-
İçerik sayısı
2.766 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
144
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by kavak
-
Bu devirde at kalmadı, ki asrın(!) lideri vaktinde ata bindiğine pişman olmuştu zaten. Avrat desen, Türkiye´li milliyetçiler ve dindarlar tarafından kââle bile alınmıyorlar. Ne kaldı geriye? Evet, pusat. Kulağıma uzun zamandan beri gelen duyumlara göre seçilerek gelenler, seçilmeyerek gitmemek için hem kendileri hem de müritleri pusatlanıyor. Şimdilik muhalefetin taşına toprağına kayyum atamakla meşguller. Bu taktik tutmazsa, pusatı kullanmaktan çekimeyeceklerdir. Hasılı... "At avrat pusat" diye bir şey kalmadı. O mert ve cesur Türk´ü Türk yapan özellikler size ömür diyebiliriz.
-
Demokrasi ve bağımsız hukukun üstünlüğü olan ülkelerde masumiyet karinası diye bir şey var. Buna göre her birey, her vatandaş suçu mahkeme kanıtlanana kadar suçsuzdur. Bu kural Türkiye ve benzeri ülkelerde işlemiyor maalesef veyahut görmezden geliniyor. Hemen önyarğılı bir şekilde yargısız infaz yapılıyor. Gizli olması ve gizli kalması gereken bilgiler tarafgir medyaya servis ediliyor. Bu nedenle daha mahkeme başlamadan, hatta somut bir iddianame ortada yokken, insanlar suçlanıp etiketleniyor. Halbuki adalet, gün gelir, herkese lazım olur.
-
20. yüzyılda başlayan ve kırsal kesimden şehirlere doğru akan göç ve sanayileşme yüzünden, normal şehirler zamanla milyonluk metropollere dönüştü. Bu hareketlilik yıldızlarla dolu gökyüzünü ve zifiri karanlık olan geceleri neredeyse yok etti. Gece vakti gökyüzüne baktığımızda yıldızların %99´zunu göremiyoruz artık. Onları görebilmemiz için ya Orta Afrika´nın Sahara çölüne ya Orta Asya´nın Gobi çölüne veyahut Güney Amerika´daki Atamaka çölüne gitmek gerek. Bunun başlıca nedeni bilhassas şehirlerde yoğunlaşan ve sürekli artan suni aydınlatmanın getirdiği ışık kirliliğidir. Gece aktif olan hayvanları bile negatif yönde etkiliyor.
-
@Kenopsia, var mısın, yok musun; belli değil. Ayda yılda bir seni görme şerefine nail oluyoruz. Böyle olmaz ki! Aklına esen bir iki konu açsan fena olmaz. Şu günlerde Türkiye´de o kadar olay yaşanıyor ki, her gün 10 konu açılabilir aslında.
-
Sırf siyasi zorlu bir rakibi ortadan kaldırmak için sahnelenen antidemokratik ayak oyunları yüzünden, son 2-3 gün içerisinde, 20 Milyar Dolar buharlaşıp gitti. Merkez bankası müdahale etmek zorunda kaldı ve memleket biraz daha fakirleşti. Şimdilik başka bir şey demek gelmiyor içimden, Hakim Bey.
-
Einstein "Tanrı zar atmaz" demişti vaktinde. Halbuki hem tanrı hem de doğa bir güzelcene zar atmış ve hâlâ zar atarak canlıları yaratıyorlar. @gun, sen de şansına ya tükür ya da küs.
-
Zafer Partisi´nin genel başkanı 2 aydır hapishanede ve hakkında herhangi bir iddianame hâlâ yok. Ne arayan var, ne soran. Her önüne gelen veyahut her küsen, parti kurarsa, olacağı bu. Ekonomik enflasyon yetmiyormuş gibi bir de parti enflasyonu var. Artı; Zafer partililerin doğru dürüst bir protestosunu görmedim. Marjinal bir partiden fazlası olamaz ve orta vadede yok olmaya mahkum.
-
Aylardır ortalıkta gözükmeyen Bahçeli, yazılı mesajında terör örgütü PKK´nın kendini feshetme kongresini 4 Mayıs´ta Malazgirt´te yapması çağrısında bulundu. Bu talep olmayacak duaya "Amin" demeye benziyor. Çünkü PKK´nın eli kanlı yöneticileri Kandil´den kalkıp Türkiye´ye gelmezler, bunu yapmaları için önceden genel bir affın çıkması gerek. Kimbilir belki de kapalı kapılar ardında bunun pazarlığı çoktan yapıldı.
