Jump to content

evrensel-insan

Members
  • İçerik sayısı

    3.544
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    391

Everything posted by evrensel-insan

  1. Hipotez sadece bir tezdir. Teori ortaya atilmis bilimsel verilerdir. Hipoteze turkce de varsayim denir. Yani var saymak.Hipotez sadece bilimde gecmez. Her turlu varsayim olabilir. Ideolojiler de varsayimdir. Big bang bir hipotez degil, bir teoridir ve steady state teorisine karsi olarak ortaya cikmis ve bilimsel olarak daha gozlemi alinabilir olarak kabul edilmistir. Tez (İddia) Nedir? Tartışmaya, iddiaya dayanarak bir öneri, fikir ileri sürmek. Hipotez (Önerme) Nedir? Bir gözlemin, bir olayın, bir olgunun ya da bilimsel bir problemin, üzerinde daha fazla inceleme yapılarak test edilmesine olanak veren, öneri niteliğinde açıklama. Teori (Kuram) Nedir? Tekrarlanan gözlem ve deneylerle, mevcut bilgi birikimi düzeyinde doğruluğu büyük ölçüde kabul edilmiş, ancak yine gözlem ve deneyler yoluyla yanlışlanabilme olasılığı bulunan, öngörülerinde doğru çıkmış hipoteze, teori (kuram) denir. Teoriler, gözlem, deney, akıl ve mantık yollarıyla her defasında doğrulanabilmeli dir.
  2. Teokrasi, milli devlet ve her turlu cok seslilige ulke ve toplum olarak izin verilmemesi. Yani tek bir niteligi dayatan her turlu rejim ve sekli.
  3. Ben uclemedim, o bir teknik hataydi. Olabilir, onemli olan kimin zorladigi degildir, zorlamanin reddidir. Vicdani red her bir insanlikdisi ve vicdan disi dusunce davranis ve ortama girmeyi red eden icin anlamlidir. Basta birey bilinci gerekir.
  4. Bilimsel olarak verilen her bir yanit epistemolojiktir. Yani kavramsal bilginin geldigi sinir temelinde. Bu da OLGUSAL GERCEKLIK, GOZLEMSEL YANLISLANABILIRLIKTIR. Olgusal gerceklik herkesi baglar ve tartisma disidir. Ancak gozlemsel olarak yanlislanabilir. Bu temelde daha once de aciklandigi gibi, bilimin bilimselliginde kesinlikte suphe de yoktur. Sadece gecerlilik ve yanlislanabilirlik vardir. Gecerlilik te yanlislanabilirlilik te gozlem temelindedir. Eger ortada bir gozlem yok ta bir soylem varsa, bu teoridir ve gecerliligi gozlem alanakadar sadece teoriktir. Teoloji bilimsel olarak tartisilmaz, sadece bilimselolarak ortayakonur. Bu ortaya koyustaki amacta, teolojik ideoloji ya da inanclarin insanoglu uzerindeki yarattigi sosyo-psikolojik sorun ve etkidir. Bunun ortaya GOZLEM ILE KONUSU ancak bilimseldir. Ayrica ne gercek ne de dogru bilimsel degil; yapilandirilmisliktir ve her bir ...e goreye gore farklilasir ve degiskendir. Insanoglunun ne ile dogdugunun ne oldugu gozlem temelindedir. Burada soylenen ise bu gozlemin kavramsal bilgisi bu davranisi sunan dogan acisindan bilinmedigidir. Papagan da konusur ama neyi neden dediginin farkinda ve bilincinde degildir, sadece TAKLIT EDER. Dolayisi ile bilimselolarak insanoglunun yeni dogani da dahil hic bir fenomende KAVRAMSAL BILGI YOKTUR. Bunu yasamda olan insanoglu alir ve ortaya koyar. Bu da zaten alinan gozlem temelindedir.
  5. Burada onemli olan insanlikdisi ve vicdandisi bir ortamda bulunmama algisi ve red de bu ortama sokma algisinadir. Tabi ki boyle bir ortamda, biri seni vurmasin diye sen onu vuracaksin. Burada konu boyle bir ortama yapilan zorlamaya olan reddir. Ben neden baskasini oldurmek icin sav asa katilayim? Zaten savasta isem konu farklidir. Emperyalist ulkelerfde askerlik mecburi degildir, gonullu ve paralidir. Yani bir cesit meslektir.
