
panteidar
Members-
İçerik sayısı
464 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
16
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by panteidar
-
Asıl sana Ohaa! Erol Manisalı üniversiteden hocamdı. Benden iyi mi bileceksin? Aç da "Kapitalizmin Temel İçgüdüsü" kitabını oku. Yurtseveri milliyetçi, yurtsever devrimcileri Kemalist diye yaftalamak liboşların adeti olmuş.
-
Buyrun: http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/180-27-mayis-1960-darbesi/page__view__findpost__p__2295
-
Ne oldu Jadı? Özürden bahsedince yemedi mi? Aramaya mı çıktın?
-
Varsa özür dileyecek misin?
-
Daha önce hangi başlıkta zırvaladıysan bu konuyu orada yazdın. Araştır kendin bul. Kalkıp onu mu arayacağım.
-
Ne alakası var Osman Pamukoğlu gibi konuşmayla. Söylediklerinin tümü yüzde yüz doğrudur. Ayrıca "Bütün dünya bize düşman" lafını nerede etmiş? Uydurmayın. Ortadoğu ve Türkiye üzerinde ABD ve AB'nin planları olduğunu söylüyor. Yalan mı? "Ordumuz bizi kurtarmalı" falan da dememiş. Neden böyle yalanlara, çarpıtmalara başvurmaktasınız sürekli? Ufuk Uras da doğruları söylüyor, Manisalı da. Konuşmada birbirlerine ters düştükleri pek fazla birşey yok. Asıl ikisinin arasındaki tartışmada sizin gibilere laf düşmez. Çünkü ikisi de sosyalist, ikisi de Türkiye'deki oligarşiden şikayetçi. Liboşluk dediğim Manisalı karşısında Ufuk Uras'ı daha ordu karşıtı gibi görüp kendinize yakın hissetmeniz ve onu tutmanız. Ben ikisini de gayet yakından tanırım. İkisi de Nato'ya, ABD'ye, emperyalizme karşıdır. Tek fark Ufuk Uras'ın son dönemde biraz liberal sol takılmasıdır. O yüzden de ÖDP'den tekmeyi yemiştir.
-
Bir düşmeden bahsedeceksen o sensin jadı. Önce kendine bak. Kafanın almadığını bildiğim halde tekrarlıyorum ki okuyanlar salaklığını anlasınlar diye: 27 Mayıs darbesini yapanların başında Türkeş gelir. Radyodan askerin yönetime el koyduğunu bildiren de odur. Cuntanın başına da Cemal Gürsel'i getirmişlerdir. Resimde senin Evren zannettiğin Cemal Gürsel'dir. Tabi ki 27 Mayıs'ı işlediğimde Türkeş'in ve Cemal Gürsel'in resmi olacak. 27 mayıs'ın devrim niteliği ise sadece yapılan anayasadadır. Kaz kafan yine anlamadı biliyorum ama daha önce dediğim gibi senin gibi düşünen bir tane üye bulamazsın. Varsa çıksın sana hak versin. Çıkmıyorsa salaklığını kabul etmelisin.
-
Sen gerçekten süzme salaksın Jadı! O kadar anlattım kafan almadı. "Devrim" diye verdiğim siteden Türkeş çıkmıyor. "27 Mayıs" diye verdiğim siteden Türkeş çıkıyor. Senin bu yaptığın tek kelimeyle ahlaksızlık. Erol Manisalı hoca ise öyle kepaze edilecek biri değildir. Hele Ufuk Uras'tan hiç değil. Uras'ın yaptığı yağ gibi üste çıkmaya çalışmaktır. Uras'ın söylediklerini Manisalı 30-40 yıldır söylemekte. Bu tartışmada Uras ne yapmış, ne söylemiş de rezil etmiş Manisalı'yı anlayabilmiş değilim. Siz böyle olmayan şeylerle kendinizi tatmin etmektesiniz. Manisalı'ya karşı biraz liboşluk gördüğünüz Uras'ı desteklersiniz ama konu Nato'dan çıkılmaya, ABD'ye tavır alınmaya gelince liboşluğunuz tutar, karşı çıkarsınız. Dürüst olun biraz.
-
Yanlış biliyorsun sen. Onların çoğu Pontus Rum'u ve diğer Gürcü, Abhaza gibi halklardır. Laz değildirler. Lazlar öyle boyun eğen bir halk değildir. Tersine her konuda uzlaşmaz, kavgacı, inatçı, saldırgan, işini ve adaletini kendi gören, daima silahla gezen bir halktır. Onlarla kimse kolay kolay başedemez. "Dinsizin hakkından imansız gelir" sözü gibi Lazlarla başa çıkabilen Çepniler olmuştur.
