Jump to content

Işık hızı nedir ve ışık hızı var mıdır?


Predictor

Recommended Posts

Terim her şeyi söylüyor, ışık hızı yoktur: Işık (konsept) Hız (konsept)

Işığın görünür olması varlığı için bir kriter değildir. Bir gölge de görünür ve yoktur. Işık hızı sadece beynimizde yaratılmıştır ve sadece kurgudur.

Işıktan söz etmek için bir şey gereklidir, madde. Madde olmadan ışık yoktur. Işığı üreten madde ve ışığı alan da maddedir. Işık açık üretimden iletime ve algılamaya kadar mekanik bir süreçdir.

Üretici (madde) – taşıyıcı (mekan = proton/elektron)) – alıcı (madde)

Işık bir elektromanyetik 'dalgadır'.

Mekan = Gök, uzay, kozmos, evren, universum, vakum vb.

Madde parçacıkları = proton/elektron (maddenin temel yapı taşları).

Madde = Atomların (bir molekül oluşturan) bir kombinasyonu ve maddeden gelen her şey fiziksel bedenler oluşturulabilir - katı, sıvı, gaz ve plazma.

Dalga = Dalgalar, taşıyıcının (mekanın) titreşimleridir. Dalga yoktur. Dalga tamamen hayal gücünün bir yardımcısıdır.

Örneğin maddesi ışığı üreten güneş (üretici), mekan (taşıyıcı) tarafindan gözümüze (alıcı) iletilir, retinaya nüfuz eder, beyin hücreleri tahriş eder ve bunlar beyinde elektriksel bir dürtü oluşturur (elektromanyetik etkileşim). Bu işlem ışığı görünür kılar.

Buna elektromanyetik etkileşim denir. İnsanlar elektromanyetik olarak çalışır ve kendileri de ışık üretebilir. Karanlıkta soyunurken bir polyester ağırlıklı kazağın çıtırtısını herkes bilir. Neden çıtır çıtır yapar? Kazak vücutta (mekanda) elektromanyetik olarak yüklenir ve çıkarıldığında (sürtünme!) elektrostatik boşalma meydana gelir. Ortaya çıkan elektrik voltajı o kadar yüksektir ki, birçok küçük voltaj deşarjları meydana gelir. Bu, voltaj deşarjlarının küçük ışıklar (fotonlar) olarak görünmesine neden olur. Ayrıca gözlerimizi ovuşturarak da ışık beynimizde görünür hale gelir.

Işık hiçbir yere gitmez, çünkü olmayan hiçbir yere gidemez. Sadece enformasyon aktarılır, yani bir taşıyıcıdan (proton/elektrondan) diğerine aktarılır.

Her bir parçacık (dinlenme halinde) ışık hızında salınır (titreşir).

Link to comment
Share on other sites

46 dakika önce, Predictor yazdı:

Terim her şeyi söylüyor, ışık hızı yoktur: Işık (konsept) Hız (konsept)

Işığın görünür olması varlığı için bir kriter değildir. Bir gölge de görünür ve yoktur. Işık hızı sadece beynimizde yaratılmıştır ve sadece kurgudur.

Işıktan söz etmek için bir şey gereklidir, madde. Madde olmadan ışık yoktur. Işığı üreten madde ve ışığı alan da maddedir. Işık açık üretimden iletime ve algılamaya kadar mekanik bir süreçdir.

Üretici (madde) – taşıyıcı (mekan = proton/elektron)) – alıcı (madde)

Işık bir elektromanyetik 'dalgadır'.

Mekan = Gök, uzay, kozmos, evren, universum, vakum vb.

Madde parçacıkları = proton/elektron (maddenin temel yapı taşları).

Madde = Atomların (bir molekül oluşturan) bir kombinasyonu ve maddeden gelen her şey fiziksel bedenler oluşturulabilir - katı, sıvı, gaz ve plazma.

Dalga = Dalgalar, taşıyıcının (mekanın) titreşimleridir. Dalga yoktur. Dalga tamamen hayal gücünün bir yardımcısıdır.

