-
İçerik sayısı
3.544 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
391
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by evrensel-insan
-
Ateizm, etimolojik olarak "theos" yani tanri kokunden, a- on eki ile "tanriyi olumsuz/negatif" yapma anlamini tasir. Dolayisi ile dini icermez. Budistlerin dini oldugu halde tanrilari yoktur. Hem teolojinin varliksal hem de metafizigin/etigin inancsal temelinde ateizmin durusu, olumsuz/negatif teizmdir. Burada ateizmin cesitlerini belirleyen, tanri kavramina varliksal ve inancsal olumsuz/negatif durustur. Ateizmin ilk bilincsel cesidi-Anti teizmdir, yani teizmin tanrisina/tanriya karsitlik. Ikinci cesidi, teizmin disinda kalmak- nonteizmdir, yani kisinin tanriya dusunce ve davranisinda yasam ve iliskisinde yer vermemesi. Burada karsiliktan ziyade, kisi sadeece kendi tanrisizligini dusunce ve dav ranis olarak ortaya koyar. Teolojik noncognitivizm- Teolojik olarak "tanrinin varliksal" ve fizik otesinin ve etigin inancsal/ideolojik olumlu olumsuz tarafini ve tartismasini yasam ve iliskisine katmamak Bunun da kendi icinde cesitleri vardir. Apateizm-tanridan uzak durmak Ignostisizm- tanriyi umursamamak anlamsiz gereksiz luzumsuz bulmak Serbest dusunurluk- Tanriyi varliksal inancsal degil de kavramsal/bilgisel degerlendirmek, bilissel olarak teolojik/metafizik/fizik otesi/etik tanri ile olumlu/olumsuz hic bir bagi bulunmamak, bilimsel olarak ta tanri kavraminin insanoglu yasam iliski dusunce davranis sistem duzen temelindeki izdusumunun/etkisinin/tepkisinin sosyo-psikolojik sorunlarini ortaya koymak. Kisaca ateizm uc turludur. Bu uc turun her birini ya da sadece birini uygulamak kisiye gore degisir. Burada ateizmin kisice yansisi; sosyo-bireysel:sadece kendi bireysel gorusunu ortaya koymak. sosyo-toplumsal: kendi gorusunu baskalari ile tartismak sosyo-bilissel- tanri kavraminin, insanoglu uzerindeki her turlu izdusumunun her turlu sorununu bilimsel ve bilgisel olarak dile getirmek. Tanri kavramina olumlu ya da olumsuz sahiplenisin, sosyo-psikolojik sorunlarini dile getirmek. Tanri kavramini kavramin disindan her turlu degerlendirmesi ve sahiplenilmesi temelinde icinde yer almadan ortaya koymak. Yani "tanri felsefesini" hem isimsel hem de "tanrilastirma" temelli eylemsel dile getirimini yapmak. Bu temelde, ateizm "teizm /karsiti/disi" olarak farkindalik bilgi bilinc ve ilgi/etki/onem temelinde cok genis bir yelpazedir. Ya kisi tanri konusunda kendi tarafini ortaya koyar, ya da bu tanri kavraminin her turlu felsefi degerini etkisini tepkisini ve insanoglu uzerindeki sosyo-psikolojik yonunu ortaya koyar. Ayrica ateizmin her kavramda oldugu gibi politik cikar ve duygu/akil somurusu olarak ta kullanimi vardir. Yani tanriyainanmayan ve varliksal olarak yoklayan bir kisi, inanan uzerinde politik cikar ve akil/duygu somurusu saglayabilir. Yani ozel/genel tanri kavramini inanan ya da inanmayan ustunde politik cikar olarak kullanabilir. Emperyalist zihniyet; bu konuda da hem de bilimi kullanmakta ustadir. Yukarida yazilanlari algilamak adina, Mesela islam din ve inancinin, siyasi cikar ve somuru amaci olarak kullanimini gosterebiliriz. Bunu ancak bir kisi baskalarina saldigi korkuyu kendinde yasamazsa basarir. Ya da her turlu deger uygulamasinin inanana olan tersligini, kendi uygulamasi olarak sunar. Kisaca "tanriyi cikar/somuru olarak kullanmak"
-
"Forums" sayfasi hic bir yerden cikmiyor. Cikmayan link asagida; http://forum.dusuncedunyasi.net/cgi-sys/defaultwebpage.cgi Ben uzun zamandir bu linkten yani forumlarin ana sayfasindan nerdeyse 2 haftadir giremiyordum. Cookileri ve cacheleri de temizledim. Degisen bir sey yok. Google'dan bir basliga direk olarak girdigimde, girebildim. Daha onceki son erisim tarihi, 25/07/2014' tu.
-
Siteye erisim de en azindan iki haftadir bir sorun yasaniyordu. Bugun normal olarak eski linmkten de giremedim. Yalniz google a bakarken orada bulunan bir linkten girdim. Eski linkin ve de yeni linkteki bazi dugmelerin link vermemesi hakkinda bir bilgi var mi? Bu bilinen bir teknik calismamiydi, yoksa site saldiriya mi maruz kaldi? Bu konuda bilen bir yonetici arkadas aciklama yapabilirse, sevinirim.
-
Benim bu konudaki bireysel gorusum ve bunun evrensel-insan zihniyeti aciklamasi asagidadir. Yukaridaki aciklamal ve secenekler temelinde, ben ozgur irade ile determinizm arasinda bir uyum oldugunu savunanlardanim. Yani; Fiziksel determinizm vardir/ozgur irade mumkundur-uygunluk/bagdasma (Compatibilism) Inancsal-Bilissel Determinizm-Kararlilik/Belirlilik Dunya genelinde ingilizce kokenli bir kavram olarak kullanilan determination/determinizm'in Turkce en uygun ve tutarli esanlamlilari; kararlilik ve belirliliktir. Burada iki turlu yanlis algi vardir. Birinci yanlis algi, ozgur irade ile kararlilik/belirliligin karsi karsiya getirilmesi ve birinin digerine karsi olarak sadece birine indirgenmesidir. Ikinci yanlis algi ise ozgur iradedeki "ozgur" algisindadir. Buradaki "ozgur" algisi liberal temelli degil, free temelli "serbest" anlamindadir. Buradaki serbestlik, kisinin dusunce ve davranisindaki herhangibir kararinda ve belirliligindeki yanasimin tamamen kendi kendilik bilinci ile olmasi ve kendi disinda baska bir yerden etki zorlama, mudahele v.s. yasamadan yaptigini kendi bilinc ve farkindaliginda yapmasidir. Yani kisi serbest olarak dusunme ve davranma durumundadir ve bunun kararliligini ve belirliligini sergilemektedir. Iste basta bu sekildeki bir algi kararlilik/belirliligin ozgur irade ile celismedigini aksine; buradaki serbestligin zaten kararlilik ve belirlilik ile ortaya kondugunu gostermektir. Insanoglu turu biri eger kendilik bilisselligine numenal yeti kullanim ve paylasimi olarak erismemis ise; dogal zihniyetin bunyesinde gosterdigi kararliligi ve belirliligi; gorunurde kendi gosterimi olarak gozlem verse de; geri planda onun beynine degil; onun inancina, ideolojisine ve ozgur irade karsiti indirgemeci bilincaltisartlanmisliginin alisilagelmis dusunce ve davranisina dayandigi algilanir. Sonucta dogal zihniyetin determinizminde, zaten insanoglu bilinc ve farkindaligi yer almadigindan kisi goruntusu ile ortaya konan determinizm, kisinin ozgur iradesi degil; aksine kendini yonlendiren ve yoneten numenal yeti degerlerinin yonlendirim ve yaptirimidir. Genelde bu tip kendilik bilisselliginden yoksun, determinizm; metafizigin varliksal ve fizik otesi ve de etigin her turlu numenal yeti degerlerinde ideolojik inanncsal bir dogru olarak yansir. Nihilizm ile ortaya cikan kendilik bilincinin turselligi icermeyen, ben, bencilik, bencillik, bananecilik ve bireycilik temelli ve ozgur irade icerimli determinizmi ise, sadece egosal, akilci ve duygusal temeldedir. Yani kisi bir yerde kendine kisilik ve kimlik degeri yaptigi numenal yeti veri ve tabularini ya kendince dislamis, ya kendince anlam ve iceriklendirerk, kendiher turlu bireyci cikari adina sahiplenmis ve sabitlemistir. Tursellikten yoksun bu ben temelli bilinc ve farkindalik bireyci akilciligin egosal ve akilci sadece kendi cikarini gozeten bir tezahurudur. Burada inancsal determinizm ile mukayese edildiginde birinin ayni deger temelinde degeri, digerinin ayni deger temelinde kendi birinin cikarini dile getirdigini algilayabiliriz. Buradan da kendilik bilisselliginden yoksun, inancsal determinizm ile tursel bilissellikten yoksun ben bilincinin ayni degeri ya deger ya da birey cikarinda ortaya koydugu gorulur. Bilissel determinizxm de ise; hem ozgur irade varligi hem kendilik bilisselligi varligi bireyi sosyo-psikolojik temelde ve yasam ve iliskideki karsilikli alis veriste tursel anlam ve icerikte dusunce ve davranisa iter. Buda, bu temeldeki bilisselligin kararliligi inancsal ve bireyci determinizm acisindan noncognitive bir algi verir. Bilissel determinizmin bir yonu de bilimsel ve bilgisel temeldeki yanasimdir. Hem olgusal gecerliligin gozlemsel yanlislanabilirlige kadar ki determinizmini tasir, hem bu determinizmin yanlislanabilirligi temelinde ozgur iradeyi getirir, hem de gozlemsel yanlislanabilirlige belirliginin gecerliliginin mutlak olmadigi algisini verir. Inancsal determinizm, kisiyi aklinin ic ve dis savasimina ustelik kendi varligi olmadan koyarken, benci determinizm, kisiyi turune yonelik bir ustunluk egosuna sartlandirir. Bilissel determinizmin tursel butunlugu ile bilimsel determinizmin gecerlilik ve yanlislanabilirliligi de; numenal insanlasma yolunda hem bireyi ozgur iradeli olarak gelistirir, yeniler; hem de bilimi metafizigin o mutlakci, kesinlikci, tekci, ilkci akilciliginin inancindan korur. Tum bu aciklamalar isiginda hem determination/determinizmin ozgur iradeye ters dusmedigi, yani "ya o ya oteki" tercih zorlamasini icermedigi; hem de numenal insanlik temelli bilimsel ve tursel determinizmin; inanbcsal ve birsel determinizmin sahipli, sabit, cikarci ve kendilik bilisselligi ve turselligi tasimayan yonunu algilamak ve kisinin kendi devrimci sorgulamasi ile kendine numenal insanligi kazandirmasini saglamasinin onu acilmis olur.
