Jump to content

evrensel-insan

Members
  • İçerik sayısı

    3.544
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    391

Everything posted by evrensel-insan

  1. Basliktaki kavramlar, aslinda algisal dogrulama kavramlaridir ve bilimsel olarak olgusal bir gozlemi evrensel onay almislik temelinde yoktur. Tarihsel olarak demokrasi bir cok anlam ve tanima burundurulmustur. Halk idaresi, azinligin cogunlugu idaresi, cogunlugun azinligi idaresi v.s. Ben burada demokrasiyi hak ve ozgurluk temelinde ele alarak degerlendirecegim. Demokrasi bir ulke ve toplumda her turlu dusunce ve davranisin dile gelmesi ve dusunceler arasi serbestce tartisma ve her turlu dusuncenin ifade edilebilmesidir. Yani sistem ve idaresi ne olursa olsun, esit ve firsatcilik olarak her turlu dusuncenin dile gelmesine izin verilmesi ve bu izin verilme temelinde taniminin, temsilinin olanakli kilinmasidir. Aslinda bu bir yerde katilimci demokrasiye isarettir. Gelelim otokrasiye, otokrasi tarihsel olarak pek bir anlam ve icerik degisikligine ugramamis, sadece demokrasi olarak cikar temelinde yutturulmaya calisilmistir. Otokrasi, emirsellik demektir. Yani idare olarak bir emir vardir ve herkes bu emire uyasr ve uymayan bertaraf edilir. Burada bunun ilk izlenimi, demokrasideki diktatorluktur. Yani demokrasisini bir emir olarak dayatmak. Bugun AKP'ye ve uyulamalarina baktigimizda, aslinda "ileri demokrasi" denilen sey "ileri otokrasi" yani "diktator demokrasi" algisidir. Iste boyle bir "demokrasi" algisinin icerigi otokrasi, "ilericiligi" de diktatorluktur. Kisaca "benim gibi dusunmeyen bertaraf olur" algisidir. Iste emperyalist zihniyetin, fiziki ve fiili icerigi guc ve otoritesi bu suru psikolojisinden ve korku felsefesinden kaynaklanir. Dolayisiyle onun bir emir kulu ve esbaskani olan AKP'nin de. Buradaki her turlu iktidar ve guc temelli otorite; hangi izmi savunursa savunsun, baskici, zorlayici, mudaheleci ve sadece kendi izminin demokrasisi temelinde oldugundan otokrattir ve diktatordur. Demokrasinin otokrat yani, genelde TC gibi toplumu birey bilincine ulasmamis ve devleti bireyi icin degil de, vatandasi devlet icin var olan algidaki idare seklidir. Yani demokrasi ya karsi cikan olmadigindan demokrat gorunur, ya da diger otokrat bir idare sekli vardir. Otokrasi ve diktatorluk her yonuyle baskici zihniyeti icerir. Cunku hem gorunurde hem de zihinlerde bir otokrasi soz konusudur.
  2. Daha onceki aciklamalarimizda, yapilandirmaciligin; hem yapilanmis yapi ve isleyisini (x ve y yani evrensel kullanim isaretlerinin sekilsel/cizimsel/yanal/dissal yapisi) hem de bu yapinin yapilandirilmisligini (serbest dusunce ve qua felsefesi ile) ortaya koymustuk. Birincisi be yapi, isleyisi ve her turlu yapilandirmacilik; insanoglunun kendisi de dahil; onun eliyle, adina, icin ve ait olarak bir monolog ve epistemolojik olarak ta rakipsiz ve alternatifsizdir. Bunu soyle algilamak gerekir. Insanoglu disinda kalan baskabir turun eger bir yapilanmdirilmisligi varsa, bu ancak o tur eliyledir ve insanoglunun henuz boyle bir tur ile bir dialogu ortak yapilandirmaciligi mevcut degildir. Bu temelde yapilandirmacilik, yapi ve isleyis paralelinde; kendi de dahil insanogluna gozlem veren her turlu fenomenal tabanin yansisina ve gozlemine insanoglu eliyle, bir deger, veri ve tabu kisaca bir data verilmesidir. Buradaki sorun, bu verilen datanin; sanki uzerine verilen fenomene aitmis gibi algilanmasidir. Yani insanoglu kendi her turlyu ozelligini fenomene verirken, sanki bu ozelliklerin fenomene ait oldugunu varsayar. Ilk sorun buradadir. Basta bu sorun, yuzyillardir metafizigin varliksal temelindeki her turlu taban ve tartismasinin ve hangi taban ve temelin ideolojik, inancsal dogrulamas temelinde indirgendigi ve determinizmi tartismasidir. Simdi bu bilimsel olmayan tartismayi bir tarafa birakip, insanoglu yapilandirmaciliginin ne oldugunu ortaya koyalim. Insanoglu yapilandirmaciligi, kendi de dahil kendine gozlem ve yansi veren fenomenal tabana kendinden ve kendi vucut ve beyninin algisi, kavrami, bilgisi ile eklemeler yapmasi ve bu her turlu eklemeyi uzerine verdigi fenomen ile kesistirmesi ve sanki o fenomenin bir parcasi olarak algilamasidir. Buradaki yapilandirma ana olarak iki turludur. Birincisi fenomenal yapilandirma, ikincisi numenal yapilandirma. Fenomenal yapilandirma: Insanoglu kerndisine gozlem ve yansi veren fenomene yonelik direk fiziksel ve gorunumu olan bir ekleme yapar ise bu fenomernal yapilandirmadir. Buradaki yapilandirma, fenomene eklenen, her turlu isimsel, tanimsal, tarifsel, dilsel, fiziksel yapilandirmadir. Buna olgusal yapilandirma da diyebiliriz. Burada iki sorun ve fark vardir, sorun olan bu yapilandirmaciligin basta dilsel olaninin sabit, sahipli, degismez ve kesinlik icermesidir. Zaten insanoglu bu sayede yapilandirdigi fenomenal tabani fenomen olarak bir birinden farklilastirabilir. Buradaki fark ise; ya insanogluna gozlem ve yansi veren bir fenomenin yapilandirilmasi, ya da insanoglu aklinin yarattigi bir adin, fenomen haline getirilmesidir. Mesela madde bir fenomenal yapilandirma iken, bir masa aklin maddeyi isleyip yeni bir fenomenal yapiyi ortaya koymasidir. Buradaki bir fark ta, bu aklin yarattiginin yapilandirma adina, bir duzensel ve sistemsel isleyis haline getirme cabasidir. Tum politik izmler ve etik bunlarin basinda gelir. Cunku burada aklin yarattigini