Jump to content

Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur.


evrensel-insan

Recommended Posts

Hani bebek zehirli örümceği öğrenince korkuyordu ? Kendi kendini çürütüyorsun.

 

Ayrıca, benim şu cümlemle senin söylediğinin bir farkı yok neden itiraz ediyorsun o halde ?

 

" Asıl olan korkudur. Korku da bir bilgidir. Ve tüm bilgiler de ancak yeni bilgilerle aşılır, bu genel kuraldır. Onun için doğuştan gelen temel korkular yaşam deneyimleri ile aşılır veya makul seviyeye çekilir. "

Iste ogrenince tedbirini alir, neden korksun ki!

 

Karsi cikilan koyulastirmadigin son kisim.

 

Cunku korku dogustan gelmez.

Link to comment
Share on other sites

Ya öyle mi ?

 

Korku doğuştan gelmez deneyimle eğer sağ kalınırsa sonradan kazanılır ve daha sonra da bilgilenilerek, korku kaynağının bertaraf yolları öğrenilerek azalır, öyle mi ?

Tabiki korkudan bir suru olen olmustur. Sen hic "odu patlamak" deyimini duymadin mi?

 

Aynen korkulan seyin ne oldugu bilgisine erisildikce korku azalir. Tabi bunun icin korkunun core faith olmamasi gerekir ki, sorgulanabilsin.

Link to comment
Share on other sites

Aynen korkulan seyin ne oldugu bilgisine erisildikce korku azalir.

 

Aynen işte bu. İnsan ayırd etmeksizin bilmediğinden korkar. Yani korku default değerdir, doğumdan gelen.

 

Ayrıca, Ayıyı, Kaplanı öğrenince korku azalmaz, bilinçle artar. Kediyi öğrenince azalır.

 

Ama Öcünün ne olduğu ( yok olduğu ) bilinince korku biter.

 

Yani, korkunun nesnesi fenomenal ise, gerçekten korkulması gerekiyorsa bilinçlenme ile korku artar. Korkulmaması gerektiği öğrenildiğinde bu bilinçle korku azalır.

Link to comment
Share on other sites

Aynen işte bu. İnsan ayırd etmeksizin bilmediğinden korkar. Yani korku default değerdir, doğumdan gelen.

 

Ayrıca, Ayıyı, Kaplanı öğrenince korku azalmaz, bilinçle artar. Kediyi öğrenince azalır.

 

Ama Öcünün ne olduğu ( yok olduğu ) bilinince korku biter.

 

Yani, korkunun nesnesi fenomenal ise, gerçekten korkulması gerekiyorsa bilinçlenme ile korku artar. Korkulmaması gerektiği öğrenildiğinde bu bilinçle korku azalır.

Dogumdan gelmez, cunku bebegin henuz bildigi yoktur ki bilmedigi olsun. Sadece yasam ic dinamigi ile etki varsa tepki gosterir. Bunu da gozlemleyen "korku" ile adlandirabilir.

 

Korku bir kavram olarak, korkmak eyleminin harekete gecmesidir.

 

Kisinin hangi ortamda yasta durumda v.s. neyden korkacagini da kimse bilemez. Kendisi de bilemez.

 

Bak sana kisa bir oyku anlatayim.

 

Bir kisi gece issiz ve isiksiz bir yolda yururken, oldukca uzaktan bir isik gorur ve beyninde korku ve endise yayilmaya baslar, nedeni O ISIGIN NE OLDUGUNU BILMEMESIDIR.

 

Bir suru korku dolu duygularla isiga dogru yavas yavas ve temkinli yaklasirken bir taraftan da aklindan bir suru korkuya acilan spekulasyonlar gecirir. Neyse fazla uzatmadan, bu isigin bir sokak lambasi oldugunu algilar ve tum korkusu gecer. 

 

Bir tane daha, kahvede "mezara gece civi cakamazsin" diye iddiaya girerler. Iki arkadas korka korka mezara gider ve oraya gittiklerini ispatlamak icin, kazik cakmak isterler. Digeri gozlemcidir. Kazigi cakan, cakmayi bitirdikten sonra kalkip gitmek ister, gidemez. Panik baslar, digeri de korkudan onu orda birakir ve kosarak kacar.  

 

Ertesi gun de kahvedeki arkadaslari ile mezara giderler, bir bakarlar arkadaslari orda ama olmus, yani "odu patlamis" arkadaslarini incelerken, iclerinden biri kazigi farkeder. Kazigi cakan kendi ceketinin ustune cakmis ve ondan kalkip gidememistir.

