Jump to content

Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur.


evrensel-insan

Recommended Posts

.

Bu dönemde aktive olan Güvenliksizlik korkusu / Kontrolü kaybetme korkusudur.

 

1-3 yaş arası Anal dönemde, nesneleri tutup bırakmama, bağımsızlık ( ben yaparım tarzı ) davranışları görülür. Bu aşamadaki bebeğin korkusu kontrolü kaybetme korkusudur. Yavaş yavaş toplumsal kurallar algılanır, çatışmalar başlar ve Süper Ego gelişmeye başlar.

 

Bu döneme saplanan yetişkinde obsesif-kompülsif kişilik bozuklukları görülür.

Evet goren yasamda olandir. Evet yasamdakinin yorumu.

 

Dogan bebek farki gene yok.

Link to comment
Share on other sites

.

Doğada kırmızı-sarı kombinasyonu ( yılanlar ) zehire, siyah-sarı kombinasyonu ( leopar, jaguar, sırtlan vb. ) yırtıcı tehlikeye tekabül eder. Bu gibi ilkel beyin kaynaklı ön bilgiler a prioriktir, evrimseldir.

 

Gözünü açan kedi yavrularının, insana daha çıkmamış dişini göstermeye ve korkutmaya çalışması deneyimden elde edilen bilgi kaynaklı bir davranış değildir. Yabancı varlıklara karşı gösterilen ön yargılı ( ön bilgi ) bir tepkidir.

 

Yine; kedi yavruları, annesiz büyümüş olsalar dahi dışkılarının üstünü örtmeyi bilirler. Bunu deneme yanılma ile değil, genetik olarak bilirler.

 

Yavru kediler de tıpkı insan yavruları gibi bildiklerinin bilincinde değildirler ama bilirler. Çünkü, bilmez iseler hayatta kalamazlar.

 

İşte bu ve buna benzer tepki ve davranışlar evrim ile kazanılmış ön bilgi kaynaklıdırlar.

 

Keza; İnsan türünün yavrusunun bebek dediğimiz aşamasında içgüdülere bağlı ön bilgi olmazsa hayatta kalma şansı olmaz. Bebek açlıktan ölebileceği bilgisine ( korku ) sahip olmazsa ağlamaz. Açlığa tepki vermez. Bu bilginin bilincine varması da gerekmez. Ön bilgi ( korku ) vardır ve bu bilgiye bağlı davranış vardır.

 

İçgüdülerin tümü ilkel beyin kaynaklı birer duyumdur. Korku duyuma bağlı bir ön bilgidir. İç güdüler birer duyumdur.

Ayni nakarat yasamda olanin gozlemi dogan yine devrede yok.

Link to comment
Share on other sites

.

Sen şimdi yine anlamamışsındır. Yazılanları takip edemediğinden beni Sahtekarlıkla, Yüzsüzlükle, hakaret ederek suçluyorsun. Bu suçlamalarını önemseseydim, tepki gösterirdim. Ama anlamadığını bildiğim için kızmadım, özür de beklemiyorum. Yine de sana son bir kez anlatmayı deneyeceğim. Şimdi, bu aşağıya iletişimimizin seyrini alıntılıyorum :

.

.

3. iletide, 1.iletideki kendi ifadem olan " İnsan türü dışında bilgi ortaya koyabilen başka bir tür ile iletişim kuran / kurduğunu düşünen"i evrensel-insana eşitleyerek, senin sorunu yanıtlıyorum. Kimmiş dediğinin bana göre sen olduğunu söylemiş oluyorum.

 

Anladın mı arkadaşım şimdi ?

Sende "benim boyle bir sey dememe imkan yok, ustelik tam aksi yoksa bu basligi neden acayim?" dedigimi umarim anlamisindir.

Link to comment
Share on other sites

Alakasiz cumlelerine de yanit vermeyecegim.

 

Ayni nakarat yeni dogan ile yasamda olanin farkinin algilanamamasi.

 

Neyse uckagitci oldugunu da bu arada ogrenmis olduk.

.

Cevap veremediğin için alakasız diyerek sıyrılmaya çalışma üçkağıtçılığını anlayabiliyorum.

 

Sen "ben su davranisimi gostereyim de korktugum algilansin" diye bir dusunce uretip de mi korkuyorsun ? :)

 

Cevap : Alakasız.

