Jump to content

Recommended Posts

Din Bilim Değildir ve Dinciler Bilgi Üretemez , Doğruyu Bulamaz

 

Dinin şartı iman etmektir. Bu durum sorgulamadan peşin olarak dayatılan kuralları kabul etmeyi gerektirir. Örneğin kuranda namaz yoktur diyen yada oruç zararlıdır diyen tanrıya inansa bile kafir ilan edilir ve şahitliği kabul edilmez. Çünkü sorgulamıştır ve düşünmüştür , dinin dışında bir bilgi üretmiştir. Bu yüzden kafirdir ve öldürülmelidir.  
Bu anlayışın aynısı kapitalizm ,  yahudilik ve hristiyanlıkta da vardır. Diğer alt küme dinlerinden budizm de aynı durumdadır.

 

Bilim tarafsızca yapılmalıdır. Herhangi bir taassup altında kalmadan doğruya doğru yanlışa yanlış diyebilmelidir. Dinci biri bilimsel olarak dinin dayattığı bir ibadetin zararlarını kabul etmez. Deve sidiği içmeyi  , ramazanda 30 gün aç ve susuz kalmayı , beş kere namaz ve  abdestin zararlarını görse bile bunu kabul etmez.  İleride teknoloji  geliştikçe bu zararların aslında faydalı olduğu ortaya çıkacaktır düşüncesi ile bu gerçekleri saklar. Mertçe elindeki doğruyu paylaşmaz hatta bunun için yalan bile söyler. 

 

Bu yüzden insanlar dine yaklaştıkça bilgi konusunda gerilerler. Bunun başlıca sebebi peygamber düşüncesidir. Peygamberden daha iyi bilemezsin ve ondan daha iyi yaşayamazsın.  Peygamber herşeyi en doğru söylemiştir ve onun üzerine yorum yapmak imanı yok eder. Senin vazifen ona iman ve biat etmektir.  Kapitalist düşüncede de bir prof.dan daha iyi bilemezsin , TV den daha doğru konuşamazsın. Kapitlizm  sidik içmeyi söylese onu da yapacak milyonlarla ahmak vardır.

 

Diğeri ise dinlerin insanları mucize beklentisine sokmasıdır.  Bu durum toplumu pasifleştirir. İçine düştüğü bataklıktan çıkmanın yolunu ancak  peygamber yada  doğaüstü güçler  yardımıyla olanaklı görür. Kendine olan güveni yoktur ve herşeyin tanrı tarafından düzenlenerek gerçekleştiğini kabul eder.  Buna isyan etmenin tanrıya da isyan olacağını düşündüğü için sıradaki tuzağa çekilir , işte sıradaki tuzak;

 

Şükretmektir , haline sabretmektir. Ne zaman işler kötüye gitse şükür ederek bundan kurtulacağını sanar. Hergün daha da kötüleşen şartlara sabrederek sevap kazandığını düşünür ve dünya nimetlerini kendine yasak yapar. Aslında onun durumu kedinin uzanamadığı ciğere pis demesi gibidir. Ancak bunun farkına varamaz sadece vardır bir hayır diyerek kendini teselli eder.  Çünkü şartlar tanrı tarafından düzenlenmiştir ve bunlara itiraz etmek  kafirliğin sebebidir.  işler iyiye gittiği zaman tanrının lutfudur. Asla bunun için bir sebep aramaz tamamen şansa kalmış bir hayat yaşar. Arkasını sormaz , sorgulamaz. Tanrı isterse verir istemezse alır.

 

Bir canım var o da tarıya borcumdur diyerek içindek bataklığı içselleştirir ve yaşamaya devam eder.  Ancak tanrı boş durmaz canını da ister.

 

Peki ya herşeyini alıp seni köleleştiren sonra da kalan son şeyin olan hayatı da senden isteyen tanrı kimdir , hiç düşündünüz mü?