 

Eger bunu bilse idi, korkudan odu patlamazdi. Ya da arkadasi gorebilse idi, soylerdi v.s.

 

Iste o yuzden korkunun temeli bilgisizliktir.

Link to comment
Share on other sites

O ISIGIN NE OLDUGUNU BILMEMESIDIR.

Bilmemesi değil, YANLIŞ BİLMESİ. Bir şekilde kafasında yer etmiş olan hortlak, cin, peri, gulyabani, ruh, öcü, umacı gibi yanlış bilgilere inancın sonucu olan korku ile doğuştan somut iri, gürültülü, renkli( kırmızı-siyah-sarı ) gibi doğanın tehlike sinyallerini içeren bir nesneye yönelik ilk tepki olan default olan korkuyu karıştırmamak gerekir.

 

Ne demiştim:

 

Korkunun nesnesi fenomenal ise, gerçekten korkulması gerekiyorsa ( bu öğrenildiğinde ) bilinçlenme ile korku artar. Korkulmaması gerektiği öğrenildiğinde bu bilinçle korku azalır.

 

Korkunun nesnesi nesne değilse, soyut inanç kaynaklı ise, gerçek öğrenildiğinde korku azalır.

Link to comment
Share on other sites

" KAVRAMSAL BILGI YETISI" bilgi midir, değil midir ?

 

Yasayana gore bilgidir, dogana gore degil. O da yasamdan ogrenecektir.

 

" KAVRAMSAL BILGI YETISI", bana göre bilgi değildir. Zira tıpkı diğer doğal insani yetiler gibi. Yani gözlemler sonucu kavramlaştırma yetisi. Bunun sadece insanoğluna has olduğunu belirtmiştik. Bir melekedir.

 

" KAVRAMSAL BILGI YETISI", yaşayan için de yeni doğan içinde sadece bir yetidir. KAVRAMLAŞTIRABİLME YETİSİ. GÖREBİLME, DUYABİLME, GÜLEBİLME, DÜŞÜNEBİLME vs. YETİLERİ gibi.

 

" KAVRAMSAL BILGI YETISI", tıpkı gözlemleri espriye, şakaya, ironiye, şiire çeviren, insanoğluna ait bir YAPILANDIRMA melekesidir (yeti). Yeni doğanda sonraları gözlemle, öğrenme ile faaliyete geçer.  

Link to comment
Share on other sites

" KAVRAMSAL BILGI YETISI" tespit edilen bir şey anlamında tespit eden / kavramsallaştıran için bilgi ( knowledge )dir. Yoksa, o kendi başına bir bilgi ( knowledge ) dir demiş değiliz. Yalnızca bunun da bir etki yaratacak bir İnformation olduğunu söylüyorum. Bu yeti etkisini ( information taşıma ) algılananlar üzerinde göstererek o algılananları knowledge'e çevirir. Örneğin tümevarım ( etki ) bu yetinin bir işlevi olarak bir information taşır ve algılananları bir özelliğe indirger.

Link to comment
Share on other sites

" KAVRAMSAL BILGI YETISI" tespit edilen bir şey anlamında tespit eden / kavramsallaştıran için bilgi ( knowledge )dir. Yoksa, o kendi başına bir bilgi ( knowledge ) dir demiş değiliz.

 

"Kavramsal bilgi yetisi" ayrı, "kavramsal bilgi" ayrı. "Yeti" kelimesini "kavramsal bilgi" ile birlikte kullanırsanız, her hangi bir insan melekesini nitelemiş olursunuz. Ayrıca bu yeti, ne bir "information" dur, ne de "knowledge" dir. Eğer böyle olsa idi doğuştan gelen bilgi olurdu.

 

Bilgi taşıma, algılama, depolama, yansıtma özelliği ise, bir bilgi değil melekedir(yeti). İnsanoğluna has, somut bir özelliktir. Tıpkı görüngü ve ses vs. taşıyan sinirler gibi.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Sinir hücreleri ( nöronlar ) yapıları gereği information taşıması gerektiği information'ına sahiptir

 

Görme hücreleri ( foto reseptörler ) yapıları gereği information algılaması gerektiği information'ına sahiptir.

 

Kavramsal Bilgi Yetisi yapısı gereği içten veya dıştan gelen information'u tümevarım yolu ile indirgeyerek kavramsallaştırması gerektiği information'una sahiptir.

