Jump to content

Evren nasıl ortaya çıktı?


mantik

Recommended Posts

Bunun sebebini de söyleyeyim.

 

Çünkü bilim adamları, eğer işini objektif ve gerçekten bilimin yöntemlerine ve yapısına sadık kalarak yapıyorsa, teizmin Tanrı'sı olsun, eski yunanın Zeus'u, ya da eski Mısır'ın Ra'sı olsun, herhangi bir metafizik kavrama ve varlığa atıfta bulunarak yapmaz yaptığı işi.

 

Bilim naturalisttir. Olayların sebebini ve cevabını doğada arar.

 

Olayların sebebinin herhangi bir doğaüstü varlığa dayanıyor olabileceğine dair herhangi bir yorum veya ima içeren içerikler bu yüzden objektif bilim adamlarından çıkmaz genellikle, derdi kendi dogmalarına bilimden yandaş arayan ve asıl maksadı kendi inançlarını doğrulamak olan kesimden çıkar.

 

Bu yüzden bu tür çabaların izi neredeyse şaşmaz bir biçimde dinci organizasyonlara, veya din ile bilimi buluşturmayı veya bilimden kendi dogmalarına pay çıkarmayı misyon edinmiş yazarlara kadar sürülebilmektedir.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Saygideger mantik;

 

Bilim naturalisttir. Olayların sebebini ve cevabını doğada arar.-mantik-

 

Natüralizm iki farklı felsefik görüşte incelenir:

 

  • Yöntemsel natüralizm (veya bilimsel natüralizm) ki bu epistemoloji üzerine yoğunlaşır: "Dünya üzerinde güvenilir bilgiyi edinmenin yöntemleri nelerdir?". Metafizik ve dini inançtan bağımsız, özellikle "bilgi" edinmenin pratik yöntemleriyle ilgili epistemolojik bir bakış açısıdır. Buna göre varsayımların doğal neden ve olaylara göre açıklanıp test edilmesi gerekir.[1] Gözlemlenebilir eylemlerin açıklamaları yalnızca doğal nedenlerle ilişkilendirildikleri sürece pratik ve faydalı olur (mesela "kesin işleyişler" buna örnektir, ama "şüpheli mucizeler" değil). Yöntemsel natüralizm modern bilimin temel prensibidir. Bazı filozoflar bu düşünceyi daha da genişleterek yöntemsel natüralizmin felsefenin de temel prensibi olduğunu söylemişlerdir. Bu bakış açısına göre bilim ve felsefe bir bütündür. W.V. Quine, George Santayana ve diğer bazı filozoflar da bu düşünceyi desteklemişlerdir.

  • Metafizik natüralizm, (veya ontolojik natüralizm veya felsefik natüralizm) ontoloji üzerine yoğunlaşır: Bu bakış açısı daha çok varoluş ile alakalıdır: var olan nedir ve var olmayan nedir? Natüralizm "tabiat vardır ve bütün temel doğrular tabiatın doğrularıdır."[2] metafiziki pozisyonuna sahiptir.

http://tr.wikipedia....ralizm_(felsefe)

 

Bilim naturalist degil, epistemolojiktir. Olaylarin sebebini ve cevabini da, dogada degil; dogayi gozlemlemesinden cikardigi insanoglu soyutlamasi (tez, hipotez, formul ve her turlu kurgu-kural, yasa, kaide v.s.) ve olgusunda ve de gozlem ile bu olgunun yanlislanabilmesinde arar.

 

Cunku hersey bir insanoglu yapilandirmaciligidir (constructivizm), buna dogru, gercek, varlik hersey dahildir.

 

Insanoglu disinda ve yine insanoglunun algiladigi, ona yansi veren bir fenomen gercegi (reality, truth degil) vardir, ama; bunun ne oldugu, anlam ve icerigi ve her turlu degeri, verisi insanoglu tarafindan verilir.

 

Doga cevap vermez, soru da sormaz. Insanoglu dogaolarak adlandirdigini, anlam ve icerik verdigini kendi gozlemi ile, bildirir, belirtir.

 

Bunun adi, yapilandirilmis epistemolojidir(constructivist epistemoloji).

 

http://en.wikipedia.org/wiki/Constructivist_epistemology

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Sayın evrensel-insan,

 

O verdiğiniz ayrım, yapay bir ayrım. İkisi de aynı kapıya çıkar.

