Jump to content

Küresel Vana

Members
  • İçerik sayısı

    690
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    8

Everything posted by Küresel Vana

  1. Senin jargonunda Sosyal Bilgi, " Değer Yargısı "na tekabül ediyor, bu zaten anlaşılmıştı. de demiştim. Bunu da tekrarlamaya lüzum yok. Ve konuya dönersek, Terör suçu hem evrensel hukuk insan haklari temelindeki hak ve ozgurluklerle genel çerçevesi çizilen anayasalara hem de bu çerçevede kalması gereken yasalara aykırı bir suçtur. Örnek istemiştin, örneği verdim işte.
  2. Osilatör örneğimdeki detayları anlamamışsın. Üstelik, örneklerimi doğrudan ele almayıp, kendi jargonunla aynı cümleleri tekrarlıyorsun ama çelişki çok. 1- Fenomenin gözlemi bilgiye taşınıp, bu bilgi yine sadece gözlem ile yanlışlanabilirse, biz fenomenin doğasını gerçekten tam olarak bilmiyoruz, çalışmalarımız sürüyor demektir. Tam olarak bilmiyoruz demek bilimseldir. 2- Bilmediğimiz bir şeyin hakkında nasıl kesin konuşabiliriz o halde ? Asıl böyle kesin konuşmak dogma yaratmaktır. Fenomenin bilgi taşımadığını söylemek bilimsel bir söylem değil, yalnızca felsefi bir inancın söylemidir. 3- Fenomenin doğasını asla bilemeyeceğimiz de bilimsel bir söylem değil, felsefi bir inancın söylemidir. 4- Fenomen asla bilgi taşımıyor, biz kendi kendimize gelin güvey oluyoruz, kendi aklımızca ona akıl yüklüyoruz demek de bilimsel değil, felsefi bir inancın söylemidir. Doğrusu : FENOMENİN BİLGİ TAŞIYIP TAŞIMADIĞINI BİLMİYORUZ, BİZ KENDİ AKLIMIZCA ONA AKIL YÜKLÜYORUZ AMA ÜRETTİĞİMİZ BİLGİNİN FENOMENE AİT OLUP OLMADIĞINI ASLA BİLEMEYECEĞİZ DE DİYEMEYİZ. Yeni doğanın da nasıl ve neden davrandığının bilincinde olmasının, bilgiye sahip olmasına mani olmadığını yüz kere söyledim. Hala bana kalkmış, bebek biliyorum diyor mu diyorsun. Doğada korkulması gereken şeylerin listesi yeni doğanın genetik kodlarında var. Kromozomlarda saklı bilginin yeşil göz rengi, kumral saçı, uzun boyu oluşturduğu da gözlemsel bilgidir. İşte korku da kromozomlarda saklı bir bilginin ilkel beyinde ortaya çıkmasıdır. Korkunun emareleri, neye yönelik olduğu bellidir. Gözlem alınabilir. Bu bilgi bilimsel değil mi ? Ayrıca, yanlışlanamayacağını mı söylemişim ki dogma olsun ? Bir Fare kaç kere kırmızı-siyah renkleri olan bir zehirli yılan tarafından ısırılmalıdır ki, bu renklerin zehire tekabül ettiğini öğrensin ve ondan kaçınsın ? Bir kere yeter mi ? İkinci şansı olur mu ? Böyle bir şey yok. Yılan doğumdan itibaren, Zehirli yılanları tanır ve onlardan kaçar. Bir Antilop kaç kere sarı-siyah renkleri olan bir Çita tarafından parçalanmalı ki, bu renklerin yırtıcılığa tekabül ettiğini öğrensin ve ondan kaçınsın ? Bir kere yeter mi ? İkinci şansı olur mu ? Böyle bir şey yok. Antilop doğumdan itibaren, Çitaları, Leoparları tanır ve onlardan kaçar.