-
Asagida felsefi olarak yukarida adi gecen her iki kavram arasindaki "iliski/celiski" temelinde; tum felsefi algilar aciklanmistir. Kombinasyon olarak, ozgur irade ile determinizm arasinda 4'lu iliski/celiski saglanabilir. Bu iliskiler/celiskiler; Determinizm, temelli olarak; Fiziksel determinizm vardir Fiziksel determinizm yoktur. Ozgur irade olarak; Ozgur irade mumkundur Ozgur irade mumkun degildir. Yukaridaki karsitlik temelinde felsefi olusumlar ve algilar; Fiziksel determinizm vardir/ozgur irade imkansizdir- Koyu/kati determinizm Fiziksel determinizm vardir/ozgur irade mumkundur-uygunluk/bagdasma Fiziksel determinizm yoktur/ozgur irade imkansizdir- koyu/kati uygunsuzluk Fiziksel determinizm yoktur/ozgur irade mumkundur- liberteryenizm Determinizm- Doğa'daki her olayın, dolayısıyla insanın tüm faaliyet ve davranışlarının kendi iradesi dışında seyreden bazı faktörlere tabi olduğunu ileri süren teori, gerekircilik Özgür irade, kişinin eylemlerini, arzu, niyet ve amaçlarına göre kontrol altında tutabilme ve belirleme gücüdür. Kişinin belli eylem ya da eylemleri gerçekleştirmede ser*gilediği kararlılık; belli bir durum karşısın*da, gerçekleştirilecek olan eylemi, herhangi bir dış zorlama ya da zorunluluk olmaksı*zın, kararlaştırma ve uygulama gücü; eyle*me neden olan eylemi başlatabilen yetidir. Libertianizm- A political philosophy maintaining that all persons are the absolute owners of their own lives, and should be free to do whatever they wish with their persons or property, provided they allow others the same liberty Herkesin kendi hayatinin kesin sahibi oldugunu ve baskalarina ayni ozgurlugu tanidiklari surece de, kisileri ve mulkleri ile istedikleri her seyi yapabileceklerini soyleyen politik felsefe. an ideological belief in freedom of thought and speech Dusunce ve ifade ozgurlugu oldugunu soyleyen,ideolojik inanc belief in liberty, belief in a person's right to think and act freely; belief in free will Ozgurluge inanc, kisilerin serbestce dusunme, davranma hakkina inanc, ozgur iradeye inanc Evet simdi herkes kendi algi bilgi bilinc ve secimi ile; kendine uygun olani secsin ve neden onu sectigini aciklasin. Bunun kisice bilinmesi farkindaligi ve uygulanmasi; her bir kisinin kendini ne olarak algiladiginin da bilinmesi olacaktir. Aslinda konu felsefi olarak ve de dini, etik, hukuki ve bilimsel olarak cok onemlidir. Cunku herkesin kendi yasam ve iliskisini belirlemede ve uygulamada ivedi oneme sahiptir. Yukaridaki kombinasyonlardan cikan farklari, her bir fark olarak acikliyalim. Buradaki farklarin ilk ayrimi; "Uyum" temelindedir. Determinizm ile ozgur irade arasinda bir uyum olmadigini savunanlar; Metafizik (felsefenin varlik dalini inceleyen kolu olarak) libertianistler- Felsefi olarak, determinizmin olmadigini ve az da olsa ozgur iradenin olabilecegini savunurlar. Bu konudaki ornek filozoflar; Peter van Inwagen, Robert Kane, Robert Nozick,[6] Carl Ginet, Hugh McCann, Harry Frankfurt, E.J. Lowe, Alfred Mele, Roderick Chisholm, Daniel Dennett,[7] Timothy O'Connor, Derk Pereboom, and Galen Strawson. Koyu deterministler- "fiziksel determinizm vardir ve ozgur irade imkansizdir" i savunurlar. Koyu uygunsuzlar- "determinizm olmamasinin da, ozgur irade ile uyusmadigini ve her iki durumda da ozgur iradenin imkansizligini" savunurlar. Diger fark ta "uyum" un uyumlu oldugu uzerinedir. Bunu savunanlarin genel tanimi; "ozgur iradeyi tanimlayanlarin bu tanimi determinizme baglamadan, determinizmi referans almadan" yaptiklaridir. Cunku onlar, determinizmin ozgur irade ile uyumlu oldugunu savunurlar. O yuzden uyumdan yana olanlar, koyu deterministler ile libertianistler arasindaki "determizmin ozgur iradeye karsitligi" uzerindeki anlasmazligi "sahte cikmaz" olarak degerlendirirler. Sahte cikmaz- Kisaca griyi gorememe ve iki karsit (siyah&beyaz) uc arasinda kalma. esnek empatik arabulucu v.s. olamama. Yani kendini "catc 22" ile cikmaza sokma. Kisaca paradox olma durumu.
-
Tarihe baktigimizda, insanoglu Sokrates oncesi; sadece bilimsel temelde bes duyusu ile algiladigini ortaya koyuyor, sorguluyor, irdeliyor ve buluyordu. Bulgu olgu kurgu islemi; sadece bulgu ve olgu uzerinden bilimsel ortaya koyumdu. Sokrates ile ilk defa, insanoglu; akilciliga yoneliyor, metafizik temelinde "gercegin ne oldugu" tartismasina giriyor ve bunu sadece akilciligin ideolojileri inanclari ve teorileri ile tartisiyordu. Aristo ile hiz kazanan bu akilsal algi ve akilcilik maalesef gozlemi ikinci plana itiyor, gorunmezlik temelinde tanriyi ve metafizigin fizik otesini one cikariyor ve metafizik olarak varliksal temelde akilci ve akilsal bir kisir dongu tartismasina monizm temelinde giriyordu. Bu durum insanoglunu din ve tanri temelli bir karanlik caga sokuyordu. Ronesans ile ilk defa farkli bir sorgulama donemi basliyordu. Boylece bilim varliksal temelde bir akilciligin bunyesinde tikanip kaliyor, sadece ispat temelli mutlaklik ve kesinlik kazaniyor ve aklin gorunmez olarak ortaya koyduklari ile metafizigi ontolojik olarak teslim ediliyordu. Iste bilimin metafizik varliksal felsefeye teslimi; bilimi degil; felsefeyi gelistiriyordu. Bu durum 20. yuzyila kadar surdu. Insanoglu ilk defa 20. yuzyilin ikinci yarisinda, tekrar bilim temeli olarak sokrates oncesinin o gozlemsel algi ve gozlemci algilamasina tekrar donuyordu. Tabiki burada modern bilimin, izafet teorisinin, post modernist akimlarin, quantum zihniyeti ve biliminin, bilissel bilimin, yapilandirmaci bilginin ve yanlislanabilirlik temelinin rolu onderliginde dil devriminin de etkisi ile bilim yeni bir felsefi temel olanb epistemolojiyi temel aliyor ve varliksal her turlu akilsal ve akilci algiyi metafizigin tartismasina birakiyordu. Boylece bilim kesinlik ve mutlak gibi, tekleme ilkleme gibi akilciliklardan da kurtuluyor; olgusal gecerlilik ve gozlemsel yanlislanabilirlik olarak; bilimin bilgi bilinc ve bilissellik temelindeki surekli suregelen bir surecte; daimi yenilemini gelisimnini ve degisimini algiliyordu. Artik bilim bilimsel olarak akilsal ve akilci alginin gozlemi olmayan her turlu ideoloijik inancsal ortaya koyumunun bilimsellik icermediginin sadece bilimi felsefi tikamak ve sulandirmak oldugunun bilincine ve farkina variyordu. Bu ayni zamanda metafizik ontolojik tabanlarin ucunu de madde dusunce ve kavramin; aslinda insanoglu fenomenal butunlugunde birlestiginin ve insanoglu disinda kavramsal bir bilgi ortaya koyucu bir guc olmadiginin da kaniti idi. Boylece insanoglu her bir bilgi ve ortaya koyumun temelini teskil ediyor, tum fizik otesi ve metafizik ontolojik tartisma ve tabanlar bilimsellik kazanma adina tarihe gomuluyordu. Boylece bilimsel olmayan, psedo yani sozde bilim ile bilim farklilasiyor, metafizigin ontolojik tabanli varliksal bilimi tarih oluyordu. Cunku insanoglu temelli ortaya koyum, varliksal olarak hic bir varligin bir oznelligi olmadigini ve de tum bu oznelliklerin diger varliklara insanoglu eliyle eklendiginin de algi ve bilincini getiriyordu. Boylece insanoglu kendi fenomenal varligin farkina birey olarak ulasiyor ve birey bilinci bireysel temelde toplumsal kisilik ve bilincin de tarihteki onderligine son veriyordu. Bu da bilimsel olmayan etik ve metafizik temelli tum ideolojik ve inancsal izmlerin iktidar gucx ve otorite savaslarini sadece tek bir temelde birlestiriyor; her birini butunluk birlik ve beraberlik adina; ayrimci cikarci kiliyordu. Iste insanoglunun zihinsel devrimindeki insanlasmasi ve evrensellewsmesi de; bilimsellesmesi ve bilissellesmesine ekleniyordu. Su anda icinde bulundugumuz bilgi ve bilisim toplumu ve cagi bunun mucadelesini veriyor. Varlik degil bilginin ne oldugu Akil degil gozlemin ne oldugu Inanc ideoloji degil; bilimselligin ne oldugu Okuma ogrenme ve bilme degil; bilisselligin ne oldugu Hic bir insanoglu disi varligin degil; insanoglunun neyi ne olarak yapilandirmis oldugu Gercegin dogrunun degil; olgunun ne oldugu Ispatin kesinligin mutlakligin degil; gecerlilik ve yanlislanabilirligin ne oldugu Akilci ve akilsal ilklik teklik degil; zamansal kisir dongunun ne oldugu Zamanin mekani ortaya koymasi degil; zamanin sadece mekanda bir zamansal bildirim oldugu Mekanin ilkligi tekligi baslangici sonu sinirlari v.s. nin zamansal olarak ortaya konamayacagi Neyin ne oldugu tartismasi degil; neyin ne olarak insanoglu kavramsal bilgisi ile yapilandirdiginin Cagi ve toplumlarini yasiyoruz. Yalniz butun bunlarin algisi bir yerde farkindalik bilinc ve bilissellik iceriyor. Bu da insanoglu beyninin fonksiyonel ollarak herseyi gozlemsel algi ve gozlemci yanasim ile ortaya koymasinda yatiyor. Aksi aklin esareti ve bilimsel olmayan ideolojilerin e inancsallarina ve izmlerine yasam ve iliskiyi peskes cekmek ve teslim etmektir. Iste aklin akilci ve akilsal gozleme dayanmayan mutlakci kesinlikci ilkmci tekci takintisi ve insanoglu disinda bir designer oznesi ve oznelligi aramasi ve bunu maddeye dogaya evrene ya da bir tanriya vermesi sorunu budur.
