Jump to content

Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur.


evrensel-insan

Recommended Posts

Tum yazismalarin "ustue bir sunger cek."

 

Ben " Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur." diyorum, nedir itirazin? ve bu itirazinin gozlemsel temeli nedir?

.

Yeniden başa dönelim diyorsun. Olur, benim için fark etmez. Yalnız, öncelikle kavramlarda uzlaşmamız gerek.

 

Mesela burada ;

.

A ve B birbirine ozdestir, kesistirilmistir. B A nin ustune gelmistir, B A yi yok etmistir.

 

gozlemledin adina tas dedin. TAS B dir, A nedir? Fenomen deme o da B dir. Iste tum algi kavramsal bilgi ve sonraki gozlem artik B uzerinedir. Yani tasi gozlemledin.

.

önce kavramsal bilgi olan B'ye fenomen diyorsun, hemen sonraki cümlende ise, tum algi kavramsal bilgi ve sonraki gozlem artik B üzerine ( yani ilk cümleni doğru kabul edersek, fenomen olan B üzerinedir ) diyorsun. B Fenomen ise, burada bilgi nerede ? Taş B ise, fenomen nedir ? Yani B Taş ise, Taşa kavramsal bilgi mi, fenomen mi dediğin anlaşılmıyor. Taş kavramsal bilgi değil midir ? Taş üzerinden başka kavramsal bilgiler türetilebilir ama Taş kavram olarak kendisi de zaten bilgidir, fenomen değil.

 

Bana göre ise, A varından dönüştürdüğümüz B bilgidir. Çünkü, A varlık, B bu varlığa ilişkin fenomenin gözleminden aldığımız bilgidir.

 

Senin anlayacağın, ben burada fenomen için bir harf kullanmadım. Fenomene " a " diyerek, tekrar cümlemi yazarsam;

 

A varından dönüştürdüğümüz B bilgidir. Çünkü, A varlık, B bu varlığa ilişkin " a " fenomeninin gözleminden aldığımız bilgidir.

 

Ha, neden varlığı karıştırıyorsun diyorsan, açıklayayım.

 

Ontolojik olarak iki iddia var bildiğimiz gibi.

 

Birisi, Fenomen ( gözlem aldığımız taban ) varlığın kendisidir diyen Materyalizm.

 

Diğeri, Fenomen ( gözlem aldığımız taban ) varlığın kendisi değildir, duyularımız ile algılayamadığımız ( gözlem alamadığımız taban ) Numen, varlığa ilişkin buzdağının diğer kısmıdır diyen İdealizm.

 

İşte ben, bu ikisi arasında bir yerde konuya nesnel bakmaya çalışıp, Fenomende bilgi olmadığını söylemenin, Numen iması olduğunu, varlığa ilişkin tüm verilerin fenomende olmadığının iddiasının idealizm olduğunu anlatmaya çalışıyorum kaç mesajımda. Yani, bilgi derken DATA yani VERİ’yi kastediyorum.

 

Ayrıca, bizim fenomenin gözleminden elde ettiğimiz olgusal geçerliliğe sahip ve yanlışlanabilir datanın yani verinin, yanlışlanana kadar, varlığa ilişkin fenomene ait olup olmadığını bilemeyeceğimizi söylüyor ve fenomene ait olmadığı iddiasının, Numen varsayımına dayandığını iddia adiyorum.

 

Daha somut anlatırsam, Taş bilgisini türetmemizi sağlayan fenomen ( ondan yansıyan ve görmemizi sağlayan ışınlar ), bizim taşın maddenin en küçük birimi olan atomlardan oluştuğu bilgisini çıkarmamızı sağlıyor. Şu aşamada, biz bu bilginin fenomene ait olup olmadığını bilemiyoruz. Fenomene ait değildir diyemeyeceğimiz gibi, aittir de diyemeyiz.

 

Ama bu bilgi gözlemsel olarak yanlışlandığında, yani yeni gözlemlerle biz atomların da çekirdek ve elektronlardan oluştuğunu gözlemlediğimizde ve maddenin en küçük biriminin bunlar olduğu yeni bilgisini türettiğimizde, işte o zaman önceki bilgimiz yanlışlandığından, o bilgimiz fenomene ait değildi diyebilme şansına kavuşmuş oluruz.

 

Fakat, elde ettiğimiz yeni bilginin de gözlemsel yanlışlanana kadar fenomene ait olup olmadığını bilemeyeceğimiz gibi, fenomene ait değildir veya aittir de diyememeğe devam ederiz.

 

Bu bilgi fenomene ait diyen de felsefi bir yargıda bulunmuş olur, bilimsel değil.

 

Bu bilgi fenomene ait değildir diyen de felsefi bir yargıda bulunmuş olur, bilimsel değil.

 

Bilimsel olarak söylenebilecek tek şey, bu bilginin fenomene ait olup olmadığını henüz bilemediğimizdir.

