Jump to content

evrensel-insan

Members
  • İçerik sayısı

    3.544
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    391

Everything posted by evrensel-insan

  1. Aslinda, belki de garip gelecek ama, ben bir birey olarak ve evrensel-insan zihniyeti tasiyan bir birey olarak, kulturel yozlasmaya, insan ve insanlik adina olumlu bakiyorum. Cunku toplum hic bir kulturel, etik (milli, dini v.s.) ayrima gitmeden, bir yerde emperyalist zihniyetin insanlikdisi politikasina, yine insanlikdisinda birleserek yanit veriyor. Bu da sorosun mikro ayrimcilik ideolojisinin gecersizligi anlamini tasiyor. Yani, emperyalist zihniyet; kendi zihniyeti ile mucadele etmek zorunda kaliyor. Bu da bilhassa bati emperyalist zihniyetini, kendi toplumlari adina ve kendi ulkelerindeki asayisi saglama adina dusunceye itiyor ve "benim gencim neden bunu banayapti?" diye dusunceye sevkediyor. Tabi bu arada cezasini da ve saldirisini da geri tutmuyor. Eger insanin ve insanligin evrenselligi soz konusu ise, zaten kulturel yozlasma, bilhassa kendi kulturunde yasamayanlar icin kacinilmazdir. Kendi kulturunde yasayanlar icin, kendi kulturu hiclenmektedir. Zaten baska turlu kulturler arasi ortak bir uygulamaya gidilemez. Oyuzden toplumlar kulturel farklarindan ne kadar arinir ve ne kadar ortak nokta da birlesirlerse, emperyalist zihniyetin soros ideoloisinin mikroayrimci "bol/yonet" siari islemez hale gelir. Benim gibi, her turlu etik ve metafizik ideoloji ve inancsal yonlendirim ve yaptirimdan arinmis bir bireyin, bu bakis acisini algilamak belki de kulturel yonlendirim ve yaptirimlari korumak isteyenler adina ters gelecek ve algilanmayacaktir. Ama onemli degil, dile getirdiklerim yeteri kadar algilanmiyor, zaten. Ama, her zaman sunu soyledim ve yine soyluyorum. Hersey beyinde ve onun numenal yetisinin gelistirilmesinde ve insanlastirilmasinda yatar. Bu evrensellesmenin belki insansallasmaya fazla bir yarari olmaz ama; en azindan emperyalist zihniyeti kendi silahiyla vurur. Boylece emperyalist zihniyette, baskasina sundugu kendi toplumu temelinde kendi ilacini tatmis olur.
  2. Pante; Aciklamalarin icin, tesekkurler. Aslinda bu baslik altinda, su mdd'yi degerlendirebiliriz. Gecerliligi, olabilirligi, neleri icerdigi, orgutlenmesi, legal ve illegalitesi, parlementer veya devrim ile gelecegi v.s., bugun bu mdd'yi kimlerin ve neden savundugu, kimlerin ve neden karsi ciktigi, varsa sosyalizm ile bagi, Ataturk ve onun ulke adina ne yapmak istedigi ile olan bagi v.s. Konunun girisini sana biraktim, acilim ve gelismesini de beraberce ve baska katilimcilarin yardimlariyla da yapabiliriz.
  3. Kisaca emperyalist zihniyet ve amerikan idealizmi, hem tanriya oynuyor, hem de dogallik kisvesi altinda; insanoglunu yonlendiren ve yonlenen temelli kalici bir ayrimciliga ve belirginlige dogru gidiyor. Asil amac,ortacagin o karanlik donemine bu yondeki tek soz sahibi ve guc olarak geri donmek istemesi. Bunun da gerceklesebilmesi icin, bati beyinlerinin, robotlasmasi, teknik ve sanal dunya ile vaktini gecirmesi ve verilen her turlu direktifiharfiyen yerine getirmesi. Dogu da zaten beyin degil de, duygu one cikiyor. Bu temelde de amac, toplumlarin cemaatlestirilmesi, suru psikolojisi ve korku felsefesi temelinde birer emireri haline getirilmesi. Bunun disinda,, toplumlar her turlu sorosun mikro ayrimciligi temelinde jkendi icinde biribirine dusurulmesi, terorun desteklenmesi ve bu temelde savasan her bir ayrimin desteklenip, sanki halk ve toplum da korunuyormus izlenimi verilmesi. Bunun temelinde sanki insanlarin guvenligi icin her turlu kisi hareketinin takip altina alinmasi ve kontrol altinda tutulmasi. Kisaca dusunen beyinler degil; dusunceye itaat eden beyinler yetistirmek. Ben de Buyuk Britanya'da uzun yillardir yasiyorum ve egitime, ogretime devletin ve politikalarin verdigi "onem" in gitgide azaldigini ve her turlu bu