-
İçerik sayısı
3.544 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
391
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by evrensel-insan
-
Evet ama HEPSININ BEYNI IMANLI. Yani imana mahkum inanca mahkum bir beyin. Bu da genelde hristiyanlik ve musevilik. Kadinlarin cadi oldugunu ve yakilmasi gerektigini one suren ve inanan bilim adamlari. Buradaki savas, KENDI IMANININ HAKIMIYETI savasidir. Nedir sence 7. yuzyildakmi cagdas etik, bir genelleme ile.
- 10 yanıt
-
- 1
-
-
Tabiki mesela endustri caginda, milliyetcilik ve milli devletler cagdastir. Bugun bu temelde butun bunlarin cagdasligi; bilisim caginin temeli hak ve ozgurluklere dayanir. Bu yonlendiren degerlerin beyinlerden arinmasi ise, cag ustudur. Yani serbest dusunce. Bugun dinler, ancak sekuler temeldeki bir sistemin her seye oldugu gibi onlara da evrensel hukuk v e insan haklarinin tanidigi hak ve ozgurlugu vermek ile. Yani POLITIK OLMAYAN OZGUR BIREY devletlerindeki durum. Tabi bu hak ve ozgurlukler, dinsizler, tanrisizlar ya da ayni cografi toplumdaki farkli din inanirlari icin de gecerlidir. Buradaki ana konu, BIRININ DIGERINE YAPTIGI BASKI ZORLAMA MUDAHELENIN BIR HAK VE OZGURLUK IHLALI OLMASIDIR. Buradaki sorun ise, BUNUN DILE GELMESIDIR. Yani bir kisi, boyle bir durumda oldugu halde hak ve ozgurlugunu talep etmezse, ortada hak ve ozgurluk ihlali yoktur. Mesela Ataturk'un bir cesit islami ARAP TEMELINDEN KURTARIP, ANADOLU TEMELINDE ELE ALMASI VE YARI LAIKLIGI GIBI. Aslinda butun mesele inanctir. Toplum sana lider olarak guvenir ve sen de "iste islam ve muslumanlik budur" dersen, zaten onu kabul eder. Buradan ister istemez "gercek islam/dogru olan islam" v.s. gibi bir sonuc cikar. Yalniz bugun dunyasda islamin din oldugu ulkelere bir bakarsan, hepsinin dini uygulamalari ve inanclari arasinda farklar oldugunu gorursun. Buradaki EN ONEMLI CASGDASLIK, DINI SISTEMDE YA DA DEVLETTE DE; DEMOKRASININ SAGLANABILMESIDIR. Iste o yuzden bazi din ulke ve devletleri yasam ve iliski olarak cag disi ve etik degildir. Ayrica bilgi ve bilisim caginda; DIN TEMELLI TOPLUMU TEK BIR IZME YONLENDIREN VE BUNUN NICELIK MUCADFELESINI VEREN VE TOPLUMU SADECE KENDI IZMI ILE YONLENDIREN; TUM IDEOLOJILER DE ETIK DEGILDIR. Cunku kendi izmi disindaki izmlere veyas ideolojilere inancsallara eger iktidarda ise izin vermez ve bu bir hak ve ozgurluk ihlali olarak etik degildir.
- 10 yanıt
-
- 1
-
-
Aslinda uzerinde inceleme yapilmasi gereken bir konu. Tarih M.S. 600'ler yani 7. yuzyil. Karanlik cag ve din temelinden de baska bir sey yok. Felsefe sadece IMANI SORGULUYOR. Yani iman disina cikan yok. Bilmiyorum ama, kadinlarin pek bir hak ve ozgurlugu oldugunu zannetmiyorum. Yani kadina uygulanan her turlu dusunce ve davranisin, mesru ve mubah oldugunu dusunuyorum. Tabi bu temelde, Kuran'in yonlendirdigi Islamin seri toplumumun ne kadar cagdasoldugu, aslinda arastirma konusu. Mesela islamda, tecavuz diye bir kavram algi gozlem v.s. yok. Sadece zina var ve ustelik cariye koleligi var.
- 10 yanıt
-
- 1
-
-
Etik ile etik olmak arasinda onemli algilanir ve gozlemlenir farklar vardir. En basta etik, genel anlamiyla; felsefenin "her turlu yasam ve iliskinin nasil olmasi gerektigi" sorusunun yaniti bu yanitin BUGUNKU GELINEN CAGDAS DUZEYIDIR. Etik olmak ise, etik bunyesindeki her turlu degerin; etik olup olmadigidir. Once etigin bunyesindeki ana degerlere bakalim; Milli, dini, ahlaki, toresel, sosyal, toplumsal, bireysel, geleneksel, kulturel, toresel, politik degerlerdir. Butun bu degerler, TARIHI ve CAGDAS temeldedir. Yani tarihin akisi bunyesinde cografi bir toplum; ELINDEKI ETIK DEGERLERI NE DUZEYDE CAGDASLIGA ERISTIREBILMISTIR? Bu da bize etik bunyesindeki tum degerlerin, ETIK OLUP OLMADIGINI yani CAGDAS BILGI VE BILISIM TOPLUMU DUZEYINDE OLUP OLMADIGINI sordurtur. Kisaca sorumuz sudur. Bir cografi toplumdaki milli/dini/ahlaki/politik v.s. degerler ETIK MIDIR DEGIL MIDIR? Yani caga ve gelismislige ne kadar uygun? Buradaki alacagimiz temelde bilgi ve bilisim cagi ve toplumunun temel degerleridir. Nedir bu temel degerler? Evrensel hukuk, insan haklari, her turlu etik degerin bireysel ve sosyal hak ve ozgurlukleri, bilimsel, bilissel ve bilgisel cagin geldigi toplumsal duzey. Yani diyelim, cografi toplumun, ahlaki durumu; ne kadar etiktir? Yani caga ve cagin degerlerine ne kadar uygundur? O yuzden, diyelim; cografi toplumun ahlaki degerlerinin, degerlendirilmesi; O COGRAFI TOPLUMUN ICINDE BULUNDUGU DURUMUN CAG TOPLUMUNUN DEGERLERINE NE KADAR UYGUNLUGU ILE OLCULUR. Buradaki cag vurgusu cok onemlidir. Mesala bir cografi toplumun her turlu etik degerlendirmesi, o caga gore iken; bugunku degerlendirmesi su anki caga goredir. Mesela ISLAM DINININ ETIGININ KENDI CAGININ DUNYASINA GORE ETIK OLUP OLMAMASI BASKADIR, BUGUNUN CAGINA GORE ETIK OLUP OLMAMASI BASKADIR. Ayni sey etigin bunyesindeki her turlu deger ve bu degeri belirleyen ideoloji inancsallar ve izmler icin de gecerlidir. Cunku sadece etigin bunyesindeki degerler CAGA GORE CAGDISI KALMAZLAR, ONLARA YON VEREN IDEOLOJILER INANCSALLAR IZMLER DE CAG DISI KALIRLAR. Cografi toplumun, mesela ahlakinin, cagdas etige uygunlugu; etik bunyesindeki her deger icin gecerlidir. Aslinda bu mesajda islenen her bir kavram ve konu kendi basina bir bilgi ve dusunce deryasidir. Ayrica ben, evrensel-insan zihniyetinin bir bireyi olarak; bu mesajda gecen, hemen hemen her bir kavram ve konunun kendi bunyesindeki dusunce ve bilgi paylasimini basliklar ve mesajlarda dile getirdim. Isteyen yazar ve okur arkadaslar, evrensel-insan profilinden ve evrensel-insan zihniyeti basligindan bu mesajda gecen konu ve kavramlarin detayli dile gelimini bulup, okuyabilirler. Cunku Etik, insanoglu fenomeninin zihinsel bilimsel bilgisel ve bilissel insanlasmasi ve evrensellesmesi yolunda felsefenin en onemli dalidir. Cunku yasam ve iliski ve de bu konudaki istenenlerin elde edilmesi, tamamen etigin konusudur. Burada etigin tarihsel cografi ve toplumsal sekillenisinde ve de caga uyum saglayarak degisiminde, inancsallarin ve ideolojilerin ve de izmlerin ETIK TOPLUMU COGRAFI OLUSTURMAK ADINA ve TOPLUMU YONLENDIRIP YONETMEK SISTEMLESTIRMEK VE KURUMSALLASTIRMAK ADINA ROLLERI BASTA GELIR. Ayni zamanda etik, bu inancsallar ideolojiler ve izmler temelinde; her turlu adaletin ve adaleti saglayacak her turlu hak hukuk hakim hukum yargi ve DOGRULAMA/GERCEKLESTIRME eyleminin de temelidir. Iste burada onemli olan "etigin bunyesindeki degerler soylem uygulama olarak adi gecen cografi toplumda etik midir/degil midir" sorusuna verilecek yanitin; IDEOLOJISI INANCI IZMI YA DA ETIK BUNYESINDEKI DEGERLERI DEGIL; CAGIN GETIRDIGI BILGI VE BILISIM TOPLUMUNUN BILIMIN VE TEKNIGIN GELDIGI VE SUNDUGU OLANAKLARIN GETIRDIGI YERDIR. Bunun disindaki bir degerlendirme, belki etigin bunyesindeki degerlerin degerlendirmesi olur, ama; ne etigin ne de bu degerlerin caga gore etik olup olmadiginin degerlendirmesi olmaz. __________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
- 10 yanıt
-
- 1
-
-
Sandik demokrasisinin temeli, SUNULAN NITELIGE VERILEN NICELIK DESTEGININ GETIRDIGI NITELIGIN TUM NITELIKLER USTUNDEKI TEK NITELIKLI NICELIK DEMOKRASISIDIR. Kisaca topluma "hangi niteligin seni yonetmesini ve yonlendirmesini istiyorsun?" sorusuna, sandiktan cikan NITELIGIN DEGIL; NICELIGIN GETIRDIGI SONUCTUR. Hal boyle olunca, butun mesela bir niteligin sandiktan nicelik olarak cikmasidir. Bu gelismemis toplumlarda her turlu su istismare aciktir. Yani BIR NITELIGE YONELIK NICELIK ARTIRMA" girisimleri ne aciktir. Tabi ki bunun cesitli yollari ve organize edilebilirligi ve uygulanabilirligi vardir. Turkiye toplumu da bu son secimlerde her beldesinde bu su istismarleri tartismaktadir. Burada iki ana sorun vardir. Birincisi NITELIK SAVASINI NICELIK ILE ELDE ETMEK ISTEYENLER. Toplumun verdigi oylarin su istismar edilebilecegi algisini tasimasi. Ulkemizde su anda yapilan onca suc duyurusu ve itiraz bu durumu ortaya koymaktadir. Yani toplum, elde ettikleri veriler ve gozlemler ile; BIR NITELIGIN KENDI NITELIGINE YONELIK NICELIGI ARTIRMASI ADINA DIGER NITELIKLERE VERILEN NICELIGI KENDI NITELIGINE AKTARDIGINI gostermistir. Aslinda sandik demokrasinin ne kadar demokratik oldugu ayri bir tartisma konusudur. Yalniz burada yapilan her turlu su istismarin da, SANDIK DEMOKRASISINI BILE SAIBEYE ACMAYA YETMISTIR. Bu basta birakalim politikayi etik olarak KENDI NITELIGIN DISINDA KALAN NICELIGIN NITELIGININ NICELIGININ HAKLARINI GASP ETMEK demektir. Bunun hakkinin aranmasi da zaten olmasi gerektir. Yani kimse bu su istismar karsisinda sessiz kalamaz. Cunku HAKLARI GASP EDILMISTIR. En azindan bunu politik olarak duygu somurusune ve akil tutulmasina tasimamak gerekir. Yalniz buradaki bir sorunda, sandik demokrasi ile gelenin HER TURLU DEMOKRASIYI TEK ADAMLIGIN DIKTATORLUGUNE VE OTORITESINE CEVIRMESI olanagidir. Bu da gelismemis ulkelerdeki sandik demokrasisinin, SADECE SANDIKTAN CIKILDIKTAN SONRA SONA ERMESI algisi ve "ben sandiktan ciktim, dolayisi ile bana sandikta oy vermeyenler bile benim yonetim ve yonlendirimini kabul etmek durumundadir" algisidir. Iste o yuzden meclis, devlet, parti, iktidar, hukumet, yasama, yurutme, yargi biribirine karisir ve IKTIDARDAKI TEK ADAMIN EMRINE GIRER. Zaten yukaridaki cumle, neden secimde saibe oldugunun ve yapildiginin da gostergesidir. Cunku NICELIK ILE SANDIKTAN CIKACAK OLAN, TUM ULKE VE TOPLUMU TUM KURUM VE KURULUSLARI ILE BIRLIKTE ELE GECIRMEK OLANAGINA SAHIPTIR. Demekki sandik demokrasisinde, en azindan SAIBE OLANAGININ HER TURLU ORTADAN KALKMASI gerekir. Yani kimse hem KENDI NITELIGININ NICELIGINI ARTIRMA adina, hem de her bir vatandasin niteliginin OY VERDIGI NITELIKTE NICELIK OLARAK TOPLANMASI bir saibeye basvurmadiginin GUVENI INANCI VE GARANTISI gerekir. Malesef, ulke ve toplumumuz henuz bunu saglayamadigini su anda guncel olarak yasananlar ile, gostermistir. Bu da bizlere sandik demokrasinin, BIR DEMOKRASI ARACI OLDUGUNU DEGIL; AKSINE TUM ULKE VE TOPLUMU TEK ADAM OILARAK ELE GECIRMENIN BIR ARACI OLDUGUNU gosterir. Su an ulke ve toplumumuzda olan da budur. __________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti http://www.turandursun.com/forumlar/images/geruh/misc/progress.gif
-
- 2
-
-