 

İşte bu informationların tümü doğuştan hazır ve nazırdırlar.

 

Tıpkı elektronların molekül oluşturması gerektiği information'ına sahip olması gibi.

 

Tıpkı su moleküllerin su oluşturması gerektiği information'ına sahip olması gibi.

 

Tıpkı bir makinenin bir işlevi yerine getirmesi gerektiği information'ına sahip olması gibi.

Link to comment
Share on other sites

Sana ait, "Bilgi elbette sadece insanoğluna aittir" sözünü unuttun galiba.. Kaldı ki bunun ismine istersen bilgi, istersen information, istersen de knowledge diyiver. Hepsi de insanoğlunun ürettiği numenal soyutluk. Dilimizde buna BİLGİ deniyor.

 

Diyelim ki senin dediğin olsun, nöron ve reseptör hücreleri de ayrıca doğuştan bilgi(information) ihtiva etsin(yüklenmiş).

 

Bundan şu dört ihtimal çıkıyor; bu hücrelere daha önce yüklenmiş olan TEMEL yada, ÖZ ALGI BİLGİSİ, ya gen aktarımı ile atadan çocuğa, ya doğanın özelliği, ya metafiziki, ya da boş bilgisayar işlemci çipleri(biyolojide hücre) gibi sonradan yükleniyor(insansal bilgi).

 

Son ihtimal hariç ben diğer üçüne insansal bilgi diyemiyorum. Sence hangisi doğru? Veya başka ispatlanmış yada ihtimal bilgin var mı bu konuda?

Link to comment
Share on other sites

Son ihtimal hariç ben diğer üçüne insansal bilgi diyemiyorum. Sence hangisi doğru?

 

Bu bilgiye gen aktarıımı ile oluşmuş bilgi de desek, doğanın özelliği de desek aynı kapıya çıkıyor, bu ikisi de Varlığa yönelik Metafizik iddia sınıfına giriyor. Aslında saydığın seçeneklerin hepsi insansal, insanın kavramsallaştırdığı bilgi. Bu kesindir. Elimizde bunu yanlışlayacak bir imkan bulunmuyor.

 

Ancak, bu demek değildir ki -Yapılandırmacı Epistomolojinin iddiası gibi- bilgi varlığa kesin olarak ilişkin değildir. Olabilir de olmayabilir de bunu bilemeyiz. 

 

Yapılandırmacı Epistomolojinin iddiası gibi bilgi varlığa kesin olarak ilişkin değildir dersek, varlığa ilişkin gözlemleyemediğimiz bir Numen olduğunu, Fenomenin varlığın tüm bilgisini yansıtmadığını, insan dışında gözlem yapabilen bir tür veya bir varlık olduğunu kabul ettiğimiz anlamına gelir. Oysa, böyle bir durum olup olmadığını bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey bu bilginin insan üretimi olduğu, insanın bakış açısını yansıtan, insanın fenomeni gözleminden kendi aklınca kavramsallaştırdığı olduğudur. 

Link to comment
Share on other sites

Sana ait, "Bilgi elbette sadece insanoğluna aittir" sözünü unuttun galiba.. Kaldı ki bunun ismine istersen bilgi, istersen information, istersen de knowledge diyiver. Hepsi de insanoğlunun ürettiği numenal soyutluk. Dilimizde buna BİLGİ deniyor.

 

Öyle ama bu ayrımlar da önemli. Aslında 3 tür bilgi var. Dilimizde de karşılıkları hepsi tek kelimeli olmasa da mevcut. Şöyle ki; Data ( Veri ), İnformation ( bağlamı olan, anlamlı veri ) ve Knowledge ( tümevarımla üretilen işlenmiş bağlamı olan veri ).

 

İşte doğumdan önce insanda mevcut olan bilgi türleri hem İnformation ( kavramsallaştırma yetisi - anlamı, bağlamı olan veriye sahip işlevsellik ), hem de Knowledge ( hayatta kalabilmek için temelde nelerden korkulması gerektiğinin garantili-evrim süreci ile yapılanmış bilgisi ) dir.

 

Yapılandırma sürecinin işleyişi de şu sırayı takip ediyor :

 

Veri ( data ) insan türünün sınırları ve algılama yeterliliği çerçevesinde algılanıyor.

 

Bu veri zihinde neden-sonuç ilişkileri ile ( determinizim ) anlamlandırılıyor.

