Jump to content

haci

Members
  • İçerik sayısı

    516
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    9

Everything posted by haci

  1. Komik......
  2. Senin demokrasi bilmediğini ben biliyorum. Ve bunu kolaylıkla kanıtlayabilirim. Demokrasi çoğunluğun istediklerinin gerçekleşmesi değildir. Sen öyle sanıyorsun ve bu yüzden yanılıyorsun. Demokrasi çoğunluğun toplumun tümünün çıkarlarına karar vermesidir. Bu bir haktır belki ama, hak olmaktan öte, bir sorumluluktur. Demokrasi Anayasaya saygıdır. Kanunlara saygıdır. Kanunların eşit uygulanmasıdır. Çoğunluğa sahip olanların toplum orta çağın karanlığına itmesi demokrasi ile bağdaşmaz. Sen daha bunları anlamıyor ve olguları doğru değerlendiremiyorsun. Atatürk devrimlerine takılıp kalmışsın sen ve senin gibiler.. Bozuk plak gibi aynı saçmalıkları terennüm edip duruyorsunuz. Sen toplumun geleceği hakkında olumlu düşüncelere sahip biri değilsin. Sahte bir demokrasi oyununa inanan, geleceği görmekten aciz, onu planlayamayacak kadar basit düşünen bir meczupzun.. İslam'la bir yere ulaşılamayacağını anlayamayacak kadar basit bir kafa yapın var.. Senin ateistliğinden ne olur? Senin kendine yararın yok.. Başkalarına ne yararın olabilir.. Zavallı birisin.
  3. Sana yuh aslında. Sana ve senin gibi düşünenlere yuh. Oha hatta.. İlericilik herşey olabilir. Kıyafet devrimi de olabilir. Alfabe devrimi de... Halkçılık da olabilir, milliyetçilik de, devletçilik de.. Bunu anlamamak gericilikdir benim gözümde.. Bunlar zamanında orta çağın karanlığında yaşamakta olan bir halkı, yirminci yüzyılın aydınlığına çıkarmıştır. Ve bugün ülkemizde onlar hala egemendirler. Sen hala onlara uymaktasın. Fesli, şalvarlı dolaşmıyorsun ortalıklarda. Orta çağın karanlığına dönmek bir özgürlük değildir. Demokrasi oyununu istediğin gibi oynayamazsın. İnsan hakları köleliğe geri dönme hakkını tanımaz kimseye. Bu toplumu orta çağın karanlığına itemezsin. Siz bunları düşünen, demokrasi, insan hakları ve özgürlükten nasibini almamış, gafillersiniz. Size yuh ve oha da yetmez. Size çüş diyorum.. Durun bir yerde artık.. Bu kadar da ilkellik olmaz.
  4. Atatürk hakkında sorumsuz eleştiriler ortaya atmak mümkün. Kimsenin ağzı torba değil ki dikelim. O güne kadar değil bir İslam ülkesinde, dünyanın en ileri ülkelerinde bile yeterince uyglanmayan ve hatta bilinmeyen bazı ilkelere dayanır Atatürk devrimleri. Onları eleştirecek olanların önce bunu bilmesi ve takdir etmesi gerekir. O meczuplar bunları kabul etmeden doğrudan eleştiriye başvururlarsa, gaflet ve dalalet içinde olduklarını gösterirler. Atatürkçülük dogma değildir. Atatürk devrimleri hala geçerlidirler. Hala çağdaşdırlar. Hala her batı ülkesi için bile ilericiliktirler. Atatürk devrimlerini bir avuç meczup değil, tarih değerlendirecektir. İsteyen istediğini söylesin. Değişen birşey yoktur. Bugün İslamcı hükümetin yönettiği TC'de bile rejimin temelinde Atatürk devrimleri vardır. Heykeli put olarak nitelendiren bu hükümet başı ve çetesi Atatürk heykelleri önünde saygı ile eğilmeye zorlanmaktadırlar. Atatürkçülükten kurtulmanın olanaksızlığını bilen bir avuç meczup bu forumda onları karalamak için tali yollara başvurmaktadırlar. Boş yere uğraşmasınlar. Bizi kimin ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Gerektiğinde onlara da bunu hatırlatmaktan çekinmeyeceğiz..
  5. Bu arada aklıma geldi. Drekinci kardeşimiz insanın halife olduğuna inanır. Bu konuyu onunla tartışabilirsiniz. Yukardaki iletiyi okumadım. Okumayacağım da.. Bu benim tartışacağım bir konu değil. Benim gözümde insan herhangi bir hayvan. Tek farkı sadece akıllı olması. Onun da her zaman bir erdem olduğunu sanmıyorum.
  6. Bunlar insan odaklı ve genel olarak kısmen de olsa dinsel çözümler.. Kabul edemem... Ben insan odaklı hiçbir yaklaşımı ciddiye alıp tartışmam. Yani insanın sadece bir hayvan olduğu tezinden ödün vermem. İnsan bir hayvan türüdür. Aması, acabası, belkisi, şusu busu olmadan bir hayvan türüdür. Bu tezimi biraz katı görebilirsiniz ama, ben bu tezin karşıtlarını bilimdışı kabul ettiğim için ciddiye almam. Siz bu konuda benim kadar katı olmayan bir ateist bulabilirseniz, bu konuyu onunla tartışın. Ben bu iletiden sonra yokum.. Hoşçakalın.
