-
İçerik sayısı
3.544 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
391
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by evrensel-insan
-
Izahtan aslinda rahatsizim. Cunku dilimiz cok yetersiz. Bir de soyle deneyeyim. Bilgiyi her yonuyle yani tum resmi ile aciklamak, ortaya koymak baska ki bu rehberdir. Ortaya konulan bilgiyi numenal yeti duzeyi ile bilmek, kavramak, idrak etmek, bilincinde olmak kisaya ortaya konan bilgiyi layikiyle bilmek baskadir. Cunku ortaya konan bilgi ogenilebilir ve ogrenildikten sonra ortaya konabilir, yalniz bu ortaya konan bilginin epistemolojik her yonu ile bilinmesi baska seydir. Milliyetin ne oldugunu qua felsefesi ile ortaya koyarsin, ama milliyetin ne oldugunu numenal yeti duzeyi ile bilmek baska bir seydir. Iste cognition ve acknowledge bu katagoridedir. Knowledge sadece ogrenilen bilginin qua felsefesi ile ortaya konmasidir. Tabiki burada qua felsefesi bir algi bilinc ve farkindaliktir ama acknowledgedeki gibi degildir. Acknowledge, knowledgenin bilisselligidir. Iste bu da algi bilgi bilinc, farkindalik v.s. gerektirir. Bilgi ortaya koyarken ogrenmis olmak yeterlidir. Acknowledge de ise yeterli degildir. Bir yerde suur ile bilinc farkidir. Birinde yapabilme yetin var, digeri ise bu yetinin bu yapabilmeyi neden nasil ve hangi duzeyde yaptiginin bilisselligidir. Bilmem izah edebildim mi?
-
Evet bir yerde tum rehber bilkgilerin bilissel olmasi gerekir. Yalniz bilissellgin bilgi icerigi ile bilginin bilisselligi farklidir. Ingilizce d iki kavram vardir. Biri cognition, digeri acknowledgement. Burada eger temeli to know yni bilmek olarak ele alirirsak. COGNITION BILGININ BILISSELLIGI IKEN, ACKNOWLEDGE BILGININ KAVRANMISLIGIDIR. BIRI ALGI/IDRAK DIGERI NUMENAL YETI DUZEY FARKIDIR. Mesela wiki bilgiyi bir cesit qua felsefesi ile verebilir. Yalniz verdigi bilginin ne oldugunun idrakinda ya da bilisselliginde midir, tatisilir. Yani teolojinin ne oldugunu ve bunyesindeki izmleri bilgi olarak hic birinin tarafinda olmadan verebilir, yalniz verdigi bilginin idrakinda ya da bilisselliginde midir? Rehber sadece tarafsiz bilgi verir."su sudur" der. Peki "sunun su olmasinin sebebi" ya da "su sudur cunku.." aciklamasi rehberde olmaz. Turkce dilimiz kavramlari ve farklari acik ve net ortaya koymakta maalesef yetersizdir, hatta bilmemektedir. Kisaca bilissellik bilmenin bilinci/idraki denebilir. Ayni zanmanda da bilincin bilincidir. Bence ornegi bir kavram ya da bir deger uzerinden yurutmek daha bir algilanir olur, kanisindayim. Yoksa turkce aciklamak pek tatmin edici olmuyor, cunku anlam ve icerik verme sorunu ortaya cikiyor. Aslinda bir rehber olarak qua felsefesi ile bilgiyi tum yonleri ile ortaya koymak baska; bilgi ile ilgili onu degerlendirme, sorgulama v.s. temelli beyin numenal yeti duzeyi baskadir. Cognition da acknowledgement de ikinciye girer. Dolayisi ile wiki ilkine girer.
-
Daha onceki basliklarda bilinc kavraminin bilgisel ve bilimsel yonunu ortaya koymustuk. Bu baslikta da bilinc ile bilisselligin farkini ortaya koyacagiz. Bilissellik, bilissel bilim temelinde insanoglu beyninin bilgisel ve bilimsel geldigi epistemolojik olarak en son asamasidir, bu sama devrimci sorgulamanin beyinlerde dogmalasmamasi, inanc ve ideolojiye donusmemesi ve de zihinsel inanlasma asamasinda ve zihinsel devrim surecindeki en onemli gozlem, algi, bilgi asamasidir. Evrensel-insan zihniyeti algisinin ilk numenal yeti asamasidir. Qu a felsefesini mumkun kilan, yapilandirmaci bilginin de yapilandirilmis yapi ve isleyisinin temeline inebilen ve de beynin dogal/fenomenal zihniyet sinirlari ufkunu asan asamasidir. Kisaca bilissellik, ogrenmek, bilmek ve bilinclenmekten sonra gelen asamadir. Bilinc asamasi sorunun algilanmasinda ve beynin numenal yeti kullanimindaki yeni bir duzeyin yeni bilince aciliminda gerekendir. Daha once bilincin disiselligi ve sinirsizligi basliginda bunu islemistik. Bir beyin bir seyin bilincine vardiginda onun sorununun farkina varir ve rahatsizlik duyar. Bilissellik ise, BILINCINE VARILANIN KAVRANMASI, ALGILANMASI, IDRAK EDILMESI demektir. Mesela bir konu ya da kavramdaki bilissellik, onun kabulu ya da reddi tarafi degil, onun sorununun ne oldugunun farkindaligi degil; ONUN YAPILANDIRILMISLIGININ YAPI VE ISLEYISININ ALGILANMIS OLMA asamasidir. Beyin, bir konu ve kavramdaki bilissellikte; artik o konu ve kavramdan hic bir deger etkisi almaz, ona kendini kaptirmaz. Tamamen onun ne oldugunun algisinda ve idrakindadir. Yani o konu ve kavrami artuik ondan kurtulmus ve arinmis olarak, qua felsefesi ile her turlu sorununu her yonu ile ortaya koyabilecek duzeye gelmistir. Mesela teolojik bilissellik, bilimsel ve bilgisel olarak beynin tum teolojik duruslardan arinmis ve kurtulmus olmasi, hic birine ihtiyac duymamasi ve her birinin farkinda algisinda ve bilincinde olarak onu qua felsefesi ile, tum yapilandirilmisliginin temelinde insanoglunun bir sorunu olarak her yonu ile ortaya koyabilmesidir. Kisaca TEOLOJININ FELSEFENIN METAFIZIGININ TANRININ VARLIGINI ISLEYEN VARLIKSAL DALI OLDUGUNU, TANRISAL ZIHNIYETIN NE OLDUGUNU BEYNIN TANRILASTIRMA EYLEMINI TANRI KAVRAM VE SOSYAL BILGISINDEKI HER BIR OLUMLU OLUMSUZ DURUSUN NE OLDUGUNU NEDEN GEREK DUYULDUGUNU v.s. kisaca akla ne gelirse onu oldugu gibi tum resmi ile ortaya koyan beyin duzeyidir. Yani TEOLOJI BILINCININ USTUNDE ONUN KAVRANMISLIGI IDRAK EDILMISLIGI VE ONNDAN KURTUNULMUSLUGUDUR. Bilissellik asamasi, herturlu kavram deger veri tabu v.s. adina; kisinin kendi beynini kontrol altina alabilmesi ve o kavram deger veri v.s. nin artik o beyin icin sadece ortaya konulacak bir bilgi olmaktan baska bir anlam tasimamaktadir. Kisi konu ve kavramdaki bilissellik asamasinda, o konu ve kavram ile BAG KURMAYI ARTIK BIRAKMISTIR. O kavram v.s. nin kisi acisindan onun yasam ve iliskisine etkileyecek hic bir icerigi degeri kalmamistir. Iste o yuzden bilissellik asamasinda, beyin adi gecen konu ve kavramda; artik bir savunu karsi cikis algilayis asamalarini asmis ve ortaya