Jump to content

evrensel-insan

Members
  • İçerik sayısı

    3.544
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    391

Everything posted by evrensel-insan

  1. Basliga bakip ta yanlis anlamayin. E.Ihsanoglu, CHP lideri K.Kilictaroglu'nun "cati aday" olarak T.C. Devletinin ve cumhurunun basina onerdigi ve MHP'nin de olumlu karsiladigi bir adaydir. Simdi diyeceksiniz ki "Neden basligi boyle attin?" Nedeni su, bu aday ABD/ISRAIL ortakliginin K.Kilicdaroglu'na onerisidir. Kisaca, aday; Misir dogumlu olup, Islam dunyasinca cok iyi taninan ve her birinden islam konusunda cesitli oduller alan yurtdisinda da tahsil yapmis, 4 dil bilen bir ISLAM BILGINIDIR. Kendisi ile ilgili her turlu bilgi medyada mevcuttur. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Devlet Bahçeli ile görüşmesinin ardından Cumhurbaşkanı adayı olarak açıkladığı İslam Kalkınma Konferansı Örgütü'nün ilk Türk Genel Sekreteri olan Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, Devlet Üstün Madalyası sahibi. http://www.gazeteport.com.tr/haber/1...sanoglu-kimdir Aslinda tartiscak konu cok. CHP islam adayi oneriyor! ABD/ISRAIL Hem O.Dogu'nun hem de diktatorun gidisatindan memnun degil. Diktatorun hipokritik, provakatif, nefret soylemli, sekter, otokrat soylem ve eylemleri ABD'yi memnun etmiyor. BOP planlarina uymuyor. Turkiye acisindan; T.C. Kurulus degerlerinden tamamen vaz mi geciliyor? Adayin, laiklige, demokrasiye, cumhuriyete, milli devlete, T.C. kurulus degerlerine bakisi nedir? T.C. ulke ve toplumu ile "ilimli islama/evengalizme/dinler arasi dialog'a mi soyunuyor? K.Kilictaroglu neyi goze almis oluyor, ABD'nin adayini kendi adayi olarak sunmakla? Diktator, daha once "iyi bir dost oldugu" cati adayi ile; Misir/Mursi ve Suriye/Esad konularinda ayri dustu ve herkesi ayristirdigi gibi, onu da ayristirarak bertaraf etti. Diktator, belki de aday olmayabilir. Cunku, sonucta; Hem Cankaya adayi bir islam/din adamidir. Hem de toplumun onun "partili baskanlik" fikrini yeteri kadar benimsemediginin farkindadir. AKP hala diktator duzeyinde bir parti basi yetistirememistir. 2023 hedefine (T.C.'NIN TASVIYESI/ILIMLI ISLAM DEVLETI) uygundur. Ayrica kendisi de ondan, her turlu politik uzlasma adina cok sey ogrenebilir.Dedigim gibi tartisacak konu oldukca fazla. Islam'in disinda aday secmek isteyenler kime oy verecektir? Yoksa geriye bir tek HDP'nin adayi mi kaldi? Isteyen istedigi yerden baslasin.
  2. Aslinda buradaki sorunun ana temeli, AKLIN NAKLETTIGININ, NAKLEDEN AKIL SAHIBI ile, Bu NAKLEDILENI BASKA BIR AKLIN DILE GETIRMESI sorunudur. Buradaki sorunun temeli, AKLINDAKINI NAKLEDENIN NAKLETTIGINDE KENDI BEYIN DUZEYININ ALGISI BILGISI BILINCI VE NAKLETTIGINI NEYE DAYANARAK, NE AMACLA NAKLETMESININ, kisaca neyi naklettiginde vermek istediginin SADECE AKLI NAKLEDENE AIT OLDUGU SORUNUDUR. Yani, diyelim baska bir akil; bir aklin naklettigini, kendi dili ile dile getirirken; BU DILE GETIRDIGININ, ILK NAKLEDENIN VERMEK ISTEDIGI ILE OZDESLESIP, UYUM SAGLAYIP, AYNI OLUP OLMADIGI sorunudur. Burada iki nokta vardir. Birincisi AKLIN NAKLETTIGINI OLDUGU GIBI TEKRARLAMAK. iKINCISI aklin naklettigine KENDI OZNELLIGINI KATMAK Bir kisi, AKLIN NAKLETTIGINI EGER KENDISI KENDI OZNESI ILE NAKLEDERSE, BU NAKLEDIS; NAKLEDEN AKLIN YERINE OLUR. Bir, kisi AKLIN NAKLETTIGINI, ONUN ADINA ARACI OLARAK NAKLEDERSE, KENDI OZNELLIGINI NAKLETTIGINE KATMAMIS OLUR. Bir kisi, AKLIN NAKLETTIGINI BENIMSERSE KENDI DE AYNI NAKLI YAPAR. Bir, kisi AKLIN NAKLETTIGINI HEM KENDI AKLINA AIT BIR NAKIL OLMADIGINI HEM DE KENDININ BU NAKLI BENIMSEDIGINI ILETEBILIR. Tum bu orneklerde, AKLIN NAKLETTIGINI HARFIYEN NAKIL VARDIR. YANI NAKLEDILEN AKLIN NAKIL TEKRARINDA NAKLEDENIN KENDI YOKTUR. Kisaca ideoloji inanc ya da bir izmin temelini teskil eden bir akil naklinin aynen nakledildigi gibi dile gelmesi. Diger bir yonu de, AKLIN NAKLETTIGINI; AYNEN NAKLEDENIN, YA KENDINDEN BIR SEYLER KATMASI YA DA KATMASA BILE NAKLETTIGININ BIR CESIT AKLIN NAKLETTIGI ILE AYNI OLMAMASI. Iste buradaki "aynilik" bu akil nakillerinde cok onemlidir. Nakleden kendini de katsa, kendini de katmasa AKLIN NAKLETTIGINI AYNI TEKRARLAYARAK SADECE BIR ARACI GOREVI GORMEKTEDIR. Iste buradaki aklin nakli esnasinda kisi bilerek ya da bilmeyerek NAKLEDILENE KENDI OZELLIGINI KATARAK; NAKLEDILENE BIR FARK EKLEYEBILIR. Fakat burada, AKLIN NAKLETTIGININ HARFIYEN AYNI OLMASI HALINDE BILE; O AKLIN YERINI ALMAK, YA DA O AKLI BENIMSEMEK OLUP OLMADIGI ALGILANAMAZ. Iste o yuzden TAMAMEN KISININ BEYNININ FONKSIYONUNU ORTADAN KALDIRARAK DIL ILE AKLIN NAKLETTIGINI TEKRAR ETMESINDEKI OZNELLIK FARKI DOGAR. Burada aslinda kurulmus bir makine ornegi verebiliriz. Cumlede eger AKLI NAKLEDENIN KENDI OZNE OLARAK BULUNUYORSA, BURADAKI NAKIL AYNENDIR. Cumlede eger, AKLI NAKLEDENIN KENDI OZNE OLARAK BULUNMUYOR DA; SADECE NAKLI VARSA; BURADAKI AYNEN NAKIL, NAKLEDENIN KENDISININ OZNE YERINE GECMESINI SAGLAR. Iste o yuzden AKLIN NAKLETTIKLERI KITAPLASIR, YAZILASIR, REHBERLESIR v.s. Bu temelde de aklin naklettigini dil ile dile getirme sorunu ancak AKLI NAKLEDEN OZNE OLMAYARAK DILE GETIRENIN KENDISINI HIC BIR SURETTE DILE GETIRDIGINE KATMAMASI ILE MUMKUNDUR. Cunku bir akil naklini, baska birinin nakletmesindeki BEYIN YETI KULLANIMI, ISTER ISTEMEZ; ILK NAKLEDENDEN OYLE YA DA BOYLE FARKLI BIR ILETIM OLACAKTIR. Yoksa zaten bir AKLIN NAKLETTIGINI BASKA BIR OZNE KENDINI ORTAYA KOYARAK AYNI NAKLI SAGLAYAMAZ. O yuzden ya BIR AKLIN NAKLETTIGINI KENDI AKLINI KATMADAN AYNEN SADECE BIR ARACI OLARAK NAKLEDEBILIRSIN, YA DA KENDINI ONUN OZNESI YERINE KOYARAK AYNISINI NAKLEDEBILIRSIN. Cunku bir aklin naklettigine dile getirme adina dile getirenin kendisini ortaya koymasi, ister istemez; ilk aklin naklettiginde vermek istediginin aynisi olamaz. Zaten bir aklin naklettigi ile yasamak ve o nakile harfiyen uymak; sadece bir robot olmak ya da emir kulu olmak, KENDININ HIC BIR ZAMAN ORTADA OLMAMASIDIR. Aslinda konu AKIL NAKLEDENIN OZNESI OZNELLIGI VERMEK ISTEDIGI v.s. ile NAKLEDILMIS AKLI DILE GETIRENIN, OZNESI OZNELLIGI, FARKInda ve de NAKLEDILMIS AKLI DILE GETIRENIN KENDISINI BU DILE GETIRISTE NE KADAR KATIP KATMADIGINI ALGILAMASINDA Farklilasir. Kisaca HER TURLU EMIR VE UYGULANMASININ ISTENMESI AKLIN NAKLIDIR. Iste burada EMRI VERENCE EMRI UYGULAYACAK OLANDAN NE ISTEYIP ISTEMEDIGININ ALGISI, EMRI UYGULAYANIN EMRI VERENI MEMNUN EDIP ETMEMESI ILE PARALELDIR. Cunku EMRI UYGULAYAN EMRI VERENI MEMNUN ETMEZSE, ORTAYA CEZA, KORKU, BASKI, ZORLAMA, SIDDET v.s. temelli EMRE BOYUN EGDIRME UYGULAMASI GELIR.