 

[Not :  Aynı durum günümüz kapitalist düşüncede de vardır. Para için bilim yapan  bilimciler piyasa menfaatlerine göre hergün fikir değiştirir. Vitaminli saç boyası , zararlı katkı maddeleri , işe yaramaz ilaçları halka yalan söyleyerek pahalıya satarlar. Ancak kapitalist düşünce  yeri gelirse para için bilimi de  destekler. Bu yüzden kapitalizme tam olarak din diyemeyiz. Menfaati için din ile aynı araçları kullanır.  ]

  • Like 2
Link to comment
Share on other sites

Bir ateist herşeyi bilmek zorunda değildir. Ama sorgulamak zorundadır.  Sivrisinek nasıl oluştu , bu güneş nasıl oluştu ? Gibi sorularla ateistleri mat ettiklerini düşünenlerin kendi sordukları bu sorulara verdikleri tek bir cevap vardır o da "Allah Yarattı" ,"Allah'ın Hikmeti " cevabıdır.

Bunun hiçbir bilimsel mantıklı ve düşündürücü yanı yoktur. Çünkü Allah yarattı demek tamamen sorgu ve gözlem yeteneğini kapatıp beyinin uyku moduna geçmesini sağlar.

Allahın hikmeti diyerek hiçbir araştırma yapmama yolunu seçen bir dinci ile araştırarak yol bulmaya çalışan birinin durumu asla aynı değildir. Biri üfürükçü diğeri bilim insanıdır.

Bilim insanları da yeri geldiğinde hata yapabilir ama bu hata başkası tarafından sorgulanır düzeltilmeye açıktır.

Dinler deki mezhep imamları, peygamberler , dedeler gibi kişilerin kararları asla sorgulamaz.

  • Like 2
Link to comment
Share on other sites

Bilim özgür düşünmeyi ve sorgulamayı gerektirir.  Dinler ise sorgulamadan itaati gerektirir.

Bir dinci yaptığı işin önce fayda zarar yönünü düşünmez. Tanrıya yaranmak için yapar. Sonra tanrısını korumaya çalışıp yaptığı işlere kılıflar uydurur. İbadetlerin ( yani köleliğin) faydalarından bahseder.

İbadet kölelik demektir. Köle anlamına gelen abd sözcüğünden türemiştir.

Özetle dinci bilgi üretmez sadece bilgi uydurur.  Orucun faydalı mı zararlı mı olduğunu araştıramaz sadece ona emredilen şeyi yapar. Orucun faydalı olduğuna inandırmak için bilgi uydurur. Aksi halde dinden çıkmış olur cehennemde derileri etleri yanacağından korkar ve asla oruç zararlıdır diyemez.. Bunun adına da özgürlük diyerek savunmaya geçer.

  • Thanks 1
Link to comment
Share on other sites

  • 2 ay sonra...
Alıntı

"Eskiden insanlar yağmuru, depremi, felaketleri hep tanrıya bağlardı. Bugün biliyoruz ki bunları yapan tanrı değil. Her şey belirli sebepler zinciriyle gerçekleşiyor. "

Daha önce internetten okuduğum bir alıntı.

https://www.sozcu.com.tr/2022/dunya/yangini-ezan-okuyarak-sondurmeye-calistilar-o-anlar-sosyal-medyada-gundem-oldu-7175746/

Yangın sönse onunda bir sebebi olurdu. 

1 saat önce, TAO yazdı:

böyle dinlerde var. :)

Bir olayı hem tanrıya hemde doğaya bağlamak nasıl mümkün oluyor? 

Yani görüyoruz mesela adam yağmuru allah yağdırıyor diyebiliyor. Bir yandan da meteorolojiyi takip ediyor. 

Link to comment
Share on other sites

1 saat önce, Deadanddark yazdı:

Sonu -izm ile biten herşey din değildir.

Ritüelleri nedir mesela.

Haftada bir kere deney tüpünde barut patlatıyor mu pozitifciler.

https://en.wikipedia.org/wiki/Religion_of_Humanity

Burada biraz anlatmışlar.

Türkiye de olsa giderdim. Masonluğa benziyor galiba rituelleri.

Jön Türkler de pozitivist ama hiç kilise açmamışlar.

Portekiz'de , Brezilya'da ,Fransa'da, İngiltere'de kiliseleri varmış. 

   

Link to comment
Share on other sites

2 saat önce, Deadanddark yazdı:

Sonu -izm ile biten herşey din değildir.

Ritüelleri nedir mesela.