  7. Yani size göre insan bir hayvan türü değil mi?
  8. Hiç kuşkusuz insanoğlu yapılandırıyor. Bütün algılarını bilinçli olarak tanımlayabiliyor. Onları anlamladırabiliyor. Ama insanoğlu onları hem metafizik ve teleolojik olarak hem de epistemolojik olarak anlamlandırıyor. Ben bilimsel yöntemleri izliyorum. Yalnız insanda olup da diğer hayvanlarda olmayan bir yetiye veya algıya inanmıyorum. Tek istisnası insanın son derece zengin hayal gücü olabilir.Tabii hayvanlarda hayal gücü olup olmadığını bilmiyoruz. Yine de olsa bile insanlardaki kadar gelişmiş olmayacağına eminiz. Her türlü insansal algı, nitelik, özellik, mutlaka hayvanlarda da vardır ve onlardan evrilmiştir.
  9. Terörün kimseye yararı yok tabii. Büyük kuvvetlerin dışında.... Çünkü onlarda her türlü imkan ve para var. Terörizm yalnız insanların değil, birçok sosyal hayvanın da yapısında var. Köpekler, kurtlar birbirlerini korkutup terörize ederek başa geçiyorlar. Tabii insanlar onu bir adım daha ileri götüren bir akla sahipler. İlginç olarak diyebiliriz ki terörizm doğada var.
  10. Türkiyeye hiç ayak basmamış ABD'li psikiyatr Prof. Arnold LUDWIG, "In one of the most comprehensive and insightful studies of political leadership ever undertaken-KING of the MOUNTAIN" adlı kitabında, 20. nci Yüzyılda tüm dünyada ülke yönetmiş, Abdülhamid'den Kaddafi'ye, Mao'dan Roosevelt'e, Degaulle'den Nehru'ya, Churchill'den Hitler'e, Mussolini'den Nasır'a ve Arafat'a, 2000(iki bin) kadar lider hakkındaki 18 yıllık araştırmasının sonucunda; 377 belli başlı devlet adamı/lider tesbit etmiş ve onlara 200 kadar değişik değerlendirmeye göre, 1'den 31'e kadar puan vermiş. PGS (Political Greatness Scale) olarak tanımladığı bu sıralamada, örneğin; en çok Roosevelt ve Mao 30'ar puan almışken, Nehru 25, Churchill 22, Golda Meir 12, Fidel Castro 23, Lenin 28, Khomeini 23, Kennedy 15 .......puan almışlar. Bir lider, 31 puanla ve "Visionary" sıfatıyla, 20.nci yüzyılın gelmiş geçmiş en büyük devlet adamı/lideri unvanına hakkıyla lâyik görülmüş. O da; Mustafa Kemal ATATÜRK! Ne yazık ki, ne basınımız, ne halkımız ve özellikle yeni kuşaklar bu çok önemli değerlendirmenin farkında bile değiller. (King of the Mountain, The nature of political leadership, by, Arnold M. LUDWIG, University Press of Kentucky, 2002.-
  11. Terörizmi günümüzde bu şekilde yorumlayabiliriz. Ama terörizm boyutları çok daha geniş olan evrensel bir etkinliktir. Bu vesile ile terörizmin kısa bir tanımını yapmak istiyorum. TERÖRİZM NEDİR? Politik çıkar sağlamak amacı ile halka, hükümetlere, büyük organizasyon veya güçlere veya bireylere karşı yönelik sistemik, ani, umulmadık korkutma ve sindirme ile nitelikli tümüyle insansal etkinliklerdir. Terörizm çeşitli politik organizasyonlar, milliyetçi ve etnik gruplar, devrimciler, hükümetler, gizli polis ve ordular tarafından yaygın bir şekilde uygulanmıştır. Terörizmin ne olduğu ilk defa eski Yunanlı bir tarihçi olan ve MÖ 430-349 yılları arasında yaşayan Xenophon tarafından açıklanmıştır. Xenophon’a göre terörizm düşmana karşı uygulanan çok etkili bir psikolojik savaştır. Çeşitli Roma İmparatorları kendilerine karşı isyanı ve iteatsızliği önlemek için terör yöntemini kullanmışlardır. İspanyol engizisyonu Hristiyanlığa karşı yapıldığı iddia edilen hayali ayaklanmalara teşebbüs edenleri işkence ve idamla cezalandırmıştır. Fransız devriminde terör bir değer olarak kabul edilmiş ve yaygın bir şekilde pratik edilmiştir. Devrimin ünlü savunucularından Robespierre terörü devrim adına kullanmış ve 1793-1794 yılları arasında bir terör devrinin (terör saltanatının) yaşanmasına katkıda bulunmuştur. Amerika’nın iç savaşını izleyen dönemde (1861-1865) Güney eyaletlerinde siyahlara, Yahudi ve Müslüman’lara, hatta Türk’lere karşı (KKK (Ku Klax Klan) adlı terörist bir örgüt kurulmuştur. 