Jump to content

evrensel-insan

Members
  • İçerik sayısı

    3.544
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    391

Everything posted by evrensel-insan

  1. Felsefenin, yapisal ve post yapisalligini, en acik ve net aciklayan cumle, epistemolojisinin cumlesidir. Bu cumle ayni zamanda epistemoloji ile felsefenin var ve ol temelli metafiziginin (ontolojik-teolojik-etik), bil ve bilgi temelli epistemoloji farkinida ortaya koyar. Bu cumle bana aittir ve matematiksel/mantiksal bir algi, bilgi, birikim, gozlem ve bilincin urunudur. "structure is constructed" yani, yapi yapilandirilmistir (olusturulmustur) Bu su demektir hersey bir yapidir ve yapisal olarak ancak algilanabilir. Bu yapiyi yapilandiran ise, kendi yapisi da dahil; insanogludur. Onemli olan da yapilandirilmisligin ne oldugu degil; NASIL YAPILANDIRILDIGINI (OLUSTURULDUGUNU) ortaya koymaktir. Iste constructionism ile constructivism de burada farklilasir. Constructionism, bu yapilandirilmisligin ne oldugunu aciklamaya calisirken ve INSANOGLUNU BU YAPILANDIRILMISLIGA TESLIM VE MAHKUM EDERKEN; constructivism, bu yapilandirilmisligin ne oldugu ile degil; NASIL O OLARAK OLUSTURULDUGU, YAPILANDIRILDIGI ILE ILGILENIR ve YAPILANDIRILMISLIGI, OLUSTURULMUSLUGU NASIL TEMELINDE COZER, BOZAR, KRITIZE EDER VE ACIKLAR. Bu konu ve bunun nasil elimine edilecegi, bundan nasil arinilacagi konusuda evrensel-insan zihniyetinin konusudur. Bu temelde de konu tamamen insan odakli, merkezli, faktorlu zihniyetin, dogal zihniyet temelli dogallastirilmis, yapilandirilmis ve olusturulmus koken ve temellerinin sorunsal ve evrensel ayniliktaki koken ve temelini, yani NOKTALAMANIN CIZIMSEL, SEKILSEL, GORSEL ACILIMINI ortaya koymaktadir. Yani ve kisaca, ne "Dusunuyorum, oyleyse varim", ne "varim oyleyse dusunuyorum" aksine "varligimi ve dusuncemi dile getiriyorum" temelli varlik, dusunce ve kavram uclemi; ancak insanoglu faktorunu temel alir. Ustelik, yapilandirilmisligin, olusturulmuslugun, yapilandiraninin ve olusturulmasini saglayaninin kim oldugu da, herturlu ve herbir yaraticinin (buna her turlu akilli tasarimcilik, programlayicilik v.s. de dahil) tekelinden kurtulup, insanoglu oldugu algisina verilmesidir. Sonucta insanoglunun soyutlamasi temelli her turlu ortaya attigi aklin sinirini belirleyen verilerle tartismak ve ugrasmak yerine; bu verilerin kaynagi olan insanoglunu temel almak, bir suru soruna da isik tutacaktir.
      • 1
      • Like
  2. Yukaridaki alintinin bu basliktaki 28 nolu mesajdaki orijinali aynen soyledir. Bu alintinin ilk cumlesine yanit alinmis zaten. Burada alintilanan tum cumlenin ya da paragrafin ikinci bolumu, aynen alintiliyorum. Asagidaki alintidaki "bilim de dahil" aslinda orijinan alintida yok. Yani alinti; Seklinde degil. Fakat evet aslinda bilim de dahildir. Cunku insanoglu yaspilandirilmisligi insanoglunun ortaya attigi BILIM DAHIL HER SEYI KAPSAR ve yapilandirirken, INSANOGLU BEYNININ FONKSIYONUNU YANI OZNEL SUBJEKTIF YANINI KULLANIR. ZATEN KAVRAMDA DA INSANOGLUNUN BU YANI BILGI DE DE BU YANI MEVCUTTUR. Cunku insanoglu ve dile getirimi daha once de soyledigim gibi, NE SADECE NESNEL NE SADECE OZNEL NE DE SADECE KAVRAMSALDIR. Bu ucunu de kapsar. Dolayisi ile HER SEY DAHIL, BILIM DE DAHIL INSANOGLUNUN YAPILANDIRDIGI; INSANOGLU YAPISININ HER UC YONUNU DE KAPSAR. Yani hem nesnel,hem oznel hem de kavramsaldir. Bu uclunun hic birini teke indirgeyemezsin, indirgenirse insanoglunun da uclu ozelligi teke indirgenmis olur ve bu da zaten insanogluna hitap etmez. Bilim insanoglunun yapilandirdigi bir GOZLEM OLGU TEORI TEMELINDE GECERLI VE YANLISLANABILIR OLAN BILGIDIR.
  3. Tamam iste burada ki ...e gore insanoglu temelli e goredir. Aynen iste buradaki UYGUN ..E GORE TUM INSANOGLUNU KAPSADIGINDAN IDEOLOJI YA DA INANC OLMAZ. CUNKU PARCASAL, ZUMRESEL, SINIFSAL, TOPLUYMSAL, BIREYSEL TEMELLI CIKAR ICERMEZ. iSTE FELSEFENIN BILIMSEL TABANA OTURTULMASIDIR, bu dedigin.Yalniz buradaki gozlem yine ..e gore temelinde ve yontemseldir. Objektif olmasina gerek yok. Cunku olgusal gecerlilik ve gozlemsel yanlislanabilirlik ile tum insanoglu turunu kapsiyor. ...E gore de objektivite yoktur. Butunu kapsama ya da parcalar arasi ustunluk savasimi vardir. Qua felsefesi de, butun subjektivizmi kendi subjektivizmine yer vermeden ortaya koymaktir. Yani olani dile getirmek, ama TARAFINDAN DEGIL. TUM RESMI ILE. Yine burada BILIM DAHIL INSANOGLUNUN YAPILANDIRILMISLIGININ YAPI VE ISLEYISI KOKTEN VE TEMELDEN SORUNDUR. Iste o yuzden de insanoglu zihinsel davramissal v.s. olarak evrensellesemez ve insanlasamaz. Yani yapilandirilmisligin yapi ve isleyisi buna izin vermez. Bu zaten kendi basina tumu kapsamadigini ayrimci ayrilikci cikarci yoneten/yonlendiren bir icerige sahip oldugunu ve guc otorite ile ayakta durdugunu gosterir. Yani guclu olan dogrudur/haklidir ya da DEGERIN GUCU DEGIL; GUCUN DEGERI. Mesela HUKUKUN GUCU YERINE GUCUN HUKUKU. Kisaca yapilandirilmisligin yapi ve isleyisi her turlu insanlasma evrensellesme bilissellesme v.s. ile taban tabana zit bir sahte egoculuktur. Bilimde de ayni mantik gecerlidir. Biz insanoglu oldugumuz icin boyleyiz, boyle oldugumuz icin insanoglu degiliz. Gunes bizi isitsin diye orda degil, gunes orda oldugu icin bizi isitiyor. Yani OLANI ORTAYA KOYMAK ILE, ORTADA OLANI KENDIMIZE, CIKARIMIZA AYRIMCILIGIMIZA, AKILCILIGIMIZA v.s. MAL ETMEK FARKI.
