Jump to content

Küresel Vana

Members
  • İçerik sayısı

    690
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    8

Everything posted by Küresel Vana

  1. . Onun adı, benim senin yazdıkların hakkındaki algımı sana algılatmak için bulduğum bir yöntemdir. Bunu sahtekarlık olarak algılaman senin sorunundur, benim değil.
  2. Ayrıca, bak ben çelişki bulduğunu sanana sahtekar da demiyorum. Yalnızca, anlamamış diyorum. .
  3. . Hala bıraktığım yerdesin. Yazımdaki Osilatör kelimesi yerine FM Verici kelimesi koy, ona göre anlatmak istediğime odaklan. Takılma. Bak ben takılmıyorum. FM Osilatör kelimesinin kullanım pratikliği olduğu için böyle bir yaygın kullanımı olduğunu bilmemene bir şey demiyorum.
  4. . Bende davranışının korku olduğunu BİLMESİ GEREKMİYOR DİYORUM. Her davranış BİLİNCİNDE OLUNSUN OLUNMASIN BİR BİLGİDEN KAYNAKLANDIĞINA GÖRE, YENİ DOĞANDA GÖZLENEN KORKU EMARESİ ONDA KORKMASI GEREKTİĞİNİN BİLGİSİNİN BULUNDUĞUNUN KANITIDIR. Mesela, davranışının bilincinde olmayan ama bu davranışının kaynağı BİLİNÇALTINDA olan bir kişinin, Bilinçaltında bir bilgi yoktur denilemez. Davranışının kaynağı olan bilgi BİLİNCİNDE DEĞİL; BİLİNÇALTINDADIR ve davranışının bilincinde olmaması BİLİNÇALTINDA BU DAVRANIŞA KAYNAKLIK EDEN BİR BİLGİ OLMADIĞINI GÖSTERMEZ.
  5. . Yeniden başa dönelim diyorsun. Olur, benim için fark etmez. Yalnız, öncelikle kavramlarda uzlaşmamız gerek. Mesela burada ; . . önce kavramsal bilgi olan B'ye fenomen diyorsun, hemen sonraki cümlende ise, tum algi kavramsal bilgi ve sonraki gozlem artik B üzerine ( yani ilk cümleni doğru kabul edersek, fenomen olan B üzerinedir ) diyorsun. B Fenomen ise, burada bilgi nerede ? Taş B ise, fenomen nedir ? Yani B Taş ise, Taşa kavramsal bilgi mi, fenomen mi dediğin anlaşılmıyor. Taş kavramsal bilgi değil midir ? Taş üzerinden başka kavramsal bilgiler türetilebilir ama Taş kavram olarak kendisi de zaten bilgidir, fenomen değil. Bana göre ise, A varından dönüştürdüğümüz B bilgidir. Çünkü, A varlık, B bu varlığa ilişkin fenomenin gözleminden aldığımız bilgidir. Senin anlayacağın, ben burada fenomen için bir harf kullanmadım. Fenomene " a " diyerek, tekrar cümlemi yazarsam; A varından dönüştürdüğümüz B bilgidir. Çünkü, A varlık, B bu varlığa ilişkin " a " fenomeninin gözleminden aldığımız bilgidir. Ha, neden varlığı karıştırıyorsun diyorsan, açıklayayım. Ontolojik olarak iki iddia var bildiğimiz gibi. Birisi, Fenomen ( gözlem aldığımız taban ) varlığın kendisidir diyen Materyalizm. Diğeri, Fenomen ( gözlem aldığımız taban ) varlığın kendisi değildir, duyularımız ile algılayamadığımız ( gözlem alamadığımız taban ) Numen, varlığa ilişkin buzdağının diğer kısmıdır diyen İdealizm. İşte ben, bu ikisi arasında bir yerde konuya