Jump to content

panteidar

Members
  • İçerik sayısı

    464
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    16

Everything posted by panteidar

  1. Başlığa katılmıyorum. Bir terör örgütü liderinin tecavüze ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. Kendi istekleri dışında beraber olmuş olanların da kendi sorunu. Ayrıca bir terör örgütü liderini bu tür iddialarla aşağılamaya çalışmanın gereği yok. Tersine bunlar karalamak için çamur atılıyormuş şeklinde düşünüleceğinden örgüt propagandasına yardımcı olacak iddialardır. Daha önce birkaç kez diğer forumlarda Öcalan'ın derin devlet ilişkisine değinmiştim. Özellikle Pilot Necati ilişkisi Apo ve PKK tarafından açıklanamamış bir sır perdesidir. Pilot Necati'nin kontrgerilla olduğu bilinmektedir ve PKK'nın kuruluş yıllarında Apo ile beraberdir. Bunun yanında babası MİT ajanı olduğu kesin olarak teyit edilmiş olan eşi Kesire Öcalan konusu da bir muammadır. Babasına rağmen Kesire Öcalan'ın sağlam bir kişi olduğu, ancak Apo'nun derin devlet ilişkilerinin farkına varınca ondan ayrıldığı iddia edilir. Ve "Kesire konuşursa yer yerinden oynar, Apo da, PKK da biter." denir. Kesire'nin Apo'dan Ayrılışı Apo'ya bebek katili denmesindeki sebep 99'dan önceki eylemlerde PKK sivil halka da saldırılar düzenlemekteydi. Köyler-mezralar basılmakta, emirlerine uymayan köylüler acımasızca katledilmekteydi. Katledilenler arasında çocuklar, bebekler de olduğundan ve emir Apo'dan geldiğinden adı "bebek katili" ne çıkmıştı. Bu aşamada artık Apo'ya "bebek katili" denmesi yanlış bulunabilir. Ancak bir terör örgütünü bir ülkeyle-devletle örneklemek hiç doğru bir kıyaslama değildir. Eğer İsyana kalkışanları bastırmaya çalışan bir ülkeye katil denecekse, dünyada katil denmeyecek ülke kalmaz. Natan'ı tenzih ederim - çünkü düşüncelerini tam olarak bilmiyorum - ama sıkça Dersim isyanını ve katliamını dile getirerek Türkiye'ye vurmaya çalışanlar, demokrasisine sevdalandıkları büyük ülkelerden herhangi birini getirsinler, tarihini Türkiye ile karşılaştıralım. ABD mi, İngiltere mi, Fransa mı, SSCB mi, Almanya, İtalya, İspanya, Portekiz, Belçika mı? 1930'lu yılları örnek aldığımızda bu ülkelerden hangisinin Türkiye'den temiz olduğu iddia edilebilir? 3 gün sonra Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombalarının yıldönümü. O atom bombaları Japon ordusuna atılmadı. Sivil halka atıldı. İlk anda 150 bin'e yakın insan katledildi. Sonrasındaki radyasyon felaketinde ise yüzbinlerce insan etkilendi. Hala etkileri sürmekte. Peki "ABD artık değişti" denebilir mi? Daha birkaç yıl önce Irak'ta ABD saldırıları nedeniyle 1 milyona yakın kadın dul kaldı. Gözünü Türkiye tarihine dikmiş ve ikide birde gerici feodal isyanları ve bu isyanlara yapılan katı müdahaleleri kaşıyanlar, sevdalandıkları ülkeleri görsünler önce. Dersim'de yaşanmış olanları da, cumhuriyet tarihindeki diğer acılı olayları da azınlık bir ırkçı kesim dışında kimse savunmaz ve "keşke yaşanmasaydı" der. Ama bugün yaşamakta olduğumuz acılara yönelik tepkilere karşılık verebilmek için 70-80 yıl öncesini hatırlatmanın alemi yoktur.