konunun bilhassa ekonomik olarak zorlastirildigini goruyorum. Gencler, daha genc yasta, devlete,ozel firmalara kredi kartlarina borclandiriliyorlar. Mesela, yuksek tahsil icin gereken parayi bir senede bulmak hemen hemen calisan bir aile icin imkansizlasiyor ve gencler borclandiriliyor. Aslinda konu acilmisken, Buyuk Britanya'nin Londra bastaolmak uzere, cogu yerlesim yerlerinde son zamanlarda olan ve bir hafta kadar suren, anarsi icerikli, gencligin her turlu ortaligi savas alanina cevirme, yagmalama, yakip yikma eylemleri; bence batida neler oldugunun ya da olacaginin en guzel gostergesi. Sen, ulkeni kendinden kilometrelerce uzaktaki ulkelere her turlu saldiri yaparken, ve bu ekonomik harcamayi toplumdan cikarmaya calisirken ve bunu mesru kilarken, hangi akila kulluk bu hareketlere karsi cikabilirsin? Balik bastan kokuyor, bugun herkes en "basit/dusuk" akliyla, guc gosterisinin bir mesruluk oldugunu algiliyor. Bu suna benziyor, baba gidip disarida, bir baska babaya saldiriyor, onun ailesine bomba yagdiriyor ve kendi cocugu aile icinde isyan edince de bunu onlemeye calisiyor. Cocuk demezmi ki "baba, ne kiziyorsun; bende senin yaptigini yapiyorum" diye. Bu da bir seyi gosteriyorki, iki yuzlu emperyalist zihniyet siddetini sadece disariya degil, gerektiginde kendi ulkesine toplumuna da kullaniyor ve bunu hic gostermek istemiyor. Cunku bu algilanirsa, ikiyuzunun gercek olan canavar yuzu aciga cikacak. Dolayisiyle, bu arada nihilizmin hicliliginin ve bilincsiz gelen bireyci akilciligin da yardimiyla, her bir cocuk potansiyel bir anarsist, ya da pasifist olarak yetisiyor. Bu genel yonlenim, zaten kultur,etik v.s. farkini da ortadan kaldiriyor. Bunun boyle olmadigini gerektiginde hukumet kendi politik cikari amacinda bir fark catismasina tasima gibi bir hatayayoneliyor, ama; toplum ve farkli halklari bu politik oyuna gelmiyor. Yok olaylari zencilere yikmak isterken, beyazlarin olduguda goruluyor, muslumanlara yikmak isterken baska dini inanislarinda oldugu goruluyor. Oyuzden maaslesef, icinde yasadigimiz gunumuz dunyasi, gucun, otoritenin, bireyci akilciligin v.s. temelli herkesi bir biriyle savastirma, her turlu kaosa davetiye cikarma gerektiginde her turlu insanlikdisi saldirma ve uygulama cagi. Bir yuzyil onceki, egitim, ogretim, adalet, esitlik, hak, hukuk, ozgurluk, hosgoru, anlayis v.s. temelli toplumun her turlu farkli halklariyla birarada yasamasini saglayan degerler artik kalmadi. Ne BM kaldi, ne insan haklari. Sadece guclu olan kendi otoritesi ve ideolojik/politik propagandasiyla yaptigi her turlu insanlikdisi uygulamayi, kendi ekonomik ve politik cikarinca mesru ve kanuni kilmaya calisiyor. Bu bircesit orman kanunu, yani guclu olan hakli, mesru ve dogru oluyor. Taki o gucunu koruyana ve baska bir yere kaptirmayana kadar. Bunca insanoglunun bilimsel, numenal yeti olarak, teknik olarak v.s. ilerlemisligineragmen ve insanlik adina daha bir gelisecegine ragmen; resmen bu gidisat ronesans onceki tarihin karanlik devridir. Ben, bizden sonraki nesillerin daha bir zor sartlarda yasam surdurecegini dusunuyorum. Bu aslinda bir kulturel degil; kendisine insan diyenin global yozlasmasi. Bu insanoglunun insanliginin tarihteki daha onceki donemlere nazaran, daha bir hizla geriye dogru gitmesi.
  4. Musluman, kendince ya da kendine verilence, islamin ve imanin sartlarini uygulayan ve kendi varligindan bir haber, birey bilinci olmayan ve bu inanc ve uygulamasini cevresine, nesliner aktaran toplumsal kisilik sahibi dindar biridir. Bunu kendine meslek edinmisse, bir misyon kendine yuklemisse de dincidir.
  5. Pante; Aciklamalarin icin, tesekkurler. Birde TKP (yeraltinda iken) baskani Ismail Bilen ile olan bagini sorabilir miyim?
  6. Pante; Uzucuhaberi ben de bugun TV'dan duydum. Ayrica verdgin bilgiler icin de tesekkurler. Turkiye Isci partisi ile olan bagi nedir?, bilhassa Behice Boran ile.
