 
        Emre_1974tr
Members- 
                İçerik sayısı397
- 
                Kayıt tarihi
- 
                Son ziyareti
- 
                Kazandığı günler4
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by Emre_1974tr
- 
	Kuran'da kadın ve erkeğin eşit değerde olduğu vurgulanır. Tek üstünlüğün bireysel bazda takvada olduğunun altı çizilir.Yani insanlar eşittir, sadece kim daha takva sahibiyse , Allah'ın gözünde o bireysel açıdan daha üstündür. Benim bu sayfada ele alacağım konu,kadınların fiziksel ve zihinsel(beyin de fiziktir) açıdan da erkeklerin gerisinde olmadığını göstermeye çalışmaktan ibaret olacaktır. Bazı önyargıların yıkılması ve gerçeklerin görülmeye başlanması açısından faydalı olacağını umuyorum. Şimdi erkeğin en azından şimdilik üstün gözüktüğü birkaç şeyi sıralayalım. 1- Erkekler kadınlardan daha güçlü vücudlara sahiptirler. 2- Erkek kadına cinsel tacizde bulunursa kadının hayatı kararabilir ama buna karşılık kadın erkeğe cinsel tacizde bulunursa bu erkeği onure edip hayata bağlayabilir-yaşama sevinciyle doldurabilir. 3- Satranç gibi zeka oyunlarında da dünya şampiyonları hep erkeklerden çıkmaktadır.Sadece bir iki kadın oyuncu önemli dereceler elde edebilmiştir. 4- Nobel ödüllerinin sahipleri,önemli buluşların sahipleri yine genelde erkeklerdir. 5- Hatta kadınların uzmanlık alanı olan yemek yapma konusunda da baskın karakter erkeklerdir. Bir İskender Kebap gibi önemli yemeklerin mucidleri erkekler olduğu gibi, dünyanın en iyi ahçıları da genelde erkeklerden çıkmaktadır. 6- Dünya tarihindeki önemli filozoflar,bilgeler-düşünürler olarak kabul görenler yine ezici çoğunlukla erkeklerdir. 7- Dünyada yönetici durumunda olan başkanlar da yine ezici çoğunlukla erkektir ve tarih boyunca da böyle olmuştur. Bunlar akla gelen ilk birkaç şeydir sadece. İlerleyen iletilerimde de kadınların üstün olduğu tarafları, hatta fiziksel güç gibi alanlarda bile kadınların erkeklere üstünlük sağlayabildiği özellikleri açıklayacağım.Yukarıda saydığım maddelerin içeriğindeki konular derinlemesine incelendiğinde, bu maddelerin bazılarında da gözden kaçan önemli noktalar olduğunu görebileceğiz. ********************************************************** Şimdi erkeklerin en bariz şekilde üstün olduğu düşünülen beden gücü ve dayanıklığıyla ilgili bazı yanlış inançları kırmaya başlayalım. Evet erkekler daha güçlüdürler ama 1- Kadınlar ağrıya karşı daha dayanıklılardır. 2- Kadınlar erkeklerden daha uzun yaşamaktadırlar genelde(ama bunu erkeklerin tehlikeli ve stresli işlerde çalışmasına bağlayan da çok) 3- Kadınlar strese daha dayanıklıdırlar. 4- Kadınlar bir dövüşde veya yaşamsal bir mücadelede vücudlarını daha çok dengede tutup ayakta kalabilirler. 5- Kadınların vücudu daha esnektir.Bu yüzden birçok kadın güreşçi erkek güreşçiyi rahatlıkla ciddi turnuvalarda bile tuş edebilmiştir. 6- Erkeklerin vücutlarının üst kısmı kadınlarınkinden açık ara güçlüdür ama vücudun belden aşağısına sıra gelince iş değişmektedir. Kadınların bacak gücü erkeklerinkine oldukça yakındır. Hatta kadınların kalça gücü,yani bacaklarla rakibi makasa alıp sıkma gücü erkeğinkinden fazladır.Ve bu alan kadının fiziksel olarak şiddet uygulamada erkekten güçlü olduğu tek alandır. Bu yüzden geliştirilen Brezilya Jiu Jitsusu kadınların işine çok yaramaktadır.Orada öğrendiği tekniklerle bir kadın bir erkeği çok rahat mahvedebilir(belden aşağısını kullanan teknikler) 7- Zaman zaman kadınlar araçsız serbest stilde suyun derine dalma rekorlarında veya araba yarışı gibi alanlarda erkekleri geçebiliyorlar ki bunlar da fiziksel bir başarıdır aynı zamanda. 8- Kadınların açlığa ve susuzluğa karşı daha dayanıklı oldukları da iddia edilmeye başlandı son zamanlarda. ************************************************* Kadınların fizik gücü olarak öyle erkeklerden pek de geride olmadığını belirttik. Peki neden kadınlar bir dünya şampiyonu satrançcı çıkarımıyorlar.Ve niye genelde erkekler kazanıyor bu oyunda. Bunun başlıca birkaç nedeni var bence. 