19’uncu yüzyılın sonlarına doğru terörizm Batı Avrupa’da, Rusya’da ve Amerika’da anarşizme inananlar arasında kabul görmüştür. Bu anarşistler liderlere karşı suikastler düzenleyerek sosyal ve politik arenada hızla değişiklik yapmanın mümkün olduğuna inanıyorlardı. Nitekim 1865-1905 yılları arasında krallar, başkanlar, başkan yardımcıları ve diğer üst kademe hükümet ilgilileri anarşistler tarafından asasine edilmişlerdir. Terörizm 20’nci yüzyılda zamana uyarak değişmiş ve çağdaşlaşmıştır. Teknolojik ilerlemelere de ayak uyduran terörizm yeni ve ileri taktikler uygulamaya başlamıştır. Aşırı sağdan, aşırı sola geniş bir spektrum oluşturan politik görüşler terörizme baş vurmuşlardır. Terörist etkinlikler giderek daha öldürücü olmaya başlamışlardır. Otomatik silahlar ve uzaktan kumandalı patlayıcı cihazlar terörizm arsenalının kaçınılmaz teçhizatını oluşturmaya başlamışlardır. Terörizm büyük bir letalite ve mobilite kazanmıştır. Hitler ve Stalin gibi totaliter rejimler gizli terörizmi kendi halklarına ve diğerlerine uygulamışlardır. Amaç bazı örnekler oluşturarak halkı sindirmektir. Bazı ülkelerde bu yöntem çok başarılı olmuştur. Bu ülkelerde hükümetler ekonomik, sosyal ve politik hedeflerine terörizm aracılığı ile ulaşmışlardır. Bütün bu gerçeklere rağmen terörizm kişilerin ve küçük grupların baş vurduğu bir etkinliktir. Amaç çoğu kere mevcut politik rejimleri(parti, hükümet ve kurumları) destabilize etmek, yıpratmak veya düşürmektir. Terörist uygulamada küçük ülkeler, büyük ülkelere karşı oldukça başarılı olmuşlardır. Bu çatışmalar sırasında büyük güçler de terörizme baş vurmuşlardır. Bu konuda çeşitli örnekler verebilirim.. İrlanda-Büyük Britanya, Cezayir-Fransa, Vietnam-Fransa, Vietnam-Amerika, Filistin- İsrail çatışmaları bunlardan bazılarıdır... Kuzey İrlanda’daki Protestan-Katolik çatışmasının kökeninde din vardır. Ayrıca bazı ülkelerde mevcut hükümetlerle devrimci güçler arasında sürekli sürtuşmeler terörizm aracılığı ile gerçekleştirilmektedir. Malezya, Endonezya, Filipinler, İran ve Arjantin gibi ülkelerde ve diğerlerinde bu durum mevcuttur. Terörist etkinlikler çağdaş medya tarafından anında kamuya ulaştırılmaktadır. Çağdaş terörizmin geçmiş terörist etkinliklerden en önemli farkı, masum halkın bu çatışmalarda giderek artan bir oranla katledilmesidir. 20’nci yüzyılın terörsit organizasyonlarından en ünlüleri şunlardır: Batı Almanyada “Baader-Meinhof”, Japon’yada “Red Army”, İtalya’da “Red-Brigade”, Filistinde “el Fatah, Hamaz, Hizbullah”, el-Kaide. Fransa’da “Direct Action”… Daha çok sayıda terörist örgüt vardır. Osama bin Laden’in el Kaidesi son zamanların en aktif terörist örgütüdür. Diğer terörist örgütler arasında ASALA, EOKA ve PKK da vardır. - Son yıllarda terörist etkinliklerde azalma ama, terörizmin neden olduğu insan kaybında artma olmuştur. Tabii Afganistan ve İrak savaşları terörist etkinliğin giderek artmasından sorumludur. Bu muhtemelen geçici bir artıştır ve bir süre sonra durulacaktır. Terörist örgütlerin büyük çoğunluğu politik amaçlarına ulaşamamışlardır. Terörizme baş vuran ülkelerin hemen tümünde rejim zamanla değişmiştir. Açıkca terörizm başarıya götüren bir yöntem değildir. Buna rağmen terörizmi yok etmede, durdurmada, hatta yavaşlatmada bile başarılı olunamamaktadır. Terörizmle emperyalizm arasındaki ilişki, uygarlığın başlangıcına kadar uzanmaktadır. Emperyalizmin neden olduğu sosyo-ekonomik ortam ve koşullar terörizmin gelişmesine çok uygundur. Özellikle emperyalizmin aşağıladığı moral ve ahlaksal değerleri olan, çoğu kere farklı din ve daha zengin kültürlere sahip ülkelerde halk, emperyalist güçlere karşı derin bir kin beslemektedir. Bu ülkelerde halk iyi niyetle de olsa aralarına giren Batı yardım kurumlarına kuşku ile bakmakta ve onların iyi niyetine asla inanmamaktadır. Ayrıca bu ülkelerin halkları kendilerine emperyalist ülkelerin geçmişte terör uyguladığını ve onları sömürdüğünü unutmamışlardır. Türk’lerin aynı dini paylaştıkları Arap’lar tarafından sevilmemelerinin nedeni budur. Arap’lar Türk’leri emperyalist bir güç olarak görmektedirler ve bu görüşlerinde tümüyle haksız değillerdir.. Görüldüğü üzere terörizm çok boyutlu ve yaygın bir insansal etkinliktir. Müslüman teröristleri soyutlayarak suçlamak yapılan gözlemlerle bağdaşmamaktadır. Başka çözüm yolu bulamayan çaresiz insanların baş vurduğu bir yöntemdir, terörizm… Ve kökü asla kurutulamayacaktır.
  12. haci