koyus asamasina qua felksefesi ile ulasmistir. Kisaca kisi beyninde yer eden bu kavrami, SAHIPLENME YERINE SADECE ORTAYA KOYMA ADINA KULLANMAKTADIR. Bilissellik genelde corefaithlerde ve bunlara bagli beyinlerde algilanmasi hemen hemen imkansiz bir yetidir. Burada bilisselligin uc ana yonu vardir. Ilki kisinin o kavramdan tamamen kurtulmus arinmis olmasi ve o kavrami SERBESTE ERDIRMESI Ikincisi de, bu kavram ile hala bagi olan beyinlerin o kavrama sahipliginin tartismasinin ve bilincinin her turlu hak ve ozgurluk oldugu algisi. Ucuncu yonu ise kisinin o kavram ile olan baginin gozlemsel deger analizi ve tesbiti ve bu temelde mumkun oldugu olcude kisiyi dusunce ve bilgi olarak zor durumda birakmayacak sekilde, ya da kisinin kavrama verdigi deger onem temelinde; onun o kavramdaki akil sinirlasrini zorlamamak. Sadece kisinin o kavram ile olan baginin duzeyini kisinin verdigi sekli ile algilamak ve kisi gerekli gordugunde onu bilgilendirmek. Iste noncognitivizmin kiside belirmesi durumunda, kontrolu ele alarak ve de yazismanin polemige satasmaya kisisellige yonelmemesi adina gelinen yerde, yani kisinin sinirinda birakmak. Tabi bu gnelde karsilikli ikili iliskilerde gecerli bir durum. Eger kitlesel bir platform ve konu kavram ile ilgili qua felsefesi izahi yapilmissa, burada noncognitivizm kacinilmazdir. Kisaca bilissellik duzeyi tamamen mantiksal vicdansal saygisal ve karsi tarafi "cileden cikartmama" ve "kacirtmama" duzeyidir. Tabi ki ikili karsilikli iliskilerde. Gozlemin algisi veren icin "bu kisi 'ben artik bu kavramda daha fazlasini kaldiramam' diyor" algisidir. Aslinda bu baslik ve yazilanlar algi duzeyi "yuksek" bilgi ve bilinc gerektirir. Kimse bunu kendi kisisel duzeyi uzerine alinmasin. Yalniz aci olan serbest dusunce duzeyinin basksa dusuncelere de serbestlik taniyabilmesi ancak bilissellik ile mumkundur. Ancak hak ve ozgurluk bilisselligini konusu kavrami degeri ne olursa olsun, almis bir beyin; her turlu etik ideolojik inancsal v.s. degere hak ve ozgurluk taniyabilir. Cunku bir seyin beyinsel gelisimi ancak onun uzerinden kalkan her turlu baski ve yasagin zorlama ve yonlendirmenin kisinin algisinda ve bilincinde har yonuyle hak ve ozgurluk kullanimina acik olmasi ile olabilecegini, bilissellik algilar ve idrak eder. O yuzden bilissellikte gozlemin onemi kisinin her konu ve kavramdaki her turlu gelisiminin takibi analizi ve kisiyi bu yonde yonlendirmeyi ve yureklendirmeyi getirir. Egonun tersine kiskanclik cekememezlik kendini begenmislik v.s. gibi algilar yerine "ah su kisi daha da bilinclense bilgilense daha cok sorgulasa, daha cok gelisse, daha cok sorsa" v.s. temelli kisiyi zihinsel degisim ve devrime gizli ya da acik tesvik vardir. Bu yazi dili ve uslubu temeline bir odul, bir kutlama, bir cesaretlendirme, bir ivme kazandirma, bir heveslendirme v.s. olarak yansir. Yani toplumsal kisiligin ya da ego temelli bencilligin, benciligin, bananeciligin, bireyciligin "her seyi ben bilirim/sen bir sey bilmiyorsun" ya da distalamak, otekilestirmek bilgi ve dusuncesinin onunu kesmek v.s. gibi egosal yanasimlarin her yonu ile tam da tersidir. Bir yerde bir ogretmenin, bir annenin, bir babanin evladina gosterdigi verdigi deger onem ilgi temelindedir. "Ah daha cok; okusa/sorsa/arastirsa/dusunse/sorgulasa/bilse/ogrense/degerlendirse/gelisse/ilerlese/degisse/bilgisini yenilese" v.s. temelli gizli ve acik temenniler icerir. Kisaca bilissellik KENDI DISINDAKI HERKESIN EN AZ KENDI DUZEYINE ETRISMESI HATTA ONU KONU VE KAVRAMDA "GECMESI" ve ondan gunu gelse de bir seyler elde edebilmesi ve kendi bilisselligine yardimci olabilmesi. Halk deyimiyle "onun ile cata cat kiran kirana olesiye dusunce ve bilgi sinirsizliginda kendini kaybetmesi" gibi hisler tasir. Mesela bir ornek verelim. Ateizm bilinci ile bilisselligi farkini; Ateizm bilinci, ateizmin artik teolojik temelde bir savunu durusu olarak verdigi rahatsizliktir ve kisinin beyni bilinc duzeyine gore ya geriye ya ileriye gidecektir. Peki teolojik olarak tanrinin varligi tartismasinda tanri yoktur farkindaligi ateist bilinc misir, hayir. Teist bilinctir. Cunku ateist bilinc artik boyle bir savunuya ihtiyac duymaz. Diyelim ignostik olur. Ya da teolojik noncognitivist. Yani tanri kav rami bilgisi zihniyeti tanrilastirmas eylemi artik kisiye bir hazvermemektedir. Iste bu ateist bilinctir cunku tanrinin yoklugu savunusu anlamsiz gereksiz luzumsuz gelmektedir. Ateizm bilisselligi ise, qua felsefesi temelinde tum teolojik duruslari ortaya koyarken ayni sekilde ateist durusuda ortaya koymaktir. Yani bir teolojik durus artik gereksiz v.s. gelmektedir. Iste buradan artik TANRI ILE UGRASMA BILINCI SONA ERMIS yerini TANRIYI ORTAYA KOYMA BILINCI ALMISTIR. Iste epistemolojik olarak tanri kavrami varligi ve her cesidine yonelik sosyal bilgi, tanri bilisselligidir. Neyse konu bilgi cagi ve toplumu ve de ozgur bireyden serbest bireye gecis cagidir ve kisaca; bilissellik; BILINCINE VARILMIS SEYIN ARTIK ONDAN KURTULUNMUS VE ARINMIS OLARAK O SEYIN KAVRANMISLIGI IDRAK EDILMISLIGI COGNITIVITESIDIR. Kavram deger v.s. kisiyi degil; kisi kavram deger v.s. yi yonlendirir. Kontrol kavramda degil, kisidedir. Bilissellik dogal/fenomenal zihniyette algi olarak mumkun degildir. Bilgi olarak ta noncognitiftir. Yani o kavramda artik akilda hic bir sinir kalmamis ve artik kisi o kavram ile tum baglarini koparmis kavrami serbest birakmistir. KAVRAMI KISI DEGIL; KAVRAM KENDI KENDISINI ORTAYA KOYAR, YANI QUA FELSEFESI. Siz konu ve kavram olarak her turlu corefaith degerlerini etik degerleri milli dini siyasi toresel ahlaki degerleri dusunebilirsiniz. BILISSELLIK ADI GECEN KAVRAM DEGER VERI TABUDAN BEYNIN TAMAMEN ARINMIS VE KURTULMUS OLMASI VE O KAVRAMI SERBEST BIRAKMASI ONUN ILE HIC BIR BAG KURMAMASIDIR. Yani kisinin o kavramdan aldigi elektrik notrdur. Hic bir etkileyici rahatsiz edici bir tarafi kalmamistir. Her turlu yapilandirilmisligin yapi ve isleyisinin temel ve kokeni her konuda ancak bilissellik ile idrak edilebilir.
