kavak

Avrupa´da bunca senedir yaşıyorum. Türk zeytinyağını veya şarabını sadece Türk marketlerde bulmak mümkün. Halbuki ülkenin coğrafya ve iklimi zeytin ve üzüm için çok elverişli. İspanya´nın, İtalya´nın veya Yunanistan´ın ürünleri var, bizimkilerin yok. Bol bol turizm ve THY reklamı yapıyorlar. Tamam yapsınlar ancak Türkiye sadece bu ikiliden ibaret değil ki.

Tamam işte; hep diyoruz. Dindarlar düşmansız yapamaz. İlla kendilerine bir düşman yaratmak zorundalar, bunun için mağduriyet doğurabilecek her şeyi dört gözle bekliyorlar. Mâğdur ayaklarına yatan kendini hep haklı görür. Bu fırsatı onlara vermemek gerek.

Ağaçların yaşını MRT çekerek veya gövdesine belirli bir ışın gönderek ölçmek mümkün mü, bilmiyorum. Ancak bir hayli ilğinç olurdu. Mümkün değilse bile bir gün mutlaka bir yolunu bulurlar. İşte bunun adı bilimdir.

Bir şeye inanmak için herhangi bir veriye gerek yok. Gözlemlemek yok, ölçmek yok, tekrarlanabilirlik yok. Bunların hiçbirine ihtiyacınız yok. Yeter ki inanmak isteyin. Tek boynuzlu atlara, 8 kanatlı meleklere, sinsi şeytanlara, ne olduğu meçhul cinlere, küfür ve hakaret eden tanrılara falan filan... Bunlara inanmak çok kolay. Bunun için yapmanız gereken tek şey şu: Beyin ve mantık off. Dinler ve tanrılar düşünen, mantık yürüten, vicdanını ve özgürlüğünü ön planda tutan insanlar istemez. Korkak, biat eden, kurban kesen, sorgulamayan, eleştirmeyen bireylerden oluşan ve gütmesi kolay toplum isterler. İşte tam bu nedenlerden ötürü bilime, bilimsel gelişmelere düşmandırlar. Bilime ve evrime karşıdırlar, çünkü insanların aydınlanmasını ve bilgilenmesini istemezler. Halbuki toplumsal barışın olabilmesi dinlerin cahil bıraktığı ve ayrıştırdığı insanların her alanda bilgilenmesiyle mümkündür.

Yaratma faslı Bu ceketi insan yarattı. Bu masayı insan yarattı. Bu insanı tanrı yarattı. Bu tanrıyı başka tanrı yaratmış olmalı. Bu tanrıyı da insan yarattı!

Yine de ordunun siyasete karışması doğru bir hareket değildi. Askeri darbeler hiçbir zaman sorunları çözemez, tam tersine demokratik düzeni sürekli zayıflatır ve halkın siyasetçilere olan güvenini yerle bir eder. 28 Şubat olaylarında siyasetçiler de suçluydu elbette ancak ordu işin içine girince, ordu günah keçisi yapıldı. Dinci kesim için bundan daha iyi bir fırsat olamazdı. Bu vesileyle ordudaki tüm Atatürk yanlısı subayları ve generalleri tasfiye etmek için fırsat kollandı.

@Emre_1974tr, bu konuyu hortlattığına göre demek ki benim yazdıklarımı pür dikkat okuyorsun. Senden umudum yok, ama yine de afferin sana. Çünkü robot olmadığını böylece anlamış olduk. Kendine aşık olanlar (senin gibiler) iflah olmaz.

Söylenecek söz belli. Tamamen zırva.

İslam, kadına mal ve 3. sınıf muamelesi muamelesi yapıyor. Kur´andaki paşajlar bunu gözler önüne seriyor. Ve yine her zaman olduğu gibi Müslüman´ın Allah´ı derdini anlatmaktan aciz. Kendini sivrizekalı zanneden bir Müslüman onun bu acizliğini örtbas etmek için sayfalar dolusu açıklama getirmek zorunda kalmış. Her zaman olduğu gibi. Bu tanrıyı sınava soksak, her dalda sınıfta kalır. Yazılı sınav desek, hiç beceremez. Sözlü sınava sokalım desek, köşe bucak kaçıp saklanıyor.