    İşik Yanılgısı

    Bir iki örnek verir misiniz? Neden bahsettiğiniz kabaca anlaşılıyor ama daha spesifik olmanız gerekiyor. Çünkü bu yanılgıların hepsinde mekanizma farklı.
  13. Güzel bir politik cevap olmuş yine.. Suya sabuna dokunmayan.... Başlık politika ama sorunumuz din malesef. İslam'dan dolayı o sorunlarımız var. İslam olmasaydı o sorunlarımız da olmayacaktı. Ben çözümlerini İslam'dan kurtulmaya bağlıyorum. O da mümkün değilse, bu sorunların çözümü mümkün değildir. Benim ekleyecek başka düşüncem yok bu konuda.
  14. Bize gözlem değil, çözüm lazım evrensel-insan kardeşim.. Çözüm... Ben sorun İslam'sa çözümü yoktur diyorum. Tabii sorun İslam değil diyorsanız, o zaman durum başka.. Size göre bu sorunların çözümü olabilir. Ama henüz onlardan bahsetmediniz.
  15. Burası felsefe forumu değil. Politika forumu.. Felsefe forumu olsaydı bu güzel bir yorum olurdu evrensel-insan kardeşim. Politika forumu olduğu için de fena değil. Politik bir yorum. .. Biraz daha direkt cevap vermeye davet ediyorum sizi... Bu bir algı sorunu da olsa, derinliklerinde başka şeyler de var. İslam'a inanmayıp da onu bir alet olarak kullanmak da aynı kategoriye giriyor. Yani nasıl keserseniz kesin İslam bazıları için çözüm, diğerleri için sorun olmaya devam edecek.
  16. İslam'ı ele alalım.. Bazılarına göre çözümdür, bazılarına göre ise sorun. Köktendinci bir Müslüman'a göre İslam çözümdür. Bana göre ise bir sorun...
  17. Soruna bağlı... İslam hem sorundur, hem de çözümdür. 300 yıl önceye kadar hep çözüm olmuştur. Son 300 içinde ise sorun olmaya başlamıştır. Çünkü İslam ile batıya ulaşılamayacağı anlaşılmıştır. Ama batıya ulaşmak gibi bir amacımız yoksa, İslam hala bir çözümdür. Sorun değildir. Demokrasi, laiklik, türban, kadın hakları gibi sorunları kökten halletmek için İslam birebirdir. Ama amacınız batı düzeyinde bir demokrasi, laiklik ve insan hakları ise, İslam önünüzdeki en büyük engeldir. Yaşama şeklinize bağlı.. Orta çağın karanlığında yaşamak istiyorsanız, İslam en güzel bir çözümdür. İslam'dan kurtulmak mümkün değilse, İslam'ın neden olacağı sorunlardan ve onların İslamsal çözümlerinden de kurtulmak mümkün değildir.
  18. haci

