Jump to content

Liderler Sıralaması

Popular Content

Showing content with the highest reputation since 11-07-2025 in all areas

  1. Değerli dostlar, son günlerde gündemde yer alan sahte diploma skandalından haberdar olduğunuzu düşünüyorum. Bu olay bana AKP'li Metin Külünk'ün yıllar önce attığı bir tweeti hatırlattı. Özetle şöyleydi: Siyaset diploma ile yapılmaz, peygamberlerin de diploması yoktu!
    1 point
  2. İBN FADLAN SEYAHATNAMESİ türkçe kitap
    1 point
  3. @Saturn, hem A. Hakan hem de Cübbeli gibi zatları adam yerine koymayın. Çünkü ikisi de peş para etmez. Birisi din bezirganı diğeri ise her fırsatta mevcut hükümete yaranmaya çalışan zavallının teki. İkisi de bilimin b´sinden anlamaz. Haliyle bunların söyledikleri her şey boş beleş lakırdıdan ibaret.
    1 point
  4. Değerli Dostlar, Rahman Suresi'nde Allah, "Biz suları acı ve tatlı olmak üzere iki deniz yarattık, bu iki denizin arasına bir bariyer koyduk, böylece birbirlerine karışmazlar. Ve her iki denizden de inci ve mercan çıkar." diye buyuruyor. Tatlı su nehirleri denize ya da okyanusa döküldüğünde, arada bir geçiş bölgesi oluşur. Bu geçiş bölgesine estuar denir ve burada tatlı su geçici olarak tuzlu sudan ayrılır. Ancak bu ayrım mutlak değildir, kalıcı değildir ve iki su kütlesi arasındaki farklı tuzluluk seviyeleri sonunda birbirine karışır. Buna karşılık, Kuran, biri tuzlu, diğeri tatlı su olan iki deniz arasında, bunları birbirinden ayıran ilahi bir bariyerin varlığını öne sürer. Ayrıca, yine aynı ayette iki denizden de mercanların çıktığı belirtilmiştir. Ancak mercanlar yalnızca tuzlu su okyanuslarında bulunur. Tatlı suya maruz kalmak ise mercanların solmasına (beyazlaşmasına) neden olur. Ey Müslümanlar! Gelin cevap verin! Allah'ınız, hem tatlı suda hem de tuzlu suda mercan çıkar diyor. Fakat mercanlar yalnızca tuzlu suda hayatta kalabiliyor! Bana bir tane göl, nehir ya da ırmak gösterin de, içerisinde mercan olsun!
    1 point
  5. @Saturn, bu tip şeyler şimdilik göz boyama mahiyetinde. Bir çok şirket sponsor bulmak için akla hayale gelmeyen iddialarda bulunuyorlar. Ben olmaz demiyorum, da, şöyle 100 sene falan gerek en azından.
    1 point
  6. 🙃 O yapay zeka bilgiçlik yapacağına çözümü verseydi bari. Hep beraber sevinirdik yahu. 😉 Sevgiler
    1 point
  7. Genel Görelilikte kütle çekimi (gravitation) yoktur. Sadece kütleler tarafından "bükülmüş, sıkıştırılmış" mekan ve zaman vardır. ... Özel Görelilikte olduğu gibi Genel Görelilikte de her sistemin/mekanın her noktasının kendine has "yol ve zaman birimi" vardır. Dünya'daki 1 metrelik yol ile Karadelik yakınlarında 1 metrelik yol aynı değildir. Benzer şekilde: Dünya'daki 1 seniyelik zaman ile Karadelik yakınlarında 1 saniyelik zaman aynı değildir. Bu iki değişik yol ve bu iki değişik zaman değerlerini mesela toplamak, çıkarmak, eşlemek vb. hata yapmaktır. Veya, birisinin metresi ile ölçülen yolu ve diğerinin saatı ile ölçülen zamanı kullanarak hız hesaplamak da fiziksel bir hata olur. Hem Özel Görelilikte hem de Genel Görelilikte her ortam için mekan ve zaman öyle değişir ki (sıkışır, genişler, "bükülür" ki), ışık hızı 300 000 km/s ile sabit kalır! Tabi ışık hızını hesaplamak için gereken yol ve zaman, o mekanın/sistemin kendi metresi ve o mekanın kendi saatı ile ölçülmesi gerekir. (Inertial system, inertial frame of reference, referans sistemi)
