-
İçerik sayısı
2.729 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
137
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by kavak
-
Bugüne kadar 703(!) Astronot, Kosmonot, Euronot, Taikonot, Japonot, Türkonot, William Shatner (nam-ı diğer James T. Kirk) vs. vs. vs. uzaya çıktı. Bunlar yuvarlak mavi bir top yerine kocaman bir sini* görmüşlerdir mutlaka. Çünkü kulağıma gelen duyumlara göre uzay yolculuğu genellikle Ramazan ayına denk geliyormuş. Binaenaleyh açlıktan susuzluktan ben de üzerinde nefis yemekler olan tepsi görürüm elbette. *sini: üzerinde yemek de yenilebilen, bakırdan ya da pirinçten yapılmış, yuvarlak biçimli ve büyük tepsi.
-
L2 yörüngesindeki James Webb teleskopu ilk defa güneş sistemimizin dışında olan bir gezegeni doğrudan görüntüledi. TWA 7b isimli gezegen Satürn kadar ağır ve hâlâ yıldızının etrafındaki toz diskinde gizlenmiş vaziyette. Her ikisi de Dünya'dan yaklaşık 110 ışık yılı uzaklıkta. Gökbilimcilerin “Nature” dergisinde bildirdikleri gibi, Webb teleskobu ve MIRI aracı gelecekte daha da hafif ötegezegenleri tespit edebilir. Kaynak: https://www.scinexx.de/news/kosmos/webb-teleskop-macht-erstes-foto-eines-babyplaneten/
-
Jebel Irhoud'da (Fas) bulunan yeni fosiller ve taş aletler, modern insanın Afrika'da yaklaşık 300.000 yıl önce ortaya çıktığını kanıtlıyor. Bu fosiller bugüne kadar bilinen en eski buluntulardan yaklaşık 100.000 yıl daha yaşlı olmakla beraber Homo sapiens'in erken bir evrimsel aşamasında görünüm ve davranıştaki önemli değişiklikleri belgelemektedir. Kaynak: https://www.mpg.de/11820357/mpi_evan_jb_2017
-
@Emre_1974tr, sıkıştıkça ve yanıt veremedikçe başka konulara zıplıyor. Yine zıplamış. Zıplasın, da, yanıt veremediğini, atıp tuttuğunu ve altını dolduramadığı iddialarla kendi kendine gelin güveyi olduğunu bilmeyen kalmadı. Efendim; bu kainatta herkes ölecekmiş...miş. Yeni bir şeyi icat etmiş gibi millete sunuyor. Elinin körü; bunu 5 yaşındaki bebek bile biliyor. Şimdi desem ki, zaman gelecek; organ nakli sayesinde insanlar bir nevi ölümsüzlüğe kavuşacak. İmkansız mı? Hayır, gayet olası bir durum. İşte o zaman bu tanrılar tahtalı köyde kimsesizlikten ve can sıkıntısından intihar bile edebilirler.
-
@Singularity, mevzubahis tanrı olunca her şey mümkün. Bu taraftan yak. Gerisi fasafiso. Ayrıca... Kuran ´daki her kelime tanrının sözüdür. Valla, ben demiyorum. Müslümanlar böyle biliyor. O nedenle cehennem hususu hakkında en son ne demiş, o pasajı/cümleyi bulmalısın. O son pasaj öncekilerini geçersiz kılıyor. Bu gerçek, mâlum tanrıyı insansı hâle getiriyor. Güya her şeyi biliyor, ama böyle basit hatalara düşüyor. @Emre_1974tr´ye sorarsan, çok beklersin. Mesela kendisi hangi cümlenin ne zaman geldiğini bilemez. Çünkü sade kitapçı, ki sadece kitaba bakarak sıralamayı hiçkimse bilemez. İmkansızdır. Hadisleri de beğenmez, ha. Hasılı nesh gerçeği hükümlerin değiştiğinin kanıtıdır aslında. Hangi kat olduğu önemsizdir. Değişiyor mu, değişiyor. Gerisi hikaye. Yine sıvıştım...