1- Kadınlar erkekler kadar özgür değiller toplumda.Daha küçük yaşlardan itibaren ev işleri ve benzeri sorumluluklarla donatılıyorlar. Buna karşılık erkek çocukları her zaman eğlenceye ayıracak bolca vakit bulabiliyorlar.Bu da bilgisayar oyunlarından satranca pekçok hobiyi edinmelerini sağlıyor.Küçük yaşardan itibaren satranç tutkusuyla tanışan erkekler,birer yetişkin olduklarında bu konuda uzmanlaşmış olabiliyorlar.Buna karşılık kadınların bu kadar şansı olmuyor bu konuda. Ayrıca erkek çocukları bu konuda yüreklendirilip kurslara falan gönderilebiliyor. 2- Satranç da aslında bir savaş oyunudur.Eski hint ordularındaki savaş birimlerini temsil eder taşlar.Tahtada şiddet görmezsiniz ama amaç karşı orduyu yenilgiye uğratmaktır. Kızlar ise savaşla ilgili ne romanlardan,ne filmlerden ne de oyunlardan o kadar hoşlanmazlar.Bu da satranca erkekler kadar ilgi göstermemelerinde bir etken olabilir. 3- Satrançta geliştirilen taktikler,stratejiler,ünlü açılışlar ve devam yolları vs. hep erkeklerin ürünü olmuştur ve dolayısıyla da erkek karakterine daha uygundur. Nasıl ki milletten millete oyun karaketeri ve stratejileri değişiyorsa,kadın ve erkek satrancında da strateji ve oyun tekniği farkları olmalıdır diye düşünüyorum. Örneğin Almanlar ve İngilizler daha soğukkanlı olduklarından,sağlam sinirleriyle çok iyi defans yapabilirler. Ama buna karşılık bir brezilyalı sıcakkanlılığının etkisiyle hücum oynayarak daha etkili olabilir.Veya kuzey ülkeleri insanları sade ve takım oyunu oynarken,güney-sıcak iklimin insanları daha yaratıcı ve bireysel oynayarak başarı elde ederler. Aynı şekilde kadınlar da kendi karakter ve özelliklerine uygun stratejileri, oyun planlarını ve tekniklerini geliştirmeliler ki erkeklere bu oyunda kafa tutup üstünlük sağlayabilsinler.Yoksa erkekler tarafından kendi karakterleri doğrultusunda tasarlanmış teknikleri benimsemeleri bir hatadır. ********************************* Konuyla ilgili şunları da eklemek istiyorum. Bir erkekle bir kadın kıyaslanırken birşey unutuluyor. Erkekler arasında bile daha kaslı ve iriyarı olan erkek daha güçlüdür. Haliyle daha kaslı ve iriyarı olan bir erkek,daha az kas oranına sahip olan bir kadından güçlü olacaktır ki erkekler arasında bile bu böyledir. Ama aynı kas-yağ-kemik oranına,aynı zamanda aynı boya ve ağırlığa sahip bir erkekle bir kadın karşılaştırıldığında arada pek büyük bir güç farkının olmadığını göreceğiz. Evet yine erkek biraz daha güçlü ve hızlı olacaktır.Çünkü hormanları ona bu avantajı sağlıyor. Ama buna karşılık kadının da esnek olma,dengede üstünlük sağlama gibi özellikleri sayesinde durum neredeyse eşitlenmektedir.Fark çok azalmaktadır. ************************************* İŞTE BİR ÖRNEK (GÜREŞ) Michaela Hutchison ABD'de 2006 yılında yüksek okullar arası Alaska turnuvasında,kendi kategorisi olan 103 poundda erkek rakiplerini yenerek şampiyon oldu ve tarihi bir başarıya imza attı. Çünkü bu bir ilk... ************************ Tezime dayanak olarak Brezilya Jiu Jitsusu erkekler kategorisinde yarışmaya hak kazanmış 2 kız güreşçinin(jiu jitsu tarzı) erkek rakiplerini yendiği maçlar: http://www.youtube.com/watch?v=nRPD7bOoSpc http://www.youtube.com/watch?v=IjoYlLj_XpA ************************************* Ve son olarak: https://www.kurandakidin.com/2011/10/21-kuranin-dininde-kadin-uydurulan-dinde-kadin-2/ Selam ve sevgiler.
- 
	Videomuz:
- 
	Müslüman olduktan sonra yazdığı kitaplar da dünyada ilgiyle okunmakta: https://www.amazon.com.tr/Evolving-Gospels-Apotheosis-Jesus/dp/150581880X
- 
	Piyasadaki İncillerdeki evrimi yani değişimi anlatıyor. İnsan yazımı hadis kitapları yani sahte İnciller nasıl paganlaştırıldı gözler önüne seriyor.
- 
	Kutsal Kuran 4:118 Allah o şeytana lanet etmiştir. Demişti ki o: "Senin kullarından belirli bir pay elbette alacağım." 4:119 "Yemin olsun, onları saptıracağım, onları boş kuruntulara mutlaka iteceğim. Onlara mutlaka emir vereceğim de davarların kulaklarını yaracaklar; onlara muhakkak emredeceğim de Allah'ın yaratışını / yarattıklarını değiştirecekler." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı yandaş edinirse açık bir hüsrana kesinlikle yuvarlanmış olacaktır.