  4. Bilimin temeli sadece bugune kadar dile getirilmis bilgilerin ogrenilmesi ve sunulmasi degildir. Bilimsel bilgi alilda tasarimlanan ve somuta indirgenen bilgi de degildir. Bir kisi ya da kurum bilimsel bilgiyi c/p yapabilir ya da daha once aciklanmis bir bilgiye kendi kisisel yorumunu katabilir ve degerlendirebilir. Ama, 21. yuzyilda bilimsel olmak, bilimsel dusunmek, konulara bilimsel yanasmak ve her seyi bilimsel olgu/gozlem temelinde degerlendirmek, ne bir bilim kisiligidir ne de bir bilimin ortaya attigi bir bilgidir. Bu tamamen dusunce yapisi olarak bireyin beyninde algi, bilgi, bilinc ve farkindalik olarak yer etmis ve her turlu konuya ve kavrama yanasimdaki bir metod, yon ve algidir. O yuzden bir bilginin bilimselligi baskadir, bilimin ortaya koydugu bir bilginin bilimsel olup olmadigini degerlendirmek baskadir ve bilim kisisi olmak ama bilimin ve bilginin ve de herseyin bilgisini bilim kisisinin kendi akilciliginin inanci ve ideolojisi ile degerlerndirmek baskadir. Bilimselligin tarihi cok yenidir ve 21. yuzyilda ancak bir kitlesellik kazanimina yonelmistir. Bu konuda bilimin bilimselligini metafizigin akilciligindan kurtaran bir suru bilim adaminin basini Karl Popper cekerek, bilimin bilimselligini klasik bilim anlayisinin, akilci ya da deneysel ispat, kesinlik, mutlak, degismez v.s. sabitleme ve indirgeme iceriginden alip, bilginin yanlislanabilirligine tasiyan ilk bilim kisisidir. Iste bir seyin bilimsel olup olmadigi onun her turlu degerlendirilmesinin felsefi temelini ortaya koyar. Bilimin bilimselliginde negatif yoktur, yok yoktur, tartisma yoktur, cunku temeli varliga degil, bilgiye dayanir, tasarimciliga degil, gozleme dayanir, spekulasyon vevarsayima degil, test edilmis teoriye dayanir, gercege ya da gerceklige degil; olguya dayanir. Bilimin bilimselliginde ki yanlislanabilirlik, hic bir seyi gozlem disinda birakmaz. Buna her turlu bilim dalinin temel prensipleri, priorileri, postulatlari, maximleri, axiomlari da dahildir. Ayrica bilimsellik bir bakis acisisi olarak bir gozlemdir ve bilimsel olmayan her hangibir degerin, verinin, kavramin v.s. de insanoglu uzerindeki her turlu etik ve toplumsal gozlemini dile getirir. Oyuzden bilim kisisi olmak, bilimin cesitli disiplinlerinden bahsetmek ve bilimin ortaya koydugu seyleri dile getirmek v.s. bunu yapanin bilimsel olup olmadigi anlamina gelmez. Cunku bilimsellik sadece bilim ile sinirli degildir. Bilimsellik bir bakis acisi, her turlu felsefi konu ve temeli gozlem olarak degerlendiren ve bilhassa insanoglu ve her turlu fenomen uzerindeki etkisini ortaya koyan bir yanasimdir. Eger bir bilim kisisi kendi kisisel her turlu duzeyini bilimselligine katiyorsa, ortada bilimsel bir veri yoktur. Eger bilimi degismez ve mutlak bazi verilere oturtuyorsa ortada bilimsellik yoktur. Eger bilimi gozlem ve olgu yerine baska aklinin dogruladigi degerlerle degerlendiriyorsa, ortada bilimsellik yoktur. O yuzden bilim ve bilimselligin ayni olmadigi birinin bir eylem digerinin numenal yeti kullanim ve paylasimi oldugunu ve temelinin bir ....e goreye dayandigini algilayamamak cag disi kalmaktir. Bilimsellikte post modernizmi algilayamamak cag disi kalmaktir. Bilimselligin temelinin insanoglu faktorune dayandigini algilayamamak cag disi kalmaktir. Bilimselligi varlikta ve her turlu metafizigin gercekliginde ve dogrulugunda kesinliginde ve ispatinda mutlakjliginda ve degismezliginde aramak, cag disi kalmaktir. Bilimi bilimsel algilayacak bilinc ve farkindaliga ermemis bir beyin, bilim kisiside olsa bilimsel olarak cagdisidir. Bilime inancsal ve bilimsel her turlu yanasim farkini algilayamamak cagdisidir. Bilime bilimsellin disinda farkli seyler girerse bilim olmaz... Iste yukarida koyulasmis olan bilimselligin farkindaligidir. Onemli olan da bu "farkli seylerin" ne oldugunun ve bilimsel olmadiginin algisi ve bilincidir. Buna olgulasmamis, teoriler, varsayimlar ve bilime kesin olarak, degismez olarak, mutlak olarak her turlu bilginin yenilenebilirligi ve yanlislanabilirli disi her turlu yanasim dahildir. Cunku bu tip yanasimlar, metafizik, varliksal, akilci ve ideolojik/inancsal yanasimlardir. Genelde beyinde tasarimlanir veya dogrusal gozlem versin ve "gerceklessin" diye ugrasilir, ya da somut bir fenomene monte edilir.
      • 1
      • Like
  5. Insanoglunun kim olarak kendi dahil, YANSISINI, ALGILADIGI herseyi, kavram ile ozdeslestirerek, ortaya koymasi ve kendisinin alternatifsiz olarak bir ortaya koyulan, ortaya koyan olmasi ve ortaya koyumun yon ve yontemini, yapilanis ve isleyisini kendisinin duzenlemesi, EPISTEMOLOJIK OLARAK BILIMSELDIR. Bunun anlami sudur. Insanoglu ortaya koyduklari uzerinde, kendi de buna dahil olmak uzere, bulus, deney, gozlem, arastirma, inceleme, sorgulama, nedenselleme v.s. yaparken ve bunu yapan alternatifsiz bir kim olurken, epistemolojik olarak o ana kadar yansisini algilayamadigi, herhangibir bilginin, yansisini aldiginda da, onu bildirerek, belirterek ORTAYA CIKARACAKTIR. Iste bu ortaya koyulan uzerindeki bilimsel calisma ve bu calismadan ORTAYA CIKACAK olanin ORTAYA KONMASI; insanoglu turu ve onun birinin, surekli suregelen bir surecidir. Bunun anlami da, insanoglunun her doneminde ORTAYA KONAN ve ORTAYA CIKARACAK oldugunun birlikteligi ve surekliligidir. Iste bilim ve bilimsllikte, sadece epistemolojik olarak ORTAYA KONAN ve bunun evrensel onayi, gercekliginin degisebilirligi ve de uzerinde yapilacak deney, gozlem, arastirma v.s. ile yanlislanabilirliginin, bakiligidir. Iste bilim ve bilimselligin de bu yuzden, bilinemez yoktur. Ya ortaya konan, ya da ortaya cikarilacak olan vardir. Yeterki, ortaya cikarilacak olan, deney, gozlem, arastirma, sorgulama, irdeleme v.s. ile olsun. Aksi, bu ortaya cikarilacak olanin, insanoglunun sorupta cevap veremedigi bir soruya, sirf kendisini tatmin ve teslim maksadiyla INANCSAL bir ogrenilen ve ogreti olacak bir cevap olmamasidir. Nitekim, bilhassa insanoglunun evrim konusunda ORTAYA CIKARDIKLARI ve ORTAYA KOYDUKLARI temelinde, Akilli tasarim, yaraticinin programlayici, planlayici yonu; buna paralel olarak ve inanc olarak ORTAYA CIKARILMISTIR. Sonucta, bilimin bilimsel olarak ortaya cikarmak icin attigi her adim, ister istemez, epistemoloji ustu bir inancsal dusunceyi de koruklemektedir. Iste, soyut dusunceyi "dusunuyorum", "inaniyorum" ve "biliyorum" olarak farklilastiran da budur. Bilimin evrensel onay almis bildirdiklerini, belirttiklerini, bilirsiniz. Epistemoloji ustu, ya da varlik ve ol temelli bir ogretiye, teoriye, ideolojiye v.s. inanirsiniz. Dile getirirken de, ya dusundugunuzu, ya da inandiginizi dile getirirsiniz. Orneklersek; "Ben yagmur yagacagini dusunuyorum" ile; "Ben yagmur yagacagina inaniyorum" arasindaki fark cok buyuk ve genistir. Ilki, bilimsel aciklamalara, verilere ve bu veriler temelinde ve de kisinin gozlem ve yasam deneyi temelinde bir olasilik ve de kisinin kendi dusuncesinin, yine kendi izahiyla, yani "neden yagmur yagacagini dusunuyorum?" sorusunu aciklayarak dile getirdigi bir cumledir. Ikincisi ise, tamamen bilimsellikten ve kisisellikten yoksun, ilahi bir gucun gucuyle olusacak bir olasaligi, dile getiren cumledir. Iste bu temelde insanoglunun epistemolojik olarak ortada olmayan ve ortaya cikaracaginin bilimsel mi/inancsal mi, bilgi mi/ogreti mi, bilim mi/inanc mi, dusunme temelli mi/inanma temelli mi, gercek mi/dogru mu v.s. oldugunun iyice sorgulanmasi, irdelenmesi gozlemlenmesi v.s. ne olacaginin algilanmasi acisindan, cok onemlidir. Bunun bir onemi de; insanoglunu cikar amacli yoneten ve yonlendiren emperyalist zihniyetin ve bilim ve bilimselligi, dogal, doga, dogallik kisvesi altinda inancla bezemesinin algilanmasidir. Yoksa farkinda olmadan ve bilincine varmadan; inancsal bir bilimselligin, ya da bilimsel bir inancsalligin "oyununa gelebiliriz." Bu da bizi, dusunce uretimine degil; inanc uretimine yonlendirir. Cunku, bilim ve bilimsellik; ortaya cikarilacaklarin, ne olacagi temelinde, her zaman inanc ile bezenmeye musaittir. Bunu, evrim ile ilgili, evren ile ilgili, henuz evrensel onayi olmayan, spekulatif icerikli teoriler de ve aciklamalarda gormekteyiz.
