Jump to content

İnsan Olmanın Düşündürdükleri..


haci

Recommended Posts

İNSAN ve ESARET
 

Sürekli bir arayış içindedir insan. Yine de neleri ve neden aradığını bilmez. Bütün bildiği durmadan, ara vermeden araması gerektiğidir. Mutluluk mudur aradığı, yoksa zenginlik mi? Şöhret midir, yoksa ayrıcalık ve otorite mi? Aşk ve sevgi midir, yoksa şehvet mi?

İnsan, aradıklarının esiridir...
 

İnsan aradıklarına sahip olmak için her yola baş vurmaktan çekinmez. Çalıp, çırpmak, kandırmak, aldatmak, yalan söylemek ve gerektiğinde öldürmek, amacına ulaşması için baş vuracağı yöntemlerden yalnız birkaçıdır.

İnsan, sahip olmak istediklerinin esiridir....
 

İnsan kavuşmak ve ne pahasına olursa olsun sahip olmak istediklerine karşiıhissettiği duyguları yüceltme eğilimi güder. Dolayısıyla onlara ulaşacağı her yöntem yasal ve meşrudur. Arzu ve isteklerine gerçekten kavuşması olanaksız bile olsa, onları tatmin edeceği bir hayal dünyasında yaşar. Bütün amacı o rüyayı gerçekleştirmektir..

İnsan, düşlerinin esiridir....
 

Hemen hiç bir insan aradıklarının tümüne kavuşamamıştır. Çünkü ne aradığını kesin olarak bilmemektedir.Bilse bile ona sahip olur olmaz,başka şeyler aramaya ve başka değerlerin özlemini çekerek, peşlerinde gitmeye başlayacaktır.

İnsan, tatminsizlik ve açgözlülüğünün esiridir...
 

İnsan incelediği her olguda nedensellik arar. Bulamadıklarına kuşku ile bakar. Her olguda bir neden vardır ve onlar kendi mantığı ile bağdasmalıdır.

İnsan, mantığının esiridir.....

 

İnsan kendine çok güvenir. Hemen her seferinde doğru bir seçenek yaptığına ve doğru bir yargıya vardığına inanır. İçinden geldiği gibi yaşamalıdır. Çünkü ona göre doğrusu budur.

İnsan, sağduyularının esiridir.....
 

Dinler ona, Allah'ın varlığını ve O'nun gösterdiği yoldan başka yolun olmadığını ögretir. Kendisine Allah'a inanarak ve O'nun kulu olarak sonsuz zenginlik, mutluluk, şöhret, otorite ve ölümsüzlük vadedilir. İnanmaktan başka seçeneği yoktur.

İnsan, inançlarının esiridir...
 

Madde gerçek değildir. Maddi varlığı dünyada geçici bir süre kalacak ve sonunda göçtüğü öteki dünyada kazanacağı manevi varlık sonsuza dek yaşayacaktır. Asıl zenginlik ve güzellik manevidir. Ona kavuşmak ve sonsuza kadar mutlu yaşamak için yapmayacağı şey yoktur.

İnsan, maneviyatınin esiridir..
 

Dinler tarafindan kendisine Allah'ın gerçek ve O'na kölelik etmenin özgürlük olduğu ögretilir.Özgürlügü için her şeye hazırdır. Özgürlügün esarete bağlı olduğu garip, çarpik bir alemde yaşamaktadır.

İnsan, asla sahip olamayacağı özgürlüğünün esiridir.....



 

 

  • Like 3
Link to comment
Share on other sites

Arada bir düşünürüm kendi kendime ve sorarım… İnsan olarak doğmakla kazandığım en büyük değer nedir?
İnsan olmak güzel bir şey.. Gurur duyulacak bir şey değil ama, kesinlikle istenilen bir şey.. Dünyadaki en zeki yaratık olmayabiliriz. Zekayı değişmekte olan koşullara uymak melekesi olarak tanımlarsak, ispermeçet balinası ve zor koşullarda yaşayan bazı deniz memelileri insandan daha zeki yaratıklar olabilirler. Ama entelektüalite insana özgü bir ayrıcalıktır. İnsan yalnız değişen koşullara uyum yapmakla kalmaz, kendi koşullarını kendisi yaratır. Bu da zekadan daha farklı bir yetidir. Üstün entelektüalitenin en tipik gösterisidir.

Entellektüalite insanın sahip olduğu, onu hem aydınlığa çıkarmış ve ilerde daha da aydınlatacak, hem de muhtemelen onu ilerde bir gün geçmişin karanlığına gömecek olan müthiş bir olgudur. İnsan denen hayvanın sahip olduğu her şey bu değerde saklıdır. Dolayısıyla ona paha biçmek zordur. Entelektüalite tek bir olgu değildir. İnsanlarla ilgili birçok değerin bir araya gelmesinden oluşmuştur. Bu değerlerin tümü iyi ve üstün meziyetler değillerdir. İyilerine her zaman kötüleri de eşlik ederler.

Evet.. İnsan olmak çok güzel bir şeydir ve ben insan olduğuma çok memnum. Bu dünyayı, evreni gördüğüm, tanıdığım ve öğrendiğim için, benim uymak zorunda olduğum yasalara güneşin, ayın, diğer yıldızların ve galaksilerin de uymak zorunda olduklarını gözlemlediğim için ve diğer canlılardan farklı olarak o yasaları bulup çıkarma ayrıcalığına sahip olduğum için, insan olduğuma çok seviniyorum.

O yasaları bulup çıkarmasaydım, bilmediğim, doğalarını yeterince anlamadığım ilke ve yasalara, rüzgarın önünde uçan bir yaprak misali, karşı gelmeye çalışmadan boyun eğmeye zorlansaydım, aynı zevki alamayacaktım. İnsan olmak çok güzel bir şey.. Müthiş bir ayrıcalık. Çünkü biliyorum ki hem doğanın bir parçasıyım, hem onun ve kendimin ne olduğumuzu biliyorum, hem de ona ve kendime bir düzen ve şekil verebiliyorum.. İnsan olmak çok güzeldir diyorum. Çünkü biliyorum ki beni yaratan evrenin bilinciyim. Yalnız onun bir parçası ve bir tür artefaktı değilim.... Onun varlığına anlam veren ve o anlamı yalnız kendinde değil, onda da arayan ve bulan bir entelektüaliteye sahibim..

