Jump to content

Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur.


evrensel-insan

Recommended Posts

Vallahi bravo, neyse bunca yazisma bir ise yaramis.

.

Bunca yazımla bir şey anlatamıyorum dersen daha doğru bir laf etmiş olurdun. Biraz da kendini eleştir. Nerede qua felsefen ? 

 

Ya farkındasın ve yüzsüzlük yapıyorsun, ya da gerçekten farkında değilsin, çünkü anlamıyorsun.

 

Ayrıca, senin bu yazdıkların benim söylediklerimden farklı değil.

Link to comment
Share on other sites

Henuz ortada olmayan bir insanogludur. Yani gozlem veren bir suru A vardir ama insanoglu henuz yoktur. Hayir,  insanoglu magaradan cikti ve monad olarak beyninde bir suru !? belirdi. Iste bu var ile isaretlenmeden once A dir. Cunku var ile isaretlendiginde zaten B olmustur.

.

İnsan mağaradan birden çıkmadı. Evrimsel süreçte bu anlattıkların geçersiz. Böyle bir keskin çizgi tayin edilemez. Bu anlatım Adem ortaya çıktı / yaratıldı, etrafına baktı, o ne, bu ne dedi gibi bir anlatımdır.

Link to comment
Share on other sites

Iste burada sorun basliyor cunku bilimi ontolojik olarak

degerlendiriyorsun, halbuki bilimin degerlendirilmesi epistemolojiktir.

.

Senin hala algılayamadığın konu şu :

 

BEN VARLIKSAL BAKIŞ AÇISI İLE YOLA ÇIKIP EPİSTEMOLOJİK BAKIŞ AÇISININ GEREKLİLİĞİNİ İSPATLIYORUM VE BÖYLECE SENİN İDDİANIN GEÇERSİZ OLDUĞUNU DA İSPATLAMIŞ OLUYORUM.

 

YANİ; HERHANGİ BİR FENOMENDE BİLGİ YOKTUR DENİLEMEZ. DENİLEBİLMESİ ANCAK O FENOMENE İLİŞKİN OLGUNUN YANLIŞLANIP YENİ BİR OLGU ORTAYA ÇIKTIĞI ANDIR. ESKİ OLGU FENOMENE İLİŞKİN OLMAZ. YENİ OLGU DA YİNE FENOMENE AİT DEĞİLDİR DENİLEMEZ.

Link to comment
Share on other sites

Konu gerekip gerekmemesi degil; bilip bilmemesi.

 

Hangi mantiga ve gozleme gore? Ayrica her davranis bilgiden kaynaklanmaz, daha once gozlemi alinmis ve kavramsal bilgisi ortaya konmus davranislara bilgi yuklenir. Ustelik her hangi birdavranisin, ayni kavram ile dile gelecegi garantisi de yoktur. Biri korku der, digeri, edise, baskasi evham, bir baskasi panik v.s. Iste bu bile gozlemi alinan bir davranisin ne sekilde degerlendirileceginin kisinin kendi algi bilgi v.s. temelinde oldugunu gosterir.  Oyuzden KIMSE BIR OLGU OLARAK GOZLEMINI ALDIGI DAVRANISIN TUM INSANOGLUNU KAPSAYAN ORTAK BIR ADI ILE DEGERLENDIREMEZ. Bu da her turlu davranisin, DAVRANISIN GOZLEMINDEN DEGIL; O GOZLEMI ALANIN KENDI DUZEYINDEN DEGERLENDIRILDIGINI GOSTERIR.

 

O yuzden bebek "ben su davranisimi gostereyim de korktugum algilansin" diye bir dusunce uretemez. Sadece gozleme davranis sunar.

 

Bilincaltinda olan bilgi kisinin kendi serbest iradesi ile bilincli olarak ortaya koydugu bilgi degildir.

.

OLMASI DA GEREKMEZ.

 

Sen "ben su davranisimi gostereyim de korktugum algilansin" diye bir dusunce uretip de mi korkuyorsun ? :)

 

Elbette, hayır. ( Doğru ya da yanlış ) korkman gerektiğinin bilgisini taşıdığın için korkuyorsun.

 

Ayrıca, Endişe, Evham, Panik duygularının altında da Korku vardır. Bu tür üçkağıtçılıklarla bir yere varamazsın.