      • 1
      • Like
  6. Bu yazida sizlere, insanoglunu; dusunce ve davranista, toplumsal yasam ve iliskide; insanlastirmayan, dogal dusuncenin ctetolojik koken, temel ve gelismesinin tarihinden bahsedecegim. Insanoglu, yeryuzune geldigi andan itibaren; kisisel olarak; ortaya attiklarini, toplumsallastirmistir. Bunun en guzel ornegi; erkeksel karakterli soylemin; kendi fiziksel gorunusunu, erkek; karsi veya kendine benzemeyen fiziksel gorunumu disi; bu iki gorunusteki cinsiyet ayrimini da; insanoglu turunde birlestirmistir. Bu hersey icin gecerlidir. algiladigi herseyi; somut veya soyut temelde; dusuncesinde yarattigi soyut kavramla ozdeslestirmistir. Buradaki sorun; ozdeslestirenin, kendisinin ortada bulunmama sorunudur. Oyuzden de; sanki ozdeslestirdiginin; ne oldugu; onun kendi agzindan gibi nakledilir ve algilanir. Mesela; yukaridaki olan bosluga; gokyuzu, hava, uzay, ve en son evren olan kavramlari vermis; sanki sonra bu kavramlari kendi vermemis gibi ve bu kavramlarla ozdeslestirdigi; kendini acikladigini lanse eder gibi algilamistir. Yani,"Yukaridaki gorunene, ben; gokyuzu, uzay, bosluk, hava veya evren diyorum" daki ozne ve yaratici ve de kavram kaybolmus, yerine; gokyuzu, uzay, hava, bosluk, ve evren kalmistir. Eger "kendim dahil; herseyi ben kendi dusuncemde yarattigim kavramimla ozdeslestiriyorum" ifadesi algilansa; bugun bu dogal dusuncenin varligi ortaya cikar. Iste dogal dusuncenin bu ortaya cikmayan varligi; hem herseyi sanki kendi imis gibi kilmis; hemde daha once belirttigim gibi; parca butunu kendi parcasini ve kendi disindaki parcalari ortaya koyma yanlisligina dusmustur. Yine daha once dilin yapisindan kaynaklanan olarak acikladigim; iletisimin sadece ileti olmasi; insanoglunun kendi turu arasinda sorun yaratmistir. Iste insanoglu, kendi arasinda olan bu sorunu cozmek icin; soyutlari yaratmis ve kendini soyutlara mahkum ederek, onlarla yasar ve iliski kurar hale gelmistir. Bu soyutlari yarattigiyla kalmamis; bunlari ayni zamanda; toplumsal birer vazgecilmez haline getirmistir. Bu soyutlar; zamanla; insanoglunun kisiligini olusturan kimlikler halini almis ve insanoglu sadece bu kisiligini olusturan kimlik degerleriyle yasar ve iliski kurar hale gelmistir. Nedir bunlar; once sistemlesmemis olan soyutlar; inanc, tanri, ideoloji, dogru, yanlis, iyi, kotu, guzel, cirkin ve bilimum etiksel degerler. Sistemlesmis soyutlar; Aile, cevre, toplum, ulke, sinif, kole, kul, efendi, burjuva, iscisinifi, krallik, monarsi, oligarsi, demokrasi, milliyet, cumhuriyet, din, ahlak, kultur, gelenek, tore, ustyapi, altyapi, devlet, hukumet, ordu, ve herturlu sosyal-siyasal-toplumsal gorus ve kurumlar, her turlu ideoloji, teori, ve inancsal dogrusalliklar v.s. ki su an aklima gelen bunlar. hem kimlik halini almis hemde sistemlesmis soyutlara daha baska ornekler verilebilir. Bugun, bu soyutlar; hem tarihsel farkliliktan, hem cografi farkliliktan, hem toplumsal farkliliktan, hem de ideolojik inancsal dogrusallik farkliligindan; dallanip budaklanmis; ve evrensel olarak, bir ifade veya anlam ortakligi gostermemektedir. Cunku; bu soyutlari ortaya atanlar ve sistemlestirenler; kendi yasam ve iliski temelinde bunlari uygulamislardir. Dunyanin farkli yasam ve iliski temellerini goz onune alirsak; neden bu evrensel ortakligin saglanamadigi daha net olarak ortaya cikar. Felsefi ve tarihsel gelisim olarak; ilk defa, kisinin toplumsal dogal dusunme seklini elestiren ve nihilizm temelli bireyci akilciligi ortaya atan felsefi gorusten itibaren; dogal dusunce ilk defa; ilk insanoglunun bilincsiz ortaya attigi dusunce yapisinin bilincine varmistir. Ama bu varis; dogal dusuncenin ctetolojik yapisinin farkina varis anlamini tasimamaktadir. Oyuzden; ayni ctetolojik yapi temelindeki gelisme devam etmistir, tek bir farkla; tum bu ayrimci, toplumsal, cikarci, erksel, erkeksel, otoriter ve guce tapan dusunce ve davranisi BIREY TEMELINE KAYDIRARAK. Yani; nihilizm oncesi; insanoglu, her nekadar kisisel olarak dusunce e davranis sunduysada; bunu kendi egoist amaci icin degil; toplum icin ortaya atmistir. Iste, tarihin bu nihilizm gelismesi;kisisel olarak, dusunce ve davranis sunanin;toplumu bir arac olarak kullanarak; sirf kendi egosunu ve kendi kisisel degerlerini one cikaran ideolojileri ortaya atarak toplumsallastirmasi anlamina gelir. Buradaki egoist yanasim ayni zamanda zumreseldir. Bu oyle bir cikardir ki; bu cikari one cikaran kisi; cok rahatlikla kendi degerlerinden de feragat edebilir, sirf cikari ugruna. Kisaca; Tanriya inandigi halde; inanmiyor gozukebilir, dini savundugu halde dine karsi gozukuyor olabilir, milliyeti savundugu halde; enternasyonel dusunebilir. Yaptigi seyin, insanlikdisi oldugunu gordugu halde; uygulayabilir. Yani kisaca; sirf cikari icin; kendinden ve degerlerinden vazgecebilir. Bu iki turlu isler. Eger bireyci akilciligin sahibinin elinde guc, iktidar ve otorite varsa; zaten uygular. Eger bunlar yok ise; kisinin kisilik degerleri; cesitli ideolojilerle veya ekonomik rahatlatmayla teslim alinabilir. Bireyci akilciligin iktidarina ornek verecek olursak, tarih bize bunun acik ornegini gostermistir ve gostermektedir. Ki bu kisilere, tarihte diktator de denebilir. Once bu konudaki izmleri siralayalim. Fasizm, terorizm, anarsizm, gerilla hareketi, sosyalizm, komunizm, ve tum demokrasi adi altinda gelip; diktatorluk uygulayan rejimler. Sahislara ornek' Hitler, Mussolini, Osama Bin Laden, Lenin, Stalin, ******, Nasir, Mao, Bush yani kisaca; ya ulkenin kurulusu icin, ya da ulke iktidarini ele gecirmek icin uygulanan sosyal-siyasal-toplumsal ideolojik inancsal dogrusalliklar. Bu isin bir baska yonude; nihilizmin yarattigi toplumsal kisiler ve sanal kisiliklerdir. Seri katiller, kovboylar, superman, spiderman, teksas, tommiks, redkit, daltonlar, mafia, CIA,"derin devlet anlayisi", ajanlar, v.s. Bunun en buyuk zarari; yetisecek olan nesilleri, bir en onde olma, en birinci olma, suna-buna benzeme, yuceltilen bu kisilere benzeme, silaha, siddete, kanunsuzluga ozenti, kendi icin birseyler yapma, baskalarini kendi cikari icin kullanma, kendi gibi olmaya zorlama, saldiri, ihanet, cinayet, v.s. gibi; hem bireyci akilciliga; hem de onun cikari icin; her turlu seyin kullanilabilecegine ve amac icin bunun sart olduguna yonlendirmeleridir. Arkadaslar; bu konu cok derin ve uzerinde cok nedenlenip sorgulanmasi gereken bir konudur. Yalniz su kadarini soyliyeyim. Dogal dusunce, nihilizm ile birlikte; toplumsal dusunceden, bireyci akilciliga donuserek; bu bireyci akilci kisiler eliyle; dunya