 

Öyle bir ayrım yapılmıştır, doğru, ama bilimin naturalizminin bilim dışı (örneğin dinsel) verileri dışarıda bırakan ve saygınlıklarına darbe indiren bir yönü olduğunu gören ve bundan hoşlanmayan inançlı kesimin gayret ve çabaları ile böyle bir ayrım yapılmaya çalışılmış ve tabiri caiz ise, inanca ve inançlılara bir açık kapı bırakılmıştır bu yolla.

 

Yoksa, zaten epistemolojik olarak naturalist olduktan sonra, gerisi boş. Başka türlü naturalist olmasan bile, o yolla getireceğin iddiaların epistemolojik açıdan bir değeri olmayacağı için, her şeyin kökenini doğaya indirgemeyen iddiaların elle tutulur bir tarafı kalmaz. Bu da sadece inançlarının bilime aykırı olmadığını düşünmek isteyenlerin kendi içlerini rahatlatmalarına yarar.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Saygideger mantik;

 

Oayrim inanc ile bilim ve bilmek ile inanmak ve de bilimsellik ile inancsallik farkidir.

 

Cunku metafizik her turlu ontolojik gercekligi savunurken, oteki epistemolojik gercekligi savunur.

 

Ayrica epistemoloji bunyesinde de, verdigim linki okuduysan; ontolojik gercekligin yerini, yapilandirilmis gerceklik alir.

 

Yani, doga kanun koymaz, doganin kanunu yoktur. Dogayi gozlemleyen insanoglunun bu kanunlari doga uzerinde yapilandirmisligi vardir.

 

Oyuzden herhangibir konuya, metafizigin ontolojisi yerine, felsefenin epistemolojisi ile bakmak; cok farkli ve ufku olan bakis acilaridir.

 

Kisaca gercek VARLIKSAL/METAFIZIK degil; BILGISEL/BILIMSEL dir. Cunku, varlik da bilgidir. Bu biulgide insanogluna aittir ve alternatifsizdir, insanoglunun yaptirilmisligidir.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Oyuzden herhangibir konuya, metafizigin ontolojisi yerine, felsefenin epistemolojisi ile bakmak; cok farkli ve ufku olan bakis acilaridir.

 

Doğru, fakat burada metafizik olan herşeyin doğal olduğu fikri değil, şeylerin kökenini doğa dışında arayan bakış açısıdır.

 

Bunu tepe taklak edip, naturalizmin "metafizik naturalizm" şeklinde isimlendirilmiş bir şeklini tanımlamak ve önyargılı olan sanki bu tavırmış gibi davranmak, o her şeyi dinlerinin gözlüğü ile görmek isteyen inançlı kesimin bir taktiğidir.

 

Epistemolojik naturalizm adı verilen şey, zaten her şeyin kökenini doğada aramayı da zorunlu kılar.

 

Böyle bir ayrım yapılması bile gereksiz ve yapay olur o zaman.

 

Dediğim gibi, sadece inançlıların kendilerini rahatlatmalarına yarar.

 

Kisaca gercek VARLIKSAL/METAFIZIK degil; BILGISEL/BILIMSEL dir. Cunku, varlik da bilgidir. Bu biulgide insanogluna aittir ve alternatifsizdir, insanoglunun yaptirilmisligidir.

 

Varlıksal ile metafizik sözcüklerini aynı anlamda imiş gibi bir arada kullanamayız, kullanmamalıyız. Varlıksal, yani ontolojik alan, metafizik bir bakış açısını zorunlu kılmaz. Bunu böyle göstermek metafizik sözcüğünün anlamını saptırıp, kendi metafizik bakış açılarına pay çıkarmak isteyenlerin işine yarar. Bilimin metafizik bir tarafı yoktur. Naturalizmi metafizik diye isimlendirmeye kalkmak, ya da öyle bir şekli de olduğunu iddia etmek, asıl metafizik yaklaşım kendi inancı olanların bir oyunudur.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Saygideger mantik;

 

Varlik konusunu her yonu ile isleyen felsefenin dalinin adi metafizik (metaphysics) dir. Metafizigin iki turlu dali vardir.