-
@Singularity, konu sahibinin değirmenine resmen su taşıyorsun. Açmış olduğu konular güncellendikçe mâlum kaşarlı zat zevkten beş köşe oluyordur. Haberin olsun. Şimdi gelelim fasulyenin faydalarına.... 1. Tanrı bu, boru değil herhalde. Hatta tuzak kuranlaran en hayırlısı olduğunu bizzat kendisi ilân etmiş zaten. Böyle bir tanrıdan her türlü sakarlık beklenir elbette. 2. Kitabı (öyle diyorlar) 23 senede zar zor indirebilmiş. Yani şak diye tüm mesajlar(!) hemen gelmedi, ki böyle bir iddiası da yok. Bu açıdan bakman gerek. 3. Nesh diye bir tanrı icadı olduğunu söylemiş miydim? Yani işine gelmeyen mesajların yerine başkasını getirme lüksüne sahip bir tanrı bu. Valla, onun yalancısıyım. 4. Cümlelerin, pasajların gelme sıralamasına bakmak gerek. O zaman önce ne demiş, sonra ne demiş. Şıp diye ortaya çıkar. 5. Aynı konuda en son söyledikleri geçerlidir. Onları bulursan cehennem ebedi mi değil mi, anlarsın. 5. Tüyo falan vermeyecem. @Emre_1974tr´ye danış diyecem de, demiyorum tabii. Onun robot gibi ne yapacağını bal gibi biliyorum. Sürekli kendi profiline bakmaktan boynu tutulmuştur. Şimdilik sıvıştım...
-
Son söz olarak şunu ilave edeyim... Dünya ve yaşam hakkında düşünen ve düşüncelerini sözlü veya yazılı hayata geçirenlere filozof denir. Yani aslında hepimiz filozof sayılırız. Filozof olarak geçinenleri veya anılanları fazla büyütmemek lazım. Kimisi kendini/düşüncesini çok iyi ifade ederken, kimisi bir hayli zorlanır. Olsun; özünde hepimiz filozofuz. Önemli olan da bu!
-
Taraflı olduğum zannedilmesin diye başka bir kitabın önsözünde yazdıklarını da buraya iliştiriyorum. Hangi kitap olduğunu arayan bulur... RAHMÂN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA (Eşsiz, zâhid, başarılı, şeyh imam Tus'lu Muhammed ibn Muhammed el-Gazzâli -Allah rühunu takdis etsin- dedi ki); Allah'ın her (şeyin) son(unl)a eren celâli, her ğayeyi aşan keremi ile dileriz ki; üzerimize hidâyet nurlarını saçsın. Sapıklık ve eğrilik karanlıklarını üzerimizden alsın. Bizi hakkı hak olarak görüp ona uymayı ve tabi olmayı seçenlerden, bâtılı bâtıl olarak görüp ondan kaçınmayı ve sakınmayı tercih edenlerden kılsın. Enbiyâ ve evliyâsına vaadettiği mutluluğa bizi de erdirsin. Gurur diyârından göçettiğimizde; anlayış basamaklarının, onun yüceliklerinin altında kaldığı, vehim oklarının hedeflerinin, onun zirvelerine ulaşamadığı, nimet, sevinç, Sıbta ve mesrüriyete bizi de ulaştırsın. Mahşerin dehşetinden çıkın, Firdevs cennetlerine vardıktan sonra, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç bir beşerin kalbine gelmeyen şeye (nimete) bizi de nâil kılsın. Salât (ve selâmı) beşerin hayırlısı peyğamberimiz, Muhammed Mustafa (S.A.) üzerine olsun ve o'nun, hidâyetin anahtarları, karanlığın kandilleri olan tertemiz ashabının ve şerefli âlinin (ailesinin) üzerine olsun. İmdi ben, zekâ ve anlayış fazlalığı bakımından kendilerinin akrân ve emsalinden ayrıcalıklı olduklarına inanan kir grub gördüm ki bunlar, islâmın ibadetlerle (ilgili) vazifelerini terketmişler, namaz (kılmak), yasaklardan korunmak görevleri (gibi) dini