    başka dünyalar...

    İnsanlık ilerde başka gezegenlere gidebilecek bir teknolojiye sahip olursa, öyle bir gezegene gitmeye gerek kalmayabilir. Mevcut teknoloji ile dünya veya güneş sistemindeki bir gezegen insanların yaşayacağı bir mekan yapılabilir. Uzağa gitmeye ne gerek var?
  19. Sorunu olmayan ülke yok... Ama herkesin sorunu farklı... Yine de batı ülkelerinin sorunları bizimkinden farklı. Bazılarının da Kürt sorununa benzer sorunları var. Ama diğer sorunları yok. Bizim sorunlarımızın ortak paydası cehalet ve temel olarak İslam... Hatta Kürt sorunları dışında bütün sorunlarımızın kökeninde yalnız İslam var. Dolayısıyla bizim sorunlarımız çözülemez.
  20. Kendi kaynaklarıma baktım ve yarım fotondaki enerjinin ne olduğunu buldum. Aslında bu Zero Point Energy (ZPE) ile aynı anlama geliyor. Kaynak: http://en.wikipedia.org/wiki/Zero-point_energy Fizikte zero-point energy kuantum mekanik sistemin sahip olabileceği en düşük enerjidir. ZPE sistemin sahip olduğu bütün farklı quantumların (quanta) toplamının yarısına eşittir. Buna ground state enerji de deniyor. Şöyle formüle edilebilir: $E=1/2 h nu$ Foton olarak bu enerjini karşıtı yarım fotondur..
  21. Evet.. Öyle bir kuvvet var.. Sanal parçacıklarda (virtual particles) yarım fotondaki enerji var.. Ayrıntıları sorma lütfen.. Notlarıma bakmam lazım. Yarım foton enerjisi olmaz da demeyin lütfen. Çünkü oluyor.. Her bir foton bir quanta kabul ediliyor ve kuanta'nın yarısı olmuyor.. Ama bu bağlamda oluyor.. Topu iten Heisenberg'in belirsizlik ilkesi... Yani sanal parçacığın ne zaman ve nasıl ortaya çıkacağının ve ömrünün ne olacağının belirsizliği var. Her ne kadar ömrü sadece 10^-21 saniye ise de, belirsizlik ilkesine göre, yok olmadan önce false vacuum oluyor ve genişliyor. Ona biz Big Bang diyoruz.
  22. AKP bunları ve daha fazlasını yapmak zorunda. Yapmamak elinde değil. Çünkü politikası o merkezde. Daha önce kendini saklıyordu. Ama artık saklayamaz ve arkasına saklanacağı bir kuvvet de yok. Mecburen bu yaptıklarını yapıyor. AKP'nin politikasında kötüye gidiş şeklinde bir gelişme olduğunu sanmıyorum. Bize artık gerçek renklerini göstermekten çekinmiyor. Kendisine höt diyen bir güç yok artık... Halkın bunu değerlendirmesi ise ayrı bir olay. Henüz çok erken. Halkın uyanması zaman olacak bir süreç.
×
×
  • Create New...