- 
	Hadislerin-rivayetlerin Kuran’ı açıklamak şöyle dursun, tam tersine ayetlerin verdiği mesajı engelleyici, hatta çarpıtıcı özellikleri olduğuna en net örneklerden birini de Sad Suresi’ni okurken algılayabiliriz: SAD 20. Yönetimini güçlendirdik; ona bilgelik ve çok iyi bir yargılama gücü verdik 21. Davacıların haberi sana ulaştı mı? Hani mabedine tırmanmışlardı. 22. Davud'un yanına girdiklerinde onlardan irkilmişti. "Korkma" demişlerdi, "Bir birinin hakkını çiğneyen iki davacı... Aramızda gerçeğe göre hüküm ver, haksızlık etme. Bize yolun ortasını göster." 23. "Bu benim kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu, benim ise bir tek koyunum var. Böyle iken, "Onu da bana ver," dedi ve tartışmada bana üstün geldi. 24. Dedi ki, "Senin koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle sana haksızlık etmiştir. Doğrusu, ortakçıların çoğu bir birinin hakkına el uzatır. İnanıp erdemli davrananlar bunun dışındadır, onlar ise sayıca ne kadar azdır!" Davud, kendisini sınadığımızı sanarak bağışlanma diledi, eğildi ve tevbe etti. 25. Böylece onu bağışladık. Yanımızda onun yakınlığı ve güzel bir yeri vardır. 26. Ey Davud, biz seni yeryüzünde yönetici kıldık. Halkın arasında adaletle yargı ver, hevesine ve duygularına kapılma, sonra seni ALLAH'ın yolundan saptırır. ALLAH'ın yolundan sapanlara, Hesap Gününü unuttukları için çetin bir ceza vardır. Burada Davut Peygamber neden imtihan edildiğini ve hatta bir günah işlediğini düşünüp af diliyor? Çünkü davacılarından birini dinleyip, henüz diğerini dinlemeden acele hüküm vermişti. Ve hiçbir delile de bakmamıştı bunu yaparken. O ilk dinlediği davacı yalan söylüyor olabilirdi veya eksik bilgi vermiş olabilirdi. Örneğin o bir koyunu olanın belki de diğer çok koyunu olan kardeşine büyük bir borcu vardı da, bu yüzden istemişti? İşte burada Davut Peygamber diğer kardeşi dinlemeden ve de delillere bakmadan hemen bir hükme vardığı ve de henüz dinlemediği kişiyi rencide edecek ağır sözler söylediği için hata yapmış oluyor. Ayrıca 26. ayette de bu durum vurgulanıyor. Adaleti hakkıyla yerine getirmesi gerektiği yönünde de bir uyarı alıyor. Eğer Kuran’a hiçbir kaynağı ortak koşmadan ayetleri okursak bunu görebiliriz. Ama ya Kuran’ın yanında hadisleri ve/veya değiştirilmiş İncil, Tevrat gibi diğer kaynakları da dine ortak ederek ayetleri okusaydık nasıl bir tablo çıkacaktı karşımıza? Veheb Bin Münebbih'in Rivayetinden alıntı "Derler ki, Davut’un ayakta durmuş, kendisini seyrettiğini görünce o, kadın saçlarını açarak vücudunu saçlarıyla örtmeye çalıştı ve bu da Davut’un gönlünü çelmeye yetti. Davut yerine dönüp Zebur okumaya başladıysa da o kadını bir türlü zihninden silip atamadı, ona gönlü kaymıştı. Nihayet Davut bir savaş için ordu hazırladı ve o kadının kocasını da savaşa gönderdi. Ehl-i Kitab'ın dediğine göre ordu komutanına, o adamı en ön saflara sürmesini emretti, en tehlikeli görevlere onun gönderilmesini istedi ve böylece adam o savaşta öldü. Davut da zaten bunu istiyordu. Davut’un 99 karısı olduğu halde kocası öldükten sonra dul kalmış olan o güzel kadına da elçi gönderdi ve onunla da evlendi." *************************** Sahte İncillerde de geçen bu öyküye göre, Davut Peygamber aşık olduğu evli kadını haremine katmak için onun kocasını savaşa gönderip dul kalmasını sağlıyor. Yani bu hikâyeye göre, iki davacının meselesine bazı paralel yönleri olan bir olayı Davut peygamber evvelden yaşamıştı . Bu rivayetteki iftiraya inanacak olan bir Müslüman, Davut peygamberin bu kötülüğü yaptığından ve dul eşi haremine kattığından dolayı tövbe ettiğini düşünecektir. Olayın sembolize edilerek ona hatırlatıldığı düşüncesine kapılacaktır hemen, ayetleri diğer kaynaklarla beraber ele alanlar. Başka bir deyişle rivayette söylenene inanan bir Müslüman, ayetteki gerçeği göremeyecektir. Yani aslında Davut'un adaletle hükmetmediği için günaha girdiğini anlayamayacaktır bile. Ayetler yanlış algılanacağı gibi, peygambere atılan iftirada anlatılanın da gerçek olduğu fikrine kapılanılacaktır. Kuran’a başka dini kaynaklar eklemenin yaratacağı sonuçlara önemli bir örnek gerçekten. İncil, Tevrat ve daha eski kutsal kitaplar değiştirildiği için artık dini kaynak değildirler. Aynı şekilde rivayetlerden oluşan hadis kitapları da… Rabbimizin dediği gibi “yalnızca Kuran” din alanında bize ışık tutmalıdır. Yoksa görüldüğü üzere, hadisler Kuran süzgecinden geçirilmiyor, farkında olmadan tam tersine ayetler rivayetlerin etkisinde yorumlanıveriyor. Selam ve sevgiler.
