-
İçerik sayısı
3.544 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
391
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by evrensel-insan
-
Halil Turan http://www.youtube.com/watch?v=MMpQKlz3n4A
-
Bilgiden bahsetmek gerekirse, bilgi; insanoglunun kavramsal olarak turettigi ve yapilandirdigidir. Cesitleri, fiziksel sosyal ve matamatiksel/mantiksal nitelikleri ise; insanoglu soyutlamasinin her dalinin ve konusunun niteligidir (inancsal, ideolojik, etik, metafizik, varliksal, ontolojik, fizik otesi, estetik, dilsel, felsefi, dini, teolojik, teleolojik, bilimsel, bilissel v.s.) Bilgi insanoglunun tureterek dile getirdigi birikimdir. Bilginin akilsal algilama temelli DOGRULANMASI ise, kimin hangi bilgiyi hangi temelde ve neye/kime gore dogrulayacagina gore degisir. Bilgi felsefenin, epistemolojisinin konusudur. Bilgi konu ve kavram ile ilgili olarak insanoglunun bugune kadar ortaya attigi birikimdir ve herkes bu birikimi OGRENEBILIR, BILEBILIR. Bu ogrenen ya da bilenin o bilgiyi DOGRULADIGI anlamina gelmez. Cunku dogrulamak, sadece insanoglu aklinin kendi duzeyi ve degerlerince kendi adina yaptigi yorum ve ifade etmektir. Kisaca dusunmek ve dusunceye de deginirsek, Birisi beynin eylemi, yani dusunmek; digeri de beynin numenal yetilerinden birisidir, yani dusunce. Burada dusunce ve dusunmenin corefaith alisilagelmisliginden, bilincaltindan ve de sorgulanmaz sorgusuz/sualsiz iman temelli kabulunden ve savunu/karsi cikisindan ziyade, beynin dusunmek eylemini dusunce yetisi ile insanoglunun ortaya attigi her turlu kavrami ve bilgiyi sorgulayarak irdeleyerek bir ...e gore temeli ve hedefi dogrultusunda degerlendirmesi, cagdasligi ilerlemesi ve yenilenmesi temelli degisimidir. Iste dusunmenin ozgurlugu ve serbestligi, yani dusunce yetisinin her turlu dusunceyi dusunebilme hak ve ozgurlugu ve bu hak ve ozgurlugun dusunceyi sinirlayan her turlu core faith sinirlarindan arinmisligi ve kurtulmuslugu temelli serbestligi onemlidir. Iste bu da basta kisinin kendini herhangibir ortaya attigi temel ile ozdeslestirmesi yerine (meta, madde, mal, kul, kole, varolusun, evrenin, evrimin, doganin, dunyanin bir teslim olmus caresizi ya da herhangibir guce bagimli ogesi v.s.) kendilik bilisselligi temelinde kendi birinin farkindaligi ve bilincidir. Bu da basta "ben bir bireyim, bu vucut, beyin ve beyin yetisi bana ait. Bu ancak benim kontrolumde ve benim istegim arzum temelinde benim haberim temelinde isler" temelli bir algi zaten; boyle bir ozdeslestirmeye gerek duymaz ve boylece birey kendine ait her bir seyinin farkinda ve bilincinde olarak onu kontrolu altina alir. Aksi kontrolun kiside degil, ona dogumdan itibaren verilen her turlu deger veri ve tabularda olmasidir. Aslinda hem bilgi hem dogrulama hem dusunce hem de dusunme ile ilgili yazilmis gayet detaytli basliklar var.
- 40 yanıt
-
- 1
-
-
Ben yanit vermek istemedim. Sorular gayet guzel! Once yazar arkadasimizin kendi beyin duzeyi ile yazmis oldugu ve kavramsal anlam ve icerik verdigi basligi ve konusunun temelinde bu sorulara kendi algisi ve vermek istedigi temelinde kendisinin yanit vermesi ve bu yanitlar isiginda konunun katkilarla ve paylasimlarla detaylanmasi en makul ve makbul olandir.
- 40 yanıt
-
- 1
-
-
Bilisim devriminde ANTIAYRIMCI ve farklarin farkinda olarak ve her farkin evrensel hukuk insan haklari ve hak ve ozgurlukler temelinde talebini, destegini, savunusunu ve temsilini tanitimini yasam ve iliski olarak zihninin bilisselligine cikaran bireyin; Iki ana yonu vardir. Birincisi bireyin iliskide oldugu alan ve bunun gecim paylasim bilisselligidir. Buna en guzel ornegi, 16. yuzyildaki patriotizm algisinda yani "yurtseverligin" "severlik" algisinda ve felsefenin, "phillis" yani "sevgi" temelinde baktigimizda, "YASAMAK ve YASATMAK" SIARLI bireyin "severlik" iliskisinin alani asagidadir. Insan, hayvan, doga, dunya, evren, bilgi ve bilim-severlik. Diger yonu de x ve y temelli insanoglu kavramsal bilgi yapilandirilmisliginin her turlu ayrimci cikarci egosal/akilci temeldeki guce otoriteye ve onun yonlendirimi yaptirimi temelindeki dogumdan itibaren verilen verilerin ve kisice bunlarin kisilik kimlik degeri yapildigi algisi gozlemi ve bilincinde ve farkinda olarak bireyin bu gecimi, paylasimi saglama adina Hem bu yapilandirilmisligin getirdigi sonucu hem de bunlardan kurtulunusu/arinilisi dile getiren ve felsefenin, "sophy" irfan yonunu aciklayan degerler ise sunlardir. insansal temelli Vicdan, evrensel cesitlilik/cokseslilik temelli saygi, adaletin adilligi adina hak ve ozgurlukler ve adaletin zihinsel davranissal duzen ve sistemsel islerligi adina zihinsel serbestlik ve bilissellik. Yukaridaki tum SOYUT ALGIDAKI degerlerin kavramsal anlam ve icerigi evrensel-insan zihniyetinin ANTIAYRIMCI insansalligi, evrenselligi, bilimselligi ve bilisselligi adinadir.
- 1 yanıt
-
- 1
-
-
Hitlerin dusunce ve her turlu davranisinin ve yaptiklarinin temeli once nihilizme, sonra da bireyci akilciligin canavarlasarak guc otorite iktidar temelinde her turlu insanlikdisi ve vicdandisi girisimi mesru ve mubah kilmasina dayanir. Hitler edustri devriminin irkciliktaki/milliyetcilikteki son OTOKRATIK DIKTATOR temsilcisidir.
-
Bilisim devrimini aciklamadan once bu devrime kadar gelen tarihi/zihinsel sureci kisaca degerlendirelim. Hayvancilik ve tarim doneminin zihinsel, ideolojik, inancsal sistem/duzen sekillenisi;din ve mezhep uzerine iken, Endustri devriminin zihinsel ideolojik inancsal sistem ve duzeninin sekillenisi; irk ve milliyet uzerinedir. Bilissel devrim ise EVRENSEL HUKUK INSAN HAKLARI HAK VE OZGURLUKLER TEMELLI OZGUR BIREY DEVLETLERI ILE BASLAR. Bilissel devrim, iki ana yonlu ve tek temel uzerinedir. Temeli BIREYE DAYANIR. Yani BIREYSEL FARKINDALIK VE BILINCLILIKTIR. Bilisim devrimi- Birincisi BILGININ BILISSELLIGINE, IKINCISI BILISSEL BILIME DAYANIR. Kisaca bilisim devrimi, BIREYIN BILGISEL DEVRIMIDIR. Burada bilginin bilisselligi demek, bireyin bildigini her yonu ile ve etraflica aciklayabilecek, ortaya koyabilecek algi idrak ve kavramisligin bilincinde olmasidir. Bilissel devrim, evrensel-insan zihniyetinin de zihinsel duzeyinin temelini teskil eder. Bilisim devrimin en onemli ozelligi, HEM DOGAL/FENOMENAL TEMELLI EGOSAL/AKILCI ZIHNIYETIN SON DURAGI OLMASI, HEM DE NUMENAL ZIHNIYETIN, INSANSAL ZIHNIYETIN BASLANGICI OLMASIDIR. Bilisim devrimi ALISILAGELMIS COREFAITH ZIHNIYETININ BIREYSEL TEMELDE ANLAM VE ICERIK KAZANDIGI ASAMASIDIR. Bilisim devriminin tarihine baktigimizda, iki farkli temelde gelisim oldugunu goruruz. Birincisi emperyalizmin MIKROAYRIMCILIGI TEMELINDE; Ikincisi, bireylerin ANTIAYRIMCILIGI TEMELINDE. Isin ilginci yine tarihteki gibi ilk tarih sahnesine cikisi, ANTIAYRIMCI TEMELDEDIR. Yalniz tarihsel oilarak emperyalist zihniyetin, aslinda antiayrimciligi kendi cikarini gozetme adina ilk basta kendi ulkelerinde uyguladigi ve bunun aksini kendi ulkesi disindaki ulkelerin her turlu kaynaklarini ele gecirmek adina ustelik her turlu baski otorite ve gucu saldiri anlaminda mesru ve mubah kilarak kendi disindaki ulkelere saldirdigini unutmayalim. Iste mikroayrimcilik bu temelde soros ideolojisinin basta din/mezhep ve milli/etnik olmak uzere ayristirarak toplumlari catisma ortamina sokmasi ve insan haklari hak ve ozgurlukler adina onlari isgal etmesidir. iste yukarida bahsettigimiz egosal/akilci zihin temelinin bu temeldeki gelismesindeki son duragidir. Bunun tarihsel sureci de, kuresellesme adi altinda, 11 Eylul katliami ve mikroayrimci temeldeki SSCB ve Yugoslavya'nin parcalanisi surecidir. Kisaca bugunku BOP projesi sureci diyebiliriz. Bilisim devriminin EMPERYALIST ZIHNIYETE KARSI OLAN ILK ANTIAYRIMCI TARIHI TEMELI ISE; 9 KASIM 1989' DA YIKILAN BERLIN DUVARI VE IKI ALMANYANIN BIRLESIMIDIR. Dolayisi ile bilgi toplumu, bireysel bilinc ve ozgur birey devletleri