Örneğin maddesi ışığı üreten güneş (üretici), mekan (taşıyıcı) tarafindan gözümüze (alıcı) iletilir, retinaya nüfuz eder, beyin hücreleri tahriş eder ve bunlar beyinde elektriksel bir dürtü oluşturur (elektromanyetik etkileşim). Bu işlem ışığı görünür kılar.

Buna elektromanyetik etkileşim denir. İnsanlar elektromanyetik olarak çalışır ve kendileri de ışık üretebilir. Karanlıkta soyunurken bir polyester ağırlıklı kazağın çıtırtısını herkes bilir. Neden çıtır çıtır yapar? Kazak vücutta (mekanda) elektromanyetik olarak yüklenir ve çıkarıldığında (sürtünme!) elektrostatik boşalma meydana gelir. Ortaya çıkan elektrik voltajı o kadar yüksektir ki, birçok küçük voltaj deşarjları meydana gelir. Bu, voltaj deşarjlarının küçük ışıklar (fotonlar) olarak görünmesine neden olur. Ayrıca gözlerimizi ovuşturarak da ışık beynimizde görünür hale gelir.

Işık hiçbir yere gitmez, çünkü olmayan hiçbir yere gidemez. Sadece enformasyon aktarılır, yani bir taşıyıcıdan (proton/elektrondan) diğerine aktarılır.

Her bir parçacık (dinlenme halinde) ışık hızında salınır (titreşir).

Proton/elektronlar ışığı aktarmıyor. :) 

Proton ve elektronlar manyetik  veya elektrostatik ortamdan geçince saparlar. Ama ışık sapmaz.

Örneğin eski tüplü televizyonlarda elektron  ışını  manyetik  veya elektrostatik alandan geçirilerek tarama yaptırılıyor.

Link to comment
Share on other sites

Biraz absürt olacak ama bence hız - hareket diye bişey yok.o zaman etrafimizda ki gördüğümüz hareket eden nesneler de neyin nesi? denebilir.gene bir bilgisayar oyunundan örnek verecek olursam oyundaki arabalar ekran içinde bir yerden bir yere gitmiyor.evrende bu pc oyunları gibi bir simülasyondan ibaret olabilir.işik ise bilgiyi bir yerden bir yere taşiyan partiküllermiş gibi geliyor.bilgisayardan anlayan birine sormak lazim.bilgisayari evren olarak düşünürsek, evrenin herhangi bir yere genişlediği de yok, ekranın inçi ve rami vs. kaç gb ise artık o kadar bir bilgi ile kurulmuş bir sistem gibi geliyor.veya evren maddenin evrim ile zorunlu olarak ortaya çikiyordur.ardında bir bilinç olmadan elementlerin  bilgisini oluşturuyordur.

Link to comment
Share on other sites

newton topları gibi bir enerji aktarımı ile ilerliyor olabilir fotonlar.biz ise bu titreşimlerin aktarımını hareket olarak algiliyoruz gibime geliyor.işik işte şu hizda gidiyor gibi.oysa aslen bir fotondan diğerine enerji aktarımı oluyor.taki foton altı titreşimlerce sönümlenene kadar.saçma da olabilir lakin hız yok deyince bir şekilde hareketi açiklamak lazim. 

Link to comment
Share on other sites

@Röpteşambırlı Uzaylı

 

Biraz absürt olacak ama bence hız - hareket diye bişey yok.o zaman etrafimizda ki gördüğümüz hareket eden nesneler de neyin nesi? 

buraya ve buraya tıkla!

Buraya yazacağını önceden biliyordum ve kabaca kim olduğunu da tahmin edebiliyorum. Bunu yazdıklarından okuyabiliyorum!

Sadece benimle tartışmak istiyorsan, tavsiyem, kendine bir çay demle, bilgisayarın başına otur ve oyununu oynamaya devam et!

Ben burada bilim yapıyorum ve kurgunun nasıl yaratıldığını deşifre ediyorum. Bana yazdıklarımda neyin yanlış olduğunu SÖYLE!

