Jump to content

İnsan Olmanın Düşündürdükleri..


haci

Recommended Posts

Bu tartışmaların başlık yazısını afaki bir şekilde eleştirmeniz tartışmaların sertleşmesine neden oldu.

İnsanın kendisi ile ilgili bazı özelliklerin esiri olması keyfiyetine mantıkla ve usa vurarak değil, hislerinizle tepki göstermeniz, insanı sadece yücelttiğiniz izlenimi uyandırıyor.

Yani ben sizin insanlık konusunda sorunu dışardan bakarak değerlendirdiğinizi sanmıyorum.

Dışardan bakıyorsanız bile sorunu iyi göremiyorsunuz..

Link to comment
Share on other sites

Bu tartışmaların başlık yazısını afaki bir şekilde eleştirmeniz tartışmaların sertleşmesine neden oldu.

İnsanın kendisi ile ilgili bazı özelliklerin esiri olması keyfiyetine mantıkla ve usa vurarak değil, hislerinizle tepki göstermeniz, insanı sadece yücelttiğiniz izlenimi uyandırıyor.

Yani ben sizin insanlık konusunda sorunu dışardan bakarak değerlendirdiğinizi sanmıyorum.

Dışardan bakıyorsanız bile sorunu iyi göremiyorsunuz..

Benim tepki vermem, senin yazi dili ve uslubunu kisisel satasmaya ve polemige cekmen ile ilgilidir.

 

Yoksa dusunce ve bilgi paylasildiginda hic bir sorun yoktur.

 

Sen istedigini sanmiyabilirsin, benim zaten herturlu temelim ve tabanimin baskis acisi insanoglu. Yani baska bir bakis acim yok.

 

Sorunu da goruo gorememem, benim kendi beyin duzeyimin algisi bilgisi bilinci temelinde ve hedefim olan zihinsel/davranissal insanlasma ile ilgili. 

 

Aksine temel ve tabani insanoglu olarak almiyanlar, asil sorunu goremez. 

 

Yani insanoglunu illa baska bir fenomen ile ozdeslestirenler.

 

Sen ise zaten insan ile insanoglunu ozdes kiliyorsun ve insanoglunun insanlasmasi gibi bir algin da bilgin de dusuncen de yok.

 

Ustelik insanoglunu dogal temelde sifatliyorsun. Bu zaten teslimiyettir.

 

Cunku insanoglu ne sifatli ne de bir kavramsal bilgi ile dogmaz. Sadece kavramsal bilgi uretebilecek ve sifat verebilecek yeti ile dogar.

 

Bunu da dogumdan once degil de, yasam ve iuliskisinden ogrenir.

Link to comment
Share on other sites

Ustelik insanoglunu dogal temelde sifatliyorsun. Bu zaten teslimiyettir.

 

Cunku insanoglu ne sifatli ne de bir kavramsal bilgi ile dogmaz. Sadece kavramsal bilgi uretebilecek ve sifat verebilecek yeti ile dogar.

 

İnsanın kavramsal bilgi ile doğmadığınına ben de inanıyorum. Ancak, doğa insana üstün yetenek(yeti) vermiyor mu?  Bu doğaya teslimiyet değil mi? En basiti, doğa doğum ve ölümle insanın kaderini tayin etmiyor mu? İstemediğim bir zamanda oluşturarak, yok ederek.. 

 

Dostum buna cevabını merak ediyorum.

Link to comment
Share on other sites

İnsanın kavramsal bilgi ile doğmadığınına ben de inanıyorum. Ancak, doğa insana üstün yetenek(yeti) vermiyor mu?  Bu doğaya teslimiyet değil mi? En basiti, doğa doğum ve ölümle insanın kaderini tayin etmiyor mu? İstemediğim bir zamanda oluşturarak, yok ederek.. 

 

Dostum buna cevabını merak ediyorum.

Insanoglunun teslimiyeti, kendi insiyatifi icin gecerlidir.

 

Dogum insanoglu insiyatifinde degildir, onu doguracak olanlarin insiyatifindedir.

 

Olum de insanoglu insiyatifinde degildir (kendi yasamini kendi sonlandirmaya karar vermedikce)

 

Geriye bir tek insanoglunun dogum ile olum arasinda kalan YASAMI kalir.

 

Iste, dogal/fenomenal zihniyet uzerine kurulmuis sistem; insanoglunun yasamini da elinden alir ve yasamini her turlu deger veri tabu icin feda etmesini ister. 

