Jump to content

panteidar

Members
  • İçerik sayısı

    464
  • Kayıt tarihi

  • Son ziyareti

  • Kazandığı günler

    16

Everything posted by panteidar

  1. Öyle bir dayatma yok. Bunu ezan için söylüyorsan eğer, bu İslam içi bir konudur. İslam karşıtı değil. İslam'da ya da Kur'an'da Arapça şartı mı var? İbadette ana dil yasağı mı var? Ezan, namaza çağrı olduğuna göre, halkı anlayacağı dilden çağıracaksın. 100 kişiden 95'i ezandaki sözleri tam olarak bilmez. Türkçe ezan okunup okunamayacağı İslamcıların tümüne yakını "okunamaz" dese de tartışma gerektiren bir konudur. Kimse de ezanın Türkçe okunması gerektiğini düşünen insanı din karşıtı ya da farklı dinden diye iddia edemez. Atatürk'ün Türkçe ezan dayatması, dini görüşlerinden dolayı değil, dil devriminden dolayıdır.
  2. Saygıdeğer Evrensel-insan; Nazım Hikmet'in bir konuşmasında belirttiği şu görüşe katılıyorum: "Önce evimizi kurtarmalıyız. yani, yurdumuzu başkalarının elinden çekip almalı, tam bağımsız olmalıyız. Bunun için sağcıymış-solcuymuş, sosyalistmiş-sosyal demokratmış hiç önemli değil. Yeter ki yurtsever olsun, yeter ki halkçı olsun. Tam bağımsızlığımızı kazanıp özgür olduktan sonra gerisi gelir zaten." Dolayısıyla bizim önce buna hedeflenmiş kitlelere ihtiyacımız var. Ama içinde bulunduğumuz şartlarda artık sadece bunu değil, Kürt sorununu da ele alıp birlikte düşünmek gerekir. Yani, önce öyle bir sonuç elde etmeliyiz ki hem bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü kazanalım. Ekonomik bağımlılıktan kurtulup siyasi bağımsızlığımızı da elde edebilelim ve gerek iç politikamızda, gerekse dış politikamızda ülkemizin ve halkımızın çıkarlarına uygun hareket edebilelim. Hem de halklar arasında toplumsal uyumu sağlayalım, etnik köken farklılıklarını bitirelim, barış içinde kardeşçe birarada yaşayabileceğimiz demokratik ortama kavuşalım. Bunun tek yolu demokratik halk devrimidir ya da bildiğimiz MDD, yani ulusal demokratik devrim. Bu devrim için sosyalistmiş, şu ya da bu fraksiyondanmış, sosyal demokratmış, Kemalistmiş, ML'miş, sağcıymış-solcuymuş önemli değil. Yeter ki ülkesini, halkını sevsin, bağımsızlığa, özgürlüğe ve demokratik düzene inansın. Bu hedefte birleşilecek ve bu devrim gerçekleştirilmeye çalışılacak. O demokratik düzen içinde zamanla ekonomik sistemin ne olacağına demokratik yollarla halk karar verecektir. "İktidarda sosyalistler olmazsa, proleterya diktatörlüğü kurulmazsa bağımsız olunamaz, yine emperyalizme teslim olunur" vb. söylemler, çıkmaz politikalardır. Bu anlayışla demektir ki; sosyalizm gelene kadar bağlı kalacağız, siyasilerimiz sürekli ABD-AB'ye biat edecekler, onların projelerini onaylayacak, eşbaşkanlığını yapacaklar, iç savaş sürecek, demokrasiye kavuşamayacak, ırkçılık, faşistlik devam edecek, baskılar, zulümler, yolsuzluklar, katliamlar son bulmayacak. Hayır, buna mahkum değiliz. Devrim halkın egemenliğini, halk iktidarını getirecektir ve bütün bu olumsuzluklar son bulacaktır. Sömürünün tamamen bitirilmesi ayrı bir konudur. İş ona kalsın. Sömürüsüzlük ideal olandır ki uzak hedeftir, gündemde yeri olamaz. Uzak hedefi gündeme alırsak, öncelikli sorunlarımız asla çözülmez..