    1 point
  8. Ben bizim yerli misyonerler için dememiştim. Bizimkiler Kuran'ı bile para ile satıyorlar.
    1 point
  9. Gazzali hakkında bir kaç notum vardı ama bulamıyorum. 1- Sanırım krallara/yöneticilere öğütler kitabında Gazzali, kadınların "aşşağılık yaratıklar olduğunu" 18 madde ile ispatlıyordu(!). 🫣 Ama konu bunula da bitmiyordu. Bu 18 madde kitabın İngilizce çevirisinde geçtiği halde Türkçe çevirisinde bulunmuyordu. Sanırım çevirmen yine bir din-gil idi. Bu maddeleri görünce İslam'a ve Gazzali'ye b.k sürülmesin diye o sayfaları tercüme etmedi, atladı. 2- Gazzali yazdığı kitapların birisinde bol bol İbn Sina'da alıntı yapıyor ve fakat kaynak vermiyor. Bu kitap zamanının Avrupa dillerine tercüme edildikten sonra Gazzali, Avrupa eliti tarafından filozof olarak anılıyor. Oysa Gazzali, gaddar, sahtekar, ağzı laf yapan ahlaksız bir din-gilden başka bir şey değildi. Sevgiler
    1 point
  10. Neredeyse 35 seneden beri görevini başarıyla sürdürüyor ve hiçbir teleskop, evrene bakış açımızı Hubble Uzay Teleskobu kadar şekillendirmedi. Doğum gününüzde Hubble teleskopunun neleri görüntülediğini merak ediyorsanız, şuraya tıklayabilirsiniz: https://science.nasa.gov/mission/hubble/multimedia/what-did-hubble-see-on-your-birthday/ Dipnot: Hubble teleskopunun fişi çekilmeyecek. Muhtemelen 2030´lu yıllarda dünyanın atmosferine girip orada yanacak.
    1 point
  11. @kavak Türkiye'nin bir tarafında, belediye başkanları hukuksuz bir şekilde, 'gözünün üstünde kaş var' gibi bahanelerle tutuklanırken; Türkiye'nin diğer tarafında, özellikle çözüm süreci gibi meselelerin demokratik bir şekilde çözüme kavuşturulabileceğini söylemek, en hafif tabiriyle naiflik olur. Eğer bir işin içinde RTE varsa, bilin ki o işten en büyük zararı yine Türk milleti görecektir.
    1 point
  12. Türkiye'deki temel sorun demokrasi, hukuk ve özgürlük sorunudur. Bu üç sorunu çözmeden, başka hiçbir sorunu çözemezsiniz. RTE’nin ne halt olduğunu sağır sultan bile duydu, ancak hala bazıları, RTE'nin ipiyle kuyuya inilmemesi gerektiğini öğrenemedi. RTE, göreve geldiği ilk yıllarda “Türkiye'nin Orta Doğu'da bir misyonu var, biz BOP Projesi'nin eş başkanlık görevini yapıyoruz” diyerek açıkça ne amaçla hareket ettiğini, misyonunun ne olduğunu ortaya koydu. Bu misyon doğrultusunda Libya, Irak, Suriye, Mısır, Sudan ve daha pek çok ülkede iç savaşlar patlak verdi, bu ülkeler istikrarsız hale geldi ve yöneticileri değiştirildi veya ortadan kaldırıldı. Bu din bezirganı, bir konuşmasında “NATO’nun Libya’da ne işi var?” derken, bir başka konuşmasında “NATO, Libya’ya girmelidir” diyebilmektedir. İsrail’i yerden yere vuruyor, ticareti durdurduğunu söylüyor ama el altından ticareti devam ettiriyor. Yani demek istediğim, bu şahıs yalancı ve dürüst değil. “Emir komuta merkezim papaz elbisesi giyeceksin diyorsa, papaz elbisesi giyer, görevimi yaparım” diyen birisinden dürüstlük beklemek mümkün değildir. Bu kişinin, bu ülkenin hayrına bir şey yapacağını düşünmek de naiflik olur. Kısacası, bu kişi, "Paramı veren düdüğümü çalar" mantığıyla hareket etmektedir.