caginda; ayni noktadan (evrensel hukuk, insan haklari, hak ve ozgurlukler demokrasisi) yola cikan bilissel bilim; iki koldan ilerlemektedir. Birincisi EMPERYALIST ZIHNIYETIN CIKARA, GUCE, OTORITEYE DAYANAN VE BILISSEL BILIMIN TEMELI OGELERI DUYGU/AKIL SOMURUSU OLARAK KULLANAN MIKROAYRIMCI YANASIM; Ikincisi OZGUR BIREYLERIN TOPLUM BUNYESINDEKI HER TURLU FARKI FARKIN FARKINDA OLARAK ICSELLESTIREREK VE FARKLARINI KORUYARAK BILINCLI BIR SEKILDE ANTIAYRIMCI TEMELDE BIRLESTIREREK. Bilissel bilimin ulkemizdeki yansisi ise GEZI BILINCIDIR. Cunku bu gezi bilinci DIKTATORUN HER TURLU TOTOLITER VE OTORITER AYRISTIRMACI, OTEKILESTIRICI, BASKICI, EMIRSEL KORKU FELSEFESI VE SURU PSIKOLOJISI TEMELINDEKI YONLENDIRIM VE YAPTIRIMINA KARSI, HER TURLU FARKIN FARKINDA OLARAK VE FARKLARI FARKLARI ILE BIRLIKTE BIRLESTIREREK BU OTORITER VE TOTOLITER YONLENDIRIME KARSI CIKAN BIR ANTIAYRIMCI HAREKETTIR. Bu konu ve kavram cagdaslik,guncellik, zihinsel degisim, bireysel bilinc kazanma ve verilecek her turlu mucadele adina cok onemli sorgulanmasi gereken bir anlam ve icerige sahiptir. En basta emperyalist zihniyetin bilisselligine varmak ve ona karsi verilecek mucadele de bilissel olarak bireylerin yerlerini almasi adina. Sonucta bilisim devrimi ayni amaci tasir. Emperyalist zihniyet bu amaci her turlu cikar isgal bolme adina MIKROAYRIMCILIK olarak kullanirken, ozgur bireyler ayni amaci ANTIAYRIMCILIK olarak birlestirme, butunlestirme olarak kullanmaktadir. Bu temelde sadece bilisim devrimi degil, bu devrimi HANGI ZIHNIYETIN VE NE AMACLA YAPTIGININ BILISSELLIGI DE ALGI GOZLEM VE DILE GETIRME ADINA COK ONEMLIDIR. Mucadele CIKARCI MIKROAYRIMCILIK VE ONU BESLEYEN DINI/MEZHEPSEL VE MILLLI/ETNIK KOKENSEL MIKROAYRIMCILIK DEGIL; AKSINE BU FARKLARIN FARKINDA VE BILINCINDE FARKLARINI TANIYARAK VERILEN ANTIAYRIMCI MUCADELEDIR. Zaten 20. yuzyildan sonra gelen her konudaki dil devriminde, her bir kelimenin KAVRAMSAL ANLAM VE ICERIGI DE HER BIR BEYNIN, ALGI BILGI VE BILINC DUZEYINCE DEGISMEKTEDIR. Buradaki kavramsal anlam ve icerikteki degisim, ya egosal/akilci her turlu cikarin guce otoriteye ve iktidara dayanan somurusunun saldirisinin mesru ve mubah kilinmasinda, ya da insanlik, evrensellik, bilimsellik ve bilissellik adina bilgisel temelde BEYINLERI BILISIM DEVRIMINE YONLENDIRMEDE YARDIMCI OLMAKTIR. Gunumuzun, cagimizin mucadelesi, bu mucadeledir. Hem her bir kisinin kendi zihni ile mucadele hem de kisilerin bu emperyalist zihniyetin, zihinleri kendi cikarlari adina korelten yonlendirim ve yaptirimlari ile mucadele. Dolayisiyle BILISIM DEVRIMINDEKI MUCADELE HEM KISININ KENDI BEYNI ILE IC MUCADELE, HEM DE EMPERYALIST (TANRISAL, DINSEL, EGOSAL, INANCSAL,IDEOLOJIK, CIKARCI GUCE OTORITEYE TAPAN VE YONLENEN MIKROAYRISTIRMACI) ZIHNIYET ILE MUCADELE. Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
- 1 yanıt
-
- 3
-
-
Örsan K. Öymen
- 7 yanıt
-
- 1
-
-
Felsefe, uçsuz bucaksız, her şeyi sorgulayabilen, sınır tanımayan yaratıcı bir düşünce, sezgi ve duygu dünyasıdır. Ne yazık ki günümüzde felsefe, düzenin de zorlamasıyla, giderek kuru bir akademik disiplin haline dönüştü, felsefe tutkusunun yerini akademik kariyer kaygısı almaya başladı. Sorunumuz "akademi" kavramıyla değil, "kariyer" kavramıyla, felsefenin sadece bir kariyer nesnesi olarak algılanmasında. Filozofların, felsefe tutkunlarının yerini "felsefe memurlarının", felsefi yaratıcılığın yerini sadece “uzmanların" almasından, felsefenin bir meslek dalı gibi algılanmasından, akademik ünvanların bir araç olmaktan çıkıp bir amaca dönüşmesinden, kişiliklerin, yeteneklerin ünvanlarla ölçülmesinden ve özdeşleşmesinden, ünvanların yazılanlardan, söylenenlerden, düşünülenlerden daha önemli hale gelmesinden, kısacası, felsefenin ruhuna, çıkış noktasına aykırı, felsefeye yönelik gayrıciddi, yüzeysel ve şekilci yaklaşımlardan kaygı duyuyoruz. Assos'ta Felsefe, sadece felsefenin, merakın, sorgulamanın amaç olduğu bir bakış açısıyla yola çıkarak, herkesin kolayca felsefi bir zihine sahip olabileceğini varsayan popülist ve yanıltıcı bir felsefe anlayışına da kapılmadan, felsefe tutkunlarını Assos'ta buluşturmayı, yapaylıktan uzak, doğal bir tartışma, diyalog, karşılıklı etkileşim ortamı yaratmayı hedeflemektedir. Felsefe Sanat Bilim Derneği (www.felsefesanatbilim.org)‘nin bir etkinliği olarak gerçekleşen Assos’ta Felsefe ayrıca, Aristoteles’in burada felsefe dersleri verdiği yıllardan sonra, yani binlerce yıl sonra, Assos’a felsefeyi yeniden getiren ilk harekettir. Biz Assos’ta felsefe yaparken, bir yandan felsefenin gelişmesine katkıda bulunmak, bir yandan da, Antik Yunan'da olduğu gibi, doğal bir ortamdan kopmamak, Ege'nin doğasıyla ve kültürüyle bütünleşmek, büyük kent yaşamının acımasız düzeninden uzakta kalmak istiyoruz. Midilli Adası'nın karşısında, antik Truva kentinin hemen güneyinde yer alan Assos, böyle bir ortamı oluşturmak için ideal yer. Assos gerçekten Ege Denizi kıyılarının en güzel yerlerinden birisi. Çarpık yapılaşmanın dışında kalmış, denizi maviliğini ve berraklığını korumuş, bitki örtüsü yıpranmamış Assos, aynı zamanda, gelmiş geçmiş en büyük filozoflardan birisi olan Aristoteles'in yaşadığı yerler arasındadır. Aristoteles, araştırmalarının bazılarını burada yapmış, burada bir felsefe okulu kurmuş, feslefe eğitimi vermiş, ayrıca Assos'un hükümdarı Hermias'ın yeğeniyle evlenmiş, bu evlilikten çocukları da olmuştur. Tabii bu arada, felsefede Stoacı akımın öncülerinden Kleantes'i de unutmamak gerekiyor. Assos’lu olan Kleantes, Stoacı okulun kurucusu olan Sitiyumlu Zenon'un ölümünden sonra okulun başına geçmiş, bu akımın gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Batı Anadolu, felsefe tarihi açısından dünyanın en önemli yerlerinden birisidir. Nedense bu boyut çok fazla bilinmez ya da anımsanmaz. "Batının" ilk filozofları olarak anılan Tales, Anaksimenes, Anaksimender ve atomist felsefenin öncüsü Leusippus Milet’lidir. Atinalılara felsefeyi ilk öğreten kişi olduğu söylenen Anaksagoras Klazomenai’lidir. Antik dönemin önemli filozoflarından Herakleitos Efes’lidir. Felsefe bu topraklarda yeni bir şey değildir, ancak eskide de kalmamalıdır. http://www.philosophyinassos.org/TR/index.htm
- 7 yanıt
-
- 1
-
-
7-8 Şubat 2014 Bilim ve Din 7 Şubat Cuma: 13:00 Örsan K. Öymen: “Bilim ve Din Karşıtlığının Zorunluluğu Üzerine” 14:30 Halil Turan: "Dinlerin Bilim Düşmanlığı: Eski Yunan'dan Modern Döneme İbretlik Öyküler" 16:00 Erdinç Sayan: “Antropik Kozmolojik İlke: Tanrı’nın En Son Vahyi Fizikçilere mi İndi?” 17:30 Kerem Cankoçak: “Modern Kozmoloji ve Teizm Çelişkisi” 19:30 Akşam Yemeği (Nazlıhan Otel Restaurant) 8 Şubat Cumartesi: 12:00 Doğan Özlem: “Kültürün İki Uzlaşmaz Bileşeni: Bilim ve Din” 13:30 Kurtuluş Dinçer: “İnanç Felsefe Yoluyla Çürütülebilir mi?” 15:00 Oruç Aruoba: “Haydi Biraz Kuhn’laşalım” 16:30 Ayhan Sol: “Bilim ve Din Çatışınca” 18:00 Uluğ Nutku: "Bilim-Din Karşılaştırması Üzerine" 19:30 Akşam Yemeği (Yıldızsaray Otel Restaurant) 22:30 Uzun Ev’de Parti (DJ Örsan) Not: Tüm konuşmalar ve diyaloglar Türkçe’dir. Toplantılar Assos limanda Nazlıhan Otel’de gerçekleşecektir. Konuşmacılar hakkında kısaca: Doğan Özlem: Yeditepe Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi. (Profesör). Yüksek Lisans ve Doktora derecesini İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden aldı. İlgi ve çalışma alanları: Etik, Siyaset Felsefesi, Bilim Felsefesi, Estetik, Hermeneutik, Tarih Felsefesi. “Etik: Ahlak Felsefesi”, “Siyaset, Bilim ve Tarih Bilinci”, “Metinlerle Hermeneutik Dersleri”, “Felsefe ve Bilimler”, “Bilim, Tarih ve Yorum”, “Mantık: Klasik/Sembolik Matık, Mantık Felsefesi”, “Kültür Bilimleri ve Kültür Felsefesi”, “Tarih Felsefesi”, “Max Weber’de Bilim ve Sosyoloji”, “Felsefe Yazıları”, “Kavramlar ve Tarihleri”, “Bilim Felsefesi”, “Felsefe ve Tin Bilimleri” kitaplarının