 

Birincisi ontolojik varlik

Ikincisi teolojik varlik (tanrinin varligi) bir suru ideolojisi vardir, polyteizm, monoteizm, teizm, deizm, panteizm, panenteizm, agnostisizm, ateizm v.s.

 

Ontolojik varlik ta, kendi icinde ikiye ayrilir;

 

mustakil var olan varlik

Gercek varlik-evrenseller

 

Burada mustakil var olan varlik ideolojileri; materyalizm-madde, idealizm-dusunce ve pozitivizm-yok

Gercek varlik ideolojileri ise; realizm-nesne (objektivizm), subjektivizm-ozne ve isimcilik yok.

 

Bu temelde de, materyalizm realizm ile, idealizm subjektivizm ile ve pozitivizm de, isimcilik ile paraleldir.

 

Tarihler boyu bitmeyen varlik ideoloji tartismasi; materyalizm ile idealizm arasindadir. Birisi oznelligi,digeri nesnelligi ikinci plana iter.

 

Halbuki epistemoloji taban olarak fenomeni alir (yalniz fenomenin ne oldugunun ontolojik tartismasina girmez) temeli de fenomenin gozlemi ve olgusudur.

 

Bu temelde, bilgi olarak bilimsel yaklasim fenomene, ontoloji gibi kesin, ispatli v.s. bir taban vermez.

 

Senin dedigin metafizik ise, spekulatif, doga ustu, dunya otesi, efsanevi, mistik, mitolojik, teleolojik anlamindadir.

 

Once bu felsefi siniflandirmada anlasmak gerek.

 

Eger burada anlasirsak, epistemolojinin farkli bakis acilarina ve yapilandirmaci epistemolojiye deginebiliriz.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Varlik konusunu her yonu ile isleyen felsefenin dalinin adi metafizik (metaphysics) dir.

 

Metafiziği onloloji ile aynı anlamda kullanıyorsun burada.

 

Felsefi kaynaklarda, felsefenin ana konuları olarak şunlar verilir: Ontoloji (varlıkbilim), Epistemoloji (bilgi bilimi), Metafizik ve Etik (ahlak).

 

Yani varlık, ontolojinin konusudur.

 

Metafizik, günümüzde yaygın olarak anlaşılan ve kullanılan anlamıyla algılar ötesi ile uğraşan felsefe alanıdır ve günümüzde artık eski saygınlığı yoktur.

 

Kant'dan önceki felsefede metafiziğin yeri ile günümüzde metafiziğin yeri aynı değil.

 

Eski zamanın filozofları, algı dünyası ile algı ötesi dünya arasındaki ayrımı günümüzde anladığımız şekilde ve hassasiyette yapmadan, ya da yapamadan varlık felsefesi ile uğraştıkları için, metafizik denen ve o zaman saygın olan bu uğraşıları felsefenin ana dallarından biri kabul edilmiştir. Ve öyledir de.

 

Ama algı dünyasına dayanmadan güvenilir bilgiye ulaşılamayacağı günümüzde açık olduğundan, günümüzde yaygın olarak anlaşılan anlamıyla metafizik, algılar ötesine dayalı bir spekülasyon ve boş bir çabadan başka birşey değildir.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Saygideger mantik;

 

Bak felsefenin dallari burda;

Dallar Estetik · Etik · Epistemoloji · Mantık · Metafizik · Felsefe tarihi · Eğitim felsefesi · Coğrafya felsefesi · Tarih felsefesi · Felsefi antropoloji · Dil felsefesi · Hukuk felsefesi · Matematik felsefesi · Zihin felsefesi · Meta-Felsefe · Fizik felsefesi · Siyaset felsefesi · Din felsefesi · Bilim felsefesi · Postmodern felsefe · Teknoloji felsefesi · Savaş felsefesi

 

http://tr.wikipedia....in_dallar%C4%B1

 

 

http://tr.wikipedia.org/wiki/Metafizik

 

Ontoloji ve teoloji ise metafizigin dallaridir. Cunku her ikisi de varlik uzerinedir.

 

Materyalizm ve idealizm de ontoloji dalinin ideolojileridir.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygideger mantik;

 

Bak burada da metafizigin dallari ve ideolojileri var.