-
T.C. tarihinde 1923'ten bu yana ilk defa politik tohumlari 1970 sonrasi atilan bir siyasal islam donemine girilmistir. Bu iki anlama gelir. T.C. politikassinin temelini artik islami cikarlar ve politikalar belirlemektedir. T.C.'de devlet te hukumette tum yonetim kurumlari da artik siyasal islam cikari uygulamaktadir. Liklik ve cumhuriyetin yani halkin idaresi artik islam politikalari secimi uzerinedir. Tum kavramlar demokrasi hak ve ozgurlukler hukuk adalet v.s. sadece islam politik cikarlari temelinde degerlerndirilmektedir. Sandik demokrasisi, sadece sandikta islam politikalari arasinda secimini yapacaktir. Tum degerler milli degerler de dahil; islam politiukasi bunyesinde degerlendirilmektedir. Tartismalar islam politikasi bunyesinde yapilmaktadir. Tum cikarlar islam politikasi temelinde belirlenmektedir. Egitim, bilim, yasam ve iliskiler islam politikasi ile yonlendirilmektedir. Kisaca sandik sadece islam politikasini sandiktan cikararmaktadir. Islam politik doneminin baslama sureci, gezi bilinci ile paraleldir. Turkiye aslinda bilinc olarak uc ana ve aralarinda caglar farki olan duzeyde bolunmustur. Islam politik cikarcilari etnik ve diger etik ile her turlu izm ideolojik cikarcilar Gezi bilinci Bu ucu arasinda cagdas ucurumlar vardir. Ilki ortacag zihniyetidir. Ikincisi ronesans sonrasi aydinlanma donemi zihniyetidir Ucuncusu bilgi ve bilisim toplumu ve cagdas zihniyettir. Evet oyle bir ulke ve toplumda yasiyoruzki; sosyo-etik olarak toplum caglar farkina bolunmus. Burada onemli olan eger islam poolitik cikarcisi zihniyeti tasimiyorsak; ulke de nasil bir yasam ve iliski surelebileceginin ortaya konmasidir. Aksi, islam politik cikarinin hanfgisi olursa olsun; diger iki zihniyete yasam hakki tanimayacagidir. O yuzden herkes bugunden sonra, bir halk idaresi olarak ulke ve toplumuna nasil bir idare getirecegini iyice sorgulasin. Hem cumhurun basi secimlerinde, hem de 2015 genel secimlerinde. hem 2013 hem de 2071 hedeflerini gozeterek. Bu hedefler ile ulke ve topluma nasil bir idare getirileceginin farkinda ve algisinda olarak. Belkide islam politik cikar gunleri yasadigimiz bugunler bizlere ilerisi icin politik cikmaza girmek yerine; dusunmek sorgulamak hedef belirlemek adina bir firsat sunmaktadir. Aslinda yazilacak ve konusulacak cok sey var. Ben simdilik konuyu acmak ve sunmak ile yetiniyorum. Yanitlar geldigince konu detaylanacaktir.
-
- 6
-
-
Tek onermenin, dogal dusunce yapilanisi ve islerliyisindeki analizini veriyorum. Bu analiz; evrensel-insan dusuncesinin, epistemolojik gercekligi, disaridan bakis acisi ve notr algisiyla, kisaca onermenin icinde yer almadan verilecektir. Onermemiz " Ben bir muslumanim." Bu onermenin sekillenisi, yani gorunusu; bir Y uclemidir. Ben/bir/musluman/ Bu uclem, bir/pozitif noktadir. Karakteri ise, ikilem, yani ben ve musluman ve karsitlik, musluman olmanin ic celiskisi (bunu ileride izah edecegim), yani karsitlik ki bu karakter de X dir. Simdi once " ben bir muslumanim" in; karaktersel ic celiskisini ortaya koyalim. Bu onermeyi yapan ile, yine "ben bir muslumanim" diyen, baska birisi; muslumanligin ne oldugu konusunda ayni fikirde olmayabilirler. Bunun en buyuk gostergesi, bu iki kisinin farkli bilgi, birikim, bilinc, gozlem ve deneyimidir. O yuzden de iki musluman, musluman olmayi birbiri ile tartisir, itilafa duser ve biri otekine karsi cikar. Iste bu muslumanligin bir ICCELISKISIDIR. Simdi muslumanlik karsiti onermelere gelelim. "Ben hristiyan/musevi/budist v.s. im" Muslumanliga gore din kabulu temelindeki Karsi A "Ben Ateist/antiteistim" Muslumanliga gore, din temelinde, dine karsi cikan A karsiti. "Ben musluman degilim" Muslumanliga gore, din temelinde, musliman olunmadiginin soylemi, non A "Ben din disiyim" muslumanliga gore, din temelinde, din ile ilgisi olmadigini belirtme, Non A "Ben ateist/musluman ve dindar degilim,", muslumanliga gore, hem din temelinde, hem de din karsitligi temelinde ikisini de olmadigini belirtme, non A Tum bu onermeler, muslumanlik onermesi baz alinarak yapilmistir. Isteyenler, butun ornek olarak verilen onermeleri baz alabilirler. Hatta kendileri de, isterlerse mesela, Turk'e gore bu onermelerin hepsini ortaya koyabilirler. Her zaman bu dortlu onermenin, hangisi baz alinirsa; o pozitif/dogru, digerleri ona gore negatif/yanlistir. Aristo mantiginin, tek; diyalektik mantigin ikili karsitlarina karsilik, epistemolojik gerceklik olarak uclu karsitlik vardir. Aristo mantigin karsiti; bu degilse, odur. Diyalektik mantik; ya budur, ya odur; ama mutlaka tekidir. Epistemolojik mantik ise; pozitif bir onermenin, uc farkli karsiti oldugunu ortaya koyar. Onermenin kendisinin de pozitif oldugunu ortaya koyarsak; kendi icinde pozitif olan, ama onermenin pozitifligine gore ve o na karsitliklari temelinde negatif algilanan uclu karsit onerme de; A yi onerme olarak alirsak; counter A, yani karsi A, anti A, yani A karsiti ve non A, yani A olmayandir. A ile Karsi A biribirinin ayni temeldeki rakibi/ihtilaflisi/muttefiki/muhalefetidir. Mesela, din temelinde ki; Islam ile Hristiyanlik gibi. Ya da politika temelindeki AKP ili CHP gibi Ya da milli kokendeki Turk ile Kurd gibi. Bu ornekler cogaltilabilir. Burada algilanacak ve dikkat edilecek konu; ortak bir noktanin, iki farkli karsitligidir. A ile Anti A arasinda da; ayni temeldeki savunu ve red vardir. Mesela teist ile Ateist gibi.-temel tanridir Milliyetci ile liberal gibi-temel milliyettir. Komunist ile fasist gibi-temel sistemdir. Bu ornekler de cogaltilabilir. Burada da algilanacak ve dikkat edilecek konu; ortak noktanin bir ucunun savunu, diger ucunun karsi cikis/red edis olusudur. A ile non A arasinda ise; ayni temeli kabullenme ve o temelin disinda olma vardir. Teist ile, non teist gibi. Politik yanasim ile, non politik, yani plitika icermeyen yanasim gibi. Bu orneklerde cogaltilabilir. Burada da algilanacak ve dikkat edilecek konu; ortak noktanin bir ucunun savunu, diger ucunun disarida kalisidir. Yani ortada, rekabet te yoktur, karsi cikis/red edis te. Sadece o konunun disinda ve o konuya yasam ve iliskilerde yer vermemek soz konusudur. Konuda yer almamis olmak soz konusudur. Oyuzden, eger herhangibir ideolojik/inancsal dogruyu ortaya koyacaksak; kendimizin ne oldugunu ve neyi dusunce/davranis olarak ortaya koyacagimizi; karsi tarafin algilamasi acisindan, iyi ve bilincli belirlemeliyiz. Bu bilincli belirleme, hem kendimizi ortaya koyabilmeyi, hem karsi tarafin bizi daha iyi algilamasini, hem de her iki tarafin daha saglikli dialogunu saglar.