 

Bu dediğim bilgiyi mutlaklaştırmak, gözlemsel yanlışlanabilirliği, olgusal geçerliliği yok saymak değildir.

Link to comment
Share on other sites

O senin dedigin kisir dongudur. Ya da "siracinin sahidi bozaci" dir. Celiski tam da sende. Yeni doganinKORKMADIGINI SOYLEMIYORUM, BANA GOZLEM VEREN DAVRANISININ KORKU OLDUGUNU yeni doganin BILMEDIGINI SOYLUYORUM. Iste asagidaki yanitim da, bunun bilimsel aciklamasidir.

 

HIC BIRDAVRANIS DAVRANISA GORE KAVRAMSAL BILGI ICERMEZ, DUSUNCEYE/ALGIYA/GOZLEME GORE ICERIR.

.

Bende davranışının korku olduğunu BİLMESİ GEREKMİYOR DİYORUM.

 

Her davranış BİLİNCİNDE OLUNSUN OLUNMASIN BİR BİLGİDEN KAYNAKLANDIĞINA GÖRE, YENİ DOĞANDA GÖZLENEN KORKU EMARESİ ONDA KORKMASI GEREKTİĞİNİN BİLGİSİNİN BULUNDUĞUNUN KANITIDIR.

 

Mesela, davranışının bilincinde olmayan ama bu davranışının kaynağı BİLİNÇALTINDA olan bir kişinin, Bilinçaltında bir bilgi yoktur denilemez. Davranışının kaynağı olan bilgi BİLİNCİNDE DEĞİL; BİLİNÇALTINDADIR ve davranışının bilincinde olmaması BİLİNÇALTINDA BU DAVRANIŞA KAYNAKLIK EDEN BİR BİLGİ OLMADIĞINI GÖSTERMEZ.

Link to comment
Share on other sites

.

En azından senin gibi anlamadığım yerde karşıdakini " sahtekarlık " gibi hakaret içerikli değil, anlamamakla itham ediyorum. Bu ikisinin farkının farkına varman gerek. Ama nerde ? Bir bunu bile anlaman mümkün olmuyor.

Buradaki sahtekarlik hic bir zaman soylemeycegim tamamen beynimin her duzeyine ters bir cumleyi, sanki ben soylemisim gibi yazman. Bunun adi sahtekarlik degil de nedir?

Link to comment
Share on other sites

.

Bilmem. Sen ne yaptıysan ben de onu yaptım. Bak bakalım o dediğin var mı şu aşağıda yazdığın ve benim de o cevabı verdiğim yazında . O yüzden, o soruyu bana değil, kendine soracaksın.

.

Odedigin derken, eger olgusal gecerlilik ve gozlemsel dile getirim ise kastin, tabi ki var.

 

Olmadigi yerin nerede oldugunu dusunuyorsan, goster ve neden olmadigini acikla.

Link to comment
Share on other sites

 

.

Yeniden başa dönelim diyorsun. Olur, benim için fark etmez. Yalnız, öncelikle kavramlarda uzlaşmamız gerek.

 

Mesela burada ;

.

.

 

önce kavramsal bilgi olan B'ye fenomen diyorsun, hemen sonraki cümlende ise, tum algi kavramsal bilgi ve sonraki gozlem artik B üzerine ( yani ilk cümleni doğru kabul edersek, fenomen olan B üzerinedir ) diyorsun. B Fenomen ise, burada bilgi nerede ? Taş B ise, fenomen nedir ? Yani B Taş ise, Taşa kavramsal bilgi mi, fenomen mi dediğin anlaşılmıyor. Taş kavramsal bilgi değil midir ? Taş üzerinden başka kavramsal bilgiler türetilebilir ama Taş kavram olarak kendisi de zaten bilgidir, fenomen değil.

 

Tabiki cunku fenomen de insanoglunun bir kavramsal bilgisidir. A bile oyle. Yalniz insanoglunun henuz dahilolmadigi bir konumdaki insanoglunun algisina gozlem verene matematiksel olarak A diyorum, ve ayni matematiksel mantik ile onun artik A olmadigini gostermek icin, insanoglunun ona var temelinde verdigine de B diyorum. Dolayisi ile burada C olamaz. Cunku var ve olmak katagorisiikilidir, ucuncusu yoktur. Yani var A ise A varini B yapan Insanogludur. Burada hem A hem de B ozelligini tasiyan epistemolojik olarak alternatifsiz olan insanoglunu anca bu farki yani A yi Kendide dahil algilama ve B yapma farkini uygulayan insanoglu da C dir.

 

C A nin kendide dahil gozlemini algilayan

 

C gozlemini algiladigina ve buna kendi de dahil B dilini veren. 

 

 

Bana

göre ise, A varından dönüştürdüğümüz B bilgidir. Çünkü, A varlık, B bu varlığa ilişkin fenomenin gözleminden aldığımız bilgidir.

