
Emre_1974tr
Members-
İçerik sayısı
380 -
Kayıt tarihi
-
Son ziyareti
-
Kazandığı günler
3
İçerik türü
Profiller
Forums
Store
Makaleler
Everything posted by Emre_1974tr
-
Kutsal Kuran'ın Allah'ın sözü olduğunun kesin kanıtlarını sunan matematiksel mucizelere diğer örnekler için: https://www.miracles-of-quran.com/mathematics.html
-
Şu videolar da Kuran'ın tek gerçek kutsal kitap olduğunu ispatlamakta:
-
Konuyla ilgili İngilizce videolardan: https://www.youtube.com/@quranicperspectives/videos
-
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için şu çalışmamı da mutlaka okuyun: http://emre1974tr.blogspot.com/2013/11/kotuluk-problemine-cevap.html
-
Bu çözümlememe tüm dünyada gösterilen büyük ilgiye tekrar çok teşekkürler...
-
Yine diğer kitapları da ücretsiz: https://www.canertaslaman.com/kitaplar/
-
Bu videolar da bu gerçeği anlatmakta:
-
Kur´an piyasadaki sahte İncillerin hatalarını düzeltir
Emre_1974tr replied to Emre_1974tr's konu in Din
Ve; Hanok Kitabı Protevangelion İsa Mesih'in Çocukluk İncili Thomas'ın Bebeklik İncili İsa Mesih'in Kitabı Nikodim İncili (Pilatus'un İşleri) Havarilerin İman İmanı (tarih boyunca) Havari Pavlus'un Laodikyalılara Mektubu Havari Pavlus'un Seneca'ya Mektupları, Seneca'nın Pavlus'a Mektupları Pavlus ve Thekla'nın Elçileri ♦ Clement'in Mektupları (Clement'in Korintlilere Birinci ve İkinci Mektupları) ♦ Barnaba'nın Mektubu ♦ Ignatius'un Efeslilere Mektubu ♦ Ignatius'un Magnesians'a Mektubu ♦ Ignatius'un Trallian'lara Mektubu ♦ Ignatius'un Romalılara Mektubu ♦ Ignatius'un Philadelphians'a Mektubu ♦ Ignatius'un Smyrnea'lılara Mektubu ♦ Ignatius'un Polycarp'a Mektubu ♦ Çoban Hermas (Görünümler, Emirler ve Benzerlikler) Herod'un Vali Pilatus'a Mektubu Pilatus'un Herod'a Mektubu Petrus'un Kayıp İncili ♦ Polikarp'ın Filipililere Mektubu Susana'nın Tarihi Adem ile Havva'nın Şeytan ile Çatışması (İlk ve Adem ve Havva'nın İkinci Kitabı) Hanok'un Sırları (Slav Hanok veya İkinci Hanok olarak da bilinir) Süleyman'ın Mezmurları Süleyman'ın Kasideleri Aristeas'ın Mektubu Makabilerin Dördüncü Kitabı Ahikar'ın Hikayesi Oniki Patriğin Vasiyetnameleri Ve orada İnsanların yazdığı bu tür hadis kitapları çoktur. Rahipler ve diğer din adamları vb. bu kitaplardan bazılarını İnjeel veya Kutsal kitap veya Tevrat veya Psalms olarak benimsemişler ve insanlara bu yalanı benimsetmişlerdir. Bunların hepsi insanoğlunun ve diğer kulların yazdığı hadis kitaplarıdır. Tıpkı Buhari ve Tirmizi gibi. Bunların hiçbiri kutsal kitap değil, bunların hiçbiri ayet değil. Bu kitapları reddetmek gerçek İncil'i reddetmek değildir. Ve tarihte bu kitaplarla birlikte, memleketim olan Bursa'da da Teslis inancı kabul edildi ve insanlara aşılandı. Din adamlarının yönlendirmesiyle insanlar Matta ve Markos gibi hadis kitaplarını İncil olarak benimsediler. Gerçek İncil İsa Peygambere indirilen kitaptır ve şu an piyasada yoktur. Şu an için elimizdeki tek gerçek kutsal kitap Kuran'dır. -
Gerçek çıkarcılar iyilerdir. Hem kendilerinin hem de diğer insanların gerçek mutluluğa ulaşmasını sağlarlar.