davranışları küçümsemişler, şeriatın buyruklarını ve hudüdunu çiğnemişler, (şeriatın) durak ve bağlılıklarını dinlememişler, aksine zanlara (dayalı) san'atlarla dinin boyunduruğunu bütünüyle atmışlardı. Bu husüsta, «Allah'ın yolundan alıkoyan, onda eğrilik arayan ve kendileri âhireti inkâr eden» (*) bir topluluğa uyuyorlardı. Bunların küfürlerinin Yahüdi ve Hıristiyanların taklidi gibi kulaktan duyma alışkanlığı taklidden başka bir dayanağı yoktu. Zira onların (Yahüdi ve Hıristiyanlar) doğumları ve yetişmeleri islâm dininin dışında (bir ortamda) cereyan etmiştir. Babaları ve ataları da o yolda yürümüşlerdir. (Onların küfürlerinin) şüphe çıkıntılarına takılmaktan doğan ve doğru yoldan ayıran nazari araştırmadan, serap parıltısı gibi aldatıcı hayallere kanmaktan başka (bir dayanağı yoktu.) Bid'at ve heves ehlinden, inançlar ve (dini) görüşler ile ilgili araştırma yapan gruplarda olduğu gibi. Onların küfürlerinin yegâne kaynağı; Sukrât (Sokrates)!, Bukrât (Hipokrates)?, Eflatun (Platon)*, Aristâtâlis CAristoteles) ve benzeri isimleri duymalarıdır. Onlara (adıgeçen filozoflara) tabi olan ve sapıtanlardan (bazı) grupların o (filozofların) akıllarını, usüllerinin güzelliğini, geometri, mantık, tabii ve ilâhi ilimlerinin inceliğini tavsifte, zeka ve anlayışlarının fazlalığı nedeniyle, o gizli meseleleri açığa çıkarmakta bağımsız oluşlarını uzun uzadıya (mübalağalı olarak) anlatmalarıdır. Ve onlardan (şöyle) hikâye etmeleridir: Onlar, akıllarının ciddiyeti ve faziletlerinin çokluğu ile beraber, şeriatları ve mezhebleri inkâr etmektedirler. Dinlerin ve inançların tafsilâtını reddetmektedirler. Bunların, uydurulmuş kanunlar ve aldatıcı hileler olduğuna inanmaktadırlar. Bu (husus)lar onların (İslam filozoflarının) kulağına çarpınca, ve onların (eski filozoflar) inançlarından anlatılanlar kendi tabiatlarına uygun gelince o (faziletli kişillerin topluluğunda -zanlarına göre- yeralabilmek ve onların hizâsına dizilmek, kalabalık halk topluluklarıyla birlikte yürümekten uzaklaşmak ve atalarının dinlerine inanmaktan vazgeçmek için küfür inancını güzel gördüler. Ve zannettiler ki; hakkı taklidden ayrılarak, bâtılı taklide başlayarak büyüklük taslamak güzeldir. Halbuki bir taklidden bir taklide geçişin saçmalık ve âkılsızlık olduğunu bilmediler. Taklidi olarak inanılan hakikatı terketmenin, bilip araştırmaksızın çabucak bâtılı tasdik ve kabule koşmanın güzellik olduğunu (sanan) kimsenin rütbesinden Allahın dünyâsında daha aşağı bir rütbe var mıdır? Avamdan budalalar bile bu düşüklüğün rezâletinden uzaktırlar. Çünkü onların seciyyelerinde sapıklara benzeyerek iyi görünmek sevgisi yoktur. Budalalık sakat anlayıştan kurtuluşa daha yakındır. Körlük selâmete şaş bakmadan daha yakındır. Bu budalaların üzerinde ahmaklığın bu denli derin olduğunu görünce; eski filozofları reddetmek, onların inaçlarının tutarsızlığını, ilâhiyât ile ilgili hususlarda sözlerinin çelişkisini açıklamak ve mezheplerinin gizliliklerini ve kötülüklerini ortaya çıkarmak için bu kitabı yazmaya koyuldum. Oyle ki: (bunların görüşleri) gerçekte