Jump to content

haci

Members
  • İçerik sayısı

    516
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    9

Everything posted by haci

  1. Vermeye çalıştıklarınızın neden anlaşılmadığı üzerinde hiç kafa yordunuz mu? Sizi kimse anlamaya mecbur değil. Siz kendinizi belirtmekle yükümlüsünüz. Anlaşılmıyorsanız, sorunu hemen karşı tarafta arıyorsunuz. Diyorum ya.. Sorunlara çözümleriniz, görüşleriniz yüzeyel ve daha çok suçlama şeklinde..
  2. Verdiğim cevabı yeterli bulmadınız mı?
  3. Bir yerde demokrasinin var olup olmadığını saptamak için önce demokrasinin ne olduğunu saptamamız gerekmez mi? Demokrasi hakkında kimin ne düşündüğü beni hiç ilgilendirmiyor.
  4. Sofistikasyondan yoksun, ilkel düşünceler bunlar... Neden? Çünkü insanlığın bütün nimetlerinden yararlanarak onu dolu dolu yaşamak, onun dışına çıkamamak anlamına gelmez. Senin aklında kendine göre bir insan kavramı var. O insanı yaratmak istiyorsun. Onun dışında kalan insanlığı kendine uygun ve layık bulmuyorsun. Hatta öylelerini onları keyfi bazı sınırların dışına çıkamamakla suçluyor ve küçümsüyorsun. Bütün duyarlıkları ve içgüdüleri ile insan olarak yaşayan bir insan neden bu sınırların dışını göremesin veya imgeleyemesin? Sen neden ve nasıl o insanlardan daha fazla bir insan olasın. Daha az bir insansın sen, eğer birşeysen. Daha fazla olamazsın. Ama çok daha az olabilirsin. İnsanın herşey olduğnu kabul edersen, onun iyi kötü, güzel çirkin, aşağı üstün niteliklerini görebilirsen, onun hem herşeyi ifade edebileceğini hem de herşeyi ortaya koyabileceğini anlarsın. İnsan herşeyi İFADE EDEBİLEN ve ORTAYA KOYABİLENDİR. Ortaya koymak ifade etmekten daha üstün bir nitelik değildir. Asıl olağanın dışı budur. Herşey olmaktır yani.. Sen kendini dar bir görüşle sınırlandıran, sığ düşünen bir insansın.
  5. Bu yazdıklarınız sizin topluma biat ettiğinizin kesin bir kanıtı. Ben toplumun değer yargılarına ne karşıyım ne de kabul ediyorum demeniz bir yerde onlara biat etmekle özdeştir. Süküt ikrardan gelir. Ama bunu Kabul etmemeniz sizi diğerlerinden ayırıyor. Siz yaşamızı bir vakümde gerçekleştirmiyorsunuz. Yaşam yalnız size ait değil. Siz çevrenizle birlikte yaşıyorsunuz ve çevrenizdekileri ihmal edemezsiniz. Bunu teslimiyetçilik olarak düşünmek patolojiktir. Siz teslimiyeti yanlış yorumluyorsunuz. Bir yerde teslim olmak ve teslim almak güvenli bir insan olarak yaşamaktır. Mutluluğun ön şartlarından biridir. Bu bağlamda arkadaş kelimesinin derin bir anlamı vardır. Arkanızı güveneceğiniz biridir arkadaş. Sizi seven, savunan ve destekleyendir. Onlarsız siz bir hiçsiniz. Ama hiç olduğunuzu bile bilemeyebilirsiniz.. Aşksız, sevgisiz, güvensiz, arkadaşsız ve dostsuz yaşamak insanca yaşamak değildir. İlginç olarak hayvanca yaşamak da değildir. Değersiz bir yaşamdır. Neye isyan ediyorsunuz? Duyarlıklarınıza mı? Onları yaşayın.. Çok daha mutlu ve çok daha değerli bir yaşama sahip olacaksınız.
