Liderler Sıralaması
Popular Content
Showing content with the highest reputation since 31-05-2025 in all areas
-
@Emre_1974tr Senin bu Allah, Bakara Suresi 29. ayette şöyle buyuruyor: “Yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra göğe yöneldi ve onları yedi gök olarak düzenledi.” Fussilet Suresi 12. ayette ise: “Böylece iki günde yedi göğü yarattı. Her göğe görevini vahyetti. En yakın göğü de kandillerle süsledik...” Şimdi gel anlat bakalım, bu "yedi gök" neyin nesi? Atmosfer değil diyelim, çünkü modern bilim bize atmosferin beş ana katmanı olduğunu söylüyor: Troposfer, Stratosfer, Mezosfer, Termosfer ve Ekzosfer. Yedi değil. Peki “en yakın gök” nerede? Mülk Suresi 5’te de aynı ifade tekrar ediliyor: “En yakın göğü kandillerle süsledik...” Burada “kandil” olarak tanımlanan şeyin yıldızlar olduğu açık. Ama burada ciddi bir sorun başlıyor. Yıldızlar, Dünya’dan binlerce kat büyük olan devasa gaz küreleridir. En yakını olan Güneş bile bizden yaklaşık 150 milyon kilometre uzakta. Diğer yıldızlar trilyonlarca kilometre mesafede ve ışık yılıyla ölçülen uzaklıklarda bulunuyor. Nasıl oluyor da bu kadar uzak, devasa yıldızlar “en yakın gök”te sayılıyor? Dahası, Fussilet ve Mülk surelerinde, bu yıldızların (ya da “kandillerin”) şeytanları kovmak için kullanılan "ateşli mermiler" olduğu da ima ediliyor. Ama burada da bir çelişki var: Yıldızlar sabit konumlarda duran, kendi çekim kuvvetleriyle dev sistemleri bir arada tutan, nükleer füzyonla enerji üreten gök cisimleridir. Meteor gibi hareketli nesneler değiller. Meteorlar ise Dünya atmosferine giren ve sürtünme ile yanan, genellikle sadece birkaç saniye görülebilen küçük taşlardır. Eğer Kuran’daki “alevli mermiler” bu meteorlar ise, bu demektir ki şeytanlar/ya da cinler Dünya atmosferinin üst katmanlarında dolanıyor olmalı. Ancak yıldızlar bu katmanların çok ötesindedir — trilyonlarca kilometre uzakta. Ayrıca fizik yasaları çerçevesinde meteorlar yön değiştirmez. Sabit yörüngelere göre hareket ederler. Yani bir cin veya şeytan yön değiştirirse, bir meteor onu “kovalayamaz.” Kaldı ki yıldızların böyle bir işlevi zaten mümkün değil. Güneş’in içine bir milyon Dünya sığabiliyor. Böyle bir kozmik yapının “şeytan kovalamak” gibi bir görevi olması, yalnızca 7. yüzyıl insanının hayal gücüne hitap eder. Sonuç olarak: Yedi kat gök neye karşılık geliyor belli değil. “En yakın gök”te yıldızların olması bilimsel gerçeklikle çelişiyor. Yıldız ve meteor ayrımı metinlerde karıştırılmış gibi görünüyor. Yıldızların cin veya şeytan kovalamak için kullanılması astronomik açıdan absürt. Bu ayetlerin 7. yüzyıl Araplarının dönemin kozmolojik anlayışını yansıttığı oldukça açık. Bugün bilimle kıyaslandığında, bu anlatımların metafor bile olsa evrenin doğasıyla bağdaşmadığı görülüyor.1 point
-
1 point
-