akıllıların güleceği, zekilerin yanında ibret (alınacak) şeylerdir. Kitlelerden ve halk yığınlarından ayrıldıkları çeşitli görüş ve inaçları kasdediyorum. işte onların mezhebinin (olduğu) şekilde hikâyesi, Tâ ki bu mülhidlere taklidi olarak evvelki (filozoflardan) ve sonrakilerden hayat sahiplerinin Allah'a ve âhiret gününe iman üzerinde (konusunda) ittifâk ettikleri belli olsun. İhtilâflar ise bu iki kutbun (Allah'a ve âhirete iman) dışında kalan tafsilâta racidir. Mucizelerle desteklenmiş olan peygamberler bu ikisi için gönderilmişlerdir. Sadece sakat akıl ve ters görüş sahiplerinden küçük bir azınlık dışında kimse bu ikisinin inkârına yeltenmemiştir. Onlar da nazar sahipleri arasında değer verilmeyen ve başvurulmayan kimselerdir. Bunlar ancak şirretli şeytanlar zümresinden ve ahbmaklar topluluğundan sayılmışlardır. Öyleyse taklidi olarak küfürle güzel görünmenin, görüşün güzelliğine delalet ettiğini, zekayı ve anlayışı gösterdiğini zannedenler bu aşırılıklarından vazgeçsinler, Zira filozofların önderlerinden ve reislerinden kendilerine benzemeye çalışılanların; şeriatları inkâr ettiklerine dâir iftiralardan uzak oldukları gerçekleşmiş (açıklanmışi oluyor. Onlar Allah'a inanmışlar ve Onun resullerini tasdik etmişlerdir. Bu esasların dışında kalan tafsilâtta yanlışlığa düşmüşler, ayakları kayarak yolun doğrusundan hem (kendileri) sapıtmışlar, hem de (başkalarını) saptırmışlardır. Biz ise, onların aldandıkları hayal ve uydurmaların şekillerini açığa çıkarıyor ve bütün bunların bir tehvil (korkutma-aldatma) olduğunu arkasında elde edilecek (bir şey) bulunmadığını belirtiyoruz. Gerçekleştirmeyi kasdettiğimiz şeyi açığa çıkarmada başarımızın sahibi Allah Teâlâdır.
-
Eğer birisi sürekli kendinden olmayanları karalıyorsa, sürekli onlara kin besliyorsa, sürekli hayal dünyasında yaşıyorsa, sürekli kendi cenahının güzellemesini yapıyorsa... Onunla düzünce iki kelime konuşamazsınız. Konu sahibi resmen Star Trek ile sıyırmış kafayı. Spock´u bile Yahudilere yamamış. Efendim; Yahudiymiş..miş. Elinin körü; Yahudi olsa ne yazar? Sende uğraş, sen de ünlü bir şey ol, sonra buralarda ahkâm kes! Tüm dünya kötü, sadece Türkler iyi. Bu arada Müslüman Türkleri kastediyordur. Çünkü kâfir ve Tengrici Türkleri sevdiğini zannetmiyorum. Yahu kime ne kimin ne olduğu, hangi dine inandığı veya hangi millete ait olduğu? Kime ne @Emre_1974tr ?
-
Hem AKP hem de MHP populist takılan partiler. Sokak ağzıyla konuşmasını severler, çünkü halk, külhanbey gibi takılan siyasetçileri seviyor galiba. İç siyasette farklı, dış siyasette farklı duruş sergiliyorlar. Müstehak bence. Ekonomi sorunlarının çözülmemesinin sebebi: Siyasetçiler çözüm üretmek yerine boş beleş konuşuyor.
-
Sonuç: Daha çok yazardım açıkcası, bu kadarı yeterli. Dileyenler online okuyabilir. Gazâli´yi yakından tanıma açısından faydalı bir konu olduğu kanaatindeyim. Bilhassa kendinden olmayanlar (dinsizler, kâfirler vs.) ve kadınlar hakkındaki akla ziyan düşüncelerini de öğrenmiş olduk. Adam resmen bizlere hakaret etmiş, kadınları insan yerine koymamış vs.