-
İnsan şunu yazmadan önce "yarım akıllı ahmak" diye nitelendirdiğin Karadenizli insanlardan Tayyip Erdoğan, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan gibi çok sayıda başbakan ve Cevdet Sunay gibi cumhurbaşkanlarının çıktığını görür de utanır yahu. Ne ilgisi var o fıkraların? O fıkraların kökeni Osmanlı'ya dayanır. Karagöz-Hacivat oyunlarının yanında "Sen beni tanaymisun, anamı tanaymisun, babamı tanaymisun" şeklinde uzun uzun konuşup karşısındaki iki kelime edince "Dur sen çok konuştun, biraz da ben konuşayım" deyip yine uzun uzun konuşan tiplemeden türetilmişlerdir. Ve Ateist Bakış'ın da vurguladığı gibi Karadeniz'li bundan gocunmaz, hoşuna gider.
-
Laz'ın ne olduğunu biliyor mu ki cevap versin. Okuyor ama okuduğunu anlamıyor. Hala Pontus-montus diye sayıklıyor. Osmanlı dönemindeki asimilasyonu da kalktı TC'ye maletti. Biliyorum kasıtlı yapıyor ama karşındakilerini de aldatabileceğini sanmasın.
-
Son gelen arkadaşlara selam! Hoşgeldiniz. Sevgili DreiMalAli; Her yeni gelene herkes sıradan hoşgeldin demeye kalksa, topic merhabalarla değil, hoşgeldin'lerle şişer. Bu işi evsahibi olarak Mantık hallediyor, herkes adına karşılama yapıyordu. O şimdi tatilde olduğundan bu görevi Evrensel-insan üstlenmiş görünüyor. Kolay gelsin saygıdeğer Evrensel-insan.
-
Yahu niye karşı olsun? Bu devlet eliyle falan yürütülen bir politika değil ki! Kim uydurduysa uydurmuş ve tutulduğu için süregelmiş. Ayrıca "Karadenizli'nin biri" ya da "Laz'ın biri" şeklindeki fıkraların tamamı tornistandır. Temel-Dursun-Fadime-İdris tiplemeleridir esas olan. Ve Memo, Sülo, Davaro, Murtazo tiplemeleri gibidir.
-
Jadı, önceki mesajımda da yazdım. "Laz fıkraları" denmesi Laz = Karadenizli bilgi kirliliğindendir. Laz fıkraları değil, Karadenizli fıkralarıdır onlar. Aşağılanmaktan söz edeceksek, Lazları değil tümüyle Doğu Karadenizlileri konuşmamız gerekir. Kanıtı da; bu fıkralar Temel, Dursun, Fadime ve İdris tiplemeleri üzerinedir. Temel, Dursun, Fadime ve İdris'in Lazlıkla ilgisi yoktur. Ayrıca bu fıkralarda "celdum, cittum" denir. Rize çevresi ağzıdır. Trabzon çevresi "keldum, kittum" der. Lazlar ise "geldum, gittum" derler. Yani, sonuçta bir etnik grubu değil, birçok etnik gruptan oluşan bölge halkını konu alan fıkralardır.
-
Laz = Karadenizli bilgi kirliliğidir. Fıkralar da laz fıkrası değil, Karadeniz fıkralarıdır ve kendi ürünleridir. Dolayısıyla Lazları aşağılama kastı falan yoktur. Ayrıca zorlama değil, kendiliğinden bir asimilasyon söz konusudur. (1940'lardaki dil yasağı hariç) Lazların büyük çoğunluğu Osmanlı döneminde Türkleşmiş ve müslümanlaşmıştır. Zamanında Hristiyan olanların çoğu kendi tercihleriyle şimdi en koyu müslümandır. Ama bu tercihi mahalle-çevre baskısı etkilemiş olabilir. En büyük etken ise ekonomik sebeplerden yurdun çeşitli yerlerine göç etmeleri olmuştur. Bir başka bilgi kirliliği de Lazca'nın Rumca sanılmasıdır. Rumca ile ilgisi yoktur. Bazıları akraba diller zanneder ama farklı dil ailelerine mensupturlar. Lazlığın Pontuslukla da ilgisi yoktur. Nasıl ki Osmanlı'nın halklarından biriydiler, Pontus devletinin de. Yani Pontus Rumları ayrı, Lazlar ayrıdır. Lazlar kafkasya menşeilidir. Dildeki bazı ortak kelimeler içiçe yaşayan halkların ilişkilerinden kaynaklanmıştır.