-
Kuran'da kelime tekrarlarındaki matematiksel mucizelerden bahsetmişken: https://www.mucizeler.com/category/matematik/
-
Benim yazılarımın hepsini okuduktan sonra lütfen şu siteye de göz atın arkadaşlar: https://www.kurandakidin.com/
-
" Bindokuzyüzseksendört" Romanının orjinal kapak resimlerinden biri http://www.gannett-cdn.com/-mm-/ac1394dbdcca6a36cbf486633b129cd813095ac3/r=x404&c=534x401/local/-/media/USATODAY/USATODAY/2013/06/11/1370999511000-signet-1984-1306112114_4_3.jpg Sözlüklerde büyük harf yazımı olmadığından entrymin tüm harfleri küçük. Sözlük'teki başlık "George Orwell". Ve şöyle yazmıştım: george orwell özellikle "1984" adlı romanını ele alacak olursak; yazar george orwell bir komünist görüldüğü kadarıyla(ya da en azından bir zamanlar öyleymiş). ama şu kandırılan, materyalist/ateist solculardan olma ihtimali yüksek. ve illuminati ile vücuda getirdiklerini sonradan öğrenerek bunun şokunu yaşıyor gerçek hayatında da. öncelikle marks'ın ve diğer illuminati ajanlarının insanlara söylediği yalanları hatırlamak lazım. onlara göre üretim araçları birgün kimsenin elinde olmayacaktı ve ürünler/zenginlik eşit paylaşılacaktı.önce sosyalist dönem yaşanacaktı. bu, devlet eliyle kolektivizmin egemen kılınacağı dönemdi.yine onların yalanlarına göre daha sonra insanlar/toplum daha da evrimleşecek ve devlete de gerek kalmayacaktı.yani devletsiz/komünist döneme, nihai sona ulaşılacaktı. artık iktidarı ve serveti elinde bulunduran biri veya azınlık olmayacak, zenginler ve de yönetici bir iktidar söz konusu olmayacaktı. sınıfsız (hem mali hem de siyasi açıdan sınıfsız) bir dünya toplumu oluşacaktı. ülkeler, din, milliyetçilik gibi kavramlar da tarihe karışacaktı onların kaleme aldığı uydurmalara göre. tabii bu ruhçu öğretinin (şeytanların) insanların ayaklarını kaydırmak için ortaya attığı planın insanlara yutturulma çalışmasıydı. gerçekte ise insanlara ve onlara verilen nimetlere/hediyelere düşman olan iblis, insanların her 2 dünyada da ızdıraplar içinde kalmasını ve kaybetmesini hedefliyordu. bu sapkın kolektivist firavun öğretisini (komünizmi) gerçekte onları köleleştirmek, ızdıraba ve sefilliğe yuvarlamak ve dini de ellerinden alarak ahirette de sonsuza dek cehennemi yaşamalarını sağlamak için bir araç olarak ortaya çıkarmıştı. tek tanrı inancını ortadan kaldırmak, cinsellikle de dahil olmak üzere tüm nimetlere insanoğlunun da düşman olmasını ve onlardan uzaklaşmasını sağlamak, maddi ve manevi işkenceleri çeşitli maskelerle insanlara benimsetme ve iç dengelerini alt üst etme planlarını tarih boyunca uyguladılar. bu yüzden ruhçu öğretinin bulaştığı her felsefe veya din; sefillik, ızdırap ve komünizm unsurlarını temelinde barındırdı. tabii diğer temelleri arasında da evrim, panteizm, kutsal insanlar vs. bulunmakta... işte yazar orwell kafasındaki komünizm (ve ondan önceki aşama olan sosyalizm) ile gerçekteki arasındaki farkı, daha da kötüsü komünizmin içyüzünü görmeye başlayınca yıkıma uğramış gibi gözüküyor. ilk farkettiği, amacın özgürlük ve refah değil, tam tersi olduğu gerçeğidir. zaten kolektivist felsefenin bireyi hiçe saydığını ve sanki sosyalizm iyi birşeymiş gibi sunulan ambalajında bile bireylerin yani insanların kolayca harcanan fareler olarak görüldüğünü baştan fark etmesi gerekiyordu. dahası, bireyci yani liberal olmadan demokrasi diye birşeyin bile olmayacağını düşünememiş. hatta toplumcu da olunamayacağını...ve yaşadığı hayalkırıklığı gittikçe daha da derinleşmiş. illuminati hakkında çok şey öğrenmiş ve hatta onlardan bazı şeyler belleğine bile yerleşmiş gibi. ama