
Kahin
Üyeliği silinmiş kullanıcı-
İçerik sayısı
304 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
5
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by Kahin
-
@somebody Sana iltifat olur diye düşündüm. Evet, bu benim için bir kompliman olurdu! Bin kez ispatlanmış bir şeyi burada birkez daha anlatmaya çalışmak zaman kaybıdır. Kanıt yok, değil mi? Işığın olmadığını düşünüyorsan olmadığını sen ispatla. Tercüme edeyim: Eğer allahın var olmadığını düşünüyorsan, o zaman bunu kanıtla. Burada ileri zekalı olduğunu kanıtladın! Not: Yokluğun varlığı ispatlanamaz!
-
@somebody "Geri zekalı" kelimesini niye sildin?
-
@somebody Entelektüel gevezelik yapma. İleri zekalı olduğunu göster!!!
-
Işık hızı diye bir şey yoktur, bu sadece hayal gücünün bir ürünüdür!!! Işık = Konsept! Hız = Konsept! Işık hızının ne anlama geldiğini aşağıdaki bağlantılarda zaten açıklamıştım: Işık hızı nedir ve ışık hızı var mıdır? Hız var mı? Ve Zaman, zaman yalnızca gezegenin hareketini (uzamsal değişim, uzunluk) tanımlar. Biz insanlar, kendi ekseni etrafında dönen ve güneşin etrafında dönen gezegenimizin hareketini sayarız. Gezegenin zamanı (hareketi) güneşe göre ayarlanmıştır. Bileşenler (ikinci, dakika, saat, gün, hafta...) sadece düşünce dünyamızın parçalarıdır, gerçek fiziksel dünyanın değil. Fiziksel dünya yalnızca objelerden oluşur. Diğer her ''şey'' insan yapımı fikirler ve kavramlardır. Konseptler (kavramlar) fiziksel olarak gerçek değildir, sadece bizim zihnimizden cıkmadır. Evrenin başlangıcı ve sonu yoktur. Ucu bucağı, yanları yoktur. Sonsuz boyutta sonsuzluktur, evren. Insanın zamansal hayal gücü: hatırlanan geçmiş algılanan şimdi (insan sadece şimdide yaşar!) hayal edilen gelecek Geçmiş ve gelecek, düşünme aygıtımızın saf düşünce kurgularıdır ve gerçeklikle hiçbir ilgileri yoktur! Evren ve zaman öncelikle 'zihnin düzenleme kalıplarıdır'. Zaman = Konsept! Eğer ışık, hız ve zamanın var olduğunu düşünüyorsanız, lütfen bunu burada kanıtlayın! Dikkat: bunu hiç denememenizi tavsiye ederim, çünkü kişi kendini aptal durumuna düşürecektir!
-
@hegel Bunların yanında eğer insanlar her hayal ettiği ve inandığı şeylerin üzerine tutkuyla gitmeseydi şimdi hiçbir bilimsel teknolojik gelişme olmamış olurdu. Buna katılırım; şunu da eklemek isterim: hayal ettiği ve inandığı şeyler nesnelere dayanır, yani insanlar nesneler hakkında düşünmüştür ve onlar hakkında düşünür. Ve bilimsel teknoloji mühendislik bilimine aittir. Mühendislik bilimi uygulamalı bir bilimdir. Geri bildirimli bir bilim - çalışmanın sonunda bir ürün yaratılır. Bu ürünlerden bazılarını her gün kullanıyoruz. Mühendislik bilimi gerçek dünya (nesneler) üzerine inşa edilmiştir.