  3. İyi niyet değil, duygusal değil, gözlemden elde edilen olgu. Çünkü, zaten tepeden inme olması gerekliği Burjuva Sınıfının olmayışı ve onun için bunu yaratma hedefinden kaynaklanıyor. Zira, dünyada Burjuva Devriminin sonuçları bellidir. İnanca / İnançsızlığa eşit yaklaşım temelinde Laiklik, Eşit vatandaşlık temelinde Millet Bilinci, Burjuvada Sermaye Birikimi. Bunlardan ikincisi zaten birincisinin temeli. Yani, Ümmet Bilinci terk edilip Millet Bilinci ortaya çıkmadıkça Laiklik oturmaz. Zaten bu nedenle Diyanet devlet yönetiminde hak iddiası olan İslam dinini kontrol altına almak ve mümkünse reforme etmek amacıyla kurulmuştur. Bu dediğimin etkilerini birebir hisseden dinciler de bunu tasdik eder, olgudur. Bununla paralel olarak, Osmanlıdaki Anadolulu Yerleşik Müslümanın adı olan Türk kavramı laiklik ilkesi ile inanca bağlı olmaktan çıkarılarak anlam genişlemesine uğratılmıştır. Zaten, ilk isyanın ( Şeyh Sait ) din elden gidiyor temelinde çıkartılması ve isyanın bastırılmasının akabinde " yukarıda anlattığım temelde Türkleştirme yapılması bu nedenledir. Çünkü, T.C. ile Türk adı, Anadolu tarihinde hiçbir zaman etnik bir algısı olmamasına ek olarak her inançta olanı kapsayacak şekilde anlam genişletilmesiyle bir Çağdaş Millet adı olarak belirlenmiştir. Üçüncüsü ise, olmayan Burjuva Sınıfının, devlet desteğiyle oldurulmaya çalışılması ve bu süreçte sermaye birikiminin ve sanayinin devlet kapitalizmi ile sağlanmaya çalışılmasıdır.
  4. Yine konuyu dağıtarak sıyrılmaya çalışıyorsun. Türkiye'de demokrasi mi var ki hemen Türkiye örneğine geçiyorsun. Fransa'nın da, Almanya'nın da, Hollanda'nın da Anayasaları var. İntihar Bombacılarını terör olarak düşünebilirsin. Önemli olan dünyada ortak bir algı olması değil, çağdaş evrensel değerlere göre yapılan değerlendirmedir. Yoksa, elbette El-Kaideye göre bu bir terör değil, cihattır, sevaptır vs. Çağdaş evrensel değerler de neticede insanlığın ortak değer yargılarıdır. Sosyal bilgi Sosyal Bilimlerin ürettiği bilgidir, Etik Felsefesi akımlarının veya yerel Ahlak veya İdeolojik Felsefelerin ürettiği değer yargısı değildir. Konumuzla da bir ilgisi yoktur.
  5. Benim dediklerimi çürütmeye çalışıp, varsa eğer açıklarımı yakalamaya çalışsan belki bir ilerleme kaydedebiliriz. " Temel korkular ve buna bağlı bilgiler ( mesela canlıların kırmızı-siyah, sarı-siyah kombinasyonlarını tehlikeli bulması ve bu renkleri taşıyanlara ilk tepkilerinin korkudan kaynaklanması bu bilgi ile doğduklarının işaretidir. ) Burada herhangi bir yorum yoktur. Yalnızca deney ve gözlem vardır. " " Osilatör örneğini onun için vermiştim. Biz Osilatörden bize gelen dalgaları ve taşıdığı informasyonu tespit ederiz. Ama Osilatörün doğasını tam olarak bilmiyorsak informasyonun onun tarafından üretilip üretilmediğini bilemeyiz. İşte, üretmiyor dersek biz İnformation taşıyan Modüle edilmiş Elektro Manyetik dalganın üretildiği osilatör feomeninin doğasını bilmeyişimizi " asla bilemeyeceğimiz " nedenine bağlamışız demektir. Yani, algılayamayacağımız bir Numen olduğu varsayımı ile hüküm vermiş oluruz. Oysa, biz Osilatör fenomeninin doğasını bilmiyorsak, bize ondan gelen data ve information'ın onun üretimi olup olmadığını bilemeyiz. Üretiyor veya üretmiyor diyemeyiz. Bununla birlikte asla bilemeyiz de diyemeyiz. "
  6. İnsan türü söyler, doğru ama bu fenomende bilgi olmadığının kanıtı değildir. Gözlemlenemeyen hakkında yargı belirtmek bilimsel değildir. Spekülatiftir, felsefidir.