- 
	Konuyla ilgili olarak sözlüklerde yazdığım entrylerden: Spectre ian fleming'in muhtemelen illuminati örgütünü anlattığı temsili teşkilatın adı. dünyayı ele geçirme planları içerisinde olan spectre'nin başındaki blofeld tek gözünden yaralıdır. ayrıca bond filmlerinde diğer kötü adamlar da genelde illuminati'nin tek göz işaretini taşır. ve yine eski bond filmlerinde açılış sahnesinde bond tek gözü anımsatan bir objeye ateş eder ve kana bulardı. eğer durum böyleyse ian fleming illuminati karşıtı idi ve insanlığı uyarmak istiyordu bu zalim teşkilat hakkında denilebilir. ama fleming'in vefatından sonra çekilen bond filmlerinde işler tersine dönmüş gibi gözüküyor. hollywood ve ingiliz sinemasını ele geçiren illuminati bond filmlerine de hakim olup bu sefer tam tersine kendine hizmet eden bir maşa haline getirmeye çalışmış olabilir. Ve: http://vekilsizmeclis.com/viewtopic.php?f=23&t=2547
- 
	Hatırlatalım, iyiler mutlaka kazanır; http://emre1974tr.blogspot.com/2013/03/iyiler-mutlaka-kazanr.html
- 
	Bugünlerde harika bir gelişme yaşanıyor bilindiği üzere. İnternetin de yardımıyla Kuran`daki gerçek İslam ortaya çıkmakta, hadis-mezhep ve tasavvuf öğretilerinin yerini gerçek din almakta. Ama bunun yanında bazı kimselerce yanlışlar da yapılabiliyor maalesef. Kimi makale veya kitap yazarları ayetlere sembolik anlamlar yükleyerek ve/veya ayet cımbızlayarak kendi kafalarındaki öğretiyi sunmaya başladı yine(örneğin tasavvufu... ). Kimi bu yolla namaza veya hacca, kimi cinlere ve meleklere hatta cennet ve cehenneme başka ve sembolik anlamlar yükleyerek, apaçık anlamlarını görmezden gelmeye başladı. Aslında "yalnız Kuran" diyen bir insan kendi inanç ve kabullerini de bir kenara bırakıp, din alanında gerçekten yalnızca Kuran`ı rehber edinmelidir. Bir diğer yanlış da birçok insanın bu yazılan makaleleri araştırmadan, Kuran`a bakmadan gerçekmiş gibi kabul etmeye ve inanmaya başlamış olmasıdır. Ama bir Kuran Müslümanı, makaleleri değil, sadece Kuran`ı kaynak edinmelidir din alanında. Yoksa yine aynı hata yapılmış olur, 2 günde uydurma haramlar ve inançlar oluşuverir(tıpkı mezheplerde olduğu gibi). Kuran`la aranıza kendiniz de dahil olmak üzere hiç kimseyi sokmayacaksınız. Zihninizdeki inançları vesaireyi de bir kenara bırakıp, sadece Kuran`ı tek dini yetkili olarak görüp, kitabı bütünlük içinde ele alacaksınız. Ve ayetlerin birinci açık anlamlarını kabul edeceksiniz. Zaten herkes bu samimiyeti gösterse, yani Kuran`ı birinci apaçık anlamında ve bütünlük içinde ele alsa ve başka hiçbir şeyi O`na ortak etmese, gerçek İslam kolayca ortaya çıkacak ve tüm insanlarca aynı şekilde anlaşılacaktır. Hadis-mezhep ve tasavvuf öğretilerinin yerini Kuran`daki gerçek din alabilecektir o zaman gerçekten işte. Ve Kuran`daki gerçek İslam`ın ışıldamasıyla bu güzel dinimiz hızla dünyada da çok büyük ilgi görecektir. Selam ve sevgiler
- 
	Rad Suresi 7 Küfre sapmış olanlar şöyle derler: "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" Sen sadece bir uyarıcısın ve her topluluk için doğruyu ve iyiyi gösteren bir önder vardır. Yunus Suresi 20 Şöyle derler: "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" De ki: "Gayb, Allah'ın tekelinde. Hadi bekleyin; sizinle birlikte ben de bekleyenlerdenim." Muhammed Peygamberin döneminde Kuran'dan başka mucize-kanıt olmadığını söyleyenler bu ve benzeri ayetleri getiriyorlar. Ama burada anlatılan; sırf inkarcılar istiyor diye o anda Allah'ın mucize göstermediği gerçeği. Bu sadece Muhammed Peygambere özgü değil, tüm peygamberlerde durum böyledir: İbrahim Suresi 11 Resulleri onlara dediler ki: "Biz de sadece sizin gibi birer insanız, fakat Allah, kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmadan bizim size bir kanıt getirmemiz haddimize değil. İnananlar yalnız Allah'a dayanıp güvensinler." Rad Suresi 38 Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik, onlara da eşler ve evlatlar verdik. Hiçbir resul, Allah'ın izni olmadıkça herhangi bir mucize getiremez. Her süre için bir yazı vardır. Mümin Suresi 78 Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik. Onların bir kısmının hayat ve hatırasını sana anlattık, bir kısmının hayat ve hatırasından sana bahsetmedik. Hiçbir resulün, Allah'ın izni olmaksızın herhangi bir mucize getirmesi söz konusu olamaz. Allah'ın emri geldiğinde, hakla hükmedilir ve gerçeği hükümsüz kılmaya çalışanlar orada hüsrana uğrarlar. Hud 32. Dediler ki: "Ey Nûh! Sen bizimle uğraştın, bizimle mücadelede çok da ileri gittin. Eğer doğru sözlülerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi ortaya getir." 