-
- Zamanın sultanlarının ve sultanın adamlarının elinde bulunan, Müslümanlardan alınan haraç, yahut birisinin malını müsadere veya rüşvet gibi şeylerin hepsi haramdır. Onların elindeki mallardan üçü helâldir: 1 — Kâfirlerden alınan ganimet malları, 2 — Zimmilerden alınan cizye, şeriata uygun alınmışsa, 3 — Ölüp de vârisi olmayandan kalan mallar. Bunlar temiz maldır.
-
- Erkeğin kadın üzerindeki hakkı daha büyüktür. Çünkü kadın aslında erkeğin kölesi, hizmetçisidir. Hadis-i şerifte «Allah'tan başkasına secde etmek câiz olsaydı, kadınlara kocalarına secde etmeleri emredilirdi» (1), buyuruldu. - Erkeğin kadın üzerindeki hakkı şöyledir: Kadın evde oturmalı, kocasından izinsiz dışarı çıkmamalı, kapıda ve terasta durmamalı, komşularla sık sık görüşmemeli, fazla konuşmamalı, bir işi düşmeden yanlarına gitmemeli. Kocasından iyilikten başka konuşmamalı, oynama ve yatma gibi mahrem işlerinden bahsetmemeli, her işinde kocasının isteği üzere, onu memnun etmeye gayret etmeli, kocasının malına hıyanet etmemeli, şefkatli olmalıdır. Kocasının arkadaşı kapısını çalınca kendisini bildirmeyecek şekilde cevap vermelidir. Kocasının bütün ahbablarından yüzünü örtmelidir. Kocasının hâline kanaat etmeli, fazla bir şey istememelidir. Kocasının hakkını akrabalarından önce tutmalıdır. Daima kendini temiz tutmalı, sohbet ve yatmaya uygun olmalıdır. Yapabileceği her hizmeti yapmadır. Kocasına güzelliği ile övünmemelidir. Kocasından gördüğü iyiliğe şükürsüz olmamalıdır. Senden ne gördüm? dememelidir. Sebepsiz yere alışveriş ettirmemeli ve boşanmamalıdır. Peygamber Efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyuruyor: «Cehenneme baktım. Çoğunun kadın olduğun gördüm. Ne için böyledir dedim. Çok lânet ederler, kocalarına şükretmezler ve onlardan şikâyet ederler, dediler».
-
- Kadın söz dinlemezse ve kocasına itaat etmezse, onu yumuşaklıkla, güzellikle itaate getirmelidir. Yine itaat etmezse, söz dinlemezse, darılmalıdır ve yatakta ona sırtını dönmelidir. Yine dediğini yapmazsa, üç gece yatağına gitmemelidir. Bu da fayda vermezse dövmelidir. Fakat yüzüne vurmamalı ve bir yeri kırılacak kadar kuvvetli vurmamalıdır. Namazda, yahut din hükümlerinden birinde kusur ederse veya yapmazsa, bir ay, hattâ kusurunu düzeltinceye kadar ona dargın durmalıdır. Nitekim Resülullah bir ay bütün hanımlarına dargın durmuştur.
-
Evlenecek kızlar ve kadınlar nasıl olmalı... 1. Esas olan, günahdan kendini koruma ve ibâdete devamdır. Çünkü böyle olmayan kadın, malda hıyanet eder. Meselâ kapları kırarsa evin erkeğinin canı sıkılır. Kocasının üzerine saldırır da kocası susarsa, hamiyeti noksan, dini az, insanlar arasında mahcup ve kara yüzlü olur. 2. İyi huydur. Çünkü kötü huylu kadın şükürsüz olur. Utanmadan kocasına lâf söyler, olmayacak şeyleri ister. Bununla yaşamak, geçinmek dert olduğu gibi, dini bakımdan zararına sebep olur. 3. Güzelliktir. Ülfeti artırır. Bunun için evlenmeden önce alacağı kızın yüzünü görmek sünnettir. 4. Mehri az olmaktır. Peygamber Efendimiz buyurur: «Kadınların (kızların) en iyisi mehri daha az, güzelliği daha çok olanlardır» (*). Mehri çok istemek mekruhtur. 5. Kısır olmamalıdır, Peygamber Efendimiz (sâllâllahü aleyhi ve sellem) buyurdu: «Evin köşesinde serili bir hasır, çocuk doğurmayan kadından daha iyidir». 6. Bekâr olmalıdır. Daha çok sevilir. Koca görmüş kadının gözü eski kocasında kalmış olabilir. 7. Soyu temiz olmalıdır. Din ve salât bakımından de iyi bir aileden olmalıdır. Çünkü asılsız edeb olmaz. Asâletsiz olanda beğenilmeyen huylar olur. Hattâ o huylar çocuklara bile geçer. 8. Yakın akrabadan olmamalıdır. Hadis-i şerifte, «Çocuğu zayıf olur» (), buyuruldu. Belki de, akrabalardaki şehvet azlığından olabilir.