Onay metnine gelen kadar zaten tüm bilgilerimizi öyle yada böyle ifşa etmiş oluyoruz. İnternete girdiğimiz an, hatta telefonumuzu açtığımız an tüm kimliğimiz ve konumumuz belli. İstediğiniz kadar kamufle edin, nihayetinde bir yerlerde kayıtlı. Bu onay metni tüm bu olan bitene "He, hepsi kabulümüz" demekten başka bir şey değil. George Orwell´in 1948´de yayınlanan ve "1984" adında bir kitabı var. Günümüzdeki gidişat, oradaki her şeyi izleyen ve bilen "Big Brother" şahsiyetine çok benziyor. Bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Big Brother watching you!

Sivil insanları doğrudan hedef alan her eylem terördür ve terörizm barındırır. Bunları eyleme geçiren her sahış, örgüt, din veya devlet teröristir.

Bilim, dindarların korkulu rüyasıdır adeta. Onun sayesinde hadisleri kabullenmeyenlerin sayısı günden güne çoğalıyor. Onun sayesinde Tarihselcilik akımı güçleniyor. Bunlar önemli hadiseler. Gün gelecek İslam, tıpkı Hrıstiyanlığın kliseye tıkıldığı gibi, camilere tıkılacak ve insanlık rahat bir nefes alacak.

Müslümanlar bu kitabın içindeki hakaretleri ve tehditleri görmezden gelirler, hatta bazıları utanmadan aklayıp paklamaya çalışırlar. Halbuki bu kitabın tanrısı insanları hiç sevmez, çünkü kendisine inanmayanlara tahammül edemeyen ve onlara tehditler savuran, neyi nasıl sevecek?

Ona bakarsan piyasaya sürülmüş tüm sözde peygamberler hayalidir. Gerçekten yaşadıklarını kanıtlayan bir şey yoktur. Hepsi uyduruktan teyyaredir. Yaşadıkları şöyle dursun, haklarında yazılanların tümü akla ziyan masallardan ibarettir.

@Emre_1974tr, bize ne bunlardan?! Bize ne senin ona buna saçma salakça vermiş olduğun yanıtlardan. Senin var olan narsist kişiliğin hastalık haline gelmiş durumda. Senin Allah´ın kendisini ifade edemeyen ödleğin teki, bu nedenle senin(!) gibiler sabahtan akşama kadar ne demek istediğini izah etme derdinde. Bir de buraya gelmişsin, pişkince kendi kendinin reklamını yapıyorsun. Sen hasta mısın?

Kabe´yi yapanların ya gözü bozuktu va düzcünce ölçmeyi bilmiyorlardı. Yüksekliği 13,10 metre. Yani her tarafı yamuk bir yapı. Ha bu arada gözümüzden kaçmadı. Melek falan yok. Bunları birileri kıçından uydurdu elbette.

Tarlası veya bostanı olan bilir. Domuzlar sürü halinde dolaşır ve insanlar gibi her şeyi yer. Bostana girdikleri vakit altını üstüne çevirirler ve geriye fazla bir şey bırakmazlar. Her ne kadar pis olduğu iddia edilse de bazı kültürlerde sevilmemesinin asıl sebebinin yiyecek açısından insanlara bir rekabet oluşturduğunu düşünüyorum. Bizim köyde hâlâ bostanları korumak için dağa domuz avına çıkarlar ancak pek başarılı olduklarını söyleyemem.

Arap tanrısının (nam-ı diğer Allah) ağzı bozuktur, terbiyesizdir, sadist kılıklıdır, ahlaksızın önde gidenidir. İnsanların köle olmasından zevk alır, çünkü sabah akşam kendine tapılmasını (namaz), uğruna insanların öldürülmesini (cihad) ve hayvanların katledilmesini (kurban) emrediyor. Katil kılıklıdır; çoluk çocuk, genç yaşlı ve suçlu suçsuz ayırmadan toplu katliyamlara (helak) imza atmıştır. Doğa ve insan sevgisinden yoksundur. Canlı olan her şeye düşmandır. Erkeklerden yana tavır alır ve kadınlara 3. sınıf muamelesi yapar. Bireysel ve toplumsal özgürlükten ve farklı halkların/kültürlerin barış içinde beraberce yaşamasından nefret eder. Günümüzdeki dünyada ahlaksızlığın ve düşmanlığın kol gezmesinin, kadınlara ve çocuklara karşı tecavüz vakalarının artmasının yegane sebebi dinlerdir ve bunların başında İslam gelir.