Musluman uye lere elestiri; (allah ayette acikca belirtmis ; Ölünce sunav da sona erer; Allah oldukten sonra hic bir duayı Kabul etmedigini acikca belirtmis... Olenler icin cenaze namazi kiliniyor ve dua ediliyor cennete gitmesi icin. Simdi bu rituelden 2 farkli sonuc elde edebiliriz. 1.cenaze namazi kildiran hocaların gercek Islami bilmiyor yada anliyamiyor. 2.veya kasitli yapiliyor.1 point
-
Bu mâlum kitap aynı zamanda apaçık olduğunu iddia eder, ki anlamamak için art niyetli olmak gerek. O kadar açık ki, daha ne desin bu tanrı?! Yine de iddiası tam olarak doğru değil, çünkü mesela huruf-u mukatta mevzusu var. Da, Islam dünyası bu zımbırtının ne olduğu hakkında hemfikir değil. Her kafadan farklı bir ses çıkıyor. İşin özü; tam olarak ne olduğunu hiçkimse bilmiyor. Lafa gelince papuc kadar dilleri olanlar, huruf-u mukatta mevzusunda süt içmiş kediye dönüyorlar.1 point
-
@Deadanddark, sayende salınmak kelimesini öğrenmiş oldum. Bu kelimeyi tanımıyor/bilmiyordum. Teşekkürler. "Uzay dokusu çarşaf gibi salınıyor..." cümlesi harbiden tüm mevzuyu özetliyor.1 point
-
Zaten "bu kitap siz anlayasiniz.diye Arapçadır" şeklinde ayet var. Zuhruf 3: "Anlayıp düşünesiniz diye onu Arapça Kur’an olarak indirdik.". Burada Allah kime hitap ediyor? Şimdi bunu onlara söylediğim zaman "herkese" diyor. "Sen Arapça biliyor musun ki düşünüp anlayacaksın" diye sorduğum zaman kem küm ediyorlar. İşte efendim, öğrenelim diye. Ama ayet öğren demiyor. "Bunlar apaçık kitabın ayetleridir". (Şuara-2) Şimdi ben apaçık kitabın ayetlerini anlamak için ayrıca bir dil mi öğrenmek zorundayım?. Yada elin sahtekarının çevirisine mi inanmak zorundayım? Zaten ayette sen anlayasın diye Arapça gönderdim diyor. Sen önce dil öğren sonra anla demiyor. Açıkça ayet Araplara, biraz daha teknik anlamda Arapça konuşan toplumlara hitap ediyor. Bize hitap etmiyor, bizi muhatap almıyor. Zaten asıl derdi çevresinde Muhammed'in gücünü artırmak olduğu için, geri kalan milletler çok da umurunda. Diğer milletler çok da tın, çok da fifi. 😁 Bir de en komiği, Muhammed aslında habire Yahudilere çakarken asıl amacı dünürleri baskılamak. Ama sahabe mevzuyu anlamadığı için gerçekten İsrail'e düşmanız sanıyorlar. 🤣🤣🤣 Onların motivasyonuna uygun şekilde Kudüs'e kadar gidiyor. İslam ordularının muzaffer lideri. Kudüs'e kadar gidiyor. Teslim olun diye mektup gönderiyor. Kudüs, teslim olmuyoruz alabiliyorsan gel al diye rest cekiyor. Göt kadar İsrail'i alamadan geri dönüyor. Kimse bir şey anlamıyor bu işten. Çünkü oradaki Yahudilerle derdi yok ki. Ha biraz oralarda takılsaydı bir iki genç yahudi kız tanisaydi belki İsrail'e bakışı değişirdi.1 point
-
Kütle çekim dalgası zaten uzay dokusunun çarşaf gibi salinmasidir. Farklı birşey degil. Karadelik ile karadelik ve nötron yildizi ile nötron yıldızı birleşmelerinde cisimler birbiri etrafında çok hızlı dönerken uzay dokusunu çırparlar. Bu en güçlü çırpmadır ve onu yakalamayı zar zor başardı bilim dünyası. Ay ve dünya arasındaki ilişki de kütle çekim dalgasına sebep olur , yakalayamazsin çünkü çok düşük bir etkidir. Çok uzakta iki büyük kütlenin birleşmesi sonucu uzay dokusunda bir santim genişliğe sahip dalga yakalamışsın öyle düşün.1 point