tekrar belirtmek gerekirse, olayı yine de tam çözememiş olabilir.belki de karşısındakileri(sosyalizmi vücuda getirenleri) hala materyalist/ateist, sadece iktidar düşkünü bir oluşum olarak tanımış ve algılamış olabilir(burası tartışılır). bunlar madolyonun veya buzdağının çok küçük bir parçası tabii. örneğin cinselliğe ve hazza neden düşman olduklarının felsefi temelini belki tam bilmiyor da olabilir(ya da tam tersi...). bu oluşumun kendini tanrı olarak görmesini sadece iktidar anlamında ele alıyor romanda. ama gerçekte ise onlar kendilerini panteist/ruhçu felsefede gerçekten tanrı olarak görüyorlar...(ya da dediğim gibi yazar bunları da biliyor belki ve sembollerle aktarıyor bilgilerini). farkettiği veya açıkça aktardığı hurafeler arasında; zıtlıkların birliği inancı, maddenin hayal olduğu kabulü, nimetlerden uzaklaşılıp ızdırabın hedeflendiği, kötülükle iyiliğin karışması, bireyin önemsizliği vs. var. bu arada 11 sayısını defalarca tekrarlamış romanında. ya "11 yıl" lafı geçiyor, ya 11 dakika veya kişi... baştan sona birçok kez bu sayıyı kasıtlı olarak kullanmış gözüküyor. yazarın iç dünyasına dönecek olursak, hayal kırıklığı ve öfke içindeki bir komünist (orwell) var demektir. eski topluma göre sadece iktidar/zenginlik el değiştirmekle kalmıyor, halkı/insanlığı bitirmeye niyetli bir şeytani oluşumla karşı karşıya olduğunu farkediyor. yarattığı 1984 dünyasında piramit şeklinde devasa yapıların bulunması da, yine orwell'in komünizmin; illuminati ve dolayısıyla kabalacı/ruhçu öğretinin maşası olduğunu bildiğini gösterdiği şeklinde yorumlanabilir. son olarak; çiftdüşün uygulaması her zaman insanlara uygulanmakta olan bir yöntem gibi gözüküyor. insanların kafası çeşitli yollarla karışık hale getirilmekte, robotlaştırılmakta ve çelişkilerle dolu düşüncelere/inançlara sahip olmaları sağlanmakta. direkt cinlerin zihne yönelik saldırılarında da buna benzer sonuçlar ortaya çıkıyor. yani tarih boyunca zaten var. geçmişi/kayıtları değiştirme muhabbeti, aynı zamanda incil ve daha eski kutsal kitapları değiştirme olayını da kapsar. yenisöylem denilen şey de daha çok değiştiremedikleri kitapları, örneğin kuran'ı etkisiz hale getirmeye çalışma, insanların onu anlamasını engellemeye çalışma planlarının parçası olabilir. eğer kullanılan dili değiştirirlerse, kitap aynı bile kalmış olsa, onu okuyunca farklı şeyler anlaşılmaya başlar...başka bir deyişle;kıyamete kadar dini kaynak olarak bir tek kuran korunduğundan bu dünyada, dili değiştirmek yoluyla kitabın anlaşılmasını engelliyor, daha da kötüsü yanlış anlaşılmasını sağlamayı hedefliyor olabilirler uzun vadede. ve big brother insanların gerçeğe imandan vazgeçip, hurafelere, onların hastalıklı öğretisine inanmasını hedeflemekte yine romanda. ve bu dünyadan öbür dünyaya da insanların böyle kafir bir şekilde gitmelerine çalışmakta. zaten bu da ruhçuluğun başlıca hedefidir maalesef. yazar bu konuda da çok şey biliyor veya en azından sezinlemiş durumda gözükmekte. insanlığı bu oluşum ve tehlikelerine karşı uyarmakta gibi... konunun, komünizmin sinsi iç yüzünün daha iyi anlaşılması için şu yazılarım okunmalı: http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/armagedon.html http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/1995-illuminati-kart-oyunu.html http://emre1974tr.blogspot.com/2011/07/ruhculugun-hristiyanlktaki-tezahurleri.html komünizmin kökenini oluşturan ruhçuluğun içyüzünü anlattığımız videomuz: http://www.youtube.com/watch?v=va4L78ls6rc Selam ve sevgiler
-
http://emre1974tr.blogspot.com/2011/12/meshur-uydurma-hadisteki-yonlendirmeye.html