Aslında entelektüal olan kim değil! Ne.. Ben miyim entelektüel olan? Yoksa evren mi? Ben onun küçük ve mütevazi bir parçasıyım. Olmasa da olabilen bir öğesiyim... Asıl entelektüel olan evren.. Ama yine de evren insan var olduğu için entelektüel... İnsan olmasaydı kendinin farkına bile varamayacaktı, evren..

Ben yine de aşırıya kaçmak istemiyorum. Büyük manzarayı görmezden gelemem.. İnsan olarak kendimi tek değerli varlık olarak kabul edemem. Tek başına değilim.. Diğer canlılardan dolayı bir değere sahibim. Tek başına değersiz bir matahım...
Bunu asla unutmamalıyım.....

Evet.. Ne diyorduk..
Bir insanın doğar doğmaz sahip olduğu en büyük değer nedir?

Haddini bilmektir......          

Link to comment
Share on other sites

Neden illa insani bir seye esir ediyorsun?

 

Sen hic kendilik bilinci insanoglu bilinci ne oldugunun insan farkindaligi sahibi OZGUR BIREY VE ONUN SERBEST DUSUNCESI ile karsilasmadin mi?

 

Insanoglu kendi yarattiklari ile kendisini esir eder. Iste bunun farkina ve bilincine varmasi zaten bu esaretten kurtulmasi icin gerekendir.

 

Yalniz bunun icin KENDINI HERSEY GIBI BIR SEYLE OZDESLESTIRMEK YERINE, KENDINI KENDI ILE OZDESLESTIRMELIDIR.

 

Ayrica once HERSEYI ORTAYA KOYARAK AHKAM KESECEGINE, KENDINI ORTAYA KOYMAYI BASARMALIDIR.

 

Kisaca aynaya bakmalidir. Cunku aynaya bakmaz ise kendini goremez. Buradaki kendi hem bireysel hem de tursel anlamdadir.

 

Haddini bilmek ne demek, kime neye karsi haddini bilecek?

 

Bir insanon dogar dogmaz sahip oldugu en buyuk deger, onun numenal yetisi ve bunu insanlasmaya yonelik kullanabilir olmasidir.

 

Bilgi toplumu once kendinin ne oldugunu bilmelidir.

 

Herseyi ortaya koydugu gibi, insanoglu kendini de kendinin ortaya koydugunu bilmelidir.

 

Kendi veri deger ve tabulari ile kendine teslim etmekten vaz gecmelidir.

 

Yoksa iste oyle korkutulur, caresiz birakilir, teslim alinir ve suru gibi yasatilir.

 

Insanoglunun kendinin varligina ve bilincine varmasi ancak kendini algisi ile gozlemledigi ile ozdeslestirmemek ile mumkundur.

 

"Kendi edip kendi bulmaktan" ve bunu da sanki baska bir guc yaptiriyormus gibi algilamaktan vazgecmelidir.

 

Aksi dogan hic bir zaman KENDISI YASAMAZ, SADECE YASATILIR.

Link to comment
Share on other sites

Sen hiç düşünmeyen veya doğru düşünmeyen bir insansın.

Burası düşünce dünyası.. Düşün biraz...

Yazdıkların iyi düşünmediğini gösteriyor ve yalnız seni bağlıyor.

Senin insanlar hakkındaki düşüncelerin  sapkın. Sen insanları megalomanyak yapıyorsun. Bunu öteden beri biliyoruz zaten.

İnsan ne ise odur. Yani herşeydir. İyidir, kötüdür, Güzeldir çirkindir. Manyaktır, sapkındır. Dürüstdür sahtekardır.

İnsanları tanımaya çalışmalısın önce.. Sonra onları eğitemeye veya değiştirmeye çalışırsın.

Herşeyden önce sen insanları doğru dürüst tanımıyorsun..

 

Haddini bilmiyorsun sen Evrensel İnsan.. Büyük manzarayı göremiyorsun...

 

Biz devam edelim..

 

ANTROPOSENTRİK OLMAK !
 

Antroposentrik olmak demek, insan odaklı olmak demektir. İnsan odaklı olmak, evrene insan gözü ile bakmak demek değildir. İnsanın kendini evrenin ortasında yer alan anahtar bir yaratık olarak görmesi ve bütün evrenin kendine göre tasarımlanmış olduğuna inanması demektir. Antropik ilke kaynağını antroposentrik görüşten almıştır. İnsan olarak antroposentrisizmden kurtulmamız imkansız denecek kadar zordur. Herşeyden önce insan olmakla ilgili egomuz buna izin vermez. Bu dünyada ve evrende mevcut her şeyin insanlar ve insanlık için var olduğuna kendimizi o kadar çok inandırmışızdır ki, bu ayrıcalığı başka hiç bir canlı türü ile paylaşmayı aklımızdan geçirmeyiz. Hümanistik değerleri diğer bütün insansal değerlerden üstün tutar ve bu tutumumuzla iftihar ederiz. Son yıllara kadar, bilimsel alanda bile, kendimizi diğer canlılardan soyutlamayı ve ayrıcalıklı bir hayvan türü olarak incelemeyi yeğlemişizdir. Bunun yanlış olduğunu ancak son yıllarda idrak edebilmişizdir. Yine de hemen her olguyu insan odaklı olma bakış açısından değerlendirmeye devam etmekteyiz.
 

Antroposentriklik çevre kirliliği gibi bir kirliliktir.

Bu kirlilik sanıldığından çok daha yaygındır. Sosyal olabildiği gibi, bilimsel de olabilir ve olguları değerlendirmede aşilması son derece güç bir engel olarak karşimıza çikabilir.
 

Antroposentriklik ilginç bir önyargidir. Doğal olarak kazanılan insan olarak yaşama içgüdüsünün bilinçsel düzeye yansımasından başka bir şey olmayan narsistik bir duygudur.

Başka bir deyişle kendine hayran olmak ve kendini diğer yaratıklardan üstün görmektir.