-
Gravitasyon dalgası tespit edilebiliyor. https://en.wikipedia.org/wiki/LIGO https://en.wikipedia.org/wiki/Virgo_interferometer https://spaceaustralia.com/index.php/feature/search-continuous-gravitational-waves Farklı yöne gönderilen laser ışığının dalga boylarında meydana gelen değişim ile saptanıyor. Graviton adl teorik parçacık ise hala tespit edilemedi.1 point
-
Müslümanlara göre bu mâlum kitap 23 senede piyasaya sürüldü, ki bu zaman sürecinde değiştirildiği kitabın içinde yazıyor zaten. Anahtar kelime: Nesh ayetleri.1 point
-
Barnabas kuranı değiştirilemez, yenilemez. O yenilen Osman kuranı olabilir. 🤔1 point
-
Ayşe'nin "Muhammed ölünce biz çok meşguldük o sırada keçiler gelip recm ayetini yedi" dediği Kuran bu sizin dediğiniz Barnabas kuranı oluyor o zaman. 🙂1 point
-
Git bir kadın doğum uzmanına sor bakalım. 48 yaşında bir kadının 6 tane çocuk doğurması mümkün mü? Hatice validen her sene bir çocuk doğursa 54 yaşına kadar çocuk doğurması lazım. 54 yaşında bir kadının çocuk doğurması sana mantıklı geliyor mu? 50 yaşından sonra hamilelik ancak tüp bebek tedavisi ile mümkün. Yoksa günümüzde 70 yaşında hamile kalan kadında var ama bak tekrar söylüyorum tüp bebek tedavisi ile. Peki şimdi sorarım sana, 1400 sene önce tüp bebek tedavisi olmadığına göre, Hatice annen 48 yaşından sonra 6 çocuğu nasıl doğurdu? Hadi 55 yaşında değilde 60 yaşında menapoza girsin ne fark eder? Bu menapoz dediğimiz şey belirli bir yaşa gelince tak diye olan bir durum değil. Belirli bir yaşa gelince kadının doğurganlığı azalır, yumurtaları daha sağlıksız hale gelir ve bir süre sonra üreme sistemi tamamen durur. "kadınların yaşı ergenlikten itibaren sayılır" dediğiniz zaman işte böyle akıl dışı, mantık dışı durumlar ortaya çıkıyor. Bu durumda önünde iki seçenek var: Ya diyeceksin ki, "Kadınların yaşı ergenlikten itibaren sayılır" olayı tamamen biz Müslümanların uydurmasıdır. Bu durumda Hatice annen, Muhammed ile evlendiğinde 40 yaşında olmuş oluyor ve 40 yaşında bir kadının hamile kalması ise normal sayılabilecek bir durum(48-50 yaşında hamile kalmasına kıyasla) ama bunu dediğin zamanda Ayşe'nin 9-10 yaşında evlendiğini kabul etmiş oluyorsun. veya "Kadınların yaşı ergenlikten itibaren sayılır" olayı doğrudur, Ayşe validemiz 18 yaşında evlenmiştir. Hatice annemizde 48 yaşında 6 çocuk doğurmuştur. Allahü Teala istediktenden sonra 60-70 yaşında bir kadın bile çocuk doğurur. Hatice annemizin 48 yaşından sonra 6 çocuk doğurması ise Allah'ın mücizelerinden biridir diyeceksin ve işin içinden çıkacaksın. tercih senin.1 point
-
Ay takvimine göre mi, güneş takvimine göre mi yapılıyor bu yaş hesapları? Belki bilmediğimiz başka takvimlerde vardır.1 point
-