yazarıdır. Alanında birçok çeviri, derleme kitabı ve makalesi yayınlandı. Uluğ Nutku: Cumhuriyet Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden emekli olmuştur. (Profesör). Lisans ve Doktora derecelerini İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden almıştır. İlgi ve çalışma alanları: Felsefi Antropoloji, Epistemoloji, Etik. Descartes, Locke, Leibniz, Spinoza, Hume, Kant. “İnanmanın Felsefesi”, “Daha Güncel Felsefe”, “Felsefe ve Güncellik”, “Ur Uruk Urşu”, "Gezgin Felsefe", “İnsan Felsefesi Çalışmaları” kitaplarının yazarıdır. Alanında birçok makalesi ve çevirisi bulunmaktadır. Oruç Aruoba: Yüksek Lisans ve Doktora derecesini Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden aldı. İlgi ve çalışma alanları: Epistemoloji, Etik, Hume, Kant, Kierkegaard, Nietzsche, Marx, Heidegger, Sartre ve Wittgenstein. “Benlik”, “Sayıklamalar”, “Kesik Esintiler”, “Geç Gelen Ağıtlar”, “Ol / An”, “Doğançay'ın Çınarları”, “Zilif”, “Çengelköy Defteri”, “İle İlişki Defteri”, “Yakın”, “Ne Ki Hiç Haikular”, “Tümceler Bir Yerlerden Bir Zamanlar”, “De ki İşte”, “Yürüme”, “Uzak”, “Hani”, “Olmayalı”, “Ne Otuz Altı Tanzaku” kitaplarının yazarıdır. Alanında birçok makalesi ve çevirisi bulunmaktadır. Kurtuluş Dinçer: Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi. (Profesör). Yüksek Lisans ve Doktora derecesini Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden almıştır. İlgi ve çalışma alanları: Bilim Felsefesi, Bilim Tarihi, Epistemoloji, Hume, Kant, Hempel, Popper, Kuhn, Feyerabend, Lakatos. “Kısaca Felsefe” kitabının ve alanında birçok makalenin yazarıdır. Alanında birçok çevirisi bulunmaktadır. Halil Turan: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi (Profesör). Yüksek Lisans ve Doktora derecelerini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden aldı. İlgi ve çalışma alanları: Epistemoloji, Ontoloji, Etik, Bilim Felsefesi, Descartes, Hume, Kant, Kuhn. “Mantık Terimleri Sözlüğü” kitabının yazarıdır. (Teo Grünberg, David Grünberg ve Adnan Onart ile birlikte). Alanında birçok makalesi ve çevirisi bulunmaktadır. Ayhan Sol: Orta Doğu Teknik Ünversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi. (Profesör). Doktora derecesini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden almıştır. İlgi ve çalışma alanları: Epistemoloji, Bilim Felsefesi, Biyoloji Felsefesi, Çevre Felsefesi, Etik. Alanında birçok makalesi ve çevirisi bulunmaktadır. Erdinç Sayan: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi (Doçent). Yüksek Lisans derecesini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden, Doktora derecesini Ohio State Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden aldı. İlgi ve çalışma alanları: Bilim Felsefesi, Fizik Felsefesi, Epistemoloji, Mantık Felsefesi, Matematik Felsefesi, Zihin Felsefesi, Analitik Metafizik. Alanında birçok makalesi bulunmaktadır. Örsan K. Öymen: Işık Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi (Profesör), Felsefe Sanat Bilim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Assos'ta Felsefe projesinin kurucusu ve direktörü. Lisans ve Doktora derecesini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden, Yüksek Lisans derecesini New York Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden aldı. İlgi ve çalışma alanları: Epistemoloji, Etik, Siyaset Felsefesi, Kuşkuculuk, Varoluşçuluk, Sextus, Hume, Nietzsche, Marx, Heidegger, Sartre. “Hume” kitabının yazarı ve derleyicisidir. Alanında birçok makalesi bulunmaktadır. Kerem Cankoçak: İstanbul Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi. (Doçent). Lisans derecesini Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nden, Yüksek Lisans derecesini Stockholm Üniversitesi Fizik Bölümü’nden, Doktora derecesini Ege Üniversitesi Fizik Bölümü’nden aldı. İlgi ve çalışma alanları: Yüksek enerji fiziği, “büyük patlama” kuramı, CERN deneyleri, bilim tarihi ve felsefesi. CERN’deki “Büyük Patlama” (“Big-Bang”) kuramı deneylerine ve çalışmalarına katılan Türk bilim adamlarından birisidir. “50 Soruda Maddenin Evrimi” kitabının ve alanında birçok makalenin ve kitap içinde bölümün yazarıdır.
- 7 yanıt
-
- 1
-
-
Bilindigi gibi Izmir'in Urla bolgesinde, Turistik ve dogal kaynak ve guzelliklerin oldugu "1. sinif 'sit' alani" olarak anilan bolgede, kacak ya da "kanuna uydurulmus" villalardan ve bunlardan bazilarinin Diktator ve ailesine verilmesinden bahsediliyor. Her zaman oldugu gibi, diktator bunu yalanliyolar ve "oradaki villalarin 35 senedir orda oldugunu soyluyor. Simdi bakalim. Aslinda burada neden ingilizcedeki "sit" kelimesinin kullanildigini bilmemekle birlikte, bunun turkcesi olan "oturma" yi kullanmayi tercih ederim. Ustelik "sit" bir emir koku olarak "otur" demektir. Konumuza donersek; bu alanlar DOGANIN 1. SINIF OLARAK OTURDUGU VE TAHRIP EDILMEMESI GEREKEN ALANLARDIR. Bu alanlar daha once kultur ve turizm bakanligina bagli iken; dogal olarak korunmakta idi. Diktatorun rant temelli kanunu ile cevrecilik ve sehircilik bakanligina devredildi. Aslinda doga cevre olarak zaten bu bakanligin guvencesi altina alinmaliydi. Gel gor ki bu bakanlik DOGAYI GUVENLIK ALTINA ALMAK YERINE, 3. OTURMA BOLGESINE DEGISTIRDI VE BURAYA KACAK VILLALAR YAPILDI. Bu konudaki en ilginc tapeler, Sumeyra'nin "villa bahcesine yapilacak havuzun boyutunu" iletme konusmasi ile, diktatorun," banyoya iki tuvalet istemesi " konusmasiydi. Son olarak google, 35 sene once o alanda hic bir insaatin olmadigini "google earth" den gosterdi. Kisaca diktator ve ailesinin kendi adina cikar sagladigi bir yolsuzluktur, urla villalari.__________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
-
- 2
-
-
Bu demokrasinin olumsuz yonu degil, demokrasi kavramini demokratik olarak algilayamayanlarin ve demokrasiyi "kendine demokratik" olarak algilayanlarin sorunu. Demokrasi, bu temelde "hem cok seslilik" hem de her bir sesin ifade ozgurlugu" demektir. Demokrasi de NICELIK DEGIL, BIR NITELIGININ DIGERLERINE BASKISI DEGIL; NITELIK VE HER TURLU NITELIGIN DILE GELMESININ OLANAGI onemlidir. Aksi KENDI NITELIGINI DEMOKRASI KANDIRMACASI ILE KARSI TARAFA KABUL ETTIRME DIKTATORLUGUDUR. Iste bu temelde demokrasi ve diktatorluk madalyonun iki yuzudur.
- 2 yanıt
-
- 1
-
-
Nasil bir "dikkate alinma" onerisi sunuluyor? Kimin hangi beyin duzeyine gore kisaca "kimin tefine gore" dikkate alma. Bir yazar YAZISINI ANCAK KENDI BEYIN DUZEYI ILE YAZABILIR. ONCA BEYIN DUZEYI ICINDE KIMIN BEYIN DUZEYINE NEYE GORE NASIL YONELECEK? Boyle bir yazim tarzi, hem yazarin kndi beyin duzeyi degildir, hem de SADECE BELKI BELIRLI BIR BEYIN DUZEYINI "MEMNUN EDERKEN" YINE BU SEKILDE "ELESTIREN" BEYIN DUZEYLERI OLACAKTIR. Iste hic bir yazar "tum okurunu memnun edecek" bir icerige sahip degildir ve dile getirdigi o yuzden kendi beyin duzeyidir.
-
Baslik bana ait bir baslik degil, ben de basligi degerlendirdim. Teist olmayan A TEIST DEGIL, NON TEISTTIR. Ateist, kisaca teizmin karsitidir. Non teist ise "teist olmayan" dir. Ateizmin ateist kisinin algisina, bilgisine bilincine ve teolojiye bakis acisina gore; ANTI VE NON icerigi vardir. Bunu ingilizce de "disbelief" ve "non belief" olarak ta aciklayabiliriz. Bu temelde ateist "tanriya karsi cikan ve tanrisiz" olarak algilanir. "cok ust perde" derken?! Felsefi temeldeki her turlu yazi, bir ....e gore temel ve ....e gore hedefine gore yazilir. Yazan kisi ya bunun bilincindedir, ya da degildir. Bilincinde olmasi; neyi neden ve nasil yazabildigini aciklayabilmesidir ve kendi beyninin duzeyi ile yazar. Iste o yuzden konu ve kavramlara katilim, yazara da neyin neden ve nasil VERILDIGI GIBI ALGILANAMADIGI gozlemini gelen mesajlardan verir. Buradaki "cok ust perde" kullanimindan ne denmek istedigi aciklanmazsa, yazarin da pek bu konuda yardimi olamaz. Ya da yazar bir spekulatif algi ile yanit yazar ki, ben onlardan degilim.