 

Bu da iki secenek saglar. Ya insanoglu kendi insiyatifi ile kendi yasar, ya da kendisine cizilmis yasam ile yasatilir.

 

Iste birey bilinci burda gerekir. Diger her turlu bilinc bilissellikte bunun icindir.

 

Cunku insanoglunun yasami ona tek ait olan seydir. Bunu ya kendi yasar, ya da yasamini baskasina baska bir seye teslim ederek, teslim ettirilerek yasatilir.

Link to comment
Share on other sites

Insanoglunun teslimiyeti, kendi insiyatifi icin gecerlidir.

 

Dogum insanoglu insiyatifinde degildir, onu doguracak olanlarin insiyatifindedir.

 

Olum de insanoglu insiyatifinde degildir (kendi yasamini kendi sonlandirmaya karar vermedikce)

 

Geriye bir tek insanoglunun dogum ile olum arasinda kalan YASAMI kalir.

 

Iste, dogal/fenomenal zihniyet uzerine kurulmuis sistem; insanoglunun yasamini da elinden alir ve yasamini her turlu deger veri tabu icin feda etmesini ister. 

 

Bu da iki secenek saglar. Ya insanoglu kendi insiyatifi ile kendi yasar, ya da kendisine cizilmis yasam ile yasatilir.

 

Iste birey bilinci burda gerekir. Diger her turlu bilinc bilissellikte bunun icindir.

 

Cunku insanoglunun yasami ona tek ait olan seydir. Bunu ya kendi yasar, ya da yasamini baskasina baska bir seye teslim ederek, teslim ettirilerek yasatilir.

Toplum-doğa-insan üçlüsünü dikkate alırsanız, insanın neden özgür kararlar almasının, imkansızlığını demeyelim de, zorluğunu anlarsınız.

İnsanın yaşamı çoğu kere kendi elinde değildir. İnsanı kendi yaşamını yönlendirecek kararlar alacağı yaşa kadar toplum eğitir.

Bu insan artık yalnız kendisine ait, bağımsız kararlar vererek yaşayamaz. Onun yaşamını yönlendirecek değeler, toplumun kendisine kazandırdıklarıdır.

Onlar muvacehesinde var olacaktır. Onlarsız yaşamına anlam veremez.

Link to comment
Share on other sites

Toplum-doğa-insan üçlüsünü dikkate alırsanız, insanın neden özgür kararlar almasının, imkansızlığını demeyelim de, zorluğunu anlarsınız.

İnsanın yaşamı çoğu kere kendi elinde değildir. İnsanı kendi yaşamını yönlendirecek kararlar alacağı yaşa kadar toplum eğitir.

Bu insan artık yalnız kendisine ait, bağımsız kararlar vererek yaşayamaz. Onun yaşamını yönlendirecek değeler, toplumun kendisine kazandırdıklarıdır.

Onlar muvacehesinde var olacaktır. Onlarsız yaşamına anlam veremez.

Iste sorgulama bilinclenme ve birey bilincinin serbest iradesi ve kendi kararlari ile yasamasi da bunun icin gereklidir.

 

Onewmli oilan bunun  zorlugu degil; bunu gerekli gorecek ihtiyac oldugunu algilayacak bilince erismek ve bunun icin de biat etme kulturunu ya da dogal olarak karsi cikma yerine, neye biat edildiginin/karsi cikildiginin nedenini nasilini kendi insanligi adina sorgulamassidir. 

 

Burada verilecek anlam, KISIDEN ISTENEN DEGIL;KISININ KENDI ALGI BILGI VE BILINCIYLE KENDI VERECEGI ANLAMDIR. 

 

Iste YASAMAK VE YASATILMAK FARKI DA; budur.

 

Bu da toplumsal yonlendirimli ve sosyo-etik bilinc icermeyen biat kulturunden kurtulmak bilincidir. Tabi once bunun farkina varmak gerekir.

 

Bunu AKP uzerinden aciklayan baslik burda;

 

http://forum.dusuncedunyasi.net/index.php?/topic/1092-akp-ve-biat-eden-gencliksorgulayan-yaratici-ve-cagdas-genclik/

Link to comment
Share on other sites

İyi de ihmal ettiğiniz ve açıklamasını yapmaktan kaçındığınız bir sorun var ortada..

Siz bu toplumun ürettiği bir insansınız. Onun izin verdiği kadar insansınız.

Bunu ne kadar ve nasıl aşacaksınız? Bu içinde yaşadığınız topluma bağlı.

Hem onu aşıp da daha iyi bir insan olacağınızı ne biliyorsunuz?