Bilindigi gibi ortacagda toplum ve farkli halklari suru psikolojisi korku felsefesi ve biat kulturu temelinde iyici sindirilmis ve susturulmusken, kullanilan bir iki deyim/soylem vardi. "Kral oldu , yasasin kral" Gelen agamiz , giden pasamiz" Gunumuzde ise basta O.Dogu'da devam eden bu ortacag zihniyetinde, halkin butun bu baskilara zorlamalara ve yasaklara ragmen; emperyalist zihniyetin kendi cikari dogrultusunda mikroayrimci kiskirtilmasi ile; Toplumsal butunluk temelinde halklar bolunmuslugunde iktidar savaslarina donustu. Yani halklar bizzat bu iktidar savaslarinda kutuplasarak ve biribirini otekilestirerek yer aldi ve almakta. Tabi her birinin ideolojik inancsal dogrusu temelinde. Bu acidan bakildiginda ve bu iktidar savaslarina biraz oto demokratik parlemento kandirmacali cok partili v.s. bir acilim verildiginde, yukaridaki soylem su sekle donustu. "Senin kralina olum , yasasin benim kralim" "Senin kralin iktidardan inecek, benim kralim iktidara gelecek" Seklinde bir soyleme donustu. Evet krallardan biri gider digeri gelir ve ustelik bunlar toplumsal bunyedeki kutuplasma savaslari ile olur. Bazan asker araya girer ve kralligini ilan eder. Peki eskiden, biatci suru psikolojisi korku felsefesi temelindeki toplum ve halklari bu kral savaslarina sessiz ve suskun kalirken ve gidene uzulur, gelene sevinirken; bugun ne degisti? Bugun degisen bu pasif toplum, kendi bunyesinde farkli ve kutuplu aktif iktidar savascilarina donustu. Katletti/katledildi , oldu/olduruldu, iskence yapti/gordu kisaca kendisine iktidarda degilken ne yapilmissa , kendi iktidara geldiginde de ayni seyi otekilestirdigine yapti. Peki nedir buradaki paradoks? Buradaki paradoks, pasifkende bugun farkli kutuplarla aktifkende, sadece iktidarlari yasatti ve yasatiyor. Kendisi ister iktidari destekleyen ister iktidari devirmek isteyen halk olsun; ne kazaniyor? Aci , olum , katliam , aclik , yoikluk , yoksulluk, ezilmislik , insanlikdigi bir yasam disinda. Kendi destekledigi iktidar da , desteklemedigi iktidar da ona ancak bunu yasatiyor. Yani kopruyu gecene , oylari alana v.s. kadar onu kullaniyor ve iktidara geldiginde de sadece iktidarinin despotlugunu diktatorlugunu otokrasisini dayatiyor. Bunu hangi iktidar mi yapiyor, hangisi yapmiyor? O.Dogu ulkelerinin yakin tarihine bakarsaniz ve bugun Misir'da , Lubnan'da, Suriye'de olani; dun Libya'da, Irak'ta Afganistan'da olani degerlendirirseniz; ne demek istendigini algilayacaksiniz. Kisaca bilinc ve farkindalik olmadikca, kralin "ciplak olmasi/ciplakliginin ortaya konmasi" maalesef yeni krallari giyinik olarak algilatiyor , taki o kralin ciplak oldugu algilanana ve iktidara yeni CIPLAKLASTIRILACAK OLAN GIYINIK BIR KRAL getirene kadar. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim -Evrensel-Insan Zihniyeti
-
Normallesme, toplumun fertlerinin normal bir yasam ve iliski surebilmesi demektir. Kisaca toplum ve fertleri; tarihinin ve cografyasinin tum gecmis degerleriyle yuzlesebilecek, olgunluga, bilgi birikimine ve paylasimina yonelebilmesidir. Normallesmenin, en onemli ozelligi; gelisim ve sorgulama surecinde, toplumun ve fertlerinin sekulerlesecek oldugudur. Bu sekulerlesme; hem dini icerigini dunyaya yoneltecek; hem de milliyetci kesimin soyutlarinin ayaginin yere basmasini saglayacaktir. Bu normallesme sureci, ulkemizde yeni sayilir. 1990 sonlarina rastlar. Iste bu normallesmenin getirdigi, gecmisle "ovunme", gecmisi "saklama" ve gecmisi degerler olarak "dokunulmaz kilma" artik tarihe karismistir. 1980 sonrasi doganlar, ulkenin cok farkli bir toplumudur. Herseyi sorgulamak, ogrenmek ve konusmak istemektedir. Aslinda bu normallesme, tarihe bir sikinti getirmez, sadece tarihin yuceltilenlerini ve her turlu tarihte yer alanlari tarihteki normal yerine oturtur. Normallesmenin en buyuk temeli, gerceklerle yuzyuze gelebilmek ve gercekleri, dogrularla degisime ugratamamaktir. Bu gerceklerin, dogrulara uyarlanma cabasi, 1990 larla birlikte tarihe karismistir. Normallesmenin olmazsa olmazlari, birey olmak, sivillesmek, ve gerceklerle yuzlesmekten "korkmamak/kacinmamak", simdiye kadar konusulanmayanlari, konusabilmek ve fertlerin biribirini suclamasi yerine, her ferdin; kendine aldigi degerleri sorgulamasi, sayilabilir. Normallesmek; toplumun her turlu duzeyinin de yukselmesi anlamini tasir. Tum milli, dini tabularin sorgulanabilmesi, konusulamiyanlarin, konusulabilmesi demektir. Ulkemizde, dusunce yapisi olarak, bunlara acik olanlar rahat edebilecektir. Askerilik/sekterlik/baskasini suclama/zorlama/mudahele v.s. tum bunlar, normallsmenin onunde bir engeldir ve zamanla ulke ve toplumu bu engeli asabilecektir. Bu engeli kendisini yetistirerek asan fertler, toplumun ilerici ve aydin kesimi olacaktir. Normallesmek, ayni zamanda; aglamak, sizlanmak, sikayet etmek, baskasini suclamak v.s. yerine toplumun kendine donusumu kendi kendini sorgulamasi demektir. Toplum kendi kendini sorguladikca da; tum sorunlarin, kendinden kaynaklandigini gorecek ve kendi kendini egitecek ve yenileyecektir. Baskici ve saldirgan zihniyet sahibi bir toplum, ne sivillesebilir, ne de normallesebilir. Normallesmenin ve sivillesmenin en temel gozlemi sosyal iliskiler ve yasamdir. Bu da maalesef ve henuz toplumumuza uzak gozukmektedir.__________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim -Evrensel-Insan Zihniyeti
-
- 1
-
-
Herseyden once neden basligin bu sekilde oldugu da; neden bilisselligin yapilandirilmisligi olmadigini aciklamak gerekir. Birincisi zaten bilisselligin yapilandirilmisligi en buyuk sorun olarak dogal/fenomenalzihniyet sinirliliginda beyinlerin soyutlama ufkunu kapatmis ve zihinsel yetinin serbestligini onlemistir. Ikincisi eger bilisselligin yapilandirilmisligi sanki bir istenen ya da oneri olarak algilanirsa; bu da yapilandirildiginin tatmini dusunulen bilisselligin diger her sey gibi sabitlesmesine dogmalasmasina zamanla cag disi kalmasina inanca ve ideolojiye donusmesine yol acar. Bu tehlike devrimci sorgulama da detayli olareak aciklanmistir. Ayrica bu yapilandirilmisligin sabit kalici mutlak tek yapi ve isleyisinin ayni temel taban ve kokeninin her turlu cozumu analizi de evrensel insan zihniyetinin evrensel semboller x ve y nin cizimsel/sekilsel linear lateral ve yanlama yolu ile aciklanmistir. Diger onemli bir nokta bu baslik evrensel-insan zihniyetinin hedef ...e goresine (zihinsel/davranissal bireysellesmek, evrensellesmek, insansallasmak, bilimsellesmek, bilissellismek ve daimi bilgilenmek ve eski bilgiyi yenisi ile yenilemek) gore aciklanacak o temelde belki de her bir kavrami aciklamasi binlerce soru ve yanit iceren ciltlerce kitap haline getirilebilecek olan bir detay ve aciklikla derinlestiruilebilir. Bu temelde ben, degindigim her konu ve kavramin herhangibir dile geldiginden fazla aciklanmasini okura ve onun sorularina dusunce ve bilgisinin istemine gore yapacagim. Once yapilandirilmisligi kisaca aciklayalim ve bir kac soru ile yanitlayalim. Insanoglu zihninin ufkuna ne giriyorsa, o yapilandirilmistir. Yani YAPILANDIRMAMIS OLAN HENUZ BASKA BIR SEY YOKTUR YA DA YAPILANDIRILMISIN DISINDA KALAN BASKA BIR SEY YOKTUR. Simdi sorulara gecelim. Yapilandirilmis olan nedir? Yapilandirilmis olan fenomendir. Burada fenomenin metafizik ontolojik teolojik ve fizik otesi varliksal temeldeki ideolojik (materyalizm/idealizm/pozitivizm) detayina girmeyecegim. Cunku benim bu baslikta deginmek istedigim konu degil. Yalniz yapilandirilmis fenomenin varliksal tabaninin ne oldugunun tartismasini temeline ve indirgemeci determinist monist/dualist yapisina gore bir acilim istenirse deginebiliriz. Fenomen burada varliksal temeldeki bir felsefe olan fenemenolojinin fenomeni degil; bilimsel taban olan "observable occurance, turkcesi gorungu olandir. Ne/kim fenomeni yapilandirmistir? Kendini de yapilandirmis olan insanoglu fenomeni Ne ile yapilandirmistir? Fizigi zihni ve kavramsal/bilgisel yetisi ile Burada zihni yetiyi kisaca aciklayalim; Basta bu yeti insanoglu vucudu ve beyninin soyutlama ogeleridir. Zihin, zihniyet, zeka, dusunce, akil, hafiza, bilinc, farkindalik olarak adlandirilabilir. Bunlarin ne oldugu ya da biribirinden farki da bu basligin konusu degildir. Butun bu yapilandirilmisliklar mantik ve bilgi de toplanir. Bunun icinde insanoglu fenomeninin gozlem ve algi duyum ve duyusu devreye girer. Kisaca kavramsal bilgi ile yapilandirdigini anlamlamis ve iceriklendirmistir. Simdi burada adi gecen ve konu ile ilgili kavramlari aciklayalim. Mantigin daha once "olabilirlik olasiliginin olmus olmasi ya da olabilecek olmasinin olanagi olarak aciklamistik." Konunun onemi ve daha net algilanabilirligi acisindan bilissel bir mantik tanimi yapacagiz. Mantik-soyut yetiyi yani soyutlama ogelerini somut algiya baglamaktir. Burada somut algi onemlidir. Herseyden once bir alginin duyu ya da duyum olarak negatif olamayacagini negativitenin sadece alginin dilbilgisi ifadesinde gecerli oldugunu belirtelim. Burada alginin somutlugu onu pozitif yapar. Peki, bu somut algi nasil saglanir. Birincisi dogrulama, yani duyum yolu ile Ikincisi gozlem temelli duyu yolu ile. Iste burada mantik temelinde soyut yetinin algisini gecerli kilan baglanan somut algi temelinde; yine soyut yetinin algisini gecersiz kilan baglanan somut algi temelindedir. Iste burada soyut yetinin gecerliligi ya da gecersizligi yukaridabelirtilen dogrulama (duyum ile) ya da gozlem (bes duyu ile) kurulan baglantidir. Simdi bu somut algi dogrulama ve gozlemini detaylandiralim. Eger soyut yetinin algisinin gecerliligi somut algi dogrulamasina dayaniyorsa, bu IDEOLOJIK ETIK INANCSAL METAFIZIK, TEOLOJIK, VE FIZIK OTESI TEMELINDEDIR. Yani ortada gozlem temelli duyu ilk elde yoktur. Iste burada gozlem temelli indirekt bir duyum vardir. Bu da insanoglu dusunce ve davranisina verilen gozlemsel algi, ya da ideolojik inancsal soyut yeti degerinin, yasama iliskiye duzen sistem kurum kurulus yaptirim ve yonlendirim olarak yansitilmasidir. Buradaki sorun GERCEGIN NE OLDUGUNUN IDEOLOJIK ETIK INANCSAL v.s. yapilandirilmisliginin dogrulama sorunudur. Yani ideolojik inancsal olarak gercegin gozlemini alan icin dogrulanmis, alamayan icin dogrulanmamistir. Mesela demokrasi. Diger onemli bir konuda dogrulayan sadece kendine kendi ideolojik inancsal degerleri ile dogruladigi gibi, bu dogrulama IKINCI GOZLEM TEMELLI OLMADIGINDAN YANI BES DUYUYA DAYANMADIGINDAN yanlislanamaz. Her dogrulayan kendi dogruladigini savunurken, digerininkinin de yanlis oldugunu ispatacalisiir ki bu mantiksal bir bosa caba harcamadir. Cunku ortada GOZLEME DAYANAN BIR SOMUT ALGI YOKTUR. Yine mantiga yani soyut yetiyi somut algiyabaglamaya gelirsek; buradaki BILIMSEL BAGLAMA GOZLEM ILE OLAN BAGLAMADIR. Iste ayni sekilde soyut yetinin algisinin gozleme baglanan gecerliligi olgu olurken, soyut yetinin algisinin gozlem ile yanlislanan durumu da onu olgu olarak gecersiz kilar. Burada indirgemeci determinist monist ya da dualist; dilimizin kulaga/sese hitabeden TEK YANITLARINI burada vermek mumkun olmaz. Cunku insanoglu uclu bir birlikteliktir. Fenemenonumeno kavramsal ve biyososyo psikolojik. O yuzden "su, indirgemeci ve determinist olarak monist temelde sadece soyuttur/ozdur/ozeldir/ozneldir ya da somuttur/gorunustur/geneldir/nesneldir. Maddedir/dusuncedir/kavramdir" gibi sadece birini ortaya koyan bir kesinlestirme ya da ozdeslestirme yapamayiz. Cunku YAPILANDIRAN INSANOGLUNDA TUM BU OZELLIKLER OGELER YETILER BIRLIKTE MEVCUTTUR VE BIRIBIRINI TAMAMLAR. Kisaca yapilandirilmisligin bilisselligi, yani ne oldugunun bilincinin idraki kavranmasi algilanmasi budur. Dedigim gibi baslik icerdikleri kavramlar ile cok yogundur her biri ile ilgili binlerce soru/cevap verilebilir ve ciltlerce kitap yazilabilir. Ben sadece ana hatlari ile basligi aciklamaya calistim. Gozden kacan aciklanmadigi dusunulen tamamlama adina bir ya da bir kac kavram zincirinin noksan oldugunu dusunen bildirebilir. Ya da deginilen kismi algilama adina yetersiz bulan onemseyen ilgilenen o bolum ile ilgili dusunce ve bilgisini ortaya koyabilir, katki saglayabilir ya da soru sorabilir. _________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim -Evrensel-Insan Zihniyeti
