 

Diğer forumdaki üslubunu burada da sürdürme istersen.

Link to comment
Share on other sites

Not: Bu başlıkta çok değerli tartışmalar oluyor. Bence nette bile kolay kolay erişilemeyecek bilgiler. "Öğrenmelisin" gibi polemik çıkaracak kelimeler yerine; " 'kavramın' doğru tanımı şudur" gibi dil kullanmak daha doğru.

 

Diğer forumdaki üslubunu burada da sürdürme istersen.

 

Polemik zıtlaşma, sert tartışma demektir. Polemik olması bilgi paylaşımını tıkamaz. Hatta 3. şahıslar açısından konuyu, tartışılanın özünü netleştirerek kavranmasını kolaylaştırır.  

 

Buna mukabil, bir gülücük çok şey ifade edebiliyor. Örneğin sırf yanıt yazmak için, birisine destek vermek için yazmış olmak gibi. Birey olarak tartışanlara ise her zaman saygım vardır. Yanlış da anlamış olabilirim tabii, bu hakkın da mahfuz.

Link to comment
Share on other sites

Kavramdan, kavramlaştırmadan kastım:

 

Soyut ve somut kavramlar: Kavram bir cisme veya varlığa işaret ediyorsa somuttur. Örneğin taş, insan, beyaz gibi kavramlar somut kavramlardır. Ancak kavram bir oluş tarzını ifade ediyorsa soyuttur. Örneğin insanlık, beyazlık gibi kavramlar soyuttur. Şu şekilde de ifade edilebilir. Somut kavramlar insan zihninde bir konu içinde oluşurlar, soyut kavramlar ise konudan soyutlanmıştır.[3]

-Viki-

 

0-2,3 yaş gurubu çocuk nesneleri kavramlaştıramaz demiştim.

 

Demek ki kavramlar soyut da olabiliyormuş, somut da, değil mi ? Benim verdiğim örnekler de SOMUT ( kuş, ayı, köpek...) kavramlardı. Dolayısıyla, bir 0-3 yaş çocuğunun somutu ( nesneleri ) kavramlaştırabilmesi için o nesnelerin isimlerini öğrenmesi gerekmiyormuş. İsterse onlara " agu " desin, hiç önemi yok. Önemli olan zihinde kavram oluşabilmesidir, kavrama ad vermek değil. Dil yalnızca kavramları aktarmak için kullandığımız bir araçtır.

Link to comment
Share on other sites

Tepki bir dusunce ve davranisa gozlemin algisi temelinde verilmis bir kavramdir. Buradaki etki kavrami da zaten, tepkiye neden veren dusunce ve davranistir. Bilgi de bu kavramlarin gozleminin algisindan turer.

 

TEPKI BILGIYE BAGLI DEGILDIR,

Pekala, o zaman sen hemen gidip bir duvara kafanı vur. Nasıl olsa duvarda bilinç olmadığından sana tepki vermeyecektir, kafana bir şey olmaz.

 

İşte maddedeki bu tepki verme yetisi maddede kavramsal tanımıyla bir " Pasif Bilinç " saklı olduğu şeklinde tanımlanmış, yorumlanmıştır. Maddede " tepki verme bilgisi " mevcuttur ki tepki veriyor. Yoksa nasıl tepki verecek ?

 

Bu bahsettiğim bilginin elbette senin anladığın ve hep onun üzerinden düşündüğün Knowledge değil, İnformation olduğunu söylüyorum.

Link to comment
Share on other sites

AYNI HAREKETIN ZAMANA BAGLI OLMADIGI GIBI.

 

Yani zaman olmadan hareket...mevcuttur.

Hareket zaten zamana bağlı değildir. Tam tersine ZAMAN HAREKETE BAĞLIDIR.

 

Zaman olmadan harekete örnek de veremezsin. Hareket varsa mutlaka işin içine zaman girer.

 

Zira hareket zamanı bir algı olarak doğurur. Değişim yoksa zaman da olmaz. Doğada değişim vardır ki, zaten değişim doğayı doğa yapan özelliktir. O halde doğada zaman da vardır.

Link to comment
Share on other sites

Insanin dogarken neden agladiginin yaniti, ONE GOZLEMLEYEN VE YASAMDA OLANDADIR, DOGAN DA DEGIL. Yani dogan AGLADIGINI BILMEZ. Onun yardim istedigi algisi da yasamdadir, doganda degil. Bu mekanizma numenal yetidir, ya da fenomendeki gozlemi algilayan numenal yetidir.

İşte bu doğuştan mevcut olan numenal yeti bir bilgiye ( information ) sahiptir. O da ortam değiştirdiğinde tedirginliğini ifade etmesi gerektiği bilgisidir. Bu gereklilik de evrimsel ön bilgi olarak temel kavram olan Korku nedeniyle vardır.

Link to comment
Share on other sites

Senin bu bakis acin fenomenal teslimiyetci ve kaderci bakis acisidir.

( Sana göre ) böyle olmamak için, gerçekleri yazmayıp, senin dediklerini hiç sorgulamadan kabul etmek mi zorundayım yani ? :)

 

Üstelik bunun kadercilikle de bir ilgisi yoktur. İnsanın numenal yetisinin varlığını inkar mı etmişim ? İnsanın numenal yetisi kaderini değiştirebiliyorsa, neden bazı bilgilerin evrimsel olduğunu söylemek kadercilik olsun ? Ezbere konuşuyorsun.

Link to comment
Share on other sites

Polemik zıtlaşma, sert tartışma demektir.

 

Polemik kavramı için viki'ye bakmışsın. iki satır aşağıda ekşi sözlük var bir de oraya bak. ASLINI BİLENLER ne demiş?

 

 "Öğrenmelisin" demek etik de değildir. "Asıl sen öğrenmelisin" olarak gelecek cevapla polemik devam edebilir, daha da artabilir. İşe de yaramaz. Kapatalım.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...