-
İçerik sayısı
3.544 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
391
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by evrensel-insan
-
Qua olarak demektir. Bunun temeli "qua being qua" ile Aristo ile baslamis Plato ile gelismistir. Kisaca qua "bir seyin o olarak dile gelmesidir" yani dile getirenin kendi oznel ve subjektif gorusunu/tarafini icermez. Tarihte bu icerikte ilk kez, Paul Kurtz "Eupraxsophy" adli eserinde kullanmistir. Bende qua felsefesini "bir seyin ne oldugunun o olarak aciklanmasini" izah ettim. Ben sana "ne yazdiginin farkinda degilsin" demedim ki, sadece senin dusunce yonelimini algilamak adina sorular sordum, henuz de sorularima bir yanit alamadim.
-
Simdi ne yazacaksan, butun bu bilgi ve dusuncenin getirdigi temelinde yaz. Elestireceksen de, neresini neden ve nasil elestirdigini ortaya koy. Boylece konu ve kavramlar daha bir detaylansin ve senin bilgi ve dusuncelerin temelinde ben de yeteri kadar algilanamayan yerleri, daha bir algilanir kilar hale getireyim.
-
Numenal "Insanlasamamak" Konusu Herseyden once "insanlasamamak" tamamen insanoglu turu ve birine ait bir numenal yeti kullanim ve paylasim sorundur. Bu sorunun temeli maddesel/nesnel degil; dusunsel/ozneldir. Yani insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, onun bir soyutlamasi ve bu soyutlamasinin evrensel ayniliktaki yapilanis ve isleyis sorunudur. Bu soyutlama daki insanlasamama sorunu, insanoglunun tum kurgusal (felsefe, bilim ve din) verileri, degerleri ve tabularinin getirdigi; sabitlik, sahiplik, kesinlik icerikli sorgulanmazlari, on kabulluleri icin gecerlidir. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, ona dogumdan itibaren giydirilen, dogal zihiyet ve dogal ego elbisesidir. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, bu elbisenin bilimsellik ve dogallik kisvesi altinda vucudun ayrilmaz bir parcasi yapilmis olmasi ve boyunduruktur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, evrensel aynilikta yapilanan ve isleme konan koken ve temellerinin, insasnoglu turunu ayirici, bolucu, kutuplastirici bir icerige sahip olmasidir. Her ayrimin ve ayrimciliginin cikara, guce ve otoriteye dayanmasidir. Insanoglu turu ve birini insanlastirmayan bu zihniyet, bilincalti bir yonlendirim ve yaptirim urunudur. Bir insanoglu turu ve biri disi, nesnel/oznel guc arama ve bu guce kendini teslim etme, ona karsi kendini caresiz kilma urunudur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, bu insandisi ve insanlikdisi etik ve metafizik yonlendirim ve yaptirimlarin; insanoglu turu ve birinin varligini yok sayma, gale almama, onemsememenin verdigi yasami harcatma, cikar ve ayrimcilik degerleri temelinde kullanma ve yasamin disindaki herseyi yasamin onune koyma urunudur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, evrensel ayni kokenin temelleri arasi ideolojik inancsal dogruluklarin "benimki dogru" savasidir, tartismasidir. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamayi, yaratilissal, tanrisal, inancsal, dogrusal, ideolojik, mistik, doga ustu ve dunya otesi icerikli, spekulatif ve epistemoloji ustu icerikli, guya bilimsel ve inancsal teoriler, tezler, hipotezlerdir. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, dogal zihniyetin dogal egosunun temeli akilciligin, bencilligi, bananeciligi, bireyciligi, sadece kendi/cikari v.s. icin, herseyin mubahligi, akilciligin kendine emir kulu, kole aramasi, akilciligin teslim alma/olma icerigi ve akilcilik ufkunun tursellige ulasamamasi ve bir olarak kalmasi urunudur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, bilimsel olamamak, bilimsel metod kullanamamak, bilime inanci, inanca bilimi katarak bilim ve bilimselligi, inancsalligin dogruluguna peskes cekmek ve yamamak urunudur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, nihilizm hicciliginin ve yukumsuzlugunun, emperyalist zihniyetin tanriyi oynamasinin, kutuplar ustu bir akilcilik ile kutuplari biribiriyle savastirabilmesinin ve kutbun birbirine zit her iki ucunu da beslemesi ve desteklemesi, kendisini de bir koruyucu/kollayici hakem pozisyonunda gosterebilmesinin bir urunudur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, bilgisizligin, bilincsizligin,farkindasizligi n, verilene ya harfiyen uymanin, ya da karsi olmanin, kendini kendi kendini kandirarak insanlik adina bir goreve yuklenildigine ideolojik olarak inandirilan dogrunun urunudur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamasi, akla gelen her turlu insanlikdisi