insanligina; hem cok kayiplar verdirmisler, hem aci ve zulum getirmisler hem de huzuru ve rahati rafa kaldirmislardir ve ayni yolda da devam ediyorlar. Eskiden; en azindan; isin egoist cikar yonu ya gizliydi, ya da bilincsizdi. Ama simdi bu asikarane olmustur. Cunku, artik ne yukumluluk ne de etiksel degerler hesaba alinmaktadir, kaldiki insansal degerler. Varsa, yoksa; bireyci akilciligin getirdigi amac icin; herseyin arac olarak kullanilabilmesi, ki buna insanoglu ve kisinin kisiligini olusturan degerleri de dahil. Dogal dusunce; tarihsel olarak, yol alisini; once bilincsiz, nihilizm sonrasi da; bilincli olarak artik tamamlamistir. Bugun bunun farkina varamiyanlar ve dogal dusunceyi sorgulamayanlar ne yaparsa yapsin, ne dusunurse dusunsun; tum ortaya koyacagi, herhangibir ideolojik inancsal dogrusallik bazinda; ancak bir dini mentalite, tanrisal yanasim ve emperyalist zihniyet olacaktir. Bugun unutmayalim ki; dini zihniyete karsi gozukenler, antiemperyalist gozukenler; dini zihniyetin ve emperyalist zihniyetin; tuzagina dusmektedirler. Cunku her iki konuda da veya diger tum ideolojik konulardaki karsit gibi gozuken ideolojiler, aslinda bu zihniyetlerin; bireyci akilciliginin ve cikarinin; amac icin; kullandigi ideolojilerdir. Oyuzden dunyanin ve insanligin kurtulusu; bu dogal dusuncenin ipligi pazara cikmis ctetolojik yapisini algilamak ve tum resmini icinde yer almadan ortaya koyarak; hem her turlu soyutu, hem de her turlu sistemlesmis, duzenlesmis soyut yasam ve iliskisiyle birlikte curutmek ve bunu bireysel bilinc bazinda kendinde uygulayip; dusunce ve davranis olarak yasam ve iliskiye tasimak, her insanlasmak isteyenin gorevi olmalidir. Yoksa; bu zihniyet ve dogal dusunce; cok yakinda, her konuda iki kisiyi birbirine kirdirarak belkide tum insanligi yok edecektir. Buna bu bireyci akilciligi bilerek ve kendi cikari icin; herseyi arac olarak kullanmaktan cekinmeyen kisilik yapisida dahildir. Bugune kadar gelebilen dogal dusunce vegelismis zihniyeti, artik; KENDI BINDIGI DALI KESMEKTEDIR. Cikis; ya insanligin hazin sonu; ya da; dusunduren dusunceye yonelim olacaktir. Oyle bir an gelecekki; kisiler, kendi kendileriyle mucadeleye ve kendilerine zarar vermeye baslayacaklardir. Tum psikolojik hastaliklar, gitgide ve hizla artmaktadir, sizofreni, stress, bunalim; hemen hemen herkesin kapisini calmaktadir. Nedeni de aciktir. Cunku dogal dusunce; ne insan icin, ne insan adina ne de insanlik icin degildir. Cikar, bencillik, ayrim, iktidar, guc, otorite, zorbalik, katliam, cinayet v.s. kisaca; insanligi ve insani yok etmek icindir. Tabi ki; insanoglunun; insanlik anlayisi adina.
      • 1
      • Like
  7. Dogal, evrimci, yani kendi kendine gelisen, dusuncenin; dusunme yetisinin; elde edilmis karakteristiklerinin kokeni ve gelismesinin; teshisini koyabilmek ve tesbitini yapabilmek icin; once karakteristiklerin ne oldugunu algilamak gerekir. Herseyden once; karakteristiklerin; bir gorunus yani, 5 duyuya hitabedis sekli ve sekillenisi-formasyon- ve tabiati vardir. Karakteristiklerin gorunusu, tek, ayrimsal ve farksal; formasyonu; uclem ve tabiati dortlemdir. Bu konudaki formasyon Y cizimi ile; tabiatta; X cizimi ile ifade edilir. Y'nin gorunuse yansisi, ayrimsal ve farksal odugundan tektir. Bu tekligin; hangisi ve ne oldugu kavramin; neyi ifade ettigi ve isaret ettigiyle baglidir. Kavram; madde-somut-nesneli; veya dusunce-soyut-ozneli isaret edebilir. Iste bu kavramin; uclu gorunusunu ve dortlu karakterini, ki bu ayni iki karakteristik; dusunce ve kavram; ve madde ve kavram farkli iki karakteristik; ise; dusunce ve maddedir. Inanc ise; hangi karsitligin dogrulandigiyla baglidir. Bu felsefi dogrulama da; ya maddedir, ya da dusunce, ki ikiside kavramdir. Y cizimsel goruntusu ve formasyonunun hem karsitlik, hemde tamamlayici ozelligi bulunur. Karsitlik; anti, tamamlayicilik, counter on ekleriyle ifade edilir. Y cizimsel formasyonu; ya iki ayni karakteristigin tek ve farkli karakteristikle birlikte Y cizimsel butununu saglar; Ya da, iki farkli karakteristigin, pozitif, ve kendi karakteristigiyle Y cizimsel butununu saglar. Yani, Y cizimsel butununun sekillenisi; iki karakteristigin, farkli veya ayni, teke veya pozitife indirgenmesidir. Iste, ctetolojik yapilanmanin en buyuk sorunu onun; fonksiyonal indirgemesinden kaynaklanir. Cunku bu indirgeme; dilin noktasal ve noktalama yapisindan dolayi, yani kulaga hitap eden dil; pozitifi ve teki, birlestirerek noktalar. Noktalananin; pozitif ve tek sekillenisi ise; zaten, tekin; iki ayni karakteristiginin indirgenmesi ve pozitifin, iki ayri karaktegistiginin indirgenmesi sonucudur. Yani; ikilem, karsitlik, tek, pozitif, kendisi, karsiti ve nokta; 7'li olarak noktalanmistir. Iste, bu 7'li noktalanmis noktanin; noktasinin sorunu; ikinin hangi teki ve pozitifin kendisimi karsitimi-negatif- oldugu sorunudur. Iste, bu ctetolojik sorunun kokeni; dilin ikilemi noktalamasinda ve karsitlik iceren fonksiyonun teke indirgemesinde yatar. Cozumlerden biri; gozun dilini yaratmaktir. Yani dil; kulaga ve noktalamaya yonelik degil; goze; gorunuse ve boyuta yonelik. Iste, kulaga hitabeden noktalama dili; formasyonun uclemini goremez. Karakteristiklerin tabiatini da gormesi mumkun degildir. Ustelik; hem gorunus hemde formasyon; kulak dilinde; tek olarak algilanir ve fonksiyonal olarak teke indirgenir. Iste, insanoglunun; kendi kendine gelisen, evrimci ve dogal elde edilmis karakteristikleri; tabiati, gorunumu ve sekillenisi; ve bu karakteristiklerin; kulak dilinin noktalamasal ifadesinin sorun koken ve temeli budur. Ikilem; x ve x Karsitlik; x ve y Karakteristikler; x,x,x,y Karakter, Tabiat, kendi, oz; X-cizimsel Tamamlayici, karsit, gorunus ve formasyon; Y-cizimsel Karakteristiklerin Y formasyonu; x, x, x,/x. x. y./x. y. x. Gorunus; tek, pozitif, nokta (1, +, . ) Noktalama; ikilem ve karsitlik sabitliklerinin, teke ve kendine indirgenmesi. Ctetolojik sorunun tartisma yaratmasinin sebebide; teke ve kendine indirgenen ve noktalananin; diger teke ve karsitina indirgeyenle noktalayanin; ayni ikilem ve karsitlik temelinden yola ciksalar bile; noktalananlarin farkliligidir. Iste, ctetolojik kokenin; bitmeyecek ve galibi belli olmayan tartisma cikmazi. Madde-dusunce Dogru-Yanlis Iyi-kotu Guzel-cirkin oyle-degil evet-hayir oznel-nesnel ozel-genel ozsel-gorunussel dogum-olum (olmek) var-yok duygu-duyu gercegin ne oldugu mustakil varligin ne oldugu evrimsel olusum-yaratilissal olusum ilkin ne oldugu v.s. Bu karsitliklar cogaltilabilir. Tartismada, hangisi tartismasidir.
