Jump to content

AIDS virüsleri var mı?


Predictor

Recommended Posts

2 saat önce, Predictor yazdı:

Uzun lafın kısası: Programın 9 aydan uzun bir çalışma süresinden sonra ölümcül olabilecek yalnızca birkaç program vardır!

Predictor,

Onu bunu boşver, eğer bu kadar eminsen ve söylediklerinin arkasındaysan tek bir kelime istiyorum senden.

AIDS hastası biriyle kankardesi olup kuduz bir hayvana kendini ısırttırir mısın, bunu yapabilir misin?

Evet mi, hayır mı?

 

Link to comment
Share on other sites

@Deadanddark

 

AIDS hastası biriyle kankardesi olup kuduz bir hayvana kendini ısırttırir mısın, bunu yapabilir misin?

Evet mi, hayır mı? 

 

Bulaşıcı hastalık olmadığından yüzde yüz eminim!!!

Bu yüzden, kanından bile içerim, hayvanın köpüğünden de içerim!

 

Tek şart, hastanın daha önce herhangi bir kemoterapi almamış olması. Kemo Birinci Dünya Savaşı'nda geliştirilmiş zehirli bir gazdır, hardal gazıdır!

Link to comment
Share on other sites

@Deadanddark

 

Kemoterapi hakkında başkalarının görüşlerinden sadece birkaçı

 

Kemoterapiyi bir 'tedavi' olarak satmak, muhtemelen tıp tarihinin en büyük aldatmacasıdır. Bu kemo işkencesini tezgahlayan her kimse cehennemde bir anıtı hak ediyor.

Dr. Ryke Geerd Hamer

 

Tıbbın kurulu düzeni, bu yüksek düzeyde toksik ilaçların barbarca kullanımını hiç bir kanıt bulunmaksızın ya da çok az kanıtla desteklemek için, hastaları son günlerini kusarak, güçten düşerek, kel kalarak ve onursuzca geçirirken, servet edinmeye devam ediyor.

Dr. Robert E. Willner, M.D.,Ph.D.

 

Veri yorumlama eğitimi almış biri olarak, hekimlerin kemoterapinin yarardan çok, çok daha fazla zarar verdiğini görmezden gelebilmelerini aklım almıyor.

Alan Nixon, Ph.D., Amerikan Kimyasal Cemiyeti Eski Başkanı

 

Bir hastanede hiç kemoterapi odası gördünüz mü? Umarım görmemişsinizdir. Bir ölüm sırası. Hasta önlüğünü kaldırsaydınız, bu kadının kolunun eroin bağımlısının kolunu çekici hale getirdiğini görürdünüz. Takılmış öyle çok şey var ki. Burada kadının önce işkence gördüğü ve sonra öldüğü bir durum var önünüzde. Neden? Çünkü yasaların gerektirdiği bu. Eğer hekimler standart prosedürlere sadık kalmazsa, bunun sonuçları geçim kaynaklarını kaybetmek, itibar kaybı ve iflasla karşılaşmaktır. Bu yüzden başarısız bir deneyi tekrar tekrar devam ettirmek zorundalar. Josephine kemoterapi ve kocaman bir ameliyat ve hayal edebileceğiniz her işlemden geçti; var olan her türlü ‘-oskopi’. Acayip. Ortaçağdan kalma.

(Lord Saatchi, karısı romancı Josephine Hart’ın ölümünden sonra.)

The Telegraph, 28 Nisan 2013

 

Bazı hastanelerde hastalardan %50’si kadarını kanser ilaçlarının öldürdüğünü gösteren araştırmadan sonra, hastalar kemoterapinin tehlikeleri hakkında uyarılmalılar. Araştırmacılar ilk kez ölüm sebebinin kanserden çok ilaçlar olduğunu gösteren, kemoterapiye başladıktan sonra 30 gün içinde ölen hastaların sayısına baktılar.

The Telegraph, 30 Ağustos 2016

 

Bu çalışmanın yazarları yetişkinlerde 5 yıllık hayatta kalmaya kemoterapinin katkısının Avustralya’da %2.3 ve ABD’de %2,1 olduğunu buldular. Sebeplerinin çalışmada detaylı olarak belirtildiği üzere, bu rakamların 'etkililiğin en üst sınırı olarak dikkate alınması gerektiğini' vurgulamaktalar.

Clinical Oncology, 2004

Link to comment
Share on other sites

On 7/9/2023 at 9:02 AM, pigeon said:

https://en.wikipedia.org/wiki/Ryke_Geerd_Hamer 

Bu çatlak adamın yazılarını mı okudun? :)

 

 

Bu yaziyi simdi okudum. Adam tam bir facia ! Birsuru onlenebilir olume sebebiyet vermis, bilim dunyasindan kovulmus, hapse girmis, insanlarin sagliklariyla oynayan sapigin teki! Boyle sapiklardan uzak durmak lazim.

Link to comment
Share on other sites

@Cougar

 

Bu yaziyi simdi okudum. Adam tam bir facia ! Birsuru onlenebilir olume sebebiyet vermis, bilim dunyasindan kovulmus, hapse girmis, insanlarin sagliklariyla oynayan sapigin teki! Boyle sapiklardan uzak durmak lazim. 

 

Artık aptalmatik olduğunu kesinlikle onayladın!

 

 

Not: Bir parmağınla başkasını gösterdiğnde, üç parmak aynı anda seni gösterir!

Link to comment
Share on other sites

@kavak

 

Burun tikanıklıĝım yok ancak polen alerjisi var bende. 

 

Öncelikle Hamer'den alıntı yapmak istiyorum:

 

Alerjiler uyarı işaretleridir

kısa bilgi, Dr. Med. Ryke Geerd Hamer

Yeni tıbbın temel taşı DHS'dur (Dirk Hamer Sendromu)! Çünkü DHS'nun ilk saniyesinde, hastanın çatışma şokunu nerede ilişkilendirdiğine karar verilir.

Böylesine muazzam bir çatışma şokuyla, aynı zamanda ruhsal izolasyon içinde bize ulaşan bir DHS ile sarsıldığımızda, o zaman DHS anında sadece çatışma değil, kendini kodlar, ancak bu saniyede ayrıca bir Hameryan odağı (HH) oluşur, beyinde belirli bir noktayı işaretler. Herhangi bir çatışma şoku türü için biyolojik bir çatışmadan, beynimizin çok özel bir bölgesinden de sorumludur ve aynı zamanda çok özel bir organ bölgesi. İnsan ve hayvan ilk saniyensinde DHS 'fark eder', ama çevreleyen koşullar da dahil olmak üzere farkında olmadan.

Bu eşlik eden durumlar (çevreleyen koşullar) daha sonra sözde alerji ile sonuçlanır.

Bir alerji profesörü, yeni tıbbı anladığında, bir keresinde bunu biraz gelişigüzel bir şekilde şöyle ifade etti:

Ayrıldığında, biyolojik ayrılık çatışması olan bir DHS'una maruz kalırsan ve o an bir inek geçiyorsa, sonrasında bir 'inek alerjisi' yaşarsın, eğer bir portakalı yeni ısırdıysan, 'portakal alerjisi' yaşarsın.