  3. Insanoglu tarihine baktigimizda TUM NAKLI, YANI ORTAYA KOYDUGU KAVRAM VE ONUN KAVRAMSAL BILGISI; iki farkli alanda ve her iki alanin da iki farkli temelinde gelismistir. Iste ana olarak insanoglunu zihinsel insallastirmayan bu dogal/fenomenal zihniyetin; temeli HEM AKILDAN ZIYADE NAKLEDENI MUTLAKLASSTIRMASI HEM DE GOZLEM YERINE AKIL NAKLINE YONELMESI sorunudur. Simdi bunlari acalim; Akil ile nakil iki turludur; Birincisi, AKLI ILE NAKLEDENIN, AKLI ILE NAKLETTIGINI BELIRLI IDEOLOJIK INANCSAL IZMSEL CERCEVEDE SINIRLAMASI, MUTLAKLASTIRMASI. naklettigi uzerinde de BASKA AKILLARIN DEVREYE GIRMEMESINI SAGLAMASI. Iste felsefe dilinde buna "dikta etmek" diyoruz. Burada AKLI NAKLEDENIN, NAKLEDILEN AKLA HARFIYEN UYANLARDAN FARKI; AKLIN SAHIBI OLUSUDUR. Aklin sahibinin NAKLETTIGINI SAHIPLENMEK DE; IDEOLOJI VE INANCIN TEMELIDIR. Bu temelde nakledilen akla yapilan katki ya da harfiyen uyum tarihte NAKLEDILENLERIN DEGISIMI YA DA NESILLER BOYU AYNI KALIMINI SAGLAR. Bu temelde, dogal zihniyette akil ben temellidir. Dolayisi ile, Sahiplenmede, hem aklin sahibi, hem de aklin naklettigini harfiyen uygulayanin sahiplenmesidir. Iste bir inanc ve ideolojinin kitlesellesmesinin altinda yatan budur. Boylece BIR AKLIN NAKLETTIGI HEM AYNEN KALABILIR, HEM DE ZAMANLA BASKALARI AKLI ILE BU NAKLEDILENI GELISTIREBILIR, DEGISTIREBILIR, YA DA REFORME EDEBILIR. Iste bir inanctaki farkli mezheplerin ve ideolojilerde ki farkli fraksiyonlarin da temeli budur. Buradan tamamen yeni ideolojiler ve inanclar da dogar. Iste buradan TAM BIR ZITLIK VE KITLESEL SAVASLAR CIKAR. Yani BIR AKLIN NAKLETTIGINI HARFIYEN UYGULAYANLAR ILE, BASKA BIR AKLIN BU NAKLEDILMISE KENDI AKLININ KATTIGININ GETIRDIGI FARKI BENIMSEYENLER; BIRBIRI ILE MUCDELE EDERLER. Iste ideolojiler ayni gozukse bile ya da inanc ayni olsa bile bu faragman icerikli ve mezhep icerikli farklar; biri biri ile KENDI NAKIL DOGRULUKLARI TEMELINDE savasirlar. Burada insanoglunu zihinsel insanlasmaktan engelliyen nokta; AKLIN MUTLAKLASTIRILMASI VE DOKUNULMAZ KILINMASI YA DA ORTADAKI NAKLE YENI AKIL KATIMININ ALTERNATIFLIGI, kisaca aklin benligidir. Hlbuki nakleden akil, hem naklettigini serbest birakmali hem de yeni akillarin yeni nakillerine acmalidir. Iste dusuncenin akli bu benlikten kurtarmasi, ancak boyle mumkundur. Degisim yenilenim ancak boyle mumkundur. Bu sahiplik, ya bir devamlilik kazanir ki bu bir inanctir, ya da bu akli devam ettirenlerin kendi akil katimlari nakle eklenir ki bu da ideolojidir. Aslinda bu konu oldukca detayli bir konudur. Simdi diger farki ele alalim. Yani aklin nakli ile gozlemin nakli farkini. Birincisi bu farkin algisi ve bilinci ancak; AKLIN BENLIKTEN KURTARILARAK AKLIN VE NAKLIN DEGISIMINE VE YENILENIMINE ACILIMININ FARKINDALIGI ile mumkundur. Cunku burada NAKILLERIN NITELIGI ORTAYA CIKMAKTADIR. Yani NAKLEDILENLERIN INANCSAL IDEOLOJIK IZMSELLIGINDEN ZIYADE; BILIMSEL BILISSEL VE BILGISELLIGI nin ortaya cikmasi. Daha once aciklanmis olan; gozlemsel/gozlemci ALGI/ALGILAMA ILE, akilsal/akilci algi/algilama farki. Buradaki kilit nokta, AKLIN DIREK VARLIK ILE GOZLEMIN DE DIREK BILGI ILE ORTAYA KONMASI FARKIDIR. Akil YA GOZLEMSEL BIR VARLIKTAN YOLA CIKAR, YA DA AKIL YARATIMI BIR VARLIKTAN YOLA CIKAR; GOZLEM ISE SADECE FENOMENDEN YOLA CIKAR. Diger kilit nokta da, AKLIN VARLIKTAN CIKTIGI YOLDA; NAKIL VARLIK ILE OZDESLESTIRILIR. Gozlemde ise, NAKIL FENOMEN ILE DEGIL; ONDAN EDINILEN BILGISI OLARAK ORTAYA KONUR. Kisaca NAKIL, YANI INSANOGLUNUN HER TURLU ORTAYA KOYUMU; Akilsal ya da gozlemseldir. Akilci ya da gozlemcidir. Akilci hem naklettigini mutlak kilar ve sahiplenir, gozlem ise bilgiyi ortaya koyar. INSANOGLUNUN NAKLETTIGI NE OLURSA OLSUN, NASIL NAKLEDILIRSE NAKLEDILSIN; MUTLAKA BEYIN YETISI ILE SORGULANMALI YENILENMELI VE YERI GELDIGINDE DEGISMELIDIR. Aksi NAKLIN GETIRDIGI DOGMA, INANC, IDEOLOJI VE AKLIN NAKLEDILENE EKLEDIGI DOGMA INANC VE IDEOLOJI OLARAK KENDI NAKILLERI FARKI SAVASIMIDIR. Aklimizi nakil edileni harfiyen uygulamak, ya da nakledileni mutlaklik temelinde algilamaktan ziyade, NAKLEDILEN UZERINDE AKIL YURUTME SEKLINDE KULLANALIM. Iste bilimsellige bilissellige bilgiye yenilige degisime cagdasliga acilan yol, budur.
  4. Bizler, hem toplum hem de her bir ferdi olarak; ulke bunyesinde bir olay oldugunda, HEP DUYGUSALLIGIMIZDAN VE ETIK DEGERLERE INANCIMIZIN SORGULANMAMASINDAN KAYBEDIYORUZ. Bilindigi gibi guncel konu, her gun suratle degismesine ragmen; bayrak olayidir. Nedir bayrak olayi. Aslinda olayi cok iyi analiz etmek gerekir. Bir garnizonda, bir eylem sirasinda bir kisinin tel orguleri asarak bayrak diregine tirmanmasi ve oradan milli degerlerden biri olan bayragi direkten indirmesidir. Simdi bu cumle uzerine dusunelim. Bu bayrak nerde? Askeri bir garnizonda. Garnizonun neresinde? Icinde. Garnizonda kimler var, TSK ASKER VE SUBAYLARI. Peki, bu asker ve subaylar o kisinin o direge tirmanmasi ve de bayragi indirmesi esnasinda nerde? Garnizonda. Simdi dusunelim: Normal bir durumda bir kisi o tel orgulerden gecip, direge tirmanip, en onemli degerlerden biri olan bayragi, o bayragi korumassi gereken asker mekaninda bu sekilde indirmeye cesaret edebilir mi? Hayir. Neden? Cunku bilir ki, buna izin verilmez, tutuklanir ve hatta yaralanir ve belki de canini kaybedebilir. Peki, bir garnizonda bulunan asker, normal durumda o kisinin tel orguleri atlamasina, direge cikmasina ve bayragi indirmesine seyirci kalirlar mi? Hayir. Neden? Cunku bir askerin gorevinin milli degerlerini caninin son damlasina kadar korumasi gerektigini her asker bilir. Peki nasil olmustur da, hem kisi o bayragi indirme cesareti gostermis, hem de asker seyretmistir. Zaten bu ikisi uyusmasa bu bayrak indirme olayi gerceklesmez. O zaman mantikli dusunelim. Demekki kisi, o bayragi indirirken; kendisine askerin hic bir mudahelede bulunmayacagini biliyordu. Dahasi; O kisi o bayragi indirmek ile gorevlendirilmisti. Ayni askerin, o kisiye bu eylemi yaparken dokunmamasi ile gorevlendirildigi gibi. Simdi bakalim. Diktator bu konuda bir rekor kirdi. Yani bir dediginin tam tersini BIR KAC GUN SONRA DEGIL, AYNI GUN AYNI KONUSMADA SOYLEDI. Ne dedi "o bayragi ordan indirtmeyeceksin" Yani O KISIYE DOKUNULMAMAK ILE GOREVLENDIRDIGI ASKERI SUCLADI. Ne dedi "eger mudahele olsaydi, dogu karisirdi." Yani, O MUDAHELEYI ASKER ZATEN YAPAMAZDI. MHP Baskani "Alninin catindan vuracaksin" dedi. Infaz istedi. CHP Baskani "Bu olay affedilemez" dedi ve yangini korukledi. Bugun Ankara bayrak eylemlerine sahne oldu. Peki kim kazandi? Tabiki diktator, neden mi? Hic bir deger vermedigi ama toplumun deger verdigi bir degeri gundeme tasiyarak, hem gundem yaratti. HEM DE BOLUCULUGE BIR ADIM DAHA ATTI. Simdi burdan ona cok ekmek cikacak. Artik yeri gelir, gezi yi kullanir, yeri gelior paraleli suclar, yeri gelir, "ortaligi karistiriyor" diye kimi isterse onu suclar ve bu arada BU PROVAKATIF GUNDEM ILE, YINE GOTURECEGINI GOTURUR VE CAKTIRMADAN YAPACAGINI YAPAR. Ne diyelim, ulke butunlugunun her sosyo-etik farkin farkinin hak ve ozgurlugunde bolunmeden yasanabilmesi adina; GEZI BILINCIMIZI KORUYALIM.