  7. Murat-tlv; Ben dunyanin herhangibir cografyasindaki, herhangibir toplumun ki buna toplumumuz dahil; toplumsal, parcasal, bolgesel etik ve metafizik algilarindan degil; genel olan evrensel hukuk, insan haklari hak ve ozgurluklerin temelinde bahsettim. Cunku buna gore bir kisinin rizasi olmadan onun ile cinsel iliskiye zorla gecmek suctur. Oyuzden benim degerlendirmem bolgesel ve toplumsal degildir. temeli insanoglu olan ve insanoglunun dusunce ve davranis olarak uygulama temelli insan ve insanligini iceren acisindandir. Cunku, sonucta sucta ceza da v.s. dahil; neyin bunlari gerektirdigi hakkinda tum insanoglunu baglayan ne bir etik algi vardir, ne de bir uygulama vardir. Yani evrensel bir onay yoktur. Oyuzden de guc ve otorite temelli uygulamalar kendini mesru ve gecerli kilmaktadir. Ben ornekleri bu algi temelinde verdim. Mesela insanin insani oldurme gibi bir hakki ve ozgurlugu yokken, savastaki bir oldurme ya da hakimin kirdigi bir kalem sonucu oldurme suc sayilmamaktadir. Bu sarta, duruma v.s. bagli cifte standarti ben vurguladim. Tabi burada temel,insanoglunun insan ve insanligidir, yoksa onun ortaya koydugu degerler, veriler ve tabular temelli bir uygulama degil.
  8. Politika da her sey karsilikli cikar amacina bakar. Oyuzden farkli iki bakis acisi, kendilerini rahatsiz eden bir konuda pekala ayni politik cizgiyi yakalayabilir. Isin ilginci, emperyalist zihniyetin her zaman duygu somurusu ve ekonomik cikar olarak kullandigi demokrasi ve ozgurluk adina bu iki gorusun birlesmesidir. Sonucta bu oyle bir birlesmedir ki, ne bir ateist dinin kendisine hic bir sey saglamayacagi dusuncesini one cikarir, ne de bir dindar; baska bir musluman ulkeye saldirirken, muslumanligi savunur. Aslinda, kendi kendileri ile celistikleri akillarinin inanci temelinde gun yuzune cikmaz. Oyuzdenkimin ne oldugu degil; ne yaptigi onemlidir. Sonucta kisiyi ortaya koyan, onun eylemidir, soylemi degil. Eski bir deyis vardir "Teori pratige uymaz" diye. Iste burada da, ateist teori, bu pratigi uygulayanlara ve islam teorisi de, bu muslumanligi uygulayanlara uymuyor. Boylece iki beynamaz, ayni seccade debirlesiyor.
  9. Çünkü ceza'nın varlığı, otoritenin varlığına işaret eder. -murat-tlv- Otoritenin varligi tek basina yetmez. Cunku ortada bir ceza olabilmesi icin, suc olmasi gerekir. Iste otorite, kendi algisinca neyi suc olarak aciklarsa, cezayi da ona paralel olarak uygular. Sonucta suc olsun olmasin, ceza bir yaptirimdir ve uygulanabilmesi icin, otorite, guc, yetki v.s. gerekir. Bunu da sistem yine kendi algisinca, hukuk denen bir isleyis ile uygulamaktadir. Oyuzden;ceza, suc, hukuk, hak, hukum, otorite, guc biribirini yonlendiren ve yoneten sistem ve duzen olarak tamamlamaktadir. Isin en ilginc ve ikiyuzlu tarafi ise, bu kavram ve uygulamalarinin sadece algi temelinde olmasidir. Mesela birisine tecavuz etmek bir suc iken; savastaki bir tecavuz, ya da toplumumuzdaki gibi, esinin istemi olmadigi halde, kocasinin onun ile zorla cinsel iliskiye girmesi tecavuz olmaz. Oyuzden son iki ornek bir cezaya tabi degildir. Ya da bir olayi teror sucu olarak algilarken, bir ulkenin baska bir ulkeye saldirisi bu kapsama girmez ve devlet teroru algilanmaz ve suc olmaz. Iste bu cifte standartta, otoritenin, yoneten ve yonlendirenin; her turlu kavrami kendi ayrimci cikari temelinde ve guc uygulayarak degerlendirmesinden kaynaklanir.
