-
İçerik sayısı
250 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
8
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by ilgi
-
Demokrasinin kendisi gözlem neticesi, sosyal bilgi olarak çıkmamış mı? Bu bilginin bilimsel yönü var mı?
- 35 yanıt
-
- 1
-
-
Yukarda, olguya gözlem veya bakış açısı, hep felsefi olarak bahsedilmiş. Gözlemin veya bakış açısının bilimsel olanı yok mu? Konu sosyal konular olsa da bilimsel, objektif bakış açısı vardır mutlaka. Yine, Cümlenin son kısmındaki "BILGININ CESIDI VE NITELIGINI ORTAYA KOYMA ADINA YAPILIYOR."u kabullensek dahi, çeşidin ve niteliğinin filtrelemesi yapılmalı. Bilimsellikte de yasa va kanun filtrelemesi yapılmaktadır. Yoksa her bilgiyi geçerli olarak kabullenmek gerekir.
-
İşte verdiğin linkteki bilglerden çıkarttığım benim yorumum: Sosyal gerçekliği, insanlık olarak gözlemden ideolojik ve inançsal farklılıklardan dolayı bilimsel doğrulara ulaşılamayacağını, buradaki GÖZLEM, sosyal gerçeklik te olsa, bilimsel yöntemlerle ise(belge, bulgu, olgu) sonuçta doğru sosyal bilgiye ulaşılacağını düşünüyorum. Bir soru: "Gözlem"i nasıl anlamalıyız, nedir? İdeolojik ve inançsal insanların gözlemleri farklı mıdır? Gözlem sadece olgudan bir yansı ise, tek başına bilimsel yöntem olarak kabullenemeyiz. Zira algı farklılığı vardır.
-
Doğrulama ve doğrulama yöntemlerinde farklı düşünmediğimizi sanıyorum. Ama doğrulama eyleminin doğru bilgi çıkarımı için yapıldığını da biliyorum. Başka ne için olabilir ki? Her doğrulamanın, bilimsel ve bilişsel olmadığında da hem fikir olduğumuzu sanıyorum. Verdiğin linkleri okuyacağım. Ayrıca doğru bilgilerinden yararlanmak için seni takibe devam edeceğim. Bunu daha önce de söylemiştim; Net'te en mantıklı bilgilere seninle ulaştım.
-
Doğrulama ile doğru kavramını da sen kendi sarsılmaz imanınınla kendin için algılanmaz hale getirmişsin. Belki sende iman vardır da bende hiç yok. Mesela sende felsefi bazı imanlar gözlemliyorum. Neyse bunun ayrıntılarına fazla girmeyeceğim. Yukardaki alıntılara cevap vereceğim. Doğrulama niçin yapılır? Bir tezin dogmatik mi yoksa bilimsel mi olup olmadığını ortaya koymak için. İspat yöntemi. Bu eylemin sonucunda "doğru bilgi" ortaya konulur. İşte net'ten bir açıklama: EN certify TR doğrulamak, doğruluğunu belirtmek, onaylamak, (özellikle bir incelemeden, testten sonra) açıklamak, bildirmek **** **** Artık sen de başka insanların fikirlerini, bilgilerini algılayabilir, paylaşabilir olman gerekiyor ki, BİLGİ PAYLAŞIMI OLUŞABİLSİN.
-
İnsanoğlu bir bilginin bilimsel, tutarlı, güvenilir, ispatlı, gözlemlenebilir, olgusal vs. olduğunu biliyorsa, bunun karşılığını "doğru bilgi" şeklinde kavramlaştırmasının ne sakıncası var anlamıyorum? Diğer kavramları kullanmamışımda, "doğru bilgi" kavramını kullanmışım. Değişen hiç bir şey yok. Yanlışa, ha epistemoloji üstü demişsin, ha gözlem ve olgu üstü veya veya fizik ötesi/üstü. Değişen hiç bir şey yok. Aynı anlamları ifade eden kavramları farklı göstermekle nereye varacağız? Kafa karıştırmaktan başka hiç bir işe yaramıyor. Keza bu cümle; hayır efendim sonlandırmıyor. "Doğru"ya zamansal ve mekansal olarak görece demiştik neden sonlandırsın? Doğru olduğunu söylemek sonlandırıyorsa, aynı sonlandırmayı senin kavramsallaştırdığın "gözlemlenebilir, yanlışlanabilir" ifadesi de sonlandırmış oluyor. Zira bu kavramlara ait bilgilerin diğer bilgilere göre tercih edilirliğini vurguluyorsun. Evet, dogmatik bilgiler taşıyan insanların her söylediğine karşı çıkılmasını anlıyorum da, aynı anlamları ifade eden kavramlara da karşı çıkılması "yeter artık yahu" dedirtiyor. Ne söylersek karşı çıkılıyor. Halbu ki "doğru" kavramı, bilimsel bilgiyi ifade eden evrensel kabul görmüş bir kavram. İnsanlar senle tartışmaktan korkar hale gelmiş. Seni en uzun takip eden, tartışan, faydalanmaya çalışan birisi olduğum halde, uzlaşabildiğin hiç bir insan, hiç bir ifade, hiç bir bilgi göremedim. Belki bir kaç istisna vardır. Artık kendi bu yapını da sorgulamalısın. Senin kavramsal kabulün, bilginin yanlışlanabilir, olgusal, epistemolojik olması, benimkisi de aynı kavramların eş değeri olan "doğru bilgi" olması. Farkı ne? Yeter artık yahu, beni bile isyan ettirdin..