olgunun, siddetin, iskencenin, cinayetin, katliamin, vahsetin, kinin, nefretin, acligin, yoklugun, savaslarin, ustunlugun, ayrimciliginin ustunlugunu dile getirmenin, her turlu ideolojik iktidar ugruna, yalanin, dolanin, kandirmacanin, vicdansizligin v.s. urunudur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, bilimi ve dogalligi cikar icin kullanimin, toplumlari ve birleri dusundurtmemenin, robotlastirmanin, cemaatlestirmenin, onlari insandisi guclere ideolojik, teolojik, dini, teleolojik, mistik, spekulatif, doga ustu ve dunya otesilik kurgulara teslim edisin bir urunudur. Yani, insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, insanoglu turunun bolunmez, mustakil parcasi birinin kendi kendini kendi iradesiyle, sorgulamamasinin, degerlendirmemesinin, insanlasmanin yolunu bulamamasinin, aksine; kolaya kacip, bilincaltinin yonlendirim ve yaptirimlarina teslim olmasinin, kendi birini ve turunu algilayamamasinin, bilinclenememesinin, rahatsizlik duymamasinin, zarar gordugunun bilinc ve farkinda olamamasinin sorunudur. Kisaca, insanoglu turu ve birinin insanlasamamasi, kendi soyutlamasinin her turlu sorununu algilayamamasinin ve turun biri olarak insan temelli tursel bir devrimi, soyutlamasi uzerinde gerceklestirememesinin ve bunu yasam ve iliskisine, sistem ve duzenine kurum ve kurumlasmasina tasidigi ve yonlendirim yaptirim olarak uygulamali kildigi gozlem veren ve yansiyan bir urunudur. Insanoglu turu ve birinin insanlasamamasinin, sorunu da cozumude soyutlamada yatmakta, evrensel ayniliktaki yapilanis ve isleyisin koken ve temellerini algilamakta ve temellerden degil, kokten baslayan bir devrimde yatmaktadir. Insanoglu turu ve birini insanlastirmayan soyutlamasinin insanlastirilmasi, ancak birinin kendinden baslayan kokten devrimi ile mumkundur. Bence, bu mesaji okuyan her yazar arkadasin; kendinden baslayarak "ben neden insanlasamiyorum?" sorusunu ve "benim insanlasmam nedir ve bunu nasil gerceklestirebilirim?" sorusunu ve de kendinin insanlasmasini onleyen ve ona dogumdan itibaren verilen her soyutlamanin, soyut ve somut temellerini kendi algisi, rahatsizligi, gordugu zarar temelinde ele almasi ve sorgulamasi, bu soyutlama devrimi icin, esastir. Tabi, bu insanlasamamaktan rahatsizlik duyanlar ve zarar gorenler icin gecerlidir. Boyle bir sorunu oldugunu dusunmeyen, insandisi ve insanlikdisi bir degere zihniyetini teslim etmis beyinler icin, ya icinde bulundugu duzeyde, kendini adadigi ideolojik inancsal dogrusunun savasimini vermek, ya bananecilik, ya da yasanan bir mutluluk v.s. bilinc altinin hissettirdikleridir. Oyuzden duzeyi, ideolojik inancsal dogrusu ne olursa ve hangi konuda olursa olsun, sorun rahatsizlik yasamayan bir beyin icin, bu mesaj algilanmaya musait degildir.
-
Qua Felsefesinin zihinsel olarak ve matematik/mantiksal bilgi temelinde ilk ortaya atan akim, bilincsiz ve farkindasiz olarak nihilizmdir. Cunku nihilizm oncesi, hersey ne'ye ve seyin neolduguna dayaniyordu.. En buyuk karsitlik ta, en son marx ve Engels'in ortak ortaya attigi emek/sermaye, uretim sahipligi/paylasimi, isci sinifi/burjuvazi karsitliklariydi. Diyalektik monizmin, Hegel monizmi idealizmi, Marx aciklamali materyalizme tasinmisti. Nihilizm oncesi olan Qui (Kim) felsefesidir. Fakat ilginc olan kimin degil, insanoglunun nenin uzerine yogunlasmasi, kendi ortaya attigi ne'yi temel ve taban almasi ne bakis acisindan yola cikmasiydi. E. Kant ilk defa, ne ile kim farkini fenomen ve numen olarak ortaya koymus, fakat ve maalesef kimi yani numeni Yaraticiya, tanriya bahsetmisti. Iste nihilizmin ilk defa neni sifirlamasi ve kimin bir soyutlamasi olarak ortaya koymasi hem qui felsefesinin, aslinda qua oldugunu ortaya koymus hem de bilimsel qui'nin nin onunu acmistir. Gerci nihilizm, insanoglu tarihinde dogal zihniyetin asli qui temelli fakat qua olarak algilanan her turlu bilgi temelini en buyuk karsitliga tasimis ve bu karsitlik diyalektik olarak insanoglu tarihini insanlik ve insan adina kana boyamistir. Cunku, nihilizm kim olarak insanoglu turu butununu degil, insanoglu turu biri olan bireyi one cikarmis ve onu turune rakip kilarak bireyci akilciligin dogal zihniyet olarak cikmazinin son duragina imza atmistir. Iste qua felsefesi nihilizm sonrasi, insanlik tarihinde neden kime donusumun, insandisi ve insanlik disindan insan ve insanliga donusumun zihinsel kapisiniacmistir. Cunku, Qui felsefesinin dogal zihniyetine aykiri ve tezat olarak, aslinda qui felsefesinin olmadigini ve qua felsefesinin ise olmayan qii felsefesinin bir