Gelişigüzel, ama prensipte doğru. Bu eşlik eden durumlardan biri daha sonra tekrar meydana gelirse, o zaman tüm çatışma sözde nüksetme (tekrarlama) olarak tekrarlanabilir. Geçmişte, Yeni Tıp'taki nüksleri çok ilginç, önemsiz değil, ama merkezi süreçler olarak görmedik.

DHS'nun temel, merkezi işlevini tanımada giderek daha iyi hale geldiğimizden beri bu durum kökten değişti. Diğer yaşamlarla veya yaşam anlarıyla karşılaştırıldığında, DHS'nin çok özel ve çok özel bir özelliği vardır, belirli kalite: Birey sadece o andaki en küçük detayları hatırlamakla kalmaz, DHS - flaş anlık görüntüsünde olduğu gibi - ayrıca sesler veya gürültüler, kokular, her türlü duyumlar ve tat duyumları ve birey onları korur, pratik olarak ömür boyu kayıt yapar. Bu, diğer durumlardan niteliksel olarak farklı olduklarını göstermektedir, genellikle deneyimlediğimiz ve az ya da çok hatırladığımızı.

Geçmişte, ilk aşk neredeyse her zaman samanda gerçekleşirdi. Genellikle ilk samimi aşk eylemi sırasında, komplikasyonlara veya küçük felaketler olurdu. Bu felaket bir DHS ise, o zaman çatışma kompleksinde bir 'iz' olarak çoğunlukla saman kokusu girerdi. Etkilenen kişi daha sonra saman kokusunu her aldığında, düşünmeden bile çatışma (nüks!) geri gelirdi. İlk kez, etkilenen kişi genellikle 'bu bana kötü kokuyor' şeklinde biyolojik bir çatışma yaşamıştı. Tabii ki, hasta bu 'saman nezlesini' (samansız) aynı şekilde (iyileşme fazında'da) alabilirdi, örneğin, aynı veya başka bir kadınla aynı şekilde yakın ilişkide yine benzer bir felaket yaşayacaktı.

– Çevirinin sonu –

 

Burada 'alerjinin' nasıl ortaya çıktığına dair bir pratik vaka göstermek istiyorum, vaka yakın bir arkadaşımdan:

Arkadaşımı 20 yılı aşkın süredir tanıyorum. Arkadaşım, o sırada birlikte yaşadığı uzun süreli partnerinden ayrılmıştı.

Yaz mevsiminde, bir buluşmamızda ceket giydiğini gördüm. Ona yılın bu zamanı ceket giymek için fazla sıcak değil mi diye sordum. Bana 'güneşe alerjisi' olduğunu ve bu nedenle ceket giydiğini söyledi. Bunu sana kim söyledi diye sordum. Hekimim, muayene için orada olduğumda bana bunu açıkladı. Bakabilmem için ceketini çıkarır mısın diye sordum. Bana kollarını gösterdi. Kollarının dış yüzeyinde su çiçeğine benzer püstüller görebildim. Tipik bir ayrılık çatışması!

Partnerinden ayrıldığını önceden bildiğim için, ayrılıkla ilgili herhangi bir sorun olup olmadığını sordum. Hayır, sorun olmadı ikimiz de ayrılmak istedik. Bir sorun olmalıydı, aksi takdirde 'güneş alerjin' olmazdı. Biraz düşündükten sonra, sadece ayrılıktan sonra 4 ay boyunca dairemde birlikte yaşamak zorunda olduğumuz problemini yaşadık.

İşte karşımızda, ayrılık çatışmasıyla ilgili sorun!

Ayrılık çatışması durumunda, ayrılığın istenip istenmediği vücut üzerinde belirleyebiliriz! Dış yüzeyler, örneğin kollar ve bacaklar, istekli bir ayrılmayı gösterir ve iç yüzeyler isteksiz bir ayrılmayı gösterir.

Arkadaşım doğanın 5 biyolojik yasasını daha önce bilseydi, bu özel programın aslında sadece bir seferlik (sadece bu ayrılık için) amaçlı olduğunu bilirdi.

Bu arada, kadın arkadaşının da 'güneşe alerjisi' vardı!

Bu 'güneş alerjisi' 'iyatrojeniktir', yani hekimin açıklamasından tetiklenmiştir!

Biyolojik programın korelasyonlarını arkadaşıma açıkladığımda ve o da anladığında, 'güneş alerjisi ortadan kalktı'! Nasıl mı kalktı? Arkadaşım (programcı) beynini (bilgisayarını) yeniden programladı!

 

Bir doğa terapisti olarak, müşterilerime sadece doğanın nasıl çalıştığını açıklıyorum. Geri kalanını kendileri yapmalılar ya da doğanın çalışmasına izin vermelidirler!

 

Bu dünyadaki hiçbir insan bir insanı iyileştiremez.

Kim bunu söylüyorsa şarlatandır!

 

Çene eĝriliĝi yok ancak cenemi açıp kaparken, saĝ çenemden tıkırtı sesi geliyor. 

 

Bu tıkırtı Eşimin çenesinde de vardı, 2 ay önce. Bana ne yapabileceğini sormuştu. Dedim ki, bırak doğa çalışsın, bu onarım aşamasıdır. Ve 2 hafta sonra gitti. İnsanın biyolojisinin nasıl çalıştığını bildiğin zaman bu iş o kadar kolay!

Link to comment
Share on other sites

10 minutes ago, Predictor said:

@Cougar

 

Bu yaziyi simdi okudum. Adam tam bir facia ! Birsuru onlenebilir olume sebebiyet vermis, bilim dunyasindan kovulmus, hapse girmis, insanlarin sagliklariyla oynayan sapigin teki! Boyle sapiklardan uzak durmak lazim. 

 

Artık aptalmatik olduğunu kesinlikle onayladın!

 

 

Not: Bir parmağınla başkasını gösterdiğnde, üç parmak aynı anda seni gösterir!

Bazi insanlar boyledir iste. Kafaya birseyi takarlar. Gece gunduz onu konusurlar. Dunya duzdur de derler, virus yoktur da derler, Covid-19 surungenimsi uzaylilarin isidir derler, derler de derler. 
 

Senin gibi adamlar ciddiye alinip cevap verilmez. Yazik denir, he sen haklisin denir gecilir. Ustelemeyeceksin.kizmayacaksin da. Serbest birak ne derse desin. Iste herkesin bir derdi var. yazik. Sana bundan sonra daha anlayisla yaklasacagim. 

Link to comment
Share on other sites

Bu "Yeni Alman Tıbbı" dediğin modelde tedavi nasıl oluyor hala anlayabilmiş değilim.

Yani önerilen nedir? Mesela bir psikiyatri hastası nasıl tedavi edilir? 

Kendi kendine iyileşmesini beklemek saçmalık. 

Ben yıllardır psikiyatrik hastalıkların nasıl tedavi edilebileceğini araştırıyorum ve çok ilginç şeyler keşfettim. ( D vitamini gibi vitaminlerin etkisi, sağlıklı-glutensiz beslenmenin etkisi ve bunun gibi.)