-
An itibarı ile AKP ve MHP´nin DEM partisine ve Kürtlerin desteğine ihtiyacı var. Çünkü anayasayı kökünden değiştirmeye niyetleri var ve elbette RTE yeniden seçilmek istiyor. Bunu Kürtler olmadan yapamazlar.
-
Nikâhın beş şartı vardır: 1 — Velidir. Velisiz nikâh olmaz. Velisi olmayanın velisi sultan olur. 2 — Kadının razı olmasıdır. Bâkire olursa, babası verirse, yahut babası kızının rızasına lüzum görmezse, olur (2). Fakat kıza da söylemek daha iyidir. Susması bile kâfidir. 3 — İki âdil şâhidin bulunması lâzımdır. Fakat sâlih Müslümanlardan bir grubun bulunması daha iyidir. İki kişiyle iktifa etmemelidir. İki erkeğin hâli meçhul olursa, yâni fıskını erkek ve kadın bilmezse, nikâh doğru olur. 4 — İcâb ve kabül sözlerini veli ve kocanın yahut vekillerinin sarih olarak söylemesi lâzımdır. Nikâh ve tezvic lâfızları Farsça (veya Türkçe) söylenebilir. Sünnet olan, Bismillâhi ve billâhi velhamdülillâhi'yi okuyup velinin "Filânı şu kadar mehirle nikâhla sana verdim", demesidir. Damat da, Bismillâhi velhamdülillâhi'den sonra, «Bu nikâhı bu kadar mehirle kabül ettim», demelidir. Akid ´en önce alacağı kızı görmesi, beğenince akid eylemesi, aralarındaki ülfetin çok olacağı ihtimalini artırır. Evlenmeden niyeti çocuk yapmak, gözünü ve kalbini haramlardan korumak olmalıdır. Kuru bir istifade ve şehvet olmamalıdır. 5 — Kadın, evlenmesi mahzurlu olmayan şekilde olmalıdır. Evlenmesi haram olan yirmiye yakın hâl vardır: Başkası ile evli, iddet bekleyen, mürted, putperest, Allahü Teâlâ'ya, kıyamete ve peygambere inanmayan zındık, kadınların erkeklerle bir arada oturmalarını câiz gören, namaz kılmayan ve ben biliyorum ki, bana bundan ceza yoktur, diyen, Peygamber Efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem)in dünyaya teşrifinden sonra, neslen İsrailoğullarından olmadığı hâlde Hıristiyan yahut Yahudi olan, hür kadın alabilecek durumda olanlar için! cariye olan, kendi cariyesi olan, aralarında lânetleşme vaki olan, akraba ve mahrem olan, süt dolayısiyle mahrem olan, aralarında hürmet-i müsahara bulunan, yâni daha önce alacağı kadının kızını veya büyük annesini nikâh etmiş ve bunlarla zina etmiş olmak. Alacağı kadını daha önce baba veya oğlunun nikâh etmiş olması da nikâha mâni olan hâllerdendir. Ayrıca nikâhlı dört hanımı bulunan beşinciyi alamaz. Nikâhı altında bulunan kadının kız kardeşini veya teyzesini veya halasını nikâhlayamaz. Burada kaide şudur: İki kadının biri erkek farzedilse, bunların nikâhı birbirine düşmüyorsa her ikisini bir nikâh al tında toplamak câiz olmaz. Üç talâkla boşadığı eski karısını, kadın sahih bir nikâhla başkasıyla evlenip boşanmadan nikâhlayamaz. Kadın veya erkek hac veya umre için ihram giymişse nikâh olmaz. Bülüğa ermeden bikri zâil olanın, bülüğa erinceye kadar nikâhı sahih olmaz. Yetim kızın bülüğa erinceye kadar nikâhı câiz olmaz. İşte nikâhın dürüst ve helâl olması şartları bunlardır.