Patates şenliği Evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde, pireler deve iken, çok uzak bir diyarın havası sımsıcak, suyu kıt ve toprağı çok kurakmış. İşte böyle bir yerde küçük bir köy varmış. İnsanları kısa boylu, saçları simsiyah ve tenleri kızarmış patatese benziyormuş. Kimisi mısır ekerken, kimisi domates, kimisi de patates ekermiş. Günlerden bir gün hava aniden kararmış, gök gürlemiş, gökyüzünde şimşekler çakmış ve akabinde yağmur yağacak derken, hava açılmış, bulutlar kaybolmuş ve yakıcı güneş terkrar ortaya çıkmış. Köylüler buna çok üzülmüş, çünkü uzun süreden beri yağmur yüzü görmemişler. Ektikleri mısırlar ve domatesler büyümeden kurumaya başlamış. Son umutları patateslermiş. Köyün şamanı ahaliyi toplamış ve hep beraber köyün kıyısındaki tepeye çıkmışlar. Oraya yanlarında bir tavuğu da götürmüşler. Şaman bir yandan "Eey, göklerin tanrısı bize merhamet et, bizi aç bırakma, mısırımız ve domatesimiz kurudu, bari patatesimize göz koyma!" diye yakarırken, diğer yandan tavuğun kafasını kopardıktan sonra kanını yere akıtmış. Hava yeniden kararmaya yüz tutmuş, gökyüzünde bulutlar toplanmış ve şimşekler ardarda çakmaya başlamış. Köylüler umutlanmış ve beklemeye koyulmuş. Şaman yine bir şeyler söylemeye başlarken, yağmur yağmaya başlamış. Önce yavaş yavaş, sonra gümbür gümbür. Yağdıkça coşmuş ahali. Yağdıkça güller açmış köylülerin yüzünde. Bir hafta boyunca durmadan, gece gündüz devam etmiş yağmurun yağması. Kuraklık bitmiş, toprak gevşemiş ve yeşillenmeye başlamış. Patatesler kurumaktan kurtulmuş ve önce filizlenmişler, sonra toprağı delmişler ve yeşermişler. O günden beri bu ıssız köyde her sene bir hafta boyunca patates şenliği düzenlenir. Şenlik günü herkes gülümser, kırgınlıklar unutulur, sevgililer nişanlanır ve çocuklar bayram eder. Kelimeler: patates, şenlik, tavuk

İslam´da kadının yeri bellidir ve kısas mevzusunda açıkça belirtilir. Diyor ki: -Hüre hür, köleye köle, kadın kadın. Sıralama aynen böyledir, hür dediği erkeklerdir ve kadın son sıradadır. Bu husus daha açık bir dille ifade edilemez. Bu düzenleme Hint kültüründeki kast sistemine benziyor. Doğduğun kast neyse, oradan kalmak zorundasın. Değiştiremezsin. Haliyle kadınlar, yerine göre 3. sınıf muamelesi bile görüyorlar. Tüm insanların hukuk karşısında eşit olmadığı ve erkeklerin tek söz sahibi olduğu da burada vurgulanıyor.

Kur´an köleliği yasaklamaz, ki ceza bile vermez. Cezası olmayan şeyin, yasağı olmaz. İnsan onurunu ayaklar altına alan bu uygulamaya ceza yok. Ki zaten bu nedenle kölelik İslam´da 20. yüzyıla kadar bir hayli yaygındı. Dandik zinaya 100 sopa var, ama köleliğin cezası bu dünyada yok. Sopa desen, değil. El kesme desen, degil. Hapis desen, değil. İdam desen, değil. Çünkü cezasını yazmamışlar kitaba, haliyle yasak değil. Yani yasaklanmadı. Tersini iddia eden yalan söylüyor. Artı; kaynağı Kur´an olan İslam dini bok çukurundan ibarettir. İnsanları ötekileştirir, düşman beller. Hep böyle oldu. Hâlâ böyledir, çünkü kendilerinden olmayanların yaşam hakkı yoktur. Dinleri imanları tüm dünyaya zararlı İslam virüsünü yaymak. Başka gayeleri yok.

