
haci
Members-
İçerik sayısı
516 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
9
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by haci
-
Değildir.. Matematiğin temeli akıl ve mantık değildir Sezgidir. Sezgi bir çok hayvanda vardır ve insana onlardan intikal etmiştir. http://www.scientificamerican.com/article.cfm?id=how-animals-have-the-ability-to-count
-
İnsan sosyal bir hayvan olduğu için inanca ihtiyaç duyar. İnanç sosyal olmanın önemli bir koşuludur. Sosyal olmanın başka koşulları da vardır elbette ama inanç onların başında gelir. Epistemolojik bilgi ile yetinmesi için önce inanması gerekir. O bilgiler çoğu kere insanın sağduyusu ile bağdaşmazlar. İnsan sağduyusu ile bağdaşmayan bilgileri reddetme eğilimindedir. İnsan sezgisi çok kuvvetli bir hayvandır.
-
Ben sizin beyninizin düzeyi ile ilgilenmiyorum. Öyle bir soru da sormadım. Sadece bilimsel etiği benden değil, güvendiğiniz, inandığınız bir kaynaktan öğrenmenizi öneriyorum. Bana inanmadığınız çok belli.. Sizde yeterince güvenmediklerinizden öğrenme yetisi çok sınırlı. İşte bu bağlamda inandıklarınızdan öğrenmenizi tavsiye edebilirim.
-
İyi de herkes o gözlemi yapamaz. Özellikle iyi bilmediği bir konuda hiç yapamaz. Bilimde anlaşılmak çok önemlidir. Felsefede ise herşeydir. Anlaşılmak anlatanın sorumluluğudur. Onu anlayacaklara yüklemek sorumluluktan kaçmaktır. Forumlar eğitim platformlarıdır. Forumlarda anlatmak va anşılmak anlamaktan daha önemlidir.
-
Bencilce bir açıklama.. Güzel bir vurdumduymazlık örneği... Ben bir kişi tarafından bile anlaşılmasam bunu kendime dert edinirim. Senin öyle bir sorunun yok.. Umurumda bile değil anlaşılıp anlaşılmadığın..
-
Benim ne algıladıığm önemli değil. Ne olduğu önemli.. Aç, oku, öğren..
-
Ne gibi? Boş bir cümle..
-
İnsanın hayvandan farklı olabilmesi için hayvanlarda olmayan bazı niteliklere sahip olması gerekir. İnsanda hayvanlarda olmayan yalnız insana özgü herhangi bir nitelik yoktur. İnsanda karşılaşılanlar fenomen değillerdir. Epifenomendlrler.
-
İnancın yalnız kötü yanları olduğu düşüncesi onu yeterince doğru değerlendiremeyen basit akılların ürünüdür. İnanç insan için son derece önemli bir başlangıç noktasıdır.. İnsan inanan hayvandır. Sorun inancın kendisinde değildir. Nelere inanıldığındadır.. Onu bir son veya bir amaç yapanlar için inanç kötüdür. Çünkü o sadece öğrenmeyi ve kendini geliştirmeyi motive eden bir alettir. İnsan inandığı için sever, sevdiği için öğrenir. Bu hemen herşeyde böyledir.
-
BİLİM VE FANTEZİLER.......... İnsan aklının imgelemesinin sınırı yoktur. Akciğerler nasıl sürekli solumak, kalp nasıl her an çarpmakla yükümlü ise, organların durmaları veya kısa bir süre için bile olsa, görev yapmaya ara vermeleri ölümle nasıl özdeşse, aynı ilkeler beyin için de geçerlidir. Beyin yerinde duramaz. Uykuda bile düşün üretmekten kendini alıkoyamaz. Tabii uykuda akıldan geçenlere imgeleme ve mantıklı düşün demiyoruz. Rüya diyoruz. Karşılaştığı doğal olgu ve fenomenlerin doğasını çözmeye çalışan insan aklı, hayal gücüne sıklıkla baş vurur ve birçoğunu, kurduğu görkemli fanteziler aracılığı ile açıklamaya çalışır. Antik mitlerin, batıl inançların ve bazıları sapkın geleneklerden birçoğunun doğuş nedeni budur. İnsan doğayı kendi algıladığı ve anladığı şekilde açıklamaya çalışır. İnsanların doğal süreçlere bulduğu çözümlerle, doğal süreçlerin gerçek doğaları arasındaki çelişki ve uyuşmazlıklardan bu ilginç durum sorumludur. Doğal fenomenlerin çoğu ne insan akıl ve mantığı ile, ne de, ilginç olarak, onun müthiş imgeleme yetisi ile, açıklanabilir... Doğal olguların kendilerine göre işleyiş mekanizmaları vardır. Bu mekanizmaların çoğu insan beyninin imgeleyemeyeceği kadar fantestik süreçlerdir. Onları kuramsal olarak imgelemek ve çözmek mümkün olmayabilir. Deneysel olarak kanıtlanamayan doğal olguların birçoğunun gizemi belki asla çözülemeyecekdir. Ama bu düşünce insanı onların peşinde koşmaktan alıkoyamayacaktır. İnsanlar