      • 2
      • Like
  5. Bilindigi gibi, Diktatorun hic bir sekilde mudahele edilmeyecegi talimati temelinde; doguda ve basta Diyarbakir ve Lice'de olmak uzere TEROR HAREKETLERI yeniden basladi. En basta, bu teror hareketlerini gerceklestirenlerin, Diktatorun kendilerine dokunulmuyacagini bildiklerinden emin olalim. Dolayisi ile, yol kesmek, kisi kacirmak, oraya buraya ates etmek ve silahla saldirmak su gunlerde olagan hale geldi. Aslinda Lice derken, burada GEZI ILE OLAN BAGINI VE FARKINI HATIRLAYALIM. Gezi ile olan bagi, bir kalekol yapilmamasi eyleminde vurularak oldurulen M.Yildirim'a GEZI BILINCININ SAHIP CIKMASIYDI? Neden sahip cikildi? Cunku hareket tam da gezi bilincini tasiyordu. Yani "hem baris sureci diyorsun, hem de kalekol yapiyorsun" seklinde bir eylemdi. Yine hatirlayalim, genelde gecen seneki o yogun gezi eylemlerinde; IKI TURLU PROVAKATIF EYLEM VARDI. Birisi, KARSI TARAFIN ELI SOPALI SALLAMALI SALDIRGAN SIVIL P[OLISLERI Digeri, GEZI BUNYESINDE GOSTERILMEK ISTENEN, ELLERINDE MOLOTOF KOKTEYLI TASLAR V.S. OLARAK YUZLERI POSULU GUYA POLISE SALDIRAN, POLISLER. Bunun boyle oldugunu, Taksim'deki eylemde bir yuzu posulunun molotof kokteyli atarken, kendisine su sikan TOMA'ya "Uzerime s1kma" dedigi medya da aciklanmisti. Bu sene sadece baslangici anma disinda GEZI BILINCI SOKAGA CIKMADI. Yalniz bilindigi gibi, Okmeydani ve Tuzlucayir olaylarinda; yukarida aciklanan, GEZI BUNYESINDE GOSTERILMEK ISTENEN, EYLEMLER OLDU ve yasamini yitirenler oldu. Iste GEZI ILE DIGER PROVAKATIF EYLEMLERIN FARKI DA BUDUR. Gezi de; YUZU POSULU, MOLOTOF KOKTEYLI ATANLAR, POLISE SALDIRANLAR, TAS ATANLAR YOKTUR. Iste bu temelde Turkiyenin her beldesinde bir eylemin gezi bilinci tasiyip tasimadiginin farkina varmak ta budur. Cunku diktatorun ana amaci, GEZIYI KENDI YAPTIRDIGI PROVAKATIF EYLEMLER ILE, TOPLUMUN GOZUNDEN DUSURMEKTIR. Zaten gecen sene gei basladigindan beri de yaptigi budur. Yani, KENDI HAZIRLATTIGI YUZU POSULULARI MOLOTOF KOKTEYLI TAS ATANLARI ORTALIGI TALAN EDENLERI VE POLISE SALDIRANLARI TOPLUMUN GOZUNDE GEZI OLARAK GOSTERMEK. Bunu da zaten kendisine sorgusuz sualsiz biat etmis kesime yutturdugu aciktir. Bunun borazanligini yapan cikar temelli cevre de yardakciligini yapmaktadir. Evet, bugunlerde Lice'de Diyarbakir'da olanlar; GEZI DEGILDIR; AKSINE DIKTATORUN PROVAKATIF EYLEMLERIDIR. Iste gezi bilincini anlamak HER SOKAK EYLEMINI ANLAMAK ILE ESDEGERDIR. PKK HAREKETIMI, PROVAKASYON EKIBI MI/POLISIN KENDISI MI? v.s. Kisaca DIKTATOR SON SURAT KENDI AYRISTIRMACI NEFRET SOYLEMLI HIPOKRITIK PROVAKATIF olarak yolunda gitmekte ve yeni gundemler planlamaktadir. Aslinda bu planlarinin cogunun tutmadigini da gormekte ve gormemezlikten gelmektedir. Cunku diktatoru tek ilgilendiren kendi cikaridir. Bu yolda da kimse daha cok diktatorleseceginden de suphe etmesin.
  6. Insanoglu tarihinde "deity" yani "kendisini tanrisal konuma koyma" ve "deification" yani "tanrilasma/tanrilastirilma" temelinde bir suru insanoglu kendini tanrilastirmis, ya da baskalari onu tanrilastirmistir. Bu konu aslinda gunumuzde de devam etmektedir. "Insanoglunun KENDINI TANRILASTIRMASI, ya da INSANOGLUNUN, INSANOGLUNU TANRILASTIRMASI aslinda tarih olarak, nerdeyse yazi tarihi ile esittir. Bu konuda tarihte tarih sirasina vecesidine gore bilinen "TANRILASMIS/TANRILASTIRILMIS KISILER" sunlardir. "Imparatora ait olanlar" Egyptian pharaohs Naram-Sin Chinese Emperors Roman Emperors Japanese Emperors Natchez rulers The Sailendras Dalai Lamas Inca Emperors Nepalese monarchs Bunlarin herbiri ile ilgili detayli bilginin linkini baslik sonunda verecegim. "Olumden sonra gelen Tanrisal Konuma ulastirma" Imhotep Queen Dido of Carthage Homer (hero cult) Romulus and Remus (hero cult) Siddhārtha Gautama Buddha Hephaestion Alexander III of Macedon the Great (hero cult) Jesus Antinous Mary (mother of Jesus) Guan Yu Alī ibn Abī Ṭālib Sugawara no Michizane El-Hakem b'Amr Allah Majapahit Kings Tokugawa Ieyasu L. L. Zamenhof José Rizal Wallace Fard Muhammad Kanichi Otsuka George Washington "Istek-Istenc disi/Gayriihtiyari/Gonulsuz Tanrilastirma-Tanrisal konum verme" Ezra HaSofer Antiochus II Theos Zheng He General John Nicholson Jiddu Krishnamurti Haile Selassie I of Ethiopia Prince Philip of Greece and Denmark, Duke of Edinburgh Kumari "Kendini tanrilastiranlar/Tanrisal konuma koyanlar" Antiochus IV Epiphanes Simon Magus Veleda Ismail I Danila Filippovich Hong Xiuquan Father Divine Taher Saifuddin Francisco Macías Nguema Juanita Peraza (Mita) Lou de Palingboer Jim Jones Yahweh ben Yahweh Nirmala Srivastava Jehovah Wanyonyi Sathya Sai Baba Mitsuo Matayoshi Claude Vorilhon Vissarion Bu listeler icinde henuz yasayanlar da mevcuttur. Tum bu isimler ile ilgili genis aciklama ve yasadigi tarihler, asagidaki linktedir. http://en.wikipedia.org/wiki/List_of...idered_deities
  7. Bilgi ve bilisim cagi ve toplumunda; bireyin bireyler birlikteliginde hak ve ozgurluk talepleri, destekleri ve savunulari; bir protesto, bas kaldiri v.s. degil; HAK VE OZGURLUK TALEBIDIR. Bu da zaten evrensel hukukta insan haklari bunyesindedir. Buradaki "devrim" algisi, bu taleplerin ICINDE BULUNAN SISTEM VE DUZEN TARAFINDAN VERILEMEYECEGINI gostermek icindir. Kisaca eski klassik "devrimci" anlayis degildir. Yani bir inanc ya da ideoloji onculugunde yiginlarin bir nicelik olarak bu ideoloji ve inanci iktidara getirme mucadelesi. Gezi de NE BIR ONCU IDEOLOJI NE DE BIR ONCU INANC MEVCUT DEGILDIR. Aksine hask ve ozgurluk temelli her bir inancsal ve ideoloji mevcuttur. Tabi ki hak ve ozgurlukler saglanana kadar, mucadelenin devam etmesi ve bunun saglanmasinin istenmesi zaten talep edilendir. Diyelim bunu su anki hukumet saglayacaksa da buyursun saglasin. Burada su anki hukumetin bunu saglayamayacagi inanci vardir, o yuzden istenen GELECEK VE BUNU SAGLAYAMAYACAK BASKA BIR HUKUMET DEGILDIR.