Aksi takdirde, yukarıda zaten tavsiye ettiğim gibi!

 

Link to comment
Share on other sites

5 dakika önce, Predictor yazdı:

@Röpteşambırlı Uzaylı

 

Biraz absürt olacak ama bence hız - hareket diye bişey yok.o zaman etrafimizda ki gördüğümüz hareket eden nesneler de neyin nesi? 

buraya ve buraya tıkla!

Buraya yazacağını önceden biliyordum ve kabaca kim olduğunu da tahmin edebiliyorum. Bunu yazdıklarından okuyabiliyorum!

Sadece benimle tartışmak istiyorsan, tavsiyem, kendine bir çay demle, bilgisayarın başına otur ve oyununu oynamaya devam et!

Ben burada bilim yapıyorum ve kurgunun nasıl yaratıldığını deşifre ediyorum. Bana yazdıklarımda neyin yanlış olduğunu SÖYLE!

Aksi takdirde, yukarıda zaten tavsiye ettiğim gibi!

 

kardeşim yazdığında ne yanlış bilmiyorum ama hareket denen olgu nasıl ortaya çikiyor bunu izah edebilir misin? hız formulünü kullanmadan veya klasik fizikteki hız kavramı dışında bir tanım yapabilir misin? sonuçta iddian büyük.senle aynı fikirdeyim ama hareketi tanimlamamiz gerekiyor öncelikle.takdir edersen.

Link to comment
Share on other sites

klasik tanım:Bir cismin birim zamanda aldığı yola hız yani sürat denir.

senin dediğine göre her şey durağan.zaman da yanılsama.mekanda.ama bizler bir zaman ve mekan algiliyoruz.bu ikisi zaten klasik tanım içinde ve direkt bunları tanımdan çikariyorsun.ortada tanım kalmiyor.algıladığımız hareketin gerçek tanımı sence nedir?bu ikisi yerine neyi koyacan?

Link to comment
Share on other sites

Bağlantılara tıklamıyorum, ama lazer konusunda şunları söyleyebilirim.

LASER: Light Amplification by Stimulated Emission of Radiation (Uyarılmış Radyasyon Emisyonuyla Işık Amplifikasyonu)

Amplifikatör: yükselteç

Yani, Lazer stimule edilmiş (uyarılmış) hizalama yoluyla ışık amplifikasyonudur. Lazer, bir tür ışık demetleridir. Normalde, ışık odaklanmaz, her yöne yayılır. Öte yandan lazer, yapay, odaklanmış bir ışındır: belirli bir noktaya çarpar.

Lazer ışınları elektromanyetik dalgalardır. Akkor lamba gibi aydınlatma için kullanılan bir ışık kaynağının ışığından, öncelikle yüksek yoğunluklu, genellikle çok dar frekans aralığının (monokromatik ışık), ışının keskin bir şekilde paketlenmesi ve büyük tutarlılık uzunluğunun başka türlü elde edilemeyen kombinasyonunda farklılık gösterirler. Ayrıca, çok geniş bir frekans aralığıyla, tam tekrarlama frekansına sahip son derece kısa ve yoğun ışın darbeleri mümkündür.

Akkor: Işık saçacak beyazlağa varıncaya kadar ısıtılmış olan

Bu nedenle, lazer asla doğal bir ışıkla eşitlenmemelidir.

 

Link to comment
Share on other sites

'gamma-ray burst' ('gama ışını patlaması') elektromanyetik bir süreçtir. Daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum, çünkü kendileri şunu diyor: gama ışını patlamalarının kaynağı henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. Yani, rüyalara devam.

Bu nasa'nın yazdığı her şeye inanma ve amerikalılara kesinlikle inanma.

Bunların ABC (Atomik Biyolojik Kimyasal) silahları da vardır.

A ve B silahlar kesinlikle yoktur!

Aksini iddia edene

Hodri Meydan

 

Hodri Meydan: Kendine güvenen ortaya çıksın, işte meydan!

Bu, her bilim insanı için geçerlidir!

Link to comment
Share on other sites

13 saat önce, Deadanddark yazdı:

Lazer ışını nedir!