- 38 yanıt
-
- 1
-
-
@Mantılı Yine aynı fenomene tanık oluyorum. Öncelikle seninle kavramlara yüklediğimiz anlamlar konusunda anlaşmamız lazım. Yanlış anlamadıysam inanç kelimesini sadece "hiçbir dayanak olmadan, körü körüne inanmak" olarak algılıyorsun. Hayır, çünkü doğada önce bir Nesne (bilgi) gelir, sonra inanç gelir. Eğer bir nesne yoksa, ne hakkında bir inanç yaratabilirsin? Örneğin Büyük Patlama'ya inanan herkes, sadece proton ve elektron nesnesinden oluşan evreni inançla yorumlar. İnança dayalı teorileri için kesinlikle hiçbir kanıtları yoktur. Tıpkı evrenin allah tarafından yaratıldığını iddia eden dindarlar gibi. Aradaki tek fark, allah'a inananların sadece işitsel iddialarda bulunmasıdır, bu bilim kurgu bilimcileri ise var olmayan kavramları kanıtlamak için ek olarak teknoloji ve matematiksel formüller kullanmaktadır. Bir konseptin varlığı onun doğru veya yanlış olduğunu göstermez. "Konseptler var değil" diyorsun. Doğada sadece nesneler (objeler) vardır. Örneğin, zaman, enerji, gölge, ışık, dalga, kara, delik gibi kavramlar (konseptler) obje değildir. Onlar biz insanların bir şeyi tanımlamak için kullandığımız kavramlardır, var değildirler! Gezegen, güneş, ay, su, bitki, hayvan ve insan bir objedir. Bir obje (örneğin su) yalnızca algılanabilir, asla düşünceden ortaya çıkmaz! Dün, yarın, hafta, yıl, kilo, gram, metre, aşk, yukarı, aşağı, bir, iki, üç vb. kavramları kullandığımızda hemen herkes bunların ne anlama geldiğini bilir. Günlük yaşamda yönümüzü bulabilmemiz için bu konseptlere ihtiyacımız var. Obje = biçime ve lokalizasyona sahiptir (diğer objelere göre konumu belirlenebilir). Konsept = lokalizasyon yok = soyut, hayali, var değil. Objelerin özellikleri vardır: Yükseklik, uzunluk, genişlik, eğrilik, yaş, erime noktası, yoğunluk, sıcaklık, hareket ve deformasyon. Bir konsept bir objeye dönüşemez ve bir obje de bir konsepte dönüşemez! Eğer bilim yapmak istiyorsan, bir obje ile bir konsepti birbirinden ayırt edebilmen gerekir! Ancak bunu yapabildiğinde kurgunun nasıl yaratıldığını deşifre edebilirsin! Hayal gücünü kullanarak yeni fikirleri keşfetmekle ilgili bilimin hiçbir sorunu yoktur. Şimdiye kadar hangi bilgi (nesne) sadece hayal gücüyle ortaya çıkmıştır? Sadece tek bir örnek yeterli! Benim ortaya koyduğum tek iddia uzayda tespit edilen amino asitlerin dünya haricinde hayat olabileceğine dair çok kuvvetli bir delil teşkil ettiği, en azından ihtimalleri arttırdığı iddiasıdır. Bu iddiamı da bilimsel bir makale ile destekledim. Bunu hala reddedebilirsin istersen. O "bilimsel" makaleyi okudun mu? Detayları nerede? Amino asitlerin "evrenin boşluğunda" var olduğunu kim, ne zaman, nerede ve nasıl tespit etti? Lütfen sorularımı adım adım burada Türkçe dilinde açıkla! Benim bilgim şu şekilde, örneğin 357.000 ila 406.000 kilometre uzaklıktaki Ay'ımızdan Dünya'ya madde taşımanın mümkün olmadığını biliyorum. Ama bu çakma bilimciler 300.000.000 km uzaklıktaki bir asteroitten Dünya'ya madde taşıyabileceklerini mi iddia ediyorlar? Bu ancak Dünya bir disk ise mümkündür! Atom modeli de ilk aşamada eldeki verilere bakılarak, kurgulanarak oluşturuldu. Önce bir nesne vardı ve bu nesne hakkında düşündüler, değil mi? Ve kesinlikle nesne hakkında herhangi bir kurgu yapmadılar! İşte ön yargı budur. Hayır, bu bilgi. Ve benim bilgim deneyime dayanır!