  8. Bilindigi gibi, icinde bulundugumuz gunler; Turkiye toplumunda ve ulkesinde yasanmis kitlesel olaylarin ilk yildonumudur. Gecen sene adini Istanbul/Taksim/gezi Parkindan alan bir hareket ve sokaga cikis baslamis ve tum ulke beldelerine yayilarak surmus ve sadece Turkiye'nin degil; dunyanin da gundemi haline gelmistir. Gecen sene sicak ve pratik olarak yasanan ve adini mekanindan alan bu gezi hareketi yasanmis ve her hareket gibi katilanlar katilmiyanlar olmus ve ana gundem haline gelmistir. Ilk baslarda her zaman oldugu gibi, GEZININ HAREKET OLARAK NE OLDUGU DEGERLENDIRILMEDEN; SADECE BU HAREKET UZERINE TARAFSAL BIR TARTISMA YARATILMISTIR. Bu baslik ise GEZIYE QUA FELSEFESI ILE BAKARAK VE GEZI KAVRAMININ VE HAREKETININ ASLINDA NE OLUPO NE OLMADIGININ TARAFSIZ BIR ANALOJIK MANTIGINI ORTAYA KOYACAKTIR. Buradaki analojik mantigin ...e goresi insanoglu ve hedefi de bilissel cagin degerlendirmesini icerecektir. Evet, gezi nedir? Gezi en basta BIR ZIHNIYET VE BU ZIHNIYETIN VUCUTLARININ KENDINI PRATIK OLARAK ORTAYA KOYMASIDIR. Gezi BIR BILINC VE BU BILINCIN VUCUDUNUN BILINCINI ORTAYA KOYMASIDIR. Gezi, BIR TALEP, SAVUNU VE DESTEKTIR. Gezi BIR BIREYSEL HAK HUKUK VE OZGURLUK SAVUNUSU TALEBI VE DESTEGIDIR Gezi BIR SOSYAL HAREKETTIR. Gezi BIR, YASAM ILISKI ve ETIK DEGER HAK VE OZGURLUK TALEBI, DESTEGI VE SAVUNUSUDUR. Gezi BIR, KENDI HAK VE OZGURLUKLERINI BIREYSEL OLARAK TALEP EDENLERIN DIGER TALEP EDENLER ILE OLAN DAYANISMASI VE BIRLIKTELIGIDIR. Gezi, BIR BILISIM CAGININ KULLANIMINI KITLESELLESTIREN HAREKETTIR. Gezi, BIR BILISIM DEVRIM HAREKETIDIR. Aslinda bunlar gelistirilebilir, artirilabilir ve her biri uzerinde kitaplar yazilabilir. Peki Gezi, ne degildir? Gezi, BIR POLITIK HAREKET DEGILDIR. Gezi, BIR POLITIK ORGUTLENME DEGILDIR. Gezi, BIR AYAKLANMA, PROTESTO, ISYAN, BAS KALDIRIS DEGILDIR. Gezi, bir DUZENI YA DA DEVLETI DEGISTIRME HAREKETI DEGILDIR Gezi, BIR MARJINAL, PROVAKOTIF, TERORIST HAREKET DEGILDIR. Gezi, HERHANGIBIR IDEOLOJININ INANCIN VESAYETINI TEKLIGINI TASIYAN BIR HAREKET DEGILDIR Gezi bir ORGUTLEYICISI, ONCUSU OLAN BIR HAREKET DEGILDIR. Kisaca, Gezi; BUGUNE KADAR ULKE VE TOPLUMUNUN COGRAFI VE TARIHSEL OLARAK YASADIGI HIC BIR HAREKETIN BIR DEVAMI DEGILDIR. Burada da gezinin ne olmadigi ile ilgili baska seyler eklenebilir, genisletilebilir ve her bir "degildir" aciklamasi uzerine kitaplar yazilabilir. Gecen sene yasanan gezi hareketinin tum toplumun her bir ferdini etkiledigini, dusundurdugunu ve yasaminin bir iliskisi haline getirdigini gorebilmek bile, gezi hareketinin ne olup olmadiginin ortaya konma ve bunu sadece kendi politik ekonomik etik cikari adina yapmak icin ugrastigini da gormekteyiz. O yuzden kimse ne gezinin arkasinda bir sey arasin, ne de her zaman yapilan gibi, GEZIYI ALGILAMADAN, FARKINA VE BILINCINE KENDINCE VARMADAN GEZININ OLUMLU VE OLUMSUZ TARAFLARINDAN BIRI OLSUN. Cunku geziyi algilamak farkina ve bilincine varmak, KIMLERIN GEZIDEN NEMALANDIKLARINI VE KIMLERIN GEZIYI YOK ETMEK/ONEMSETMEMEK ADINA YAPTIGI HER TURLU GIRISIMI ALGILAMANIN VE BILINCINE VARMANIN DA ANAHTARIDIR. Cunku Gezi, BUNYESINDE HER BIR GEZI BILINCI DISI ISTENEN/ISTENMEYEN HAREKETI BARINDIRIYOR GOZUKEBILIR. Kimileri de bunlari gezinin yerine koymaya ya da geziyi bunlar eliyle olumsuz kilmaya calisabilir. Iste bu oyuna gelmemek bile, gezinin bilincinin ve farkindaliginin algilanmasi adina gerekendir. Gezi, ulke toplum ve cografyasinda oyle ya da boyle tarihte yerini almistir ve bundan sonra ulke ve toplumun geleceginde de oyle veya boyle soz sahibi olacak ve ulke ve toplum gelecegindeki rolunu oynayacaktir. Tarih zamani gelecek ulke ve toplumu "gezi oncesi/gezi sonrasi" olarak degerlendirebilecek bir farkin farkinin bilincine varacaktir. Cunku GEZI TARIHTE HER YONU ILE BIR DONUM NOKTASIDIR.
  9. Sana soyle aciklamaya calisayim. Insanoglu ne kavramin ne em pozitivizmin ne de onun niteliginin farkinda ve bilincinde degildir. Sadece bu farkinda ve bilincinde olmadiginin ve bilincaltina yerlesmis olanin EYLEMINI VE DE SECIMINI YERINE GETIRMEKTEDIR. Ornek verelim; "Tanriya inaniyorum" ya da "Tanriya inanmiyorum" diyen bir kisi; ne tanrinin ne kavraminin ne inancin ve de ne sifatlarinin (Tanrisal/inancsal) farkinda ve bilincinde degildir. Sadece bu dogal zihni yapilandirilmisligin islerligi temelinde "tanriya inanmak/inanmamak" secim ve eyleminden birini yerine getirmektedir. Bunu yaparken KENDISININKINI TEK DOGRU SANDIGINDAN DA DIGER SECIM SECENEGININ KENDISINE TERS DUSTUGUNUN BILE BILINCINDE DEGILDIR. SADECE KENDININKINI SAVUNURKEN, KARSITINA DA KARSI CIKAR. Ayni sey "Tanri vardir/yoktur" da da gecerlidir. Tanrisal ve varlioksal sifatlar ve tanri varlik kavrami bilinmez ve farkina varilmaz. Iste vicdanda da "vicdanli/vicdansiz" da vicdansal sifati ve vicdan kavrami bilinmez ve farkina varilmaz. O yuzden de INANC KAVRAMININ INANCSAL SIFATININ IKI UCU OLAN "INANMAK VE INANMAMAK" algilanmaz ve inanmamak inanc kavrami ve inancsal sifatin diger ucu oldugu algilanmaz. O yuzden de "inanmamak inanc degildir" denir. Cunku INANMAK SADECE INANC OLARAK ALGILANIR. Yani em pozitifin kendisi. Iste bu yapilandirilmisligin islerligi DILIN NOKTASAL SESSEL VE BOYUTSUZ TEKE INDIRGEME ISLEYISINDEN GELMEKTEDIR. Cunku kavram ya da sifati degil; sadece kisiyi ona verdigi algiladigi degeri ilgilendirir. Yani "inanmak, vicdanli, var" ya da "inanmamak, vicdansiz, yok" Iste bu temeldeki bir bilgisiz bilincsiz algi; buradaki birinin digerini de kavramsal, inancsal, tanrisal, vicdansal sifat ve tanri, kavram, inanc, varlik, vicdan kavramlarini eylemer ve secime tasimak olarak yapilandirildiginin farkinda ve bilincinde degildir. Iste bir yerde ufuklari metafizik ve varlik ile sinirlanmis beyinler; varliksal inancsal ve ideolojik yanastiklasrinin farkinda ve bilincinde degildir. Sen onlara "ben varliksal inancsal ideolijik degil; bilgisel ve bilimsel yanasiyorum" demeni de algilayamazlar. Cunku onlar icin sadece var/yok ve inan inanmavardir. Hata kendileri sadece var ve inan ya da yok ve inanma da ise; digeri de yoktur. Yani onlar icin "dogru, hakli, iyi v.s. mutlak ilk v.s. tektir"
  10. Evet, "insanoglunun dusunce ve davranisi oldugu" bir olgudur. Yalniz bu dusunce ve davranisin ne olduguna dair verilen her turlu anlam ve icerik tanim tarif v.s. olgu degildir. Vicdan "insanoglu dusunce ve davranisina algi ve gozlem temelinde verilen bir kavram ve de bu kavrama yuklenen anlam ve iceriktir" Soyle aciklayalim. Olgu, insanoglunun bilimsel olarak tum insanoglunun gozlemini icerecegi sekilde tartismasiz olarak ortaya attigi ve yine gozlem ile yanlislanabilir olan bir bilgidir" Iste bu temelde, INSANOGLU DUSUNCE VE DAVRANISI ALGI OLARAK GOZLEM VERIR; FAKAT, BU DUSUNCE VE DAVRANISIN NE OLDUGU VE VERILEN ANLAM VE ICERIK; HER BEYNE GORE DEGISIR. Yani bir dusunce ve davranis biri adina vicdanli olurken, digeri adina vicdansiz olabilir. Olgular genelde fiziksel bilgilerdir. Vicdan ise sosyal bilgidir. En basit olarak fiziksel bilginin dayandigi bir fenomen vardir. Sosyal bilgi ise sadece insanogluna dayanir. Yani kisaca eline aldigin bir cisme fiziksel bilgi olarak "bu elma" diyebilirsin; ama fiziksel bilgi olarak "bu vicdan" diyemezsin. Cunku VICDANIN FIZIKSEL GORUNUMU YOKTUR, SADECE INSANOGLUNUN YANSITTIGI DUSUNCE VE DAVRANISA ALGI VE GOZLEM TEMELINDE VERILEBILEN BIR KAVRAMDIR. Ayrica senin vicdan dedigin, dusunce ve davranisa baskasi da demeyebilir. Kaldiki insanoglu henuz em pozitifin farkinda ve bilincinde degildir. O yuzden sadece dusunce ve davranisa anlam ve icerik olarak VICDANI DEGIL; ONUN ZIT KUTUPLARINDAN BIRI OLAN "VICDANLI" YA DA "VICDANSIZ" I UYGUN GORUR. Cunku insanoglu vicdan kavramini bilmemekte, sadece bilincaltinda yer etmis bu kavrami ANLAM VE ICERIGINI DE BILMEDEN algiladigi ve gozlemledigi dusunce ve davranisa EYLEM OLARAK VE BEYNINDEKI BILINCALTININ ILETISI ILE VICDANSAL DEGER BICMEKTEDIR. Vicdanli ya da vicdansiz. Ayni sey namusta serefte hakta ve bilimum etik ve psikolojik ve de sosyal degerlerde gecerlidir. Iste bu son paragraf INANC icinde gecerlidir. Yani insanoglu INANCSAL EYLEM OLARAK INANCSAL BIR DEGER BICTIGININ FARKINDA VE BILINCINDE DEGILDIR. Iste bu inancsal deger ve eylem "inancli/inancsiz" olarak yansir. Kisaca deger ve eylem DEGER VE EYLEMI VERDIRTEN KAVRAMI BILINC OLARAK SIFAT OLARAK ICERMEZ. Yani em pozitifleri insanoglu bilmez sadece beyninde ve bilincaltinda yer etmisin yansisi ile bu em pozitiflerin degerlerinden birisini algi olarak alir ve verir.