 

İnsan yaşamının her kesiminde bu megalomanyak insansal eğiliminin iğrenç yüzü ile karşilaşmak mümkündür. Bilimde, sanatta, sosyal yaşamda ve diğerlerinde... Antroposentrisizm her türlü insansal niteliklerin hayvansal niteliklerden soyutlandığı bir görüş tarzıdır. İnsana ait ve kendinden menkul olan üstün değerler dizisidir. Antroposentrisizmi ondördüncü yüzyılda İtalya’da ortaya çikan hümanizm’le yakından ilgili bir eğilim, hatta onun devamı olarak düşünebiliriz.

 

Hümanizma nedir?

Hümanizmayi yakından araştıranların ilk karşilaştığı manzara onun, oldukca muğlak ve geniş tabanlı bir eğilim olduğudur. Çesitli inanç, görüş, yöntem ve felsefe, ortak paydası insanlık olan bir merkez etrafında bir araya getirilmeye çalisilmistir. İnsanın çesitli nitelikleri ile ilgili olmasına rağmen hümanizma, temel olarak, 14’üncü yüzyılda İtalya’da ortaya çikan bir eğitim sistemi ve araştırma yöntemi olarak başlayan bir disiplindir. Zamanla bütün Avrupa’ya yayılmış ve yüzlerce yıl entelektüel zümrenin dominan felsefi görüşü olarak varlığını sürdürmüştür. Temel olarak hümanizma insanı yücelten bir eğilimdir ve başlangıcına Rönesans Hümanizması de denir. Yine de hümanizmanın esas başlangıcının çok daha eskilere, Yunan ve Roma dönemlerine, Plato, Çiçero ve Livy’ye kadar dayandığı bilinmektedir.

 

Hümanizma Avrupa’da çagdas düşüncenin ortaya çikmasi için gerekli koşulları oluşturmuş ve edebiyat, felsefe, sanat, din, sosyal bilimler, hatta doğal bilimleri besleyen bir eğilim olarak temayüz etmiştir. Batının, başlangıcı hümanizmaya dayanan bu müthiş ilerlemelerini ihmal etmeye olanak yoktur. Günümüzde kullandığımız ve varlıklarından haberdar olduğumuz, özgürlük, bağımlılık, üstün, zayıf, dominan veya kusurlu ırk, ilkel veya ileri uygarlık gibi iyi, kötü ve tartışmalı terimler ve kavramların kökeninde hümanizma vardır. Hümanizma zayıf ve çeliskili taraflarının olmasına rağmen çagimizin dominan düşünce ve felsefesine son şeklini vermiştir. Ama bu şekil her an değişmektedir. Çagimizin düşünce sistemi ve felsefesi eskiye oranla çok daha akılcıdır. Değer yargıları hızla değişmektedir. Varoluşculuk felsefesinin ortaya çikmasini izleyen dönemde, Avrupa’da temel düşünce ve felsefenin bel kemiğini oluşturan hümanizma, geçen yüzyılda şiddetli eleştirilere maruz kalmıştır. Varoluşculuk bazında insanı insan yapan değerler yeniden incelenmiş ve insanı yücelten hümanizmaya karşi direnç başlamıştır.

 

İnsanı insan yapan değerler nelerdir? İnsanın özü her zaman iyi ve güzel midir? İnsan her zaman rasyonel, anlayışlı, mantıklı bir varlık mıdır? İnsan sorunlardan yoksun mudur? İdeal bir karaktere mi sahiptir?

 

İnsana atfedilen bu üstünlük, bu yüce ve ulu eğilimin onun gerçek doğasını yansıtmadığı ilk defa Kierkegaard tarafından dile getirilmiştir. Bazı insansal eğilimlerde, örnegin ağrı, neşe ve sevinçte, üzüntü ve endişede, umut ve umutsuzlukta, sağduyu ve sezgide mantik olmayabilir ve onlar rasyonel bir şekilde açıklanamaz. İnsanın yapısında bütün rasyonel, olumlu ve iyimser hayalleri yok eden güçler vardır. Bunları anlamadan insanı anlamak mümkün değildir. Rasyonalite insan doğasının ögelerinden biridir. Ancak, çogu kere insan rasyonel değildir. Hümanistik yaklaşim insanın kusurlu bir varlık olduğu ve birçok yönden hayvanlardan farklı olmadığı gerçeğini ihmal eder. Bu nedenden dolayı insanın büyük manzarayı görmesini önler, onun doğadaki yerini doğru olarak saptayamaz ve yalnız kendini değil, dünyada mevcut tüm eko sistemlerini felakete maruz bırakır.
 

 

Link to comment
Share on other sites

Haci, oyle bilgisiz ve dusuncesiz atip tutmak ile bu isler yurumez. Senin nasil bir fenomenal zihniyet esiri oldugun ateist forumdan tasdikli.

 

O yuzden dusunemeyen beynin ile algilayamadigin dusunce kavtrasmini agzina alma, belki carpilirsin. Yani esir olduklarin seni carpabilir.

 

Sen once bir aynaya bak ve kendinin ne olduguna karar ver.

 

Ayrica sen kimsin ki haddi bildirme memuru musun?

 

Senin haddini esir olduklarin bildirmis zaten.

 

Senin 18. yuzyildan kalma metafizik/varliksal/ontolojik temeldeki biulim uzerine ahkam kesmen cok gerilerde kaldi.

 

O yuzden bundan sonra edebini takin, ya yazilanlara bilgin ve dusuncen varsa yanit ver; ya da sus otur. En azindan beyninin ufkunu genisletme adina yazilanlardan bir seyler ogrenmeye calis.

 

Burasi senin borunun ottugu ateist forum degil. Her turlu konu ve kavramda dusunce ve bilgisi olup ta bunlari paylasanlarin formu.

 

O yuzden birak baskalarina had bildirme memurlugunu da once kendi haddini bi.

 

Adam gibi bildiklerini yaz ve bilmedigin aklinin ermedigi konulara dokunma. Cunku dokunursan, karsinda benim bilgi ve dusuncemi bulacaksin.

Link to comment
Share on other sites

Bir sinire dokundum galiba...

Eleştirilerini yazdıklarıma değil, şahsıma yöneltiyorsun.