-
@Mantılı lk olarak, yukarıda mantıklı bir soru soruldu: Uzaylı var mı? Ve içinizden biri buna mantıklı bir cevap vererek şöyle dedi: Biz varız! Bu da demek oluyor ki, başka uzaylı olup olmadığını bilmiyoruz. Nokta! Bilmiyor olmamız başka uzaylılar olmadığı anlamına gelmez. Bu konuda eklenecek başka bir şey yok. Ama siz ne yapıyorsunuz, solucan delikleri, kara delikler, zaman gezileri veya evrendeki boşluk gibi kurgular ve fantezilerle ortaya çıkıyorsunuz. Bilimsel açıdan bakıldığında, kurgular ve fanteziler gereksizdir, çünkü doğa bilimine hiçbir katkıda bulunmaz! Madem dayanak olarak TDK Sözlük ve Vikipedi'yi kabul ediyorsun, argümanını orada gördüğün tanımları rastgele cımbızlayarak oluşturuyorsun, günün birinde senin gibi birinin karşına çıkıp "bunların doğru olduğunu nereden biliyorsun" diye sormasına şaşırmazsın herhalde. Ben burada argümanlamiyorum! Burada genel olarak inanç kelimesinin anlamını açıklıyorum. Bilimde, inanç kelimesi benim için mevcut değildir. Ya bilirim ya da bilmem. Ve bilmemek de bilmektir, yani neyi bilip bilmediğimi biliyorum. Her neyse, "ben bilmiyorum" diye yazana kadar azıcık araştırma yapmış olsaydın böyle yazmazdın diye düşünüyorum. Araştırma yapmamış olsaydım, bilmediğimi yazmazdım, değil mi? Gerçi belli de olmaz, buraya art niyetli geldiğini de çok belli ediyorsun. Bu klasik bir önyargıdır. Ancak aşağılık kompleksi olan bir insan argümanlarını sunmadan önce karşı tarafa saldırmayı düşünür. İnsanlara saçmaladıklarını gösterdiğimde bu onlara saldırdığım anlamına mı geliyor? Güldürme beni. Yukarıdaki cümleler iddialarını desteklemekten uzak ve tamamen gereksizdi. Ne gibi iddialarda bulundum? Herhangi bir kanıt olmaksızın iddialarda bulunan sizler değil misiniz? X'in varlığından şüphe eden ya da ret eden kişi değil, X'in varlığını iddia eden kişi iddiasını gerekçelendirme yükünü taşır! Buradaki konuşmalar senin için birer araç sadece. Amacınsa insanlara saldırarak tatmin olmak. Kusura bakma Kahin, seni şöyle alalım. Makul bir tartışma sınırları dahilinde ciddiye alınacak fikirlerin yok maalesef. Yazmamın amacı, öncelikle inanç konusunda allah'a inananlardan bir farkınız olmadığını göstermek, ikinci olarak da onları cahillikle suçladığınızda onların nasıl bir duygu içinde olduklarını göstermektir. Bu duyguları sen burada gösterdin, yazdıklarından bunu okuyabiliyorum!
-
Başlığı okuduğumda, gülünecek bir şey olduğunu hemen fark ettim. Hepiniz sık sık, doğrudan ya da dolaylı olarak, allah'a inananların cahil olduğunu yazıyorsunuz. Siz de cahilsiniz ama bunun farkında değilsiniz! Onların cehaleti evreni yaratılışçılıkla tanımlamalarında yatıyor. Sizin cehaletiniz ise evreni aşağıdaki kavramlarla tanımlamaktır. paralel evrenler, ışık hızı, solucan delikleri, kara delik, 4-boyutlu 4,5-boyutlu 5-boyutlu 6-boyutlu yaşam formları, bu zamandan geri gitmek ve uzay boşluğunda amino asitlerin oluşması. Bu konseptler var değildir, sadece hayal gücünün ürünleridir! Peki entelektüel ürünlerin bilimle ne ilgisi var? Neden böyle saçmalıkları bir bilim forumunda yazıyorsunuz? Bu tür saçmalıklar için din forumu ya da felsefe forumu daha uygun olmaz mıydı? @Mantılı Uzayda serbest halde amino asitler bulunduğunu biliyoruz. Hayır, ben bilmiyorum! Birisi yazdı ve sen de inandın. Durum böyle değil mi? Eğer öyleyse, biliyoruz diye nasıl yazabiliyorsun? Burada cahilliğin çok büyük bir sorun olduğunu yazmışsın: Evet, cahillik gerçekten çok büyük bir sorun ama cahil insanın sorgulayanına, sözde eğitimli kültürlü insanların ise farklı türden inançlara bel bağlayanına çok rastlarsınız. Bence en büyük sorun bir şeye inanmadan önce düşünmemek, sormamak, araştırmamak, hatta sonucundan korkarak sorgulamaktan bile kaçınmak olabilir. Buna katılıyorum, ama madem bu sorunu biliyorsun, neden yazdıklarına sadık kalmıyorsun: bir konu hakkında yazmadan önce neden düşünmüyor, sormuyor ve araştırmıyorsun? Ne yazık ki Türkçemizde inanç kelimesi iki farklı şeyi tarif etmek için kullanılabiliyor. Kuvvetli delile ve testlere dayalı oluşmuş bir güven duygusuna da inanç diyoruz. Hiçbir dayanağı olmayan, körü körüne inanmaya da inanç diyoruz. Şahsen bu ikinci manadaki inanca hiç tahammülüm yok. Türkçede inanç kelimesinin anlamı şudur: Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma. Ya da başka bir deyişle: İnanç, en geniş tanımıyla, bir kişinin sezgisel ("duygusal") olarak belirli bir iddiayı veya varsayımı "doğru" veya "yanlış" olarak kabul ettiği psikolojik bir durumdur. İnanç merkezli bir beyne sahip bir kişi için ampirik veya bilimsel kanıtlar önemli değildir. Ya biliyorumdur ya da inanıyorumdur; arada başka hiçbir şey yoktur!