Kur´an köleliği yasaklamaz. Köleliğin bu dünyada cezası şu kadardır, şöyledir, böyledir demiyor. Dut yemiş gibi susuyor. Madem diğerlerine yazmış, buna da yazmalıydı. Yaz(a)mamış, çünkü toplumdan korkmuş. Her şeye güçü yeten tanrı ürkmüş. Bu kadar net, ki sadece bu kitabı referans alırsanız yolda kalırsınız. Da, hadisleri ve mezhepleri eklerseniz daha da batarsınız. Kainatın sevgili kulu Muhammed´e soruyorlar. Zina (evli olmayan yetişkin insanların cinsel ilişkisi) yapanlara ne yapalım? Eşek sudan gelinceye kadar 100 sopa vurun. Hırsızlık yapana ne edelim? Ellerini kesin. Peki, köle ve cariye edinenlere, alıp satanlara, ticaretini yapanlar n´olacak? Kendi keyiflerine bırakıyorum. İşte tüm mesele aslında bu. Kölelik yasaklanmadı. Dandik zinaya 100 sopa var, ama köleliğin cezası bu dünyada yok. Sopa desen, değil. El kesme, degil. Hapis desen, değil. İdam desen, değil. Çünkü cezasını yazmamışlar kitaba, haliyle yasak değil. Yani yasaklanmadı. Tersini iddia eden yalan söylüyor.

Allah bir pok yapmadı, yapmıyor. Köleliğin bu dünyada cezası şu kadardır, şöyledir, böyledir demiyor. Dut yemiş gibi susuyor. Madem diğerlerine yazmış, buna da yazmalıydı. Yaz(a)mamış, çünkü toplumdan korkmuş. Her şeye güçü yeten tanrı ürkmüş. Bu kadar net, ki sadece bu kitabı referans alırsanız yolda kalırsınız. Da, hadisleri ve mezhepleri eklerseniz daha da batarsınız. Kainatın sevgili kulu Muhammed´e soruyorlar. Zina (evli olmayan yetişkin insanların cinsel ilişkisi) yapanlara ne yapalım? Eşek sudan gelinceye kadar 100 sopa vurun. Hırsızlık yapana ne edelim? Ellerini kesin. Peki, köle ve cariye edinenlere, alıp satanlara, ticaretini yapanlar n´olacak? Kendi keyiflerine bırakıyorum. İşte tüm mesele aslında bu. Kölelik yasaklanmadı. Dandik zinaya 100 sopa var, ama köleliğin cezası bu dünyada yok. Sopa desen, değil. El kesme, degil. Hapis desen, değil. İdam desen, değil. Çünkü cezasını yazmamışlar kitaba, haliyle yasak değil. Yani yasaklanmadı. Tersini iddia eden yalan söylüyor.

Ve nihayet tüm dünya dinsiz oldu. Bunu gören Arap tanrısı ve din güzellemesi yapanlar kahrından öldü. Olmaz mı? Bal gibi olur.

İşte bu yüzden, İslam Dünyası bok çukurunda yüzüyor ve böyle olmaya devam edecek. Çünkü bu din çağdışı ve ilkeldir. Kainatın sevgili kulu Muhammed´e soruyorlar. Zina (evli olmayan yetişkin insanların cinsel ilişkisi) yapanlara ne yapalım? Eşek sudan gelinceye kadar 100 sopa vurun. Hırsızlık yapana ne edelim? Ellerini kesin. Peki, köle ve cariye edinenlere, alıp satanlara, ticaretini yapanlar n´olacak? Kendi keyiflerine bırakıyorum. İşte tüm mesele aslında bu. Kölelik yasaklanmadı. Dandik zinaya 100 sopa var, ama köleliğin cezası bu dünyada yok. Sopa desen, değil. El kesme, degil. Hapis desen, değil. İdam desen, değil. Çünkü cezasını yazmamışlar kitaba, haliyle yasak değil. Yani yasaklanmadı. Tersini iddia eden yalan söylüyor.