-
Varliksal/Inancsal Ic Celiski- noncognitivizm
evrensel-insan replied to evrensel-insan's konu in Felsefe
Evet, duzelttigin icin tesekkurler. Uc ana mantik farki linki; http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1008-aristotalriandiyalektikepistemolojik-mantik/ Yazinin mantiksal olarak daha iyi algilanmasi adina yeni bir baslik actim, orayi da okuyunca daha bir detayli algilanabilecek. Begenmene, sevindim; sagol. -
Varliksal/Inancsal Ic Celiski- noncognitivizm
evrensel-insan replied to evrensel-insan's konu in Felsefe
Aslinda yukarida yazilanlari kisa ve oz olarak ozetleyen bir ateist soylem vardir; Bu soylem "Sen de binlerce din ve tanri arasinda, ozelde onlarin bir cesidine Islam dini temelindeki musluman ve Allah'a inandigin halde bir ateistsin; aramizdaki fark ben o binlercenin icine senin inandiklarini da dahil ediyorum" Bu soylem her bir dini ve tanri inanci tasiyana ve bir deist temelinde sadece bir tanri inanci tasiyana da; ya da diger etik/metafizik ideolojik inancsallardan birini tasiyana da soylenebilir. Her soylem kendi konusu ve kavrami ozelinde epistemolojik mantigin algilandigini gosterir. Yani bir onermenin uc karsi onermesi vardir. Bunun tumunu gorebilmek ve hic birinde yer almamak ise serbest dusunurluktur. -
Aslinda herhangibir dine tanriya varliksal ya da inancsal olarak bagli oilmak, kendi icinde celiski tasir. Birincisi, her teist, varliksal ve inancsal temelde kendi ozel inancinin celiskisini tasir. Ikincisi, her teist ozel inancindan dolayi genel teizm celiskisi tasir. Simdi bunlari soyle aciklayalim. Mesela islam dini uygulayicisi ve onun Allah'ini varliyan ve inanan bir muslumanin; diger dinler ve tanrilar temelinde bir karsitligi olmasi nedeniyle, celiski tasir. Orneklersek; din olarak mesela hristiyanliga, yahudilige ve tanrilar yahuva ve goda karsidirlar. Bu karsilik, Karsi A olarak, onlari antiteist yapar ve bu da teizme terstir ve teizmin celiskisidir. Ayni sey bir deist icin de gecerlidir. Cunku deistin tanrisi, dini olan bir ateistin tanrisina terstir; yani din temelinde deizm; A karsiti oldugu halde, tanri temelinde deizm, Karsi A dir. Yani deizmin tanrisal antiteizmi ve teizmi yani ozel bir tanrisi; ya da olan dini temelli tanrilara karsitligi vardir. Bu temelde, teist ya da ateist kendi tanrisi disinda olan bir tanriya ve teist olarak ta bir dine inanmadigindan; hem antiteist, hem de deist olmaktadir. Bu bir yerde ateizmdir. Teizmin ve deizmin ateizmi; kendi ozel din/tanri ve tanri disinda olan tanrilari kabul etmemek inanmamak ve yok saymak temelindedir. Eger ozelden ornek verirsek; Bir musluman, teist olarak hristiyan olmadigi icin antiteist hristiyanligin tanrisi godu var saymadigindan da ateisttir. Bir panteist, evreni tanri olarak kabullendiginden, baska bir seyi kabullenmediginden antiteist ve ateisttir. Kisaca her ozel ya da genel din ve de tanri varligina inanan bir deist ya da teist; ozel de digerlerine inanmadigindan; antiteist ve ateisttir. Kisaca varliksal ve inancsal her hangi bir olumlukuk, tek duze ve ozel bir olumluluk oldugundan, diger ozel olumlu olanlari distaladigindan kendi varladigi ve inandigi dini ve inanci ile celiskidedir. Kisaca her bir ozel inanc ve varlama hem genelin bunyesindeki hem de ozeller arasi secim olarak birer celiskidir. Temel olarak varliksal ve inancsal taraf sadece din ve tanri ile de sinirli degildir. Bu durum, her turlu etik/metafizik ideolojik inancsal deger icin de gecerlidir. Konu ve kavramlari daha detayli algilamak isteyenler, asagidaki linkten okuyabilirlar. Eger linkin basligina girilirse, oradaki konu ve kavram ile ilgili yazismalarin da okunmasi, konu ve kavramlarin daha detayli algilanmasinda yardimci olur.
-
Mafyanin hemen hemen her konuda birlikte hareket ettigini herkes bilir. Yalniz, yine herkes bilir ki; mafya'da kimse kimsenin gozunun yasina bakmaz ve her zaman guc ve otorite temelli cikar on planda gelir. Boyle bir cikar sorunu ya da firsati ciktiginda da butunluk icindeki mafya, kendi cikar hesabini kendi icinde kendi cozer. Turkiye su kisa 8 senede bu ornegin ucunu de canli yasadi. Once mafya birlikteligi birinin gucu ve otoritesi temelinde, 1980 ile baslatilan her turlu degisimin, pratigini T.C. degerlerine savas acarak basladi. Ordu ve mafya olarak deger baslari diye adlandirilanlar; cesitli oyunlarla tutuklandilar. Ergenekon, balyoz, oda tv, v.s. adindaki bu tutuklamalar, 2006'larla basladi. Ondan sonraki mafya hesaplasmasinda, yukaridaki tutuklasmaya ortak imza atanlardan; bu imzada basi cekenlere, digerleri cikar temelinde "madik atmaya basladilar" Bu hesaplasmanin yeni yuzu idi ve bu yuz, ayni ilk tutuklamada basi cekenler tarafindan misillemeye tasindi ve 17/25 aralik yarim kalan operasyonlar basladi. Su siralar ise, diger kanat ataga gecerek; hem 2006 hem de 17/25 aralikta basi cekenlere karsi bir operasyon baslatti. Aslinda bu oyle bir hesaplasmaki, tamamen devlet ve hukumet bunyesinde her turlu gorev ve yetkiye sahip kisileri kapsiyor. Burada ilginc olan bu tutuklamalarda hemen hemen herkesin, sadece kendi tuttugu taraf olarak bu tutuklamalara politik bakmasiydi. Halbuki burada asil bakilmasi gereken aci; hukuk ve hukukun evrensel isleyisi olmali. Zaten bu acidan bakildiginda ve de beklendigi gibi, mafya da evrensel hukukun degil de; orman kanunlarinin gectigi bilincinde olarak; 2006'da baslayan ve degisik taraflarla yonlenen bu tutuklamalarda, evrensel hukuk degil de; orman kanunu isledi. Iste burada butun bu olanlara karsi cikilacak ana nokta, evrensel hukuk yerine orman kanunlarinin islemis olmasidir. Bu oyle bir orman kanunudur ki; mafya ile ozdestir. Mafya ne yapar? Once kendince kisiyi saptar ve sonra da onu infaz eder. Yani suctan once, suclu ismi saptanir ve ona bir suc yuklenmesi yapilir. Halbuki evrensel hukuk ta; "herkes sucu ispat edilene kadar masumdur" ve suclu olarak etiketlenene suc tayin edilmesi yerine; once suc tayin edilir ve sonrta da bu sucun suclusu aranir. Gorundugu gibi, evrensel hukuk her yonu ile; gozaltisi, tutuklamasi, mahkemesi, yargisi, cezasi v.s. ile orman kanununa tamamen zittir. Eee mafya da evrensel hukuku uygulasa, mafya olmazdi zaten. Ustelik bu tip tum devleti hukumeti ve yonetimin her bir kurumunu ve kurulusunu iceren mafya hesaplasmalari ancak gostermelik demokrasilerde mumkundur. Tabi ki buna sandik demokrasisi de dahildir. Dahil olmayan, katilimci esitlikci ve hak ve ozgurlukcu demokrasilerdir. Buralarda zaten mafya devleti ve hukumeti ele geciremez.
-
- 4
-
-
Bilindigi gibi, Israil; dunden beri Gazze'ye uc koldan karadan, denizden ve havadan saldirmaktadir. Guya amac Hamas'i "bitirmek" ve yardim tunellerini ele gecirmektir. Guya savas bir Israilli gencin yakilmasi sonucu cikmistir v.s. Su an da dunya oturmus bu tek tarafli vahseti seyretmektedir. Soylenene gore amac, Kuzey'den bolgeye girip; guney ucuna kadar 40 kmlik bolgeyi askeri guc ve saldiriile taramaktir. Yine soylendigi gibi bunun bir nedeni Filistin cephelerinin birlesme olanagi ve bunun Israil'e ters dusmesidir. Isid saldiri hareketinin baska bir parcasi olarak "Yahudilere dokunmayacaklarini" aciklamistir. Israil tarafi olan, ABD/Ingiltere, BM/AB sadece "yarim agiz ile" Israil'in kendini koruma hakki safsatasini dile getirmislerdir. Ayni kanattaki Diktator ve surekasi da sadece sozde karsi cikmaktadir. Filistin tarafi olabilecek, Esad kendi derdinde, Iran sessiz, Irak kendi derdinde, Rusya Kirim ve ucak dusurulmesi derdinde, Cin henuz sessiz politika izlemektedir. Sadece Sili ve Venezuella yaptirima gitmislerdir. Isin ilginci herkes kendince yapilacak sivil katliam boyutunu degerlendirme olarak olayi gozlemektedir. Henuz kimse olan katliami harekete gecmek adina "yeterli" bulmamaktadir. Evet, emperyalist zihniyetin teori babasi Israil acik acik dunyanin gozunde katliam yapmaktadir. Misir'in ara buluculugu ates kes icin sonuc vermemistir. Catismalar surmektedir. Israil de catismalar surdukce, yeni askeri gucleri Gazze'ye gondermektedir.
-
- 6
-
-
Evet benim bulusum ve tesekkurler. Simdi yazini okuyunca aklima geldi. Bir zamanlar artik yil ve normal yillari iceren iki tane sonsuz/zamansiz takvim yapmistim. Takvimin yapi ve isleyisinin formuluinu cozerek. O takvimde cakisan yillar guzel bir algi olusturmustu. Yani yasanmis yilin gelecekte tekrar yasanacak olmasi. Yazilarimin algi kolayligi bence yazinin konu ve kavraminin anlam ve icerigi ve cesidine gore degiskendir. Mesela burada oldugu gibi bir seyi anlatmak baska, bir seyi dile getirmek baskadir, bir seyin sorununu ortaya koymak baskadir v.s.
- 3 yanıt
-
- 1
-
-
Hemen hemen 30 yildir, Turkiye'de oynanan haftalik futbol karsilasmalarinin tum sezonu iceren fiksturunun, isleyis ve yapilisini cozerek; 36 haftalik fiksturu, sadece tek bir haftaya indiriyorum. Daha onceki seneler ile ilgili acmis oldugum bir baslik bulamadim. Once size fiksturu vereyim ve sonra da nassil kullanilacagini izah edeyim. Süper Lig'in 57. yılı olan 2014-2015 sezonunun fikstür çekimi yapıldı. Kullanabilmek uzere tum sezonun bir haftalik cizelgesi asagidadir. Kullanim kolayligi saglamak adina, donusler "<-------</>-------->/V/^" olarak gosterilmistir. Kendi sahasi-Deplasman <---------------------------< v(Bay)/Mersin-BJK (01) ^ | (03)/Rize-Gen.Bir.(16) | |(05)/Bursa-G.Saray (14) | |(07)/ Eskisehir-Konya (12) | |(09)/Balikesir-Akhisar (10) | |(11)/Sivas-G.Antep(8) | |(13)/Erciyes-Trabzon (6) | |(15)/F.Bahce-Karabuk (4) | v (17)/Ist.Basak-Kasimpasa (2) ^ >---------------------------> Her sene fikstur cekilirken, bir takim "bay" olarak belirlenir ve tum fikstur, bu bay takimina gore sekillenir. Yandaki numaralar, bay takimin sirasi ile her hafta oynayacagi takimlari belirler. Bu seneki ornekte; bay takim; Mersin Idman Yurdu'dur ve ilk hafta Besiktas ile oynarken, cizelgeye gore ikinci hafta Kasimpasa ile oynayacaktir ve bu bu sekilde gider. Diger takimlarin her hafta kimin ile oynayacagi ayni sayilanma temelinde bir atlayarak gider. Yani birinci takim olan besiktas, ikinci hafta macini 3. takim olan rize ve 5. takim olan bursa ile oynayacaktir v.s. Yukaridaki cizelge ilk hafta cizelgesidir ve hangi takimin hangi takim ile oynayascagi belirtilmistir. Cizelge kullanimi ve hafta belirlemesi ise yukarida aciklandigi gibi <,>,^,v ve ...... seklinde belirtilmistir. Baska bir takim ile cizelgeyi aciklayalim. Mesela Bursa, Bursa ilk hafta kendi sahasinda G.Saray ile oynarken, oklarin isaret ettigi sekli ile, ikinci hafta G.Birligi, 3. hafta Besiktas ve 4. hafta rize ile oynarken, bay takim ile ancak sira kendi adina geldiginde oynayacaktir. Bu da yani mersin ile Bursa'nin oynayacagi hafta, cizelgeye ve oklarin gidisatina gore; 5. haftadir. Dolayisi ile her bir takim oklarin yonunde bay takimi atliyarak haftalik oynayacagi takimi gosterir ve her takim oklar takibinde kendi adina gelince bay takim ile, yani Mersin ile oynayacaktir. Eger cizelgenin kullaniminda anlasilmayan bir yer varsa, sorabilirsiniz. Futbol ile ilgilenenler, gule gule kullansin. http://www.turandursun.com/forumlar/images/smilies/smile.gif Ya da ilgilenen bir arkadasina, cizelgeyi verebilirler. Boylece isteyen hangi hafta kimin kim ile oynayacagini bu cizelgeden bulabilir.