8 dakika önce, Predictor yazdı:

Bir alerji profesörü, yeni tıbbı anladığında, bir keresinde bunu biraz gelişigüzel bir şekilde şöyle ifade etti:

Ayrıldığında, biyolojik ayrılık çatışması olan bir DHS'una maruz kalırsan ve o an bir inek geçiyorsa, sonrasında bir 'inek alerjisi' yaşarsın, eğer bir portakalı yeni ısırdıysan, 'portakal alerjisi' yaşarsın.

Saçmalık. 

 

Link to comment
Share on other sites

6 minutes ago, Cougar said:

Bazi insanlar boyledir iste. Kafaya birseyi takarlar. Gece gunduz onu konusurlar. Dunya duzdur de derler, virus yoktur da derler, Covid-19 surungenimsi uzaylilarin isidir derler, derler de derler. 
 

Senin gibi adamlar ciddiye alinip cevap verilmez. Yazik denir, he sen haklisin denir gecilir. Ustelemeyeceksin.kizmayacaksin da. Serbest birak ne derse desin. Iste herkesin bir derdi var. yazik. Sana bundan sonra daha anlayisla yaklasacagim. 

Ben de ciddiye alip bilimsel makale veriyorum adama. Neyse, iyice psikolojisini bozmayalim. He yavrum he, sen haklisin. Biz aptaliz, virus mirus yok. 
 

sakin insan tuvalet atiklarini yiyip de kanitlamaya kalkma evde. Meyve ye, sebze ye. Takma kafaya. 

Link to comment
Share on other sites

@BillGates

 

Bu "Yeni Alman Tıbbı" dediğin modelde tedavi nasıl oluyor hala anlayabilmiş değilim. 

 

Hamer'in bilimsel çalışmalarını anlamak için en az 5.760 saate ihtiyacın var. Herkes bu yolu tek başına gitmek zorunda. Bu yoldan gittim ve sana adresi gösterebilirim: Adres Hamer'ın kitaplarının sonu!

Link to comment
Share on other sites

26 dakika önce, Predictor yazdı:

Bu tıkırtı Eşimin çenesinde de vardı, 2 ay önce. Bana ne yapabileceğini sormuştu. Dedim ki, bırak doğa çalışsın, bu onarım aşamasıdır. Ve 2 hafta sonra gitti. İnsanın biyolojisinin nasıl çalıştığını bildiğin zaman bu iş o kadar kolay!

Bende 20 seneden beri var. Doĝa bende beceriksiz davranmış herhalde.

Link to comment
Share on other sites

3 saat önce, Predictor yazdı:

@kavak

 

Sorun doğada değil, sorun insanlarda, insanlar olarak artık 'türe uygun', yani doğal ortamımızda yaşamıyor olmamızdır!

Bu bakımdan hayvanlar insanlardan daha akıllıdır.

Ne yapalım, ağaçlara çıkıp mağaralarda mı uyuyalım.

Doğada olsak hastalanmayacak mıyız.

Bitkiler ve hayvanlar hasta olmuyor mu!

Sen tam bir embesilsin.

Link to comment
Share on other sites

45 dakika önce, Predictor yazdı:

@Deadanddark

Ne yapalım, ağaçlara çıkıp mağaralarda mı uyuyalım. 

 

Hayır, demek istediğim bu değildi.

Homo sapiens doğaya uyum sağlamalı, çünkü doğa asla bize uyum sağlamayacak. 'Modern' insanın doğa ile bütünlük içinde yaşaması mümkündür!

Her sene en az bir kere bademciklerim şişer, bir kaç defa da soğuk algınlığına nezleye yakalanirdim. Maske takma ve el dezenfektesi kullanma aliskanligimdan sonra üç yıldır bademciklerim sismedi, nezle bile olmadım.

Bak sayın embesil istediğin kadar doğa ile bütünleşmiş ol , barışık ol yinede hastalanacaksin. Bu gezegenin gerçek hakimleri olan bakteri ve virüsler senin türünü hoplatmaya devam edecek. Çünkü doğa biz olmamis olsaydik bile yine değişecek, değiştikçe onlarda değişecek. Doğa ile mücadele eden tek canlı biz değiliz. Asıl doğa ile bütünlük içinde olsaydık büyük ihtimalle kaybeden biz olacaktık. Zekamiz sayesinde bu güne kadar geldik. Ortalama insan ömrünün uzamış olması bile doğaya karşı verdiğimiz mücadelenin sonucudur.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

İnsanın Gelişimsel Geçmişi

 

Beyin sapı (en eski beynimiz) tarafından kontrol edilen tüm organlar, ilk ve en eski embriyonik filiz katmanı olan Endodermden türer. Bağırsak mukozasından kaynaklandıkları için, Bağırsak silindir epitelyum içerir. Biyolojik bir çatışma durumunda, bağıntılı organ çatışma aktif fazı sırasında hücre çoğalması başlatır. Pcl-fazında, ilave hücreler mantar veya tüberküler bakteri yardımıyla ortadan kaldırılır. Ağız ve yutağın sağ tarafı, hala yeme işini ('giren lokma') düzenleyen beyin sapının sağ tarafından kontrol edilirken, ağız ve yutağın sol tarafı artık boşaltım işini düzenlemeyen (bu şimdi rektum tarafından yönetilmektedir) fakat onun yerine kusma refleksini yöneten (gırtlağın bir önceki dışkı boşaltım işlevinden miras kalan) beyin sapının sol tarafından kontrol edilir. Ayrıca gırtlağın sol tarafının orjinal sinir bağıntısının korunmuş olması, organizmaya zarar verebilecek bir lokmanın kusarak dışarı atılabilmesi (boşaltım nitelikli) biyolojik amacına da hizmet etmektedir.

 

İlkel deniz

Atamızın, yiyeceği içine aldığı ve dışkıyı dışarı bıraktığı ilkel bir ağzı vardı, ilkel denizde yaşadı. Atamız halka şeklinde, solucan benzeri bir yaratık olmalıydı (deniz anemonları bugün hala böyle görünür). Hayattaki amacı yemek yemek ve çoğalmaktı. Organları glandüler (salgı bezi) dokudan ve beyni Beyin Sapından oluşuyordu. Çatışma potansiyeli besin (yiyecek) yığınıydı.

Eğer yiyecek parçasını yakalamakta çok yavaşsa, o zaman beyin sapında tiroid bezine giden rölede bir sorun var demektir. Tiroid bezi artık doğanın 3. yasasına uygun olarak hücre çoğalması ve işlev artışı yapar. Daha fazla tiroid hormonları üretilir ve bu nedenle hipertiroidizm vardır. Ancak bu aynı zamanda hayvanı gerçek anlamda daha hızlı hale getirir ve böylece 'çok yavaştın' nedenini çözebilir. Eğer hayvan lokmayı yakalarsa, tiroid bezinin hücre çoğalması durur ve artık ihtiyaç duyulmayan artı hücreler iyileşme aşamasında ilişkili mikroplar, mantarlar ve mantar bakterileri tarafından ortadan kaldırılır.