 

 

M

http://en.wikipedia.org/wiki/Category:Branches_of_philosophy

 

evrensel-insan

 

Link to comment
Share on other sites

Saygideger mantik;

 

Bak epistemolojinin teorileri de burda;

 

 

E

  • [] Epistemology (13 C, 165 P)[×] Bodies of Knowledge (9 P)[+] Cognition (26 C, 181 P)[+] Concepts in epistemology (6 C, 58 P)[] Epistemological theories (12 C, 100 P)[+] Agnosticism (3 C, 20 P)[×] Coherentism (4 P)[+] Constructivism (4 C, 32 P)[+] Empiricism (7 C, 31 P)[×] Foundationalism (7 P)[+] Idealism (4 C, 29 P)[×] Internalism and externalism (15 P)[+] Positivism (3 C, 16 P)[+] Rationalism (2 C, 21 P)

http://en.wikipedia....s_of_philosophy

 

Kirmizi olarak cizdigim, sana bahsettigim yapilandirilmislik/olusturulmusluk epistemolojisi

Goruldugu gibi, konulara epistemolojik bakmak baskadir metafizik-ontolojik olarak bakmak baskadir.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Diğer pek çok alt dalı da saymak isteyen sayıyor elbette. Ben en temel, pek çok temel felsefe kitabının felsefeye ithaf ettiği en ana konuları saydım.

 

Günümüzde varlıkbilim deyince ontoloji anlaşılır. Metafizik de felsefenin temel alanlarından biri olup, çağlar boyu saygın bir felsefe alanı olarak itibar görmüştür.

 

Ama günümüzde varlıkbilim için ontoloji terimi kullanılır daha çok ve metafizik ise varlığın algılar ötesi kısmı ile ilgilenen bir alan olarak o derece saygın değildir.

 

Bunu uzatmaya gerek yok.

 

Ben de sana hem metafiziği, hem de ontolojiyi felsefe dalları arasında sayan linkler veririm. Seninki de benimki de birşeyi kanıtlamaz.

 

Bunların hepsi zaten tartışma konusu ve felsefenin konusu.

 

Nasıl ayıracağın ve hangi sınıflandırmayı kabul edeceğin de kısmen takip ettiğin ekole veya güvendiğin uzmanların kimler olduğuna bağlı olur.

 

Bu ayrıntılara takılmanın anlamı yok.

 

Asıl konumuz naturalizmin varlıkbilim alanında söz söyleyen kısmı ile epistemoloji alanında söz söyleyen kısmının ayrılıp ayrılamayacağıdır.

 

Böyle bir ayrım elbette yapılmaktadır, yukarıda da söylediğim gibi, ama bu tür şeylerin altındaki motivasyonu iyi anlamak gerekir.

 

Dediğim gibi, bu ayrımı yapanlar veya yapılabileceğini iddia edenler, bana göre kendi inanca dayalı bakış açılarına çıkış kapısı yaratmak isteyenlerdir.

 

Bu kişilerin toplum üzerindeki etkisi güçlü olduğu için de, amaçlarına ulaşmışlar ve naturalizmi bu şekilde ikiye ayıran bir yaklaşımın literatürde yer edinmesini sağlamışlardır.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger mantik;

 

neyse, sen bilirsin. Yalniz tartisirken neyi tartistigimizi bilmek adina, ortak bir algi gerekir.

 

Bu ortak algi da; varlik konusunun, metafizigin ontolojisinin konusu oldugu

 

Bilgi ve bilim konusunun epistemolojinin konusu oldugunu algilamak gerekir.

 

Oyuzden bilim ve bilimsellikten bahsediyorsak, ontolojiden bahsedemeyiz.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygideger mantik;

 

Mesela, varligi, gercegi, dogruyu v.s. tartisacaksak; ben ontolojik olarak degil; epistemolojik olarak tartisirim.

 

Cunku ontolojik tabanlar hem bilim degildir, hem de bilimsel olarak birer olgu degildir. Kendi bunyesinde tartismalidir ve evrensel onay alarak kesinlesmis bir olgusal, bilimsel ontolojik taban yoktur.