Sen önemsiz bir ayrıntısın benim için..

Burası düşünce forumu.. Ne işin var burada?

Düşünmesini bile beceremiyorsun..

Kendi ozelliklerini baskasina yamama. Sen git diktatorlugunu yaptigin ateist forumda ot.

 

Benim orada kalmam bile senin ic yuzunu aciga cikarmaya yetmisti.

 

Seni, 18. yuzyildan kalma kendini esir etmis, fenomenal zihniyet caresaizi seni. 

 

Dusunmek kim sen kim?

 

Sen ancak aklini tatmin eden bir degere kendini teslim edersin.

 

Ayni bas yazindaki gibi.

 

Senin gibiler emperyalist zihniyetin arayipta bulamadiklaridir. Insanligin onunu tikamak ve insani kendi paranoyasina esir etmek, tam da senin bilincsizce yaptigin emperyalizme hizmettir.

 

Cunku bilgi ve dusunce ile mucadelen ancak onlemek ile mumkundur. O da ateist forumda gecer, burda degil.

 

Burasi uye ve okurlarin bilglendigi bilinclendigi ve okuduklari temelindfe beynindekilerini sorguladiklari bir yerdir.

 

Sabit dogmatik ve teslim olmus beyinler bu sitede kalici olamaz.

 

Dedigim gibi algilayamadigin kavramlari agzina alma, esir olduklarina carpilabilirsin.

Link to comment
Share on other sites

Burada senden başka yazan yok.

Yazdıkların eleştirilmiyor. Meydanı boş bulmuş sallıyorsun.

Zaten ne dediğin de anlaşılmıyor.

Anlaşılmadığın için eleştirilmiyorsun, karşı gelinmiyorsun. Ben bile sana ciddi olarak karşı gelmiyorum.

Seni anlayan zır deli olduğunu da anlar..

Neyse.. Sen ne isen osun. Düzelecek değilsin. Beni daha fazla ilgilendirmiyorsun.

Link to comment
Share on other sites

Burada senden başka yazan yok.

Yazdıkların eleştirilmiyor. Meydanı boş bulmuş sallıyorsun.

Zaten ne dediğin de anlaşılmıyor.

Anlaşılmadığın için eleştirilmiyorsun, karşı gelinmiyorsun. Ben bile sana ciddi olarak karşı gelmiyorum.

Seni anlayan zır deli olduğunu da anlar..

Neyse.. Sen ne isen osun. Düzelecek değilsin. Beni daha fazla ilgilendirmiyorsun.

Cunku herkes senin gibi bilgi ve dusunceye saygisizlik etmiyor, sadece okumak ile yetiniyor. Okuduguna memnuniyetini de belirtiyor.

 

Evet, dusunce ve bilgi ufku dar olanlarin beynini bilinclenmeye ve algilamaya kapatmis olanlarin, algilayabilrecegi yazilar yazmadigim ortada.

 

Asil duzelmesi gereken bilgi ve dusuncenin onunu tikayan bir de bunu bilgi ve dusuncesi ile degil de, yetkisi ile yapan sensin.

 

Zaten beyin olarak algilayamadiklarindan kacis en basit dogal zihniyettir.

 

Neyse bir gun aynaya bakar ve oncelikle kendinin ne oldugunu ve neye/kime ve neden teslim ettigini esir ettigini algilarsin.

 

Yalniz unutmaki sen esir oldun diye, herkes te esir olacak degil.

Link to comment
Share on other sites

Cunku herkes senin gibi bilgi ve dusunceye saygisizlik etmiyor, sadece okumak ile yetiniyor. Okuduguna memnuniyetini de belirtiyor.

 

Evet, dusunce ve bilgi ufku dar olanlarin beynini bilinclenmeye ve algilamaya kapatmis olanlarin, algilayabilrecegi yazilar yazmadigim ortada.

 

Asil duzelmesi gereken bilgi ve dusuncenin onunu tikayan bir de bunu bilgi ve dusuncesi ile degil de, yetkisi ile yapan sensin.

 

Zaten beyin olarak algilayamadiklarindan kacis en basit dogal zihniyettir.

 

Neyse bir gun aynaya bakar ve oncelikle kendinin ne oldugunu ve neye/kime ve neden teslim ettigini esir ettigini algilarsin.

 

Yalniz unutmaki sen esir oldun diye, herkes te esir olacak degil.

Bu forumda yalnız başkalarını eleştirerek başarılı olamazsın.

Bir konu hakkında ne düşündüğün önemli. Kişiler hakkında düşündüklerinin hiç önemi yok. Onlar senin hesabına negatif görüşler olarak geçer.

Biraz düşün üretmeye çalış..

Link to comment
Share on other sites

İnsanın gerçek doğasını tanımadan  onun iyi kötü gerçek yüzünü görmeden, ona bir takım üstün nitelikler atfetmek hem gereksizdir, hem de onu yüceltmeyip küçülteceği için, zararlıdır.

Bu nitelikler her toplumda aynı derecede olmadığı için, insanlar arasında ayrım yapar ve insanlığı böler.

İşte bu bağlamda varoluşcu felsefe devreye girmektedir.

 

 

İnsanı insan yapan değerler nelerdir? İnsanın özü her zaman iyi ve güzel midir?

İnsan her zaman rasyonel, anlayışlı, mantıklı bir varlık mıdır?

İnsan sorunlardan yoksun mudur?

İdeal bir karaktere mi sahiptir?
 

Rönesans'dan beri süregelmekte olan rasyonal hümanistik gelenek, Hegel'in "kozmik rasyonalizminde" idealize edilmiştir. Hegel, "Son Gerçek" ile, "İdeal Mantığı", onlardaki olumsuz ve karşıt eğilimleri yücelterek birleştirmiştir. Bu müthiş çabasi ile Hegel, günümüzü hala etkisi altinda tutan bir filozoftur.