-
- Evlenmenin bir faydası da dinini korumaktır. Şeytanın kötülük yapma âleti olan şehveti kendinden uzaklaştırmaktır. Bunun için Peygamber Efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyurdu: «Evlenen, dininin yarısını korumuştur». Evlenmeyen kimse fercini korursa da, ekseriya gözünü bakmaktan, kalbini vesveseden koruyamaz. - Peygamber Efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyuruyor ki: «Dolaşan her kadının yanında bir şeytan olur. Bir kimse güzel bir kadına rastlayınca, hemen evine gidip hanımı ile sohbet etmelidir. Çünkü, bu mes'elede bütün kadınlar aynıdır».
-
@Singularity, her şeye rağmen Güney Doğu´daki Kürtlerin sayısını küçümseme. Çünkü oradaki belediyeleri hep onlar kazanıyor. Sonra AKP gelip kayyum atıyor. Yani mızıkçılık yapan ABD´den ziyade AKP´liler.
-
- Kur´an´ı okumanın edeblerinden birisi okurken ağlamaktır. Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) buyuruyor ki: «Kur'ân-ı Kerim okuyunuz ve ağlayınız. Ağlayamazsanız kendinizi ağlamaya zorlayınız»
-
Haklısın, harita tam olarak güncel değil. Diğer yandan Türkiye´nin yarısına gözlerini dikmişler. Büyük Kürdistan Devleti olmayacak şeye "Amin" demek gibi bir durum olmakla beraber, Türkiye dikkatli adımlar atarsa en azından Türkiye´deki Kürt meselesi ortadan kalkmış olacak. Da, ben hâlâ bir hayli çekimserim.
-
- Muhakkak bilmek lâzım ki, Kur'ân-ı Kerim'den maksat, onu okumak değil, ona uyarak iş yapmaktır. Okumak ise akılda tutmak içindir. Akılda tutmak da yapmak içindir. Emirlerine uymadan Kur'ân-ı Kerim okuyan, efendisinden mektup alıp, mektupta yapması gereken işler bildirilen bir kölenin, bir yere oturup, mektubu yüksek sesle okuması, sözleri gayet düzgün ağzından çıkarması ve fakat emirlerden hiçbirini yapmaması gibidir. Şüphesiz azarlanmaya ve cezaya müstahak olur.
-
Kürtler İran´la işbirliği yapmaz. Tam tersine ellerinden gelse, nihai hedefleri şu: Türkiye, İran, Irak ve Suriye Kürtlerinden oluşan büyük bir bağımsız Kürdistan Devleti kurmak. Şu an Irak ve Suriye´de hedeflerine bir hayli yaklaştılar (yerel yönetimler). Hayallerindeki Kürt devleti:
-
- Cuma günü büyük bir gündür. Fazileti çoktur. Mü'minlerin bayramıdır. Peygamber Efendimiz (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: «Özürsüz üç cumaya gelmeyen, İslâmı arkaya atmış ve kalbi pas tutmuştur» (2). Hadis-i şerifte bildirildi: Allahü Teâlâ her Cuma günü Cehennem ateşinden altıyüz bin kişi azad eder». Resülüllah (sallâllahü aleyhi ve sellem) buyurdu: «Her gün güneş zevâl vaktinde iken Cehennemi parlatırlar. Bu vakitte namaz kılmayın. Yalnız Cuma günü kılınız ki, o gün Cehennemi parlatmazlar». Yine buyurdu: «Cuma günü ölene, şehid sevabı yazılır ve kabir azâbından hariç tutulur»