Jump to content

ilgi

Members
  • İçerik sayısı

    250
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    8

Everything posted by ilgi

  1. Elbette israrcıyım. Ben sezgici değilim. Gözlem yoksa, soru da yok. Ohoooo! Kaç türlü mantık var. Çözüm bilimsel mantıkta. Diğer mantıklar idealizme götürür. Bazan bilimsel mantığın çok ta güzel tanımını yapıyorsun. Gözlem dışı mantığın kime ne yararı var?
  2. Dediğin gibi olsa bile polemik bana itici geliyor. Kaldı ki sert tartışmaların iknaya değil inatlaşmaya katkısı olduğu söyleniyor eğitimciler tarafından. Polemiğe kısaca sağlıklı bir paylaşım değil diyip, polemik konusuna son verelim. Senin polemik anlayışın sana, benimki de bana.
  3. İspat için olgu gerekli. Fenomendeki dinamiklik gözlem veriyor. Ama fenomendeki var sayılan, aslında asparagas olan, numenal bilgi gözlem vermiyor. Numenal bilgi sadece insan fenomeninde gözlem veriyor. Felsefeyi bilimsel gerçeklik temelinde yapalım o halde. Son satırda ne güzel açıklamışsın.
  4. O halde sen bize karşı bilinemeyeneleri, biz de sana bilinenleri mi(gözlem veren) savunuyoruz? Eğer böyle ise neyi tartışıyoruz? Gözlem vermeyen asparagas bilgiyi tartışmanın ne anlamı olabilir? Buna felsefede ne denir?
  5. Birinci paragrafta bilimsel bilgi üretimin seyrini güzelce açıklamışsın. Devamında "varsayalım" ile gözlem dışına çıkış olmuş. Bu da seni hataya götürmüş. Gözlem vermeyen bir tez hakkında neden konuşalım? Cisim bilgi üretiyor mu/üretmiyor mu diye diye tahmin yürütmektense, bilimsel metodlara(gözlem, yanlışlama) bilgi üretilmeli.
  6. Anlaşılmamış. Zira, paylaşımlarda bilginin insanoğlu fenomenine ait olduğunu söylüyoruz. Şu soruma cevap istiyorum. İnsanoğlu fenomeninin dışında, her hangi bir fenomende bilgi var mı, yok mu?
  7. Ben zıtlaşmacı, sert tartışmacı bir paylaşıma da yokum. Polemiğe götürüyor. İnsanca, paylaşım. Ekşi sözlükte polemiğe şu anlamlar da yüklenmiş. -"çözüme yönelik olmayan her tür tartışmaya, argümana verilen isim". -"basin yoluyla yapilan tartisma, atisma..yurdumuzda genelde lafla sidik yaristirmak, camur atmak ve deve guresi seklinde vuku bulur.."
  8. Osilatördeki aynı hataya düşmüşsün. Ne cisme yansıtılan ışında, ne de ondan bize geri dönüşte BİLGİ yoktur. İşte bu fenomenin dinamikliğidir. Fenomenden bize yansıyan ışıktan çıkarımlarımız olan geometrik şekil, fiziksel özellikler, renk vs. insanoğlunua ait bilgilerdir. İnsanoğlu numenal yetisi ile bu özellikleri kavramlaştırır.
  9. Polemiğe cevap yok. Bu kesin kararım. 1- Yanlışın zaten buradan geliyor. Bilginin nerede olduğunun anlaşılması için osilatör ile osilatörden sonra gelen modülatör katı özellikle ayrılmalıdır. Çünkü osilatör bir fenomendir. Doğadakiler gibi. Onlarda yüklü bilgi olmaz. Modülatör ise bilgi yükleyici devredir. İnsanoğlu tarafından bilgi yükletilen devredir. OSİLATÖR BİLGİ TAŞIMAZ. 2- a) Fenomendeki dinamiklik bilgi üretir/taşır ne demek? b ) Fenomende bilgi yoktur ne demek?
  10. Osilatörün doğasını gözlem sonucu bilimsel olarak biliyoruz. Osilatör bir fenomendir. Sadece titreşim üretir. Osilatörün üzerinde BİLGİ YOKTUR. Doğada da bir çok tireşim ve osilasyon vardır. Bunlarda da bilgi yoktur. Osilatöre bilgi sonradan insanoğlu'nca yüklenir. Yukardaki açıklamam, fenomende bilginin olamayacağı içindir. BİLGİ sadece insanoğluna aittir.