-
Tabu Donemi-Tabunun Yikilisi-Serbestlik/Rahatlik
evrensel-insan replied to evrensel-insan's konu in Felsefe
"Tamam, benim bireysel tecrubem olarak yeni iki baslikta bunu anlatacagim." http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1236-evrensel-insanin-bireysel-oykusu/ http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1237-serbest-dusunurlugun-bireysel-tarihcesi/ -
Tabu Donemi-Tabunun Yikilisi-Serbestlik/Rahatlik
evrensel-insan replied to evrensel-insan's konu in Felsefe
Yukaridaki aciklamalariniza paralel olarak asagidaki linke bakab ilirsiniz. Orada bir tabudan kurtulmak ve kendine yeni tabular edinmemek temelli genis aciklama var. http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/50-evrensel-insan-zihniyeti/?p=4485 Eger yukaridaki baslik bu konudaki sureci gayet net acikliyor. Tamam, benim bireysel tecrubem olarak yeni bir baslikta bunu anlatacagim. Burayi da size baska bir link vererek aciklayayim. http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/50-evrensel-insan-zihniyeti/page-2 Yukaridaki linkte 32 nolu mesaj. Eger bu iki link dusunce ve bilgi olarak "tatminkar" gelmezse, Burdan, ya da "evrensel-insan'a sorular" basligindan devam edebiliriz. Mesela Turan Dursun kendi tabusunu kendi beyninde yiktiktan sonra, bunu topluma yaymak icin yola cikti ve goze aldigi olum, faili mechul olarak basina geldi. Yukaridaki asama, TABU ILE KENDI MUCADELENI KITLESELLIGE TASIMA ASAMASIDIR. Ust asama ise bu tabunun beyinde TAMAMEN SERBESTE EREREK, KISI UZERINDE HIC BIR YUK BIRAKMAMASI VE KISININ BU TABUYA BILISSEL OLARAK NONCOGNITIVIST, YANI GEREKSIZ/LUZUMSUZ/ANLAMSIZ OLARAK BAKMASI. Ya da benim gibi bu tabunun insanoglu uzerindeki her turlu sosyo-psikolojik sorununun ve yapilandirilmisliginin qua felsefesi ile dile gelmesi. Sorgulama icin once sorunu IKI YONU ILE ALGILAMAK VE IKI YONDEN BIRININ TARAFI OLMAMAK GEREKIYOR. Yani ne savunmak, ne de karsi cikmak. -
Yukaridaki cumle bilimsel bir aciklama degildir. Cunku ortada red edilecek gozlem veren bir fenomen yoktur. Dolayisi ile gozlem yoksa bilimselliik de yoiktur. Zaten bir sey insanoglu algisina gozlem veriyor ve bu gozlem de tum insanoglunu kapsiyorsa, ortada red edecek bir gozlem veren taban yoktur. Boyle bir taban ancak akilciligin kendine inandirdigi ve yine kendine gercekligini dogruladigi TUM INSANOGLUNA GOZLEM VERMEYEN BIR TABAN icin gecerlidir. Bu da zaten bilimsel degildir, cunku gercekliginin dogrulanmasi sadece dogrulayani baglar ve onun ideolojik inancsal bir akilciligidir ve YANLISLANAMAZ Bu iki acidan bilimsel bir temeli olmayan bir cumledir " tanrinin varoldugu fikrini red etmek" Iste bu temelde ateizm, sadece metafizigin tanrinin varligi temelli dali teolojideki bir KESINLIK AKILCILIGI iceren ideolojik gorus/bakis acisi v.s. olarak kalir ve bilimsel yonu yoktur. Ayrica, bir tanrinin varligi HEM KAVRAMSAL OLARAK VARDIR, HEM DE AKLIN KENDISINE DOGRULAMASI TEMELINDE DOGRULAYANCA VARDIR. O yuzden burada "yok" kullanimi varliksal ise zaten; bilimsel olasrak varligin ne oldugu tartismasi yoktur, tartisma metafizik tartismasdir. Bilimsel olarak NE OLDUGU VE TARTISILMAYAN TABAN FENOMENDIR VE BILIM BU TABANDAN DEGIL; BUNUN GOZLEMINDEN BASLAR. Boylece varligin var yok tartismasi anlamsiz kalir. Cunku bilimsel olarak zaten insanoglu algisina gozlem veren bir taban olmadan; ne gozlem ne algi ne de kavramsal bilgi olmaz. Burada onemli olan insanoglu algisina kendi de dahil gozlem veren tabanin TANRI ILE OZDESLESTIRILMESI Konusudur ki bu da genelde teolojik bir durus olan deizmdir. Ya tanri belirsizdir, yani bir fenomen ile ozdeslestirilmemistir.-tasavvuf Ya da belirlidir yani ozdeslesmistir, evren=tanri, madde=tanri kuran=Allah ve varolusculuk v.s. Yani akil gozlemini algiladigi fenomene insanoglu numenal yeti ve degerlerini oznel, ozel ve ozsel olarak eklemistir. "Doganin kanunlari vardir" gibi. Ateizmin bilime ters dusen digr kismi da AKLIN KESINLIKCI OLMASIDIR. Bilimin bilimselliginde kesinlikte suphe de yoktur. OLGUSAL GECERLILIK VE GOZLEMSEL YANLISLANABILIRLIK vardir. Bilimde bir seyi kesinlestirmek, bilime nokta koymak ve bilimi dogmalastirmak ve cagdisi birakip; akilciligin kabul etmesi temelinde de inanca ideolojiye dondurmektir. Bilim aslinda cok basittir, GOZLEMDEN BASLAR. Demekki insanoglu dahil onun algisina gozlem verecek bir tabanin omasi gerekir iste bu da fenomendir ve ne oldugunun varliksal ontolojik tartismasi felsefi/ metafizik tartismasidir. Ayrica tanrinin varliginin ifade olarak indirgemeci determinist tek mutlak "var/yok" yaniti; zaten AKILCILIGIN INANCIDIR. Bu inanc akilca bir temelde dogrulanarak gerceklestirilir. Buradaki inanc belief temelli (faith degil) inanc temelinde aklin tanriyi yok olarak ifade etmesidir. Bu da bilimsel olamayacagindan FELSEFI AKILCI IDEOLOJIK VE INANC TEMELINDE YANI INANCSALDIR. Inancsallik sadece olumlu degil; olumsuz ifadeyi de icerir. Bilimsel olarak tanri kavrami basta epistemolojik olarak sosyal bilgidir. Bilissel olarak ta beyinde yer etmis bu kavramin; insanoglu yasam iliski duzen sistem kurmada kurum ve kurumlasmada bu kavrami nasil somutlastirarak her turlu tasam ve iliskisini yon verme kendini teslim etme v.s. anlaminda dusunce ve davranis olarak gozlem veren siosyo-psikolojik yapisinin sorgulama ve mercek altina alinmasidir. Iste bilisselligin bu yondeki tamamen bilimsel degerlendirme ve calismasi ortaya koydugu veriler istatistikler ve bu kavramin insanoglu yasam ve iliskisinde oyle ya da boyle yarattigi sosyo-psikolojik sorunlarin her turlu sorgulanmasi; bilimsel temelde sosyoloji ve psikolojinin konusudur. Tabi ki bu tanrisal temelde bir teolojik taraf olmanin disinda kalan qua felsefesi temelli bu calismayi yapacak olanin tamamen kendi kisisel subjektif deger ve yorumunu katmadigi tamamen notr bir algi ve disaridan bakis acisi ile ortaya koymasi gereken iceriktedir. Cunku insanoglu bu kavrami yasamdan ogrenir ve verilen anlam ve icerikte ogrenir ve gerekli gorurse ilerdide kendisi buna anlam ve icerik verir ve tum bu tanri kavramina verilen OLUMLU/OLUMSUZ ANLAM VE ICERIKTE o kavram ile bir cesit bag kurar. Iste bu bagdaki bu kavramin kisinin birey olma olanagini elinden ne duzeyde aldigi ya da kisinin kendini bu kavrama aldigi anlam ve icerik temelinde ne kadar teslim ettigi mahkum oldugu biat ettigi minnet ettigi sukrettigi, ibadeti, tapinmasi ve her bir anlam ve icerigin getirdigi her ne ise onun ile yasam ve iliskilerine yon vermesidir. Iste tanri kavraminin olumlu ya da olumsuz kisinin yasam ve iliskisinde yer almasi ve ona olan bagimlilik derecesi, bilimsel aciklama ile KISININ TANRISAL TEMELDEN KAYNAKLANAN SOSYO-PSIKOLOJISIDIR. Bu da zaten sorun olarak yansir. Cunku kisi ozgur de degildir, birey de degildir. Buradaki tanri kavraminin kiside sosyo-psikolojik sorun olabilmesi o kavram ile kisinin kuracagi olumlu ya da olmsuz AKILCI DUYGUSAL EGOSAL INANCSAL IDEOLOJIK ETIK ESTETIK bagdir. Eger boyle bir bag yoksa kisi zaten serbest dusunur olarak ozgur ve de serbest bir bireydir ve bu kavram hic bir sekilde onu etkilemez ya da ona bir akilci duygusal inancsal ideolojik etik v.s. bir OLUMLU/OLUMSUZ YUK eklemez. Iste serbest dusunur, bu temelde tanri kavramini her yonu ile felsefi bilimsel bilissel bilgisel varliksal teolojik metafizik ontolojik fiziuk otesi v.s. temelde sorgulayarak kavrami kavramin disindan her yonu ile tum resmi ile ortaya koyar. Cunku TANRI KAVRAMININ BILISSELLIGINDEDIR. TANRI KAVRAMI ILE OLAN BAGI ISE BILISSEL NONCOGNITIVIZM dir. Yani bilissel olarak bu kavramin ve de kurulacak YUKLU (OLUMLU/OLUMSUZ) bagin; neden nasil v.s. her yonu ile insanogluna hic bir yararinin gereginin luzumunun olmadigini aksine, zararinin rahatsizliginin sorununun ve de sosyo-psikolojik beyninin isleyisindeki etkisini onemini v.s. ortaya koyar. Aklin kendine inandirdigi ve dogrulayarak gerceklestirdigi GOZLEMI OLMAYAN varligi bilim tartismaz. Cunku GOZLEMI OLMAYAN varlik bilim disidir. Konu bilissel bilime girer. Yani insanoglu numenal yetisi bunun bir kavram ve bu kavram hakkindaki herseyin bir sosyal bilgi oldugunu bilir. Bilincli olarak beynini BU KAVRAMDAN SERBEST BIRAKIR. Bu kavram artik o beyinde bir etki onem teskil etmez. Iste buradaki bilimsellik te, bu kavramin beyinlerinde olumlu/olumsuz bir anlam onem etki teskil etmesinin sosyo-psikolojik sorununu ortaya koymaktir. Iste TANRI KAVRAMI BILISSELLIGI VE SERBESTLIGI BUDUR. Bu kavramsal bilissellik ve serbestlik tum core faith deger veri ve tabularina bu deger veri ve tabular hangi dalda olursa olsun (felsefi etik, estetik, ideolojik, inancsal, izmsel v.s.) uygulanabilir. Iste bireyin devrimci sorgulamasi ve kendi zihninin degisimi/dvrimi budur. Burada