  2. Ha milletçi ha ümmetçi, farketmez. İkisinde de insanlar-toplumlar arasında ayrımcılık yapmak var. İnsanlığın bu aşamasında doğal oluşumlar olarak görülebilir bunlar. Ama sonuçta ilkelliktir. Ve birgün ikisi de tarihe karışacak. Osmanlı'da böyle şeyler elbette oldu. Sen Osmanlı tarihini tertemiz mi sanıyorsun?! En başta Ermeni katliamları ve tehcir faciası Osmanlı'dan başımıza bela bir miras kalmıştır. Yavuz Selim'in Türkmen-Alevi katliamları, Kuyucu Murat Paşa'nın Celali katliamları ilk akla gelenlerdir. Kendi ülkesindeki gayrimüslimleri zımmi diye ayıran ve onlardan ayrıca cizye vergisi alan, başka ülkelerin gayrimüslimlerini ise küffar diyerek düşman gören ümmetçi zihniyetin savunulacak bir yanı yok. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile bitirildi artık o ilkellikler. Sıkıysa uygula! Ancak böyle zihniyet ümmetçiliği yaparsınız. Tabi sadece İslamcılar yapmıyor. Uygar geçinen AB'nin yaptığı da ümmetçilikten farklı değil. O da Hristiyan ümmetçiliği..
  3. "Bu katliamla İslam'ın ilgisi var mıdır?" sorusunun yanıtına "Hayır" denemez elbette. Ama sorumlusunun İslam olduğunu söylemek densizlik olur. "İslam'la ilgisi ne?" sorusunun yanıtı ise katliamın yapılış sebebindedir. Avrupa'yı müslüman istilası altında görenler yeni bir Haçlı Seferi hayali içindedirler. Tapınak Şövalyeleri yeniden işbaşındadır.
  4. Ben demedim onu, Afrodit yazmış. Her insanın potansiyel katil olduğu düşüncesinde değilim. Bir kere en başta kadınları çıkalım. Kadınlardan seri katil pek çıkmaz. Katillikleri ise istisna sayılır ve genelde de haklı gerekçeleri vardır. Erkeklere gelince; Örneğin tavuk bile kesemeyen bir erkek kolay kolay katil olamaz. Seri katillerin çevrelerinde iyi tanındıkları sözüne de pek katılmıyorum. Ben çevremde bir seri katil tanımadım. Siz kaç tane tanıdınız da böyle bir genellemeye vardınız? Eğer medyadan duyduklarınızla bu kanıya varıyorsanız yanılırsınız. Çünkü muhabir gider ve o çevreden 1-2 kişiye sorar. O kişiler sıkı mı "Kötü adamdı" desin?! Tabi bununla "seri katiller kötü adamlardan çıkar" demek istermiyorum. Ama genelleme yapılamaz. İyi insanlar da cinnete gelip ya da herşeyden vazgeçip intikam amaçlı cinayetler işleyebilirler. Fakat daha ziyade psikopat yapılılardan ve cana değer vermeyenlerden çıktığını düşünüyorum.
  5. Hukuki sınırlamalar istisnalara göre değil, toplumun genel ortalamasına göre yapılır. Evlilik kararı vermek; kişinin kendi yetki ve sorumluluğundadır. Hayat onun hayatıdır ve kimse onun adına karar veremez. Yani, evlilik kararlarında vasilik geçersizdir. Peki, kişi karar verebilecek yetki ve sorumluluğa ne zaman ulaşır? İster evlilik olsun, isterse eğitim, iş, miras ve benzeri mali konularda kişinin konuları doğru algılayıp doğru kavrayabildikleri, konuyu çeşitli olumlu olumsuz yönleriyle değerlendirebildikleri ve kendi inisiyatiflerini kullanarak uygun karar verebildikleri çağa erginlik çağı ya da reşitlik deniyor. Hukukta reşitlik yaşı 18 olarak belirlenmiş ki bence en alt sınırda belirlenmiştir ve bunun daha altı çağımız insanları için mümkün değildir. 18 yaşında reşit olan bir kişi attığı tüm imzalardan sorumludur. Şimdi düşünelim: Örneğin 15-16 yaşında çocuklukla-gençlik sınırında bir kişinin attığı imza ne derece sağlıklıdır. Vasilik 18 yaşında başlar. 18 yaş altındakiler vesayet altındadır. Şimdi bu yaşı 15 kabul edelim ve o çocuğa kalan miras olduğunu varsayalım. Aldatılarak kendisine kalan bir evi değerinin çok altında satabilir. Ya da bir başka şeye imza atıyormuş gibi kandırılarak elinden satış vekaleti alınabilir. Kaldı ki evlilik kararı hepsinden çok daha önemlidir. Fiziksel olarak cinsel yeterliliğe erişmiş olması, aklının da ergin olduğu anlamına gelmez.