-
@Deadanddark Paylaştığın yazıda var. Şimdi buraya taşıyamayacagim. Neden buraya taşımak istemiyorsun? Çünkü böyle bir şey yazmıyor, değil mi? Ve yazının geri kalanı hakkında: ><(((°>
-
@Deadanddark Ben yukarıda ne yazdım? "Hamer'ın keşfettiklerini anlamaya başlamak için bile en az 2 ila 3 aya ihtiyac olduğunu sık sık yazdım." Türkçen mi zayıf? Kavram disleksisi mi var sende? Annen ve baban kavga ederse sen kuduz oluyorsun. Biri sana küfür ederse tetenoz, Ev sahibin evden atmak isterse tüberküloz, Birine borç verip geri alamazsan kuş gribi, İşten çıkarılırsan AIDS oluyorsun yazılanlara göre. Burada yazdıklarının hepsi yalan! Eğer öyle değilse bana bunların nerede yazıldığını göster? Eğer gösteremezsen sen bir yalancısın! Kuduz diye bir şey yoktur, bu sahtekâr Pasteuer'in bir icadıdır. Tetanos herkesin taşıdığı anaerobik bir bakteridir. Tetanos bakterilerinin (Chlostridium tetani) dışarıdan nüfuz ettiğini belirten paslı çivi teorisi bir efsaneden başka bir şey değildir, çünkü tetanos toksinleri kan serumunda veya hematomların etkilenen dokusunda da tespit edilebilir, yani açık olmayan ve sadece içeriye doğru kanayan yaralar, örneğin çürükler. Bu da dışarıdan istila eden mikropların değil, hücrelerin yaşamsal inşası ve yıkımına eşlik etmek için gerektiği şekilde çoğalan vücudun kendi bakterilerinin olduğu anlamına gelmektedir. Tüberküloz basilleri (diğer şeylerin yanı sıra) ölüm korkusu çatışması sona erdiğinde aktif hale gelir ve ölüm korkusu sırasında büyüyen fazla dokuyu (alveol) parçalamaya yarar. Kuş gribi ve AIDS diye bir şeyde yoktur. Tamamen saçmalıktan ibarettir! Bu durumda dünyanın tamamı hasta. Farkında olmadan embesil yazılarınla kendini doğruluyorsun!
-
@Deadanddark Bakteriler ve virüsler bizi hasta etmiyorsa ne ediyor? Mesela kızamık, çiçek, boğmaca virüs kaynaklı değilse neden tekrar tekrar yaşamıyoruz aynı rahatsızlığı. Mesela ishal tekrarlayan bir rahatsızlık ama kızıl tekrarlamiyor. Bunlara cevap verebilen ve bilimsel çalışmalarını senin göstermen gerekmez mi? Zaman kaybı olan senin ta kendin. Burada ve burada ve bağlantılı web sitelerinde tüm bunlar bilimsel olarak açıklanıyor. Okudun mu? Hayır. Eğer okuduysan bana hiç soru sordun mu? O da hayır. Okumamış ya da anlamamış olman benim sorunum mu? Hamer'ın keşfettiklerini anlamaya başlamak için bile en az 2 ila 3 aya ihtiyac olduğunu sık sık yazdım. Ve her şeyi anlamak için en az 2 yıllık yoğun bir çalışmaya ihtiyacın var. Yeni başlayanlar için bu video serisini tavsiye ederim. Anlamadığınız bir şey olursa bana sorun. Sormak ayıp değil. Kendini tavuk pisliklerini yerken videoya kaydet ve YouTube gibi sosyal bir platformdan paylaş. Çocukça davranışlarına bir ara ver, evlat!