 

Bilim tabani gozlem olarak alir ve gozlemledigine de fenomen der (buradaki fenomen, ideoloji fenomonoloji ile karistirilmamalidir)

 

Bilimsel yöntem, en basit haliyle aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

 

  1. Evrendeki bir fenomenin gözlemlenmesi

http://tr.wikipedia.org/wiki/Bilimsel_y%C3%B6ntem

 

evrensel-insan

 

 

 

Link to comment
Share on other sites

Ontolojik tavır, nihayetinde kabullere dayanır pek çok durumda.

 

Ancak Epistemolojik tavır test edilebilir sonuçlar üretir, bu yüzden bilimin tavrı ve çalışması bu yöndedir.

 

Ama kabul bile olsa, ontolojik bir tavır takınmadan da bilim bile yapılamaz. İnsanlar farkında olarak veya olmayarak, en temelinde mesela dış dünyanın gerçek olduğu, kendilerininkinden başka zihinler olduğu ve kendi dışlarını anlamaya muktedir oldukları gibi kabullerle işe başlarlar.

 

Ya da bazıları matrix filmindeki gibi görmek isteyebilir olan biteni.

 

Ya da bazısı fiziksel gerçekliği kabul edip, yine de onun ötesinde tinsel bir gerçeklik de olduğunu falan da farzedebilir.

 

Her ne derse desinler, insanlar bazı kabullerle işe başlamaktalar bu konularda.

 

Saf bir epistemolojik tavır, bir hayaldir. Pratik dünyada mümkün olmayan birşeydir.

Link to comment
Share on other sites

Saygideger mantik;

 

Ama kabul bile olsa, ontolojik bir tavır takınmadan da bilim bile yapılamaz-mantik-

 

neden, sen ontoloji deyince ne algiliyorsun, ya da gercek (reality) ile olgu (fact) farkini nasil acikliyorsun?

 

Ayrica, her seyi ortaya bilgisi/inanci ile ortaya koyan insanoglu fenoimeninin kendisi hem madde (beyin), hem dusunce, hem de kavram degil midir?

 

O zaman ontolojinin nesini tartisacagiz. Sonucta ontolojinin bire indirgemeli tum tartismalari, aslinda bir uclem olarak zaten insanoglu fenomeni degil midir?

 

Butun olanda, bu uclu insanoglu fenomeninin kendi dahil; kendisineyansi veren fenomeni algilamasi ve soyutlamasi (bulgu, kurgu, olgu) degil midir?

 

Aksi zaten tanrilastirmadir ve tanrilastirma da iki turludur.

 

Aklin tanrilastirmasi; -soyuttan somuta gider

Inancin tanrilastirmasi soyuttan soyuta gider.

 

Bilim ise, somuttan soyuta gider. Yani gozlem ve kurgu (teori, tez v.s.)

 

Ya bir nesneyi tanrilastirirsin (Kuran, incil, put, madde, evren), ya bir aklin soyutunu tanrilastirirsin (kural, kaide, teslimiyet, kulluk, kolelik, demokrasi , teleoloji, v.s.)

 

Sana varlik nedir?, diye sorsam; ne cevap verirsin?

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

"fact" gözlemlenebilir ve karşı çıkılamaz gerçekler, "reality" ise bu gerçeklerin içinde değerlendirildiği yapıdır.

 

İkisi arasında aslında fark olmamalıdır ama vardır. "Reality" bir bakıma paradigmaya bağlıdır ve zihnin içindeki süreçlerle de ilgilidir.

 

"fact" ise karşı çıkılamaz, algısal olarak her zaman doğrulanabilir gözlemlerdir.

 

Fakat bu ikisi hakkında bile konuşabilmek için, herkesin, bilim adamları da dahil olmak üzere, yapmaları gereken bazı temel kabuller vardır.

 

Bu kabullerin ilk anda akla gelen birkaçını yukarıda saydım zaten. Bazı uzmanlar bunlara başka bazı temel kabuller de eklerler. Ama bizim maksadımız açısından bu kadarı yeterli.

 

Ontolojinin nesini tartışacağız derken, mesela günümüzde gerçekliğin ve maddenin atom modeli var popüler olan.

 

Fakat bir de String teorisi, ya da onun son hali olan M teorisi denen bir konu var, ki eğer doğruysa evren bu bakış açısına göre 11 boyutlu olmak zorunda ve bizim algıladığımız boyutlar haricindekiler kendi üzerine kapanmış mikro dünyada yer alan küçük boyutlar olmak zorunda.