33. Nûh dedi: "Onu size, dilediği takdirde ancak Allah getirir, siz de hiçbir engel çıkaramazsınız." 34. "Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt vermeyi gaye edinsem de öğüdüm size hiçbir yarar sağlamaz. O'dur sizin Rabbiniz ve O'na döndürüleceksiniz." Kitabı bütünlük içinde okuduğumuzda görüyoruz ki, çeşitli mucizeler sunan peygamberler her zaman bunu gerçekleştirmiyor. Çünkü bu bir çocuk oyuncağı değil ve Rabbimiz kimin ne zaman, nasıl delilleri görmesi gerektiğini en iyi bilen ve bu konuda özgürce dilediği gibi davranandır. Çoğu kez, mucize isteyenlere bu olumsuz cevabı veriyorlar elçiler ama sonra yeri geldiğinde de yüce Allah'ın dilemesiyle delil-mucize de geliveriyor. İşte son peygamberde de durum böyledir. Yani ayetlerde belirtilen asla Kuran'dan başka bir delilin olmayacağı değil, o anda sırf inkarcılar istiyor diye bunun gerçekleştirilmeyeceğidir. Nitekim ayetlerde belirtildiği üzere, peygambere ve kendisini izleyen müminlere savaşta meleklerle yardımda bulunuyor yüce Allah. Ve böylelikle inkarcılara bir çeşit gazap gelmiş oluyor.Daha önce de Firavunun toplumuna veya diğer inkarcı topluluklara gelen felaket, bu sefer savaş meydanında arap müşriklere geliyor biraz farklı bir şekilde. Ve yine ayetlerde anlatıldığı üzere, bir inkarcı topluluğun başına ani toplu azabın geldiği vakit, iyilerle kötüler birbirinden ayrılmış vaziyette bulunuyor: A'raf suresi 64 Onu yalanladılar. Bunun üzerine biz onu beraberindekileri gemi içinde kurtardık, ayetlerimizi yalanlayanları boğduk. Gözleri görmez bir topluluktu onlar. Hud suresi 58 Emrimiz gelince, Hûd'u ve onunla birlikte iman etmiş olanları bizden bir rahmetle kurtardık. Biz onları çok ağır bir azaptan kurtardık. Hud suresi 66 Emrimiz gelince sâlih'i ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. O günün rezilliğinden kurtardık. senin rabbin, evet o, kavî'dir, azîz'dir. Hud suresi 94 Emrimiz gelince şuayb'ı ve onunla birlikte iman edenleri bizden bir rahmetle kurtardık. Zulmedenleri o yüksek titreşimli sayha yakaladı da öz yurtlarında yere çömelmiş hale geldiler. Fussilet suresi 18 İnananları kurtardık, onlar korunuyorlardı. İşte dediğimiz gibi bu toplu cezanın daha değişik bir versiyonu Muhammed Peygamber döneminde de vücuda geldi. Yine öncelikle müminler ve inkarcıların birbirinden ayrılması için davet yapılıyor: Enfal Suresi 74 O inanıp hicret edenler, Allah yolunda didinenler, o barındırıp yardımcı olanlar var ya, gerçek müminler işte onlardır! Bir bağışlanma var onlar için, bol bir rızık var. Fetih 25 Onlar o kişilerdir ki, küfre sapıp sizi Mescid-i Haram'dan geri çevirdiler, bekletilen kurbanlık hediyelerin, yerlerine ulaşmasına engel oldular. Eğer kendilerini tanımadığınız için çiğneyeceğiniz ve bu bilgisizlik yüzünden üzüntü ve kınayışla karşılaşacağınız inanmış erkeklerle inanmış kadınlar olmasaydı, iş başka türlü olurdu. Böyle olması, Allah'ın, dilediğini rahmetine sokması içindir. Onlar birbirlerinden ayrılmış olsalardı, inkâra sapanları acıklı bir azapla cezalandırırdık. Enfal Suresi 32 Şunu da söylemişlerdi: "Allahımız! Eğer bu, senin katından gelmiş gerçeğin kendisiyse, gökten üstümüze taş yağdır. Yahut bize korkunç bir azap musallat et." 33 Oysaki, sen onların içinde iken Allah onlara azap etmeyecekti. Onlar, af dileyip dururken de Allah onlara azap etmezdi. Hicr Suresi 6. Şöyle haykırdılar: "Hey! Kendisine o zikir/Kur'an indirilen! Sen gerçekten tam bir delisin." 7. "Hadi getirsene bize o melekleri, eğer doğru sözlülerdensen!" 8. Biz o melekleri ancak ve ancak hak üzere, hak bir yolla indiririz. Ve o zaman inkârcılara göz açtırılmaz. Enam 47. Şunu da söyle: "Düşünün bakalım; Allah'ın azabı size ansızın, açıktan geliverse, zalimler topluluğundan başkası mı helâk edilecek?" Şu ayetlerden de, peygamberimiz dönemindeki inkarcıların başına tıpkı öncekilerin başına gelenin benzeri bir felaketin gelmek üzere olduğu izlenimini ediniyoruz: Yunus Suresi 102. Onlar, sırf kendilerinden önce gelip geçenlerin günleri gibisini bekliyorlar. De ki: "Bekleyin! Sizinle beraber ben de bekleyenlerdenim." 