soyutlamasi oldugunu ortaya koymustur. Hem ne olarak quayi yerine oturtmus, hem de qui ve numen olarak E. Kant'in tasnriya bagisladigi kimi, asil sahibi olan insanogluna geri dondurmus ve boylece kim sorusuna insandisi ve insanlikdisi bir guc aramadan ve gerek duymadan, insanoglunun kendisinin kim oldugunu ortaya koymustur. Bu aynizamanda dogal zihniyetin kim ozneli ne nesneli diyalektik yonteminin de sonudur. Sonucta kimin ortaya attigi neyin diyalektigini ortaya koyan dogal zihniyet, kime yanit bulamamistir ve en uc noiktasi kimi ortaya koymak yerine kimi ortaya atan E. Kant'in kimi yaraticiya, tanriya yok temelli ateist bir yaklasimla care bulmustur. Ustelik yok dediginin de ne oldugunu ve neye yok dedigini bilmeden ve bilincine varmadan. Iste qua felsefesine kadar, insanoglunun zihniyeti dogal olarak qui den yola cikmis, ama bunun bilincinde olmadigi icin, bunu yaraticiya vermis ve sadece ne uzerine yogunlasmistir. Qui konusunda kendi turunun ve birinin varligini algilayamamis ve kendi turu ve biri ustu bir gucu tarihler boyu her temelde yaratici ve tanri yapmistir. Iste qua felsefesi bu tersligin duzelticisi, kimin kim oldugunun aciklayicisi ve neyi ortaya koyan kimin bilimsel cevabini epistemolojik olarak vericisidir. Oyuzden qui si insan ve insanlik olmayan dogal zihniyet ile, quisi sadece ve sadece epistemolojik olarak insan olan qua felsefesi farki algilandiginda ve bilince ciktiginda da, dogal zihniyetin sonu olacak ve yerini insansal zihniyet ve asil neyi ortaya koyan kim alacaktir. Iste qua felsefesi, insanoglunun tarihinde kendine donus, kendini bulus, kendine varis, kendini algilayis ve kendinin qua'yi ne olarak ortaya koydugunun ve baska bir ortaya koyan bir qui olmadiginin farkina varis felsefesidir. Bu da ancak, epistemolojik olarak simdiye kadar insanoglunun dogal zihniyeti ile kendine ve algiladigi herseye verdigi zararin rahatsizligin ve sorunun temelini algilamaktir. Cunku neyi tartisan insanoglu, bu neyi tartisanin kiminin kendi oldugu ve bu tartismanin yaraticisinin kendi oldugu bilincine ve baska kim aramaya ihtiyac duymamaya ve kendi ustu bir kim gucu yaratmaya gerek duymamaya algi olarak varabilecektir. O yuzden, qua felsefesi, dogal zihniyetin kiminin kimin kim oldugunu algilamadan ortaya koydugu ve tartistigi neyi yerli yerine oturtmakta ve insan ve insanlik tarihinin insanoglu temelli dogal zihniyetinden arinis ve kurtul;usunun onunu acmaktadir. E.kant ile insanoglunun ufkuna giren, nihilizm ile en buyuk catismalara yol acan bu zihniyetin elde edimi icin insanoglu qua felsefesi ile farkina varacagi yasamini kazanacak ve yasayip, yasatma bilincine erecektir. Qua felsefesi, insanoglu tarihinde insanoglunun dogal zihniyetinden, insan ve insanligin zihniyetine donusumunun baslangic noktasidir. Iste insanoglunun insanligi ve evrenselligi ise, ancak bu bilinc ve farkindaliktan sonra zihinlerde sorgulama olarak yerini alir. Oyuzden qua felsefesi, insanin ve insanligin ve de onun her turlu soyutlamasinin ve de bilginin bilimsellik ile inancsallik farkini ortaya koyumunun felsefesidir.
-
Qua Felsefesi Nedir? Insanoglu fenomeninin numenal yetisi ile, disaridan bakis acisi ve notr algisi; Bilindigi gibi, felsefenin hangi dali olursa olsun, bir ideolojik inancsal tartisma alanidir. Felsefenin tartisma alani olmasinin tek sebebi, konu ne olursa olsun; onu ortaya atanin kendine bilincli, ya da bilincsiz olarak aldigi bir tartisma tabanindan konuya yanasmasidir. Orneklersek, eger konu varlik tartismasi ise, yani ontoloji; tartisma felsefesinin temel ve tabani tartisan kisinin kendi subjektif tabanidir. Yani, ya madde den yola cikar, materyalist, nesnel objektif yanasir. Ya dusunceden yola cikar, idealist, oznel subjektif yanasir. Ya pozitivizmden yola cikar, pozitivist, isimsel ve subjektif yanasir. Ya gercegi, nesnellestirir, ya gercegi oznellestirir. Bu her turlu etik tede boyledir. Ya otoriteden yana, ya egodan yana bakar, ya da nihilisttir. Ya marxist, sosyalist, emperyalist, fasist, anarsist, milliyetci, ulusal, liberal v.s. yanasir. Tanrinin varligi konusunda, ya teist, ya antiteist, ya ateist, ya da agnostik yanasir. Isin ilginci, yazar genelde hangi tabandan ve nasil yanastiginin kendi de bilincinde degildir. Tum bu yanasimlarin, ortak bir noktasi vardir; o da ideolojik ve inancsal, ayrimci yanasimdir. Yani kendi subjektif bakis acisindan yola cikarak, ya indirger, ya da butunler. Iste konu ne olursa olsun, bir oznenin bu yanasimi; ayrimci, ideolojik ve inancsal yanasimdir. Halbuki tum bu