 

Senin anlayacağın, ben burada fenomen için bir harf kullanmadım. Fenomene " a " diyerek, tekrar cümlemi yazarsam;

 

A varından dönüştürdüğümüz B bilgidir. Çünkü, A varlık, B bu varlığa ilişkin " a " fenomeninin gözleminden aldığımız bilgidir.

 

Bunu yukarida acikladim ve hatta bu konudaki insanoglunun epistemolojik alternatifsizligi cok detayli anlatan basligin linkini de verdim

 

 

Ha, neden varlığı karıştırıyorsun diyorsan, açıklayayım.

 

Algidaki A vari baskadir, varlik kavrami baskadir. Bunu da baslik olarak acikladim. Varligin ne oldugu metafizigin, ontolojik teolojik ve fizik otesi tartismasidir ve bu tartisma bir ilk tek ve mutlak varlik temelinde (madde dusunce ya da kavam) indirgemeci ve determinist olarak yurur.

 

 Var ise benim mantiksal olarak insanoglu algisina gelen gozlemin beyinde yarattigi !? gebeliginin algisal kavram isareti "var" olarak aciklamamdir. Iste "ne var?" sorusu ona bir ad ve isim vermeyi, bu verilen isimin anlam ve icerigini ortaya koymayida kavram olarak acikladim. Diyelim. Tas var. Iste tas isminin ne anlam ve icerikte kullanilduigi onun kavramsal bilgisidir. Yani tas adi tanim, tarif, ifade v.s. temelinde kavram olur ve bu kavrama verilenler de onun bilgisi olur. Iste bu tas A nin yarattigi !? gebeliginin var algisinin B ye insanoglu eliyle donusmusudur.

 

Yansima-yansitma. YANSIYAN DEGISEREK VE INSANOGLU ELIYLE ADINA ICIN VE AIT OLARAK YANSITILIR. A yansisi B olarak yansitilmistir. Dolayis ile artik her turlu verim B'ye yoneliktir. Iste bu nedenden A A OLARAK ORTAYA KONAMAZ. Cunku A yi ortaya koyan c kendi ozellikleri ile onu B olarak ortaya koyar.

 

 

Ontolojik olarak iki iddia var bildiğimiz gibi.

 

Birisi, Fenomen ( gözlem aldığımız taban ) varlığın kendisidir diyen Materyalizm.

 

Bu fenomen degil, maddedir ve gercekligi de nesneldir. Fenomen sadece bilimsel bir kullanimdir. Yani varliksal bir kullanim degil. Bu temeldeki ideoloji olan fenemonoloji deki fenomen ise farkli anlam ve iceriktedir Ornek. " Ali artik herkesin gozunde bir fenomen" yani farkliligi bir sekilde kitleye mal olmus, ya da varliksal temelinin ne olarak ortaya konamadigi zaman, kullanilir. Kisaca idealist teolojik ve fizik otesi bir algiyi ortaya koymak icindir, bu kullanim.

 

Varlik felsefe de iki temeldedir. Mustakil var olan varlik-substential existance ve gercek varlik, real existance. Materyalizm temelinde, mustakil var olan madde, gercek  olan nesnel varlitir. Idealizm ve pozitivizm de ontolojik farkli tabanli iddialardir. yani mustakil var olan dusunce ve gercek varlik oznel, pozitivizmde de mustakil var olan bir varlik yok, gercek varlik ise isim.

 

Devami var

Link to comment
Share on other sites

 

Diğeri, Fenomen ( gözlem aldığımız taban ) varlığın kendisi değildir,
duyularımız ile algılayamadığımız ( gözlem alamadığımız taban ) Numen, varlığa
ilişkin buzdağının diğer kısmıdır diyen İdealizm.


 

Yukarida buna pozitivizmi de ekleyerek acikladim. Ontoloji ve
metafizikteki fenomen, yukarida acikladigim gibi fenemonoloji ideolojisinin
tabanidir.


İşte ben, bu ikisi arasında bir yerde konuya
nesnel bakmaya çalışıp, Fenomende bilgi olmadığını söylemenin, Numen iması
olduğunu, varlığa ilişkin tüm verilerin fenomende olmadığının iddiasının
idealizm olduğunu anlatmaya çalışıyorum kaç mesajımda. Yani, bilgi derken DATA
yani VERİ’yi kastediyorum.


Bu ontolojik bakis ve ben sana her zaman soyledigim gibi
epistemolojik yani varliksal degil, bilgisel bakamiyorsun. Ben bu konuda
insanoglunun yapi ve isleyis olarak uc temeli de bunyesinde tasidigini
soyluyorum, yani madde dusunce ve kavram, nesnekl ozel ve isim. Ayrica butun
bunlari ortaya atanin ve YAPILANDIRANIN DA INSANOGLU oldugunu soyluyor, o yuzden
gercekligin ontolojik degil, yapilandirilmis oldugunu soyluyorum ve bu
yapilandirilmislikta her bir ontolojik varlik temelinin gerceginin de farkli
oldugunu soyluyor ve o yuzden bilgi olarak, gercegin ne oldugunun inanc ile
dogrulanmasi aciklamasini epistemolojinin temel siari olarak yapiyorum. Yalniz
bilgi ile ya da felsefesi ile, bilim ve felsefesini ve bilisselligi
karistirma.