- 3 yanıt
-
- 1
-
-
Bu uc kavram uzerine ciltlerce kitaplar yazilabilir ve en cetin tartismalara girilebilir. Yalniz burada onemli olan, bu uc kavramin ayri ayri; biribirinden farkinin farkina varmak ve her bir kavramin bilisselligine kendi farkinda varmaktir. Kisaca bu uc kavrama ....e gore temelinde ve hedefinde analojik ve mana turetme ve cikarma mantigi temelinde bakarsak; Evrim; Herhangi bir seyin kendi kendine kendi ic dinamigi ile geldigi noktadir. Bilim, Bu gelinen noktanin gelis surecini geldigi sekli ile gozlemsel algi ve yapilandirilmis olgu bilgisi ile ortaya koymaktir Devrim, Evrimsel noktanin ve bilimsel ortaya koyumun her yonu ile degisimi/degistirimi; yenilenimi/yeniletimi, gelisimi/gelistirimi ve yerine gore; olani ve ortaya koyani, donusumu/donusturumu ve baskalanimi/baskalatimidir. Burada her bir kavram da; kendi bunyesinde surekli suregelen bir yasam ve iliski icindedir. Buradaki ana nokta, devrimin hem evrilmis olani hem de ortaya konmus olani her yonu ile degistirebilecek ogesinin ne oldugunun bilisselligidir. Devrimi, insanoglu zihinsel yetisinin ogeleri gerceklestirir. Yani eger herhangibir devrimden bahsediyorsak; mutlaka bir insanoglu zihinsel yeti ve fonksiyonundan bahsediyoruz demektir. Kisaca evrimi de bilimi de insanoglu sadece algisi ile ortaya koymaz; bu ortaya koydugunu zihinsel yetisi ve fonksiyonlari ile vucudunu da kullanarak somuta fenomene tasir. Teknik bunlara en guzel ornektir, cag degisimi bunlara en guzel ornektir. Yasam ve iliskiyi sekillendiren her turlu etik deger sistemlesme duzxen kurma kurum ve kurumsallasma bunlara en guzel ornektir. Bu ornekler cogaltilabilir. Yalniz basta olabilecek olan buyuk bir kaosu engelleme adina; yapilan ve somutlastirilan her devrimin toplumsal yasam ve iliskideki islerligi adina gerekli olan her turlu hukuku unutmamak gerekir. Buradan cok onemli bir algi ortaya cikmaktadir. Demekki hukuk ta her turlu degisim temelinde degismelidir ki; ortaya konan her turlu devrimsel yeniligi karsilayabilecek duzeyde olsun. Kisaca ortacag hukuku ile bilgi cagini yasatamazsiniz. Nerede insanoglu toplulugu varsa, orada ortak bir yasam ve iliski ve de bu yasam ve iliskiyi somuta tasiyan etik ideolojik inancsal degerler ve de bu degerlerin ortak huzuru bozmamasi adina ortaya konmus bir hukuk ve adalet anlayisi vardir. Demekki insanoglunun evrileni ya da bilgi ile ortaya konani devrime tasimasi yetmez; bunlar arasi her turlu uyumu saglayabilmek adina bir hukuku da ortaya koymasi gerekir. Aslinda hukuk, etik yasam ve iliski ile bu yasam ve iliskinin adil olmasini saglama adina getirilmis yonlendirimlerdir. Yani her turlu yasam ve iliskide; bu yasam ve iliskiyi saglayanlar kendiliginden adil olabilseler; hukuka da gerek kalmaz. Iste burada da devrim devreye girer. Yani yasam ve iliskideki adilligi saglayacak olan insanoglunun zihinsel ve davranissal yasayacagi devrim ile baglidir. Yani beyin yetilerini fonksiyonel olarak insanlastirmak, evrensellestirmek, bilimsellestirmek ve bilissellestirmek. Buradan cok onemli bir algi ortaya cikar. Bu algi insanoglunun cagdasligi etikligi ve guncelligi ve de degisime ayak uydurabilmesi icin gereklidir. Bu algi, zihinsel devrim algisidir. Yani insanoglunun her turlu beyinsel yeti kullanim ve fonksiyonunu evrimsel kendiligine birakmak yerine; beynin sahibi bireyi olarak devrimci sorgulamasi yenilemesi degistirmesi ve eskilerden her turlu adil yasam ve iliskiyi bozanlardan kurtulmasi ve arinmasidir. Iste bu algi bize, devrimin bir niteligin digerlerini nicelik olarak tek duze bir yonlendirmeye iktidari gucu ve otoritesi eli ile yani izmler ile zorlamasi degildir. Cunku devrim nitelik olarak insanoglunu nicelik yerine koydukca; yasam ve iliskideki adilligi bozmak ile kalmaz, bu bozulmus adaleti ustelik hukuk olarak dayatir. Devrim bir nitelik degisimidir. Burada iki nokta onemlidir. Birincisi bu nitelik degisimin, digerlerini kendi niteligine zorlamamasi. Ikincisi her bir nitelik degisiminin, nicelik olarak yasam ve iliskiye yansimasi. Buradaki nicelik, ayni zamandasomut ve fenomenal olarak ta algilanmalidir. Sonucta niceligin her turlu geldigi yerin arkasinda bir nitelik vardir. Ortacag niteligi ortacag niceligini getirir. Yani kimse ortacag niteligi ile, gunumuz bilgi ve bilisim toplumu niceligini saglayamaz. Eger ortada boyle bir gorunum yoksa; demekki nitelik bu gorunumun niteligi degildir. Nicelik bilim ve evrim ile saglanabilir, ama niteligi yani saglanani ve de onun her turlu yenilenimi degisimini ancak devrim saglar. Buradan yeni bir algi ortaya cikar. Demekki devrim, sadece ortadaki bilim ve evrimin niteligini saglamakla yukumlu ve sorumlu degil; ayni zamanda onlari yenileyebilecek, degistirebilecek gelistirebilecek nitelikleri bunyesinde tasimakla da sorumlu ve yukumludur. Cunku aksi, cagdisilik inancsal ideolojik izmsel dogmave tutuculuk ve hatta radikal gericilik demektir. Bu son cumleyi algilamak icin, bugun dunyaya cografi ve toplumsal olarak gozleme sundugu yasam ve iliskiye devrimci nitelik ile bakmak yeterlidir. Iste insanoglu beyninin fonksiyonal ve yeti olarak boyle bir devrimci ve niteliksel ozelligi vardir. Bunun var olmasi evrim iken; bunun algilanmasi farkindaligi bilinci ve bilisselligi ve devrimci nitelik olarak kullanimi paylasimi ve somuta tasinmasi ve bunun surekli suregelen sureci ve yenilenimi ise;devrimdir. Devrim olmadan, ne bilim ilerler ne evrim ortaya konur. Aksine devrimin yapicisi ve uygulayicisi insanoglu yerine; baska bir niteligi oldugu sanilan bir guc ortaya konur. Bu guc somut ya da soyut olmus fark etmez. Fark eden bu gucun, insanoglu varliginin farkindaligini onlemesi ve insanoglu devrimci niteligini bu guce teslim etmesi ve dolayisi ile insanoglunu caresiz birakmasi ve bir cesit kader kandirmacasi algisiyla mahkum ederek; onun devrimcxi niteligini her yonu ile kullanmasini ve paylasmasini onlemesidir. Iste o yuzden her turlu dogma; hem devrimcxi nitelik tasimaz, hem de devrimci nitelik olusumunu ve gelisimini onler. Cunku bu dogmalar inancsal ideoloijik izmsel ve etik temelde sabit ve degismezdirler. Bunun arkasindaki evrimci temelde gelen niteligin adi da "idee fixe" yani sabit fikirdir. Bu hem evrim hem de bilim de, her yonu ile devrimi ve devrimci niteligi onleyici ve engelleyici en buyuk adaleti saglamayan nitelik guc otorite ve iktidaridir.
-
Ayni baslik iki kere cikmis. Birini silebilirsiniz.