 

İnsanın her davranışı bilgiden kaynaklanır. O bilgiyi senin beğenip beğenmemen, o bilgiye bilgisizlik demen sonucu değiştiremez.

 

Konu bilinçle bilgiye sahip olmak meselesi değildir. Bilinç olmadan da insanı yönlendiren bilgiler olabilir.

Link to comment
Share on other sites

Bebekte bilincaltina verilen bilgileri atmak donemi; ana rahmi ile genelde 3 yas arasidir. Iste o yuzden bir kisi, 3 yasi oncesini hatirlamaz. 3 yasindan sonra sorarak ogrenme donemi baslar. Bu aslinda omur boyu surer. Ogrenileni uygulama ve karsi cikma da, yine 3 yasindan itibaren baslar. Ustelik bebek bunu bir sey elde etmek icin kullanir. Mesela bir oyuncak ister, verilmediginde de aglar. Cunku aglayinca istedigini alabilecegi bilgisini ogrenmistir. Yani DUYGU SOMURUSU YAPAR. Yalniz bunun duygu somurusu oldugu bilgisine sahip degildir, taki ogrenene kadar.

.

Bu dönemde aktive olan Güvenliksizlik korkusu / Kontrolü kaybetme korkusudur.

 

1-3 yaş arası Anal dönemde, nesneleri tutup bırakmama, bağımsızlık ( ben yaparım tarzı ) davranışları görülür. Bu aşamadaki bebeğin korkusu kontrolü kaybetme korkusudur. Yavaş yavaş toplumsal kurallar algılanır, çatışmalar başlar ve Süper Ego gelişmeye başlar.

 

Bu döneme saplanan yetişkinde obsesif-kompülsif kişilik bozuklukları görülür.

Link to comment
Share on other sites

Hangi mantiga ve gozleme gore?

.

Doğada kırmızı-sarı kombinasyonu ( yılanlar ) zehire, siyah-sarı kombinasyonu ( leopar, jaguar, sırtlan vb. ) yırtıcı tehlikeye tekabül eder. Bu gibi ilkel beyin kaynaklı ön bilgiler a prioriktir, evrimseldir.

 

Gözünü açan kedi yavrularının, insana daha çıkmamış dişini göstermeye ve korkutmaya çalışması deneyimden elde edilen bilgi kaynaklı bir davranış değildir. Yabancı varlıklara karşı gösterilen ön yargılı ( ön bilgi ) bir tepkidir.

 

Yine; kedi yavruları, annesiz büyümüş olsalar dahi dışkılarının üstünü örtmeyi bilirler. Bunu deneme yanılma ile değil, genetik olarak bilirler.

 

Yavru kediler de tıpkı insan yavruları gibi bildiklerinin bilincinde değildirler ama bilirler. Çünkü, bilmez iseler hayatta kalamazlar.

 

İşte bu ve buna benzer tepki ve davranışlar evrim ile kazanılmış ön bilgi kaynaklıdırlar.

 

Keza; İnsan türünün yavrusunun bebek dediğimiz aşamasında içgüdülere bağlı ön bilgi olmazsa hayatta kalma şansı olmaz. Bebek açlıktan ölebileceği bilgisine ( korku ) sahip olmazsa ağlamaz. Açlığa tepki vermez. Bu bilginin bilincine varması da gerekmez. Ön bilgi ( korku ) vardır ve bu bilgiye bağlı davranış vardır.

 

İçgüdülerin tümü ilkel beyin kaynaklı birer duyumdur. Korku duyuma bağlı bir ön bilgidir. İç güdüler birer duyumdur.

Link to comment
Share on other sites

Hala anlamıyorsun. Ben onu senin cümlen olarak koymadım. SANA SENİN YAZDIKLARINDAN ÇIKARDIĞIM KENDİ ALGIMI ANLATMAK İÇİN KOYDUM.

 

Bunu bile anlamaktan acizsen, yapacak bir şeyim yok anlatmak için artık.

.

Sen şimdi yine anlamamışsındır. Yazılanları takip edemediğinden beni Sahtekarlıkla, Yüzsüzlükle, hakaret ederek suçluyorsun. Bu suçlamalarını önemseseydim, tepki gösterirdim. Ama anlamadığını bildiğim için kızmadım, özür de beklemiyorum. Yine de sana son bir kez anlatmayı deneyeceğim. Şimdi, bu aşağıya iletişimimizin seyrini alıntılıyorum :

.