kurumsallastirma, insa etme ve kurumlastirmasi mevcuttur. Burada uc farkli fenomenal yapilandirmaya, ornekler verelim. Madde, masa ve dini, etik ya da politik her turlu yapilandirma. Burada onemli bir algi vartdir. Bu da insanoglunun bu farki yaratan kendi numenal yetisinin yaptigi yapilandirmadir. Burada once numenal yeti ile numenal yeti deger farkini ortaya koymak gerekir. Mesela akil bir numenal yeti iken, akil ile yapilan yapilandirma, bir numenal yeti degeridir. Mesela masa ya da demokrasi. Adalet ya da sevgi. Seref ya da ozveri v.s. Kisaca insanoglunun fenomenal yapilandirdiginin mutlaka ya olgusal ya da algisal bir fenomenal tabani olmasi gerekir. Olgusal olan genelde bilimsel olurken, algisal olan inancsal ideolojik ve algilayanca dogrulanmis olandir. Buradan acik bir sekildse, hic bir yapilandirilanin olgusal ya da algisal olarak bir tabana dayanmadigini soyleyemeyiz. Yalniz bu taban ya gozlemsel ya da algisal bir tabandir. Gozlemsel ise, olgusal; algisal ise ideolojik,inancsal dogrulanmali, degisken, goreceli ve her algi tabanina gore de farklilasan konumundadir. Buradan onemli bir kavrama ortaya cikmaktadir. Yapilandirma ister bir fenomen ister bir numenal deger olsun; birincisi mutlaka insanoglu numenal yetisini gerektirir, ikincisi de mutlaka bir tabana isaret eder. Bu taban ya direk fenomenin kendisidir, ya da dogrulayan bir numenal yeti degeridir. Yani varliksal, inancsal, ideolojik bir dogrulama tabani. Genelde taban bir dogrulama tabani (ideoloji, inanc, etik v.s.) ise,bunun hem olgusal hem de ortak bir algisi yoktur ve bilimsel de degildir. Deger numenal yeti degeridir ve sadece dogrulayan tabana ya da beyne gore fenomenal bir gorunum algisi verir. Ozetlersek; Yapilandirma bir yapi ve isleyisin ya olgulasmasi ya da fenomenlesmesidir. Yapilandiran ve yapi ve isleyisi ortaya koyan, insanogludur. Bu yapilandirma yapilanan uzerine verilen ektir. Insanoglu kendi dahil her yansiyan ve gozlem vereni kendi vucudu, beyni ve nuimenal yetisinin degerleri ile yapilandirir. Bu yapilandirma olgusal da algisal da olsa, ya bilimsel ya da dogrulama olarak bir tabana temele dayanir ve ya bir fenomene yonerliktir, ya da fenomenlesmeye yoneliktir. Ya fenomendir, ya da fenomenlestirilmis olandir. Olgusal yapilandirma, gecerlilik ve yanlislanabilirlik olarak degisken, yenilenen gelisen v.s. olurken; algisal yapilandirma, dogrulama tabanli olarak sabit, sahipli, kesin, mutlak ve degismez temelde tartismalidir. Ustelik bu tartisma ustuinluk temelinde gucu, otoriteyi ve iktidari gerektirir. Ayrica bu temeldse, baskici, zorlayici, mudaheleci, yonlendirimli ve yaptirimli olarak insanlik disini icerir. Kisaca dogrulama temelli algisal yapilandirma, dogal ve fenomenal zihniyetin yapilandirmasidir. Gozlemsel temelli olgusal yapilandirma ise bilimsel, bilissel yapilandirmadir. Burada dogrulama temelli algisal yapilandirmanin, bilimselligi ise bilissellik temelindeki dogrulama temelli algidan hem serbest dusunce hem de qua felsefesi ile arinarak ve kurtularak ortaya konan, insanoglu yapilandirilmisligina dayanan ve numenal insanliga gore olan gozlemdir. Konu algilama adina, bilisselligi yuksek bir konudur. O yuzden eger yanit gelirse, daha bir bilissel kilinabilir.
  3. Moskova’dan Şam’a hareket eden Suriye yolcu uçağı, Türkiye havasahasına girdikten sonra, ABD’nin istihbaratıyla ‘askeri kargo’ taşıdığı gerekçesiyle jetler tarafından Esenboğa Havalimanı’na indirildi. Didik didik aranan uçaktaki bazı malzemelere el konuldu http://gundem.milliyet.com.tr/abd-nin-istihbaratiyla-suriye-ucagi-indirildi/gundem/gundemdetay/11.10.2012/1609824/default.htm Bilindigi gibi, gecenlerde Suriye havas sularinda vurularak dusurulen Turkiye ucaginsdan sonra, bu ikinci ucak krizi. Konuyu irdeleyelim. Istihbarati veren kim/ne-ABD ABD Suriye'de ne istiyor-Esad'i devirmek ve ulkeyi kendi politik/ekonomik ve diplomatik cikari altina almak. AKP ne yapiyor-ABD nin verdigi emirleri esbaskan olarak harfiyen uyguluyor. Iran, Cin ve Rusya-Esad'in yaninda ve sorunu diplomatik yollardan cozmeye calisiyor. Ucakta bir sey bulundu mu-henuz hayir ya da henuz ucagin indirilmesini hakli cikaracak bir aciklama yok. Ozaman ABD neden boyle bir istihbarat versin-Rusya ile AKP'nin arasini acmak icin. Hatirlanirsa, ilk ucagin da Rusya tarafindan vurulduguna dair haberler cikmisti. Su an AKP'nin durumu nedir?-Komsulari ile 0 noktasinda ve savasin esiginde. Rusya ile "papaz olmus" durumda. Daha bugun 10 tane yarali Suriyeli muhalifi ulkeye aldi. Suriye ile bomba atislarina misilleme olarak karsilik veriyor. Ustelik bu da yetmezmis gibi, su an NATO, BM ve batiyi kendisine Suriye'de Easad rejimini zorla devirme yolunda "destek cikmayanlara" da "ates puskuruyor", onlari "adalete, hak ve hukuka v.s." davet ediyor. Yani Suriye'ye savas acsa; ne NATO'dan ne BM. lerden ne de Baatidan fiili ve fiziki yardim alamayacagi gibi; Rusya/Cin/Iran ve Irak resmi hukumeti blogunu da tamamen karsisina alacak. ABD'den de fiili ve fiziki destek gelmezse, tamamen bolgede yalniz kalacak. AKP'nin de istedigi bu degil mi? zaten buna paralel olarak eyalet sistemine gecme, Anayasayi degistirme, Terore destek verme v.s. birlikte yurumuyor mu? Konu savas degil de, AKP ye yaptirilacak olan uluslararasi diplomasinin kabullenemeyecegi bir Suriye fiili/fiziki girisimi. Dost mu belki o da ABD onaylarsa, Kuzey Irak destegi!?