Merabayn. Şimdi, böyle bir konu açmak için önce Allah'a inanmak lazım. Ben değil. Sonra cehenneme inanmak lazım. O da ben değil. Ama ben her ikisi de var gibi, yani genel çerçevede konuşmak istiyorum. Bir üst level, insan 2.0 olarak. Anlayana selam olsun, anlamayan istirsin gitsin. Dünya hayatı insan için mutluluk endeksi 50'nin altındadır. Örneğin bende 3 filan. 100 üzerinden. Şimdi hiç var olmasak? Teoride 50. Yani aslında yok daz nötr değer 50'dir. 50'nin altında olursa, var olmamak daha evladır. Şimdi ben yoktum, mutluluk endeksim 50'ydi, doğru mu? Tamam yoktu da, mutluluk 50'nin üstü. Mutlu muydun? Hayır. Mutsuzluk 50'nin altı. Mutsuz muydun? Hayır. Bu zaten 50 değeridir. Şimdi bunu anladınız. Bu dünyada birisi eğleniyorsa o da Allah'ın kendisi. Sonuçta birisi eğlenmesi gerekiyor ve bu kişi insan değil. Fikren, fiziken, ahlaken tecavüze uğruyor, kobay olarak ya da şaklaban olarak kullanıp Allah'ı eğlendiriyor. Şimdi bunu yaparken bana sormadı. Benden izin almadı. Yok canım, sana eziyet eden diğer insanlar. Yersen. O istemeden yaprak kımıldamaz. Her gün Filistin'de, Ukrayna'da, Nil nehrinin kenarında (timsahlar tarafından) binlerce insan ve canlı öldürülüyor. Öldüren kim? Allah. Çünkü her zaman fail odur. Sen atmadın o attı. Sana bir suçlu tecavüz etmedi, Allah tecavüz etti. Seni bir asker yada katil öldürmedi, Allah öldürdü. Dolayısıyla, kombine bir çok suçtan dolayı, İzinsiz yaratıp beni / bizi mutsuz ettiği için, ayrıca cinayet, tecavüz, vsvs milyonlarca kez suçludur. Sonsuza dek cehennemde kalmalıdır. Peki. Cennet cehennem konusu nedir onu da bu taleple ilgili açıklayayım. Onu bununla suclayacağımızı bildiği için, ön almak için bizi cehennemle tehdit edip cenneti vaad ediyor. Cehenneme gitmesi gereken kendisi. Bu dünya zaten komple eziyet. Ne cehennemi..sen şaka mısın? Cehenneme sen git. Sonuna kadar hak ettin.1 point
-
Kip thorne tasarımında gördüğümüz şey karadeligin bizzat kendisi değil. Olay ufkunun dışında cereyan eden şeydir. Olay ufkundaki maddenin sıkışması sonucu ısınma ve bu ısınmadan dolayı ortaya çıkan ve yayılan ışıktır. Radyasyondur.1 point
-
Yani? Yeni bahaneniz bu mu şimdi? Kız çocukları 8 ile 13 yaşları arasında ergenliğe girer. Muhammed ile evlendiğinde Hatice 40 yaşındaydı. Eğer ki Hatice annen 8 yaşında ergenliğe girdiyse 40+8'den 48 yaş yapıyor yok eğer 13 yaşında ergenliğe girdiyse 40+13'den 53 yaş yapıyor. Yani bu durumda Hatice annen, Muhammed ile evlendiğinde 48 ila 53 arasında bir yaşa sahipti. Hadi diyelim ki 48 yaşında olsun. Muhammed'in Hatice'den kaç çocuğu oldu? 6 çocuk Şimdi sana sorarım; Hatice annen, 48 yaşından sonra 6 tane çocuğu nasıl doğurdu? Her sene bir çocuk doğurdu desek 54 yaşına kadar çocuk doğurmuş Hatice annen... Kadınlar zaten 45-55 yaş aralığında menopoza girer yani doğurganlık özelliği kaybeder. 48 yaşında bir kadının 6 tane çocuk doğurması sana mantıklı geliyor mu? Bak işte Ayşe'nin yaşını kıvıracağız derken yaptığınız onca formül, matematik hesabı nasıl oluyorsa Hatice'ye gelince tutmuyor! Ayşe'ye özel matematik hesabı yapıp sonrada "Arap toplumunda kadınların yaşı ergenliğe girdikten sonra sayılır" derseniz böyle ortada kalırsınız işte! ama tekrar diyorum siz Müslümanlar için hava hoş. Allah istedikten sonra 100 yaşındaki bir kadın bile çocuk doğurur diyip işin içinden çıkarsın yine...1 point