-
FDP'nin yerel seçim adayı Martin Neumaier, tren istasyonundaki umumi tuvalette bir pisuvarı, klozeti ve tuvalet fırçasını yalarken görüldüğü bir video yayınladı. FDP'li siyasetçi tren istasyon tuvaletini ve tuvalet fırçasını yalıyor Kaynak: test.rtde.tech Dikkat: sadece midesi "sağlam" olanlar izlesin!
-
@Deadanddark Bu temelde bir tartışma yürütmek anlamsız, ilgisiz ve zaman kaybı olacaktır!
-
@Deadanddark Bakteri öldürmezse zaten onun yiyip içip sictigi öldürüyor. Bakteriler hücrelerinize saldırabilir. Birşeyler yemesi lazım hayvanın. İşte fazla doz bakteri de zehirlidir. Fazla çoğalmadan durdurmak gerekir. Baktinki fazla çoğalmış önünü alamıyoruz basariz antibiyotiki. Bulaşma ve zehirlenme terimlerini renkli bir şekilde karıştırıyorsun. Zehirlenmenin bulaşmayla ve kesinlikle kendi vücudundaki bakterilerin çoğalmasıyla hiçbir ilgisi yoktur. Seni başkasının boku öldürebilir. Dikkat et kendine. Gerçi sen elini sabunla yikamiyorsundur. Boklu ellerle dolaşan birisindir. Senin elinden kabuklu yemiş bile yenmez. Under my dick, November Pasha! Seni ben niye aptal yerine koymak isteyeyimki, ara Google dan resimle ilgili bilgilere kendin ulaş. Aptal değilsin ya. Cevapların etrafından dolaşma girişimlerin kanıttan yoksun olarak değerlendirilir!
-
@Deadanddark Her madde zehirdir ve zehirsiz hiçbir madde yoktur doğada. Sadece doz zehri yapar, ya da başka bir deyişle, zehiri zehir yapan dozdur! Aşırı dozda su da zehirlidir! Su zehirlenmesi Bu konuya devam edelim: Bakteriler vücudumuz için gereklidir elbette ama gereksiz çoğalmaları sağlığımızı tehtit eder. Bunun ve yüklediğin resimle ilgili bilimsel makaleler nerede??? Sana bir şey söyleyeyim, doğada bulaşıcılık diye bir şey yoktur ve hiçbir zaman da olmayacaktır. Sözlerim yıldızlar gibidir, asla batmazlar! Başka bir bilgin varsa, burada göster! Beni aptal yerine koyman için sana bir fırsat veriyorum!!!
-
@somebody Onlar yemek pişirmedikleri için ömürleri de kısa oluyordu. İlkel bir homosapiensin ömrü 25 yıldır. Bu tamamen spekülasyon, çünkü o döneme ait hiçbir veri yok! Ve ilkel halklara ilişkin gözlemler bu ifadeyle çelişmektedir.!
-
@Deadanddark Bakteriler vücudumuz için gereklidir elbette ama gereksiz çoğalmaları sağlığımızı tehtit eder. Bunun bilimsel makaleleri nerede? Bir faydası yok ki tersine zararlı olacakki beyaz kan hucremiz tarafından avlanan bir bakterinin görseli altta. Yüklediğin bakteri resmiyle ilgili bilimsel makaleyi nereden okuyabilirim? Ya da daha iyisi, lütfen bunu buraya kopyala, böylece çalışmayı birlikte okuyabiliriz. Ve sana hatanın nerede olduğunu gösterebilirim!