  4. Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven: "ÖLEN TERÖRİSTE AĞLAYAMIYORSANIZ İNSAN DEĞİLSİNİZ" "BU SORUNU EL BİRLİĞİYLE BÜYÜTTÜK" "VATANDAŞLARLA ARAMIZDA BAĞ OLUN" "TERÖRİSTİ ENTERNE EDEMİYORSANIZ DEVLET DEĞİLSİNİZ" "HER TERÖRİSTE İÇİM ACIR" "ÖNCE VATAN DEĞİL ÖNCE İNSAN" "KÜRTÇE KURSUNA GİDECEĞİM" http://www.habersaha...gildir/148.html Yukarida ana hatlari ile Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven'in gecen pazar gunu soyledikleri var. Haberin alintisinin oldugu verilen link te de her bir ana soylemin aciklamasi var. Adi gecen sahsin, gecmisi, AKP icin yaptiklari ve yine AKP eliyle bu goreve getiorilmesi goz onune alinarak, soylediklerinin ne kadarinin samimi, icten, bilincli ve farkindalikli; ne kadarinin gecmis beynine dayanan, vicdan, saygi ve duygu somurusu ve de propaganda icerdigini ve ulkkede yukselen fakat basindan gizlenen teror olaylari ile zamanlamasini her okur kendi degerlendirsin.
  5. Ama maalesef; idealistlerin baska bir irade gucune, materyalistlerin maddeye verdigi, o insanoglunun numenal yetisi; kavramsal bilginin yaraticisi ve insanoglu fenomeni dahil her turlu fenomenin kavramsal bilgisinin olarak ortaya koyucusu. Zaten insanoglunun bu uclu ozelligi algilansa, ne varliksalne de inancsal tartisma kalir. Boylece insanoglu kendi dahil her fenomeni kendi numenal yetisi ile yapilandirdiginin farkina ve bilincine varir. Tabi ki once kendsi insanoglu varliginin farkindaligi ve bilinci gerekir. Yoksa insanoglu materyalizm elinde maddelesir, idealizm elinde de kullasir. Ustelik maddelestiren de kullastiranda insanoglunun kendsisi ve numenal yetisinin varliksal, inancsal ve ideolojik degeri ve determinist indirgemeci tartismasidir.
  6. Taabi ki tursel ve evrimsel olarak bir sempanzenin en aziundan fiziksel/norokimyasal ve biyolojik olarak beyin yapisi numenal yeti gelistirecek kadar evrilmesi gerekir. Bu baska bir konudur ve zaten o yuzden de insanoglu numenal yetisi ile yasayan ve iliski kuran tur olarak henuz ve epistemolojik olarak alternatifsiz/rakipsizdir. Bu da benim zaten her zaman belirttigim konu. Yalniz evrimsel olarak beynin numenal yeti gelistirmesi baskadir, numenal yeti kullanim ve paylasiminin degersel, verisel ve tabusal kendi fenomenini yonlendirmesi ve yapilandirmasi baskadir. Iste burada bahsedilen bu numenal yetinin fenomenal yapiyi yonlendirim ve yaptiriminin devrimidir. Bu ancak devrim ile sorgulama ile,bilinbc ve farkindaslik ile algi, bilgi v.s. ile olur, evrim ile degil. Bu fark algilanirsa, ne dendigi de algilanir. Yoksa sorular ayni inanirlar gibi "neden su/bu insanoglu gibi sunu bunu yapamiyor?" a donusur. Yanit basittir. Hic bir tur, insanoglu fenomeninin soyutlamasi duzeyinde fenomen olarak gelismemistir. Yalnizbu gelisemeyecegi anlamina da gelmez.
  7. Senin bu yanasimin, ayni inanirlarin "neden sempanze insanogluna donusmuyor/evrilmiyor?" sorusu gibi olmus. Ben sana bunu soyle izah edeyim. Insanoglu numenal yetisinin ortaya attigi her turlu numenal deger ve insanoglunun bunun ile yasam surmesi, tamamen fenomen ve doga disidir. Yani fenomenin ya da dogalligin fiziksel bilgisinde boyle bir numenal yeti degerleri yoktur. Iste o yuzden konu evrimsel degil, devrimseldir. Yalniz surasini da unutmamak gerekir. Numenal yeti, hem insanoglu butununun yani onun vucut ve beyninin, hem de algisinin, bilgisinin kavraminin, ifadesinin, dilinin her turlu birlikte yasamasinin bir urunudur. Ama, numenal yeti degerlerinin degismesi,evrim ile mumkun degildir. Cunku basta,numenal yetinin algisini,bilgisini, kavramini, bilincini, farkindaligini gerektirir. Bir beyinde bunlar degismedikce ve gelismedikce evrim bunu saglayamaz. Sana bir ornek vereyim. Isci sinifi bilinc ve farkindakligi; onlari devrime ceken ve isciyi n icelik yerine koyan bir evrimci/dogal/fenomenal devrim ile saglanamaz. Cunku devrim numenal yetinin bir urunudur ve bilinc, farkindalik, bilgi, algi v.s. gerektirir. Iste bu da insanoglunun kendilik bilisselligialgisi, bilgisi, bilinc ve farkindaligi ile paraleldir. Bu da maalesef evrimci degil; devrimci bir degisim/devrimdir. Yani numenal devrim. Zaten insanoglu bugune kadar hep devrimi fenomenal olarak algiladigi icin ya da dogal/evrimci olarak algiladigi icin kaybetmistir. Cunku devrim ancak numenal yeti ile olur. Aksi kaslici olmaz. Zoraki, baskici, mudaheleci, her turlu kural kanun ve yasa direktifinde olur.