  6. Patriatizm, 16. yuzyilda idi, Fransa Ihtilali'nden de once. Ayrica bu soylemden degil uygulamadan degerlendirilir. O yuzden kimse kimseyi kandirmasin. Bir iskenceci de "ben iskence yapmadim" der, ama iskence yaptikgi rapora yansir.
  7. Kapsar ama sadece otokrasi degil. Yani OTOKRASI ILE SINIRLI DEGIL.
  8. Buradaki fark birey bilinci farkidir. Bireyci akilci, bencil ve bananeci bireysellik tam da bu temeldedir ve sadece kendi bireysel, zumresel, sinifsal v.s. cikarini dusunur ve bunun icin herseyi mesru ve mubah kilar. Yani kendi bireysel cani icin vicdani red istemek ile, insanlik adina bunu bireysel olarak istemek farklidir.
  9. Buna itiraz eden yok. Buradaki itiraz, gelismekte olan milliyetci etnik ve sosyo-etik bilincin gelisimine gore devletin onu karsilayamamasi. Yani devletin iktidarin tek duze politikasinin (dini/mezhepsel, askeri, sivil vesayetli ve de milli vesayetli) donem donem istikrar disi ve otekilestiren nesiller yetistirerek tum toplumadayatilmasi. Bugun ulke de ve toplumda birisi "ben kurdum, lazim, ermeniyim, aleviyim, yahudiyim, hristiyanim, dinsizim, atestim" v.s. diyorsa; sen ona donup "herkes turktur/sunnidir" diyemezsin. Dedigin taktirde bu onu diyenin hak ve ozgurlugunu tanimamaktir. Burada "herkes" temelli birlestirme de, diktatorun yaptigi "her turlu ayirma" da ayni kapiya cikar. Ikisi de sosyo-etik farklarin farkinda degildir ve sadece kendi niteliklerini topluma dayatmaktadir. Sorun da bu dayatimda ve devletin bu dayatma da kullanilmasindadir.
  10. Sirf o yetmez "herkesin her turlu hak ve ozgurlugunu tanimayan, evrensel hukuka bagli olmayan ve insan haklarina bagli olmayan TEK DUZE NITELIKLI TUM DINI, MILLI, SIYASAL, SOSYAL, AHLAKI, TORESEL V.S. KISACA ETIK FIZIK OTESI TEOLOJIK DINLER IDEOLOJILER INANCSALLAR VE IZMLER TOPLUMSAL DAYATMADIR.
  11. Vicdani red algisi birey bilincinin bir algisidir.
  12. Liberalizm bir iktidar politikasidir.
  13. Ingiliz ic savasindaki patriotizm bilinci milliyetci bir bilinc mi idi, yoksa millet bilinci mi idi? Milliyet bilinci normal sartlar altinda millet bilincinden oncedir ve kurulan bir millet bu bilinc ile kurulur. Turkiye'de ise T.C. devleti UMMETTEN MILLETE GECIS ICINDIR. Buradaki millet bilinci sadece ust yapidadir. Millet olanda da milliyet biulinci yoktur. Yugoslavya ve SSCB'de millet olduktan sonra gelisen milliyet bilincinin millet olmasi temelinde cografi olarak bolunmustur. Turkluk sadece Ataturk'un anlam ve icerik verdigi, kurulacak T.C. devletinin politik bu anlam ve icerikte kurulmasidir. Turkiye'de eger bir bilinc varsa, bu da patriotism; yani yurtseverlik bilincidir. Yani yurdu dis guclere karsa vatan algisinda korumak. Bu bilinc ilk defa 1950'lerde yunan rum ve ermenilere karsi politik olarak koruklenmistir. Ayrica turk algisi Osmanlidaki sunni algisidir. Ataturk'te bu algiyi yani dini temeldeki algiyi, milli temele cevirmistir.