  10. Dolayisiyle, dunyanin hangi cografyasinda ve toplumunda olursa olsun, hic bir dil yapilanisi ve kullanimi, kavram, anlam ve icerik; insanoglunda dogustan itibaren yoktur. Ayrica, hilafsiz her dilin yapilanis ve kullaniminin her kavramin ve anlam icerigin insanoglu tarihinde bir baslangic donemi vardir ve bu tarihi baslangic doneminden once adindan bahsedilen her ne ise o, insanoglunun yasam ve iliskisinde, dusuncesinde ve davranisinda, sistem ve duzeninde yer almamistir. Ayrica insanoglu,dil kullanim ve dil yaratim, kavram yaratimi olarak algi temelinde once POZITIFI ALGILAR VE KAVRAMLASTIRIR. Negatif ise bunun anlamsal ve iceriksel sorgulanmasi sonucu dogar. Bu da bize hic bir kavramin negatif anlam ve iceriginin, POZITIFI OLMADAN MUMKUN OLAMAYACAGINI GOSTERIR. Cunku insanogluna yansiyan herhangibir akilci yada gozlemsel olgu ya da kurgunun yansitilmasi ve ortaya konulmasi, once VAR ve POZITIF/OLUMLU olarak mumkundur. Duyular ve duyumlar, once pozitif algilar ve sonra da bu pozitif algiyi anlam ve icerik olarak negatifler, ya da olumsuzlastirir. Oyuzden ateizm, ne tanri olmadan, ne de dini uygulama olmadan kavram olarak ortaya atilmasi, ve anlam ve icerik verilmesi mumkun degildir. Bir sey daha mumkun degildir, insanoglu tanriyi sorgulamadan, dini uygulamalarini sorgulamadan ve bu ikisini de negatif dusunce ve davranisa yasam ve iliskisinde tasimadan da ateizm bilinc ve farkindalik olarak mumkun degildir. Bu da yukarida aciklanan insanoglu tarihsel donemidir ve bu donemden once de ateizm yoktur. Tarihi donem oncesi dile gelen ifadeler, anlam ve icerikler o izlenimi verse de, o donemde ateizm bilinc ve farkindaligindan bahsedilemeyeceginden, ateizmden de bahsedilemez. Bu her turlu kavram ve onun dusunce ve anlam/icerik olarak negatiflenmesi ve olumsuzlanmasi icin gecerligir. Tez olmadan, antitez olmaz, antitez olmadan, sentez olmaz the olmadan anti olmaz, pro olmadan contra olmaz, the olmadan counter olmaz, is olmadan, non olmaz, SEYIN KENDISI OLMADAN, KARSITI VE DISI, DEGILI, OLMAYANI, KARSI KENDISI OLMASI DUYUSAL VE DUYUMSAL ALGI OLARAK MUMKUN DEGILDIR.
  11. Insanoglunun tarihi ve tarihsel her turlu metafizik, etik ve inancsal ve de felsefi/bilimsel yasam ve iliskilerini degerlendirirken, cok degerde, veride v.s. tarihi algi yanilgisi yasanmaktadir. Din, ateizm, milliyetcilik, tanri ve bilimum aklin ortaya attigi kavramlar, tarihi bilinclilik olarak tarihte olmadigi donemlere algi yanilgisi olarak monte edilmektedir. Insanoglu bu hatayi yaptikca da, neyin ne olarak ortaya ciktiginin bilinc ve farkindaligina varamamaktadir. Butun bu ana kavramlarin tarihi ortaya cikislarina baktigimizda, yapilan hatanin kavram henuz ortaya cikmadan ve tarihi bilincini insanoglu ortaya koymadan, sanki o kavram insanoglunun yasam ve iliskisinde, duzeninde ve sistemninde daha once varmis gibi algilanmaktadir. Buna bir ornek verirsek,mesela ortacagda bir savasta; gokten ucak ucurmak ne kadar mantiksal abeslik tasirsa, iste bu kavramlarin da tarihinden once tarihe maledilmesi o kadar mantiksal abeslik tasir. Ana kavramlari ve insanoglu tarihindeki yerini alislarini siralayalim. M.O. 4000 yilinda madde yoktu. Kadin kolelesmeden, din ve dini uygulama bilinci yoktu. Ronesans'a kadar bilimin bagimsizligi yoktu. 1500 lere kadar, dusunce ve ifade ozgurlugu ve dini uygulamalari uygulamama ve sorgulamama yoktu. Schopenhauer'e kadar Tanri olumsuz ve negatif olarak sorgulanmamisti. Darwin'e kadar tanri reddedilmemisti Nietzsche'ye kadar, tanri oldurulmemisti, ben, bencillik, bireycilik, bananecilik bilinc ve farkindaligi yoktu. Herseyi insanoglunun ortaya koydugu aciklanmamisti. Sosyal Darwinizme kadar, politik ve iktidar pesinde kosan ve duzen degisikligi oneren izmler yoktu. Popper'a kadar Bilimsel Kuskuculuk ve sorgulanmazlarin sorgulanmasi yoktu. Felsefe ile bilim metafizigin temelindeydi. 1789'a kadar, burjuvazi, isci sinifi, milliyetcilik, milliyet, sekuleriti yoktu. Derrida'nin deconstruction'ina kadar, dilin ve kavramin onemi ne felsefe ne de bilimde algilanamamisti Qua felsefesine kadar, disaridan bakis acisi ve notr algi yoktu. Hilafsiz her turlu verinin,degerin v.s. sorgulanmasi, anlam ve icerigi farkli algisi v.s. post modernizme kadar yoktu. Umarim, bundan sonra; tarihi bir donemden bahsederken, o donemde mevcut olmayan, kavramlar ve anlam/icerigi, sanki o donemde varmis gibi bahsedilmez. Eger bvu algi yanilgisina dusersek, hem kavramlarin ne oldugunu algilamamis, hem de kullandigimin kavramlarin ne oldugunun bilinc ve farkindaligina varamamis oluruz. Sonucta bu tarihi yanilgi, herhangibir kavrami, o kavramin olmadigi bir tarihi donemdeki, bir karaktere, olaya, topluma v.s. maletmemiz yanilgisina sebep olur. Oyuzden tarihi degerlendirirken, neyin ne zaman tarihte yer aldigini bilerek ve algilayarak degerlendirelim.