-
Bilginin doğruluğu, yanlışlığı olmayacak mı? Yani güvenilir, tutarlı, bilgi olmayacak mı? "Doğru bilgi" demekten neden çekineceğiz? Yüzlerce deneyin sonucunda edindiğimiz, aralarında örtüşen bilgilere neden "doğru bilgi" diyemeyeceğiz? Ve yukarda söylediğin; "Epistemoloji üstü- gnostik yani bilimsel olmayan bilgidir." cümlesinden anlaşılan, epistemoloji üstü olmayan bilgiye bilimsel bilgi diyorsak eğer, neden doğru bilgi diyemiyoruz?
-
Benim gibi evrensel, bilimsel, genel geçer, doğru bilgiyi sen de arıyorsun. Düşünme ve doğru düşünme temelli yazın bunu gösteriyor. İşte yazılarından bazı alıntılar. "Doğru düzgün bir düşünce beceresine sahip olduktan sonra..." "Hanki mantıklı sorular sayesinde, en sağlıklı düşünce kurulabilir. Bir hayal dünyasına girmiş isek bu hayal dünyasından nasıl çıkabiliriz." "Doğru düşünmek için ... düşünme yöntemlerini öğrenmek gerek" "Sosyal bilgilerde yine insanın doğasını/varoluşunu esas alacağız, yani insanı esas alacağız" ..... Hem sağlıklı düşünme yöntemini kazanarak nereye varacağız? Hedef, istenen nedir? Başlığı açan sensin. Sorulara asıl cevap vermesi gereken de sensin, ben değilim sevgili dostum. Ben ise sorular sorarak bilgilerinden yararlanmak istiyorum. Zira yazında çok şey kafama takılıyor. En önemlisi; düşünmeyi öneriyorsun. Düşünenle düşünmeyen insanı nitelik olarak ayırıyorsan, düşünen insan düşünerek doğru yolu mu bulacak? Nedir bu doğru yol? Tesbitlerinden, yöntemlerinden yararlanmak istiyorum. Not: Bir çok sorularım vardı ama, foruma seyrek giriyorsun sanırım. Çoğu geride kaldı.
-
Hem bakış açısının epistemeloji olduğunu söylüyorsun, hem de doğrular önemli değil diyorsun. Bakış açısı öneriyorsan, bir doğru da öneriyorsun. İnan ki, yazılarını anlamak istiyorum. Ama okudukça da dağılıyorum, kafam karman çorman oluyor. Yine bir müddet ara vereyim. (kendime gelene kadar) Dayak yesem bundan iyi.
-
Böyle bir insan türünü tanımlarken, sanırım evrensel-insan zihniyetini kast ediyorsun. Hatta eminim. Peki... Bu nitelikleri kazanması bilimsel bilgilerle mümkün diyelim. Ya sosyal bilgiler? Sosyal bilgi ne olacak? Hangi sosyal bilgiyi benimseyip te bilinçlenip sonra da bilşselleşecek? Yoksa yeni baştan sosyal bilgi mi üretecek? Buna zamanı, yaşamı yeterli olabilecek mi? Yoksa sosyal bilgiye hiç mi gerek yok?