 

İnsana atfedilen bu üstünlük, bu yüce ve ulu eğilimlerin onun gerçek doğasını yansıtmadığı ilk defa Kierkegaard tarafından dile getirilmiştir. Bazı insansal eğilimlerde, örnegin ağrı, neşe ve sevinçte, üzüntü ve endişede, umut ve umutsuzlukta, sağduyu ve sezgide mantık olmayabilir ve bunlar rasyonel bir şekilde açıklanamaz. İnsanın yapısında bütün rasyonel, olumlu ve iyimser hayalleri yok eden güçler vardır. Bunları anlamadan insanı anlamak mümkün değildir. Rasyonalite insan doğasının öğelerinden biridir. Ancak, çoğu kere insan rasyonel değildir.
 

Varoluşcular için Hegelizm kabul edilemez. Çünkü varoluşcuya göre gerçek yalnız kendi bildiği ve deneyimlediğidir. Hegel'in savunduğu "ideal akıl birliği" hem anlamsızdır, hem de insanlığa karşı yapılan kaba bir zorlamadır. Varoluşcular için kendi bilinçleri hiç bir yere gizlenmemiştir. Şu anda mevcuttur ve cefa çekmektedir.
 

Kierkegaar'da göre, kalabalık gerçekleri yansıtmaz. Gerçeğin dramı kişinin benliğinde saklıdır.Gerçeği arayan varoluşcu, kendi içine döner ve onu yakından inceler.

 

Orada ne görür?
 

Hiçbirşey!

 

Doğmadan önce yoktu, öldükten sonra da yok olacaktır.
 

İçindeki bütün bilgi, anı ve duygularından kendini arındırır ve bu keresinde orada şekilsiz, biçimsiz, çirkin ve anlamsız egosunu görür.
 

O zaman filozofların asırlardır sorduğu soruyu sorar:
 

Herşey neden var?
 

Herşey neden yok?...

 

Dünya, Güneş, Evren neden var?
 

Ben neden varım?
 

Düşüncelerini içinde, özünde gözlemlediği hiçbirşey üzerinde yoğunlaştırır ve hiçbirşeyi zamanla, insan duyarlığının en önemli başarılarından biri olan "Hiçbirseylik" kavramına dönüştürür.

 

Varolşcu için temel hiçbirşeylik'tir. Hiçbirşeylik güçtür ve gerçeğin ta kendisidir.
 

Hiçbirşeylik insanın hem umutsuzluk ve kederinin, hem de varoluş cesaret ve dürüstlüğünün kaynağıdır. Onun hem başlangıcıdır, hem de sonu.
 

Hiçbirşeylik güzeldir.

 

Aslında insan için hiçbirşeylik herşeydir.

Link to comment
Share on other sites

Bu forumda yalnız başkalarını eleştirerek başarılı olamazsın.

Bir konu hakkında ne düşündüğün önemli. Kişiler hakkında düşündüklerinin hiç önemi yok. Onlar senin hesabına negatif görüşler olarak geçer.

Biraz düşün üretmeye çalış..

Once kendi yazdiklarina bak, tabi aynaya bakmayi bilmeyen bunu basaramaz. Kendi yoktur ki, aynaya baksin. Hep karsiya bakar karsisini gorur, kendi olmadigi icin de goremez.

 

Yani ne insanoglu bilinci ne de birey bilinci yoktur.

 

Benim konu hakkinda ne dusundugumu ve bilgimi zaten ortaya koyuyorum.

 

Burada sorun senin buna verecek bir bilginin ve dusuncenin  olmamasi.

 

O yuzden de polemige sapman.

 

Benim yazdiklarimi algilayabilecek bir duzeyde olmus olsan, zaten yazdiklarimin kisi ile ilgili ya da kisiye yonelik degil; tamasmen yazilan yasziya ve dusunceye yonelik oldugunu gorursun.

 

Benim mucadelem zihniyet iledir, sahislarla degildir.

 

Ama ne yaparsin ki senin gibi bilgi ve dusuncesi olmayanlar yaziyi kisisellige ve polemige cekerler, ben de hakkim olan yanit vermeyi kullanirim. 

 

Zaten dusunce uretemeyenler, uretilen dusunceyi algilayacak duzeyde degildirler.

Link to comment
Share on other sites

Bir daha acikliyorum, insanoglunun ne bir dogasi vardir, nede esir oldugu bir guc. Insanoglu kendi dogasini ve de gozlemledigi herseyi kendi dogal zihniyetinin algisi bilgisi ve kavrami ile ortaya koyar.

 

Ustelik bu insanoglu disinda kalan hic bir seyi de baglamaz ve ilgilendirmez.

 

Varolusculuk felsefesi, insanoglunun kendini teslim etmek ve caresiz birakmak icin yarattigi fenomene OZNEL ICERIK VEREN felsefelerden biridir.

 

Metafizik bir felsefedir.

Link to comment
Share on other sites

Bir daha acikliyorum, insanoglunun ne bir dogasi vardir, nede esir oldugu bir guc. Insanoglu kendi dogasini ve de gozlemledigi herseyi kendi dogal zihniyetinin algisi bilgisi ve kavrami ile ortaya koyar.

 

Ustelik bu insanoglu disinda kalan hic bir seyi de baglamaz ve ilgilendirmez.

 

Varolusculuk felsefesi, insanoglunun kendini teslim etmek ve caresiz birakmak icin yarattigi fenomene OZNEL ICERIK VEREN felsefelerden biridir.

 

Metafizik bir felsefedir.

Varoluşculuk tek ve homojen bir felsefi görüş değildir. Çesitli felsefi görüşleri oldukca gevşek bir şekilde bünyesinde barındıran bir eğilimdir.

Bütün amacı insanın dünyadaki varlık nedenini yorumlamak ve anlamlandırmaya çalışmaktır.

 

Bunu başarmaya uğraşirken de, insanı insan yapan değerleri, insanın özünü, sorunlu karakter ve doğasını kendine konu edinir.

 

Varoluşculuğun temel koşullarını şöyle sıralayabiliriz;

 

1. Varoluşculuk bireyseldir. Her zaman "benim varlığım", "senin varlığın", "onun varlığı" şeklinde belirtilir.

2. Varoluş, mevcut olma, var olma ile, yani varlığın şekli ile, ilgili bir sorundur. Bu nedenden dolayı ayni zamanda insan olmanın anlamını da araştırmaktır.