- 4 yanıt
-
- 1
-
-
Insanoglu; herhangibir seye ulasmak icin; bir yanasim-yaklasim gosterir. Bu yanasimin temeli; vucudu vasitasiyle, dusuncesinde kavram uretmek ve bu kavram ile, ulasacagi seye yanasmaktir. Buradaki yanasim; dogal dusunce de, sahiplik ve elde etme olarak algilanir. Halbuki yanasimin amaci; iletisim kurmak, kullanmak ve paylasmaktir. Insanoglunun iki turlu yanasimi vardir. Birinci yanasimi kendi ile ilgile ve kendisini ifade edisi ile ilgilidir. Ikinci yanasim ise; ulasmak istedigi olgu ile ilgilidir. Her iki durumda da, insanoglunun yanasimi; kendisine dogumdan itibaren veriler sayesinde, ve bu verileri sahiplenme temelindedir. Bu veriler genelde; ideolojik inancsal dogrular ve bu dogrularin kisiyi yonlendirecek ve yonetecek olan, yasam ve iliskisinin sekillenisidir. Bir kisinin yanasimi; kendini veya ulasmak istedigi olguyu ifade etme amaci tasirken; iletisini dogrulttugu, baska bir kisinin, bundan pek de haberi olmamaktadir. Ayrica, buradaki iletiyi yapan kisinin amacinin; sadece kendi gorusunun dogrusunu ortaya koymakmi, karsidakini kendi dogrusuna ikna etmekmi, yada konuyu tartismaya acmakmi, ya da bilgi, bilinc, deneyim ve gozlem alisverisi yapmakmi v.s. oldugu; genelde, ne iletiyi ileten; ne de uzerine ileti iletilen acisindan pek te bilinmemektedir. Yanasim, konumuzu orneklersek; ornek olarak; kisilerin kisilik ve kimliklerini olusturan ana degerlerden biri olan milliyetciligi ele alalim. Kisi iki turlu milliyetci yanasim gosterir. Birincisi; kendi milliyetciligini ifade etmek icindir. Ikincisi; konuya yanasimi, milliyetci yanasim oldugu icindir. Her iki halukarda da; kisi, milliyetciligi; kendi gelismislik duzeyinin paralelinde olarak; kendisi icin, sabitlemis ve sahiplenmistir. Bu sahiplenme; bir ideolojik inancsal dogrudur. Yukarda aciklandigi gibi, kisinin ne amacla milliyetci yanasimi bilinmemekle beraber; karsidaki kisinin de yanasiminin milliyetci olup olmamasi onun, algisi temelindedir. Burada ya, yanasimlar, uyusur; ya da uyusmaz. Uyusmaz ise; iletisini milliyetci yanasim ile yapan kisinin, rahatsizligi soz konusudur. Eger uyusur ise; bu seferde sorun, ne duzeyde bir milliyetcilik yanasimina baglidir. Bu da dusunsel, kisisel , duygusal/mantiksal, ovunucu/yerici, aciklayici/ortaya koyucu v.s. temelde olabilir. Konunun dusunsel/mantiksal/ortaya koyucu v.s. temelde olmasi, ideal olandir. Ama, hic bir zaman da "kazin ayagi oyle degildir". Bu da; konuya farkli ideolojik/inancsal/dogrularla yanasimdan ve de konunun sahiplenilip, ikna etme-olmaya yonelik olmasindan ve karsilikli dogru kabul ettirme tartismasindan kaynaklanir. Yanasimlara ornek verirsek; Yaratilissal/tanrisal/inancsal/ideolojik/bilimsel/felsefi/dini/milliyetci/sosyal-siyasal-toplumsal/ekonomik/tarihsel/cografi/hukuki/hak ve ozgurluksel/ v.s. nin yaninda; kisisel/genel/duygusal/mantiksal/oznel/nesnel/ ve nedensel/izahsal/sorgusal v.s. olarak ta cesitlenebilir. Yanasim; hem bir adres, hem bir yol-yontem; hem de bir varis/kavusmaya yoneliktir. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim -Evrensel-Insan Zihniyeti
-
- 1
-
-
Yukaridaki baslik, evrensel-insan Zihniyeti'nin bilimsel, bilissel, epistemolojik ve metafizigin hem varlik hem de fizik otesi temelli dogal zihniyetine cognitive, yani farkinda olarak noncognitive, yani bilissiz, anlamsiz, gereksiz, kisir dongulu, akilci, oldugunu ortaya koyan bir tezidir. Evrensel-insan Zihniyeti tezine gore dogal zihniyet, dogal zihniyet olarak (qua felsefesi), insanoglunun kendi kendine bir tur ve bir bir olarak vermis oldugu her turlu akilci ve soyut degerin insanoglunu numenal kullanim ve paylasim olarak insanlastirmadigini ortaya koymaktadir. Bunun aksini dusunen zihniyet, burada dogal zihniyeti numenal insanlik gosterdigine dair savunmak isterse, her turlu felsefi, bilimsel, bilissel dusunce ve bilgisini ortaya koysun. Evet, evrensel-insan zihniyeti dogal zihniyetin, insanoglunun numenal insanlik sorunu oldugunu soylemektedir. Konu tamamen numenal yani, zihinsel, dusunsel, felsefi, fikirsel, gorussel bir konudur. Konuda insanoglunun fenomenal yapisinin ve goruntusunun kisiliginin, kimliginin, toplumunun, inancinin, degerlerinin, lakabinin yeri yoktur. Konu insanoglunu, kisileri, toplumlari v.s. degil; insanoglunun numenal yetisini ve bunun dusunce ve davranis, sistem ve duzen ve de kurum ve kuruluslarini yani akilciligin yarattigi her turlu ideoloji, inanc, ayrim, cikar temelli dunyanin hangi cografya ve toplumunda olursa olsun, nesillerden nesillere yerlesmis her turlu degeri, veriyi ve tabuyu islemekte ve bunlarin insanoglunu numenal yeti kullanim ve paylasimi olarak insanlastirmadigini dile getirmektedir. Aksini dusunen bir zihniyet varsa, bu baslikta kendi dusuncesini bilgi paylasimi olarak felsefi, bilimsel, bilissel nedenleri ile acikliyarak ortaya koyabilir. Yukarida kullanilan her kavramdan, eger yanit yazacak dusunce; emin degilse, bu kavrami da sorabilir, kavrama verilen anlam ve iceriginin verildigi gibi algilanmasi, konunun konudan sapmadan, saglikli ve bir uyum icinde islenmesine yardimci olacaktir. Burada islenen konu/kavram evrensel-insan zihniyeti degil; o zihniyetin, dogal zihniyete qua felsefesi ile bakisinin ortaya koydugu konu ve kavramina gore sorunsal resimdir. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim -Evrensel-Insan Zihniyeti
-
- 1
-
-
Birin, turumuz adina ifadesi, bireydir. Bir bireyin yasam ve iliskisinde bir uclem vardir. Bu uclem, birin kendisi, birin turu ve bir ve turunun ortaya koyduklaridir. Birin kendi adina dusunce ve davranisi: BIREYSEL Birin turu adina dusunce ve davranisi: TURSEL Birin kendisinin ve turunun ortaya attiklari adina dusunce ve davranisi:KAVRAMSAL Demekki, bir ne hakkinda dusunup, davranirsa; bu bir uclemdir. Birin, "ben" olarak dusunup davranmasi, "benim dusunce ve davranisim" demesi, bu uclemi icerir. Biri cogullastirir ve birler olarak algilarsak; Iste birin yasam ve iliskisi, bu uclemdir. Birlerin bireysel dusunce ve davranislari, sadece o biri ilgilendirir ve her bir bireysel duzeyde aralarinda olan her farkli dusunce ve davranisi saygi ile karsilamalidirlar. Buna birin, adi, milliyeti, cinsiyeti, tum etiksel (dini, ahlaki, geleneksel, tarihsel olarak kendisiyle ozdeslestirdigi, kisilik ve kimligini olusturan degerler v.s.) degerleri, tum Dusunce sistemi (metafiziksel olarak kendisine inancsal dogruladigi ideolojisi), bireysel yasam ve iliski tarzi, hoslandiklari, kisaca kendi adina sectigi ve yasadigi yasam ve iliskisi. Iste basta her bir, biribiriyle olan iliskisinde bireysel her turlu onun kisilik ve kimligini olusturan ve kendi icin sectigi ve uyguladigi yasami; tum farklariyla birlikte algilamali, saygi duymali, mudahele etmemeli, karismamalidir. Yani, her bir kendi bireysel yasam ve iliski secimini, baska bire mal etmemeli, kendi bireysel yasam bicimini, nasil yasamak istiyorsa, baskalarinin da kendinden farkli yasam bicimini saygi ile karsilamalidir ve mudahele etmemelidir. Iste birlerin, olusturdugu bireylerin birey toplumu budur. Birin Turu adina olan dusunce ve davranisina gelince, bu rada her bir kendi birinin sectigini ortaya koymaya hakki vardir, yalniz, eger turumuz insan ise; o zaman bu konudaki saygi ve ortaklik, insani one cikarmak olmalidir. Yani hic bir birin turu adina dusunce ve davranisinda, bencillik, cikar, ayrimcilik olmamali ve tum birler, turu adina birligi, beraberligi, butunlugu; tum bireysel yasam bicimi farklariyla, bir ahenk halinde yasamalidir. Yani tartismanin ortak karari, her bir birin bireysel yasam biciminin, insanoglu turu butunlugu, birligi ve beraberligine yakisir, uygun temel ve icerikte olmalidir. Iste birlerin olusturdugu bireylerin bu toplumu tursel toplumdur. Simdi gelelim en onemli konuya; bireyler, bir arada yasarken, hem kendilerini, hem turlerini, hemde algi ile dile getirdigi herseyi, kavramsal ifade ederler. Iste bu da birlerin, ve de birler tur butunu insanin ortaya koydugu, dili, felsefesi, inanci, tum bilim dallari, teknigi, birlikte yasam kosullari, ustunde yasadigi dunya, algiladigi evren, dogasi, diger canli ve cansiz varliklar ve de bunlarin, ne oldugu, nasil olustugu v.s. temelli ortaya koyumlar. Burada da onemli olan, herseyden once insanoglu yapi ve isleyisinin birlikteligi ve butunlugunun korunmasi ve bunu bozan her tur, ayrimci, cikarci, bencil, yasami geri plana iten soyutun ve somut sekillenmenin eliminesi,numenal insansalliga yakisir uygun, diger canlilari ve dunyayi, dogayi, evreni, koruyup, kollayacak, teknik ve bilimsel gelisimi saglayacak, dusunceler, oneriler, tartismalar uretebilmek. Simdi, bu yaziyi okuyacak olan her yazar arkadas dusunsun; bir mesaji dile getirmeden once, o mesajin iceriginin ne oldugunu ortaya koyabiliyor mu?, yani dile getirmek istedigi mesaj, bireysel mi, tursel mi, yoksa kavramsal mi? Yani, dile getirecegi mesajinda, sadece kendi ile ilgili dusuncelerimi dile getiriyor?, Turu ile ilgili, onlarin yasam ve iliskilerinin duzeni, sistemi, her turlu etiksel degerleriyle ilgili goruslerini