-
Zihinsel evrim, dunyanin herhangibir cografya ve toplumunda dogan bir bebegin sahip oldugudur. Yani dogumda olan her turlu fiziki, sinirsel/kimyasal yapisi; beyin ve vucudunun algiya bilgiye ogrenime acik olmasi ve tamamen herhangibir kavram ya da bilgi ile dogmamis olmasi. Iste bu zihinsel evrim, dogan bir bebegin bulundugu ortamda kendisine dogumdan itibaren verdikleri ile yetisir. Burada onemli olan bu bebegin genelde tum dusunce ve davranislarinin sadece bir taklit ve ogrendigini tekrarlamasi olmasiir. Kisaca ne farkindalik ne de bilinc yasam ve iliskileri icin mevcut degildir. Dolayisi ile tum dusunce ve davranislari otomatik, yerlesmis, alisilagelmis bir sekildedir. Burada farkindaliga gecisin, temeli; huzur ve mutlulukta yatar. Eger kisi herhasngibir nedenden dolayi huzursuz ya da mutsuz ise; bu bir farkindaliktir. Bu iki turludur; Evrimsel olan bunun bil;incalti verdigi rahatsizliktir. Devrimsel olan da sorgulamaya yonlendirendir. Iste bu farkindalik ya beynin zorlamasi ya da kisinin sorgulamasi ile bilince yonelir. Yani artik kisi huzursuzlugun v.s. sadece farkinda degil; ayni zamanda bilincindedir. Bu bilinc, ya bilisselligi getirir; ya da beyin bilincalti bunu bir huzura erdirir, ya da kisi sorgulama asamasina girer. Kisaca devrimci olan ne farkindalik ne de bilinc degildir; bilisselligin sorgulama yolu ile kazanilip, rahatsizligin bir ust duzey olarak yeniden huzuru ve rahatligidir. Iste her bilisselligin ve sorgulamanin getirdigi yeni algilama bilgilenme ve yasam ve iliskideki bilissellesilen konudaki yeni dusunce ve davranistir. Iste insanoglu yasami boyu genelde zihinsel devrime yonelemez ve devrimini yapamadan yasamini yitirir. Zihinsel devrimin en onemli temeli; kisinin kendi istemi ve iradesi ile kendi beyninde yer etmisleri kendinin sorgulamasi ve degistirmesidir. Zihinsel evrim de ise; eger bir rahatsizlik var ise; bunun rahatligi bilincalti olarak beyin tarafindan yerine getirilir. Yani beyni tasiyan kisinin kendisi bu islemde yer almaz. Zihinsel devrim; farkindalik bilinc ve bilisselligin kisi sorgulamasi ve istemi ile beynini yonlendirmesi ve yonetmesidir. Bu temelde zehinsel devrimin olabilmesi icin; kisinin en azindan birey olmama farkindaligi bilinci ve bilisselligi gerekir. Iste buradaki bilissellik kisiyi birey olmak istemi ve sorgulamasina yonlendirir. Tabi ki birey yetistiren toplum ve cografyalarda bu zaten evrimlesmistir. Dolayisi ile cagdas ve etik olarak birey olmak bir devrim degildir. Buradaki devrim birey olmanin bilisselliginin getirdigi kisi eliyle gelen sorgulama ve degisimdir. Kisaca evrim kendiliginden ve bilincalti devrim ile kisinin istemi ve sorgulamasi ile yapilandir. Iste burada her farkindalik ve bilincin getirdigui bilisselligin yasam ve iliskisi algisi bilgisi ve dusunce ve de davranisi zaman ile otomatiklesir ve evrimlesir. Iste bu anlamda devrim, her evrimlesenin kisi eliyle yeni bir degisim farkindaligi algisi ve bilgfisi bilinci temelinde sorgulanmasidir. Bu bir yerde evrimsel tetikleme demektir. Yani kisi ve beyni her evrimini devrime tasidiginda onun da evrimlesmesi temelinde yeni devrimleri tetikler. Iste bunun aliskanligi da zaten huzursuzluk v.s. yi beklemeden hem evrimleri tetikleme de hem de her devrimi yeniden evrimlestirmedeki ve de yeni devrimler adina kisinin kendi devrimlesmis sorgulamasi ve beyinde yer edenleri surekli yenilemesi ve degistirmesidir. Henuz cagdas toplumlarda devrimsel bir beyin fonksiyonu yoktur, sadece evrimin olan duzeyde rahatsizligi ve devrime tetiklemesi vardir. Yani birey tetikleme olmadan, kendi basina degisime yonelecek bilissellikte degildir. Bu zaten evrensel-insan zihniyetinin sadece evrimsel yonlendirmesi degil; kisinin bu yondeki ve yonlendirmedeki kendi bilissel sorgulama ve beyin yetilerini harekete gecirme bilisselligidir. Iste evrensel-insan zihniyeti bu duzeyde evrimlesmisliktir. Burada surekli bir devrim ve bu devrimdeki kisinin yonlendirmesi ve sorgulamasi soz konusudur. Yani bu artik huzursuzluk v.s. iler degil; kisi-beyin birlikteliginin ortak hareketidir. Yeri gelir beyin kisiyi uyarir, yeri gelir kisi beynini uyarir. Iste bu zihin ile vucudun ortak bilisselligidir. Kisaca dunyanin her hangi bir cografya ve toplumunda dogan bir bebegin, evrimsel ve devrimsel yolculuiguna ortaya koyalim. Parcasal (ailesel, cevresel, toplumsal, tarihsel, kultuirel, her turlu etik, ideolojik ve inancsal) kisilik ve kutuplasma. Zihinsel evrimin ilk asamasi Bireysel (benli bireyci,bananeci v.s.) kisilik; bireyci akilciligin ideolojik inancsal etik secimi ve savunusu. Zihinsel evrimin birey yetistiren toplumlardaki asamasi Iste genelde insanoglu devrimini yapamadan yasamini yitirir. Simdi de beynin yeti temelli ogelerini siralayalim. Bulunan huzur ve mutluluk, gelen rahatsizlik, rahatsizligin farkindaligi ya da bilincalti zorlamasi, cozumsuzluk ya da ikna ve huzur, farkindaligin bilince tasinmasi ve bilissellik duzeyi. Eski yerde demir atma, ya da gelinen yeni donem; ve bunun huzursuzlugu v.s. yani bir usteki cumlenin tekrari. Zihinsel devrim icin; mutlaka bilissellik gerekir. Aksi olan bilisselsizlikte ise; evrime tabilik kacinilmazdir. Bu ya huzurludur, ya da sosyo-psikolojiktir. Ya farkindalik icerir, ya da icermez. Kisaca farkindalik ve bilinc evrimin, bunlarin bilisselligi ve kisinin beyin ile birlikte hareketi yani kisinin beynine olan mudahelesi ile gelen bilissellik devrimin gerektirdikleridir. Ornek verelim. Bir inanir eger huzurlu ise ortada ne farkindalik ne de bilinc vardir. Bir inanir huzursuz ise; bu ya bilincaltidir, ya da farkina varilmistir. Farkina varmak ya psikoloji getirir ya da korku endise getirir. Bunu ya beyin kendi cozer ve kisi farkinda olmaz; ya da kisi farkina varir ve cozume kendi yonelir ve bilincine erisir. Zaten bilinc asamasi; artik inancin verdigi huzursuzluktur ve yeni bir huzur arar. Bu da inancsizliga yonelistir. Buraya kadar evrimdir. Devrim ise; inanci inancsal olarak sorgulamak ve sadece taraf belirlemek degil; tarafi yaptiran fiilin farkina varmaktir. Yani beyindeki inanci eyleme ve tarafa tasima eylemini. Iste bunun farkindaligi bunu bilince tasir ve eylemin bilisselligi de; bu eylemden kurtulmayi arinmayi getirir. Yani serbestligi. Beyin ismi sorgulamaz sadece isme yonelik tarafindan duydugu huzursuzlugu sorgular, bu da eylem bilisselsizligidir. Ornek verirsek; tanriyi varliksal ve inancsal olarak sorgular. Beynin tanrilastirma eylemini sorgulamaz. Iste beynin tanrilastirma eyleminin vercegi olumlu olumsuz taraf secmeyi sorgular. Eylemi sorgulamak ismin bilisselligidir. Yani neden taraf secimine yonlendigini sorgulamak. Her eylem sorgulamasi ancak yeni bir huzur farkindalik ve bilinc getirir. Cunku bilissellik icerir. Eger sadece isim sorgulaniyorsa; taraf ve mensubiyet sorgulanmaktadir ki bu builissellik icermez. Kisaca bir inanir inancin bilincinde degilken, inancsizolan inancin bilincindedir; ama bilissellik ortada yoktur. Cunku hala taraf sahibiyeti soz konusudur. Yani eylem kavram sabitliginde yapilmakta ve kavram sorgulanmamaktadir. Mesela tanri var/yok, ya da tanriyainan inanma; sadece tanri inanc ve varlik isimleri bunyesindeki taraf secimidir. Bilissellik ise; bu bunyedekilerin sorgulanmasidir. Iste bu farkindalik, yukaridaki taraf sorgulamasinin bilincini verir ve bilisselligi de bu eylemden kurtarir. Bu baslik algisi bilgisi bilinci ve farkindaligi "yuksek" bir basliktir. O yuzden ne kadar net algilanirsa; o kadar acik sorgulatir. Aksi sadece noncognitivizm izlenimi verir.