 

İyi de bu cümleyi bebek için kuran sensin. Bebek böyle demezmiş, o nedenle bebekte korku yokmuş. :)

 

" O yuzden bebek "ben su davranisimi gostereyim de korktugum algilansin" diye bir dusunce uretemez. Sadece gozleme davranis sunar. "

 

Bu cümle sana ait.

Link to comment
Share on other sites

.

Cevap veremediğin için alakasız diyerek sıyrılmaya çalışma üçkağıtçılığını anlayabiliyorum.

 

Sen "ben su davranisimi gostereyim de korktugum algilansin" diye bir dusunce uretip de mi korkuyorsun ? :)

 

Cevap : Alakasız.

 

İyi de bu cümleyi bebek için kuran sensin. Bebek böyle demezmiş, o nedenle bebekte korku yokmuş. :)

 

" O yuzden bebek "ben su davranisimi gostereyim de korktugum algilansin" diye bir dusunce uretemez. Sadece gozleme davranis sunar. "

 

Bu cümle sana ait.

Neyse ben son mesajimda son bir caba daha harciyacagim, o da soruya tutarli yanit gelirse.

 

Yoksa sen egomnu tatmin adina, kendi yazdigini kendine dogrulama adina, benim yaszdigimi bu dogruya uyarlama icin yapilan carpitma adina, iki satir iki farkli alinti ile kendince bir seyler gosterdigini dusunmen adina; devam edebilirsin.

Link to comment
Share on other sites

.

Cevap veremediğin için alakasız diyerek sıyrılmaya çalışma üçkağıtçılığını anlayabiliyorum.

 

Sen "ben su davranisimi gostereyim de korktugum algilansin" diye bir dusunce uretip de mi korkuyorsun ? :)

 

Cevap : Alakasız.

 

İyi de bu cümleyi bebek için kuran sensin. Bebek böyle demezmiş, o nedenle bebekte korku yokmuş. :)

 

" O yuzden bebek "ben su davranisimi gostereyim de korktugum algilansin" diye bir dusunce uretemez. Sadece gozleme davranis sunar. "

 

Bu cümle sana ait.

Evet kuran benim, bebek degil. Yani bebek boyle bir dusunceye sahip degildirin izahidir o cumle.

Link to comment
Share on other sites

Sende "benim boyle bir sey dememe imkan yok, ustelik tam aksi yoksa bu basligi neden acayim?" dedigimi umarim anlamisindir.

.

Sen kinayeyi de anlamıyorsun. Elbette böyle bir şey diyemezsin. Bu ifade sana senin tarzında ama kinayeli bir gönderme yaparak, " Fenomende Bilgi yoktur " yargının geçersizliğini anlatmak içindi.

 

ei- Fenomende Bilgi yoktur

 

kv- Ne biliyorsun, sen İnsan türü dışında bilgi ortaya koyabilen başka bir tür ile iletişim kuran / kurduğunu düşünen biri misin ?

 

:)

Link to comment
Share on other sites

.

Sen kinayeyi de anlamıyorsun. Elbette böyle bir şey diyemezsin. Bu ifade sana senin tarzında ama kinayeli bir gönderme yaparak, " Fenomende Bilgi yoktur " yargının geçersizliğini anlatmak içindi.

 

ei- Fenomende Bilgi yoktur

 

kv- Ne biliyorsun, sen İnsan türü dışında bilgi ortaya koyabilen başka bir tür ile iletişim kuran / kurduğunu düşünen biri misin ?

 

:)

Anlasildi yine kaynatiyorsun, demekki o cumleye bir itirazin yok. O zaman yazisma bitmistir.

Link to comment
Share on other sites

Evet goren yasamda olandir. Evet yasamdakinin yorumu.

 

Dogan bebek farki gene yok.

.

Ya ne olacaktı ? Sen bir kitapta bilgi olduğunu, okunduğunu gözlemleyerek çıkarsasan bu bilgin bilimsel bir bilgi olmaz mı ? İlla ki Kitabın kalkıp " ben de bilgi var " diye konuşarak kendisini pazarlaması mı gerek ? :)

 

Okunduğuna göre o kitapta bilgi olması gerektiği neden bilimsel olmasın ? Bilgi olmasa neden okunsun ?