- 62 yanıt
-
- i̇mralı
- abdullah öcalan
-
(1 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Son 20 senede yaşananlara rağmen hâlâ aynı partinin gücü elinde bulundurmasının başlıca sebebi halkın kendisi. Bu halkın çoğunluğu ezilmeyi, hakkının yenilmesini, çocuklarının geleceğinin karartılmasını ve dini inancının suistimal edilmesini istiyor. Umursamıyor demiyorum, harbiden resmen istiyor. Böyle irrasyonal hareket eden bir toplumun eşi benzeri görülmemiştir, desem, yeridir. Son deprem faciasında onbinlerce insan hayatını kaybetti, şehirler yerle bir oldu. TL yine pul oldu, ekonomi bir türlü düzelmiyor, insanlar fakirleşiyor. Hukuksuzluk, adaletsizlik almış başını gidiyor. Hani nerede bunun sorumluları, onlardan hesap soruldu mu? Solcusuyla, sağcısıyla, dindarı ve dinsiziyle alayının kafası güzel galiba. Hiç mi hesap sorulmaz? Hiç mi günlerce, haftalarca süren protestolar ve eylemler yapılmaz! Avrupalılar hakkını almak/aramak uğruna günlerce, haftalarca ve hatta aylarca süren protestolar ve eylemler düzenliyorlar. Başarılı olmayan partileri alaşağı ediyorlar, yanlış yapan siyasetçiler istifa etmek zorundalar. Yurdum memleketin insanının nesi eksik? Son 2-3 gün süren protestolar/mitingler, korkarım birkaç gün sonra yerini sessizliğe bırakacak. Bu durumda bu ülke hep böyle iki arada bir derede kalmaya mahkum. Sürekli 1 adım ileri, 2 adım geriye gitmekten kurtulamayacak.
-
Hayır, haklı değil. Kimmiş bu Arapça bilenler ve hepsinin şiirsel olduğunu mu iddia ediyorlar? Bu kitabı kendim şahsen hem Türkçe hem de Almanca okudum. Bilhassa kısa pasajların (nam-ı diğer surelerin) şiirsel özelliği var. Hepsi bu. Yani durum aynen yukarıda dediğim gibidir, çünkü sadece bir kısmının şiirsel özelliği var. O da Mekki döneminde yazıldığı iddia edilen ilk dönem pasajları kaplıyor. Onların temel özelliği kısa olmalarıdır, buna mukabil daha sonra Medine döneminde yazılanlar uzundur ve şiirsel özellikleri pek yoktur. Kur'an´daki sıralama ise karman çorman bir görüntü veriyor. Sanki yüz sayfalık tek sayfalardan oluşan bir metin yere düşmüş ve onu yerden toplayanların hiçbir düzenleme/sıralama yapmamış bir hali var. Pasajların içinde bile konu bütünlüğü yok. Daldan dala atlama, bolca tekrarlama var. Zevkle anlayarak okumak mümkün değil.
-
Bekir Coşkun, kendine has köşe yazılarını ilgiyle izlediğim birisi idi. Bakın seneler evvel ne yazmış: Bir gece yatıp kalktık.... Türk Ordusu yok... Darbe yapacaklardı ama silahları tarlada gömdükleri yeri de unuttular demek.... Darbe olacak mıydı, olmayacak mıydı derken, ordu artık yoktu... * Bir gece yatıp kalktık... Yargı yok... Yargıyı bölüşmüşler, yarısı hocaya, yarısı imama... * Bir gece yatıp kalktık... Cumhuriyetçi aydınlar yok... Hücrelerdeler... * Bir gece yatıp kalktık... Medya yok... Yarısını almışlar parayı bastırıp, kalan yarısının da gırtlağına bastırıp... * Bir gece yatıp kalktık... Ben yokum... Muhterem karıma “Ben yok muydum şu köşede yahu?” dedim... “Yoksun, kovuldun” dedi... Ağladı... * Bir gece yatıp kalktık... Laiklik yok... Devlet tekbirle açılıyor... * Bir gece yatıp kalktık... “Türk” yok * Bir gece yatıp kalktık... Bayrak yok... * Bir gece yatıp kalktık... Yarısı gitmiş... “Türkiye” de yok... * Bir gece yatıp kalktık, marşlar yok, andımız yok, bayramlar yok... Bir gece yatıp kalktık, bu 4+4+4’tür dediler... Çocuklar yok... * Bir gece yatıp kalktık... Cumhuriyet yok... * Ve bir gece yatıp kalktık ki.. Biz yokuz... * Yatma o zaman... Kaldır başını artık... Bir böcek gibi ezilip, bir dal gibi kırılıp, bir sürü gibi güdülüp, bir toz gibi üfürülüp, bir ot gibi sökülüp, bir kuş gibi vurulacağına... Yatma...