  3. Hala aynı şeyi tekrarlamaktasın. Sorduğum soruya ait Türk siyaset bilimcilerinden ve Türkçe 1-2 tanım örneği veremiyorsun, İngilizce makalelere yöneliyorsun. Yahu on yıllardır siyaset biliminde yerini almış olan bu kavramın neden Türkçe makalelerde bir tek tanımı yok? Umarım bir daha pişkinlik yapıp yine yabancı makaleleri link verip "Yeter mi? Daha istiyor musun?" demezsin. Ortada benimsenmiş bir tanım yok. Tanım yok daha doğrusu. Dolayısıyla tapınmanın tanım içinde yer alıp almayacağı konusu ne benim ne de senin keyfine kalmış. Batıda bu kavramın tanımı yapılırken onlar kafasından "tapınma"yı zaten çıkarmış oldukları için önemsememiş olabilirler. Ama bizim gibi ülkelerde daha açık-net tanımlama gerekir. Ya da yanlış kavram yerine yerleşmiş olan "idol" kavramının kullanılması daha doğrudur. Tabi amaç Atatürk karşıtlığı ve onu silmek olunca bu kavramda ısrarla durulması normal. Ne büyük Atatürk ne güçlü Türkiye'ymiş yahu! Devlet adamları, akademisyenler, yazarlardan sonra dünyanın 1 numara ansiklopedileri bile korkularından hep övmüş, göklere çıkarmışlar. Hele ki yapmasınlar, Atatürk'ün ruhu boğardı onları! Yalan mı? Sen kamuoyunda, siyasette "kişi kültü"nü mü duydun şimdiye kadar, yoksa "idol"ü mü? 3-5 makaleyle mi kişi kültü zırvası idol'ün yerini alacak? Ben idol'ü çocukluğumdan beri duymuşumdur. Ama kişi kültü'nü son birkaç yılda 1-2 sefer duydum. "İdol"ün TDK'da bile tanımı var, bakabilirsin. Ayrıca; Afşar Timuçin'in Felsefe sözlüğünde yer almış. Sinan Özbek'in İdeoloji Kuramları kitabında var. Makale için de bir örnek vereyim: 16. sayfa: http://marksistarastirmalar.org/pdfs/iu.pdf "Lider sultası" ise o kadar çok ki seç-beğen al. İşte biri: http://haberakademi.net/haberyaz.asp?hbr=2868
  4. Mustafa Akyol'un konuşmasını da verelim ki sorun anlaşılsın: http://www.youtube.com/watch?v=mYd9O3ruXIE
  5. Neden tanımlanamasın? Britannica tanımlamış işte. "Madem öyle o tanımı kabul et" denebilir. Eksik ve hatalı bulduğum bir tanımı neden kabulleneyim? Britannica'nın tanımı değişmez bilimsel bir kanun mudur ki sorgulamayalım?! Atatürk'ün put olduğu iddiası on yıllardır gerici-yobaz çevrenin propaganda ve karalamasıdır. Doğru eleştiride bulunmak yerine neden gericilerin "put" karalamasıyla eleştiri ihtiyacı karşılansın? Onlar Kur'an'ın, Kabe'nin, Muhammed'in bir put olduğunu algılayabiliyorlar mı? Kendi putlarının farkında değiller ama başkalarının saygı duyduklarına put demesini biliyorlar. Yani, kendi gözündeki mertekten habersiz, başkalarının gözünde çöp olduğunu iddia etmekteler. Neden Kişi Kültü yeterince dünya ve Türk siyaset biliminde yerini alamamıştır? Çünkü bilimsel değildir. Abartılı ve gerçekçi olmayan bir yaklaşımdır. Bilimde abartılara yer yoktur. Kült'ün anlamı din ise, tapınma ise liderlere bağlılığın tanımlaması din olamaz, çünkü tapınma yoktur. Hiç kimse bağlılık duyduğu liderin iyilik ya da kötülük yapma kudreti olduğuna inanmaz. Ona dua ederek dileklerde bulunmaz. Ona adaklar, kurbanlar kesmez. İlahilik, kutsallık yakıştırmaz. Onun için dini ayinler yapmaz, dinsel ritüellerde bulunmaz. Kişi kültü tanımı tutmaz. Siyasette doğru kavram "İdol" dür, "lider sultası" dır. İdeoloji de, idol de dinsel kavramlardan türetilmişlerdir. Ama zaman içinde toplumlar bu sözcükleri benimsemiş ve dinsel görmemişlerdir. Örneğin idol aslında put demektir. Ama Siyaset biliminde put anlamı içermez. O yüzden sıkça kullanılır. Ama kült idol kadar tutmamıştır, tutmaz. İdol olumlu da bulunabilir, olumsuz da. Ve her kesimin farklı bir idolü olabilir. Kimi kesim ise idol edinmez. Kimi kesimin idolü daha güçlüdür, daha çok taraftara sahiptir, kimisi daha zayıftır. Toplumun idolleri olduğu gibi devletlerin de idolleri olabilir. İşte Atatürk'ün farkı; sadece toplumun önemli bir kesimi tarafından değil, devlet tarafından da idol sayılması ve hatta devlet eliyle idollüğünün desteklenmesidir. Sonuç olarak doğru kavramlar varken gerici kaynaklardan beslenmenin, gericilerle destekleşmenin anlamı yoktur. Siyaset bilimin, bilimdışı kaynaklara ihtiyacı yoktur, olamaz. Kişi kültü kavramına da ne toplumun ne de siyaslerin ihtiyacı olmamıştır. "İdol" kavramı, "büyük önder" kavramı ve olumsuz olarak "lider sultası" kavramı yeterlidir.
