Jump to content

Eski ateist yeni soru işareti; UyusukKursun


UyusukKursun

Recommended Posts

Arkadaşlar öncelikle selamlar... Yıllar evvel ateistforumda bolca zaman geçirirdim. Üstelik yaşım oldukça gençti, şimdiki gençlere bakıyorum da benim o yaşlarımda ateistforumda o kadar zaman geçirmem bayağı olağan dışı bir durummuş. O günlerden bu günlere hala burada olan var mı bilmiyorum ama benim hayatımda çok şey değişti bunu anlatmaya geldim.

Yıllarca kendimi ateist olarak gördüm. Daha sonra pandeist olduğumu farkettim. Ancak son bir kaç yıldır da panteizmde demir attım(ya da öyle zannediyorum diyelim)

Sürecin neden bu şekilde ilerlediğini dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Dilim döndüğünce diyorum çünkü insan okudukça aslında kendisinin ne kadar yeteneksiz olduğunu da görüyor. Biraz okudum ve başka insanların anlatımda ne kadar yetenekli olduğunu benim de ne kadar yeteneksiz olduğumu gördüm :) bu yüzden şimdiden anlayışınıza sığınıyorum.

 

O yıllarda bir sloganım vardı; "leyleklerle gelmedim azraille gitmeyeceğim" diyordum. aslında hala böyle düşünüyorum. o yıllarda bilmediğim şey tarih boyunca birden fazla filozofun aynı minvalde görüşlerinin olduğuydu. mesela arthur schopenhauer de ölümden sonrası ve doğumdan öncesinin aynı olduğunu söylüyordu "After your death you will be what you were before your birth"

ama ben schopenhauer okumazdım ki... aklıma fikirler gelirdi ve sonradan aslında bu fikirleri beden daha önce bir çok insanın çoktan düşünmüş hatta dillendirmiş/kayıt altına almış olduğunu tesadüfen öğrenirdim. schopenhauer bunlardan sadece biriydi.

 

ateistforuma başladığımda lisedeydim, daha sonra üniversiteye başladım ancak ünivesiteden mezun olurken forumdan çoktan uzaklaşmıştım bile. askere gittim, 10 yılı aşkın süredir de iş hayatındayım ama forum bugün aklıma geldi.

foruma sormam lazım bugün ben neyim?

tahlil edebilmeniz için gerekli olan şeyleri kısaca nasıl anlatabilirim bilemiyorum ama deneyeceğim

her şey rüyalarımın çıktığını görmemle başladı. sürecin özeti aslında bu. rüyalarımın çıkması ile o güne kadar farkında olmadığım bir mekanizmanın var olduğunu gördüm. konu ile alakalı okumaya/düşünmeye başladım.

antik mısır ve carl gustav jung ile alakalı okumalarım konu ile ilgili oldukça faydalı oldu. mesela bu süreçte 1 dolarının üzerindeki piramidin tepesindeki gözün aslında gerçek anlamda göz olmadığını, bu gözün aslında beynimizin ortasında yer alan bölgeyi temsil ettiğini farkettim çünkü bu bölge bir göze benziyordu. antik mısırlılar bunu görmüştü adına da horusun gözü demişlerdi.

öte taraftan carl gustav jung okurken kollektif bilinçdışı kavramı ile tanıştım. junga göre gördüğümüz tüm rüyalar aslında insanın iyiliği içindi hatta kabuslar bile. milyarlarca yıllık genetik bir mirasın üzerinde oturduğumuzu ve evrimsel açıdan kodlarımızda yazan tecrübenin rüyalarımız vasıtası ile bize yardım ettiğini düşünüyordu. kollektif bilinçdışı kavramı ise bugün kripto paraların sırtını yasladığı block chain sistemi gibiydi. block chain sisteminde birbirinden bağımsız farklı bilgisayarlar tek bir işlemci gücü gibi çalışıyordu. jungun bahsettiği kollektif bilinçdışı kavramında ise beyinlerimiz aslında tek bir işlemci gücü gibi çalışıyordu. ezoterik yazılarda geçen vicdanın kapanmayan gözü bence buydu.

hala evrime inanıyorum

hala cennet ve cehenneme inanmıyorum

ama artık tanrıya inanıyorum

 

sadece fark şu benim inandığım tanrı aklınızda çizdiğiniz tanrı değil... 1 doların üzerinde de bu minvalde bir yazı var "in god we trust" bunun manası bence tanrıya inanırız değil manası bizim inandığımız tanrı...