  6. İyi de ihmal ettiğiniz ve açıklamasını yapmaktan kaçındığınız bir sorun var ortada.. Siz bu toplumun ürettiği bir insansınız. Onun izin verdiği kadar insansınız. Bunu ne kadar ve nasıl aşacaksınız? Bu içinde yaşadığınız topluma bağlı. Hem onu aşıp da daha iyi bir insan olacağınızı ne biliyorsunuz? Toplumun değer yargılarına karşı gelerek neyi kanıtlamak istiyorsunuz? Bir hiç olarak dünyaya geldiniz. Toplum sizi kendine göre eğitti. Beyninizi geliştirdi. Şimdi ona karşı geliyorsunuz. Amacınız nedir? Üstün insan olmak mı? Kime neye göre üstün? Yaşama kendi algı, bilinç ve bilginizle anlam vermek istiyorsunuz ama, onları içinde yaşadığınız toplumdan kazandınız. Yaşamı yalnız kendiniz için yaşayamazsınız. Yaşamızda başkaları da var. Zayıf ve nahif bir insansınız. Kusurlu ve hatalı bir insansınız. Çoğu kere içgüdülerinize esir düşen bir hayvan türüsünüz. Mükemmel olduğunuz kendinizden menkul. Değilsiniz. İçgüdülerinizle yaşamak sizi belki daha mutlu edecek. Amacınız mutlu mu yaşamak, yoksa inadına özgür ama sefil mi yaşamak? Onlar eliniz de mi? Yoksa siz öyle mi sanıyorsunuz? Gücünüzü abartmıyor musunuz?
  7. Toplum-doğa-insan üçlüsünü dikkate alırsanız, insanın neden özgür kararlar almasının, imkansızlığını demeyelim de, zorluğunu anlarsınız. İnsanın yaşamı çoğu kere kendi elinde değildir. İnsanı kendi yaşamını yönlendirecek kararlar alacağı yaşa kadar toplum eğitir. Bu insan artık yalnız kendisine ait, bağımsız kararlar vererek yaşayamaz. Onun yaşamını yönlendirecek değeler, toplumun kendisine kazandırdıklarıdır. Onlar muvacehesinde var olacaktır. Onlarsız yaşamına anlam veremez.
  8. Bu tartışmaların başlık yazısını afaki bir şekilde eleştirmeniz tartışmaların sertleşmesine neden oldu. İnsanın kendisi ile ilgili bazı özelliklerin esiri olması keyfiyetine mantıkla ve usa vurarak değil, hislerinizle tepki göstermeniz, insanı sadece yücelttiğiniz izlenimi uyandırıyor. Yani ben sizin insanlık konusunda sorunu dışardan bakarak değerlendirdiğinizi sanmıyorum. Dışardan bakıyorsanız bile sorunu iyi göremiyorsunuz..
  9. Sorun anlaşıldı.. Felsefenin içinde kaybolup gitmişsiniz. Dünya ile olan bütün ilişkilerinizde anahtar olgu felsefe... Evreni felsefe bakış açısından değerlendiriyorsunuz. Kendinize gore haklı olsanız da, biraz aşırıya kaçtığınızın farkında bile değilsiniz. Neden aşırıya kaçıyorsunuz? Burada kendi bilgi ve tecrübelerinizi bize bizim kolaylıkla anlayabileceğimiz bir dille ifade etmiyorsunuz. Ben şimdi size bilimsel bir konuyu, örneğin beynin işlevlerini, açıklarken herkesi bir nörolog, nöroanatomist veya benim gibi bir nöropatolojist olarak kabul edersem, kendimi size belirtebilir miyim? Beni anlar mısınız? Karşınızdaki sizi anlamayınca da onu cahillikle suçluyor ve hakaret ediyorsunuz. Önce anlaşılmaya çalışmalısınız. Anlaşılmak insanın en gelişmiş yetilerinden biridir. Anlaşılmak için insan dili (yalnız konuşma da değil, konuşma ve yazmayı) icat etmiştir. Herşeyden once anlaşılmaya çalışmalısınız. Teknik bir konuda yorum yaparken de diğerlerinin o konuyu bilemeyeceğini hesaba katmanız gerekir. Felsefe bölümünde yalnız felsefe eğitimi alanlar tartışacaksa, bunun daha önce belirtilmesi gerekir. Burası herkese açık bir felsefe forumu mudur, yoksa belli bir standırdı mı vardır?