 

Bu ikisi, gerçekliği farklı yorumlayan teoriler.

 

Ontolojik açıdan farklı teoriler.

 

Hangi bakış açısı epistemolojik olarak doğrulanabilirse, o kabul edilecek.

 

Dolayısıyla, ontolojiyi de tartışabiliriz. O konuda somut, doğrulanabilir şeyler söyleyebiliriz.

 

Ama ontolojinin öyle soruları vardır ki, nihayetinde bazı kabullere dayanır, dayanmak zorundadır.

 

Yukarıda da dediğim gibi, atomaltı dünyanın yapısı hakkında fikir yürütmeden önce, zaten dış dünyanın gerçekliğine bir inanmak zorundasın. Gerisi ancak ondan sonra gelir.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Sen bir düzeltme yapmadan ben şunu ekleyeyim:

 

String modeli atomaltı parçacıkları ilgilendiren bir modeldir ve mevcut atom modelimizle çelişmek zorunda değildir elbette ama atom modelinin orijinal halini düşün mesela, yani atomların maddenin mümkün olan en küçük ve bölünemez birimleri kabul edildiği şeklini düşün.

 

Bu, gerçekliğin farklı bir yorumlanışıdır.

 

Eskiden, maddeyi bu şekilde parçalı değil, sürekli kabul etmiş bakış açılarından farklıdır mesela. Ontolojik açıdan farklı bir bakış açısıdır. Farklı bir "reality"ye tekabül eder.

 

Bu tür ontolojik sorulara günümüzdeki dalga parçacık ikilemini (ışık dalga mıdır parçacık mı), ya da evrenin doğası ile ilgili pek çok başka soruyu ekleyebiliriz.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Saygideger mantik;

 

Bu ikisi, gerçekliği farklı yorumlayan teoriler.-mantik-

The word fact can refer to verified information about past or present circumstances or events which are presented as objective reality. In science, it means a provable concept.[1]-Alinti-

 

 

http://en.wikipedia.org/wiki/Fact

 

Sonunda yorumlayan da, ne oldugunu ortaya koyan da insanoglu degilmidir?

 

Eger ontolojiden yola cikarsan, tum ontolojik tabanlari ortaya atan insanoglunu goz ardi edersin.

 

Ama bilgi den yola cikarsan, bilirsinki bilginin kaynagi alternatifsiz insanogludur.

 

Zaten sorun da, tum bu tartismalarda, insanoglunun KENDI YAPISINI ALGILAYAMASI VE GOREMEMESIDIR.

 

Cunku her turlu taban ve temeli insanoglu olarak aldigin zaman, zaten ne tanrilastirma kalir, ne de inanc, ne de nesnesine oznel bir anlam ve icerik verilen herhangibir baska guc.

 

Oyuzden herseyden once hersey bir bilgidir ve kaynagi insanogludur.

 

Insanogluna yansiyan her ne ise, o insanoglu beyninde bir !? belirtir ve bunun isareti var olarak yansir, sonra bu var yansisinin algisi kavram ile ozdeslesir ve var algilanan her ne ise o yansitilir.

 

Iste bu temelde zaten insanoglu yoksa, yansiyi algilayan da, kavram ile ozdeslestiren de yoktur.

 

Dolayisiyle, yansi algilanmazsa, kavramla ozdeslestirilip yansitilmazsa zaten kavram olmaz.

 

O yuzden gozlem veren insanoglu haric, baska hic bir fenomenin hem kendini ortaya koymasi mumkun degildir, hem de insanoglu ile bir dialog kurmasi mumkun degildir.

 

Oyuzden insanoglu faktoru es gecildigi icin, bu tartismalar vardir. Sanki bunlar kendi kendini ortaya koymus gibi.

 

Beyin olmadan dusunce olmaz, dusunce olmadan kavram olmaz ve kavram olmadan da, ne kavram ne beyin, ne de dusunce ortaya konmaz.

 

Oyuzden, ontolojinin tartistigi uclu aslinda insanoglunda birlesmistir.

 

Iste bu birlesik uclunun soyutlamasi da bilgidir ve bu bilgi insanoglunun bir yapilandirilmisligidir.