Doğal lazer kaynağı için ne düşünüyorsunuz?

https://www.nasa.gov/home/hqnews/1995/95-148.txt

benim bildiğim doğal lazer kaynaği evrende yok.yapay olarak üretiliyor.tabi evren de çok büyük şimdi ve evrimle uzayın bir yerinde lazer işini olmuşta olabilir.nebulalar, bulutsular, gaz veya toz bulutları ayna görevi görüp uyarılmış elektronların üzerinde ki enerjiyi lazer işini olarak atmalarını sağlamiştir belki.elektronları da yıldız patlamarı uyarmiş olabilir.

Link to comment
Share on other sites

NASA söz konusu olduğunda, şunları eklemek isterim:

NASA'da var olan mühendislik bilimiyle ilgileniyorum, (teknoloji meraklısıyımdır), çünkü teknoloji ile nelerin yapılıp yapılamayacağını bilmek istiyorum.

Resimlerle de ilgileniyorum. Ama sadece gerçek olan resimlere bakıyorum, animasyonlara bakmıyorum. Bu gerçek görüntüleri yorumlamak için kimseye ihtiyacım yok, bunu kendim yapiyorum.

Doğrudan güneşe bakarsam, madde parçacıgın salınımını görebiliyorum! Bildiğim kadarıyla bu dünyadaki hiçbir teknoloji bunu görüntüleyemez. Bilen varsa lütfen buraya yazsın. Bunu buraya yazmadan önce dışarı çıktım, sağ gözümü kapattım, güneşe baktım ve saydım. Salınımı görmem tam 6 saniyemi aldı. Salınım saat ibresi yönündedir.

Bu salınım taşıyıcının madde parçacıkları mı yoksa gözün retinasının mı olduğunu bilmiyorum. Bunu kimse söyleyemez. Bence, görüntü beyinde yaratıldığı için, beynin parçacıkları.

Bunun kanıta ihtiyacı yoktur, herkes bunu deneyimleyebilir.

Bunu deneyimlemek isteyen herkese şunları tavsiye ederim:

Doğrudan güneşe birkaç saniyeden fazla bakarsanız, gözleriniz şoke olur. Bu beyinde elektriksel bir dürtüden kaynaklaniyor. Bu yüzden gözlerinizi bunun üzerinde eğitmelisiniz. Bir gözünüzü elinizle kapatın ve diğer gözünüzle sadece 2-3 saniye bakın. Birkaç saat sonra veya ertesi gün, bu işlemi tekrarlayın, salınım görünene kadar.

Güvenin bana, göze zararı yoktur, neyden bahsettiğimi biliyorum. Bazen abartıp 30 saniyeden fazla bakiyorum, hoşuma gidiyor, çocuk gibi seviniyorum. Bununla ilgili tek sorun, beynin frekansları tekrar doğru bir şekilde tanıması için 10 ila 15 dakika sürmesidir. Bu süre zarfında, örneğin, gümüş renkli arabaları bakır renginde görüyorum.

 

Link to comment
Share on other sites

Predictor:

Işık hiçbir yere gitmez, çünkü olmayan hiçbir yere gidemez. Sadece enformasyon aktarılır, 
yani bir taşıyıcıdan (proton/elektrondan) diğerine aktarılır. 

Her bir parçacık (dinlenme halinde) ışık hızında salınır (titreşir). 

Bunu nasıl hayal edebiliriz? Bunu bir La Ola'yla (seyirci dalgasıyla) hayal edebiliriz.

Seyircilerin her birinin (görünmeyen) proton ve elektron kombinasyonun olduğunu hayal ediyoruz. Seyircileri güneş ve dünya arasına yerleştiriyoruz. Güneş (üretici) ilk seyirciye (taşıyıcıya) ışık enformasyonunu verir. İlk seyirci enformasyonu bir sonraki seyirciye aktarır. Her bir seyirci bilgiyi ışık hızında aktarır. Ve biz (alıcı) bu süreci dünyadan gözlemliyoruz. Bizim bakış açımızdan, bu bilgi (ışık) yaklaşık altı saniye içinde görülebilir hale gelir.