3. Bu araştırma sırasında çok farklı ve paradoksik olasalıklarla karşılaşılır. Varolan (insan) bu olasalıklardan birini seçmeli ve ona kendini adamalır.

4. Bu olasalıkları insanın madde ve diğer insanlarla olan ilişkiler oluşturduğundan, varolan her zaman dünyadaki bir insandır. Belirli bir durumda seçenekler sınırlıdır.Bu yüzden insan "Das ein" "there being" (orada duran, orada var olan, oradaki) olarak isimlendirilir. Çünkü o varolma gerçeği (veya dünyada olmasi gerçeği) tarafindan tanımlanmıştır.

 

Bu koşulları teker teker incelersek;

 

İlk koşula göre, varoluşculuk insanı saf ve sonsuz bir maddenin gösterisi olarak kabul eden doktrinlere itiraz eder. Bu nedenden dolayi, bilinç, ruh, düşün gibi konulara önem veren idealizma karşi çıkar.

 

İkinci olarak, objektiviteye ve bilimselliğe de karşı çıkar. Çünkü bunlar daha çok delillerin kaba gerçeğine önem verirler.

 

Üçüncü olarak varoluşculuk, "gerekliliğe" karşıdır. Çünkü bu durumda insan onların arasından kendine gerekli gördüklerini seçebilir ve kendini tasarımlayabilir.

Oysa varoluşcu, olanaklardan yalnız birini seçmeli ve ona angaje olmalıdır.

 

Dördüncü olarak da varoluşculu, solipsizme (tekbenciliğe) ve bilimsel idealizme karşi gelir. Çünkü varoluşculuğa göre, diğer varolanlarla olan ilişki her zaman kendinin ötesine uzanır, "transendens" eder.

 

Görüldüğü gibi varoluşculuk, çesitli ve çeliskili eğilimlerin bir araya geldiği bir felsefe ekoludur. Bir yandan var olanın üstünlügünde israr edip, bu üstünlügü varoluşun temeli olarak kabul ederek, "dinsel" bir ton kazanırken, öte yandan kendine sonsuz özgürlügü layık görüp, kendindeki sorunları ortaya koyarak ve kendi kendini yaratıp, Tanrı'nın görevlerini üstlenerek, radikal bir "ateist" olarak da karşimıza çikabilen varoluşculuk, bazı durumlarda mevcut insansal seçeneklere limit koyarak insanın varlığını sınırladığı için "hümanistik" bir çehreye bile bürünebilmektedir.

 

Yani varoluşçu mutlaka metafizik felsefeyi savunacak diye bir kural yoktur.

Link to comment
Share on other sites

Ilk kosula karsi cikmak asil idealizmin kendisidir. Insanoglu beyninin soyutlama yetileri bilissel bilim dalidir. Bilinc te bunlardan biridir.

 

Varolusculugun temeli metafizige dayanir. Bu zaten kendi basina bir sorundur.

 

Senin gibi bilim ile ilgili oldugunu soyleyen bir beynin, bilimsellige karsi cikan bir metafizik felsefeyi savunmasi da ilginc dogrusu.

 

Ayrica varolusculuktaki verilen her turlu oz varolusa degil; insanogluna aittir.

 

Varolusculuk mistisizm ve hatta bir tasavvuftur. Cunku varolus olarak her hangi bir fenomeni belirlememesi de onu deist yapar.

Link to comment
Share on other sites

Ilk kosula karsi cikmak asil idealizmin kendisidir. Insanoglu beyninin soyutlama yetileri bilissel bilim dalidir. Bilinc te bunlardan biridir.

 

Varolusculugun temeli metafizige dayanir. Bu zaten kendi basina bir sorundur.

 

Senin gibi bilim ile ilgili oldugunu soyleyen bir beynin, bilimsellige karsi cikan bir metafizik felsefeyi savunmasi da ilginc dogrusu.

 

Ayrica varolusculuktaki verilen her turlu oz varolusa degil; insanogluna aittir.

 

Varolusculuk mistisizm ve hatta bir tasavvuftur. Cunku varolus olarak her hangi bir fenomeni belirlememesi de onu deist yapar.

Varoluşçuluğu bilmediğin belli oluyor. Sartre için de mi ateist değildir, mistisizmi savunur diyorsun sen? Düşünen insan varoluşçu olur.

Her insan için varoluşçuluğun bir türü vardır.. İnsanı ve kendini başka türlü tanıyamazsın. Sen tanıdığını sanıyor kendini aldatıyorsun.

Kendini bile tanımıyorsun..

Link to comment
Share on other sites

Varoluşçuluğu bilmediğin belli oluyor. Sartre için de mi ateist değildir, mistisizmi savunur diyorsun sen? Düşünen insan varoluşçu olur.

Her insan için varoluşçuluğun bir türü vardır.. İnsanı ve kendini başka türlü tanıyamazsın. Sen tanıdığını sanıyor kendini aldatıyorsun.

Kendini bile tanımıyorsun..

Ateizmden ne algilandigina bagli. Sonucta insanoglunu her hangibir degere veriye tabuya fenomene teslim etmek, nesnel ve oznel idealizmdir.

 

Dusunen insan, serbest dusunur olur. Yani freethinker.

 

Kendini esir edecek bir guc aramak icin dusunmek, dusuncenin mahkumiyetidir.

 

Dikkat et gene lakabima satasmissin.

 

Sen hem ne dedigini hem de ne yaptigini bilmeyen birisin.

 

Sirf bu baslikta bile soylemlerin ikircimli.

 

Ayrica benim adima konusmahakkini nerden aliyorsun?

 

Ateizm bir tanriya inanmayabilir, ya da varlik olarak yoklayabilir; ama BEYNI HALA TANRILASTIRMA EYLEMINI KENDINE DOGRULAMA ICIN YAPIYORDUR.

 

Iste varolusculuk ta her bir farki ile tanrilastirma eylemidir.

 

Mesela Nietzche tanriyi oldurur, ama tanrilastirmayi oldurmez.

 

Schepenhauer'de ayniydi.

Link to comment
Share on other sites

Ateizmden ne algilandigina bagli. Sonucta insanoglunu her hangibir degere veriye tabuya fenomene teslim etmek, nesnel ve oznel idealizmdir.