-
Seni tam olarak anlayabilseydim, tam olarak evrensel-insan zihniyetinde birisi olurdum heralde. Tam da evrensel-insan gibi düşünür, onun gibi yorumlar onun gibi algılardım. Demek ki, tem olarak algılayamıyorum ki halen sorularım devam ediyor. Anlamış gibi de davranamıyorum. Mesela yukarda şöyle bir cümlen var: Şu an, ülkedeki gibi adamlar insanlık dışı bir düzen kursun, sana ve her bireye her türlü eziyeti yapsın, sen de onlara saygı duy öyle mi? Bu mu evrensel-insan zihniyeti? Her türlü farkın farkındalığında olacağım diye, faşist zihniyetin zulmüne karşı tarafsız davran öyle mi? İnsansal davranışın/zihniyetin, insansal olmayan davranış ve zihniyete karşı bir genel geçer veya doğru kabul ettikleri kabulleri olmayacak mı? Bu kabullerin ismine, en mantıklı olan, bilimsel sosyal bilgi denmesini ben kaçınılmaz ve gerekli görüyorum. Bilimsel sosyal bilginin dışındaki her bilgi, görüyoruz ki insanı geriye götürüyor çağ dışı olamsına yol açıyor. Çağ dışı yaşama veya zihniyetine "evrensel saygı" mı olurmuş? Evrensel hukukun bile yaptırımları ilkeleri var. Bu ilkeler bilimsel sosyal bilgi değil mi? Hem bu evrensel saygı da eğer; ...e göre ise, evrensel değil, bilimsel değil, genel geçer değilse, sadece kişiye ait bir zihniyet olup başkasını ilgilendirmeyecek, diğer ...e nin de farklı ...e göresi olacak; bu nedenle de evrensel-insan zihniyeti yine güme gidecek.. Bilimsel sosyal bilginin tespiti her ne kadar zor olsa da, bilimselliği tarihten veya yaşamdaki, ilişkilerdeki gözlemlerden, insan yararı temelli olarak çıkartılabilir. İşte bunun adı, evrensel insan hakları beyannamesi(ilkeleri) değil mi? Bu, evrensel/bilimsel sosyal bilgi değil mi? ------ Şimdi hemen bana ters gelen görüşüne cevap yazdım, sorularımı sordum. Yine hemen bu sorularımdan sonra son yazdığın yazını bir daha okuyup, haklı olup olmadığıma, anlayıp anlamadığıma tekrar bakacağım.
-
Sorularıma Duran arkadaşın veya senin cevap vermesinin benim için bir önemi yok. Yeter ki sorularıma cevap verilsin ve ben tatmin olayım. Bilimsel bilgilerde aynı sonuçlara varılarak genel geçer doğrularda karar kılınmıştır. Mesela belli iletkenden, bir kesitinden, belli bir voltajda saniyede şu kadar akım geçer gibi. Başka bir iletken için de farklı değerler belirlenmiştir. Kısaca sonuçlar hep evrenseldir(evrensel doğrulardır). Ben de diyorum ki sosyal bilimlerde gözlem sonucu neden evrensel bilgiler alınmasın? Mesela senin sosyal bilimlerle ilgili bazı başlıkların var. Ben bunlar için, "hayır arkadaş bunlar senin ..görene" mi diyeyim? Yoksa sosyal yaşamla örtüştüp örtüşmediğine bakarak, bende veya toplumda bir genel geçer bilgi mi oluşsun? Mesela senin hep doğruladığın(bu doğrulama sözcüğüne ne ism verilmeli bilmiyorum) qua felsefesi sadece sana göre mi geçerli?
-
Anlaşamamak, anlayamamak yüzünden yine sorularım karambole gidecek. Senin yazılarında, sana göre tüm fikirler ..e göre değil mi? Ben de diyorum ki; doğru yoksa, "doğru yalnızca ..e göre"ye ise, o halde sana göre, Duran arkadaşımızın "düşünce üzerine" yazısı sadece kendine(duran'a) göre doğru olmuyormu?
-
Sayın Duran, Burada bile bizler "insan yararına" olduğunu iddia ettiğimiz bilgiler yazmaktayız. Misal; Kimimiz bilimsel bilgiler, kimimiz de birilerini faşist veya diktatör ilan ederek, "ona karşı nasıl mücadele edilir"in taktiklerini veriyorlar. Bir yerde okumuştum gayet mantıklı buldum. Sosyal bilgilerde doğru olan bilgi,"insanların canını yakmamak, onları mutlu kılmak amaçlı, temelli, türevi genel geçer bilgilerdir" şeklinde geçiyordu. Bu tespit evrensel hukukun da temel doğrusu sanırım. Sosyal bilgilerde eğer doğru bilgi yoksa, bizim buradaki insanlığa mesaj olsun diye yazdığımız bilgilerin nötr yada zararlı olduğunu nitelemek olasılığı da var. Öyle değil mi? Mesela sizin "düşünme üzerine" yazınız gibi. Sn. evrensel-insana göre, ...e göre olarak doğru.