bir ...e gore temeli ve hedefi gerekir. Bizler de insanoglu turune ait olan birler oldugumuzdan temel insanoglu ve onun her turlu dile getirdikleri, hedef de insanoglu denen fenomenin zihinsel insanlasmasi bilimsellewsmesi bilissellesmesi ve evrensellesmesidir. Butun bunlarin ogesel temeli lakabimin imzasindadir. Bu da insanoglu denen bizlerin, her turlu zihinsel davranissal duzen sistem kurma ve akildakini somutlastirarak kurumlasma ve kurumsallasma temelindeki tum kavramlarin degerlerin ve verilerin neden nasil bizleri insanlastirmadigi v.s. nin sorgulanmasi demektir. Insanoglunun en buyuk ozelligi aklinda tasarladigi bir kavrami somutlastirmak ve insanoglu duzenine sistemine tasimaktir. Iste ideolojiler inanclar ve izmler de bunlardir. Burada da bunun gerceklesebilmesi icin insanoglunu guc ve otorite ile yonlendirilebilen nicelik olarak algilamak, yonlendiren niteligin de sadece yonlendirenin ideolojisi inanci izmi olmasidir. Iste bunlarin farkliligi da savaslari mucadeleyi tartismayi v.s. getirir. Kisaca insanoglu kendi aklinda yarattigi degerler ugruna kendini feda eder ve kendini onlara teslim eder yonetenler de bunu kullanarak insanoglunu yonlendirirler ve kendi cikarlari dogrultusunda yonlendirir ve yasatirlar. Kisiler kendi hayatlarini degil; kendilerine sunulan hayati yasar. Yasamazlar, yasatilirlar. Hatta yasamlari, yasam sonrasi mitleri ile ellerinden alinir. Boyle bir yasam ve iliski bugun hayvanda bile artik yoktur. Bir arslan bir ceylana babalik/annelik yapabilmekte, onu baska arslana kaptirdiginda da kendi ac kalarak olmektedir. Bugun butun hayvanlar alemi kendi turu disindaki iliskilerle insanoglunu hayrete dusurmektedir. Onlar hem kendi turleri arasinda hem de artik baska turler ile gecinebilirken, biz insanoglu ustelik kendi yarattigimiz akilci degerler ile biribirimizi katletmekteyiz. __________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
- 4 yanıt
-
- 1
-
-
Felsefi tarih olarak Marx'dan sonra; metafizigin ontolojik temeldeki "mustakil var olan varlik" algisini, materyalizm, idealizm ve pozitivizm disinda; farkli bir boyuta INSANOGLU TURUNUN BIRI BOYUTUNA TASIYAN ilk filozof, Nietzche ve onun sorun olarak dile getirdigi, kendince insanligi "gelen tehlike" olarak uyardigi ve METAFIZIGIN HER TURLU VARLIKSAL TEMELINE YENI BIR BOYUT KATTIGI SOSYO-PSIKOLOJIK SORUNLARIN ANA TEMELINI TESKIL EDEN "BOSLUGA DUSME/CANAVARLASMA" NIN YARATILDIGI ILK AKIMDIR Bu akim ayni zamanda, post modernizmin ve izmsel temelde, sosyalizmin, fasizmin, anarsizmin ve de dunyayi kana bulayan 1.ve 2. dunya savaslarinin emperyalizmin saldiri temelli cikar ulke isgallerinin de temelidir. Ayni zamanda, INSANOGLU DISINDA TESLIMIYET ICEREN DOGAL ZIHNIYETIN, INSANOGLUNU BIRIBIRINE TESLIMIYETI TEMELINDEKI FENOMENAL ZIHNIYETE GECISININ DE BASLANGICIDIR. Zaten Nietzche'nin "Tanriyi oldurmesinin" akilciligi da bu temeldedir. Iste bu INSANOGLU TEMELLI OLAN VE INSANOGLU FARKINDALIGI ICERMEYEN VE INSANOGLUNU BIRI VE TURU OLARAK KARSI KARSIYA GETIREN AKILCILIK, Dunyayi beyinleri her konuda "karistirmis" ve insanligin zihinsel yasaminda yeni ufuklar acmistir. Iste emperyalist zihniyet bu ufuklardan bireyci akilcilik cikarini saldiracagi ulkelere karsi uygulamakta, soros ideolojisinin mikroayrimciligi ve evengalizmin "dinler arasi dialog" politikasi bu saldiri temellerine dayanmaktadir. Ayn Rand ise tarihte ilk defa "ben felsefesi" ni SADECE BIREYSEL TEMELDE ORTAYA KOYAN filozoftur. Birey temelli SADECE BIREYIN BILINCINI ICEREN INSANOGLU TURU BILINCSIZ ONUN BIRININ HER TURLU CIKARINI GUC OTORITE OLARAK USTUNLUGUNU/HAKIMLIGINI MESRU VE MUBAH KILAN bu akimin cesitleri; Bencilik, bencillik, bananecilik, bireysellik ve bireyci akilcilik olarak cesitlenir. Bu bir temelli dunyaya bakis acisi ve her turlu akilci soylem ve eylemi iki ana kutuba ayrilir. Bananecilik pasifizmi Bireyci akilcilik canavarligi. Bu akim ayni zamanda batinin POLITIK DEVLETLERDEN, OZGUR BIREY DEVLETLERINE GECISIN BASLANGICIDIR. Ben daha oceleri nihilizm basliklarinda bu akimin ne temelde canavarlastigini detayli bir sekilde aciklamistim. Iste fenomenal zihniyetin, insanoglu turu birinin birine yonelik ve turunu karsisina alan bu akim, insanlik adina EGOSAL TEMELLI SAHTE ELBISENIN EN SON VE EN TEHLIKELI akimidir. Bu akim batida, bananeci bireylerin sadece kendi cikarini dusunen toplumsal yapisi ile, onlari yonlendiren ve yoneten iktidarlarin DISA DONUK EMPERYALIST ZIHNIYET CIKARLI FIZIKI VE ZIHNI SALDIRILARIDIR. Kisaca; Bireysel bilinc BILINCIN BIREYSELLIGIDIR ve bati kokenli EGOSAL AKILCI VE CIKARI ADINA HER SEYI MUBAH VE MESRU KILAN INSANLIKDISI VE VICDANDISI CANAVARLIKTAN, "SUT DOKMUS KEDIYE" KADAR UZANAN YELPAZEDIR. Dogal/fenomenal zihniyetin ve insanoglu zihniyetinin en son asamasidir. OZGUR BIREY DUZEYIDIR. Cesitleri: Bencilik, bencillik, bananecilik, bireysellik, bireyci akilcilik. Birey bilinci ise, BIREYIN BILINCIDIR ve ZIHINSEL DEVRIME ACIK SINIRSIZ VE SONSUZ OLARAK KAVRAMSAL BILGI SERBESTLIGINI ICERIR. Sadece kendi birsel varliginin FARKINDALIGI VE BILISSELLIGINI DEGIL; KENDI TURUNUN DE BILISSELLIGINI ALGILAYABILECEK BIR BEYIN UFKUDUR. Evrensel-insan zihniyeti olarak ise ozgur bireyden, serbest bireye geciste; SERBEST BIREY DUZEYIDIR. Iste ulke ve toplumumuzun belki de olanak olarak yapabilecegi tek sey, CAGDASLASMA ADINA TOPLUMSAL KISILIKTEN, BIREYSEL BILINCI ALGILAYARAK SORUNLARININ BILINCINE VARARAK; BATI GIBI YASAMAK YERINE, HENUZ BATININ YASAMADIGI BIREY BILINCINI KAZANMAK. Sonucta bati bugune kadar DAIMI OLARAK ONDE OLUSUNU HEP YASANMIS TECRUBESINI KENDI CIKARI DOGRULTUSUNDA DUYGU VE AKIL SOMURUSU OLARAK KULLANMISTIR. Bizim onumuzde BATININ YASANMISLIGININ ONUNE GECECEK SON BIR OLANAK BULUNMAKTADIR, BU DA BIREY BILINCIDIR. Cunku bati bireyselleserek, tamamen COGULSAL ALGISINI YITIRMIS VE ZIHINSEL INSANLASMASININ ONUNU TIKAMISTIR. BIZ ISE HALA TOPLUMSAL TEMELLI BIR COGULSAL ALGIYA SAHIBIZ. TUM YAPILACAK OLAN BU COGULSALLIGI YASATAN BIREY FARKINDALIGI ALGISI VE BU ALGININ COGULSAL OLARAK NIHAYI BOYUTU OLAN INSANOGLU TURU ILE BUTUNLESMESI FARKINDALIGI. Iste bu SORUNLARIN ALGILANMASINDA VE BILINCLENME YOLUNDA BIREYIN BIREYSELLIGINE SAPMADAN YASANAN ZIHINSEL DEVRIM SURECIDIR. Bu, yani neden bizlerin batiya nazaran birey bilincine olan degisimimiz ve bati gibi bu bilinci bireysel bilinc duzeyi ve donemi yasamadan elde edebilecegimiz insanoglunun "insanlik algisinin ters isleyisi" basliginda aciklanmistir. http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1011-insanlik-algisinin-ters-isleyisi/&do=findComment&comment=8724 Yoksa bati gibi OLMAK, bu cagdaslikta batinin onune gecebilme firsati kacirmak ve batinin cikarci akilci oyunlarinin bir daha aleti ve araci olmamak adina bu firsati kacirmak ve "INSANLIGIMIZI DAHA COK KAYBETMEK" DEMETIR.__________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
-
- 1
-
-
Bir bebek; dunyaya geldiginde, hazir ve isleyen bir duzen ve sistemin icine; tabulu rasa olarak dogar. Dogumuyla birlikte; tabularin verisiyle karsilasir. Bunlar once kimligini olusturan verilerdir. Cinsiyet, Ad, soyad, aile. Daha sonra; kisiligini olusturan veriler le tanisir. Milliyet, din, ahlak, kultur, davranis, yap-yapma ve soyle-soyleme karsitligi. Zamanla kendi kisisel kisiligini olustururken, yani toplumsal kisilik kazanirken; bilhassa bu karsitliklardan; ya verilene gore, ya da kendi secimine gore; yapar-yapmaz, soyler-soylemez. Butun bu toplumal kisilik tabularinin ve derecesinin olusmasi; ailesine, cevresine ve aldigi egitime, kendini ortaya koyma mucadelesine v.s. gore degisken ve gorecelidir. Belirli bir bilince ve kisilik olusmasina eristiginde; bazi konular kendi acisindan one cikar ve bu konulara daha cok agirlik verir. Bu bazan oyle bir hal alirki; bu one cikan konulardan birinin, kendisi; kendi oz iradesiyle, nedenlenmesine, sorgulanmasina ve irdelenmesine yonelir. Bu buyuk bir ozveri ve korkularin yenilebilecegi cesaret gerektiren bir durumdur. Cunku bu konuda derinlestikce; konudaki toplumsal kisiligi gitgide yalnizlasmaya ve kimsenin bu toplumsal konuda; onun yapip soylediklerini; yapmamaya ve soylememeye kadar gider. Bu o kisinin, YALNIZLASMA DONEMIDIR. Bu donem, ilk baslarda; korku, endise, telas, v.s. temelli yuklu bir psikolojik/duygusal donemdir. Kisi bu donemde sarsinti gecirebilir, bu donem; kisi acisindan olum (olmek) ile yasam arasindaki bir donemdir. Kisi; o konudaki, bu donemi yasam adina gecerse; OLUMUNU YENMIS, OLUM KORKUSUNDAN ARINMIS DEMEKTIR. Ondan sonra bu konuda, artik; kisinin toplumsal kisiligi soz konusu degil; bireysel kisiligi soz konusudur. Bunu her yerde savunmaya, herkesi bu kendi dogrusu konusunda, bilgilendirmeye, "uyandirmaya" uyarmaya