Toplumun değer yargılarına karşı gelerek neyi kanıtlamak istiyorsunuz?

Bir hiç olarak dünyaya geldiniz. Toplum sizi kendine göre eğitti. Beyninizi geliştirdi.

Şimdi ona karşı geliyorsunuz. Amacınız nedir? Üstün insan olmak mı?

Kime neye göre üstün?

Yaşama kendi algı, bilinç ve bilginizle anlam vermek istiyorsunuz ama, onları içinde yaşadığınız toplumdan kazandınız.

Yaşamı yalnız kendiniz için yaşayamazsınız. Yaşamızda başkaları da var.

Zayıf ve nahif bir insansınız. Kusurlu ve hatalı bir insansınız. Çoğu kere içgüdülerinize esir düşen bir hayvan türüsünüz. Mükemmel olduğunuz kendinizden menkul. Değilsiniz.

İçgüdülerinizle yaşamak sizi belki daha mutlu edecek.

Amacınız mutlu mu yaşamak, yoksa inadına özgür ama sefil mi yaşamak?

Onlar eliniz de mi? Yoksa siz öyle mi sanıyorsunuz? Gücünüzü abartmıyor musunuz?

Link to comment
Share on other sites

İyi de ihmal ettiğiniz ve açıklamasını yapmaktan kaçındığınız bir sorun var ortada..

Siz bu toplumun ürettiği bir insansınız. Onun izin verdiği kadar insansınız.

Bunu ne kadar ve nasıl aşacaksınız? Bu içinde yaşadığınız topluma bağlı.

Hem onu aşıp da daha iyi bir insan olacağınızı ne biliyorsunuz?

Toplumun değer yargılarına karşı gelerek neyi kanıtlamak istiyorsunuz?

Bir hiç olarak dünyaya geldiniz. Toplum sizi kendine göre eğitti. Beyninizi geliştirdi.

Şimdi ona karşı geliyorsunuz. Amacınız nedir? Üstün insan olmak mı?

Kime neye göre üstün?

Yaşama kendi algı, bilinç ve bilginizle anlam vermek istiyorsunuz ama, onları içinde yaşadığınız toplumdan kazandınız.

Yaşamı yalnız kendiniz için yaşayamazsınız. Yaşamızda başkaları da var.

Zayıf ve nahif bir insansınız. Kusurlu ve hatalı bir insansınız. Çoğu kere içgüdülerinize esir düşen bir hayvan türüsünüz. Mükemmel olduğunuz kendinizden menkul. Değilsiniz.

İçgüdülerinizle yaşamak sizi belki daha mutlu edecek.

Amacınız mutlu mu yaşamak, yoksa inadına özgür ama sefil mi yaşamak?

Onlar eliniz de mi? Yoksa siz öyle mi sanıyorsunuz? Gücünüzü abartmıyor musunuz?

Neden onun izin verdigi kadar "insanim?" Bu teslimiyet ve biat kulturudur ve birey bilincinden yoksun bir degerlendirmedir.

 

Onemli olan benim, toplumun istedigi biri olarak degil; benim ben; kendim olarak yasamam.

 

Ben toplumun deger yargilarina ne karsiu geliyorum, ne de kabul ediyorum. Bu deger yargilarini zihinsel insanlasmaya gore sorguluyorum ve her turlu sorununu kendim icinde yer almadan dile getiriyorum. Zihinsel insanlasmayi onleyenlerden de kendi adima ariniyorum, yani o konuda bir kabul/red tarafinda yer almiyorum ve ustelik hem kabulu hem de reddi hak ve ozgurluk olarak degerlendiriyorum.

 

Amacim bana ait olan yasami kendim yasamak, toplumun beni yasatmasini sorgulamak. Iste senin "hiclik" algin bunu onler. Cunku ben bir hic degil, bir bireyim.

 

Iste o yuzden aramizdaki ana fark, BENIM SERBEST VE OZGUR BAKIS ACIMA KARSILIK, SENIN TESLIMIYETCI VE CARESIZ KABULLENME BAKIS ACIN

 

Bunun nedeni de insanoglu varligi farkindaligi ve birey bilinci tasimamis olman.

 

O yuzden de hem kendini hem de tursel insanoglu varligini baska bir fenomene/numene teslim ediyorsun.

 

Amacim insan olarak yasamak.

 

Bu da her turlu ayristirici ve indirgemeci karsitlik deger veri ve tabularinin ne oldugunu algilamak, sorgulamak ve onlardan dusunce ve davranis olarak arinmaktan gecer.