103. Sonunda biz, resullerimizi ve iman edenleri kurtarıyoruz. İşte böyledir. Üzerimize bir borç olarak, inananları kurtarırız. Nahl Suresi 33 Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, yoksa Allah'ın emrinin gelmesini mi? Onlardan öncekiler de aynen böyle yapmışlardı. Allah onlara zulüm etmemişti. Tam aksine, onlar kendi kendilerine zulüm ediyorlardı. Bakara Suresi 210 Onlar, Allah'ın ve meleklerin buluttan gölgeler içinde kendilerine gelmesini ve işin bitirilmesini mi bekliyorlar? Bütün iş ve oluşlar sonunda Allah'a döndürülür. En'am Suresi 158 Neyi bekliyorlar? Kendilerine meleklerin gelmesini mi, Rabbinin gelmesini mi, yoksa Rabbinin bazı mucizelerinin gelmesini mi? Rabbinin bazı mucizeleri geldiği gün, daha önce iman etmemiş yahut imanında bir hayır sahibi olamamış kişiye imanı hiçbir yarar sağlamayacaktır. De ki: "Bekleyin! Doğrusu biz de bekliyoruz." İşte iyiler ve kötüler birbirinden ayrıldıktan sonra karşı karşıya getirildiler ve inkarcıların sorup durdukları şey bir kısmına geliverdi: Enfal 9. Hani siz, Rabbinizden yardım ve destek diliyordunuz; O, sizin dileğinize şöyle cevap vermişti: "Hiç kuşkunuz olmasın, ben size, meleklerden birbiri ardınca bin tanesiyle yardım ulaştıracağım." Enfal 12. Rabbin, meleklere şöyle vahyediyordu: "Ben sizinle beraberim. İmanı olanları sağlamlaştırın. İnkâr edenlerin kalpleri içine korku salacağım; vurun boyunların üstüne, vurun onların her parmağına." Melekler ordusunun geldiğini görebilen şeytan onları görünce hemen olay yerinden uzaklaşıyor: 8: 48 Şeytan, işlerini onlara süslemiş ve: "Bu gün halktan kimse sizi yenemez, ben sizin yanınızdayım, " demişti. İki ordu yüz yüze gelince de, topukları üzerine geri dönüp, "Sizinle bir ilgim yok, sizin görmediğinizi görüyorum ve ALLAH`tan korkarım. ALLAH`ın cezası çetindir, " demişti. 8:50. Bir görseydin o küfre sapanları! Melekler canlarını alırken onların yüzlerine ve arkalarına vuruyorlardı: "Yangın azabını tadın." Ahzab 9 9 Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın! Hani, üstünüze ordular gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular salmıştık. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. TÖVBE 25. Yemin olsun ki, Allah size birçok yerde yardım etti. Huneyn gününde de. Hani, çokluğunuz sizi böbürlendirmişti de bu hiçbir işinize yaramamıştı. Tüm genişliğine rağmen, yeryüzü size dar gelmişti. Sonra da sırtınızı dönüp kaçmıştınız. 26. Sonra Allah, resulünün üzerine de müminlerin üzerine de sükûnetini indirmiş, ayrıca sizin görmediğiniz orduları göndermiş de küfre sapanlara azap etmişti. Kâfirlerin cezası işte budur. Bu sefer felaket melekler aracılığı ile geliyor. Burada diğerlerinden farklı olarak inkarcıların hepsi yok edilmiyor Allah tarafından. Ama meydandakilerin hepsi bir şekilde rezilliği ve cezayı tadıyor. Musa ve halkını kovalayan Firavun takipçilerinin başına gelen ızdırapla da paralel noktalar var. İyiler ve kötüler birbirinden ayrılmış durumda ve 2 taraf karşılaşınca iyiler kurtarılıyor. Selam ve sevgiler
- 
	Ve böylece Kutsal Kuran piyasadaki sahte İncilleri bir kez daha düzeltir. Nuh Tufanı bölgesel ve tek topluma yönelikti. Ve gemideki hayvanlar sadece o ülkeye veya beldeye ait kara hayvanlarından toplanan çiftlerdi.
- 
	Türkiye bu alanda ilk eseri yarattı. Artık İslam dünyasında hızla devamı gelecek ve bir çok eser üretilecektir.
- 
	İslam'da servet edinme miktarına hiçbir sınırlama yoktur, yeter ki helal yollardan elde edilsin. Eğer bir sınır olsaydı belli bir altın veya elmas ağırlığına/miktarına denk gelecek zenginlik sınırı koyulurdu ama ayetlerde böyle bir kısıtlama kesinlikle yoktur.
- 
	Kur´an piyasadaki sahte İncillerin hatalarını düzeltirEmre_1974tr replied to Emre_1974tr's konu in Din 
- 
	https://www.academia.edu/40477985/Tüm_Kanıtlarıyla_İskitlerin_Türklüğü_Doç_Dr_Eren_Karakoç_
- 
	http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/msr-firavunlarnn-caprazlama-merak.html Bu nedenle dünyada bilinen güçler genellikle X/çapraz işaretinin yanı sıra Mısırlılardan kalma piramit ve tek göz işaretlerini de kullanırlar.