      • 1
      • Like
  8. evrensel-insan

    Ctetology

    Ctetology bilimi; cte-sta kokeninden gelir, sabit anlamini tasir. logy de, bilim demektir. Ctetology, SABITLEMENIN BILIMI anlamina gelir. Acilimi ise; "Elde edilmis karakterlerin; kokeni ve gelisimi" demektir. Elde edilmis karakterin anlami nedir? Bu, seye; insanoglu tarafindan verilen karakter, sifat veya tabiat icerigidir. Bu icerigi insanoglu, seye nasil vermistir? Insanoglu, dusunce uretme ve kavram yaratma yetenegine sahiptir. Bu yetenek, insanoglunun; yasam ve iliskisinde, dogal ve evrimci olarak gelisir. Iste, bu kendi kendine gelisen, evrimci olarak, yani uzerine herhangibir ek dusunce eklemeden veya dusunulenin ne oldugunu nedenlemeden sorgulamadan, otomatik olarak kendi kendine gelisen dusunce ve onun kavram yaratimi. Bilim adamlari ve filozoflar; tarihin derinliklerine inerek; bu kokeni incelemektedirler. Cesitli, bakis acilarina da sahip olduklarindan ve subjektif yanasimla; farkli ideolojik temeller iceriginde tarihe baktiklarindan, ortak bir noktada da birlesememektedirler. O yuzden, bu aciklamaya calistigim bilimin; pek bilim adamlari tarafindan bilinerligi yoktur. Onlar, sadece; tarihi kendi yorumlariyla ortaya koyarak, olani vermekle mesguller. Neden, bu olanin, bu sekilde zuhur ettigini ise; ortaya koyamamaktalar. Bunun en onemli nedeni; dusuncelerine yerlesmis olan; hislerinin zorladigi "gercekleme" mentalitesi, ki bu bir inanctir. Oyuzden de; ortaya ne koyarlarsa koysunlar; bunu, belirli bir sabit e alisilagelmis inanc temelinde koymaktadirlar. Onlarin, yaptigi; bu tarihsel bulgulari yorumlamak. Tabi, her yorumlayan bilim adaminin; inanc sabitligi ve duzeyi de farkli boyutlarda oldugundan; bu yorumlamalardan ortak bir nokta cikamiyor. Ustelik, olani sadece yorumladiklarindan; onun, neden oyle oldugunu da aciklayabilecek, dusunceyi uretemiyorlar. Cunku, inanc; dusuncenin onunu tikayan bir duvar gorevi gorur. Eger, bir bilim adami; insanoglunun tabiatinin bencil olduguna kendini inandirmassa; tabi ki, onun genleri incelerken yapacagi yorum da oyle olacaktir. Once, bu bilim adaminin, bu inancini asmasi ve bu konuda dusuncesini sabitleyen degerleri sorgulamasi gerekir. Yoksa; ne kadar bilimsel bulgu elde ederse etsin, onun bu sabit inanci ve bulgular uzerindeki uretecegi dusunce; bu inanc sinirlarini asamayacaktir. Iste, bilim adamlarini cikmazi; bu inanc sabitliginin temelinde yatmaktadir. Bilim adaminin gorevi sadece tarihi ortaya koymak ve onu kendi inanclari temelinde subjektif olarak yorumlamak olmamalidir. Ortaya konulan tarihin; neden oyle bir sonucla noktalandigini sorgulamak ve nedenlemek; bilim adamlarinin gorevi olmalidir. Bu da bilim adamlarinda, sabitlesen ve sorgulanmayan inanclarin dusunce ile asilmasina yarayacaktir. "BU, BUDUR" temelli bir acilim, hem yeterli degil; hemde, onu aciklayanin kendi subjektif yorumunun bir parcasidir." Neden, bu boyledir?" sorusu ise; genelde sorulmadigindan, cevapsiz kalmaktadir. Bu soruyu sordurmayan ise; dusuncenin onunu tikayan inanclardir. Yalniz, inanc derken; sadece dini veya tanrisal temel anlasilmasin. Uzerinde, dusunce uretmeye gerek duyulmayan hersey, hersabit, her alisilagelmisdogru; bir inanctir. Ctetelogy'nin ne oldugunun cevabi ise, yani "elde edilen karakterlerin kokeni ve gelismesi" nin ne oldugu; benim her yazimin iceriginde mevcuttur. Buradan hem evrensel kullanim sembolleri x ve y'sini; hem de yapilandirilmisligi algilamak mumkun.
      • 1
      • Like
  9. Tamam iste, bu celiskiler bazen uygun soru sorulmadigindan cozulemiyebilir. Iste bu uygun soruyu senin adina sorup, verecegin yanit ile kendi celiskini cozmenden bahsediyorum.
  10. Aynen o yuzden ben nediyorum "muritler istemem" herkes kendi evrensel insanligini kendi saglasin. Ben sadece yol ve yontem gosteririm ve oneri yaparim. O da sorunu algilayip, ihtiyac duyana. Iste buradaki sorun, INANANIN KENDINE VE INANCINA GORE boyle olmadigidir. Cunku onun IUNANCSAL/IDEOLOJIK/IZMSEL YONTEMI ONA ISTEDIGI GOZLEMI VERIR. Sen de ONU ONUN INANCININ TEMELINDE YANLISLAYAMAZSIN. Aynen cunku evrensel-insan zihniyeti; HEM BILIMSEL FELSEFEYIU HEM DE BILIMIN BILIMSELLIGINI YONTEM OLARAK ALIYOR. Ayrica zihin olarak serbest dusunce ve devrimci sorgulama ile sorguluyor ve sorunu da YAPILANDIRILMISLIGIN QUA FELSEFESI temelinde veriyor. Eger okuyanin sabit bir corefaithi yoksa ideolojik inancsal izmsel v.s. yazdiklarimi algilamamasi icin bir neden yok. Algilayamayan sadece kendi core faith temeline uygun bulamadigindan, sadece kendininkini savunma adina; genelde bilgi ve dusunce icermeyen temelde karsi cikiyor.