 

konudan konuya atlıyorum ama anlatımımın iyi olmadığından  bahsetmiştim

 

rüyalar ikiye ayrılır

1) haberci rüyalar

2) haber niteliği taşımayan psikolojik rüyalar

 

haberci rüyalar da kendi içinde ikiye ayrılır

1) sembol vasıtası ile haber veren rüyalar

2) olayı doğrudan göstererek haber veren rüyalar

tanrının(kollektif bilinçdışının) lisanının ağırlıklı olarak semboller olduğunu düşünüyorum... tanrı dinler tarihi boyunca aslında semboller vasıtası ile bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. yani peygamberler yalancı değildi ancak anlattıkları doğru da değildi semboldü...

 

yine jung diyor ki aslında insanın içinde 2 benlik var biri ölümlü olan zayıf olan arzuları olan diğeri ise yaşlı adam milyarlarca yıllık tecrübesi ile her zaman orada olan... bu yaşlı adam rüyalarda ortaya çıkıyor ve semboller vasıtası ile bize yardımcı oluyor.

şeytan içimizdeki arzularımız bencil duygularımız hayatta kalma arzumuz vs

tanrı figürü ise içimizdeki yaşlı adamdı

 

gençken hep düşünürdüm tanrı şeytanın şeytanlık yapacağını bile bile onu neden yarattı diye

bu hikayenin sembolizm içerdiğini farkettiğimden beri

şeytanın bir gereklilik olduğunu gördüm

çünkü bizim içimizi yakıp kavuran arzularımız ve korkularımız olmasa hayata tutunma gibi bir içgüdümüz de olmayacaktı...

 

bizi yakıp kavuran bu şey ayrıca bizi hayatta da tutan şeydi

ama bunun peşine takılanlar dünyada cehennemi yaşarken

yaşlı adamı takip edenler dünyada cenneti yaşıyordu

 

tanrı aslında şah damarımızdan daha yakın (beyin-eye of horus-epifiz bezi)

ve evet gönülden gönüle de bir bağ var elbet(kollektif bilinçdışı)

 

 

morifik rezonansla tanıştım limbik rezonansla tanıştım

ve artık eminim bu dünyada tam olarak anlayamadığım farklı mekanizmalar var

 

işin komplo teorisi kısmına gelirsek illuminati denen örgütün bu mekanizmalara hakim olduğunu gücünü de buradan aldığına bile inanmaya başladım diyebilirim. onlar ne satanist ne şeytana tapıyor... her şey sadece sembol...

 

bize gerçek tanrıyı bile anlatmıyorlar çünkü bu cevherden faydalanmamızı istemiyorlar.

son olarak junga göre fikirler ormandaki hayvanlara benzer sırf onları gördüğümüz için bizim olamazlar veya onları biz yaratmış olamayız sadece görürüz der. yani jung fikirlerin kaynağının biz olmadığımızı söyler. bunu şöyle izah edebilirim; ciğerlerimiz oksijenin kaynağı değildir oksijeni kullanır junga göre beynimiz de zekanın kaynağı değildir beynimiz bir süzgece benzer o sadece kainattaki zekayı sentezler tıpkı ciğerlerimizin oksijeni sentezlediği gibi. biz fikirleri bizim zannediyoruz ama fikirler büyük işlemci gücünden geliyor; kollektifbilinç dışından biz bu gücü cenneti cehennemi olan tanrı zannediyoruz... halbuki tamamen farklı bir şey...

rüyalarda bize geleceği gösterebiliyor bu davranışlarımızı etkileyebildiği için olduğu kadar aşırı büyük bir işlemci kapasitesine sahip olduğu için de oluyor. hepimizi biliyor çünkü onu zaten biz oluşturuyoruz. davranışlarımızı etkileyebiliyor ve ayrıca büyük hesaplamaları yapabiliyor.

allaha inanan insanlar gözü örnek gösterip bu kadar mucizevi bir organ bir tasarımcı olmadan nasıl olabiliyor derler ya

o tasarımcı işte kollektif bilinçdışı ben buna inanıyorum.

 

okuyabilenlere teşekkür ederim umarım delirdiğimi düşünmezsiniz :) aklıma geldikçe bi şeyler ekleyebilirim...

 

 

 

 

 

Link to comment
Share on other sites

ekliyorum. tarihte hangi önemli şahsiyete bakarsanız bakın ona ilahi bir elin dokunduğunu görürsünüz.

her kim evrimsel açıdan insanlığın faydasına bir çıkış gerçekleştirmişse yükselmiştir

her kim evrimsel açıdan insanlığı zora sokacak bir çıkış gerçekleştirmişse çökmüştür

sadece şahsiyetler değil medeniyetler de bu mekanizma içinde yükselip çökmüşlerdir

 

hz muhammede yardım ettiği kadar gazi mustafa kemal atatürke de rüyaları vasıtası ile yardım ettiği açıktır.

 

o sizin neye inandığınıza neye inanmadığınıza bakmıyor

faydanıza bakıyor

o basamaklar çıkılacak

nasıl olursa olsun...