 

Dusunen insan, serbest dusunur olur. Yani freethinker.

 

Kendini esir edecek bir guc aramak icin dusunmek, dusuncenin mahkumiyetidir.

 

Dikkat et gene lakabima satasmissin.

 

Sen hem ne dedigini hem de ne yaptigini bilmeyen birisin.

 

Sirf bu baslikta bile soylemlerin ikircimli.

 

Ayrica benim adima konusmahakkini nerden aliyorsun?

 

Ateizm bir tanriya inanmayabilir, ya da varlik olarak yoklayabilir; ama BEYNI HALA TANRILASTIRMA EYLEMINI KENDINE DOGRULAMA ICIN YAPIYORDUR.

 

Iste varolusculuk ta her bir farki ile tanrilastirma eylemidir.

 

Mesela Nietzche tanriyi oldurur, ama tanrilastirmayi oldurmez.

 

Schepenhauer'de ayniydi.

Sen kafayı yemişsin. Geride birşey kalmamış...

İnsanı tanımıyorsun ama onun hakkında değersiz yorumlar yapmaktan utanmıyorsun.

Seninn ciddiye alındığını sanmıyorum. Ben de almıyorum zaten.

Link to comment
Share on other sites

Sen kafayı yemişsin. Geride birşey kalmamış...

İnsanı tanımıyorsun ama onun hakkında değersiz yorumlar yapmaktan utanmıyorsun.

Seninn ciddiye alındığını sanmıyorum. Ben de almıyorum zaten.

Senin gibi cagin gerisinde kalmis beyinler, zaten yazilanlari algilayamaz ki, ciddiye alsin. Bir seyi once algilamak gerekir. Ya da bilgi ve dusunce varsa onun ile yanit vermek gerekir.

 

Acikca goruluyorki ne yanit verebilecek bir dusuncen ne de bilgin var. O yuzden de saygisizca kisisel saldiriya geciyorsun.

 

Cunku kapasiten bu kadar.

 

Sartre's philosophy[edit]

Many critics argue Sartre's philosophy is contradictory. Specifically, they argue that Sartre makes metaphysical arguments despite his claiming that his philosophical views ignore metaphysics. Herbert Marcuse criticized Being and Nothingness (1943) by Jean-Paul Sartre for projecting anxiety and meaninglessness onto the nature of existence itself: "Insofar as Existentialism is a philosophical doctrine, it remains an idealistic doctrine: it hypostatizes specific historical conditions of human existence into ontological and metaphysical characteristics. Existentialism thus becomes part of the very ideology which it attacks, and its radicalism is illusory".[85]

In Letter on Humanism, Heidegger criticized Sartre's existentialism:

Existentialism says existence precedes essence. In this statement he is taking
existentia
and
essentia
according to their metaphysical meaning, which, from Plato's time on, has said that
essentia
precedes
existentia
. Sartre reverses this statement. But the reversal of a metaphysical statement remains a metaphysical statement. With it, he stays with metaphysics, in oblivion of the truth of Being.

Link to comment
Share on other sites

Kaynak viki.

 

Varolusculuk, adindan da anlasilacasgi uzere "olus" yani "olmak" fiiline tekabul eder, being yani fenomene tekabul etmez.

 

Olmak fiili de insanoglunun yapilandirilmisligidir.

 

General criticisms[edit]

Logical positivist philosophers, such as Rudolf Carnap and Alfred Ayer, assert that existentialists are often confused about the verb "to be" in their analyses of "being".[82] Specifically, they argue that the verb is transitive and pre-fixed to a predicate (e.g., an apple is red) (without a predicate, the word is meaningless), and that existentialists frequently misuse the term in this manner.

Raymond Aron was a leader among those that did not embrace existentialism, and considered themselves rational humanists

 

http://en.wikipedia.org/wiki/Existentialism

  • Like 2
Link to comment
Share on other sites

Serbest Dusunurluk-Free Thinking

 

Serbest dusunurluk, insanoglunun bilinir tarihinin her doneminde, ortaya cikmistir. Tabi ki, her donemin, serbest dusunurluk degerlendirilmesi; o donemin sinirlarinin disini asabilme ile mumkun olmustur.

M.O. serbest dusunur olarak kabul edilen bir dusunurun, bugunun sartlariyla serbest dusundugunu soylemek bile abestir. Peki, bir kisinin serbest dusunur olup olmadigini algilamak, nasil mumkun olacaktir?

Bu herseyden once, konunun icerigine ve o konudaki dusunce belirtimine baglidir. Burada, iki farkli noktayi dile getirmek gerekir. Kisi, ya bilmeden serbest dusunur, ya bilerek serbest dusunur,olur ya da serbest dusunmedigi halde, serbest dusundugunu sanar.

Serbest, dusuncenin, onundeki en onemli engeller, dogustan beri verilen veriler ve bunlarin; inanc ve hatta iman sabitligidir.

Bir kisi; milliyet konusuna; milliyetci bir inancla bakiyorsa; serbest dusunemez. Cunku, onun baktigi milliyetci inanc; serbest dusuncesinin onunde bir engeldir ve o da, bu inanci sorgulamamakla; bu konuda serbest dusunemez olmaktadir. Bu ornegi, din, tanri, ahlak ve bilimum ideolojiler ve teoriler icin verebiliriz.

Eger, bir dusunur, herhangibir konuda konuya belirli sabitlerle ve bunlara inanarak yanasiyorsa; serbest dusunemez. Birey olmanin, en on sartlarindan biri; serbest dusuncenin duzeyidir. Eger, birey; bireysel olarak; kendisine verilenlerin inanci temelinde bir dusunce uretiyorsa; henuz o konuda bireysel bagimsizligini saglayamamis ve serbest dusunemiyor demektir.

Buradaki, bir tehlike de; bireyin; sorgulayipta kendi adina sabitlestirdigi ve kendi cikarina kullanima sundugu dusunce ve davranislari; belirli bir inanc temelinde, -ki bu guc, erk, otorite v.s. olabilir-uygulamasi; onu bireyselden ziyade; bireyci kilar. Bilim adamlarinin da; serbest dusunur olup olmamalari; ilgilendikleri konulara; belirli bir dogruluguna inanilan temelde yanasip yanasmamalarina baglidir.