- 8 yanıt
-
- 1
-
-
Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur.
evrensel-insan replied to evrensel-insan's konu in Bilim
Cunku ben senin yanlis algiladigini izah ettigim halde, benim adima kendi alginda israr ediyorsun, neden? Eger ortada hala bir yanlis algilama varsa, bunu ortaya koyarsin, ben de izah ederim. Kendi algilarinla baskasi adina konusmak etik degildir. Cunku hrrkes kendisi kendi adina ne vermek istedigini ortaya koyabilir. Gelen yanittanda bunun verildigi gibi algilanamamis oldugunu gorebilir. Burada da olan odur. Ama hala biri israrla sanki bu olmamis gibi yazmaya dvam ederse ben buna sahtekarlik derim, sen baska bir kavram veriyorsan; ver ona da bakariz. Burada sahtekarlik lugatta ya da anlamda degil, "ben boyle demedim" dendigi halde "sen boyle dedin " inadi ve bu kisinin soyledigini carpitmaktan baska bir sey degildir. Bu hem kisinin kendi soyledigine bir saygisizliktir hem de kisi adina ahkam kesmektir. Buradaki sahtekarlik ilkinde degil ikincisindedir. Yani "Se A dedin" "Hayir ben A demedim, diyemem cunku desem bu basligi acmam" iste burda artik, "Sen A dedin" diyenin kendisine aciklandiktan sonra hala dedigini tekrarlamasi sahtekarliktir ve saygisizliktir. Halbuki olmasi gereken "pardon ben A dedin olarak algilamistim" yaniti olmalidir. Sen buna kendi lugatin ile ne anlami veriyorsan, onu dile getir. -
Bu her zaman gecerli degildir. sONUCTA IKTIDARDA OLANA KARSI YAPILAN HER TURLU DEVRIM, ONUN ADINA KARSI DEVRIMDIR. Devrim ve karsi devrimin anlam ve icerikleri yapan acisindandir. Devrimi yapana gore her zaman devrim, onun uzerine yapilan da her zaman karsi devrimdir. Darbe de ise karsilik ve kendilik yoktur. Olani devirmek icin yapilandir.
- 9 yanıt
-
- 1
-
-
"Toplumsal ezberci tüm değerlere karşı çıkan birisi(diğer şahıs) nasıl ezberci oluyor anlıyamıyorum? Hem de "birey bilinci" ile tüm ezberlere karşı durarak.."-ilgi- Bunun bir beynin algilayabilmesi icin, toplumsal kisilik ile birey olma farkini algilamasi ustelik kendisinin de toplumsal kisilik duzeyinde olmamasi gerekir. Ayrica kendi inandigi dogmalari illa kabul ettirme egosuna sapm,amasi ve ustelik sanki karsi taraf etmis gibi gostermemek gerekir. Kisaca beyinde yer etmisleri sorgulayabilecek bilince erismis olmasi ve ezber bozmasi gerekir. Bu da her babayigidin harci degildir. Bir kisi ancak kendi ezberini bozarsa, ezbercinin ne anlama geldigini algilayabilir.
-
Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur.
evrensel-insan replied to evrensel-insan's konu in Bilim
Fenomen nedir? Bilimsel nitelikli fenomen ile felsefi nitelikli fenomen arasindaski fark nedir? Bilgi nedir? Bilginin tureticisi kaynagi kimdir/nedir? -
Gercek kavrami felsefenin hangi dalinin konusudur, bir gercegin gercekligi neye gore ortaya konur?
-
Evrensel hukuk insan haklari ve hak ve ozgurlukler istisnasiz dunyanin her cografya ve toplumunun adalesti fisat esitligi hukuk onundeki esitligi v.s. temelinde herkesin hic bir ayrimsiz adalatidir. Antiayrimcilik, FARKLARIN FARKINDA OLMA BILINCININ GETIRDIGI; FARKLARI FARKLARI ILE BIRLIKTE BIR ARADA TUTMA BILISSELLIGIDIR. bu temelde sadece bir sibif, zumre, aile, ulke, toplum v.s. temelli parcasal bir nitelikteki her bir ideolojikler ve inancsallar toiplumu EVRENSELHUKUK VE INSAN HAKLARI ANTIAYRIMCILIGI ILE YONLENDIREMEZLER. Cunku nitelik sadece kendi ideolojik inancsallarinin niteligidir, yonlendirdigi toplumu sadece nicelik yerine koyar. Iste bu temelde HIC BIR INANC VE IDEOLOJI TUM INSANOGLUNU ADIL OLARAK KAPSAYAMAYACAGINDAN; EVRENSEL HUKUK ICERMESI MUMKUN DEGILDIR. Sadece toplumu yonlendiren ieolojik inancsal dogru ve niteligi ne ise onun KANUNUNU VE TOPLUMA DAYATMASINI ICERIR. Altini cizdigim ifaden bir ironi de olabiklir. Bu arada sence, bir uzlasma saglanmis gibi mi gorunuyor?" Burada onemli olan Hak ve ozgurluklere saygi, insanoglunu ayiran bolen ve tum toplumu tek duze bir ideolojik inancsal nitelige zorlayan mahkum eden hic bir dusunce ve davranisin uygulamasina saygi yok. Buradaki "saygi yok" o dusunce ve davranis ile tum insanoglu adaleti antiayrimciligi ve farklarin farkindaligi ve de hukuk onunde esitligi adina, dusunsel ve davranissal mucadele. Bu dayatgilan tek niteligin sosyo-etik cesidinin din milliyet ahlak tore gelenek siyaset v.s. olmasi fark etmez. Cunku hepsi BIR NITELIGIN DIGER NITELIKLER UZERINDEKI GUCE VE OTORITEYE DAYANAN VESAYETIDIR.