  10. İyi de sen sanki bu itiraz ettiklerini savunuyor gibisin. Seni başka türlü anlamak mümkün değil.
  11. Bunlara da itirazım olacak. Ya da açıklama yapmanız gerekecek. Herşeyden önce her insanı eğitmek, islah etmek, size gore daha insanlaştırmak ve üstünleştirmek mümkün olmayabilir. Bazı insanlar doğuştan kötüdürler. Doğuştan malign dirler. Ayrıca eğitimle insanları kendi değererinizi kabul etmeye teşebbüs etmeniz beyin yıkama olarak nitelendirilir. Çeşitli düşünceler, davranışlar önemlidir. Onlar arasında iyi-kötü ayrımı yapmak çoğu kere keyfidir. Yalnız size gore iyi ve kötü vardır çoğu kere. Toplum için kötü olarak nitelendirdiklerinize bile gereksinim olabilir. Çünkü onlar sizin iyi filtrenizden geçemeseler de, toplum için kötü değillerdir. Hatta gereklidirler. Üstün insan olmaya çalışmakla benim sorunum yok. Buna herkes teşebbüs etmelidir bana gore de. Ama bu bireysel bir çaba olursa önem ve değer kazanır. Ayrıca Afrikalı bir Buşhman de üstün insan olabilir. Bazı nitelikleri üstün olarak kabul edilebilir ve edilmelidir. Başka bir deyişle üstünlüğü bir kalıba sokmamak gerekir. Üstünlüğün tek bir tanımı ve kriteri yoktur. Tanımı bile yoktur. Çoğu kere göreli bir kavramdır.
  12. Evet. Öyle insanlar elbette var ve çoğunlukta. Benim üzerinde israrla durduğum sorun o değil ama. Aynı insan, aynı zamanda hem iyi hem kötü, hem güzel hem çirkin, hem uygar hem de barbar olabiliyor. Örneğin bir üniversite rektörü hem çok üstün, değerli ve bilgili bir bilim adamı olabiliyor hem de cinsel tacizci olabiliyor. Bu olmuş bir olay. Buna karşın ok ve yayla avlanan Afrikalı bir bushman, iyi bir baba ve üstün bir koca olabiliyor.
  13. Evrensel insanla aramızdaki en büyük fark, bana gore onun insana hak ettiğinden daha fazla değer vermesidir. İnsanın son derece üstün nitelikleri vardır elbette. İnsan evrenin bilinicidir. Ama halifesi değildir. Çünkü aynı insanda son derece ilkel, barbar, iğrenç yanlar da vardır. İnsan yalnız iyi ve güzel değildir. Hem iyidir hem kötü, hem güzeldir hem çirkin. İnsan herşeydir. Evrensel insan bunları kabul edene kadar tartışmaya devam edeceğiz.