Link to comment
Share on other sites

Benim kitabımı oku, yine ateist olursun:

http://www.bilimvedin.net/ateizmi-anlamak-kitabini-edinme-secenekleri/

Ciddi söylüyorum. Kitap satıp para kazanayım diye demiyorum. Bir sürü ücretsiz indirilebilir kopyalarını da koymuşlar okurlar benim kitabımın sağa sola. Yayıncıyla zamanında konuştuk, bunları kaldırtmak için uğraşsak mı falan diye. Sonra da, zaten kar kaygısıyla yazılmış bir kitap olmadığından, bırakalım dursun dedik.

Ücretli alırsanız tercihimiz tabi. Bağnazlıkla yapılan savaşa ufak bir katkı olur.

Pek çok okur söylüyor, kitabı okumadan önce de dindar değildim ama agnostik, panteist, vs idim, kitabı okuduktan sonra kendime ateist demeye başladım diyen çok kişi var.

Link to comment
Share on other sites

9 saat önce, mantik yazdı:

Benim kitabımı oku, yine ateist olursun:

http://www.bilimvedin.net/ateizmi-anlamak-kitabini-edinme-secenekleri/

Ciddi söylüyorum. Kitap satıp para kazanayım diye demiyorum. Bir sürü ücretsiz indirilebilir kopyalarını da koymuşlar okurlar benim kitabımın sağa sola. Yayıncıyla zamanında konuştuk, bunları kaldırtmak için uğraşsak mı falan diye. Sonra da, zaten kar kaygısıyla yazılmış bir kitap olmadığından, bırakalım dursun dedik.

Ücretli alırsanız tercihimiz tabi. Bağnazlıkla yapılan savaşa ufak bir katkı olur.

Pek çok okur söylüyor, kitabı okumadan önce de dindar değildim ama agnostik, panteist, vs idim, kitabı okuduktan sonra kendime ateist demeye başladım diyen çok kişi var.

şuan hareketli iş hayatım yüzünden konsantre olup bir kitabı baştan sona okuyabilmem çok zor. belki de çalkantılı hayatım yüzünden değil de dikkat bozukluğum yüzündendir bilemiyorum kitap okurken çok zorlanıyorum. ama deneyeceğim.

 

bir de şunu söyleyeyim cenneti ve cehennemi olan bir tanrıya zaten hala inanmıyorum

inandığım şey somut bir şey

organizma bir bütün halinde hayatta kalmak, daha iyiye gitmek için bizim aklımızın almadığı başka mekanizmalar işletiyor diyorum

insanlar tarih boyunca bunu tanrı zannediyor diyorum

hala evrime inanıyorum çünkü artık görüyorum

 

tabii cevabını veremediğimiz hala bir çok soru var nedenini nasılına aklım ermiyor ama iliklerime kadar müdahalesini hissediyorum

 

bence insanı hayvandan ayıran şey sadece düşünmesi değil rüyalarını düşünmesi

bizi evrimsel açıdan diğer canlılarıdan öne çıkaran şey bence bu özelliğimiz

 

aslında bir çita da düşünür... avına bakar, plan yapar vs... ama hiçbir hayvan sabah uyandığında gece gördüğü rüyadan anlam çıkarmaya çalışmaz... bizi yukarıya taşıyan özelliğimiz bu...

 

evrimsel açıcan büyük fark yarattığına inanıyorum ve rüya olayının ilahi bir kanaldan değil de kollektif bilinçdışından geldiğine inanıyorum. hala metafizikle aram kötü yani :)

 

 

rüyalarınıza dikkat edin... 

Link to comment
Share on other sites

Nasıl yani?

Gördüğün rüyaların  gerçekleşmesi yüzünden, tanrıya tapmaya devam etmek mi istiyorsun?

Eee..bizler de ara sıra rüya görüyoruz. Ancak benim gördüklerimin hiç birisi gerçekleşmedi. Ne yapmalı bu durumda?:D

Artı; Muhammed isminin önüne "Hz" kelimesi ekliyorsan eğer, henüz İslam´dan sıyrılabilmiş değilsin. Hălă onun etkisindesin.

Link to comment
Share on other sites

On 05.10.2021 at 03:03, UyusukKursun yazdı:

öte taraftan carl gustav jung okurken kollektif bilinçdışı kavramı ile tanıştım. junga göre gördüğümüz tüm rüyalar aslında insanın iyiliği içindi hatta kabuslar bile.

Dostum Jung çok geçmişte kalmış bir isim. Freud'u ve Jung'u ben de okurum ancak ikisinin fikirlerinin bilimsel dayanağı yok. Dolayısıyla rüyaların öyle bir işlevi yok. 