nesnel bakmaya çalışıp, Fenomende bilgi olmadığını söylemenin, Numen iması olduğunu, varlığa ilişkin tüm verilerin fenomende olmadığının iddiasının idealizm olduğunu anlatmaya çalışıyorum kaç mesajımda. Yani, bilgi derken DATA yani VERİ’yi kastediyorum. Ayrıca, bizim fenomenin gözleminden elde ettiğimiz olgusal geçerliliğe sahip ve yanlışlanabilir datanın yani verinin, yanlışlanana kadar, varlığa ilişkin fenomene ait olup olmadığını bilemeyeceğimizi söylüyor ve fenomene ait olmadığı iddiasının, Numen varsayımına dayandığını iddia adiyorum. Daha somut anlatırsam, Taş bilgisini türetmemizi sağlayan fenomen ( ondan yansıyan ve görmemizi sağlayan ışınlar ), bizim taşın maddenin en küçük birimi olan atomlardan oluştuğu bilgisini çıkarmamızı sağlıyor. Şu aşamada, biz bu bilginin fenomene ait olup olmadığını bilemiyoruz. Fenomene ait değildir diyemeyeceğimiz gibi, aittir de diyemeyiz. Ama bu bilgi gözlemsel olarak yanlışlandığında, yani yeni gözlemlerle biz atomların da çekirdek ve elektronlardan oluştuğunu gözlemlediğimizde ve maddenin en küçük biriminin bunlar olduğu yeni bilgisini türettiğimizde, işte o zaman önceki bilgimiz yanlışlandığından, o bilgimiz fenomene ait değildi diyebilme şansına kavuşmuş oluruz. Fakat, elde ettiğimiz yeni bilginin de gözlemsel yanlışlanana kadar fenomene ait olup olmadığını bilemeyeceğimiz gibi, fenomene ait değildir veya aittir de diyememeğe devam ederiz. Bu bilgi fenomene ait diyen de felsefi bir yargıda bulunmuş olur, bilimsel değil. Bu bilgi fenomene ait değildir diyen de felsefi bir yargıda bulunmuş olur, bilimsel değil. Bilimsel olarak söylenebilecek tek şey, bu bilginin fenomene ait olup olmadığını henüz bilemediğimizdir. Bu dediğim bilgiyi mutlaklaştırmak, gözlemsel yanlışlanabilirliği, olgusal geçerliliği yok saymak değildir.
  6. . Bilmem. Sen ne yaptıysan ben de onu yaptım. Bak bakalım o dediğin var mı şu aşağıda yazdığın ve benim de o cevabı verdiğim yazında . O yüzden, o soruyu bana değil, kendine soracaksın. .
  7. . Öyle olsun. Nasılsa yazdıklarını okuyan herkes sendeki insanoğlu üstü farkındalığı ve birey bilincini hakaretlerine bakarak çok net görebilir, rahat ol.
  8. . En azından senin gibi anlamadığım yerde karşıdakini " sahtekarlık " gibi hakaret içerikli değil, anlamamakla itham ediyorum. Bu ikisinin farkının farkına varman gerek. Ama nerde ? Bir bunu bile anlaman mümkün olmuyor.
  9. . Hepsini oku öyle cevap ver ! Bozuk saat bile günde iki kere doğru saati gösterir. Bu cümle de onlardan biri ama sen farkında değilsin.
  10. . Hepsini oku öyle cevap ver ! Hala aynı teranede olan, kavram ile kavram adını karıştıran, papağan gibi, takılmış plak gibi aynı ezberi tekrar eden sensin. Hala bebek, “ u “ dedi, “ o “ dedi'desin.