 

Aynı şekilde, doğada kırmızı-siyah çizgili yılandan, görece iri olandan neden korkulsun ?

Link to comment
Share on other sites

.

Bak arkadaşım, Osilatörde Modülasyon yapılmadığını bilmediğimi zannetmen senin FM Osilatör ifadesinin pratik dildeki kullanımını bilmememden kaynaklanıyor.

 

Ayrıca, FM Osilatör ( anla diye ekleyeyim-Modülatörlü ) yalnızca Fenomene bir benzetme yapmak için kullandığım bir araçtı. Sen şimdi onu unut.

 

Ben sana onun yerine Kara Cisim olmayan herhangi bir cisimden bahsedeyim. Biz karanlıkta bu cisime görünür ışığa tekabül eden bandda EM dalga gönderelim. Şimdi, o cisme bizim ışın gönderdiğimizi unutalım. Ondan yansıyan ışınların frekanslarına, şiddetlerine, faz farklarına göre o cismin sahip olduğu özellikler olarak geometrisini, rengini, elastikiyetini yorumladığımızda, bu bilgileri bize sağlayan ışınlardaki bilgiyi ( frekans, şiddet, faz farkı bilgileri ) onun üretip üretmediğini bilemeyiz. Üretiyor dersek, ona bir akıl yüklemiş oluruz. Üretmiyor dersek de bilgimizi inkar etmiş oluruz. Onun için bilemiyoruz deriz.

 

Not : Burada o cisim bir modülatör görevi görmektedir.

 

Osilatördeki aynı hataya düşmüşsün.

 

Ne cisme yansıtılan ışında, ne de ondan bize geri dönüşte BİLGİ yoktur. İşte bu fenomenin dinamikliğidir.

 

Fenomenden bize yansıyan ışıktan çıkarımlarımız olan geometrik şekil, fiziksel özellikler, renk vs. insanoğlunua ait bilgilerdir. İnsanoğlu numenal yetisi ile bu özellikleri kavramlaştırır.

Link to comment
Share on other sites

.

Yeri gelmişken şu konuyu da netleştirelim artık.

 

Polemik zıtlaşma, sert tartışma demektir.

 

Ben zıtlaşmacı, sert tartışmacı bir paylaşıma da yokum. Polemiğe götürüyor. İnsanca, paylaşım.

 

Ekşi sözlükte polemiğe şu anlamlar da yüklenmiş.

 

-"çözüme yönelik olmayan her tür tartışmaya, argümana verilen isim".

 

-"basin yoluyla yapilan tartisma, atisma..yurdumuzda genelde lafla sidik yaristirmak, camur atmak ve deve guresi seklinde vuku bulur.."

Link to comment
Share on other sites

Tamam, güzel. Tabii ki, yansıyan ışığa ait frekans, şiddet, faz farkı bilgileri ve geometri, renk, elastikiyet gibi bilgiler bizim kavramsallaştırdığımız bilgilerdir ve biz fenomende bu bilgileri arar, ışığa ait frekans, şiddet, faz farkı bilgileri kullanarak Numenal Yetimiz ile  fenomeni anlamlandırmaya, kavramsal bilgi ( knowledge )  haline getirmeye çalışırız.

 

Ancak, ben başka bir şeyden bahsettim. Fenomen benzetimi yapabilmek için, o cisme ışık tuttuğumuzu bir an için unutup, yansıyan bilginin kaynağını bilmediğimizi varsayalım demek istemiştim. Yani, burada cisim gerçek varlık, yansıyan ışınlar fenomen olsun bir an için.

 

İşte o varsayımla, bize gelen ışınlardan başka bir fiziksel veri olmadığını kabul edelim. Bu ışınların yaptığı girişim saçaklarındaki bizim yorumladığımız bilgiyi ( information ) o cisim üretiyor diyebilir miyiz ? Elbette diyemeyiz ama o cisim üretmiyor da diyemeyiz . Çünkü, o cisme bir ışık yolladığımızı unuttuğumuz varsayımı yaptığımızdan.