  8. Ankara'da bugün "Laik ve Demokratik Türkiye için Eşit Yurttaşlık Mitingi” için on binlerce insan bir araya geldi. http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/ankarada-bulusan-on-binler-esit-yurttaslik-talebini-haykirdi-haberi-60582
  9. Marxizmin zihniyeti dogal ve fenomenal bir zihniyettir, numenal degil. Yani bilisselligi bilinc ve farkindalik olarak hesaba katmaz ve insanoglunu sadece nicelik bir yigin, kitle olarak algilar. Bu da insanoglunu temelde madde yerine koymasindan gelir. Yani devrim, yiginlarin kitlenin bir ideoloji yada inanc temelinde oncu eliyle onun arkasindan gitmesidir. Kisaca ortada insanoglu bilinc ve farkindaligi bilissellik olarak yoktur. Kisaca sadece niceldir, zihin niteligi aranmaz. Cunku insanoglu varliginin bilisselligine sahip degildir.
  10. Suraya bir goz at. http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/593-turkiyeye-ozgu-pragmatizm-yararcilik/ Pragmatisizm algilanir ve politik temeldeki olmayan bilinc ve farkindalik algilanirsa, ancak; bugun kendine sosyalist diyenlerin nasil olup ta AKP'ye destek verdigi de algilanir, ya da kendine ateist diyen bir beynin.
  11. Dedigim gibi. Ortada bilissel olmayan bir pragmatisizm var. Yani "ruzgara gore yon degistiren" bu maalesef ulke ve toplumumuzun bilissel olmamasindan kaynaklaniyor. Yani bir politik bilinc ve farkindalik olmadigindan. Bu Ataturk dahil, tum TC tarihi icin gecerli.
  12. Burada konu ne gecmisi ne de ne oldugu. Gozlem olarak AKP'nin ulke toplumunu "kindar/dindar nesil yetistirmek" icin yonlendirmesine karsi cikis. Varmi baska bir oncu/onder guc bu karsi cikisi yapan? Aydinlik, ulusal kanal, TGB ve isci partisi bunu yapiyor. Ayrica turkiye'ye ozgu pragmatizm zaten bu. Yani gelisime gore kabuk degistirmek. Cunku hic bir politik ya da ideolojik bilissellik yok.Yani politik ve izm olarak kimse ne yaptiginin neyi savundugunun bilinc ve farkinda degil. O yuzden her turlu yanasim guncel ve siradan. Pragmatisizm de tutarlilik olmaz. Tutarlilik bilinc ve farkindalik temelli bilgi ve dusunce gerektirir. Ayrica ayni dusunce ufuk kitligi, bugun savasa karsi cikani Esadci yapar. Ben bunu RTE'nin bir soylemi olarak baslikta acikladim.
  13. Biricisi "insanin dogasi" nedir. Insanin dogasi denilen, insanoglunun kavramsal bilgisi ile yapilandirdigidir. Zaten o yuzden dogasina degil; bu yapilandirdigi zihniyetine aykiridir. Cunku yapilandirilmis dogal/fenomenal zihniyet insan varligi bilinc ve farkindaligini icermez. Ideolojik ve inancsal olarak insani ya madde ya da kul yapar. Ayrica ortada bir ayrimda yok. Farklarin ortaya konumu var. Cunku zihinsel devrim; evrim ile mumkun degildir. Insanoglunun kendi varliginin bilisselligi ve kendi zihniyetini sorgulayarak degistirmesi ile mumkundur, yani zihinsel devrim ile.
  14. Isci Partisi Uye Katilim Toreni Su an ulusal kanalda bu toren canli yayin olarak veriliyor ve su an konusan genel baskan vekili Hasan Basri Ozbey. Ben bireysel olarak isci partisini anti emperyalist, her turlu etik, ideolojik inancsal deger, veri ve tabu farklarinin farkina varmis farklar esitligi ve antiayrimciligi, hak ve ozgurlukler evrensel hukuk ve de cografyanin toplumunun farkli halklarinin antiayrimci ve bolunmez butunlugu altinda destekliyorum. Evrensel-insan zihniyeti insanoglunu her turlu ortamda birlikte, beraber ve farklari ile birlikte yasatma ve yasama zihniyetini tasir. Su anda maalesef, gozlem olarak isci partisinin disinda toplum ve farkli halklarina yol gosterecek ve hizmet verecek baska bir oncu orgutsel bir guc yok. Isci partisinin gecmisi farkli bir resimdir. Onemli olan ise guncel ve cagdas verdigi gozlemdir. Emperyalist zihniyet te, tam tersi olarak mikroayrimci, bolucu, cikarci ve her turlu insanlikdisi dogal ve fenomenal zihniyeti tasir.