-
@somebody sen özellikle sebze meyveleri yıkamadan ye bakalım.. hani bir laf var ya , dalından kopartıp yemek , işte onu yaparsan sinek larvalarını ve yerleşik parazitleri de yutmuş oluyorsun. Ben köyde büyüdüm. Ben ve diğer çocuklar her yaz bunu yapardık, yani meyveleri yikamadan yerdik. Protein açısından zengin olan sinek larvalarını ve yerleşik parazitleri da yedim ve hiçbir şey olmadı! Bilimsel çalışma diyorsun da bunu kendini kobay olarak kullanıp da yapabilirsin. Örneğin yemekleri çiğ tüketip yiyebilirsin. Vücuduna giren parazit ve larvaların kontrolünde deli gibi dolaşırsın. Günümüzde buzdolapları ve UV ışık sayesinde tarladan pazara gelene kadar yiyeceklerin içindeki olası tüm mikrop ve parazitler ölüyorlar. Otel yataklarına UV sterilizasyon şartı konmalı , yada kimyasal buharlı sterilizasyon şartı konmalı. Atalarımız yemek pişirir ya da kızartır mıydı? Buzdolapları mı vardı? Hiç çiğ köfte yemedin mi? Argümanlarını çürütmek çok kolay!
-
@Deadanddark Sana başka birşey gosterirdim ama yok içimden gelmedi. Çünkü hiçbir şey yok, değil mi? Bakteriler yaşam için gerekli elbette ama bunların hepsinin iyi niyetli olduğunu kabul etmek ahmaklık olur. Senin bakterin beni tehtit edebilir. Benim bakterim seni deli edebilir. Gerçi senin kafa zaten bayağı mayhoş. Gerek yok başkasının bakterisine. Söylediğini çürütmek çok kolay, gerçek hayat pratiği ile: Bir kadın ve bir erkek, ne kadar süredir birlikte olduklarına bağlı olarak, birlikte yaşadıkları süre boyunca milyarlarca bakteri alışverişinde bulunur. Diğer insanlarla ve hayvanlarla birlikte yaşamak da - insanlar sosyal yaratıklardır - bunu sağlar. Ne eşim ne de diğer insanlar ve hayvanlar beni hasta etmedi ve ben de onları hasta etmedim! İstatistiklere göre, 2023 yılında Türkiye'de otel, pansiyon ve benzeri konaklama yerlerinde yaklaşık 50 milyon geceleme gerçekleşmiştir. Bu süre boyunca, insanlarda kaç tane bakteri veya mantar "enfeksiyonu" veya koli basili zehirlenmesi vakası meydana geldiğini biliyor musun? Mikroplar çıplak gözle görülemeyen canlı organizmalardır. Ve birçoğu içimizde ve üzerimizde yaşar. Bunlar arasında küçük tek hücreli organizmalar, mikroskobik mantarlar ve hepsinden önemlisi bakteriler yer alır. Bakteriler açık ara farkla en yaygın sakinlerimizdir. 2016 yılında yapılan bir araştırma, insan vücudunun, içerdiği hücre sayısıyla aşağı yukarı aynı sayıda mikrop barındırdığı sonucuna varmıştır. Bu sayı için 70 kilo ağırlığında, 1.70 metre boyunda ve yaklaşık 20 ila 30 yaşlarında bir "referans adam" temel alınmıştır: ortalama olarak yaklaşık 30 trilyon insan hücresinden oluşmaktadır. Hastir ordan got lalesi. Bu sadece senin gerçek karakterini gösteriyor. Ayrıca, ben asla havlamam, ısırırım! Nüfus artışı yerleşik hayat,kavimler göçü falan , hiç birşey eskisi gibi değil. Papua Yeni Gine de çıkar yola, gelir senin kıçına girer anladin mı? Kıç kelimesini çok kullanıyorsun. Kişisel bir soru: Yumuşak bir kardeş misin?