Haftada bir kere deney tüpünde barut patlatıyor mu pozitifciler.

https://web.archive.org/web/20080723114244/http://www.igrejapositivistabrasil.org.br/english/

 

Arşivde bunu buldum. :)

Diğer kiliselerin bağlantılarını bilmiyorum.

Link to comment
Share on other sites

1 saat önce, TAO yazdı:

https://en.wikipedia.org/wiki/Religion_of_Humanity

Burada biraz anlatmışlar.

Türkiye de olsa giderdim. Masonluğa benziyor galiba rituelleri.

Jön Türkler de pozitivist ama hiç kilise açmamışlar.

Portekiz'de , Brezilya'da ,Fransa'da, İngiltere'de kiliseleri varmış. 

   

Bu biraz şey gibi olmuş, çivi çiviyi söker.

Yaygın dinlerle mücadele amaçlı gibi.

İllaki birşeylere inanmak istiyorsan gel de buna inan demişler.

Kilise konusuna gelince, değildir olsa olsa tapınak olur. Malum kilise dediğimiz yer baba oğul ve Kutsal ruh adına yapılmış olsa da asıl sahipleri sömürgeci din adamlarının olduğu malum dinin kutsal soygun/ dilenci yeridir. Din adamlığı denilen mesleğin yattığın yerden para kazanma amaçlı olduğunu zaten biliyoruz.

Pozitivizm denilen dine hiç benzemeyen şeyin kurulma amacı bu mudur değil midir bilmiyorum açıkçası ama çıktığı yer malum sanki budur der gibi. Az gelişmişlik, cahillik, açlık yani kulleteyn bir ülke daha.

Hümanizm ,hayvanizm falan filan çokta sağlıklı şeyler değil. Abartmamak lazım.

Tanınmış birinin malum sözü geldi aklıma ismini hatırlayamadım.

“ İyi insanlar iyi şeyler, kötü insanlar kötü şeyler yaparlar ama din iyi insanlara da kötü şeyler yaptırır.„

Link to comment
Share on other sites

https://islam-tr.org/

Bu forumda hicret etmekten ve gidilecek yer seçiminde aşı zorunluluğun olmaması şart kosuldugundan bahsedilmekte.

Dinin nasıl bilimin karşısında olduğuna ve insanları kör ettiğine açık açık şahit oluyoruz.

Çocuk felci aşısından kızıl vs her türlü çocuk aşılarina karşılar. 

Sebep olarak istenmeyen üç aylık fetüsün kürtaj yoluyla alınıp aşı geliştirme ve üretiminde kullanılmasını gösteriyor dine aykırı buluyorlar.

Ama hesaba katmadiklari şey o fetüsün milyonlarca çocuğun hayatını kurtaracağıdır.

Kordiseps mantarı felaketini anlatan Sonumuz isimli oyunda beyninde mutasyona uğrayan mantar Ellie ye bagisiklik kazandırmış, tüm insanlığın umudu olmuştu,sonunda ölecek olsa da ama aralarında baba kız ilişkisi gelişen Joel bu ölüme izin vermedi. Tüm insanlığın kurtulacak olmasi ihtimaline rağmen buna engel oldu.

Siz olsaydınız ne yapardınız?

Link to comment
Share on other sites

  • 2 hafta sonra...

Atatürkün yaklaşık 100 yıl önce günümüz ile ilgili yazdıkları - sözleri - görüşleri millete;  "mucize...çok zeki bir insanın öngörüsü...zamanının ötesinde ileri görüşlülük" olarak yansıtılıyor....

Aslında değil....bilim teknoloji konusunu az çok bilen...dinlerin yalan olduğunu bilen birinin ufak tefek geleceği net olarak görmesi sadece.   Atatürk tahminde falan bulunmuyor zaten.....böle yaparsanız....şöyle şöyle  olur...diyor. KESİN konuşuyor.

Kısacası akıl ve bilimi seçerseniz ilerler kalkınırsınız refaha erersiniz.....dini seçerseniz boka batar yok olursunuz....diyor.

Bilim din ile, hele islam dini ile olacak olsaydı günümüzde arabistan, iran, pakistan, afganistan vb. ülkeler bilim ve teknolojide en ileri ülke , birer süper devlet olurlardı.

 

 

 

Link to comment
Share on other sites

  • 1 sene sonra...