Serbest dusunce duzeyi; dusunurun; konulara yanasim temelinde de kendini gosterir. Sorun olarak yanasmasi, onun o konuda serbest dusunebileceginin kaniti; dogru veya belirli bir kalipla yanasmasi da; inancin kanitidir.

Serbest dusunebilen, bireyler; genelde, akil, zihin, us, an v.s. temelli beyin sagligina sahip kisilerdir. Beynin sagliklilik duzeyi ve derecesi; o beynin; ne kadar, kendine verilenlerden arinmis olmasina ve verilenlerin sorgulanip, kendi oz dusuncesi haline getirilmesine baglidir. Beynin, uretiminin ve uretkenliginin sagligi; serbest dusuncenin; bir konudan veya bilincsiz yansimasindan ziyade; o beynin; bilerek ve bilincinde olarak, bu dusunceyi yansitmasi ve bu dusunce seklini, inanca karsi kullanarak gelistirmesine baglidir.

INANCIN OLDUGU YERDE, SERBEST DUSUNCE OLAMAZ. Serbest dusunce sahibi olarak kendisini tanitan bir bireyin; hemen hemen hic bir konuda; bir inanc sabitligine sahip olmadigini gorursunuz.
Buradaki inancin anlami; verilenlerin dogrulugunun hicbir sorgulamaya tabi tutulmadan kabuludur. Ki, bu kabul; tum ideolojiler, teoriler, hipotezler v.s. icin gecerlidir. Ne kadar az inanc, o kadar serbest dusunce. Yada; serbest dusunceye beyni yatkinlastirmak icin; durmaksizin ve dogrulamaksizin, sorun temelinde herseyi nedenleme-sorgulama.

Gunumuzde, yani 21. yuzyilda; hem birey olma, hemde serbest dusunce bilincine erisme, hem bilim, hem felsefe de artik elzemdir. Tarihsel surecteki; serbest dusunurler sayesinde, artik hic bir inanc kalmamis; butun inanclar masaya yatirilmistir.

Eger, beyin fonksiyonunun, dusuncesinin, aklinin, zihninin, usunun, aninin v.s. sagligini istiyorsak; Serbest dusunce ve birey olma bilincine erismeliyiz. Bugun artik, insanoglunun dunden daha cok; bu sagliga ihtiyaci vardir. Bu saglik, bireysel duzeyde saglanamazsa; kisinin yasam ve iliskileri de; saglikli olamaz. Bu konudaki, en yaygin gorunen bozukluk; sizofrenidir. Oyuzden, bize beyin fonksiyonunun sagligini saglamayan, inanclaribiran evvel masaya yatirip; sorgulamak-nedenlemek gerekir. Bu fonksiyonun saglikli hareketinin temel tasidir.

Freethought is a philosophical viewpoint that holds that opinions should be formed on the basis of science, logic, and reason, and should not be influenced by authority, tradition, or other dogmas.[1] The cognitive application of freethought is known as 'freethinking,' and practitioners of freethought are known as 'freethinkers.

Freethought holds that individuals should not accept ideas proposed as truth without recourse to knowledge and reason. Thus, freethinkers strive to build their opinions on the basis of facts, scientific inquiry, and logical principles, independent of any logical fallacies or intellectually limiting effects of authority, confirmation bias, cognitive bias, conventional wisdom, popular culture, prejudice, sectarianism, tradition, urban legend, and all other dogmas.

http://en.wikipedia....iki/Freethought

Serbest dusunurlugun, algi, bilgi anlam ve icerik olarak iki farkli yonu vardir. Ingilizcede, birisi beraber yazilir, yani freethinker, digeri ayri yazilir, yani free thinker.

Free Thinker: Aciklama olarak ilk mesajda verilen linkin tanimi olandir, yani;"gerceklik ile ilgili inanclarin, ideolojilerin, fikirlerin, dusuncelerin v.s. dayandigi temelinin sadece bilim, mantik ve nedensellik (buradaki nedensellik, reasoning denilen ve sadece insanogluna bagli bir nedensellik) olmasi gerektigi, dusuncelerin, fikirlerin v.s. dinden, otoriteden, hukumetten, dogmalardan gelmemis olmasidir."

Freethinker: Bireye ve onun bireyselligine dayanan, bu yazilis seklinin ise "inanci sadece bilim olan ve tanri olmayan kisi" burada bilimsellik ile inancsallik farki, varliksallik, inancsallik, ideolojilik ile bilimsellik, bilgisellik, bilissellik farki vurgulanmaktadir.

Ana temeli ise insanoglu oldugu ve insandisi ya da insanlikdisi olmadigidir.

Bu da bize mesela bir kisi, Freethinking, yani serbest dusunme olarak free thinker olabilip, freethinker olmayabilecegi, ya da tersi olabilecegini algilatir.

Yalniz bir kisinin dusuncesinin serbest olabilmesi icin, her ikisinin de kiside dusunce olarak yerlesmis olmasi gerekir. Cunku biri genel, digeri ozel olarak biribirini tamamlar.         

Link to comment
Share on other sites

Sen varoluşçuluğu daha once duymadın galiba. Wicki'den kısa bir pasaj quote ediyor ve bu felsefeyi açıklamaya çalışıyorsun.

Yazılanları anladığını bile sanmıyorum. Senin amacın existentialismi öğrenmek veya tartışmak değil. Çarpıtmak.

Osenin husnu kuruntun.

 

Ben varolusculugunun ne oldugunu senin bilmedigin kadar biliyorum.

 

Sahi sen felsefe de neyi biliyorsun?

 

Metafizigin ne oldugunu biliyor musun?

Link to comment
Share on other sites

Osenin husnu kuruntun.

 

Ben varolusculugunun ne oldugunu senin bilmedigin kadar biliyorum.

 

Sahi sen felsefe de neyi biliyorsun?

 

Metafizigin ne oldugunu biliyor musun?

Bu halinle bu konuyu benle tartışamazsın.

Kimseyle tartışamazsın.

Bu konunun üzerinde çalışmalısın. Senin bu kadar cahil olduğunu ben de bilmiyordum.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...