Link to comment
Share on other sites

On 05.10.2021 at 13:42, UyusukKursun yazdı:

bence insanı hayvandan ayıran şey sadece düşünmesi değil rüyalarını düşünmesi

bizi evrimsel açıdan diğer canlılarıdan öne çıkaran şey bence bu özelliğimiz

aslında bir çita da düşünür... avına bakar, plan yapar vs... ama hiçbir hayvan sabah uyandığında gece gördüğü rüyadan anlam çıkarmaya çalışmaz... bizi yukarıya taşıyan özelliğimiz bu...

Uyku süreci bilinçdışının ihtiyacı olan bir süreç. Beden kadar beyin de yorulur. Uykudayken gün içinde yaşananlar, öğrenilenler ve düşünülenler; günlük ve uzun süreli dertlerin hepsi belli bir "proses" işleminden geçer. Uyanınca bunları düşünmek normaldir. 

 

On 05.10.2021 at 03:03, UyusukKursun yazdı:

çünkü bizim içimizi yakıp kavuran arzularımız ve korkularımız olmasa hayata tutunma gibi bir içgüdümüz de olmayacaktı..

Aslında hayatta kalma iç güdümüz içimizi yakıp kavuran arzularımızın ve korkularımızın ortaya çıkmasına sebep oldu, yani ters düşünmüşsün. 

Link to comment
Share on other sites

sayın kavak

gördüğüm rüyaların çıkması neticesinde cenneti ve cehennemi olan bir tanrıya tapmaya devam etmek gibi bir durumum ortaya çıkmıyor çıkmadı

yazdıklarımı bir daha okursan rüyaların evrimsel bir mekanizma olması ihtimalinden ve kaynağının jungun bahsettiği kollektifbilinç dışı kavramı olabileceğinden bahsediyorum

 

ne anlatmaya çalıştığımı anlamanız için önce jung okumanız lazım en azından kollektif bilinç dışı derken neyi kast ettiğini anlamanız lazım

 

benim gördüklerimin hiçbirisi gerçekleşmedi demenizin benim için bir anlamı yok

birincisi doğru söylemiyor olabilirsin

ikincisi bugüne kadar gerçekten rüyalarını takip etmemiş olabilirsin

üçüncüsü rüyalardaki sembolizmin dilinden anlamıyor olabilirsin

 

tekrar ediyorum rüyaların ilahi bir kaynaktan geldiğini söylemiyorum

yazdıklarımı okumuyormusunuz anlamadım...

 

 

 

sayın Plütoncu

jung ve freud rüyaları farklı değerlendiren insanlar

özellikle jungun son dönemi bambaşkadır

jungun ilk dönemi freuda benzerken

jungun son dönemleri hiç de geçmişte bırakabileceğiniz analizler değildir

jungun 2 dönemi vardır ben son dönemini ciddiye alıyorum

evet kimi rüyalar psikolojik temellere dayanıyor ancak ben rüyaların psikolojik temeli ile ilgilenmiyorum

 

uyku süreci bilinç dışının ihtiyacı olan bir süreç demişsiniz

bakın bilinç dışı başka bir kavram yanlış yerde kullanıyorsunuz veya bilmiyorsunuz.

 

evet uykuya ihtiyacımız var

ama nedenini fiziksel ihtiyaçlara bağlıyorsunuz

bu doğru ama sadece bu değil

 

bakın ister allaha inanın ister inanmayın(ben hala inanmıyorum) rüyalarınızın üzerine bir süre eğilin ve takip edin...

Link to comment
Share on other sites

@UyusukKursun

Anlattıkların çok muğlak. Çok nev-i şahsına münhasır. Sende başlayıp sende bitiyor. Üzerine üstlük başkalarının rüyalarında neler olup bittiğini de bilmiyorsun. Bu doğrultuda başkalarının daha senin doğru dürüst örnekleyip tasvir dahi edemediğin sembolik rüya imgelemlerin üzerinden sağlıklı bir algı oluşturmasını, üzerine de akıl yürütmesini bekleyemezsin. Bu da demektir ki daha ortada üzerine konuşacak bir şey yok. Değil senin onları eleştirmen.

Üzerine üstlük diğerlerinin rüyalarını da kati suretle bilmen mümkün olmadığına göre, bir genelleme de yapamazsın..

Rüyalarımı ben de takip ederim. Onları severim. Özellikle severim. Unutmamaya, indekslemeye çalışırım. Üzerine düşünürüm. Atmosfer(ler)i bambaşkadır çünkü. Sana belki on yıllar öncesinden hatırladığım rüyalar olduğunu, hatta rüyalarla ilgili serbest çağrışıma girdiğimde belki yıllar önce gördüğüm, hatta unuttuğumu bile unuttuğum imgelerin gözümün önüne gelebildiğini söylesem ne dersin..? Ne dersen de, fark etmez. Öyle çünkü.