Eğer hayvan bağırsakta sindirilemeyecek şekilde duran bir lokmayı yutarsa, o zaman beyin sapındaki bağırsak villus hücreleri rölesinde bir çatışması vardır. Ağız yönüne doğru bağırsak villusları artık çoğalır ve karnabahar benzeri bir bağırsak kanseri gelişir ve bu sıkışmış lokmayı sindirebilmek için litrelerce sindirim suyu üretir. Bu lokma sonunda kayarsa, bağırsak villuslarının hücre bölünmesi durur. Iyileşme fazında, artık ihtiyaç duyulmayan bağırsak kanseri, mantarlar ve mantar bakterileri tarafından ayrıştırılır ve tüberkülozlu bir şekilde ortadan kaldırılır. Burada hala anlamayı öğrenmemiz gereken şey, Doğa 'Annenin' çağrışım yapması. Hayvan için genellikle gerçek gıda yığınıyla ilgilidir. Bugün biz insanlar için bu yığın kişinin almak isteyip de alamadığı para veya ev, ya da kayınvalideyle ilgili hazmedilemeyen, 'midede oturan' bir sorun olabilir.

Dolayısıyla glandüler doku söz konusu olduğunda, her zaman aktif fazda hücre çoğalması ve dolayısıyla fonksiyonda bir artış söz konusudur. Bu nedenle biyolojik anlamı, hemen çatışma-aktif aşamasında bir lokmayı daha iyi parçalamak için daha fazla sindirim suyu üretmek.

İyileşme fazında her zaman mantar ve mantar bakterileri tarafından bez dokusunda tüberküloz, nekrotizan bir parçalanma olur. Tüberküloz, nekrotizan parçalanma, çürüyen bir elmaya benzer. Biz her şeyi atalarımızdan miras aldık. Sindirim sistemi ve bunun için de beyni. Günümüzde beyin sapı beynimizin en eski bölümüdür.

 

Kara

Atamız denizden çıktı ve karayı fethetti. Ek organlara ihtiyacı vardı, keskin taşlara karşı kendini (iç derileri) korumak için. Bu ek organlar için ek bir kontrol ünitesine ihtiyacı vardı ve Beyincik eklenmesi gerekiyordu.

Çağrışımlı çatışma içeriği şöyledir: Bütünlüğün ihlali, örneğin saldırı, tahribat veya kirlenme/lekelenme çatışmaları. Çatışma beyincikte, deri cilt rölelerinde. Örneğin atamiz lekelenme çatışması yaşadığında, biyolojinin üçüncü doğal yasasına göre, dermis (derı cilt) hücreleri çoğaltır, 'duvar dışa doğru' kalınlaşır. Bir melanom (deri kanseri) gelişir ve bu melanom lekelenme giderilene kadar büyür. Yani biyolojik anlamı melanom! Lekelenme çatışması çözülürse melanom durur ve iyileşme fazında sorumlu mikroplar, mantar tarafından parçalanır ve tüberküler bakteri yardımıyla ortadan kaldırılır. Kanamaya ve sızıntı yapmaya başlar. Ayrıca her tüberküloz iyileşme aşamasında olduğu gibi çürümüş et gibi kokmaya başlar. İyileşmenin sonunda melanom kaybolur ve artık teşhis bile konulamaz.

Beyincikle birlikte atamıza, Doğa 'Ana' tarafından ilk sosyal davranış da programlanmıştır. Meme bezleri, gelişimsel olarak dönüşmüş ter bezleridir, bu yüzden meme karsinomunu beyincikte de buluruz.

Anne çocukla birlikte bir kaza geçirirse ve çocuğu için bir endişe çatışmasını ilişkilendirirse, çatışması beyincikteki 'rölededir' ve program meme bezi hücrelerinin artışıyla tepki verir, yani meme karsinomuyla. Buradaki biyolojik anlam çatışma-aktif aşamasındadır, hücre çoğalması yoluyla daha fazla anne sütü üreterek yaralı çocuğa daha iyi bir hayatta kalma şansı vermek içindir. Bu çocuk sağlıklı hale gelirse, fazladan anne sütü gerekli değildir ve meme bezlerinin hücre çoğalması durur. İyileşme aşamasında inaktif meme kanseri, melanom gibi, mantar tarafından parçalanır ve tüberküler bakteri yardımıyla ortadan kaldırılır. Her tüberküloz iyileşme aşamasında gece terlemeleri de görülür.

'Eski beyin' (beyin sapı ve beyincik) temel yaşam meseleleriyle ilgili olan soluk alma, beslenme veya üreme için programlanmış.

 

Lokomotor sistemi

Sonra atamız kemikler, kaslar, tendonlar, kıkırdaklardan oluşan bir kas-iskelet sistemine ihtiyaç duydu. Bu ilave organlar için medüller yatak eklenmiştir.

Medüller yatağın bulunduğu yer öz değerin koltuğudur. Sağlıklı özgüvene sahip bir kişi dik bir yürüyüşe sahiptir. Özgüveninde çöküş yaşayan bir kişinin skolyoz gibi kas ve iskelet sistemi ile ilgili sorunları vardır, ankilozan spondilit, lumbago, kemik kanseri, anemi, lösemi ve benzeri.

Dikkat: Medüller yatak ile şu anda serebrumdayız (büyük beyinde) ve doğanın 3. biyolojik yasasına göre çatışma-aktif aşaması artık hücre çoğalması yerine hücre kaybı söz konusudur.

Bu hücre kaybı bağ dokusunda nekroz, kemikte ise osteoliz olarak adlandırılır.

Doğada, kendi öz değerindeki bir çöküşü çözemezsen, bu delikler kemik kırılana veya tendon yırtılana kadar gittikçe büyür. Doğada, av olurdun ve yenilebilirdin. Yani Doğa 'Anne' burada hemen yardımcı olmuyor. Bu programda önce çatışma çözülmeli! İyileşme aşamasında, buradan sorumlu mikropların, yani bakterilerin yardımıyla bu delikler şişlikle tekrar dolar. İyileşme aşamasının sonunda şişlik iner, ancak kemik ve tendon eskisinden daha kalın kalır. Aynı iyileşmiş kemik kırığı gibi, eski kırılma alanı da güçlendirilmiş olarak kalmaktadır. Bağ dokusundaki fonksiyon güçlendirmesi yaşamın geri kalanında kalıcıdır. Bu sebepten dolayı Dr. Hamer bu bağ dokusu grubunu 'lüks grup' olarak da adlandırmaktadır. Doğa 'Anne' burada hemen yardımcı olmuyor, ancak iyileşme sürecinin sonunda, ama bir ömür boyu.

 

Sosyal etkileşim

En genç beynimiz serebral korteksimizdir. Aynı zamanda en karmaşık beyin. Burada sosyal etkileşim koordine edilir ve bu ayrılık ve bölgesel alan çatışmalarını içerir. Serebral korteks yassı epiteli ve fonksiyonel kaybları kontrol eder.