mi dile getiriyor?, yoksa; turunun ortaya koydugu, herhangi bir soyut degeri, ya da somut bir veriyi mi dile getiriyor?, mesela, bilim, inanc, izm, evren, evrim, yaratici, varolus, madde v.s. ile bunlarin ne oldugu, nasil olmasi gerektigi v.s. Iste buradaki sorun, birin mesajinda bu uclemin hangisinin yada hangilerinin dile geldiginin algilanmamasi, hatta dile getiren birin, bunubilincinde olmamasidir. Cunku, birinci tekil sahis veya karsiti 2. tekil sahis dil ve usluplu mesajlarda, hitap edilenin, ne oldugu sorunu vardir. Yani, hem dile getiren, bireysel, tursel, kavramsal farkini verememekte ve algilatamamaktadir, hem de okuyan, dile gelen mesajin bireysel mi, tursel mi, kavramsal mi? oldugunu algilayamamaktadir. Zaten bu uclem hem ortaya konabilip, hem farklariyla algilanabilse, neye saygi gosterilecegi, neyin tartisilacagi, neyin ortaya konacagi, neyin gorus, neyin yorum oldugu, neyin kabul, neyin red oldugu, neyin bilgi, birikim, bilinc v.s. paylasimi oldugu, neyin suclama, satasma, elestiri v.s. oldugu iste o zaman daha net ve acik algilanir. En son bunu bir ornekle belirtelim. Ben diye baslayan bir cumlede, anlatilmak istenen, bireysel mi, tursel mi, kavramsal midir? Yani "benim ahlakim" ornegindeki verilmek istenen mesaj, bireysel mi, tursel mi, kavramsal midir? Iste bu baglamda, benim hem bireysel, hem de evrensel-insan olarak tursel ve kavramsal mesajlarimin farkinin algilanmasi veya ortaya konan mesajda verilmek istenenin bireysel mi, yoksa tursel veya kavramsal mi oldugunun algilanmasi, en azindan o mesaja cevap verirken, neye cevap verildiginin bilincinde ve farkinda olmasini getirir. Eger mesajlarimizdaki, birin bu ucleminin mesaj olarak hangisinin verildigi farkini ortaya koyabilirsek, mesajlar, hem yazari, hem de okuru adina daha bir netlik ve algilama kolayligi kazanir ve belkide boylece, satasmalar, atismalar ve kisilik kimlik degerlerine yoneltilen ithamlar, elestiriler v.s. ortadan kalkar. Cunku tartisma hakkimiz, sadece tursel ve kavramsal konularda vardir, bireysel konuda yoktur, bireysel konudaki bir tartisma, sadece mudaheledir, zorlamadir, iknadir kisaca saygisizliktir. Hak ve ozgurluk ihlalidir. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim -Evrensel-Insan Zihniyeti
-
Benim, evrensel-insan zihniyeti olarak ne yaptigimi ve bu yaptigimin ne oldugunu, en son yaptigim her turlu degerlendirme temelinde, epistemolojik olarak acikliyorum. Bunun ingilizcesi "deconstructivist epistemoloji" dir. Turkce tercumesi, su an bilinen ve algilanan kavramsal anlamiyla "yapilandirilmisligin (olusturulmuslugun) cozumu epistemolojisi (bilgisi)" dir. Bunun bir kac ana izahini veren cumleleri vardir. Birincisi-everything is constructed- hersey, yapilandirilmistir. Ikincisi-structure is constructed-yapi yapilandirilmistir. Ucuncusu-construction is manmade- yapilandirma, insanoglu yapilandirmasidir. Evrensel-insan zihniyeti ise, bu insanoglu yapilandirilmisliginin, evrensel ayniliktaki yapi ve isleyis koken ve temellerini sekilsel, cizimsel ve gorsel olarak ortaya koyan ve bu yapilandirilmis yapi ve isleyisin, sorunsal acilimini ve dokumunu, kokden ve temellerinden arinarak yenileyen, cozumsel olarak ortaya koyan insansal bir zihniyettir. Yapilandirilmisligin cozumunun ne oldugunu algilayabilmek icin; once yapi ve isleyisin insanoglu eliyle, adina,ait ve icin olarak nasil yapilandirildigini da algilamak icin, en once yapi ve isleyisin mimarinin insanoglu oldugunu algilamak ve bu yapi ve isleyise insandisinda kalan ve yine insanogluna yansimasi ile algilanan ve insanoglu eliyle ortaya konan, herturlu ve herbir nenin, boyle bir mimarisi olmadigini da algilamak gerekir. Bunun yaninda, teleolojik olarak; herhangibir amaci da, baska bir fenomende (dogada, evrende, dunyada, maddede, yaraticida, yaratilisda v.s.) aramamak, sadece ve sadece epistemolojik olarak ve tek ve de alternatifsiz olarak insanoglunda aramak oldugunu algilamak gerekir. Ayrica bu yapi ve islerligini veren, her turlu yapilandirmisligin, siniri, kesinligi, sabitligi, sahipligi oldugunun algilanmasi ve bu siniri v.s. ortaya koyanin da insanoglu faktorunden baska bir sey olmadiginin da algilanmasi gerekir. Herturlu insandisi temel ve bakis acisindan, insanogluna yonelmek gerekir. Butun bunlar, insandisinin eliminesi icin gereklidir. Insanlikdisinin elimineside, tamamen neyin insan zihniyeti, dusuncesi, davranisi, sistemi ve duzenine yakistiginin uydugunun ve ortada olan yakisiksizligin ve uyumsuzlugun ne oldugunun algisi ve bu yakisikliksizligin ve uyumsuzlugun sorununun algilanabilmesi, ortaya konabilmesi konusudur. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim -Evrensel-Insan Zihniyeti
-
- 1
-
-
Evrensel insan hipotez ve doktrininin, en onemli kokenlerinden biri de, insanlasmaktan sonra, insanoglunun evrensellesmesidir. Herseyi soyutlamasiyla ortaya koyan insanoglunun, bu da bir soyutlamasidir. Her soyutlasmada oldugu gibi, ne anlama geldigi, ona verilen icerik ve kurulan bag ile paraleldir. Evrensel insan'in evrensellesmeye verdigi icerigi burada aciklayacagim. Kurulacak bag ise, her bir birin; kendi duzey bilgi, bilinc, birikim, gozlem v.s. temelli yasam ve iliskisindeki algisina ve evrensellesmeyi bu yasam ve iliskisinde ne kadar onemsedigine, ilgilendigine, etkilendiginde ve gerekli gordugune baglidir. Kavramimiz evrendir, neden evren; evren, gunumuzde insanoglunun epistemolojik temelde en genis olarak ortaya koydugu, mekan, habitat, yasanacak yer v.s. dir. Eskiden, en genis mekan olarak kullanilan terimler; dunya, doga temelli kavramlar ile ortaya konuyordu. Yine eskiden, bazi okurlar hatirlayacaktir "dunya vatandasi" temelli bir kavram turemisti, bu bugun de gecerlidir. Gerci komunizm, ya da diyalektik materyalist, marxizm "Tum dunya proleterleri birlesin" temelli bir acilim getirmis olsa da, bunun tum insanoglu turunu iceren bir cagri oldugu soylenemez. Ayrimciligi ise, ideolojik inancsal bir dogru olmasi, sistemlesmeye yonelik olmasi ve siyasi bir icerik tasimasidir. O zaman; insanlasmanin, mekansal ayrimciliginin tum turunu icermeyisi ortadadir. Cunku insanlasmak, sadece insanoglunun o veya bu ideolojik inancsal dogrusu temelli ayrimci bir kismina degil; tum insanoglu turunun birligi, butunlugu ve beraberligine yoneliktir. Iste dogal dusunce koken ve temelleriyle dogumundan sonra yetisen ve buyuyen insanoglu, sadece dogdugu cografyanin tarihsel ve etiksel deger ve tabularini alarak ve onlara sahiplenerek ve de onlari sabitleyerek buyur ve bolgesel, ayrimci bir savasim verir. Hem insanoglunun tarihini, hem de farkli cografi yerlesmisligini goz onune getirirsek ve bu gunun yetistirilen insanoglu birini dikkate alirsak, neredeyse her bir kendi kisilik ve kimlik degerlerini savunacak kadar, turu butunlugunde ve bunyesinde ayrilmistir. Insanoglu sosyal bir varliktir ve tek degil, turun bir tek biridir. Yani mekan olarak nerede yasarsa yasasin, yasam ve iliskilerini kendi turunun diger birleri ile birlikte kurmak ve sistemlestirmek, yani turu ile birlikte yasamak zorundadir. Iste insanoglunun boyle bir yasami, bir olarak gerceklestirebilmesi icin, hem dogal dusuncenin koksel ve temelsel, dogumdan itibaren verdigi, her turlu ayrimci, cikarci ve bolgesel, toplumsal deger veri ve tabularin ne oldugunu, neden verildigini ve bunlarin karsisinda kendinden ne istendigini algilamak ve bilincine varmak durumundadir. Bunlarin yasam ve iliskilerinde, tek alaninin kendi yasaminin onunde bir savasim olarak kullanma oldugunun bilincinde ve farkinda olmak durumundadir. O zaman diyecegi sudur " Ben bir birey olarak A cografyasinda dogdum, bu cografya da bana bir suru etiksel ideolojik inancsal deger veri ve tabular dogru olarak verildi ve benden bunlara kisiligim ve kimligim temelinde sahip cikmam, bunlar icin mucadele etmem ve bunlari yasamimin onune koymam isteniyor. Neye karsi, ya benimle ayni cografyada dogupta, farkli; ya da baska bir cografya da dogupta farkli etiksel ideolojik inancsal deger, veri ve tabulari dogru olarak sahip cikan, benim gibi; onlari yasaminin onune bir kimlik ve kisilik degeri olarak koyan ve onlar ugruna mucadele verip, yasamlarinin onune koyan kisilere karsi. Peki yapilan ne, ideolojik inancsal bir dogru farkinin, "hangisi dogru?, benim ki dogru/seninki yanlis" temelli ve dogrulugu hic bir zaman bilimsel olarak kanitlanamayan bir ne icin mucadele edildigi izah edilemeyen bir mucadele. Bu mucadele, ne bana ne de mucadele eden baskasina, bir insansal deger vermedigi, kazandirmadigi gibi, tum insansal degerleri de alip goturuyor. O zaman ben neden boyle bir mucadeleye gireyim. Peki ne yapayim, birincisi, herkesin, kendi kisilik ve kimligi icin olusturdugu farkli degerleri algilayayim, kendi kisilik ve kimlik degerlerimin farkini algilayayim ve kendi degerlerime sahip cikarken, baskalarinin da degerlerine saygi gostereyim ki, onlarda benim degerime saygi gostersinler. Yani, degerler icin mucadele etmeyeyim. Herkesin farkli degerini, notr ve disaridan bakis acisi ile algilayayim. Ustelik basarabilirsem de, tum bu hem bana verilen ve insanoglu turunu bolen, ayiran, cikarci v.s. degerleri sorgulayarak onlardan kurtulayim/arinayim, hem de kurtulamayanlari notr algilayayim. Yani insanoglunun en genis mekaninda her farkli cografyasinda, her farkli tarihinde verilen tum bu etiksel, ideolojik inancsal ve dogru ile sahiplenilen, sabitlenen ve dogru mucadelesi verilen tum bu degerlerin, insanoglunun hem insansal, hemde tursel butunluk olarak yasamasinin onunde bir engel oldugunu algilayayim. Iste mekanin, neresinde dogulursa dogulsun, verilen bu tabularin kendi aralarinda icerik farki olsa da, insanligin onunde bir engel olma farki yoktur. Demekki, bu etiksel, ideolojik inancsal tabular, mekanin her cografyasinda, her tarihinde veriliyormus. O zaman benim mekan olarak hangi cografyada yasarsa yasasin, bir insanoglu turu ile birlikte, beraber ve butunluk icinde yasayabilmem, bu degerlerin ortadan kalkmasina, ya da en azindan, disaridan bakilarak notr algilanmasina baglidir. Ozaman evrensellesmek; mekanin hangi cografyasi ve tarihi olursa olsun, hangi icerikte bir etiksel ideolojik inancsal dogru savunursa savunsun, bunlarin hepsi, insanoglunu ayiran, cikarci tabulardir ve bunlardan arinmak gerekir oldugunu algilamaktir. Ayni zamanda da sahiplenen ve sabitleyen insanoglunu bu konuda notr algilamak ve hic bir sekilde, hic bir kimseyle, etiksel ideolojik inancsal dogru savasimina girmemek gerekir. Hic bir ideolojik inancsal etiksel dogruyu da sahiplenmemek ve sabitlememek gerekir. Iste insanoglu birinin, insansal icerik olarak, mekansal anlamda kendi turunun baska bir biri ile birlikte ve butunluk icinde yasam ve iliski surebilmesinin icerigi ve kurulan bagi bu evrensellik algisi, bilgisi, bilinci, farkindaligidir." Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim -Evrensel-Insan Zihniyeti