Gelgelelim bunca süre zarfında gerçekleştiğini gördüğüm anlamlı tek bir rüya dahi olmadı. Gerçekleşseydi dahi önce onun "nev"ine bir bakardım. Velhasılı senin "sizde gerçekleşmiyor olması beni ilgilendirmez" dediğin kısım meselenin aslen nirengi noktalarından biri. Ha onlar doğru söylemiyor olabilirse, seninkine kim neden inansın o vakit tersinden bakınca? Seninkilerin de bir anlamı yok. Monolog değilse niyet.

Hiç bilincinin açık olduğu an ve aktif düşünmede olduğun bir halden uykuya ve rüyaya geçiş aşamasını, "an"larını takip ettin mi? Bunu belki çocuk uyutanlar bilir. Çocuk genellikle yanındakinin kendisinden önce uyumasını istemez. Çünkü korkar. Bu minvalde yanındakini uyuduğunu fark ettiği vakit onu dürter. Herkese her zaman olmamış olabilir ama olması da muhtemeldir. İşte tam da normal seyreden bir düşünce silsilenizin, bilincinizin yavaş yavaş kaymaya başlamasıyla birlikte nasıl olup da saçma sapan bir yerlere gittiğinin neredeyse an be an farkına varabilmeniz için, birinin tam o sırada dürtmesi falan gerekir. Hadise aslen şudur; bilincinizle birlikte iç-görünüz, düşünceleriniz üzerindeki inisiyatifiniz yiter, dizginler elinizden gider. Uykuyla birlikte ilgili bölgeler de inaktif olmaya başlar çünkü. Dizginsiz serbest çağrışımlarla birlikte çılgın atmaya başlarsınız. 

Hatta bunun daha güzel bir versiyonu vardır. Gözünüzden uyku akar ama çocuk zangoç gibidir. Masal anlatırken yavaş yavaş şaftın kaymaya, uyumaya başlarsın. İşte tam o sırada masalın, sen hala daha konuşup da onu anlatırken hem de, nasıl deli saçması yerlere gittiğini fark etmek gerekir bunu anlamak için önce. Rüyalar bu mekanizmanın, belki de "mekanizmasızlığın" en uç hali işte.

Ha diyecen ki bu psikolojik o haberci. O da senin kendi tanımın. Kimi bağlasın? Hem bu kollektif vb. bilinç(!) neden hep sembolik bir dil kullanıyor? Neden düz anlatamıyor? Bu işler neden hep uyurken oluyor da, uyanıkken düz vites açık seçik olmuyor, olamıyor!? Hep bir gizem, bir muamma. Hep o zeminde oynanır bu oyun. Neden? Çünkü en spekülatif mecra o. Salla babam salla.

Bu konuyu daha iyi anlaman için belki de şu sihirli mantarlar mevzularını biraz araştırman gerekebilir. Rüya sadece beynin bir sonucu. Bütün hepisini üreten beyin. Orada başlayıp bitiyor. Gereğinden fazla heyecana kapılmayın. İnsan zaten düşündüğünün üzerine düşünebildiği için, rüyalarının da üzerine düşünebiliyor. Evrimsel olarak da daha öne çıktığımız falan yok. Patron hala tek hücreliler ve bitkiler. Hangi öne çıkmak?!

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

11 saat önce, vostok yazdı:

@UyusukKursun

Anlattıkların çok muğlak. Çok nev-i şahsına münhasır. Sende başlayıp sende bitiyor. Üzerine üstlük başkalarının rüyalarında neler olup bittiğini de bilmiyorsun. Bu doğrultuda başkalarının daha senin doğru dürüst örnekleyip tasvir dahi edemediğin sembolik rüya imgelemlerin üzerinden sağlıklı bir algı oluşturmasını, üzerine de akıl yürütmesini bekleyemezsin. Bu da demektir ki daha ortada üzerine konuşacak bir şey yok. Değil senin onları eleştirmen.

Üzerine üstlük diğerlerinin rüyalarını da kati suretle bilmen mümkün olmadığına göre, bir genelleme de yapamazsın..

Rüyalarımı ben de takip ederim. Onları severim. Özellikle severim. Unutmamaya, indekslemeye çalışırım. Üzerine düşünürüm. Atmosfer(ler)i bambaşkadır çünkü. Sana belki on yıllar öncesinden hatırladığım rüyalar olduğunu, hatta rüyalarla ilgili serbest çağrışıma girdiğimde belki yıllar önce gördüğüm, hatta unuttuğumu bile unuttuğum imgelerin gözümün önüne gelebildiğini söylesem ne dersin..? Ne dersen de, fark etmez. Öyle çünkü.