 

Tabi once bunlarin farkindaligi ve bunlara teslimiyetten kurtulmak gerekir.

 

Kisaca insanoglu yasamini degerlere verilere ve tabulara teslim etmistir. Ben ise bu deger veri ve tabularin birer insanoglu yapilandirilmisligi oldugunun farkinda ve bilincinde olarak, KONTROLUMU ONLARA DEGIL; ONLARIN KONTROLUNU KENDI BEYNIME VERIYORUM.

 

Onler beni degil, ben onlari yonlendiriyorum.

Link to comment
Share on other sites

Bu yazdıklarınız sizin topluma biat ettiğinizin kesin bir kanıtı.

Ben toplumun değer yargılarına ne karşıyım ne de kabul ediyorum demeniz bir yerde onlara biat etmekle özdeştir.

Süküt ikrardan gelir. Ama bunu Kabul etmemeniz sizi diğerlerinden ayırıyor.

Siz yaşamızı bir vakümde gerçekleştirmiyorsunuz.

Yaşam yalnız size ait değil. Siz çevrenizle birlikte yaşıyorsunuz ve çevrenizdekileri ihmal edemezsiniz.

Bunu teslimiyetçilik olarak düşünmek patolojiktir. Siz teslimiyeti yanlış yorumluyorsunuz.

Bir yerde teslim olmak ve teslim almak güvenli bir insan olarak yaşamaktır. Mutluluğun ön şartlarından biridir.

Bu bağlamda arkadaş kelimesinin derin bir anlamı vardır. Arkanızı güveneceğiniz biridir arkadaş. Sizi seven, savunan ve destekleyendir.

Onlarsız siz bir hiçsiniz. Ama hiç olduğunuzu bile bilemeyebilirsiniz..

Aşksız, sevgisiz, güvensiz, arkadaşsız ve dostsuz yaşamak insanca yaşamak değildir. İlginç olarak hayvanca yaşamak da değildir.

Değersiz bir yaşamdır.

Neye isyan ediyorsunuz?

Duyarlıklarınıza mı? Onları yaşayın.. Çok daha mutlu ve çok daha değerli bir yaşama sahip olacaksınız.

Link to comment
Share on other sites

Bu yazdıklarınız sizin topluma biat ettiğinizin kesin bir kanıtı.

Ben toplumun değer yargılarına ne karşıyım ne de kabul ediyorum demeniz bir yerde onlara biat etmekle özdeştir.

Süküt ikrardan gelir. Ama bunu Kabul etmemeniz sizi diğerlerinden ayırıyor.

Siz yaşamızı bir vakümde gerçekleştirmiyorsunuz.

Yaşam yalnız size ait değil. Siz çevrenizle birlikte yaşıyorsunuz ve çevrenizdekileri ihmal edemezsiniz.

Bunu teslimiyetçilik olarak düşünmek patolojiktir. Siz teslimiyeti yanlış yorumluyorsunuz.

Bir yerde teslim olmak ve teslim almak güvenli bir insan olarak yaşamaktır. Mutluluğun ön şartlarından biridir.

Bu bağlamda arkadaş kelimesinin derin bir anlamı vardır. Arkanızı güveneceğiniz biridir arkadaş. Sizi seven, savunan ve destekleyendir.

Onlarsız siz bir hiçsiniz. Ama hiç olduğunuzu bile bilemeyebilirsiniz..

Aşksız, sevgisiz, güvensiz, arkadaşsız ve dostsuz yaşamak insanca yaşamak değildir. İlginç olarak hayvanca yaşamak da değildir.

Değersiz bir yaşamdır.

Neye isyan ediyorsunuz?

Duyarlıklarınıza mı? Onları yaşayın.. Çok daha mutlu ve çok daha değerli bir yaşama sahip olacaksınız.

Evet, zaten bu sinirlar disinas cikamaman, bir seyin sorgulanmasinin ne oldugunun farkini algilayamadigini gosteriyor.

 

Ben etmedigim icin zaten dusunce ve bilgilerimi yasamimda iliskime tasiyorum.

 

Iste asil iliskideki algi ancak bu bilincte olur. Yani kisinin her turlu kimlik ve kisilik degerlerine saygi gosterirken; her turlu insanlastirmayan degeri dusunce ve bilgi de ortaya koymak.

 

Dedigim gibi, kabul ve red karsitligindan birine indirgeme bilincaltiligindan, kabul edileni yada karsi cililani sorgulamak senin dile getirdigin ufkun disinda kalir. Cunku devrimci sorgulama gerektirir.