yanasimlari ortaya atanin kendisi olan insanoglundan yanasmak ise, butun bunlari icerir ve butun bunlara ayrimci bir ideolojik inancsal acidan bakmaz. Qua felsefesi, bir oznenin,oznesinin ayrimci ideolojik/inancsal bakis acisini konuya katmadan disaridan ve notr algili bakis acisidir. Mesela; Din felsefesinde, bir dini temelden, ya da dinsiz bir temelden degil de, dini felsefenin ne oldugunu tum felsefeleri ile birlikte ve hic birinde yer almadan, gozlem olarak ortaya koyar. Ayni sey teoloji icinde gecerlidir. Teolojik bir tabandan degil; teolojinin ortaya atilmis tabanlarinin gozleminden yola cikarak, teolojiyi gozlem olarak ortaya koyar. Ayni sekilde, ontolojinin de bir tabanindan degil; ontolojik olarak ortaya atilmis her tabanin gozleminden ve ontolojinin ortaya koyumundan yola cikar. Bu etik (milli, dini, ahlaki, siyasal, toplumsal, sosyal v.s.) her turlu yonlendirim ve yaptirimlar icinde boyledir. Yani, kisaca tartisilan her turlu tabanin bir taban olarak tartismasini yapmaz, aksine; tartismada yer alan tum tabanlari gozlem ile ortaya koyar. Qua felsefesinin, en onemli yani; eger basarilabilirse, oznenin her hangi bir sekilde tartistiginin tabaninin ne oldugunu ona algilatmaya calisir. Cunku, tartisan genelde, ya tartistigi tabani ad olarak bilmekte, ya da bilmemektedir. Kisaca ornek verirsek, mesela; kisi tanrinin varligini/yoklugunu tartismakta ama; nasil bir tanriyi tartistiginin bilincinde olmamaktadir. Ya da ateist oldugunu soylemekte, bunun antiteizm ile farkini algilayamamaktadir,ya da ateizmini sirf bir dini inanistan ayrilis uzerine kurmaktadir. Konu aslinda, bir insanoglu oznesinin tum yasam ve iliskilerindeki her dusunce ve davranisini iceren bir konudur ve bilinc, farkindalik gerektirmektedir.
-
Gozlemi oldugu gibi ortaya koymak, qua felsefesidir. Yani sorunu sorunun disindan ortaya koymak. Bir seyin ortaya qoa felsefesi ile konumu, onun savunusu ya da karsi cikisi anlamina gelmez. Cunku ortaya koyum da ortaya koyanin kendi degerleri yoktur. Iste bu ortaya konulan sorunun gozlemi zaten insanoglunun zihinsel/davranissal insanlasamamis olmasinin gozlemidir. Yani dogal/fenomenal zihniyetin gozlemi. Beni anlamak demek, ortaya konan sorunu algilamak demektir. Zaten sorun algilandiktan sonra, sorunun cozumu yani insanlasma, evrensellesme, bilimsellesme ve bilissellesme devreye girer.
-
Benim insanoglu dedigim, homo sapiens sapiens. Yani GORUNUSU ADLANDIRILMIS OLAN. Konu homo sapien sapiens'in zihinsel/davranissal olarak insanlasamadigi konusudur. Cunku basta bunun farkinda ve bilincinde degildir. Konuya her turlu olumsuz yanasip yanasmamak senin bilecegin is. Sen simdinen pesin hukmunu vermissin. Bu da bu konuda bilgi ve dusunce uretememen demektir.
-
Orda dur haci, hic bir insanoglu ustelik ne oldugu goreceli olan bir kotuluk sifati ile dogmaz. Bu insanoglunu dogalliga mahkum etmenin yaninda, INSANOGLU AYRIMCI IRKCILIGIDIR. Insanlastiracak olan insanlasmanin bilincine varmis olacak olan kisinin kendisi. Kimse kimseyi insanlastiramaz. Bir kisi kendi gerekli gordugunde kendini insanlastirir. Iste bu yazilarin da anlami budur. Yani insanlastirmanin geregini ve yolunu gostermek. Yalniz kimseye bu zorla verilemez. Bu zaten evrensel-insan zihniyeti ile celisir. Konu "ustun insan" degildir, bu da AYRIMCI BIR IRKCILIKTIR. Insanoglu fenomen olarak her yonuyle 0 zihniyet ile ve esit dogar. Her turlu kavramsal bilgiyi de yasamdan ogrenir. Iste buradaki sorun, ogrenilenin sadece ego elbisesi oldugudur. Yani SAHTE BENLIKTIR. Iste bunun farkina ve bilincine varan, once kendinde bu sahte benligi ve degerlerini sorgular, iliskisinde de sorgulanmasinin onemini ve geregini vurgular. Hic bir insanoglu SIFAT ILE DOGMAZ ve KIMSE KIMSEDEN USTUN DEGILDIR. Sadece her bir insanoglu beyninin farkli duzeyi insanoglu yasam ve iliskisi acisindan, FARKLAR MOZAYIGIDIR. Iste bu degersel farklarin ne oldugu neden verildigi ve neye yaradiginin v.s. sorgulanmasi, onlasrin her turlu ayrimcilik temelinin de eliminesi olacaktir.
-
Neye gore insanoglu fenomenini hayvan fenoimeni ile ozdeslestiriyorsun? Daha dogrusu neden insanoglu fenomenini baska bir fenomen ile ozdeslestirme ihtiyaci duyuyorsun? "Son noktasina kadar bilincli" derken neyi kastediyor ve bilincin son noktasini neye gore saptiyorsun? Tanriya o bilinci, onu aklinda yaratan insanoglu vermiyor mu? Yani tanrilastiran insanoglu degil mi? Neden tanrilastirma yerine, insanlasma/insanlastirmaya yonelmiyor? Insanoglunun "cevre ve zeka siniri" nedir ve kim neye gore bunu saptar?