  7. Sen daha kendi yazdığını anlamış değilsin ki. Yazdıkların ezber cümlelerden ibaret. Anlamını kavramadan ezberlemiş, burada tekrarlıyorsun. SPEKÜLASYON BİLİMİN İŞİ DEĞİLSE ( ki öyledir ); bilimsel düşündüğünü iddia edip FENOMENDE BİLGİ OLMADIĞINI NASIL SÖYLEYEBİLİRSİN ? Fenomende bilgi olup olmadığını bilemiyoruz şimdilik. Bu yargı gözlemsel bir olgudur ve onun için bilimseldir. Tanrı ile falan ilgisi de yoktur. Baştan beri söylüyorum, sen felsefi bir yargıda bulunuyorsun. Bilimsel değil.
  8. Zaten, Türk devrimi de diğer Burjuva devrimleri gibi, tüm bu saydığın anlayışları getirmek için yapılmıştır.
  9. Sen Anayasanın toplum için olmasını, Anayasada toplumsal ceza var olarak mı algılıyorsun gerçekten ? Her yasa toplum düzeni içindir. Toplumun bireylerinin arasındaki hukuk, birey-toplum arasındaki hukuk, devlet-birey arasındaki hukuk yasalar tarafından düzenlenir ve bu yasaların genel çerçevesini Anayasa çizer. Mesela, terör kamuya karşı ve devletin güvenlik sağlama hizmetinin aksamasına yönelik işlenmiş bir suçtur. Aynı zamanda yasalara aykırı bir fiil oluşundan dolayı Anayasa'daki temel insan haklarından yaşama özgürlüğüne ve devlet egemenliğine karşı işlenmiş bir suçtur.
  10. Dolayısıyla, 1920'lerde yeni kurulan T.C.'de böyle bir hak olmaması onu çağdışı yapıyor ise, yine 1920'lerdeki BK'da da olmaması BK'yı da çağdışı yapar.
  11. Sorumu cevaplamamışsın. Ben cevaplayayım. Galliler, BK'da kendi dillerini öğrenme hakkını 1960'larda tedricen almışlardır. Yani dünyanın en ileri ülkelerinden birindeki 1960'lardaki bu yaklaşımın, 1920'lerde yeni kurulan T.C. den beklenmesi ve olmadığı için Çağ dışı ilan edilmesi bilimsel değildir. Üstelik, 1920'lerde böyle bir hak BK'da da olmadığı halde. Dolayısıyla, 1920'lerde yeni kurulan T.C.'de böyle bir hak olmaması onu çağdışı yapıyor ise, yine 1920'lerdeki BK'da da olmaması BK'yı da çağdışı yapar.