 

O yuzden BIR SEYI kabullenmek/karsi cikmak karsitliginin BIR UST ASAMASI; O SEYIN NE OLDUGUNU SORGULAMAKTIR.

 

Yani seyi ifade etmek yerine, SEYI ORTAYA KOYMAKTIR. Zaten bir seyin yarari/zarari da ancak o ortaya konabilirse algilanir.

 

Iste burada KARSITLIGI VEREN OGELERDEN TEKINE INDIRGEMEK YERINE; BU OGELERI VERENI BULMAK VE SORGULAMAK; farkli bir beyin ufkudur ve olanin disindadir.

Link to comment
Share on other sites

Evet, zaten bu sinirlar disinas cikamaman, bir seyin sorgulanmasinin ne oldugunun farkini algilayamadigini gosteriyor.

 

Ben etmedigim icin zaten dusunce ve bilgilerimi yasamimda iliskime tasiyorum.

 

Iste asil iliskideki algi ancak bu bilincte olur. Yani kisinin her turlu kimlik ve kisilik degerlerine saygi gosterirken; her turlu insanlastirmayan degeri dusunce ve bilgi de ortaya koymak.

 

Dedigim gibi, kabul ve red karsitligindan birine indirgeme bilincaltiligindan, kabul edileni yada karsi cililani sorgulamak senin dile getirdigin ufkun disinda kalir. Cunku devrimci sorgulama gerektirir.

 

O yuzden BIR SEYI kabullenmek/karsi cikmak karsitliginin BIR UST ASAMASI; O SEYIN NE OLDUGUNU SORGULAMAKTIR.

 

Yani seyi ifade etmek yerine, SEYI ORTAYA KOYMAKTIR. Zaten bir seyin yarari/zarari da ancak o ortaya konabilirse algilanir.

 

Iste burada KARSITLIGI VEREN OGELERDEN TEKINE INDIRGEMEK YERINE; BU OGELERI VERENI BULMAK VE SORGULAMAK; farkli bir beyin ufkudur ve olanin disindadir.

Sofistikasyondan yoksun, ilkel düşünceler bunlar...

Neden? Çünkü insanlığın bütün nimetlerinden yararlanarak onu dolu dolu yaşamak, onun dışına çıkamamak anlamına gelmez.

Senin aklında kendine göre bir insan kavramı var. O insanı yaratmak istiyorsun. Onun dışında kalan insanlığı kendine uygun ve layık bulmuyorsun.

Hatta öylelerini onları keyfi bazı sınırların dışına çıkamamakla suçluyor ve küçümsüyorsun.

Bütün duyarlıkları ve içgüdüleri ile insan olarak yaşayan bir insan neden bu sınırların dışını göremesin veya imgeleyemesin?

Sen neden ve nasıl o insanlardan daha fazla bir insan olasın.

Daha az bir insansın sen, eğer birşeysen. Daha fazla olamazsın. Ama çok daha az olabilirsin.

İnsanın herşey olduğnu kabul edersen, onun iyi kötü, güzel çirkin, aşağı üstün niteliklerini görebilirsen, onun hem herşeyi ifade edebileceğini hem de herşeyi ortaya koyabileceğini anlarsın. İnsan herşeyi İFADE EDEBİLEN ve ORTAYA KOYABİLENDİR.

Ortaya koymak ifade etmekten daha üstün bir nitelik değildir.

Asıl olağanın dışı budur. Herşey olmaktır yani..

Sen kendini dar bir görüşle sınırlandıran, sığ düşünen bir insansın.

Link to comment
Share on other sites

Sofistikasyondan yoksun, ilkel düşünceler bunlar...

Neden? Çünkü insanlığın bütün nimetlerinden yararlanarak onu dolu dolu yaşamak, onun dışına çıkamamak anlamına gelmez.

Senin aklında kendine göre bir insan kavramı var. O insanı yaratmak istiyorsun. Onun dışında kalan insanlığı kendine uygun ve layık bulmuyorsun.

Hatta öylelerini onları keyfi bazı sınırların dışına çıkamamakla suçluyor ve küçümsüyorsun.

Bütün duyarlıkları ve içgüdüleri ile insan olarak yaşayan bir insan neden bu sınırların dışını göremesin veya imgeleyemesin?

Sen neden ve nasıl o insanlardan daha fazla bir insan olasın.