 

Yani, burada varlık yerine koyduğumuz cisim ve fenomen yerine koyduğumuz ondan gelen ışın ve bu ışınların oluşturduğu girişim saçakları yani duran dalga yani o cisme ait kavramsal bilgimizi üretmemiz ( Varlığa ilişkin sandığımız ) için yararlandığımız, yine ürettiğimiz kavramlar olan frekans, genlik, faz farkı gibi kavramsal bilgilerimiz arasındaki aradığımız ilişkiyi yani  informationu bulduğumuz genlik modülasyonlu duran dalga.

 

Kısaca, biz frekans, genlik, faz farkı gibi kavramsal bilgileri ve frekans, şiddet, faz farkı kavramsal bilgileri üretmesek, elbette o girişim saçağında bir information bulamazdık. Ama üretiyor olmamıza rağmen bir ilişki bulamayabilirdik te ( Buraya dikkat ! )

 

İşte, o nedenle, fenomende ( girişim saçağı ) information bulunup bulunmadığını bilemeyiz. Ancak ve ancak, yeni kavramlar türetip, o cisimden ( varlıktan ) yansıyan başkaca fiziksel bulgulara ulaştığımızda ve o girişim saçağında farklı bir information bulduğumuzda, o eski bulduğumuz informationun o girişim saçağına artık ait olmadığını söyleyebiliriz. Onun dışında var veya yok diyemeyiz.

 

Toparlarsak, biz ne varlık fenomen üretiyor diyebiliriz ne de fenomen bilgi. Ama tersi de geçerli tabii. Dersek, bunlar Ontolojik Felsefi iddialar olur, bilimsel olmaz.

 

İşte gerçek yöntemsel naturalist yaklaşıma yani bilimin yöntemine de buradan gideriz.

Link to comment
Share on other sites

Ben zıtlaşmacı, sert tartışmacı bir paylaşıma da yokum. Polemiğe götürüyor. İnsanca, paylaşım.

 

Ekşi sözlükte polemiğe şu anlamlar da yüklenmiş.

 

-"çözüme yönelik olmayan her tür tartışmaya, argümana verilen isim".

 

-"basin yoluyla yapilan tartisma, atisma..yurdumuzda genelde lafla sidik yaristirmak, camur atmak ve deve guresi seklinde vuku bulur.."

.

Ben de tercih ederim ama bir taraf suçlamalar başlatınca, ister istemez gelişiyor. O tanımlar da yurdum insanı için geçerli olabilir fakat Polemik aslında bu değil. Konu dışı olmayan ve iknaya yönelik sert tartışmadır. Konu dışı kişiselleştirmelere polemik değil, kişiselleştirme ve atışma denir .

Link to comment
Share on other sites

Tamam, güzel. Tabii ki, yansıyan ışığa ait frekans, şiddet, faz farkı bilgileri ve geometri, renk, elastikiyet gibi bilgiler bizim kavramsallaştırdığımız bilgilerdir ve biz fenomende bu bilgileri arar, ışığa ait frekans, şiddet, faz farkı bilgileri kullanarak Numenal Yetimiz ile  fenomeni anlamlandırmaya, kavramsal bilgi ( knowledge )  haline getirmeye çalışırız.

 

Ancak, ben başka bir şeyden bahsettim. Fenomen benzetimi yapabilmek için, o cisme ışık tuttuğumuzu bir an için unutup, yansıyan bilginin kaynağını bilmediğimizi varsayalım demek istemiştim. Yani, burada cisim gerçek varlık, yansıyan ışınlar fenomen olsun bir an için.

 

İşte o varsayımla, bize gelen ışınlardan başka bir fiziksel veri olmadığını kabul edelim. Bu ışınların yaptığı girişim saçaklarındaki bizim yorumladığımız bilgiyi ( information ) o cisim üretiyor diyebilir miyiz ? Elbette diyemeyiz ama o cisim üretmiyor da diyemeyiz . Çünkü, o cisme bir ışık yolladığımızı unuttuğumuz varsayımı yaptığımızdan.

 

Birinci paragrafta bilimsel bilgi üretimin seyrini güzelce açıklamışsın.

 

Devamında "varsayalım" ile gözlem dışına çıkış olmuş. Bu da seni hataya götürmüş. Gözlem vermeyen bir tez hakkında neden konuşalım?

 

Cisim bilgi üretiyor mu/üretmiyor mu diye diye tahmin yürütmektense, bilimsel metodlara(gözlem, yanlışlama) bilgi üretilmeli.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...