  12. Aslinda yetiskinligi, yasla degilde; kisinin yetistiriminin hem toplumsal ve cografi hem de kendi kendi eliyle yasam ve iliskinin her dalinda algilamasi ne dusunup davrandiginin bilinc ve farkina varmasi temelindedir. Iste o yuzden, adult ile yani yasa bagli yetiskinlik ile. maturity, yani olgunluk farkli kavramlardir. Cunku bir kisi yas olarak degil, yasam ve iliskide, halk arasindaki deyimle, pismek ile ancak olgunlasir.
  13. Insanoglu turu arasinda hic bir ayrim yoktur. Sadece numenal yeti kullanim ve paylasim farki vardir. Bunun da sebebi, dunyanin farkli cografya ve toplumlarindaki farkli kulturel ve tarihi miraslar ve farkli egitim ve yetistirimin yaninda, kisinin kendi varliginin bilinc ve farkina varmasiyla paralel, kendi kendini her turlu bilgi, bilinc, birikim, donanim v.s. olarak ve "ben oldum" dusuncesini hic bir zaman aklina getirmeyerek yasam ve iliskisinde de bu yondeki kisilik ve kimligini ortaya koyarak kullanmasi ve paylasmasidir. Zaten insanoglunun bu farkli numenal yeti duzeyi ve kullanimi, insanoglu turunu toptan gelistirecek, ve zihinsel olarak ta, insanlastiracak ve de gereksiz her turlu ayrimci savasim yerine, farklarinin gerekliligini ve farklarinin esitligini ve her farkin zincirin bir halkasi oldugunu algilatacaktir. Oyuzden farklari ayirmak ile, farklari farklariyla birlikte bir arada tutmak, cok farkli bir numenal yeti kullanim ve paylasimidir.
  14. Cok kulturluluk ve cok kulturlu halklari bir toplumsal birliktelik olarak bir arada koruyabilmek ve yasatabilmek, politikanin hak ve ozgurlukleri kendi cikari ugruna koruklemesi olayi degildir. Bu insanoglu mozayiginin her yonlu cok sesliliginin ve bu seslerden herhangibirinin digerleri ustunde bir ayricalik yaratmamasi gerektiginin, bilimsel farklar ve etiksel farklar gerceginin, dusunceye, davranisa v.s. tasinmama bilincidir. Yoksa, insan haklari ve evrensel hukuk temelli farkli hak ve ozgurlukler korunamaz ve sadece politikanin elinde liberalizmin demokrasi masali olarak islemeye devam eder. Sonucta bu bilinci alabilmek icin, birey ozgurlugunun baska bireylere gore sinirini algilamak ve asmamak, ayrica bireysel ozgurluk tanimanin ve temsilinin de bilinc ve farkinda olmak gerekir.
  15. Neva; Aslinda cok ilginc, Insanoglu Kant'tan sonra numen ve numenal yetiyi bilim ve bilimselligin alanina kattiktan sonra, scientology (adindan da anlasilacagi uzre), insanoglunun bu numenal yetisini, yani fenomenal bir goruntu vermeyen yonunu, idealist temelde tutmak ve yururlukteki tanri ve dini orgutlenmenin, insanoglunun kendi disindaki bir guce teslimiyetinin ve hatta kendi gucune teslimiyetinin kaliciligini ve gecerliligini saglama adina, numenal yetiyi, bir cesit; doga ustu ve dunya otesi temelli ve tabanini sadece insanoglu yaparak, bilim ve bilimsellige bu konuda alternatif olma cabasinda. Eger kiside, kendi varliginin bilinci ve kendisini teslim etmemesi gereken bir guc olmadigi bilinci yoksa, tanri ve din konusunda, numenal yeti konusunda, varolus, mistisizm, sir, gizem (bu kelimeler bana birini hatirlatti) konusunda scientology, sanki numenal yetilerin bilimiymis gibi bir goruntu veriyor. Bu tuzaga dusmemek lazim.