  14. Konu neden rahatsizlik olsun, konu gozlemsel kirlilik yaratmak.
  15. Senin sorunun ne biliyor musun? Kendi ezber ve sorgulanmazlarina olan inancini sorgulamak yerine, baskasinin dedigini sanki senin dedigin gibi demis gibi gostermek. Bu artik temcit pilavi haline geldi. O yuzden ben sana "hayir degil" demekten biktim. Cunku ne yazarsam yazayim, senin sabit ezberin degismeyecek ve ustelik baskasinin dedigi farkli seyi de sanki seni tasdik etmis gibi algilayacaksin. Hayir degil.
  16. Turk olmak ile turk demek farkini aciklar misin? Bir kisi once hangi bilince erisir? Toplumsal mi/kisisel mi? Milliyet kisisel bilinci neden nerde ve nasil yeserir? Bir milliyet bilinci hangi durumda ve ne sartlarda, bir millet bunyesinde yasar? Bir milliyet bilinci sosyo-etik bir nicelik olarak niteligini neden ve hangi sartta, millet olmaya devleti olmaya ve kendi siniri ve hukumeti olmaya tasir?
  17. Tamam, anlastik. Yeni sorularini bekliyorum.
  18. Neden ayni soruyu iki ayri mesaj olarak sordun? Tabi ki, tum guc otorite ve iktidar olarak DEVLET ELIYLE toplumu nicelik algilayarak, dayatilan tek nitelikli dogmatik ideolojik inancsal dogrular; buna dahildir. Iste bir yerde ozgur birey devleti, partilerin hukumet eliyle olan bu dayatmasina DEVLET OLARAK KATILMAZLAR. Cunku devletin, toplumunda her turlu farkli sosyo-etik yasam ve iliskiler oldugundan, hepsini antiayrimci olarak kucaklamak durumundadir. Yani devlet, politik cikarcadaki tek niteligin topluma dayatilmasina izin vermez. Yani DEVLET POLITIK DEGILDIR. Aslinda bir baslikta rejim ile politika farkinin tartisilmasi gerekir, mesela cumhuriyet uzerinden; yani cumhuriyet bir rejim midir yani ulkenin siyasi kimligi midir, devlet sekli midir?
  19. Iste esaretten kurtulmak ve arinmak basta VUCUTLARIMIZIN VE DAVRANISLARIMIZIN SADECE ZIHNIMIZDE YER ETMISLERI UYGULAYAN BIRER ARACLAR OLDUGUNUN ALGILANMASI ve DEGISIMIN DEVRIMIN, EVRIMSEL/BIYOLOJIK/FIZIKSEL V.S. DEGIL DE, ZIHINSEL TEMELDE OLMASI GEREKTIGININ ALGILANMASIDIR. Terence'nin dediginin (ikinci paragrafta koyulastirilmis kisim) altinda yatan gozlemin gercegi tam da bu konudur. Yani INSANOGLU, GUC OTORITE IKTIDAR VE YONETIM YONLENDIRIM OLARAK SADECE TEK BIR NITELIKLI CIKARIN TARIHSEL KURBANI OLARAK, her donem kendi bunyesindfe egosal ver akilci bir cikar savasi yurutmustur. Bunun izahi ise, INSANOGLUNU ZIHINSEL ESIR ALAN NITELIGIN, INSANLIK EVRENSELLIK,BILIMSELLIK VE BILISSELLIK TASIMAYAN; AKSINE AYRIMCI CIKARCI DOGAL/FENOMENAL ZIHNIYET OLMASI ve bunun insanoglu yapilandirilmisliginin yapi ve isleyisinin temel ve koken sorunlarinin (x ve y) algilanamamis ve ortaya konamamis olmasi ve tum zihinsel "cozumlerin/cikislarin" sadece ayn i temelde "yeni bir" ayrimci cikarci zihniyet getirmesidir. Bunun sonuncusu nihilizm eliyle gelen bireyci akilciligin, KENDI TURUNU KARSISINA ALAN ve kendi birsel, zumresel, sinifsal cikari adina her turlu insanlikdisi dusunce ve davranisi mesru ve mubah kilmasidir, tabi guc otorite sayesinde. Bunun bugunku temeli, tanrisal (olumlu/olumsuz) emperyalist (karsiti yani antisi de dahil) metafizik (varliksal/ontolojik butun ideolojiler, teolojik butun inanclar ve fizik otesi tum masallar) ve etik (tek temelli bir nitelik yonlendirimi ve dayatmasi; milli, dini, sosyal, siyasal, ahlaki v.s. temelde) zihniyetlerin; dogal/fenomenal zihniyet olarak INSANOGLUNU KENDI ZIHNIYETI ILE KENDI DISINDAKI BIR FENOMENAL/DOGAL/EVRIMSEL v.s. guce teslim etmesi ve caresizligidir. __________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