-
Kuran'da kadın ve erkeğin eşit değerde olduğu vurgulanır. Tek üstünlüğün bireysel bazda takvada olduğunun altı çizilir.Yani insanlar eşittir, sadece kim daha takva sahibiyse , Allah'ın gözünde o bireysel açıdan daha üstündür. Benim bu sayfada ele alacağım konu,kadınların fiziksel ve zihinsel(beyin de fiziktir) açıdan da erkeklerin gerisinde olmadığını göstermeye çalışmaktan ibaret olacaktır. Bazı önyargıların yıkılması ve gerçeklerin görülmeye başlanması açısından faydalı olacağını umuyorum. Şimdi erkeğin en azından şimdilik üstün gözüktüğü birkaç şeyi sıralayalım. 1- Erkekler kadınlardan daha güçlü vücudlara sahiptirler. 2- Erkek kadına cinsel tacizde bulunursa kadının hayatı kararabilir ama buna karşılık kadın erkeğe cinsel tacizde bulunursa bu erkeği onure edip hayata bağlayabilir-yaşama sevinciyle doldurabilir. 3- Satranç gibi zeka oyunlarında da dünya şampiyonları hep erkeklerden çıkmaktadır.Sadece bir iki kadın oyuncu önemli dereceler elde edebilmiştir. 4- Nobel ödüllerinin sahipleri,önemli buluşların sahipleri yine genelde erkeklerdir. 5- Hatta kadınların uzmanlık alanı olan yemek yapma konusunda da baskın karakter erkeklerdir. Bir İskender Kebap gibi önemli yemeklerin mucidleri erkekler olduğu gibi, dünyanın en iyi ahçıları da genelde erkeklerden çıkmaktadır. 6- Dünya tarihindeki önemli filozoflar,bilgeler-düşünürler olarak kabul görenler yine ezici çoğunlukla erkeklerdir. 7- Dünyada yönetici durumunda olan başkanlar da yine ezici çoğunlukla erkektir ve tarih boyunca da böyle olmuştur. Bunlar akla gelen ilk birkaç şeydir sadece. İlerleyen iletilerimde de kadınların üstün olduğu tarafları, hatta fiziksel güç gibi alanlarda bile kadınların erkeklere üstünlük sağlayabildiği özellikleri açıklayacağım.Yukarıda saydığım maddelerin içeriğindeki konular derinlemesine incelendiğinde, bu maddelerin bazılarında da gözden kaçan önemli noktalar olduğunu görebileceğiz. ********************************************************** Şimdi erkeklerin en bariz şekilde üstün olduğu düşünülen beden gücü ve dayanıklığıyla ilgili bazı yanlış inançları kırmaya başlayalım. Evet erkekler daha güçlüdürler ama 1- Kadınlar ağrıya karşı daha dayanıklılardır. 2- Kadınlar erkeklerden daha uzun yaşamaktadırlar genelde(ama bunu erkeklerin tehlikeli ve stresli işlerde çalışmasına bağlayan da çok) 3- Kadınlar strese daha dayanıklıdırlar. 4- Kadınlar bir dövüşde veya yaşamsal bir mücadelede vücudlarını daha çok dengede tutup ayakta kalabilirler. 5- Kadınların vücudu daha esnektir.Bu yüzden birçok kadın güreşçi erkek güreşçiyi rahatlıkla ciddi turnuvalarda bile tuş edebilmiştir. 6- Erkeklerin vücutlarının üst kısmı kadınlarınkinden açık ara güçlüdür ama vücudun belden aşağısına sıra gelince iş değişmektedir. Kadınların bacak gücü erkeklerinkine oldukça yakındır. Hatta kadınların kalça gücü,yani bacaklarla rakibi makasa alıp sıkma gücü erkeğinkinden fazladır.Ve bu alan kadının fiziksel olarak şiddet uygulamada erkekten güçlü olduğu tek alandır. Bu yüzden geliştirilen Brezilya Jiu Jitsusu kadınların işine çok yaramaktadır.Orada öğrendiği tekniklerle bir kadın bir erkeği çok rahat mahvedebilir(belden aşağısını kullanan teknikler) 7- Zaman zaman kadınlar araçsız serbest stilde suyun derine dalma rekorlarında veya araba yarışı gibi alanlarda erkekleri geçebiliyorlar ki bunlar da fiziksel bir başarıdır aynı zamanda. 