 

Ayrılık çatışması

Doğada yavrunun anneden ayrılması yavru için kesin ölüm demektir. Bir ayrılık çatışmasının aktif aşamasında, kısa süreli hafızamız zayıflar. Alzhaymer bu nedenle çok sayıda şiddetli ayrılık çatışmalarıdır.

Dokunmanın çoğunun anneden çocuğa doğru olduğu yerlerde, dış cilt derisi ülserleşir. Cilt pul pul dökülmeye başlar ve pürüzlü bir hal alır. Bu, kuru nörodermatitin tablosudur. Bunu bir tutkal ekleminin yırtılarak açılması gibi hayal edebilirsin. Bu acı vermez çünkü dış deride sensorik bir felç eşlik eder, burası sensorik uyuşukdur. Derideki bu uyuşukluk, kısa süreli hafızasının zayıflamasıyla birlikte, annenin hayatına devam edebilmesi için çocuğunu daha kolay unutmasına yardımcı olur. Eğer anne ayrılık çatışmasını çözebilirse, dış derinin altındaki ülserler şişlik ve iltihaplanmayla tekrar dolar. Skuamöz epitelin bu iyileşme aşaması mikropsuz çalışır. Deri artık kırmızı, sıcak, kaşıntılı ve ağrılıdır. Şimdi dermatologlar, aslında bir iyileşme aşaması olan cilt bozulmasından bahsederler. Bu tür çözümlenmiş ayrılık çatışmaları egzama, çiçek açan nörodermatit, kurdeşen vb. içerir.

 

Alan Bölgesi-Çatışması

Alan çatışması, bireyin eylem alanını (bölge) kaybetmesi anlamına gelir, örneğin geyik kendi orman bölgesini, kurt sürüsü lideri kendi bozkır bölgesini. Insanda ailesi, evi, şirketi, işyeri, vb. hatta bir araba bile bir alan olabilir.

Doğa 'Ana', biyolojik olarak doğal hiyerarşiyi bölgesel çatışmalar yoluyla inşa eder, yani alfa hayvanı ve ikinci hayvan. Doğada sadece en güçlü olan genlerini aktarır. Doğada, bireysel insan varlığı hayatta kalma yeteneğine sahip değildir. Başarılı bir şekilde avlanabilmek için kendini sürü içinde organize etmek zorunda. Sürünün işleyebilmesi için bir yapıya, bir komuta ihtiyacı vardır.

 

Klasik bölge savaşı

Güçlü olan güçsüz olanı yener. Güçsüz olan artık bölgesini kaybetmiştir. Çatışması, koroner arterlerin beyin rölesinde. Bu bölge kaybı çatışmasında, koroner arterlerin yassı epiteli ülserleşir. Biyolojik anlamı, koroner arterlerin haciminin (enine kesit) daha büyük hale gelmesi ve kalp kasına daha fazla kanın ulaşabilmesi. Kalp daha güçlü olur! Bu özel programın amacı yine aktif aşamada, hücre kaybıyla fonksiyonel bir güçlendirme elde etmek için.

Eğer bu özel programa ve kalbin gelişmiş performansına rağmen, bu bölge savaşındaki güçsüz taraf bölgesini geri kazanmayı başaramazsa, pes eder. Yani vazgeçer ve olaya teslim olur. Bu şekilde çatışmanın yoğunluğunu aşağıya doğru dönüştürebilir ve kaşeksıcden (zayıflıktan) ölmeden yaşlanabilir. Yaşadığı çatışmayla yüzleşti ve buna boyun eğdi. Böylece asılı-aktif çatışma sürecinde kalır ve çatışma kitlesi oluşturmaya devam eder. Boyun eğmesiyle birlikte, erkeğin beyindeki bölgesel tarafı kendisine kapalı kalır ve onu dişi yapar. Biz insanlarda, böyle bir pes etme yaklaşık 6 ay sonra gerçekleşir. Çatışma kitlesi 9 aydan fazla sürdüğü için artık bu bölgesel çatışmayı çözmemeliyiz. Çünkü klasik kalp krizini atlatamayız ve ölürüz.

Şimdi, dişi doğada yumurtladığında, alfa hayvan mevcuttur. İkinci hayvanın hiç arzusu yoktur, çünkü aktif çatışma nedeniyle libidosu (cinsel içgüdü) yok denecek kadar az. Böylece dişi her zaman en iyisinden, alfadan çocuk sahibi olur.

'Eski beyin' (beyin sapı ve beyincik) temel yaşam meseleleriyle ilgili olan soluk alma, beslenme veya üreme için programlanmışken, 'yeni beyin' (serebral medula ve serebral korteks) çok daha gelişmiş konulara, örneğin alan veya alan korku çatışmaları, ayrılık çatışmaları, ve öz-değersizlik çatışmaları için programlanmıştır.

Serebral korteks ve serebral medüller kontrollü kanserler söz konusu olduğunda, 'eski beyin' (beyin sapı ve beyincik) kontrollü organlardaki hücre çoğalmasının aksine, burada tam tersi bir durum söz konusudur, yani epitelyal mukozada hücre kaybı olur ve daha sonra bu mukoza yeniden inşa edilir.

Sindirim sistemi iç filiz yaprak (Endoderm), kas-iskelet sistemi orta yaprak (Mezoderm), duyu organları ve epidermis ise dış yaprak (Ektoderm) tarafından oluşturulur. Hamer ayrıca bu 'doku tiplerinin' her birinin beynin belirli bir bölümü tarafından kontrol edildiğini ve çok özel çatışmalara ya hücre çoğalması ya da hücre kaybı ile tepki verdiğini keşfetti.

Stres evresinde beyin sapı tarafından kontrol edilen 'iç yaprağın' (endoderm) ve beyincik tarafından kontrol edilen 'orta yaprağın' (eski mezoderm) organları hücre çoğalması ve onarım aşamasında hücre yıkımı yaptığını keşfetti.

Tümörlerin Ontogenetik Sistemi gösteriyor ki 'eski beyin' (beyin sapı ve beyincik) tarafından kontrol edilen endoderm veya eski mezodermden oluşan organlar, akciğer, karaciğer, kalın bağırsaklar, prostat, rahim, alt deri, akciğer zarı, karın zarı, kalp zarı veya meme bezleri gibi, bağlantılı çatışma yaşanır yaşanmaz her zaman hücre çoğalması yaratırlar. Bu yüzden bu organlar sadece çatışma aktif fazı sırasında tümör geliştirirler.

Serebral medulla tarafından kontrol edilen 'orta yaprağın' (yeni mezoderm) ve serebral korteks tarafından kontrol edilen 'dış yaprağın' (ektoderm) organları ise tamamen zıt bir şekilde davranır. Embriyonik filiz yapraklarını dikkate alındığında, 'yeni beyin' yönetimindeki tüm organ ve dokular (yumurtalıklar, testisler, kemikler, lenf nodları [düğümleri], epidermis, rahim ağzı duvarı, bronşiyal tüpler, kalp damarları, süt kanalları vb.) ektodermden veya yeni mezodermden kaynaklanırlar.