  15. Yurt Gazetesinden gündeme “Havan topu” gibi düşen iddia… “Akçakale’yi vuran bombayı AKP verdi…” Yurt gazetesi manşetten tüm sayfa verdiği özel haberinde Akçakale’yi vuran bombanın havan topu mermisi olduğuna işaret ederek, bombayı atanın Özgür Suriye Ordusu olduğuna işaret etti. Bombanın Suriye ile alakası olmadığını yazan gazete, söz konusu havan topu mermisinin NATO envanterinde bulunduğu ve Türkiye’den Özgür Suriye Ordusuna temin edildiği iddialarına yer verdi. Suriye’nin elinde bu tip bir bomba olmadığını belirten gazete olayın provakasoyon olduğunu ve amacın Türkiye’yi Suriye’ye müdahaleye çekmek olduğunu yazdı. http://www.gazete2023.com/haber/2028...opu-vurdu.html Akçakale neyle vuruldu? Merkez ve yandaş medya, olayı nesnel bir gözle araştırmadan hemen hükümetin resmi görüşleri doğrultusunda ele aldı ve savaş kışkırtıcılığı yapmaya başladı. Oysa Batılı kaynaklarda yer alan haberlerde ısrarlı bir biçimde ilçenin “havan” ateşiyle isabet aldığı ifade ediliyor. Yurt’un gerek Suriye gerekse iki taraftaki yerel kaynaklardan aldığı bilgiler de bu yönde. İlçenin top mermisiyle vurulduğunun söylenmesi, ateş edenin Suriye Ordusu olduğu izlenimi yaratmak üzere ileri sürülüyor. Türk tarafına düşen top mermileri, Türkiye’nin açtığı misilleme ateşine karşılık Suriye’nin açtığı ateşten kaynaklanıyor. Bu mermilerin hiçbirinin Akçakale ilçe merkezine düşmediği bildiriliyor. Bugün Akçakale’deki durumu sayfalarına taşıyan The New York Times Gazetesi’nin haberinde yer alan şu cümleler ise oldukça dikkat çekici: Akçakale’nin havan mermisiyle vurulduğu ise ateş edenin kimliği konusunda kanıt sunuyor. Çünkü, muhaliflerin elinde de Türkiye ve diğer NATO ülkeleri tarafından verilen çok sayıda havan bulunuyor. Bu nedenle, Suriye kaynaklarının verdiği ve bizim Yurt Gazetesi olarak, sağlam kaynaklara doğrulattığımız bilgilere göre, Akçakale’yi vuran havan silahının Türkiye tarafından verilmiş olma olasılığı çok yüksek. Dün Akçakale’deki durumu sayfalarına taşıyan The New York Times gazetesinin haber-analizinde şöyle deniyordu: “Türkiye’yi vuran havan mermisinin hükümet güçleri tarafından mı yoksa Esad hükümetini devirmeye çalışan isyancılar tarafından mı ateşlendiği bilinmiyor.” http://muhalifhaber.org/akcakale-akp...i-vuruldu.html
  16. Konu ile ilgili diger gelismeler. Şanlıurfa'nın Akçakale İlçesi'ndeki olayın ardından, bir benzeri de Hatay sınırında yaşandı. Suriye tarafından atılan bir top mermisi, sınır köyünde bir zeytinliğe düştü. Ancak bu kez korkulan olmadı, can ve mal kaybı yaşanmadı. Hatay'a Suriye'den atılan bir havan topu mermisi daha düştü. Yayladağı ilçesine bağlı Aşağıpulluyazı Köyü yakınlarında saat 16:30 sularında bir havan topu mermisi sınırın yaklaşık 50 metre içerisine düştü. Ölen ya da yaralananın olmadığı olayda, kırsal alana düşen havan mermisinin sesi köylüler tarafından da duyuldu. Hatay Valisi Celalettin Lekesiz, bölgedeki askeri birliklerin anında karşılık verdiğini açıkladı. Bu kez Zeytinliğe Düştü Akçakale'de, Suriye'den açılan top ateşinde, 5 vatandaşın hayatını kaybetmesinin ardından Türkiye misliyle karşılık verdi. Suriye'deki çatışmalar, bu kez Hatay sınırında etkisini gösterdi. Suriye tarafından atılan top mermisi Hatay’ın Altınözü ilçesine bağlı Sarıbük Köyü’ndeki bir zeytinliğe düştü. Düştüğü yerde büyük bir çukur oluşturan top mermisinden dağılan şarapnel parçaları ise çevreye saçıldı. Neyse ki bu kez korkulan olmadı. Köyde can ve mal kaybı yaşanmadı. 524 Suriyeli Daha Geldi Bu arada,16'sı yaralı 524 Suriyeli daha Kilis ve Hatay sınırından Türkiye'ye geldi. Yaralılar, bölgedeki hastanelerde tedavi altına alındı. 1 yarbay,1 binbaşı ve ailelerinin olduğu 8 kişi, Hatay'daki Apaydın kampına diğer Suriyeliler de barınacakları Adıyaman'daki çadırkente gönderildi. Son gelenlerle birlikte Türkiye'de misafir edilen Suriyelilerin sayısı 97 bine yaklaştı. Sınırda Askeri Hareketlilik Sürüyor Bu arada sınır bölgesinde askeri hareketlilik de sürüyor. Şanlıurfa 20'nci Zırhlı Tugay Komutanlığı'ndan çok sayıda tank ve uçaksavar Suruç ilçesi sınır bölgesine sevk edildi. Goruldugu gibi, dusen bombalar, yaralananlara yataklik ve tedavi ve de savas hazirliklari bir uclu olarak devam ediyor.
  17. Yukarida koyulastirilan kismi aciklar misin? Bunun icin bir delil ya da belge var mi? Rusya eger boyle bir eylem gerceklestirdi ise "Turkiye'nin tansiyonunu olcmek" hangi konuda ve ne ile ilgili?
  18. İşte Suriye Tezkeresinin Detayları Meclis'te kabul edilen Suriye tezkeresinin içeriği belli oldu. Suriye konusunda, TSK'nın yabancı ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi de dahil Hükümete 1 yıl süreyle yetki verilmesini öngören Başbakanlık Tezkeresi,TBMM'den geçti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla TBMM Başkanlığı'na gönderilen tezkerede, şunlar kaydedildi: ''Suriye'de devam etmekte olan krizin bölgesel istikrar ve güvenliğe olduğu kadar, ulusal güvenliğimize menfi etkisi giderek artan şekilde görülmektedir. Suriye Arap Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetlerince yürütülen askeri harekatlar kapsamında, 20 Eylül 2012 tarihinden itibaren ülkemiz topraklarına da saldırgan eylemler yönelmiş ve müteaddit uyarılarımıza ve diplomatik girişimlerimize rağmen bu eylemler devam etmiştir. Ülkemiz topraklarına yönelik söz konusu saldırgan eylemler silahlı saldın eşiğindedir. Bu durum, ulusal güvenliğimize ciddi tehdit ve riskler oluşturan bir aşamaya ulaşmıştır. Bu itibarla, ülkemize yönelebilecek ilave risk ve tehditlere karşı zamanında ve süratle hareket etmek ve gerekli tedbirleri almak ihtiyacı hasıl olmuştur. Bu çerçevede, hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükümetçe takdir ve tespit edilmek kaydıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve görevlendirilmesi ile bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için bir yıl süreyle izin verilmesini Anayasanın 92. maddesi uyarınca arz ederim." Tezkeredikkatli okundugunda, ve tezkerenin sonunda "yabanci ulkelere gonderilmesi" cumlesi var. Kimdir/nedir bu yabanci ulkeler?, ABD ve BOP projesinin emperyalist zihniyetinin ustelik Suriye disinda kalan ulkeleri mi olacak? Mesela Iran!?