-
Bir insanoglunun sifatsal ne oldugunun ortaya konmasi, her bir algi bilgi ve bilinc duzeyine gore degisir. Biruisi icin bir dusunce/davranis iyi olurken, digeri icin kotu olabilir. Ayni sey "guzel/cirkin-dogru/yanlis" v.s. icin de gecerlidir. Ustelik bir kisi kendi yasaminda bile bu sifatlari degistirebilir. Bir zamanlar "iyi ya da kotu" v.s. dedigine, bir zaman sonra tam tersini "kotu ya da iyi" diyebilir. En guzel ornegi teizm ve ateizm duzeyinin ayni kisideki iz dusumudur. Yani teistken ona iyi gelen dusunce ve davranisllar, ateist olunca kotu gelmeye baslar ya da tersi. Burada onemli olan sifatlar ve sifatsal yakistirmalar degil; bir insanoglunun ortaya koydugu dusunce ve davranisin, insanlik evrensellik bilimsellik ve bilissellik adina ne sagladigidir. Cunku burada insanlik ortaktir. Iste zihinsel devrim de zaten insanoglu fenomeninin bu temelde zihinsel/davranissal insanlasmasi v.s. adina kendini ve beynindekileri sorgulamasi ve yenilemesidir. Ustelik bu surekli suregelen bir surectir. "Evrimci ve devrimci sorgulama" da bu detayli aciklaniyor.
-
Iste o yuzden insanoglu fiziginin tasidigi beynin insana yakismadigindan ve zihinsel/davranissal insanlasmadan bahsediyoruz, ya. Kisaca zaten insanoglu senin dedigin her turlu ozelligi dogal/fenomenal zihniyet olarak tasiyor. Burada soylenmek istenen, bu zihniyetin insanliga yakismamasi ve insanoglunun kendi zihinsel devrimini kendisinin yapmasini saglamasi. Yoksa insanoglu kendine giydirdigi ego elbisesi ile, zaten her turlu zihniyeti ve davranisi tasir. Iste onemli olan bunun insanoglunun insanligina yakismadigidir. Bu da sahte edo elbisesinin farkindaligi ve insanoglu fenomeninin insanlik selfi yani kendisinin bilinclenmesi gerektigidir. Ben insanoglunun hersey oldugunu zaten kabul ediyorum. Benim mucadelem, insanoglunun kendi yani zihinsel/davranissal insanlasmasi cabasidir. Iste beynin numenal yetisi ve onun kendini her turlu sorgulamasi da burda devreye girer. Cunku insanoglu fenomeninin zihinsel ve davranissal insanlasmasi EVRIMSEL DEGIL, DEVRIMSEL; FIZIKSEL DEGIL, ZIHINSELDIR.
-
Bu da eylem hedefinin, insanoglunun fizikselligi degil; zihinsel/davranissal yonu demektir. Yani dusunce ve bilgi, dusunce ve bilgi ile yazisir. Kisiler sadece onlari somutlastiran vucutlardir.
-
Bilginin bilimsel ve bilissel olani olgu. Iste bilimsellik ve bilissellik, diger bilgilerden ve sinirlama ve sonlamalardan GECERLILIK, YANLISLANABILIRLIK, YENILENEBILIRLIK VE DEGISIM olarak farklilasiyor. Buradaki GECERLILIK OLGUSAL, YANLISLANABILIRLIK GOZLEMSEL YENILENEBILIRLIK HEM OLGUSAL HEM GOZLEMSEL DEGISIM ISE; DONUSUMSEL, BASKALASIMSAL VE OLUSUMSALDIR. BU DURUM DAIMI YANI SUREKLI SUREGELEN BIR SURECTIR. Iste bu farklilasma, fenomeni sinirsiz, sonsuz ve daimi kildigi gibi; gozlemi, bilgiyi ve algiyi da sinirsiz ve sonsuz ve de daimi kiliyor. Tek fark fenomenin bu sinirsizligi, sonsuzlugu ve daimiligi KESINTISIZ, gozlemin, alginin ve bilginin sinirsizligi, sonsuzlugu ve daimiligi KESINTILI. Iste bu kesintiyi veren de bilimsel ve bilissel olarak olgu ve gecerlilik; kesintiyi kaldiran da bunun gozlem ile yanlislanabilirligi. Iste bilgideki bilimsel ve bilissel fark bu KESINTININ GECERLILIGI dir. Diger her turlu bilgi de, bu KESINTI KALICIDIR. Yani mutlaktir, sonludur, kesindir, degismezdir, tektir, ilktir baslangici ve sonu vardir v.s. kisaca zamansaldir. Metafizik temelli, yani varliksal, ontolojik materyalistler/nesnel gercekciler ile, metafizik temelli, varliksal, ontolojik idealistler/oznel gercekciler ve pozitivistler/isimciler; ayni sekilde metafizik temelli yaraticilar, fizik oteciler, teolojik ideoloji ve inanc sahipleri ve hatta etik formel ve diyalektik mantik savunuculari ve de klasik bilimciler, yani bilimin temelini varlikta ontolojide arayanlar mesela materyalist diyalektik "bilimciler" kesintinin gecerliligini algilayamazlar. Cunku kesintiyi kalici kilarlar. Iste epistemolojinin (bilgi ve her turlu ve de bilimsel/bilissel bilim ve felsefesinin) bil kokeni ve insanoglu yapilandirilmisligi ile, metafizigin var, ol ve inan kokenli yapilandirilmisligi farki,tam da budur.