Çatışma yaşandığı anda, biyolojik olarak bağlantılı organ hücre kaybı (örneğin yumurtalıklarda ya da testislerde nekroz, osteoporoz, kemik kanseri veya mide ülseri gibi) ve iyileşme fazında yeniden yapılanma ile tepki verir.

Link to comment
Share on other sites

6 dakika önce, Predictor yazdı:

İnsanın Gelişimsel Geçmişi

 

Beyin sapı (en eski beynimiz) tarafından kontrol edilen tüm organlar, ilk ve en eski embriyonik filiz katmanı olan Endodermdem türer. Bağırsak mukozasından kaynaklandıkları için, Bağırsak silindir epitelyum içerir. Biyolojik bir çatışma durumunda, bağıntılı organ çatışma aktif fazı sırasında hücre çoğalması başlatır. Pcl-fazında, ilave hücreler mantar veya tüberküler bakteri yardımıyla ortadan kaldırılır. Ağız ve yutağın sağ tarafı, hala yeme işini ('giren lokma') düzenleyen beyin sapının sağ tarafından kontrol edilirken, ağız ve yutağın sol tarafı artık boşaltım işini düzenlemeyen (bu şimdi rektum tarafından yönetilmektedir) fakat onun yerine kusma refleksini yöneten (gırtlağın bir önceki dışkı boşaltım işlevinden miras kalan) beyin sapının sol tarafından kontrol edilir. Ayrıca gırtlağın sol tarafının orjinal sinir bağıntısının korunmuş olması, organizmaya zarar verebilecek bir lokmanın kusarak dışarı atılabilmesi (boşaltım nitelikli) biyolojik amacına da hizmet etmektedir.

 

İlkel deniz

Atamızın, yiyeceği içine aldığı ve dışkıyı dışarı bıraktığı ilkel bir ağzı vardı, ilkel denizde yaşadı. Atamız halka şeklinde, solucan benzeri bir yaratık olmalıydı (deniz anemonları bugün hala böyle görünür). Hayattaki amacı yemek yemek ve çoğalmaktı. Organları glandüler (salgı bezi) dokudan ve beyni Beyin Sapından oluşuyordu. Çatışma potansiyeli besin (yiyecek) yığınıydı.

Eğer yiyecek parçasını yakalamakta çok yavaşsa, o zaman beyin sapında tiroid bezine giden rölede bir sorun var demektir. Tiroid bezi artık doğanın 3. yasasına uygun olarak hücre çoğalması ve işlev artışı yapar. Daha fazla tiroid hormonları üretilir ve bu nedenle hipertiroidizm vardır. Ancak bu aynı zamanda hayvanı gerçek anlamda daha hızlı hale getirir ve böylece 'çok yavaştın' nedenini çözebilir. Eğer hayvan lokmayı yakalarsa, tiroid bezinin hücre çoğalması durur ve artık ihtiyaç duyulmayan artı hücreler iyileşme aşamasında ilişkili mikroplar, mantarlar ve mantar bakterileri tarafından ortadan kaldırılır.

Eğer hayvan bağırsakta sindirilemeyecek şekilde duran bir lokmayı yutarsa, o zaman beyin sapındaki bağırsak villus hücreleri rölesinde bir çatışması vardır. Ağız yönüne doğru bağırsak villusları artık çoğalır ve karnabahar benzeri bir bağırsak kanseri gelişir ve bu sıkışmış lokmayı sindirebilmek için litrelerce sindirim suyu üretir. Bu lokma sonunda kayarsa, bağırsak villuslarının hücre bölünmesi durur. Iyileşme fazında, artık ihtiyaç duyulmayan bağırsak kanseri, mantarlar ve mantar bakterileri tarafından ayrıştırılır ve tüberkülozlu bir şekilde ortadan kaldırılır. Burada hala anlamayı öğrenmemiz gereken şey, Doğa 'Annenin' çağrışım yapması. Hayvan için genellikle gerçek gıda yığınıyla ilgilidir. Bugün biz insanlar için bu yığın kişinin almak isteyip de alamadığı para veya ev, ya da kayınvalideyle ilgili hazmedilemeyen, 'midede oturan' bir sorun olabilir.

Dolayısıyla glandüler doku söz konusu olduğunda, her zaman aktif fazda hücre çoğalması ve dolayısıyla fonksiyonda bir artış söz konusudur. Bu nedenle biyolojik anlamı, hemen çatışma-aktif aşamasında bir lokmayı daha iyi parçalamak için daha fazla sindirim suyu üretmek.

İyileşme fazında her zaman mantar ve mantar bakterileri tarafından bez dokusunda tüberküloz, nekrotizan bir parçalanma olur. Tüberküloz, nekrotizan parçalanma, çürüyen bir elmaya benzer. Biz her şeyi atalarımızdan miras aldık. Sindirim sistemi ve bunun için de beyni. Günümüzde beyin sapı beynimizin en eski bölümüdür.

 

Kara

Atamız denizden çıktı ve karayı fethetti. Ek organlara ihtiyacı vardı, keskin taşlara karşı kendini (iç derileri) korumak için. Bu ek organlar için ek bir kontrol ünitesine ihtiyacı vardı ve Beyincik eklenmesi gerekiyordu.

Çağrışımlı çatışma içeriği şöyledir: Bütünlüğün ihlali, örneğin saldırı, tahribat veya kirlenme/lekelenme çatışmaları. Çatışma beyincikte, deri cilt rölelerinde. Örneğin atamiz lekelenme çatışması yaşadığında, biyolojinin üçüncü doğal yasasına göre, dermis (derı cilt) hücreleri çoğaltır, 'duvar dışa doğru' kalınlaşır. Bir melanom (deri kanseri) gelişir ve bu melanom lekelenme giderilene kadar büyür. Yani biyolojik anlamı melanom! Lekelenme çatışması çözülürse melanom durur ve iyileşme fazında sorumlu mikroplar, mantar tarafından parçalanır ve tüberküler bakteri yardımıyla ortadan kaldırılır. Kanamaya ve sızıntı yapmaya başlar. Ayrıca her tüberküloz iyileşme aşamasında olduğu gibi çürümüş et gibi kokmaya başlar. İyileşmenin sonunda melanom kaybolur ve artık teşhis bile konulamaz.

Beyincikle birlikte atamıza, Doğa 'Ana' tarafından ilk sosyal davranış da programlanmıştır. Meme bezleri, gelişimsel olarak dönüşmüş ter bezleridir, bu yüzden meme karsinomunu beyincikte de buluruz.

Anne çocukla birlikte bir kaza geçirirse ve çocuğu için bir endişe çatışmasını ilişkilendirirse, çatışması beyincikteki 'rölededir' ve program meme bezi hücrelerinin artışıyla tepki verir, yani meme karsinomuyla. Buradaki biyolojik anlam çatışma-aktif aşamasındadır, hücre çoğalması yoluyla daha fazla anne sütü üreterek yaralı çocuğa daha iyi bir hayatta kalma şansı vermek içindir. Bu çocuk sağlıklı hale gelirse, fazladan anne sütü gerekli değildir ve meme bezlerinin hücre çoğalması durur. İyileşme aşamasında inaktif meme kanseri, melanom gibi, mantar tarafından parçalanır ve tüberküler bakteri yardımıyla ortadan kaldırılır. Her tüberküloz iyileşme aşamasında gece terlemeleri de görülür.