  19. Suriye iler ilgili guncel gelismelerin bugune kadar olan aciklanmasi, asagidaki basliktadir. http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/936-beklenen-suriye-savasi-mi/page__pid__8419&do=findComment&comment=8419 Savas tezkeresi meclisten gectikten ve kabul edenlerin, "bu bir savas tezkeresi degildir" aciklamalarindan sonra; bunlarin aslinda bir politik aldatmaca oldugu bir kez daha algilandi. RTE en son "biz savas yanlisi degiliz, asma savastanda uzak degiliz. 'yurtta sulh/cihanda sulh' sadece sulh icin gecerlidir. Savas karsitlari da baazcidir" aciklamasini yapti. Bu arada basta Golcuk olmak uzere savas hazirliklari da baslatildi. Ayni politik beyin algisi daha once de 4+4+4+ egitim sistemine karsi cikanlari "PKK'li ve terorist olmak" ile suclasmisti. Kisaca RTE kendisine fikir olarak karsicikan fikir ne olursa olsun, kendince onu etiketliyebilecek ve politik cikar somurusu yapabilecek ve her turlu iyi niyeti su istismar edebilecek bir cumle buluyor. Simdi konuya Turkiye ya da Suriye olarak degilde; disaridan qua felsefesi ile bakalim. Turkiye icin kandil ne ise, Suriye icin de Apaydin kampi odur. Turkiye nasil baska ulkeleri PKK'ya yardim ve yataklik ile sucluyorsa; Suriye de kendi karsitlarina Turkiye'nin yardim ve yataklik ettigini soylemektedir. Turkiye nasil herkesi "PKK'ya destek vermek" ile sucluyorsa; Suriye'de herkesi ve Turkiye'yi kendi teroristlerine destek vermek ile suclamaktadir. Kisaca Turkiye nasil suriye muhaliflerini "terorist" olarak algilamiyorsa, Suriye'de eger yardim ve yataklik yapiyorsa, PKK ya da bolge terorizmini terorist olarak algilamamaktadir. Peki o zaman her taraf kendi politik cikari olarak meselelere yanasi ve birbiri ile savas durumuna gelirken; ne demektir "savas karsitligi?" Burada evrensel hukuk, hak ve ozgurlukler ve insanoglu on plandadir. Cunku savas olum demektir, yasam hakkini sonlandirmak demektir. Savas savasi yuruten ulkeler adina yikim, gerileme ve her turlu yyasam sorunu demektir. Ayrica savas karari alanlar ile savasanlar da farklidir. Savasacak olan ulke toplumu ve halkidir. Iste bu iki ulke toplumu ve halki savas istememektedir. Zaten Turkiye kendi iktidar cikari acisindan toplum ve halklarini savasa kiskirtmak politikasi gutmektedir. Cunku emperyalist zihniyet boyle buyurur ve emir verir. Ne turkiye toplum ve farkli halklarina, ne de Suriye toplum ve farkli halklarina kendi ulkeleri disinda kalan ulke adina mudahele etme hak ve ozgurlugu vermez. Suriyenin sorunu kendine, Turkiye'nin ki kendinedir. Evet demokratik olarak ulkedeki toplum ve farkli halklar uzerindeki her turlu baski, zulum, zorlama ve ihlale karsi olmak zaten insanlik gorevidir, ama; bu bir ulkenin baska bir ulkeye mudahele hak ve ozgurlugunu dogurmaz. O yuzden savas karsiti olmak, baazci olmak degil; evrensel hukuk ve hak ve ozgurluklerden yana olmak demektir. Bunun icin de iki ulkeyi savasa yonelten etmenler her ne ise onlardan her iki ulke de kendi adina kurtulmali ve bunun cabasini gostermelidir. Yalniz, ne yazikki bu tam da emperyalist zihniyeti karsiya almaktir ve bunu su an uygulamaya calisan Turkiye politikasi degil; aksine Suriye politikasidir. Iste o yuzden savas karsitlari, ister istemez suriye politikasi ile ortusmektedir. Ama unutmamak gerekir ki, bir taraf savas acarsa, diger tarafta kendini mudafa adina bu savasa karsilik vermek durumundadir. Iste gelecek te ne yazikki bunu gosteriyor. Emperyalist zihniyet simdiden bu tezkere kararindan kendi cikarina yararlanma adina harekete gecti. Aslinda bunun icin de fazla caba harcamayacak, zaten biremire eri olarak savasa hazir Turkiye'yi sadece Suriyedeki muhalifler eliyle kiskirtacak, ayni sekilde Suriye de kendi karsitlarina yardim ve yartaklik eden Turkiye'ye dusman gozu ile bakacak. Her iki ulkenin gelecegi de, boylece once planlanan emperyalist zihniyetin politik/ekonomik cikarina gore de seyretmeye devam edecek. Cunku Turkiye'de bu emperyalist zihniyet emir eri politkikayi degistirecek bir olanak yakin bir tarihte gorunmuyor. Gewrci burada toplumun ve farkli halklarin her turlu cikaracagi sesin, savas cigirtkanligi ve kiskirtmasina ne kadar ve nasil kandigi ile paralel olacaktir. Cunku yarin toplum ve farkli halki" Ne yapalim yani, Suriyenin bizleri bombalamasina izin mi verelim?" temelli bir dusunceye burunmesi zaten ister istemez bu kisakirtma ve kandirmacalarin tutmasi ve fiili olartak ta yerine gelmesi anlamina gelecektir. Bu da bir iki planli bombalamaya, terorizme, saldiriya v.s. bakar. Yani toplum ve farkli halklarini huzursuz kilmaya bakar. Ne yazikki gorunen gidisat ta bu yondedir.