-
Epistemolojik olarak tanri bir kavramdir ve bu kavramin ne oldugunun olumlu ya da olumsuz ifadesi her turlu anlam ve icerigi bir yapilandirilmisliktir. Burada ikinci nokta, buyapilandirilmisligin, yapilandirani ise insanogludur. Bilindigi gibi tanri kavrami ve tanri ile ilgili her turlu sosyal bilgi, felsefenin metafizik dalinin; tanri ile ilgili olan teolojidir. Theos yunanca tanri demektir, logy de bilim anlamindadir. Yani teoloji bir tanri bilimidir. Buradaki logy yani bilim kullanimi kimseyi aldatmasin. Buradaki kullanim "aklin ortaya attigi bir fikir/dusunce/zihniyet" anlamindadir. Yani her logy anlam ve icerik olarak bilim algisini versede nitelik olarak bilimsel degildir. Tanri kavraminin varligi, insanoglu aklinin tanrilastirma eyleminin bir urunudur. Yalniz her bir tanrilastirma eyleminin ayni tanriya mukabil ettigi ya da ayni anlam ve icerikte oldugu anlamina gelmez. Cunku kimisi tanrilastirma eylemini ve ordan tanriya varmayi din yolu ile yapar. Kimi din yoluna gerek duymak ve sadece akil yoluyla yapar. Iste bu akil yolu ile yapilan tanrilastirma eylemindeki aklin yurutumu de farklidir. Kimi tanrilastirdigi tanriyi ulasilmaz, erisilmez, algilanamaz v.s. noncognitif kilar; kimi tanrisini gozlemi olan bir fenomeni tanrilastirma eylemine ozdes kilar. Kisaca kimi tanrilastirma eylemini kendince soyut birakir, kimi somuta tasir. Tanri kavrami teolojik olarak varliksal bir temeldedir. Yani tanri varligini vara yoka ya da bilmeze tasir. Kimi ise din yolu ile ve dini veren bilgi yolu ile, tanri varligini inanca tasir. Boylece insanoglunun teolojik temelde TANRISINI TANRILASTIRMA EYLEMI ILE YAPILANDIRMASI her bir aklin her bir ideolojik inancsal dogrusal tabanina gore degiskendir. Genelde burada tanrilastiran ve tanri yapan kendine ontolojik bir taban secer. Burada da sorun bu ontolojik varliksal tabanlarin birden fazlaligi ve her tabanin kendince tanrinin gerceginin ne oldugunu ya da gercegini kendine inanci ile dogrulamasi da degiskendir. Bunun en guzel gozlemi tarihe uzanip, bugune kadar ortaya atilan tanrilastirilmis tanrilarin tarihine ulkesine cografyasina ve kulturune gore cesitliligidir. Kisaca burada epistemolojik olan bir gercek vardir ki, o da tanri kavraminin varligi ve bu kavram ile ilgili cesitli gnostik sosyal bilgilerin olmasidir. Bunlar cesitli fizik otesi yaratim iceren mitler efsaneler masallar ile iclerinde mantiksal olabilirlik olasiligi olmayan bir sekilde cesitlidir. Ilk insandan tutunda, dunyanin evrenin doganin ve de her turlu dunya ve evren bunyesindeki parcalarin nasil bu tanrrilastirilan tanrilar tarafindan olusturuldugu ballandira ballandira anlatilmakta ve hatta bu tanrilastirilan tanrilar, insanoglunun tum niteligini yok ederek onu bir kukla gibi hareket ettirmekte ve de yasamini elinden almak adina, yasam otesi kulaga hos gelen ve egoyu oksayan dunya otesi olanaklar vaat etmektedir. Aslinda insanoglunun bu beyninin en bas eylemlerinden biri olan tanrilastirma, bilimin gelisimi temelinde de anlam ve icerik degistirmekte; put, ilah, her turlu gozlem veren fenomene ve hatta mantik disi goruntu veren cizimlere kadar uzanmakta, ayni insanoglu gibi aileleri olmakta kavga etmekte kisaca insanoglu ne yapiyorsa onu yapmaktadir. Yalniz buradaki yapma sebepleri olan bir seyin yaratimi ya da olan bir seyin tanrilasmasi temelindedir. Bu tanri konusunda verilecek ornekler cesitler ve anlatacak sosyal bilgiler bitmez. Fenomene insanoglu numenal yetisini akli ile ekleme hastaligina sahip insanoglu; illa bir yerde kendine dogrulkayacak tanrisini yaratmaktadir ve yarattigini da yapilandirmaktadir. Kisaca bu baslik tanrinin varligi yoklugu tartismasi degil; beynin tanrilastirma eylemine dayanan akliniun inan digi sekilde ve anlam ve icerik vererek ve de sosyal bilgi ekleyerek tanriyi yapilandirmasidir. Tanriyi beyinde tanrilastirma eylemi ile yapilandirmak ve de bugune kadar dinli ya da dinsiz izm temelli yapilandirilmis olanlardan birini secmek, insanoglunun bir hatasi midir/ihtiyaci midir? belki bugun bu bir tartisma konusudur. Yalniz tanrinin yapilandirilmis oldugunun farkina ve algisina varmak; bu yapilandiranin da insanoglunun tam da kendisi oldugunun bilincine varmaktir. Umarim oyle bir nesil gelir ve beyninde tanrilastirma eylemine ve de bir tanri yapilandirmaya ihtiyac duymaz ve yapilandirilmis olani da sadece bilgi edinmek adina o tanri ile ilgili sosyal bilgiyi okur ve ogrenir ve de ne kadar bu gnostik bilgide mantiksal olabilirlik olasiliginin olmadiginin farkina varir. Hatta masal bile diyemeyecek kadar, gereksiz anlamsiz luzumsuz bulur. Iste o zaman beyni tanrilastirma eylemi yerine insanlastirma eylemine yonelir. Cunku o bir insanoglu turudur ve onun bir ferdidir. __________________ Evrensel-Insan - Yapilandirmaci Epistemoloji/Qua Felsefesi/Serbest Dusunurluk/Devrimci Sorgulama/Numenal Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti http://www.turandursun.com/forumlar/images/geruh/misc/progress.gif
-
Ontolojik gercekligin bilimsel olmadigini ortaya koyan gozlemler sunlardir. Basta bilim, bilimsel olarak bilim dilindeki observable occurance'in occurance ni yani belirisini gozlem ile ortaya koyar. Fenomen olarak kavramlasan bu observable occurance, fenomen tabani olarak yani varliksal taban olarak felsefenin metafiziginin tartisma alanidir. Bu alan tartismali yan i olgusal bir gecerlilik tasimaz. Cunku tartisilan tabanlarin hepsi kendini indirgemeci olarak ve de suphe goturmez sabit bir sekilde gercekligin tabani olarak ilan ederler ve digerlerini distalarlar. Ne ilan eden ne de distalananin gercekligi sadece kendi ideolojik inancsal dogrusudur ve digeri tarafindan yanlislanamaz cunku yanlislanabilirligi saglayan bir gozlemi yoktur. Bilimsel olarak insanoglu fenomeni degil, gozlemini ortaya koydugundan; ortada sadece yanlislanabilirlik ve gecerlilik vardir. Ontolojik olarak ise ispat, sabitlik, kesinlik, ilklik teklik ve mutlaklik hakimdir ve bunlarin gozlemi yoktur. Ontolojiyi de gerekligi de ortaya koyan insanogludur, yani ortada bir kavramsal bilgi soz konusudur ve dolayisiyle ontoloji insanoglu kavramsal bilgisinden bagimsiz degildir ve kendi kendini insanoglu olmadan ortaya koyamaz. Gercek (real) gercegin ne oldugu (truth) temelinde ortaya konur. Dolayisiyle reality truth'un inancsal ideolojisidir. Cunku gercegin ne oldugunun varliksal temeli; sadece ideolojik inancsal bir dogru ile belirlenir. Bu temelde olgusal tum insanoglu icin gecerli kilinan bir ortak gerceklik yoktur aksine; Nesnel, oznel ve isimsel gerceklik mevcuttur ve bunlasrin hic biri biribirini gozlemsel yanlislayamaz ve kendisinin dogrulugunu da sadece kendi inanci ile ortaya koyar. Aslinda daha bir cok neden siralanabilir, yalniz en onemli neden; her ne olursa olsun ister ideolojik ister inancsal ister dogrusal ister objektif ister subjektif ister somut ister soyut ister ozel ister genel ister ozsel ister gorunussel ister bilimsel ister bilissel kisaca gerceklik gercegin ne oldugu, gercekte var olanin ne oldugu, gercek varligin ne oldugu ile ilgili tum kavramsal bilgi insanogluna aittir ve bu da gosterir ki GERCEKLIK ONTOLOJIK DEGIL; INSANOGLU YAPILANDIRILMISLIGIDIR. Iste o yuzden her bir kavramda oldugu gibi her bir ..e gorenin her bir metafizik varliksal ontolojik temelin kendi ideolojik inancsal dogrusu temelindedir gerceklik. Yani her bir farkli taban, gercekligi kendi inanci