-
Dogal dusuncenin evrensel yapilanisi ve isleyisi, notrlugu algilayamaz. Dogal dusunce de notrluk, ya nihilizmin "hic" ligi, ya pozitivizmin, "yok" lugu, ya "belirsiz" ya da "0" olarak algilanir. Bunlarin hic biri notrunun algisini vermez. Cunku hepsi bir pozitif anlam, icerik, ifade ve ortaya konus tasir. Notrluk; negativitenin toplaminin, algi vedisaridan bakis acisi ile, yani anlam, icerik, ifade v.s. nin icinde yer almadan ve pozitiviteye donusturulmeden kavramlaozdeslesen, soyut veya somutun oldugu gibi ortaya konmasidir. Noturluk; pozitivite eklentilerinin soyut yada somutla ozdeslesen kavram uzerinden, hic bir anlam, ifade, icerik icermeyene kadar suregelen cikarsamasi ve tum negativitenin, pozitive donusmeden ortaya konmasidir. Notrluge ulasabilmek icin, somutu veren; soyutu ve onun soyutlamasini ve soyutu veren, somutun soyutlardan hem soyut hemde soyutlama olarak cikarilmasidir. somut ve soyutun birbirini elimine edecek sekilde ortaya konmasidir. Iste tabulu rasa ve onun elde edilmesi, bu notrlestirme islemidir. Bir cesit, ayniligi ayiran farklarin cikarimi ve ayniligin tum ayrimlarinin ve farklarinin ortak bileskesi oldugunun ortaya konmasidir. Buda ancak notrlestirmeyi gerceklestirecek olanin, uzerinde notrleme gerceklesecek olana disaridan bakabilmesi ve uzerinde notrlesme gerceklesecek olanin anlam ifade, icerik olarak pozitivizminin dogrulugunun veya dogrulanan pozitivizmin, yanlisla karsi dogrulanmasinin icinde yer almamak demektir. Notrlestirme ve notrleme; dogal dusuncenin temellerini veren evrensel aynilik kokenine ulasmak icin ve sorunun ayniliginin bilincine ve farkina varabilmek icin gerekli olan cikarsama islemidir. Bunun uygulanmasinin sebebide tamamen dogal dusunce isleyisini isleyiste degilde; yapilanistan curutme ve elimine etme, yani yapilanisinin ortaya koydugu isleyisten arinma ve kurtulmadir. Tum bunlar, anlam, icerik, ifade verilerek bag kurulan soyutlarin, soyut bir deger, ya da genel bazinda ortaya konmasinin verdigi sorunun algilanmasi ve bu sorunun verdigi "rahatsizligin" ortadan kaldirilmasi bilinc ve farkindaligi oldugunda mumkundur. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim -Evrensel-Insan Zihniyeti
-
Birseyi butun ebatlari ve icerigiyle gormek icin ve onu layikiyle ifade edebilmek ve resmini cizebilmek icin disaridan bakmak gerekir. seyin icinden bakarak,seyi ortaya koymak mumkun degildir.Cunku eger seyin icinden bakiyorsaniz,zaten seyi oldugu gibi gormeniz mumkun olmadigi gibi,bakarken de bulundugunuz yeri goremezsiniz.Cunku bakis aciniz iceride bir noktadandir ve bulundugunuz o noktayi gormeniz ve anlatabilmeniz mumkun degildir. Ingilizce'de kendinden bakis acisi-yani iceriden bakis acisi: worm's eye view. kendi disindan bakis acisi-yani disaridan bakis acisi: bird's eye view. olarak izah edilir.Bu farki Turkce'de ortaya koymak oldukca zordur.Bir kisi birsey soyluyorsa o, o nun fikridir,algisi turkce'de cok yaygindir. Halbuki herhangi birseyi oldugu gibi anlatmakla,kendi gorusunu katarak anlatmak farkli seylerdir.Aslinda haberlerde buna cok rastlanir.bir kazada uc kisi oldu demek,kazada olen sayisini ortaya koymak demektir,ama uc kisi sundan oldu demek,kisisel gorus belirtmek ve haberin objektifligini bozmak demektir. Bunu ayirmak cok zor,hatta imkansizdir.Sonucta objektif veya subjektif kendi kendini ortaya koyamayacagina gore;mutlaka bunlari ortaya koymak icin bir ozneye-subjeye gerek vardir. Iste bu oznenin-subjenin ortaya koydugu objektif yada subjektif konu,bir ozne-subje tarafindan ortaya kondugu icin,o ortaya konanda koyanin oznelligi-subjektivitesi olmamasi mumkun degildir.Cunku ayni seyi ortaya baska bir ozne kendi oznelligiyle koyabilir.Bu da ayni objektif yada subjektif ortaya konan olgunun farkliligini getirir. Yani dile gelen yazinin, ya yazarin kendi gorusu, ya da yazara gore ortaya konanin ne oldugudur. Eger ikincisiyse,o benim kisisel gorusum degil-yani benim savundugum ya da karsi ciktigim degil- benim algiladigimdir.Iste bu algi kisisel yorum icermez,sadece bird's eye view olur. Aslinda bu anlatmaya calistigim seyi Turk'ce de anlatmak ve anlamak cok zordur.Cunku dil ve toplum yapisi ve yetistirilis olarak boyle bir gelenegimiz yoktur. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim -Evrensel-Insan Zihniyeti
-
Türkiye Suriye’yi top atışına tuttu Hatay'ın Yayladağı İlçesi'ne, Suriye'den atıldığı anlaşılan bir top mermisi düştü.Emek ÇAKILI-Ramazan ÇELİ / YAYLADAĞI(Hatay), (DHA)http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2014/03/suriye-160.jpgSaat 17.30 sıralarında öğretmenevine yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki piknik alanının yanına düşen top mermisi, elektrik tellerini koparırken, yolun kenarındaki istinat duvarı da zarar gördü. Şiddetli patlamanın ardından olay yerine çok sayıda polis ve jandarma ekibi sevk edilirken, Kaymakam Turan Yılmaz da incelemelerde bulunup güvenlik güçlerinden bilgi aldı. Öğle saatlerinde de ilçeye bağlı Yeşiltepe Köyü’nün kırsalına bir top mermisinin düştüğü, can ve mal kaybı yaşanmadığı belirtildi. TÜRKİYE, SURİYE’Yİ TOP ATIŞINA TUTTU Hatay Valiliği, Yayladağı İlçesi’ne düşen top mermisiyle ilgili bir açıklama yaparak, angajman kuralları çerçevesinde, Suriye’ye topçu birlikleri tarafından top atışı yapılarak karşılık verildiği belirtildi. Valilikten yapılan açıklamada şu bilgilere yer verildi: “27 Mart 2014 Perşembe günü saat 17.35 sıralarında Yayladağı İlçesi yerleşim alanı dışında bulunan boş araziye Suriye tarafından geldiği değerlendirilen bir top mermisi düşmüştür. Top mermisinin düştüğü bölge sınıra kuş uçuşu 3 kilometre mesafede olup, herhangi bir can ve mal kaybına neden olmamıştır. Olayla ilgili olarak, değişen angajman kuralları çerçevesinde sınırda bulunan topçu birliklerimiz tarafından atışın yapıldığı bölgeye misliyle karşılık verilmiştir.” http://sozcu.com.tr/2014/gundem/turkiye-suriyeyi-top-atisina-tuttu-477179/
- 12 yanıt
-
- 1
-
-
Arkadaslar, ozur dilerim. Yukaridaki ses kayidi konu ile ilgili ses kaydi metni degil. Degistirmek istedim ama sistem izin vermedi. Konu ile ilgili ses kaydini yeniden yayinliyorum. Şok ses kaydı: Suriye'ye savaş hazırlığı yapılıyor 30 Mart'taki seçime az bir süre kala Türkiye ile Suriye arasında gerilen ipler, savaş ihtimalinin kamuoyunda yüksek sesle konuşulur hale gelmesine neden oldu. İnternete sızdırılan Suriye ilgili son ses kaydı ise bu tartışmaları daha alevlendirecek cinsten. Seçime sayılı günler kala internete ses kayıtları sızdırılmaya devam ediyor. YouTube'a 'secim gudumu' isimli bir hesapla yayınlanan ses kaydında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu olduğu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ferdidun Sinirlioğlu ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'e ait olduğu iddia edilen 4 kişi, Suriye'ye ilişkin bir savaş toplantısı gerçekleştiği görülüyor. SURİYE'YE SAVAŞ AÇABİLMEK İÇİN GEREKÇELER SIRALIYORLAR İddiaya göre Suriye'ye savaş açabilmek için nasıl gerekçeler bulunabileceğini tartışan isimler, bunun için Süleyman Şah Türbesi'ne yapılan müdahaleyi kullanmak istiyor. Ancak Feridun Sinirlioğlu olduğu iddia edilen kişi, bu olaydan sonra yine Türkiye içinde bombaların patlayabileceğini de hatırlatıyor. Yaşar Güler olduğu iddia edilen kişi ise, ivedi olarak Hakan Fidan'ın desteklenmesini, silah ve mühimmatların muhaliflere ulaştırılmasının gerektiğini belirtiyor. Davutoğlu olduğu iddia edilen ses ise, "'Başbakan, bu (Süleyman Şah Türbesi) bir imkan gibi değerlendirilmeli bu konjoktürde' dedi" ifadelerini kullandığı belirtiliyor. Ses kaydında Hakan Fidan'a ait olduğu iddia edilen sesin ise "Gerekirse Suriye'ye dört adam gönderirim. Türkiye'ye 8 füze attırıp savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah Türbesine'de saldırtırız" dediği iddia ediliyor. Davutoğlu olduğu iddia edilen kişi ise "2012'de yapmalıydık, cesur kararlar almalıydık" diyerek daha önce Suriye'ye girilmediği için pişmanlığını belirtiyor. Hakan Fidan olduğu iddia edilen kişi "2 bine yakın TIR malzeme gönderdik" deyince Yaşar Güler ise orada silaha değil mühimmata ihtiyaç olduğunu söylüyor. BİR GENERAL GİTTİ Kayıtlarda Yaşar Güler olduğu iddia edilen kişi, "Sayın Bakanım bir general verelim dedik" diyor ve bir generalin gönderildiğini belirtiyor. Feridun Sinirlioğlu olduğu iddia edilen kişi de pratik olunması gerektiğini belirterek Başbakan'ın açık bir şekilde talimat vermesi gerektiğini söylüyor. "Yurtta sulh cihanda sulh" ilkesiyle kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin istihbarat kurumu, ordusu, hükümeti oturarak nasıl bir provokasyonla savaş çıkarılabileceğini tartışıyorlar. Ölecek insanları umursamadan Suriye'de kafa kesen teröirstleri nasıl iktidar yapacaklarını tartışıyorlar. Ve elbette her adımları olduğu gibi bu da dinleniyor. Bir üçüncü göz devletin her yerini izliyor ve kaydediyor. İşte Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu olduğu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ferdidun Sinirlioğlu ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'e ait olduğu iddia edilen kişilen konuşmaları; Ahmet Davutoğlu: Yani ben şimdi diğer şey yarım kaldı tam anlayamadım. Dışişleri Bakanlığımızın yapması gereken ne? yok şey için söylemiyorum. Bizimyapacaımız başka şeyler var. Eğer buna karar verirsekbizim bugün Birleşmiş Milletlere Suriye rejiminin İstanbul konsolosluğuna herhangi şey gerekirse bir bildirimde bulunmamız gerekiyor değil mi? Feridun Sinirlioğlu: Yalnız orada harekata karar verirsek, sürpriz etkisi olması lazım yan. Böyle birşey yapacaksak. Ne yapacağımızı bilmiyorum da neye karar verirsek verelim öncen haber verirsek doğru olmaz. Ahmet Davutoğlu: yav tamam da onun bir hazırlığını yapmak lazım, Uluslararası hukuk açısından açığa düşmemek için, içeride cumhurbaşkanıyla konıuşurken aklıma geldi, bizim Türk tankı girdiğinde zaten girmiş olmuyor muyuz? Yaşar Güler: Girmiş oluruz Ahmet Davutoğlu: Hayır şimdi uçakla girmekle tankla girmek arasında... Yaşar Güler: Suriye başkonsolosuna şu belki söylenebilir, IŞID şu anda