Buna bir elektromanyetik ışık 'dalgası' denir.

Bir stadyumda bir La Ola dalgası izlersek, bir seyircinin yerinin değiştiğini görüyormuyuz? Hayır, gördüğümüz şey, seyircilerin sadece ellerini kaldırdığıdır ('titreşimleridir').

Bu dalga, daha önce orada olan ve daha sonra hala orada olan seyirciden oluşur.

Bu model su 'dalgası' için de geçerlidir. Aksini söyleyene sorarım, suda mı yoksa dalgada mı boğulabilirsin?

Dalga tamamen hayal gücünün bir yardımcısıdır.

Link to comment
Share on other sites

Işık hızı tam olarak ne anlama geliyor?

Işık hızı, yalnızca madde parçacıklarının salınımını (titreşimini) tanımlar.

Örneğin, ışık ve radyo mekanın (madde parçacıkları) aracılığıyla, bir parçacıkdan başka bir parçacığa ışık hızında enformasyon olarak aktarılır. Madde parçacıklarının salınımı dışında, hiçbir insan, hiçbir araç, hiçbir madde ışık hızında hareket edemez. Böyle bir şey sadece bilim kurguda var!

Işık hızının tüm 'hokus-pokusu' budur!

 

Link to comment
Share on other sites

On 27.06.2023 at 15:19, Predictor yazdı:

@pigeon

Proton/elektronlar ışığı aktarmıyor.
elektron  ışını

Çelişkini görüyor musun?

 

Sana bir tüyo vereyim:

Işın: Bir ışık kaynağından cıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti.

Tavsiyem, önce düşün sonra yaz!

Işının sadece o anlamı yok. :)

Işın doğru demet  anlamıda var. Zaten birini yazmışsın.

Televizyon tüpündeki elektron tabancasından ekrandaki  doğru şeklinde hareket ettiği varsayıldığı için elektron beam(ışını) denilmiş. 

Işık olsaydı  foton demeti yada ışını derdik. 

Foton ışını mıknatıs yanında geçerken sapmıyor. Ama elektron yön değiştiriyor.

Birine saptığı için elektron demişler diğerine sapmadığı için foton adını vermişler.

Protonda elektronun   ters yönüne sapma yaptığı için proton adı verilmiş.

Elektronlar veya protonlar ışığı taşısalardı mıknatıs yanından geçerken sapma yaparlardı. :)

 

 

 

 

 

 

Link to comment
Share on other sites

Foton ışını mıknatıs yanında geçerken sapmıyor. Ama elektron yön değiştiriyor.

Birine saptığı için elektron demişler diğerine sapmadığı için foton adını vermişler.
Elektronlar veya protonlar ışığı taşısalardı mıknatıs yanından geçerken sapma yaparlardı.

 

???

Link to comment
Share on other sites

On 27.06.2023 at 21:46, Predictor yazdı:

'gamma-ray burst' ('gama ışını patlaması') elektromanyetik bir süreçtir. Daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum, çünkü kendileri şunu diyor: gama ışını patlamalarının kaynağı henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. Yani, rüyalara devam.

Bu nasa'nın yazdığı her şeye inanma ve amerikalılara kesinlikle inanma.

Bunların ABC (Atomik Biyolojik Kimyasal) silahları da vardır.

A ve B silahlar kesinlikle yoktur!

Aksini iddia edene

Hodri Meydan

 

Hodri Meydan: Kendine güvenen ortaya çıksın, işte meydan!

Bu, her bilim insanı için geçerlidir!

Patlamaların kaynağı herhangi birimizin kıçı değilse sence ne olabilir!

Ne oluyor yukarda?

Pulsarlar ne yapıyor, magnetarlar ne yapıyor.

Wolf rayet yıldızları ne yapar?

Yıldızlar en iyi ve en çok kaynak.

Peki uzayda metre kareye bir atom düşerken bize gözümüze gelen ne! Nasıl geliyor?