Dinciler tarafsız düşünemedikleri için lartlanöış beyin ile yanlışları doğru olarak göstermeye eğilimlidir. Eğer bir konu dinleri ile çelişirse bilimi değil dinlerini tercih ederler.

Tıpkı muhammedin yemeğe kaçan sinek sözünü doğrulamaya çalışmak için yaşam yanlış taklalar atmaları gibi .

Tıpkı denizden babam çıksa yerim diye fetva veren imam şafinin sözlerini doğrulamaya çalışmaları gibi

Tıpkı olunmuş su yalanına inanıp işte İslam'ın mucizesi diye yıllarca anlattıkları gibi.

Tıpkı fotomontaj video ve resimler ile kabede olağandışı şeyler oluyormuş çalışmaları gibi.

Link to comment
Share on other sites

İlimle bilim aynı şey değildir. İlim, dinidir; bilim ise tarafsızdır. Muho'nun "İlim, Çin'de de olsa alınız." hadisi, Kısakürek Necip Fazıl'ın "İslâmiyet, Batı'dan gelse Müslüman olacaksınız." ile aynı anlama gelir. Kur'an ve diğer dini kitaplar astronomiden, anatomiden, jeolojiden, biyolojiden vb. pozitif bilimlerden anlamazlar. Kur'an'a göre ilim arttıkça cehalet de artar: https://youtube.com/watch?v=nvcHUyLNF_k

Link to comment
Share on other sites

  • 10 ay sonra...

Dinler, bilimle uyuşmaz ama şöyle bir gerçek de var: Tektanrılı Orta Doğu(Güneybatı Asya) dinleri, bilim karşıtı dogmatik bir yapıdayken panteist Uzak Doğu(Doğu Asya) dinleri ise bilimle uyuşan dinamik yapıdadır. Çoktanrılı dinler, tektanrılı dinlere nazaran daha hoşgörülüdür ve bilimle uyuşur. Orta Doğu dinleri, kapitalist bir ekonomik yapıyı destekler; pagan ve panteist dinler ise sosyal devletçi ya da komünist. 

Link to comment
Share on other sites

@alpinçayırı

Ortadoğu dinleri ortaya çıktığında kapitalizm henüz yoktu. Feodalizm vardı. Hatta çoğu bölgede o bile yoktu. Mesela çölde yaşayanların yazısı, alfabesi bile yoktu. 

Günümüzde tek tanrılı dinler kapitalizm ve emperyalizmin silahıdır. Burası çok doğru. 

Marksist görüşteki kişilere göre tarihte ileri gittikçe, insan bilinci ve üretim araçları geliştikçe tanrı sayısında azalma oluyor. :) Ben bu görüşü çok doğru buluyorum. 

En son tanrı filan kalmayacak deniyor. İnsan bilinci en üst düzeye çıktığında bu olacakmış. 

Not: Karl Marx'a çok saygı duyuyorum, eserlerinin sadece bir tanesini okudum. Uzmanı değilim. 

3 dakika önce, alpinçayırı yazdı:

pagan ve panteist dinler ise sosyal devletçi ya da komünist. 

Ne demek istediğini tam anlayamadım. Ama;

Komünist partilere katılabilmek için ateist olmak zorundasın. Örneğin Çin Komünist Partisi.  :)  

Alıntı

Çin Komünist Partisi resmî olarak Marksist felsefe üzerine kurulu bir ateizmi benimser. Herhangi bir dini inancı olanların partiye üye olması yasaktır.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Devlet_ateizmi

Link to comment
Share on other sites

@Saturn Evet, doğru. Dediğin gibi Marksist tarihe göre; ileri tarihlere doğru gidildikçe dinlerdeki tanrı sayısı azalır fakat İznik Konsili'nde pagan dinlerden aşırma teslis ile birlikte gizlice paganizme dönüş girişimi olsa da başarılı olamamıştır çünkü 300 yıl aradan sonra İslam, Arap Yarımadası'ndan fırlayarak Roma elinde şekillenmiş Helenistik Hıristiyanlığın karşısına dikilmiştir. Pagan dinlerde tanrı sayısı çok ve ibadetleri hafif olduğu için servet, belirli bir zümrenin elinde yığılmak yerine tektanrılı dinlere nazaran daha bir eşit şekilde paylaştırılır. Örneğin Mekke'de hacca giden birisi, çok para vermek zorundadır yani tektanrılı dinlerin ibadet yerleri ve dini ritüelleri çok masraflıdır.