Daha az bir insansın sen, eğer birşeysen. Daha fazla olamazsın. Ama çok daha az olabilirsin.

İnsanın herşey olduğnu kabul edersen, onun iyi kötü, güzel çirkin, aşağı üstün niteliklerini görebilirsen, onun hem herşeyi ifade edebileceğini hem de herşeyi ortaya koyabileceğini anlarsın. İnsan herşeyi İFADE EDEBİLEN ve ORTAYA KOYABİLENDİR.

Ortaya koymak ifade etmekten daha üstün bir nitelik değildir.

Asıl olağanın dışı budur. Herşey olmaktır yani..

Sen kendini dar bir görüşle sınırlandıran, sığ düşünen bir insansın.

Bak sana en guzel algilanabilecek sekilde bir ornek vereyim ve yanitimi senin yanitindan sonra verecegim.

 

Turkiye de demokrasi var mi?

 

Diktatore gore var

 

Onun karsiti olanlara gor yok?

 

Eeee ne olacak simdi?

 

Neden demokrasi birine goire varken, digerine gore yok oluyor.

 

Sahi demokrasi nedir?

 

Eger buradaki demokrasinin varligi yoklugu tartismasindaki indirgemeciligi algilarsan, demokrasinin ne oldugunun sorgulamasini bu ufkun disinda kaldigini da algilarsin. 

 

Yukaridaki mesajin dahil, sana yanitimi bu mesajima verecegin aciklasmadan sonra verecegim.

 

Cunku once demokrasi vart mi/yok mu tartismasi ile, demokrasinin ne oldugunun sorgulanmasi farkini algilayip algilayamadigini verecegin yanittan algilayacagim.

Link to comment
Share on other sites

Bir yerde demokrasinin var olup olmadığını saptamak için önce demokrasinin ne olduğunu saptamamız gerekmez mi?

Demokrasi hakkında kimin ne düşündüğü beni hiç ilgilendirmiyor.

Konu seni ilgilendirip ilgilendirmemesi degil; aciklamalarin algilanabilmesi adina demokrasi verilen bir ornek. Yani kavram tartismasinin ve ifadesinin cikmazini gosterme adina. Iste o yuzden kavrami kabul/red temelinde ifade etmek baska, kavrami sorgulamak baskadir.

 

Sorgulama ise farkli bir zihin ufkudur.

 

Burada karsitliga acilan istedigin kavrami secebilirsin. Mesela;

 

Varlik-var yok

 

Inanc-inan inanma

 

Hak-hakli haksiz

 

Namus-namuslu namussuz.

 

Tanri -var yok

 

Iste burada karsitligi indirgemeci ifade kisir dongusu yerine, karsitligi veren kavramin sorgulanmasi, ortaya konmasi v.s. farkli bir boyuttur.

 

Cunku insanoglu genelde kavrami bilmez ve sadece indirgeyerek ifade eder.

Link to comment
Share on other sites

Verdiğim cevabı yeterli bulmadınız mı?

Konu yeterli bulup bulmamak degil, benim verdiklerimi verildigi gibi algilayabilmek.

 

Mesajin, bu algiyi vermiyor.

 

O yuzden benim vermek istedigim, HERHANGIBIR SEYIN IFADESI TARTISMASI DEGIL; HERHANGIBIR SEYIN NE OLDUGUNUN SORGULANMASI.

 

Iste bir biri bir yapacak olan budur. Aksi toplumsal kisilik temelinde sadece toplumsal olarak yonlendirilendir.

 

Zaten bundan memnun olan, verileni algilayamaz. Cunku sorgulamaz.

 

Yani biat ve teslimiyet kulturunun getirdigi suru psikolojisi.

Link to comment
Share on other sites

Konu yeterli bulup bulmamak degil, benim verdiklerimi verildigi gibi algilayabilmek.

 

Mesajin, bu algiyi vermiyor.

 

O yuzden benim vermek istedigim, HERHANGIBIR SEYIN IFADESI TARTISMASI DEGIL; HERHANGIBIR SEYIN NE OLDUGUNUN SORGULANMASI.

 

Iste bir biri bir yapacak olan budur. Aksi toplumsal kisilik temelinde sadece toplumsal olarak yonlendirilendir.

 

Zaten bundan memnun olan, verileni algilayamaz. Cunku sorgulamaz.

 

Yani biat ve teslimiyet kulturunun getirdigi suru psikolojisi.

Vermeye çalıştıklarınızın neden anlaşılmadığı üzerinde hiç kafa yordunuz mu?

Sizi kimse anlamaya mecbur değil.