  11. Gozlemsel olarak yanlislanabiliyorsa, olgu degildir. Yani bir tane de olsa dogumun normal olmasi. Sence bugun nerelerde dedigin demokrasi ve ozgur olma kurallari var?
  12. Evet biyoloji yanlis yerde yazilmis, haklisin. Felsefenin kendisi dahil; her bir dali sosyalbilgi ya da bilimi kapsar. Iste o yuzden BILIMSEL FELSEFE ile FELSEFI BILIM farklidir. Peki hak ozgurluk nedir? Burada bilimsel olan nedir? Vicdan saygi sevgi v.s. nedir, burada bilimsel olan nedir? Demokrasi esitlik adalet hukuk nedir, burada bilimsel olan nedir? Sen yuklenmedigini mi dusunuyorsun, hele ki toplumumuzda. Soyle dusun, teokratik bir duzende; ideoloji ya da sosyal bilimler yok mu? Sence bunlar hangi temelde ele aliniyor? Pseudo science, yani sozde bilim, ilim ve alternatif bilim nedire ve ne kadar bilimseldir? Etik ve estetik degerleri, dogru iyi guzel ve terslerini bilimsel temele nasil oturtursun? Insanoglunun oldugu hic bir yerde objektivite yoktur, cunku insanoglunun dile getirisi zaten subjektiftir. Bilimsellikten ciktigi kesin, cunku ....E GORE TEMELININ NE OLDUGUNA BAGLI. Peki gozlemsel olarak HER AKRABA EVLILIGINDEN DOGAN COCUK SAKAT DOGUYOR MU? HAYIR. Demekki burada bir gozlemsel yanlislasma var. O zaman sen bunu nasil yasakliyacaksin? Burada onemli olan YASAGIN HAK VE OZGURLUKLER ILE CELISMEMESIDIR. Cunku her turlu yasak hak ve ozgurluk ihlalidir. O zaman hukuk oyle bir icerikte olacak ki, yasaklar hak ve ozgurlugu ihlal etmeyecek. Bu dengeyi nasil saglarsin? Bu dedigin zaten qua felsefesi. Bu da kisinin core faitleridir ve core faith sahibi kisi, CORE FAITHI TEMELINDE QUA FELSEFESI UYGULAYAMAZ. Iste felsefe ile bilim arasindaki karmasa zaten tam da bu. Bilime felsefe katmak ya da bilimi felsefeye mahkum etmek. Maalesef insanoglu henuz core faithlerin bir hastalik ya da bozukluk algisini almis degil. O yuzden de bir tedavi terapi onerilemiyor. Cunku burada ETIGIN DEGERLERINE HAK VE OZGURLUK OLARAK MUDAHELE VE DE IHLAL OLMASI SOZ KONUSU. Iste buradaki ince dengeyi cok iyi ve uygun ...e gore temeline ve hedefine gore saptamak gerekir. Cunku butun ideolojik inancsal izmsel ve etik/estetik ...e goreler, SADECE KENDI ..E GORESINE HIZMET EDER; DIGERLERINI DE YASAKLAR. Bir yerde hukuk ile kanun farki da budur.
  13. Sana bir dip not. Sorgulama yaparken ya da bilgi ve dusunce paylasiminda sorgulama yaptirilirken; konu ya da kavram ile ilgili soruyu sorma ve sordurma bilinci ayri bir farkindaliktir. Mesela kisi bir soru sorar, sen o soruya yonelik bilgi ve dusunce belirtmek yerine, KISIYE SORU YONELTEREK ONUN SORMADIGI O SORUNUN YANITINI ONDAN ALARAK ONUN KENDI SORDUGU SORUYA KENDISININ YANIT BULMASINI SAGLAYABILIRSIN. Iste bu temelde konu ya da kavram ile ilgili bilgi ve dusunce paylasiminda KONU VE KAVRAMA UYGUN SORUNUN HER HANGI BIR TARAF TARAFINDAN SORULMASI o soruyu soran kisinin KENDI SORUSUNA KENDI YANITINI VERMESINI SAGLAR. Boyle kisi farkinda olmadan GELEN SORU ILE KENDI SORGULAMASINI KENDISI YAPMIS OLUR. Ayrica konu ve kavramin algi olarak netlesebilmesinde de uygun sorularin rolu buyuktur. Uygun olmayan sorular ise karmasa yaratabilir.
  14. Cocuklugundan hatirla, neydi sosyal bilimler. Tarih, cografya yurttaslik daha sonra felsefe, etik, estetik, psikoloji, sosyoloji antropoloji, psikiatri, tip, biyoloji, hukuk Peki fen bilimleri neydi? Fizik, kimya matematik. Bu iki bilim dalinda sence hangisinde bilimsel olmayan inancsallar ve ideolojiler var. Fen de yok. Demekki bir yerde adi ustunde, sosyal bilimler ya da bilgiler; SADECE INSANOGLU TURUNUN KENDI BUNYESINDEKI YASAM VE ILISKIYI INCELEYEN BILIM DALLARIDIR. Butun bunlar ile ilgili, Bilimselligin ana iki temeli nedir? Gozlemsel yanlislanabilirlik Olgusal gecerlilik. Buradaki ana sorun; Olgusal gecerlilik te degildir. CUNKU TUM INSANOGLUNU KAPSAR. Peki ya gozlemsel yanlislanabilirlik. Detaylandiralim. Gozlem olmasi icin ne lazim. Gozlem veren, gozlem alan ve gozleme yontemi Burada sence bunlardan hangisi BILIMSELLIGIN ISARETI. Sadece yontem. Cunku bir ideolojik inancsal ya da izme gore, herhangibirsey gozlem de verir gozlem de alir. Burada yontem nedir, AKLIN KENDINE DOGRULADIGI INANCIDIR. Peki bilimsel yontemde AKLIN KENDINE INANC DOGRULAMASI VAR MI? yok. Neden yok. Cunku YONTEM TUM INSANOGLU TURU ICIN GECERLI. Simdi kendine su soruyu sor? SOSYAL BILIMLERDE OLAN TUM INSANOGLU ICIN GECERLI BIR YONTEM MI, YOKSA AKLIN KENDINE DOGRULAMA INANCI MI? Hukuk, etik, adalet, her turlu duzen ve sistemler ve yukarida verdigim sosyal bilim dallari yukaridaki cumledeki sikta hangisine giriyor. Hak ve ozgurlukler, demokrasi, cumhuriyet, insan haklari, evrensel hukuk, ve insanoglunun fenomenal varligindan bu yana olan her bir duzen sistem ve izmler (komunizm, sosyalizm, marxizm, kapitalizm, emperyalizm, fasizm, kemalizm, monarsi, oligarsi, teokrasi, demokrasi, ve akla gelmeyen bir suru duzen ve sistem izmi) Burdan ister istemez bir soru daha cikiyor. Sosyal bilimler hukuk etik adalet hak ve ozgurlukler, HANGI DUZEN VE SISTEMIN YONLENDIRIM VE YAPILANDIRMA YONTEMI EVRENSEL SAGLADIGI VE TUM INSANOGLUNU KAPSAYAN DEGERLERI KAPSAR? Burada BILIMSEL YONTEM KIME NEYE GORE VE HANGI DUZEN VE SISTEMIN YONLENDIRIM VE YAPILANDIRIMINA GORE GECERLI KILINIR? Burada onemli olan AKLIN KENDISINE DOGRULADIGI INANCIN IDEOLOJININ VE HER BIR IZMIN YASAM VE ILISKI DE KURUMSALLASARAK DUZEN VE SISTEM HALINE GELEREK GERCEKLESMESIDIR. Yani GERCEGIN NE OLDUGUNUN INANC ILE DOGRULANMASIDIR. Bu temelde sorulan sorulari yanitlar misin? Ozaman, bir yerde; su sorunu: Belki de kendin yanitlamis olacaksin. Eger yanitlanmazsa bir sonraki mesaj da bakariz. Yani sosyal bilgi bunyesinde neyin bilimsel neyin degil oldugu farkina. Son soruna da soyle bir soru ile yanit vereyim. Akraba evliliginde bilimsel olarak cocugun sakat dogma riski ve olanagi oldugu halde, Birincisi neden bunu hukuk yasaklamiyor? Ikincisi neden insanoglu bunu hesaba katmiyor ve hala akraba evliligi yapmaya devam ediyor?