 

Anlamlandırılan veriler tüme varım yolu ile ( yanlışlanamayan doğrudur ) mantığı ile zihinde yer ediyor.

Link to comment
Share on other sites

Bilmemesi değil, YANLIŞ BİLMESİ. Bir şekilde kafasında yer etmiş olan hortlak, cin, peri, gulyabani, ruh, öcü, umacı gibi yanlış bilgilere inancın sonucu olan korku ile doğuştan somut iri, gürültülü, renkli( kırmızı-siyah-sarı ) gibi doğanın tehlike sinyallerini içeren bir nesneye yönelik ilk tepki olan default olan korkuyu karıştırmamak gerekir.

 

Ne demiştim:

 

Korkunun nesnesi fenomenal ise, gerçekten korkulması gerekiyorsa ( bu öğrenildiğinde ) bilinçlenme ile korku artar. Korkulmaması gerektiği öğrenildiğinde bu bilinçle korku azalır.

 

Korkunun nesnesi nesne değilse, soyut inanç kaynaklı ise, gerçek öğrenildiğinde korku azalır.

Tamam iste fark etmez, korkulan her ne ise ve nedeni her ne ise, o bilindikten sonra; korku gecer.

 

Mesela bir tanri korkusu ya da olum korkusu ya da cehennem korkusu, nasil gecer?

Link to comment
Share on other sites

Tek bildiği bilmediği nesneden ihtiyaten korkulması gerektiği.

Bunu nasil biliyor?

 

Bilse atese elini sokar mi?

 

Bu konuda da guzel bir oyku vardir. Bir anne bir kac aylik bebegi ile piknik yaparken, su almaya gider ve bebegi yalniz birakir.

 

Dondugunde ise gordugu manzara karsisinda kendinden gecer ve bayilir.

 

Manzara sudur, bebek elinde bir yilan tutmakta ve yilanin kafasini onundeki yogurda bandirip yalamaktadir.

 

Yilani oyle s1k1 tutmusturki, yilan olmustur (olmek)

Link to comment
Share on other sites

" KAVRAMSAL BILGI YETISI", bana göre bilgi değildir. Zira tıpkı diğer doğal insani yetiler gibi. Yani gözlemler sonucu kavramlaştırma yetisi. Bunun sadece insanoğluna has olduğunu belirtmiştik. Bir melekedir.

 

" KAVRAMSAL BILGI YETISI", yaşayan için de yeni doğan içinde sadece bir yetidir. KAVRAMLAŞTIRABİLME YETİSİ. GÖREBİLME, DUYABİLME, GÜLEBİLME, DÜŞÜNEBİLME vs. YETİLERİ gibi.

 

" KAVRAMSAL BILGI YETISI", tıpkı gözlemleri espriye, şakaya, ironiye, şiire çeviren, insanoğluna ait bir YAPILANDIRMA melekesidir (yeti). Yeni doğanda sonraları gözlemle, öğrenme ile faaliyete geçer.  

Cumle ucludur

 

Kavramsal-bilgiyi niteleyendir.

 

Bilgi-kavram tarafindan nitelenmis ve kavram uzerine turetilmistir.

 

Yeti-insanogluna dogustan gelen SOYUTLAMAYI SOYUT YARATMAYI SAGLAYAN ozelliktir. 

 

http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/983-yeti-uzerine/?hl=%2Byeti+%2Buzerine

 

http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/978-insanoglunun-kavramsal-bilgisi-ve-epistemolojik-alternatifsizlik/?hl=%2Byeti+%2Buzerine

Link to comment
Share on other sites

" KAVRAMSAL BILGI YETISI" tespit edilen bir şey anlamında tespit eden / kavramsallaştıran için bilgi ( knowledge )dir. Yoksa, o kendi başına bir bilgi ( knowledge ) dir demiş değiliz. Yalnızca bunun da bir etki yaratacak bir İnformation olduğunu söylüyorum. Bu yeti etkisini ( information taşıma ) algılananlar üzerinde göstererek o algılananları knowledge'e çevirir. Örneğin tümevarım ( etki ) bu yetinin bir işlevi olarak bir information taşır ve algılananları bir özelliğe indirger.

Kavramsal bilgi yetisi, basta gozlemi algilanan bir olgudur. Iste bu olgu uzerine her turlu degerlendirme de onun bilgisidir.