-
PKK-Karayılan, Dicle'nin vetosu için "Bu bir savaş nedenidir" demiş. Hastir ordan! O savaşı siyasiler vermeli, teröristler değil. http://www.odatv.com/n.php?n=bu-bir-savas-nedenidir-2406111200
-
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine.
- 49 yanıt
-
- 1
-
-
Statüko ile ne ilgisi var? "Hamidiye Alaylarını Türkler kurdu" dersen yanlış ifade kullanmış olursun. Osmanlı sadece Türklerden oluşmuyordu ve hatta Türkler 2. sınıf vatandaş gibiydi.
-
Hayır, bence bu anlattığına kendin bile inanmıyorsundur. Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti kurulmasaydı, bölge kalkınmış olacaktı öyle mi? Osmanlı'da niye öyle kaldı madem? Sen kafanda bir ideal oluşturmuşsun, "o olsaydı böyle olmazdı" diyorsun. Herşeyi devletten bekleyen, ağaç dikilmesi için bile "devlet yapsın" diyen zihniyet kalkınamaz. Dediğim gibi önce o zihniyet değişmeli.
-
Ulus devlet ne yaptı yahu? Varolan fabrikaları mı yıktı, sanayiyi mi ortadan kaldırdı? Demiryollarını mı söküp kaldırdı? Hayvanlarını mı telef etti? Nehirlerini, derelerini mi kuruttu? Ekili topraklarına mı el koydu? Yoksa özgürdüler de köle mi yapıldılar? Ulus devlet mi getirip dayattı töreleri, kan davalarını? Ağaları, aşiret reislerini, şeyhleri-şıhları ulus devlet mi peydahladı? Komik olmayın.
-
Seçimlerde aşiret reislerinin seçilememesi bir kıstas değildir. Yanlış değerlendirme. Adamlar yine aşiret mensuplarının oylarını almışlar ama seçilmeye yeterli gelmemiş. Ayrıca kentleşme feodalitenin tasfiyesi demek değildir. Önemli bir faktördür ama zihniyetler değişmedikçe kentleşme işe yaramıyor. Zihniyetlerin değişmesi ise devrimleri gerektiriyor. En başta da kültür devrimini, toprak devrimini. Hacı'nın dediği gibi hala töreler, kan davaları, ağalıklar, şeyhlik-şıhlıklar, leviratlar, berdeller devam ediyor. Büyük şehirlere göç edenlerde bile bu ilkellikler devam ediyor. Sanki kemalist dönemden önce iyiymiş de sonra bozulmuş gibi yazmışsın. Yahu o isyanların çoğunun temelinde feodaliteye dokundurtmamak yatar. Dinmiş, Kürtlükmüş hikaye.
-
Sen çok iyimsersin. Ben tam tersini düşünüyorum. Bugün örgüte rağmen Kürtlerin çoğunluğu AKP'ye oy vermekte. Örgüt olmasa demokrasi anlayışı sadece sol kesimde kalır ki onun oranı da bellidir ve azınlıkta kalır. Zaten sol'un demokrasi anlayışı da devrim yapana kadar. Sonrası yine dikta. Var mı Kürtlerin içinde gerçekten demokrat, sosyal demokrat ve liberal bir güçlü kesim? Ne gezer? Feodal ilişkileri egemen olan bir toplumda ancak güçlü olanın sözü geçer, demokrasinin değil.
-
Poyra, bunun nedenini bir tahlil et bakalım. Kürtlerin demokratik haklarına sahip çıkması, halktan mı kaynaklanıyor yoksa örgütten mi? O örgüt ki, ideolojisini, felsefesini, taktik ve stratejilerini 68 hareketinden, THKO ve THKP'den, devrimcilerden almıştır. O örgüt de Kürtlerin ordusu gibi olmuştur. Yani nasıl ki ülkeyi işgallerden kurtaran, cumhuriyeti kuran, devrimleri yapan Türk ordusu ise; Kürt halkı üzerinde egemen olup örgütün taleplerini Kürt halkının talepleri haline dönüştüren de PKK'dır. Sonuçta yine ordu faktörü, daha doğrusu militarizm baskısı ortaya çıkıyor. Bunu savunduğum için yazmıyorum, ama gerçek bu. Bizim halkımız hep yukardan yönetilmeye alışmış, henüz kıramadı zincirlerini.