zaten rejim ile beraber çalışıyor, oradaki bir Türk toprağıdır. Oraya kesinlikle Ahmet Davutoğlu: Ama söyledik. Bu konuda daha önce çok nota verdik Yaşar Güler: Suriye'ye Feridun Siniroğlu: tabi tabi Ahmet Dvutoğlu: Evet kaç dfa nota verdik. Onun için açıkçası ben Genelkurmay Başkanımızın bizim bakanlıktan beklentisini bilmek isterim Yaşar Güler: Belki bunu kastediyordur, ben bilmiyorum, hakan bey ile görüşmüş Hakan Fidan: Yani bu kısmını söyledi de sonra detayına girmedik. Yaşar Güler: Belki bunu kastediyordur yani Suriye'ye bir nota Hakan Fidan: Belki de koordine görevi dış işlerinindir. Ahmet Davutoğlu: Koordine iç savaş diplomasiyi koordine ederim ama askeri Feridun Siniroğlu: Ben orada da söyledim. Bir kere durum farklılaştı. Bir kere IŞİD'e dönük harekatın uluslararası hukuk zemini var. Bunu El-Kaide diye tanımlayacağız, el kaideçerçevesinde orada bir sıkıntı yok. Ayrıca hele şimdi iş Süleyman Şah türbesine gelince zaten ülke toprağını savunma söz konusu Yaşar Güler: Bizim o konuda bir sıkıntımız yok Hakan Fidan: O olduğu andan itibaren içeride birçok bomba patlar. Sınır kontrol altında değil, Feridun Siniroğlu: Yine içerde bomba momba tabi tabi onları yapacaklar. Ama 3 sene önce kanoşmamızı hatırlıyorum. Yaşar Güler: İvedi olarak Hakan Beyin desteklenip silah ve mühimmat muhaliflere ulaştırmasını sağlamamız lazım. Sayın bakanla konuşmanız lazım. İçişleri bkanımız, Savunma bakanımız. Bunu konuşmanız lazım bir yere getirmeniz lazım sayın bakanım. Ahmet Davutoğlu: Kuzey Irak'a bir tehdit varken biz nasıl özel kuvvetleri devreye sokabildik? Orada da sokmalıydık. Oradaki adamları eğitmeliydik. Adamları göndermeliydik. Neyse biz bunu yapamayız ki, biz diplomaside ne ise onu Feridun Siniroğlu: Ben o zaman söyledim, o tankları nasıl soktuk paşam ya allah aşkına, siz vardınız o zaman? Yaşar Güler: Hangi bizim şeyleri mi? Feridun Siniroğlu: Tabi yaa Irak'a tankları nasıl soktuk? Nasıl soktuk? Özel kuvvetleri nasıl soktuk, taburları nasıl soktuk? Ben vardım işin içinde yaa. Hükümet kararı hiçbir şey yoktu, bir emirle soktuk. Gayet açık olarak söyleyeyim. Yaşar Güler: Yani ben size katılıyorum. Bir defa yani onu tartışmıyoruz da. Ben Suriye'nin yapabileceği şu anda farklı şeyler var. Ahmet Davutoğlu: Sayın Paşam. Zaten adamların kapasitesini bildiğimiz için girmeyelim diyoruz. Yaşar Güler: Şimdi bakın efendim. MKE bizim sayın bakanın emrinde değil mi efendim? Efendim yani şu anda parayla Katar mühimmat arıyor. Peşin para üretsin versinler. Sayın bakanın emrinde. Ahmet Davutoğlu: İşte burada entegre hareket edemiyoruz, koordine olamıyoruz. Yaşar Güler: O zaman sayın Genelkurmay başkanı ile sayın bakanı aynı anda çağırsın sayın Başbakanımız. Yanında konuşsun efendim. Ahmet Davutoğlu: Onun için Feridun Beyle biz yalvardık başbakana neredeyse beraber bir toplanalım bu işin gidişi kötü diye Yaşar Güler: Bir de kalabalık olmasın sayın bakanım. Zatı aliniz olsun, sayın savunma bakanı, içişleri bakanımız bir de genelkurmay başkanımız dördünüz oturun. Bu kadar kimseye ihtiyaç yok. Çünkü oradaki ihtiyaç sayın bakanım silah ve mühimmat. Silah da değil mühimmat. Biraz önce konuştuk biz şimdi efendim. 1000 kişilik bir ordu kuruyoruz diyelim orada. Biz bunun asgari 6 aylık mühimmatını burada depolamadan bu adamları oradaki muharebeye sokarsak sayın bakanım iki ay sonra bu adamlar bize döner. Ahmet Davutoğlu: Döndüler zaten şimdi. Yaşar Güler: Döner sayın bakanım Ahmet Davutoğlu: Şeyden döndüler. Neydi o? Çobanbeyden döndüler. Yaşar Güler: Evet, evet efendim. Bu iş sadece hakan beyin sırtına kalmış bir konu olmuş yani. Olacak iş değil. Yani anlayamıyoruz biz yani. Neden? Ahmet Davutoğlu: O akşam hepimiz bir şeyde mutabıl kalmıştık. Ben de tamam işte düzene giriyor işler. Bizim bu Feridun Siniroğlu: Ertesi gün biz o MGK kararını yazdık. Sonra paşamla konuşup Ahmet Davutoğlu: Bizim bu zaafımızı o kadar iyi takip ediyor ki o güçler de. Ben burayı elde edeceğim dersin. Orada bunların bulunması risk unsuru dersin. Geri çekersin. Elde edersin. Orayı sağlamlaştırırsın. Askerini tekrar gönderirsin. Yaşar Güler: Kesinlikle sayın bakanım. Kesinlikle haklısınız. Ahmet Davutoğlu: Değil mi? Ben böyle anlarım. Ama tahliye ettiğiniz anda bu bir askeri gereklilik değil bu başka bir şey. Feridun Siniroğlu: Küresel ve bölgesel jeopolitikte ciddi kaymalar var. Şimdi daha başka yerlere de yayılabilir. Bugün siz söylediniz, başkaları da destek oldu........ Şimdi farklı bir oyuna doğru gidiyoruz. Bunları da görmemiz lazım. Bu IŞİD'ler, MIŞİD'ler gibi ne idüğü belirsiz yapılar manipülasyona kullanılmaya son derece açı yapılar. Bunlardan oluşan bir alana komşu olmak bizim için fevkalade hayati bir güvenlik riski yaratır. Ve işte içerideki işte PKK'ya karşı da biz Kuzey Irak'a girdiğimizde buraları patlatma ihtimali hep vardı zaten. Bu riskleri eğer biz iyi düşünüp somut olarak ama şimdi sayın paşamız da dedi yani. Yaşar Güler: Sayın bakanım. Biraz önce zatı aliniz içerideyken onu konuştuk. Açık açık. Yani bu silahlı kuvvetler her dönemde sizlere lazım olan bir tool. Ahmet Davutoğlu: Tabi canım. Sizin gıyabınızda da hep başbakan her konuştuğumuzda ben akademisyen şeyiyle söylüyorum hard power olmadan bu topraklarda durulmaz. Ama hard power olmadan soft power olmaz. Yaşar Güler: Efendim Feridun Siniroğlu: Ulusal güvenlik politize edildi. Yani Türk tarihinde ben böyle bir ey hatırlamıyorum. İç politika konusu haline geldi. Artık tamamen ülke topraklarını, sınır güvenliğimizi, oradaki egemen toprağımızı falan savunmakla ilgili tamamen ulusal güvenliğimizle ilgili yaptığımız konuşmalar son derece pespaye, bir ucuz içpolitika malzemesi haline geldi. Yaşar Güler: Aynen bu durumda Feridun SİNİROĞLU: Hiç daha önce böyle birşey olmadı. Maalesef yani Yaşar Güler: Yani ülke güvenliğinin bu kadar zirvede olduğu bir noktada bir tane muhalefet partisi efendim size destek oluyor mu? Peki böyle bir ulusal güvenlik düşüncesi olabilir mi sayın bakanım? Feridun Siniroğlu: Hiçyani ben böyle bir dönem hatırlamıyorum. Yaşar Güler: yani biz hangi konuda birarada olabileceğiz. Yani böyle ulusal güvenlik olmadığımız halde hangi konuda beraber olabileceğiz. Hiç Ahmet Davutoğlu: 2012 yıl, 2011'de yapmadık. 2012 yazında bile cesur kararlar almışolsaydık. Feridun Siniroğlu: 2012'de en zayıf noktadaydılar. Ahmet Davutoğlu: geri dönmüştü içerde Libya gibiydi yani. İçerde o iniyor bu gidiyor bu gidiyor falan ama bizi ilgilendirmiyor. Ama bazı şeyler Yaşar Güler: Sayın bakanım yani bir yanlışlık olmasın yani 2011'de de bizim ihtiyacımız silah ve mühimmattı. 2012'de , 13'te ve bugün de. Aynı gene aynı noktadayız. Bunu mtlak surette bulup burayı da kurtarmamız lazım. Ahmet Davutoğlu: Orası o kadar silah ve mühimmat gerek ki. İnsan unsurunu biz orada düzene sokamadığımız için Hakan Fidan: 2000'e yakın tır malzeme gönderdik biz oraya. Yaşar Güler: Bence orada silaha ihtiyaç yok. Benim şahsi görüşüm orada mühimmata ihtiyaç var. Sayın Bakanım Hakan Bey burada bir tane general verelim dedik. Hakan bey burada sağolsun zaten kendisi başta o istedi. Biz verelim dedik, generali belirledik, general gitti. Feridun Sinirlioğlu: Pratik olmak gerekirse Savunma Bakanımızın derhal bu millet için imzayı atması lazım. Tekarar Başbakanımızın çok açık bir şekilde bu talimatı vermesi lazım. Ahmet Davutoğlu: Esas beni bu gece... Yaşar Güler: Bu gece efendim hiçbir sorunumuz yok. Feridun Sinirlioğlu: Bu gece harekat emri verilmiş zaten. Yaşar Güler: Biz harekat yıldırım planı planladık. Hakan Bey kendisi biliyordur belki. Ahmet Davutoğlu: Hakan tank göndermeye kalksak orada bunun komplikasyonları nedir? Hakan Fidan: Şimdi koordinasyon olmadan güç dengelerini göze aldığımız zaman silahlı insan varlığı ve kapasiteleri ile olmaz. Yaşar Güler: Zaten biz onun için MİT'in koordinesini istiyoruz sayın Bakanım. Yani biz o yüzden başından beri MİT'in koordinasyonunu şart koşuyoruz sayın Bakanım. Yani bu gece sizin endişe edeceğiniz bir durum yok sayın Bakanım.Bu gece de yok sonra da yok. Ama bizim uzun vadede çözmemiz gereken iş var sayın Bakanım. Ahmet Davutoğlu: Şeyi ben opsiyonel olarak hep düşünüyorum da adamları ikana edemedik. Biz tank sokma içeriye tahkim edeceğiz. O andan itibaren biz bir savaş halini göz önüne almak ve onu yapmakla savaşa girmek arasında harekat işte harekat yapıyoruz. Yaşar Güler: Yapacağımız iş direk savaş. Yani yapacağımız iş direk savaş sebebi. Feridun Sinirlioğlu: Suriye ile bir savaş sebebi değil. Yaşar Güler: Hayır adamları... Hakan Fidan: Ama ben şimdi şuna geliyorum; şimdi biz iki iki daha 4 eder biliyoruz. Şimdi biz eğer orada, oradaki şeyin bizim için bir anlamı stratejik manada yok iamj vesaire var da... Şimdi eğer savaşa gireceksek biz bunu baştan planlayalım ve girelim, yani şimdi benim Yaşar Güler: Biz başından beri bunu söylüyoruz. Hakan Fidan: Yani beni kabul edemediğim şey şu; burada ben almıyım, şimdi biz silah kullanma Süleyman Şah gibi bir türbe için silah kullanmayı şeye alıyoruz yani iste vatan toprağının işte bu oda kadar yaklaşık 10 döümlük bir arazi için silah kullanmayı göz önüne alıyoruz, ordaki 22-28 tane askerimizin şeyi için yahu kaç bin kilometre vatan toprağı var sınırda kaç milyon insanın hayatı için almıyoruz. Bakın bu mantık değil, onu söyleyim. Eğer biz silah kullanacaksak onu biz baştan yapalım. Bu adamlar tehditse... Feridun Sinirlioğlu: Şimdi bir gerekçesi var onun... Hakan Fidan: Bunu gerekçe olarak kullanmak ayrı, o ayr, o ayrı... Yaşar Güler: Şimdi Dışişlerimiz hiçbir zaman diğerine bir gerekçe bulamaz. Buna bulur ama... Hakan Fidan: Yav bakın ben size bir şey söyleyeyim. Ahmet Davutoğlu: Laf aramızda Başbakan da bunu gerektiğinde bir imkan gibi değerlendirilmeli bu konjektürde dedi yani. Hakan Fidan: Şimdi bakın komutanım şimdi biz gerekçeyse gerekçeyi ben öbür tarafa gerektiğinde 4 adam gönderirim, 8 tane boş alana füze de attırırım. Problem değil o, gerekçe üretilir. Olay böyle bir iradenin ortaya konması. Biz savaş idaresi ortaya koyuyoruz, her zaman yaptığımız şeyi akıl yürütme hatasına düşüyoruz. Feridun Sinirlioğlu: Şimdi şunu söyleyeyim, 10 dönümlük bir arazi. Burada 10 dönümlük bir yurt toprağı uluslararası hukukta çok sağlam bir gerekçe ayrıca mesşruiyeti açısından da böyle harekatın IŞİD'e bir opeasyon yapıyor olmak bütün dünya arkamızda olur.Bir kere onda hiç tereddütünüz olmasın. YAŞAR GÜLER: Hayır hiçbir tereddütümüz yok. FERİDUN SİNİRLİOĞLU: Hayır ben hepimize söylüyorum.O konuda yani. Yaşar Güler: Yani biz ordaki kuvvetler 1 yıldır bekliyor sayın bakanım. Dün aldığımız bir tedbir değil 1 yıldır orda adamlar. Hakan Fidan: Biz niye illa Süleyman Şah'ı bekliyoruz onu da anlamadım. Ahmet Davutoğlu: Biz her şeyi diplomatik olarak her şeyi yaptık.Feridun Sinirlioğlu:Gerekçe lazım sağlam gerekçe. Hakan Fidan: Ben gerekçeyi hallederim o problem değil yaaa. Feridun Sinirlioğlu: Hayır gerekçe üretmek başka da orrtada çok sağlam gerekçe lazım Hakan Fidan: Gerekirse orayı da(Süleyman Şah Türbesi) biz saldırı düzenleriz oraya da biz saldırttırızı öndem canım.