'Eski beyin' (beyin sapı ve beyincik) temel yaşam meseleleriyle ilgili olan soluk alma, beslenme veya üreme için programlanmış.

 

Lokomotor sistemi

Sonra atamız kemikler, kaslar, tendonlar, kıkırdaklardan oluşan bir kas-iskelet sistemine ihtiyaç duydu. Bu ilave organlar için medüller yatak eklenmiştir.

Medüller yatağın bulunduğu yer öz değerin koltuğudur. Sağlıklı özgüvene sahip bir kişi dik bir yürüyüşe sahiptir. Özgüveninde çöküş yaşayan bir kişinin skolyoz gibi kas ve iskelet sistemi ile ilgili sorunları vardır, ankilozan spondilit, lumbago, kemik kanseri, anemi, lösemi ve benzeri.

Dikkat: Medüller yatak ile şu anda serebrumdayız (büyük beyinde) ve doğanın 3. biyolojik yasasına göre çatışma-aktif aşaması artık hücre çoğalması yerine hücre kaybı söz konusudur.

Bu hücre kaybı bağ dokusunda nekroz, kemikte ise osteoliz olarak adlandırılır.

Doğada, kendi öz değerindeki bir çöküşü çözemezsen, bu delikler kemik kırılana veya tendon yırtılana kadar gittikçe büyür. Doğada, av olurdun ve yenilebilirdin. Yani Doğa 'Anne' burada hemen yardımcı olmuyor. Bu programda önce çatışma çözülmeli! İyileşme aşamasında, buradan sorumlu mikropların, yani bakterilerin yardımıyla bu delikler şişlikle tekrar dolar. İyileşme aşamasının sonunda şişlik iner, ancak kemik ve tendon eskisinden daha kalın kalır. Aynı iyileşmiş kemik kırığı gibi, eski kırılma alanı da güçlendirilmiş olarak kalmaktadır. Bağ dokusundaki fonksiyon güçlendirmesi yaşamın geri kalanında kalıcıdır. Bu sebepten dolayı Dr. Hamer bu bağ dokusu grubunu 'lüks grup' olarak da adlandırmaktadır. Doğa 'Anne' burada hemen yardımcı olmuyor, ancak iyileşme sürecinin sonunda, ama bir ömür boyu.

 

Sosyal etkileşim

En genç beynimiz serebral korteksimizdir. Aynı zamanda en karmaşık beyin. Burada sosyal etkileşim koordine edilir ve bu ayrılık ve bölgesel alan çatışmalarını içerir. Serebral korteks yassı epiteli ve fonksiyonel kaybları kontrol eder.

 

Ayrılık çatışması

Doğada yavrunun anneden ayrılması yavru için kesin ölüm demektir. Bir ayrılık çatışmasının aktif aşamasında, kısa süreli hafızamız zayıflar. Alzhaymer bu nedenle çok sayıda şiddetli ayrılık çatışmalarıdır.

Dokunmanın çoğunun anneden çocuğa doğru olduğu yerlerde, dış cilt derisi ülserleşir. Cilt pul pul dökülmeye başlar ve pürüzlü bir hal alır. Bu, kuru nörodermatitin tablosudur. Bunu bir tutkal ekleminin yırtılarak açılması gibi hayal edebilirsin. Bu acı vermez çünkü dış deride sensorik bir felç eşlik eder, burası sensorik uyuşukdur. Derideki bu uyuşukluk, kısa süreli hafızasının zayıflamasıyla birlikte, annenin hayatına devam edebilmesi için çocuğunu daha kolay unutmasına yardımcı olur. Eğer anne ayrılık çatışmasını çözebilirse, dış derinin altındaki ülserler şişlik ve iltihaplanmayla tekrar dolar. Skuamöz epitelin bu iyileşme aşaması mikropsuz çalışır. Deri artık kırmızı, sıcak, kaşıntılı ve ağrılıdır. Şimdi dermatologlar, aslında bir iyileşme aşaması olan cilt bozulmasından bahsederler. Bu tür çözümlenmiş ayrılık çatışmaları egzama, çiçek açan nörodermatit, kurdeşen vb. içerir.

 

Alan Bölgesi-Çatışması

Alan çatışması, bireyin eylem alanını (bölge) kaybetmesi anlamına gelir, örneğin geyik kendi orman bölgesini, kurt sürüsü lideri kendi bozkır bölgesini. Insanda ailesi, evi, şirketi, işyeri, vb. hatta bir araba bile bir alan olabilir.

Doğa 'Ana', biyolojik olarak doğal hiyerarşiyi bölgesel çatışmalar yoluyla inşa eder, yani alfa hayvanı ve ikinci hayvan. Doğada sadece en güçlü olan genlerini aktarır. Doğada, bireysel insan varlığı hayatta kalma yeteneğine sahip değildir. Başarılı bir şekilde avlanabilmek için kendini sürü içinde organize etmek zorunda. Sürünün işleyebilmesi için bir yapıya, bir komuta ihtiyacı vardır.

 

Klasik bölge savaşı

Güçlü olan güçsüz olanı yener. Güçsüz olan artık bölgesini kaybetmiştir. Çatışması, koroner arterlerin beyin rölesinde. Bu bölge kaybı çatışmasında, koroner arterlerin yassı epiteli ülserleşir. Biyolojik anlamı, koroner arterlerin haciminin (enine kesit) daha büyük hale gelmesi ve kalp kasına daha fazla kanın ulaşabilmesi. Kalp daha güçlü olur! Bu özel programın amacı yine aktif aşamada, hücre kaybıyla fonksiyonel bir güçlendirme elde etmek için.

Eğer bu özel programa ve kalbin gelişmiş performansına rağmen, bu bölge savaşındaki güçsüz taraf bölgesini geri kazanmayı başaramazsa, pes eder. Yani vazgeçer ve olaya teslim olur. Bu şekilde çatışmanın yoğunluğunu aşağıya doğru dönüştürebilir ve kaşeksıcden (zayıflıktan) ölmeden yaşlanabilir. Yaşadığı çatışmayla yüzleşti ve buna boyun eğdi. Böylece asılı-aktif çatışma sürecinde kalır ve çatışma kitlesi oluşturmaya devam eder. Boyun eğmesiyle birlikte, erkeğin beyindeki bölgesel tarafı kendisine kapalı kalır ve onu dişi yapar. Biz insanlarda, böyle bir pes etme yaklaşık 6 ay sonra gerçekleşir. Çatışma kitlesi 9 aydan fazla sürdüğü için artık bu bölgesel çatışmayı çözmemeliyiz. Çünkü klasik kalp krizini atlatamayız ve ölürüz.