  12. Benim de sana tavsiyem; sağlıklı yazışmak istiyorsan, öncelikle kendi ön yargılarını, üslup bozukluğunu, duygusal yaklaşımını bana yamamaya kalkmaktan vazgeçmelisin. Foruma kimsenin yazmamasından da kendine paye çıkarmamalı, onaylandığını zannetmemelisin. Yazdıklarının onaylanmamasına, fikirlerine itiraz edilmesine de alışmalısın. Yazdıklarının hepsini alıntılamamamı da, aradan seçme, çarpıtma olarak algılaman, ana fikrin cümlesini alıntılamam olarak algılayamaman da senin sorunun. Şimdi, gelelim yazdıklarına : İnsanoglunun kendisi ve dogani hariç insanogluna gozlem veren hic bir fenomende knowledge anlamında kavramsal bilgi olmadigi, olgusal bir gecerliliktir. Bu bilimsel yasalar ve teoriler ve diğer Bilgi türleri ( Felsefi, Dini, Gündelik, Teknik )için geçerlidir. Ama, bir olgusal geçerlilik de fenomenin data ve enformasyon anlamında bilgi üretip üretmediğinin bilinmediğidir. Fenomen data ve enformasyon anlamında bilgi üretmiyor demek, numen iddiasında bulunmaktır. Osilatör örneğini onun için vermiştim. Biz Osilatörden bize gelen dalgaları ve taşıdığı informasyonu tespit ederiz. Ama Osilatörün doğasını tam olarak bilmiyorsak informasyonun onun tarafından üretilip üretilmediğini bilemeyiz. İşte, üretmiyor dersek biz İnformation taşıyan Modüle edilmiş Elektro Manyetik dalganın üretildiği osilatör feomeninin doğasını bilmeyişimizi " asla bilemeyeceğimiz " nedenine bağlamışız demektir. Yani, algılayamayacağımız bir Numen olduğu varsayımı ile hüküm vermiş oluruz. Oysa, biz Osilatör fenomeninin doğasını bilmiyorsak, bize ondan gelen data ve information'ın onun üretimi olup olmadığını bilemeyiz. Üretiyor veya üretmiyor diyemeyiz. Bununla birlikte asla bilemeyiz de diyemeyiz. İşte bilimsel gözlemsel olgu ve gözlemsel yanlışlanabilirlik yaklaşımı budur. Buna karşılık, yine bilimsel yaklaşıma göre, İnsan türü yeni doğanının gözlemsel olarak knowledge anlamında bazı kavramsal bilgilere sahip olduğu bir olgudur. Bunun bilgisini bizim numenal yetimizle çıkarsamamız o kavramsal bilginin orada olduğu gerçeğini değiştirmez. Temel korkular ve buna bağlı bilgiler ( mesela canlıların kırmızı-siyah, sarı-siyah kombinasyonlarını tehlikeli bulması ve bu renkleri taşıyanlara ilk tepkilerinin korkudan kaynaklanması bu bilgi ile doğduklarının işaretidir. ) Burada herhangi bir yorum yoktur. Yalnızca deney ve gözlem vardır. Ayrıca, yine İç Dinamik / Yeti dediğimiz şey de bir İnformasyon olarak yine bizim gözlemimize göre bir olgudur. Ama bu iç dinamiğin / yetinin insan fenomenine ait olup olmadığını bilemiyoruz ve bu bilemeyişimiz asla bilemeyeceğiz anlamına da gelmez.
  13. Anayasa genel çerçeveyi çizer, yasalar bu çerçevenin içinde detaylandırılır. Dolayısıyla, Anayasa toplum için ise, Yasalar da toplum içindir.
  14. Anayasa Yasaları bağlar. Anayasaya aykırı yasa olmaz. Dolayısıyla, Anayasa da, Yasalar da bireyi ve toplumu ( kamuyu ) bağlar.
  15. Bugüne göre demiyorum zaten o güne göre diyorum.
  16. Yasalara neden gerek duyduğunun cevabı neyse odur. Komünizm dışında her devlet bir sınıfın çıkarını korumak için vardır zaten. Komünizm dedim de, sakın Stalin'in Tek Ülkede Komünizm tezi çerçevesindeki Devlet Kapitalizmini algılama ha. Bunlar konumuz dışı.
  17. Etnisitesi ( yanlış tanımla Milliyeti ) olsun demedim ki. Nereden çıkardın bunu şimdi ?
  18. Öyle...