Ayrıca, bizim fenomenin gözleminden elde
ettiğimiz olgusal geçerliliğe sahip ve yanlışlanabilir datanın yani verinin,
yanlışlanana kadar, varlığa ilişkin fenomene ait olup olmadığını
bilemeyeceğimizi söylüyor ve fenomene ait olmadığı iddiasının, Numen varsayımına
dayandığını iddia adiyorum.


Iste burada sorun basliyor cunku bilimi ontolojik olarak
degerlendiriyorsun, halbuki bilimin degerlendirilmesi epistemolojiktir. Buradaki
numen de bilissel bilimdir. Kisaca konu BILGIYI YAPILANDIRAN INSANOGLUNUN TA
KENDISIDIR, ontoloji degil. Cunku insanoglu ONTOLOJIK OLARAK HEM MADDEYE HEM
DUSUNCEYE HEM DE KAVRAMA SAHIPTIUR, HEM OZNEL HEM NESNEL HEM DE ISIMSELDIR, HEM
SOMUT HEM DE SOYUT YONU VARDIR. HEM GORUNUSSEL HEM DE OZSEL YONU VARDIR, HEM
GENEL HEM DE OZEL YONU VARDIR. KISACA FENOMENONUMENO KAVRAMSAL VE BIYOSOSYO
PSIKOLOJIK BIR FENOMENDIR, INSANOGLU.


Daha somut
anlatırsam, Taş bilgisini türetmemizi sağlayan fenomen ( ondan yansıyan ve
görmemizi sağlayan ışınlar ), bizim taşın maddenin en küçük birimi olan
atomlardan oluştuğu bilgisini çıkarmamızı sağlıyor. Şu aşamada, biz bu bilginin
fenomene ait olup olmadığını bilemiyoruz. Fenomene ait değildir diyemeyeceğimiz
gibi, aittir de diyemeyiz.


 

Tas kavrami ile ilgili turetilen bilgi ne ile ozdeslestiriliyor,
fenomen olarak gozlem veren ile degilmi. Iste o yuzden bilimsel olan ne A nin ne
A yerine B olarak yansitilmis Taasin bilgisidir, ALINAN GOZLEMIN BILGISIDIR.
TASIN ONTOLOJIK OLARAK NE OLDUGU FIZIKSEL BILGI, ONTOLOJIK IEOLOJIK TABANLARIN
KENDI ARASINDAKI VARLIKSAL TARTISMASIDIR. BU TARTISMADA SADECE GOZLEM VEREN
TABAN VARDIR, GOZLEM ORTADA YOKTUR. Yani varliksal tartismasinda gozlem yoktur,
bilimselortaya koyumda fenomenin varliksal ne oldugu ideolojik temeli
yoktur.


Ama bu bilgi gözlemsel olarak yanlışlandığında,
yani yeni gözlemlerle biz atomların da çekirdek ve elektronlardan oluştuğunu
gözlemlediğimizde ve maddenin en küçük biriminin bunlar olduğu yeni bilgisini
türettiğimizde, işte o zaman önceki bilgimiz yanlışlandığından, o bilgimiz
fenomene ait değildi diyebilme şansına kavuşmuş oluruz.


Fenomen bilgi olgu gozlem ve yanlislanabilirligi bir birine
karistiriyorsun. GOZLEM VEREN FENOMENDIR, GOZLEMI ALAN VE KAVRAMSAL BILGI ILE
ORTAYA KOYAN INSANOGLUDUR. BURADAKI OLGU GOZLEM TEMELINDEDIR VE OZDESLERSTIGI
FENOMENE YONELIKTIR, YANLISLANABILME DE GOZLEM ILE OLAN OLGUYA YONELIKTIR.
FENOMEN ILE ILGILI GOZLEM VERMENIN DISINDA BIR DURUM YOKTUR. SADECE BU TABAN TUM
INSANOGLU KAVRAMSAL BILGISI ILE INSANOGLUNCA OZDESLESTIRILIR. Iste o yuzden ne
fenomenin ne gozlemin ne alginin ne kavramsal bilginin ilkligi tekligi
mutlakligi bilimsel degildir ve bunlar sinirlanamaz ve sonlandirilamaz. iste o
zaman bilimsel olmaz. Burada o bilgi de yanlislanan ve yenilenen bilgi de bilgi
ile ozdeslesen fenomene aittir. en kucuk bolunmez parca da, parcalarini ortaya
koyma da atoma aittir. Yani gozlemi alinan ve adina atom denen
fenomene.