  11. Pardon vicdan yerine, inanc yazmisim. Daha once de aciklandigi gibi, FENOMENI INSANOGLUDUR VE ONUN EYLEMINDEN ALGILANIR VE GOZLEMLENIR. Vicdanin olgu olmadigini aciklamistim. Vicdan insanoglu dusunce ve davranisina algi ve gozlem temelinde verilen bir kavramdir. Her bir beyinde bu kavramin anlam ve icerigini kendine gore degerlendirir. Genelde de algi olarak vicdan din ile paralel tutulur, ayni inanc gibi. Halbuki bu her iki kavrami da sinirlamaktir.
  12. Bu mumkun degildir. Cunku sosyal ve matematiksel/mantiksal bilgilerin hepsi bilimsel olacak anlami yoktur. Yalniz yasam, kisiyi iliski ve yasamak eylemleri olarak dusunce ve davranis hareketine gerekli kilar. Iste buradaki hareket, yani EM POZITIFININ IKI UCUNDAN BIRININ DIGERINE TERS GELEN HERHANGIBIR UCUNU TERCIHI; BILISSEL, INANCSAL, IDEOLOJIK, ETIK, ESTETIK, olabilir. O yuzden burada bilimsellikten ziyade, bilissellik soz konusudur. Var. Ortada bir Kuran var. Iste bu kuran'da yazanlara inanmak ya da inanmamak em pozitifin iki ucudur. Zaten ilk eylem kuran ile ilgilidir. Yani okumak. Soyle izah edeyim. Em pozitifin, iki ana dali vardir; birisi kendisi olan pozitif, digeri karsitiolan negatif. Burada algi her uc halde de pozitiftir. Eylem de algi temelinde pozitiftir. Sadece em pozitifin EYLEME ACILAN UCLARI BIRI DIGERINE GORE KARSIT VE NEGATIFTIR. Normal negatiflik ise, EM POZITIFIN POZITIFINE TERS OLAN DILBILGISI OLUMSUZLUGUNDAN GELIR. Bebek dogmak icin beklemektedir. Iste bu em pozitifin, kendisi dogurmak karsiti dogurmamaktir. Yani eylem ve secim; EM POZITIFI ETKILEMEZ, SADECE EM POZITIFE BAGLI YA KENDISI YA DA KARSITI OLUR. Zaten pozitivizm de em pozitiften gelir. Yani secim ve eylem karsitligindan birini uygulamak; YA EM POZITIFIZME PARALEL POZITIVIZMDIR, YA DA EM POZITIFIZME TERS PARALEL POZITIVIZMDIR. Buradaki negativite KENDINI POZITIF ALGILAYANIN KENDINE TERS DUSEN SECIMI YA DA EYLEMIDIR. Em pozitif ve iki karsitli uclarina ornekler; Hak- Hakli haksiz Inanc-Inan inanma Varlik-var/yok Dusunce- Dogru/degil Davranis- Iyi degil v.s. Namus- Namuslu namussuz Tanri-inanc varlik. Kisaca secim hakki ve eylemi x temelli yapilandirilmislikta; kisiye EM POZITIFIN HEM DISINA CIKMA OLANAGI VERMEZ, HEM DE SECIM OLARAK SAVUNU VE KARSI CIKIS GETIRIR. Yani KISININ EYLEM SECIMI ZATEN DOGAL ZIHNIYET MAHKUMIYETIDIR. Cunku EM POZITIF OLARAK KAVRAMI ALGILAYAMAZ VE BILEMEZ. Ornek verirsek; KISACA INANAN DA INANMAYANDA INANC KAVRAMI VE EM POZITIFINDEN DISARI CIKAMAZ. Iste o yuzden varliksal tartisma bir kisir dongudur Buradaki diger ilginc noktada, qua felsefesi ile sen tum resmi em pozitif ve karsitligini ortaya koysan bile, eylem ve secim yaptiginda YA KENDISINI YA DA KARSITINI UYGULAMAK ZORUNDASIN. Iste dogal zihniyetin x yapilandirilmisligin cikmazi da budur. Soyle ornek vereyim. Mesela ben bir serbest dusunur olarak; teolojik temelde bir tanrisal gorusum yok. Yalniz eylem de, BENIM DOGAL ZIHNIYET CIKMAZIM SOZ KONUSUDUR. YANI YASAMIMDA VE ILISKILERIMDE, TANRI EM POZITIFINDEN ALGILAYAN BIR BEYIN ICIN; YA TANRIDAN YANAYIMDIR, YA DA DEGILIMDIR. Cunku eylem zaten EM POZITIFIN BUNYESINDEKI BIR EYLEMDIR.
  13. Benim acimdan yani birey olarak vicdan bir algi konusudur. Mesela benim beynim ve vucudum bana bugune gelmis bir beyin duzeyi olarak VICDANI GOSTERIR. Yani bogazim dugumlenir, icim cekilir, aglamakli olurum, AKILDAN ONCE GOZLEM DEVREYE GIRER VE BENDE BUNA BENZER DEGISIMLER OLUR. Yani VICDAN BENIM AKLIMDAN ONCE DUYUSAL OLARAK DEVREYE GIRER. Akilcilikta ise ya girmez, ya da kisisel duygu degerlerine peskes cekilir. Yani AKLIN DEGERLERI ONCE DEVREYE GIRER. Yani bende algi olarak GOZLEMSEL VICDAN BILISSELLIGI MEVCUTTUR. Iste insanlik temelinde bu devrteye girer. Yani AKILCILIKTAKI DEGER TEMELI YERINE. O yuzden de ben; istesem de, VICDANI BIR CIKAR SOMURU ARACI OLARAK YA DA AKLA/DUYGUYA PESKES CEKME OLARAK KULLANAMAM. Bunlari beyin olarak asmisim. Iste o yuzden vicdan ALGI VE GOZLEM OLARAK INSANLIGIN TEMELIDIR. Tabi burada vicdani devreye sokan da adalettir.(insan haklari evrensel hukuk hak ve ozgurlukler) Bu temelde saygi da insanligin temelidir "farkin farkina varmak, hic bir farki digerine ust ya da alt kilmamak, yok saymamak, bir farkta butunlememek, her farka farklarin adaleti temelinde hak ve ozgurluk tanimak"
  14. Inancin soyutlugu, KENDININ GOZLEM VEREN BIR FENOMEN OLMAMASIDIR. Insanoglu algisinin, dusunce ve davranisa verdigi bir kavram ve kavramsal olumlu/olumsuz degerlendirmesidir. O yuzden bir olgu degil; sadece bir algi ve gozlem adlandirmasidir. Vicdan genelde insanlik sevgi v.s. gibi; insana uygun dusen kav ramlardan en cok duygu somurusune ugrayanlardan biridir. Bireyci akilcilik akli ile vicdani kendi cikarina su istismar eder. Ideolojiler inancsallar ve izmlerde basta din, VICDANI DUYGU SOMURUSU OLARAK KULLANIR. Artik hayvanlarda da gozlem veriyor. Benim algimdaki ve bilgimdeki vicdan, birey bilincinin tursellik ile bilissel birlesimidir. Yani ortada cikar ya da somuru ya da bir ideolojiye politikaya ya da etik degere arac olarak kullanma yoktur. Epistemolojik "bilgisel" demektir. Bu temelde her algiya yansiyan ve gozlem veren bilgi, epistemolojiktir. O yuzden "epistemolojik bilgi" HERHANGI BIR BILGIYE VARLIKSAL, ETIK, METAFIZIK, ESTETIK V.S. TEMELINDFE DEGIL; BILGISEL TEMELDE BAKMAK" demektir. Bu ulasimdan ziyade seye bakis acisinin ...e goresidir. Cunku epistemoloji zaten bilgi demektir. Mesela bir varliga ait her turlu bilgi zaten epistemolojiktir. Yani INANCIN GERCEGIN NE OLDUGUNU DOGRULAMASI. Iste burada bir metafizik VARLIKSAL TEMEL/TABAN SAPTAYARAK BAKMAK SOZ KONUSU OLUNCA, BU EPISTEMOLOJIK DEGIL; METAFIZIK BAKIS ACISIDIR. Diyelim, seye varliksal temelde, yani; madde, dusunce ya da kavramdan birisi olarak ya da gercekci inanci olan nesnel, oznel ve kavramsaldan biri olarak bakmak; metafiziktir. Iste ayni seye bir bilgi temelinde bakmak ise; epistemolojiktir. Epistemoloji de ayni metafizik gibi felsefenin bir dalidir. Kendi bunyesinde de ayni metafizik gibi bir suru ideolojileri inanclari ve teorileri vardir. Yapilandirmaci epistemoloji de bunlardan biridir ve bilimsel olanidir.