    1 point
  13. Haklısınız, bundan sonra dikkat etmeye çalışırım.
    1 point
  14. Bir şey iddia ediyorsanız, kanıtlarla desteklemeniz bir hayli güzel olurdu. Ayrıca insanlar kusursuz değildir elbette. Herkesin pilav yiyişi bile farklıdır yani. Ben öyle yazma gereği duydum ve fazla büyütmeye ve uzatmaya gerek yok.
    1 point
  15. Bu konuda hiçbir bilgim yok. Forumda bilgisi olan birisi olduğunu da sanmıyorum. Bir sağlık problemin varsa doktora danışmalısın. Burada sana ne söylersek söyleyelim boş.
    1 point
  16. Grok, herkese küfür ediyordu. Son anda fişini çektiler. Küfür ettikleri arasında AKP'li ünlü isimler var. Hemen soruşturma başlattılar. https://onedio.com/haber/x-in-yapay-zeka-botu-grok-kullanicilara-kufur-etmeye-basladi-1302394
    1 point
  17. Konu kahvehaneye taşındı.
    1 point
  18. Arif Tekin’in İslam’da Şiddet adlı kitabından alıntıdır. Benî Kaynukâ halkı Yahudiydi ve Medine’nin yerlilerindendi. Aynı zamanda Hz. Muhammed’e inanmayan Abdullah b. Übey b. Selûl’e bağlı kişilerdi. Bedir Savaşı’ndan sonra Muhammed’e karşı tavır aldıkları iddia edilir. Bunun üzerine şu ayet inmiştir: “Eğer bir topluluktan hıyanet kuşkusu duyarsan, antlaşmaya bağlı kalmayacağını aynı şekilde sen de onlara bildir.” (Enfal, 58) Bu ayetin inmesinden sonra Hz. Muhammed, "Ben onlara güvenmiyorum," diyerek daha önce yaptığı barış antlaşmasını bozmuş ve Medine döneminin 20. ayında (Şevval) onlara karşı harekete geçmiştir. On beş gün süren muhasaranın ardından, kadınları ve çocuklarıyla birlikte esir alınarak elleri bağlanmıştır. Ancak, bunlar Abdullah b. Übey’in adamları olduğundan, o araya girerek onları kurtarır. Hz. Muhammed’in yakasına yapışarak, “Bırakacaksın,” der. Sonuçta Hz. Muhammed, “Lanet olsun,” diyerek onları serbest bırakır. Sayıları yaklaşık 700 kişidir. Bu yönüyle Benî Kaynuka aslında bir bakıma şanslıydı; çünkü olay yaşandığında Hz. Muhammed Medine’de henüz tam anlamıyla hâkimiyet kurmamıştı. Daha bir yıllık bir ikameti vardı. Bu olay ileriki yıllarda yaşansaydı, tıpkı Benî Kureyza gibi onları da katledip çukurlara doldurabilirdi. Hz. Muhammed, onları serbest bıraksa da mallarına el koyar ve Medine’yi terk etmeleri şartını koşar. Yahudiler, mallarını bırakmak zorunda kalarak Medine’yi terk ederler. Hz. Muhammed, geride kalan malları ganimet olarak alır. İlk olarak kendine özel bir pay seçer, ardından ganimetin beşte birini kendine, akrabalarına, yetimlere ve yolda kalanlara ayırır. Kalan kısmı da yandaşlarına dağıtır. Burada kısa bir hatırlatma yapmak gerekir: İslami kesimler, Hz. Muhammed’in bu davranışını haklı çıkarmak adına şu savunmayı öne sürer: “Bu insanlar, Hz. Muhammed ile antlaşma yapmışlardı ancak Bedir Savaşı’ndan sonra antlaşmayı bozdular.” Dolayısıyla Hz. Muhammed haklıydı denilir. Oysa bu insanlar Medine’nin