Fakat, elde ettiğimiz yeni bilginin de
gözlemsel yanlışlanana kadar fenomene ait olup olmadığını bilemeyeceğimiz gibi,
fenomene ait değildir veya aittir de diyememeğe devam ederiz.


Iste bu yanlis cikarimlarin yukarida acikladigim nedenlerden
kaynaklaniyor. Basta varliksal bakis acisindan. Sonucta buradaki "fenomene
aitlik" kavramsal bilginin gozlemi alinan fenomen ile ozdeslesmesi
anlamindadir.


Bu bilgi fenomene ait diyen de felsefi bir
yargıda bulunmuş olur, bilimsel değil.

Bu bilgi fenomene ait değildir
diyen de felsefi bir yargıda bulunmuş olur, bilimsel değil.


Bilgi insanogluna aittir. Bu bilgi gozlemi alinan fenomen ile
insanoglu tarafindan ozdeslesir. Yani A varinin B olmasi ve bu B nin A ile
ozdeslesmesi ve de insanoglunun turettigi B'nin gozlemi alinan fenomen ile
ozdeslestirilmesi. Bilgi insanoglunun turettigi ve de kendisine gozlem
verene-fenomene- fiziksel, sosyal, matematiksel/mantiksal olarak ve inancsal
ideolojik etik, dilsel, felsefi metafizik v.s. niteligindeki bilgi
olarak ekledigidir.


Bilimsel olarak söylenebilecek tek
şey, bu bilginin fenomene ait olup olmadığını henüz
bilemediğimizdir.


Bilgi zaten insanogluna ait ve insanoglu bu bilgiyi fenomen ile
ozdeslestiriyor.


Bu dediğim bilgiyi mutlaklaştırmak,
gözlemsel yanlışlanabilirliği, olgusal geçerliliği yok saymak
değildir.


Insanogluna, kendi dahil; gozlem veren fenomen oldukca, bunun uzerine
insanoglu gozlemi algisi ve kavramsal bilgisi ile ve onun ile ozdeslestirerek
ekleme yapacaktir. Ondan sonra da bu eklemeyi tartisacak, olgulastiracak ya da
her turlu siniflayacak niteleyecektir.


Tabiki kavramlarda degil, o kavramin hangi anlamve icerikte kullanildiginda
uzlasma gerekir. Gordugun gibi ayni kavramlar uzerine yazdim, fakat farkli
anlam ve icerik te, farkli temelde.

Link to comment
Share on other sites

.

Bende davranışının korku olduğunu BİLMESİ GEREKMİYOR DİYORUM.

 

Her davranış BİLİNCİNDE OLUNSUN OLUNMASIN BİR BİLGİDEN KAYNAKLANDIĞINA GÖRE, YENİ DOĞANDA GÖZLENEN KORKU EMARESİ ONDA KORKMASI GEREKTİĞİNİN BİLGİSİNİN BULUNDUĞUNUN KANITIDIR.

 

Mesela, davranışının bilincinde olmayan ama bu davranışının kaynağı BİLİNÇALTINDA olan bir kişinin, Bilinçaltında bir bilgi yoktur denilemez. Davranışının kaynağı olan bilgi BİLİNCİNDE DEĞİL; BİLİNÇALTINDADIR ve davranışının bilincinde olmaması BİLİNÇALTINDA BU DAVRANIŞA KAYNAKLIK EDEN BİR BİLGİ OLMADIĞINI GÖSTERMEZ.

Konu gerekip gerekmemesi degil; bilip bilmemesi.

 

Hangi mantiga ve gozleme gore? Ayrica her davranis bilgiden kaynaklanmaz, daha once gozlemi alinmis ve kavramsal bilgisi ortaya konmus davranislara bilgi yuklenir. Ustelik her hangi birdavranisin, ayni kavram ile dile gelecegi garantisi de yoktur. Biri korku der, digeri, edise, baskasi evham, bir baskasi panik v.s. Iste bu bile gozlemi alinan bir davranisin ne sekilde degerlendirileceginin kisinin kendi algi bilgi v.s. temelinde oldugunu gosterir.  Oyuzden KIMSE BIR OLGU OLARAK GOZLEMINI ALDIGI DAVRANISIN TUM INSANOGLUNU KAPSAYAN ORTAK BIR ADI ILE DEGERLENDIREMEZ. Bu da her turlu davranisin, DAVRANISIN GOZLEMINDEN DEGIL; O GOZLEMI ALANIN KENDI DUZEYINDEN DEGERLENDIRILDIGINI GOSTERIR.

 

O yuzden bebek "ben su davranisimi gostereyim de korktugum algilansin" diye bir dusunce uretemez. Sadece gozleme davranis sunar.

 

Bilincaltinda olan bilgi kisinin kendi serbest iradesi ile bilincli olarak ortaya koydugu bilgi degildir.