 

Zaten insanoglu, N.Hoca'nin essegi sayma hesabi kendi faktorunu goremedikce de bu tartisma devam edecektir, bu da aklin teslimiyeti olarak yansiyacak ve dusunce hic bir zaman ozgur ve sinirsiz olamayacaktir. Taki, herseyin temelini, tabanini olusturan olgunun insanoglu gercegi oldugu algilanana kadar.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Saygideger mantik;

 

Bir sorunda bilimin eski ispatsal yanasim sorunudur. Gunumuzde bilim ve bilimsellik yanlisalanmaya gozlem ve kurgusu olarak acilmistir ve tum paradigmalarin sorgulanmazligi, on kabulu v.s. artik bu anlamda degildir.

 

Popper'in yanlislanabilirliginin disinda, kuhn,un paradigmasi ve feyenebard'in metod karsitligi vardir.

 

Bunlarda, bilim ve bilimselligi aklin ontolojik ispat, kesinlik ve determinizm sinir ve takintilarindan kurtararak, dusuncenin ufkunu acmislardir.

 

Oyuzden bilim ve bilimsellik, ispat, kesinlik degil; yanlislanabilirlik ve bildirim, belirtimdir.

 

Cunku, popper'in dedigi gibi; ispat bilimi, noktalandirir ve gelismesini onler, bilimin onunu acan, yanlislanabilir olmasidir demistir.

 

Bu acidan 19. yuzyilin ontolojik, diyalektik materyalist temelli bilimsel algisi, bugun artik epistemoloji sayesinde acilim kazanmis ve dusuncenin her turlu sorgulanmazlarini sorgulanir hale getirmistir.

 

Bu da on kabullerin, tahtinin sallantida oldugu anlamindadir. Zaten quantum fizigi ve uncertainty, yani belirsizlik ve kararsizlik; hem felsefenin hem de bilimin onunu acmistir. Tabi aklinin inandigi bir dogru bulmadan yasayamayanlar icin boyle bir tatminsizlik soz konusu degildir. Onlar yine var/yok, dogru/yanlis siradanligi ile sorar ve cevaplarlar.

 

Kritik ve analitik dusunce ile henuz tanismamislardir.

 

Oyuzden de, evet/hayir, hem fikirim/degilim kisir dongusunde gider gelirler.

 

Cunku dusunce uretebilecek ve bilgi, birikim, bilinc ortayakoyabilecek sorulari soramazlar ve bu icerikteki cevaplari da algilayamazlar.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Sayın mantık;

 

İstediğiniz kaynağı internet adresi olarak veremem. Profesör Paul Davies'in, The Mind of God adlı kitabına bakabilirsiniz. Ağırlıklı olarak alıntıda bulunduğum kaynak : The Mind of God. Kitaptan kendim türkçeye çevirerek yazıyorum.

 

Şunları da söylüyor :

 

 

 

Sabit, sistemli, karmaşık yapılar içeren düzenli, tutarlı bir evrenin varlığı çok özel türden yasalar ve koşullar gerektirir. Bütün bunlar, bildiğimiz yaşamın, fizik kanunlarının biçimine ve doğanın, çeşitli parçacık kütleleri, kuvvet dereceleri ve başka şeyler için seçtiği gerçek değerlerdeki, şans eseri gibi görünen bazı rastlantılara büyük bir hassasiyetle bağlı olduğuna ilişkin etkileyici kanıtlar sağlamaktadır. . . . . Şu kadarını söylemek yeterli olacak ki, eğer Tanrı rolünü oynayabilseydik ve bu niceliklerin değerlerini, bir seri düğmeyi dilediğimiz gibi çevirerek seçebilseydik, neredeyse tüm düğme ayarlarının evreni yaşanılamaz kıldığını görürdük. Bazı durumlarda, eğer evrende yaşam için elverişli koşullar olacaksa, sanki çeşitli düğmelerde muazzam bir kesinlik isteyen ince ayar yapılmak zorundadır. -Kozmos’un yasalarında veya düzeninde- küçük bir değişimin evreni gözlemlenemez duruma getirebilecek olması kuşkusuz büyük önem taşır.

 

 

Evrende çok ince bir ayarın olduğu herkesce bilinmektedir, Profesör Paul Davies bunu söylemese de biz zaten bilecektik. Bu düzenin arkasında bir planlayıcının olması gerektiğini Newton da söylemiştir.