Gelgelelim bunca süre zarfında gerçekleştiğini gördüğüm anlamlı tek bir rüya dahi olmadı. Gerçekleşseydi dahi önce onun "nev"ine bir bakardım. Velhasılı senin "sizde gerçekleşmiyor olması beni ilgilendirmez" dediğin kısım meselenin aslen nirengi noktalarından biri. Ha onlar doğru söylemiyor olabilirse, seninkine kim neden inansın o vakit tersinden bakınca? Seninkilerin de bir anlamı yok. Monolog değilse niyet.

Hiç bilincinin açık olduğu an ve aktif düşünmede olduğun bir halden uykuya ve rüyaya geçiş aşamasını, "an"larını takip ettin mi? Bunu belki çocuk uyutanlar bilir. Çocuk genellikle yanındakinin kendisinden önce uyumasını istemez. Çünkü korkar. Bu minvalde yanındakini uyuduğunu fark ettiği vakit onu dürter. Herkese her zaman olmamış olabilir ama olması da muhtemeldir. İşte tam da normal seyreden bir düşünce silsilenizin, bilincinizin yavaş yavaş kaymaya başlamasıyla birlikte nasıl olup da saçma sapan bir yerlere gittiğinin neredeyse an be an farkına varabilmeniz için, birinin tam o sırada dürtmesi falan gerekir. Hadise aslen şudur; bilincinizle birlikte iç-görünüz, düşünceleriniz üzerindeki inisiyatifiniz yiter, dizginler elinizden gider. Uykuyla birlikte ilgili bölgeler de inaktif olmaya başlar çünkü. Dizginsiz serbest çağrışımlarla birlikte çılgın atmaya başlarsınız. 

Hatta bunun daha güzel bir versiyonu vardır. Gözünüzden uyku akar ama çocuk zangoç gibidir. Masal anlatırken yavaş yavaş şaftın kaymaya, uyumaya başlarsın. İşte tam o sırada masalın, sen hala daha konuşup da onu anlatırken hem de, nasıl deli saçması yerlere gittiğini fark etmek gerekir bunu anlamak için önce. Rüyalar bu mekanizmanın, belki de "mekanizmasızlığın" en uç hali işte.

Ha diyecen ki bu psikolojik o haberci. O da senin kendi tanımın. Kimi bağlasın? Hem bu kollektif vb. bilinç(!) neden hep sembolik bir dil kullanıyor? Neden düz anlatamıyor? Bu işler neden hep uyurken oluyor da, uyanıkken düz vites açık seçik olmuyor, olamıyor!? Hep bir gizem, bir muamma. Hep o zeminde oynanır bu oyun. Neden? Çünkü en spekülatif mecra o. Salla babam salla.

Bu konuyu daha iyi anlaman için belki de şu sihirli mantarlar mevzularını biraz araştırman gerekebilir. Rüya sadece beynin bir sonucu. Bütün hepisini üreten beyin. Orada başlayıp bitiyor. Gereğinden fazla heyecana kapılmayın. İnsan zaten düşündüğünün üzerine düşünebildiği için, rüyalarının da üzerine düşünebiliyor. Evrimsel olarak da daha öne çıktığımız falan yok. Patron hala tek hücreliler ve bitkiler. Hangi öne çıkmak?!

 

siz hiç jung okudunuz mu? bence okumamışsınız... veya hiç antik mısır ile ilgilendiniz mi? bence ilgilenmemişsiniz...

bakın herkesin rüyası kendine minvalinde laflar edip ortada bir standardın olmadığını söylüyorsunuz ama işin aslı hiç de böyle değil

tuhaf bir şekilde hepimiz için aynı anlamda olan semboller var

misal bereket tanrısını bilirsiniz

rüyanızda erekte erkek cinsel organı görmeniz bereketin habercisidir

neden?

çünkü ancak karnı tok sırtı pek erkek erekte olur

 

bunun gibi sürüyle örnek var ve bunları görmeniz için jungun analizlerini okumanız lazım

yani standardı var hatta bu durum jungun 2. döneme geçişini ve rüyalara bakış açısını değiştiren şey

o da bunu ömrünün 2. yarısında farkediyor

 öyle bir hasta ile karşılaşıyor ki hastasının gördüğü vizyonların tıpa tıp aynısını iran mitolojisinde tesadüfen buluyor ancak hastasının o konuya vakıf olma ihtimali bile yok

bundan sonra sembolizmin standardını görmeye başlıyor(arketipler)

 

ayrıca her rüya haberci de diyemeyiz elbette

 

ben size ilahi bir kanalı ispata düşmedim

ben size evrimin nasıl işlediğini anlatmaya çalışıyorum ve evrimin farketmediğiniz mekanizmaları olduğunu söylüyorum