  6. Sen bana on yıllardır siyaset bilimde kullanılan ama tanımı olmayan başka birşey yazsana, görelim. Bakalım dediğin doğru mu? İthal edilmiş olanların tanımı yapılıyor muymuş, yapılmıyor muymuş? Ben tanımımı yaptım. Astur'un son mesajındaki alıntıda var. Ki o tanımı, Astur'un verdiği tanım üzerinde düzeltme olarak yaptım. Daha doğru, daha uygun tanım gerekir.
  7. Poyra, boşa sallıyorsun. Sen de anlamamışsın, "korktukları için yazamamışlardır" diyorsun. Halbuki Murat Belge dahil pek çok kişinin, akademisyenin bu konuda yazıları var. Ama tanım yok, tanım. "Kişi kültünün tanımını yapamamanın sebebi korkudur" demenin mantığı var mı hiç? Bir de kalkıp "işine gelmiyor" diye suçlamaktasın, ne alakası var? Ayrıca herkes devlette, üniversitelerde çalışmıyor ki, özgürce yazıp-çizenler de çok. Bunlar aciz mi bir tanım yapmaktan? Üstelik internet döneminde korkudan bahsetmenin yeri var mı? Kamuoyunda asıl korku ateistliktendir, İslam eleştirisindendir. Ama internette çatır çatır yazabiliyoruz. Ee, kişi kültü tanımı mı yapılamayacak? Geçiniz.. Yemedik.
  8. vs. ama sonuç elde sıfır. Ben senden sadece Türk siyaset bilimcilerden 1-2 tanım istedim. yabancı makaleler, yazılar değil. Sadece 1-2 tanım. Tahmin ettiğim gibi bulamamışsın, bulamazsın. Komik mi? Yahu Vikipedi'den bir tanım bulmuşsun, kaynağı Britannica yazıyor. Bir tek Türk siyaset bilimcisi tarafından dahi tanımlanmamış ya da yazdığın tanım alınıp onaylanmamış. O eksik ve yanlış tanıma sarılıyorsun. Eksiği tamamlayana da "Maksadın hayran olduğun Atatürk'e tapınma gibi görülmesinden endişe duyulmaması" diyorsun. Kişi kültü tanımı sadece Atatürk'ü mü kapsıyor? Lenin'e, Mao'ya, Stalin'e, Hitler'e tapıyorlar mıydı ki, tanıma 2 sözcük katıp eksikliği tamamlanınca, onlara uymuyor olsun? Kaldı ki, tapılan birileri olsa bile, yaptığım tanım onları da kapsar. Çünkü "tapınma olmasa bile" ifadesi tapınmayı tamamen ortadan kaldırmıyor. Ben de şimdi "tapınma olmasa bile" ifadesine tanımda yer vermek istemeyeni "Atatürk'ü tapınılan kişi olarak gösterme gayretkeşliğinden dolayı" diye mi eleştireyim.. Napolyon, kişi kültü kapsamında örneklenecek isimdir. Elini ceketin göğüs kısmından içeri sokmak bile Napolyon kültünden etkilenmenin ürünüdür. Ayrıca Napolyon kültünü bugüne göre değil, 19. yüzyıla göre değerlendirmek gerekir. Malumdur ki 200 yıllık süreçte bu kült zayıflamış, lider kültü olmaktan uzaklaşmıştır. Din dindir, kült de kült. Şimdiki İslam'a modern islam mı diyoruz? Ezan hoparlörde okunuyor. Hem de her vakit ezanı ayrı makamda okunuyor. Tv'lerde, radyolarda Kur'an okunuyor. Hat sanatı ile Kur'an yazılıyor, ayet tabloları yapılıyor. Videolarla, filmlerle din propagandası yapılıyor. Eskiden bunlar da mümkün değildi. Ama adına modern denmiyor değil mi? Şimdi kalkıp da kişi kültünü heykelleri-büstleri olan, hitabeleri okutulan, ders kitaplarında resmi, alıntıları olan, stadlarda tören yapılanlarla sınırlayacağız? Bunlardan eksik olanlar kişi kültüne dahil olmayacaklar mı? Yani, sonuçta sadece devlet tarafından onaylanmış olanlar için mi geçerli olacak bu tanım? Böyle bir yaklaşım tamamen Atatürk'e hedeflenmiş olunduğunu açıkça ortaya koyar. Bu durumda gerçekten büyük işler yapmış, başarılı, sevilen-sayılan ve kitaplarda yer almayı, övgü ile bahsedilmeyi