  16. Neva; Her iki roldede anaclik barindiriyor bence.-neva- O yuzden zaten basligin adi erkeksel disilik. Cunku erkeksellik karakterini veriyor, yani goruntunun erkek disi olmasi fark etmiyor, karakteristigi erkeksel, erk eksel ve erksel. Disilik kisminas gelince de, bu da uretimden ve cogalmadan geliyor. Cunku erkeksel karakteristik, cogalabilmesi icin, disiligi beslemek zorunda. Yani hem disisini koruyor, kolluyor (genelde ana olarak) hem de kullaniyor, harciyor (kadin ve seks objesi olarak) Burada dogal zihniyette mevcut olmayan, disisellik. Cunku disisellik, annenin evladina sahip olmasi ile sona eriyor, ondan sonra da erkeksel karakter basliyor. Erkegin babaliginin, temelinde yatan anaclik sa; sadece koruma ve kollama temelli.
  17. Mantik; Benim sana herhangibir seyi dayatmaya calistigim gibi bir durum yok ve olamaz. Cunku boyle bir uygulama ve algi evrensel-insan zihniyeti ve bireyin ozgur dile getirimi ile bagdasmaz. Benim, yaptigim cagdas aciklamalardir. Peki o zaman sorularla gidelim. Bilginin, su anda hala tartisilmakta olan varlik tabanlarindan hangisi, fenomen ile esdegerdir? Bilginin bes duyu ile algilanmayan, ve cognitive science, yani bilissel bilim denilen ve numenal yetiyi (dusunce, zeka, akil, bilinc v.s.) isleyen bilim dalini, hangi ontolojik tabana oturtuyorsun? Mesela, demokrasinin ontolojik tabani nedir? Bilimsel gercekligi aciklar misin? Bilimde sence degismez olan, yani degismedigine inanilan ne vardir? Degismeyen tek sey degisimdir deki, degisim, donusum, baskalasim ve olusumu bilimsel olarak nasil acikliyorsun? Bir konuda bilimsel olmak ile, inancsal olmak farkini nasil acikliyorsun? Son olarak alintidaki 4. maddeye katiliyor musun?
  18. Mantik; Eger konuyu ilerletmek istiyorsak, once bazi kisimlarda anlasma saglamamiz gerekir. Bilimin varlik ile ilgilenmezinin anlami sudur. Bilim VARLIGIN NE OLDUGUNU ONTOLOJI GIBI KESIN OLARAK ORTAYA KOYMA TARTISMASI YAPMAZ. Tarihler boyu materyalizm ve idealizm ve de pozitivizm, realizm ve subjektivizm, ve de isimcilik bu tartismayi KESINLIK, MUTLAK, DEGISMEZ uzerinden yapmaktadir. Bilimde, kesinlik, mutlak ve degismez yoktur, cunku bilgi degisir, yenilenir ve yanlislanir. Ornek olarak bir zamanlar mustakil var olan bolunmez en kucuk parca atomken, bugun artik atomun parcaciklari v.s. gozlemine bilim ulasmistir. Bu da bilimin FENOMEN olarak adlandirdigi ve bu fenomenin ne oldugunun tartismasini ontolojiye biraktigi anlamindadir. Bilimin buyun yaptigi fenomenin GOZLEMINI ORTAYA KOYMAKTIR. Her ortaya konan gozlem fenomen hakkinda daha detayli ve acik/net olgusal bilgi verir. Ayrica bilim, gozlem vermeyen; numenal yetiyi (dusunce, akil, zihin, zeka, hafiza, bilinc, farkindalik) v.s. yi de cognitive science, bilissel bilim temelinde her turlu fenomen uzerindeki etkisini, hareketini, tepkisini, sosyallesmesini, yasam ve iliskisini sistem ve duzenini v.s. gozlemler. Bu gozlem genelde psikolojinin ve psikiyatrinin alanindadir. Ayrica direk goruntu vermeyen ve aklin inandigi dogru olarak degisen,iyi, kotu, dogru, yanlis, sevgi, saygi, hak, ozgurluk, demokrasi v.s. temelli somutta yansitilan kavramlari da hareket,davranis v.s. olarak gozlemler. Iste bu acidan bilim gozleme dayanir. Bu gozlem direk olabilir ve dolayli olabilir. Eger bilim burada bir tartisma yapacaksa, gozlemin tartismasini yapar ve eger gozlem teoriye tasinir ve test edilirse de olgu adini alir. Olgu da, evrensel onay almis ve tartismaya acik olmayan bilimsel verilerdir. Ama, bilimin surekli suregelen surec temelli gozlemi ve bilgi yenilenmesi, yanlislanmasi; olguyu da degistirebilir, tabi yeni bir test edilmis teori