 

allaha inanan insanlarla 2004-2005 yıllarında atesitforumda göz üzerine tartışmalar yapıyorduk

bu kadar enterasan ve komplike bir organ nasıl tesadüfen varolmuş olabilir diyorlardı arkasında bir "akıl" var diyorlardı

o akıl yani tanrı zannettikleri şey kollektif bilinç dışımızdı

ısrarla bu dünyada farklı mekanizmaların varolduğunu söylüyorum

Link to comment
Share on other sites

Şu an, Plütoncu yazdı:

Açıklar mısın çok merak ettim bilinçdışı ne demekmiş? 😅

Rüyaların bilinçdışıyla alakasız olduğunu söylemezsin umarım. 

canım sen bilinç altından bahsederken bilinç dışı yazıyorsun.

kötü niyetli değilsin ama alaycı tavrın hoş değil.

Link to comment
Share on other sites

14 saat önce, UyusukKursun yazdı:

rüyalarınızın üzerine bir süre eğilin ve takip edin...

Rüyalar çok anlamsız şeylerdir. Rüyalara anlam yüklemeye çalışmayın. Bilinçdışının uykuda kendi kendine debelenmesidir, bir şeylerin habercisi veya işaretçisi değildir. 

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

1 dakika önce, Plütoncu yazdı:

Rüyalar çok anlamsız şeylerdir. Rüyalara anlam yüklemeye çalışmayın. Bilinçdışının uykuda kendi kendine debelenmesidir, bir şeylerin habercisi veya işaretçisi değildir. 

bu senin görüşün 

 

ve bu görüş nokta niteliğinde başka fikrin yoksa neyi tartışıyorsun bu sayfaya uğramayı bırakabilirsin.

Link to comment
Share on other sites

Şu an, UyusukKursun yazdı:

bu senin görüşün 

ve bu görüş nokta niteliğinde başka fikrin yoksa neyi tartışıyorsun bu sayfaya uğramayı bırakabilirsin.

Ben bu gibi konularda kendi görüşlerimi yazmam. Bilen bilir, bu sitede beni tanıyanlar var. Bu gibi konularda yazdıklarım bilimseldir, ben kendi kafamdan bilgi yaratıp sizlere satmam. Benim en büyük ilgi alanım psikoloji, spesifik olarak da evrimsel ve biyolojik psikolojidir. Aynı zamanda nöroloji de okurum. Dolayısıyla buraya yazdıklarım okuduğum kitaplardan ve makalelerdendir. 

Alaycı tavrım da bir özelliğim, karşıdakinin bilgilerini ciddiye alamıyorum bazen. 

 

Link to comment
Share on other sites

15 saat önce, UyusukKursun yazdı:

sayın kavak

gördüğüm rüyaların çıkması neticesinde cenneti ve cehennemi olan bir tanrıya tapmaya devam etmek gibi bir durumum ortaya çıkmıyor çıkmadı

yazdıklarımı bir daha okursan rüyaların evrimsel bir mekanizma olması ihtimalinden ve kaynağının jungun bahsettiği kollektifbilinç dışı kavramı olabileceğinden bahsediyorum

Sayın Çok bilmiş

Senin yazdıklarını bir daha okumaya hiç niyetim yok, okuduk işte. Yanıtım da yukarıda. Bence sen yazdığım o üç cümleyi tekrar oku, çünkü anlamamakta direnen sensin.

 

15 saat önce, UyusukKursun yazdı:

ne anlatmaya çalıştığımı anlamanız için önce jung okumanız lazım en azından kollektif bilinç dışı derken neyi kast ettiğini anlamanız lazım

Emrin olur. Başka bir arzunuz  var mı?

15 saat önce, UyusukKursun yazdı:

benim gördüklerimin hiçbirisi gerçekleşmedi demenizin benim için bir anlamı yok

Elbette yok, çünkü işinize gelmiyor.

15 saat önce, UyusukKursun yazdı:

birincisi doğru söylemiyor olabilirsin

Bu ithamı sana geri iade ediyorum. Adama bak ya; doğruyu söylemiyor muşum.

15 saat önce, UyusukKursun yazdı:

ikincisi bugüne kadar gerçekten rüyalarını takip etmemiş olabilirsin

Kendi kendine gelin güveyi olmayı iyi beceriyorsun gibi.

15 saat önce, UyusukKursun yazdı:

üçüncüsü rüyalardaki sembolizmin dilinden anlamıyor olabilirsin

Zırva!

15 saat önce, UyusukKursun yazdı:

 

tekrar ediyorum rüyaların ilahi bir kaynaktan geldiğini söylemiyorum

yazdıklarımı okumuyormusunuz anlamadım...

Sayın Çok bilmiş

Okumasaydım yazmazdım zaten.

Peki, sen neden Muhammed´e "Hz " ile hitap ediyorsun?

Rüyana falan mı girdi yoksa?