  20. Demekki "her yigidin yogurt yeyisi bir baska" ama yenen yogurt ayni. Iste sen o sekilde, ben o sekilde dile getiriyorum. Onemli olan ayni alginin verilmesi. Eminim baska bir ayni algiyi vermek isteyen de kendi "yogurt yeyisini" sunacaktir. Iste bu "yogurt yeyis" farki, farkli beyin algi bilgi bilinc ve farkindaligindan kaynaklanir. Sorun ne biliyor musun? Sorun ...e gore de! Yani birisi metafiziksel bakmayi kendinde sabitlemis ise, her bir konu ve kavrami oyle algilayacak oyle dile getirecektir. Iste bu dile getiris, yani "yigit nasil yogurt yerdse yesin" yayedigi yogurdun farkinda degildir, ya da yediginin yogurt oldugunun farkinda degildir. Sonucta metafizik bakis acisi FENOMENE OYLE YA DA BOYLE INSANOGLU NUMENAL YETI DEGERLERINI MUTLAKA EKLEYECEK ve FENOMENI BU DEGERE MAHKUM EDECEK VE BUNU DEGISMEZ KILACAKTIR.
  21. Bilindigi gibi son zamanlarda, gezi eylemlerinden yurdun dort bir yaninda tutuklananlar savcilarin "mantiksizligina kurban olup" serbest kaliyorlar. Son serbest kalisa gecmeden once, guya Redhack diye tutuklananlarinda son "balonu sondu." Son tutuklu kalan da serbest birakildi. Yargidaki bu her alandaki diktatore biat etmeyen, dik duruslar "gozleri yasartiyor." Bunun bir cemaat guc ve otoritesi oldugu, yoksa yarginin yargi oldugunu ve ne anlama geldigini hatirladigi mi oldugunu zaman gosterecek. Aslinda derler ya "etme bulma dunyasi" diye, AKP ye diktatorlugun onunu acan ayni sahis, simdi de AKP'yi "ipe goturmeye" ugrasiyor. Aslinda ortada olan tek bir algi var. BU SAHSIN HER IKI KONUDA DA CEMATIN BIR BIATCISI OLDUGU. Gelelim son serbest birakilmadaki savcilik ve yargi arasinda yasanan "boyle saca boyle tras" konusuna. Bilindigi gibi, savci kendince suc aleti oldugunu iddia ettigi gaz maskesi, gozluk, siliksiyon, sirke v.s. gibi tasinanlari yargi "suc aleti degildir" diye durusma olmadan tutuklulari beraat ettirdi. Aslinda dogrudur. Normal bir zamanda kimse yukarida sayilanlari yaninda tasimaz. Gel gor ki, polis teroru ve vicdansiz saldirisi, bu tasinanlarin korunma ve saglik acisindan tasinmasini gerekli kiliyor. Yalniz savci oyle bir biat etmiski, neye neden itiraz ettiginin ve bu itirazdan ne elde edeceginin (belki biatina karsi bir sirt sivazlama) farkinda degil. O yuzden boyle bir gerekceye boyle bir yanit tam da cuk diye yerine oturuyor. Ulke oyle bir hale geldi ki "aglanacak halimize guluyoruz" Konu ile ilgili haber; Gezi davasında hakimden hukuk dersi “Maske, deniz gözlüğü, baret silah değildir” denilerek iade edilen iddianameye karşın, “Taksim’e yüzmeye gitmediler” ifadeleriyle ikinci kez hazırlanan iddianameyi kabul eden Gezi Davası mahkemesi, tüm sanıkları duruşma yapılmasına gerek görmeden beraat ettirdi. Elif Örnek - soL Cumhuriyet Savcısı Nazmi Okumuş’un hazırladığı iddianameyi “maske, baret, deniz gözlüğü, motorcu kaskı, flama, sirke, solüsyon, sargı bezi silah değildir” diyerek iade eden İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi görülmemiş bir uygulamaya imza attı. Savcının “Taksim’de havuz yok. Eylemciler yüzmeye gitmedi” yanıtıyla yeniden düzenleyerek gönderdiği iddianameyi ikinci kez iade etmeyip kabul eden mahkeme, duruşma yapmadan 23 