  15. Cok kisa, inanmak ya da inanmamak fiili; inancsal sifatin karsilikli iki ucudur. Ikiside pozitiftir, biri digerine gore negatiftir. Kavram da inanctir. Evet, inancsizlik inanc kavraminin inancsal sifatinin bir eylemidir.
  16. Su anda zaten "antropoteizm" denilen "tanrilara insanoglu yetisi, ozellikleri verilmesi" temelinde bir inanc var. Henuz insanoglu kendi tursel varliginin bilisselliginde olmadigi icin, antropoteizmin tam tersi olan "insanoglunun tanrilasmasi/tanrilastirilmasi" tehlikesi henuz yok. Gerci emperyalist zihniyet, tanriyi oynuyor ama; bunun bilisselligi henuz yok. Iste evrensel-insan zihniyeti; boyle bir tehlikeye karsi, zaten insanoglunun insanlasmasi/insanlastirilmasini savunuyor. Bu temelde boyle bir tehlike dogdugunda "zihinsel tanrilasmak" ve zihinsel insanlasmak" mucadelesi dogacak. Yani egonun kendini tanrilastirmasi ile, kendiligin kendini insanlastirmasi mucadelesi. Cunku burada egonun cikari tanri yerine gecerek, her seyi kendine mubah ve mesru sayarken, kendiligin insanlasmasi buna tur bilisselligi ile karsi cikacak. Bu durum ilerisi asama. Bu konu ile ilgili benim cok detayli yazdigim bir baslik var. Senin de orada mesajlarin var. Bence kendi mesajlarin da dahil orayi bir daha bu mesajina yonelik okursan, bazi seylerin daha netlesecegini dusunuyorum. Kisaca insanoglu madde kavramini, M.O. 4000 yilinda ortaya atmistir. Yani madde kavram olaraK BU TARIHTEN ONCE YOKTUR. http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1019-metafizik-varlik-tartismasinin-sonu/ Burada konu varliksal bakis acisi ile var/yok degil; bilgisel bakis acisi ile; her seyin anlam v e icerik kazanmasinin taniminin tarifinin ve kavramsal bilgisinin, INSANOGLU TURU FENOMENAL VARLIGINDA MUMKUN OLDUGUDUR. Iste bu mumkunlukte, zamansal olarak insanoglu; bir seyin tarihini KENDI TURSEL VARLIGINDA, KENDI TURSEL VARLIGI OLMADIGI DONEME TASIYABILIR. Mesela dunyanin zamansal yasi- 4.5 milyar yildir. Bu tarih insanoglu varligindan onceyi isaret eder. Yalniz bu tarihi insanoglu kendi varliginda ortaya atmistir. Burada onemli olan NE HAKKINDA NE SOYLENIRSE SOYLENSIN, BUNUN SOYLEYENI INSANOGLUNUN OLDUGU VE BU SOYLEMI KENDI TURSEL VARLIGINDA YAPTIGIDIR. Tabiki soylemi zamansal olarak kendi varliksal oncesine gidebilir.
  17. Bu ikisini de diyen insanoglu degil mi? Iste buradaki fark algi ve gozlem farki. inancsal ile bilimsel farki Akilci ile gozlemci farki. Insanoglu nedir ve insanoglu turunun biri nedir? Gercegi ortaya koyan kimdir/nedir? Iki turlu ben vardir, sahte ben-ego. Kendi beni-Kendilik. Buradaki kendilik insanoglunun ortaya koydugu sahte egodan arinmis bendir. Ya da kendi disindaki fenomenin gozlem ile algilanan benidir. Burada fenomen ne ile adlandirilmissa, onun kendiligi soz konusudur. Algisina, gozlemine kavramsal bilgisine gore. Iste burada orta konan kavramsal bilginin ne oldugunu daha once cesitleri ve sifatlariyla aciklamistik. Burada insan zihninin urunu olan sey, KAVRAMSAL BILGIDIR. Iste bu kavramsal bilgi seyleri cesitler ve siniflandirir. Iste burada FARKIN FARKINA VARMAK konusu devreye girer. Ayni " Turk olmadan, T.C. olmayacagi gibi; laz, kurd, alevi olmadan da T.C. olmayacak; degil mi?" gibi. Cunku suyun bilesenlerinden biri olmadan su olmaz. Ayni Turkiye toplumunu olustuanlasrdan biri olmadan T.C. olamayacagi gibi. Burada onemli olan BUTUNUN ARKLARININ FARKINA VARMAK VE HER BIR FARKIN, BUTUNU OLUSTURAN DIGERLERINDEN FARKLI BIR PARCA OLDUGUNU ALGILAMAK.
  18. Burada verilmek istenen epistemolojik olgudur. Bu olguya gore ve bu olgunun algisina gore, Kendi fenomeni dahil; her turlu fenomeni ortaya koyan insanogludur. Yarin baska bir fenomenal bir turortasya cikar, insanoglu ile dialog kurarsa o zaman bu olgu gozlem ile yanlislanir. Su an epistemolojik olarak insanoglu turu FENOMENLER ARASINDA KENDI DE DAHIL HER TURLU FENOMENI ORTAYA KOYAN VE DE BUNU KENDI ADINA VE KENDI YETILERIYLE YAPAN TEK TURDUR. Amac bunun farkindaligi ve insanoglunun ZIHINSEL INSANLASMASIDIR, TANRILASMASI DEGIL. Cunku bilimsel bilissel temelde insanoglu zaten kendi aklinin urunu olan tanrinin farkinda ve bilincindedir. Yani tanri insanoglunun aklinin urunudur. Dedigini zaten emperyalist zihniyet yapmaktadir "ben istersem yasarsin, istersen olursun v.s." diye. Iste buradaki ben merkezli yanasim, insanoglunun KENDI TURUNUN BIR BIRI OLDUGUDUR. Bunun egosal ya da insansal olarak farki da benin bireyciligi ya da bireyligi farkidir. Daha once bilinc konusunda bu farki aciklamistim.
  19. Somut ve bilimsel dusunce INSANOGLU FENOMENI OLMADAN OLAMAZ. Cunku insanoglu kendi fenomeni dahil, diger her turlu fenomeni algisi, gozlemi ve kavramsal bilgisi ile ve de kendi adina kendi icin ve kendi eliyle ortaya koyar.
  20. Yine aciklamaya gore; Bir iscinin calisma yerine ulasmasi ortalama 45 dakika suruyor. Patlamanin oldugu saat 15.30 Iki turlu olanak var. Birincisi vardiyenin 3'te bittigi. Yani birinci vardiye 3'te disari cikabilmek icin, 2.15 te teslim etmesi ve ikinci vardiyenin de tam kadro calisiyor olmasi. Yani birinci vardiye henuz 3.45'te disari cikmadan, ikinci vardiye de tam kadro calisirken; patlama oluyor. Ikincisi vardiyenin 4'te bittigi. Yani birinci vardiye tam kadro calisirken, ikinci vardiye devralmak icin yolda. Bu iki olasaliktaki tek fark; birinciye gore, yasamini yitirenlerin vardiyesi bitenler oldugu, ikinciye gore de yasamini yitirenlerin ikinci vardiye oldugu. Cunku yasamini yitirilenler, cikisa yakin yerlerde olu bulunuyorlar. Bu arada kurtulan iscilerden birinin bir ekibi ter yone yonlendirdiklerini ve kendisinin ise onlarin yonlendirdigi yone gitmeyerek kurtuldugunu acikliyor. Olenlerin cogunun gaz zehirlenmesinden oldugunu de hatirlarsak, bu ocak icxindeki baglanti ve cikis/giris yollarinin bu gaz dumani ile kapli oldugu anlamina gelir. Eger vardiye 3 te ya da 4'te bitti ise durum daha da vahim. Cunku patlamanin oldugu saatte isciler yolda iken uyarilmamis. Ya da ters yone yonlendirilmis.