hakeden bir kişinin kült mü olduğuna yoksa buna layık mı olduğuna kim-neye göre karar verecek. Şimdi bu tanımı yapan Britannica'nın Atatürk sayfasına bir göz gezdirelim bakalım neler yazıyor: “Mustafa Kemal’in Türkiye’yi kurtarma mücadelesi, Afrika ve Asya’da doğum halindeki birçok devletin bağımsızlık yolunda çarpışmaları için ilham kaynağı olmuştur.” Atatürk, sadece ilham kaynağı olmakla kalmamış; bu ülkelerin geleceğini de engin bir ileri görüşlülük ve derin bir insanlık duygusu ile ta 1923’te sezmiştir. İşte o sezgisi: “Şu anda, günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Doğu milletlerinin uyanışını da öyle görüyorum. Bağımsızlık ve özgürlüklerine kavuşacak olan daha çok millet vardır. Bu milletler, bütün engellere rağmen, muzaffer olacaklar ve kendilerini bekleyen geleceğe ulaşacaklardır.” Anlaşılan Britannica da Atatürk kültüne kapılmış. Sen kişi kültü ile lider kültünü karıştırmaktasın. O yüzden modernlikle, ideolojik örneklerle açıklamaya çalışıyorsun. Kişi kültü yazılı tarih kadar eskidir, kadim milletlerden bu yana vardır. Ama lider kültü son 1-2 asır içinde, demokrasiyle-parlamentoyla, ideolojilerle oluşmuştur. Amaç, çizgiyi korumak, sapmaları önlemektir. Örneğin "Mahir, Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş" sloganı bile bu kapsama girebilir. Aradan geçen 40 yıla rağmen hala bu sloganın atılma sebebini "anılarını yaşatma ve aynı yolda yürüme" olarak açıklarlar. Ne kitaplarda isimleri-resimleri geçer, ne tv'lerde-radyolarda. Ama derecesi düşük de olsa lider-önder kültü kapsamındadırlar.
  9. Ben bilimsel olarak benimsenmiş-kabul görmüş tanımlara keyfime göre itiraz etmem. Bana "kişi kültü" tanımı yapan 1-2 siyaset bilimcimizin tanımını aktarır mısın.. Ki ben de o tanımlara göre Britannica'nınkinin yeterli olduğu kanısına varabileyim. Tabi Brittanica'da da yazıldığı gibiyse. Meydan Laruesse'de bulamadım nedense. Eğer siyaset biliminde "kült" sözcüğüyle belirtilen din ve tapma-tapınma değil, yüceltme-kahramanlaştırma-efsaneleştirme-mükemmelleştirme olduğu ise; tabi ki tanıma açıklık getirilmelidir. Ayrıca gericilerin ne düşündüğü de önemlidir. Böyle güçlü bir potansiyel varsa, onlarla aynı söylemi paylaşıyor anlaşılmamak için, kastedilenin bir din ve tapmak-tapınmak olmadığı belirtilmelidir. Kült sözcüğü pek kullanılmayan ve bilinmeyen bir sözcüktür. "Kült ne demek?" diye sözlüğe bakıldığında "din, tapma-tapılma" tanımı ile karşılaşılacaktır. Buradan "Kişi dini, Kişiye tapma" sonucuna varılır. Ve konuda ele alınan Atatürk'se; Atatürk dini, Atatürk'e tapınma anlaşılır. Heykeller ve resimler put, Atatürk'e saygı ve sevgi gösterenler de putperest olarak görülür. Bu durumda ya bu din ve tapınma ritüellerinin kanıtlanması gerekir ya da dediğim gibi tanıma 2-3 sözcük eklemek. Örneğin; Medya, propaganda, eğitim gibi yöntemler kullanılarak bir şahsın idealize edilip geniş kitlelerin gözünde tapınma olmasa bile yüce insan, üstün insan olarak görülmesi durumu. şeklinde bir tanım daha gerçekçi olurdu. %100 uyması şart mı? Ne kadarına kült diyeceğimiz, ne kadarına diyemeyeceğimiz konusunda ölçü mü var?! Napolyon bu tanıma uyar, tabi dönemin imkanları nispetinde. Küçük Napolyon amcasının kültü sayesinde imparator olmuştur. Osmanlı'da Türk kültleri değil, daha ziyade