-
Hep derim; mal sahibi malından sorumludur. Yalın gerçeğin ta kendisi budur, gerisi ya masal ya da hikayedir.1 point
-
@Emre_1974tr Çok zorlama bir yorum olmuş senin ki. Cin gören var mı? Yok. Duyan var mı? Yok. Eeeee nerede o zaman bu cinler? Andromeda galaksisinde mi? Samanyolu gibi milyarlarca galaksi, dünya gibi trilyonlarca gezegen var. Nerede konaklıyor bu cinler?1 point
-
Ağırlıklı olarak Sünni kesime hizmet veren Diyanet kurumunun yetkileri genişletildi. Anayasa Mahkemesinin (AYM) iptal ettiği yetkiler AKP´nin girişimiyle meclise sunuldu ve meclisten geçti. Yeni yasaya göre Diyanet denetleme faaliyetlerini her(!) alana yayma imkanına sahip oluyor ve mesela sakıncalı gördüğü mealleri (nam-ı diğer Kur´an tercümeleri) toplatıp imha edebilecek. Adım adım Orta Çağdaki Ayrupa´nın durumuna gidiliyor. Zaten halihazırda kendinden olmayanlara karşı var olan tahammülsüzlük, yeni bir seviyeye yükseldi. Sadece kendi doğrularını kanunla, kanun hükmünde kararnamelerle insanlara dayatma peşindeler. Oldu olacak; Türkiye´nin dışındaki yabancı kaynaklı tercümelere de laf etsinler ve yaptırım uygulasınlar. Ellerinden gelse onu da yaparlar ya. Dinin/Dinlerin bir inanç meselesi olduğuna ve her insanın özelinde kalması gerektiğine kafaları basmıyor bir türlü. Bu nedenle dini siyasete alet etmekten medet umuyorlar. Diyanete verilen yeni yetkiler bunun bir göstergesi aslında. Kimbilir ileride daha ne türlü yetkilerle donatılacaklar. Kaynak: https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/diyanet-in-cumhurbaskani-nca-verilen-yetkilerini-aym-iptal-etmisti-meclis-te-yasalasti-diyanet-in-yetkileri-her-kuruma-yayildi-24055681 point
-
Apaçık olduğunu iddia etmesine rağmen sürekli yoruma muhtaç, sürekli açıklanmaya muhtaç, sürekli savunulmaya muhtaç bu kitabı ben okudum, hem de farklı dillerde. Resmen zaman kaybı.1 point
-
Hayır, Yazımda şöyle demiştim: ...yıldızların üzerindeki bu ateş ve ışınların, içinde bulunduğumuz imtihan dünyasında bile şeytanlara azap edici ve engelleyici olduğu açıklanmaktadır. Yani bazı kimselerin iddia ettiği gibi yıldızlar taşa falan benzetilmiyor veya meteorlardan bahsedilmiyor, yıldızların üzerlerindeki ateşten, sıcaklıktan ve ışıktan bahsedilmektedir. Ayrıca yıldızların üzerindeki bu ateş ortamının Cehennemi andırdığına da vurgu var . Zaten konuyla bağlantılı diğer ayetlerde olay açıklığa kavuşmakta...: CİN SURESİ 8. "Biz göğe gerçekten dokunduk da onu titiz ve güçlü bekçilerle ve kayıp giden ışınlarla/alevlerle doldurulmuş bulduk." 9. "Biz eskiden, onun, dinlemek için oturulan yerlerinde otururduk. Ama şu anda kim dinlemeye kalksa kendisini gözetleyen bir alev/ışık bulur." Saffat Suresi 6. Biz o yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsleyip donattık. 7. Ve her türlü inatçı-âsi şeytandan koruduk. 