-
Zihinsel evrim, dunyanin herhangibir cografya ve toplumunda dogan bir bebegin sahip oldugudur. Yani dogumda olan her turlu fiziki, sinirsel/kimyasal yapisi; beyin ve vucudunun algiya bilgiye ogrenime acik olmasi ve tamamen herhangibir kavram ya da bilgi ile dogmamis olmasi. Iste bu zihinsel evrim, dogan bir bebegin bulundugu ortamda kendisine dogumdan itibaren verdikleri ile yetisir. Burada onemli olan bu bebegin genelde tum dusunce ve davranislarinin sadece bir taklit ve ogrendigini tekrarlamasi olmasiir. Kisaca ne farkindalik ne de bilinc yasam ve iliskileri icin mevcut degildir. Dolayisi ile tum dusunce ve davranislari otomatik, yerlesmis, alisilagelmis bir sekildedir. Burada farkindaliga gecisin, temeli; huzur ve mutlulukta yatar. Eger kisi herhasngibir nedenden dolayi huzursuz ya da mutsuz ise; bu bir farkindaliktir. Bu iki turludur; Evrimsel olan bunun bil;incalti verdigi rahatsizliktir. Devrimsel olan da sorgulamaya yonlendirendir. Iste bu farkindalik ya beynin zorlamasi ya da kisinin sorgulamasi ile bilince yonelir. Yani artik kisi huzursuzlugun v.s. sadece farkinda degil; ayni zamanda bilincindedir. Bu bilinc, ya bilisselligi getirir; ya da beyin bilincalti bunu bir huzura erdirir, ya da kisi sorgulama asamasina girer. Kisaca devrimci olan ne farkindalik ne de bilinc degildir; bilisselligin sorgulama yolu ile kazanilip, rahatsizligin bir ust duzey olarak yeniden huzuru ve rahatligidir. Iste her bilisselligin ve sorgulamanin getirdigi yeni algilama bilgilenme ve yasam ve iliskideki bilissellesilen konudaki yeni dusunce ve davranistir. Iste insanoglu yasami boyu genelde zihinsel devrime yonelemez ve devrimini yapamadan yasamini yitirir. Zihinsel devrimin en onemli temeli; kisinin kendi istemi ve iradesi ile kendi beyninde yer etmisleri kendinin sorgulamasi ve degistirmesidir. Zihinsel evrim de ise; eger bir rahatsizlik var ise; bunun rahatligi bilincalti olarak beyin tarafindan yerine getirilir. Yani beyni tasiyan kisinin kendisi bu islemde yer almaz. Zihinsel devrim; farkindalik bilinc ve bilisselligin kisi sorgulamasi ve istemi ile beynini yonlendirmesi ve yonetmesidir. Bu temelde zehinsel devrimin olabilmesi icin; kisinin en azindan birey olmama farkindaligi bilinci ve bilisselligi gerekir. Iste buradaki bilissellik kisiyi birey olmak istemi ve sorgulamasina yonlendirir. Tabi ki birey yetistiren toplum ve cografyalarda bu zaten evrimlesmistir. Dolayisi ile cagdas ve etik olarak birey olmak bir devrim degildir. Buradaki devrim birey olmanin bilisselliginin getirdigi kisi eliyle gelen sorgulama ve degisimdir. Kisaca evrim kendiliginden ve bilincalti devrim ile kisinin istemi ve sorgulamasi ile yapilandir. Iste burada her farkindalik ve bilincin getirdigui bilisselligin yasam ve iliskisi algisi bilgisi ve dusunce ve de davranisi zaman ile otomatiklesir ve evrimlesir. Iste bu anlamda devrim, her evrimlesenin kisi eliyle yeni bir degisim farkindaligi algisi ve bilgfisi bilinci temelinde sorgulanmasidir. Bu bir yerde evrimsel tetikleme demektir. Yani kisi ve beyni her evrimini devrime tasidiginda onun da evrimlesmesi temelinde yeni devrimleri tetikler. Iste bunun aliskanligi da zaten huzursuzluk v.s. yi beklemeden hem evrimleri tetikleme de hem de her devrimi yeniden evrimlestirmedeki ve de yeni devrimler adina kisinin kendi devrimlesmis sorgulamasi ve beyinde yer edenleri surekli yenilemesi ve degistirmesidir. Henuz cagdas toplumlarda devrimsel bir beyin fonksiyonu yoktur, sadece evrimin olan duzeyde rahatsizligi ve devrime tetiklemesi vardir. Yani birey tetikleme olmadan, kendi basina degisime yonelecek bilissellikte degildir. Bu zaten evrensel-insan zihniyetinin sadece evrimsel yonlendirmesi degil; kisinin bu yondeki ve yonlendirmedeki kendi bilissel sorgulama ve beyin yetilerini harekete gecirme bilisselligidir. Iste evrensel-insan zihniyeti bu duzeyde evrimlesmisliktir. Burada surekli bir devrim ve bu devrimdeki kisinin yonlendirmesi ve sorgulamasi soz konusudur. Yani bu artik huzursuzluk v.s. iler degil; kisi-beyin birlikteliginin ortak hareketidir. Yeri gelir beyin kisiyi uyarir, yeri gelir kisi beynini uyarir. Iste bu zihin ile vucudun ortak bilisselligidir. Kisaca dunyanin her hangi bir cografya ve toplumunda dogan bir bebegin, evrimsel ve devrimsel yolculuiguna ortaya koyalim. Parcasal (ailesel, cevresel, toplumsal, tarihsel, kultuirel, her turlu etik, ideolojik ve inancsal) kisilik ve kutuplasma. Zihinsel evrimin ilk asamasi Bireysel (benli bireyci,bananeci v.s.) kisilik; bireyci akilciligin ideolojik inancsal etik secimi ve savunusu. Zihinsel evrimin birey yetistiren toplumlardaki asamasi Iste genelde insanoglu devrimini yapamadan yasamini yitirir. Simdi de beynin yeti temelli ogelerini siralayalim. Bulunan huzur ve mutluluk, gelen rahatsizlik, rahatsizligin farkindaligi ya da bilincalti zorlamasi, cozumsuzluk ya da ikna ve huzur, farkindaligin bilince tasinmasi ve bilissellik duzeyi. Eski yerde demir atma, ya da gelinen yeni donem; ve bunun huzursuzlugu v.s. yani bir usteki cumlenin tekrari. Zihinsel devrim icin; mutlaka bilissellik gerekir. Aksi olan bilisselsizlikte ise; evrime tabilik kacinilmazdir. Bu ya huzurludur, ya da sosyo-psikolojiktir. Ya farkindalik icerir, ya da icermez. Kisaca farkindalik ve bilinc evrimin, bunlarin bilisselligi ve kisinin beyin ile birlikte hareketi yani kisinin beynine olan mudahelesi ile gelen bilissellik devrimin gerektirdikleridir. Ornek verelim. Bir inanir eger huzurlu ise ortada ne farkindalik ne de bilinc vardir. Bir inanir huzursuz ise; bu ya bilincaltidir, ya da farkina varilmistir. Farkina varmak ya psikoloji getirir ya da korku endise getirir. Bunu ya beyin kendi cozer ve kisi farkinda olmaz; ya da kisi farkina varir ve cozume kendi yonelir ve bilincine erisir. Zaten bilinc asamasi; artik inancin verdigi huzursuzluktur ve yeni bir huzur arar. Bu da inancsizliga yonelistir. Buraya kadar evrimdir. Devrim ise; inanci inancsal olarak sorgulamak ve sadece taraf belirlemek degil; tarafi yaptiran fiilin farkina varmaktir. Yani beyindeki inanci eyleme ve tarafa tasima eylemini. Iste bunun farkindaligi bunu bilince tasir ve eylemin bilisselligi de; bu eylemden kurtulmayi arinmayi getirir. Yani serbestligi. Beyin ismi sorgulamaz sadece isme yonelik tarafindan duydugu huzursuzlugu sorgular, bu da eylem bilisselsizligidir. Ornek verirsek; tanriyi varliksal ve inancsal olarak sorgular. Beynin tanrilastirma eylemini sorgulamaz. Iste beynin tanrilastirma eyleminin vercegi olumlu olumsuz taraf secmeyi sorgular. Eylemi sorgulamak ismin bilisselligidir. Yani neden taraf secimine yonlendigini sorgulamak. Her eylem sorgulamasi ancak yeni bir huzur farkindalik ve bilinc getirir. Cunku bilissellik icerir. Eger sadece isim sorgulaniyorsa; taraf ve mensubiyet sorgulanmaktadir ki bu builissellik icermez. Kisaca bir inanir inancin bilincinde degilken, inancsizolan inancin bilincindedir; ama bilissellik ortada yoktur. Cunku hala taraf sahibiyeti soz konusudur. Yani eylem kavram sabitliginde yapilmakta ve kavram sorgulanmamaktadir. Mesela tanri var/yok, ya da tanriyainan inanma; sadece tanri inanc ve varlik isimleri bunyesindeki taraf secimidir. Bilissellik ise; bu bunyedekilerin sorgulanmasidir. Iste bu farkindalik, yukaridaki taraf sorgulamasinin bilincini verir ve bilisselligi de bu eylemden kurtarir. Bu baslik algisi bilgisi bilinci ve farkindaligi "yuksek" bir basliktir. O yuzden ne kadar net algilanirsa; o kadar acik sorgulatir. Aksi sadece noncognitivizm izlenimi verir.
-
Yesil cografya- Uye ulkeler Kirmizi cografya- Gozlemci ulkeler Lacivert cografya- Giris izni olmayan ulkeler Sari Cografya- Askiya alinmis ulkeler Islam Isbirligi Teskilati haritasi http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/6/64/OIC_map.png
- 1 yanıt
-
- 1
-
-
Baslik adi aslinda daha guzel olabilirdi. Basligin anlami, uc ibrahimi dini; dunya cografyasinda evengalizm ve dinler arasi dialog temelinde bir araya getirmek. Bu basligin onemi ve su anda BOP projesi ile yururlukte olani, pan-islamizm ayagi. Avrupa Konseyi veya Birleşmiş Milletler gibi uluslararası hukuk tüzel kişiliğini haiz bir uluslararası teşkilattır. Konu ile ilgili link; http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0s...%9Fkilat%C4%B1 Kurulus amaci- Osmanli Imparatorlugunun biraktigi halifelige bagli olarak, musluman ummetini ve Muhammed ummetini pan-islamizm altinda bir araya getirmek. Bu baglamda kurulan ilk orgut- Islam Isbirligi Teskilati Kurulus tarihi-21 Agustos 1969 Merkezi-Arabistan ve 57 uyesi ve 5 gozlemci uyesi var. Bu kurulus ile ilgili en tutarli bilginin ingilizce kaynaklardan elde edilebilecegini, hatirlatmak isterim. http://en.wikipedia.org/wiki/Organis...ic_Cooperation E.Ihsanoglu, 1997 yilinda, Genisletilmis buyuk elci" ve 1990 yilinda da "fahri konsolos" olarak Birlesmis milletler ve avrupa birligi eliyle bu kurulus adina ataniyor. http://en.wikipedia.org/wiki/Ambassador_at_Large http://en.wikipedia.org/wiki/Honorary_Consul Yukaridaki kurulusa bagli olarak; 1980 yilinda, Istanbul'da bir burosu aciliyor. E.Ihsanoglu adi gecen bu pan-islamist orgutun basina 2004'te sekreter olarak ataniyor ve bu gorevini 2014 ocak ayina kadar surduruyor. Orgutun sekreteri olarak E.Ihsanoglu, 2005 yilinda " "Ten-Year Programme of Action to Face the Challenges of Twenty-first Century" Bu islam orgutu adina "21. yuzyil ile basedebilmeyle yuzlesecek 10 yillik hareket programi" hazirliyor. http://www.oic-oci.org/ex-summit/eng...years-plan.htm Link ingilizce Ayrica islam konferansi organizasyonu, Kahire'de 1990 yilinda" The Cairo Declaration on Human Rights in Islam (CDHRI)" " Islamdaki Insan haklari uzerine Kaire Deklarasyonu" imzalaniyor. Burada islam seriati ile insan haklari arasindaki baglar ele aliniyor. http://en.wikipedia.org/wiki/Cairo_D...ights_in_Islam Link ingilizce Bunun yaninda 2008 konferansinda, Islam ileri gelenlerinden hristiyan dinine yonelik "A common word between us and you" yani "benim ile senin arandaki ortak kelime" baslikli bir mektup yayinlaniyor ve E.Ihsanoglu bu mektuba imza atanlardan birisi. http://en.wikipedia.org/wiki/A_Commo...een_Us_and_You Link ingilizce E.Ihsanoglu ile ilgili ingilizce link; http://en.wikipedia.org/wiki/Ekmeled...0hsano%C4%9Flu Bundan sonra, E.Ihsanoglu'nu ABD emperyalizmin Turkiye gelecegi icin ne hazirladigini, BOP projesini buna gore degerlendirelim. Gorunen o ki; Diktator kendisine verilen gorevi, emperyalizmin cikarina ve onun istedigi gibi yerine getirmektense; kendi selefi radikal ve amerikan emperyalizminin yarattigi halde istemedigi bir yolu ulke ve toplumu icin secti. Bu yol Tunus'ta ve Misir'da istendigi gibi olmak yerine; ayni radikal yolu sectiginden de devrildi. Anlasilan o ki emperyalizm yoluna E.Ihsanoglu ile devam etmek istiyor.