baslar. Yani; bireysel kisiliginin dusunce ve davranisini topluma yerlestirmeye calisir. Bu donem en tehlikeli ve cetin donemdir. Cunku, bu donem, DUSMAN KAZANMA DONEMIDIR. BIR CESIT KISININ, TOPLUMLA O KONUDAKI HESAPLASMA DONEMIDIR. Okonudaki YIKILMIS TABUNUN, TOPLUMSAL OLARAK TA YIKIMINI SAGLAMA DONEMIDIR. Bu donem, kisinin yasaminin; toplum acisindan en tehlikeli donemidir. Kisi her turlu fiziksel ve dusunsel zarara kendini acmistir. Gelismemis toplumlarda; genellikle kisinin bu donemi; faili mechul bir cinayete kurban gitme donemidir. Kisi eger bu donemi atlatir ve bireysel bilincini; toplumdan koparabilir, yani toplumsal kisiligin verdigi misyonu kendinde gormezse, yani toplumu bilinclendirme, caba ve gayretini kendinde gormezse; o konuda, birey bilinci almis kiside; SERBEST DUSUNURLUK DONEMI baslar. Bu donem ise; kisinin artik o konuyu tamamen yasam ve iliskilerinden cikardigi; o tabunun kendi icin hicbir anlam ifade etmedigi ve artik o konu uzerinde yikilacak bir tabu kapisinin algilandigi ve o tabu konusunda RAHATA ERILDIGI donemdir. Bir kisinin; herhangibir konuda; serbestlige erip; tabuyu tamamen yikmasi; onun yasam ve iliskilerinde; en onemli donum noktasidir. Cunku bu tabu yikisinin, icerigi, duzeyi, derinligi, algisi, bilinci v.s. kisiyi; birey bilinci konusunda percinlestirmesine ve de; yikilacak baska tabulara yonelmesine, tabu yikilimina yaklasimdaki tecrube gelistirmesine, yiktigi tabunun koken ve temelini algilayacak bilince erismesine ve onunla ayni koken ve temelde olan diger tabularinda kendi adina yikimini kolaylastirmasina v.s. yarar. Iste, kisinin; bir birey olarak koken ve temeli olusturan ve ana olarak; yaratilissal/tanrisal/inancsal/dogrusal/ideolojik/toplumsal/insandisi/insanlikdisi/ tum ayrimci, cikarci, bencil, iktidar-guc-otorite gerektiren, kisilik/kimlik soyut/somut degerlerden olusan tabulari yikma, bilinci; sonucta onun; en genis anlamiyla, evrensel ve kendi turu anlamiyla ve de ortaya atan rakipsiz parca olma vasfiyla insansal bilince ulasmasini ve kendisini bu bilince ulastirmayan; bu tabularin koken ve temeline yonelisini saglar. Bu da yeri gelmisken, X ve Y dir. __________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
- 3 yanıt
-
- 2
-
-
Bugun Istanbul/Besiktas'ta daha once de tekrarlanan bir eylem vardi. Bu eylem "yanlis" bir eylemdi. Neydi bu eylem? Herzamanki gibi bir protesto eylemi idi. Neydi protesto edilen? Besiktasta konuclanmak isteyen AKP secim aracina karsi yurutulen ve o aracin ordan gitmesini isteyen bir eylemdi. Peki bu eylem, neden "yanlisti?" Demokrasi adina yanlisti. Cunku DEMOKRASI SADECE BIR NITELIGIN DIGER NITELIKLERI BASTIRMA OTEKILESTIRME DISTALAMA EYLEM VE SOYLEMI DEGIL; AKSINE KENDI NITELIGININ DISINDAKI NITELIKLERIN DE KENDI NITELIGINI ORTAYA KOYMA HAK VE OZGURLUGUNU ALGILAMA VE IZIN VERMEDIR. Toplumumuz maalesef bu demokratik bilincte degildir. Sadece KENDI NITELIGINI DAYATMANIN VE BASKA NITELIKLERI DISTALAMANIN, OTEKILESTIRMENIN BILINCSIZ UYGULAYICISIDIR. Bu catisma kulturunun kimseye bir faydasi olmayacagi gibi, aksine zarari vardir. Cunku yarin senin karsi geldigin de senin niteliginin parti aracina ayni eylem ve soylemi uyguladiginda, senin kendini savunacak bir tarafin kalmaz. Aslinda T.C. tarihinde ve bugunku diktator teroru karsisinda verileek en buyuk demokrasi dersi, DIKTATOR YANLILARININ DA KENDILERINI SOZLE VE EYLEM ILE IFADE ETMELERINE MUSADE ETMEKTIR. Aksi diktator ile farkli niteliklerden AYNI ANTIDEMOKRATIK SOYLEM/EYLEME ULASMAK KACINILMAZDIR. O yuzden yerel secimler yaklasirken, bizlerin belki de TEK VE ANA FARKI, DEMOKRASIYI HIC ISTEMESK TE, HER TURLU NITELIGIN SOZLU/EYLEMSEL IFADESINI UYGULAMASINI SAYGI ILE KARSILAMAKTIR. Yoksa, tum caba farkli nitelikler ile yola ciksa da, AYNI BASKIDA OTEKILESTIRMEDE VE DISTALAMADA BIRLESIR. Gerisi mi, gerisi bildik polis teroru, gozaltilar ve saldirilar. Demokrasi icin hak ve ozgurlukler icin, yasaklar icin v.s. yola cikanlar; KENDILERI BUNLARI BASKASINA DA TANIMAZSA; CIKTIGI YOL, DEMOKRATIK DEGIL; DIKTATORE GORE ANTIDIKTATORLUKTUR. Turkiye cografyasinda ve dunyanin her yerinde anlam ve icerigi ne olursa olsun, size ne kadar ters gelirse gelsin; DEMOKRATIKLIGIN HER TURLU FARKLI SOYLEM VE EYLEME ACIK OLMASI VE HER FARKLI SOYLEM VE EYLEMIN DIGERINI SAYGI ILE KARSILAMASIDIR. Aksi demokrasi adina "bindigin dali kesmek/kendi kendin ile celismek" tir. Ustelik kendi hak ve ozgurluk soylem ve eylemini de BASKASI TARAFINDAN KARSI CIKILIR KILAR. Demokrasi KENDI NITELIGININ HAK VE OZGURLUGU DEGIL; ULKE VE TOPLUM BUNYESINDEKI HER TURLU NITELIGIN HAK VE OZGURLUGUDUR. Kendi niteliginin hak ve ozgurluk savasi, ancak baskalarinin hak ve ozgurluk savasina destekte ve savunuda kendini bulur. Her turlu niteligin soylem/eylem hak ve ozgurlugune musade etmemek, hak ve ozgurluk ihlalidir. Baskasina mudahele edenin, kendi niteligini soyleme/eyleme tasima hak ve ozgurlugu de olmaz. O yuzden yerel secimlerde her partinin AKP de dahil kendi partisinin propagandasini yapmasina karsi cikmak, kendi partinin propagandasini da "tehlikeye atmak" demektir. Yoksa catisma, distalama, otekilestirme "hastaligindan" bir turlu kurtulamayiz.__________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
- 2 yanıt
-
- 4
-
-
17 Aralik ile kitleye sunulan yolsuzluk, rusvet, kara para aklama konusundaki ilk operasyondan gozaltilar ve tutuklamalardan sonra, aralarinda diktatorun oglunun da bulundugu ikinci operasyon tamamen durdurulmasi ve bu operasyonlari "paralel devlet" temelinde "ort/bas" etmeye calisan diktator, devletin her kademesinde oyle bir "yer degistirme depremi" estirdi ki, bu operasyonu DIKTATOR VE SUCLANANLARIN ALEYHINE YURUTECEK BIR MERCI KALMADI. Bunun ilk gostermelik "adil" ka arari, DIKTATORUN YOLSUZLUGUNDA RUSVED KONUSUNDA BUYUK NUFUZU VE YERI OLAN Zarrab icin alindi. Yani "el konulan" mal varligindan "konan el" kaldirildi. Bugun de "adil el kaldirimi" aciklamasi, tum 17 aralik tutuklulari icin geldi. Gerekce de tam diktatorun "ort/bas" etme cabasi dogrultusundaydi. Ne o efendim, elde tutuklularin suclanacagi kadar delil yokmus. Bu yuzden yarin serbest birakilacak olanlar, rahatca kacabilsin ve kacarken de tum mal varligini beraberinde goturebilsin diye, DIKTATOR BIATCI SAVCI onlarin "yurt disina cikma yasagini ve ml varliklari uzerindeki eli kaldirdi. Eee savci hakli, ses kayitlari, goruntuler, kasalar, ayakkabi kutulari ve iclerindeki paralar v.s. nasil delil olabilir ki! ONLARI ORAYA FAIZ LOBISI VE DIS MIHRAKLAR KOYMUSTU. Bir seyin delil olabilmesi sadece gozalti ve tutuklama DIKTATORE KARSI OLANLAR ICIN GECERLI. Elde yok mu, sorun degil, sahtelerini hazirlarsin olur biter. Hani su meshur 5 nolu CD gibi.__________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
-
- 3
-
-
Türkiye “İnternet’in düşmanları” listesine girmek üzere Şubat 9, 2014 Mevcut yasaklardan dolayı Sınır Tanımayan Gazeteciler kuruluşu tarafından 2010 yılında “gözlem altındaki ülkeler” listesine dahil edilen Türkiye, yeni internet yasasıyla, bir üst kademe olan “İnternet’in Düşmanları” listesine girmeye aday görünüyor. İnternetin Türkiye’deki kullanımını kısıtlamaya yönelik yasanın TBMM’den geçmesi tüm yurtta protesto edilirken, “İnternetime dokunma” sloganlarıyla sokaklara dökülen binlerce gösterici, yine polis müdahalesiyle karşılaştı. Mevcut yasaklardan dolayı Sınır Tanımayan Gazeteciler kuruluşu tarafından 2010 yılında “gözlem altındaki ülkeler” listesine dahil edilen Türkiye, yeni internet yasasıyla, bir üst kademe olan “İnternet’in Düşmanları” listesine girmeye aday görünüyor. Sivil toplum kuruluşu Sınır Tanımayan Gazeteciler’in yayınladığı yıllık rapor, internet kullanımına kısıtlama getiren ve sitelere sansür uygulayan ülkeleri mercek altına alıyor. İnternet’in Düşmanları ve Gözlem Altındaki Ülkeler olarak ikiye ayrılan rapor, interneti kontrol altına almayan çalışan ülkelerin faaliyetlerini içeriyor. Politik ve sosyal içerikler, güvenlik ve internet araçları olarak dört kategori üzerinde yapılan değerlendirmede, anayasanın öngördüğü cezalar da kayda alınıyor… Türkiye, kısa sürede kendisine oldukça kabarık bir dosya oluşturdu. Sınır Tanımayan Gazeteciler’in 2012 raporu Türkiye’nin politik ve sosyal içeriklerde seçici bir sansür uyguladığını, yasaklı sitesi sayısının 30.000′i bulduğunu belirtiyor. Hükümetin, Twitter üzerinden yollanan mesajlara dava açma talebi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından İnsan Hakları yasasının 10. maddesine aykırı bulunmuştu. Sınır Tanımayan Gazeteciler kuruluşu tarafından 2010 yılında “Gözlem altındaki ülkeler” listesine dahil edilen Türkiye, hükümetin geçireceği yeni internet yasasıyla, bir üst kademe olan “İnternet’in Düşmanları” listesine girerse, çok dişi ‘rakiplerle’ karşılaşacak. İşte tescilli internet düşmanları: Türkmenistan: Listeye 2011′de dahil olan Türkmenistan’da hükümet internet kullanımını kontrol altında tutuyor. Bağlantı paketlerinin fiyatlarını yüksek tutararak halk için internete erişimi imkansız kılan hükümet, ülkeye giren çıkan verilerin kontrolünü elinde bulunduruyor. Gmail, Yahoo ve Hotmail gibi e-mail sağlayacılarını yakından takip eden Türkmenistan hükümeti sivil toplum kuruluşlarının ve haber ajanslarının sitelerine erişimi engelliyor. Vietnam: Listeye 2011′de dahil olan Vietnam, bilgi akışının tamamını gözetim altında tutmakla suçlanıyor. Politik ve sosyal siteleri kapatan hükümet, Yahoo, Google ve Microsoft’tan platformlarını kullanan bloggerların bilgilerini talep etmiş. Hükümet karşıtı siteler, haber ajansları, muhalif politik oluşumlarının ve sivil toplum örgütlerinin siteleri hükümetin yasaklı içerikler listesinde yer alıyor. Suriye: Suriye de listeye 2011′de dahil olanlardan. İnternet üzerinden Suriye rejimini eleştirmeyi göze alan her kişi, vatan hainliğinden tutuklanabiliyor. Esad karşıtı siteler yasaklanırken, bloglar yakından takip ediliyor. İnternet cafe sahiplerinden müşterilerin kimliklerinin ve giriş çıkış saatlerini kayda alınmasını talep eden Suriye’de yüzlerce kişi internet üzerinden paylaştığı içeriklerden dolayı hapiste tutuluyor. Küba: 2010′dan beri listede bulunan Küba, kişi başına en az bilgisayar ve internet düşen Latin Amerika ülkesi. Özgür internet erişiminin bulunmadığı Küba’da halk, aradığı bilgiye devlet tarafından kontrol edilen “intrenet noktaları”ndan erişebiliyor. IP’lerin bloke edildiği, arama motorlarının kısıtlandığı ve tarihçelerin kontrol edildiği Küba’da, sadece hükümet yanlısı bloggerların ve hükümet çalışanlarının içerik yükleme hakkı bulunuyor. Çin: Listenin gediklisi olan Çin, dünyanın en geniş sansür ve kontrol ağına sahip ülkesi. Aramaları filtreden geçiren, sitelere erişimi engelleyen, “yanlış” bulunan içerikleri sahiplerine sormadan silen ve e-mail trafiğini kontrol altında tutan Çin hükümeti, Tibet’in bağımsızlığı, Tayvan’ın bağımsızlığı, polis şiddeti, Tiananmen ayaklanması, ifade özgürlüğü gibi aramaları da yasaklıyor. Çin hükümeti ayrıca, haber ajanslarına, bazı dini sitelere ve binlerce bloga erişimi engelliyor. İran: Diğer ülkelerden aşağı kalmayan İran’da, rejimi ya da dini eleştiren bloggerlar hapse atılıyor, tehdit ediliyor. Hükümet, blog veya kişisel sayfa sahiplerinin Kültür Bakanlığı’na kaydolmalarını zorunlu kıldı. İran’da, hükümet ve rejim karşıtı siteler, pronografik içerikler, politik bloglar ve kısa süre önce kadın haklarını konu alan siteler kapatılıyor. Suudi Arabistan: Suudi Arabistan’da 400.000′in üzerine politik, sosyal ve dini konulu site yasaklı bulunuyor. OpenNetInitiative’in 2004 yılında yayınladığı rapora göre Suudi Arabistan, ******, uyuşturucu, bahis ve dini içerikli sitelere en agresif sansürü uygulayan ülke özelliğini taşıyor. Suudi Arabistan ayrıca Wikipedia dahil bir çok sosyal siteye de sansür uyguluyor. Kuzey Kore: Dünyanın en kapalı ülkesi Kuzey Kore’de internete erişimi olan insan sayısı bir kaç yüz binle sınırlı. Nüfusun sadece yüzde 5′ine tekabül eden bu sayı, Kuzey Kore’yi internete erişimde son sıraya yerleştiriyor. Babasından devraldığı koltuğu demir yumrukla yöneten Kim Jong-Un, interneti de sıkı bir şekilde kontrol ediyor. Kuzey Kore’den erişilebilen bütün siteler hükümet tarafından kontrol ediyor. Sosyal medyanın ve blogların tamamen yasak olduğu Kuzey Kore’de internete sadece hükümet yetkilileri içerik yükleyebiliyor. Su anda Turkiye'de 340 000 siteye ulasilamadigi, soyleniyor.
- 5 yanıt
-
- 1
-
-
Sansüre karşı tepkiler yükseliyor: 8 Şubat 19.00′da Taksim’e 7 Şubat 2014 5 Şubat gecesinde meclisten geçirilen, internet üzerindeki sansürü derinleştirecek yasaya karşı tepkiler yükseliyor. 8 Şubat’ta sokağa çıkma çağrısı var Torba Tasarı’nın internet yayınlarının engellenmesiyle ilgili yeni kurallar getiren bölümü Meclis Genel Kurulu’nda 5 Şubat gecesinde kabul edildi. Tasarıya göre, “özel hayatın gizliliğinin ihlali” gerekçesiyle şikayet bile olmaksızın doğrudan Telekomünikasyon İletişim Başkanı’nın (Tİhttp://www.turkish-media.com/forum//public/style_emoticons/default/cool.png emriyle internet yayınları durdurulabilecek. Yasanın getirdiklerine dair Sendika.Org haberi: Yasa geçti: Tek elden, hızlı sansür internet-sansur-afis Facebook grubu Sayfalar Ortak Platformu’nun açtığı ”İnternet yasaklarına karşı sokağa çıkıyoruz” etkinliğiyle 8 Şubat 19.00′da Taksim Meydanı‘na çağrı var. Sosyal medyadan örgütlenen eylem için birçok kurum da katılımcı örgütler arasında. Bununla beraber Ankara Dayanışması da Güvenpark’ta 19′da buluşarak sansüre karşı basın açıklaması gerçekleştireceklerini duyurdu. ‘Sansürü tanımıyoruz’ Kısa süre içerisinde doğrudan TİB başkanının müdahalesiyle internet üzerindeki herhangi bir içeriğin 24 saat içerisinde kaldırılabilmesini ve internet üzerindeki bilgilerin iki sene arşivlenmesini getirecek yasa için bir çok aydın, gazeteci, kurum ve örgüt tepki gösterirken #TürkiyedeİnternetSansürü, #internetimedokunma, #SansüreKarşı8ŞubattaTaksim, #SansürüTanımıyoruz etiketleriyle Twitter kullanıcıları eleştirilerini paylaştı. Türkiye’deki gazeteci örgütleri de yasayı eleştirdi: Basın Enstitüsü Derneği (IPI Türkiye), Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Basın Konseyi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “tasarıyı Meclis’e ilet” çağrısında bulundu. İnternet Yayıncıları Derneği Genel Başkanı Tayfun Sırman da “AKP iktidarının Türkiye’ye yaşattığı utançlara bir yenisi daha eklendi.” derken özel hayatın gizliliğini koruma gerekçesiyle internetin TİB’in emrine tahsis edildiğini ifade etti. Uluslararası tepkiler: ‘Gül veto etmeli’ Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, hükümetin internet üzerindeki kontrolünü arttırmasını eleştirerek, ”bireysel Twitter profilleri” sansürüne benzer şekilde ”hedeflenmiş sansürü kolaylaştıracağını” ifade etti. İnsan hakları ve basın özgürlüğü kuruluşları, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Türkiye’de önceki gece Meclis tarafından kabul edilen yeni internet yasasını veto etmesi çağrısında bulundu. Çağrılardan biri, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HTW) Londra bürosundan yapıldı. Yazıda, ” Meclis bu maddeleri, üzerlerinde kapsamlı müzakere yapmadan veya uzmanlardan gereğince görüş almadan kabul etti” ifadelerine yer verildi. Yine bir Amerikan sivil toplum kuruluşu olan Gazetecileri Koruma Komitesi de (CPJ), Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den bu yeni düzenlemeyi veto etmesini istedi. Bu tarz düzenlemelerin “demokratik bir toplumda yeri olmadığını” bildiren CPJ, “Erdoğan hükümetinin iç karartıcı basın özgürlüğü karnesi göz önüne alındığında bu yetkinin itidalli bir şekilde kullanılacağına inanmak güç” açıklamasını yaptı. AB, ABD: ‘Endişeliyiz, kaygılıyız’ Yasanın geçtiği günün ertesinde Avrupa Birliği temsilcileri; AB Komisyon Üyesi Füle, Sözcüsü Stano ve AP Başkanı Schultz, İnternete kısıtlamalar getiren yasa değişikliği hakkında endişelerini dile getirmişti. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, günlük basın bilgilendirme toplantısında sorulan bir soru üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kabul edilen internet yasası hakkındaki düzenlemeyi takip ettiklerini, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) temsilcisinin dile getirdiği kaygıları paylaştıklarını belirtti. Sendika.Org
- 5 yanıt
-
- 1
-
-
Yasa onaylanmadan Youtube’a sansür. Şubat 7, 2014 | Yeni internet yasası Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından henüz onaylanmadan AKP'nin sansürü başladı. Hükümetten ilk sansür Youtube'a Yeni internet yasası henüz Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanmadan YouTube üzerindeki bazı videoları izlemek isteyen kullanıcılar, ‘hükümet şikayet etti’ mesajıyla karşılaşıyor. Meclis’ten geçen yeni internet yasası henüz Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanmadan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından internete sızdırılan telefon görüşme kayıtları, YouTube’da ‘hükümetin izin vermediği’ belirtilerek engellenmeye başlandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ‘ın kızı Sümeyye Erdoğan’a ait olduğu belirtilen ses kaydını dinlemek isteyenler, “Bu içerik, hükümet tarafından yapılan yasal bir şikayet nedeniyle bu ülkenin alan adında kullanılamıyor” uyarısı ile karşılaşıyor. Üstelik bu uyarı internette yasaklı sitelere giriş yöntemi olarak kullanılan ‘DNS değişikliği’ yapılmış olsa bile kullanıcının karşısına çıkıyor.