  19. Değişir tabii. Ama dünyanın bir çok demokratik ülkesinde anayasa vardır. Anayasanın varlığı değil, içeriği ve kapsamı önemlidir, siyasi olup olmadığına karar vermek için. Ona bakarsak, BK'da anayasa yoktur ama bağlı bulunulan ve tarihsel süreçte konsensüs sağlanmış gelenekler vardır. Bu da toplumu zorlamak değildir, Anayasada olduğu gibi. Önemli olan Anayasanın olması değil, onun içeriği, kapsamı ve BİLİNÇLİ TOPLUM TARAFINDAN OYLANARAK KABUL EDİLMESİDİR.
  20. Milli derken Etnik düşünürsen öyledir de, Millilik Etnik olmazsa ve tüm etnisiteleri hak ve özgürlük temelinde kucaklarsa problem kalmaz. Bu da Milli addan vazgeçmekle değil, daha çok demokratikleşme ile mümkün olur. Benim tartıştığım bir çok T.C. vatandaşı BDP sempatizanı kendisini Kürt etnikli tanımlayan insan, bu dediğime eyvallah demiştir.
  21. Kendi çağına göre olması başkadır, bizim çağımıza göre olmaması başkadır. Devrimler de çağı yakalamak için bir zorunluluk haline gelmiştir ki olmuştur. Bu ister tepeden inme olsun isterse iç dinamiklerden kaynaklansın neticede insanlık adına getirdiği marjinal fayda hep pozitif olmuştur. Tamamlanabilenler için ise bu dediğim zaten tartışmasızdır. Bugün Fransa'da Feodalite olması, insanların Serf sınıfına dahil olup topraksız köylü olarak hayat sürmesi yerine özgür bir vatandaş olmaları insanlık adına, devrimle üretilen marjinal faydanın pozitif olduğunu gösterir. Zira, dünyada zararlı olmayan hiç bir eylem yoktur. Önemli olan zararının yanında faydasının daha çok ve sürdürülebilir olmasıdır.
  22. İşte böyle diye, eğer insanlığa zararlı olduğu bilimsel temelde ortak bir kabul oluşturmamışsa, Milliyete de, Ahlaka da saygı duymamak diye bir şey olmadığı gibi, Dine de saygı duymamak olmaz. Önemli olan bir kavramın insanlığa zararlı olduğunun bilimsel temelde ortak bir kabulle tescillenmesidir. Mesela Nazilerin Millet anlayışı insanlığa zararlıdır ve onu savunana saygı duyulamayacağı gibi, ona da saygı duyulmaz. Veya El-Kaidenin, Selefiyyenin, Vahabilerin İslam anlayışı da insanlığa zararlıdır ve onu savunana saygı duyulamayacağı gibi, ona da saygı duyulmaz.
  23. Elbette, dünyada bütün sorunları çözecek tek bir sistem, fikir, kural, ideoloji zaten yoktur ve olamaz da. Önemli olan ideale yaklaşabilmektir. Ben ideali en uygun anlamında kullanmıştım.
  24. Doğru dikkat etmemişim. Ama ben bu alıntıyı değişmez maddeler için verdiğini zannetmiştim. Çünkü tartışmamız onun üzerindendi hatırlarsan veya bir önceki mesajına bakarsan. 24 anayasasında var mı değişmez madde ? Zaten o nedenle 61'de konuldu dedim.
  25. Senin bu tanımın DEĞER YARGILARI içindir. Sosyal Bilimlerin tanımları ise öyle değildir. Bak, mesela Üniter Devlet tanımı : " Üniter devlet, merkezi idarenin üstünlüğüne dayalı ve idari birimlerin (ulusal ölçeğin altındaki birimlerin) sadece merkezi yönetimin devretmeyi uygun gördüğü yetkileri kullanabildiği, tek bir birim olarak yönetilen devlet. Dünya devletlerinin büyük çoğunluğu üniter devlettir. " ( tr.wikipedia )
×
×
  • Create New...