temelinde ve yeni bir olgu ile. Oyuzden once, seninle ontolojinin varlik tartismalarinin, bilimin ve bilimselligin tabani ve tartismasi olmadiginda ve bilimin temelinin epistemoloji, yani bilgi ve gozlem oldugunda anlasmamiz gerekir. Yeni ateizme gelince Yeni Ateizm Akımının İlkeleri Yeni Ateizm akımının en önemli ilkesi, “bilimsellik ve daima bilimselliktir“. Yani, Yeni Ateizm akımından biri, bilimin söylediği şeylerin ve bilimsel bulguların doğruluğuna inanır (buradaki inanç, hissiyata bağlı inançtan çok farklıdır; test edilebilir, gözlenebilir, denenebilir, vs.) ve bilimin açıklayamadığı şeyleri “şimdilik bilinmeyen” olarak nitelendirir ve bu bilgileri öğrenmeye yönelik çalışmalar düzenler ya da var olan çalışmaları destekler. Bilimin her dalı, Yeni Ateizm akımının ilgi alanıdır ve bilimsel tüm bulgular, Yeni Ateizm akımından olanlar için son derece değerlidir.Yeni Ateizm akımı, bilgiye ulaşmanın en güvenilir yolunun “bilimsel çalışmalardan” geçtiğini düşünür; felsefi olan ve bilimsel olarak desteklenebilecek diğer yaklaşımlar hariç geriye kalan tüm bilgiye ulaşma yöntemlerini, özellikle de “dini düşünceleri” tamamiyle reddeder. Dini düşünce ile doğru bilgiye asla ulaşılamayacağına inanır. Dinin “doğru bilgi” olarak gösterdiği bazı tek tük değerlerin, dinden kaynaklanmadığına inanır, zaten insanoğlunun bu değerlere dinden çok önceleri sahip olduğuna, dinin sadece bunları bünyesine katarak bir arada topladığına inanır.Yeni Ateizm akımı, dinlerin oluşumunun ve Tanrı’nın varlığının tek sebebinin insanın inanma (sığınma) ihtiyacı ve aidiyet hissiyatı olduğuna inanır ve yeryüzündeki istisnasız tüm dinleri ve Tanrı inançlarını bu düşünceye bağlar. Dolayısıyla Yeni Ateizm hareketi, dinlerin insanlar tarafından yaratıldığını bilir ve buna çok fazla şüphe duymazlar (çünkü elde çok güçlü kanıtlar vardır). Bununla ilgili ayrıntılı yazımı şu bağlantıdan görebilirsiniz: http://probablynogod.wordpress.com/2010/07/08/inanma-ihtiyaci-ve-aidiyet-uzerine/ Bu açıdan Yeni Ateizm ile Klasik Ateizm benzer olarak düşünülebilir.Yeni Ateizm akımı, Klasik Ateizm akımına kritik bir şekilde ters olarak, Tanrı’nın var olabileceği fikrine olasılık verir. Bu olasılık matematiğe dökülürse %1 gibi düşük değerler olsa da, “bilimsel bilgilerin kesin olmayışı ilkesi” sebebiyle her zaman tamamen yanılma ihtimalinin varlığının bilincindedir. Ancak elbette ki bu, Yeni Ateizm düşünüşünün bilimsellik niteliğinden kaynaklanmaktadır ve Yeni Ateizm akımından olan biri, en sağlam deneylerin ve tek bir sonucu destekleyen tüm verilerin de hatalı olabileceği (çok çok çok düşük ihtimalle olsa da) gerçeğini aklında tutar. Bu açıdan Yeni Ateizm hareketi Agnostik bazı unsurlar içerir diyebiliriz. Ancak Agnostisizm’den çok farklı olarak, genel olarak hayata tamamiyle şüpheci ve bilinmezci yaklaşmaz, hayat felsefesi bu değildir. Agnostisizm ile ilgili ayrıntılı yazımı şu bağlantıda bulabilirsiniz: http://probablynogod.wordpress.com/2010/09/24/agnostisizm-nedir-agnostisizmi-taniyor-musunuz/http://probablynogod.wordpress.com/2010/08/10/yeni-ateizm-akimi/Elbette bir serbest dusunur olarak bu yeni ateizmi konusabiliriz. Benim su an da ve sadece bir gozlem ile ilk karsi ciktigim, 4. maddedir.
  19. Mantik; Bilim varlıktan değil, bizim dışımızda reel bir varlığın bulunduğu kabulünden yola çıkar.-mantik- Tamam iste, yalniz onun ne oldugu ile ilgilenmez, sadece gozlemini dile getirir. Varligin ne oldugu konusu, ontolojinin tartismasidir. Bilimde tartisma yoktur. Aslinda ateizm konusunda da, bir uclem vardir ve ateizmin bu uclemden hangisinden yola cikacagina baglidir. Inanctan mi, varliktan mi, bilgiden mi?