  6. Teşekkür ederim denizbahar. Her yaz forumlara ara verirdim ama bu yaz internet sorunumu kısmen hallettiğim için yazabiliyorum. Düşünce Dünyası yeni bir forum. Aktifleşmesi biraz zaman alabilir. Önemli olan beğenilip tutulması. Bu da tarafsız, objektif kalmasına bağlı biraz. Zamanla tanınacaktır herhalde. Şu yaz döneminde ne yapılsa yapılsın pek faydası olacağını sanmıyorum.
  7. Sohbet için konu bulamayınca "Ee, daha daha naber?" denmesi gibi, girdiğimizde yanıtlanacak konu bulamayınca yazamıyoruz, bari naberleşelim. Ben kısıtlı yazıyorum, çünkü aylık 2 GB'a mahkumum Eylül'e kadar. Video izleyemiyorum, download yapamıyorum. Yine de "buna da şükür" diyorum, çünkü geçmiş yazlarda hepten netsizdim. Ayrıca hobi işlere vakit ayırıyorum. Deniz de zamanımı alıyor. Bu önceliklerden sonra sıra foruma geliyor. Ateistforum kapalıyken buraya yoğunluk olmuştu ama şimdi kesildi. Ben başlık açarken diğer forumlara da açardım. 2-3 forumda birden tartışılırdı. Ateistforumda başlık açan arkadaşlar burada da açarsa faydalı olur herhalde. Şu sıralarda yaz tatili etkilediği gibi moraller de biraz bozuk. Kimi şike konusundan, kimi seçim sonucundan, kimi şehit askerlerden dolayı moralsiz. Keyifler yerinde olmayınca yazmak da içinden gelmeyebilir insanın. Bir de senelerdir yazıyoruz, birçok konuyu ele almış, tartışmışız. O yüzden aynı konuları tekrar tartışmaya açmayı uygun bulmuyoruz. Ama yanlış, çünkü forumlarda hep aynı üyeler yok. Yeni üyeleri de düşünmek gerekir. Dolayısıyla daha önce başka forumlarda işlediğimiz konuları yenilemekte bence mahzur yok.
  8. Yorumsuz!
  9. Bu yemin metni de Ergenekon kokuyor yahu. Çok Kemalist, çok statükocu, değiştirseler şunu bari : Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma, büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim. AKP'liler ne de güzel, huşu ile okudular ama, insan nasıl da heyecan duydu, coşkulandı onlar okurken.
  10. panteidar

    Put Nedir?

    Evren diye bir put, çekim yasası dini diye bir din yoktur. Ne evrene ne de öyle bir dine kulluk da yoktur. Eski dinlerde, şamanizm ve türevlerinde doğaya, göksel varlıklara tapınma vardı. Ama panteist ya da panenteist inançlarda istisnalar dışında putçuluk olarak nitelenebilecek bir ritüel mevcut değildir. Kimileri evrenin-doğanın bir ruhu olduğuna ve yaratıcı tanrının-Allah'ın bu ruh olduğuna inanırsa da putperestlikten kalma dinlerdeki gibi şekilsel ibadetlere yönelinmez. Gerçek tevhid inancı onlardadır.