8. Onlar ne kadar çırpınsalar da o yüce konseyi dinleyemezler. Ve her taraftan atışa tutulurlar; 9. Kovulurlar. Ve onlar için, yakalarını bırakmayan bir azap vardır. 10.Bir söz kapan olursa, onu, delici bir ışın izler. Görüldüğü üzere atıştan kastedilen ışık/alevdir. *** Ve bu çalışmamda bahsettiğim ayetlerde anlatılan; yıldızların ışıktan/alevden atışlar yapması olayı da artık keşfedilmiş/görüntülenmiş olabilir: http://www.upi.com/Science_News/2016/10/06/Hubble-sees-star-shooting-cannonballs-into-space/9071475783632/ph2/1 point
-
Bu ayetleri okudukları halde inanmaya devam ediyorlar. Aynı üç maymun hikayesi ama biraz daha beteri. Görmezden geldikleri ayetlerden birisidir bu. Birde cin suresi var. Bu cinleri görüp duyan bir kişi bile yok.1 point
-
Din kuralları makama, zaman ve mekana göre değişmemeli. Değişiyorsa o din insan yapımı insanın zevklerine göre yapılmış bir din olur.1 point
-
"Yobaz" kelimesi oldukça yüklü bir anlam taşır ve genellikle olumsuz bir çağrışım yapar. Bu nedenle, bu terimi kullanarak bir grup insanı genellemek doğru olmaz. Her birey benzersizdir ve tek bir kalıba sığdırılamaz. Ancak, "yobazlık" olarak adlandırılan bazı tutum ve davranışları genel olarak şu şekilde sıralayabiliriz: * Önyargı: Farklı inançlara, kültürlere veya yaşam tarzlarına sahip kişilere karşı önceden var olan olumsuz düşünceler. * Kapanıklık: Yeni fikirlere, bilgilere veya bakış açılarına karşı direnç gösterme. * Toleranssızlık: Kendinden farklı düşünenlere karşı hoşgörüsüzlük. * Aşırılık: İnançlarını aşırı derecede savunma ve diğerlerini bu inançlara zorlama eğilimi. * Kendi grubuna bağlanma: Sadece kendi grubunun doğru olduğuna inanma ve diğer grupları dışlama. Bu özelliklere sahip kişiler genellikle: * Değişime kapalıdır: Geleneksel değerlere sıkı sıkıya bağlıdırlar ve değişimi tehdit olarak görürler. * Eleştiriye tahammülsüzdür: Kendi inançları eleştirildiğinde savunmaya geçerler. * Empati kurmakta zorlanırlar: Başkalarının duygularını anlamakta güçlük çekerler. * Genellikle otoriteye saygılıdırlar: Din adamları, siyasi liderler gibi otorite figürlerine körü körüne inanırlar. Tekrar belirtmek isterim ki, bu listedeki tüm özellikler her "yobaz" kişi için geçerli olmayabilir. Her birey farklıdır ve yobazlık, karmaşık bir sosyal ve psikolojik olgudur. Önemli Not: İnsanları etiketleyerek ve genelleştirerek onlara haksızlık etmekten kaçınmalıyız. Her bireyin kendi düşünce ve inançlarına saygı duymak önemlidir. Eğer bu konu hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, bir psikolog veya sosyolog ile görüşebilirsiniz. Bu konuda size nasıl yardımcı olabilirim? * Yobazlık hakkında daha detaylı bilgi mi arıyorsunuz? * Farklı kültürler arasındaki hoşgörü hakkında mı bilgi almak istiyorsunuz? * Kendi düşüncelerinizi ve inançlarınızı daha iyi anlamanıza yardımcı olacak kaynaklar mı arıyorsunuz? Lütfen sorularınızı çekinmeden sorabilirsiniz.1 point
-
Ne günlere kaldık. Robotlar bile gevezeliğe başlamış. Böyle giderse kafamıza daş yağacak.1 point