- 40 yanıt
-
- 1
-
-
Sayın Duran, Düşünme üzerine genel hatlarıyla iyi bir yazı çıkarmışsınız. Sizi tebrik etmek gerekir. Keyifle ve yararlanarak okudum. Ama soracaklarım da var tabi. Tıpkı yazıdaki sorgulama ihtiyacına değindiğiz gibi, ben de soru sorma ihtiyacı hissettim. Düşünmek iyi güzel de, insanların tümü kendi kendilerine düşünerek insan ve doğa yararına(doğru) bilgi üretebilirler mi? Yani bir başka deyişle düşünerek ürettikleri bilgi, insan ve doğa yararına olabilir mi? Doğru düşünmek için sadece serbest düşünme yeterli mi? Yoksa tarihsel bilginin de önemi var mı? Eğer tarihsel bilginin de önemi varsa, bu farklı bilgilerin içerisinden insan ve doğa yararına olan, yani DOĞRU BİLGİ dediğimiz bilgide nasıl karar kılacağız? Okuyarak yada yaşayarak kazandığımız bilgi potansiyelindeki bilimsel bilgiler deney ve testle doğrulana biliyorlar. Ya sosyal bilgiler? Sosyal bilgilerde doğru bilgi için nasıl karar vereceğiz? Referans, ölçü ne olmalı? Yoksa yine iyi bilen otoritenin peşine mi takılacağız? Tarihsel sosyal bilgiler içerisinde, herkes doğru bilgiyi filtre edebilir mi? Herkes yeterli bilince sahip mi?
- 40 yanıt
-
- 1
-
-
Cümlenin ikinci kısmı tamam da, ne yani Ateist tanrının var olduğu fikrini red etmiyor mu? Bunu hemen herkes çok defa yazdı ama, dikkate alınmıyor maalesef. "Algı meselesi efendim" denilip geçiliyor. Veya "anlamadığınızı sorun" çıkmazı. Kısa, özlü ve daha alt perdeden yazılsa çok çok daha etkili, ilgilenilir, okunur olacak. Dikkatini çekmek için ne yapsak acaba?
- 4 yanıt
-
- 2
-
-
Demokrasinin olumsuz yönü de bu işte. Sen faşist zihniyete özgürlük tanı. Demokrasi içersinde semirilsin gelişsin. Başarılı oldup iktidar olduktan sonra halka zulüm uygulasın. Hem çok uzun yıllar kalmasına da izin versin.
- 2 yanıt
-
- 2
-
-
Sen kendine göre bir şeylerden bahsedebilirsin. Ben, biz halen başlık konusunu tartışıyoruz. Kaldı ki bahsettiklerin de inanç. İnançların çıkış amacı zaten toplumsallık değil mi?
-
Geçen yıl yazılan soruya bir yıl gibi bir zaman sonra cevap verirsen gözden kaçar tabi. İnan ki görmedim. Yoğunluğumdan geride kalmış yazılara pek az bakabiliyorum. Sağlıklı biligiyi tartışanlar için bilginin ona göresi veya buna göresi olmamalı. Bilginin tutarlı ve bilimsel olması yeğlenir. Kaldı ki HÜKÜMLERİN bilimsel temelde kimseye zararının olmadığı doğru değil. Bilimsel temelde hükümler toplumlar için konulmuştur. İnananlar ise hükümlerin evrenselliğini ve her zaman için geçerli olduğunu dayatırlar. Ayrıca "çamur atan" bir yapım yoktur. Bunu da detaylandırmaya gerek görmüyorum. Değmez zira.
-
Bir kez daha açık ve net sorayım o halde? Sorum her ikinize ve her ikinizin lakabına ait. "Küresel-Vana" demekle ne kastediliyor? Eğer kasıt "fenomenal ana çıkış" anlamında ise, yerine "Evrensel Vana" demek daha doğru olmayacak mı idi? "Evrensel-İnsan" lakabı; "insan sadece küremizdedir" bilgisine sahipken, "Küresel-İnsan" olması daha doğru olmayacak mı idi? Kaldı ki insanoğlunun evrene ait bilgisi, kültürü henüz yok denecek kadar az. Hatta küresel bilgisi bile.. Yeteri kadar açık ve net olmadı galiba..
-
Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur.
ilgi replied to evrensel-insan's konu in Bilim
Farklı görüş "ama" kelimesinden sonra başlıyor. Bu durumda her ikinize de şu soruları sormam gerekiyor; Küresel Vana'ya; 1- "organizasyon davranışını sağlayan bilgi insana ait değildir" Buradaki organizasyonun (dinamiklik) bilgisi insana ait değilse kime aittir? 2- Bu organizasyonun (dinamiklik, olgu, görüngü, fenomen) ismi, eşittir "BİLGİ" midir? Adına neden BİLGİ denmemiş? Evrensel-insan'a; 1- İnsanoğlu tarafından kavram ve bilgileştirilen bu olguyu, "bilgi"si olmasa idi "yok" mu sayacaktık? Evet bu soruyu yazdıktan sonra hemen düşündüm de; bilgi olmasa idi o olgunun olduğu zaten bilinmiyordu ve bize göre YOK idi.. Ama aslında vardı. "Ama aslında vardı" bilgisi bile insanoğluna ait. İşte burasını anlamak zor. Yani her olguyu var eden aslında insanoğlu oluyor. 2- Bu durumda varlığı var eden insanoğlu. Tanrı gibi sanki. Öyle ya olgu kavramlaştırılmasaydı "YOK"tu.