 

" A varının insan tarafından B'ye dönüştürüldüğü de insanın kavramsal bilgisidir.

 

Gerçekte, bilinebilen bir şey değildir.

 

B, pekela A'nın kendisi de olabilir, bunu bilemeyiz.

 

Bilebileceğimizi söyleyen İnsan türü dışında bilgi ortaya koyabilen başka bir tür ile iletişim kuran / kurduğunu düşünenlerdir. "

Kimmis " İnsan türü dışında bilgi ortaya koyabilen başka bir tür ile iletişim kuran / kurduğunu düşünenler. " Insanoglu degil mi, yoksa insanoglu disi baska bir guc mu var da kimsenin haberi yok? Ayrica insanoglu bu guc ile hangi temelde ortak diaslog kuruyor?

 

Yoksa Islam'in Muhammed'i gibi, insanoglu disi bir guc ile (Allah) iletisim kurdugunu soyleyen ve bunu da insanogluna aktaran 3. bir guc mu var?

Senden bahsettiğimi anlamamışsın.

 

İnsan türü dışında bilgi ortaya koyabilen başka bir tür ile iletişim kuran / kurduğunu düşünen evrensel-insan, A varının ne olduğunu bildiği için, A varının insan tarafından dönüştürülen B kavramsal bilgisinin A’ya kesinlikle ait olmadığını söylüyor. Kendisini tanrı / peygamber / uzaylı vs. yerine koyan kimmiş anladın mı arkadaşım şimdi ?

 

.

3. iletide, 1.iletideki kendi ifadem olan " İnsan türü dışında bilgi ortaya koyabilen başka bir tür ile iletişim kuran / kurduğunu düşünen"i evrensel-insana eşitleyerek, senin sorunu yanıtlıyorum. Kimmiş dediğinin bana göre sen olduğunu söylemiş oluyorum.

 

Anladın mı arkadaşım şimdi ?

Link to comment
Share on other sites

.

Hala bıraktığım yerdesin. :)

 

Yazımdaki Osilatör kelimesi yerine FM Verici kelimesi koy, ona göre anlatmak istediğime odaklan. Takılma. Bak ben takılmıyorum. FM Osilatör kelimesinin kullanım pratikliği olduğu için böyle bir yaygın kullanımı olduğunu bilmemene bir şey demiyorum.

 

Polemiğe cevap yok. Bu kesin kararım.

 

1- Yanlışın zaten buradan geliyor. Bilginin nerede olduğunun anlaşılması için osilatör ile osilatörden sonra gelen modülatör katı özellikle ayrılmalıdır.

 

Çünkü osilatör bir fenomendir. Doğadakiler gibi. Onlarda yüklü bilgi olmaz. Modülatör ise bilgi yükleyici devredir. İnsanoğlu tarafından bilgi yükletilen devredir. OSİLATÖR BİLGİ TAŞIMAZ.

 

2-  a) Fenomendeki dinamiklik bilgi üretir/taşır ne demek?

 

     b ) Fenomende bilgi yoktur ne demek?

Link to comment
Share on other sites

1- Yanlışın zaten buradan geliyor. Bilginin nerede olduğunun anlaşılması için osilatör ile osilatörden sonra gelen modülatör katı özellikle ayrılmalıdır.

 

Çünkü osilatör bir fenomendir. Doğadakiler gibi. Onlarda yüklü bilgi olmaz. Modülatör ise bilgi yükleyici devredir. İnsanoğlu tarafından bilgi yükletilen devredir. OSİLATÖR BİLGİ TAŞIMAZ.

b ) Fenomende bilgi yoktur ne demek?

.

Bak arkadaşım, Osilatörde Modülasyon yapılmadığını bilmediğimi zannetmen senin FM Osilatör ifadesinin pratik dildeki kullanımını bilmememden kaynaklanıyor.

 

Ayrıca, FM Osilatör ( anla diye ekleyeyim-Modülatörlü ) yalnızca Fenomene bir benzetme yapmak için kullandığım bir araçtı. Sen şimdi onu unut.