  14. Umarım bunları bireysel olarak yalnız kendin için düşünüyorsundur.. Bize de zorlamadıktan sonra sorun yok.
  15. Henüz bunları olmadığını dikkate alırsak senin yaşam felsefesinin once insanlaşmak olması şart zaten.
  16. ATEİZM NEDEN AHLAKSAL BİR SEÇENEKTİR? İslam her seferinde savlarını savunurken kendine göre bir ahlak kavramı yaratmaktadır. İslam ilkelerini ve değerlerini ahlaki bir zemine oturtur. Her din yapar bunu. Bu ne demektir? Bu şu demektir! O zeminde oluşacak bütün değişiklikler ahlak bazında olacaktır. Eğer ateizm İslam’ın ahlaksak kuralları üzerinde kurduğu o zemindeki değişiklikleri simgeliyorsa, ateizm İslam’ın karşIsına doğrudan doğruya ahlaksal bir seçenek olarak dikilecektir. Burada anlaşIlmayacak bir durum yok. İslam’ın ahlaksal değerleri ne olursa olsun, ateizmin ahlaksal bir seçenek olması keyfiyeti hiç bir şekilde değişmez. Biz burada ahlak kavramında karşılaşılan farklılıklar, varyasyonlar, yorumlar ve hoşgörülerden bahsediyoruz. Eğer İslam’da onların yeri varsa, ateizmde de yeri vardır. Dinsizlik ve ateistlik ahlaksızlık mıdır? Dinsiz ve ateist olan bir insan aynı zamanda ahlaksız da olabilir. Ama dine ve Allah’a inanmamak tek başiıa ahlaksızlık olamaz. Toplumun yasalarına ve kurallarına uyan her insan, ister dindar olsun ister ateist, ahlaksız değildir. Ülkemizde farklı ahlaksal değerlere inananlar birbirlerine ahlaksız diyemezler. Ama onlardan biri Afganistan, İran veya Suudi Arabistan’da yaşıyorsa, diğerleri ahlaksız olarak kabul edilip cezalandırılabilirler. Onların arasında ateistler de vardır. Çünkü o toplumların değer yargıları ateizme izin vermemektedir. Ülkemizde halkımızın değer yargıları İslam tarafından saptandığı halde, medeni kanunların İslam kanunlarına olan üstünlügü, ateizmin ahlaksızlık olmasını önlemektedir. Çağdaş Batı ülkelerinde ateizm kötü ahlakı simgelemez. Bunun tersini düşünelim. Aşirı dinciliği ahlak bazında değerlendirelim. Aşirı dincilik ahlaksızlık mıdır? Evet.. Eğer bünyesinde dini zorlama da varsa, kelimenin tam anlamı ile ahlaksızlıktır. Ramazan’da komşuyu oruç tutmadığı için eleştirmek, dövmek, camiye gitmeyeni kınamak, medeni ve laik bir ülkede açıkça ahlaksızlıktır. Bosna ve Deprem paralarını çalanlar, Deniz Feneri sahtekarlığını yapanlar ahlaksız mıdırlar? Elbette ahlaksızdırlar. Ayrıca kanun önünde adi bir suçuludurlar da.. Hiç kuşkusuz ateizm ahlaksal bir seçenektir. Çünkü ahlak kavramı karşı olduğu teizmin en temel ilkesidir. Bu durum açıça teizme karşı olan ateizmi ahlaksal bir seçenek yapar. Ateizm ahlaksal bir seçenektir.
  17. Ateizmin bilimden başka bir temeli varsa, o da ahlaktır. Ateizm teizmden daha çok ahlak bazında ayrılan bir eğilimdir. Her ne kadar ateist bir tutum hümanist bir yaklaşım olarak yorumlanmakta ise de, ben bunu şahsen uygun bulmuyorum. Çünkü o yorum da teistleri ötekileştirecektir.
  18. Bu arada eklemeyi unuttum.. Sen kendi yaşam felsefesinin esirisin. Kendini o felsefeyi değiştirmeden yeniliyorsun... Yeniliyorsan tabii....