8- Kadınların açlığa ve susuzluğa karşı daha dayanıklı oldukları da iddia edilmeye başlandı son zamanlarda. ************************************************* Kadınların fizik gücü olarak öyle erkeklerden pek de geride olmadığını belirttik. Peki neden kadınlar bir dünya şampiyonu satrançcı çıkarımıyorlar.Ve niye genelde erkekler kazanıyor bu oyunda. Bunun başlıca birkaç nedeni var bence. 1- Kadınlar erkekler kadar özgür değiller toplumda.Daha küçük yaşlardan itibaren ev işleri ve benzeri sorumluluklarla donatılıyorlar. Buna karşılık erkek çocukları her zaman eğlenceye ayıracak bolca vakit bulabiliyorlar.Bu da bilgisayar oyunlarından satranca pekçok hobiyi edinmelerini sağlıyor.Küçük yaşardan itibaren satranç tutkusuyla tanışan erkekler,birer yetişkin olduklarında bu konuda uzmanlaşmış olabiliyorlar.Buna karşılık kadınların bu kadar şansı olmuyor bu konuda. Ayrıca erkek çocukları bu konuda yüreklendirilip kurslara falan gönderilebiliyor. 2- Satranç da aslında bir savaş oyunudur.Eski hint ordularındaki savaş birimlerini temsil eder taşlar.Tahtada şiddet görmezsiniz ama amaç karşı orduyu yenilgiye uğratmaktır. Kızlar ise savaşla ilgili ne romanlardan,ne filmlerden ne de oyunlardan o kadar hoşlanmazlar.Bu da satranca erkekler kadar ilgi göstermemelerinde bir etken olabilir. 3- Satrançta geliştirilen taktikler,stratejiler,ünlü açılışlar ve devam yolları vs. hep erkeklerin ürünü olmuştur ve dolayısıyla da erkek karakterine daha uygundur. Nasıl ki milletten millete oyun karaketeri ve stratejileri değişiyorsa,kadın ve erkek satrancında da strateji ve oyun tekniği farkları olmalıdır diye düşünüyorum. Örneğin Almanlar ve İngilizler daha soğukkanlı olduklarından,sağlam sinirleriyle çok iyi defans yapabilirler. Ama buna karşılık bir brezilyalı sıcakkanlılığının etkisiyle hücum oynayarak daha etkili olabilir.Veya kuzey ülkeleri insanları sade ve takım oyunu oynarken,güney-sıcak iklimin insanları daha yaratıcı ve bireysel oynayarak başarı elde ederler. Aynı şekilde kadınlar da kendi karakter ve özelliklerine uygun stratejileri, oyun planlarını ve tekniklerini geliştirmeliler ki erkeklere bu oyunda kafa tutup üstünlük sağlayabilsinler.Yoksa erkekler tarafından kendi karakterleri doğrultusunda tasarlanmış teknikleri benimsemeleri bir hatadır. ********************************* Konuyla ilgili şunları da eklemek istiyorum. Bir erkekle bir kadın kıyaslanırken birşey unutuluyor. Erkekler arasında bile daha kaslı ve iriyarı olan erkek daha güçlüdür. Haliyle daha kaslı ve iriyarı olan bir erkek,daha az kas oranına sahip olan bir kadından güçlü olacaktır ki erkekler arasında bile bu böyledir. Ama aynı kas-yağ-kemik oranına,aynı zamanda aynı boya ve ağırlığa sahip bir erkekle bir kadın karşılaştırıldığında arada pek büyük bir güç farkının olmadığını göreceğiz. Evet yine erkek biraz daha güçlü ve hızlı olacaktır.Çünkü hormanları ona bu avantajı sağlıyor. Ama buna karşılık kadının da esnek olma,dengede üstünlük sağlama gibi özellikleri sayesinde durum neredeyse eşitlenmektedir.Fark çok azalmaktadır. ************************************* İŞTE BİR ÖRNEK (GÜREŞ) Michaela Hutchison ABD'de 2006 yılında yüksek okullar arası Alaska turnuvasında,kendi kategorisi olan 103 poundda erkek rakiplerini yenerek şampiyon oldu ve tarihi bir başarıya imza attı. Çünkü bu bir ilk... ************************ Tezime dayanak olarak Brezilya Jiu Jitsusu erkekler kategorisinde yarışmaya hak kazanmış 2 kız güreşçinin(jiu jitsu tarzı) erkek rakiplerini yendiği maçlar: http://www.youtube.com/watch?v=nRPD7bOoSpc http://www.youtube.com/watch?v=IjoYlLj_XpA ************************************* Ve son olarak: https://www.kurandakidin.com/2011/10/21-kuranin-dininde-kadin-uydurulan-dinde-kadin-2/ Selam ve sevgiler.