  15. Akraba evliligi ornegini ben sana zaten bilimsel oldugu icin verdim. Soyle dusun. Inancli bir kisi, atom yapisini nasil aciklar "Tanrisinin bir duzeni" olarak. Yani atomu design eden bir akilli tasarimci ile. Dolayisi ile burada bilimsel bilgiden hareket yok. Eger bilimsel bilgiden hareket varsa, zaten; bilimsel surec isler. Yani bilim once bunuy gozlemler, ondan sonrada bu sakat dogumu onleme adina arastirmasini yapar. Ya da "bu evlilik bir risk almaktir" der. Evrensel hukuk caga gore yapilandirilir. Su anki cagda da insan haklari temelinde hak ve ozgurluklerin esitligi ve adaleti temelinde. Yani gunumuzde boyle bir hukuk algisina varilmis. Tabi ki bu ilerde bilimin ve teknigin gelisimi ile degisime ugrayabilir. Tam olarak neresi anlasilamiyor?
  16. Ortusmemesi degil konu. Herbirinin farkli yanasimi olmasi. O yuzden benim sorunum yok.
  17. Rica ederim, yalniz cevaplar cesitli oluyor. Qua felsefeli Benim bireysel gorusum Sana yapilan evrensel-insan zihniyeti ...e gore temelli ve hedefli oneri ve aciklama. En azindan algi olarak bu ucunun farkinin farkina varmak lazim. Ya da benden ozellikle birini ve onu belirterek aciklamami istemen lazim.
  18. 1- Burda qua felsefesine gore iki turlu gozlem vardir. Birincisi inancsal ideoloji sahibinin gozlemi-onun inancsal ideolojik bakis acisina gore kendi ideolojik inancsal bakis acisina uyuyorsa dogruy ve gercek, uymuyorsa yanlis ve gercek olmayan gozlemdir. Bana gore ise zihinsel insanlasmayi onleyici akilci cikarci ayrimci ve dayatmaci bir gozlemdir. Bilimsel olarak ise YANLISLANAMAYAN BIR GOZLEMDIR. Bilimsel ile evrensel farkini iyi algilamak lazim. Bilimsel bilgi ile etik ayni gozlem sureclerine sahip degil. Etik bunyesinde ideoloji ve inanc var. Bilim surecinde ise bilgi ve bilissellik var. Dolayisi ile BILIMSEL YAPILANDIRILMIS OLARAK ETIK DEGERLERI GOZLEME TASIYAMAZSIN. CUNKU SOYUT DEGERLERDIR. "dogru, gercek, iyi, kotu, guzel, cirkin v.s." gozleme tasinamaz. Yani sen tum insanoglu turunu hepsinin bir olgu olarak kabul edecegi sekilde, bir dogru, gercek, iyi kotu, guzel cirkin v.s. ortaya koyamazsin. Bu tip degerler TAMAMEN INANCSAL degerlerdir. Buradaki etigin bilimselligi, bilimsel bir veriye dayanir. Mesela akraba evliligindeki cocugun sakat dogmasi bilimseldir. Buradaki gecerlilik, cagin ve toplumun geldigi duzey yasam ve iliskisidir. Yani gunumuzdeki bilgi cagi ve toplumunun, bilisim yasam ve iliskisi. Bu da evrensel hukuk insan haklari ve bireysel hak ve ozgurluklerdir. Seni ilgilendirmesi cagdaslik ve yasam ve iliskideki insanoglunun geldigi noktaya uyum saglamak ya da ONU DAHA ILERILERE TASIMAK, SERBEST DUSUNCE GIBI. Seni ilgilendiren senin yasam ve iliskin olarak, senin kendine has birey duzeyin ve bu duzeyin cagdaslik ile olan yakinligi bagi yani iliski yonun. Burada da iki nokta var. Ya bir olarak kalmak-bireysel, bananeci, bireyci, bencil, ya da kendi birey cikarin ile her seyi mubah ve mesru kilmak. Ya da iliski olarak bir insanoglu turunun biri oldugunu algilayarak, birey bilincini bu tur ile birlestirmek. Yani KENDI BIREYSEL/BIREYCI CIKARIN ICIN TURUNE ZARAR VERMEMEK, TURUNU KULLANMAMAK, Iste bu ikincisi zaten sadece insanoglu turunu degil, tum fenomenleri onlar ile olan iliskiyi de kapsar. O yuzden ben vicdani "kendine ve baskasina zarar vermemek" olarak anlam ve iceriklendiriyorum.
  19. Zaten bilginin bilimsel felsefe olarak yapilandirilmis ve insanoglu yapilandirilmisligi algilansa; Iki sey sona erer. Metafizigin varliksal inanc ve ideolojileri Yapilandirilmisligin dogal/fenomenal zihniyet sorunu ve insansal zihniyet olarak temelden ve kokten cozumu Varligin epistemolojik yapilandirilmisligi. Asagidaki basliklara bir goz at. http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1268-yapilandirilmisligin-analitigicozumu/ http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/50-evrensel-insan-zihniyeti/?p=9623 Tabi metafizigin varligin yapilandirilmisligi algilamasi, metafizik varligin sonunun algilanmasidir. http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1019-metafizik-varlik-tartismasinin-sonu/ Tum bunlar once bilginin insanoglu yapilandirilmisliginin algilanmasi, yani yapilandirmaci bilgi temelli bilimsel felsefedir. Iste ondan sonra bu yapilandirilmisligin dogal/fenomenal zihin temelindeki evrensel yapi ve isleyisi (x ve y) ve de bunlarin insanoglunu neden insanlastiramadigi sorunu gelir. Klasik bilim de buna dahildir. Buradaki bilim ise, bilissel bilimdir.
  20. Demokrasi fikri, etik olarak cikmistir. Her etigin de bir inanci ve ideolojisi vardir. Bu temelde her farkli ideolojik inancsal etik; farkli demokrasi algisi ve uygulamasi getirir. Iste o yuzden mesala fasizm ile sosyalizmin demokrasisi biribirine uymaz. Cunku ideolojik ve inanc cikis noktalari farklidir. Evrensel hukukun temeli adalete esitlige hak ve ozgurluklere dayanir. Burada etik olmak ve cagdas olmak soz konusudur. Yapilandirmaci bilgi, BILGIYE BILIMSEL BAKIS ACISIDIR. Her bilgi bilimsel degil, ama yapilandirilmistir. Buna uc cesit bilgi de nitelikli her bilgi de dahil. Mesela inancsal ideolojik bilgiler de yapilandirilmistir. Iste bu bilgilerin yapilandirilmis oldugunu ortaya koymak bilimseldir. Insanoglu herseyi algisi sonucunda olusturur. Bunun gozlem verip vermemesi ise iki turludur. Farkli ideolojik inancsallarin farkli gozlemlerine gore ve bilimsel gozleme gore. Yani akilci ve bilimsel gozlem farki. Iste o yuzden akilci gozlemler sadece dogrulayani baglar ve yanlislanamaz. Demokrasi gibi. Bilimsel gozlem ise, herkewsin algiladigi gozlemdir. Buradfa FARK BU GOZLEMI AKILCI YA DA GOZLEMSEL TEORIYE/FIZIK OTESINE/METAFIZIGE v.s. tasimak farkidir.