 

Ben sana onun yerine Kara Cisim olmayan herhangi bir cisimden bahsedeyim. Biz karanlıkta bu cisime görünür ışığa tekabül eden bandda EM dalga gönderelim. Şimdi, o cisme bizim ışın gönderdiğimizi unutalım. Ondan yansıyan ışınların frekanslarına, şiddetlerine, faz farklarına göre o cismin sahip olduğu özellikler olarak geometrisini, rengini, elastikiyetini yorumladığımızda, bu bilgileri bize sağlayan ışınlardaki bilgiyi ( frekans, şiddet, faz farkı bilgileri ) onun üretip üretmediğini bilemeyiz. Üretiyor dersek, ona bir akıl yüklemiş oluruz. Üretmiyor dersek de bilgimizi inkar etmiş oluruz. Onun için bilemiyoruz deriz.

 

Not : Burada o cisim bir modülatör görevi görmektedir.

Link to comment
Share on other sites

Polemiğe cevap yok. Bu kesin kararım.

.

Yeri gelmişken şu konuyu da netleştirelim artık.

 

Polemik zıtlaşma, sert tartışma demektir. Halk arasındaki kullanılan anlamı doğru değildir. Polemik olması bilgi paylaşımını tıkamaz. Hatta 3. şahıslar açısından konuyu, tartışılanın özünü netleştirerek kavranmasını kolaylaştırır.

 

Bana ve Vikipediye inanmadığın için ve ısrarın üzerine Ekşi sözlükteki senin tabirinle işi bilenlerden alıntı yapmıştım, yine yapayım :

 

" televizyonda bilhassa tartisma programlarinda bir cok kisinin girmek istemedigini iddia ettigi,ancak daha kelimeyi kullandigi anda girmis bulundugu sey.ayaga dusmus kavram.bunu kullananlar genelde spekulasyonu da kullanirlar.muhtemelen akillarindan tartisma kelimesi gectiginde polemik,dedikodu,iftira kavramlari gectiginde ise spekulasyon demeyi daha havali bulurlar.

(bkz: pseudo entelektuel) "

 

" belli bir kültür düzeyinin üzerinde seyrettiğini düşünen insaların , farklı fikirdeki şahıslarla tartışırken olaya son vermek için kullandıkları ve bahane ettikleri sözcük.

(bkz: polemiğe girmek)

(bkz: gereksiz polemiğe girmek istemiyorum) "

 

" yunanca polemikôs'tan gelme. harb, savaş, muharebe demek. anlam genişlemesiyle dil savaşı, dil dalaşı, sözlü çatışma, münazara olmuş.

günümüzde olumsuz bir tınısı var, ne zaman, neden, nasıl bu duyguyu kazandı acaba. oysa savaş genellikle dilde-edebiyatta yüceltilen bir kavram. ilginç.

 

(bkz: kelime kökenlerine inmeye bayılan insan modeli) çorbada tuzumuz olsun. "

 

Link to comment
Share on other sites

.

Öncelikle, Fenomen bilimsel değil, felsefi bir kullanımdır. Bilimde gerçekliği nesnel olan madde kullanımı vardır. Fenomenin varlıksal bir kullanımı olduğunu söylemedim.

Ben sana bu yuzlerce kez aciklamaktan, link vermekten artik biktim ve anladim ki bu konuda senin bilincin, noncognitist. Cunku senin zaten en bas huyun illa kendi dedigini tekrar etmek, daha ne kadar tekrar edeceksin. En azindan gir bir oku ogren de dogmalarina sarilma.

 

Fenomenin gozlemlenmesi, bilimsel yontemin ilk cumlesidir. O yuzden ya biraz cagdaslas ya da bosuna bana su varliksal klasik metafizik bilim anlayisindan bahsetmekten vazgec.

" Var olan " duyularla algılanabilen, somut olduğu için aynı zamanda Fenomeni oluşturandır.

InsanogluFENOMENI OLUSTURMAZ, FENOMEN E VERDIKLERI ILE FENOMENE EKLEME YAPAR. Kim olusturuyor fenomeni?

Materyalizme göre, " Var olan ", yani Fenomeni oluşturan, gerçek ve nesnel olan, " Varlık"tır. O da tözdür, maddedir.

 

İdealizme göre ise, " Var olan ", yani Fenomeni oluşturan, gerçek ve nesnel olan " Varlık " değil, gerçek olmayan ve öznel bir yanılgı, düşüncedir. İdealizme göre, gerçek ve nesnel olan ise Numeni oluşturan Varlıktır. İdealizme göre Fenomen ve Numen ikisi birlikte gerçek varlığa, öze ilişkindir.