Arap kültleri hakimdir. Ama Türkmen halkın inanışlarına-ananelerine inildiğinde Türk kültünün izlerine rastlanır. Modern kişi kültü diye birşey yok. Kişi kültü, kişi kültüdür. Yenisi, moderni olmaz. Eskiden medya yoktu ama edebiyat vardı, halk hikayeleri vardı, atalar geleneği vardı. Atalar Kültü Ahmet Yaşar Ocak, bir kültün varlığından söz edebilmek için şu üç şartın gerekliliğinden bahseder: a) Külte konu olabilecek bir nesne veya şahsın mevcûdiyeti, Bu nesne veya şahıstan insanlara fayda yahut zarar gelebileceği inancının bulunması, c) Bu inancın sonucu olarak faydayı celp, zararı defedecek ziyaretler, adaklar, kurbanlar ve benzeri uygulamaların varlığı.” Bu şartlar, aşağıda üzerinde durulacak inanışlarda da bulunur. Bu inanışlardan birisi atalar kültüdür. Orta Asya’daki eski Türk toplumlarında, özellikle Hunlar ve Göktürklerde görülen atalar kültü, eski inanışların güçlü ve devamlı olanlarından biridir. Eski Türklerde görülen atalar kültü, Çinlilerdeki ataya kurban sunma, tapınma ve Moğollardaki ata heykelleri yapma geleneğinden farklıdır. Atalar kültü, “ruhun bedenden bedene geçmesi (tenâsüh, reenkarnasyon)” inancını taşıyan Budizm ve Maniheizm’in Türklerce kabul görmesinde de etkili olmuştur. Bu külte göre, çok yaşayan, bilgili, yönetici insanlar öldüğünde onların ruhları, ailesine ve toplumuna yardım eder, onları kötülüklerden korur. Bu ataların sadece ruhları değil, eşyaları da kutsallaştırılmıştır. İslâmiyet’i kabul etmiş diğer milletlere göre daha farklı özellik gösteren, Türklerdeki evliya kültünün temelinde de atalar kültü yatmaktadır. Atalar Kültü
  10. Hem Devrim Hem Darbe
  11. O atılan çamurlar kolay temizlenir merak etme. Yeter ki elleri kanla, terörle, yolsuzlukla kirlenmiş olmasın..
  12. Bu tanımlar yetersiz. Çünkü siyasete indirgerken sözcüğün asıl tanımından farklılığını vurgulamak gerekir. Kült din demektir, tapınma demektir. Kültte kutsallık vardır, tabu vardır, insanüstülük, ilahilik vardır. Tanrılaştırma ya da tanrıdan vekillik alma ya da tanrı tarafından seçilmişlik, özel olarak gönderilmişlik vardır. Kişi kültlerini tarihte insan-tanrı örneklerinde görebiliriz. Firavunlar, tanrıların yeryüzündeki temsilcileridir. Din içinde din oluşturup kendi peygamberlerini, şeyh, evliya ve azizleri insanüstülüğe yücelten örnekler de kişi kültü içinde yer alırlar. İsa, Muhammed bu kategoridedir. Günümüzde Said Nursi de bu örnekler içinde yer alır. İlaveten ölü kültünden de söz edilebilir. Tanrı katında kutsal gördüğü kişileri yüceleştirmiş ve onlardan medet umar hale gelmiş toplumlar, türbe ziyaretlerinde ölü kültü sergilerler. Siyasette ise lider kültünden ve bazı ölmüş liderlerin kültleştirilmesinden yani ölü kültünden bahsedilebilir. Ancak buradaki kült sözcüğü bir benzetme olarak ele alınmalıdır. Aksi takdirde gericilerin zihniyetindeki tanım çerçevesine mahkum olunur ki put ve putperest tanımlarıyla tapma-tapınma olarak değerlendirme yanlışına düşülür. Gericiler heykel önündeki töreni bir ayin, heykelin sahibini de tapınılan put-ilah olarak görür. Kur'an'da bile Hristiyan ve Museviler rahiplere-hahamlara tapmakla suçlanır. Onların "Hayır, biz onlara tapmıyoruz" itirazına "Onların sözlerini dinliyor, dediklerine uyuyorsunuz, o yüzden onlara tapmış oluyorsunuz" denilmesiyle