  21. Simdi resmi aciklamalara bakalim; Trafosu kedili" madende kac kisi var bilmiyoruz?" Daha sonra "nasil neye gore neye dayanarak ve nerden alindigi belli olmayan bir rakam ortaya atiliyor-787 Ondan sonra son toplam bu rakama gore dogrulaniyor. Yani- Yasamini yitirenler-301 Sag/yarali kurtulanlar-486 Toplam 787 Simdi calisan ve kurtulan maden iscilerin aciklamasi. Ocak uc katli, her katta 7 bolum 3 vardiye ve her vardiye de calisan isci sayisi-800 Burada onemli bir nokta; Aciklamada; Bir vardiye diger vardiye tarafindan teslim edilmeden madenden oldugun yerden kipirdayamazsin. Yani vardiye degisimi esnasinda, ocakta bulunan isci sayisi-1600 Patlama tam da vardiye oldugu sirada meydana geliyor ve yasamini kaybedenler de genelde ocaktan 50-200 metre iceride bulunuyor. Mantiken yeni vardiyeye basliyacak olanlar. Bu arada yitirilen rakam, 292 iken yapilan defin sayisi 321 yani- verilen rakamdan 29 kisi daha fazla. Eger son olenlerin rakami olan 9 kisiyide buna eklersek, bu rakam yani fazla rakam; 38'e cikiyor. Bu acidan aciklanan 787 rakami bir vardiyeye yakin rakam. Eger kurtulan 486 ve defnedilen +38 ise; toplam rakam- 825 oluyor ve VARDIYE TOPLAMI OLAN 800'U GECIYOR. Yani IKINCI VARDIYE OLAN DIGER 800'DEN 25 OLARAK YANSIYOR. 775 KISI NERDE? Ayrica olenler arasinda KURTARMA EKIBINDEN OLAN 20 KISIDEN DE BAHSEDILIYOR. Yani sorumuz. DIGER VARDIYENIN ISCILERI NERDE?
  22. Soma'da kurtarma ekibinin gorevine son verildi. Resmi yalanciligin olen isci sayisi son haliyle-301 Iscilerini oyle ya da boyle canli ya da vefat etmis olarak kavusamiyan ailelere zorla "dava acmayacaklarina" dair belge imzalandirilmaya calisiliyor. Somali kayipli ailelerin avukatlarla gorusmelerine izin verilmiyor. Devletin izni disinda oraya gelip te arastirma yapmak isteyen hic bir kurum ve kurulusa izin verilmedi. Soma'daki halki "somali/somali degil" diye ikiye bolerek ve guya somali olmayanlara vahsice mudahele ederek, Soma'da OHAL ilan edildi. Soma'ya gelen avukatlar zorla ve hukuksuz goz altina alindi. Soma'ya gonderilen din tuccarlari acili ailelerin evlerini ziyaret ederek "olenleri unutun ve rahatsiz etmeyin" uyarisinda bulunuyor. Soylendigine gore, Soma sahibi ile "sucu ustlenmesi ve baska ihaleler verilecegi" konusunda andlasma yapilmis. Boylece devlet sorumluluktan kurtulacagini umut ediyor. Trosu kedili bakanin isi bitti. Bundan sonra ocakta kullu su dokulerek yangin sondurulecek ve iceride kalan iscilerin uzeri beton ile kaplanacak. Kisaca vahsi kapitalizmin vahsi yonetiminin Soma vahseti; kendi vahsi uygulamalari temelinde ve kendilerince sona erdi. Bunun kanuni yonunu de, kendi savci ve yargilariyla sonuclandirmak icin harekete gectiler.
  23. Vahsi kapitalizmin, normal olarak gelmis bireyci akilci duzeydeki kapitalizmden farki; ORTACAG ZIHNIYETINE SAHIP OLDUGU ICIN, INSANOGLUNA DEGER VERMEMESIDIR. Bilindigi gibi ortacagda insanoglu bir mal gibi alinip satilmakta, her turlu cikar icin de kullanilmaktaydi. Bu arada katliamda yasamini kaybedenlerin defnedilmesi sayi olarak-321 kisi. Yani kimilerinin acikladigi gibi-292 kisi degil. Türkiye genelinde ulaştığı belediyelerde defin işlemleri yapılan toplam işçi sayısını toplayan İMC TV 321 rakamına ulaştı. Üstelik bu sayı sadece belediyelere bilgisi verilen ve defin kaydı resmi olarak tutulanları kapsıyor. Yani cenazesini köyünde gömmek ve işlemlerini köyünde yaptırmak isteyenler 321 rakamının içinde değil.
  24. Vahsi kapilalizmin, ana ogeleri uygulamali ve sistemlestirmeli/duzenlestirmeli/kurumlastirmali olarak; MULKSUZLESTIRME, BORCLANDIRMA, ISSIZLESTIRME, ISCILESTIRME, HUKUKSUZLASTIRMA, OZELLESTIRME, KOLELESTIRME olarak sayabiliriz. Bu uygulamalara DINI ETIK DEGERI OLAN TOPLUMLARDA, KULLASTIRMAYI DA ekleyebiliriz. Simdi bu uygulamalara, kisaca deginelim. Mulksuzlestirme- Tarimda ve hayvancilikta uretim yaparak gecimini saglayan kesimin, cikarilan kanunlar la ellerindeki tarim alanlarina DEVLETLESTIRME adi altinda el kmoymak ve hayvan ithal ederek, hayvan ureticilerinin mallarinin ellerinde kalmalari ya da ucuza satmalarini saglamak. Borclandirma- Tarim ve hayvancilikta her turlu kullanilan malzemeyi alamayacak duruma gelenleri, kredilerle borclandirma. Issizlestirme- Tarim ve hayvancilikta ellerinde mulku kalmayanlarin ve borclarini odeyecek durumda olmayanlari uretemez hale getirme ve ac ve issiz birakma. Iscilestirme- Ac ve issiz kalanlarin buyuk yerlesim yerlerine gocleri temelinde onlara vahsi kapitalizmin endustri/insaat agirlikli islerini sunma. Hukuksuzlastirma- Mulksuzlesen, borclanan ve issizlesen kesimin haklarini arama adina her turlu kanun ile hukuk yollarini ve adalet/yargi yollarini kapatma. Ozellestirme- Devletin elinde olan ve isleyen kurumlari ve isyerlerini, devletin zararina kendi yandaslarina satarak, hem devleti soyma, hem rant saglama hem de yandas kapitalistler uretme ve burada issizlestirilenleri ve iscileri ozel firmalarin vahsetine teslim etme. Bu konudaki hak/hukuk ve adalet yargi yollarini, ozellestirme lehine cikarilan kanunlar ile tikama/onleme. Kolelestirme- Mulksuzlesen, borclanan, issizlesen ve her turlu hak/hukuk/adalet yollari kapanan iscileri; ozel firmalarin VAHSI KAR VE URETIM SAGLAMASI adina, isyerlerinde iscilerin KOLE OLARAK CALISTIRILMASI. Buradaki "kolelik" bir kac sekilde tezahur edebilir. Issizlik, aclik korkusu salma, isten cikarma korkusu salma, tehdit etme, sindirme ve VAHSI KAPITALIZMIN YONETIM SEKLININ KORUNMASI ADINA, POLITIK CIKAR VE POLITIK TEHDIT ETME VE DE MUKAFATLANDIRMA. Iste bir yerde dini temeldeki kulluk ta tam bu politik tehdit ve mukafatlandirma temelinde saglanmaktadir. Tabiki burada olan dini ya da tum bilinen dini bilgileri; KENDI POLITIK VE EKONOMIK CIKARI TEMELINDE KULLANMA, SOMURU ARACI YAPMA VE CARPITMA. Kisaca politik ve ekonomik cikarli DINI DUYGU SOMURUSU VE CARPITMALI YONLENDIRIMI. Vahsi kapitalizmin KOLELESTIRMESI sadece KULLASMA TEMELLI ULKE VE TOPLUMLAR ICIN DE sinirli degildir. Avrupa'da da kolelestirmenin cagdas uygulama temelinde oldugu gorulur. Bu konuda yapilan guncel bir arastirmayi paylasalim; http://www.hurriyet.com.tr/avrupa/26432304.asp Iste bu arastirmadaki Turkiye'nin yerinin iki onemli noktasi vardir. Birincisi su an oldugu yer ve Avrupa cografyasinda KOLELESMEYE YONELIK EN HIZLI KOLELESEN yonunun olmasi.