 

Hatta bazan bir kisinin bir hareketine "sen ne yapiyorsun?" diye soruldugunda yanit bile veremeyebilir. Iste duygusal, akilsal, bilincli, bilincalti ve de yaam yetisi olarak uygulanan her turlu davranisin ne oldugu HAKKINDA HEM O DAVRANISI SUNAN, HEM DE BU DAVRANISA ANLAM VE ICERIK VEREN ARASINDA ORTAK BIR ALGI DA OLUSMAYABILIR.

 

Bir davranisin bilincaltinda olabilmesi icin, O KISININ YASAMDAN O DAVRANISIOGRENMIS OLMASI VE KENDINCE YERI GELDIGINCE BILINCINDE OLMADAN DAVRANMASIDIR.

 

Bebekte bilincaltina verilen bilgileri atmak donemi; ana rahmi ile genelde 3 yas arasidir. Iste o yuzden bir kisi, 3 yasi oncesini hatirlamaz. 3 yasindan sonra sorarak ogrenme donemi baslar. Bu aslinda omur boyu surer. Ogrenileni uygulama ve karsi cikma da, yine 3 yasindan itibaren baslar. Ustelik bebek bunu bir sey elde etmek icin kullanir. Mesela bir oyuncak ister, verilmediginde de aglar. Cunku aglayinca istedigini alabilecegi bilgisini ogrenmistir. Yani DUYGU SOMURUSU YAPAR. Yalniz bunun duygu somurusu oldugu bilgisine sahip degildir, taki ogrenene kadar.

 

O yuzden numenal yetinin tum organlari, ogrenilerek kullanilir. Yalniz bebek bu numenal yeti ile birlikte dogar. Yalniz hic birnumenal yeti degerini dogumdan tasimaz.

 

Iste o yuzden bilim, doganin yasamdan kirlendigini soyler. Bir bebek zenci bir bebek ile sorunsuz oynar. Irkciligi ogrendiken sonra da ya oynamaz, ya da aksine irkci olmadigini gostermek icin oynar. Ayni sey tum etik deger veri ve tabular icin de gecerlidir.

 

Bilincaltindaki bilgi, yasamdan bilincaltina atilmis bilgidir.

Link to comment
Share on other sites

Osilatör örneğini onun için vermiştim. Biz Osilatörden bize gelen dalgaları ve taşıdığı informasyonu tespit ederiz. Ama Osilatörün doğasını tam olarak bilmiyorsak informasyonun onun tarafından üretilip üretilmediğini bilemeyiz.

 

İşte, üretmiyor dersek biz İnformation taşıyan Modüle edilmiş Elektro Manyetik dalganın üretildiği osilatör feomeninin doğasını bilmeyişimizi " asla bilemeyeceğimiz " nedenine bağlamışız demektir. Yani, algılayamayacağımız bir Numen olduğu varsayımı ile hüküm vermiş oluruz.

 

Oysa, biz Osilatör fenomeninin doğasını bilmiyorsak, bize ondan gelen data ve information'ın onun üretimi olup olmadığını bilemeyiz. Üretiyor veya üretmiyor diyemeyiz. Bununla birlikte asla bilemeyiz de diyemeyiz.

 "

 

Osilatörün doğasını gözlem sonucu bilimsel olarak biliyoruz.

 

Osilatör bir fenomendir. Sadece titreşim üretir. Osilatörün üzerinde BİLGİ YOKTUR. Doğada da bir çok tireşim ve osilasyon vardır. Bunlarda da bilgi yoktur.

 

Osilatöre bilgi sonradan insanoğlu'nca yüklenir.

 

Yukardaki açıklamam, fenomende bilginin olamayacağı içindir. BİLGİ sadece insanoğluna aittir.

Link to comment
Share on other sites

Osilatörün doğasını gözlem sonucu bilimsel olarak biliyoruz.

 

Osilatör bir fenomendir. Sadece titreşim üretir. Osilatörün üzerinde BİLGİ YOKTUR. Doğada da bir çok tireşim ve osilasyon vardır. Bunlarda da bilgi yoktur.

 

Osilatöre bilgi sonradan insanoğlu'nca yüklenir.

.

Hala bıraktığım yerdesin. :)

 

Yazımdaki Osilatör kelimesi yerine FM Verici kelimesi koy, ona göre anlatmak istediğime odaklan. Takılma. Bak ben takılmıyorum. FM Osilatör kelimesinin kullanım pratikliği olduğu için böyle bir yaygın kullanımı olduğunu bilmemene bir şey demiyorum.

Link to comment
Share on other sites

Ayrıca, bak ben çelişki bulduğunu sanana sahtekar da demiyorum. Yalnızca, anlamamış diyorum. :)

.

.
Hala aynı algısızlık. Ben fenomende bilgi vardır demedim. Bak tekrar oku. Olup olmadığını bilmiyoruz diyorum.