- 5 yanıt
-
- 1
-
-
Alıntı: INTERNET YASAKLARI İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiğini iddia eden kişiler, Telekominikasyon İletişim Başkanlığına (Tİ başvurarak doğrudan, içeriğe erişimin engellenmesini tedbirinin uygulanmasını isteyebilecek. İçeriğe erişimin engellenmesi kararı, en geç 4 saat içerisinde erişim sağlayıcı tarafından yerine getirilecek. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a göre, internette yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içeriği, haberdar edilmesi halinde yayından çıkarmakla yükümlü olacak. Yer sağlayıcı, yer sağladığı hizmetlere ilişkin trafik bilgilerini bir yıldan az ve iki yıldan fazla olmamak üzere yönetmelikte belirlenecek süre kadar saklamakla ve bu bilgilerin doğruluğunu, bütünlüğünü ve gizliliğini sağlamakla yükümlü olacak. Yer sağlayıcılık bildiriminde bulunmayan veya bu düzenlemedeki yükümlülüklerini yerine getirmeyen yer sağlayıcı hakkında TİB tarafından 10 bin TL’den 100 bin TL’ye kadar idari para cezası verilecek. ERİŞİM SAĞLAYICILARI BİRLİĞİ KURULACAK Erişim sağlayıcı, erişimi engelleme kararı verilen yayınlarla ilgili olarak alternatif erişim yollarını engelleyici tedbirleri almakla yükümlü olacak. Erişim Sağlayıcıları Birliği kurulacak. Birliğin merkezi Ankara olacak. Birlik; Elektronik Haberleşme Kanunu kapsamında yetkilendirilen tüm internet servis sağlayıcıları ile internet erişim hizmeti veren diğer işletmecilerin katılmasıyla oluşan ve koordinasyonu sağlayan bir kuruluş olacak. Birliğe üye olmayan internet servis sağlayıcıları faaliyette bulunamayacak. İNTERNET KAFELER TEDBİR ALMAK ZORUNDA Ticari amaçla olup olmadığına bakılmaksızın bütün internet toplu kullanım sağlayıcılar, konusu suç oluşturan içeriklere erişimin engellenmesi ve kullanıma ilişkin erişim kayıtlarının tutulması hususlarında yönetmelikle belirlenen tedbirleri almakla yükümlü olacak. Bu düzenlemede belirtilen yükümlülükleri ihlal eden ticari amaçla toplu kullanım sağlayıcılarına, ihlalin ağırlığına göre uyarma, bin Türk lirasından 15 bin Türk lirasına kadar idari para cezası verme veya üç güne kadar ticari faaliyetlerini durdurma müeyyidelerinden birine karar vermeye mahalli mülki amir yetkili olacak. İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ve özel hayatının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler, doğrudan sulh ceza hakimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini isteyebilecek. Hakim, erişimin engellenmesine karar verebilecek. İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerin talepleri, yer sağlayıcı tarafından en geç 24 saat içerisinde cevaplandıracak. Hakim, yalnızca kişilik hakkının ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak (URL, v.b şeklinde) içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle kararını verecek. Zorunlu olmadıkça internet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesine karar verilemeyecek. Hakim, bu madde kapsamında yapılan başvuruyu, en geç 24 saat içinde, duruşma yapmaksızın karara bağlayacak. EN GEÇ 4 SAAT İÇİNDE SİTE KAPATILACAK! Erişim Sağlayıcıları Birliğinin, erişim sağlayıcıya gönderdiği, içeriğe erişimin engellenmesi kararı en geç 4 saat içerisinde erişim sağlayıcı tarafından yerine getirilecek. Sulh ceza mahkemesinin kararını süresinde yerine getirmeyen sorumlu kişi, 500 günden 3 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılacak. İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiğini iddia eden kişiler, TİB’e başvurarak doğrudan, içeriğe erişimin engellenmesini tedbirinin uygulanmasını isteyebilecek. TİB, kendisine gelen bu talebi uygulanmak üzere Erişim Sağlayıcıları Birliğine bildirecek. Birlik, tedbir talebini en geç 4 saat içinde yerine getirecek. Talep daha sonra sulh ceza hakiminin kararına sunulacak. Hakim vereceği kararı en geç 48 saat içinde açıklayacak. Aksi halde, erişimin engellenmesi kararı kendiliğinden kalkacak. ERİŞİMİ ENGELLEME KARARINI TİB BAŞKANI VERECEK! Özel hayatın gizliliğinin ihlaline bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, doğrudan TİB başkanının emri üzerine erişim engellenebilecek. Bu karara karşı sulh ceza mahkemesine itiraz edilebilecek. Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar kurumlarının, hakim ve savcılar ise kendi muvafakati ile geçici olarak TİB emrinde görevlendirilebilecek. TİB personelinin, kanunlar kapsamındaki görevlerini yerine getirirken görevin niteliğinden doğan ya da görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı haklarında cezai soruşturma yapılması, Telekominikasyon İletişim başkanı için ilişkili bakanın, diğer personel için ise kurum başkanının iznine bağlı olacak. Özel bilgi ve ihtisas gerektiren konularda TİB sözleşömeli personel çalıştırabilecek. İnternet üzerinden faaliyetleri yurt içinden ya da yurt dışından yürütenlere, internet sayfalarındaki iletişim araçları, alan adı, IP adresi ve benzeri kaynaklarla elde edilen bilgiler üzerinden elektronik posta veya diğer iletişim araçları ile bildirim yapılabilecek. Özel öğretim kurumlarında, harp ve vazife malulü sayılanların ilk ve ortaöğretim çağındaki çocukları ile haklarında korunma, bakım ve barınma kararı verilen çocuklara öncelik tanınacak. SİBER GÜVENLİK KURULU KURULACAK Siber güvenlikle ilgili olarak alınacak önlemleri belirlemek, hazırlanan plan, program, rapor, usul, esas ve standartları onaylamak ve bunların uygulanmasını sağlamak amacıyla Siber Güvenlik Kurulu kurulacak. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a göre, kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından cep telefonu abonelik işlemi ya da elektronik kimlik bilgisine haiz cihazların kayıt işlemi yapılamayacak ve yaptırılamayacak; bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemeyecek, evrakta değişiklik yapılamayacak ve bunlar kullanılamayacak. Siber güvenlikle ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından alınacak önlemleri belirlemek, hazırlanan plan, program, rapor, usul, esas ve standartları onaylamak ve bunların uygulanmasını ve koordinasyonunu sağlamak amacıyla Siber Güvenlik Kurulu kurulacak. Kurulda yer alacak bakanlık ile kamu kurum ve kuruluşları, üyelerinin temsil düzeyi Bakanlar Kurulu’nca belirlenecek. Afet ve acil durumlarla ilgili olarak hazırlanan plan, program ve raporları onaylamakla görevli; Başbakan veya görevlendireceği Başbakan Yardımcısının başkanlığında, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı, Maliye Bakanı, Milli Eğitim Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı, Sağlık Bakanı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Kalkınma Bakanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı ile Orman ve Su İşleri Bakanı’ndan oluşan Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu kurulacak. Bunun dışında ayrıca Başbakanlık Müsteşarı’nın başkanlığında; ilgili bakanlıklar ve STK temsilcilerinden oluşan Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu da kurulacak. Karayolları Genel Müdürlüğü’nün teknik hizmetler sınıfına ait kadrolara, KPSS ( grubu puan sırasına göre ilk defa açıktan atanacak personel, alım yapılacak her bir unvan için boş kadro sayısının 3 katına kadar çağrılacak adaylar arasından sözlü sınav başarı sırasına göre atanacak. Otoyolların işletmesi, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı altında kurulacak bir şirkete devredilecek ve halka arz edilecek. Kanun çerçevesinde hisse satışı yönteminin uygulanmasına karar verilmesi durumunda; otoyollar ile bunlar üzerinde bulunan bakım ve işletme tesisleri ve varlıkların işletme hakları, imzalanacak işletme hakkı verilmesi sözleşmesi ile hiçbir bedel alınmaksızın, işletme hakkı verilmesi sözleşmesi yürürlük tarihinden itibaren yıl süre ile Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca kurulacak, anonim şirkete verilecek. Ayni sermaye konulması açısından, verilen işletme hakkı 1 milyar lira olarak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca kurulacak olan şirketin sermayesine ilave edilecek. İşletme hakkının ilgili şirkete devrine ilişkin düzenlenecek sözleşmeler damga, veraset ve intikal vergisinden müstesna olacak. Kamu tarafından doğrudan veya kamu kaynakları kullanılarak başka bir kurum veya kuruluş aracılığıyla teşebbüslere herhangi bir şekilde mali fayda sağlayan uygulamaların izlenmesine yönelik yönetmelikler Hazine Müsteşarlığı’nca 3 ay içinde; devlet desteklerinin bildirimi ve denetlenmesine ilişkin yönetmelikler ise Devlet Desteklerini İzleme ve Denetleme Kurulu’nca 31 Aralık 2014 tarihine kadar yürürlüğe konulacak. 2 BİN 302 KADRO İHDAS EDİLECEK Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na, yurtdışı ve merkez teşkilatlarında kullanılmak üzere 2 bin 302 kadro ihdas edilecek. Sosyal Güvenlik Kurumu’na da 20 kadro verilecek. Basın Yayın Genel Müdürlüğü tarafından AA’ya yapılan ödemeler, Hazine’nin veya AA’nın ajanstaki sermayeye iştirak taahhütleri bulunması halinde, öncelikle bu taahhütler için kullanılacak. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndaki 3 müsteşar yardımcısı sayısı 4′e çıkarılacak. Bakanlık yutdışı teşkilatı kurabilecek. Bakanlık, veri tabanında tutulan bilgileri kamu kurum ve kuruluşlarının yanısıra, mahalli idareler ve Türkiye Kızılay Derneği’ne de açabilecek. Bakanlığın taşra teşkilatında yer alan sosyal hizmet kuruluşları; Bakanlar Kurulu kararıyla il özel idareleri, belediyeler ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına devredilebilecek. Türkiye Diyanet Vakfı’na ait hastaneler, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’na devredilecek. Talepte bulunan tabipler ve diş tabipleri, çalıştıkları ildeki Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun sağlık kurum ve kuruluşlarına memur olarak atanacak. Diğer personel ise sağlık kurum ve kuruluşlarında sözleşmeli personel statüsüne geçirilecek. Personele, memur ve sözleşmeli personel statüsüne geçirilmeleri sebebiyle, kurum ve vakıf tarafından ödeme yapılmayacak. TBMM Başkanlığı’na, 8′i aşçıbaşı, 7′si de şef garson olmak üzere 15 kadro ihdas edilecek. Kapatılan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü taşra teşkilatı tarafından 14 Haziran 1997 tarihinde yapılan personel alım sınavı sonucunda asil listede yer alan, ancak sınavın iptal edilmesi nedeniyle devlet memurluğuna atanamayan ya da devlet memurluğuna atanıp göreve başlatılmayan kişiler yeniden devlet memurluğuna atanabilecek.
- 5 yanıt
-
- 1
-