  11. Ben o yazıyı kime yazdığımı ve okuNması için yazdığımı çok iyi biliyorum. Yaşamda, ideolojileriyle asalak, bozguncu, parazit olarak geçinen ve onlarında gurupsal destekçileri var. Bu, zaman zaman onlara verilen mesajlardan birisi. Buna benzer mesajlar, bugünlerde sosyal medyada, hit hastaglarda bol bol görülebilir. Sana uymanın bilgi paylaşımı değil sataşma ve polemik olduğunu, boş yere vakit kaybı olduğunu bildiğimden, diğer forumdakilerin de yaptıkları gibi sana cevap vermeyeceğim. Cevaben arkamdan ne yazarsan yaz. Hatta, Buradaki arkadaşımın bilgilerinden, paylaşımlarından yararlanıyor olsam da, benim için zaman kaybı olduğunu bilsem de, diğer forumda yaptığım gibi, çamurunun bana sıçramaması için bir müddet ara vereceğim. Burada ve diğer forumlardan izlenimime göre; SENİN TEK AMACIN, NEREDE BİR BİLİMSEL DURUŞ SERGİLEYEN, ETKİLİ, BİLGİLİ BİRİSİ VAR, ONU LİSTENE ALARAK, BİR AÇIK ARAYARAK, LAF CAMBAZLIKLARIYLA ONA ENGEL OLUP PAYLAŞIMLARINI ENGELLEMEK. BUNU, SENİ YAKINDAN İZLEMEYEN BİLEMEZ.
  12. Alıntıda yazılan arkadan atma değil. Sana yazdığım gibi okunsun diye yazılmış bir yazı. Ayrıca bilgi edinmek istemeyen topluluktan bahsedilmiş.
  13. Pratikte cinlerin de var olduğunu da söylerler. Bu bilimsel bilgi değildir. Pratik hayata geçirmektir söylem değil. Pratikte FM osilatörün var olduğunu söylerler. Bu bilimsel bilgi değildir. (Bunu yukarda alıntıda sen de belirtmiş, sonradan da FM osilatörü kalınlaştırarak yine aynı çelişkiye dönmüşsün.) Pratikte dalga spektrumuna RF derler. Bu bilimsel bilgi değildir. Pratikte sosyal bilgilerle, idealizmle olguları özdeşleştirmeye çalışmak bilimsel bilgi değildir. (Nerde yaptım dersen evrensel-insan alıntı yapmıştı. Bulabilirim. ) Neyse artık yarım yamalak fizik bilgilerinle polemik yapmaya devam edeceğin anlaşıldı. Osilatörler ve bilgi yüklenimi hakkında sağlıklı alıntıları ben de alıntılarım ama, artık senin niyetine alet olmayacağım. Zira senin amacın bilgi paylaşımı değil açık aramak. Senin polemik taktiğini yenmek için bilimsel bilgiyi koyup çekilmek gerekiyor. Yoksa insanı kendine benzetiyorsun. Asıl ve tek amacın açık yakalamak. Bilgi paylaşımı değil.
  14. Bu, sana ve niyetine göre. Bana göre ise çok değerli bilgiler var.
  15. İnsanları zorla polemiğe çekiyorsun. Bu senin vazgeçilmez kangrenleşmiş üslubun. Hiç ilgisi olmayan şeyleri insanlarla tartışıp insanları meşgul ediyorsun. Sağdan soldan veya net'ten arakladığın bilgilerle "anlarım" diyorsan anladığınla(!) kalacaksın. O konuyu uzmanı ile tartışman çok komik oluyor. Buradan da, yanlış bilgilerle doğrulara örnek verip sürekli yanılgılara düşüyorsun. Şimdi yanılgılarında madem israrcısın, izah edeyim de öğren. Sen ilk iletinde RF(radyo frekans) osilatörden bahsettin. Öncelikle "FM osilatör" diye bir şey yoktur. Osilatörler sadece RF üretirler. Bu üretilene EM değil, RF ismi verilir. Fizikte eloktromanyetik spektrumun RF kısmında değerlendirilir. Hem FM diyip, hem de osilatörden bahsedersen RF konusuna girmiş olursun. RF'i misal verecekken sonsuzlukça uzunluktaki manyetik tayftan bahsetmek konuyu yarım yamalak bildiğini gösterir. Komik olur. Asıl komiklik ve inat edeceksen eğer, "FM osilatör"e ait bir kaynak ver bana. Böylelikle polemiği bırakıp, doğadaki dinamikliğe BİLGİ yüklenmesi konusuna tekrar dönmüş oluruz. Bu konu önemli.
  16. Hala inat ediyorsun bu benim uzmanlık alanım. Senin "em" dediğin AM(amplitüd modilasyon) "ey em" diye okunur. Osilatör bilgi yüklü titreşim(senin em dediğin) üretmez. Ham dalga(bilgisiz/modülasyonsuz taşıyıcı) üretir. Bu konuda başka yazmayacağım. Zira bu konuyu bilmeden yazıyorsun. Başka misal ver. Bunu bilgiye misal verdiğine ise bir önceki iletim geçerlidir.
  17. Arkadan atma karakterim yoktur. Oraya hem misal hem de senin okuman için yazdım. "siz, sen" konusu gibi. Şurada sadece üç kişiyiz. Birbirimizin hemen her yazılarını hep okuyoruz. "arka" neden olsun? Birey bilincinin bir gereği de, yazılan yazıları algılayıp olumsuz tepki göstermek değil, öz eleştiri vermektir.