v.s. sine gore yapilandirmistir. Iste bu yuzden gerceklik hem yapilandirilmis hem de insanoglu yapilandirilmisligidir. O yuzden de tek iljk mutlak sabit v.s. degil; aksine degisken yenilenen gelisen bir gerceklik soz konusudur. Zaten postmodernizme gore, GERCEGIN NE OLDUGU, NEYIN GERCEK OLDUGU, GERCEK VARLIGIN NE OLDUGU ORTAYA KONAMAMAKTADIR. Bu konudakmi tek bilinen realite isik hizi bile, olcum olarak insanogluna aittir. Kisaca insanoglunun dahil olmadigi hic bir varlik gercek ve dogru gerceklik gibi metafizik, dodru/yanlis gibi etik, guzel/cirkin gibi estetik insanoglunun dahil olmadigi hic bir seyden bahsedemeyiz. Insanoglu yoksa kavramsal bilgi katagorisine giren tum bu sayilanlar da yoktur. Insanoglunun tum bu sayilanlari ortaya koyabilmesi icin de kendi dahil gozlemi alinan bir fenomenin olmasi ise bas sarttir. Iste bilimin bilimselligi ile, felsefenin varliksalligi tam da burda farklilasir. Bilimsellik fenomene ondan alinan gozleme ve uretilen insanoglu kavramsal bilgisine isaret ederken; varliksallik yani metafizik akilciliga ideolojiye inanca ve dogrulamaya isaret eder. Buradan aslinda "varlik mi bilgiyi turetir, bilgi mi varligi turetir?" gibi bir soru sorarsak ve TURETIMI BAZ ALIRSAK TURETEN INSANOGLUDUR TURETILEN BILGIDIR, TURETIM KAYNAGI DA INSANOGLUNUN ALGISINA GOZLEM VEREN FENOMENDIR. Iste bilimsellikte akilciligin ilkinin tekinin mutlakinin ve dogmas temelinde ispatsal noktalamasinin olmamasi tam da bu TURETIMDEKI SINIRSIZLIGI ALGILAMAK ILE PARALELDIR. Iste bu sinirsizlik zaten kendi basina aklin ideolojik inancsal algiyi dogru ile sinirlamasina terstir. Ontolojik gercekligin ne oldugunu algilamak ve bilisselligine varmak, ancak yapilandirmaci gercekligin bilisselligi ile mumkundur. Bir gercek insanoglundan bagimsiz olarak adi verilmis halde, insanogluna gozlem verir yalniz adini da veren insanoglu bu gozlemini algiladigi fenomenin her turlu kavramsal bilgisini de veren ve fenomene ekleyendir. Iste bu temelde gercek gerceklik v.s. sadece yasamdan turetildiginden diger her bir kavramsal bilgi gibi, gerceklik te yasamdan kazanilir yeni dogan iste yasamdakinin bu yapilandirdigi gercekligi ogrenir, Kendince de kendi gercegini ya olandan birini secer, ya da kendi yapilandirir. Burada algilanmasi en onemli konu basligin kendisidir, yani burada ONTOLOJIK GERCEKLIK VARDIR/YOKTUR GIBI BIR SOYLEM YOKTUR. Cunku bu soylem ve tartismasi zaten bilimsel deguil, varliksal olarak metafiziktir ve hangi ontolojik tabanin gercekliginin varligi/yoklugu ve bunun dogrulugu hangisine gore oldugu konusudur. Ne varki gozlemsiz bu akilci kabuller sadece kendini kendine dogrular ve digerlerini yanlislayamaz..
-
- 1
-
-
Sana kisaca soyle izah edeyim. Tum kavramlara verilen anlam ve icerik ontolojik temelde ustelik hangi temele (madde, dusunce ve kavram) gore degisir. Epistemlojik temelde de ayni sekilde degisir. Yapilandirmaci epistemoloji epistemolojik temeldeki teorileren biridir ve umumi algida bilimsel ve bilissel olanidir. Dolayisi ile tum kavramlarin anlam ve icerigi bu temelde de degisir. Ayrica benim "qua felsefesi ve serbest dusunurluk" temellerinin getirdigi anlam ve icerikteki gozlem algi bilinc ve farkindalik ta bu anlam ve icerikleri bilimsel ve bilissel temelde ve ...e gore insanoglu temeli ve ...e gore insanoglu hedefi bunyesinde analojik/epistemolojik mantigin abductive yani anlam ve mana cikarmasina gore de degisir. Iste bu aciklamalar isiginda, bir kavramin anlam ve icerigini algilamak ancak kendi temeli bunyesindedir. Buradaki tartismanin tek temeli, gercekligin ontolojik miu epistemolojik mi oldugu ve de ontolojinin hangi temelinin oldugu ve de epistemolojinin yapuilandirmaci temelinin oldugu acisindan degisir. Benim dedigim gercekligin ontolojik degil de, yapilandirilmis olmasi bilimsel ve bilisseldir. Bunun tartisilabilmesi icin de, once gercegin ne oldugu (reality) ve neyin gercek oldugu (truth) farklilasir. Reaality ontolojinin, truth epistemolojinin konusudur. Iste ontolojik temeldeki gercegin ne oldugu tartismasi varliksal iken, neyin gercek oldugu tartismasi bilgiseldir. Gercegin ne oldugunun tartismasi temelleri oznel nesnel ve isimsel iken;gercekte var olan varlik tartismasi, madde dusunce ve kavramdir. neyin gercek oildugu ise bilgisel olarak "inanc ile dogrulanandir" Iste bu temelde zaten gelen gerceklik YAPILANDIRILMIS VE INSANOGLU YAPILANDIRILMISLIGIDIR. Varlik ile ilgili gercek te, bilimselk degildir. Cunku ontolojik olarak ne varligin ne oldugu ne de gercekte var olan varligin ne oldugu indirgemeci ve determinist olarak tartismalidir(madde/nesnel-dusunce/oznel ve yok/isimsel) yani materyalizm, idealizm ve pozitivizm. Bilimsel olan ise varligin ne oldugunu tartismas sadece observable occurance olarak taban alir ve bunun gozleminden de bilimselligi baslatir. O yuzden bir kavrami tartisacak isek, onun hem felsefi dalinda (ontolojik/epistemolojik) hem de ...e goresinde (insanoglu, madde, dusunce, kavram) ortak bir algi gelistirmak gerekir. Yoksa farkli kulvarlarda farkli anlam ve icerik verilen kav ramlarin tartismasi ve bir sonuca varilmasi mantiksal degildir. Cunku DOGRULAMALAR farklidir ontolojik ya da epistemolojik. Buna paralel olarak da varilan sonuclar farkli olur. Lutfen bu yazilanlari iyi oku verildigi gibi algila ve yanitini ona gore varki, eger yazisacaksak hem ilerleme kayit edelim. Hem dusunce ve bilgi paylasimi yapalim ve de kitleye bilgili bilincli katki sagliyacak bir yazisma ortaya koyalim. Iste bunun icin tum kulvarlar temelleri farklari ve ..e goreler acik ve net sekilde ortaya konmali ve ilgili bilgi ve algi oldugu gozleme yazismalarda sunulmalidir. Yoksa amac acik yakalamak, ayni temelde olmayan mantik ile yazilani celiskili gostermek soyleneni birak algilamayi ustelik tam tersi olarak algilamak yazismayi bir yere goturmez. En azindan boyle bir durumda gelen uyarilara dikkat etmek ve yanlisligi uzatip konu ve kavramdan sapmasmak gerekir. Iste bu temelde basliga uygun olarak sormak istedigini ayni ilgi lakapli arkadasin yaptigi gibi acik ve net olarak sor ve alacagin yanitin da ontolojik degil; epistemolojik oldugunu bil. Eger ontolojik yanit istersen de dusuncemi o kavramda sorabilirsin ben de sana sorununu aciklayabilirim. Cunku ontolojik yanit ne olursa olsun bilimsel olmayacagindan mutlaka bir ideolojik inancdal temelde diger ideolojik inancsal temellere gore yanlis olarak alguilanacak bu da sorunun temeli olacaktir. Iste ben de sana ontolojik yaniti qua felsefesinin tam da bu temel farklarinin getirdigi sorun olarak yanitlayacagim. Yani herhangibir ontoloijik bakis acisinin herhangibir indirgemeci determinist (madde/nesnel-dusunce/oznel ve yok/isim) temelinden degil; aksine insanogluna gore bu uc temeli de iceren onun uzerinden sorunu dile getirecegim. Cunku onemli olan dusunce ve bilginin insansal evrensel bilgisel ve bilimsel sifatlara yonelik getirecegi acilim ve netlik olacaktir. Bu da insanoglunun numenal yetisinin gozlemi algisi kavramsal bilgisi demektir. Bu da yine insanoglunun bilinci farkindaligi ve bilisselligi ile paraleldir. En onemlisi de bilincacikligi ezber bozmasi dogmalardan arinmasi cagdasligi ve de KENDI SERBEST IRADESI VE BEYNINDE YER ETMISLERIN ALGISININ BILGISININ VE BILINCININ ACIKLANABILECEK SEKILDE VE HIC BIRININ SABITLEN MIS OLMAMASI SEKLINDE BEYNIN KENDISINE AIT OLAN BIREYSEL BILINC. Umarim yazilanlar algilanmistir.