  19. Senin 59'ncu iletide yazdıklarını yaşamına uyguladığının delilleri nelerdir? Yani evrimci ve devrimci sorgulamadan senin de nasibini aldığının delilleri var mıdır? Bize o konularda ahkam keseceğine, onları yaşamına uyguladığını gösteren yazılarından haberdar et bizi. Sen daha insanın doğasının çelişkiler dolu olduğunu kabul etmiyorsun veya yanlış yorumluyorsun. Kendi yaşamını bir takım ilkelere dayanarak yaşıyor olabilirsin ama onları yüceltmeye çalışman seni küçültüyor. Bu halinle kendi felsefesine hapsolmuş bir meczupsun sen. Yeterince geniş düşünemiyorsun. Çünkü düşüncelerini bir takım fixed kalıplara sığdırmaya çalışıyorsun. Onların dışına çıkamıyorsun. O öyle olmaz, şöyle olur. Bunu böyle düşünemezsin. Şöyle düşünmelisin.. gibisine bir sürü laflarını okuduk senin. Kendi çizdiğin sınırların ötesini göremiyorsun ve tabii kabul de edemiyorsun. Sen kendi felsefeni, kendi yaşamını ancak kendi çizdiğin sınırlar içinde genişletebilirsin. O sınırlar bana göre dar. Benimkileri bilmek ister misin? Aşağıdaki yazı da benim bu konudaki görüşlerimi simgeliyor. Ben onu yaşıyorum ama.. Sen bende dogmatic olduğun hissi uyandırıyorsun. Dünyayı belki başkalarının gözünden görmüyorsun ama, sınırlarını kendinin çizdiği nisbeten dar bir bakış açısından görüyorsun. DÜNYAYI BAŞKALARININ GÖZÜNDEN GÖRMEK.. Kökeni ne olursa olsun hemen her inanç inananları, inandıklarının gözünden görmeye zorlayan bir eğilimdir. İslam bir inançtır. Müslüman kişi dünyayı Muhammed’in gözünden görür ve O’nun ögretileri ile yaşar. Kendi görüşü yoktur. Aslında bu yaklaşim pek mümkün değildir. Müslüman’lar Muhammed’i taklit ederek yaşamaya çalışırlar ama, hiç birisi bunda başarılı olamaz. Yedinci yüzyılın erkeği ile 21’nci yüzyılın erkekleri arasında derin bir zaman, felsefe, anlayış, çağ ve kültür farkı vardır. Bu yüzden Müslüman’lar ister istemez dünyayı biraz da kendi gözleri ile görürler ama, Muhammed'in görüşleri de bu görüşe katıldığı için, gözlemlenen dünya çarpık, yamuk ve iğretidir. Çesitli ideolojilere inananların dünya görüşü de oldukça çarpıktır. Nazi ve faşistlerin, terörist örgütlere üye olanların dünyaya bakışı, özgürlük ve demokrasiye inananlardan oldukça farklıdır. O görüşlerde umut ve iyimserlik yoktur. Onlara korku, intikam, tehdit, aşağılama, kötüleme gibi ilkel içgüdüsel duygular hakimdir. Sosyal olaylar onlar tarafından yanlış yorumlanırlar. Onları kendi görüşlerine uygun olarak yorumlamak isteyen teröristler, kendi görüşlerini çesitli terörist eylemlemlerle başkalarına zorlarlar. Ortaya çıkan kaosu kendi görüşlerinin gerçek manifestasyonu sanar teröristler. Oysa ortaya çıkan durum kendiliğinden değil, zorlama sonucu manifest olmuştur. Komünizmi de bu bağlamda incelemek mümkündür. Marx’dan adapte ve çoğu kere modifiye edilen kuramsal görüşler toplumlara zorlanınca, hastalıklı bir toplumun varlığı ile karşılaşılır. Ama bu toplum komünizmi implante etmeden önce bu kadar hasta değildir. Ya da bu tür bir hastalıktan yakınmıyordur. Komünizm toplumun yapısını ve sorunlarını değişmiştir. İlginç olarak komünizmin varlığını sürdürmesine daha uygun koşullar ortaya çıkmıs ve komünist o koşulları kendi yarattığını bilmeden, ya da bilmek istemeden o ortamda tırmanmaya ve ne kadar haklı olduğunu bütün dünyaya haykırmaya başlamıştır. Dünyayı başkalarının gözünden görmenin çesitli şekilleri olduğu kuşkusuzdur. Bir ideale bağlanan ve onun uğruna ölmeyi göze