-
Videomuz:
-
Müslüman olduktan sonra yazdığı kitaplar da dünyada ilgiyle okunmakta: https://www.amazon.com.tr/Evolving-Gospels-Apotheosis-Jesus/dp/150581880X
-
Piyasadaki İncillerdeki evrimi yani değişimi anlatıyor. İnsan yazımı hadis kitapları yani sahte İnciller nasıl paganlaştırıldı gözler önüne seriyor.
-
Kutsal Kuran 4:118 Allah o şeytana lanet etmiştir. Demişti ki o: "Senin kullarından belirli bir pay elbette alacağım." 4:119 "Yemin olsun, onları saptıracağım, onları boş kuruntulara mutlaka iteceğim. Onlara mutlaka emir vereceğim de davarların kulaklarını yaracaklar; onlara muhakkak emredeceğim de Allah'ın yaratışını / yarattıklarını değiştirecekler." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı yandaş edinirse açık bir hüsrana kesinlikle yuvarlanmış olacaktır.
-
Hadislerin-rivayetlerin Kuran’ı açıklamak şöyle dursun, tam tersine ayetlerin verdiği mesajı engelleyici, hatta çarpıtıcı özellikleri olduğuna en net örneklerden birini de Sad Suresi’ni okurken algılayabiliriz: SAD 20. Yönetimini güçlendirdik; ona bilgelik ve çok iyi bir yargılama gücü verdik 21. Davacıların haberi sana ulaştı mı? Hani mabedine tırmanmışlardı. 22. Davud'un yanına girdiklerinde onlardan irkilmişti. "Korkma" demişlerdi, "Bir birinin hakkını çiğneyen iki davacı... Aramızda gerçeğe göre hüküm ver, haksızlık etme. Bize yolun ortasını göster." 23. "Bu benim kardeşimdir. Onun doksan dokuz koyunu, benim ise bir tek koyunum var. Böyle iken, "Onu da bana ver," dedi ve tartışmada bana üstün geldi. 24. Dedi ki, "Senin koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle sana haksızlık etmiştir. Doğrusu, ortakçıların çoğu bir birinin hakkına el uzatır. İnanıp erdemli davrananlar bunun dışındadır, onlar ise sayıca ne kadar azdır!" Davud, kendisini sınadığımızı sanarak bağışlanma diledi, eğildi ve tevbe etti. 25. Böylece onu bağışladık. Yanımızda onun yakınlığı ve güzel bir yeri vardır. 26. Ey Davud, biz seni yeryüzünde yönetici kıldık. Halkın arasında adaletle yargı ver, hevesine ve duygularına kapılma, sonra seni ALLAH'ın yolundan saptırır. ALLAH'ın yolundan sapanlara, Hesap Gününü unuttukları için çetin bir ceza vardır. Burada Davut Peygamber neden imtihan edildiğini ve hatta bir günah işlediğini düşünüp af diliyor? Çünkü davacılarından birini dinleyip, henüz diğerini dinlemeden acele hüküm vermişti. Ve hiçbir delile de bakmamıştı bunu yaparken. O ilk dinlediği davacı yalan söylüyor olabilirdi veya eksik bilgi vermiş olabilirdi. Örneğin o bir koyunu olanın belki de diğer çok koyunu olan kardeşine büyük bir borcu vardı da, bu yüzden istemişti? İşte burada Davut Peygamber diğer kardeşi dinlemeden ve de delillere bakmadan hemen bir hükme vardığı ve de henüz dinlemediği kişiyi rencide edecek ağır sözler söylediği için hata yapmış oluyor. Ayrıca 26. ayette de bu durum vurgulanıyor. Adaleti hakkıyla yerine getirmesi gerektiği yönünde de bir uyarı alıyor. Eğer Kuran’a hiçbir kaynağı ortak koşmadan ayetleri okursak bunu görebiliriz. Ama ya Kuran’ın yanında hadisleri ve/veya değiştirilmiş İncil, Tevrat gibi diğer kaynakları da dine ortak ederek ayetleri okusaydık nasıl bir tablo