-
@somebody Otellerin kullanılmış yataklarına servet akıtmaya devam edin. Üzerinde kimbilir kimler yattı. Terli , sarhoş , parazitli , mantarlı , yastık tarafına ayak koyan , işeyen , kusan...kimbilir herşey yaşandı orada @Deadanddark Bunlar insan sağlığını tehtit eden yerler. Bu sadece sağlık sektöründe çalışan hekimlerin ve onlar gibi düşünen sizlerin görüşüdür. Bu görüşün insan vücudundaki ve doğadaki gerçek biyolojik süreçlerle hiçbir ilgisi yoktur. Bunlar sadece entelektüel gevezelik! Eğer durum böyle değilse, o zaman bana bilimsel makaleleri ya da bu konu hakkında bir deney gösterin? Yok, değil mi? Dışarda mümkün olduğu kadar birşeyler yememeye çalışın. Kıçını eliyle yıkayan insanların çalıştığını düşünün. Seni hasta eden şey kişinin poposunu elle yıkaması değil, senin bu konudaki düşüncendir. Nosebo etkisi hakkında biraz araştırma yapmanı tavsiye ederim! Ayrıca kimyager Max von Pettenkofer tarafından 7 Ekim 1892'de kolera bakterileri ile yapılan deneyi de okumanı tavsiye ederim. Aslında virüsler bakteriler her yerdeler. Bir Gölden beyin yiyen amip kapma ihtimaliniz de var mesela. Bunun et yiyen bakterisi de var. Uyuz böceği var, mantarı var, hpv di var. Var oğlu var. Virüs yalanları bir yana, bakteriler olmadan insan yaşamı mümkün olmazdı. Bakteriler sağlığımız ve doğa üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir! Okulda biyoloji dersleri sırasında uyudun mu? Elinizden geldiğince tetbiri elden bırakmayın. Her ne kadar sakınan göze çöp batar diye bir söz varsa da boş verin. Ciddiye almayın bu boş lafı. Atalarımızın hijyenik ürünler olmadan nasıl yaşadıklarını "merak ediyorum". Sana göre herkesin ölmüş olması gerekir, öyle değil mi? Ama değiller, çünkü hayatta olmamız bunun kanıtı!
-
@SergVoize Для чего эта ссылка? Это должно быть рекламой?
-
@alpinçayırı Hipokrat diye bir kişi hiç yaşamadı, tıpkı Lokman'ın hayali bir kişi olması gibi! Taahhüt ("Hipokrat Yemini") ilk olarak 1948'de icat edilmiş ve birkaç kez revize edilmiştir (1968, 1983, 1994, 2005, 2006 ve 2017). Orjinal adı da Dünya Tabipler Birliği Cenevre Deklarasyonu'dur! Ayrıca, 200-300 yıllık kitapların hiçbir yerinde Hipokrat hakkında bir şey okuyamıyorum! Neden acaba? Senle ilgili dikkatimi çeken şey, buradaki forumları yalanlar ve masallarla doldurman. Elbette bunlar senin yalanların ve masalların değil. Sen sadece bunları burada yayıyorsun (cut, copy, and paste). Sana tavsiyem: önce atıfta bulunulan kaynakları kontrol et. Var olmayan orijinal belgeleri ara. Ancak o zaman orada masal ve yalanlardan başka bir şey olmadığını göreceksin! Ve bir ipucu daha: 17. yüzyıldan önceki zamanı tanımlayan tüm tarih kitaplarını yok say! Çünkü o zamandan önce takvim yoktu. İnsanlar 17. yüzyıla kadar dünyanın düz olduğuna inanırken nasıl bir takvim olabilirdi? O zamanki insanların mantığı, eğer dünya yuvarlak olsaydı, "yere" düşecekleri yönündeydi. İnsanlar ancak dünyanın yuvarlak olduğunu ve güneşin etrafında döndüğünü keşfettiklerinde bir takvime sahip oldular.
