Jump to content

Küresel Vana

Members
  • İçerik sayısı

    690
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    8

Everything posted by Küresel Vana

  1. . Taban zaten gözlem alınabilendir. O nedenle daha önce alınamaması, aynı taban olduğunu değil, tabanın yeni gözlemle değiştiğini gösterir. Gözlem insana aittir ama bilginin Fenomene ait olup olmadığını bilemeyiz. Değildir diyemeyiz. Bilemeyeceğiz de diyemeyiz.
  2. . Doğada Sıcaklık kavramının olup olmadığını sordum, sen de hayır dedin. Anladın mı şimdi, uydurma nedir soruna cevap vermişim. Sıcaklık kavramı uydurmadır.
  3. . Bebek algıladığı bir şeye kafasında bir anlam verir, ona bir isim takması gerekmez. Kavramsal bilgi soyuttur, o nedenle dil ile gelişir. Ama ister soyut olsun ister somut, kavramlar başlı başına gözlemden elde edilen algı ile beyinde belirir. Karmaşık anlamlı kavramların üretilmesinde dilin katkısı çoktur. Fakat, bu kavramın kendisinin dilden sonra üretildiği anlamına gelmez.
  4. . İnsanoglu " fenomenal varliginin OZDESLESMEDEN FARKINDALIGI "nı nasıl sağlayacak ?
  5. . İşte yeni gözlem yöntemleri fenomeni ( gözlem alınan taban ) değiştirdiğinde, İnformation ve Knowledgemiz değişebilir, gözlemsel yanlışlanabilirlik de budur. Ama değiştirmediği sürece bilgimizin gerçekten Fenomene ait olup olmadığını bilemeyiz. Olgu anlamında geçerlidir. Data uydurduğumuz sürece bu datalar arasındaki ilişkiler ( information ) mevcut fenomene ait sayılır.
  6. . Hayır, gözlemden elde edip kafanda oluşturduğun bir kavrama ad veriyorsun. İnsanlar dil geliştirmeden önce de düşünebiliyordu.
  7. . Sence doğada, mesela sıcaklık diye bir kavram var mıdır ?
  8. Ona Satır arası okumak denmez. Satır arası okumak bir cümlenin açık anlamının dışında, yazılanın altında bir şey aramaktır. Benim yaptığım sadece açık anlamlar arasındaki çelişkiyi göstermek.
  9. . İnformation, uydurduğumuz Datalar arasındaki gözlemle elde ettiğimiz ilişkidir. Fakat, bu ilişkiyi uyduran biz değiliz. Doğa yasası dediğimiz şey işte bu anlamda doğaya ait, fakat çıkış noktamız olan data kavramı uydurmamız nedeniyle doğaya değil, bize aittir. Ama bir Bilgisayarda, Kumdan farklı olarak, biz bir Knowledge buluyoruz. Data kavramı uydurma olabilir ama Bilgisayardaki Windows'un İnformation'ı bizim uydurmamız değildir, ÇÜNKÜ YORUMSUZ BİLGİDİR. Ayrıca, ROM'daki Knowledge'ti keşfedişimizin Knowledge'i bizim kavramsal bilgimiz olması ile, o ROM'da hazır bilgi olması farklıdır. Biz daha önce hiç görmediğimiz Bilgisayarı incelemek için, önce DATA kavramını UYDURUR, buna dayanarak bir takım ölçümler yaparız. Ondan sonra bu ölçüm sonuçlarında matematiksel ilişki olduğunu görürüz ( INFORMATION-Windows ), ondan sonra da bu İnformation'ın yararlandığı ROM bilgisini ( KNOWLEDGE ) keşfederiz. Biz eğer, hiç bir DATA kavramı uydurmasaydık, yani, sıcaklık, eksi-artı, büyüklük, güç