-
Ben kimseyi hic bir sey icin zorlamam. Zaten zorlamak butun bunlara terstir. Herkes kendi beynince kendi duzeyince kendini degerlendirir ve kendince ne lazim ise onu yine kendi alir.
-
Bunun oncesi sonrasi yok, hepsi biribirine bagli ve biribirini tamamlayan eylemler. Ayrica zihinsel/davranissal insanlasmak icin, once insanoglu varligi bilinci ve de birey bilinci gerekir. Cunku bu eylemleri kendi beyninde ve yasam/iliskisinde gerceklestirecek olan her bir bireyin kendisidir. Butun bunlarin temelide, bilincine varilan eglemlerin; insanoglu adina gozlem vermemesidir. Yani gozlem veren, insanoglunun insanlasamadigi, evrensellesemedigi, bilimsellesemedigi ve bilissellesemedigidir. Iste bunun farkindaligi, zaten rahatsizligi zarari ve sorunu getirir. Bu temelde de sorgulama baslar. Tabi bilincli ve devrimci sorgulama. Iste insanoglunun diger ugrasilari bunun temelinde olarak, kendi disinda kalanlari gozlemlemek ve kavramsal bilgi turetmek, bilimsel olarak ta bu bilgiyi gozlemi gelistirmektir. Zaten insanoglu kendini yeniledikce, kendi disinda kalan fenomenler ile de onlari koruyucu ve kollayici bir iliskiye girer. Kendi bunyesinde kendi yarattiklari ile kendi kendi ile savasacagina, kendini bilgiye ve gozleme verir. Teknigini bilimini bilisselligini gelistirir. Kendine ve turune yarari olmayanin, hic bir seye yarari olmaz.
-
Ben hic bir seyin esiri degilim. Dedigim gibi senin ufkun bir esaret aradigi icin, herkesi de kendin gibi bir seye esir zannediyorsun. Sen daha benim yasam felsefemin ne oldugunu bile bilmeden bosa konusuyorsun. Yasam felsefesi yasami olanlar icin gecerlidir, senin gibi birileri ya da bir guc tarafindan yasatilanlar icin degil. O yuzden su dusunce platformunu daha fazla kirletmeden bir konu ve kavramda bilgin dusuncen varsa yaz, yoksa da sus otur. Kendi aklinin dar ufkuyla "sen susun/busun" temelli spekulasyon yapmaktan da vazgec. Cunku hem kendini desifre ediyorsun, hem de yazilanlari algilayamadigin ortaya cikiyor. Evet, gozlem veren fenomenin, gozlemi alan alginin ve kavramsal bilginin sinirsizliginda benim de beynimdeki her turlu bilgiyi yenilemem sinirsizdir. Dolayisi ile benim yasam felsefem insanlassmak, evrensellesmek, bilimsellesmek ve bilissellesmek adina yapilan her turlu sorgulama temelinde sinirsizdir. Senin gibi bir ideolojik inancsal ve metafizik bir dogma sahibi degilim.
-
Haaci, benim isim senin gibi suclamak ve polemik yapmak degil. Sen kendi olmayan bir golge olarak zaten baskasini degerlendiremezsin. Ancak kendi dusuncen temelinde kendi dogrularina uymasi icin zorlarsin, cunku sen esir olmus bir biatcisin. O yuzden senin "sun" ile biten ve kendi akil yoksunlugunu ortaya koyan suclamalarina yanit vermek bana yakismaz. Cunku benim ne sana ne de algilayamayana kendimin ne oldugunu ispat etme gibi bir durumum yok. Zaten verdigin "sun" lu yanitlar senin, bilgisizligini ve dusuncesizligini ortaya koyuyor. O yuzden senin polemik davetine icabet etmeyecegim ve sana "yok ben o degil, buyum" gibi bir polemik karsiti verecegimi dusunuyorsan da yaniliyorsun.
-
Aksine ben senden 20 sene ilerdeyim ve ustelik gitgide de aramizdaki zaman farki aciliyor. Cunku ben yenileniyorum, sen ise cagdisi olarak gitgide inancin temelinde geriliyorsun. Zaten yanit verememen de bunu gosteriyor.