Siz kendinizi belirtmekle yükümlüsünüz.

Anlaşılmıyorsanız, sorunu hemen karşı tarafta arıyorsunuz.

Diyorum ya.. Sorunlara çözümleriniz, görüşleriniz yüzeyel ve daha çok suçlama şeklinde..

Link to comment
Share on other sites

Vermeye çalıştıklarınızın neden anlaşılmadığı üzerinde hiç kafa yordunuz mu?

Sizi kimse anlamaya mecbur değil.

Siz kendinizi belirtmekle yükümlüsünüz.

Anlaşılmıyorsanız, sorunu hemen karşı tarafta arıyorsunuz.

Diyorum ya.. Sorunlara çözümleriniz, görüşleriniz yüzeyel ve daha çok suçlama şeklinde..

Anlasilmak icin algilanmak gerekir.

 

Algilamak da anlamak tan farklidir. Anlamak, anlamak isteyenin kendi dogrusu ile, anlasilacak olani; yorumlamasi ve "dogru/yanlis" mukayesesine koymasidir. Yani anlamak, verilenin degil; anlamak isteyenin kendi yorumudur.

 

Algilamak ise, verilenin oldugu gibi alinmasidir. Yani " Ali bunu demek istiyor" seklinde, yorumsuz ve verildigi gibi.

 

Dolayisi ile sorun, kendini algilatmak isteyende degil; onu kendi dogrulari ile yorumlayarak anlamak isteyendedir.

 

Bu da verilenin alacak olan acisindan, sadece kendi almak istedigi gibi almasi demektir.

 

Bu da algi noktasligidir. Cunku algi da, sadece alan degil, veren onemlidir. Cunku algilanacak olan verenin verdiginin ne oldugudur.

Link to comment
Share on other sites

  • 3 hafta sonra...

Anlasilmak icin algilanmak gerekir.

 

Algilamak da anlamak tan farklidir. Anlamak, anlamak isteyenin kendi dogrusu ile, anlasilacak olani; yorumlamasi ve "dogru/yanlis" mukayesesine koymasidir. Yani anlamak, verilenin degil; anlamak isteyenin kendi yorumudur.

 

Algilamak ise, verilenin oldugu gibi alinmasidir. Yani " Ali bunu demek istiyor" seklinde, yorumsuz ve verildigi gibi.

 

Dolayisi ile sorun, kendini algilatmak isteyende degil; onu kendi dogrulari ile yorumlayarak anlamak isteyendedir.

 

Bu da verilenin alacak olan acisindan, sadece kendi almak istedigi gibi almasi demektir.

 

Bu da algi noktasligidir. Cunku algi da, sadece alan degil, veren onemlidir. Cunku algilanacak olan verenin verdiginin ne oldugudur.

Anlaşılmanın tek bir şartı vardır.

O da kendini anlaşılır bir şekilde belirtmektir.

Anlaşılmamayı kendinde değil, yalnız başkalarının anlayışsızlığında arayan, anlaşılmamanın kökeni ne olursa olsun, anlaşılmamaktan sorumludur.

Link to comment
Share on other sites

Anlaşılmanın tek bir şartı vardır.

O da kendini anlaşılır bir şekilde belirtmektir.

Anlaşılmamayı kendinde değil, yalnız başkalarının anlayışsızlığında arayan, anlaşılmamanın kökeni ne olursa olsun, anlaşılmamaktan sorumludur.

Kisi her zaman kendini kendince anlasilir sekilde belirtir.

 

Ben bir seyi anlamak istersem, ve anlayamazsam; sorunu kendimde ararim. Ayrica anlamak istersem de her turlu algi ve bilgi ile sorgular v e sorular sorarim.

 

Herkes kendi dusunce ve bilgisini kendi duzeyince dile getirir. Yoksa her duzeye gore oynayan bir bukalemun olur.

 

Zaten senin bu ifaden de kendilik bilisselligi noksanligidir. Yani sorunu kendinde aramak yerine, baskasinda aramak.

Link to comment
Share on other sites

Kisi her zaman kendini kendince anlasilir sekilde belirtir.

 

Ben bir seyi anlamak istersem, ve anlayamazsam; sorunu kendimde ararim. Ayrica anlamak istersem de her turlu algi ve bilgi ile sorgular v e sorular sorarim.

 

Herkes kendi dusunce ve bilgisini kendi duzeyince dile getirir. Yoksa her duzeye gore oynayan bir bukalemun olur.