  21. Bilim madde demez, fenomen der ve bilimsellik te gozlemden baslar; fenomenden baslamaz. Madde kavrami felsefenin varlik dalini isleyen metafizigin ontolojik temeldeki materyalizm gorusunun mustakil var olan varlik tabanidir. Bilimsel yöntem, en basit haliyle aşağıdaki şekilde özetlenebilir: Evrendeki bir fenomenin gözlemlenmesi Bu fenomene dair, gözlemler ile tutarlı, ancak kesin olmayan, hipotez adında deneysel bir açıklama getirilmesi Hipotezin tahminlerde bulunmak için kullanılması Tahminlerin deneylerle veya ek gözlemlerle test edilmesi ve sonuçlar ışığında hipotezde gerekli değişikliklerin yapılması (3) ve (4) numaralı adımların hipotez ve deney arasında tutarsızlık kalmayana kadar tekrarlanması
  22. Birincisi senin de dedigin gibi, algi sadece duyusal degildir. Ustelik, matematiksel/mantiksal bilgi ise; duyusal dan cok, duyumsaldir. Iste o yuzden analojik bir ...e gore temeli ve hedefi ve buna gore anlam ve mana cikarmasi ve kavramsal bilgisi vardir. Iste buradaki yanlislanabilirlik te; mantiksal olabilirlik olasiliginin yine mantiksal olabilirlik olasiligi ile yenilenmesidir. Buna en guzel ornek, steady state teoriden, big bang'a gecistir. Ya da matematiksel ve masntiksal yeni bir gelisime insanoglunun imza atmasidir. O yuzden mantiksal/matematiksel bir yanlislanabilme olanagi yoksa; o bilgi bilimsel degildir. Alginin duyusalligina gelindiginde, burada onemli olan INSANOGLUNUN ALDIGI GOZLEM VE BUNU KAVRAMSAL BILGIYE TASIMASIDIR. Bu da gozlemi veren GORUNGU VE GOZLEMLENEBILIR ORTAYA CIKIS temelli fenomenin, "budur/sudur" temelli bir ortaya koyumunu metafizik varliksal olarak indirgeyemez. Sadece verilen kavramik fenomen ile ozdeslestirir ve "su bir fenomendir" der. Suya neden bilimsel olarak madde denemeyecegini daha once aciklamistim. Kisaca, madde; materyalist akilci ideolojik inancsal gorusun varligin temeli olarak aldigidir. Yalniz burada; Birincisi maddenin ne oldugu, alt ve ust siniri gibi sorular yanitsiz, ya da olgu temelinde degildir. Ikincisi bu sorularin sorani ve yanitlayani SOYUT ICERIGI OLAN INSANOGLUDUR. Yani madde kavramsal olarak bir insanoglu yapilandirilmisligidir ve o yuzden de OZDESLESEBILIR, AMA; KESINLESEMEZ, MUTLAKLASAMAZ, tabi bilimsel olarak. Cunku kesinlesirse, yanlislanamaz. Su fiziksel bir bilgidir, sosyal bilgiye de matematik/mantiksal bilgiye de tasinabilir.
  23. Yanlistan kastin nedir? Hak ve ozgurlukleri iyi algilamak gerekiyor. Burada hak ve ozgurluk ihlaline izin yok. Kadinin dovulmesi onun hak ve ozgurluk ihlalidir. Yani zor ve siddet kullanmaktir. Burada senin algindaki yanlis olan, hak ve ozgurluk ihlalidir. Hak ve ozgurlukler, talep edilir, savunulur ve desteklenir. Ayni zamanda birisinin hak ve ozgurlugune ihlal varsa, ona da karsi cikilir. Herkes biribirini digerinin hak ve ozgurlugu ile sinirlar. Ortada celiski yok. Sadece iliskiyi celistirmek ya da ilistirmek var. Celistirme, hak ve ozgurluk ihlali; ilistirme de talebi, savunusu ve destegidir. Dolayisi ile bir kisinkin baska birini dovme, siddet uygulama, zorlama, baski yapma v.s. hak ve ozgurlugu yoktur. Bu bir insanlik sucudur. Fikirsel mucadele ile; FIKRIN SOYLENMESINI YASAKLAMA/ONLEME FARKLI SEYLERDIR.
  24. Etigin diger bir yanida; hem olumsuz cikarda, hem de adalette; TUM DEGERLERINI VE O DEGERLERI YONLENDIREN; IDEOLOJIK INANCSAL VE IZMSEL NITELIKLERI BIRLESTIRICI olmasidir. Bunun en guzel ornegi, ulkemizdeki diktatorun KENDI TEMELINDEKI MIKROAYRIMCILIGINDA YANSIR. Olumsuz temelde korku felsefesi, suru psikolojisi ve her turlu basta ekonomik cikar; BU BIRLIGI SAGLARKEN; Adalet, hak, hukuk ve ozgurluk mucadelesi de bu Birlestiriciligi saglar. Bunun en guzel ornegi gezi bilinci direnisidir. Diger bir ornekte, AKP'nin her turlu sayisini artirma manipilasyonuna ve hilesine karsi; karsi tarafin birlikte mucadelesidir. Yani CHP, MHP diger partiler ve her turlu ideoloji inancsal ve izm farki; bunun en guzel ornegini, asagidaki twitte gorebiliriz. Bilindigi gibi, Ankara'da hala CHP ile AKP arasinda secim galibi savasimi suruyor ve tum olumsuzluklar ve manipilasyonlar v.s. AKP tarafindan yapilmis. “Sosyalist ülkücüyü destekliyor, Ateist dua ediyor… Kürtlerle ülkücüler birlikte tomalara karşı duruyor…” İşte internette “Ne yaptınız lan siz bu memlekete?” diye paylaşılan o mesaj: http://www.rotahaber.com/dosya/030420141016282283516.jpg
  25. Aslinda baska bir mantik var. Mesela, cag bilisim ve bilgi cagi olmasina ragmen ve milliyetcilik cag disi olmasina ragmen; diyelim bir ulke ve toplumu hala endustri ve hatta tarim cagini yasiyor. Dini ya da milli bir idareye sahip. Simdi buradaki algi farki; ULKE KENDI BUNYESINDE CAGDAS OLSA BILE, GELINEN DUZEYDE CAG DISI. Iste burada etik ve etik olmak zaten o toplumda, ayni Turkiye gibi; 21. yuzyilda da, 14. yuzyilda da 18. yuzyilda da ve hatta 7. yuzyilda da yasayan beyinlerin varligini ortaya koyuyor. Iste bir cografi toplumda yasayanlar arasinda 14 yuzyil bir farkin olmasi; tabiki her bir duzey farki alginin ancak kendi duzeyi ile algilanabilecegini gosteriyor. Iste bilinc birey noncognitivizm algi ve de ZIHINSEL DEVRIMIN ONEMI DE BURDA CAGI ETIK OLARAK YAKALAMADA ORTAYA CIKIYOR. Ayrica zaten bir toplum cagdas duzeyde degilse, sen istesen de orada bir cagdas etik kuramazsin. Henuz demokrasinin ne oldugunu algilayamayan bir toplumsal kisilik sahibine, birey olmadan bunu anlatamazsiniz. Iste o yuzden diktator icin sandiktan cikmak ile demokrasi biter. O da ordan cikmak icin her turlu sayi hilesine basvurur. Sandik demokrasisi basligina bakabilirsin. Zaten bilisim cagindaki hak ve ozgurluklerin onemi de budur. Dini degerler milli degerler, belki cag disiu ama; dunyada bir suru kisinin toplumun bu degerleri var. O zaman ZIHIN DEVRIMI GERCEKLESENE KADAR sen bu toplumun bu cag disi hak ve ozgurlugunu tanimak durumundasin. Eger onlersen HAK VE OZGURLUK IHLALI YAPMIS OLURSUN. Ayni SSCB'nin din uzerindeki yasak baskisi gibi. Iste o yuzden zihin devrimi cagdaslasma da beynin her bir fonksiyonu adina en onemli olmassi gerekendir. En azindan asama, asama konu konu kavram kavram v.s.
×
×
  • Create New...