Şey yapmaya çalışıyorum.Ben şeyi anlamaya çalışıyorum. Feridun Sinirlioğlu: Bunlar yapılır tabii gerekirse her şeyi de yaptırtırız yani, Hakan Fidan: Yani bu kadar şeyi kullanmaya hazırsak yerinde ve zamanında biz amacını belirleyerek biz yapalım biz Ahmet Davutoğlu: Hakan dediğin yani kadar kastettiğin bir strateji eksikliği dolayısıyla bir gerekçe üretme şeyiyse doğru haklısın. Yav şu adamlara karşı... Görevli: Efendim şey olmadan... Ahmet Davutoğlu: Oraya geçeceğiz, tamam bak alın geliyorum. Bir daha Amerikan Dışişleri Bakanına eee sert bir tedbir alalım diyemezsin. Hakan Fidan: Şimdi hocam benim dediğim şu... Ahmet Davutoğlu: Adam der ki sen kendi toprağını bile savunmadın, efendim çoğu kez dostane görüştük aramızda, çoğu zaman Kerry bana aynen şunu söyledi "peki siz kararınızı verdiniz mi " dedi. Bu vurma ve şey yapma... Yaşar Güler: Efendim biz verdik yüz kere verdik Amerika'ya. Feridun Sinirlioğlu: Şimde bakın 3 gün önce geçen gün Genelkurmay'dan bir şey olmuş, bu şey geldi kriz koordinasyon toplantısı yapmışlar. İlk defa ben görüyorum onu Amerikalılar... Yaşar Güler: Hayır devamlı yapıyoruz biz onu. Feridun Sinirlioğlu: Hayır hayır Amerikalılar bu toplantılarda No Fly Zone Palanlarını dağıtmışlar. İlk defa bu toplantıda... Senin haberin var mı? Hakan Fidan: Şimdi ee benim altını çizdiğim nokta hocam şimdi bu kadar ciddi bir kararı biz böyle bir nedenden dolayı vereceksek Süleyman Şah Türbesi'nden dolayı bu kadar böyle bir kararı vermeye hazırsak... Feridun Sinirlioğlu: Değil sadece Süleyman Şah değil. Ahmet Davutoğlu: Evet o kararı çok daha küçük ölçekte verseydik bu gün bu tercihle karşı karşıya kalmazdık. Yaşar Güler: Hayır bir dakika biz bu kararı verdik. Hakan Fidan: Uygulanmadı. Yaşar Güler: Kararı uygulayamıyoruz, yani çeşitli nedenlerle felç olmuş vaziyetteyiz, yani sıkıntımız o anlamda sayın başbakanım. Devletin enstrümanları çalışmıyor şu anda. Ahmet Davutoğlu: Ben şunu anlamam çok açık söyleyeyim, ben kendi kararıma bakarım. Aldığım devlet terbiyesi gereği. Siz şunu kabül eder misiniz; Dışişleri Bakanlığı'nda efendim birtakım siyasi tartışmalar yüzünden işler aksıyor. Şimdi böyle bir şey meşru bir şey olmaz ki. Herkes üzerine düşeni kararlı bir şekilde sürdürecek. Dese ki sayın bakanım beni götürebilirler herkesi götürüyorlar dese bir büyükelçi ne yaparsın? Sen emekliye ayrıl yerine bu işi yapacak adam getiririz demez miyiz? Yani böyle bakılır olaya. Demokraside böyle işler... Yaşar Güler: Sayın Bakanım çok haklısınız. Ahmet Davutoğlu: Şu anda devlet düzgün karar alabilen bir kaç birimin ve bir kaç kişinin üzerinde yürüyor ben bunu... Yaşar Güler: Kesinlikle efendim kesinlikle. Ahmet Davutoğlu: Peki biz bundan cayacak mıyız yani? Yaşar Güler: Hayır caymayacağız sayın Bakanım caymayacağız. Ahmet Davutoğlu: Neyse peki öbür tarafa geçelim. http://www.karsigazete.com/gundem/so...yor-h1132.html
- 12 yanıt
-
- 1
-
-
You tube'a giremeyenlerf icin; http://zete.com/2014/03/hakan-fidan-ahmet-davutoglu-feridun-sinirlioglu-ve-yasar-gulerli-suriyeye-savas-toplantisi-iddiasi/ http://onedio.com/haber/-fidan-davutoglu-sinirlioglu-ve-guler-li-suriye-ye-savas-toplantisi-iddiasi-277115 Ses kaydını BURADAN dinleyebilirsiniz 1. konuşma Tayyip Erdoğan (Ankara) – Bilal Erdoğan (İstanbul) 17.12.2013 – 08.02 Tayyip Erdoğan: Evde misin oğlum? Bilal Erdoğan: Evet babacığım. Tayyip Erdoğan: Sabah şeyler operasyon yaptılar, bu Ali Ağaoğlu, Reza Zerrab, işte bizim Erdoğan’ın oğlu, Zafer’in oğlu, Muammer’in oğlu filan, bunların şu anda evlerinde arama yapıyorlar. Bilal Erdoğan: Bir daha söylesene babacığım. Tayyip Erdoğan: Diyorum ki Muammer beyin oğlu, Zafer’in oğlu Erdoğan’ın oğlu, Ali Ağaoğlu, Reza Zerrab filan 18 kişiyi şu anda büyük yolsuzluk operasyonu şeyiyle evlerinde arama yapıyorlar filan falan. Bilal Erdoğan: Evet. Tayyip Erdoğan: Tamam mı, şimdi diyorum ki, senin evinde ne var ne yok, sen bunları bir çıkar. Tamam mı? Bilal Erdoğan: Ben de ne olabilir baba senin para var kasada. Tayyip Erdoğan: Onu diyorum işte. Ondan sonra ben şimdi gönderiyorum kardeşini. (Sümeyye Erdoğan) Tamam mı? Bilal Erdoğan: Kimi gönderiyorsun? Tayyip Erdoğan: Kardeşini gönderiyorum diyorum. Bilal Erdoğan: Hı tamam. Tayyip Erdoğan: Ondan sonra aynı şekilde o bilgiler onda var tamam mı, abinle konuş. Bilal Erdoğan: Evet. Tayyip Erdoğan: Onda, onu şey yapalım, amcanla filan konuş. O da aynı şekilde çıkarsın, eniştenle konuş, o da. Bilal Erdoğan: Ne yapalım bunları baba nereye koyalım? Tayyip Erdoğan: Belirli yerlere oralara şey yap işte. (Alttan Emine Erdoğan’ın “Berat” diye sesi geliyor) Bilal Erdoğan: Berat’ta da var. Tayyip Erdoğan: Onu söylüyorum işte, şimdi bir araya gelin amcanı da al, Ziya enişten de var mı yok mu bilmiyorum da tamam mı, Burak abine de hemen şey yap. Tamam mı? Bilal Erdoğan: Tamam baba, Sümeyye yani çıkarıp, Sümeyye bana nereye götüreceğimi söyleyecek. Tayyip Erdoğan: Ya tamam, hadi şey yap, sizinkileri düşünün aranızda eniştenle filan. Bilal Erdoğan: Ne yapalım diye. Tayyip Erdoğan: Evet evet, hemen irtibat kuralım saat 10’a kadar, çünkü konu… Bilal Erdoğan: Tamam baba. Tayyip Erdoğan: Tamam mı, irtibatta kalın. Bilal Erdoğan: Tamam babacım. 2. konuşma Tayyip Erdoğan (Ankara) - N. Bilal Erdoğan (İstanbul) 17.12.2013 11.17 N. Bilal Erdoğan: Baba Hasan Abi ile filan bir araya geldik, abim Berat Berat, amcam beraber, bir şeyler düşünüyoruz, bu arada bir fikir daha geldi Berat’a, bir kısmını diyor Faruk’a diğer işler ilgili hemen vereyim diyor, öbür paraları işlediği gibi işlesin zaten konuşmuşsunuz önceden, onu yapalım mı ciddi bir miktarı o şekilde halledebiliriz. R. Tayyip Erdoğan: Olabilir. N. Bilal Erdoğan: Tamam, öbür bir kısmını da Mehmet Gür ile ortak işe başladığımız için, bir kısmını al sende dursun, projeler geldikçe oradan kullanırsın diye verelim mi diyoruz, böylelikle azaltıp geri kalanı da başka bir yere taşıyacağız. R. Tayyip Erdoğan: Tamam işte onları şey yapın da. N. Bilal Erdoğan: Tamam. R. Tayyip Erdoğan: Sümeyye geldi mi? N. Bilal Erdoğan: Sümeyye eve gelmiş, şimdi buraya gelecek, yanımıza gelecek, tamam babacım,hallediyoruz bugün inşallah, başka bir şey var mı? R. Tayyip Erdoğan: Şey yapmanızda fayda var, (parayı) tamamiyle sıfırlamanızda fayda var. N. Bilal Erdoğan: Evet, tamamiyle sıfırlayacağız inşallah. 3. konuşma Tayyip Erdoğan (Ankara) – Bilal Erdoğan (İstanbul) 17.12.2013 15.39 Tayyip Erdoğan: Sana diğer verdiğim görevler tamam mı? Bilal Erdoğan: İşte akşam bitirmiş oluyoruz. Bir kısmını hallettik. Berat ile ilgili olan kısmını hallettik. Şimdi Mehmet Gür ile ilgili olan kısmı herhalde önce halledeceğiz. Geri kalan kısmını da artık karanlık olunca halledeceğiz. Tayyip Erdoğan: … Bilal Erdoğan: İnşallah. Tayyip Erdoğan: Sümeyye ne yaptı? Bilal Erdoğan: Sümeyye de işte onları çıkardı getirdi filan, konuştuk filan. Tayyip Erdoğan: Her iki tarafı halletti mi? Bilal Erdoğan: Verdi herhalde babacığım. İkisini de boşalttım dedi. Tayyip Erdoğan: Her iki tarafı. Bilal Erdoğan: Evet. İkisini de boşalttım dedi ama iki taraf derken onu diyorsun değil mi? Tayyip Erdoğan: Neyse tamam. Bilal Erdoğan: Siz kaçta geliyorsunuz? Tayyip Erdoğan: On ikiyi filan bulur. Bilal Erdoğan: Yolunuz açık olsun. Tayyip Erdoğan: Telefonlarla konuşmayın. 4. konuşma R. Tayyip Erdoğan (Ankara) - N. Bilal Erdoğan (İstanbul) 17.12.2013 23.15 Bilal Erdoğan: Şimdi babacığım, şey için aradım. Büyük ölçüde şey yaptık. Siz mi aradınız babacığım şimdi beni? Tayyip Erdoğan: Yoo ben aramadım. Sen arıyorsun. Bilal Erdoğan: Gizli numaradan arandım da. Şey şimdi, Tayyip Erdoğan: Büyük ölçüde derken sıfırladınız mı yoksa... Bilal Erdoğan: Sıfırlamadık babacığım, şöyle ki, ııı, bir 30 milyon Avro gibi bir miktar daha var, şey yapamadık, eritemedik henüz. Bu şey aklına geldi Berat’ların, bu Ahmet Çalık’ın alacağı ekstra bir 25 milyon dolar kalmış. Onu oraya verip o para gelince onu şey yaparız diyorlar, üstüyle de Şehrizar’dan daire alabiliriz diyor, sen nasıl bakarsın baba? (Alttan “Ayy” sesi geliyor) Bilal Erdoğan: Hı, babacım. Tayyip Erdoğan: Sümeyye yanında mı senin? Bilal Erdoğan: Yanımda çağırayım mı? Tayyip Erdoğan: Yok bir ses karıştı da onun için dedim. Bilal Erdoğan: Hıı, yani 25 milyon dolar Çalık’a aktarıp, geri kalan kısımla da Şehrizar’dan daire alabilir. Tayyip Erdoğan: Neyse nasıl şey yapıyorsanız yapın, halledin. Bilal Erdoğan: Öyle mi yapalım? Tayyip Erdoğan: Tamam yapın, yapın. Bilal Erdoğan: Tamamen sıfır mı kalsın baba, yoksa senin elinde biraz para kalsın mı? Tayyip Erdoğan: Kalsın olmaz zaten oğlum, şeye öbür tarafa, Mehmet’le şey yapsaydınız onu da oraya aktarsaydınız. Bilal Erdoğan: He onlara verdik tamam, 20 (milyon) dolar verdik. Tayyip Erdoğan: Allah allah, ya aktarsaydınız sonra şey yapardınız. Bilal Erdoğan: Ya ne bileyim, şimdilik bu kadar verebildik. O da zaten zor yer kaplıyor falan, başka bir kısmını başka bir yere koyuyoruz, bir kısmını bizim şeye verdik, işte ıı Tunç Abi’ye verdik, ondan sonra... Tayyip Erdoğan: Tunç’a tamamını aktardın mı? Bilal Erdoğan: (Sümeyye bakar mısın) Nereye baba? Tayyip Erdoğan: Tunç’a. Bilal Erdoğan: Hı? Tayyip Erdoğan: Tunç’a diyorum, tamamını aktardın mı? Bilal Erdoğan: Ya sormuşlar, 10 milyon Avro alabiliriz demişler herhalde. Tayyip Erdoğan: Neyse bu kadar şeyleri konuşma şeyde, böyle de olsa konuşma. Bilal Erdoğan: Tamam biz hallediyoruz o zaman. Tayyip Erdoğan: Halledin şimdi tabi ben bu akşam ben gelemiyorum, biz Ankara’da kalacağız. Bilal Erdoğan: Tamam baba, biz hallediyoruz sen merak etme. 5. konuşma Tayyip Erdoğan (Ankara) – Bilal Erdoğan (İstanbul) 18.12.2013 10.58 Tayyip Erdoğan: Bir arayayım dedim, bir şey var mı yok mu diye. Bilal Erdoğan: Yani herhangi bir şey yok, şeyleri, o verdiğin işleri bitirdik Allah’ın izniyle. Tayyip Erdoğan: Tamamen sıfırlandı mı? Bilal Erdoğan: Tamamen, yani sıfırlandı derken, nasıl diyeyim, işte bende bir, bu ıı Samandıra’nın ve Maltepe’nin paraları vardı, 730 bin dolar ve 300 bin lira, onları da şey yapacağım bizim Faik Işık’a borcumuz vardı 1 milyon lira, ona vereceğim, üstünü de akademiye aktar diyeceğim. Tayyip Erdoğan: Şey konuşma, açık konuşma. Bilal Erdoğan: Konuşmayayım mı? Tayyip Erdoğan: Konuşma, tamam mı? Bilal Erdoğan: Tamam babacığım. Tayyip Erdoğan: Yani, şeyi Samandıra vs. nerenin olursa olsun üzerinde tutma, yerine gönder niye üzerinde tutuyorsun. Bilal Erdoğan: Tamam babacığım ama güncel olarak herhalde takip altındayız, güncel olarak takip edildiğimi düşünüyorum. Tayyip Erdoğan: Biz sana ne diyoruz, ta baştan beri sana. Bilal Erdoğan: Ama işte koruma ekibi mi yapıyor, kim takip ediyor baba bizi. Tayyip Erdoğan: Oğlum dinleniyorsunuz. Bilal Erdoğan: Ama görüntülü de takip ediyorlarmış. Tayyip Erdoğan: Doğrudur, şimdi işte İstanbul’da, Emniyet’te bazı şeyler şu anda yaptık. http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/iste-o-ses-kaydi-ve-tam-metni-h49168.html