Link to comment
Share on other sites

Bu bilgiye gen aktarıımı ile oluşmuş bilgi de desek, doğanın özelliği de desek aynı kapıya çıkıyor, bu ikisi de Varlığa yönelik Metafizik iddia sınıfına giriyor. Aslında saydığın seçeneklerin hepsi insansal, insanın kavramsallaştırdığı bilgi. Bu kesindir. Elimizde bunu yanlışlayacak bir imkan bulunmuyor.

 

Ancak, bu demek değildir ki -Yapılandırmacı Epistomolojinin iddiası gibi- bilgi varlığa kesin olarak ilişkin değildir. Olabilir de olmayabilir de bunu bilemeyiz. 

 

Yapılandırmacı Epistomolojinin iddiası gibi bilgi varlığa kesin olarak ilişkin değildir dersek, varlığa ilişkin gözlemleyemediğimiz bir Numen olduğunu, Fenomenin varlığın tüm bilgisini yansıtmadığını, insan dışında gözlem yapabilen bir tür veya bir varlık olduğunu kabul ettiğimiz anlamına gelir. Oysa, böyle bir durum olup olmadığını bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey bu bilginin insan üretimi olduğu, insanın bakış açısını yansıtan, insanın fenomeni gözleminden kendi aklınca kavramsallaştırdığı olduğudur. 

"Bilgi varliga KESIN OLARAK iliskin degildir" ne demek, bilimsel bilgi de "kesin olarak" diye bir kullanim yoktur, cunku boyle bir gozlem yoktur, ustelik her turlu kesinlik akilciliginin determinist indirgemeci bir ideolojik inancidir.

 

Bilgi INSANOGLUNUN KENDI ICIN DE DAHIL, ALDIGI GOZLEMI KAVRAM ILE OZDESLESTIRDIKTEN SONRA, BU KAVRAMIN UZERINE TURETTIGIDIR.

 

Dolayisi ile kavram direk gozlem veren ile iliskili ya da onun gozlemine veya ondan duyumsal alinan aklin yarattigina tekabulk eder.

 

Burada denmek istenen sudur. BILIMSEL OLARAK INSANOGLU, KENDISINE GOZLEM VERENI DEGIL; KENDI ALGILADIGI GOZLEMI ORTAYA KOYAR. 

 

Bu da yine bilimsel olarak, VARLIGIN KENDISININ DEGIL, INSANOGLU ALGISINA YANSIYAN GOZLEMININ ORTAYA KOYUMUDUR.

 

Varligin kendisinin ortaya konumu ile ilgili felsefe dali metafiziktir, varliksal/ontolojik, tanrisal/teolojik ve metafizik/fizik otesi.

 

Burada uc indirgemeci ve determinist temel tartisir. Birinin gercek tabani, nesnel, digerinin oznel ve ucuncusunun de isimseldir.

 

Varligi ideolojik inancsal olarak ta "tek ilk mutlak" akilcilik temelinde, madde, dusunce ve kavram olarak sirasiyla algilarlar.

 

Verilen sira; materyalizm, idealizm ve pozitivizm dir.

Link to comment
Share on other sites

Öyle ama bu ayrımlar da önemli. Aslında 3 tür bilgi var. Dilimizde de karşılıkları hepsi tek kelimeli olmasa da mevcut. Şöyle ki; Data ( Veri ), İnformation ( bağlamı olan, anlamlı veri ) ve Knowledge ( tümevarımla üretilen işlenmiş bağlamı olan veri ).

 

İşte doğumdan önce insanda mevcut olan bilgi türleri hem İnformation ( kavramsallaştırma yetisi - anlamı, bağlamı olan veriye sahip işlevsellik ), hem de Knowledge ( hayatta kalabilmek için temelde nelerden korkulması gerektiğinin garantili-evrim süreci ile yapılanmış bilgisi ) dir.

 

Yapılandırma sürecinin işleyişi de şu sırayı takip ediyor :

 

Veri ( data ) insan türünün sınırları ve algılama yeterliliği çerçevesinde algılanıyor.

 

Bu veri zihinde neden-sonuç ilişkileri ile ( determinizim ) anlamlandırılıyor.

 

Anlamlandırılan veriler tüme varım yolu ile ( yanlışlanamayan doğrudur ) mantığı ile zihinde yer ediyor.

Bilgi uc cesittir. Fiziksel, sosyal ve matematiksel/mantiksal.

 

Niteleyen ise her bir sifattir; dilsel, bilimsel, bilissel, ideolojik, inancsal, dogrusal, gerceksel, felsefi, etik, metafizik, gnostik, agnostik, estetik, fizik otesi, tanrisal v.s.