      • 1
      • Like
  25. Vahsi kapitalizmin ne oldugunu ya da normal gelisen kapitalizmden farkini ortaya koymadan once, "vahsi" sifati uzerinde bir aciklama gerekir. "Vahsi" sifatinin ingilizcesi "feral" dir ve EVCILLESTIRILMEMIS HAYVANLAR" icin kullanilan bir sifattir. Yani dogadaki vahsi bir hayvan, "tame-evcillestirme" ye tabi tutmadan once vahsidir. Sonra da insanoglu onu onun ile birlikte yasayabilecek/olabilecek sekilde evcillestirir. Kisaca "vahsi evcillestirilmistir" Iste vahsi kapitalizm, EVCILLESMEMISLERIN (CAG DISI KALANLARIN) KENDI VAHSETINI KENDI CIKARLARI ICIN, TOPLUM VE HALKA UYGULAMALARIDIR. Kisaca buna "orta cag zihniyeti" de diyebiliriz. Yani burada olan bu ortacagi zihniyetinin bir ag gibi, ulke ve toplumun her bir yoneten yonlendiren kesimini ele gecirmesi ve KENDI VAHSI ORTADOGU ZIHNIYETINI, KENDI EKONOMIK CIKARI ADINA; GENELDE MAGDUR VE YALAN/IFTIRA POLITIKASI ILE TOPLUMUN HER TURLU KESIMININ HER TURLU DEGERINI ELINE GECIREREK; BU DEGERE SAHIP OLANLARI CARESIZ VE TESLIM TASERON VE ISCI KOLESI YAPMAKTIR. Buna soyle ornek verebiliriz. Ulke ve toplumumuz gibi HENUZ TARIM VE HAYVANCILIK TOPLUMUNU YASAYAN Duzeyin, ENDUSTRILESME ADI ALTINDA TARIM VE HAYVANCILIKTAN KOPARILIP, ELLERIDEN VARSA VARLIKLARI OYLE YA DA BOYLE KANUNLARLA ALINIP, HER TURLU ENDUSTRIDE KOLE VE TASERON ISCI OLARAK CALISMAYA VE BU VAHSILERIN HER DEDIGINI YAPMAYA MECBUR BIRAKILMASIDIR. Burada gunumuzden buna isik tutacak bir alinti yapmak istiyorum. Alıntı: Asıl felaket ise kapıda; Özellikle özel bankalardan, tarlalarını ipotek vererek aldıkları kartlar ile mazot- gübre- tohum alabilen köylüler, her yıl zarar ettikleri ve artık borçlarını ödeyemeyecek duruma geldikleri için, tarlalarını kaybediyor ve verimli Çukurova arazileri başta olmak üzere milyonlarca çiftçinin arazileri özel bankaların mülkiyetine geçiyor. Zaten geçtiğimiz günlerde çıkan Toprak Kanunu ile miras yoluyla ilan edilen rakamın altında kalan arazilerini satmak zorunda kalacak çiftçilerin hali daha bir perişan… Türkiye’nin dört bir yanında benim de tanıklığımla yaşananları, uzun uzun anlatmamın nedeni; Halkın gerçek gündemi bunlar.Çiftçi yoksullaşıyor, tarlasını ya borcunu ödeyemediği için bankaya- tefeciye kaptıracak ya da AKP kanun çıkardığı için küçük arazisi olanların devlet elinden zorla alacak. PTT özelleşti 30 binden fazla işçi sırayla örgütsüzleştirilip, köleleştiriliyor. 22 Enerji dağıtım şirketi özelleştirme adı altında talan edildi, on binlerce işçi kıyımı yaşanıyor; direnenler işten çıkarılıyor yerlerine taşeron işçisi alınıyor. Milyonlarca köylü toprakları ellerinden alınıyor, geçinemedikleri için köylerinden büyük kentlere işsiz olarak sürgüne uğruyor.Örgütlü işçiler taşeronlaştırıp köleliğe mahkum ediliyor, köylüler topraksızlaştırıp işsiz olarak kentlerin gecekondularına sürülüyor, biriktirilmiş bütün kamu sermayesi olan kurumlar talan ediliyor. Tüm bunları ‘parmak demokrasisi’ ile yasalaştırıran AKP, TBMM’de Meclis Tv’nin de yayınını durduran AKP, diğer yandan da yoksul halktan topladığı dolaylı vergilerle kendisine yandaş yaratıyor, zulüme dönüşen iktidarını bir gün bile olsa uzatabilmek için dört bir koldan saldırıyor. http://www.odatv.com/n.php?n=asil-fe...ida-1605141200 Orta cag zihniyetli vahsi alginin toplum uzerindeki vahsi kapitalist koleligi ve somurusunun, normal kapitalizmden en onemli farki; ISCININ/INSANOGLUNUN ORTACAG ZIHNIYETINE GORE HER TURLU ALINIP, SATILAN HER TURLU KANDIRILAN/KORKUTULAN HER TURLU CIKAR UGRUNA DUYGU SOMURUSUNE UGRATILAN VE DE YASAM HAKKI DAHIL HER TURLU HAK VE OZGURLUGU ELINDEN ALINAN VE SOMURUYE MECBUR EDILEN SISTEM/DUZENIDIR. Sonucta normal yoldan gelen kapitalizm de, INSANOGLUNA VE BIREYCILESMIS HER TURLU TOPLUMUN KESIMINE VERILEN BIR INSANLIK DEGERI VARDIR. Aslinda bu farki soyle aciklayabiliriz. Kapitalizm, somurecegini kollar ve besler ve hatta degersel hak ve ozgurlugunu de tanir, kendisine calisip somurebilmesi icin de her turlu yasam ve saglik guvencesini de garanti altina alir. Ortacag zihniyeti ise vahset algisindaki kendi icin somuruyu aksine, INSANOGLU VE CALISTIRDIGINA HERHANGIBIR INSANLIK DEGERI VERMEDEN, ONA HIC BIR HAK VE OZGURLUK TANIMADAN USTELIK HER TURLU YASAM VE SAGLIK HAKKINI DA KENDI EKONOMIK CIKARI TEMELINDE DEGERSIZ KILARAK CALISTIRMAK ISTER. Buradaki algi mantigi "olen olur, kalan saglar bizimdir" mantigidir. Aslinda kapitalizm ile vahsi kapitalizm arasindaki en guzel farki; guncel katliam konusu olan maden iscileri ile ornekleyebiliriz. Kapitalizm de; maden iscisi VASIFLI VE KONUSUNDA TAHSILLI ISCIDIR VE ISE ALINMADAN IMTAHANDAN GECER. Iscinin her turlu yasam standarti, yaptigi isin vasfindan zorlugundan dolayi; daha iyi ucret oder. Iscinin her turlu calisma ve saglik guvencesine onem ve dikkat gosterir. Bu temelde iscinin calisma ortamini ve calisma arac/gereclerini daimi kontrolde tutar. Herhangi bir is kazasinda isci ile her konuda ilgilenir. Isciler sigortasiz calisamaz. Ozellestirme de olsa, genelde devletindir ve ozellestirilenler de bile devlet payi denetimi kontrolu vardir. Kisaca kapitalizm kendisine calisan ve somurdugu iscisini, SOMUREBILMESI ADINA; YASATIR, HAK VE OZGURLUGUNU SAGLIGINI EGITIMINI HER TURLU KORUNMASINI USTLENIR. Iste bu "calisana saygi/calisani insan yerine koyma" algisi ve iscilerin her turlu hak uzerine tarihsel mucadelesi bir yerde EKONOMIK OLARAK CALISANI DA CALISTIRANI DA MEMNUN EDER. Ulkemiz gibi toplumlarda ve vahsi kapitalizm de ise ne oldugunu, ISCI YA DA INSANOGLUNA HIC BIR DEGER VERILMEDIGI VE USTELIK SADECE ALINMA/SATILMA/KULLANILMA VE ATILMA TEMELINDE, BIRAKIN DEGER HAK VE OZGURLUGUNU; YASAM HAKKI BILE TANINMADIGI, basta guncel olan Soma katliami ile tum ciplakligi ile ortadadir. Aslinda buradaki bir ana soru da "ulkemizin yonetenler temelinde hangi tarihte ve hangi yontem ve uygulamalarla vahsi kapitalizmer gectigi, ya da buna karar aldigidir. Sonucta sadece bugunku diktatorun otokrasisi degil; ondan onceki ZIHNIYET TE CAGDAS BIR ZIHNIYET DEGILDI. Cunku toplumumuz HENUZ TARIM VE HAYVANCILIK TOPLUMUNDAN ENDUSTRI TOPLUMUNA GECIS SURECINDEDIR VE BU SUREC TE, TOPLUMA; VAHSICE YASATILMAKTADIR. Aslinda ne acidir ki; bu tip zorla gelen degisime de "devrim" diyorlar. Yani TOPLUMU TARIM VE HAYVANCILIKTAN BIR UST MEDENIYET SEVIYESINE YANI ENDUSTRI TOPLUMU OLMA SEVIYESINE YONETIMIN VAHSETI ELIYLE CIKARMAYA YONELMESI. Halbuki normal tarihsel gelisimlerde her sey mucadele ve bilinc ve farkindalik temelinde olmaktadir. Toplum bir toplum duzeyinden diger toplum duzeyine gecmeye farkindalik olarak hazirlanmis ve alistirilmistir. Vahsi kapitalizm de ise bu bir sadece cikar ve somuru degil; AYNI ZAMANDA KOLELESTIRME UYGULAMASI TEMELINDEDIR. Yoksa diktatorun "ileri demokrasi" derken "ileri" onun algisinda "vahset" mi? Yalniz, bilindigi gibi; ortacagda bu uygulama o gunun zihniyeti icin, vahset olarak algilanmiyordu. Son olarak diktatorun, onca sifatina (provakator, otoriter, hipokritik, v.s.) bir sifat daha eklemek gerekiyor. O da vahsi ve vahsi ortadogu zihniyetinin topluma zorla getirdigi VAHSET POLITIKASI dir. Not: Bu yazidan algi olarak "yazar kapitalizmi savunuyor" ya da benzeri bir algi cikarmak; ancak at gozlugu takmis beyinlerin, ayni ortacag zihniyetini tasiyan diktator gibi "benden degil se, paralelcidir" temelli sekilci bakisin bir urunudur. Buradaki "paralelci" diktatorun en son kullandigi bertaraf damgasidir. Hatirlarsak, daha onceki bertaraf damgalarinin bazilari "capulcu, gezici, terorist, baaazci, darbeci v.s." idi.
×
×
  • Create New...