 

Zaten senin bu ifaden de kendilik bilisselligi noksanligidir. Yani sorunu kendinde aramak yerine, baskasinda aramak.

Yukarda ne demiştim.... Hala diyorum.

Sen sorunu kendinde aradığını söylerken bile kendi dışında arıyorsun. Daha da ötesi karşı tarafı suçluyorsun. Kendi eksikliğinin dışa yansıması olarak düşünüyorum bu davranışını.

 

Anlaşılmamayı kendinde değil, yalnız başkalarının anlayışsızlığında

arayan, anlaşılmamanın kökeni ne olursa olsun, anlaşılmamaktan

sorumludur.

Link to comment
Share on other sites

Yukarda ne demiştim.... Hala diyorum.

Sen sorunu kendinde aradığını söylerken bile kendi dışında arıyorsun. Daha da ötesi karşı tarafı suçluyorsun. Kendi eksikliğinin dışa yansıması olarak düşünüyorum bu davranışını.

 

Anlaşılmamayı kendinde değil, yalnız başkalarının anlayışsızlığında

arayan, anlaşılmamanın kökeni ne olursa olsun, anlaşılmamaktan

sorumludur.

Sen bir yerde yazan bir yaziyi okurken , ne yapiyorsun?

 

Anlamaya mi calisiyorsun?

 

Yoksa anlayamamani yazara mi yukluyorsun?

 

Ayrica beni birisinin anlayip anlamamasi degiskendir. Anliyan da vardir, anlamayanda.

 

Kimse kimsenin tefine gore oynayamsaz. Sadece kendi beyin duzeyinin kendi algisini bilgisini dusuncesini dile getirir.

 

Yoksa, ben belki senin tarafindan anlasilir kilinsam, yine baskasi tarafindan anlasilmayabilirim.

 

Dolayisi ile anlasilmak tan once anlamak gelir. Bu da zaten kendilik bilincidir.

 

Yani kendine "ben bu yazilani neden anlamiyorum, neresini anlamiyorum" diye sormak ve anlamak isteniyorsa da, yazara nerenin neden anlasilmadigini sormak.

Link to comment
Share on other sites

Sen bir yerde yazan bir yaziyi okurken , ne yapiyorsun?

 

Anlamaya mi calisiyorsun?

 

Yoksa anlayamamani yazara mi yukluyorsun?

 

Ayrica beni birisinin anlayip anlamamasi degiskendir. Anliyan da vardir, anlamayanda.

 

Kimse kimsenin tefine gore oynayamsaz. Sadece kendi beyin duzeyinin kendi algisini bilgisini dusuncesini dile getirir.

 

Yoksa, ben belki senin tarafindan anlasilir kilinsam, yine baskasi tarafindan anlasilmayabilirim.

 

Dolayisi ile anlasilmak tan once anlamak gelir. Bu da zaten kendilik bilincidir.

 

Yani kendine "ben bu yazilani neden anlamiyorum, neresini anlamiyorum" diye sormak ve anlamak isteniyorsa da, yazara nerenin neden anlasilmadigini sormak.

Sen bir yerde yazan bir yazar değilsin.

Yıllardır forumlarda yazıyorsun. Yıllardır anlaşılmıyorsun.

Yalnız ben değil, seni okuyan hemen herkes seni anlamıyor.

Link to comment
Share on other sites

Sen bir yerde yazan bir yazar değilsin.

Yıllardır forumlarda yazıyorsun. Yıllardır anlaşılmıyorsun.

Yalnız ben değil, seni okuyan hemen herkes seni anlamıyor.

Ondan mi yazilanlar daimi okunuyor, begeniliyor ve hatta hic tanimadigim sitelerde alinti olarak yayinlaniyor?

 

Benim yazilarim, anlam ve icerik olarak sureklidir. Bir kere okunmalik da degildir. Her bilinc degisiminde okundugunda farkli algi verir.

Link to comment
Share on other sites

Ondan mi yazilanlar daimi okunuyor, begeniliyor ve hatta hic tanimadigim sitelerde alinti olarak yayinlaniyor?

 

Benim yazilarim, anlam ve icerik olarak sureklidir. Bir kere okunmalik da degildir. Her bilinc degisiminde okundugunda farkli algi verir.

Bencilce bir açıklama.. Güzel bir vurdumduymazlık örneği...

Ben bir kişi tarafından bile anlaşılmasam bunu kendime dert edinirim.

Senin öyle bir sorunun yok.. Umurumda bile değil anlaşılıp anlaşılmadığın..

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...