- 1 yanıt
-
- 5
-
-
BOP' un O.Dogu Cati Adayi Ekmeleddin Ihsanoglu
evrensel-insan replied to evrensel-insan's konu in Politika
Derin Tarih Turkiye'de cikartilan bir dergi Tum sayilari; http://derintarih.com/tumsayilar.aspx Ana Sayfasi; http://derintarih.com/index.aspx E.Ihsanoglu'da danisma kurulunda. http://derintarih.com/upload/kunye.jpg- 7 yanıt
-
- 1
-
-
Asagidaki baslikta, T.C.'nin kuruldugundan beri kendi bunyesinden yonetilip yonlendirilmedigini daha once izah etmis ve diktatorun karizmasini "cizebilecek" bir aday arayisindan soz etmistim. http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1275-turkiyenin-gelecegini-belirliyecek-sorular/ Oyle algilaniyor ki; ABD/Israil yonlendirimindeki BOP projesinde Turkiye icin yeni bir yonlendirme gundemdedir. Diktatorun, selefi temelli radikal islam ozentisi; bunun O.Dogu'da istenileni verememesi; ABD ve surekasini yeni hedefe yonlendirmistir. Bu hedef bir HALIFE ARAYISIDIR. Yine bilindigi gibi, ISID kendince halifeligini ilan etmistir. Iste T.C. bunyesinde yapilacak olan cumhurun basi secimlerine sunulan "cati aday" tam da BOP projesine uygun emperyalizmin O.Dogu cikarina uygun bir adaydir. Bu cati aday ile ilgili bilgileri de asagidaki linkte paylasmistim. http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1342-bop-un-odogu-cati-adayi-ekmeleddin-ihsanoglu/&do=findComment&comment=11556 Ulke ve toplumunun biryerde sevr ruyasi olan halifeligi koruma istemi; emperyaslisit zihniyetin, O.Dogu ve K.Afrika BOP projesine evengalizm ve ilimli islam olarak ta "cuk oturmaktadir." Yani E.Ihsanoglu hem emperyalizm hem de arap dunyasi icin halifelik adina "bicilmis kaftandir." Nasil bir halifeligin onerildigi ya da bunun nasil gerceklestirilecegi v.s. konulari henuz bilinmemektedir. Bu bilgiler isiginda, ki isteyen buna "komplo teorisi" de diyebilir. Gunumuze gelirsek; Bir yerde toplum meclisi eliyle, tarihinde bir kere daha "kirk katir mi/kirk satir mi?" secimine birakilmis ve algi olarak "yukari tukursen biyik, asagi tukursen sakal" konumuna getirilmistir. Yani ya su an bile artik neredeyse emperyalizm ile "ipleri koparma" noktasina gelen, diktator ile; emperyalizmin partileri eliyle topluma dayattigi ve dikta ettigi E.Ihsanoglu'nun halifeligi yukaridaki atasozlerini aciklamaktadir. Yani ya selefi siyasi radikal islam olan bir devlet yonetimi bolunmusluk diktator eliyle ve baskanlik sistemi ile; halki beklemektedir, ya da sozde istenilen gibi gozuken cati aday'in halifeligi bile bile cumhurun basi yapilacaktir. Sonucta meclis T.C. degerlerini savunan ve koruyan ve bu acidan bilinen bir aday cikaramamis ve 20 oyu mecliste topluyamamistir. Eger umutlu olmak gerekirse; diktatoru bile bile koske cikarmak yerine, cati adayi cikarmak bir yerde yapilacak secim olacaktir. Cunku cati adayin koske cikmasi bir yerde diktatorun tarihini bitirecektir. Hatta AKP bile tarihe gomulebilir. O zaman toplum olarak yapilabilecek olan; henuz gelmemis halifeligi her yonu ile onleyebilecek bir yonetimin oyle ya da boyle 2015 secimlerinde basa gelmesini saglamak; gerekirse bunun icin yeni bir parti kurmaktir. O yuzden toplumumuzun biri birini politik v.s. otekilestirmesi yerine; yapilacak olan; cografi butunluk, T.C. degerlerinin korunmasi ozgur birey devleti adina; gezi bilincini iktidara getirmek hem emperyalizmin hem diktatorun hem de halefilik planinin ezberini bozarak "Gulhane pakindayim, herseyin farkindayim" mesajini topluma vermektir. Yalniz bunu basarabilmek; her turlu ideolojik inancsal ve izmsel ve de etik temelli sosyal ezberlerin ve cagdisiligin bozulmasi temelindedir. Iste zaten gezi bilinci de budur.
-
- 3
-
-
Evet, iste burada ozgur bireyin; itaat etme/ettirme anarsizmini (bencillik, bencilik, bananecilik, bireycilik ve bireyci akilciligin kendi beni icin her turlu dusunce ve davranisi mesru ve mubah kilmasi, nihilizm boslugu ve sosyo-psikolojik sorunu), ancak serbest dusuncenin, dusunce ve davranisa duydugu kendilik ve kendi disilik saygisi ve evrensel insanlik vicdanidir.
-
Toplumumuzda her kavramda oildugu gibi, basliktaki iki kavramda da bir algi karmasasi mevcuttur. Itaat genelde,"kucuklerin" "yeni" neslin, "buyuklere" "eski" neslie, " karsi ve yonelik dusunce ve davranista "uymasi" yani, onlarin dediklerini aynen dusunmesi ve davranmasi anlamindadir. Kisaca itaat, buyuklerin kucuklerden otomatikman bilincalti olarak bekledigi davranistir. Aslinda itaat cagdasligi onleyen en onemli faktorlerden biridir. Cunku gelisen dunyada ve cagda yenilerden eskilerin aynen kendileri gibi dusunmesini ve davranmasini istemeleridir. Dolayisi ile birey olamamis ve birey yetistirmeyen toplumlarda, itaat bir cesit saygi olarak algilanir ve maalesef tek taraflidir. Yani itaat sadece kucuklerden buyuklere gosterilecek bir degerdedir. Tarihe baktigimizda itaatkar toplumlar cagin gerisinde kalmis yeniligi sindirmis ve yenilige "savas acmis" toplumlardir. Saygi ise, birincisi; itaat gibi tek tarafli degil; iki taraflidir. Ikincisi birey olmak ve birey yetismeyi bilinc olarak bunyesinde barindirir. Zaten bireylerin biri birini oldugu gibi kabul etmesi ve birinin digerine kendi dusunce ve davranisini dayatmamasi; sayginin temelini teskil eder. Itaat genelde ideolojik inancsal ve izmsel nitelik tasiyan toplumu yonlendirmeli her turlu etigin yasam ve iliskide yer almasi adina, sistemin ve kurumlarinin toplumuna dayattigi degerlerdir. Zaten buradaki saygi ile olan bir bagi da; itaat edilmedigindeki "saygisizlik" algisidir. Halbuki bireyler biribirlerine itaat etmek yerine, biri birleri ile iletisim ve dialog icindedirler ve bu iletisim ve dialogu her turlu paylasim olarak saglayacak olan saygi, bozacak olan da itaattir. O yuzden kimse kimseden kendsisine itaat etmesini beklememelidir. Cunku kimsenin kimseden kendisine itaat etmesini bekleme hakki yoktur ve aksine bu bireyin kendi dusunce ve davranisina getirilmis bir sinir ve saygisizliktir. Nesiller ancak biribirileri ile biribirilerinin dusunce ve davranislarina degerlerine saygili olurlarsa; birlikte olabilirler. Cunku bu birliktelik iki tarafli bir birlikteliktir. Itaat ise diger tarafi kendi gibi dusunme ve davranisa zorlayan bir hask ve ozgurluk ihlalidir. Sonucta itaati uygulamanin, toplumsal yani; yetistirimin getirdigi bilincsiz gonullulukte olsa; her turlu itaat etmeme, etmeyen uzerinde bir baski siddet korku salma ve boyun egdirme getirecektir. Unutmamak gerekir ki; itaat bir yerde zorunluluk icerdiginden, kendisinden itaat etmesi istenen; daima bu itaatini yerine getirmeme adina bir ayriliga yonelecektir. Sonucta bir cocugu belki ekonomik olarak ve yetistirim olarak belirli bir yasa kadar kendinize itaat ettirebilirsiniz; yalniz bir yetiskinin itaati her ne kadar yerlesmis bir etik saygi algisi da olsa; bir an gelecek bu itaate isyan ile sonuclanacaktir. Unutmamak gerekir ki; itaat altinda yetisenlerin birey olmak ve birey olarak kendini kendi adina temsil etmek sansi ellerinden alinmaktadir. Ayrica hic bir sekilde toplumda kendini ortaya koyabilecek bir bilince de erisememektedir. Boylece toplumda olusan itaat zincirinin bir kisisi olarak yetisir. Aslinda burada toplumda yerlesmis negatif bahane hazirdir. Bu da itaat etmeyenin "asi/baskaldiran/yaramaz" v.s. temelli algidaki toplumdan bir cesit distalanmasi anlamindadir. Yani birey olarak kendi adina hak ve ozgurluk aramak kendi dusundugu gibi davranmak; bir cesit olumsuzluk ve distalanmas icerir. Iste o yuzden gelismemis toplumlari toplumsal olarak suru psikolojisi ve korku felsefesi temelinde yonlendirmek te; itaat bas rolu oynar. Dilimizde itaate yonelik o kadar cok atasozu ve deyim vardir ki; toplumun bunlardan kurtulmasi bile basli basina bir yetistirim/yetisim egitim sorunudur. Bir kisiye oneri yapabilirsiniz, fikrinizi dusuncenizi soyleyebilirsiniz, ama; sizin dediginize ve yaptiginiza itaat etmesini isteyemezsiniz. Bu hak ve ozgurluk ihlalidir. O yuzden toplum olarak baskalarini itaate zorlama ve bunun yollarini aramak yerine, herkesin kendi dusunce ve davranisina saygi gostermek; yapilacak olandir. Cunku bir yerde gelismemis toplumlarda itaat sanki zaten olmasi gereken bir davranis olarak bilincaltina yerlesmistir. Iste o yuzden dialog iletisim yerine, ya itaatin getirdigi kabul ya da itaatsizligin getirdigi karsi cikis; toplumumuzda yaygindir. Demekki once bu yerlesmis ve olumlu gibi algilanan itaat etik degerinin, sorgulanmasi ve ondan kurtulunmasi gerekiyor. Iki yonu ile birlikte, yani ne itaat etmek ne de kendine itaat beklemek. Ne itaat bekleyen bir nesil olalim; ne de itaat eden bir nesil.