 

Link to comment
Share on other sites

Ateizm bilinç seviyesinden geri dönüş yoktur.

Ya akıl hastası olacaksın, ya da hiç ateist olmamış olacaksın.

Ateizm, materyalizm gerçeklik tanımlamasının bir ürünüdür.

Materyalizm aslında objektiflik, nesnelliktir (nesne ve obje madde demektir)

Gerçekliği etrafa saçılmış geometrik şekiller olarak düşünürsen (yani her yerde kareler, üçgenler, çizgiler olan bir manzara olarak düşünürsen)

Materyalizm (nesnellik, objektiflik) bu şekillerin çizgi ve köşelerine odaklanıp analiz eden bir bilinç seviyesidir.

Bu seviyenin bir sonucu olarak da Ateizm ortaya çıkar.

 

Ancak Materyalizmin zıttı olan ve tüm inançların babası olan (dinler de dahil) bir saçmalık var.

Buna idealizm deniyor.

İdealizm gerçeklikte gözlemci ve gözleminin ana unsur olduğunu söyler.

Yine aynı örneğe geri dönelim.

Gerçekliği etrafa saçılmış geometrik şekiller olarak düşünelim.

Materyalizm temelli bir bilinç bu şekillerin köşe ve çizgilerini seçer odaklanır, analiz eder.

Bilim de buradan çıkmıştır.

 

İdealizm hastalığı bulaşmış bir bilinç etrafa saçılmış bu geometrik şekillerin çakışmalarından, sıralanmasından oluşan şekilleri, şablonları seçer.

Bir düzen, bir mesaj, bir mana şüphesine kapılır.

BU da inanca, madde dışı, fizik ötesi vs denilen saçmalıklardan bahsetmeye yol açar.

 

Ateizmden geri dönüş yoktur.

Sen nesnelliğe (ateizme) mümkün olduğu kadar çok yaklaşmış ama idealizm hastalığından kurtulamamış bir bilinçsin.

Hiç Ateist olmadın ki.

Link to comment
Share on other sites

8 saat önce, Ateist-Bakış yazdı:

Ateizm bilinç seviyesinden geri dönüş yoktur.

Ateist olduktan sonra dindarlığa dönenlerin veya böyle iddiada bulunanların samimi olduğuna benim de pek inanasım gelmiyor. Ne değişti de "tanrı varmış" edebiyatına yeniden başlıyorlar?

Tanrıyı mı görmüşler, duymuşlar veya hissetmişler?

Yoksa rüyalarına girmiş olmasın?:D

Sanırım ölüm korkusu bazılarına çok ağır geliyor ve bu yalın yok olup gitme gerçeğini bir türlü kabullenemiyorlar.  Bu nedenle kendilerini bir nebze olsun avutan bir şeye ihtiyaç duyuyorlar. Hasılı güvenli bir liman arayışındalar.

Link to comment
Share on other sites

  • 5 months later...
On 05.10.2021 at 03:15, UyusukKursun yazdı:

ekliyorum. tarihte hangi önemli şahsiyete bakarsanız bakın ona ilahi bir elin dokunduğunu görürsünüz.

her kim evrimsel açıdan insanlığın faydasına bir çıkış gerçekleştirmişse yükselmiştir

her kim evrimsel açıdan insanlığı zora sokacak bir çıkış gerçekleştirmişse çökmüştür

sadece şahsiyetler değil medeniyetler de bu mekanizma içinde yükselip çökmüşlerdir

 

hz muhammede yardım ettiği kadar gazi mustafa kemal atatürke de rüyaları vasıtası ile yardım ettiği açıktır.

 

o sizin neye inandığınıza neye inanmadığınıza bakmıyor

faydanıza bakıyor

o basamaklar çıkılacak

nasıl olursa olsun...

İşte sorun da bu zaten. Tanrıyı ispat etmek için kendini referans alman doğru değil. Hiç düşündün mü kar yağarken İsviçre'de manzara ne kadar keyiflidir. Tanrıya şükürler olsun ...

Ama diğer tarafta kar yağarken Afganistan da , Kırım'da ,Tibet'de yaşamanın  ne kadar zor olduğunu da yaşayan bilir. 

Hindistan'da düşük kastta doğan bir kız çocuğu açlık yüzünden seks ticaretine atılıyor. Veya Türkiye'de yobaz bir ailede doğan çocuk dayak yiye yiye büyüyor.

Bunlar fırsat eşitliği olmadan verilecek kararlar değil. Eğer herkes eşit fırsata sahip olabilseydi  ... 

Herkes milyarder olamaz ama herkes fakirlik sınırının üzerinde yaşayabilir ve iyi eğitim alabilir.

bence tanrı rüyalardan çıkıp fırsat eşitliğini sağlamalıdır.

 

 

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Sign in

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...