 

Bilgi epistemolojik olarak GERCEGIN NE OLDUGUNUN INANC ILE DOGRULANMASIDIR.

Link to comment
Share on other sites

Sana ait, "Bilgi elbette sadece insanoğluna aittir" sözünü unuttun galiba.. Kaldı ki bunun ismine istersen bilgi, istersen information, istersen de knowledge diyiver. Hepsi de insanoğlunun ürettiği numenal soyutluk. Dilimizde buna BİLGİ deniyor.

 

Diyelim ki senin dediğin olsun, nöron ve reseptör hücreleri de ayrıca doğuştan bilgi(information) ihtiva etsin(yüklenmiş).

 

Bundan şu dört ihtimal çıkıyor; bu hücrelere daha önce yüklenmiş olan TEMEL yada, ÖZ ALGI BİLGİSİ, ya gen aktarımı ile atadan çocuğa, ya doğanın özelliği, ya metafiziki, ya da boş bilgisayar işlemci çipleri(biyolojide hücre) gibi sonradan yükleniyor(insansal bilgi).

 

Son ihtimal hariç ben diğer üçüne insansal bilgi diyemiyorum. Sence hangisi doğru? Veya başka ispatlanmış yada ihtimal bilgin var mı bu konuda?

Bilgi epistemolojik olarak ve alternatifsiz bir sekilde, antropomorfic ve antropocentrik tir.

 

Yani sadece insanoglu patentlidir.

 

Ortaya koydugu da insanoglu gozlem algi ve kavram temelli; ya insanoglunun kendisi ya da insanoglu disinda insanoglu algisina gozlem veren fenomenal/numenal icerkiktedir. 

 

Kisaca insanoglu disinda diyelim bir maymumun da kendi gozleminin algisi ve kavramsal temelde bilgisi vardir. Yalniz bu bilgi insanoglu bilgisi ile dialog kuramaz. Ustelik insanoglu maymunu gozlemler ve onun adina bilgi ortaya koyar. Bu bilg de maymunu degil, insanoglunu ilgilendirir.

 

Burada tek olan zihinsel olarak gelismis insanoglu yetisi hayvan tarafindan ogrenilebiliur ve istege uygun tekrar edilebilir, yani EHLILESTIRME VE EVCILLIK.

 

Bunun tersi ise FERAL, yani vahsiliktir.

Link to comment
Share on other sites

Sinir hücreleri ( nöronlar ) yapıları gereği information taşıması gerektiği information'ına sahiptir

 

Görme hücreleri ( foto reseptörler ) yapıları gereği information algılaması gerektiği information'ına sahiptir.

 

Kavramsal Bilgi Yetisi yapısı gereği içten veya dıştan gelen information'u tümevarım yolu ile indirgeyerek kavramsallaştırması gerektiği information'una sahiptir.

 

İşte bu informationların tümü doğuştan hazır ve nazırdırlar.

 

Tıpkı elektronların molekül oluşturması gerektiği information'ına sahip olması gibi.

 

Tıpkı su moleküllerin su oluşturması gerektiği information'ına sahip olması gibi.

 

Tıpkı bir makinenin bir işlevi yerine getirmesi gerektiği information'ına sahip olması gibi.

Onlar infarmasyon tasimazlar, onlari gozlemleyen insanoglu onlar ile ilgili infarmasyon verir.

 

Infarmasyon gelmez, algiyagelen gozlemdir ve bu gozlem sadece insanoglu eliyle kavramsal bilgiye donusturulur.

 

Yani insanoglu disinda hic bir sekilde kavramsal bilgi yoktur bu da dogustan gelmez, yasamda ogrenilir.

 

Elektronlar, molekuller ve makine hic bir infarmasyon tasimaz. Onler hakkindaki infarmasyonu insanoglu kendi gozlem algi ve kavramsal bilgisi ile, onlara da vermez; kendine verir.

 

Kisaca INSANOGLU DISINDAKI HIC BIR FENOMENDE HIC BIR SOYUT (INFARMASYON, BILGI, KURAL, KAIDE v.s.) OZ YOKTUR. Butun bunlari veren ve de sadece kendi icin veren insanogludur. Uzerine verileni de baglamaz. Cunku dialog yoktur. 

 

Yani bu verim, tek tarafli (insanoglu) bir vermedir ve monologdur.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...