  18. Bu tür eksik bilgilerin seni temel bilgilerde yanılgıya götürüyor. Yanlışın kapısından girilerek doğru bilgilere ulaşılamaz. Osilatörün FM'i olmaz. FM (Frekans modülasyon(yükleme)) bilgidir. Ayrıca EM dalga diye de bir şey yoktur. Osilatör sadece titreşimdir. Elektriğin(enerjinin) titreşimidir. Doğada da bir çok titreşimler vardır. Doğadaki ve enerjideki geri besleme zaten titreşim(hareket, dinamiklik) oluşturur. Maddenin özünde de vardır. Neticede elektriğin dinamik titreşiminde de, ışığın titreşimine de, maddenin titreşimine de(dinamikliğine) sonradan bilgi yüklenebilir. Bu yükleme ham titreşimi bilgi yüklü titreşim(modülasyon) haline getirir. (Bak, FM veya AM bilgi yüklemek (modülasyon)) Dinamiklik; maddenin var olma özüdür, hareketliliğidir, titreşimidir, osilasyonudur, geri beslenimidir.
  19. İkidir bu cevabı veriyorsun ama kastedilen senin algından farklı. Kastedilen; Emperyalizmle savaşım için vicdani rede karşı çıkan, kendi çevresindeki sömürlere göz yumup savaşmaması halinde, o vicdani redin bir anlamı kalmıyor. Lokal sömürüler de zaten emperyalizmi besliyor. Sömürü niyetin büyüğü/küçüğü, savaşlısı/savaşsızı her coğrafyadaki birey bilinci ile yok edilmeli. Kastedilen bu. Bu, emperyalist ülke halkı için de, diğer ülke halkı için de geçerlidir. Son tahlilde, bireysel bilinç her tür sömürüye karşı evrensel savaşımdır. Her bir tür vicdani red, bireysel bilince içkindir.
  20. Savaşlarda insanlar öldürülür. Askerlikte de savaşma, insan öldürme öğretilir. Sebep ne olursa olsun, savaşarak insan öldürmek birey bilincinin kabulleneceği bir olgu değildir. Emperyalizme karşı anlamlı olan vicdani red konusu, istenmeyen düzenler, yönetimler için de geçerli ve anlamlıdır. Kaldı ki savaşlar da muktedirlerin istekleri doğrultusundadır. Kimse marak etmesin ki, muktedirler olmadığında halklar kardeşçe geçineceklerdir.
  21. Ben de tam bunu söylüyorum işte. İnsanların yoğurt yiyişi farklı diyip te yoğurt yeme üsulünün INSANLIK, EVRENSELLIK, BILIMSELLIK VE BILISSELLIK olması gerektiğini göz ardı ederek, DOGAL/FENOMENAL ZIHNIYETe uygun usüllerle yoğurt yerse bir işe yaramıyor. Soruların, sorgulamaların cevapların da bilimsellliğe ve bilişselliğe uygun ilkeli olması gerekiyor. Bu cevaplama tekniği üzerindeki konuşmayı bitirirsek iyi olacak.Yeteri kadar algılanmıştır umarım.
  22. Bu arkadaşın kişiliği ve yazıları gibisine çok defa rastladım. İnsana hiç bir şey vermedikleri gibi sadece edebiyat yapıp bilgilerini bir kaç teknik deyimle satmaya çalışıyorlar. 2011 Mayısında yazmış, bilgilerini satmaya çalışmış ve kendini geliştirmek için devam etmemiş. Sıradan yazılar gibi ve hiç bir mantıki sorgulama yok. Eminim ki halen şu aşağıdaki çelişkisi ile devam ediyordur. İnsanların bilgiyle doğduğunu Küresel Vana arkadaşımız da iddia ediyordu. Bu metafiziki bir görüş. Çözülemediğinde insanı teolojik çözüme götürür. -------- Senin yazılarında ise sorulara bilimsel, olgusal, mantıksal, gözlemsel çözümler görüyorum. Bir de cevapların açık net olsa.. Mesela ben olsa idim, arkadaşa şöyle basitçe cevap verir çelişkisinin farkına vardırırdım. İlgi: Hayır, doğuştan gelen bilgi yoktur. İnsanlar bilgilerini fonomenleri, olguları gözlemlerinden ve kendisinden önceki yaşayan insanların gözlemlerinden öğrenirler. Bilgi sezgisel değil gözlemsel, olgusal olmalı.
  23. Yine link verdi diye hiç düşünmedim. Aksine yararlı oluyor. Benim söylemek istediğim; doğrumu/yanlışmı sorularıma, ön bilgi olarak doğru veya yanlış olduğunu belirttikten sonra detaya girmek olsun idi. Doğru ve yanlış olduğunu belirttikten hemen sonra, detaya girmeden, bir cümle ile kısa bir ön özet tanım yapmak daha da kolay anlaşılır olur. Çok masraflı oluyorum ama anlaşılabilirlik için bu gerekli. Bütün anlatmak istediğim bu. Duyarlılığın için çok teşekkürler
  24. Buz yoktu zaten. Bindiğim dalı kesmem. Bilgi kaynağım olarak bana ve insanlığa her zaman lazımsın. Diğerleri tamam ama, şüphe doğru mu? Şüphecilik olmalı diye biliyorum.
×
×
  • Create New...