nasıl bir abartıyla meseleye yaklaşıldığı görülür. O nedenle, kült sözcüğünden ziyade yüceltme-efsaneleştirme'dir doğrusu. Ama kült tanımı, siyaset bilimde kullanırken dinsellikten-tapınmadan çıkararak ortaya konduğunda bunu vurgulamak gerekir. Sonuç olarak bu anlamda kullanıldığı takdirde Atatürk'ü bir kült olarak görebilirim. Ama bu durumda sadece Atatürk'ü değil, birçok tarihi kahramanı, Birçok siyasi-ideoloji liderini, örneğin bir Napolyon'u bile kişi kültü kapsamında görmek gerekir. Sürekli Marx'tan, Lenin'den alıntılar yapıp, sanki onların söylediği hiçbir şey yanlış olamazmış, "onlar ne söylemişse doğrudur" anlayışı da kişi kültü içinde değerlendirilmek durumundadır. Bu tür yüceltmelerde başarılarına göre kimi liderin kültleştirilme dereceleri düşük kiminin yüksek olabilir. Bu bağlamda RTE dahi lider kültü içinde yer verilecek nitelikler arzeder. Türk toplumunda bu yüceleştirmenin batıya göre daha fazla oluş sebebi ise atalar kültüne dayandırılabilir.
  13. İkiyüzlü ve utanmaz değilim. Dediğin anlamda kimseye de hakaretim yok. Hakaret edene sinirlenip benzer şekilde yanıt vermişimdir. Bunun dışında hakedene sert mesajlarım hakaret olarak görülemez. Ayrıca seninle kıyaslanamayacak derecede seviyeli olduğumu tanıyanlar bilir. Doğru söylemediğimi iddia edecek olursan kanıtıyla birlikte beklerim. Ayrıca yöneticilik yaptığım forumlarda, TD, Ateistplatform ve BF dahil bugüne dek hiç bir kişiyi şutlamış değilim. Aksini iddia ediyorsan onun da kanıtını beklerim. Bakalım kuyruk acımdan dolayı hafızamı mı kaybetmişim yoksa sen başkalarını kendin gibi mi görüyorsun..
  14. Boşver sen tek parti dönemini. Önemli olan Atatürk dönemidir. Onların sayısı da bir elin parmakları kadardır. Tek parti dönemini ele alsan bile 25-27 yılda yapılan heykel sayısı 39 adet, ama sonraki 60 yılda yapılan 100.000 adet. Orantıladığında dikkate alınmaya bile değmez. Çünkü bin kat fark var arada. Ben kişi kültüne kapılan biri olsam Sapkın kemalistler diye bir yazı kaleme almazdım. Hiç gülme! Bugün kült diye birşey yoktur, dün de yoktu. Bundan bahsedebilmek için ortaya bir potansiyel kitle koyacaksın, tapınıp ibadet eden. Sen aşırı saygı ile, teşbih ile kültü karıştırmaktasın. Birkaç şiiri örnek verecek olursan, onlar da kimsenin dilinde değildir. Beklerim. Bakalım Washington'u, Lenin'i, Stalin'i, Mao'yu, Kimil Sung'u, Bolivar'ı ve benzerlerini de kişi kültü diye nitelendirecek misin? Bakalım Türkiye'de neden bir Atatürk şehri olmadığını, ama Washington'un başkent olduğunu nasıl açıklayacaksın? Takmışsınız bir Atatürk'ün Anıtkabir'deki anı defterine, sanıyorsunuz ki oraya yazılanlar gerçekten Atatürk'e söyleniyor. Atatürk'ün nezdinde millete söyleniyor. Bu farkı anlayın artık. Ayrıca bu bir kanun değil. Bu adeti Atatürk de getirmiş değil. Tapınmaksa, RTE ve benzerleri niye tapınıyor o halde? Bu nasıl islamcılık-müslümanlık?
  15. En çok izlenen film sıralamalarına bakmak gerekir. Ben hiçbirinde Hür Adam'ı göremedim. Sıralama hep şöyle: http://www.haber34.com/2010un-en-cok-izlenen-filmleri-25799-haberi.html "İlk 3 günde seyredildi ama sonra kesildi, izleyen yok" diye kavgası bile çıkmıştı: http://www.internethaber.com/hur-adam-kavgasi-buyuyor-321003h.htm Bu arada kızmıyoruz canım. Tersine moralini bozmamanı istedik.