Fenomende öyle yada böyle kendi yolunu bulan bir iç dinamik vardır. İşte bu dinamik bilgiyi üretir ve taşır. Yani bilgi bilgiyi üretir. Bilgi ancak bilgi ile aşılır. Örnek, bir FM Osilatör Modüle edilmiş EM dalga üretir. Bizim bu Osilatör fenomeninden gözlem yapıp bu bilgiyi ( ses, görüntü, mesaj vs. ) çıkarmamız fenomenin insan gözlemi dışında enformasyon anlamında bilgi üretmediğini göstermez. Gerçekten üretip üretmediğini asla bilemeyiz. Gözleme göre üretiyor olmasının tespiti bilimsel temelde yeterlidir.

Zira, bilimler insan gözlemine göre ise ( ki öyle ), fenomende bilgi olmadığını kesin bir dille söylememiz zaten bilimsel olmayacaktır. Gözlemimiz budur demekten öte bir yargı belirtmek ancak felsefi bir çabanın sonucu, bilimsel olmayan bir yargı olur.

Link to comment
Share on other sites

Buradaki sahtekarlik hic bir zaman soylemeycegim tamamen beynimin her duzeyine ters bir cumleyi, sanki ben soylemisim gibi yazman. Bunun adi sahtekarlik degil de nedir?

.

Onun adı, benim senin yazdıkların hakkındaki algımı sana algılatmak için bulduğum bir yöntemdir. Bunu sahtekarlık olarak algılaman senin sorunundur, benim değil. :)

Link to comment
Share on other sites

Tabiki cunku fenomen de insanoglunun bir kavramsal bilgisidir. A bile oyle. Yalniz insanoglunun henuz dahilolmadigi bir konumdaki insanoglunun algisina gozlem verene matematiksel olarak A diyorum, ve ayni matematiksel mantik ile onun artik A olmadigini gostermek icin, insanoglunun ona var temelinde verdigine de B diyorum. Dolayisi ile burada C olamaz. Cunku var ve olmak katagorisiikilidir, ucuncusu yoktur. Yani var A ise A varini B yapan Insanogludur. Burada hem A hem de B ozelligini tasiyan epistemolojik olarak alternatifsiz olan insanoglunu anca bu farki yani A yi Kendide dahil algilama ve B yapma farkini uygulayan insanoglu da C dir.

 

C A nin kendide dahil gozlemini algilayan

 

C gozlemini algiladigina ve buna kendi de dahil B dilini veren.

.

insanoglunun henuz dahilolmadigi bir konumdaki insanoglu " ilginç bir ifade. Buradaki insanoğlu ne tür bir insanoğludur ?

 

Acaba şu ifade;

 

" insanoglunun henuz dahilolmadigi bir konumdaki insanoglunun algisina gozlem verene matematiksel olarak A diyorum, "  

 

yeni gözlem neticesinde yeni olguya ulaşmış insanoğlunu mu anlatmaya çalışıyor ?

Link to comment
Share on other sites

Algidaki A vari baskadir, varlik kavrami baskadir. Bunu da baslik olarak acikladim. Varligin ne oldugu metafizigin, ontolojik teolojik ve fizik otesi tartismasidir ve bu tartisma bir ilk tek ve mutlak varlik temelinde (madde dusunce ya da kavam) indirgemeci ve determinist olarak yurur.

 

 Var ise benim mantiksal olarak insanoglu algisina gelen gozlemin beyinde yarattigi !? gebeliginin algisal kavram isareti "var" olarak aciklamamdir. Iste "ne var?" sorusu ona bir ad ve isim vermeyi, bu verilen isimin anlam ve icerigini ortaya koymayida kavram olarak acikladim. Diyelim. Tas var. Iste tas isminin ne anlam ve icerikte kullanilduigi onun kavramsal bilgisidir. Yani tas adi tanim, tarif, ifade v.s. temelinde kavram olur ve bu kavrama verilenler de onun bilgisi olur. Iste bu tas A nin yarattigi !? gebeliginin var algisinin B ye insanoglu eliyle donusmusudur.

 

Yansima-yansitma. YANSIYAN DEGISEREK VE INSANOGLU ELIYLE ADINA ICIN VE AIT OLARAK YANSITILIR. A yansisi B olarak yansitilmistir. Dolayis ile artik her turlu verim B'ye yoneliktir. Iste bu nedenden A A OLARAK ORTAYA KONAMAZ. Cunku A yi ortaya koyan c kendi ozellikleri ile onu B olarak ortaya koyar.

.

Bu kadar laf kısaca şöyle ifade edilebilir. Hepsi insan tarafından oluşturulmuş olarak; Taş görüntüsü bir fenomendir. Taş kavramı bir bilgidir. Taş adı bu kavramın bilgisidir.

Link to comment
Share on other sites

.

Onun adı, benim senin yazdıkların hakkındaki algımı sana algılatmak için bulduğum bir yöntemdir. Bunu sahtekarlık olarak algılaman senin sorunundur, benim değil. :)

İnsan türü dışında bilgi ortaya koyabilen başka bir tür ile iletişim kuran / kurduğunu düşünen evrensel-insan,

 

Benim boyler bir cumlem yok ve oldugunu birak soylemeyi sanki varmis gibi ortaya koymak sahtekarliktir.