vs. Zaten Fenomendeki İnformationun Matematiksel Modelini kuramayacaktık. Bu ayrı bir şey. Fakat, uydurmalarımız üzerinden matematiksel ilişki keşfedişimiz, eğer bu kavramlar fenomene ait ise, fenomendeki keşfettiğimiz informationdır. Ait değilse, bu da fenomene zaten ait değildir. Aynı şekilde, uydurmalarımız üzerinden keşfettiğimiz matematiksel ilişkilerin anlamını keşfedişimiz, eğer bu kavramlar fenomene ait ise, fenomendeki keşfettiğimiz Knowledgetir. Ait değilse, bu da fenomene zaten ait değildir.
  10. . Bulamazsın diyorum, yanlış mantık diyorum, hala bulursun diyorsun. " bilgisayarı bir yapan varsa, insanı da bir yapan var gibi, cansız dinamikle, canlı dinamiğini aynı nitelikte ele almak mümkün değildir. "
  11. . Benzetimi anladığını zannetmiyorum. Canlı ile cansız farklıdır. Evrimsel süreçler bilgi biriktiyor, bu gözlemsel bir olgudur. Yoksa, öyle anlarsan, " Akıllı Tasarım delili"nin kandırmacasına gideriz. Zira, bilgisayarı bir yapan varsa, insanı da bir yapan var gibi, cansız dinamikle, canlı dinamiğini aynı nitelikte ele almak mümkün değildir.
  12. . Bilimselik bireyselleşmenin yolu ise, bireyselleşmek nasıl bilimsellikten önce gelir ?
  13. . Güzel. Doğada kanun, yasa, teori olmadığını, bunların zaten bizim yaratımımız olduğunu daha önce ben de mükereren söylemiştim. Ama işte biz Data kavramını yaratıp, Fenomenden gözlem aldığımızda, çeşitli datalar arasındaki ilişkiden bir İnformation elde ediyoruz. Daha sonra da elde etiğimiz bu informationu anlamlandırıp bir yargı belirten Knowledge haline getiriyoruz. Yani, uydurduğumuz Data kavramı ile Fenomenin iç dinamiğini keşfediyor ve bunu anlamlandırıyoruz. Burada bizim uydurduğumuz şeyler, Data ve Knowledge'tir. İnformation, uydurduğumuz Datalar arasındaki gözlemle elde ettiğimiz ilişkidir. Fakat, bu ilişkiyi uyduran biz değiliz. Doğa yasası dediğimiz şey işte bu anlamda doğaya ait, fakat çıkış noktamız olan data kavramı uydurmamız nedeniyle doğaya değil, bize aittir. Ama bir Bilgisayarda, Kumdan farklı olarak, biz bir Knowledge buluyoruz. Data kavramı uydurma olabilir ama Bilgisayardaki Windows'un İnformation'ı bizim uydurmamız değildir, ÇÜNKÜ YORUMSUZ BİLGİDİR. Ayrıca, ROM'daki Knowledge'ti keşfedişimizin Knowledge'i bizim kavramsal bilgimiz olması ile, o ROM'da hazır bilgi olması farklıdır.
  14. . İç dinamikleri farklıdır, değil mi, gözlemsel olarak ? Bilgisayarın iç dinamiği, kumunkinden farklı olarak bir işletim sistemi ve bir ROM barındırır. Yani, YETİ ( INFORMATION ) ve BİLGİ ( KNOWLEDGE ). Kumda ise yalnızca Kimyasal anlamda bir yeti, data ve information anlamında söz konusudur. Bunların hepsi bizim kavramsal bilgimizdir. Fakat aradaki ince fark; Kumda yalnızca kendi kendimize ürettiğimiz Data ve İnformation bizim kavramsal bilgimiz olur. Fakat, Bilgisayarda ise, bilgisayarın ROM'undaki hazır bilgiyi