La ola dalgasinda insanları ayağa kaldıran güç nedir?

Tamam dalgalanıyorlar ama onları ayağa kaldıran birşeye ihtiyaç var!

Link to comment
Share on other sites

1 saat önce, Predictor yazdı:

@Deadanddark

Burası ağır siklet, sinek sikletinle seni aşar! Lütfen kurgularla zamanımı çalma!

Ya mekanımızdan, kendi araştırdığın ve bunun doğru olduğunu bildiğin doğru gerçekleri getirirsin, ya da felsefe forumunda yaz!

Sana özel bir soru sorayım istiyorum.

İster cevap ver ister verme.

Seni taburcumu ettiler yoksa kaçtın mı?

Link to comment
Share on other sites

On 28.06.2023 at 13:45, Predictor yazdı:

NASA söz konusu olduğunda, şunları eklemek isterim:

NASA'da var olan mühendislik bilimiyle ilgileniyorum, (teknoloji meraklısıyımdır), çünkü teknoloji ile nelerin yapılıp yapılamayacağını bilmek istiyorum.

Resimlerle de ilgileniyorum. Ama sadece gerçek olan resimlere bakıyorum, animasyonlara bakmıyorum. Bu gerçek görüntüleri yorumlamak için kimseye ihtiyacım yok, bunu kendim yapiyorum.

Doğrudan güneşe bakarsam, madde parçacıgın salınımını görebiliyorum! Bildiğim kadarıyla bu dünyadaki hiçbir teknoloji bunu görüntüleyemez. Bilen varsa lütfen buraya yazsın. Bunu buraya yazmadan önce dışarı çıktım, sağ gözümü kapattım, güneşe baktım ve saydım. Salınımı görmem tam 6 saniyemi aldı. Salınım saat ibresi yönündedir.

Bu salınım taşıyıcının madde parçacıkları mı yoksa gözün retinasının mı olduğunu bilmiyorum. Bunu kimse söyleyemez. Bence, görüntü beyinde yaratıldığı için, beynin parçacıkları.

Bunun kanıta ihtiyacı yoktur, herkes bunu deneyimleyebilir.

Bunu deneyimlemek isteyen herkese şunları tavsiye ederim:

Doğrudan güneşe birkaç saniyeden fazla bakarsanız, gözleriniz şoke olur. Bu beyinde elektriksel bir dürtüden kaynaklaniyor. Bu yüzden gözlerinizi bunun üzerinde eğitmelisiniz. Bir gözünüzü elinizle kapatın ve diğer gözünüzle sadece 2-3 saniye bakın. Birkaç saat sonra veya ertesi gün, bu işlemi tekrarlayın, salınım görünene kadar.

Güvenin bana, göze zararı yoktur, neyden bahsettiğimi biliyorum. Bazen abartıp 30 saniyeden fazla bakiyorum, hoşuma gidiyor, çocuk gibi seviniyorum. Bununla ilgili tek sorun, beynin frekansları tekrar doğru bir şekilde tanıması için 10 ila 15 dakika sürmesidir. Bu süre zarfında, örneğin, gümüş renkli arabaları bakır renginde görüyorum.

 

diyafram-iso.jpg

 

5kLHOH.gif

Parlak ışığa bakılınca Pupil  çapı küçülür. Işığın şiddeti azalır.  Benzer  düzenek fotoğraf makinelerinde de var.

Işığın şiddetinde dalgalanma olur sadece. 

Gümüş rengini sarı renk görmende  kırmızı yeşil mavi koni şeklindeki alıcıların  doyuma ulaşmasından kaynaklanıyor.

 

 

Link to comment
Share on other sites

@Deadanddark

Bak, sana hatalarının ve kurgularının nerede olduğunu göstereyim:

 

Ne oluyor yukarda? 

Yukarısı neresi?

Yukarıda, aşağıda, önde, arkada, sağda, solda, doğuda, batıda, güneyde, kuzeyde vs yoktur bunlar tamamen kurgudur!

Biz mekanın neresindeyiz? Hiç kendine bu soruyu sordun mu?