  11. Kürt sorununun bir isyan hareketi olmasıyla PKK'nın bir terör örgütü olduğu gerçeği ortadan kalkmıyor. Bunlar kafa bulandırıcı ve gerçeklerin üstünü örterek olayı farklı yansıtmaya çabalayan söylemler. Son 15-20 yıldır Kürtlerin önemli bir kısmının bir isyan hareketi içinde olduğu doğrudur. On yıllarca inkar edilen bir Kürt kimliği realitesi de. Ve Kürtlerin zaman zaman hükümetlerin asimilasyon politikalarından mağdur oldukları, ekonomik ve kültürel haklara sahip oldukları da. Geçmişte yaşanan isyanlardan farkı ise, onların gerici ve feodal bir isyan niteliğinde olması, dönemimizdekinin ise bu niteliklerden büyük ölçüde arınmış olmasıdır. Gericilik niteliği yok denecek derecededir, feodal niteliği ise geçmişe nazaran minimum düzeydedir. Tersine ilerici ve devrimci nitelikler arzeder. Özellikle son dönemde solun bir kesimiyle eylem birliğine gidecek kadar aşama kaydetmiştir. Tabi ilaveten milliyetçi unsurlar da içerir. Söyleşideki katıldığım tek yan; Çözüme ulaşılabilmesi için PKK'yı ve Kürt hareketini bir terör hareketi olarak görmek yerine, bir isyan hareketi olarak görmek ve bu yanıyla muhatap olmaktır. Yani, terörü bitirmek için bir yandan mücadele verilir ama bu harekete geçmişteki yanlışlar gibi topyekün bir terör olayı gözüyle bakılmayıp siyasi ve demokratik çözüm arayışları içinde olunur.
  12. Kur'an'da bir öyle der, bir böyle. Farklı denilmiş olanlar, nesh-mansuh bahanesiyle izah edilmeye çalışılır. Tonla çelişki var bu şekilde. Ali İmran 79'da böyle denmiş olması, Zümer 10 ve Zümer 53'deki hitabı düzeltmiş olmuyor. Aynı bazı ayetlerde barıştan söz edip bazılarında ise savaşı emredip "Bulduğunuz yerde öldürün" denmesi gibi. Ayrıca Ahzap 56 ile Muhammed salat edilecek kadar yüceleştirilir: Âllâh ve melekleri Peygamber’e hep salât ederler. Ey inananlar, siz de O’na salât edin ve teslimiyetle selam verin” Üstelik pratiğe de yansımış. Sen demesen de "kainatın efendisi" ve "efendimiz" söylemleri, her namazda Muhammed'e ve ailesine İbrahim zenginliği istenmesi, sürekli salavat getirilmesi ve şefaat istenmesi, Allah'ı anarken Allah diye geçilip ama Muhammed denildiğinde elini kalbine götürüp salatü selam getirilmesi vb. ritüeller Muhammed'in Allah'tan sonraki en kutsal varlık yapıldığının göstergesidir. Şimdi daha yeterli oldu galiba.
  13. Burası uygun bir başlık değil bunları tartışmak için ama sen dinini bilmiyorsun. Aç bir başlık tartışalım. Kısaca belirteyim: Boşuna mı müslümanlar "Muhammed efendimiz" ya da "kainatın efendisi" diyorlar. Boşuna değil. Putperestler müslüman olunca eski putları Lat, Uzza, menat yerine Muhammed'i koymuşlardır. Muhammed, müslümanların putudur, efendisidir. Daha önce putlardan bekledikleri şefaati şimdi Muhammed'den beklerler. "Şefaat ya Resulallah" diye haykırıp dururlar. Müslümanlar, Muhammed'in kulu-kölesidirler. Kur'an'da müslümanlara "Kullarım, kölelerim!" diye hitap eder. Zümer-10. Kul ya ıbadillezıne amenütteku rabbeküm lillezıne ahsenu fı hazihid dünya haseneh ve erdullahi vasiah innema yüveffes sabirune ecrahüm bi ğayri hısab Ayet, “De ki ey inanan kullarım” ile başlıyor. De ki: ‘Ey iman eden kullarım, Rabbinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır. Allah’ın arz’ı geniştir. Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca ödenir.’ Aynı ifadeyi Zümer-53′de de görmekteyiz: Zümer-53. Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâh, innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâ, innehu huvel gafûrur rahîm De ki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” Gördüğün gibi sen Muhammed'in de kulu-kölesisin. Bunu reddettiğinde Kur'an'ı da reddetmiş sayılırsın. Ucunda ebedi cehennemlik olmak var, ona göre. Buna karşın kimsenin Atatürk'e taptığı, ondan şefaat dilendiği, ona "efendimiz" falan dediği yok. Sadece bazı fanatik Kemoşlar efsaneyi abartıp yüceleştiriyorlar o kadar. Atatürk yanlışlarıyla-doğrularıyla tarihteki büyük devrimcilerden, büyük devlet adamlarından biridir. Ama kimseyi peygamberlikle falan kandırmış, aldatmış, milletin karısını-kızını ya da evlatlığını almış değildir. Sev ya da sevme o o tarihi bir kimliktir ama Muhammed'in yaşadığı bile şüphelidir, ondan kalan tek bir tarihi kanıt yoktur.