 

 

Saygılarımla

Agop-dikran

Link to comment
Share on other sites

Saygideger Agop;

 

Bu düzenin arkasında bir planlayıcının olması gerektiğini Newton da söylemiştir.-Agop-

 

Aslinda bir soru daha sormak istiyorum. Bahsettigin planlayiciyi planlayan kim/ne?

 

Neden bir planlayici da karar kiliyorsun?

 

Eger boyle ise, evren kendi kendini planlamis olamaz mi? (Panenteizm- evren/tanri ic iceligi)

 

Planlayiciyi planlayan kisir dongusunu nasil asacagiz?

 

Planlamak bir dusunce, akil ozelligi yani insanoglu ozelligi degil midir?

 

Bu planlayici, insanoglu ozelligi mi tasiyor?

 

Kime/neye gore?

 

Neden boyle planlamis ta, baska turlu planlamamis?

 

Bu planlayicinin mekani neresi?

 

Mekan mi once, planlayan mi?

 

Neyse bunlara yanit alirsam, bakariz.

 

evrensel-insan

Link to comment
Share on other sites

Agop,

 

Ben bu ince ayar iddialarındaki düşünce yanlışını şuna benzetiyorum:

 

İnsandaki 46 kromozom ve bu kromozomlardaki onbinlerce, belki yüzbinlerce gen belli bir genotip ortaya çıkarır.

 

Yumurta ve sperm bir kez birleştiğinde, protein dizilişleri belli bir şekilde meydana gelir ve ortaya belli bir görünüşe sahip ve belli bir genetik yapıya sahip bir birey çıkar.

 

Bu bireyin, ayrı bir döllenmeden oluşan kardeşini düşün, onun da genetik yapısı belli bir dizilişe sahip olacak ve bunların işaret ettiği bir yapıya ve görünüşe sahip olacaktır bu kişi.

 

İşte ince ayar iddialarının söylediği şey, ve yaptıkları hesaplar, bu ikinci kardeşin de tüm genetik yapısının birincininkine denk olması türü bir ihtimaline yönelik hesaplar. Yani bu genetik yapıların iki ayrı döllenmede ortaya tek yumurta ikizlerininkine benzer derecede yakın bir genotip çıkarma olasılığını düşün, ki bu olasılık son derece düşüktür (neredeyse imkansız), işte bu yüzden ince ayarcılar ve akıllı tasarımcılar der ki, her şeyin aynen böyle olması için, tüm herşeyin tam bu şekilde bir araya gelmiş olması gerekirdi. Nasıl ki bu gen dizilişlerinden birinin farklı olması ortaya farklı bir genotip çıkartacaksa, evrendeki parametreler veya sabitlerden birinin farklı olması da ortaya farklı bir yapı çıkartacak, bildiğimiz evren ortaya çıkmayacaktır diyorlar.

 

Ki bu dedikleri doğru.

 

Çünkü aynı anne babanın yumurta ve spermlerinin ikinci birleşmesi, ortaya ayrı bir genotip çıkartır. Aynı genotipi, ya da ona yeteri kadar yakın bir genotipi çıkarmaz ortaya.

 

Ama şunu düşün, bu demek midir ki, ikinci birleşmede de ortaya başka bir düzen (başka bir genotip) çıkamaz?

 

Düşünürsen bu birleşmelerin büyük çoğunluğu ortaya şu ya da bu tip bir genotip çıkartır.

 

Ucube bir yapı, veya büyümeyecek, zaten baştan ölü olan bir gen birleşimi ortaya çıkma ihtimali yok mudur? Belki o da vardır. Daha doğrusu, işin kimyasal mekanizması bu örnekte olayı bir miktar kontrol ettiği için, o tür olasılıklar düşüktür. Ama bu mekanizma olmasa ve bu ucubelerin ortaya çıkış olasılığı da diğer olasılıklara denk olacak şekilde serbest bırakılsa bile, ortada hala iki durumun da yeteri kadar örneği olacaktır.

 

Bu durumda, "her şey biz ortaya çıkalım ve evren aynen böyle olsun diye özel olarak tasarlanmıştır" şeklinde bir sonuca ulaşmak, ayrı döllenmelerden meydana gelen iki kardeşin genetik olarak eşdeğer olma ihtimaline yönelik konuşmaya benzer.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...