yerlileriydi; Hz. Muhammed ise şehre yaklaşık 20 ay önce gelmişti. Durum böyleyken, yabancı birinin yerlilerle pazarlık yapması zaten doğaya aykırıdır. Şöyle düşünelim: Bugün dünyanın en süper insanı kalkıp Türkiye’ye gelse, bir yıl sonra da “parçala yut” misali insanları rahatsız etmeye, öldürmeye, kadınlarını cariye yapmaya başlasa ve "Ben Tanrı’dan geliyorum" dese, kimse bunu kabul eder mi? Elbette etmez. Kaldı ki Hz. Muhammed onlara karşı olumlu bir şey de göstermemişti ki ikna olup inansınlar. O dönemde Hz. Muhammed’i fikren en çok zorlayan kesim Yahudilerdi. Kendisi de bunu bildiği için onları gelecekte potansiyel rakip olarak görüyordu. Hz. Muhammed’in durduk yere antlaşmayı bozması, çevrede hoş karşılanmıyordu. Bu nedenle önce ayetlerle zemini hazırlıyor, ardından da “Bu topluluğa güvenmiyorum, üzerlerine gidiyorum” diyerek harekete geçiyor. Oysa Yahudiler sayıca fazla değildi ve askeri anlamda büyük bir tehdit oluşturmuyorlardı. Ancak düşünce ve inanç bakımından daha elit bir grup oldukları için endişe uyandırıyorlardı. Bu konuda Hz. Muhammed’in Buhari’de geçen şu sözü oldukça dikkat çekicidir: “Yahudilerden sadece on kişi bana inansaydı, tüm Yahudiler inanırdı.” Bu durumu bildiği için onların kökünü kazımaya karar vermiştir. Yahudiler o dönem için gerçekten zorlu rakiplerdi. Örneğin Hayber baskınında Zeynep adında bir Yahudi kadın, Hz. Muhammed’i zehirli yemekle öldürmek ister. Hz. Muhammed ölmez ama bu zehir, onun iç organlarına zarar verir ve ölümüne kadar acısını çeker. Dudaklarında yaralar oluşur. Bu olay hem Buhari hem Müslim’de geçmektedir. Bu 14 asır önceki eylem bile o dönem Hz. Muhammed’in işinin ne kadar zor olduğunu gösterir. Yine, Hz. Muhammed’i eleştiren birçok Yahudi erkek ve kadın, onun emriyle öldürülmüştür. Bu da onun Yahudilere ne kadar öfkeli olduğunu gösterir. Yerine göre bunlara değineceğim. Örneğin: Ka’b b. Eşref, Ebû Afek, İbn Ebî’l-Hukayk gibi erkekler ile Asma bint Mervan gibi kadınların hepsi Yahudiydi ve Hz. Muhammed’in emriyle infaz edilmişlerdir. Hz. Muhammed, bu tehlikenin farkında olduğu için önce Benî Kaynukâ kabilesinin işini bitirmiş, ardından Benî Nadîr Yahudilerinin mallarına el koyarak onları da Medine’den çıkarmıştır. Zamanla hem bu grupları hem de Hayber’de yaşayan diğer Yahudileri hedef almış, en sonunda Fedek Yahudilerinin de işini bitirmiştir. Zamanı geldiğinde bunlarla ilgili ayrıca bilgi sunacağım. Konuya ilişkin Buhari’de geçen bir hadis de dikkat çekicidir: Ensar’dan bazı Müslümanlar, kendi masraflarını karşılasın diye gelir getiren hurmalıklarını Hz. Muhammed’e hibe eder. Buna daha önce kısaca değinmiştim. Ancak Hz. Muhammed, Benî Kureyza ve Benî Nadîr Yahudilerinin mallarına el koyunca, kendisine daha önce hibe edilen bu hurmalıkları sahiplerine iade eder. Ayrıca, Hayber Yahudilerinden alınan mallar