  16. Ben de Marquez'e katılıyorum. Hele saldırgan ve küfürbaz tavırlar, troll diye nitelendirilenlerin tavırlarından farksız.
  17. Başlığa göz gezdirmiştim ama tam olarak neler yazdığını hatırlamıyorum. Şimdi de bakıp inceleyecek vaktim yok. Kaç saattir Ateistforum'a, BF'ye bile bakamadım. Ama gerek hatırladıklarımdan, gerekse konunun neleri kapsayacağından yola çıkarak eminim ki her konuda istisnaları öne çıkarmışındır. Çünkü Atatürk'ün kişi kültü yaratma çabası olmadığı gibi, bu tür girişimleri frenleyen örnek tavırları da var. Zamanında yapılmış sınırlı sayıdaki heykellerin çoğu ise onun talimatıyla değil belediyelerin girişimiyle gerçekleştirilmiştir. Sadece 2 tanesinde kendi girişimi var diye hatırlıyorum ki, bu da heykelsiz ülkede kült anlamı taşımaz. Dediğim gibi yüceltme çabaları kendisinden sonradır ve Kemalist diye nitelenecek siyasilere ait değildir. Bu konuda delil diye verilecek bir kitabın karşısında, benim de delil diye verilecek kitaplarım çok. Bugünün yazarlarının ne söyledikleri ise hiç umurumda değil, onların siyasetlerinden kaynaklanan yorumlarıdır. Abartmalar sadece Atatürkçülerin işi değil yani. Aylin Tekiner'in çalışmasında ise hak verilebilecek sadece estetik konusu vardır ki, bu da Atatürk'ün değil, sonraki dönemlerde pıtrak gibi büst ve heykellerin sanatsal değeri olmadan fabrikasyon imal edilmesinden kaynaklanır. Halbuki onun döneminden Taksim, İzmir, Ulus ve Sarayburnu heykellerinin estetiğine laf söylenemez. Evet, sonuç olarak Atatürk kişi kültü oluşturma çabasında olmamıştır, verilecek birkaç örnek kült olarak nitelendirilmez, onun döneminde kimin ne yazdığı da onu ilgilendirmez. Bugün de böyle bir kült yoktur. Kimse kalkıp da Atatürk'e yalvarıp yakarmaz, ona tapmaz, ondan şefaat dilenmez. Atatürk'ten 75-80 sene sonra bugün, ondan daha fazla eleştirilebilecek türde yüceltilmelere göz yuman vardır. RTE heykelci değildir ama, sağda solda çiçeklerle, taşlarla büyük büyük yazılmış adını çok görüyorum. "onu üzen Allah'ı üzer", "peygamber gibi adam" vb. sözler de yüceltme olarak nitelendirilebilir. Ama Atatürk'ün yanında esamesi olmayınca göze batmıyor tabi.
  18. Benden de sana teşekkür, yazdıklarına yanıt verecek birşey bulamadığım net aleminin efendisi.
  19. Perinçek ne idüğü en iyi bilinen kişilerden biridir Türkiye'de. ABD karşıtıdır, AB karşıtıdır, İngiltere karşıtıdır, bir dönem Sovyetler Birliğinin de karşıtıydı. Yaşamının uzun yıllarını hapislerde geçirdi. Çok iyi bir konuşmacı, iyi bir tartışmacıdır. Karşısında duracak siyasi yok desek yeridir. Siyasetçiler içinde en cesaretlilerindendir. Hiçbir gerçeği yazmaktan, dile getirmekten çekinmemiştir. Turan Dursun'un yazılarına tek yer veren, kitaplarının basımını sağlayan tek kişidir. Ermeni Diasporasına karşı, Avrupa'daki "Soykırım yoktur" deme yasağına karşı yüreklilik gösterip karşı koyan tek siyasidir. Ve umarım seçilir, meclise girer de konuşmalarını takdirle dinleyeceğimiz biri olur mecliste. Bunlar olumlu taraflarıydı, hakkını vermek istedim. Olumsuz taraflarına gelince; Geçmişte görüşlerinde çok değişiklikler yapması, bir dönem Aydınlık dergisinde faşistleri de, sapkın gördüğü diğer solcuları da ihbar edecek türde yazılar yayınlaması, gazeteci sıfatıyla Kandil'de Apo ile görüşürken dostmuş-destekliyormuş havasında olması, son dönemde solu-sosyalistliği geri plana bırakıp sıkı bir Kemalist politika izlemesi ve bunu yaparken hataları-eksikleri, yanlışları görmemesi, ordu ile subaylarla yakın ilişkiler kurup darbeye teşvik eder bir görüntü vermesi, yorumlarında ve eleştirilerinde aşırıya kaçıp komplo teorisi imajı uyandırması.. Bunlar dışında söylenecek psikopatlık, delilik, tehlikelilik vb. suçlamalar da söyleyenlerin anormalliğindendir.