-
Hayir gercekligin yapilandirilmis oldugudur. Aksi yanitin varsa buyur ver. Yani insanoglu disindakmi baska bir gefrcekligin ontoilojik temelde gercekligini ONUN ADINA DEGIL; ONDAN OLARAK KANITLA. Mesela madde adina degil; maddeden kanitla. Konunun etik dali sosyal yapilandirilmislitir, yapilandirilmisliklar dalina gore celitlidir. Reality ile truth ayni seyler degildir, bunu ben acikladim. Zira, Gerçeklik ( reality ) İnsan zihninden bağımsızdır diyen bir felsefe açıkça Ontolojik Tartışmada İdealizmin tarafını tutmuş ve tartışmayı bu yönde kendince sonlandırmış demektir. Bu konuda söylenebilecek yegane yargı ; Gerçekliğin İnsan Zihinden bağımsız olup olmadığının bilinmediğidir. Ya da bu konuda susmaktır. Nitekim, Bilimin Felsefesi olan Yöntemsel Naturalizmin de bu konuda bir beyanı yoktur ve zaten olamaz da. Iste bu karmasa epistemolojik bakis acisi ile ontolojik bakis acisi farkidir. Bilimsel felsefenin temeli ontolojik degil, epistemolojiktir.
-
Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur.
evrensel-insan replied to evrensel-insan's konu in Bilim
Bunu kabul etmem senin de aciklamandan sonra, tekrar ayni seyi tekrarlaman sahtekarliktir. Ben bugun hangi fenomen ile iliski kuruyorsam onun ile iliskimi sadece kendi kavramsal bilgim ile kendim icin kuruyorum. Bu benim fenomen ile kurdugum monologdur, bu monologoda ayni benim gibi yetiskin insanoglu haric, hic bir fenomenden bir kavramsal bilgi almiyor ve kurdugum monologa yanit alamiyorum. Sen alabiliyorsan ve boyle bi gozlemin varsa, ortaya koy. -
Monad iNSANOGLU ve Soyutlamanin/Yapilandirilmisligin Dogusu
evrensel-insan posted a topic in Felsefe
Bilindigi gibi felsefe'de anlatilan bir felsefi zah sekli vardir. Bu anlatimin bir suru konuya isik tuttugu bir gercektir. Bunun bir hikaye olarak degerlendirilmesinin yaninda, felsefenin bilimin dilin ve her turlu insanoglu yapilandirilmisliginin temelini ve nasilini anlamak ve de 20. yuzyildan itibaran dilin kavramsal anlam ve iceriginin onem kazanmasi temelinde nasil bir kavramin farkli beyinlerce ve farkli ..e goreler temelinde farkli algi ve degerlenmesiin de algilanmasinsda bas yardimcilardan biridir. Monad felsefede magarada karanlikta yasayan bir fenomene isaret eder, ayni anne karninda sekillenmeye basliyan ve henuz dogmamis embriyo ya da fetus gibi. Iste bu anne karnindaki fetusun dogmasi ile, icinde yasadigi magaradan disari cikan monad ayni durumdadir. Yani her ikisinde de SOYUTLAMA YETISINI KULLANIMA ACABILECEK NUMENAL YETI DEGERLERI MEVCUTTUR, YALNIZ HER IKISINDE DE HENUZ KAVRAM VE BILGI MEVCUT DEGILDIR. Monad yetiskin bir fenomen oldugundan konumuzu ve anlatimimizi onun uzerinden surdurecegiz. Bu meshur felsefi anlatimda, monad magaradan cikinca once karanliktan isiga cikar ve boylece tum soyutlama yetisi ve bu yetiye yardimci vucudunun her bir organinin duyusal ozelligi yasama gececek bir ortama kavusur. Dha on ce acikladigimiz surece kisaca yeniden degilelim. Bu monad gozlem olarak bir suru biribirine benzemeyen farkli seyler algilamakta ve buyuk bir endise korku tedirginlik yasamaktadir. Kendince kendini koruma adina da dikkatli davranmaktadir. Iste burada kullanilan cumlenin ne kullanimi ne de bu kullanimda gecen her bir kavram bilgi bu monadin BILGISINDE DEGILDIR. Monadin bilgilenme sureci soyle baslar. Once butun bu saskinligi onun beyninde !? birakir ve bu mon ad, bu !? "var" algisini verir. Yani kisaca "algim var" der. Daha sonra, bu algiladigi vari iletisime tasiman adina kendince ona bir ad verir, mesela dunya. Iste dunya adi verdigi algisinda beliren seye fenomen, yani observable occurance" der. Cunku bu dunya adini verdigi algiladigi sey ona magaradan ciktiktan sonra belirmistir. Iste bu monad "madem ben bu dunya fenomenini algiliyorum, ozaman bu gercektir der ve bu adini verdigi algiladigi fenomen gercegini gozlemlemeye baslar. Mesela "dunya duzdur" dogrusuna inanir, cunku baktiginda dunyayi duz gorur. Iste dunya duzlugu olgusu "dunya yuvarlaktir gozlemi ile degistirilir ve boylece monadin her bir gozlemsel olgusu, yeni bir gozlem ile yeni bir olguya tasinir ve boylece herset degisime ugrar. algi gozlem ve kavramsa biligi. Cunku dunya duzlugu uzerine kurulan gozlem algi ve kavramsal bilgi, dunyanin yuvarlakliginin gozlemi ile anlamini ve yasamini yitirmis, dunya yuvarlakligi uzerine yeni bir gozlem algi kavramsal bilgi vucut bulmustur. Iste her bir olgusal gecerlilik ve onun algisi gozlemi kavramsal bilgisi, yeni bir gozlem ile yasamini yitirir. Zaten butun bunlar farkli ...e gore temelinde farkli anlam ve iceriktedir. Iste eski olguda takilanlar ve ona sarilanlar yeni olgunun dunyasinda cag disi kalirlar.Toplumlarin biribirinden farklilasmasi