sonrasında, Medineli Müslümanların daha önce Mekkeli Müslümanlara verdikleri mallar da iade edilir. Medine’den ilk sürülen Yahudi kabilesi işte Benî Kaynukâ’dır. Benî Kaynukâ baskınına gerekçe olarak gösterilen olay ise şudur: Müslüman bir kadın, bir Yahudi dükkanına gider. Orada bulunanlar kadınla alay eder ve bir şekilde kadının avret yeri açığa çıkar. Olayı duyan bir Müslüman müdahale eder, çıkan kavgada öldürülür. Bunun üzerine yukarıda anlamını verdiğim ayet iner: “Eğer bir topluluktan hıyanet kuşkusu duyarsan, antlaşmaya bağlı kalmayacağını onlara bildir.” Hz. Muhammed, bu olay üzerine Yahudileri kuşatır, teslim alır ve yukarıda anlatıldığı şekilde Medine’den sürüp mallarına el koyar.
    1 point
  19. @Emre_1974tr Bizim gibi dinsiz, inançsız insanlara bu konuları anlatmanın sana ne gibi bir faydası var? Yoksa, Müslümanlardan gelecek tepkilerden çekindiğin için sadece bize mi bu tür konuları açabiliyorsun? Hem bu Kuran’ın Allah’ı, inançsızlar yani mürted ve kafirler için demiyor mu: Onların kulakları var duymazlar, kalpleri var anlamazlar, ben onları cehenneme odun olsunlar diye yarattım diye? Senin Allah'ın, sakın ha onları tekrar Müslüman yapacağım diye uğraşmayın diyor. Peki sen şimdi "Bakın ben Kuran'da şöyle mucize buldum, bakın böyle mucizelerde varmış" diye konular açarak neyi amaçlıyorsun? Eğer amacın bizi tekrar Müslüman yapmaksa, bil ki o inandığın Allah’ın hükmüne karşı geliyorsun.
    1 point
  20. 20. yüzyılda başlayan ve kırsal kesimden şehirlere doğru akan göç ve sanayileşme yüzünden, normal şehirler zamanla milyonluk metropollere dönüştü. Bu hareketlilik yıldızlarla dolu gökyüzünü ve zifiri karanlık olan geceleri neredeyse yok etti. Gece vakti gökyüzüne baktığımızda yıldızların %99´zunu göremiyoruz artık. Onları görebilmemiz için ya Orta Afrika´nın Sahara çölüne ya Orta Asya´nın Gobi çölüne veyahut Güney Amerika´daki Atamaka çölüne gitmek gerek. Bunun başlıca nedeni bilhassas şehirlerde yoğunlaşan ve sürekli artan suni aydınlatmanın getirdiği ışık kirliliğidir. Gece aktif olan hayvanları bile negatif yönde etkiliyor.
    1 point
  21. Somut gerçeklere burun kıvıranlar var, bunları toplumun her kesiminde görmek mümkün. Düz dünya mevzusu tam bir tiyatro zaten. 600´dan fazla insan uzaya gitmesine rağmen, böyle salakça şeylere inananlar var. Kaynak: https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_astronauts_by_name
    1 point
  22. Bilim düşmanlığı, aşırı sağcılık ile doğrudan bağlantılıdır. Birde düz dünyaya bile inanabiliyorlar.
    1 point
  23. Bu sefer uzun olduğu için yazmaya üşendim, resmini iliştiriyorum. İstinca, tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra dışkı ve idrar kalıntısını su veya benzeri temizleyici maddelerle temizleme işlemidir. Gazzâlî, diyor ki:
    0 points
×
×
  • Create New...