-
Bak ben kendimi boyle yeniliyorum ve oluceye kadar da devam edecegim. Evrimci ve Devrici Sorgulama Daha onceki mesaj ve basliklarda, sorgulama olabilmesi icin; bir rahatsizligin, bir zararin ve bir sorunun algilanmasi gerektigini daha once belirtmistim. Simdi de, bu mesajda; sorgulamanin evrimci(bilinc altinin, bilinci zorlamasi) ve devrimci (bilincin, bilinc altini zorlamasi) iliski, bag ve farklarini ortaya koyacagim. Herseyden once bir dogumun, dunyanin hangi cografya ve toplumunda olursa olsun, o toplumun verdigi tabu ve degerler ile kisinin yetistigini ve buyudugunu hatirlamak gerekir. Bir kisi, eger kendisine verilen bu deger ve tabularla buyurken, sadece verilenleri uyguluyorsa; mutlu, huzurlu ve rahattir.Eger bir huzursuzluk, rahatsizlik duymaya baslamissa, bu once bilincalti olarak meydana gelir ve kisiyi huzursuz, mutsuz etmeye baslar. Cun ku kisi bilincalti olarak denilenleri uygulamaktan bir rahatsizlik duymakta, bir terde aklinin be verilenlerin dogruluguna inandirmakta sorun yasamaktadir. Iste bu yasanan sorun, kisiyi direk olarak uygulamakta olduklarinin tam tersine, karsitinayoneltir ve kisi, inandiklarinin dogrulugunu teyit etmeye, kendini bu dogrulara inandirmaya yonelir. Ya kendi kendini tatmin eder ve tekrar, verilenlerin dogruluguna inanarak huzur bulur, ya da aklini verilen dogrularin tam tersini yapmaya yonelterek, dogruyu yapilanda degil; ona karsi cikmakta, onu red etmekte bulur. Toplumda bu sekilde bir dusunceye ve davranisa yonelmis kisiler, toplumun gozunde ve algisinda "aksi, isyankar, itirazci, soz dinlemez, yaramaz v.s." temelli toplumun "uygun gidisatina" uymayan kisiler olarak algilanirlar ve toplum genelde bu tip kisilere "suphe, endise v.s." ile bakar. Hatta bu kisiler, ya toplumsal bir sorun olurlar, ya ailelerinden ayrilmak zorunda kalirlar ve de genelde toplum tarafindan distalanirlar. Burada kisinin, boyle bir yasam ve iliskide nasil bir yol alacagi, tamamen kisinin, bu isi ne yone yonlendirecegi, ya da topluma uyarlayacagi temelinde degisiklik gosterir. Iste buraya kadar anlatilan kisim, sorgulamanin evrimci kismi ve bilincaltinin bilinci zorlama kismidir. Devrimci sorgulama ise, basta birey bilinci gerektirir. Yani kisinin, kendi varliginin bilincinde ve farkinda olmasi, kendi kararlarini kendine verildigi gibi degil de, kendi insiyatifi ile almasi ve kendi varligini yasam ve iliskilerinde ortaya dusunce ve davranis olarak koyabilmesi ve bu konuda kararli,azimli davranabilmesidir. Yani toplumsal kisilikten, vatandasliktan ve toplumun bir biri olmaktan kurtulmus bir bilinc ve farkindaliktir. Iste bu duzeye gelmis bir kisi, verilenlerin, karsitini dusunmek ve uygulamak yerine, verilenlerin ne oldugunu, neden uygulanmasi gerektigini, bunlarin kendisine ne saglayacagini v.s. sorgulamaya baslar. Iste bu sorgulama, devrimci sorgulamadir. Cunku burada, ne bir bilinc alti rahatsizligi vardir, ne de bir bilincalti zorlamasi. Burada olan, bilincin; kisiyi her yonuyle, ne yapmasi hakkinda verilenleri degil; kendi kararlarini uygulamaya yonlenme vardir. Iste bu yonlenim, ister istemez kisinin her bilincalti uygulamasinda, bunun kendi karari olup olmadigi sorusunu ortaya atacak ve kisiyi sorgulamaya itecektir. Iste bu noktadan sonra, bilinc; bilincalti bir uygulamayi yerine getirmeden once "bu benim uygulamam mi olacak?" sorusu ile bilincalti uygulamayi uygulamadan once, bilinciyle sorgulayacaktir. Bu asamanin bir ilerisi, artik uygulama oncesidir. Yani kisi daha uygulama asamasina gelmeden once, tum bilinc altini bilinciyle sorgulayacak ve bilincalti uygulamaya gecmeden, bilinci ile o uygulamayi onceden kendi karari ile kontrol edecek ve yonlendirecektir. Iste bu asama "bana dogumdan itibaren verilen hersey bir sorun" algisini getirecek ve kisi, bilincaltindaki her verileni bilinci ile sorgulayacaktir. Bu bilincin bilincaltini sorgulamasinin bitecegi yer,kisiye gore degisir. Ama, genelde biten yer; kisinin aklinin kendini inandirdigi dogrusunu uygulamadaki, sorunsuzlugu, rahatligi ve huzur/mutlulugudur. Bu devam ettikce de, sorgulamaolmayacaktir. Buradaki en buyuk sorun, kisinin kendisine verilen dogumdan itibaren her degeri sorgulamasi yaninda, kendi sorguladiklarini sorgulamayarak bilincaltina atmasi ve KENDI BILINC ALTINI BILINCSIZ OLARAK KENDI YARATMASIDIR. Cunku bu asama, kisiyi bencil, ayrimci, egoist, cikarci v.s. kisaca bireyci akilci kilacak ve kendi aklinin inandigi dogrularini sabitliyerek, sahiplenerek sorgulamadan bilincaltina atacak ve bu seferde bu bilinc altinin uygulama emri altina girecektir. O yuzden bilincin, bilincaltini sorgulamasi ve tekrar bilinc alti sorununu yaratmamasi icin, bu sorgulama sadece verilenler degil; kendi inandigi dogrularinin da sorgulanmasiyla devam ettirilmelidir. Yani, bilincin onu herhangibir