  14. Sen beklememiş olabilirsin, zihniyetin bekliyor. Men dakka dukka değil mi? Ne diyor senin kitabında: "Onların taptıklarına sövmeyin, onlar da sizinkine söver." Senin efendinden bahsederken "sapık" diye sıfat takıp bahsetseler hoşuna gider mi? Üstelik gerekçeleri de mevcut. 6'sından 60'ına kadar her yaştan dişiye el atmış değil mi? "Şimdi senin mantığınla azgın tekeye kalkıp da azgın teke denmesin mi yani?" demezler mi?!
  15. Ateistten bile Muhammed'e Hz. saygısı bekleyen zihniyete de bak hele! Kalkmış da Atatürk'e "katliamcı" diyebilmenin hak olduğunu savunuyor. Hadi ordan!
  16. Biz de maalesef hukuğu takan yok Evrensel-insan. Büyük çoğunluk önyargıyla hareket ediyor. Ne hukuktan anlıyorlar ne masumiyet karinesinden. Suçlanan kendi tarafından biri değilse "Vurun abalıya" anlayışı var. Ya da "Tutuklandılarsa demek ki suçlular, seni-beni neden almıyorlar" zihniyeti hakim. Düne kadar bu insanların uzun tutukluluklarını "Yurt dışına kaçabilirler, delilleri karartabilirler" diye açıklıyorlardı. Şimdi milletvekili seçilince "Toplum vicdanı" diye bahane üretiyorlar. Sanki dalga geçer gibi. Halbuki tersine toplum vicdanı salıverilmelerini ister. Bülent Arınç bile 1 yıl önce uzun tutukluluğun vicdanlar rahatsız ettiğini söylemişti. İşte insanların ne olduğu bu tür örneklerde görülür. İşine gelen için özgürlükçü olur, işine gelmeyen için faşistleşir. Gerçekten demokrat olan insan her konuda aynı çizgide olur, omurgasızlık yapmaz.
  17. Yine yalan, yine iftira! Benim darbeyi istediğimi nerede, hangi yazımda gördün de böyle kesin konuşabiliyorsun? Şimdi yine "kanıt göster" diyeceğim ve yine kilitlenecek ve kıvıracaksın her zamanki gibi. Dur bakalım, belki bu defa mahçup edersin beni. Edemezsen, sana boşuna "yalancı" demediğim anlaşılmış olacak. Sen daha emeklerken ben 12 Eylül'e karşı mücadele veriyordum Jadı. Senin akıl hocalarınsa cuntacıları alkışlıyordu. Mustafa Balbay, Mehmet Haberal gibi değerli insanların suçluluğu ya da masumluluğu bizim inandırıcı olup olmamamızla ilgili değil. Bu insanlar ne yapmışlar? Varsa suçları 3 yıldır neden ortaya konamıyor? Yoksa ne diye bunca yıldır tutuyorlar? İşine gelene faşizm demesini biliyorsun. Çifte standart yapmayacaksın. Bu da faşizm. Avrupa'dasın. Sor bakalım çevrendekilere normal bulacaklar mı?
  18. Güzel yorum diyerek güzelce çarpıtmışsın. Dikkat edersen Herakles hüküm giymiş, suçu kesinleşmiş olanlardan bahsediyor. Sense tutukluluğu cezaya dönüştürülmüş, haklarında hiçbir suç hükmü olmayan insanları suçluyorsun. Avrupa'da bir tane ülke var mı, 3-4 yıl tutuklu tutan ve milletvekili seçildiğinde salıvermeyen ülke? Hep aynı zihniyet, hep çarpıtma, demagoji, yalan. Sonra da liboş denince kızıyorlar.