  11. . Hepsini oku öyle cevap ver ! Kendi iddianı yine kendi iddiana dayanak yapamazsın. Bu yaptığın bir safsata türü : " Petitio principii / begging the question: Döngüsel nedensellik; kendi kendini kanıtlayan önerme. Örnek: İncil, Tanrı'nın yazdığı kitaptır. Tanrı'nın yazdığı kitap yanlış olamaz; doğru olmalıdır. İncil'de yazdığına göre İncil doğrudur. Öyleyse İncil kesinlikle doğrudur. " ( tr.wikipedia )
  12. . Hepsini oku öyle cevap ver ! “ A’nın B olup olmadığını Bilemeyiz “ felsefi bir yaklaşım ise, senin yaptığın gibi B’nin kesinlikle A olmadığını söylemek ne tür yaklaşım ? Cümle cümle okuduğun ve okuduğun cümleyi unuttuğun, arkasından gelen cümle ile bağını / ilişkisini kuramadığın için anlamıyorsun. B'nin A'ya eşit olmadığı ancak B gözlemsel yanlışlanırsa ve C'ye dönüşürse ispatlanır. Yani B gözlemsel yanlışanana kadar, A'nın B'ye eşit olmadığını veya eşit olduğunu söylemek bilimsel olmaz.
  13. . Hepsini oku öyle cevap ver ! Senden bahsettiğimi anlamamışsın. İnsan türü dışında bilgi ortaya koyabilen başka bir tür ile iletişim kuran / kurduğunu düşünen evrensel-insan, A varının ne olduğunu bildiği için, A varının insan tarafından dönüştürülen B kavramsal bilgisinin A’ya kesinlikle ait olmadığını söylüyor. Kendisini tanrı / peygamber / uzaylı vs. yerine koyan kimmiş anladın mı arkadaşım şimdi ?
  14. . Hepsini oku öyle cevap ver ! Sen daha neden bahsettiğimi bile anlamamışsın. Yazının özü olan tek cümleyi alıntılayıp, ona cevap yazmak ile yazıyı bütünselliğinden koparıp, giriş bölümüne ayrı, gelişme bölümüne ayrı, sonuç bölümüne ayrı ve üstelik tek başına anlamı içermeyen cümleleri ayırıp cevap vermek aynı şey değildir. Bunun farkının farkında bile değilsin. Ne yapayım bilmiyorum gerçekten. Acaba hiç nokta kullanmadan, yazdıklarımı tek cümle olarak yazsam anlamı bütünselliği içinde anlayıp cevap yazabilir misin, bilemiyorum. Bu senin eski hastalığın, daha evvel de diğer forumda uyarmama rağmen hala anlamamışsın.
  15. . Yazımı cümle cümle ele alıp cevap vermişsin. Hepsini birden okuyup, bütünsel anlamı çıkaramayışın bundan. Mesela, şu dediklerimi cümle cümle cevap yetiştirmeden tekrar okursan herhangi bir kesinlik, mutlaklık olmadığını anlayacaksın. " A varının insan tarafından B'ye dönüştürüldüğü de insanın kavramsal bilgisidir. Gerçekte, bilinebilen bir şey değildir. B, pekela A'nın kendisi de olabilir, bunu bilemeyiz. Bilebileceğimizi söyleyen İnsan türü dışında bilgi ortaya koyabilen başka bir tür ile iletişim kuran / kurduğunu düşünenlerdir. "
  16. . Korkunun emareleri bellidir. İnsan yeni doğanı da neticede insandır. Başka bir insandaki korku emarelerine bakıp onun korktuğunu söyleyebilirken, aynı emareleri gösteren yeni doğanın korkmadığını neye göre söyleyebilirsin ? Bu cümlenin içerdiği anlam, sen farkında olmasan da yeni doğanı da kapsar. "Eger ortada bir korku varsa, onun bir korkutan ve bilisselligine erisilmemis bir kavramsal bilgisi vardir."-evrensel-insan