 

Bu ikisi de biri Metafiziği reddeden, diğeri kabul eden olmak üzere, metafizik ontolojik tabandaki zıt iddialardır.

 

Pozitivizm ise konu dışı. Zira, Pozitivizm Varlıkla ilgili bir felsefe değil, olguların açıklanmasında Metafizik aramama yaklaşımı felsefesidir.

yeter artik senin varlik ufkunun disina cikamadigin iyice algilanmistir. O yuzden nasil bir ateist bir teiste bir sey anlatamazsa, ben de sana artik bir sey anlatamam. Cunku dogmalarin inanclarin sabitlerinn ve cagdisiligin buna engel.

Link to comment
Share on other sites

.

Hala anlamıyorsun. Ben onu senin cümlen olarak koymadım. SANA SENİN YAZDIKLARINDAN ÇIKARDIĞIM KENDİ ALGIMI ANLATMAK İÇİN KOYDUM.

 

Bunu bile anlamaktan acizsen, yapacak bir şeyim yok anlatmak için artık.

Durum cok daha vahim. Sen demek hic bir sey anlamamissin ve bunu her yerde ayni dogmalarini tekrar ederek gosteriyorsun, ustelik verileni algilayacak sekilde bilincin de acik degil ve verileni ancak kendi dogmalarin temelinde anliyorsun.

 

Biraz mantik yahu, ben boyle dusunsem bu basligi neden acayim?

Link to comment
Share on other sites

Bebekte bilincaltina verilen bilgileri atmak donemi; ana rahmi ile genelde 3 yas arasidir. Iste o yuzden bir kisi, 3 yasi oncesini hatirlamaz. 3 yasindan sonra sorarak ogrenme donemi baslar. Bu aslinda omur boyu surer. Ogrenileni uygulama ve karsi cikma da, yine 3 yasindan itibaren baslar. Ustelik bebek bunu bir sey elde etmek icin kullanir. Mesela bir oyuncak ister, verilmediginde de aglar. Cunku aglayinca istedigini alabilecegi bilgisini ogrenmistir. Yani DUYGU SOMURUSU YAPAR. Yalniz bunun duygu somurusu oldugu bilgisine sahip degildir, taki ogrenene kadar.

.

Açlıktan ölme / Beslenememe korkusu

 

0-1 yaş arası bebeğin dış dünya ile kurduğu ilişki yalnız ağız yoluyla ( oral )dır. Beyninin yoğunlaştığı tek algı reseptörleri ağız ve dudaklardadır. Ve bu aşamadaki bebeğin tek korkusu beslenememe korkusudur.

 

Bu döneme saplanan yetişkinde madde bağımlılığı ve depresif kişilik bozuklukları görülür.

 

Daha sonraki yaşlarda sırasıyla Anüs ve Fallus önem kazanır.

 

Güvenliksizlik korkusu / Kontrolü kaybetme korkusu

 

1-3 yaş arası Anal dönemde, nesneleri tutup bırakmama, bağımsızlık ( ben yaparım tarzı ) davranışları görülür. Bu aşamadaki bebeğin korkusu kontrolü kaybetme korkusudur. Yavaş yavaş toplumsal kurallar algılanır, çatışmalar başlar ve Süper Ego gelişmeye başlar.

 

Bu döneme saplanan yetişkinde obsesif-kompülsif kişilik bozuklukları görülür.

 

Cinselliğin yok olması ( üreyememe ) korkusu / Kastrasyon Korkusu

 

3-6 yaş arası Fallik dönemde ise, çocuğun beyninin yoğunlaştığı algı reseptörleri ağız ve dudaklar, anüs ve ağırlıklı olarak penis ve klitoristir. Bu dönemde ilkel beyin kaynaklı yeni bir korku daha algılanmaktadır. O da Kastrasyon korkusudur. Bu dönemde çocuğun anneye duyduğu cinsel istek, babaya karşı hissettiği rekabet duygusu ve nefret, Kastrasyon korkusu sayesinde baba ile özdeşleşme ve bu yolla anneye karşı cinsel doyum getirir. Baba ile özdeşleşme aynı zamanda Süper Egonun gelişiminin son aşamasıdır.

 

Bütün bunlar hayatta kalmak için gerekli korkulardır, ön bilgilerdir, ön yargılardır.