Hiç kendine şu soruları sordun mu: Ben neredeyim? Gezegenimiz nerede? Gezegenimiz hangi maddeden yapılmıştır? Ben hangi maddeden yapılmışım? Benim organizmam nasıl çalışır? Ben neyin içindeyim?

Bir hiçin içinde olamazsın ve senin organizmanın hacme ihtiyacı var, değil mi?

Ve sonra iki saçma soru daha buluyorsun:

 

Pulsarlar ne yapıyor, magnetarlar ne yapıyor. 
Wolf rayet yıldızları ne yapar? 

 

Madem böyle saçmalıklarla kendin uğraşmadın, neden bana soruyorsun?

 

Yıldızlar en iyi ve en çok kaynak. 

 

Burada bir şeyi açıklamadan iddia ediyorsun. Ben buna çakma bilim derim!

 

Peki uzayda metre kareye bir atom düşerken bize gözümüze gelen ne! Nasıl geliyor? 

 

Kim, ne zaman, nerede ve nasıl böyle bir şey keşfetti? Böyle saçmalıklar duyduğumda hep geçmişi düşünürüm. Bir zamanlar cennette toprak satmış biri vardı, metrekaresini kaça sattı hatırlamıyorum.

 

La ola dalgasinda insanları ayağa kaldıran güç nedir? 
Tamam dalgalanıyorlar ama onları ayağa kaldıran birşeye ihtiyaç var! 

 

Başlangıçta insanın elektromanyetik olarak çalıştığını yazmıştım, okumadın mı? yoksa bu başka bir aptalca soru mu?

Ayrıca benim yazmış olduğum proton ve elektron konusunu okumanı tavsiye ederim.

Cevabım senin saçma sorularına atıfta bulunuyor, şahsına değil!

Link to comment
Share on other sites

Arkadaşlar size ışık hızıyla ilgili çok enteresan bilgiler vereceğim. Öncelikle bu anlattıklarım kanıt gerektiriyor ve henüz ispatı yok ancak durum şöyle;

Gerçekte ışığın sabit bir hızı yok! Işık hızını limitleyen şey kütle yoğunluğunun çekimsel bir sürtünme uluşturmasıdır. Bunu size şöyle açıklayayım;

Bir yağmur damlası gökyüzünde yoğunlaştığı andan itibaren havanın yoğunluğundan daha yüksek bir yoğunluğa sahip olduğu için giderek hızlanır ancak kısa bir süre içerisinde hızı limit hızına ulaşır çünkü hava ile olan sürtünmesi bu limit hızı belirler ve yere sabit bir hızla düşer.

Dolayısıyla fotonlar da böyledir. Çok yoğun kütleli cisimlere uzaklığı oranında bu çekimsel etkilerden sürtünme örneğindeki gibi hızını limitleyen durumlar oluşur. Elbette makro uzaklıklar ve nötron yıldızlarından bile çok yoğun kütleli gök cisimlerinden bahsediyorum.

O halde diyebiliriz ki fotonlar evrenin kütle merkezinden ya da yoğun kütlelerin çekim etkilerinden uzaklaştıkça daha da hızlanırlar.

Evrenin dışına doğru ilerleyen bir foton demeti giderek daha da hızlanır ta ki her bir fotonun sıcaklığı 0 Kelvin sınırına ulaşana dek. Peki bundan sonra ne olur? O durumda negatif sıcaklıklar devreye girer ve size daha sonra anlatacağım sıcaklık-kütle arasındaki bağıntılar sebebiyle foton kütle kazanır ve evrenin merkezine doğru çekilmeye başlar.

Negatif sıcaklıklar konusu ilginçtir. Bu konuda biraz daha ayrıntı için şu makaleyi ve İngilizce orijinalini okuyabilirsiniz.

http://superileri.com/bilim-adamlari-mutlak-sifirdan-daha-soguga-ulasti-kadar-dusuk-bir-sicaklik-ki-sonsuz-dereceden-bile-daha-sicak/

http://www.livescience.com/25959-atoms-colder-than-absolute-zero.html

 

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...