sanık hakkında beraat kararı verdi. Hakim Halil İbrahim Çelebi gerekçeli kararda, iddianamedeki suçlamaların kanıtı olmadığına dikkat çekti, bazı iddiaların ise suç olmadığını vurguladı. Savcı Nazmi Okumuş 12 Haziran 2013 tarihinde Gezi Parkı protestolarına katılan 19 kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verirken, 23 kişi hakkında ikinci kez iddianame düzenledi. Gaza karşı limon silah kapsamına girdi Yasadışı eylemler düzenlendiğini ve şüphelilerin bu gruplarla birlikte hareket ettiklerini ileri süren Okumuş, sanıkların üzerinden maske, baret, deniz gözlüğü, solüsyon, puşi, motorcu kaskı, eldiven, sirke, sargı bezi, güneş gözlüğü, biber gazı çıktığını belirtti. Gaz maskesi ve eldiven satan 3 kişi de şüpheli olarak iddianameye girdi. Gözaltına alınanların polislere mukavemette bulunduklarını ileri süren savcı, “Şüphelilerin olay yerinden kaçarken yakalandıkları, güvenlik görevlilerinin araçlarına binmemek için direndikleri, ve bu konuda görevlileri zorladıkları cebir ve tehdit kullandıkları anlaşılmıştır” ifadelerine yer verdi. Şüphelilerin baret, deniz gözlüğü, maske, limon gibi eşyaları polisin attığı göz yaşartıcı gaza karşı etkin mukavemeti sağlamak amacıyla bulundurduklarını söyleyen savcı “ Deniz gözlüğü ve gaz maskeleri ile Taksim’de bulunan bir havuza yüzmek amacıyla gelmedikleri amaçlarının olay çıkarıp güvenlik kuvvetleriyle çatışmaya gimek amacı taşıdığı bellidir” dedi. Hakim Halil İbrahim Çelebi ikinci iddianamenin ardından, ifadelere başvurmadan ve duruşma yapılmasına gerek görmeden tüm sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Sık rastlanmayan uygulamanın gerekçeli kararında hakim, iddianamedeki eksikliklere tek tek yanıt verdi. 'Polise mukavemet tutanakta bile yok' Gözaltılarla ilgili polis tutanaklarına değinen hakim, bu tutanaklara göre sanıkların “tedirgin davranışları nedeniyle”, “daha önceki olaylara karıştığı düşünülen”, “hal ve hareketlerinden şüphelenilerek”, “kimliğini göstermek istemediği için” şeklindeki gerekçelerle alındığını belirtti. Polis tutanaklarında bile kolluk kuvvetlerine mukavemet edildiğine dair hiçbir bilgi bulunmadığına belirten hakim Çelebi, polislerin yaralandıklarına dair herhangi bir doktor raporunun dosyada bulunmadığına da dikkat çekti. Tüm sanıkların polise mukavemet suçundan yargılanmaksızın beraatine karar verildi. 'Eylemde değil yürürken aldılar' Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüşüne katılanların ihtar ve zor kullanmaya rağmen dağılmaması suçlamasından da beraat kararı veren hakim, sanıkların eylem halinde değil, farklı yerlerde yürüdükleri sırada gözaltına alındıklarını hatırlattı. Silah tanımı yasada var, maske silah değil Savcının “silah” olarak nitelendirdiği deniz gözlüğü, maske, baret, eldiven gibi eşyaların yasada tanımladığı gibi “kesici, delici, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, yakıcı maddelerden olmadığını belirten hakim, iddianame içeriğinde de yer aldığı gibi sanıkların güvenlik kuvvetlerinin attığı göz yaşartıcı gaza karşı bu malzemeleri yanlarında bulundurduklarını vurguladı. Biber gazı bulunduran iki sanık hakkında da “herhangi bir şekilde polise karşı kullanmadıkları” gerekçesiyle beraat kararı verildi. 