- 12 yanıt
-
- 1
-
-
Bugun ise yayinlanan iki ses kaydi gerekce gosterilerek, twitterdan sonra da, you tube yasaklandi. Ses kayitlari "Suriye ile savas" uzerineydi ve disisleri bakanliginca da dogrulandi. Iste o ses kayitlari. Başçalanın Seçim Güdümlü Savaş Planı 1 http://www.youtube.com/watch?v=5zVuVMb0Yh4 Başçalanın Seçim Güdümlü Savaş Planı 1 2 - Ahmet Davutoğlu http://www.youtube.com/watch?v=VWhz7RCHpRY
- 12 yanıt
-
- 1
-
-
Reyhanlı'da peş peşe iki patlama Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde peş peşe iki patlama meydana geldi. Bölge halkı büyük panik yaşarken, Reyhanlı Belediyesi sokağa çıkılmaması yönünde uyarı anonsu yaptı. (soL- Antakya) Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde Yeşilova Mahallesi'nde peş peşe iki patlama meydana geldi. Mahallede elektrik trafosunun bulunduğu boş araziye iki havan topu düştü. Yetkililer patlamada ölen ya da yaralanan olmadığını açıklarken, çevredeki binalarda hasar meydana geldi. Patlama sesiyle halkın büyük panik yaşaması üzerine Reyhanlı Belediyesi anons yaparak sokağa çıkılmaması yönünde uyarıda bulundu. El Kaide'ye bağlı militanlar son bir haftadır TSK'nın da desteğiyle Lazkiye'nin kuzeyinde, Yayladağı sınırında bulunan Keseb'e saldırılar düzenliyor. Suriye ordusunun operasyonu genişletmesinin ardından özellikle dün çok sayıda militan sınırdan Türkiye'ye giriş yaptı. Yayladağı ve Reyhanlı'da cihatçıların sayısı artarken, yaralı militanlar Hatay'daki hastanelerde tedavi altına alındı. Bölge halkı son gelişmeler nedeniyle cihatçıların Türkiye'de yeni bir saldırı düzenlemesinden korkuyor. http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-si...a-haberi-90042
- 12 yanıt
-
- 1
-
-
Şok iddia: Türk uçak ve tankları Suriye'de Yunanistan'da yayın yapan bir internet sitesi, Türk tanklarının ve kobra helikopterleri ile bir grup askerin sınırı geçip, Suriye'ye girerek Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) destek verdiğini iddia etti. Yunanistan'ın askeri haber alma ve yayınlama sitelerinin başında gelen 'defencenet.gr' internet sitesindeki haberde, Türk tankları ve helikopterlerinin sınırı geçip, El Kaide'nin Suriye yapılanması İŞID ile çatışmaların yaşandığı Al Sahara ve Kesep bölgesindeki ÖSO'ye destek verdiğini okuyucularına duyurdu. Haberde, Kesep sınır kapısı yakınlarında şiddetli çarpışmaların meydana geldiği de ileri sürüldü. Sitenin haberine göre Türkiye 'nin Suriye'deki operasyonu sırasında topçu ateşi ile birliklere destek verdiği ve Süleyman Şah Türbesine 4 kilometre mesafede bulunan İŞID birliklerine ağır zayiat verdiği iddia edildi. Türk F-16 uçaklarının sınır boyunca uçuşlarını sürdürdüğü belirtilen haberde ayrıca Suriye ordusunun Halep kenti yakınlarındaki SCUD-B füze sistemlerini de alarma geçirdiği, olaylar sırasında ÖSO'ya ait yaralıların Türk ambulansları ile Hatay'daki hastanelere taşındığı iddialarına da yer verildi. http://www.muhalifgazete.com/haber/9...-suriyede.html
- 12 yanıt
-
- 1
-
-
Suriye uçaklarından yoğun bombardıman Yayladağı İlçesi'nin 2 kilometre uzağında bulunan ve ÖSO'nun kontrol sağladığı Keseb İlçesi'nin üzerine top atışlarının ardından yoğun bir bombardıman gerçekleşti. Yayınlanma tarihi: 25 Mart 2014 Salı Suriye savaş uçakları saat 12.00 sıralarında ilçe üzerinde 4 sorti yaparak bomba bıraktı. Ardından ilçede dumanlar yükseldi ve karadan havaya da ateş sesleri duyuldu. Bu saldırının ardından Yayladağı sınır kapısında görevli gümrük memurları da buradan daha güvenli bir iç bölgeye kaydırıldı. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/d...mbardiman.html
- 12 yanıt
-
- 1
-
-
Özgür Suriye Ordusu’nun kontrolüne geçti! 23 Mart 2014 Pazar 13:24 Hatay'ın Yayladağı İlçesi'ndeki gümrük kapısının karşısında bulunan ve iç çatışmaların başlamasından bu yana Esad'a bağlı güçlerin kontrolünde bulunan Suriye'nin Lazkiye kentine açılan Keseb Sınır Kapısı, Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kontrolüne geçti. http://www.yurtgazetesi.com.tr/gunde...ti-h50358.html .................................................. .................. Suriye Haber Ajansı SANA, Türk hava sahasını ihlal ederken Türk savaş uçakları tarafından düşürülen Suriye savaş uçağının paraşütle atlayarak kurtulan pilotunun hastanede çekilen görüntüsünü yayınladı. DHA - Sağlık durumunun iyi olduğunu belirtilen pilot, vurulduğu sırada uçağının Türkiye sınırından 7 kilometre içerde olduğunu iddia etti. Pilot Türk savaş uçakları tarafından kendisine füze atıldığı sırada Suriye toprakları içindeki Keseb civarında terörist hedeflere karşı görev icra etmekte olduğunu savundu. Fotoğrafı yayınlandığı halde ismi belirtilmeyen pilot, vurulduğu sırada terörist hedeflerle görsel temas kurduktan sonra üssüne geri dönmek üzere manevra yaptığını söyledi. http://www.gercekgundem.com/dunya/33...pilotu-konustu
- 12 yanıt
-
- 1
-
-
IŞİD'in Süleyman Şah Türbesi'nin boşaltılması için verdiği süre doldu. Herhangi bir operasyonu tehdidine karşı TSK alarmda. ANKARA (ANKA) - Irak Şam İslam Devleti (IŞID) güçlerinin yayınladığı video sınır hattındaki gerilimi artırdı. El Kaide bağlantılı örgütün verdiği süre dolarken TSK’nın olası bir saldırı durumunda harekât planına, Suriye Ordusuna karşı savaşan, Özgür Suriye Ordusu’nda yer alan Türkmenler karadan destek verecek. Suriye ile 1998 yılında imzalanan “Adana Mutabakatı” anlaşması da Türk askerine sınırın diğer tarafında operasyon yetkisi veriyor. .......................................... Türk Silahlı Kuvvetleri harekât planı hazırladı Süleyman Şah Türbesi’ne bir saldırı gerçekleşirse, TSK, kara ve hava unsurlarını devreye sokacak. Bu kapsamda Diyarbakır’daki 181. Pars ve 182. Atmaca Filo’larının da tetikte bekletildiği öğrenildi. 181. Pars ve 182. Atmaca Filolarına Şanlıurfa’nın Akçakale ve Suruç ilçesindeki Sınır birlikleri de top atışlarıyla destek verecek. -“TÜRKMENLER KARADAN DESTEK VERECEK”- Süleyman Şah Türbesine yönelik olası bir saldırıya karşı, Suriye’de rejime karşı savaşan Özgür Suriye Ordusu’nda yer alan Türkmenler de Türkiye’nin olası bir operasyonuna karadan destek verecek. ........................................ -“TÜRK ASKERİNE 5 KİLOMETRE İÇERİDE OPERASYON YETKİSİ”- Suriye ile Türkiye arasında 1998’de imzalanan Adana Mutabakatı antlaşmanın gizli belge mahiyetindeki şartlarına göre Türkiye’ye Suriye’de sınır ötesi operasyon hakkı tanındı. Anlaşmanın yapıldığı dönemde, halktan gelecek tepkiye karşı gizli tutulan madde, Suriye’den Türkiye’ye yönelik olası bir terör saldırısı durumunda, Suriyeli yetkililerin iznine gerek olmadan, Türk askerine sınırın 5 km ötesine kadar operasyon yetkisi veriyor. -“YENİ ANLAŞMANIN YÜRÜRLÜĞÜ 3 YIL”- 2011 yılında “Türkiye Cumhuriyeti Hükumeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükumeti Arasında Terör ve Terör Örgütlerine Karşı İşbirliği Anlaşması” imzalanarak Adana Mutabakatı, yenilendi. Bu anlaşma, Nisan 2011'de Resmi Gazete ’de yayımlandı. 3 Yıllık yürürlük süresi öngörülen anlaşma 2014 yılında sona erecek. Anlaşma metninde, PKK’nın adı (PKK/KONGRA-GEL şeklinde) zikrediliyor, ayrıca tarafların, “çeşitli görüntüler ve adlar altında bu örgütün uzantıları/yan kuruluşlarına ilave olarak, hangi kişi, grup ve eylemlerin terör, terör örgütü ve terörist olarak niteleneceği hususunda kendi mevzuatlarıyla uyumlu olacak şekilde aldıkları ortak kararlara göre hareket edecekleri” (m.3) de vurgulanıyor. http://www.gercekgundem.com/dunya/32...a-mi-giriyoruz
- 12 yanıt
-
- 1
-
-
Süleyman Şah Türbesi nerededir? Süleyman Şah türbesi ile ilgili her şey… Mart 21, 2014 Türkiye'nin sınırları dışında sahip olduğu tek toprak parçası olan Suriye'deki Süleyman Şah Türbesi tehdit altında. Süleyman Şah Türbesi hakkında her şey ve Süleyman Şah Türbesi'nin tarihçesi. http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2014/03/suleyman-sah-160.jpg Süleyman Şah Türbesi, ve bulunduğu alan Suriye’nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisinde bulunan ve Türkiye’nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak parçasıdır. Türbe’de, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu ve ilk padişahı Osman Gazi’nin dedesi ve Ertuğrul Gazi’nin babası olan Süleyman Şah’ın naaşı bulunmaktadır. Türbe ve Caber Kalesi, Osmanlı Devleti yıkılınca Fransız Suriye Mandası sınırları içerisinde kalmıştır. Ancak Türkiye Cumhuriyetinin Fransa ile yaptığı Ankara Antlaşması ve Lozan Antlaşması’na göre kale ve türbe Türkiye’nin toprağı sayılmıştır. 1938′de Türbe yanına Jandarma Karakolu İnşaa edilmiş. Toprağın ve Türbenin korumasını Türk Askeri yapmaya başlamıştır. 1973 yılında Suriye Hükümeti Tabka Barajı’nın yapımının bitirileceğini ve türbenin Esed Baraj Gölü’nün suları altında kalacağını bildirmiştir. Bu yüzden türbe ve karakol Halep İline bağlı Karakozak Köyündeki 10.096 m²’lik yeni yerine taşınmıştır. IŞİD’TEN TÜRKİYE’YE SÜLEYMAN ŞAH TEHDİDİ Suriye’de iç savaş devam ederken Şanlıurfa’nın Birecik sınırları yakınlarında bulunan Süleyman Şah Türbesi Irak Şam İslam Devleti örgütünün tehdidi altında. Irak Şam İslam Devleti Örgütü dün gece yayınladığı bildiride Süleyman Şah Türbesi 3 gün içinde boşaltılıp Türk bayrağı indirilmediği takdirde türbeyi yerle bir edecekleri tehdidinde bulundu. Örgüt sözcüsü Youtube üzerinden yayınladığı videoda “Süleyman Şah türbesinde ki Türk askerleri orayı boşaltması için 3 gün süre veriyoruz. 3 gün içinde türbeyi boşaltıp Türk bayrağını indirmedikleri takdirde türbeyi yerle bir edeceğiz.” diye konuştu. http://sozcu.com.tr/2014/gundem/sule...li-sey-474272/
- 12 yanıt
-
- 1
-