sorunlarına çözüm bulmada hiç bir zaman umutsuzluğa düşmezler. Yenilgiyi kabul etmezler. İnsan aklı durmaz.. Düşün üretir..... Doğal olgulardaki mekanizmaların gizemini çözmeye çalışır. Üretilen düşünlerin çoğu önceleri kurgusal imgeler şeklindedir. Onların peşinde koşan insanların yaşamı, arada bir gerçekleştirebildikleri fantazilerle zenginleşir... Gerçekleşen her fantezi insanı diğerlerini de gerçekleştirmede cesaretlendiren, dar ve dönemeçli uzun bir patikayı döşeyen bir taştır. İnsan fantezilerini ne pahasına olursa olsun gerçekleştirmeye çalışır. Bilimin kökeninde, doğayı tanıma ve ondan yararlanma isteğinin yanı sıra, insanın imgelerini gerçekleştirme tutkusu da vardır. İnsanın hayal gücü geniş olmasaydı, bilim bu kadar hızlı gelişemezdi. Bilim insanlar, özellikle erkekler için, ciddi bir meşgale ve yararlı bir atılım olmaktan öte, zevkli ve neşeli bir oyundur da. Öyle olmasaydı Einstein görelilik kuramını ortaya atamaz, Planck quantum mekaniğini başlatamaz, Heisenberg belirsizlik kuramını belirleyemez, Pauli dışlayacak hiç bir şeyle karşılaşamazdı. İnsanlar ne uçabilirlerdi, ne de okyanusların derinliklerinde pervasız dolaşabilirlerdi..... İnsan, ayrıca, sonu ve sınırı olmayan imgelerini matematikle silahlandırmış ve onu sezgilerinin görkemli bir yapıtı olarak kullanarak doğanın gizemini çözmeye başlamıştır. Matematik insan imgelerine paralel bir gelişme kaydetmiş ve yalnız doğanın gizemini çözmede değil, aynı zamanda insanın fantezilerine ışık tutmada da yararlı bir bilim dalı haline gelmiştir. Bu durum gerçekler ve fantaziler arasındaki sınırın giderek daralması ve muğlaklaşmasından sorumludur. Bilim-kurgu bilim arasındaki geçişi simgeleyen bu ilginç alan bir yandan genişlerken, öte yandan bilime yön vermeye başlamıştır. İnsanlar her alanda fantezilerini gerçekleştirmede oldukca başarılı olmaktadırlar. Bilimin sonu olmadığı ve hemen her rüyanın yaşanabileceği inancı insan düşüncesine hakim olmaya başlamıştır. Bu inanç bilim adamlarına doğaları iyi anlaşilmayan ve bilinmeyen fenomenleri kendi fantezileri ile açıklama cesareti vermiş, bazıları daha da ileri giderek bu fantezilerin pratik sonuçları üzerinde kuramsal projeler tasarımlamaya bile başlamışlardır. Bilime bir şeylerin olduğu kesindir. Ama ne olduğu yeterince açık değildir. Geçmişte bilim kurgusal yaklaşimlardan yararlanmış ve onların sayesinde teknoloji müthiş bir ilerleme kaydetmiştir. Çocukluk fantazilerinin peşinde koşan bilim adamları, yüzyıl önce hayal bile edilmesi olanaksız araç, gereç ve aletler tasarımlamışlar, buluşlar yapmışlardır. Artık aya ve diğer gezegenlere gitmek, ya da oralara uzaktan kumandalı araçlar göndermek, bir sorun değildir. Teknoloji insan yaşamını derin bir şekilde etkilemeye başlamış ve geleceği dikte ettirecek büyük bir güç haline gelmiştir. Bu bağlamda insanların ihmal ettiği ilginç bir gerçek vardır. O da doğanın yaratıcılığının insanın, ne kadar fantestik olurlarsa olsunlar, bütün imgelerinden çok daha geniş ve cüretkar olduğudur. Aslında insanın zengin imgeleri kaynağını, doğanın sergilediği çözümü olanaksız gösterilere ayak uydurma çabasından almaktadır. Yine de bu konuda doğa ile yarışmak ve ona faik olmak olanaksızdır. Onlardan bazılarını ögrenmek ve ögrenilenlerin küçük bir kısmını taklit etmek bile insan yaşamını zenginleştirmeye yetecektir. 21’nci yüzyılda ve ilerisinde insanın imgeleri, bilim ve teknolojiye giderek artan bir oranla yön vermeye devam edecektir. Bilim ve teknoloji bu yüzyıllarda önceki yüzyıllardan çok daha hızlı bir tempo ile ilerleyecek ve hem insan yaşamı, hem de onun sınırsız imgeleri ile daha sıkı bir şekilde entegre olacaktır. İnsanda zaman, mekan, uzay, evren, madde, enerji kavramları fantestik boyutlar ve nitelikler kazanacak, fizik şimdiki bilimsellik sınırını aşarak metafizik bir rüya aleminin sınırlarını zorlamaya devam edecek, hatta belki de o sınırı aşacaktır.... Bu süreç çoktan başlamıştır.