 

Bunların doğuştan bulunmaması demek, gözlemdi, şuydu, buydu derken hayatın tehlikeye girmesi demektir. Yaşam beklemez.

Link to comment
Share on other sites

.

Bunca yazımla bir şey anlatamıyorum dersen daha doğru bir laf etmiş olurdun. Biraz da kendini eleştir. Nerede qua felsefen ? 

 

Ya farkındasın ve yüzsüzlük yapıyorsun, ya da gerçekten farkında değilsin, çünkü anlamıyorsun.

 

Ayrıca, senin bu yazdıkların benim söylediklerimden farklı değil.

Dogru sen yoktun ya, anlatamayan ben olayim. Sonucta olmuyanin bu anlama payinda bir yeri olmaz.

 

Son cumlen ise tam bir takiye. Cunku illa kendi ideolojik inancsal dogrularin ile bir bag kuracaksin. Qua felsefesinin algilanabilmesi icin, bilincacikligi gerekiyor. Ya da en azindan ezber bozmak  simdiye kadar sorgulanmayanlari sorgulamak. O yuzdenm aslinda benim dusunce ve bilgiyi dile getirip cekilmem lazim. Cunku hic bir mesaj ona bir katki saglamadigi gibi, bir de senin kendi dogrularini sanki ben soylemisim gibi gostgerme, ya da soylenenlerin bir cesit carpitma yolu ile "iste bak sen de burda benim dedigimi dedin" seklinde iletme.

Link to comment
Share on other sites

.

İnsan mağaradan birden çıkmadı. Evrimsel süreçte bu anlattıkların geçersiz. Böyle bir keskin çizgi tayin edilemez. Bu anlatım Adem ortaya çıktı / yaratıldı, etrafına baktı, o ne, bu ne dedi gibi bir anlatımdır.

Bir ornegi bile elestirmek icin firsat kolluyorsun ya, helal olsun sana!

 

Bu ornek felsefe de verilen ornektir. Yoksa konu senin yukarida belirttiklerin ile bir sey dile getirmis olmak degil.

 

Bizde bir deyis vardir "ornegin, ornek oldugunu akilda tutarak/unutmayarak"

Link to comment
Share on other sites

.

Senin hala algılayamadığın konu şu :

 

BEN VARLIKSAL BAKIŞ AÇISI İLE YOLA ÇIKIP EPİSTEMOLOJİK BAKIŞ AÇISININ GEREKLİLİĞİNİ İSPATLIYORUM VE BÖYLECE SENİN İDDİANIN GEÇERSİZ OLDUĞUNU DA İSPATLAMIŞ OLUYORUM.

 

YANİ; HERHANGİ BİR FENOMENDE BİLGİ YOKTUR DENİLEMEZ. DENİLEBİLMESİ ANCAK O FENOMENE İLİŞKİN OLGUNUN YANLIŞLANIP YENİ BİR OLGU ORTAYA ÇIKTIĞI ANDIR. ESKİ OLGU FENOMENE İLİŞKİN OLMAZ. YENİ OLGU DA YİNE FENOMENE AİT DEĞİLDİR DENİLEMEZ.

Ya oylemi, aferin sana.

 

Ayni yanitlari vermekten biktim, yeni bir sey yazarsan bakariz.

Link to comment
Share on other sites

.

OLMASI DA GEREKMEZ.

 

Sen "ben su davranisimi gostereyim de korktugum algilansin" diye bir dusunce uretip de mi korkuyorsun ? :)

 

Elbette, hayır. ( Doğru ya da yanlış ) korkman gerektiğinin bilgisini taşıdığın için korkuyorsun.

 

Ayrıca, Endişe, Evham, Panik duygularının altında da Korku vardır. Bu tür üçkağıtçılıklarla bir yere varamazsın.

 

İnsanın her davranışı bilgiden kaynaklanır. O bilgiyi senin beğenip beğenmemen, o bilgiye bilgisizlik demen sonucu değiştiremez.

 

Konu bilinçle bilgiye sahip olmak meselesi değildir. Bilinç olmadan da insanı yönlendiren bilgiler olabilir.

Alakasiz cumlelerine de yanit vermeyecegim.

 

Ayni nakarat yeni dogan ile yasamda olanin farkinin algilanamamasi.

 

Neyse uckagitci oldugunu da bu arada ogrenmis olduk.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...