çıkacaktı karşımıza? Veheb Bin Münebbih'in Rivayetinden alıntı "Derler ki, Davut’un ayakta durmuş, kendisini seyrettiğini görünce o, kadın saçlarını açarak vücudunu saçlarıyla örtmeye çalıştı ve bu da Davut’un gönlünü çelmeye yetti. Davut yerine dönüp Zebur okumaya başladıysa da o kadını bir türlü zihninden silip atamadı, ona gönlü kaymıştı. Nihayet Davut bir savaş için ordu hazırladı ve o kadının kocasını da savaşa gönderdi. Ehl-i Kitab'ın dediğine göre ordu komutanına, o adamı en ön saflara sürmesini emretti, en tehlikeli görevlere onun gönderilmesini istedi ve böylece adam o savaşta öldü. Davut da zaten bunu istiyordu. Davut’un 99 karısı olduğu halde kocası öldükten sonra dul kalmış olan o güzel kadına da elçi gönderdi ve onunla da evlendi." *************************** Sahte İncillerde de geçen bu öyküye göre, Davut Peygamber aşık olduğu evli kadını haremine katmak için onun kocasını savaşa gönderip dul kalmasını sağlıyor. Yani bu hikâyeye göre, iki davacının meselesine bazı paralel yönleri olan bir olayı Davut peygamber evvelden yaşamıştı . Bu rivayetteki iftiraya inanacak olan bir Müslüman, Davut peygamberin bu kötülüğü yaptığından ve dul eşi haremine kattığından dolayı tövbe ettiğini düşünecektir. Olayın sembolize edilerek ona hatırlatıldığı düşüncesine kapılacaktır hemen, ayetleri diğer kaynaklarla beraber ele alanlar. Başka bir deyişle rivayette söylenene inanan bir Müslüman, ayetteki gerçeği göremeyecektir. Yani aslında Davut'un adaletle hükmetmediği için günaha girdiğini anlayamayacaktır bile. Ayetler yanlış algılanacağı gibi, peygambere atılan iftirada anlatılanın da gerçek olduğu fikrine kapılanılacaktır. Kuran’a başka dini kaynaklar eklemenin yaratacağı sonuçlara önemli bir örnek gerçekten. İncil, Tevrat ve daha eski kutsal kitaplar değiştirildiği için artık dini kaynak değildirler. Aynı şekilde rivayetlerden oluşan hadis kitapları da… Rabbimizin dediği gibi “yalnızca Kuran” din alanında bize ışık tutmalıdır. Yoksa görüldüğü üzere, hadisler Kuran süzgecinden geçirilmiyor, farkında olmadan tam tersine ayetler rivayetlerin etkisinde yorumlanıveriyor. Selam ve sevgiler.
-
Konuyla ilgili olarak sözlüklerde yazdığım entrylerden: Spectre ian fleming'in muhtemelen illuminati örgütünü anlattığı temsili teşkilatın adı. dünyayı ele geçirme planları içerisinde olan spectre'nin başındaki blofeld tek gözünden yaralıdır. ayrıca bond filmlerinde diğer kötü adamlar da genelde illuminati'nin tek göz işaretini taşır. ve yine eski bond filmlerinde açılış sahnesinde bond tek gözü anımsatan bir objeye ateş eder ve kana bulardı. eğer durum böyleyse ian fleming illuminati karşıtı idi ve insanlığı uyarmak istiyordu bu zalim teşkilat hakkında denilebilir. ama fleming'in vefatından sonra çekilen bond filmlerinde işler tersine dönmüş gibi gözüküyor. hollywood ve ingiliz sinemasını ele geçiren illuminati bond filmlerine de hakim olup bu sefer tam tersine kendine hizmet eden bir maşa haline getirmeye çalışmış olabilir. Ve: http://vekilsizmeclis.com/viewtopic.php?f=23&t=2547
-
Hatırlatalım, iyiler mutlaka kazanır; http://emre1974tr.blogspot.com/2013/03/iyiler-mutlaka-kazanr.html