-
@somebody @kahin bilgi ile düşinceyi birbirine katıp karıştırmışsın. Neyse bunları seninle tartışacak değilim. Ya beni anlamadın ya da çapraz amaçlarda konuşuyoruz. Bu nedenle yeniden: Bilgi olmadan düşünce olmaz. Bilgi olmadan ne hakkında düşüneceksin? Hiçbir şey hakkında mı? Allah'a inananlar, allah (= inanç) ile neyi tanımlıyorlar? Doğayı tarif etmiyorlar mı? Ve niye tartışacak değilsin? Bilgi ; farklı zamanlarda farklı kişiler tarafından aynı koşullar altında aynı sonuçları veren şeylerdir. Evet, diğer şeylerin yanı sıra, olabilir de olmayabilir de. Çünkü burada tanımladığın şey aynı zamanda bir konsensüs bilimine de yol açabilir. Örneğin "Higgs bozonları". Bunlar sadece düşünce modelleri. Bu da "Higgs bozonu "nun bazı bilim insanları arasındaki bir konsensüs biliminden, yani bir inançdan başka bir şey olmadığı anlamına gelmektedir. Şunu kesin söyleyebilirim: İnsanlık tarihinde hiçbir nesne, nesnesiz bir düşünce modelinden, yani salt düşünceden ortaya çıkmamıştır! Bilgi deney sonucunda oluşur. İnsanların kendi deneyimlerini mi yoksa laboratuvardaki bilimcilerin deneyimlerini mi kastediyorsun? Gazların evrensel yasası hayal kurularak elde edilmedi. Ama öncesinde gazlara dair bir düşünce vardı. Ok? Ne güzel söylemişsin: Ama öncesinde gazlara dair bir düşünce vardı. Başka bir deyişle, önce bir nesne vardı ve onun hakkında bir düşünce üretildi, değil mi? Başka bir şey mi yazdım? Sadece yukarıda yazdıklarımı onaylıyorsun! Ve bir yasa bir obje değildir, sadece bir objenin özelliğidir (tanımlamadır), aynı enerji gibi. Bu da sadece doğadaki nesneler hakkında bilgi edinebileceğin anlamına gelir. Yani yukarıda indirekt yazdığım gibi: Bilgi doğaya bağlıdır.
- 4 yanıt
-
- dinler neden var
- i̇slam inancı
-
(1 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
@somebody İnanmak ile hayal etmek farklı şeylerdir. Genelde insan inandığı için bilim ilerledi diye inanç reklamı yaparlar. Burada inanmak ile hayal etmek sözcüklerinin farklılığını bilmeden herşeyi dinlerine mal ederler. […] Bilim ve insanlık hayal etmekle gelişir. Hayal ise sanatı doğurur. Sanat ise bilime ve özgür düşünceye yol açar. Din bir inançtır. Ya da daha doğrusu kulaktan dolma hikayelere inanmaktır. Ve, bilim yalnızca ve yalnızca bilgi yoluyla gelişir. Çünkü bilim kelimesi bilgiden gelir. Ve ayrıca bilgi de önce gelir ve sonra inanç gelişir. Yani, bilgi olmadan bir şeyi hayal etmek ya da ona inanmak mümkün değildir. Ya da tersinden söyleyecek olursak: bir nesne asla düşünce ve hayalden ortaya cıkmaz! Sanat ise bilime ve özgür düşünceye yol açar. Tam tersine, bilgi sanata yol açar. Ve herkes kendi özgür düşüncesine sahiptir. Bazı düşüncelerin konuşulmaması ya da konuşulmasına izin verilmemesi ise ayrı bir konudur.
- 4 yanıt
-
- dinler neden var
- i̇slam inancı
-
(1 etiket daha)
Konudaki etiketler:
-
Pop Pop müziğin kısa şekli, popüler müziğin çağdaş bir biçimi. İngilizce sözcükten alıntıdır. Orada popüler → İngilizce popüler, halk arasında popüler veya genel olarak popüler'in kısaltması olarak ve bu Latince popularis → lat. halka ait'ten Latince populus (popülasyon) → lat. halk'a. İlk olarak 1862'den itibaren İngilizce'de popüler konserler için bir kısaltma olarak kullanılmıştır (genellikle pops olarak çoğul olarak da kullanılır): popüler konserler. 1926'dan beri çeşitli türlerdeki popüler şarkılar için bir sınıflandırma olarak kullanılmış ve 1954'ten beri ayrı, modern, melodik bir müzik türü için bir terim olarak tanıtılmıştır. Pop Müzik Eşanlamlı İngilizce pop "popüler" ("folklorik" = halkça) kelimesinden kısaltılmış pop ismi ve müzik isminin belirleyici bileşiği. folk müziği [1] sıradan insanların zevkine göre [2] yüksek eğitim seviyesi olmadan da anlaşılabilir [3] nüfusun geniş kesimleri arasında popüler Pop müzik Batı'nın "arabeskidir". Batı pop müziğinin yayılması Anglosaksonlaşma, homojenleşme, "modernleşme", kültürel sahiplenme, kültürel emperyalizm veya genel olarak küreselleşmenin bir parçası olarak görülebilir. Modern pop şarkılarının sözleri çoğunlukla daha az karmaşık temalar etrafında döner - genellikle aşk, romantik (duygu ve coşkunun aşırı ölçüde etkisi olan) ve "dini" ilişkiler.