  20. Aslinda emperyalist zihniyet ve BOP projesinin sadece iktidari degil; tum meclisi ele gecirdigi aciktir. Her neden ve nasil sa; ne zaman AKP toplum acisindan onune bir engel ciksa; muhalifler yardimina kosmaktadir. Hatirlayalim. RTE'ye basbakanlik yolunu hukuki olarak acan CHP dir. A.Gul'u Cankaya'ya tasiyan MHP dir. Anayasaya yardim elini uzatan ve oslo'ya destek veren, CHP dir. En son savas tezkeresine evet diyen, MHP dir. Goruldugu gibi, AKP nin yaninda, bir de AKP lilesen muhalefet vardir. Ustelik "kraldan daha kralci" olarak. Yanimeclis, AKP'ye muhalefetlik degil; yardakcilik yapmaktadir.
  21. Kaldigimiz yerden devam edelim. "Savas" Tezkeresi, 320 evet ile gecti. Evet diyenler arasinda milliyetci tabanli MHP'nin olmasi ve CHP yaninda, hayir diyenlerin PKK yanlisi BDP olmasi degerlendirilecek konulardan birincisi. Ikinci konu bu tezkerenin ne anlama geldigidir. Tezkerede Suriye adi gecmemektedir ve sadece askerin fiziki mudahelesine izin anlamina gelmektedir. Ucuncu konu tezkerenin geregi konusu. Zaten angajmana bagli olarak Suriye'nin farkli noktalari 3 farkli zamanda vurulmuis ve bu vurulma askeri bir hareketlilige yonelik olarak degerlendirilmistir. Ayrica NATO'da kendisinden istenen 4. madde temelinde kabulunu sunmustur. Angajmanin devami ve NATO'nun ultumatomu zaten acikca mesr-u mudafa temelinde Turkiye'ye hak tanimakta ve bu da uygulanmada bulunmaktadir. O zaman bu tezkerenin anlami ve geregi nedir? Bu konuda hem MHP hem de AKP agiz birligi yapmiscasina, tezkerenin bir savas tezkeresi olmadigini soylemektedirler. O zaman bu tezkere ne tezkeresidir? Ustelik Suriye resmi aciklamasinda ozur dilemis ve bunun bir hata oldugunu da dile getirmistir. Butun bunlara paralel olarak ta iki konu ortaya cikar? Akcekale'ye dusen bomba kasti midir/kaza midir? Suriye'nin resmi aciklamalarina gore bir kazadir. Eger ortada bir kastilik varsa, o zaman bu bombanin Suriye resmi kanadinin degil; Suriye muhaliflerinin bir kasti olabilir. Kasitin altinda Turkiye'nin Suriye'nin resmi guclerini vurarak zayiflatma ve muhalefetin elini guclendirme amaci olabilir. Zaten Turkiye, su anda tum uygulamalariyla Suriye muhalefetine her turlu yardimi ve destegi vermektedir. Ortada henuz bombanin kimler tarafindan atildigi acigacikmamistir. Bundan sonra ne olabilir? Bombalar Suriye muhalifleri tarafindan onlarin cikarlarina paralelolarak devam edebilir ve bu temelde Turkiye de Suriye'yi vurabilir. Zaten BOP projesi ve esbaskanliga verilen gorev de budur. Suriye guc olarak Turkiye'ye savas acmayi dusunmez. Ama kendisini de koruma ile mukelleftir. Buradan da bir savas olur mu? Olursa kimler/nasil bu savasa dahil/destek olur? Butun bu temelde, benim bireysel dusuncem sudur. Hersey BOP ve esbaskan temelinde ilerlemektedir. Buiki temelin istedigi de Esad'in devrilmesi ve Suriye'nin her turlu ekonomik/polkitik ve diplomatik kaynaginin idaresinin ayni Libya'da oldugu gibi Bop'un hakimiyetine gecmesidir. Bunun icin Suriye muhaliflerinin Turkiye'ye bomba yollamasi ve Turkiye'nin de Suriye mudahelesi tam da istenendir. Bu istem emperyalist zihniyetin istemidir. Zaten boyle bir istem olmazsa, Suriye'yi kaosa surukleyen ustelik yabanci teroristler Suriye'yi karistirmaz, desteklenmezdi. Yani her sey planlidir ve plana gore ilerlemektedir. Peki bu planda Turkiye ulke ve toplum olarak ne saglayacaktir? Sadece bop'un emirleri yerine gelecek ve Turkiye bu durumdan ulke ve toplumu olarak ayni Suriye ulke ve toplumu gibi zararli cikacaktir. Nemayi toplayanm da emperyalist zihniyet ve onun planlanan BOP projesi olacaktir. Yaziyi ilginc bir soru ile noktaliyalim. Suriye'de butun bu planlari yapan emperyalist zihniyet, Suriye'den tolum olarak daha kotu durumda olan mesela bir katar ile ilgili neden ayni seyi dusunmuyor? Cok basit, Katar zaten BOP projesi yonetimindedir. Henuz bu yonetime girmeyen, gorunurde uc ulke vardir. Suriye, Iran ve Lubnan. Zaten tum planlar da bu ulkeleri BOP planlarina paralel olarak ele gecirmek adinadir. Turkiye ise su anda sadece BOP'un emir kulu olarak verilen direktifleri yerine getirmektedir. Kendisi mi, Satrancta piyonun manevra hakki ve gorevi ne ise o. BOP'un planladigi haritada zaten cografi sinirlar da cizilmistir. Amac Turkiye, Iran, Irak'tan koparilacak parcalar ile, Israil gudumlu bir Kurd birligi kurmaktir. Ayrica sunni-sii cekismesi de bu politikanin duygu somurulerinden biridir.