- 
	Ruhçu sosyalist düşüncenin pençesinden kurtulamamış arkadaşlar her zaman Süleyman Peygamberin ultra lüks ve zenginlik dolu hayatının kamu yaşantısı olduğuna kendilerini inandırmaya çalışırlar. Ama gerçeğin böyle olmadığını Kuran tekrar tekrar haykırır: Sad Suresi. 35. Şöyle yakardı: "Rabbim, affet beni! Benden sonra kimseye yaraşmayacak bir mülk/saltanat ver bana! Kuşkusuz sensin, evet sensin Vahhâb! 36. Bunun üzerine, rüzgârı onun emrine verdik; onun emriyle onun istediği yere uysal uysal/tatlı tatlı akıp giderdi. 37. Şeytanları da onun emrine verdik. Hepsi bina ustası ve dalgıçtı. 38. Ve demirlerle birbirine bağlı diğerlerini... 39. Bu, bizim lütfumuzdur; ister ver, ister elinde tut. Hesap yok... 40. Ve gerçekten, katımızda onun bir yakınlığı ve güzel bir geleceği vardı. 39. ayette bu zenginliği ister birisiyle paylaşırsın, istersen de yalnızca kendine saklarsın, tamamen özgürsün denilmekte. Zaten kitabın tamamına bakılınca o lüksün Süleyman'a verildiğini kolaylıkla göreceksiniz. Kısacası kamu malı falan değil, sadece ona ait nimetlerden bahsediliyor. *** Şimdi diğer itiraza gelelim(ki hep bu hata da yapılmakta yine): nahl suresi 71: Allah, rızık konusunda kiminizi kiminizden üstün kıldı.Bol rızık verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere verip de bu hususta kendilerini onlara eşit kılmazlar.Yoksa Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar? Bu ayette inkarcıların gerçeği göremediği anlatılmakta. Yani zenginliği Allah'ın ayarladığı gerçeğini. ..Eğer "böyle düşünmüyorsanız tüm malınızı dağıtsanıza" şeklinde onlara çelişkileri gösterilmekte. Ayetin sonundaki "inkar mı ediyorlar" ifadesi yine "onlara verilen maddi nimetleri ve üstünlüğü" kabul etmiyorlar mı?" anlamındadır. Önce ayet cımbızlamadan sure içinde bakalım tekrar ayete: 69 "Sonra, meyvaların her türünden ye de boyun bükerek Rabbinin yollarına koyul." Onun karıncıklarından, renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki, insanlar için onda şifa vardır. Derin derin düşünen bir topluluk için, bunda kesin bir mucize var. 70 Allah sizi yarattı, sonra sizi vefat ettirecek. İçinizden bazıları, ömrün en basit ve düşük noktasına geri çevirilir ki, bir ilimden sonra hiçbir şey bilmez olsun. Allah Alîm'dir, Kadîr'dir. 71 Allah, rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Fazla verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere aktarıp da hepsi onda eşit hale gelmiyor. Allah'ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar? 72 Allah size, kendi benliklerinizden eşler nasip etti. Eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar oluşturdu. Ve sizleri güzel ve temiz nimetlerle rızıklandırdı. Şimdi bunlar, bâtıla mı inanıyorlar? Ve bunlar, evet bunlar, Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar? Kısaca burada o kişilere verilen nimetlerden ve kimilerine verilen üstünlüklerden/farklılıklardan (maddi alanda, sağlık alanında ve diğer tüm alanlarda) bahsedilmekte "ve bunu kabul etmiyorlar mı"denilmekte. 72. ayet ve daha sayısız Kuran ayetinde bu vurgu vardır ki yine kitaba bütünlük içinde bakınca bu tablo kolayca görülecektir. Evet Kuran zenginliği ve lüksü ister, hem bu dünyada hem de ahirette, hem mal ve mülkte, hem de sağlıktan güzel karaktere kadar hayatın her alanında maksimum seviyeye ulaşmak için çabayı hedefler. Selam ve sevgiler
- 
	Rabbimizin bizlere sorduğu sorular Birkaç örnek verelim: DİŞİ (ankebut) 29:19 ALLAH`ın yaratılışı nasıl başlatıp, nasıl tekrarladığını görmediler mi? Bu, elbette ALLAH için kolaydır. 29:20 De ki, "Yeryüzünü dolaşın ve yaratılışın nasıl başladığını görün."6 Sonra, yine ALLAH (ahiretteki) son yaratılışı başlatacaktır. ALLAH`ın her şeye gücü yeter. ENBİYÂ (30) İnkar edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı? FATIR SURESİ 27. ALLAH`ın gökten bir su indirdiğini görmedin mi? Onunla çeşitli renklerde ürünler çıkarırız. Hatta dağlarda bile beyaz, kırmızı veya rengarenk katmanlar vardır. Bazı yollar ise siyahtır. 28. Aynı şekilde, insanlar, hayvanlar, çiftlik hayvanları da çeşitli renklerdedir. Bundan dolayıdır ki kulları arasında ALLAH`ı gereği gibi sayanlar bilim adamlarıdır. ALLAH Üstündür, Bağışlayandır TUR SURESİ 35. yoksa onlar hiçbir şeysiz mi yaratıldılar? yoksa bizzat kendileri mi yaratıcıdır? 36. yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Hayır, onlar gerekli bilgiye ulaşamıyorlar! 37. yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mı? yoksa güç ve egemenlik sahibi onlar mı? Enbiya Suresi 43 yoksa onların; kendilerini bize karşı siperleyecek tanrıları mı var? Ne kendilerine yardıma güç yetirebilirler ne de bizden bir dostluğa muhatap olurlar. -------------------------------------------------------------------------------- Enbiya Suresi 50 Bu, bereketli bir Zikir'dir ki, onu indirdik. yoksa siz onu inkâr mı ediyorsunuz? -------------------------------------------------------------------------------- Neml Suresi 60 yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size bir su indiren mi hayırlı? Biz o suyla sizin için gözler-gönüller açan bahçeler bitirdik. Sizin, onların bir tek ağacını bitirmeniz mümkün değildi. Allah'ın yanında bir ilah mı var? Hayır! Ama onlar döneklik eden bir topluluktur. -------------------------------------------------------------------------------- Neml Suresi 61 yoksa yeri bir karargâh yapıp şurasına-burasına nehirler serpiştiren, üzerine dayanaklı dağlar konduran ve iki deniz arasına bir engel yerleştiren mi hayırlı? İlah mı var Allah'ın yanında!? Hayır! Ama onların çokları ilimden nasipsizliği sürdürüyorlar. -------------------------------------------------------------------------------- Neml Suresi 62 yoksa zorda kalan yalvardığında, onun imdadına yetişip sıkıntı ve kaderi kaldıran, sizi yeryüzünün hükmedenleri kılan mı hayırlı? Allah'ın yanında bir ilah daha var mı!? Ne kadar da az ibret alıyorsunuz! -------------------------------------------------------------------------------- Neml Suresi 63 yoksa size karanın ve denizin karanlıkları içinde yol gösteren ve rahmetini önünde rüzgârları müjdeci gönderen mi hayırlı? Allah'ın beraberinde bir ilah daha mı var?! Allah, onların ortak tuttuklarından uzaktır, arınmıştır. -------------------------------------------------------------------------------- Neml Suresi 64 yoksa yaratmaya başlayıp sonra tekrar tekrar yaratan ve sizi gözeten ve yerden rızıklandıran mı hayırlı? Allah'ın yanında bir ilah mı var? De ki: "Getirin susturucu kanıtınızı, eğer doğru sözlüler iseniz." Vakia Suresi 62. Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O halde düşünseniz ya! 63. Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?! 64. Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? 65. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz: 66. “Muhakkak biz çok ziyandayız!” 67. “Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!” 68. İçtiğiniz suya ne dersiniz?! 69. Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? 70. Dileseydik onu acı bir su yapardık. O halde şükretseydiniz ya!.. 71. Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?! 72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? ********************************************************** Selam ve sevgiler.
- 
	https://normalsozluk.com/entry/2765580
- 
	Kuran Araştırmaları Grubunun tüm kitaplarını internetten ücretsiz okuyabilirsiniz: https://www.kurandakidin.com/2012/03/kuran-arastirmalari-grubu-kimlerden-olusmaktadir-ve-calismalari-nelerdir/
- 
	Görüldüğü üzere Kuran'da sadece nefsi müdafaaya izin vardır. Ve Kuran'ın köleliği yasaklaması da yine düşünce ve din özgürlüğünü garanti adına alır ki bu imtihan dünyasında kendinle yüzleşebilesin.
- 
	Yalnızca Kuran`ı dini kaynak edinerek, gerçek İslam`a yönelen insanlara şu günlerde "tatlı su Müslümanı" gibi tanımlamalarda bulunuluyor. Yani Kuran’daki gerçek dine yönelen insanlar, İslam`a çok da bağlı olmayan, dini günün şartlarına göre yumuşatarak yarım yaşayan kişiler olarak tanıtılmaya çalışılıyor. Gerçek ise, böyle olması bir yana dursun tam tersinedir. Kuran’dan başka dini kaynak edinmeyen Müslümanlar en tutucu, dinlerinin orijinal haline sadık grubu oluşturmaktadırlar. Dini tam anlamıyla yaşamak, hayatı tamamıyla İslam`a göre yönlendirmek de yine Kuran`daki dine yönelenlerin başarabildiği şeylerdir. Gerçekte İslam en ilerici ve güzelliklerle dolu yaşam felsefesini sunduğundan, bu yoldan gidenler dini modern çağa uydurmaya çalıştıklarından dolayı değil, sadece dini gerçek haliyle yaşadıklarından dolayı bunu yapmaktadırlar. Aslında "ılımlı ve tatlı su Müslüman’ı" olanlar, mezhep ve hadis öğretilerini benimsemiş olanlardır. Çünkü onlar o kadar ılımlıdır ki, Yahudilerden sünnet etme ve recmi, Hıristiyanlardan başörtüsünü, yine diğer öğretilerden çilekeşliği, inzivaya çekilmeyi ve ortaklar koşmayı almışlardır. Hadis ve mezhep öğretilerini benimseyenler, Kuran`ın yanında başka kaynakları da kabul ettiklerinden, Kuran`a bağlılık açısından, yani İslam`a bağlılık açısından "ılımlı" bir yol izlemektedirler. Hatta yine o kadar ılımlıdırlar ki, Hinduizm`den, ruhçuluktan bile birçok öğeyi almışlardır. Buna karşılık "yalnız Kuran" diyenler muhafazakâr yapılarıyla, İslam dışı hiçbir öğeyi din diye benimsemezler. Hurafeleri yanlarına yaklaştırmazlar. Selam ve sevgiler.