ve her bir monadin farkli beyin duzeyi ve agisi gozlemi kavrasal bilgisi ve bilinci farki da burdan gelir. ...E GORE FARKI VE YENILENEN GOZLEM VE OLGUYA AYAK UYDURAMAMA VE ESKISINDE DIRENEREK INANCSAL VE IDEOLOJIK DOGMALASMA. Iste burada bu gozlemledigi adina dunya dedigi fenomen gercegi, monaddan ve onun iradesinden b agimsiz olarak vardir ve monad, butun bu iletisim kurma adina verdigi herseyi anlami icerigi v.s. ile BU GERCEGI YAPILANDIRMISTIR. Yani manad bir insanoglu biri olarak GERCEGI YAPILANDIRMISTIR ve boylece gercegin yapilandirilmislik oldugu ortaya cikar Bu arada monad bir sey hisseder ya da duyumunu/sezgisini hareket ettirerek beyninde yeni bir !? olusur ve monad yine bu na var algisini verir. Yalniz bu sefer bu alginin nerden geldigini bilmemektedir yine de ona bir ada verir "korku" Ben bunu algiliyorum ama buna bir fenomen tabani bulamiyorum, ama madem boyle bir algim var buna inanmak zorundayim der. Belirli bir zaman sonra baska bir durumda korku adini verdigi duyumu yine alir ve "demekki algim DOGRUYMUS" diye dusunur ve boylece aklinin inandigi bir hissi kendine dogrulamis olur. Boylece DOGRUYU DA YAPILANDIRMISTIR. Bu arada kendi gibi bir monad'a rastlar ve aralarinda butun bu yapilan dirilanlarri birbirlerine anlatirlar ve boylece dil ve ifade, anlam ve icerikm dogar. Tabi birinin gercegini yerine gore oteki kabul etmez, birinin dogrusunu yerine gore oteki kabul etmez. Biri gercegi duyuya baglar, digeri duyuma baglar. Biri fenomeni ilk tek mutlak kilmaya ve ona bir ad anlam ve icerik vermeye calisir, digeri butun bunlarin baska bir guc tarafindan oraya kondugunu soyler. Iste boylece monadlar arasinda insanoglu temelinde tartismalar atismalar yonlendirmeler hatta savaslar katliamlar baslar. Kisaca monadlar her biri ortak yeti ile dogduklari halde, bu yetiyi farkli kullandiklarindan farkli anlam ve icerik cikarirlar. Iste boylece bugunku soyutlama dallari ve cesitleri felsefi tartismalar ve temelleri ve de her turlu adlanmis temelin kavramsal bilgisi ve farkli anlam ve icerigi ortaya cikar. Aslinda bu monadlar, bugunun bireyleridir. Cunku kendi beyinlerini kendi kullanarak kendi serbest iradaleri ile kendilerine yasam ve iliski kurmuslardir. Tabiki bazi monadlar, sadece bazi monadlari kabullenir, boylece etik, ideolojiler ve inanclar, dogrular kitlesellesir. Iste o yuzden bugun insanoglu neyin ne oldugunu kendi ...e gorsi yemelinde anlam ve icerik vererek tartisir durur. Dolayisi ile yukarida aciklanan hic bir kavram tum insanoglu icin ayni anlami varmaz. Gercek, dogru, fenomen, algi, bilgi, gozlem, duyu, duyum saymakla bitmez. Iste bu durumda her birimiz birer insanoglu monadi olarak neyin ne oldugunu tartisir dururuz. Halbuki bu neyin ne oldugunu ORTAYA ATAN DA YAPILANDIRANDA BIZ OLDUGUMUZ HALDE. Kissadan hisse, ya toplumsal bi monad ya da bireysel bir monad farki cok onemlidir, ya bilimsel bir monad ya da inancsal bir monad farki cok onemlidir. ya bir bilissel monad, ya da bir ideolojik monad farki cok onemlidir. Ya bir susunen/sorgulayan monad, ya da biat eden teslim olan bir monad olmak farki onemlidir. Kisaca TUM BU KAVRAMSAL BILGIYI ANLAM VE ICERIGINI INSANOGLU YASAMINDA YAPILANDIRDIGI HALDE, FARKLI ...E GORELER FARKLI ANLAM VE ICERIK VERIR VE BOYLECE AYNI KAVRAMDA BILE O KAVRAMIN ANLAM VE ICERIGI TARTISMASI CIKAR. Iste burada monad'in kendi zihnini insanlastirmasi evrensellestirmesi bilimsellestirmesi ve bilissellestirmesi o monadin insanlasmasinin baslangic temelini teskil eder. Bu da monadlarin yasam ve iliskisinin duzen ve sisteminin her bir monadin her bir farkli anlam ve icerigi cesnisinde ve zenginliginde bir arada farklarinin hak ve ozgurlugunu kullanarak yasayip iliski kurmasinin kendine ve insanliga hedefledigi olmasidir. Yoksa monadlar ayni turun elemanlari olsa bile biribirlerine her turlu zarari vermekten, biribirlerine hakim ve ustun gelme adina biribirlerini yonlendirme yonetme adina birinin niteligini digerlerine dayatma adina biribir lerini yok ederler. Monad dogar, ama onun dogurdugu soyurtlama da maalesef bir monadi digerine oldurtur(oldurmek) Cunku ne de olsa monadlar, ilk soyutlama ve anlam ve icerik verme tecrubesini hayvanlardan almislar ve onlardan aldiklari gozlemi yasam ve iliskilerine dil anlatim felsefe v.s. olarak tasimislar ve duzen ve sistemlerini guc otorite baski zorlama ustunluk hakimiyet uzerine kurmuslardir. Iste basta zihinsel devrim bu insanoglunun HAYVANI OZUNUN INSANI OZE DEGISIMI ILE MUMKUNDUR. Yani artik "insanoglu bir sosyal hayvandir" soyleminden kurtulmak bilinclenmek ve "insanoglu bir insandir" siari ile yola cikmak gerekir.- 3 yanıt
-
- 1
-
-
Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur.