 

Şimdi, dişi doğada yumurtladığında, alfa hayvan mevcuttur. İkinci hayvanın hiç arzusu yoktur, çünkü aktif çatışma nedeniyle libidosu (cinsel içgüdü) yok denecek kadar az. Böylece dişi her zaman en iyisinden, alfadan çocuk sahibi olur.

'Eski beyin' (beyin sapı ve beyincik) temel yaşam meseleleriyle ilgili olan soluk alma, beslenme veya üreme için programlanmışken, 'yeni beyin' (serebral medula ve serebral korteks) çok daha gelişmiş konulara, örneğin alan veya alan korku çatışmaları, ayrılık çatışmaları, ve öz-değersizlik çatışmaları için programlanmıştır.

Serebral korteks ve serebral medüller kontrollü kanserler söz konusu olduğunda, 'eski beyin' (beyin sapı ve beyincik) kontrollü organlardaki hücre çoğalmasının aksine, burada tam tersi bir durum söz konusudur, yani epitelyal mukozada hücre kaybı olur ve daha sonra bu mukoza yeniden inşa edilir.

Sindirim sistemi iç filiz yaprak (Endoderm), kas-iskelet sistemi orta yaprak (Mezoderm), duyu organları ve epidermis ise dış yaprak (Ektoderm) tarafından oluşturulur. Hamer ayrıca bu 'doku tiplerinin' her birinin beynin belirli bir bölümü tarafından kontrol edildiğini ve çok özel çatışmalara ya hücre çoğalması ya da hücre kaybı ile tepki verdiğini keşfetti.

Stres evresinde beyin sapı tarafından kontrol edilen 'iç yaprağın' (endoderm) ve beyincik tarafından kontrol edilen 'orta yaprağın' (eski mezoderm) organları hücre çoğalması ve onarım aşamasında hücre yıkımı yaptığını keşfetti.

Tümörlerin Ontogenetik Sistemi gösteriyor ki 'eski beyin' (beyin sapı ve beyincik) tarafından kontrol edilen endoderm veya eski mezodermden oluşan organlar, akciğer, karaciğer, kalın bağırsaklar, prostat, rahim, alt deri, akciğer zarı, karın zarı, kalp zarı veya meme bezleri gibi, bağlantılı çatışma yaşanır yaşanmaz her zaman hücre çoğalması yaratırlar. Bu yüzden bu organlar sadece çatışma aktif fazı sırasında tümör geliştirirler.

Serebral medulla tarafından kontrol edilen 'orta yaprağın' (yeni mezoderm) ve serebral korteks tarafından kontrol edilen 'dış yaprağın' (ektoderm) organları ise tamamen zıt bir şekilde davranır. Embriyonik filiz yapraklarını dikkate alındığında, 'yeni beyin' yönetimindeki tüm organ ve dokular (yumurtalıklar, testisler, kemikler, lenf nodları [düğümleri], epidermis, rahim ağzı duvarı, bronşiyal tüpler, kalp damarları, süt kanalları vb.) ektodermden veya yeni mezodermden kaynaklanırlar.

Çatışma yaşandığı anda, biyolojik olarak bağlantılı organ hücre kaybı (örneğin yumurtalıklarda ya da testislerde nekroz, osteoporoz, kemik kanseri veya mide ülseri gibi) ve iyileşme fazında yeniden yapılanma ile tepki verir.

Kusura bakma  ama bu adam Sigmund Freud gibi terimler üretip saçmalamış.

 Çatışma  aşağı çatışma yukarı. :)

Link to comment
Share on other sites

23 minutes ago, Predictor said:

@pigeon

 

Böyle diyorsan doğrudur değil mi?

Bilim senin için gerçekten bu kadar ucuz mu?

Sen bilimin adini agzina alma. Bilimsel makale dedin, verdik, okumuyorum bunlari dedin. Madem bilimsel makaleleri ve bilim kurumlarini hurafe olarak goruyorsun, o halde ne diye bilimsel makale istiyorsun. 500 kisiyi oldurmus, defalarca mahkemelerde suclu bulunmus bi adamin pesine takilmissin, gidiyorsun, bize de burada sahtebilim pazarliyorsun. Birak git isine ya. Git sevdiklerinle olumlu, pozitif seyler yap, iyi vakit gecir. 

Iste ben diyorum, senin gibiler kafaya biseyi takti mi takiyor. Sana psikolojide bir teshis de koyarim da, bu ortamda bunu yapmam. 

Link to comment
Share on other sites

7 saat önce, Predictor yazdı:

@kavak

 

Sorun doğada değil, sorun insanlarda, insanlar olarak artık 'türe uygun', yani doğal ortamımızda yaşamıyor olmamızdır!

Bu bakımdan hayvanlar insanlardan daha akıllıdır.

Sorunun doĝada olduĝu iddia etmedim. Kişisel olarak algılama ama siz ve eşiniz doĝal ortamda yaşıyor olmalısınız, çünkü eşiniz şıp diye 2 ayda düzelmiş. Ne mutlu size. Ben sürünüp duruyorum, demek ki doĝal ortamda yaşamıyorum.

Şaka bir yana; mesele bu kadar basit deĝil, bunu siz de biliyorsunuz. Sıkıntılar benzer olsa bile sebepleri farklı olabilir ve bu nedenle çözümleri/tedavileri de farklı olabilir.

İnsanların yaşam tarzının doĝanın umrunda olmadıĝının farkındayım. Doĝa insanlarla elbette ilgilenmez. Bunu bilmek için müneccim olmaya gerek yok.

Link to comment
Share on other sites

@Röpteşambırlı Uzaylı

 

ne yeni tıpı, ne ruh'u kardesim.boş işler. ruh bedeni etkiliyormuşta limon gördükmü ağzimiz sulaniyormuş.

 

Bugün salatayı hazırlarken salataya bir limon sıktım ve limonu sıkarken senin cevabın geldi aklıma.

Bu da beni şu düşünceye götürdü:

14 yaşındayken, 13-16 yaşları arasında 4 erkek çocukla oturuyorum. O zaman 16 yaşındaki dışında hiç kimse bir kızla samimi bir aşk yaşamadı. Arkadaş, kızla ilk gecesini ayrıntılı olarak anlatmaya başladı. Geri kalanımız daha detaylı sormaya başladık, örneğin vulva nasıldır veya bir kız orgazm olduğunda ona ne olur?

Bunu neden yazıyorum? Çünkü, Kız limona benzetilebilir, o fiziki olarak orada değil ama biz erkekler titreşiyoruz!

 

Ruh, beyin ve organ o an değişmişti:

 

Ruh: (güzel)Stres! Ruh bilgiyi alır ve Limonu düşünüyoruz (takıntılı-düşünme).

Beyin: ('DHS'in') ilk saniyesinden itibaren Corpora cavernosa'ya sinyal gönderir.

Organ: Bağ dokusu genişler = Ereksiyon!

 

Bunu düşün!

 

Müslüman kardeşlerimiz limonlarımıza baktıklarında ağızları sulanır. Ama kendi limonlarını örterler, limonun manzarasını diğer erkeklerle paylaşmak istemezler!

 

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...