 

Ustelik bu cumle tam da bu baslikta yazdiklarima tamamen ters bir ifadedir.

Link to comment
Share on other sites

.

insanoglunun henuz dahilolmadigi bir konumdaki insanoglu " ilginç bir ifade. Buradaki insanoğlu ne tür bir insanoğludur ?

 

Acaba şu ifade;

 

" insanoglunun henuz dahilolmadigi bir konumdaki insanoglunun algisina gozlem verene matematiksel olarak A diyorum, "  

 

yeni gözlem neticesinde yeni olguya ulaşmış insanoğlunu mu anlatmaya çalışıyor ?

Henuz ortada olmayan bir insanogludur. Yani gozlem veren bir suru A vardir ama insanoglu henuz yoktur. Hayir,  insanoglu magaradan cikti ve monad olarak beyninde bir suru !? belirdi. Iste bu var ile isaretlenmeden once A dir. Cunku var ile isaretlendiginde zaten B olmustur.

Link to comment
Share on other sites

.

Bu kadar laf kısaca şöyle ifade edilebilir. Hepsi insan tarafından oluşturulmuş olarak; Taş görüntüsü bir fenomendir. Taş kavramı bir bilgidir. Taş adı bu kavramın bilgisidir.

Vallahi bravo, neyse bunca yazisma bir ise yaramis. Yalniz burada cok onemli bir detay var, insanoglunun da kendine verdigi bu ad B'dir. 

 

Bunun linkini daha once vermistim. Bu A ve B ler ve cesitleri cok detayli ve acik olarak anlatiliyor.

Link to comment
Share on other sites

Bu fenomen degil, maddedir ve gercekligi de nesneldir. Fenomen sadece bilimsel bir kullanimdir. Yani varliksal bir kullanim degil. Bu temeldeki ideoloji olan fenemonoloji deki fenomen ise farkli anlam ve iceriktedir Ornek. " Ali artik herkesin gozunde bir fenomen" yani farkliligi bir sekilde kitleye mal olmus, ya da varliksal temelinin ne olarak ortaya konamadigi zaman, kullanilir. Kisaca idealist teolojik ve fizik otesi bir algiyi ortaya koymak icindir, bu kullanim.

 

Varlik felsefe de iki temeldedir. Mustakil var olan varlik-substential existance ve gercek varlik, real existance. Materyalizm temelinde, mustakil var olan madde, gercek  olan nesnel varlitir. Idealizm ve pozitivizm de ontolojik farkli tabanli iddialardir. yani mustakil var olan dusunce ve gercek varlik oznel, pozitivizmde de mustakil var olan bir varlik yok, gercek varlik ise isim.

.

Öncelikle, Fenomen bilimsel değil, felsefi bir kullanımdır. Bilimde gerçekliği nesnel olan madde kullanımı vardır. Fenomenin varlıksal bir kullanımı olduğunu söylemedim.

 

" Var olan " duyularla algılanabilen, somut olduğu için aynı zamanda Fenomeni oluşturandır.

 

Materyalizme göre, " Var olan ", yani Fenomeni oluşturan, gerçek ve nesnel olan, " Varlık"tır. O da tözdür, maddedir.

 

İdealizme göre ise, " Var olan ", yani Fenomeni oluşturan, gerçek ve nesnel olan " Varlık " değil, gerçek olmayan ve öznel bir yanılgı, düşüncedir. İdealizme göre, gerçek ve nesnel olan ise Numeni oluşturan Varlıktır. İdealizme göre Fenomen ve Numen ikisi birlikte gerçek varlığa, öze ilişkindir.

 

Bu ikisi de biri Metafiziği reddeden, diğeri kabul eden olmak üzere, metafizik ontolojik tabandaki zıt iddialardır.

 

Pozitivizm ise konu dışı. Zira, Pozitivizm Varlıkla ilgili bir felsefe değil, olguların açıklanmasında Metafizik aramama yaklaşımı felsefesidir.

Link to comment
Share on other sites

İnsan türü dışında bilgi ortaya koyabilen başka bir tür ile iletişim kuran / kurduğunu düşünen evrensel-insan,

 

Benim boyler bir cumlem yok ve oldugunu birak soylemeyi sanki varmis gibi ortaya koymak sahtekarliktir.

 

Ustelik bu cumle tam da bu baslikta yazdiklarima tamamen ters bir ifadedir.

.

Hala anlamıyorsun. Ben onu senin cümlen olarak koymadım. SANA SENİN YAZDIKLARINDAN ÇIKARDIĞIM KENDİ ALGIMI ANLATMAK İÇİN KOYDUM.

 

Bunu bile anlamaktan acizsen, yapacak bir şeyim yok anlatmak için artık.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...