alan her insan dünyayı kendi gözlerinden görmeyi terkeder. O ideali yaratanların gözünden görmeye başlar. Bir Müslüman için kafirler her yerdedir. Bir komünist baktığı her köşede kapitalist burjuvaları görür. Terörist için polis her köşe başını tutan bir düşmandır. Nazi'ler Yahudilerin dünya ekonomisini ele geçirdiklerine inanırlar. Kendi ırkları dışında insanlığa sıcak bakmazlar. Dünyayı başkalarının gözünden görmek makbul bir şey değildir. Kendi kişisel görüşlerini ekzotik bir eğilim uğruna feda edenler, bu tuzağa düşerler. Normalden az da olsa uzaklaşan bir eğilim, ne kadar ileri ve özgün olursa olsun, ne kadar üstün meziyetlere bürünürse bürünsün, ne kadar çağdaş niteliklere sahip olursa olsun, yeğlenmemelidir. Ateizmi ben yalın bir ilke olarak düşünüyorum... Düşündüğüm ateizm spesifik bir dünya görüşü değildir. Ateist dünyayı başkalarının gözünden değil, yalnız kendi gözünden görmelidir. Ama yanıldığımı da biliyorum. Ateistlerin bir çoğunun dünyayı çarpıtarak görmelerine neden olan bazı inançlara ve günümüzde sapkın olarak kabul edilen eğilimlere sahip olduklarını gözlemliyorum. Bazıları dünyayı, bütün ateistlerin komünist olmaları gerektiğini düşünecek kadar dar bir bakış açısından görebiliyorlar. Diğer ateistler arsında Kürtçüler de olabiliyor, Naziler ve faşistler de. Sapkın bir ideal ve bir dogma ile birleşen ateizm bence yozlaşmış bir eğilimdir. Bu tür ateist dünyayı kendi gözünden göremez. Günlük olayları inandığı, din dışı bir dizi inançlar silsilesine dayanarak görür ve yorumlar. Bu görüş açısının dine ve bir Tanrı’ya inananların bakış açısından daha sağlıklı olduğunu sanmıyorum. Ben ateizmi yalın haliyle seviyor ve kucaklıyorum. Dogmatik bir inançla birlikte olan ateizmi reddediyorum.
  20. 20 sene geriden geliyorsun. Kendini her an yenilemelisin..
  21. Daha okudugunu bile anlamiyorsun, ben bilimin temelinin FENOMEN OLDUGUNU DEGIL, FENOMENIN GOZLEMI OLDUGUNU SOYLUYORUM. You could've fooled me.
  22. Sen 20 yıldır düşünmüyorsun yani..
  23. Bütün bu sapkın düşünce ve inançlarından kurtulamazsan, her yerde yer zaman itilip kakılırsın. Kendini yenile. Nasıl bir felsefenin içinde hapsolduysan, nasıl kuralları benimsiyorsan, nasıl bir yaşam tarzını izliyorsan, sorgulamalısın onları. Bir takım basma kalıp kurallar ve ideolojilerle yaşamını fakirleştiriyorsun. Ama sana acımıyorum. Çünkü bunu bilerek yapıyorsun. Daha iyisine layık değilsin. Kendi kendine laflar icat ediyorsun. Bilimin temelinin fenomen olduğunu kim söylüyor? Senden başka.... Henüz kabul etmiyorsun ama sen de bir hayvan olmak zorundasın. Hayvan olmaktan kurtulamazsın. Ama kötü bir hayvan olabilirsin.
  24. Onlar da sana ait sapkın düşünceler. Umurumdaydı... Ben senden öğrenebilirim ama sen benden öğrenemezsin.. Bilge insan cahilden cahilin kendisinden öğrendiğinden daha çok öğrenir.. ÇİN ÖZLÜSÖZÜ...
  25. Yazılanları anlamadığın için bu yorumları yapıyorsun... Yazılanları anlamaya çalış önce.. İnsanlaşmak ne demekse.. İnsan yeterince insan. Çünkü insanlık senin sandığın gibi yüce bir mertebe değil. Sen insanı İslam'da olduğu gibi, halife yapmaya çalışıyorsun. İnsanın insanlaşmaya ihtiyacı yok. İnsan her şeyi ile insan zaten. Her zaman öyleydi.. Senin gözünde insanlık kusursuzluk anlamına geliyor. Öyle insan olmaz. Öyle canlı olmaz. Öyle evren olmaz. İnsan bütün duyarlıkları ile zayıf ve nahif bir hayvandır.. Aralarında sen bile varsın.
×
×
  • Create New...