-
Bilimin taban olması demek, aslında anlaşılır bir ifade ama, yine de anlatayım. Ateizm efsanelere, dedikodulara, kanıtlanmamış iddialara, felsefi söylentilere değil, somut gerçeklere dayanan bir eğilimdir. Ateizm Tanrı'nın yokluğunu onların (somut gerçeklerin) yardımı ile savunur. Bilimin temeli somut gerçeklerdir. Ateizm ve bilim aynı temeli paylaşırlar.
-
Bilimsel etiği hiç duymadın mı?
-
İnsan hayvan da ondan. Buna itiraz mı ediyorsun? Bu benim algım falan değil. Bu bilimsel bir gerçek. Senin savunduğun insan yok bu dünyada.. O senin uydurman.. Senin algın..
-
Sen bir yerde yazan bir yazar değilsin. Yıllardır forumlarda yazıyorsun. Yıllardır anlaşılmıyorsun. Yalnız ben değil, seni okuyan hemen herkes seni anlamıyor.
-
İnsan inançlı doğmaz. İnanç belli bir zihinsel gelişmeden sonra kazanılır. Öğrenmenin başlangıç yaşı sıfırdır. Biz hangisinin önce geldiğini tartışmıyoruz. This is not a plain field discussion. Her ikisinin de geçerli olduğu bir başlangıç düşünürseniz, insan inandığı konuda her zaman daha başarılıdır. İnançların öğrenmeye olan katkısı olumludur yani.
-
Yukarda ne demiştim.... Hala diyorum. Sen sorunu kendinde aradığını söylerken bile kendi dışında arıyorsun. Daha da ötesi karşı tarafı suçluyorsun. Kendi eksikliğinin dışa yansıması olarak düşünüyorum bu davranışını. Anlaşılmamayı kendinde değil, yalnız başkalarının anlayışsızlığında arayan, anlaşılmamanın kökeni ne olursa olsun, anlaşılmamaktan sorumludur.
-
Hayır.. Soyutluyarak farkını ortaya koyuyorsun.Daha da ötesi, yüceltiyorsun.
-
Ateizim=bilim x bilimsel etik
-
Ateizmin elbette bilimsel bir temeli vardır. Bilimsel kişinin ne olduğunun bu iddia ile ne alakası var. Bilimsel kişinin teist olması bu görüşü değiştirmez. Ateist bilimsel kişidir demiyoruz.Ateizmden bahsediyoruz.
-
İyi de siz yazılanları anlamamışsınız. Ateizmin anlamı ahlak demiyoruz. Ateizm ahlaksal bir seçenektir diyoruz... Ateizm iyi ahlak sahibi olmakdır da demiyoruz, ateist iyi ahlaklıdır da demiyoruz. Nihilist ateistin olması bu görüşü destekliyor.
-
İnsanın kendilik bilisselliği, onun hayvan aslını değiştirecek değildir. Bunlar birbirleri ile bütünleşen ve anlam kazanan farklı kavramlardır. Bu nedenen insanı insanoğlu kavramından soyutlayamazsınız.
-
İnançtan önce öğrenmenin gelmesi, inançla öğrenme arasındaki ilişkinin direkt olmamasındandır. İnsan inandığı konuları daha kolay öğrenir. Bu durumda inanç öğrenmeden önce gelmektedir. İman başka birşey değildir. Sorgulanmayan inanlar imandır. İmanla inanı karıştırıyorsunuz.
-
Ne materyelizm ne de hümanizm ateizmin temeli değildir. Hümanizmanın ateizmle aynı kefede incelenmesinin temel nedeni hoşgörü ve toleransın ikisine de hükmetmesidir. Ateizmin materyelizmle ilişkisinin temel nedeni olarak bilimselliğini gösterebiliriz. Materyelizm ve hümanizm ateizmin iki farklı manifestasyonu olabilirler ama, temeli olamazlar.
-
Anlaşılmanın tek bir şartı vardır. O da kendini anlaşılır bir şekilde belirtmektir. Anlaşılmamayı kendinde değil, yalnız başkalarının anlayışsızlığında arayan, anlaşılmamanın kökeni ne olursa olsun, anlaşılmamaktan sorumludur.
-
İnsanoğlunun insanlıkdışı düşünce ve davranışlarından bahsedilemez. İnsanın her türlü etkinliği insanlığın bir manifestasyonudur ve bu nedenden insanlıkdışı kabul edilemez.