aklin inandigi dogru ile tikanmamali ve sinirlandirilmamalidir. Bu da zaten, bireyin bilinc olarak surekli suregelen surec icinde bilinclenmesi demektir. Unutmamak gerekir ki, her mutluluk, huzur v.s. o konudaki sorunlarin, ertelenmesi ve bilincalti yonlendirimine birakilmasi demektir. Cunku insanoglunun her turlu yapilandirilmisliginin yapi ve isleyisi sorundur. Bu sorundan da, ancak bu yapilandirilmis yapi ve isleyisin evrensel koken ve temellerine erisilerek ve algilayarak ve de onlarin disina cikarak kurtulunabilir. Cunku, her noktalama, kesinlik, mutlaklik, sahiplik, sabitlik, dogruluk v.s. aklin inancidir ve sorunun ertelendigi ve de bilincaltinin yonetimi ele gecirdigi yerdir. Burada en onemli yol gosterici, ..e gore konusudur. Yani neye/kime gore sorundur, rahatsizliktir,zarardir? Iste burada, tum bu yapilandirilmis yapi ve isleyisin bir insanoglu urunu oldugunu algilarsak ve insanoglu disinda bir guc aramaz ve ...e gore belirlemezsek; herseyin ...e goresinin insanoglu turu oldugunu algilariz. Buradan da sorunun, insanoglu turunun zihniyet olarak insanlasamamasinin sorunu oldugu algilanir. Iste her birey bilinci almis kisinin,bilincli ve farkinda olarak bilinc altini bilince cikarmasinin altinda yatan neden, insanoglunun yapilandirdigi zihniyetin, insansal/evrensel yonlendirimi, sorgulanmasi ve degisimidir. Iste bir birey, bilincli ve farkinda olarak, zihniyetini insanlasmaya yonelttigi surece sorunu, rahatsizligi ve zarari algilar ve bilincalti devreye girmeden, bilincli olarak insanlasmaya yonelir. Bu da zaten bir surekli suregelen bir surectir ve noktalamali, huzur, rahatlik v.s. de sorun da soz konusu degildir. Cunku bilincin duraganligi degil; (mutluluk ya da rahatsizlik), surekliligi ve hareketi soz konusudur. Yani ne rahatsizliktan yola cikilmistir, ne de rahatliliktan; bilincli ve farkindalikli olarak insanoglunun yapilandirdigi yapi ve isleyisin zihinsel devriminden yola cikilmistir. Iste bu devrimin "oldu" su yoktur, sadece devrimci zihinsellik ile yasam ve iliski surmek vardir. Ustelik bu yasam ve iliski, kisiyi yonlendiren ve kontrol eden, bilincaltinin degil; aksine, kisinin bilincli ve farkinda olarak kendi kendini kontrol ve yonlendirmesidir. Zihnini insanlastirmaya yonelik. Iste birey bilincinin, tursel duzeyi ve farkindaligi bu bilinctir.
-
Ben sen miyim, ki! Bak yukarida yazdim. Ben kendimi 20 sene once yeniledim ve insanlik evrensellik bilimsellik ve bilissellik yolunda da yenilenen kavramsal bilgi temelinde yeniliyorum. Yani senin yapamadigini yapiyorum.
-
Daha ilk cumlen senin bilgin ve dusuncen olmadigini ortaya koyuyor. Ben kendimi 20 sene once yeniledim ve insanlik evrensellik bilimsellik ve bilissellik yolunda da yenilenen kavramsal bilgi temelinde yeniliyorum. Yani senin yapamadigini yapiyorum. Daha okudugunu bile anlamiyorsun, ben bilimin temelinin FENOMEN OLDUGUNU DEGIL, FENOMENIN GOZLEMI OLDUGUNU SOYLUYORUM. Dogru senin ufkun hayvan ile sinirli oldugundan, insanoglunu algilaman onun duzeyine cikman ve onun dilini kyullanabilmen cok zor.
-
Bir sey ogrenebilmek icin once bilgi ve dusunce sahibi olmak gerekir. Ben tanri aramayi her hangi bir seyi tanrilastirmayi ve insanoglununu baska bir seyle ozdeslestirmeyi birakali en az 20 yil oldu. Darisi senin basina.
-
Kimin neyi anlamadigi ortada. Dogru senin icin insanlasma konusu yoik ve olamaz, cunku sen varliginin bilincinde degilsin. Dogru iste boyle INSANLASAMAYANLAR, KENDILERINI BASKA SEY YAPARLAR. Sen aleni insanliga hakaret eden bir kendinin ne oldugunun bilincinde olmayansin. Bir de utanmadan kurandaki hakaretlere karsi cikiyorsun. Sen kendi hayvanligini ortaya koy da, beni katma. Cunku herkes sen gibi bilincsiz degil.
-
Genis kapasite beyninin oldugunun farkinda olanlar ve bu beyni dusundurenler icin gecerlidir. Bu da ufuk demektir. Yani sende olmayan. Sen ancak baskalarini sucla. Cunku verecek ne bir bilgin ne de dusuncen var.
-
Tabiu sorulara verilecek bilgi ve dusunce olmazsa, sorular "aptalca" olur. Hayir ben bir hayvan da degilim, madde de kul da kole de, meta da mal da. Ben bir insanogluyum. Senin sorunun bilimselligin bile ne oldugunu algilayamamak. Bilimsel olarak insanoglunu aklin inandigi herhangibir seyle ozdeslestirmenin bir anlami yoktur. Cunku bilimsel olarak ne en kucuk ne de en buyuk bilinebilir. Sadece gelinen epistemoklojik duzey en kucuk ya da en buyuktur. O yuzden insanoglunu bir en kucuk ya da bir en buyuk ile ozdeslestirmek, insanoglu varliginin bilincsizligi demektir. Ateizmin temeli bilim degildir. Ateizm felsefi metafizik ve teolojik bir durustur. Sen daha ateizmin ne oldugunu bilmiyorsun. Bilimin temeliFENOMEN DEGIL, GOZLEMDIR. Bu temelde herhangibir tanrinin/yaraticinin/akilli tasarimcinin v.s. BIR GOZLEMI YOKTUR. Cunku BOYLE BIR FENOMEN YOKTUR.