keşfetmeden biz bu bilgiye sahip olamayız. Yani, DATA KAVRAMINI ÜRETİP, YİNE ÜRETTİĞİMİZ INFORMATION KAVRAMI İLE BAĞLANTILARINI KURUP, ROMDAKİ HAZIR BİLGİYİ ( KNOWLEDGE ) KEŞFEDERİZ. İşte beyine sahip canlılarla, cansızlar arasındaki fark da bu temeldedir. Doğada korkulması gereken şeylerin listesi yeni doğanın genetik kodlarında var. Kromozomlarda saklı bilginin yeşil göz rengi, kumral saçı, uzun boyu oluşturduğu da gözlemsel bilgidir. İşte korku da kromozomlarda saklı bir bilginin ilkel beyinde ortaya çıkmasıdır. Korkunun emareleri, neye yönelik olduğu bellidir. Gözlem alınabilir. Bu bilgi bilimsel değil mi ? Ayrıca, yanlışlanamayacağını mı söylemişim ki dogma olsun ? Bir Fare kaç kere kırmızı-siyah renkleri olan bir zehirli yılan tarafından ısırılmalıdır ki, bu renklerin zehire tekabül ettiğini öğrensin ve ondan kaçınsın ? Bir kere yeter mi ? İkinci şansı olur mu ? Böyle bir şey yok. Yılan doğumdan itibaren, Zehirli yılanları tanır ve onlardan kaçar. Bir Antilop kaç kere sarı-siyah renkleri olan bir Çita tarafından parçalanmalı ki, bu renklerin yırtıcılığa tekabül ettiğini öğrensin ve ondan kaçınsın ? Bir kere yeter mi ? İkinci şansı olur mu ? Böyle bir şey yok. Antilop doğumdan itibaren, Çitaları, Leoparları tanır ve onlardan kaçar. BU BİLGİLER DE TEK, MUTLAK, İLK DEĞİLDİR. GÖZLEMSEL OLARAK YANLIŞLANABİLİRDİR. ANCAK, CANLININ DOĞDUĞU ANDA BİLGİYE SAHİP OLDUĞU GÖZLEMSEL VE DENEYSEL OLARAK YANLIŞLANABİLİR BİR OLGU ANLAMINDA GEÇERLİDİR. BİLGİSAYAR AÇILDIĞI ANDA NASIL WİNDOWSU BAŞLATIYORSA, ÇALIŞMAK İÇİN BİR ÖĞRENME SÜRECİ YAŞAMIYOR, ROMDAKİ HAZIR BİLGİLERİ ( İLİŞKİLER VE YARGILAR ) KULLANIYORSA, YENİ DOĞAN DA AYNI BİLGİYE DAYANAN TEMEL KORKULARI KULLANIYOR. BİLGİSAYAR KUMDAN FARKLIDIR. BEYİN POLİSAKKARİTTEN FARKLIDIR.
  15. . Burada bir ayrım yapmışsın ama : . . İnsanoğlunun numenal değerleri zaten numeni oluşturuyorsa, diğer numen dediğin nedir ?
  16. . Onu kastetmedim. Kantın Numenini diyorum, varlıksal.
  17. . Ne demek satır araları ? İlgili yazımdaki paragrafın ikinci cümlesini okumamışsın işte. :)
  18. . Ha anlaşıldı. Peki sen bana şunun cevabını bir ver bakalım. Bir bilgisayar ile bir kum arasında ne fark vardır. İkisi de fenomendir ama aralarında bir fark var.
  19. . Numen diye bir şey var mı yani sence ?
  20. O cümlemi, üçüncü aynı paragraflı iletimde aradan sıyırıp göze sokulur hale getirmeden önce aynı cümlemin içinde geçtiği yazımı anlayamamandan bahsediyordum.
  21. . O senin kendini kandırman. Madem öyle göster bakalım hiç yan çizmeden, benim fenomende bilgi vardır dediğim yazımı.
  22. . Bak demek ki, gözlem vermeyen bir şey olabilirmiş. En küçük parça atom değildiri ( henüz gözlem vermemiş olan ) iddia etmek aklın kesinlik takıntısı değilmiş.
  23. . Sonunda anladığına memnun oldum.
  24. . Zaten okumuyorum, okusam da anlamıyorum diyorsun yani
×
×
  • Create New...