evrensel-insan replied to evrensel-insan's konu in Bilim
Ufak at da civcivler yesin. Tekrar diyorum bu sahtekarlik, en azindan bu dedigin bu basliga uymaz. Ben tamamen bilginin insanoglu urunu oldugunu soyluyorum ve insanoglu disindaki elde edilen bilginin de insanoglu gozlemi algisi bilgisi oldugunu soyluyorum. Zaten yazidaki celiskin ortada. Ilk cumlen, ikinciyi curutuyor. -
Hepimizin dilinden dusmeyen, gercek kavrami, bilincli ve farkinda olarak kullanilan bir kavram degildir. Herseyden once bu kavramin, neler icerdigi ve farkli algilari ortaya koymak gerekir. Neyin gercek oldugu (truth) ile, gercekte var olan (reality) farkli seylerdir. Neyin gercek oldugu (truth) neyin gercek olmadigina (falsity) baglidir. Buradaki gercek olmayan (false) ile, gercekte var olmayan (unreal) ayni seyler degildir. Ayni, gercek olan (true) ile gercekte var olan (real) in ayni seyler olmadigi gibi. Gerceklik (reality), sadece gercekte var olan konusudur. Yani gercek olan (true) ve gercek olmayan ( false), gercegin ne oldugu (truth) konusunu icermez. Gerceklik (reality) konusu, metafizigin ontolojisinin (varlik) konusu iken, neyin gercek oldugu (truth) epistemolojinin (bilgi) konusudur. Bu temelde, olgu (fact) ile, kurgu (fiction) da bilimselligin konusudur. Bu temelde de gerceklik, varliksal (ontological) ve bilgisel/bilimsel/epistemolojik (epistemological) gerceklik olarak farklilasir. Bilindigi gibi, varliksal gercekligin, ontolojik ideolojileri olarak uc tane ideolojisi vardir. Bunlar gercekte var olan gercekligin nesnel oldugunu ve gercek olan varligin madde oldugunu soyleyen-materyalizm Gercekte var olan gercekligin oznel oldugunu ve gercek olan varligin dusunce oldugunu soyleyen-idealizm Gercekte var olan gercekligin isim oldugunu ve gercek olan varligin olmadigini soyleyen-pozitivizm Realizm ise gercekcilik demektir. Yani, realist olan bir kisi, konuya gercekte var olan uzerinden bakan kisidir. Realizmin ve realistin, yani gercekcinin neyin gercek oldugu (truth) konusundaki yanasimi, ontolojik ve/veya epistemolojik olabilir. Ontolojik ise, materyalist, idealist veya pozitivist olabilir. Ben, gercege ontolojik ve metafizik olarak bakmadigim icin, bu konuyu burada noktaliyorum. Benim, gerceklige ve gercekcilige bakis acim, epistemolojiktir ve bilindigi gibi, constructivist, yani yapilandirmaci epistemolojidir. Herseyden once epistemoloji gercegin ne oldugu(truth), dogrulamasi (justification) ve inanc (belief) uzerinedir. Iste bu temelde, bilimsellik ve inancsallik farklilasir. Bilimsellik olgu (fact) uzerine kurulurken, inancsallik kurgu (fiction) uzerine kurulur. Herseyden once, bir yapilandirmaci; gercekligin ontolojik degil, yapilandirilmislik (constructed) uzerine kuruldugunu dile getirir. Bu farklilik, constructivizmi, ontolojiden (varlik) epistemolojiye (bilgi) tasir. Yapilandirmacilik temelinde, bilimsel ve bilissel bilginin tabiatini dile getirir. Buna gore, bilimsel bilginin, bilim kisilerince yapilandirildigi ve dunyadan kesfedilmedigi gorusune sahiptir. Duyusal deneyimi aciklamak icin,bilimin kavramlarinin onerilmis birer zihinsel yapilandirilmislik oldugunu soyler. Bilebilecegimiz tek gercekligin, insanoglu dusuncesinin sundugu/temsil ettigi gerceklik oldugunu soyler. Gercekligin insan dusuncesinden bagimsiz oldugunu, fakat anlaminin, iceriginin ve bilgisinin herzaman bir insanoglu yapilandirmisligi oldugunu soyler. Irkin, cinsiyetin ve cinselligin ayni masanin, sandalyenin ve atomun da oldugu gibi, fiziksel ve biyolojik gercekligin sunumunun/temsil edilmesinin bir insanoglu yapilandirmasi oldugunu soyler. Mesela, sosyal bir yapilandirmacilik olan, iyi ve kotu terimlerinin neyi icerip, neyi icermedigi, toplum olarak ne ifade ettigi, ne anlam ve icerikte oldugu disarida dunyada yoktur, fakat, sadece sosyal yapilandirilmisligin kulturu icinde verdigi anlamin icinde ve yoluyla belirlenir. Temeli bu yapilandirilmis sosyal bilgi ve onun ogrenimine dayanir. Bu temelde, neyin gercek oldugu (truth) yapilandirilmis gercekliktir. Epistemolojik gercekligin, yapilandirilmisliginin evrensel kullanim sembolleri olan ve yapi ve isleyisini ortaya koyan x ve y, evrensel-insan zihniyetinin konusudur. Ontolojik (varliksal) gerceklik, hem bilimin konusu degildir, hem de bilimsel degildir. Cunku bilim ve bilimsellik metod olarak, gozlemi, gozlemin teorisini, bu teorinin test edilip, olgulasmasini ve gozlem ile yanlislanabilirliginin baki kaldigi metodunu kullanir. Ontolojik ve teolojik gerceklik, felsefenin metafiziginin insanoglunca yuzyillardir neyin gercek olduguna dair tartistigi materyalist ve idealist ideolojileridir. Bu temelde ontolojik(varliksal) ve teolojik(tanrisal) gercegin ne oldugu (truth) tartismasi, surer gider. Bu da hic bir zaman sonuclanamayan ontolojik gerceklik tartismasidir.
-
Insanogluna gozlem veren gercek yapilandirilmistir. Yani constructive reality. the world is independent of human minds, but knowledge of the world is always a human and social construction. Yani dunya gercekligi insanoglu dusuncesinden bagimsizdir, fakat dunyanin bilgisi herzaman insanoglu sosyal yapilandirilmisligidir. Iste gercek-gozlem veren Yapilandirilmis bilgisi-gerceklik. Bakalim buralardan ne cesit celiskiler bulacaksin?
-
Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur.
evrensel-insan replied to evrensel-insan's konu in Bilim
Dogrudur, sen tanri tarafindan ozel gonderilmis hic hata yapmayan herseyi gayet iyi beceren "sutten cikmis ak kasiksin" Ben ise her turlu kusuru olabilen basit bir faniyim, ne yapalim. -
Olabilir, benim algimda toplumu yonlendien her turlu ideolojik inancsal bir dindir. Inanc ta sadece ne dine ne de islamaaittir.
-
Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur.
evrensel-insan replied to evrensel-insan's konu in Bilim
Merak etme ben senin gibi degilim hatami da kabul etmesini ozur de dilemesini bilirim. Cunku ben bireyim. Sen ise bunlari yapamayacak kadar kendini bilmezsin. Aramizdaki fark ta bu. Ben senin gibi senin acigini aramam, ben senin gibi senin dediklerini sarpitmam, ben senin gibi; senin dedigini sanki ben demisim gibi gostermem. Iste bunlar gozleme yansiyan farklar. Iste boylece ben asama kaydederim sen oldugun yerde sayarsin. Yazdiklarinda soyledigin ile yazdiklarin bir birine uyusmaz ayni surdaki gibi; "Bundan sonra da umarım ön yargılarından arınmış olarak okursun yazdıklarımı." Kuresel Vana -
Konu sadece islam degildir, evrensel hukuku icermeyen hic bir idare sekline saygi duyulmaz.
-
Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur.
evrensel-insan replied to evrensel-insan's konu in Bilim
Analiz gozlem ile elde edilir, akilda turetilmez. -
Insanogluna Dogumdan Gelen Hicbir Kavramsal Deger/Bilgi Yoktur.
evrensel-insan replied to evrensel-insan's konu in Bilim
Ben orayi tanri vardir, diye yanlis algilamisim. Ayrica oradaki "uydurma" kullanimi bilimsel olmayan/gozlem vermeyen/yanlislanamayan" temelindedir. Tanri ile ilgili teolojik bakis one suren olumlu/olumsuz tum gorusler bu katagoriye girer. -
Islam dinini sadece islamiin ve imaninn sartlarini kendisi uygulayana onun kisiligi adina saygi duyulur. Yani kisi, oruc tutar namaz kilar zekat verir allah'a meleklerine inasnir v.s. bu onun degerleridir ve butun bunlar onun hak ve ozgurlugudur. Hukuk ise insanliga zarar vermemek icin vardir. Islamin kanunlari insanliga zarar verir, o yuzden de bu kanunlara saygi duyulmaz. Ustelik cag disidir.