  19. Sadece azınlıklara değil, halka da uygulanan faşizmdir. Bunu yıllardır söylüyoruz zaten. Ama senin gibi kalkıp da "Bu faşistler Kemalistlerdir" diye zırvalamıyoruz. Örneğin Cumhuriyet tarihinin azınlıklar üzerindeki en çok bilinen baskı ve şiddet içeren olayı 6-7 Eylül olaylarıdır ki Demokrat Parti dönemindedir. Ve DP yanlısı Express gazetesinin kışkırtması sonucu çıkmıştır. Saldırganlar DP'li sağcılar, milliyetçilerdir. Ama ne var ki gerçek failler yerine Aziz Nesin, Kemal Tahir, Hasan İzzettin Dinamo gibi sosyalistler tutuklanmış, İnönü'nün şiddetli eleştirisi sonucunda komplodan dönülmüştür. Türkiye'de azınlıkların haklarını en çok savunan ve baskıları eleştiren kesim solcular, sosyalist ve Kemalistler olmuştur. Ama 80 yıl boyunca hep Kemalistler işbaşındaymış, her yanlıştan onlar sorumluymuş şeklindeki gerici safsatasına liboş takımı da destek vererek aynı 6-7 Eylül olaylarındaki gibi gerçek failler yerine masumlara suç atılmaktadır.
  20. Keşke ordu Kemalist olsaydı.. 50-60 yıldır çakma Kemalistler işbaşında. Yani Kemoşlar. Asıl suçluları bırakıp da "Bu olaydan da düşmanıma bir çamur atabilir miyim?" kurnazlığında ve alçaklığında olunmasına pes diyorum artık. Ama şaşırmamak lazım. Liboşluğun ahlaksızlıkta sınırı yok. 37 insanın katili elbette sadece şeriatçi yobazlar değildir. Olaya müdahale emri vermeyen İçişleri Bakanlığı, vali ve emniyet müdürlerinin yanında dönemin başbakanı Tansu Çiller de suçludur ve yargılanmalıdırlar. "Telsizlerden müdahale etmeyin" anonsları geçen, komutanlara "askerleri çekin" emri veren bakanlık yetkilileri soruşturulmalıdır. Asker ne yapsın? Emre itaat etmeyip de kendi kafasından müdahale mi etsin? Ama asker, ordu, Atatürk, Türk, Türkiye düşmanlığını ideoloji edinmiş olanların ağzı torba değil. Kusacaklar, kustuklarını da her zaman olduğu gibi yalayacaklar, pislikler.
  21. Verecek yanıtın olmayınca liboşluğunun gereği çamura yatmaktasın hemen. İngilizce'yi senin kadar bilemesem de, grameri senden iyi bilirim herhalde. Varsa ortaya atabileceğin başka bir zırva, getirebilirsin. Nasıl olsa rezil olmaya alıştın artık. Seni liboşlaştıran etken belli oldu. Belli ki işyerindeki liboşlarına yaltaklanmaktasın. Senin gibi salakları böyle kullanırlar işte. Eminim arkandan da katıla katıla gülmektedirler. Acaba içlerinde bir tanesi kendi ülkesi aleyhinde böyle alçalıyor mudur? Hiç sanmam! Onlar senin kadar salak değildir.
  22. Ciddiye almayın böyle şeyleri, bir halt çıkmaz. Koca Fenerbahçe Cumhuriyeti, cemaatten çok daha güçlüdür. Seneye yine şampiyon..
  23. Sıra sıra dizili askerler = Kemalistler Öyle mi? Güldürmeyin insanı! Sıra sıra Kürtler = PKK'lı teröristler dense mantıklı olur muydu?
  24. panteidar

    Put Nedir?

    http://panteidar.wordpress.com/2009/10/25/putperest-ibadetleri/
  25. Al birini vur ötekine!
×
×
  • Create New...