'İkinci iddianameyi neden iade etmedim?' Hakim Çelebi, sanıklar hakkında toplanan delillere göre mahkumiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılması durumıunda sorgusu yapılmamış da olsa davanın bitirilebileceği yönündeki yasayı hatırlatarak bu nedenle duruşma yapılmadığını belirtti. Kolluk kuvvetlerine yönelik herhangi mukavemmete bulunulmadığının net bir şekilde anlaşılması nedeniyle, müşteki polislerin duruşma açılarak çağrılmasına gerek görülmediğini belirten hakim, iddia makamının “yasadışı gösteri ve toplantı, polislere karşı direnme, sanıkların olay aşamasında silah kullandığı dair nitelendirmeleri nedeniyle” iddianameyi ikinci kez iade etmediğini belirtti. http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-si...i-haberi-84110
      • 5
      • Like
  22. Bilindigi gibi, TBMM' nde 11 gun surecegi belirtilen "Butce gorusmeleri" basladi. Aslinda takip edenler, gormustur; tum tartismalar butce disinda herseyi iceriyor, hatta agza alinmayacak kufurleri savurmayi; bile. Bu acidan hic konusu gecmeyen butcenin, nasil ve neden 11 surecegini de algilamak guc! Bilindigi gibi karsilikli cami atismasi da guncelligini koruyor. Artik, diktatorun gundem yaratmasina da gerek kalmadi, butce bahanesiyle masallah hem eski gundemler "temcit pilavi" gibi tekrarlaniyor hem de sayistay'in neden rapor sunamadigi, 3 yil daha sunamayacak seklinde aciklaniyor. Bu arada "terbiyesiz herifler" polemigi ve bu polemige diktatorun, varisi oglunun da katilmasi; ayri bir komedi. Komedi "hakki var miymis/yok muymus" uzerine olan tartismada. Neyse asil basligin konusuna donelim. Diktator, onumuzdeki butce'de asgari ucretliler icin "cay-simit hesabi" ile bir aciklama yapti. Bu aciklama da "5 kisilik bir aile gunde 3 ogun simit-cay ile beslenebilir" mis. Konunun algi bakimindan bir kac yonu var. Diktatorun, ne kadar zamandir cay icip, simit yedigi eylemini yapmadigi yaptigi "yanlis fiatla" ortaya cikti. Onun hesabinda, yeterli olarak gosterilen rakam 450 lira iken, gercek fiatlarla rakam 900 liraya gelerek, asgari ucretin ustune cikiyordu. Bu konunun bir yonu, diger yonu ise; 11 milyon kisiyi kapsayan konuda, diktatorun "butun gun cay icip, simit yeyin ve halinize sukredin. Diktatorunuz size bunu uygun buldu" icerikteki aciklamasinin arka plani idi. Yani 11 milyon asgari ucret gelir emekcisi, "ileri demokrasi/buyuyen ulke de" cay ve simide mahkum ediliyor, bu da diktator acisindan "saglanmis bir lutuf" olarak sunuluyordu. Ne diyelim, ulkeyi toplumu bu hale getirenler ve diktatoru bu sekilde konusmalara yureklendirenler utansin. Boyle ce TBMM'n deki butce toplantisinin konusu da aciklanmis oldu. "Cay-simit butcesi"
      • 5
      • Like
  23. Balbay'ın tahliyesinin gerekçeli kararı Resmi Gazete'de yayımlandı Anayasa Mahkemesi'nin CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay'ın tahliyesi ile ilgili gerekçeli kararı Resmi Gazete'de yayımlandı. Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu iddiasıyla 5 Mart 2009 tarihinde gözaltına alınan, Cumhuriyet savcılığında ifadesi alındıktan sonra sevk edildiği mahkemece 6 Mart 2009 tarihinde hakkında tutukluluk kararı verilen Mustafa Balbay, 26 Aralık 20012 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne, 'Tutuklanmasını haklı gösterecek somut olay, olgu ve bilginin mevcut olmadığı, basmakalıp ve dolayısıyla gerekçesiz kararlarla uzatılan tutukluluğun makul süreyi aştığı, yargılamayı yapan mahkemenin tabii hakim ilkesine aykırı olduğu, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yargılandığı, milletvekili olmasına rağmen bu görevi yerine getiremediği ve yasama dokunulmazlığından faydalanamadığı, Anayasa'nın 19., 28., 37., 83. ve 141. maddeleriyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5., 6., 10. ve 1 No'lu Protokolün 3. maddelerinin ihlal edildiği' gerekçesiyle tahliye talebinde bulunmuştu. Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkeme'sinin gerekçeli kararının 'HÜKÜM' bölümünde şu ifadeler yer aldı: "Başvurunun, A- 1. a) Tutuklanmayı haklı gösterecek somut olay, olgu ve bilgi olmadığı halde tutuklandığı iddiası yönünden "açıkça dayanaktan yoksun olması", Adil yargılanma hakkı ile ifade hürriyetinin ihlal edildiği iddiaları yönünden "başvuru yollarının tüketilmemiş olması" nedenleriyle kabul edilemez olduğuna, 2. Seçilme hakkının ihlal edildiği ile tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiaları yönünden kabul edilebilir olduğuna, B- 1. Tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiasıyla ilgili olarak Anayasa'nın 67. maddesinin birinci fıkrasıyla bağlantılı olarak 19. maddesinin yedinci fıkrasının ihlal edildiğine, 2. Seçilme hakkının ihlal edildiği iddiasıyla ilgili olarak Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrasıyla bağlantılı olarak 67. maddesinin birinci fıkrasının ihlal edildiğine, C- Başvurucuya 5 bin TL manevi tazminat ödenmesine, D- Başvurucu tarafından yapılan harç ve vekalet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine, E- Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Hazinesine başvuru tarihinden itibaren 4 ay içinde yapılmasına, F- Kararın bir örneğinin gereği için Mahkemesine gönderilmesine, 4/12/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi." Balbay'ın tahliyesinin gerekçeli kararı Resmi Gazete'de yayımlandı - ZAMAN
  24. Bilindigi gibi, M.Balbay'in tahliyesinden sonra, Kupa Macinda "yuce Ataturk" yazisi ile sahaya cikan, Fethiyespor'lu futbolcular, TFT'na sikayet edilmisti. Bugunku aciklama ile "disiplini gerektiren bir durum olmadigi" seklinde bir aciklama ile, futbolcular aklandi. Dusunmeden edilmiyor. Acaba disiplin kuruluna verilirken, bir ceza cikmayacagi bilinmiyor muydu? Biliniyorsa, neden disiplin kuruluna verildi? Son zamanlardaki bu ikili cikislara baktikca, akla sorular geliyor. Bu bir Ataturk "sirinligi" gosterisi mi? Gelecek secimlere yonelik bir yatirim mi? Yoksa hakikaten, diktator henuz yargiyi tumuyle eline geciremedi de; yargi diktatore biat etmeyecek kadar "cesur mu?" Bu uc sorunun yaninda, yine dusunmeden edilmiyor. Peki diktator, nasil oluyor da durmadan cikari oldugunda yargiya gonderme yapiyor, yol gosteriyor ve talimat veriyor? Acaba sansini mi deniyor, yoksa sonucun ne olacagini bile bile bu cikislariyla, aslinda kendine biat etmis yargiyi bir cesit "bagimsiz" mi gostermeye calisiyor? Yoksa yargi hala diger iktidar kanadinin elinde de, diktator ile olan kavgasini ona biat etmiyerek, verdigi diktatore aksi kararlar ile surduruyor mu? Ne dersiniz? B.Arinc ve C. Cicek'in disinda Balbay'a "hosgeldin" diyen de olmadi. Sahi onlarda cemaat yanlisi idiler. Bu arada Davutoglu'nun "hakkini yemeyelim." Balbay ile yaptigi aciklamada "Balbay'in tahliyesi 'demokratiklesme'nin bir sonucu" imis. Ayrica neden beraat degil de, tahliye? Guler misin/aglar misin?
×
×
  • Create New...