-
Hep dikkatimi çekmiştir; Türkiye´deki birçok köşe yazarının yazı stili oldukça basit. Yazmasını mı bilmiyorlar, yoksa basit cümlelerek kurarak köşeleri için ayrılan bölümü mü doldurmak istiyorlar? Bana kalırsa fazla emek sarfetmeden köşelerini çabucak doldurmak istiyorlar. Kimbilir bekli de uzun cümle kurma becerileri yoktur ancak yurdum memleketinde okuma heveslilerin sayısı da pek fazla sayılmaz. Belki de bundan ötürü basit cümleler kurarak okuyucunun ilgisi çekmeyi amaçlıyorlar. Bu stili uygulayanlardan bazıları: Emin Çölaşan, Yavuz Donat, Ahmet Hakan, Can Ataklı vs. Dipnot: Bekir Coşkun´da kısa cümle kuranlardandı. Dört beş sene evvel hayatını yitirdi. Yazılarını severdim.
-
IBB başkanı İmamoğlu´nun bugün tutuklanması tesadüf değil. Uzun bir süreden beri planlandı ve işleme konuldu. AKP belediyelerine neredeyse denetleme ve soruşturma yapılmazken CHP ve DEM belediyelerine sürekli soruşturmalar açıldı. Kayyum gibi saçma sapan bir şey uygulamaya konuldu. Denetleme ve soruşturmalar elbette olmalı, ama bunu yaparken tarafsız kalınmalı. Bağımsız bir yargı ve bağımsız savcılar bunun için çok önemlidir. Bağımsız olması gereken kurumlar bizzat iktidar tarafından yok edildiği için hak, hukuk ve tarafsız bir adaleti beklemek, hayal oldu. MHP ve AKP´nin terör örgütü PKK´nın lideri ile kucaklaşması suç sayılmıyor, ama muhalefete sudan sebeplere sürekli terör suçlaması yapılıyor. Bu ülkenin göye bağımsız savcıları resmen çifte standard uyguluyor, çünkü onların ipleri tek adam sevdalısı RTE´nin elinde. Yani kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü hikaye. Amaç belli. Muhalefeti yıldırmak, sindirmek ve korkutmak. AKP´nin öncülüğünü ettiği Siyasal İslam´ın nihayi amacı seçimsiz bir rejim oluşturmaktır. Bunu adım adım uyguluyorlar, çünkü Cumhuriyete, demokrasiye ve laik bir düzene düşmanlar. Amaçları uğruna her şeyi yapabilirler, ki seçimle gitmeye niyetleri olmadığını sağır Sultan bile anlamış olmalı.
-
Doğrusu "m : kütle" olacaktı. Kütle nihayetinde maddenin bir özelliğidir.
-
Seni bilmem ama bizim bu zatla işimiz olmaz. Artı; materyalist felsefe mesela senin atomlarının, başka bir deyişle enerjinin yok olduğunu iddia etmez. Bunu nereden çıkardın? Sadece seni sen yapan bilincin yok olacak, çünkü onu oluşturan materyel iletişim sonlanacak ancak başka enerji türüne dönüşecek. Madde ve enerji aslında aynı şeydir ve madde enerjinin bir tezahürüdür. Bunun böyle olduğunu Einstein´nin meşhur formülünde görebilirsin: e = mc2. e: enerji m: madde c : ışık hızı
-
Senelerden beri korku dünyası yaratmaya çalıştılar. Kendinden olmayanlara, politikalarını eleştirenlere anında soruşturma açarak gözdağı verdiler, hâlâ böyle. Rahatsız oldukları insanları, gazetecileri, siyasetçileri, parti ve belediye başkanlarını hapislere tıktılar, hâla böyle. Dini siyasete hep âlet ettiler, kutsal dedikleri camilerde bile siyaset yapmaktan geri kalmadılar. Böyle yaparak insanların dini inançlarını kullandılar ve kendilerine yönlendirdiler. İnsanları ötekileştirdiler ve birbirlerine düşmanlaştırdılar. Bağımsız kuvvetler ayrılığı diye bir şey kalmadı. Her karar tek elden verilir hâle geldi. Hükümetin o kadar bakanı dururken, her gün ve neredeyse her saat başı hep aynı mâlum kişiyi izliyor insanlar. Kendileri hukuka uymuyorlar ve AIHM* dahil olmak üzere Anayasa Mahkemesinin kararlarını hiçe sayıyorlar, ama hukukun üstünlüğünden dem vuruyorlar. Buna beyin yıkama ve diktatörlük, denir aslında. Hasılı başlıktaki soruya verilecek yanıt elbette "Yok" olacak. *AIHM: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