  20. Mantik; Bilim varlıktan yola çıkar. -mantik- Bilim varliktan degil, gozlem veren ve yansiyan fenomenin, GOZLEMINDEN yola cikar. Yani, varligin ne oldugunu (zaten bu insanoglunca yuzyillardir ve halen ontolojinin ideolojileri olarak tartisilmaktadir) degil, fenomenin gozlemini aciklar. Bilimsel yöntem, en basit haliyle aşağıdaki şekilde özetlenebilir: Evrendeki bir fenomenin gözlemlenmesi http://tr.wikipedia....sel_y%C3%B6ntemAyrica ,bilimin konusu itibariyle, ateizm ile bir ilgisi yoktur. Yalniz bir ateist bilimsel olabilir de, olmayabilir de.
  21. Ateist Bakis; Ben yeryuzunun hangi cografya ve toplumunda yasarsa yasasin, her bir kisi icin, onun zihinsel insanlasmasi adina elimden geleni yapiyorum. Bu benim yasam ve iliski tarzim. Ama, sonucta kendi icin ne yapacaksa kisi kendisi yapar, disaridan hic bir sey siringaylaverilmez. Kisinin kendi icin ne yapacagi da, basta kendi varliginin bilinc ve farkina varmasiyla mumkundur.
  22. Mantik; Yani evrensel-insan'ın, ontolojinin ille de metafizik olması gerektiğine dair olan inancı bence geçersizdir.-mantik- Bu bir inanc degil, felsefi siniflandirmanin bir ortak beynelminel kabulu. Bu kabule gore varlik konusunu isleyen felsefe dali, metafiziktir. Varlik konusu da iki ye ayrilir, ontolojinin; mustakil var olan varlik; substantial existence ve gercek varlik, evrenseller, real existence. Eger konu tanrinin varligi ise, o zaman da dal; teolojidir. Bilim ise VARLIKTAN YOLA CIKMAZ ve varligin ne oldugu tartismasina katilmaz, bilim bilgiden ve gozlemden yola cikar. Buradaki felsefe dali da, metafizik degil, bilgi konusunu isleyen epistemolojidir. Numen yani bes duyu ile algilanmayanlar konusuna gelince, Kan't bu konuyu ilk defa ortaya attiginda, numeni tanriya vermistir. Bugun ise numen ve numenal yetiler (dusunce, akil, zeka, zihin, hafiza, bilinc, farkindalik v.s.) cognitive science, yani bilissel bilimin konusudur. Insanoglu bu konuda hem bir fenomen, hem de numenal yeti sahibi olarak kavram tureten alternatifsiz tek canli turudur. Tabiki beyni olan her turlu canli hayvan turunun de numenal yetisi vardir, fakat anlam, icerik, ifade, kavram v.s. olarak ve her turlu bilgiyi, inanc, bilim, felsefe, dil v.s. ile siniflayan olarak bizler, kendi disimizda kalan ve algiladigimiz her turlu yansiya, kendi kavramlarimizca hitab etmekte ve monolog kurmaktayiz. Bugun bize en yakin canli olan maymun turu bile henuz bize bir alternatif degildir. Ama belki yarin, anlam,icerik, ifade, kavram paylasiminda, bir maymun turu bizim ile iliskiye ve dialoga gecebilir. Ateizm, isledigi konu itibariyle (Tanri ve din) bilimsel degildir. Tabi ki bir ateist bilincin ne oldugunu algilamis duzeydeki bir kisinin, her turlu algiya bilimsel ve bilim ile bakmasi en ideal olanidir. Ama, bu da farkli bir bilimselligin ne oldugunu algilama bilinci gerektirir. Ontolojik olarak, varligin ne oldugu tartismasi konusu bilimin konusu degil; bilimsel de degildir,cunku bilimde tartisma yoktur. Bilim, ontolojinin ne oldugunu tartistigi fenomeni gozlemlemekle yola cikar, yani NE OLARAK FENOMENI DEGIL; FENOMENDEN ELDE ETTIGI GOZLEMI ORTAYA KOYAR. Iste bu yuzden bilim teorisinin test edilebilirligine ve yeri geldigince de olgulasanin yanlislanabilirligine, gelistirilebilirligine ve yenilenebilirligine aciktir. Zaten bilim ve bilimsellik virgul olmasaydi, felsefe gibi noktaci, inancli, kesinlikci ve mutlak olurdu. Unutmamak gerekirki, bilimsel virgule verilen nokta inanctir.
  23. La-illallah; Birsey "vardir/bilimseldir" demek ile olmuyor, kanitlaman gerekir.
  24. Asil etik davranmayan sensin, su an bile forumlarda tanri var/yok tartismasini yapiyorsun? Bilimsel olmadigi bugun beynelminel olarak tasdiklidir. Sen ateizmin bilimsel oldugunu soyleyerek, ancak kendini kandirirsin.
  25. Bak, yakını gömmemek hariç (o benle alakalı değil) diğer hepsini yapabiliyorum zaten.-AB- Peki senin yapabiliyor olman demek, Turkiye' de her ateistin yapabiliyorolmasi anlamina mi geliyor? Yoksa sen bencil dusunup "ben yapabiliyorum, baskasi beni ilgilendirmez" mi diyorsun?
×
×
  • Create New...