Günümüzde semavi dinler ile kapitalizm arasındaki bağlantı şu şekildedir: Bilindiği üzere semavi dinlerde, özellikle Yahudilik'te ve İslam'da sadaka(tsedaka) diye çarpık bir ekonomik anlayış vardır. Sadaka; zengin birisinin malının kırkta birini fakir birisine vermesidir ve sosyal devlet ilkesiyle çelişir çünkü sosyal devlet, aşırı zenginleşmeyi önler. 

Çin Komünist Partisi, sayı olarak Dünya'nın en kalabalık sol partisidir. Eskiden SSCB zamanında Sovyetler Birliği Komünist Partisi ve bununla birlikte Lenin Ödülü vardı, artık günümüzde SSCB olmadığı için Lenin Ödülü de yok.

Link to comment
Share on other sites

36:36 Toprağın verdiği her türlü ürünü, insanların bizzat kendilerini ve hakkında (henüz) bilgi sahibi olmadıkları şeyleri çift çift yaratan Allah ne yücedir!

51: 49 Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden (erkekli dişili) iki eş yarattık.

92:3 Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun.

75:39 Ve ondan erkek ve dişi olmak üzere iki çift yarattı.

 

Ey Müslümanlar! Allah'ınız diyor ki ben her şeyi çift çift, erkekli dişili yarattım!

Kuzey Amerika'da yaşayan Kamçı Kuyruklu Kertenkele (Aspidoscelis uniparens) tamamen dişilerden oluşur, yani erkek bireyleri yoktur!

Bu türe ait dişi kertenkeleler, partenogenezi adı verilen bir üreme şekliyle çoğalır. Bu, dişi bireylerin genetik materyalini kendi başlarına kopyalayarak yeni bireyler üretmeleri anlamına gelir. Yani, üremek için bir erkek kertenkeleye gerek yoktur!

Her şeyi çift çift, erkekli dişili yaratan Allah, neden bu kertenkele türünün erkeğini yaratmamış? Allah'ınız ya yalan söylüyor ya da bu kertenkele türünün erkeğini yaratmayı unutmuş!

Ya da bundan 1400 yıl önce yaşamış Araplar, eşeysiz üremenin ne olduğunu bilmedikleri için Kuran'da bununla alakalı bir bilgi yok!

  • Like 1
  • Thanks 1
Link to comment
Share on other sites

@Valery Legasov Her şeyden önce Kur'an ve diğer sözde kutsal kitaplarda beyinden(dimağ/brain) düşünme organı olarak bahsedilmez, onun yerine sürekli kalpten(yürek/heart) bahsedilir. Ayrıca sözde kutsal kitaplarda bilim dünyasında ''ikinci beyin'' olarak bilinen bağırsaklardan da haberi yoktu. Kur'an'da beyin sözcüğü; 2-3 yerde geçse de düşünme organı anlamında değil, inanmayanlara 'beyinsiz' olarak hakaret tarzındadır. Kutsal kitaplara beyin sözcüğü ve beynin düşünme organı olarak işlevi; Yunanlılarla(Helen/Grek) birlikte geldi çünkü bilindiği üzere Antik Yunan, özgür düşüncenin geliştiği ilk uygarlıktı. Tarihte modern anlamda insan anatomisini detaylı çizen ilk kişi, Hipokrat'tır. 

Yani özetle; Kur'an, son derece hatalı bir kitaptır.

İlgili linkler: 

1) 

 

2) 

 

3) 

 

Link to comment
Share on other sites

@alpinçayırı

Allah, Araf 179'da mürted ve kafir olanlar için şöyle söyler: "Onların kalpleri vardır; ama düşünmezler."

Allah, Hud Suresi 5. ayette ise şöyle der: "O, kalplerde olan her şeyi de bilmektedir."