  22. Zirveden Suriye tezkeresi cikti. Şanlıurfa'da 5 kişinin ölümüne neden olan olay sonrası Ankara'da hareketli saatler yaşandı. Başbakanlık'ta yapılan ve yaklaşık 3.5 saat süren zirveden Suriye'ye askeri müdahale konusunda tezkere hazırlanması kararı çıktı. Çıkan tezkerenin Meclis Genel Kurulu'na en geç sabah yollanması bekleniyor. Tezkere; kara, deniz ve hava sahasını kapsıyor. http://www.ntvmsnbc.com/id/25387289/
  23. Bilindigi gibi, Turkiye bir NATO ulkesi. NATO'nun kendisine uye olan bir ulkeye yonelik her turlu mudaheleyi yapabilmesi adina NATO'nun 4. ve 5. maddeleri gecerli. Iste o maddeler. NATO'NUN 4. MADDESİ: NATO'nun 4. maddesi çerçevesinde bir üye ülke ulusal güvenliği, sınır bütünlüğü ya da bağımsızlığı tehlike altına girmesi halinde istişareler için diğer üye ülkeleri toplantıya çağırabiliyor. 4. madde aynı zamanda NATO kurucu anlaşmasının 5. maddesi için bir ön şart olarak da görülüyor. Yani 5. madde işletilmeden önce, 4. madde ile bir toplantının gerçekleştirilmiş olması gerekiyor. NATO'NUN 5. MADDESİ: Bir üye ülkeye yapılan saldırının tüm ülkelere yapılmış bir saldırı olarak kabul edilmesi anlamına gelir. Goruldugu gibi, 5. madde 4. maddeye bagli. Henuz NATO'nun bu saldiri ve misillemeyi 5. maddeye tasimis bir goruntusu yok, yalniz; konu 4. madde cercevesinde zaten ilk ucak dusurme olayindan bu zamana gundemde. Eger Suriye ile Turkiye arasinda fiili bir savas basladiginda, bu savas bu iki ulke ile sinirli kalmayacak. Basta NATO'nun devreye girmesi, ister istemez Rusya, Cin ve Iran tarafini da devreye sokacak. Tabi savasin Israil ve orta dogu bunyesinde ve BOP projesi bunyesinde diger ulkeleri de kapsayacak. Belki bir ucuncu dunya savasi bir komplo teorisi olarak gelebilir, ama; bilindigi gibi; 2. Dunya savasi bir askerin silahinin yanlislik ile patlayip karsi bir askeri oldurmesi ile cikmisti. Zaten emperyalist zihniyet, kendi her turlu ekonomik ve politik cikari dogrultusunda boyle bir savasin baslamasini kendisi hazirliyor. Belki boyutlarinin bir dunya savasina donusecegini hesaplamamis olabilir. Yalniz unutmamak gerekir ki; Turkiye cografi yeri ve stratejisi olarak ve su an iktidari eliyle bir emperyalist zihniyet es baskani olarak piyon olarak kullanilan bir ulke durumundadir. Bu da zaten piyonun harcanmasina emperyalist zihniyetin, sadece timsah gozyasi dokeceginin bir kanitidir. Ayricabir ulkenin her turlu butunlugunun bolunmesi icin ugrasmiyorlar mi? Iste bu olan da bunun bir parcasidir. Cunku emperyalist zihniyetin soros ideolojisi mikroayrimciligin her turlu koruklenmesi uzerine kurulmustur. Yani "ayir, bol ve yonet"
  24. Bilindigi gibi ulkemiz ve toplumumuz su siralar bir kac koldan saldiri altinda. Bugün saat 16.30 sularında Suriye rejim güçlerince açılan top ateşi sonucunda, Şanlıurfa'ya bağlı Akçakale ilçemizde 5 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 9 vatandaşımız da yaralanmıştır. -Alinti- Burada kullanilan "rejim gucleri" tamlamasi aslinda yanli bir yanasim. Haber, patlayan bombanin 5 can aldigi ve yaralilarin oldugu. Simdi seceneklere bakalim. Bu genelinde bir teror olayidir. Bu terorun kaynagi; PKK'mi? Suriye rejimi mi? Suriye rejim muhalefeti mi? Turkiye'de konaklayan Suriye rejim karsiti gucler mi? Iktidarin kendisi mi? BOP projesinin bir duzenlemesi mi? Hangisiolursa olsun, ayni ikiz kuleler bombalandiginda, direk hedef el-kaide olarak gosterildigi gibi; burada da direk hedef suriye rejimi yani Esad olarak gosterilmektedir. Buradan tek bir sonuc cikar, o da bu saldirinin bahanesi olarak Suriye'ye savas acmak. Zaten BOP yonlendirimli ve esbaskanli iktidarin da amaci Suriye de ki esad rejimini devirmek ve bunun icin her turlu politik diplomatik propagandayi yapmak, suriye muhaliflerine ulkede kucak acmak, onlari egitmek silah olarak beslemek ve savasmak icin Turkiye'den Suriye'ye gonderip; tekrar Turkiye'de barinmalarini saglamak degil midir. Zaten tam da bunun ile ilgili aciklama asagidadir. Başbakanlık'tan açıklama 'Suriye vuruldu' http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/basbakanliktan-aciklama-suriye-vuruldu-haberi-60406 Ulke de artik aliskanlik haline gelen sehitler ve patlamalar iktidarin sonunu getiri mi, bilinmez ama; bu gidisle ulkenin ve toplumunun sonu gelecege benziyor. Hem oslo gorusmeleri olarak PKK ile diplomasi trafigi uygula, hem Barzaniye kucak ac; hemde askeri PKK onunde av durumuna getir ve verilen sehitleri gunluk siradan bir algiya tasi. Yine de ortada hic bir sorun yokmus gibi, yalan ve dolan ile iktidarini surdur. Bu 21. yuzyilda nasil gecerli olan bir anlayis ve gidisattir; akil pek almiyor.
  25. Ergenekon davasinda yeni bir hukuksuzlugun kanunu daha gozlendi. Avukatlar muvekkilleri ile gorusemesin diye, hem aralarda muvekkiller uzaklastirildi, hem de aralara barikatlar konuldu. Avukatlar barikatlari asip, muvekkilleri ile goruysmek istediler; izin verilmedi. Avukatinin hukui olarak muvekkili ile goruismesinin onlenmesi hangi hukuk maddesinde var? Pardon, padisah oldugunu bile aciklayan RTE'nin kanununda olabiliur tabi ki. Cunku sivil darbe sadece kendi kanunlari ile isler.
×
×
  • Create New...