  20. Çok sallamışsın. Adetten mi rakamı 2'ye katlamak. Ha, malum sen atmayı seviyorsun. yarım milyonu, 1 milyon yapıverdin hemen. Cemaate rağmen Hür adam filmi'nin reklamını Atatürk sayesinde yaptılar. Günlerce tv'lerde tartışıldı. Cemaat baskısını da koyunca 1 yılda 500-600 bin abartılacak bir rakam değil. Gişe rekoru kıran diğer filmlerin yanında ufak kalır. "Türkan" filminin ise Cemaatçilerinki gibi bir iddiası yok. İsterse 100-200 binde kalsın, hiç önem arzetmez. Ama örneğin "Veda" filmi 1.100.000 civarındaydı, "Dersimiz Atatürk" de 900 bin civarında. Veda filmi, Hür adamın 15 günde sağladığı sayıyı 2 günde sağlamıştı. Herhangi bir reklam, tartışma, Atatürkçülerin izleme seferberliği olmamasına rağmen. Olsun, bozma moralini.. Yobazı kalkıp Atatürk'le kıyaslayacak değilsin ya, değil mi ama.
  21. Mesajı almışsın. Ö.M. mesajım da ulaşmıştır umarım.
  22. Propagandanın adiliği; videonun düzenlenme şeklinde. Önce herkesi birer cümle konuşturmuş, daha sonra da "ders başlıyorr" yazısı asıp Atilla Yayla'nın konuşmasını vermiş. Benim astığım videolarda böyle bir düzenbazlık yok. Sırasıyla Yayla'nın ve Perinçek'in konuşmalarına yer vermiş. Yayla'nın ne söylediğini bildiğimiz için ben bütün videoları asmadım. Buyrun ilk video: http://www.youtube.com/watch?v=zqdQLJwB824 Çin'i Kemalist yapmışlar da ondan. Yahu Atatürk tüm dünya ülkelerinde takdir görmüş, kitaplarında yer almış, gazetelerine, dergilerine, romanlarına konu olmuş bir tarihi kişilik. Öyle Lenin, Stalin, Hitler gibi eleştirel açıdan da olmamış, takdir edilerek bahsedilmiş. Ama Çin diğer ülkelerden çok daha önemsemiş ve kitabın başına yerleştirmiş. 20. yüzyıla yön veren liderler arasında görmüş ki doğrudur. Bağımsızlık mücadelelerine örnek olduğu bilinen bir gerçek. Bunu ben demiyorum, yabancı yazarlar yazıyor. Bugün dünyada 170-180 devlet varsa bunun nedenlerinin başında, bağımsızlık mücadelesi ruhunun transfer edilmiş olması gelir. Bu transferde de Türkiye'nin rolü büyüktür. Sana herhalde TD'da ağzının payını verebilen olmamış ki havaya girmişsin. Birine Ateistforumdan yanıt verdiğim gibi sana da verecektim ama "hadi dedim bir hukukumuz var, üzmeyeyim." Sen önce kült'ün anlamını iyi öğren. Sonra benim Sapkın Kemalistlik yazımı hatırla. Bunların istisna olduğunu anla. Ve bana bunlarla gelme. Yüceltme girişimlerinin Atatürk'ten sonra özellikle DP zamanında ortaya çıktığını da gör. Heykel konusundaki çarpıtmalarının da yanıtı olduğunu bil. Hala şansım olmayacağını düşünüyorsan aç başlığını, bekliyorum.
  23. panteidar

    Müzik Köşesi

    Hoşgeldin Kodoman. İşte budur Keman: http://www.youtube.com/watch?v=_Xmg8bBlrlI
  24. Sevgili Cigi, mesajına bir smile ekle de bari, daha fazla oltaya takılan olmasın. Nasıl olsa "düzenle" de zaman sınırlaması yok.
  25. Bu da son ders olsun! http://www.youtube.com/watch?v=NpSq-NN0kTA
×
×
  • Create New...