Kur'an, kalbi düşünce ve tefekkürün merkezi olarak tanımlar. Bu, "kardiyoentrizm" olarak bilinen eski bir kavramdır ve modern bilimsel anlayışın, düşünce, hafıza ve duyguların diğer fiziksel süreçlerle birlikte beynimiz tarafından kontrol edildiği görüşüne karşıt bir yaklaşımdır.

Kalbin, akıl, ruhsal tefekkür ve kalp/zihin/ruh gözü olarak kabul edilmesi, İslam'dan önceki yüzyıllarda Doğu Süryani Hristiyanlığında yaygın bir anlayıştı. Örneğin, Pseudo-Makarius, Ninevehli İshak ve Efrem'in yazılarında bu görüşe rastlanabilir.

Bu anlayış, aklı beyinle (ensefalosantrizm) ilişkilendiren Yunan felsefesinden daha yakından etkilenen bazı alimlerle zıtlık oluşturur.

Link to comment
Share on other sites

@Valery Legasov Aynen öyle. Yukarıda dediğim gibi hiçbir sözde kutsal kitap, beynin düşünme organı olduğunu bilmez. Varsa yoksa kalp. Rönesans gibi yakın dönem Dünya tarihinde Antik Yunanlıların çalışmaları keşfedilmeseydi olmasaydı insanlık, hala daha kalple düşündüğünü zannedecekti. Sami ırkının şizofirenik masalları işte. Ernest Renan'ın dediği gibi ''Sami ırkından felsefi bir anlayış bekleyemeyiz. Sami felsefesi, Yunan felsefesinin ucuz bir taklididir.'' ya da ''İslam dogmatizmi içinde İran’ın özgür dehasının ne olduğunu anlamak için, belki de incelenecek en ilginç kişi Hayyam'dır.''

Kaynak: https://tr.wikiquote.org/wiki/Ernest_Renan

Aslında İslam'ın Altın Çağı denilen tarihi dönem; ironik bir şekilde İslam'a rağmen ve Antik Yunan eserlerinin Arapça'ya çevrilmesiyle var olmuştur. Örneğin Gazali, İbn-i Sina'yı ve Farabi'yi kafir ilan etmiştir ve İslam filozofu olarak bilinen kişilerin o dönemlerde çok sert din eleştirileri vardır. Yani işin içinde Yunan akılcılığı var. Tarihte Yahudi-Yunan mücadelesi denilen şey, aslında nakilci Semitik-Ortadoğu Kültürü ile akılcı Batı-Aryan kültürü mücadelesidir.

  • Like 1
Link to comment
Share on other sites

@Saturn Aynen öyle. İlgili ifadenin doğrusu şu şekilde olmalıdır: Din, yaygın bir akıl hastalığıdır ve en etkili dolandırıcılık yöntemidir. Çölde kafasına Güneş'i yiyen, köyün delisi misali ''ben peygamberim'' diye ortada geziyor. Bu konuda Din ve Mitoloji'nin kendi internet sitesinde şöyle bir yazısı var: https://dinvemitoloji.com/2019/05/peygamberler-neden-ortadogudan.html

Link to comment
Share on other sites

Söylemekten dilimde tüy bitti. Dindarlık şizofren yapmaz ve akıl hastalığı falan da değildir, ki yapsaydı önce beni yapardı. :)

Münferit olaylara bakarak genelleme yapamazsınız ve twitter bunun gibi çöp haberlerle kaynıyor. Yani dindar insanları bir takım hayali şeylere inanıyorlar diye bu tür aslı astarı olmayan şeylerle yaftalamayın. Kendini peygamber olarak zanneden bir kaç kisiyi, kendi halinde inancını yaşayan ezici çoğunlukla karıştırmayın. Bu çoğunluğun aklı melekeleri gayet yerindedir.

Ama şu var: Bundan nemalanan insanlar var, insanların inançlarını kötüye kullanıp paraya çevirenler var. Yani bildiğiniz sahtekârlık var işin içinde ancak bu ayrı, şizofrenlik/akıl hastalığı ayrı ve dindarlık ayrıdır. Bunların birbiriyle alakası yoktur.

Link to comment
Share on other sites

Create an account or sign in to comment

You need to be a member in order to leave a comment

Create an account

Sign up for a new account in our community. It's easy!

Register a new account

Giriş yap

Already have an account? Sign in here.

Sign In Now
×
×
  • Create New...