  17. . Doğan bebek bana " kalbimin, böbreklerimin nasıl çalıştığını biliyorum " da demiyor. Kalbin kan pompalaması gerektiği bilgisi de, böbreğin kan süzmesi bilgisi de bize ait, ona değil. Ama bu bilgilerin bize ait olması, kalpte, böbrekte böyle bir bilgi olmadığını göstermiyor. Aynı şekilde, bebek beyninin de nasıl çalıştığını, onda neyin bilgisi olduğunu bilemez ama beyinin nasıl çalıştığı ve onda neyin bilgisi olduğunun bilgisinin bize ait olması, beyinde böyle bir bilgi olmadığını göstermez. Yeni doğan beyninde temel korkuların bir bilgi olarak var olduğu da bize ait bir gözlemdir. Dolayısıyla, bebeğin bu bilgiyi bilmesi de gerekmez. Zaten başka bir forumdaki şu cümle, burada bana itiraz eden şahsın, benimle aynı düşündüğünün ama bunun farkında olmadığının ispatıdır : "Eger ortada bir korku varsa, onun bir korkutan ve bilisselligine erisilmemis bir kavramsal bilgisi vardir."-evrensel-insan http://www.turkish-media.com/forum/topic/23651-gunun-sozu-sence/page-8
  18. . A varının insan tarafından B'ye dönüştürüldüğü de insanın kavramsal bilgisidir. Gerçekte, bilinebilen bir şey değildir. B, pekela A'nın kendisi de olabilir, bunu bilemeyiz. Bilebileceğimizi söyleyen İnsan türü dışında bilgi ortaya koyabilen başka bir tür ile iletişim kuran / kurduğunu düşünenlerdir. B'nin A'ya eşit olmadığı ancak B gözlemsel yanlışlanırsa ve C'ye dönüşürse ispatlanır. Yani B gözlemsel yanlışanana kadar, A'nın B'ye eşit olmadığını veya eşit olduğunu söylemek bilimsel olmaz. Aynı şekilde, B'nin gözlemsel yanlışlanması ile C'ye dönüşmesi, A'nın C'ye eşit olmadığının da ispatı olmaz. A'ya asla ulaşamayacağımızı düşünmek, varlıksal Numen olduğunu düşünmektir. Bu İdealist felsefi bir iddia olur. A'ya ulaşabiliriz de, ulaşamayabiliriz de, bu konuda bir kesinlik yoktur. Felsefenin kesinliğinden uzak bilimsel olan düşünce budur.
  19. İşte o nedenle, " Okuyanların bizim kişisel dialogumuzdan çok, başlığın konusunun özüne odaklanacağını söylemek niyet okumak değildir. "
  20. Bence senin sorunun okuduğunu anlayamamak, buna kendi yazdıkların da dahil. Bak ne demişim : " Gerçek bence de bu değil tabii ama gerçek olmayan bu sonuç benden değil, senin tanımının yanlışlığından. "
  21. . Okuyanların bizim kişisel dialogumuzdan çok, başlığın konusunun özüne odaklanacağını söylemek niyet okumak değildir. Yoksa sen forumda bir okuyan olarak herhangi bir başlığın konusuna değil, o başlıkta yazanların anlaşıp anlaşamadığına mı odaklanıyorsun ?
  22. . Yanlış anlıyorsun. Özellikle altını çizdiğim yerlere dikkat etmemişsin mesajımda. Ben senin tanımlarından hareket ederek bu sonucu çıkarıyorum. Gerçek bence de bu değil tabii ama gerçek olmayan bu sonuç benden değil, senin tanımının yanlışlığından.
  23. . Okuyanlar dil yolu ile anlaşabilip anlaşamamamıza değil, konu başlığındaki yargının doğru olup olmadığına karar verecekler. Senin şu cümlenden, dil yolu ile anlaşamayacağımız anlamı çok net : .
  24. Ben senin yazdıklarına göre çıkarım yapıyorum, yeni sorular üretiyorum. Kendi fikrimi yazmıyorum dikkat edersen. Dolayısıyla, senin tanımına göre ikna çabam yok. Var diyorsan, demek ki tanımın yanlış ! Ayrıca, yine Senin yazdıklarına göre, sen beni ikna etmeye çalışıyorsun ve toplumsal kişiliğe sahipsin. Hayır diyorsun o halde, demek ki tanımın yanlış !
×
×
  • Create New...