-
Piyasadaki devri daim aygıtlarının hepsi sahtekârlıktan başka bir şey değil. İddia sahipleri hiçbir zaman bilimsel olarak tarafsız bir laboratuarda sözde çığır açacak olan makinelerinin incelenmesini istememişlerdir. Günlerce, aylarca, senelerce süren, yani sürekli durmadan çalışan bir numune sunamamışlardır. Senelerden beri kendi sitelerinde reklamını yaptıkları aygıtların hepsi hayalidir. Denemesi bedava; sipariş verip parasını yatırın. Cihaz çâlışmayınca veyahut hiç gelmeyince, ne kadar büyük bir keriz olduğunuz anlarsınız. Mesela Amazon´dan Yıldız motorun yapımı ile ilgili kitabın siparişini verin ve nasıl kazıklandığınızı görün: https://www.amazon.de/-/en/Yildiz-Freie-Energie-Magnetmotor-selber/dp/3753115878 Dipnot: Muammer Yıldız, ne zaman devri daim motorunu göstermeye kalksa, uzun sürmeden motorunda bir arıza çıkıyor. Yanılmıyorsam en son 2020 yılında bir gösteride motor yine bir kaç saat içinde arızalanmıştı. Senelerden beri aynı terane ve bu zata inanan gerizekalılar var. Sözü edilen patentlere kanayım demeyin, onlar motorun sürekli çalıştığını kanıtlamıyor. Böyle bir şey yok.
- 33 yanıt
-
- 1
-
-
Tamamen saçmalamışsın, çünkü senin gibi hastalıklı beyinler (nam-ı diğer naziler) yüzünden zamanında milyonlarca insan (çoluk cocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek, engelli) öldürüldü ve gaz odalarında katledildi. Bu hastalıklı ve ırkçı nazi pislikleri maalesef hâlâ var. Bu yaptığın resmen bir suç teşkil ediyor, çünkü her insanın yaşam hakkı var. Senin gibilerin(!) bile var. Kafan bir güzel galiba.
-
Türkiye tarafından PKK´nın Suriye´deki uzantısı olarak görülen YPG/SDG, Şam yönetimi ile bir antlaşma imzaladı. Yapılan antlaşmada Kürt özerk yönetimindeki tüm kurumların ulusal hükümete aktarılması/katılması öngörülüyor. Bu gelişmeleri Türkiye´nin yönlendirdiğini zannetmiyorum ve son günlerde oradaki olan bitenden biraz rahatsız gibi. Muhtemelen Türkiye bu antlaşma öncesinde haberdar edilmedi. İşte bu nedenden ötürü başında Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler olmak üzere üst düzey bir heyet Şam´a gönderildi. Görünen o ki Şam hükümeti Türkiye´den ziyade Suudi Arabistan´ın çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. Geçen hafta yüzlerce insanın ölümüyle (çoğunluğu Alevi) bastırılan olaylar Suudi Arabistan´ın etkisinin işaretidir. Tüm bu gelişmeler terör örgütü PKK´yı çok yakından ilgilendiriyor ve seçeneklerini bir haylı kısıtlamış gözüküyor.
- 62 yanıt
-
- i̇mralı
- abdullah öcalan
-
(1 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Bizim gibi konuşmaları gerekmez, zaten kendi aralarında kendi anladıkları yöntemlerle(farklı sesler çıkararak veya koku salgılayarak ) sosyal ilişkiler kuruyorlar ve bir arada yaşıyorlar. Bizi onlardan ayıran özelliklerimiz var elbette. İki ayak üzerinde yürümek, kompleks aletler/aygıtlar yapmak, yazmak vs. Onların da bizden üstün oldukları özellikler var, mesela bizden daha iyi ve keskin duyu organlarına sahipler. Fiziksel olarak bizden daha kuvvetliler ve hızlılar.
-
İnsanlar hariç yırtıcı hayvanlar âleminde öyle keyfine/zevkine katliyam yapılmıyor. İnsanlar ise kural ve sınır tanımayan bir tür haline geldi. Kendini bu gezegenin hükümdarı gibi görüyor; bu alışkanlığını bırakması çok zor.
-
Bu sorunun banası sanası yok ve bilimsel olarak hayvanlardan bir farkımız yoktur. Farkındalığımızın farkına vardığımızdan ötürü hayvan(!) âlemini küçümsüyoruz. Temel aynı, evrimsel gelişim aynı. Memeli ve sürü hayvanıyız.
